07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 EYLUL 1996 PERSEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Korsan gösteriye ağır ceza - • ANKARA (ANKA)- Yargıtay Ceza Genel ŞKurulu korsan gösterileri sevk ve idare edelere ağır lıapis cezası verilmesinin jyolunuaçtı. Genel Kurul. Oizre'de izinsiz nevruz gösterilerini yüzünü poşu örterek yönertiği gerekçesi) le y argılanan sanığa verilen 50 aylık hapis cezasıcı onayladı. Kurul. silahlı gösterileri yönetenlere 5 yildan 8 yıla kadar hapis cezası verilmesini istedi. Infaz yasası. terör suçlanndan hükiim giyenlerin cezalannın dörtte üçünü çekmeleri şartını öngördüğünden. üst sınırdan mahkûm edilenler izinsiz gösterivi yönettiği gerekçesiyle altı yıl sureyle hapiste kalabilecek. Köşk/te dış politika zirvesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in başkanlık edeceği "Dış Politika Zirvesi" yann Çankaya K.öşkü"nde toplanacak. Başbakan Necmettin Erbakan, Başbakan YardımciM ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ismail Hakkı Karadayı \e Milli lstihbarat Teşkilatı (MtT) Müsteşan Sönmez Köksal'ın katılacagı toplantıda. son dönemdeki dış politık gelişmelerin ele aiınacağı bildırildi. Toplantıda, Irak'ın Erbil'e saldınsı ve sonrasında ABD'nin Bağdat'a yönelik hava saldırılannın yanı sıra lran sınınndan Türkiye'ye sızan PKK'liler konusunun da ele alınacağı öğrenildi. 'CHP kitlelerle bağını kursun' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen. Cumhuriyet Halk Partisi'nde, kitlelerle gönül bağının yeniden ve daha sıkı bir şekilde kurulmaMnın yollannı aramaya kalkışmanın onurlu bir görev olduğunu söyledi Taşdelen dün yaptığı açıklamada, CHP gibi demokrasiyi ıçtenlikle benimseyen bir partide sorunlann Ahmet'in veya Mehmet'in liderolarak seçilmesıne havale edilemeyeceğini vurguladı. Taşdelen. "Onun için önce ısimleri değil, solda "işimizi tartışalım' diyoruz" dedi. 'Mahkûmlar tedavi edilmiyor' • ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Halkın Hukuk Bürosu avukatları, Sağlık Bakanlığı'na başvurarak açlık görevinin sona erdirilmesinin ardından hastanelerde tedavi altına alınan mahkûmlann iyileşmeden cezaevlerine geri gönderildiğini bildirdiler. Yozgat Cezaevi'nden Ankara Numune Hastanesi'ne sevk edilen mahkûmlann tedavi edilmeden geri gönderildiklerinin ileri sürüldüğü başvuruda. mahkûmlann sorunlanrun çözümü için uzman kadrolann oluşturulması ve Istanbul Çapa Tıp Fakültesi'ndeki doktor grubunun denetiminde sevklerinin sağlanması istendi. Başvuruda, mahkûmlann ölümcül rahatsızlıklan bulunmadığı. ancak sakatlıklar ile karşı karşıya bulunduklan kaydedildi. Zorunlu tasarruflar • ANKARA (AA) - Sağlık-tş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu. zorunlu tasarruflarla ilgili olarak çözülmesi gereken konunun. biriken paralann ödenmesinden çok kazanılmış haklann korunması olduğunu söyledi. Başoğlu, işçi konfederasyonlannın kanun değişikliğinin veniden ele alınması ve kazanılmış haklann korunmasına yönelik çaba sarfetmeleri gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanlıği Danışmanlığı görevini de yüriiten Başoğlu. bu konuda Cumhurbaşkanı'nın gerekli duyarlılığı göstereceğini umduğunu da bildirdi. DSP'de olağanüstü kurultay için imza toplayan milletvekili disiplin kuruluna verildi Kesebir'in ihracı istendiANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - DSP'de olağanüstü kurultay için imza toplayan Edirne Millet- vekili. parti meclisı üyesi Erdal Kesebir ve 8 delege arkadaşı ihraç istemiyle disiplin kuruluna verildi. DSP Genel Başkam Bülent Ece- vit'in istemiyle toplanan Merkez Di- siplin Kuruİu'ndâ (MDK). Kesebir ve arkadaşlan için tedbir istemi de uygun bulunarak. parti içindeki gö- revlerinden uzaklaştınlmalan ka- rara bağlandı. Ecevit. "Hizip hare- kctine yaptınm uygulanması zo- runlu duruma gclmiştir" dedi. Ecevit. dün MDK toplantısın- dan sonra yaptığı yazılı açıklama- da, fCesebirvearkadaşlannın **bö- lücü hizip haraketi" başlattıklan- nı sav unarak, şu görüşleri dıle ge- tirdı: "Benim olağan kurultayıınızı ola- • DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in istemiyle toplanan Merkez Disiplin Kurulu'nda, Kesebir ve arkadaşlan için tedbir istemi de uygun bulunarak, parti içindeki görevlerinden uzaklaştınlmalan karara bağlandı. Ecevit, "Hizip hareketine yaptınm uygulanması zorunlu duruma gelmiştir" dedi. bildiğince erken bir tarihre topla- mak istediğimi belirtmem üzerine. bu kimseler bundan birkaç hafta ön- cesine kadar gizlilik içinde yüriit- tükleri hareketi açığa vurnıak zo- runda kalmışlardır. Bu kimseler, yandaş toplayabiunek için her tür- İü kışkırtıcılığı ve duygu sömürü- sünü yaprmşlardır. Esîd üyelerimiz- le yeni üyelerimiz arasına, parti ta- banıyla milletvekillerimiz arasına ve örgütie genel merkez arasına kar- şıtlık, hatta husumet tohumlan ek- meye kalkışmışlardır. Önümüzde- ki olağan kurultayın henüz befirlen- memiş delegeleriyle, halen delege- likleri sürmekte olan arkadaşlan- mızı bile birbirine düşürmenin ze- minini şimdiden hazırlamaya giris- mişlerdir. Tertipleri açığa çiküktan sonra, partimizi kamuoyunda güç duruma düşürebilecek iddia ve if- riralarda bulunmaya da başlamış- lardır." Ecevit, Kesebir ve arkadaşları- nın ihraç istemiyle disiplin kuru- luna sevk edilmelerinin kaçmılmaz olduğunu belirterek. "Tüzüğümü- ze göre, partinin bütünlüğünü boz- maya veya sarsmaya yönelik çahs- malar ve eylemler yapmak, yahut bu tür çahşmalara veya eylemlere kaninıak veja katkıda bulunmak ih- racı gerekti'ren ağır bir parti suçu- dur" dedi. Bülent Ecevit. Merkez Denetim Kurulu'na yaptığı başvuruda da, Kesebir'in parti yönetimini ve Ge- nel Sayman Yaşar Mengi'yi hedef alan suçlamalanna yer vererek, ön- lem niteliğinde parti içindeki gö- revlerinden uzaklaştırılmasını is- tedi. Eceviun bu isteği dün sabah toplanan MDK'de uygun bulundu. Kesebir ile birlikte, felcirdağ kurul- tay delegesi Mehmet Karaduman. Kars delegesi Şahmettin Karabu- lutlu. tstanbul delegeleri ÜmitLl- gen ile Atilla Karaelmas. Edıme delegesi Bülent Varel. Kahraman- maraş delegesi Fahri Yağbcı, De- nizli delegesi Hasan Çizmeci ile içel delegesi Mehmet Serdaroğlu da ihraç istemiyle disiplin kurulu- na verildi. thraç istemiyle MDK'ye sevk edilen Erdal Kesebir ve kurultay de- legeleri dün yaptıkları yazılı açık- lamada, Ecevit'in hareketinin ör- gütlenme sorununu çözme amaçlı degil, "Ecevh'ienzorgünündeyal- nız bırakmayanlan tasfiye"ye yö- nelik olduğunu savundular. Parti içi tasfiye hareketinin. Ecevit'in "tarihsel kişiliğine ve demokrat kimliğine yakışnıadığı" kaydedı- len açıklamada, "Olağanüstü ku- nıttay ne pahasına olursa obun top- lanacak ve tüzük değişecektir"'gö- rüşü savunuldu. Basbakanlık'ta koruma bunalımı Korumalara ibadet baskısı • Başbakan Necmettin Erbakan'ın, yurtdışında eğitim gören yakın korumalar yerine partiye yakın polisleri tercih etmesi, Başbakanlık Koruma Müdürlüğü'nün çekirdek kadrosunu oluşturan güvenlik güçlerini istifa noktasına getirdi. BÜLENT SAR1OĞLU ANKARA- Başbakanhk'taki koruma kargaşası. RP'li kadrolann ibadet baskısı nedeniyle bunalıma dönüştü. Silahsız ve eğitimsiz gönüllü korumalan en yakınında tutan Başbakan Necmettin Erbakan'ın. yurtdışında eğitim gören yakın korumalar yerine, partiye yakın polisleri tercih etmesi. Başbakanlık Koruma Müdürlüğü'nün çekirdek kadrosunu oluşturan güvenlik güçlerini istifa noktasına getirdi. Çoğunluğu DYP lideri Tansu ÇUIer'in başbakanlığı döneminde ABD'de eğitim gören yakın korumalar, ilk olarak Çiller'in muhalefete düşmesi üzerine dağıtıldı. ANAP liden Mesut Ydmaz, başbakanlığı döneminde yakın korumalardan oluşan temel kadroyu korurken Erbakan döneminde bunalım başladı. Erbakan'ın. özel eğıtimli güvenlik güçlen yerine, Sakarya'da yakın dövüş dersı aİdıklan için "•Sakarya Grubu r olarak adlandırılan gönüllü korumalan kendısine en yakın konumda bulundurması, resmi görevliler arasında rahatsızhk yarattı. RP'ye sempati duyan güvenlik güçlerinin alımına özen gösterilmesi sonucu Başbakanlık Koruma Müdürlüğü'nün yaş ortalaması "yaşlılar" yönünde dengesizleşirken koruma müdürlüğü görevine getirilen Hasan Gül'ün de çalışanlara baskı yaptığı iddia edildi. Yurtdışında "V1P koruma" eöitımi alan 10 kişilık "çekirdek" kadronun, koruma müdürlüğündeki uygulamalara itiraz ettikleri \e "gelişmiş koruma tekniklerinin uygulanmadığı, olası bir saldında riskin yüksek oldugu" >önündekı rahatsızlıklannı üst makamlanna ilettikleri belirtildi. Koruma Müdürü Hasan Gül'ün, cuma namazı kılmayan ve içkı içenlerin saptanması yönünde talimat verdiğinı bildiren bir komiser. **Biz koruma görevi mi >apacağız, ibadet mi?" dedi. Aynı komiser. iyi eğitim almamış kadrolar nedeniyle koruma tekniklerine aykırı tutumlann arttığını ve u risk" almak istemediklerini belirtirken tümü polis akademisı mezunu olan 4 amir. 6 memur yakın korumanın. uyanlannın dikkate alınmaması durumunda ortak bir tavır almaya hazırlandıklannı söyledi. 10 kişilik yakın koruma kadrosunun. baskılann devam etmesi durumunda birkaç gün içinde istifaya karar verebilecekleri belirtildi. Erbakan'ın, başbakanlık görevine geldiği günden beri, sakallı korumalannı en yakınında bulundurmayı sürdürmesi, "Tesmi görevlilere güvensizlik" olarak nitelendirildi. Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığf na alınmayan 2Önüllü korumalara Içişleri Bakanlığı da karşı çıkmıştı. RP'ye yakın bazı güvenlik elemanlan, devlet görevlileri arasından da bir suikastçının çıkma olasıJığına karşı, gönüllü korumaların "etten duvar" olmak amacıyla görev yaptıklannı belirttiler. ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART Erbakan'a Mumcu cinayeti sorusu • ANAP Aydın Milletvekili Yalova. Başbakan Erbakan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis'e verdiği soru önergesinde, Adalet Bakanı K.azan'ın 31 ağustosta yaptığı konuşmada gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun katillerini "ispat" iddiasını anımsatarak, buna ilişkin Başbakanlığa sunulmuş bir çalışmanın olup olmadığına ilişkin yazılı açıklama istedi. ANkARA (Cumhurivet Bürosu) -ANAP Avdın Mıllerve'kılı Yüksel Yalova. Başbakan Necmettin Erba- kan'a. Adalet Bakanı Şevket Ka- zan'ın u Uğur Mumcu'nun katilleri- nin İsrail ajanlan olduklannı ispat edecegim" iddiasına ilişkin somut delıllerın bulunup bulunmadığını sordu. ANAP Aydın Milletvekili Ya- lova, Başbakan Erbakan'ın yanıtla- Başbakan'uı Israü 'fobisi' ANKARA (Cumhuriyçt Bürosu)- İktı- dara geldikten sonra. parti politikalanyla çelişen tavırlar sergileyen ve sürekli "U dönüşü" yapan Başbakan Necmettin Erba- kan, fsraıl ile yapılan "Egitiın veAskeri Iş- birüği ,\nJaşması"nt ''dotayb" da olsa sa- vunmak zorunda kaldı. Çekiç Güç. özel- leştırme, faiz sıstemini kabul etme konu- sunda, kendine göre gerekçeler bulan Er- bakan, Israil'le yapılan anlaşmanm yara- nnı ve gerekiiliğini. Milli Savunma Ba- kanlığı Müsteşan Korgeneral Tııncer Ki- hnç aracıiıgıyia anlatmayı uygun buldu. ANAP Gaziantep Milletvekili Mustafa Tasar'ın. Jsrail iie yapılan Eğitim ve işbir- liği Anlaşması ile ilgili sorulamn, doğru- dan yarutlamaktan kaçınan Erbakan, bu konudaki açıklamayı, teamüllereaykın bir yöntemleyaptırdı. Tasar'ın. Erbakan tara- findan yamtlanması istemiyle verdigi ya- zılı soru önergesinin yanıtınmaltında, Baş- bakan adına ilgili bakanlann da ımzasmin v<er almaması dikkatçekti. Devlet Bakanı Lütfü Esengfin aracılı- ğıyla Meclis'e iletilen yanıt Milli Savun- ma Bakanı adına miisteşar tarafindan ya- pıldı. Açıklamanın müstesar tarafindan ya- pılmasında, Israil konusunda RP'nin son de- rece hassas olan parti tabanınm tepkisini çekmeme amacı taşıdığı belirtilirken, mu- halefetteyken, bu anlasmaya son verecek- lerini açıklayan Erbakan'ın. bu konuda da bir kez daha "U dönüşü yapdgTna dikkat çekildi. ması istemiyle Meclis'e verdiği so- ru önergesinde. Adalet Bakanı Ka- zan'ın 31 Ağustos 1996 tarıhinde partisıne ait bir toplantıda yaptığı konuşmada gazetemiz yazan Ûğur Mumcu'nun katillerini "ispat" id- diasını anımsatarak, buna ilişkin Baş- bakanlığa sunulmuş bir çalışmanın olup olmadığına ilişkin yazılı açık- lama istedi. Yalova'nın yanıtlanma- sını istediği sorular şövle: "-Saym Bakanbirtahmin \s\a şüp- heden değil, bir ispattan söz etfiğine göre. hukuken bilgi >e belge sahibi bu- lunduğunu kabul etmek gerekir. Sa- \ ın Bakan tarafindan yctkili savcıla- runıza herhangi bir talimat verilmiş midir? - Konu esasen emniyet teşkilatı- mızın görev alanına girdiğine göre, Adalet Bakanlığı ile Içişleri Bakan- lığı arasında başlatılmış bir calışma mevzubahis midir? - Konuva ilişkin olarak Dışişleri Bakanlığı'na iletilnıiş herhangi bir talep \ar nudır? - Eğer böylesi somut tesph ve giri- şimler söz konusu değilse, Adalet Ba- kanlığı'nın partili vandaşlanna yö- nelik konuşması devletler hukuku açısından İsrail ile iUşkilerimize halel getirecek midir?" IRMIKI AYDIN ENGİN e-mail: [email protected] Bertokf Brecht yakın dönem Alman edebiyatının en büyüğü. Şiirin,düzyazınınveilledetiyat- ronun büyük ustası. Isırgan ze- kâsıyla alışılmış. bildik, kanık- sanmış konularaalışılmadık, sar- sıcı ve çuvaldız saplamacasına uyarıcı sonjlarta yaklaşır. "Brecht'in karalamalan"d\ye anılabilecek çalışmaları vardır. Yanm sayfalık, üç çeyrek sayfa- lık karalamalar. Belki daha büyük bir çalışma için tutulmuş çalaka- lem notlar. Genç tiyatro yazaria- n için benzersiz derslerle dolu karalamalardır bunlar. Anlayana tiyatro sanatının dışında da ufuk- lar açar. Gerçeğe başka türlü bakmanın lezzetini duyurur. Izninizle bir örnek: Praglı köpek kırpıcısı ve satı- cısı Şvayk'a, hani şu ünlü "As- lan AskerŞvayk"a, Birinci Dün- ya Savaşı'nın patlamasına yol açan suikastı haber verirler. - Şvayk, Sarajevo'da olanlar- dan haberin var mı? - Yok. N'olmuş? - Avusturya Arşidükü Ferdi- nant'ı vurdular. - Vah vaaaaah!.. Kimbilirka- nsı, çocukları ne kadar üzülmüş- lerdir... • • • Dün gece Euro-News'ün Al- Bertold Brecht'in Karalamalan manca haber bülteninden bir alıntı: -... Irak'ayönelik ABDoperas- yonundan sonra ölü ve yaralı sa- yısı hakkında aynntılı bilgi alına- mıyor. Ancak Irak kaynaklan 5 kişinin öldüğünü, 19 kişinin de yaralandığını açıkladılar. Ölen- lerden birinin Kerbela doğumlu, 23 yaşında Süleyman Aziz ad- lı bir radar teknisyeniolduğu öğ- renildi. Öteki ölü ve yaralılann kimlik tespitiyle ilgili çalışmala- nnise... Kerbela doğumlu Süley- man Aziz'in kansı şimdi ne ya- pıyor dersiniz? Yaşıyoriarsa an- nesi, babası? 23 yaşındaki Arap gencinin çocuğu varsa olsa olsa 5 yaşın- dadır. Annesi ona ne diyor bu- gün? Dün gece ne dedi? Ne ko- nuştu ana-oğul? - Anne, babam ne zaman ge- lecek? Bana akşam, bahçedeki hurma ağacının altında beni bek- le dediydi. Bana gözleriniaçıp ka- patan bebek getirecekti... - Baban öldü kızım? Babamı- zı artık hiç görmeyeceğiz küçü- ğüm, hiç. - Babamızı kim öldürdü an- ne? - Tanımazsın sen. Clinton di- ye bir amca. Füzeyle bomba at- tı. Bomba patladı. Baban öldü. - Neden? - Çünkü... Çünkü kızım, Baş- kan Saddam, Barzani'yle anla- şıp Talabani'nin denetlediği Er- bil'i aldı. Talabani'nin belini kınp ülkemizin kuzeyini Barzani kana- lıyla elinde tutmayı hesaplıyor. Bu arada Talabani'ye destek ve- ren Iran'ı da devre dışı bırakma- yı hesapladı. Çünkü önümüzde- ki günlerde petrol boru hattı ye- niden işlemeye başlayacak. Bo- ru hattı işleyince Irak'a para ge- lecek. Şimdi o boru hattının gü- venliği Barzani'ye teslim. Ama bırak bunları sen. Şimdi uyku za- manı. - Talabani amcayla Barzani amca neden birbirlenne düş- man anne? - Sebep çok. Örneğin Habur kapısından giren çıkan araçlar- dan ayakbastı parasını. harçla- n, haraçlan Barzani tek başına topluyor. Bir aşiret için çok bü- yük para. Talabani de bu harç ve haraçlardan pay istiyordu. Bar- zani onu bölüşmek istemedi. Ay- nca Kuzey Irak'ta bir Kürt dev- leti kurulursa Talabani de, Bar- zani de söz sahibi olmak istiyor- lardı. Ama Talabani lran molla- larıyla fazla sıkı fıkı. Bu ne Sad- dam'ın işine geliyor, ne Clin- ton'ın... Ama sen bırak bunları. Şimdi uyku zamanı. - Peki başka amcalar, o dövü- şen amcalara dur demediler mi anne? - Demediler benim kara gü- lüm. Çünkü Türk amcalar da, Fars amcalar da, Suriyeli kom- şu Arap amcalar da, Alman am- calarda, Fransız amcalar da... Bütün amcalar da sadece ve sa- dece bu kavgadan ve sonrasın- dan biz nasıl bir çıkar sağlarız hesabı yaptılar... Ama bırak bun- ları sen. Şimdi uyku zamanı. - Şimdi ne olacak anne? - Bilmiyorum kömür gözlüm. Galiba Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurulması başka bir bahara kaldı. Kürtler bir süre daha özerklikle idare edecekler. Eğer petrolden iyi pay alırlarsa Barzani aşireti de, onunla dost geçinmeyi yeğleyen aşiret ve ka- bileler de, Kürt çeteleri de pek iti- raz etmezler. Hatta iyi bir pay alırsa Talabani bile sesini kısar oturur... Ama sen bırak bunları. Şimdi uyku zamanı. - Savaş mı olacak anne? - Bilmiyorum. Sanmıyorum be- beğim. Clinton üç beş füze fır- lattı. Biraz da korkuttu. "Bir da- ha yaparsan ağzına acı bibersü- rerim" filan dedi. Böylece hem Iran'adurdedi, hem siyaset cam- bazlığı yapan Talabani'yi en azın- dan şimdilik safdışı bıraktı, hem Saddam'ı bir kez daha dize ge- tirdi, hem petrol boru hattını gö- rece güvenliğe aldı, hem gös- termelik üç beş füze yollayarak ülkesinde kahraman oldu, hem seçimler öncesinde puan kazan- dı, hem... Ah. bırak ama bunları sen. Şimdi uyku zamanı. - Babam öldü ama anne. Ba- bam bir daha hiç gelmeyecek mi? - Baban öldü bebeğim. Kerbe- lalı Süleyman Aziz 23 yaşında bir Tomahavvkfüzesiyle öldü. Bir daha hiç gelmeyecek. Bahçe- deki hurma ağacının altında onu artık hiç bekleme... Haydi, şim- di uyu. Yann uyandığında... Küçük kız yann uyandığında nasıl birdünyayaaçacak kömür karası gözlerini? POLITİKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Yemlenenler... Bugün köşemize 'şeriatçı basın'\n bugünlerde ne- leryazdığını merak eden okurlanmız için 'şeriatçı to- suncu/c'lardan alıntı yapmayı düşündük... Şeriatçı tosuncuklar bugünlerde birbirlerini yiyor- lar... Konular 'avanta' üzerine işleniyor, karşılıklı suçla- malar sürüp gidiyor... Milli Gazete'den Mehmet Şevket Eygi, 'Kültürel Yemlenmeler' başlıklı yazısında 'yemlenenleri' nasıl anlatıyor: "Kendini kültür, sanat, edebiyat, tarih, araştırma ve danışmanlık işlerine verdikten sonra hayatında bü- yük değişiklikler olmuş: kısa zamanda altı kilo almış- sın, eski yerli arabanı atıp lüks bir Japon arabasıyla gezmeye başlamışsın, aylık bütçenin masrafkısmı bir- kaç misli olmuş, asık yüzün güleç hale gelmiş. Vel- hasıl bu kültür ve sanat işlerine yaslı başlayıp şen bi- tirmişsin, sıska başlayıp semiz devam etmişsin, yok- sul başlamış bay olmuşsun. Ben Müslümanlara kültür, sanat, tarih, edebiyat ve danışmanlığın faydaları olduğunu öteden beri bilir- dim ama bu tür faydaları olduğunu yeni görüyorum. Oğlum Mehmet, kütür kütür, kültür kültür yemeye devam et! • Açık Mektup Şehrin çok lüks bir semtinde çok pahalı bir daire satın aldığını duydum. Senin gelirin, servetin, im- kanlann böyle bir daire almaya yeterli değildi. Bunun için ödediğin milyarlan nereden buldun? Yıllar boyu 'Bu düzen çok bozuktur' deyip duru- yordun, yoksa sen de mi bozuk düzenin bozuk gidi- şine uyarak yolunu buldun?" • • • Şeriatçı tosuncuklar, Kürt milliyetçileri ve ikinci cum- huriyetçıler yine 'aynı telden' çalıyorlar... Bizim şeriatçı tosuncuklardan sakallı ve gözlüklü ola- nı "Filanca abim böyleyazdı" diyerek konuları karış- tırarak daldan dala konuyor, Abdurrahman Dilipak ise 'bir özel televizyon 'la yine 'dolar üzerinden 'anlaş- ma yapma hazırlığına girişiyor, her ne kadar 'faize kar- şı' çıksa bile 'döwz'in hızla yükselişinden ötürü kö- şeyi dönüyor. Muhterem Dilipak kardeşimiz 'tuzu kuru'olduğu için Yılmaz Yalçıner gibi 'proleter' takılmıyor. Onun için Yalçıner'in yazısı ılginç geliyor bize: "Kardeşlehmızden biri Istanbul Küçükçekmece 'de oturuyor Evli, bir minik kızı var. Işi Üsküdar'da. Me- safe 50 kilometreden fazla.. Altında arabası dahi ol- sa, bu yolun yoğun trafiğinde iş/ne veya evine git- mesi, 100 kilometre uzaktaki Izmit'e gidip gelmesin- den daha zor. Hele dolmuşa bindin, indin, tramvaya atladın, ındin, vapuru yakaladın. Şükür Üsküdar is- kelesindeyim! demek saatleri yiyen çile... Bu hesap- la hergünen azından 5 saatiyollarda geçmekte. Os- telik neresinden baksanız 180 bin lira harcamakta, bilete, jetona.. Üsküdar'da kiralık aramaya koyuldu. Bulursa başını sokacak. Ama kiralara yetişmek ne mümkün.. 20 milyondan aşağı, nohut oda bakla so- fa bulmak imkansız. Dahası, depozito 1000 marktan başlıyor. Bin mark tutan lira isteniyor." Şeriatçı Yılmaz Yalçıner, tıpkı Eygi gibi 'şeriatçı gö- türücülere' kafayı takmış... Demek ki 'götürücülüğün' de dini imanı; dincisi dinsizi; Müslümanı Hıristiyanı yokmuş!.. Şöyle yazıyor Yalçıner: "On günde 25, birayda 75 milyon... Ulan ne keka hayat olurdu? Evet olurdu, olurdu da, kira 20 milyon, lokanta 75, yol parası 15, ufak tefek fuzuliyatf!) 15 milyon der- ken, cepcağızına aydan aya 125 milyon giriyorsa olurdu... O zaman da, vicdanını bastırsan bile konu komşu sorardı: 'Nereyi soymakta bu adam?' 'Hangi ihaleleri tokatlamakta, nerelere danışman dur- makta, neleri organize edip bir yerleri söğüşlemekte, hangi bordrolara imza atıp uğramadan maaşlar dev- şırmekte, kımlere iş takip edip komisyon yüzdele- mekte?.. Vallahi azizim, düne kadar çulsuzdu, nefe- si kokuyordu. Birdenbire nolduysa oldu, havalandı bi- zim komşu!..' Elin ağzı torba değil ki, büzesin... Değişmiyor, değişmez. Değişesi yok bu katakulli düzenin bir 'emin eller' inkılabı olmadıkça! Tabii, en evvel, emin ellerbirilerinde 'rehin eller' ha- line gelmeyecek.." • • • Akıt gazetesinden sekiz kişi Türk Hava Yolları'nın Atatürk Havalimanı'ndaki Kargo Müdürlüğü'nü 2 ey- lül akşamı saat 20.00 sıralarında bastı... Adana uçağına kargolarının alınmadığı -geç geldik- leri için- gerekçesiyle basan 'militanlar' THY çalışan- larına gözdağı verdi. İBDA-C adlı yasadışı şeriatçı terör örgütüne des- tek veren bu gazete. yoksa Türkiye'yi Afganistan ya da Cezayir mi sanıyor? Olay oldukça düşündürücüdür. Başta THY Genel Müdürü Atilla Çelebi ve emniyet yetkililerinin bu olaydan haberı oldu. THY Kargo Müdürlüğü çalışanları "Can güvenliği- miz sağlansın, ölümle tehdit edildik" diyorlar... Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (n Planet.com. TR AB Ankara'da güven aradı ANKARA (Cumhurivet Bürosu)-Av rupa Birliği (ÂB) düzeyinde Ankara'va ilk ziya- reti gerçekle^tıren ItaK a Baş- bakanı Romano ProdL RP'Ii koalisyon döneminde Batı ile ilişkilerin zedelenmeyeceğı konusunda güvence aradı. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel ve Dışişleri Bakanı Tan- su Çiller ile yaptığı görüşme- de, bu konudaki tüm sorula- nnı gündeme getirdiğini belir- ten Prodi. "'Eğerbir işbirüği >a- pılacaksa bunun içtenlik ve huzura davanması gerekir" dedi. ttalya Başbakanı Romano Prodi, ANAYOL koalisyonu- nun Başbakanı Mesut Vıbnaz döneminde planlanan Anka- ra ziyaretini. RP'lı hükümet döneminde gerçekleştırebil- di. 26 yıllık aradan sonra Tür- kiye'yi ziyaret eden ilk Italya Başbakanı olan Prodi. önce- ki günkü görüşmelerin ardın- dan düzenlenen ortak basın toplantısında ticari işbirliği olanaklanna dikkat çekerken Başbakan Erbakan. dini me- sajlaraağırhk verdi. Erbakan. Italyan meslektaşı ile benzer- liklerini sav arken "Sayın Baş- bakan da her şeyden önce İtaİ- ya'da dini inançlan bakımın- dan dinüıe son derece bağlı bi- ri olarak tanınmıştır. Kendilt- rini takdir ediyoruz, buna çok önem verivoruz" dedi. Erbakan. görüşmelerde en çok önemsediği işbirliği ola- nağını şöyle anlattı: "Batı'daki bazı mihraklar, Ban \e İslam arasında bir düş- manhk.gerginlik \aratma dü- şüncesinesapmıslardır. Bu ne Bati'ya ne İslam'a yarar sağ- lar. Sayın Başbakan'la her iki dinin barış içinde yaşaması için tam birfikir birüğine var- dık."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle