Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÜAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL1996 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
5 3 . V E N E D İ K F İ L M F E S T İ V A L İ ' N D E N N O T L A R
Carla'nın yüreğe vuran şarlası
'Carla'nın
Şarkısı' Ken
Loach'un bir
kez daha
günümüzün
sosval.
kültürel.
ekonomik
sorunlannı
çağnştırarak.
yaşanagelen
oneaaeıva.
felakete ve
karmaşaya
değindiği,
"Land and
Freedom"ın
sevirci ve gişe
başarısını
tekrarlayabile
cck.be> lik
de\ işle "sıcak
ve şiirsel* bir
yapıt.
SLNGl ÇAPAN
VENEDİK- Dün güneşlice bir
pazar gününü fırsat bılip. belki.
festivalde boy gösteren birkaç
Holly vvood stannı da görmeyi
umarak. çoluk-çocuk, tüm
ailecek Lido plajlannı dolduran
ltalyanlan akşamüstü dönüşte
perişan eden yağmurdan sonra,
bugün açık \e günlük güneşlik
yeni güne. Ken Loach'un
yanşma bölümündeki son filmi
olan "Carla'nınŞarkısı"yla
başladık.
Geçen me\sim Ispanya içsavaşına.
(kanımca) naifçe (ve biraz amatörcc)
bakan "Ülke ve Özgüriük" filmi v le
bizde de hayli ilui »ören. (ama '94
Berlin Film Festıvali'nde FIBRESCI \e
en iyi kadın ovuncu ödüiünü kazanan
bırönceki filmı 'Ladybird. Ladvbird'ü.
dünyadan habersız bir özel TVmizde
resmen lıarcanan) tngiliz yönetnıen
Ken Loach, nicedir benimsediği. ödün
\ermediği sosyalist dünva görüşü ve
yalın. insancıl. alçak perdeden
konuşan. ıçtenliklı yaklaşımıvla. çağın
uluslararası sorunlanna kamera tutmayı
sürdürüvor vine.
ngiliz yönetmen Ken Loach. nicedir benimsediği. ödün
vermediği sosyalist dünya görüşü ve yalın. insancıl, alçak
perdeden konuşan, içtenlikli yaklaşımıyla. çağın uluslararası
sorunlarına kamera tutmayı sürdürüyor yine. Bu kez Avrupa
dışına açılıp Latin Amerika'ya uzanarak Nikaragua'nın yaşanan kaosa
bakan bu saygın politık sinema ustası, bir kez daha bilinen anlatım
özellikleriyle bezeli. iyi yürekli bir İngiliz (îskoç mu demeli yoksa)
beledıye otobüsü şoförüyle, dans edip şarkı söyleyerek yolunu bulmaya
bakan. devrimci bir Nikaragualı genç kız arasındaki aşk ve tutku
ilişkisiyle harmanlanmış, çağdaş bir öykü anlatıyor.
Bu kez Av rupa
dışına açılıp
Latin
Amerika'ya
uzanarak
Nikaragua'da
yaşanan kaosa.
her zamanki
engel tanımaz
işbıtiricıliğivlc bakan bu saygın politik
sinema ustası. bir kez daha bilinen
anlatım özellikleriv le bezeli. iyi yürekli
bir İngiliz (Iskoç mu demeli voksa)
belediye otobüsü şoförüyle. dans edip
şarkı söyleyerek yolunu bulmaya
bakan. devrimci bir Nikaragualı genç
'Arhk Rus sanaünıntemsilcisiyim'
Ünlü mezzo soprano 'Kontes' Irina Bogatcheva, bu akşam Aya İrini 'de bir konser verecek
GÜL ERÇETİN
Dünyaca ünlü mezzo soprano Irina
Bogatche\a. bu akşam saat 20.30'da
Henkel Turyağ'ın 80 vılı kutlanıa et-
kınlikleri kapsamında Aya Irinı'de bir
konser \erecek. Sanatçıya konserinde
Sef Yladimir Popo\ yönetımindeki 32
kişilik St. Petersburg Rus Folk Klasık
Orkestrası eşlik ediyor. Dünyaca ünlü
operalann çoğunda salıneve çıkan ve
zamanla "Rus Operası'nın tenısilcisi
göre\ıni üstlenen Bogatcheva. Türk sa-
natseverlerle ilkkezbuluşacak. Önceki
gün tstanbul'a gelen Irina Bogatche-
va'yla konserinden önce birsöyleşı ger-
çekleştirdık.
- Biraz klasik bir soruyla başlayalım.
Konser vermek için Türkiye'\e ilk kez
geliyorsunuz. Davet edildiğinizde neler
düşündünüz? Türk dinleyicishle ilgili
bir bilgive sahip nıivdiniz?
BOGATCHEYA- Evet. bu benim
Türkive'deki ilk konserim olacaîc. ama
daha önce Antalya'yı ziyaret etmiştim.
Oldukça sıcak kanİı ve misafirperver
insanlarla tanıştığım bu tatilden sonra
bu ülkeye sanatımla gelmeyi çok iste-
miştim. bu nedenle teklif alınca olduk-
ça mutlu oldum v e hiç düşünmeden ka-
bul ettını.
- Rusya, 90'lann başında büyük bir
değişim geçirdi. Eski So\\etler Birli-
ği'nde sanat. devlet için bir tanıtım ara-
cıvdı. Bu siyasal değişimden sonra Rus-
ya'nın sanata yaklaşımında ne gibi de-
"ğişiklikler oldü?
BOGATCHENA- Sizin de belirttiği-
niz gibi eskiden sanat de\ let için bir ta-
nıtım aracıydı bu nedenle en yetenekli
en iyi sanatçılar seçilir. çok iyi bir eği-
tımden geçırilirdı. Özellikle opera ve
bale gibi klasik sanatlar evrenselhği da-
ha kolay yakalayabildikleri ıçın bu dal-
larda sanatçılara büyük imkânlarsağla-
nırdı. Batı. bu dallan çok iyi tanıyorve
beğeniyordu. bu nedenle bizim kendi-
mizi Batfyabegendirdığımiz. kabulet-
tırdiğimiz dallardı bunlar. Şımdi cum-
huriyetler kendı bağımsızlıklannı ilan
ettiler. sonuçta daha özgür bir ortam v ar.
ama artık en yetenekli en iyi dediğimiz
gençler. devletın imkânlarından yarar-
lanamadıklan için yurtdışındalar. Rus-
ya'ya çoğunlukla geimiyorlar bile.
- Peki bunun Rus sanatına ne gibi et-
kileri olacak sizce?
BOGATCHEVA- Elbette Rus sanatı
bu süreçten etkılenıvor. Gençler düşük
ücretlerle \e olanaksızJar ıçinde çalış-
mak istemiyorlar. Koşullann uvgun ol-
duğu verlere gıdhorlar
Bu nedenle de önümüzdeki dönem-
de Rus sanatında büvük venilikler. sji-
•J~^v ünyanın pek çok yerinde resitaller vermek, sahneye
/ 1 çıkmak elbette bana büyük sorumluluk yükledi.
-£_-S Eskiden kendimi yalnız bir sanatçı olarak görürdüm
artık Rus halkının ve sanatının temsilcisiyim ben. Sanırım
sanatımda olumlu etkileri oluyor bu sorumluluğun.
ris.imler beklemiyorum ben.
- Siz diinyanın pek çok operasında
sahneye çıktınız \e zamanla Rus opera-
sının tenısilcisi oldunuz. Bu sorumluluk
sizin sanata yaklaşımınızı nasıl etkiliv or'.'
BOGATCHENA- Diinyanın pek çok
>ennde resitaller vermek. sahneye çık-
mak elbette bana büyük sorumluluk
yükledi. Eskiden kendimi yalnız bir sa-
natçı olarak görürdüm artık Rus halkı-
nın ve sanatının temsilcisiyim ben. Sa-
nırım sanatımda olumlu etkileri oluyor
bu sorumluluğun.
- Siz sanat eğitiminize St. Petersburg
konsenatuvarı'nda başladınız. Uzun
siire St. Petersburg Orkestrasf> la çalış-
tınız ve şimdi de St. Petersburg Konser-
vatman'nda profesöriük umanıyladers
veriyorsunuz. St. Petersburg'la iletişimi-
niz >e öğretmenliğiniz sanatınızı nasıl et-
kili\or? Bir de bu dersler sanata ajırma-
nız gereken zamanı \e enerjh i alıvor mu
sizden?
BOGATCHENA- St. Petersburgia
oldukça uyumlu bir iletisimimiz var.
Beni en çok gençlerle çalışmak mutlu
ediyor. Kendı okulumda şimdi ben
gençlere bir şeyler öğretiyorum.
mekte olan kuşağa bir şevler öğretme
sorumluluğu beni motive ediyor ve ba-
na inanılmaz birenerjı veriyor Sonuçta
eğitmenlik ve sanat birbirini destekli-
yor. hıçbir çelişki yaşamıyorum.
- Diinyanın en ünlü üç tenoru Pav arot-
ti. Carreras \e Domıngo bir arava gele-
rek de\ bir konser \erdiler. Öncelikle bu
girişimi nasıl değerlendirdini/.? Batı'da
bu girişimden sonra 'Diva'ların neden
bir araya gelmedikleri sorulmaya baş-
landı. Bö> le bir girişimin olmaması tica-
ri nedenlerden mi kaynaklanıyor sizce?
Bir de size teklif gelse yaklaşımınız ne
olurdu?
BOGATCHEVA- Ben üç tenorun bir
araya gelmesini çok değışik bir fikir
olarak değerlendiriv orum. Oldukça ba-
şanlıbirorganizasvondu. Divalaraböy-
le bir teklif gelmemesinın nedenıni tam
olarak büemiyorum. ama organızatör-
ler yeterince ilgı görmeveceğini düşü-
nerek böyle bir riske girmek îstemivor
olabilirler Fakat böyle bir girişim olur-
sa ben de St. Petersburg orkestrasıv la
katılmaktan mutluluk du\arım elbette
Oldukça ılginç bir girişim olurdu .
- Opera dinlev icisi v e sınırları belli bir
müzikbu nedenle veniliklerede çok açık
değil. Sizce operada 20. v ü/> ılda bü> ük
\eniliklerin gerçekleşmeme nedeni ne-
dir?
BOGATCHENA - Evet. klasik mti-
zık ve opera. daha elit bir dinlev ici kit-
lesine seslenir. 20. yüzyılda da Beetho-
ven'larMozartlaryetişmedi. Busonra-
dan ortava çıkmış bir gelişme değil.
Klasik müzik doğuşundan beri hep kü-
çük bir kitleve seslenirdi. ama bence
gençlerin de bu konuda bir şeyler yap-
ması gerekiyor. Gerçi birtakım gınşim-
ler var. ama 18. yiizyıldaki yaratıcılık-
tan çok uzağız henüz.
-Sizdünyada LaContesse'umanı\-
la tanını\orsunuz. Nedir bu umanın öy-
küsii?
BOGATCHENA- Evet Pansteki bir
gösteride bir kontesi canlandırmıştım.
Fransızbasinı • Kontes daha önce buka-
dar iyi vorunilanmamis.tr şeklinde de-
ğerlendirince bana bu unvanı verdiler
Sonra dabu unvan benimle birlikte bü-
tün dünvavı üezdi.
kız arasındaki. Glasgovv "dan başlayıp
Nikaragua'ya uzanan bir aşk ve tutku
ilişkisiyle harmanlanmış. çağdaş bir
öykü anlatıvor. bolca duygıısal. insancıl
ve fölklonk" sahnelerle donatılmış.
"Hidden Agenda"dan -Riff Raff^a.
"RainingStones"dan "Landand
Freedom"a kadar Ken Loach
sinemasına özgü anlatım yapısıvla.
bilinen öğelerin vinelendiği "Caria's
Song". bir kez daha yoğun toplumsal
ve siyasal dönüşümlerle çepeçevre
kuşatılmış. gıderek bu olaylann
kaderlerini çizdıği kahramanların özel
yaşam serüvenlerini aktaran bir film,
politik fonda geçen, çağdaş bir aşk
öyküsü.
Sıcak ve şiirsel bir yapıt
'Iskoçya nire, Nikaragua nire?"
diyeceklerı bile etkisi altına alan.
dokunaklı ve >er yer gözyaşı pınarlarını
harekete geçıren 'Carla"nın Şarkısı'nda.
özgür düşünceli.göçmenlere yardımcı
olan. 'san kafa. İngiliz patatesi'
sevgilisini bırakıp körkütük vurulduğu
devrimci kızla birlikte. 1987"de
Sandinıst hükünıete karşı. ABD-
CIAnin kışkırttığı Kontralann
başlattığı ıç savaşla cehenneme dönmüş
Nikaragua yollanna düşen şotbr George
rolündeki. Robert De Niro'nun
gençliğini hatırlatan Robert Caryle ile
Carla'vı oynayan Oyanka Oabezas
uyumlu birçift oluşturuyorlar. Scott
Glenn'iıı de yoksul, ezik Nikaragua
halkına arka çıkan. t'eleğin çemberınden
geçmiş. iyi bir Amerikalı yı
canlandırdığı 'Carla'nın Şarkısı'. 30 yılı
aşkın meslek yaşamında çizgisinden
sapmamış ve iki yıl önce Venedık'te
bütün karıveri için lavık görülen özel
bir Altın Aslan ödülüyle taçlandınlmış
Ken Loach'un bir kez daha günümüzün
sosyal. kültürel. ekonomik sorunlannt
çağnştırarak. yaşanagelen onca acıya.
felakete ve karmaşaya değindiği,
"Land and Freedom'*ın seyirci ve gişe
bıujansını tekrarLiyabilecek. beylik
deyışle "sıcak ve şiirsel* bir yapıt özetle.
\akında Belge Film tarafından
seyircımıze sunulacak olan 'Carla'nın
Şarkısı'nın ödül şansı ver genel
havadan edindiğim ızlenimlere göre.
Leone ve Monica Pellizzari
Italyanlarca hayli sevilen Loach'un yanı
sıra çok tutulan bir başka eski usta olan.
spagetti-vvestern'ın babası. müteveffa
Sergio Leone'nin de elden geçirilip
düzeltilmiş başvapıtlarından bırinin
(RodSteiger'li. JamesCoburn'lü, 1971
vapınıı 'GuilaTesta'nın). özel bir
gösterivle anıldığı festivalin voğun
etkinlıklerinin hepsine vetişmeye pek
imkân yok tabıı ki. 'Sinemanın Geleceği
veGeleceğin Sineması' başlığı altında
özetleyebıleceğimiz. vığınla ünlünün
katılıp bildıri sunduğu ve konuşma
yaptığı '21.Vüzyıldaki Sinema'yı ele
alan bir sempozyumu (yoksa buluşma
mı demeli?! ızlemektense örneğin.
Yittorio De Sica'nın restore edilip
tamamlanarak sevirciye sunulan. 1945
yapımı. eski bir neorealist filmine. 'La
Porta del Cielo- Göğün Kapısı'na
gitmeyı yeğledık biz.
"llmut N'erenler KuIvarT diye
Türkçeleştirilebilecek. festivalin bizce
ılginç yan bölümlerinden biri olan
'Corsia di Sorpasso'da seyrettiğımiz.
Italyan kökenlı Avustralyalı genç kadın
yönetmen Monica Pellizzari'nın 'Fistful
of Flies- Bir Avuç Dolusu Sinek'i. bıze
yeni bir JaneCampion'un gelişıni
düşündürürken. 4-5 yaşındaki bir kız
çocuğunun başrolünü ovnadığı Fransız
vönetmen Jacques Doillon'un yanşma
filmi "Ponette" de Bresson'un
sinemasını anımsattı.
Foça'da coşkulu bir müzik yaz okulu
ÖNDER KÜTAHVAL1
Müziğin 20'nci vüzyıldaki gelişimi.
kusursuzluğa doğru hızla vol alınan bir
dönem olarak tanımlanabilir. 19"uncu
yüzyılın masallaşnıış \irtüözleri Paga-
nini ile Liszt'inkeman \e piyano çalma
teknıklerinegenrdiklen venı-
likler çoktan a^ılmıştır. Yüz-
vılımızda bu çalgılar için ya-
zılanlar arasında. teknik yön-
den her ikı besteciv i gölgede
bırakan yapıtlarçoktur.
Üstelik ünlÜNOİocular anı-
lan sanatçılan n \ apıtlarını da-
ha da güçleştirlmiş biçimle-
riyle çalmaktadırlar. X. Horo-
«itz'in. Liszt'ii Ikinci Macar
Rapsodisi'ni kendı düzenle-
mesiyle yorurn ayışı bunun il-
ginç'bir örnegijir.
Kusursuzluğa duyulan eğilim. müzi-
kai çalma bakiTiından da geçerlıdir. Bir
kez daha Pagünini ile Liszt'e bakacak
olursak onlanr vapıtlannı yorumlarken
müzik yapmaNin sanatçıları artık soğuk
karşılıyoruz.
Solocuların .anı sıra oda müziğı. ban-
do. orkestra ve*.oro gibi topluluklarda da
amaç. en iyiy«.aklaşmaktır. Bir oda or-
Gülsin Onav
kestrasmda. sadecebinnci kemanlar ara-
sındaki ses temizliği sorununu çözebil-
mek için saatlerce prova yapıldığını ta-
nıklardan duymuştum.
Bunun gibi aelişmeler. bir konserva-
tuvar ya da yüksek müzik okulu öğren-
cisinin. çıraklıkdönemi sırasındasıkıça-
lışmaya ek olarak dünyaya
daha geniş bir açıdan bakma-
sını gerektiriyor. Öğretmeni
ne denli ünlü olursa olsun.
onun başka ustalara da kulak
vermesi ve kendine göre bir
sentez yapması artık bir zo-
runluluktur. Böylece "Yaz
Okulu' denilen çalışma tarzı
gündeme gelmiş oluyor.
Dünyanın belli başlı ülkele-
rinde müziğin herdalında yaz
okulları var. Bunlarda çoğu
kez ünlü sanatçılar ya da öğ-
retmenlerders veriyor. Bazılannda çalı-
şılacak yapıtlar aviar önce katılımcılara
duyuruluyor. $unu da belirtelim, yaz
okullarınasadeceöğrenciler değil. yetiş-
kinler de katılma gereğini duymak'tadır.
Yaz okullannın başka bir işlev i de çe-
şitli ülkelerin sanatçı adayları arasında-
ki dostluğupekiştirmesi, fikiralışverişi-
ne ortam sağlamasıdır. Bunun siy asal et-
kileri bile görüjmektedir. Ömeğin yaz
aylannda Fransa'da etkinlik yapan Akde-
nız Gençlik Orkestrasf nda siyasal yön-
den düşman sav ılan ülkelerin müzikçile-
ri yan yana ver alabilmektedir. Aynı şe-
yi birkaç yıl öncesınin Bilkent Gençlik
Orkestrası için de söyleyebilıriz. Bu du-
rum. sıyasetçıle-
nnbasitçıkarlarla
körüklediği düş-
manhklan gülünç
kılmaktadır.
Dünya müzik
yaşantısının kaçı-
nılmaz bir öğesi
olan yaz okulu et-
kinlikleri bizde de
görülür oldu.
Bunlardan biri.
Izmir'de Foça ya- Ruşen Giineş
kınlarında bulu-
nanbirtatil köyünde 19-28ağustosgün-
lerı arasında yapıldı.
tzmirli müzikseverlere değişik çalgı-
larda ders veren Epik Müzik Okulu. ge-
çen yıl değerli flüt sanatçımız Gülşen
Tatu ile bir yaz okulu düzenlemişti. Ay-
nı etkinlik. bu yıl kapsamı genişletılerek
yinelendi. Yaz okuluna. Tatu ile birlikte
viyolasanatçısı RuşenGüneşvepıyanist
GülsinOnay da katıldı. Avnca Ingiltere
Krallık Müzik Koleji GitarBölütnü'nün
başkanı olan Charîes Ramirez. okulun
gitaröğretmenlerine semineryaptı. Ben
anılan sanatçının Foça Kalesı'nde verdı-
ği ve dinleyenlere epey sıkıcı gelen resi-
taline çağnlmıştım. Savm Vİaria Rita
Epik'ın söylediğıne göre bu
yıl çeşitli konservatuvarlar-
dan ve dışandan 14 flüt. do-
kuzartanede vivola ve piya-
no öğrencisi v az okuluna ka-
tıldı. Bunlardan biri Alman-
va'dan gelen bir Kırgız'dı.
Her gün beş saat çalışıldı.
Öğrencilerçalışmaları toplu-
ca izledı.
Hoealar bireysel çalışma-
lar da yaptılar. Okul siiresi
içinde öğrencilerin başvuru Gülşen Tatu
belgelerınde bildirdikleri
parçalar üzerinde duruldu. Benim ızle-
diğim derslerde.G.Tatu, F. Poulenc'ın
flüt-piyano sonatını. G. Onay ise J.
Brahms'ın Op. 24 Handel'in Teması
Üzerine Çeşitlemeleri'ni. büyük bir
özenle öğrencilerine çalıştırmaktaydı.
Ruşen Güneş'i izleme fırsatını vazık ki
bulamadım.
Lüks bir tatil kövünde. on cünlük bir
yaz okuluna katılmak. aynı zamanda da
güzel bir dinlence geçirmek pahalı bir
olay. Buna karşın velilerin çocuklan için
özveride bulunuşu se\ ındıricidtr.
Görüştüğüm öğrencilerde her zaman
heyecanla dınledikleri ünlü sanatçıları
ya'kından tanımanın. kendilerınden bir
şeyleröğrenebilmenıncoşku-
su \e mutluluğu vardı. Sayın
Epik. gelecekte yaz okulunu
daha da kapsamlı duruma ge-
tirmev i v e ona uluslararası bir
görünüm kazandırmav ı tasar-
lamaktadır. Bence bu konuy-
la konservatuvarlarımız. sen-
fonı orkestralanmız ve opera-
bale kurumlarımız da ilgilen-
melidir. Onlann çeşitli dallar-
da düzenleyebileceği yaz
okulları kuşk'usuz lüks olma-
yacaktır: ama daha fazla öğ-
rencinin katılmasına olanak verecektir.
Müzikteki bu ılginç gelişmeye yavaş
vavaş ayak uydurmakta oluşumuzu gör-
mek mutluluk vericidir. Önümüzdeki
yıllarda Türkiye'de yapılabilecek kap-
samlı yaz okulu etkinlikleri, sanat ku-
rumlarımızın nıtelik yönünden yüksek
düzeylere çıkarılmasını isteyen herkesi
sevındirecektir.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FİŞEKÇİ
Turla Gezmek
Gezmenin bir seçkinler ayrıcalığı olmaktan çıkma-
sı. sanırım çalışanların ücretli izin haklarının yasalaş-
masıyla başladı.
1936'da, Fransa'da iktidara gelen Halk Cephesi
hükümetinin çalışanlara ücretli izin hakkı tanımasıy-
la balıkçı köyleri ya da dağ köylerine dağılan insan-
ları, ilya Ehrenburg, ünlü Paris Düşerken (Çeviren:
Atilla Tokatlı, Sosyal Yayınlar) romanında tadını çı-
kara çıkara anlatır.
ikinci Dünya Savaşı sonrasında iyice gelişen kitle
turizminin ürünlerinden biri de turia gezmek.
Çok satışlı gazetelerimızde sayfa sayfa yayımla-
nan turizm ilanlarına bakacak olursak bizde de tur-
la gezmek giderek yaygınlaşmakta.
Bir turizm şirketi sizin yerinize. gezinizi örgütlüyor.
Gideceğinız yerlere nasıl ulaşacağınızı. nerede ka-
lacağınızı, nereleri göreceğinizi, bu gezinin sıze ka-
ça patlayacağını. hepsini önceden belirleyerek size
bildiriyor.
Siz de paranızı ödeyip, yine sizin gibi aynı yolu seç-
miş insanlarla birlikte yolculuk ediyorsunuz. Genel-
likle başınızda bir de kılavuz oluyor.
Böylece gezen olmaktan çıkıp gezdirilen oluyor-
sunuz ki o zaman eylemınizin niteliği değişiveriyor.
Turizm mesleği. insanları. ülkelerı birbirine tanıtıp
sevdirdiği, bu yolla uluslar arasındaki kimi önyargı-
ların aşılmasına katkıda bulunduğu için kutsal sayı-
labilecek önemde. Bu alanda çalışan insanların da
mesleğin önemine yaraşır nitelikte kimseler olması
gerekir. •
Yıllar önce, iznik'i. ilk kez bir turizm şirketinin dü-
zenlediği günlük bir gezide görmüştüm. Gördüm dı-
yemeyeceğim çünkü gezi programında yazılı olma-
sına karşın iznik'teki önemli Bizans, Selçuklu ve Os-
manlı yapıtları gösterilmediği gibi. kılavuzumuz ta-
rafından bunların önemsiz ve görmeye değer şeyler
olmadıklan da bizlere öğretildi. Sonundagöl kıyısın-
da bir öğle yemeği yemiş olmak için iznik'e gidip gel-
miş olduk. Sonradan birkaç kez bu çok ılginç tarih-
sel kenti, kılavuzum olmadan, kitaplardan öğrendi-
ğım bılgilerle gezıp. gönlümcetanıyabildim.
Kitle tuhzminde bu denli ışin yalnızca ticareti pe-
şinde olan tur şirketlerinin at oynatabilmesınin pek
çok nedeni var elbette.
Pek çok insan için başka bir kent ya da ülke bilin-
mezlikle eşanlamlı. Bilinmeyen kişide ister istemez
bir çekingenlik ve korku uyandırıyor. Dilleri dilinıze,
kültürü kültürünüze benzemeyen insanlarla karşı-
laşmak. ıçinde tehlike düşüncesini de barındırıyor.
Bir başka ülkede ya da kentte tek başına kalma
düşüncesi, tehlike düşüncesiyle birleştiği anda. ge-
zi düşüncesinden beklenecek yararlar da sona erı-
yor. Bu durumda, "Neden geziyorsun" sorusuna ve-
rilebilecek fazla bir yanıt kalmıyor.
Tek pazar olma yolunda hızla ilerleyen dünya tica-
reti, dünyanın bütün kültür ürünlerini, satın alabile-
ceğinız kadar yakınmıza getirıyor. Ünlü müzelerdeki
yapıtları ıçeren güzel baskılı kıtaplar, video kasetle-
ri, CD'ler vb. Bunlar size yetmiyorsa, yine de girıp
Louvre Müzesi'ni bir görmek, Nâzım'm "kederden
geberdiği" Voltaire Rıhtımfna bir de onun gözüyle
bakmak isterseniz"o zaman "Üç Günde Paris" gibi
programlardan uzaklaşıp. sizi çeken şeye doya do-
ya zaman ayırabileceğinız programlar yapmalısınız
kendinize. Gezi, içinde beklenmedik serüvenleri içer-
medikten sonra neye yarar?
Bütün bunları Adam Sanat dergisinin bu ayki sayı-
sında yayımlanan Enis Batur'un "İkı Denız Arast
Kara Topraklar" adlı yazısını okuyunca düşündüm.
Anlatılan yerlerin izini, önüme açtığım haritadan sür-
meye çalışarak; hiçbir "fur"un sizi götüremeyeceği
güzellikleri tar.ıyarak, tadarak. düşünerek; yazın de-
nilen şeyin insanlık için ne denli gerekli olduğunu dü-
şünerek izledim.
Ardından Ahmet Haşim'in Frankfurt Seyahatna-
mes/'nden Attilâ ilhan'm Abbas Vo/cu'sunadek ge-
zi edebıyatımızın ürünlerini düşündüm.
"Tur"\a gezenler, karşılarında çok zavallı kaldılar.
BUGUN
St Petersburg Bale Tiyatrosu. koreografisini Boris
Eifman'ın yapuğı 'Don Kişot Bir Delinin Düşleri'
adlı iki perdelik baleyi saat 21 .OO'de Harbive
Açıkhava Tivatrosu'nda sahneliyor.
Aksanat'ta saat 12.30 ve 17.30'd'a başrolünde
Richard Burton'ın rol aldığı 'Anne of the Thousand
Days' adlı film gösteriliyor.
Sahaf Cafe Kültür Merk'ezi'nde saat 18.OO'de Oğuz
Özden'in sunacağı \e Ayten Mutlu'nun konuşmacı
olarak katılacağı 'Şiir Dilinde Kalıcılık" konulu
söyleşi yer alıyor.
Pakistan'ın ünlü sanatçılarından Adnan Sami Khan.
saat 20.30'da AKM'de bir konser verecek.
Beyoğlu Sineması Yaz Şenliği'nde F. Zeffirelli'nin
'Othello'su gösteriliyor. (251 32 40)
Taranta Babu Kültür Merkezi'nde Enver Ercan'ın
"Şiir Akşamlan" konulu söyleşisi saat 19.00'da.
(235 28 59).
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I