25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLUL 1996 CUMA 12 KULTUR Samuel Be:kett'ın 'tamamlanmamış' aşk kronolojisi Anthony Cronin'nin Beckett'le ilgili biyografisinde yer alıyor 'Aşksız seks, brandy'sizkahveyebenzer'Külhir Servisi - "Brandy'siz bir kah- w!" Samuel Beckert aşksız seksi işte böyletanımlıyordu. Jnlü trlandalı yaza- nn bır havli renkli <lan aşk yaşamında kansı Suzanne BecLett'ın yanı sıra Ja- mes Joyce'un kızı Ljcia. Peggv Sinclair, şair Ethna McCartfo>, Amerikalı kolek- siyoncu Peggy Gugjenheim, ekspresyo- nist ressam Joan Mitchell. oyuncu Billie WTıitelaw \e BBC ndvosu senaryo edi- törü Barbara Brey gbı kadınlann adı ge- çıyor. The Observerjazetesının Rev ıevv eki. iinlü yazann aşllanna genış bir yer ayırdı geçen günlerJe. 'Tamamlanma- mış Bir Kronoîoji' ad v la yayımlanan \ a- zının büvük bölünıi. Anthony Cro- nin'nin öniimüzdek ay HarperCollins Yayıne\i'nden çıkacık 'SamuelBeckett: The Last Modernisf (Samuel Beckett: SonModernİ!.t)adlniyografısinden>a- rarlanılarak kaleme ılınmış. Beckett'ın yaşamna şu veya bu şekil- de girmiş kadınlar ırasında. en dikkat çekicı isim. Janıes Joyce'un şizofren kı- zı Lucia. Lucıa ve Be^kett'ın karşılaşma- lan 1928sonbaharınirastlıyor. 22yaşın- daki Beckett. Paris'uki Ecole Normale Superieure'e ders \ermek üzere geldi- ğınde, ortak arkadaşian Thomas MacG- reevy'nin daveti üzenne Jovce'un e\ine giderveçok geçmeden Jovce'un '\örün- gesine' girer. Jovce o günlerde. 'Finne- gans VVake'in hazırlık çalışması olan 'VVork in Progress' üzerinde çalışmakta- dır. Sonraki yıllarda ortak zevklerinden biri olan alkolün de etkisiyle birbirleri- ne düşkün iki dost olarlar. Beckett. Jov- ceailesininaynlmazbirparçasıdırartık. Aile toplantılannda. içkili sofralarda e\ in başkonuğudur. Hatta. bu sık sık tek- rarlanan toplantılardan binnde çekılen fotoğraflarda Beckert'ın yer almaması merak konusu olmu^tu. Beckett. bu ko- nuvuhınzırbiresprivlegeçirmiştı: '•Bü- yük bir olasılıkla masanın altındaydım". Beckett'in Lucia üzerindeki etkisi Beckett ile Joyce'u birbinne yaklaştı- ran önemli bir unsur. sürgünde birer İr- landalı olmalannın yanı sıra karakterle- nnin şaşırtıcı benzeriiğiydi de. Beckett da tıpkı Joyce gibi. sessizliğin insanıvdı. Ancak Joyce. mutlak yalnızlığı daha sık tercih edip kendinı dınlerken Beckett"ın duyargaları çevreye daha çok açılıyor- du. Belkı de Lucia Joyce'u Beckett'a yaklaştıran buydu... Lucia. kımı zaman bır koltuğa oturup gözlerini saatlerce boşluğa diken. kimi zaman günün moda şarkılarını bağıra çagıra söyleven (En sevdiği şarkı 'You'retnecneamofnıycof- fee'ydı) deli dolu. güzel bir kızdı. Lzun süre dans eğitımi almış. ancak bilinme- eckett'ın yaşamına şu veya bu şekilde girmiş kadınlar arasında. en dikkat çekici isim, James Joyee'un şizofren kızı Lucia. Ünlü İrlandalı yazann bir hayli renkli olan aşk yaşamında Peggy Sinclair, şair Ethna McCarthy, Amerikalı koleksiyoncu Peggy Guggenheim. ekspresyonist ressam Joan Mitchell. oyuncu Billie Whitela\v ve BBC radyosu senaryo editörü Barbara Brey gibi isimler geçiyor. 1961 - 1989 yılları arasında evli kaldığı Suzanne Deschevaux- Dumesnil'in Beckett'ın hayatındaki yeri ise tartışılmazdı Yine de ünlü yazann. 'Her şeyimi ona borçluyum' dediği karısına sadık kaldığı söylenemezdi. Kadınlarla. çeşitli zamanlarda kısa. uzun, ama hep tutkulu ilişkiler kurdu. Pek çok platonik ilişkisi ise uzun yıllar boyu sürdü. Samuel Beckett yen bir nedenle yanda bırakmiştı. Bu dö- nem. aynı zamanda şizofreni belirtilen- nin de başlangıcıydı. Beckett ile karşılaş- tıklarında kınlgan. kolay incinebilir. aşı- rı derecede alıngan bir kışiliğe bürün- müştü. Dönemın da\ranış kurallannı hı- çe savan tavırlan. hatta bir ara çok fazla ileri gıdıp açık saçık gıyınmelen, özellık- le annesını bezdiriyordu. James Joyce ise kızının şizofren olmasını uzun süre ka- bullenemedı. Joyce yorumculanna göre. bu kabullenmezlik Lucıa'ya haddınden fazla düşkün olan Joyce'un babalık içgü- dülennden ileri geliyordu. Lucıa ise tüm eneıjisini Beckett'ın ilgisini çekebilmek için harcıyordu. Kimi zaman Joyce piya- no başına oturup çalmava başladığında Lucıa da Beckett'ın ilgisini çekebilmek için dansa başlıvoıdu. O günlerde Bec- kett'ın Lucıa'nın üzennde büvük etkisi vardı. Kım nedersedesınaldırmıvor.an- cak Beckett'ın her sövledığını harfiyen verine getıriyordu. Beckett'ın Lucia'va ılışkin duvguları ise tutkulu bir âşığınki- ne hiç de benzemiyordu. Tutkulu aşka Beckett yanıt vermiyor Yıllar sonra, Lucıa'vı çok güzel bul- duğunu söv levecek. ancak kendisine hiç- bir anlamda umut vermediğini de ekle- >ecektibirsohbetsırasında. Yinedeara- lanndaki yakınlık yabana atılacak tür- den değildi. Birlikte yemeğe çıkıyorlar. tiyatrova gidiyorfardı. Hatta Lucia. val- nızca bir kere Beckett'ı okulunda ziya- ret etmiştı. Parıs sanat çevrelerinde pek çok dedikoduya konu olmuşlardı. An- cak Beckett gibi güçlü bır gözlem gücü- nesahıpbiradambilebırtürlüLucia'nın ona olan tutkusunu anlayamıv ordu. 1930 yazında nıhayet düşüncelerinı açıkça or- taya koydu Beckett. Lucıa'nın ailesı İs- viçre'ye tatıle gitmişlerdi. Evde yalnız- dı ve Beckert bır gün onu zıyarete gelip hiçbir zaman romantık duygular besle- mediğini ıtiraf etti. Lucıa için zor günler başlamıştı. tansiyon ailenın eve gelişi ile iyice yükseldi. Anne. kızının tuhaflıkla- nndan Beckett'ı sorumlu tutuvor ve va- zarı kızının aklını çelmekle suçluyordu. 2 Şubat 1932'de (James Joyce'un do- ğum günüydü) Lucia. beklenmedık bir sinirkrizinegirerek. Beckett ile bozulan ilişkisinden annesini sorumlu tuttu. Joy- ce ailesi. sinirleri harap olmuş kızlannı Beckett'tan uzaklaştırmanın volunu, onu Zürih'teki bir kliniğe göndererek buldu. Anc^k Lucia. Beckett'a durmadan yaz- dı. Mektuplar. Beckett'ın. 1961 "de Su- zanne Deschevaux-Dumensnil ile ev len- mesinden sonra da sürdü. hatta Lucia. biricik aşkının doğum günlerinde ona hediveler göndermeye de\am etti... Umutsuz Lucia. Jovce ailesinde dünva- \ ı en son terk eden kişi oldu. Ölümün- den sonra ısteği üzerine Zürih yerine Northampton'a gömüldü. Hep tutkulu ilişkiler kurdu 1937 yılında ise Beckett'ın aşk haya- tında bir başka kadının adı geçiyordu. Beckett. o v ılın başında Amerikalı sanat kolekivoncusu. 'çapkın' bır kadın olan Pegg> Guggenheim ile 'mercimeğifınna vermişti". S'ıtbaşı gecesi için Guggenhe- im'ın ev inde düzenlenen partide karşıla- ^an Beckett. bu orta yaşlı. zengin. işini bılir ve ısrarlı kadına karşı da nedense her zaman mesafeli olmavı yeğledi. Peggy Guggenheim'in birlikte olma. cinsel iliş- kidebulunmatekliflerini kaçamak vanıt- larla geri çe\ irdi. Beckett ile istediği gi- bi bir seks yaşamı olamavacağını anla- >an Guggenheim. vavınıladığı anılann- Ja "Belkî de Helen Joyce'un tavsiyesini dinleyip teca>iiz etmelivdim" dı>e vaza- caktı. 1961 - 1989 vıllan arasında evlı kal- dığı Suzanne Deschevaux-Dumesnil'in Beckett'ın hayatındakı ven ise tartışıl- mazdı. Yine de ünlü vazarın. "Herşe>i- mi ona borçluyuırT dediği kansına sadık kaldığı sövlenemezdı. Kadınlarla, çeşit- li zamanlarda kısa. uzun. ama hep tutku- lu ilişkiler kurdu. Pek çok platonik iliş- kisi ise uzun vıllar bovu sürdü. Ovuncu Billie Whitela« ile de böv le bir ilişkisi ol- du ünlü vazann. Ancak bu ilişkinin bir başka tanığı daha vardı, \Vhitelaw "un ko- cası Robert Muller. Muller, eşı ile Bec- kett arasında olan bitenın farkındaydı. Şövleanlatıvordugözlemlerıni: "Çevre- mizdeki hemen herkes Beckett'ın karım için özel bir şe> ler hissettiğini sezinliy or- du. Tiyatroda uzun yıllar birlikte çalış- mışlardı. Kanmonu 'sevgılı adam' diye çağırırdı. Sanırım Beckett, bundan daha fazla bir şe> olmak istemiştifıep. Pro\a- lar sırasında aralannda sessiz bir iletişim kurulurdu. Ancak Beckett, kanma bir kere bile komplimanda bulunmadı. Bil- lie'nin onun favori o\uncusu olduğunu genellikle başkalanndan duyardım. An- cak. Beckett'ı hiçbir zaman rakibim ola- rak görmedim, daha doğrusu ö> le gör- mevi bir türlü beceremedim._" Cervantes'in öncü romanı ilk kez 'tam "1 O / j î | — ' ~ ^ — anlamıyla'İspanyolcadan Türkçeye kazandınldı | ^/-\\ K 1 S H U tekmüî birden ^Don Qııijote9 Okul, Türkan Şoray'm sesiyle yükselecek Kültür Servisi - Türk sinemasının ünlü yıldızı Türkan Şoray. uzun yıl- lardır süren kaset çıkaracak mı, çı- karmayacak mı tartışmalarından sonra Raks firmasına bağlı " S " Mü- zik Napım ile müzik yaşamına gir- meye kararverdi. Dün Svvissotel'de bir basın toplantısı düzenleyen ve kontrat imzalavan Türkan Şoravr ve "S" Müzik Yapım'ın sahibi Sacit Süha Dilek b u vıl sonuna kadar yetiş- tirmeyi düşündük- • Türkan Şoray, pop- fantezi türünde bir lerinden Raks " S " firması da pay almayacak. Toplantıda söz alan Sacit Süha Di- lek. yaklaşık beş yıldır Şoray'la an- laşma>a çalıştıklannı sonunda Şo- rav'ın teklifi kaset gelinninden her iki tarafın da kâr almaması şartıyla kabul ettiğını belirtti. Böyle güzel bir amaca hizmet etmenin ve yıllar- dır hiç kimseve evet demeyen Tür- kan Şoray ile çalışa- cak olmanın heya- canını vaşadıklannı lcri kaseti tanıtt.lar. a , b ü m ç l k a r a c a k . Ş o r a > ; belirten Dılek. böv- Toplantıva aynca Türkan Şorav ın avukatı Vasaf Arun katıldı. Repertuv an eylül sonuna kadar ta- mamlanacak olan kaset pop-fantezi türünde olacak. Al- büm için yoğun bir çalışma dönemine gırecek olan Şo- ray'ın genel müzik direktörlüğünü Atil- la Özdemiroğlu. Türk Sanat Müziği direktörlüğünü ise Muzaffer Özpmar yapacak. Ka- seti ticari kaygılarla çıkardığı yolun- daki söylentilerden çekinen Türkan Şoray, kasetinin bütün gelirini ken- di adına yaptırdığı Türkan Şoray ll- kokulu'nun devamı niteliğindeki Türkan Şorav Meslek Lisesi'nin ya- pımı için kullanacak. Kasetin gelir- kasetinin bütün gelirini kendi adına yaptırdığı Türkan Şoray Meslek Lisesi'nin yapımı için kullanacak. Ünlü oyuncu. "Sizlerin her birininizin alacağı bir kaset, okulun bir tuğlası olacaktır. Gelin bu yolda benimle birlikte olun" dedi. le kutsal bir amaca hizmet edecek ça- lışmada kendilerini seçtiklerı için Şo- rav'a teşekküretti. Türkan Şorav ise toplantıda. kendile- rine bir lise vaptır- ma sözü verdiği 600 çocuğun isteğini ye- rine getireceği ve uzun yıllardır iste- dığı şarkı söyleme düşünü yerine ge- tireceği için çifte mutluluk yaşadığını söyledı. Şorav aynca şarkı söyleme konusunda id- dialı olamadığını belirterek "Bana bu konuda en büvük desteği yine sevenlerimin göstereceğine inanıyo- rum. Sizlerin her birininizin alacağı bir kaset. okulun bir tuğlası olacak- tır. Gelin bu yolda benimle birlikte olun" dedi. Kültür Servisi - ispanyol v a- zar Cervantes'in ünlü romanı 'Don Quijote'. tam adıyla 'La Manchalı \'aratıcı Asilzade Don Quijote\ Yapı Kredi Ya- yınlan Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi arasında yav ım- landı. Kitabın sunuş yazısını y azan Prof. Jale Parla'nın sözleriyle "Birinci kısmının basıldığı 1605 yıündan beri en çok okunan. en çoksevilen.ençokyorumlanan ve yeniden en çok yazılan La Manchah Şö\ahe Don Quijote ve silahtan Sancho Panza'nın serüvenleri". bütün dünvada olduğu gibi ülkemizde de ilgiy- le karşılanmış. ancak dilimize daha çok İngilizce ve Fransız- ca gibi ikıncı dillerde ço- cuklar için hazırlanmış baskılanndan yapılan çevirileriyle girmişti. Yine de. ancak bir iki ta- ne ve ikıncı dıllerden de olsa tam metin çevirile- ri de yapıldı. Şımdivse. Jale Par- la'nın verinde saptama- lanyla "Shakespeare'le birlikte belki de ilk kez modern okuru düşle- yen" ve sadece '•şövalye romanlarrnın değil. "Rönesans'ta kullanıîan bütün (yazınsal) türlerin otoritesiniyıkan" bu ön- cü yazann. belki post- modern anlatıv ı bile ne- redeyse dört vüzyıl ön- ceden haber veren bu öncü romanı ilk kez "tam anlamıyla" Türk- çeye kazandınlmış olu- yor. -La Manchalı Yaratı- cı Asilzade Don Quijo- te"u dilimize. Roza Hakmen Ispanvolcadan çevirdi. Kitapta Ahmet Güntanın şiirleri de yer alıyor. Jale Parla'nın sunuş ya- zısıyla başlayan kitap. iki bü- vük bölümden oluşuyor. Kita- bın ilk sayfalannda şaşırtıcı. yaratıcı kahraman ile tanıştyor okuyucu. Okuduğu şöv alye ro- manlannın etkisinde kalarak tek başına dünyayı değiştirmek isteven. haklıyı haksıza karşı savunan Alonso Quijana ile... Jale Parla'nın sunuş yazısın- dan da anlaşılacağı gibi. her yüzyılın vazgeçilmez kahra- manı olmuş Don Quijote; on sekizinci yüzyılda aklın ve ger- çekliğin simgesı, on dokuzun- cu yüzyılda yenilmez idealist. virminci yüzvılın varoluşçu düşüncesinde benliğini aravan vakur kahraman. "Daha felsefi okumalarda Sancho'yla birlik- te. idealizmle ma- teryalizmin diva- lektiğini simgeli- yordu: politik eği- İimliler ise bu an- landaütopyensos- >alizmin ilk ör- neklerinden birini gördüklerini dü- şündüler. Ve bü- tün yüzyıllar için sanatın sanatla. sanatın yaşamla ve sanatın insanla ilişkisini irde- le>en en baştan çıkancı anlatı olarak kabul edildi." E L I N C E N 1 O S O HIOALGO DON QVi- l "•• XOJT£ BE t A ruk ya da acı bir tat bırakan; özetle. artık toplumla bütünleş- mesine olanak olmayan. > aban- cılaşmış birevdir o." Romanın "öz" babası Cervan- tes'ın "kuru. kın- şık.maymuniştah- irdıve tanımladı- ğı Don Ouijote. çağının düşgücü- nün belirlediği sı- nırları hiçe saya- rak bu sınırların içeriklerini sorgu- layarak vekuralla- rı bozarak derin tartışmalara davet edivor oku- yucuyu. Parla'nın sunuş yazı- sıyla devam edelim: "Bireyler, MMI.IIIIII*"T-I'TI- •'•ııtıPtlcıiilf.n.riıı OONULİJOTF, •'Bütün yüzyıllar için sanatın sanatla. sanatın yaşamla ve sanatın insanla ilişkisini irdeleyen en baştan çıkancı anlatf olarak kabul edilen İspanyol yazar Cervantes'in ünlü romanı 'Don Quijote\ tam adıyla 'La Mancha'lı Yaratıcı Asilzade Don Quijote". Yapı Kredi Yayınlan Kazım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi arasında yayımlandı. Geç bir yaşta. şan şöhretten ümidini kestiği bir dönemde Don Quijoteyu okura sunan Cer\antes. aynı zamanda "top- lumla ters düşen modern ro- man başkişisi"nin de öncüsü. Parla'nın belirttiği üzere. "Ce- sareti, azmi, adalet ve eşitlik duygusu, katıksız sadakati, kimliğini kendi kendine belir- leme kararı: onu bekleneceği üzere destansı bir kahraman >a da efsanevi bir yiğit >apmaz. Tersine, sürekli venilgiye uğra- yan. dışlanan, anlaşılmav an. an- İaşılırsa da alav edilen. kazandı- ğı zaferlerde bile ardında bu- toplumsal sınıf temsilcileri (dük. düşes, yeşil şövalye. asker. Yahudi. vb.) söylemler ve edebi- >at tüıieri arasında sürekli sor- gulayan, irdeleven. kâh olumla- v an. kâh olumsuzla> an bir diya- İog Don Quijote'un ana ekseni- dir." Daha "Önsöz'*le birlikte okur da bu diyaloğa dahıl edi- lır. \'e Cervantes'in düşlediği. edilgenbirdinleyicidençoket- kin bir vorumcu olan "mo- dern" okur. yazann ümit ettiği ölçüde, otoriteden kurtulmuş okurdur. Parla, "DonQuijote,biryan- dan kurgu oyunlarını ^kurgusal zaman taktikleri. parodi, okur- vazar diyaloğu. anlatının hep kendi içine dönmesi gibi) sergi- lerken bir vandan da anlatının tarihselliğini vansıtarak hem stilistik hem de sosyolojik oku- malan davet eden bir metindir. Don Quijote'u bu iki temel bo- vutuvla romanın öncüsü sav- mak için elbette yeterii iki neden vardır" dıverek romanın bır üçüncü boyutu olduğundan söz edivor. Parla'nın "ironi" adını verdiği bu boyut. Cenantes'ten sonraki bütün romancıların doğrudan va da dolaylı olarak bu başvapıttan esintiler taşıdı- ğını göstermekte. Cervantes. yapıtında "çok katmanlı bir ironi" yaratmış ve bu anlamda modern romanın belir- leyici unsurlanndan bi- rinı kullanmış. "Don Quijote'ta Cervantes hiçbir söz. söylem, fikir ve inancın mutlakiyeti- ni savunmadığı, üstelik bunlardan herhangi bi- ri bir üstünlük kazana- cak gibi olduğunda onu yıköğı gibi. yaratıcı mu- hayyilenin ifade biçimi olan edebivat türierinin de hiçbirine üstünlük tanımaz." 1605'ten bu yana en çok okunan. en çok se- vilen, en çok yorumla- nan ve yeniden yazılan Don Quijote"un yaratı- cısı Cervantes ise oku- runa şöyle sesleniyor: "Aylak okur: bu kita- bın, zihnin. düşünülebi- lecek en güzel, en zarif, en akıllıca ürünü olma- sını isterdim; buna \e- minsiz inanabilirsin. Ancak. tabiat kanunu- na karşı çıkamadım: tabiatta her şev benze- rini doğurur. Benim kı- sır. gelişmemiş zekâm da, her türlü rahatsızlığın hâkim oldu- ğu. her türlü hazin sesin duyul- duğu bir hapishanede doğmuş- çasına kuru. kırışık, mavmun iştahlı ve çok çeşitli, kimsenin aklına gelmeyecek düşüncelere boğulmuş bir evlattan başka ne doğurabilir?~ Ama Don Quijo- te'un babası gibi görünsem de üvey babası olan ben, âdetlere uyup başkalannın vaptığı gibi neredevse gözlerimde vaşlarla. oğlumda göreceğin kusurları affetmen veva görmezden gel- men için sana valvarmavaca- ğım sevgili okur." Montpeal'de büyük ödül İngiltere'nin MONTREAL (.\FP>- Montreal'de düzenlenen Dünya Film Festıvali'nde büyük ödül Ingılız yönetmen Richard Spence'ın 'Different for Girls' adlı filmine verildi. Film. ameliyetla cınsiyetini değiştiren bır adam ve çocukluk arkadaşı araındaki ilişkileri konu alıvor. Eleştıımenler Ödülü ise Japon yönetmen Kohei Oguri'nin "Sleeping Man' ile Fransız yönetmen Cedric Klapisch'in "L'n air de Famılle' adlı filmlen arasında paylaştınldı. Festivalde en iyi kadın ovuncu ödülünü ABD'li vönetmen Alexander Pavne'in "Citizen Ruth" filmindeki rolüyle Laura Dern alırken: İntimate Relations" (Philip Goodhevs) filminin oyuncusu Rubert Graves. en iv i erkek ovuncu seçildi. En iyi senaryo ise İspanyol yönetmen Mario Camus'nun 'Adosados' adlı çalışmasına verildi. Günev Korelı Chul Soo Park. "Farevvell Mv Darlıng' adlı filmivle festivale en iyi artıstik katkıda bulunan yönetmen seçildi. Montserrat Caballe İstanbul'a geliyor Kültür Servisi- Dünyaca ünlü soprano Montserrat Caballe. Info Yatınm Holdıng'ın 15. kuruluş vılı dolayısıyla 23 eylul pazartesi günü Atatürk Kültür Merkezf nde bır konser verecek. L'luslararası müzik eleştirmenlerince opera tarıhinin en güzel ve en zengin seslerinden biri olarak değerlendırilen ve son derece geniş bır repertuvara sahip olan Montserrat Caballe. dünyanın tüm büvük operalannda ve konser salonlannda verdiği konserlerle sanatseverlerin beğenisini kazandı. Sanatçı. avnı zamanda. aralannda İspanva Kraliçesı Isabel'ın Onur . Nişanı da bulunan birçok onur ödülünün sahibi. İzmir Fuarı sanat etkinlikleri sürüyor Kültür Servisi-65. Uluslararası Izmır Fuan kapsamında gerçekleştirilen sanat etkinlikleri devam edivor. Ülkelerın kültürel açıdan da ka>naşmalannı sağlamak amacıv la düzenlenen bu etkinlikler arasında yer alan 2. Lluslararası Sanat Günleri'ne bu vıl. fuann onur konuöu Pakistan başta olmak üzere Azerbavcan. Almanya. îsveç. Ingiltere. Bosna-Hersek. Fransa. Filipinler ve Türkiye katılıyor. Resim. karikatür. minıari çizim. fotoğraf. plan. baskı. heykel. dokuma. hat. kalemişi ve tezhip alanlannda çeşitli örneklerin sunulduğu Izfaş Sanat Galerisi'nde açılan bu sergide 39 sanatçının eserleri yer alıvor. Fuar özel konuğu Pakistan aynca. Majmua Sanat Galensi'nde 15 sanatçısının 150 çalışmasıyla kendi özgün sanatını sergilivor. Tiyatro Istanbul' Ankara'da Kültür Servisi-Cihan Cnal ve Nevra Serezli'nin yer aldığı 'Tıvatro Istanbul', geçen sezonun oyunu 'Çetin Ceviz' ile 9 - 22 eylül tarihleri arasında Ankara'da izleyicilerle buluşacak. Ankara Şinasi Sahnesi'nde sahnelenecek ovunda. Ünal ve Serezli'nin yanı sıra Nuran Oktar, Ismail Hakkı Şen, Ayberk Attila, Nazan Kınlnnş ve Orç«n Şoaat roj-ahyor Nilgün Gürkan'ıa { dekor ve kostümlerini hazırladığı oyun. 30 v11lık. bir sanatçının mutlu ve uyumlu evliliğinin kendisiyle röportaj >apmak ısteyen genç gazetecinin gelişiyle bozulmasını ve sonrasında gelışen olaylan konu alıyor. Bakırköy Belediyesi'nden Sinema Geceleri' Kültür Servisi - "Sınema Gecelen". Bakırköv Beledivesı \unus Emre Kültür Merkezi'nin bahçesınde başladı. Cep sineması şeklinde düzenlenen kültür merkezınin bahçesinde özel olarak kurulan perdede ünlü filmlerin gösterimi ücretsiz yapılıvor. "Sinema Geceleri' 12 evlüle dek sürecek. Ankara Devlet Tiyatrosu yeni sezona hazır Kültür Servisi-Evlül avı başında tivatro sezonunu açan Ankara Dev let Tivatrosu. sekiz yeni ovunla izleyıcileriyle buiuşuvor. Geçen sezondaki oyunlarından seçtikleri on beş ovunu. bu sezonda da devam ettirecek olan tivatronun yeni ovunları: Turan Oflazoğlu'nun "4. Murat'. A. Kutsi Tecer'in "Köşebaşf. Ergun Sav "ın 'Yatan ^'ahut Namık Kemal'. Ali Yürük'ün "Türkmen Düğünü". Zeynep Avcı'nın "Gılsamış". Başar Sabuncu'nun "Kış Gelmeden". fsmail Kavgusuz'un 'Silvanlı Kadınlar' ve Eduard Arbee'nin '3 Lzun Kadın" adlı ovunları olarak belirlenmiş. Önceki sezonun oyunlan ise Nâzım Hikmet'in "Kuvayı Millive Destanı". Aziz Nesin'in övkü \e taşlamalanndan uyarlanan "Azızname "95". Dostoyevski'nin romanından uyarlanan' 'Budala', Yıldıray Şentürk'ün 'Bıçak Sırtı". Nezihe Araz'ın 'Savaş \urgunu Kadınlar'. Refik Erduran'ın "Halay". Nezihe Merıçın 'Çın Sabahta'. Ferdi Merter'ın "Kuğular Şarkı Sövlemez'. Yictor Haim'in "Büvük Misafir". Eva Franchi'nın "\blun Sonunda'. Tankred Dorst'un "Ben Feurbach". Neil Simon'un 'Büvük Aşıkların Sonuncusu' ve John Şteınbeck'ın 'öazap Üzümleri". K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K K A M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle