Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriye!
îmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç 0
Genel Yayın Koordinatörir Hikmet
Çetinkaya 0 Yazıişleri Müdürleri
lbrahim Yıldız, Dinç Ta>anç (Sorumlu)
# Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara
# Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler: Şinasi Danışoğlu 9 Istihbarat:
Cengiz Yıldırım •Ekonomı: Bülent Kızanlık
9 Kültür. Handan Şenköken 9 Spor
Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler Sami
Karaören 9 Düzeltme Abdullah Vazıcı
9 Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu 9Bılgı-Belge-
Edibe Buğra 9 Yurt Haberlerı: Mehmet Faraç
YayınKunılu. tlhanSelçtıMBaşkan).
Orhan Erinç, Okta> Kurtböke.
Hikmet Çetinka\ a, Şükran Soner,
ErgunBakı, DinçTa\anç. İbrahîm
Vıldız, Orhan Bursalı. Mustafa
Balba\, Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı: .Mustafa Balba\ 0 Haber Müdürü: Doğan
Akın Atatürk Bulvan No. 125. K.af4. Bakanlıklar-Ankara Tel:
4195020 (7 hat). Faks. 4195027 0 tzmır Temsılcısr
Serdar Kızık. H Zı\a Blv. 1352 S 2 3 Tel: 4411220.
Faks- 4419117 0 Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu,
İnönüCd. 119S. No'l Karl. Tel-3522550. Faks: 3522570
Mûessese Müdürü: Erol Erkut 9
Koordınatör: Ahmet Korulsan 9
Muhasebe Bülent Y ener 9 Idare
Hüse\in Gürer 9 tşlerme. Önder
Çelik 9 Bılgi-tşlem Nail Inal 9
Bılgısayar Sistem Mürüvet Çiler
MEDVA C : • Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudur Gülbin
Erduran # Koordınatör Reha
Işıtman # Genel Mudur Yardımcısl
Mine Akdağ Tel 514 07 5 3 ' -
5139580-5138460-61.Faks 5118466
\a\ımla>an \e Basan: Yenı Gun Haber A]3n<ı. Basitı \e Yavıncılık A S
Turkocaşh Cad }9 41 Cağaloğlu 34334 isl PK Ü46 Ulanbul f el 10 2121 512 05 05 120 hal) Faks 10 212ı 513 !s5 95 27EYLÜL1996 Imsak: 5.25 Güneş: 6.50 Öğle: 13.02 Ikindi: 16.21 Akşam: 19.01 Yatsı: 20.20
'Fahişeler için
üupulmaz7
• Haber Merkezi -
ltalya'nın başkenti Roma
yakınlarındaki Aulla
Kasabası Belediye Meclisi.
kasaba sokaklanndan geçen
arabalardan çıkacak
müşterilerini bekleyen
fahişelere karşı ilginç bir
önlem aldı. Belediye
Başkanı Lucio Baranı,
aldıklan meclis karar
gereğince arabalara
"Fahişeler için durulmaz"
mesajını \eren trafik
levhalarını yol kenarına
yerleştireceklerini açıkladi.
Caroline'ın
saçları neden
döküldü?
• BONN(AA)-
Almanya'nın Bunte dergisi.
Monaco Prensesi
Caroline'ın saçlannın
dökülmesine "Türkiye'nin
Ege kıyılanndaki bir
virüsün yol açtıgını" iddia
etti. Dergiye açıklama
yapan Parisli saç uzmanı
Dr. Frederic Travers,
Prenses Caroline'ın saç
derisine yerleşen bir tür
mantann 2\eya 3 ay gibi
bir sürede saçlannı
döktüğünü belirtti.
Berlin'deki Koch Enstitüsü
Viroloji Bölümü başkanı
Prof. Georg Pauli ise Ege
kıyılannda 'saç döken
virüsün" varlığına ilişkın
hiçbirbilgi bulunmadığını
belirterek Monaco sarayının
iddiasını çürütttü.
Bu gece ay
tutulacak
• Haber Nlerkea-
Boğaziçi Üniversitesi
Kandılli Rasathanesi ve
Deprem Araştırma
Enstitüsü. bugün tam Ay
tutulması gerçekleşeceğini
bildirdi. Enstitü yaptığı
yazılı açıklamada
turulmanın Kuzey Amerika.
Kanada. Meksika. Güneyz
Amerika. Avrupa. Batı
Asya \e Antarktika'dan
izlenebileceğini söyledi.
Ülkemizde de sabaha karşı
izlenebilecek olan
tutulmanın başlangıç saati
5.19, tam tutulma saati
5.45. bitiş saati ise 6.29
olarak açıklandı.
Avrupa
grubuna girdik
• AJVKARA(AA)-
Mimarların etkin meslek
kuruluşu Amerikan
Mimarlar Enstitiisü'nün
(AIA) Avrupa kesimi. Türk
mimarlarını Avrupa
grubuna dahil etti. Birlik.
1986 yılından beri üyesi
olan Mimar \e Şehir
Plancısı Prof. Dr. Ahmet
Vefik Alp'i de Türkiye
temsilcisi olarak belirledi.
AIA Avrupa Başkan
Yardımcısı Levvis Gilbert
Koerner. Alp'e gönderdiği
mektupta temsilcilik
görev ini kabul etmesinden
memnunivet duyduklannı
ifade etti.
Tımurlenk
anılıyor
• ANKARA (AA) - Ünlü
Özbek hükümdar ve
komutan Timurlenk (Emir
Timur). 660. dogum
yıldönümünde Ankara'da
düzenlenen etkinlikle
anılacak. Bu vesileyle.
Özbek sanatçılar başkente
konuk olacak. Kültür
Bakanlığı tarafından 1
ekımde düzenlenecek anma
gecesinde, bilim adamlan.
Emir Timur ile ilgili
görüşlerini aktaracak.
Gecede. Özbekistan'dan
ülkemize konuk olan klasik
müzik ve halk danslan
topluluğu. bir konserle
başkentlileri selamlayacak.
Venedik'e
son sefer
• ANTALYA(AA)-
Antalya-Venedik arasında
çalışan Samsun feribotu. bu
yılın son seferini 2 ekimde
yapacak. 12 hazirandan bu
yana Antalya-Venedik
arasında yolcu taşıyan
feribot bugüne kadar 17
sefer yaptı. Venedik"ten
Antalya'ya yaptiSı 8 seferde
2.571 yolcu. 1.169 araç.
Antalya'dan Venedik'e
yapt'.ğı 9 seferde ise 2.227
yolcu ve 360 araç taşıdı.
Smıf geçme sistemi ve öğretmen alımlanna ilişkin kararlar, sistemi allak bullak etti
Eğithıı siyasfleriıı oyuncağı• Eğitim politikalarının belirlenmesinde siyasi kaygılar
ön plana çıkarken, Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınıf
geçme sisteminin temel ilkelerinden ödün vermesi,
öğretmen alımlannda "öğretmenlik eğitimi" ilkesinden
uzaklaşması ve milli eğitim müdürü atamalarında
"liyakat sistemi"ni devre dışı bırakması, eğitimi içinden
çıkılamaz bir sorunlar yumağına çevirdi.
EMİNE KAPLAN
ANKARA - Yeterli kaynağın
ayrılmaması nedeniyle yıllardır
altyapı, derslik ve öğretmen
gereksinimi giderilemeyen eğitim
sistemi, sınıf geçme ve öğretmen
alımlannda siyasi kaygılarla alınan
kararlarla "allak buUak" edildi. Bir
yıldır uygulanan sınıf geçme
sisteminin temelini oluşturan not
ortalaması 2.50'den 2.00'ye
düşürülürken baraj dersi olan Türk
Dili \e Edebiyatı'na af getirildi. Bu
yolla öğrencilerin başan oranı
yapay olarak yüzde 85'lere
çıkarıldı. Öğretmen gereksinimini
karşılayabilmek için önceki yıllarda
branş öğretmenlerini sınıf
öğretmeni olarak atayan bakanlık.
bir adım daha atarak pedagojik
formasyonu olmavan üniversite
mezunlanna öğretmenlik hakkı
tanıdı.
Milli Eğitim Bakanlığı. ortaöğretim
kurumlarında son 10 yıl içinde 3
kez sistem değişikliğine giderken
öğretmen açığının kapatılması
gerekçesiyle aday larda aranan
•'öğretmenlik eğitimi'" ilkesini bir
kenara bıraktı. Göreve gelmesinden
henüz 3 ay geçmesine karşın. Milli
Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın
sorunlann çözümüne ilişkin aldığı
kararlar dikkati çekti. 3 ay içinde
yeni uygulamaya konulan kararlar
şöyle:
Sağlam'ın kararlan
- Sağlam, Yüksek Öğretim Kurulu
(YÖK) Başkanlığı döneminde
üniversite öğrencilerine sürekli af
çıkanlmasının eğitim kalitesinı
düşürdüğünü savunurken
bakanlığının ilk günlerinde sınıf
geçme sistemine müdahale etti.
Öğrencilerin sınıf geçmesi için ön
koşul olan yıl sonu not ortalamasını
2.50'den 2.00'ye düşürdü. Bu yolla.
yüzde 64 olan başan oranı yüzde
75'lere çıkanldı. Bu kararın hemen
ardından lise 1 'de öğrencilerin sınıf
geçebilmesi için başanlı olmak
koşulu aranan Türk dili ve
edebiyatı dersinde de değişiklik
yapıldı. Türk dili ve edebiyatı dersi,
yalnızca bu öğretim yılında geçerli
olmak üzere baraj dersi olmaktan
çıkarıldı. Bu kararla. 28 bin
öğrencinin sınıf geçmesi
sağlanırken başan oranı yapay
olarak yüzde 85'lere çıkarıldı.
- Öğrencilerin lise 2'de seçecekleri
alan derslerinden en az 2.50 not
ortalamasına ulaşması gerektiği
koşulunu koyan bakanlık,
"Oğrenciler, en fazla aldıklan not
ortalamasına göre alanlannı
belirler" hükmünü getirdi. Ders
geçme ve kredi sisteminden önce
uygulanan sınıf geçme sistemi
öğrencilerine de "şartsız kurul"
hakkı tanındı.
- Sınıf öğretmenliği açığını
giderebilmek için önceki yıllarda
branş öğretmenlerini atayan
bakanlık. bu yıl branşı ne olursa
olsun bütün üniversite mezunlanna
öğretmenlik hakkı tanıdı. Eğitimi
dinselleştirmeyi hedefleyen RP'nin
isteğini de yerine getiren bakanlık,
şeriatçı eğitim veren Mısır El-Ezher
Universitesi mezunlarının da sınıf
öğretnıenliğine atanmasını
kararlaştırdı.
- Bakan Sağlam. milli eğitim
müdürlerine yaptığı atamalarla
dikkat çekti. Sağlam, atamalarda
"liyakat sistemi"ni gözardı ederek
idarecilik tecrübesi olmayan
öğretmenleri milli eğitim müdürü
olarak atarken bu öğretmenlerden
çoğunluğunun din kültürii ve ahlak
bilgisı öğretmeni olması dikkat
çekti.
Yeni eğitim yılı baslıyor
0 0
Universiteler
açılıyor
İstanbul HaberServisi- Istanbul'daki univer-
siteler, 1996-1997 öğretim yılınaönümüzdeki gün-
lerde törenlerle baslıyor. İstanbul ve İstanbul
Teknik üniversitelerinin açılış törenlenne Cum-
hurbaşkanı Süleyman Demirel de katılacak.
Yıldız Teknik, Bogaziçi ve Galatasaray üni-
versıteleri. yeni ögretım yılına 30 eylül tanhın-
de giriyor.
Yıldız Teknik Ünıversıtesi'nde, 30 eylül pa-
zartesı günü saat 10.00'da yapılacak açılış töre-
ni ile 85. Yıl etkinlikleri de başlayacak ve 5 ekım
tarihine kadar sürecek. 85. Yıl etkinlikleri kap-
samında. ünıversıtenin tarihı. Odıtoryum Sergı
Salonu'nda düzenlenecek "Kondüktör.Mekteb-
i Alisi'nden Yıklız Teknik Üniversitesi'ne*sergi-
sı ıletanıtılacak. Aynca. ünıversıtenınsanatdal-
lanndakı ögretım üyelerinın eserlennden olu-
şan sergi ile serigrafi. fotoğraf \e resım öğren-
cilennin sergisi de, Yüksel Sabancı Sanat Mer-
kezi 'ndeaçılacak. 30eylülde İstanbul Büyükşe-
hır Belediyesı Kent Orkestrası, 2 ekımde Kargo
\e 5 ekımde yapılacak Mezunlar Günü'nde ise
Timur Selçuk. Müjgan Özşay. Çağdaş Müzık
Merkezi Grubu eşlıginde verecekleri "Şarkılar-
la Gezinti" konserlenyle etkınliklere katılacak-
lar. Marmara Üniversıtesf nde yeni ögretım yı-
lı. 1 ekim salı günü üniversıteninrektörlükbi-
nasında düzenleneeek törenle başlayacak.
İstanbul Cnıversitesı. 1996-1997 öğretim yı-
lına. 2 ekim çarşamba günü. Fen Fakültesi K.on-
ferans Salonu'nda. Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'ın de katılacagı törenle girecek.
İstanbul Teknik Universitesi'nde, yeni öğre-
tim yılına başlanması nedeniyle 4 ekım cuma gü-
nü. Maçka G Amfisi'nde, Cumhurbaşkanı De-
mirel'ın de katılacagı bir tören düzenlenecek. Koç
v e Mımar Sınan ünı versiteleri de 1996-1997 öğ-
retim yılına 7 ekım pazartesı günü başlavacak-
lar.
• •*X1 * Almanya'dakentlerinmejdanlanndaboygösterenöfkelidomates-
i I l O J L K . G S 1
ler her
^esi
^ırttl
- B u n j a r
\lman
^^ ö^ BL ND-un -fabri-
kasyoıT me> ve ve sebze üretimini protesto etmek amacıyla düzen-
ledikleri kampanyanın bir sonucuydu. Alman çe\ reciler generik miihendisliği voluyla sebze ve meyvelerin doğal yapısının değiştiril-
mesine karşı çıkıvorlar. Örgüt yetkilileri canavar suratlı dev domateslerden 50 kente koyduklannı açıklarken. Berlin'deki Branden-
burgKapısıönüne jerleştirilen 7 metrelikplastikdomates tarihiyapı, görmeyegelenlerinyoğun ilgisiniçekti. (Fotoğraf: REUTERS)
Celenler azaldı
Yatçdar
Türkiye'yi
terketti• Yat turizminin önemli merkezi
Muğla kıyılanna giriş yapan yat
sayısı, geçen yıla göre büyük
ölçüde azalırken bu düşüşün
nedeninin termik santrallar ve
balık çiftlikleri olduğu belirtildi.
ÖZCAN ÖZGÜR
MUĞLA- Türkiye yat turizmınde önem-
li yeri olan Muğla'da. yat turizmınde geri-
leme başladığı bildiriliyor. Muğla kıyıla-
nnı bu yılın 8 ayında 10 bin 94 yat ziyaret
etti. Geçen yıl 17 bin 205 yatın ziyaret et-
tiği koy ve limanlara 8 aylık dönemde ise
11 bin312yatuğramıştı. Çevrecilerdüşüş
oranının her geçen gün artacağını savu-
nurken, yat işletmecileri bu düşüşe neden
olarak bölgedeki termik santralları ve ba-
lık çiftliklerini gösterdi.
'Mavi\'olculuk' ile uluslararası üne ka-
vuşan Muğla kıyılanna giriş yapan yat sa-
yısındaki düşüş endişe verici olarak nite-
İeniyor. Muğla Valiliği'nden yapılan açık-
lamaya göre yat limanlarından giriş yapan
yatlann 4 bin 532'sini yabancı. 5 bin 562si-
ni yerli yatlar oluşturdu. Yatlann 2 bin
407'sinin de sadece ağustos ay ında ziyaret-
te bulunduklan belirlendi. Eylül ayında gi-
riş yapan yatlann sayısının da 3 bin dola-
yında olması bekleniyor.
Valilik verilerine göre. geçen yıl Muğla
kıyılanna gelen 17 bin 205 yattan sadece
8 aylık dönemde uğrayan 11 bin 312 yatın
5 bin 887'sini yabancı yatlar oluşturuyor.
8 aylık dönemde yabancı yat sayısındaki
1355'lık gerileme düşündürücü bulunu-
yor. Yat turizminde ilerleme beklenirken ge-
rileme başlamasını değerlendiren çevreci-
lerden BAÇEP Muğla SözcüsüGayeCön,
şunları söyledi:
'Bindiğimiz dalı kestik'
"Bu daha başlangıç. Yatağan, Yeniköy ve
Gökm a Termik Santralları, özellikle Göko-
va caltşmav a de\ am ederse, çok değil iki. üç
yıl sonra Muğla kı> ılarında yatçılıktan söz
edilmeyecek. Nasreftin Hoca'mn fıkrasmda
olduğu gibi bindiği dalı kesen bizim gibi bir
başka ülke daha voktur."
Yatçılar, termik santralların yanında ba-
lık çıftlıklennden de yakınıyorlar. Bölgede
500'e yakm balık çıftliği buiunduğunu ve
bunlann çoğunun kaçak olduğunu belirten
Arya Yatçılık'ın Bodrum Bölge Müdürü |r-
fan Pınarbaşı. "Açıklanan rakamlar hiç de
siirpriz değil. Özellikle Gülliik ve Bodrum
kıyılannda neredevse bütün kıyılar balık
çiftliklerinin işgali altında. Bunlar yüzün-
den koylara girilemhor. Girilenlerde >oğun
kiıiilik var. Bodrum Havaalanfnın hâlâ bi-
unlememesinin > anında termik santrallar da
önemli bir etken. Zaman geçirilmeden ba-
lık çiftlikleri sınırlandınlmalı. kaçak olanlar
kapatılmalı. Termik santrallara da filtre mi
takılacak. ne yapılacaksa yapılmair dedi.
Creenpeace Akdeniz Bürosu Koordinatörii Mario Damato:
4
Türk çevrecflerin işi zor'
ASUMANABACIOĞLL
1
IZMlR-Greenpeace Ak-
deniz Bürosu Koordinatörü-
Mario Damato. çev re koru-
macılığı mücadelesinde ba-
şan sağlayabilmenin bir "de-
mokrasi sorunu" olduğunu
belirterek ancak politikacıla-
nn kamuoyunun sesini din-
ledikleri toplumlarda çevre
açısından "bir şeyleri değiş-
tirebüeceğine'' inanıyor. Da-
mato, bu açıdan bakıldığın-
da Türkiye'deki çevrecilerin
"işinin çok zor olduğunu"
savunuyor.
Greenpeace'in "Arctic
Sunrise" gemisiyle lzmir'e
gelen Damato. türkiye'de-
ki çevre mücadelesı konu-
sunda sorulanmızı yanıtladı.
Türkiye'nin çevre politıkası-
nın. "hükümet değişiklikle-
rTnden etkilenmediğini be-
lirten Damato. Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirel'in
Gökova Termik Santralf nın
çalışmayacağı sözü verdiği-
ni anımsatarak "Ama gör-
düğünüz gibi santral çalıştı-
nlıyor. tzmir Körfezi'nin du-
rumu ortada. Çe\Te>e yakla-
şım uzun yıllardır değişme-
di, çe\Te kirtiliği devam edi-
yor, zaman içinde daha da
kötüleşiyor. Birçok Akdeniz
ülkesinde olduğu gibi proto-
koller. uluslararası anlaşma-
lar imzalamyor, ancakgerçek
bir değişiklik olmuyor" de-
di. uluslararası sözîeşmele-
re uyma konusunda Türki-
ye'yi eleştirmekten kaçınan
Daraato. gelişmiş ülkeleri,
çağdışı kalmış olan tekno-
lojilerini "gelişmekteolan ül-
kdere pazarlamakla"suçla-
yarak şu görüşlere yer ver-
di: "Türkiye gibi üİkelerin
çevrenin iyileştirilmesi >ö-
nünde temiz teknoloji kul-
lanma çabalan, parasal kay-
naklanyla sınıriı. Burada çö-
züm. uluslararası ortak çaba-
larla sağlanabilir. Gelişmiş
ülkeler temiz üretim için ge-
lişmiş teknoloji}e sahipler >e
bunun gelişmekte olan ülke-
lere aktanlmasını daha ucuz
ve elverişli duruma getirebi-
• Greenpeace Akdeniz
Bürosu Koordinatörü Mario
Damato, çevre
mücadelesinin demokratik
sistemler içinde başanya
ulaşabileceğini ve ancak
politikacılann
bilgilenmesiyle bir şeylerin
değişebileceğini söyledi.
lirler. Ancak onlar, tam ter-
sine. kendi ülkelerinde artık
kullanılmasına izin verme-
dikleri çağdışı kalmış tekno-
lojileri, Türkiye gibi geliş-
mekte olan ülkelere saülma-
sına izin veriyorlar_"
Türkiye'de çevre koruma
mücadelesi veren gönüllü
gruplan ve kuruluşları ya-
kından izlediklerini ve on-
larla iletişim içinde olduk-
lannı belirten Damato. "Tür-
kiye'de çalışmak bu gruplar
için çok zor" dedi. Türki-
ye'de çalışmanın kendileri
için daha kolay olduğunu
vurgulayan Damato. "Biz
uluslararası bir kuruluşuz,
insanlar bize belli bir saygı
gösteriyorlar. Polis bile bize,
Türk gruplara olduğundan
e-posta : tan (« vol. com. tr
daha farklı bir tutum içinde
davranıyor" diye konuştu.
Damato, Türkiye de Green-
peace olarak gerçekleştirdik-
leri eylemlerin başarılanna
ilişkin de şu değerlendirme-
yi yaptı:
"Türkiye'de varlığı sınıriı
bir organizasyon olarak iş-
levimiz, sonınlaradikkatçek-
mek, "bır çevre suçu işleni-
yorsa ona tanıklık ettiğimi-
zi duyurmak'ür. Bundan bir-
kaç yıl önce nükleer santral-
larla ilgili ilk kampanvaya
başladığımızda çoğu insan
bunun tehlikestni bilmhordu.
Şimdi bu konuda bir kamu-
o>u oluştu. Özellikle Anka-
ra'da gerçekleştirdiğimiz e>-
lemin etkisi oldu. Kamuoyun-
da bir uyamş sağlandı."
Çevre mücadelesinin "de-
mokratik" sistemler içinde
başanya ulaşabileceğini. po-
litikacılann kamuoy unun se-
sine önem verdikleri toplum-
larda çevre konusunda ba-
şan sağlanabileceğıni de kay-
deden Damato. Türkiye'de-
ki çevre mücadelesini şöyle
değerlendirdi:
"İnsanlar. demokrasi için-
delerse belli bir güce sahip
olabilirier. Bu bir sistem so-
runudur. Demokratiksistem-
de politikacılar, her zaman
kamuoyu görüşüne bağım-
lıdır. Politikacılan da cana-
var gibi görmemek gerekir.
Onlarda kendi ülkeierinin ya-
ran için belli bir duvarlılık
içinde hareketederler.Onem-
li olan onlan doğru >ol konu-
sunda ikna etmek ve diğer
alternatif yollann olabilece-
ğini göstermektir. Bunun için
de çalışmakzorundayız. On-
lara bilgi vermek ve ulusla-
rarası baskı voluyla diğer ül-
kelerde neler olduğunu gös-
termek gerekir. Türk Çevre
Bakanı'nın, asbesri. televiz-
yonda yemesi örneğinde ol-
duğu gibi vanlışlıklar, bilgi-
sizlikten ka\ nakİanabilir. Sa-
dece zoriamak, baskı yap-
mak değil, her yolla bilgi akV
şısağlanmalıdır. Sonuçta po-
litikacılann bilgilennıesi, bir
şevleri değiştirebilir."
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
Tanrılar Susamıştı', Ama...
annlar Susamıştı' (les dieux ont soif) ne
müthiş bir roman adı! Kitabın neyi içer-
diğini, nasıl da 'çarparak' hissettiriyor!
Anatole France'ın ünlü eserini, 1940 sonbaharın-
da okumuş, - o tarihte 'Allahlar Susamışlardı'
diye çevrilmişti-, günlerce etkisinden kurtulama-
mıştım. Fransız ihtilâli'nin en dağdağalı günlerin-
den, inanılmaz kesitler veriyordu: giyotinin, soğuk
panltısı insanı donduran o ölüm çarkının aralıksız
işleyişini, birbiri ardınca sepetine düşen kesik ka-
falann sarsıcı yaşantılarını, oradan öğrenmiştim. Ih-
tilâl komitelerinin duvarlarında, o zamanın slogan-
ları yazılmıştı: 'Yaözgüıiükyaölüm!', 'Özgüriük,
eşitlik, kardeşlik, ya da ölüm!' Ressam David'in
öğrencisi, 'yurttaş' Evariste Gamelin'in hazin se-
rüvenini hâlâ hatırlarım.
Fransız inkılâbı, gerçekten tanrıların kana su-
samış olduğunu düşündürecek bir şiddetle geliş-
mıştir; 'fazilet've 'dehşet' (terreur)den hangısi ne-
rede baslıyor, hangisi nerede bitiyor, pek de seçi-
lemez. 1950 ilkbaharıydı sanırım, Paris'te edindi-
ğim bir eserde, o kanlı yılların bir dökümünü oku-
muştum; inkılâp yönetimi onca kargaşaya rağmen,
'halk mahkemeleri'n'm verdiği karartarın ve gerek-
çelerinin defterini tutmuştu. Rakamlar cidden et-
kileyicidir:
"...ihtilâl mahkemelerinin verdiği toplam idam
cezası, 16.594tün bunun 2.639'u (yüzde 16) Pa-
ris'te, 3.158'i (yüzde 19) güneydoğu illerinde,
8.674'ü (yüzde 52) batı illerinde verilmişti..."
"...bundan çıkan ilk tespit şudur: terör, cum-
huriyete başkaldırmış illerde en çok insanı vur-
muş, başka deyişle terör, ulusal ve devrimci sa-
vunmanın aracı olarak kullanılmış..."
"...mahkûmiyetlerin sebebi, ilk tespiti doğru-
luyor: çünkü idamlann yüzde 78'i isyan ya da
ihanet, yüzde 19'u kralcılık, fedoalizm, fesat
ve gerici propaganda, nihayet yüzde 25'i eko-
nomik suçlardan (yağma, gasp) verilmiş..."
"...şu halde şiddet esas itibariyle âsilere ve
hainlere uygulanmıştır..." ('Les Dossiers Peda-
gogiçues I Fichier Historique I La Revoluiton Fran-
çaise', Edition Social, Paris, 1950)
Doğrusu ya, romanına seçtiği başlıktan dolayı,
Anatole France'ı haksız bulmak o kadar da ko-
lay değildir.
Ya istiklâl ya ölüm!1
Gâzi Mustafa Kemal, 'harekât-ı milliye'ye
başlarken şiarın ne olduğunu, nasıl olma-
sı lâzımgeldiğini 'Nutku'nun başlangıçsay-
falarında açıklamıştır: "Ya istiklâl, ya Ölüm!". In-
sana nasıl da Fransız İhtilâl komitelerinin slogan-
larını hatırlatıyor. 70'li yıllarda, Ankara'daki bir söy-
leşımizde, Sabahattin Selek bana, 'İstiklâl Mah-
kemeleri'ne önce 'İhtilâl mahkemeleri' adınm
düşünüldüğünü, sonra vazgeçildiğini söylemişti; adı
ne olursa olsun. bu mahkemelerin asıl işlevinin 1.
Dünya Savaşı'ndan itibaren Türk ordusunda ya-
yılmış 'asker kaçaklığını' cezalandırmak olduğu
unutulmamalıdır.
Bunu bir kalem geçtikten sonra aynen Fran-
sa'da olduğu gibi defteri dikkatle tutulmuş idam
cezalannın ve gerekçelerinin 'dökümünü'meraket-
mez misiniz? Hele bir göz atın:
"...1920 ile 1922 arasında, istiklâl Mahkeme-
leri'ne gelen dava sayısı 89.164'tür; bunlann
11 J44'ü konusunda 'adem-i mes'uliyetbeyan edil-
miş', 1.054 idam talebi beraatla sonuçlanmış-
tır; 1.786 davada sanık 'kalebentlikya da kürek'
cezasına çarptinlmış, 243 sanığın 'gıyaben' ida-
mına hükmedilmiştir; 'mücellen 'idam, yânî ger-
çekten asılan 2.696 kişidir..."
"...verilen hükümlerin gerekçeleri arasında,
şunlar görülüyor: vatana ihanet, casusluk, is-
yan, bozgunculuk, aleyhte propaganda, soygun-
culuk, düşmanla işbirüği, düşman ordusuna
katılma, işgalden yararlanıp yağmacılık, vs..."
('İstiklâl Mahkemeleri', Ergun Aybars, s. 211 ve
sonrası. Bilgi Yayınevi, 1975)
Mukayeseli taritr...
F
ransız inkılâbı da, Anadolu İnkılâbı da ik-
tidarın yapısını değiştiren ihtilâllerin sonucu-
dur: 'hâkimiyet' (egemenlik) bir hanedana
ait olmaktan çıkar, kay/tsız şartsız mılletin' eline ge-
çer; her iki inkılap da erdem (fazilet) ve dehşet-
(terreur)prensiplerine uyarak, 'meşrûluklannı'ta-
rihe dayamışlardır; şu var ki Fransız İnkılâbı'nın
uyguladığı şiddetin yanında (16.594 idam), Ana-
dolu İnkılâbı'nın -hemen hemen aynı gerekçeler-
le- uyguladığı (kesin infaz, 2.696) son derece ha-
fif kalmaktadır. Ortada bir anti/emperyalist kurtu-
luş savaşı, bir ulusal demokratik devrim vardır;
Türkiye bu bâdireden mümkün olabilecek en az
zararla sıyrılmıştır.
Özal döneminin ürettiği yuppi'ler, onların 'en-
tel' hınk deyicileri, uluorta 'gözü kanlı diktatör' Gâ-
zi Mustafa Kemal'den söz edeceklerine, biraz da
tarihin gerçekleriyle ilgilenseler fena mı olur? Ro-
bespierre, Danton, Marat, SE-Just için ne dü-
şündüklerini de insan merak ediyor. 'insanlar hür
doğar, hür yaşar' ilkesini hayata geçiren, 'de-
mokrasiyi' gerçekleştiren adamlarmı, yoksa 'kan
içici diktatöher' midir?
http:// www. vol. com. tr/ AILHAN
http://www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html