Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S/YFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 1996 PERŞEMBE
14 KÜLTÜR
Istanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan, 1 ekimde perdelerini açıyor
Yerii lemeller üzerinde 'çağdaş' tîyatro
DLVGU DLRGLJN
istanbulBüyjkşehırBeledıyesı ŞehırTı-
yamlan. 1 ekırade->ahnelennıaçıyor. Türk
vedjnya klasıkıemı. çağdaş tıyatro yapıt-
lannn öndegelen crneklennı tıyatro sey ır-
cısıyle buluşturma^ı hedefleyen Şehır Tı-
jatölan. Kenan Işık'ın genel sanat yönet-
rrıerlıgınde. 1996 )1 sezonunda Türk tı-
)atn>sununyerlı oyunyazarlarını veyapıt-
ljnn öne çıkarmau amaçlıyor
Kenan Işık, repetuvan oluştururken ıl-
keleı. 'zamanaçaja.biziminsanımızauv-
gun'bıçımdedegışirmeyekararverdığını
beliıtivor Son yıllarda tıyatro repertuvar-
lannn sey ırcıy ı daha kolay çekecek. eğlen-
dırecek bır anlay ış ı,erçev esınde oluşturul-
duğuıa dıkkat çeken Işık. bıı y önelımın tı-
vatrcy u ttyatro olmaktan çıkarttıgını düşü-
nüyor. Geleneksele \e evrensele bırlıkte
yönelmenın kaçınılmazlığından söz edeıı
İşık. Türk tıyatrosuıuın yerlı, özgün temel-
Ier üzenne oturarakçagdaşa ulaşmasından
yana
- Şehir Tiyatrolan'nın >eni sezon reper-
tuvanna geçmeden.repertu>arilkelerin-
den söz edelim dilerseniz. Programı oluşhı-
rurktn haııgi o>unlara öncelik tanındı?
KE.NA.N IŞik- Bılınçlı sey ırcının tercı-
hi iıvatro ıse öncelık'gerçek'tı\atro oyun-
larının olmalı dıye düşünüyorum. Bunun
rçın artık neredeyse unutulmuş olan antık
ve klasık oyunları gündeme getırmeyı dü-
>ünüyoruz
Bundan başka. uygarlığın bugünkü dü-
ieyegelmesınde büyük katkılarıolmuşy a-
zarlara \e tıyatroyu tıyatro yapmış metın-
ere öncelık tamyoruz.
Bu anlamda Beckett ve Fassbinder'ın
oyunlanna büyıik ılgı duyuvorum Şehır
rıyatrolan'nın bu sezon repertuvarına alı-
nan oyunlardan bırı de Fassbinder'ın.
"Korku Ruhu Kemirir" adlı yapıtı. Al-
ınanya'da yaşayan bır grup Faslmın yüz
>üze kaldığı kültürel çelışkılerı konu alan
buyapıtıntürkıye'deyankıbulacağıkanı-
sındayım.
Çünkü kültür meselelen A\ rupa'da ağır-
lıklı bır tartışma konusu Bır yandan ortak
pazar ka\ramı tartışılırken bır yandan da
ortak kültür ka\ ramı gündeme gelıyor. Ye-
rel kültürlenn yok olması uzun bırsüredır
gündemde. Kültüre para yatıran ülkeler
kendı kültürlennıkorumayı becerebılıyor-
Iar Bızde oldugu gıbı kültür meselesinı
cıddıye almayan ulkelerde ıse özgün. ye-
rel kültürün müthış bır şekılde baskı altın-
da kalması veyok olması tehlıkesı baş gös-
tenyor.
- Yerii oyunlara öncelik urilmesinin ar-
dında. yerel kültürii korumacı yaklaşım-
dan söz edebilir miyiz?...
IŞİK - Türkıye'de cıddı bır sorun yaşa-
nıyor. Batı'dakı kültür tartışmalarının Tür-
kıye'de konu edılmedığını görüyoruz. Bu
yüzden de yerel kültürü koruma'k volunda
ciddı bir adım atılmıyor Hepsı oıroınnı
bütünleyen dünya kültür mozaıgınin tek
bır renge bürünmesınden yana olmadığım
ıçın. kendı kültürünıüzü ayağa kaldıracak
önlemler alınmasi gerektıgını düşünüyo-
rum Bu önlemler de sıg pıyeslere yer ver-
mek degıl. yerlı yazarların peşınedüşmek-
le gerçekleşebılır Bu kapsamda Behiç
Ak'ın vanı sıraGürkanGür.GülsünSiren
gıbı genç oyun yazarlarımız var
- Tıyatro repertmannda yerii oyunlann
yctfrsizliğindcn sözediliyor. Sizce bu eksik-
liğin nedeni nedir?
IŞİK- Yerlı oyunlar konusunda boş bır
alan var. (Caynaklar yeterınce değerlendı-
rılmıyor. Genç yazarlar desteklenmıyor
Oysa yenı yazarlara güvenmek gerek. Bız
kolay bır yola kaçıvoruz. Avrupa'da başa-
rı kazanmiş Batılı yazarların.başanlan tes-
cıl edılmiş. kanıtlanmiş oyunlarını sahne-
lemek daha kolay gelıyor bıze. Fakat öy le
bır oyun oynamaktansa sahnelenmesi da-
Cenel Sanat Yönetmeni
Kenan İşık repertuvan
oluştururken ilkeleri.
'zamana. çağa, bizim
insanımı/a uygun'
biçimde değişrirmeje
karar \erdiğini belirtiyor.
Kendi kültürünıüzü
ayağa kaldıracak
önlemler alınmasi
gerektiğini düşünüvor: sığ
piyesler yerine verli
yazariarın peşine düşerek.
Verel kültürlerin vok
olmasının u/un bir
süredir gündemde
olduğunu vurgulman
İşık, "Halkımız tiyatroya
çok \atkin. yeter ki halkın
dilivlekonuşacak.
kendine has bir tiyatro
olsun" diyor.
(Fotoğraf": DEVRİM
BARAN)
ha zor. sağlam bırdramaturjı ıle ıyı biroyu-
na dönü^ebılır metınlerden oyun yapmayi
ıstıyorum. Bu anlamda çok saglaın bır yer-
lı metnı. bır yabancı oyuna tercıh edıyo-
runı. Çünkü. bu kültürel meseleyı ba>ka
türlüçözemeyız. Bubelkı uzun vadedeso-
nuç \erebilecek bırgayret. ama bınlennın
de ba^laması gerek. Ayrıca, Türk tıyatro-
sunun temelınde yalnız köy seyırlık oyun-
ları. meddah geleneğı degıl. zengın bır kül-
tür de bannıyor. Bu kültürü arastırdığınız
zaman Şaman'a. antık tiyatroya gidıyorsu-
nuz. Anadolu halkının gelenegınde oyun
\an halkımız tıy atroy a çok yatkın. yeter kı
halkın dılıyle konuşacak. kendine has bir
tiyatro olsun. O tıyatro ıster Beckettolsun,
ister Shakespeare. Halkın dılınde konuş-
mayı becerırve. seyırcıyle bulu^acaktır
- De\ let Tiyatroîan deneyınıli bir rejisör
olarak Şehir Tiyatrolan Genel Sanat Yö-
netmenliği'ne atandınız. Tiyatroda yöneti-
cilik ile yaratıcılığı, şimdiden sonra nasıl
yan yana görüreceksiniz?
IŞİK- Büy ük bır farklılık olacağını san-
ınıyorum. Herrejısörsahnekonseptını ne-
reye gıderse gıtsın kendı belırler. Bu yiiz-
den benım De\ let Tiyatrolan veya Şehır Ti-
yatrolan'nda oyun sahneye koymam çok
dafarklıolmaz. Almantıyatrosunagıttıgım
zaman oraya ayak uydurmam gıbı bır prob-
lemım olmaz. Olmamalı dıye dü^ünüyo-
rum. Ancak şu an bütün enerjımı arkadaş-
lanmın başansı ıçın harcamak benı mutlu
edıyor. Bu sezondakı oyunlanmızbaşarılı
olursa kendım sahneye oyun koymuş kadar
haz duyacagım.
- De\let fiyatrolan'ndan Şehir Tiyarro-
lan'na gelişinizde birtakım tartışmalar ya-
şanmıştı...
IŞİK - Bu tür tartışmalar sadece. bu tür
polemıklerden beslenen birtakım medya-
yayarayacak ve ŞehırTiyatrosu'nun 82 yı-
lına yazık olacaktır. Bu yüzden kımsenın
kalbını kırmak ısiemıyorum. Tıyatro bır
kışının yapacagı bır ış degıl. Bır ekıp ı$ı.
Ben bu ekıbı bıraz daha genısjeterek med-
ya da dahıl olmak üzere ünıv ersitelen, o> un
yazarlarını. eleştırmenlerı. demeklerı ıçı-
ne alıyor ve tıyatroyu hep bırlıkte yükselt-
memız gerektıgını duşünüyorum.
Şehir Tiyatrolan 'ndayeni mevsim oyunları
Sahibinin Sesi
1
1996 - 97 mevsımın ılk yansında. yedı ye-
nı oyun ŞehırTıyatrolan'ndaperdeaçmaha-
zırlıklan ıçınde. Üçüyabancı. dördüyerlı ya-
zaraaıtolan buoyunlararasında. FanlHaya-
riÇorbacıoglu'nun yazdıgı ve genç rejısörler-
den C'an Doğan'ın sahneye koyacagı 'Koca
Sıııun . GülsünSiren'ın yazdıgı. EnginGün-
men'ın sahneye koyduğu. Hayal adlı bır ka-
dın kahramanın geçmışı \ e kendısıvle he>ap-
lasmasını konu alan 'Furklı Bır Kaiiın '. Isma-
il Kaygusuz'un seyırlık oyun bıçımınde yaz-
dıgı Sıl\ unlı Kadınlur' seyırcıye ulaşacak.
Beklan Algan'ınsüpervızörlüğünü üstlen-
dığı oyun. Güneydogu ^nadolunun acıyla.
sevdayla. umutladolu renklı dünyasına töre-
sel bırbakısgetırıyor. MustafaArsian'ınekıp
yönetmenlıgını üstlendıgıoyun.yerelezgıler
\e söyleyıslerle bezelı. yörenın sorunlanna
egılıyor Şehır Tiyatrolan. 'Merro Canuva-
n adlı oyunla Gürkan Gür'ü tıyatro dünya-
sıyla tanı^tırıyor. Oyunda. geç saatte metro-
da tren bekleyenlerın. o günlerde ünü gıde-
rek yayılan Metro Canavan'nın korkusunu
yaşamaları ve tedırgınlıklen anlatılıyor 'Bır
'.4ta Krullıgım ıse. Başar Sabuncu nun.
VV.Shakespeare ın yapıtlanndan yaptığı bır
kolaj çalışması olarak seyircı karşısına çıka-
cak. Çe\ ırısmde. Orhan Burian. Sabahattin
Eyuboğlu, İrfan Şahinba^. Talat Halman, C'an
\ ücel. Berna Moran. Mina l rgan ve Başar
Sabuncunun imzası olan yapıtı, Başar Sa-
buncu yönetecek
Sophokles'ın Kral Oıdıpın \e 'Oidıpıts
Kolonos 'ta adlı oyunları ıse yüzyıllarönce-
sınden. lanetlı bır aılenın öyküsünü taşıyor
günümüze Oyunu.CüneytTürelsahneyeko-
yuvor Goefhe'nın ölümsûz yapıtı Faust',
Beklan AJgan'ınyorumuyla 'Fını\t '96'adıy-
la sahnelenecek bu yıl.
Tıyatro çalışmalarını Fransa'da sürdüren
Mehmet l lusoy. Feraizcizade Mehmct Şa-
kir'ın 'Evhaıııi' adlı oyununu sahneye koya-
cak. Samuel Beckett'ın Godor vıı Beklerkcn '
veya \lutlu Güıder' adlı yapıtlanndan, bın
de bu yıl tıyatro seyırcisıyle buluşacak.
Sönmez Atasoy'un. Yahya Kcmal'ın yaşa-
mını anlattıgı Kendı Gok Kııbhemız'. Dinçer
Sümer'ın Mavndı Bısıkletım veSerpilAkıl-
uoğlu'nun Kiiçük \asretiin adlı oyunları se-
zonunılkdönemı ıçınbelirlenenyapıtlarara-
sında. Tıyatroseverler. bu sezon ü\ uyarla-
may la Şehir Tıyatrolan sahnelerınde buluşa-
caklar.
A.H.Tanpınar'ın 7y«rı//-'adlıromanından
aynı adla sahney e aktanlan oy unu Kenan İşık
sahneye koyacak. H. R.Gürpınar'ın kuyntk-
lıı Yıldı: Alıında Bır Izdn at, \e A'</ı nanam
\asıl Kıulıırdu '' romanlarından. GünerSü-
mer'ın uyarladıgı 'Kınnıklıı)ıldız Altında ',
halk şıırının yetkın örneklennden Leyla ıle
Mecmın'. aynı adla sahnelerde yer alacak.
Geçen se^on ılgı uyandıran. seyırcınm beğe-
nısını kazanan SahibininSesı'. 'Gazetecıden
Dost'. Çatıdakı Çatlak'. 'Lüküs Hayal',
Cem Sııltan '. Kanlı Dügıi/t' adlı oyunlar.
sahnelennıeye devam edecek
PİCASSO VE SEVCİLİLER! - 5 Bedri Baykam :.\J L.İI
Jacqueline, Picasso'nun kalıcı tapusunu ele geçiriyor
1950"ye doğru "degışım" rüzgârlan yı-
ne büyük Ispanyol matadoru etkisi altına
almayı başarmıştır. O yıldan ıtıbaren Pi-
casso ve Françoisearasına o meşhur ve ge-
lenekselleşen ayrılık sürecı gırmıştır. Pı-
casso. saf \e meraklı bır genç kız olarak
kendı odasına \e kalbıne çektıgı bu genç
kızın da dıgerlerı gıbı 'de>rini doldurdu-
ğunu
1
düşünmektedır üstelık genç kızla
tanı^tıgı gün yanında olan giızel Genevieve
Laporte'la da yıllardan berı bırıktırdigı
şehvetlı arzuları yaşama geçırmektedir.
Françoise geçmişte sırasıy la Doranın. Ma-
rie-Therese'ın ve Olga'nın yaşadıklannı
şımdı kendı hayatında görmektedır.
Pıcasso. gıttıkçe huysuzlaşır. Sadık şo-
förü Marcel'ı bıle bır ıkı olayda kendısını
kızdırdı diye anıden kovan. bu hareketıyle
Françoıse'ın tepkısını alan ve şaşırtan sa-
natçı y ıne kıpır kıpırdı. Françoise o anlar-
da kendısı ıçın ölümcül olacak olan tıpık
bır 'mağdur \e mağrur" kadın hatası yap-
tı. Zannettı kı. bır süre aynlıp kocasını kıs-
kandırıp kendını özletırse ıstedıgı ılgiyi
tekrargörecek. Sonuç. tabıı kı tam tersi ol-
du. Pıcasso ıçın bu tavırlar affedilır cıns-
ten değildı. Zaten kendısı de her zamankı
gıbı kaşınıyordu. Kostas isımlı genç bir Yu-
nan yazar da Françoıse'e kur yapmakla
meşguldü. Bu ıkılem ve soguk ortam kar-
şısında kararsız kalan Françoise. bır de ge-
nıtal kanamagıbı bırsorunla kars,ılaştı Pı-
casso konuya dostça \e sevgıyle yaklaşa-
cagına onun çocuklarla beraber güneyden
Pans'e dönme kararını degıştırmeye çalış-
madan yalnızca dınledı. Françoise yola
çıktı ve on gün sonra yennı Pablo'nun son
esmerine terk ettı.
Picasso'nun Jacquelıne"le tam olarak ne
zaman tanışıp ne zamandan ıtıbaren onu
hayatına tam olarak sokma karan aldığı. dı-
ger ılışkılennın çogunda da olduğu gıbı
'muallaktadır'. Yıne. net çızgılerle bın bı-
tıp ondan sonra bır dığen başlayan ılışkı-
ler degıl. bırbın ıçıne geçmıs halkalardan
sözedebılırız
Y^% icasso, büyük bir
t-^ başan
JL göstereceği
Jacqueline döneminde,
geçmişten biriktirdiği
her stili arasında, sanki
dans ediyor.
M
Mm
M
~T\ icasso, iyice
İ~~J uğraşılmış, emek
Â. verilmiş görünen
resimlerin daha iyi sattığına
kanaat getiriyor. Çünkü ona
göre 'müşteriler bu resimleri
cep harçlığı ile almıyorlar'.
I Jacqueline döneminde
'meta morfoz*
Picasso'nun hayatında. hep errafindakı
insanlardan bın olan Madame Ramie. sa-
natçının bıtmez tükenmez kaçamaklarım
Françoıse'e bıraz ara bozucu tav ırlarla ye-
tıştmrken bununla da yetınmeyıp kuzını
Jacquelıne'ı sanatçının çevresıne sokar
Altı y aşmda bır çocuğu olan Jacquelıne. Pı-
casso ıle 1952'de tanıştıktan sonra Picas-
so'nun "el yapımı vazolar' (Pottery) satış
bölümünde çalışmaya başlar. Az satış olan
kış ay. lannda Pıcasso ıle Ispanyolca konu-
şulan uzun sohbetler yapıp yavaş yavaş
yaşlı ressamın ıçıne işleyecektır Franço-
ıse'le ışlenn çok ly ı gıtmedığını bılen Ma-
dame Ramıe'nın bu tezgâhı çok bılınçlı
kurduğu kesındır. 1954e kadar bu çekıcı
dula gıttıkçe ısınacak olan Pablo. 1954'ten
ıtıbaren onu tuvallenne almaya başlava-
caktır. 1954 yılında Françoise arada aylar-
ca Pıcasso'yu bırakarak çocuklany la güne-
ye gıder. Françoise ortada 'bir şevler dön-
düğünün' farkındadır. Bınsı (Jacquelıne!)
elbıselennı bıraz zorlaınış. çeşıtlı eşyala-
nn yerlen şaşırtıcı şekılde değışmiştır Bu
arada Sy Ivette Jelinek isımlı bır sarışın da
'ek akıl çelici' faktör olarak dev rey e soku-
lur. Aynen daha önce. 'en kocagöğüslü sa-
nşın* veya arada Lee Miler'in kullanıldıgı
gıbı, bunlar Pıcassonun hayatında 'ra> de-
ğiştirecegi' anlarda, onun vıtes koluna da-
ha rahatlıkla dokunması ıçın araya serpış-
tınlen geçıcı parfümlerdır. Temmuzda Pı-
casso'ya dönen Françoise. sanatçının onu
sankı üsründen düşürmek ısteyen bırat gı-
bı. her gece geç saatlere kadar kulüplere
götürüp bezdırmesınden sonra yenıden Pa-
ns'e döner. Jacquelıne artık gıt gıde 'kan-
sı tarafından terk edilmekte olan bu genç
adama' ılgı göstermekte. onu etkısı altına
almaktadır. Jacquelıne'ın resmedıldıgı iş-
ler. genç dulun 'Picassovari normal' port-
relen dışında. Picasso'nun ünlü. eski usta-
lara göndemıe yaptıgı çalışmalara yansır.
Özellıkle Delacroit \elasquez. Manet. Da-
vid.Poussin ve Rembrandt, sanatçının vah-
şıce bır ıştahla saldırdıgı başlıca 'baba' res-
samlardır
Yaşlı dev adamı böylesıneelınden kaçı-
ran Françoise. yaşamına Picasso'nun eskı
sevgilısı olmak dışında 'ressam Françoise
Gilot' olarak devam eder. 1984'te Nevv
York'ta Polonyalı bırresım tüccannın ev ın-
de tanıştığımızda, üzerınden Pablo'nun
burukluğunu atamadıgı her halinden bel-
hydı.
Jacqueline kendı 'iktidan' döneminde,
Marie-Therese'ın arada Pıcasso'yla bulu-
şup sanatçıya modellık etmesıne göz yu-
mar. Ne de olsa Pablo onunla buluştuktan
sonra hep neşelı bır hale gelmektedır.
Jacquelıne, Pıcasso'ya olan ınanılmaz
özenlı. ıhtımamlı tavrıyla onun son sevgi-
lısı olacaktır. Her ne kadar 80 yaş ctvann-
da eş değıştırmek sıradan v e kolay bır is. ol-
masa da 90 yaşından sonra
-
aktifseks \* si-
gara'yı terk etmesi gereken. ama bunlan
hâlâ düşündüğünü söyleyen Pıcasso. artık
Jacquelıne'm "organizasyon ve ihtimam'
dünyasında sankı dünyasını değıştınrken
bırdevır teslım hazırîamaktadır.
Pıcasso. bûyük bır ba^arı göstereceğı
Jacquelıne döneminde. geçmişten bınktır-
digi herstıîı arasında sankı dans edecektır.
Aynen kadınlanyla olan ilışkismdeolduğu
gibı. Pıcasso ıçın yenı bır döneme başla-
mak, kariyetleeski ıle arasına kesın bırçiz-
gi çekmeİc değıl, yenı dönemın eskı buluş-
larla ev leneceği yeni bır 'metamorfoz'böl-
gesıne geçiştır Pıcasso ıçın aynı çızgıde.
aynı bölgede. aynı stıldesüreklıkalmakbır
tıkamklık ve sıkışma nedenıdır.
| Fınal sentez yapma arzıısu
Sanatçı. ressamların tarzlannın kolay ta-
nınmasını saglayan. alışılan stıl tekrarları
tuzagınakolaycaduşmek yerine, kımlık ve
düşüncelennı en genış şekılde ıfade etme
alanlannı bulmalannı, aksı takdırde bu tek-
rarlarla kendılennı tıkadıklannı söylüyor-
du. Pıcasso. dogal akışta degışık yıllarda
üzennde çalışıp "kendinin" kıldığı her fır-
ça darbesı veya ımgeyı sanatsal hazınesı-
ne katıp hergerektıgınde ekmeğını bu zen-
gın kanşıma banıyordu.
Jacquelıne'le yaşadıgı son yırmı yılda
Pablo, artık yıllarca bınktırdığı en genış
teknık ve stıl yelpazelennı yaratıcı bır üs-
lupta dev reye sokup son kansının bınlerce
çalışmada modellığını yapmasından zevk
alacaktı.
Pıcasso böylece, süreklı olarak önünde
bulunan ıştah açıcı her şeyı yutarak ılerle-
yen. ama hıç dışkı çıkarmayan büyük bır
balık gıbıydı. Arada gevış getırdıgı değı-
şik kanşımları o günkü keyfîne göre tuva-
le tükürüp onlardan şaheserler üreten bü-
yük bır balık: gününe göre yunus. gününe
göre köpekbalığı .. Pıcasso. Cöte
d'Azur'dekı meşhur "La Californie" köş-
kündezamanındeğennıçokıyı bılerek sü-
reklı büy ük bır üretımde olmay ı bır yaşam
tarzı halıne getırerek yaşadı.
Kımi eleştınnenlere göre Pıcasso. haya-
tının bu son y ırmı y ılında eskıye oranla da-
ha az yaratıcı olan keşfıne gırışti. Bana ka-
11rsa. bu on un kendı y üzy 111nın sonuna yak-
laşırken artık depoya kaldırdığı tum serve-
tını ortaya dökerek bır fınal sentez yapma
arzusundandı. herhangı yenı bır alana gı-
nşme cesaretı eksıklığındcn değıl
Başka bır ılgı çekıcı detay nokta. Pab-
lo'nun Tzara ve Kahnweiler'le uzun soh-
betlenndeorta>açıkıyor. Sanatı "business"
açısından çok gerçekçı ele alan Pıcasso.
ıvıce uğraşılmış v e emek verılmış görünen
resimlerin daha ıyı ve daha hızlı sattığına
kanaat getiriyor. Çünkü. ona göre "müşte-
riler bu resimleri cep harçlığı ile almıyor-
lar". Dolayısıyla. iyice "bitirilmiş" bırre-
sım daha yüksek fîyata satar. Hem de sa-
natçı. bunlan artık beş karı. on şato ve sa-
yılamaz bir servete ulaştıktan sonra hâlâ.
Picasso \e Jacqueline, I'Oeil dergisini
La Californie villasının yemek
odasmda okurken. Fotoğraf: Roland
Penrose. Lee Miller arşKi (yanda).
Koltukta Kadın. (Jacqueline) 2 ocak
1962. Tuval üzerine yağlı boya
(162xl30cm) Özel kölekshon.
cıddı cıddı düşünüvor.
Pablo Pıcasso'nun kadınlan ömrü bo-
yunca onun sanatsal kan deveranının en
hızlı rıtımde akışını sağladılar. O. adrena-
lını süreklı olarak aşk, romantızm. şehvet
ılışkilerıyle yükledığı bu dişilerden aldı.
Duşünüyorum da ben. yalnız aynldıgım
büyük sevgılılenmın resımlerını. hep ılış-
kı bıttıkten sonra yaptım
Ancak cınsel dürtü ağırlıklı daha uçan
ılışkıler. kelebek ömürlerınde sanatıma
yansıyabıldıler. Onun ıçın Pıcasso gıbı her
hahyle yoğun ve drama dolu bır sanatçının
belirlı dönemlerde tum yükünü çekebıl-
mek ıçınde bukadınların.kım nedersede-
sın. çok güçlü olmalan gerektıgını duşünü-
yorum. Her ınsandagızîıcede olsa var olan
ıçgü\eh eksıklıklen şüphelenne rağmen
bu kadınlann. Pablo'nun düşsel ızdüşümü-
nün yansıması olmayı kabul edebılmelerı
20 yüzyılınen kalıcı. efsanevı ressamının
rotasına ve dolaytsıy la sanat tarihine yön
verdı
Duşünüyorum da Pıcasso, özel hayatını
da özetleyen bu yazı dızısını okusa mu-
hakkak çok hatalı. çok eksık bulur; kımı
yorumlan abartılı. kımı kızlan unutulmuş
veya "öylesine geçiştirilmiş"" dıye nıteler,
türtü eleştınler yapardı. Ama her halükâr-
da. sanatçının yaşammın. en azından genel
havasını yakaladıgımızı tahmın edebilınz.
Bu dizı de "ressam se\gilisi" olmaya nıyet-
lenen heı genç kızımızın kulağına kupe
olabıhr..
BJTTİ
IŞILDAKVE YFT PA7R
ATİLLA BİRKİYE
Ya Soyutçular...
Beşiktaş - Taksim dolmuşuyla, karınca yiyenlerle,
Dolmabahçe'den Gümüşsuyu'na doğru çıkıyoruz.'
Teknık Ünıversite'nın altında bır durak vardır. Genel-
likle orada pek kimse inmez; rastlantı bu ya, bir yol-
cu inmek ıstiyor. Derken arkasından ıkı yolcu daha;
doğal olarak bekleme süremız uzuyor.
Etrafa bakıyorum; gözlenme inanamıyorum. Orta'
yaşlı bir adam, gayet iyi giyimli ve elinde güzel bir
çanta, ee ne var bunda diyeceksiniz, üniversıtenın
duvarına işiyor.
Yolcular da kendılerinden beş-on metre uzaklık-
taki bu eyleme şaşkınlıkla bakıyor. Arabamız yukart,.
doğru tırmanmaya başladığında adam gayet sakın-
pantolonunu ilikliyor. Dolmuşun ıçınde bir hayret ses-
sizlıği...
Aslında hayret edilecek bır şey yok. Çünkü bu, Is-
tanbul'da çok sık gördüğümüz bır manzara. Adamın-
giyımi ve elındeki cıddi çantası bizi hayretlere düşü-
ren belki de.
Belki de adam çok sıkışmıştı, yaklaşık 150-200
metre yukarıdaki genel tuvaletlere gidemeyecek ka-
dar sıkışmıştı; belki de bir intikam eylemindeydi. Öy-
le ya tam da üniversitenin duvarına...
•
Sokaktakı adam da, o bildiğimiz değil. Hani Or-
han Kemal'den, Sait Faik'ten, Attilâ llhan'dan ta-
nıdığımız sokaktaki adam... Artık 12 Eylül sonrasın-
da değışmiştı. Kendi halince "rantiye" olmuştu. Kö-
şe dönme peşındeydi. Eskı sokaktaki adam artık Is-
tanbul'un etrafındaki, ne etrafı ıçlerındekı gettolarda
oluşuyor, Latife Tekin'in romanlarında ete kemiğe
bürünüp tıpikleşıyordu.
Halkımızın çoğunluğunun yoksul, büyük bır kısmı-#
nın para sıkıntısı çektiğini, büyük bır kısmının da var-î
sıl olmadığını söyleyebiliriz. î
Bu ülkede, hadi daha küçültelim bu kentte, dün-î
yanın incilerinden biri olan istanbul'da yaşayanlann.î
bu kentin sokaklanna caddelerine tükürdüklen, süm-î
kürdüklerı ve işedikleri de bır gerçek. '.
Dünyanın bırçok ülkesınde, kentınde böylesinei
olaylar olmaz mı? Olur. Ama benım anlayamadığım,'
deyim yerindeyse kendi ülkesinin ıçine edenlerin da-î
ha sonra çeşıtli durumlarda bayraklarına ınanılmaz*
bir fanatızmle sahip çıkmalan.
Acaba bu, günümüz Istanbulu'nda, Türkiyesi'nde
felsefi bır sorunsallık oluşturmuyor mu?
Hem vatanın topraklarına tüküreceksin, sümküre-,
ceksin, işeyeceksin, hertürlu pısliğı yapacaksın, hem
de bayrak bayrak dıyerek üzenndeki rengı, geçmi-
şınin, atalarının kanı olarak alnına süreceksın.
Doğrusu pek inandırıcı, pek akla yakın gelmiyor.
•
Bayrak bir ulusu simgeler, doğal olarak da ulusun
gözünde büyük önem taşır. Kımse kendı bayrağına
dokunulsun istemez. Bu geçmişten gelen bır gele-
nek, bir onur durumudur. Ama geçmış de büyük bır
süreç olduğuna göre, belki ilerde insanlık, bayrakla-
nna fanatık bir biçimde bağlanmaktan giderek uzak-
laşacak, belki uluslar da ortadan kalkacak.
Neyse asıl önemlisı ulusal bayrağın, yapımının ve
kullanımının yasalarla düzenlenmiş oluşudur. Istedi-
ğinız biçimde bayrak yapamadığınız gibi, ıstedığinız
bır malzemeye de basıp örneğın bazı gazetelerin
naylona basıp dağıttığı gıbı dağıtamazsınız.
Ulusal marşta olduğu gıbi... Ulusal marşı da olup
olduk yerde söyleyemezsınız. Son zamanlarda her
futbol maçında koca bir stadyumun ulusal marşı -
inanılmaz kötü- söylemesi, "yasa dışı" değil mı?
Bizdekı bayrak sevgisi, ulusal marş sevgısi bırfa-
natizm düzeyinde. (Belki bırçok ulusta bu böyle. Bel-
ki de dünyanın çogunluğu ıçın geçerlı.) Çünkü, bir
yandan ülkenin toprağını pısleyip öte yandan bay-
rak, marş demek başka neyı gösterır...
Ama yıne de "sokaktaki adamı", pek kınamamak
gerekır. O en azından sokağa, caddeye ışer, sümkü-
rür. tükürürken, somut bır şey yapıyor. Yaptığını sak-
lamıyor. Herkesin gozü önünde yaptığı. içı dışı bır.
Ozcesı somutçu.
Pekı ya soyutçular!
Bekir Sıtkı Sezgin öldü
Kültür Senisi - istanbul Tekııik Üniversitesi Türk '
Musıkısı Dev let Konservatuvan Ses Eğitimi Bölümü "
öğretım gorevlısı Bekir Sıtkı Sezgin. İstanbul'da
yaşama \eda etti. Müzik yaşamına I959'da Izmir [
Radyosu'nda ses sanatçısı olarak başlayan Sezgin,
I974"te izmir Radyosu'nda klasik koro şefi görevini
sürdürürken hocalık da yaptı. Sanatçı. ıki yıl sonra "
istanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuvan'na ,'
öğretım görevlisi olarak atandı. TRT'den emekli
olduğu 1981 yılına kadar İstanbul Radyosu'nda ses
sanatçısı. koro şefiiği. repertuvar üyelıği ve denetleme
kurulu üyelıği görevlennı de sürdüren Sezgin, pek çok
sanatçının yetişmesine katkıda bulundu.
ATİAD'dan teşviködülü :
• Haber Merkezi - Av rupa Turk Işadamları ve
Sanayicılen Derneği (ATIAD), Federal Almanya'da
eğitim gören başanlı ve yeteneklı Türk gençlere, >_
yüksekokul ve bilimsel araştırma enstitülerinde tez
hazırlayan Türk akademisyenlere toplam 40 bin mark
tutannda "eğıtim teşvik ödülü' verecek. Ödül
dağıtımında 1995 ve 1996 yılı içensindeki
mezuniyetler ve sonuçlanan tezleresas alınırken
değerlendırmeler ATİAD, Sanayi ve Tjcaret Odalan. «
Türk ve Alman eğıtim kurumlan temsilcileri, Türk ve i
Alman basın temsılcılennın de aralannda bulunacağı
birjüri tarafından yapıiacak. Katılmak ısteyenlerin 30 J
ekim gününe kadar Cordoba Str. I. 40477 Düsseldorf «
adresıne yazı11 olarak başvurmalan gerekıyor.
Don Kişoru, 25 bin kişi izledi
Kültür Servisi - Genç Pamukbank sanat etkınlikleri
çerçevesinde geçen hafta Cemıl Topuzlu Açıkhava '
Sahnesi'nde. St. Petersburg Bale Tıyatrosu '
tarafından sahnelenen "Don Kişot- Bir Delınin
Düşlen' bale gösterisi 25 binı aşkın seyirci tarafından •
ızlendı. Sahnelendıği 5 gece boyunca tum
:
sanatseverlerden tam not alan gösterınin koreografı '
Borıs Eıfman, Türkiye'den aynlırken ekıp olarak
gördükleri ılgiden duyduğu memnunıyetı dıle
getırdı •
Supertramp geri dönüyor
Kültür Senisi - Efsanev ı Ingıliz rock grubu \
Supertramp. 10 yıl aradan sonra yenıden bir araya '
geliyor. Supertramp. Queen. Tına Turner. Beatles ile
de çalışan Fransız EMI müzık şırketıyle bır anlaşma
ımzaladı. 1970'te kurulan Supertramp, 1979 yılında
çıkardıklan "Breakfast ın America' ıle dünya çapında
ün yapmış ve 18 milyonluk bir satışa ulaşmıştı
Grubun ünlü solısti Rodger Hudson ve klavyecisı Rick
Davies'ın 1983'te grubu terk etmesıyle Supertramp
büyük bır yara almıştı. Grup, bu aynlıcın ardından
I985"te -Brother Were You Bond"'ve f987'de 'Free As
A Bird' adlı ikı albüm daha çıkarmıştı.