23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriye! îmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörir Hikmet Çetinkaya 0 Yazıişleri Müdürleri lbrahim Yıldız, Dinç Ta>anç (Sorumlu) # Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara # Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Şinasi Danışoğlu 9 Istihbarat: Cengiz Yıldırım •Ekonomı: Bülent Kızanlık 9 Kültür. Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami Karaören 9 Düzeltme Abdullah Vazıcı 9 Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 9Bılgı-Belge- Edibe Buğra 9 Yurt Haberlerı: Mehmet Faraç YayınKunılu. tlhanSelçtıMBaşkan). Orhan Erinç, Okta> Kurtböke. Hikmet Çetinka\ a, Şükran Soner, ErgunBakı, DinçTa\anç. İbrahîm Vıldız, Orhan Bursalı. Mustafa Balba\, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı: .Mustafa Balba\ 0 Haber Müdürü: Doğan Akın Atatürk Bulvan No. 125. K.af4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat). Faks. 4195027 0 tzmır Temsılcısr Serdar Kızık. H Zı\a Blv. 1352 S 2 3 Tel: 4411220. Faks- 4419117 0 Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, İnönüCd. 119S. No'l Karl. Tel-3522550. Faks: 3522570 Mûessese Müdürü: Erol Erkut 9 Koordınatör: Ahmet Korulsan 9 Muhasebe Bülent Y ener 9 Idare Hüse\in Gürer 9 tşlerme. Önder Çelik 9 Bılgi-tşlem Nail Inal 9 Bılgısayar Sistem Mürüvet Çiler MEDVA C : • Yonetım Kurulu Başkanı - Genel Mudur Gülbin Erduran # Koordınatör Reha Işıtman # Genel Mudur Yardımcısl Mine Akdağ Tel 514 07 5 3 ' - 5139580-5138460-61.Faks 5118466 \a\ımla>an \e Basan: Yenı Gun Haber A]3n<ı. Basitı \e Yavıncılık A S Turkocaşh Cad }9 41 Cağaloğlu 34334 isl PK Ü46 Ulanbul f el 10 2121 512 05 05 120 hal) Faks 10 212ı 513 !s5 95 27EYLÜL1996 Imsak: 5.25 Güneş: 6.50 Öğle: 13.02 Ikindi: 16.21 Akşam: 19.01 Yatsı: 20.20 'Fahişeler için üupulmaz7 • Haber Merkezi - ltalya'nın başkenti Roma yakınlarındaki Aulla Kasabası Belediye Meclisi. kasaba sokaklanndan geçen arabalardan çıkacak müşterilerini bekleyen fahişelere karşı ilginç bir önlem aldı. Belediye Başkanı Lucio Baranı, aldıklan meclis karar gereğince arabalara "Fahişeler için durulmaz" mesajını \eren trafik levhalarını yol kenarına yerleştireceklerini açıkladi. Caroline'ın saçları neden döküldü? • BONN(AA)- Almanya'nın Bunte dergisi. Monaco Prensesi Caroline'ın saçlannın dökülmesine "Türkiye'nin Ege kıyılanndaki bir virüsün yol açtıgını" iddia etti. Dergiye açıklama yapan Parisli saç uzmanı Dr. Frederic Travers, Prenses Caroline'ın saç derisine yerleşen bir tür mantann 2\eya 3 ay gibi bir sürede saçlannı döktüğünü belirtti. Berlin'deki Koch Enstitüsü Viroloji Bölümü başkanı Prof. Georg Pauli ise Ege kıyılannda 'saç döken virüsün" varlığına ilişkın hiçbirbilgi bulunmadığını belirterek Monaco sarayının iddiasını çürütttü. Bu gece ay tutulacak • Haber Nlerkea- Boğaziçi Üniversitesi Kandılli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü. bugün tam Ay tutulması gerçekleşeceğini bildirdi. Enstitü yaptığı yazılı açıklamada turulmanın Kuzey Amerika. Kanada. Meksika. Güneyz Amerika. Avrupa. Batı Asya \e Antarktika'dan izlenebileceğini söyledi. Ülkemizde de sabaha karşı izlenebilecek olan tutulmanın başlangıç saati 5.19, tam tutulma saati 5.45. bitiş saati ise 6.29 olarak açıklandı. Avrupa grubuna girdik • AJVKARA(AA)- Mimarların etkin meslek kuruluşu Amerikan Mimarlar Enstitiisü'nün (AIA) Avrupa kesimi. Türk mimarlarını Avrupa grubuna dahil etti. Birlik. 1986 yılından beri üyesi olan Mimar \e Şehir Plancısı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp'i de Türkiye temsilcisi olarak belirledi. AIA Avrupa Başkan Yardımcısı Levvis Gilbert Koerner. Alp'e gönderdiği mektupta temsilcilik görev ini kabul etmesinden memnunivet duyduklannı ifade etti. Tımurlenk anılıyor • ANKARA (AA) - Ünlü Özbek hükümdar ve komutan Timurlenk (Emir Timur). 660. dogum yıldönümünde Ankara'da düzenlenen etkinlikle anılacak. Bu vesileyle. Özbek sanatçılar başkente konuk olacak. Kültür Bakanlığı tarafından 1 ekımde düzenlenecek anma gecesinde, bilim adamlan. Emir Timur ile ilgili görüşlerini aktaracak. Gecede. Özbekistan'dan ülkemize konuk olan klasik müzik ve halk danslan topluluğu. bir konserle başkentlileri selamlayacak. Venedik'e son sefer • ANTALYA(AA)- Antalya-Venedik arasında çalışan Samsun feribotu. bu yılın son seferini 2 ekimde yapacak. 12 hazirandan bu yana Antalya-Venedik arasında yolcu taşıyan feribot bugüne kadar 17 sefer yaptı. Venedik"ten Antalya'ya yaptiSı 8 seferde 2.571 yolcu. 1.169 araç. Antalya'dan Venedik'e yapt'.ğı 9 seferde ise 2.227 yolcu ve 360 araç taşıdı. Smıf geçme sistemi ve öğretmen alımlanna ilişkin kararlar, sistemi allak bullak etti Eğithıı siyasfleriıı oyuncağı• Eğitim politikalarının belirlenmesinde siyasi kaygılar ön plana çıkarken, Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınıf geçme sisteminin temel ilkelerinden ödün vermesi, öğretmen alımlannda "öğretmenlik eğitimi" ilkesinden uzaklaşması ve milli eğitim müdürü atamalarında "liyakat sistemi"ni devre dışı bırakması, eğitimi içinden çıkılamaz bir sorunlar yumağına çevirdi. EMİNE KAPLAN ANKARA - Yeterli kaynağın ayrılmaması nedeniyle yıllardır altyapı, derslik ve öğretmen gereksinimi giderilemeyen eğitim sistemi, sınıf geçme ve öğretmen alımlannda siyasi kaygılarla alınan kararlarla "allak buUak" edildi. Bir yıldır uygulanan sınıf geçme sisteminin temelini oluşturan not ortalaması 2.50'den 2.00'ye düşürülürken baraj dersi olan Türk Dili \e Edebiyatı'na af getirildi. Bu yolla öğrencilerin başan oranı yapay olarak yüzde 85'lere çıkarıldı. Öğretmen gereksinimini karşılayabilmek için önceki yıllarda branş öğretmenlerini sınıf öğretmeni olarak atayan bakanlık. bir adım daha atarak pedagojik formasyonu olmavan üniversite mezunlanna öğretmenlik hakkı tanıdı. Milli Eğitim Bakanlığı. ortaöğretim kurumlarında son 10 yıl içinde 3 kez sistem değişikliğine giderken öğretmen açığının kapatılması gerekçesiyle aday larda aranan •'öğretmenlik eğitimi'" ilkesini bir kenara bıraktı. Göreve gelmesinden henüz 3 ay geçmesine karşın. Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın sorunlann çözümüne ilişkin aldığı kararlar dikkati çekti. 3 ay içinde yeni uygulamaya konulan kararlar şöyle: Sağlam'ın kararlan - Sağlam, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı döneminde üniversite öğrencilerine sürekli af çıkanlmasının eğitim kalitesinı düşürdüğünü savunurken bakanlığının ilk günlerinde sınıf geçme sistemine müdahale etti. Öğrencilerin sınıf geçmesi için ön koşul olan yıl sonu not ortalamasını 2.50'den 2.00'ye düşürdü. Bu yolla. yüzde 64 olan başan oranı yüzde 75'lere çıkanldı. Bu kararın hemen ardından lise 1 'de öğrencilerin sınıf geçebilmesi için başanlı olmak koşulu aranan Türk dili ve edebiyatı dersinde de değişiklik yapıldı. Türk dili ve edebiyatı dersi, yalnızca bu öğretim yılında geçerli olmak üzere baraj dersi olmaktan çıkarıldı. Bu kararla. 28 bin öğrencinin sınıf geçmesi sağlanırken başan oranı yapay olarak yüzde 85'lere çıkarıldı. - Öğrencilerin lise 2'de seçecekleri alan derslerinden en az 2.50 not ortalamasına ulaşması gerektiği koşulunu koyan bakanlık, "Oğrenciler, en fazla aldıklan not ortalamasına göre alanlannı belirler" hükmünü getirdi. Ders geçme ve kredi sisteminden önce uygulanan sınıf geçme sistemi öğrencilerine de "şartsız kurul" hakkı tanındı. - Sınıf öğretmenliği açığını giderebilmek için önceki yıllarda branş öğretmenlerini atayan bakanlık. bu yıl branşı ne olursa olsun bütün üniversite mezunlanna öğretmenlik hakkı tanıdı. Eğitimi dinselleştirmeyi hedefleyen RP'nin isteğini de yerine getiren bakanlık, şeriatçı eğitim veren Mısır El-Ezher Universitesi mezunlarının da sınıf öğretnıenliğine atanmasını kararlaştırdı. - Bakan Sağlam. milli eğitim müdürlerine yaptığı atamalarla dikkat çekti. Sağlam, atamalarda "liyakat sistemi"ni gözardı ederek idarecilik tecrübesi olmayan öğretmenleri milli eğitim müdürü olarak atarken bu öğretmenlerden çoğunluğunun din kültürii ve ahlak bilgisı öğretmeni olması dikkat çekti. Yeni eğitim yılı baslıyor 0 0 Universiteler açılıyor İstanbul HaberServisi- Istanbul'daki univer- siteler, 1996-1997 öğretim yılınaönümüzdeki gün- lerde törenlerle baslıyor. İstanbul ve İstanbul Teknik üniversitelerinin açılış törenlenne Cum- hurbaşkanı Süleyman Demirel de katılacak. Yıldız Teknik, Bogaziçi ve Galatasaray üni- versıteleri. yeni ögretım yılına 30 eylül tanhın- de giriyor. Yıldız Teknik Ünıversıtesi'nde, 30 eylül pa- zartesı günü saat 10.00'da yapılacak açılış töre- ni ile 85. Yıl etkinlikleri de başlayacak ve 5 ekım tarihine kadar sürecek. 85. Yıl etkinlikleri kap- samında. ünıversıtenin tarihı. Odıtoryum Sergı Salonu'nda düzenlenecek "Kondüktör.Mekteb- i Alisi'nden Yıklız Teknik Üniversitesi'ne*sergi- sı ıletanıtılacak. Aynca. ünıversıtenınsanatdal- lanndakı ögretım üyelerinın eserlennden olu- şan sergi ile serigrafi. fotoğraf \e resım öğren- cilennin sergisi de, Yüksel Sabancı Sanat Mer- kezi 'ndeaçılacak. 30eylülde İstanbul Büyükşe- hır Belediyesı Kent Orkestrası, 2 ekımde Kargo \e 5 ekımde yapılacak Mezunlar Günü'nde ise Timur Selçuk. Müjgan Özşay. Çağdaş Müzık Merkezi Grubu eşlıginde verecekleri "Şarkılar- la Gezinti" konserlenyle etkınliklere katılacak- lar. Marmara Üniversıtesf nde yeni ögretım yı- lı. 1 ekim salı günü üniversıteninrektörlükbi- nasında düzenleneeek törenle başlayacak. İstanbul Cnıversitesı. 1996-1997 öğretim yı- lına. 2 ekim çarşamba günü. Fen Fakültesi K.on- ferans Salonu'nda. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın de katılacagı törenle girecek. İstanbul Teknik Universitesi'nde, yeni öğre- tim yılına başlanması nedeniyle 4 ekım cuma gü- nü. Maçka G Amfisi'nde, Cumhurbaşkanı De- mirel'ın de katılacagı bir tören düzenlenecek. Koç v e Mımar Sınan ünı versiteleri de 1996-1997 öğ- retim yılına 7 ekım pazartesı günü başlavacak- lar. • •*X1 * Almanya'dakentlerinmejdanlanndaboygösterenöfkelidomates- i I l O J L K . G S 1 ler her ^esi ^ırttl - B u n j a r \lman ^^ ö^ BL ND-un -fabri- kasyoıT me> ve ve sebze üretimini protesto etmek amacıyla düzen- ledikleri kampanyanın bir sonucuydu. Alman çe\ reciler generik miihendisliği voluyla sebze ve meyvelerin doğal yapısının değiştiril- mesine karşı çıkıvorlar. Örgüt yetkilileri canavar suratlı dev domateslerden 50 kente koyduklannı açıklarken. Berlin'deki Branden- burgKapısıönüne jerleştirilen 7 metrelikplastikdomates tarihiyapı, görmeyegelenlerinyoğun ilgisiniçekti. (Fotoğraf: REUTERS) Celenler azaldı Yatçdar Türkiye'yi terketti• Yat turizminin önemli merkezi Muğla kıyılanna giriş yapan yat sayısı, geçen yıla göre büyük ölçüde azalırken bu düşüşün nedeninin termik santrallar ve balık çiftlikleri olduğu belirtildi. ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA- Türkiye yat turizmınde önem- li yeri olan Muğla'da. yat turizmınde geri- leme başladığı bildiriliyor. Muğla kıyıla- nnı bu yılın 8 ayında 10 bin 94 yat ziyaret etti. Geçen yıl 17 bin 205 yatın ziyaret et- tiği koy ve limanlara 8 aylık dönemde ise 11 bin312yatuğramıştı. Çevrecilerdüşüş oranının her geçen gün artacağını savu- nurken, yat işletmecileri bu düşüşe neden olarak bölgedeki termik santralları ve ba- lık çiftliklerini gösterdi. 'Mavi\'olculuk' ile uluslararası üne ka- vuşan Muğla kıyılanna giriş yapan yat sa- yısındaki düşüş endişe verici olarak nite- İeniyor. Muğla Valiliği'nden yapılan açık- lamaya göre yat limanlarından giriş yapan yatlann 4 bin 532'sini yabancı. 5 bin 562si- ni yerli yatlar oluşturdu. Yatlann 2 bin 407'sinin de sadece ağustos ay ında ziyaret- te bulunduklan belirlendi. Eylül ayında gi- riş yapan yatlann sayısının da 3 bin dola- yında olması bekleniyor. Valilik verilerine göre. geçen yıl Muğla kıyılanna gelen 17 bin 205 yattan sadece 8 aylık dönemde uğrayan 11 bin 312 yatın 5 bin 887'sini yabancı yatlar oluşturuyor. 8 aylık dönemde yabancı yat sayısındaki 1355'lık gerileme düşündürücü bulunu- yor. Yat turizminde ilerleme beklenirken ge- rileme başlamasını değerlendiren çevreci- lerden BAÇEP Muğla SözcüsüGayeCön, şunları söyledi: 'Bindiğimiz dalı kestik' "Bu daha başlangıç. Yatağan, Yeniköy ve Gökm a Termik Santralları, özellikle Göko- va caltşmav a de\ am ederse, çok değil iki. üç yıl sonra Muğla kı> ılarında yatçılıktan söz edilmeyecek. Nasreftin Hoca'mn fıkrasmda olduğu gibi bindiği dalı kesen bizim gibi bir başka ülke daha voktur." Yatçılar, termik santralların yanında ba- lık çıftlıklennden de yakınıyorlar. Bölgede 500'e yakm balık çıftliği buiunduğunu ve bunlann çoğunun kaçak olduğunu belirten Arya Yatçılık'ın Bodrum Bölge Müdürü |r- fan Pınarbaşı. "Açıklanan rakamlar hiç de siirpriz değil. Özellikle Gülliik ve Bodrum kıyılannda neredevse bütün kıyılar balık çiftliklerinin işgali altında. Bunlar yüzün- den koylara girilemhor. Girilenlerde >oğun kiıiilik var. Bodrum Havaalanfnın hâlâ bi- unlememesinin > anında termik santrallar da önemli bir etken. Zaman geçirilmeden ba- lık çiftlikleri sınırlandınlmalı. kaçak olanlar kapatılmalı. Termik santrallara da filtre mi takılacak. ne yapılacaksa yapılmair dedi. Creenpeace Akdeniz Bürosu Koordinatörii Mario Damato: 4 Türk çevrecflerin işi zor' ASUMANABACIOĞLL 1 IZMlR-Greenpeace Ak- deniz Bürosu Koordinatörü- Mario Damato. çev re koru- macılığı mücadelesinde ba- şan sağlayabilmenin bir "de- mokrasi sorunu" olduğunu belirterek ancak politikacıla- nn kamuoyunun sesini din- ledikleri toplumlarda çevre açısından "bir şeyleri değiş- tirebüeceğine'' inanıyor. Da- mato, bu açıdan bakıldığın- da Türkiye'deki çevrecilerin "işinin çok zor olduğunu" savunuyor. Greenpeace'in "Arctic Sunrise" gemisiyle lzmir'e gelen Damato. türkiye'de- ki çevre mücadelesı konu- sunda sorulanmızı yanıtladı. Türkiye'nin çevre politıkası- nın. "hükümet değişiklikle- rTnden etkilenmediğini be- lirten Damato. Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel'in Gökova Termik Santralf nın çalışmayacağı sözü verdiği- ni anımsatarak "Ama gör- düğünüz gibi santral çalıştı- nlıyor. tzmir Körfezi'nin du- rumu ortada. Çe\Te>e yakla- şım uzun yıllardır değişme- di, çe\Te kirtiliği devam edi- yor, zaman içinde daha da kötüleşiyor. Birçok Akdeniz ülkesinde olduğu gibi proto- koller. uluslararası anlaşma- lar imzalamyor, ancakgerçek bir değişiklik olmuyor" de- di. uluslararası sözîeşmele- re uyma konusunda Türki- ye'yi eleştirmekten kaçınan Daraato. gelişmiş ülkeleri, çağdışı kalmış olan tekno- lojilerini "gelişmekteolan ül- kdere pazarlamakla"suçla- yarak şu görüşlere yer ver- di: "Türkiye gibi üİkelerin çevrenin iyileştirilmesi >ö- nünde temiz teknoloji kul- lanma çabalan, parasal kay- naklanyla sınıriı. Burada çö- züm. uluslararası ortak çaba- larla sağlanabilir. Gelişmiş ülkeler temiz üretim için ge- lişmiş teknoloji}e sahipler >e bunun gelişmekte olan ülke- lere aktanlmasını daha ucuz ve elverişli duruma getirebi- • Greenpeace Akdeniz Bürosu Koordinatörü Mario Damato, çevre mücadelesinin demokratik sistemler içinde başanya ulaşabileceğini ve ancak politikacılann bilgilenmesiyle bir şeylerin değişebileceğini söyledi. lirler. Ancak onlar, tam ter- sine. kendi ülkelerinde artık kullanılmasına izin verme- dikleri çağdışı kalmış tekno- lojileri, Türkiye gibi geliş- mekte olan ülkelere saülma- sına izin veriyorlar_" Türkiye'de çevre koruma mücadelesi veren gönüllü gruplan ve kuruluşları ya- kından izlediklerini ve on- larla iletişim içinde olduk- lannı belirten Damato. "Tür- kiye'de çalışmak bu gruplar için çok zor" dedi. Türki- ye'de çalışmanın kendileri için daha kolay olduğunu vurgulayan Damato. "Biz uluslararası bir kuruluşuz, insanlar bize belli bir saygı gösteriyorlar. Polis bile bize, Türk gruplara olduğundan e-posta : tan (« vol. com. tr daha farklı bir tutum içinde davranıyor" diye konuştu. Damato, Türkiye de Green- peace olarak gerçekleştirdik- leri eylemlerin başarılanna ilişkin de şu değerlendirme- yi yaptı: "Türkiye'de varlığı sınıriı bir organizasyon olarak iş- levimiz, sonınlaradikkatçek- mek, "bır çevre suçu işleni- yorsa ona tanıklık ettiğimi- zi duyurmak'ür. Bundan bir- kaç yıl önce nükleer santral- larla ilgili ilk kampanvaya başladığımızda çoğu insan bunun tehlikestni bilmhordu. Şimdi bu konuda bir kamu- o>u oluştu. Özellikle Anka- ra'da gerçekleştirdiğimiz e>- lemin etkisi oldu. Kamuoyun- da bir uyamş sağlandı." Çevre mücadelesinin "de- mokratik" sistemler içinde başanya ulaşabileceğini. po- litikacılann kamuoy unun se- sine önem verdikleri toplum- larda çevre konusunda ba- şan sağlanabileceğıni de kay- deden Damato. Türkiye'de- ki çevre mücadelesini şöyle değerlendirdi: "İnsanlar. demokrasi için- delerse belli bir güce sahip olabilirier. Bu bir sistem so- runudur. Demokratiksistem- de politikacılar, her zaman kamuoyu görüşüne bağım- lıdır. Politikacılan da cana- var gibi görmemek gerekir. Onlarda kendi ülkeierinin ya- ran için belli bir duvarlılık içinde hareketederler.Onem- li olan onlan doğru >ol konu- sunda ikna etmek ve diğer alternatif yollann olabilece- ğini göstermektir. Bunun için de çalışmakzorundayız. On- lara bilgi vermek ve ulusla- rarası baskı voluyla diğer ül- kelerde neler olduğunu gös- termek gerekir. Türk Çevre Bakanı'nın, asbesri. televiz- yonda yemesi örneğinde ol- duğu gibi vanlışlıklar, bilgi- sizlikten ka\ nakİanabilir. Sa- dece zoriamak, baskı yap- mak değil, her yolla bilgi akV şısağlanmalıdır. Sonuçta po- litikacılann bilgilennıesi, bir şevleri değiştirebilir." SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN Tanrılar Susamıştı', Ama... annlar Susamıştı' (les dieux ont soif) ne müthiş bir roman adı! Kitabın neyi içer- diğini, nasıl da 'çarparak' hissettiriyor! Anatole France'ın ünlü eserini, 1940 sonbaharın- da okumuş, - o tarihte 'Allahlar Susamışlardı' diye çevrilmişti-, günlerce etkisinden kurtulama- mıştım. Fransız ihtilâli'nin en dağdağalı günlerin- den, inanılmaz kesitler veriyordu: giyotinin, soğuk panltısı insanı donduran o ölüm çarkının aralıksız işleyişini, birbiri ardınca sepetine düşen kesik ka- falann sarsıcı yaşantılarını, oradan öğrenmiştim. Ih- tilâl komitelerinin duvarlarında, o zamanın slogan- ları yazılmıştı: 'Yaözgüıiükyaölüm!', 'Özgüriük, eşitlik, kardeşlik, ya da ölüm!' Ressam David'in öğrencisi, 'yurttaş' Evariste Gamelin'in hazin se- rüvenini hâlâ hatırlarım. Fransız inkılâbı, gerçekten tanrıların kana su- samış olduğunu düşündürecek bir şiddetle geliş- mıştir; 'fazilet've 'dehşet' (terreur)den hangısi ne- rede baslıyor, hangisi nerede bitiyor, pek de seçi- lemez. 1950 ilkbaharıydı sanırım, Paris'te edindi- ğim bir eserde, o kanlı yılların bir dökümünü oku- muştum; inkılâp yönetimi onca kargaşaya rağmen, 'halk mahkemeleri'n'm verdiği karartarın ve gerek- çelerinin defterini tutmuştu. Rakamlar cidden et- kileyicidir: "...ihtilâl mahkemelerinin verdiği toplam idam cezası, 16.594tün bunun 2.639'u (yüzde 16) Pa- ris'te, 3.158'i (yüzde 19) güneydoğu illerinde, 8.674'ü (yüzde 52) batı illerinde verilmişti..." "...bundan çıkan ilk tespit şudur: terör, cum- huriyete başkaldırmış illerde en çok insanı vur- muş, başka deyişle terör, ulusal ve devrimci sa- vunmanın aracı olarak kullanılmış..." "...mahkûmiyetlerin sebebi, ilk tespiti doğru- luyor: çünkü idamlann yüzde 78'i isyan ya da ihanet, yüzde 19'u kralcılık, fedoalizm, fesat ve gerici propaganda, nihayet yüzde 25'i eko- nomik suçlardan (yağma, gasp) verilmiş..." "...şu halde şiddet esas itibariyle âsilere ve hainlere uygulanmıştır..." ('Les Dossiers Peda- gogiçues I Fichier Historique I La Revoluiton Fran- çaise', Edition Social, Paris, 1950) Doğrusu ya, romanına seçtiği başlıktan dolayı, Anatole France'ı haksız bulmak o kadar da ko- lay değildir. Ya istiklâl ya ölüm!1 Gâzi Mustafa Kemal, 'harekât-ı milliye'ye başlarken şiarın ne olduğunu, nasıl olma- sı lâzımgeldiğini 'Nutku'nun başlangıçsay- falarında açıklamıştır: "Ya istiklâl, ya Ölüm!". In- sana nasıl da Fransız İhtilâl komitelerinin slogan- larını hatırlatıyor. 70'li yıllarda, Ankara'daki bir söy- leşımizde, Sabahattin Selek bana, 'İstiklâl Mah- kemeleri'ne önce 'İhtilâl mahkemeleri' adınm düşünüldüğünü, sonra vazgeçildiğini söylemişti; adı ne olursa olsun. bu mahkemelerin asıl işlevinin 1. Dünya Savaşı'ndan itibaren Türk ordusunda ya- yılmış 'asker kaçaklığını' cezalandırmak olduğu unutulmamalıdır. Bunu bir kalem geçtikten sonra aynen Fran- sa'da olduğu gibi defteri dikkatle tutulmuş idam cezalannın ve gerekçelerinin 'dökümünü'meraket- mez misiniz? Hele bir göz atın: "...1920 ile 1922 arasında, istiklâl Mahkeme- leri'ne gelen dava sayısı 89.164'tür; bunlann 11 J44'ü konusunda 'adem-i mes'uliyetbeyan edil- miş', 1.054 idam talebi beraatla sonuçlanmış- tır; 1.786 davada sanık 'kalebentlikya da kürek' cezasına çarptinlmış, 243 sanığın 'gıyaben' ida- mına hükmedilmiştir; 'mücellen 'idam, yânî ger- çekten asılan 2.696 kişidir..." "...verilen hükümlerin gerekçeleri arasında, şunlar görülüyor: vatana ihanet, casusluk, is- yan, bozgunculuk, aleyhte propaganda, soygun- culuk, düşmanla işbirüği, düşman ordusuna katılma, işgalden yararlanıp yağmacılık, vs..." ('İstiklâl Mahkemeleri', Ergun Aybars, s. 211 ve sonrası. Bilgi Yayınevi, 1975) Mukayeseli taritr... F ransız inkılâbı da, Anadolu İnkılâbı da ik- tidarın yapısını değiştiren ihtilâllerin sonucu- dur: 'hâkimiyet' (egemenlik) bir hanedana ait olmaktan çıkar, kay/tsız şartsız mılletin' eline ge- çer; her iki inkılap da erdem (fazilet) ve dehşet- (terreur)prensiplerine uyarak, 'meşrûluklannı'ta- rihe dayamışlardır; şu var ki Fransız İnkılâbı'nın uyguladığı şiddetin yanında (16.594 idam), Ana- dolu İnkılâbı'nın -hemen hemen aynı gerekçeler- le- uyguladığı (kesin infaz, 2.696) son derece ha- fif kalmaktadır. Ortada bir anti/emperyalist kurtu- luş savaşı, bir ulusal demokratik devrim vardır; Türkiye bu bâdireden mümkün olabilecek en az zararla sıyrılmıştır. Özal döneminin ürettiği yuppi'ler, onların 'en- tel' hınk deyicileri, uluorta 'gözü kanlı diktatör' Gâ- zi Mustafa Kemal'den söz edeceklerine, biraz da tarihin gerçekleriyle ilgilenseler fena mı olur? Ro- bespierre, Danton, Marat, SE-Just için ne dü- şündüklerini de insan merak ediyor. 'insanlar hür doğar, hür yaşar' ilkesini hayata geçiren, 'de- mokrasiyi' gerçekleştiren adamlarmı, yoksa 'kan içici diktatöher' midir? http:// www. vol. com. tr/ AILHAN http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle