Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
j
SAYFA CUMHURİYET 12 EYLÜL 1996 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
70'li yıllann başmda yeni söylemlerle tanışan Türkiye'de 'sol' yükselmeye başlamıştı
SuitUŞ Bugün 12 Eylül' askeri
darbesinin 14. yıldönümü. 12
Eylül 'ûn heryıl dönümünde medya,
darbe döneminde yaşananları
yeniden gündeme getirir. sivil toplum
örgütlen darbe} le ilgili bilinen
görüşltriniaçı'klarlar. Cörünen o ki.
12 E) lü askeri darbesi, Cumhuriyet
tarihımiz bovıınca gimdemdeki verini
hep komyacak. Çiinkii, hiçbir darbe.
yaptldığı ülkenin temel (aşlarım bıt
denliyerinden oynatmadı. Daha da
önemiisi kurıımİuşmadı ve görevi
derreıtiği sivil yönetimlerin rehberi
olmcıdı. 12 Eylül darbesini doğru
algılamanm ve objektifyansıtmamn
koşulıı, konuyıı 11 Eylül'iin
gerçekleriyle değerlendirmek olsa
gerek. Yazımızda bu noktalara dikkat
çekerek. ülkemizi adım adım 12
Eylül 'e taşıyan süreci, darbe
günlerinin iz bırakan olaylarım ve
darbenin kurnmlaşmasını yansıtmaya
çalışacağız
Adnıı achm 12 EyKiPeALİ ER
Türkıye 70"li >ılların başında yeni
sövlemlerle tanışıyordu. Türkiyeı
Büyük Millet Meclısi (TBMM). 12
Mart generallerinin baskılanna gögüs
gererek ve bilinen süreçten geçerek,
Fahri Konıtürk'ü Cumhurbaşkanı
seçmiş. Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP)\eni lideri Biilent Ece\it"le
"insanca hakça bir düzen" vaat
ediyordu. Meydanlarda toplanan
yüzbınlerce kişi birağızdan "Bağımsız
Tiirkiye, Sömürihe Son, Kalkınma
Kövlüden Başlavacak. Düşünceve
Özgüriük. Toprak Reformu"
sloeanlannı havkırıvordu.
Gazeteci Abdi İpekçi de hain kurşun-
lara hedef olmuştu.
Dünyanın, NV'ashington ve Moskova
merkezli iki kutuplu dengeler üzerinde
bulundugu yjllardı. Türkiye.
Amerikanın önderi olduğu Batı askeri
ittifakının güney cephesiydi. Ve bu
konumdaki Türkiye'de sol rüzgârlar
esiyordu. Siyası yelpazenin sağ
tarafında ise Sülevnıan Demirel'ın
lideri oldugu Adalet Partisi (AP) \e
diğersağpartiler 1961 Anayasası'nın
özgürlükçü maddelerinin değiştirlmesi
gerektiğini savunuyorlardı. 1961
Anayasası 12 Mart 1971 muhtırası
sonrası biraz budanmış ancak bu
yeterli göriilmemışti. Sol hızla hayatın
her alanmda örgütleniyordu.
üniversitelerde, sendikalarda. kentte
kırda... 12 Mart'ın hemen sonrasında.
bu siyasi atmosfer içinde yapılan ılk
genel seçimlerin galibi CHP idi. 1974
yılında kurulan CHP ve Necmettin
Erbakan liderligindekı Mıllı Selamet
Partisi (MSP) koalisyon hükümetı
döneminde ülkede banş egemendi.
Eylül 1974"te Bülent Ece\ıt, hükümet
etme \e siyaî>et anlayışı bakımından
uzlaştınlması güç avnlıklar bulundugu
gerekçesiyle MSP ıle koalısyonu
sürdüremeyeceğinı açıklayarak
hükümetten çekiliyordu
Kanlı dönemin başlangıcı
Türkıye 1975"e Mıllıyetçı Cephe
hükümetleriyle giriyordu. O yıl,
sonradan askeri darbeye gerekçe
yapılacak kanlı bır dönemin başlangıcı
oldu. Üniversitelerde tırmanmaya
başlayan ülkücü- devrimcı kavgası kısa
sürede silahlı çatışmalara dönüştü.
Milliyetçi Cephe Hükümetinin ilk beş
ayında bu çatışmalarda yaşamlarını
yitirenJerin sayısı 20'yi aşmıştı...
Sonraki yıllarda çatışmalann bovutu
giderek büyüdü.İlk başlarda. üniversite
gençliğini hedef alan ülkücü saldınlar
yeni hedeflere ve yeni alanlara
yayılıyordu. Demokrat olarak bilinen
öğretim üyeleri. basın mensuplan.
öğretmenler, sendika liderlerı,
sanatçılar, haince kurulan pusularda
can veriyordu. Mılliyet Gazetesi Genel
Yayın Yönetmeni Abdi İpekçL gazeteci
Ümit Kaftancıoğlu. Prof Dr. Cmit
Doğanay. Prof. Cavit Orhan Tütengil.
Doç. Dr. Bedrettin Cömert, Prof. Dr.
.Siknonetimle biriikte insanlamı o
Bedri karafakioğlu. bu saldınlarda
yıtırdıklerimiz arasında ilk akla
gelenler.l980'egelindiğinde saldınlar
vahşetin boyutlannı çoktan aşmıştı.
Maraş ve Çorum'da kitle katlıamlan
vapılmış, Istanbul Üniversitesi
öğrencilerine düzenlenen bombalı
Tiirkiye'nin her yanını ateş sarnuştı ve bu ateş içinde hergün ortalama 20 kişi can \eri\ordu.
silahlı saldında 7 öğrenci katledilmiş,
kahve taramalan sıradan olaylardan
sayılmaya başlanmıştı. Türkiye'nin her
yanını ateş sarmıştı. Bu ateş içinde her
gün ortalama 20 kişi can veriyordu.
Yitirdiğımiz canların sayısı 5 bine
ulaşmıştı.
Ekonomik durum ve liderler
Türkive 70"li yıllann sonunda en ağır
ekonomik bunalımlanndan birini
yaşıyordu. Özellikle 17 Ocak 1978'de
başlayan Ecevıt hükümeti döneminde
bu bunalım had safhaya ulaştı. Başta
yemeklik yağ olmak üzere pek çok
temel gıda maddesı, tüp gaz. yakıt.
sigaralvitlıgı yaşanmaya başladı.
Stokçuluk yaygınlaştı, kuyruklar
dönemı başladı. Türkiye Sanayıci \e
Işadamlan Derneği (TÜSİAD)
gazetelere verdiği tam sayfa basın
bildirileriyle Ecevit'e yüklendi.
Hükümetin tedbir olarak gündeme
getırdiğı ıthalatın sınırlandırlması ve
bazı mailara ıthal yasağı konması,
sorunu hafifletmeve yetmedi. Kasım
1979'da MHP \e MSP destekli
Demirel Hükümeti kuruldu. Demırel
Hükümeti. 24 Ocak 1980'de Turgut
Özal'ın mımarıolduğu ünlü "24 Ocak
Ekonomik Kararlan'nı" açıkJadı.
Kararlar tüketım kısıtlanması \e piyasa
ekonomisine geçişi
öngürüyordu.Bunun için öncelikle
ücretlenn kısıtlanması gerekırdi ama
sedikalar en güçlü dönemlerini
yaşıyorlardı. Ekonomik paketin bir
başka önemli yönü devalüasyonla
ilgiliydi. Dolar bir kat artarak nisan
başında 75 lira oldu. Ancak.
24 Ocak kararlannı demokratik bir
ortamda uygulamak çok zordu.Paket
kademe kademe uyglanmaya
çahşıhyordu. 1980 Eylül"ünde yıllık
enflasyon oranı yüzde 78.4 olarak
açıklanmıştı.
Siyasi alanda tam bir yönetememe
durumu oluşmuştu. Terörün ivmesi
hem Ece\ ıt hem de Demirel
hükümetleri döneminde sürekli
artıyordu. I978"de Istanbul. Ankara ve
Izmir'ın de bulundugu 13 ilde ılan
edilen ve daha sonra yaygınlaştınlan
sıkıyönetim uygulaması da başanlı
olamadı. Türkiye'nin ıki büyük
partisinin lıderilerinin siyasi tutumlan
ise taban tabana zıttı. CHP lideri
Ecevit, Demirel "e teröre karşı
mücadelede hükümet ortaklığını da
kapsayan işbirliği öneriyor. Demirel
reddediyordu. \'e Demirel günde yırmi
can alan kör teröre bakış açısını şu
cümleyle özetliyordu:
"Bana Millivetçiler adam öldüriiyor
dedirtemezsiniz" Dığer yandan Meclis
aylardır Cumhurbaşkanın
seçemi>ordu.
Sürecek
ÖRÜŞ/Prof. Dr. İLHAN ARSEL
Divanet Başkanı. görev ınin sınırlannı
unutmuş \e "•hoşgöriP kılığına bürün-
müş olarak aley hiimde konuşmayı kendı-
ne dert edinmişe benzen beni "bütün din-
lcre karşı" olmakla suçlamav a devam et-
mekte. Batı dünyasının aydınlanmaçağı-
na çıkışı hakkında zerrece fikri olmadı-
ğı için. söylediklerinin kendisini ne de-
rece gulünç durumlara düşürdüğünün
farkında değıl. Fakat farkında olmadığı
bir şey daha var ki. o da ağzını açtığı ya
da saplı bulundugu zihnıyetı dile getirdi-
gi her defasında. kendı kendisini suçlu
duruma soktuğudur.
Bu hususları. çoğu yayınlanmda \e
son olarak "Diyanet'e Cevap" adlı kita-
bımda belirtmiş olmakla beraber burada
kısaca tekrarlayayım ki. bu zatın (Diya-
net Başkanı olarak) insanlanmıza bellet-
tiği şerıat verilerinin başında şu gelir:
-(îslam'dan) başka dinlere rağbet eden-
ler, tam bir sapıklık \e ziyan içindedir-
lcr."(Bkz. Hutbeler. Dıyanet Yayınları,
Ankara 1973, sh. 217.)'
Yine bunun gibı Divanet. "möşrikle-
rin" (ya da "mürted'lerin") öldürülme-
lerinden tutunuz da (tslam'ı) kendilerine
din edinmeven kimselerle <Yahudilerle
ve Hırıstıyanlarla) sa\aşma\a (\e bu sa-
vaşı onların **kiiçüierekelieriyieciz>e(ka-
Diyanet Başkanı'nm 'fetva'sı vesilesiyle!
fa parası)" vermelenne vanncaya kadar
sürdürmeyi hak sayan \ e daha doğrusu
yervüzünü "Dar-ül İslamr>
ve "Dar-iil
harp*" şeklinde iki kamp halinde tutan
şeriat verilerinı belletmekle meşguldur.
Dıyanet'ın söv lemesine göre "cizye" de-
nen şey. hem biryandan "onlann", İslam
diyannda oturmaları (ve >aşam hakları-
nın korunması) karşılığında ödemekle
görev li olduklan bır ödemedır ve hem de
asıl. Müslümanlığı kabul etnıcmelerinin
cezasıdır.
Övle bir ceza ki Müslümanlığı kabul
etmedıkleri için. onlan biraz daha aşağı-
larmaya yarar nitelıktedir. çünkü ödemek
zorunda bırakıldıkları bu "ciz>e"yi. "ze-
filâne" bır şekılde. yanı "küçülerek, elle-
riyle" v ereceklerdir. Cezanın bu şekle so-
kulması. her "cizye" verdikçe onlara.
Müslümanlığı kabulden kaçinmalannın
kötü bir şey olduğunu hatırlatmak için-
dır. Dıyanet yayınlannda bu hatırlatma
av nen şöyle: u
Ciz>e.» (Yahudilerin ve Hı-
ristivanların) Müslümanlıktan inıtinala-
nnın cezasıdır. Ayet'în son fıkrasında; bu
vergiji deruhte eden muâhidlerin vergi-
lerini bizâtihî kendileri getirip zedâne bir
\-dz"tk- vermelerinin şart kıfınmış olması
da bunu tevid etmektedir ki. muâhidlere
her \ergi verdikçe Müslümanlıktan inıli-
nâlannın fcnâlığı ihtâredilmiş olacaktır."
(Dıvanet'ın yayımladığı Sahih-i Buharî
Muhtasarı... küllıyatının, cilt VIII. sh.
451 bakınız).
İslam'dan gayrı dinlere karşı Diya-
net'ın tutumunu belirleyen şeriat hüküm-
leri sayısızdır. Sırf fikiredinilsin diye yu-
kanya bunlardan sadece bırkaçını aldım.
Imdi böyle bir zıhnıyete saplı \e hal-
kımızı da bu zihnıyetı yetıştirmeye heves-
lı Dıyanet Başkanı"nın. bırakinız başka-
lannı din düşmanlığı ile suçlamaya kalk-
masını ve fakat laık bırdevletin kuruluş-
lanndan birindeyeralmasını kabul ınüm-
kün müdür?
Bana gelince: bütün yayınlanmda tek-
rarladığım gibi. benım "karşı" olduğum
şey akla. mantığa. v ıcdana ve insanın in-
sana sevgısıne karşı olan her şeydir, ve-
lev ki bu şeyler "gökten indi" dıye karşı-
ma çıkarılsın.
Dıyanet Başkanı'nın. din duygulannı
incıttiğım vedinlealay ettığim şeklinde-
kı iddıalarına gelince. bu iddıaları cevap-
landırmak ıçın bu kişinin "din" diye ka-
bul ettığı ve insanlanmıza bellettigi nice
şeriat hükümlerınden ıkı örnek verelim
(ki Şeriâftan Kıssa'lar adlı kitabımdan
alınmıştır):
Bunlardan bin. Diyanet'in yayınlann-
dan alınma olarak. harfi harfine aynen
şöyle: "...fMûsâ salla'llâhu aleyhi ve sel-
lem) bir defa v ıkanmağa gitti. Elbisesini
de bir taşına üstiine koydu. Taş. elbisesi-
ni alıp kaçtı. Mûsâ (aleyh's^—selâm): -*A-
man taş. rubamı! Anıan taş. rubamı!-' di-
yerek (ve alabildiğine koşarak) arkasına
diiştü. Benî İsrâil onu (bu halde)göriipde:
-•Vallâhi Mûsâ'da birkusur>okmuş-'de-
v inceve kadar (ardınca gitti). (Ondan son-
ra Mûsâ aleyhi's-salâtû ve's-seJâm)elbise-
sini alıp taşı döğmeye başladı.- Ebû Hü-
reyre (radha'illâhu anh) der ki: - Nallâhi
o taşta dayaktan hâlâ altı. vâhud yedi be-
re izi kalmıştır." (Bkz. Sahih-ı Buharî
Muhtasarı... Dıyanet Yayınlan. cilt l.sh.
21 l.hadîsno. 196)
Dığer örnek yıne Diyanet yayınlann-
dan harfi harfine alınmış şekliyle şöyle:
"Horozlann öttüğünü işittiğinizde(dilek-
lerinizi) Allah'ın fazl-ü keremindeıt iste-
yiniz! Zirâ horozlar melck görmüşlerdir
(de öyle ötmüşler)dir. Mcrkebin anırma-
sını işittiğinizde de şe>tan(ın şerrin)den
Allah'a sıgınınız (ve: -'Eûzü bi'Uâhi mi-
ne'ş- şeytâni'r-râcim) de>iniz. Çünkü
merkep şevtân görmüş (de öyle anır-
mış)dır." (Bkz. Dıyanet'ın aynı yayını.
Sahih-i™ Cilt. 18. sh. 66 v e d j
Bu iki örneğe bir de ölü insan vücudu
ile ya da hayvanla cinsi münasebette bu-
lunan oruçlu kişinin kaza orucu rutması
gerektiğini öngören hükmü eklersem
oturduğunuz yerden mutlaka sıçrayacak-
sınızdır. (Bkz. Diyanet Dergisi, Cilt 18,
sayı 100-101. sh. 307).
Yukardaki birkaç örnekle bile yetine-
rek şimdi sormak gerekmez mı: "İnsan-
lanmıza belletilen bu verileri din dıye be-
nım semek mümkün müdür? Ya da bu ve-
rileri, isteryorumlu. isteryorumsuz ola-
rak. her ne şekilde naklederseniz nakle-
dinız. karşınızdakinin sızi: "Alayedivor-
sun!" şeklindeki ithamından kurtulma-
nız mümkün olur mu?
Söylemeye gerek yoktur ki bu hüküm-
leri akıl süzgecıne vurarak sergilerken.
insanlann din duygulanyla alav eden siz
değil. fakat bu tür verileri din diye bel-
letenlerdır kı bunlann başında Diyanet
gelmektedir.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
• ••12 Eylül İşkenceleri
Bugün 12 Eylül, 12 Eylül olayının yıldönümü. Sözü
uzatmadan; bir 12 Eylül işkencesini yansrtmak istiyorum;
işkence olayını anlatan bir bayan; onun da, ışkence gö-
renin de adlarını açıklamayacağım, bende kalacak. O-
lay, Ankara'da Emnıyet'in arkasındaki "DAL" diye anılan
yerde geçer, çokluk. Anlatıyor:
- Altmış gün kaldım ben "DMJ'da. Bizımkiler daha
uzun süre kaldı. istanbul'dan alındıktan sonra Ankara 'ya
uçakla götürüldük; ani bır operasyonla aldılar; askeri bir
uçakla Ankara'ya sevk edıldik. ;
- Kaç kişıydiniz?
- Gözlenmiz bağlıydı, onun sayısını bilmiyorum, arria
sekız-on kişi... Eşlerimizle falan, evlerımizde otururken
gelip götürüyortar, gözlerinizbağlı. nereye götürüldüğü-
nüzü bilmiyorsunuz. Ankara'da "DAL" denıyor, Emni-
yet'in arkasında garajdan bozma bıryer. Yerın altına ini-
liyor, geniş birkorıdor, biryanda sıra sıra hücreler, öbür
yanda da işkence odalan sanıyorum, daha öncelen hep-
si doluymuş. Ankara'da çeşitlı operasyonlarda bırsürü
insanlan almışlar, koymuşlar...
- Siz ne zaman alındınız? 12 Eylül...
- Yok, biz 1981 'in ocak ayı gıbı. 12 Eylül'den sonra...
Doluymuş orası daha önce, ama bızım geleceğımizi ha-
beralınca, bütün hücreleri boşaltmışlar, herkest korido-
ra yığmışlar. Koridor tıklım tıklım olmuş; hücreler bom-
boş. Bizi tek tek koydular, biraralıkla. Bir hücreyı boş bt
rakıp bir hücreye teker teker koyuyortar. Herneyse, kat
pılara filan da yazmışlar" " diye. Tabii, bızim ıçın d&-
ğilde, bizimkiler için yazılıyor onlar. Bayanlar bir yerde,
şey olarak önem taşımıyor, esas bizimkiler...
- Onlar mı asıl?..
- Ama, biz zaten siyasal yaşam içinde öyle bir etkinr
lığımiz olmadığı için... Bizler de sıradan ınsanlarız yani
aslında...
- Yetkili filan degilsiniz?
- Elbette, elbette... Arkadaşlarımızm adlannı kapılara
yazmışlar." "," "Buda,o dışarıda toplanan, ta>
ndorda ayakta gözleri bağlı kıtle üzennde etki yaratmak
amacıyla. Koridor tıklım tıklım. Moral yönünden, "lıderr
lerinizi yakaladık" diye. Çoğu da inanmamış buna zaten,
inanmıyoriar, "Olamaz" diyorlar, "Onlar yakalanamaz/
mümkün değil!" »
- Sonra? !
- Neyse, tabii sonuçta görüyoriar ki gerçek. Taş hüc'r
relerde, hücreler karanlık; dışandan soyutlanmış du-
rumda. Bir süre sonra bizimkiler yoğun işkencelerden
geçti. Bu süre içinde onlara çok yüklendiler. Daha son-
ralan, bızlen 2-3 bayan bır araya koydular. Küçük hüc-
reler, ama dört kişi falan kalabılıyorsunuz.
- Ranzalı mı?
- Hayır, ranza falan yok! Çmlçıplak, kapkaranlık bir
yer. Orada öyle şeyleryok, hiçbir şey yok. Taş, paltonu-
zun üzerinde uyuyorsunuz 60 gün boyunca. Benım ka-
banım vardı yün, onun üzennde uyudum!
- Banyo manyo yapmak yok!
- Hayır, hayır hiçbir şey... J
- Leş gıbi olur insan!
- Öyle oluyor zaten, bıtleniyor insanlar. Korkunç bir
yer orası. •
- Birçok şey okuduk ama, "DAU'da malda diye. î
- Neyse ben bütün aynntılan anlatamam, bir-ikı şey
anlatabilirim, oradakı bütün insanlann da gözlen önün-
de olan şeyler çünkü. Orada zaman kavramı yok oldu-
ğu için olaylar birbıriyle kanşıp sıra bıle değiştirebiliyor.
Birpolis geldı, 3-4 bayan arkadaşımla biriikte kaldigım
hücreden beni çağırdı. Artık o kaçıncı gündeydi, bılmh
yoruz. Zaten zaman kavramın yitirmişiz. î
- Sivil polis? ;
- Orada işkencecıler var; yani biz onlann yüzünü fa-
lan göremiyoruz. Çünkü, gözümüz bağlanmadan dışa-
n çıkarılmıyonız.
- Kelepçe filan yok.
- Yok, ama dışan çıkınca takarlar, örneğin sayrıevine
götürecekler, o zaman takıyorfar. Ama onlaha yüzyüze
gelmeniz çok zor. Çünkü, hücrenızden çıkmadan önce
gözünüzü bağlıyorlar sizın. Arkanızı döndürüyorlar, on-
lann yüzünü görmenizı ıstemiyoriar yani. Çok korkunç
şeyleryaptıklan için... Çağırdılar, bizimle ılgilı hücreye,
"üniversıtelilerhücresı" dıyorlardı. Biz, üniversıtede oku-
yan birkaç bayan arkadaş. Dığer halktan gelenlere da-
ha farklı tavırlar; hep böyle garıp garip şeyler... Neyse,
beni aldılar 19 numaralı hücreden. 4 numaralı hücreye
götürdüler. Hiçbir şeyanlamıyorum, ne oluyor dıye. Ba-
na, "Burada eşın fenalaştı biraz, getirdik, buraya yatır-
dık, sen ona su falan içır!" diye.
Baktım, orası biraz daha geniş birhücre, ama işte bir
masanın iki katı kadar bır hücre. Orada bır köşede ya-
tak gibi, ilkel bir şey. Onu (eşimi) oraya yatırmışlar. Gir~
dim ben, tabii karanlıkta ama... '•
- Gözünü açtılari .
- Orada gözümü açtılar, ama yıne ben adamı görmü-
yorum. Zaten kapatıyorkendisini görmeyeyim diye. Içe-
riye su filan verdiler," "un durumu çok kötü dıye. Iş-
kenceden sonra kötüledi diye paniğe kapılmışlar, kötü-
leşmış çünkü. Gırdim baktım, çok kötü görünüyor... ',
- Ne gördünüz orada? '
- Birkez, kulağının biri özellikle çokakıyor. O kulağın-;
dan süreklisu akıyor. Sonra, kendinde değıl, baygın du-
rumda. Bilinci biraz var, bana bazı şeyler söyleyebilıyor,
diyorki: "Belkı öldürebıhrier beni, ama bır şey söylemı-
yorum onlara!" Bunlan bana söyleyebilıyor. ışkencede
direniyor belli ki...
BULMACA SEDAT YAŞAYA\
1 2 3 4 5 6 7
1 2 3 4 5 6 7
SOLDAN SAĞA:
1/ Merkeziyetçı
demokrası yanda-
şı cumhuriyetçıle-
revenlenad. 2/lyı
huylu kimse...
Arap harflerinin
en çok kullanılan
el yazısı biçımi...
3/ Tarlayı sürerek
dınlenmeye bırak-
ma... Kadınlann
omurlannı ört-
mek için kullan-
dıklan geniş atkı.
4/Sarmateknığıy-
le yapılan birtürişieme. 5/
San renklı ve verimli bal- ^
çık... Birçok efsaneye ko-
nu olmuş ünlü Frigya kra- ^
lı.6/Çit. perdc.Bahçesu- 3
lamak ıçın açılmış ark. II 4
Iskambillerle oynanan bır ^
tür oyun... Dıvan şiirının
ölçüsü. 8/Gürcistan'ınpa- "
ra binmı... Bır nota. 9/ 7
Uzun tüylü bir köpek cin- Q
sı... Iskambılde bır kâğıt. q
YUKARIDANAŞAĞrVA: 3
1/ Dengesini ustalıkla korurken top, bıçak. tabak gıbı nes-
neleri havaya atıp tutarak gösterı yapan sanatçı. 2/ Kırkpı-
nar güreşlerinın düzenlenmesinı üstlenen kışı... Eğrilmek-
te olan yün, keten gibı şeylerın tutturulduğu, bır ucu çatal
değnek. 3/tsa Peygamber'in havarileriyle biriikte yedigı son
yemeği anmak için, kılısede ekmek ve şarabı kutsayarak ya-
pılan tören... Elli şinıklik tahıl ölçeğı. 4/Saz şairı... Vücu-
dun yatıştan ayaküstü duruma gelmesinı sağlayan cımnas-
tik hareketi. 5/ Esnek ve yumuşak bir derı elde etmeye yö-
nelik işlemebanyosu... Müstahkem yer. 6/Yiğit... Yıkık. ha-
rap. 7/Amonyak tuzu. 8/Sürtme aglarında yanlarda bulu-
nan takviye iplen. 9/ Bir şeyden kurtulma... Bir şeyın fiya-;
tını arttırma.
!