Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 1996 SALI
i.
14 KULTUR
INSANLAR, SOKAKLAR VE ŞEYLER ENİS BATLR
NUMARA 14: Işlem tamamBir açıdan bakıldığında. trajik bir du-
ruma /w/eeğilmenin. ondan hareket ede-
rek (görünüşte) buncaio^ı/A'biralıştırma
yapmaya kalkışmanın insafsız bir çaba
olduğunu söylemek güç değil. Fatma
Kaptan'dan bir çırpıda bir şiir kahruma-
m \aratmak. o yoldan belki hafiflemek
daha da kolay olurdu -üstüne üstlük. etik
kıvancın ranıı da eklenirdı buna. estetik
knançla birlıkte düşünülürse. ne kadar
ağır bir yük kaldınrdı üzerimden o tür bir
alıştırma.
Oysa. ilk andan başlayarak, hayırezik-
lik diyemem. düpedüz ezilme yaşattı bu
olay bana. Yamyassı oldum ya, toparlan-
mak için iki çare buldu hızla calışan zi-
hin çarklarım: Simsiyah bir mizah tonu-
nunbuzul optığınesığınmak(birbakıma
Swift'm çözüm yolunu benımsemek). bir:
alışiırmayı monolog katından diyalog ka-
tına taşımak. iki. Inartın. derdim okurun
başma dert açmak. köşemde çözdügüm
bulmacanın çözülmemiş halini ona ulaş-
tınp keyıfle kayboluşunu izlemek olma-
dı kesınkes. Ne çözmesi. tam tersine, için-
de yitiverdim karenin. sizi, hepsi hepsi
içeriyeçağırdım: 18Temmuz I996tarih-
li gazete sayfalarına.
Oradan İcalkarak, birlikte, karşılıklı,
dört ana işlem üzerinde. kara mizahın bi-
ze sağlayabileceği gotik zeminde zincir-
leme bir alıştırma kurmaya çalışalım, di-
yorum: Toplama(k), çıkarma(k), çarp-
ma(k) ve bölme(k). Matematik gerçekte
her şeyin başı sonu.
Fatma Kaptan, emekli matematik öğ-
retmeniymiş. Eşinden yıllar önce aynl-
mış. biroğlu babayla gitmiş. Öteki onun-
la kalmış. Ikı yıl önce kaza geçirmiş Le-
vent Kaptan. felç onu yatağa çivilemiş.
Fatma Kaplan'ın ekonomik güçsüzlüğü
tedavinin, bakımın boyutlannı kısıtlamış,
koşullan iyiden iyiyezorlamış. Bir yıl ka-
dar Önce çöp toplamaya başlamış.
Kayma nır> tam ne zaman başladığını
bilmiyoruz. Bunu ola ki, kimse. hekim-
ler bile, kestiremeyecek. Ikili. ortak bir
kayma mı söz konusu anayla oğul arasın-
da. sanmıyorum: Ogul belli ki midye, ka-
buğunun içine çekiliyor. kapağını ana
açabiliyor. açabiliyorsa ve buna açmak
denebilirse. Toplayan. toplamaya karar
veren Fatma Kaptan. Bir eşikten sonra
oğlunun da bir torbaya dönüştüğunü, sa-
kallannı ve tırnaklarını kesmediğine gö-
re onu da biriktirdiğini dü$ünmüş olabi-
lir. (Hevesliler psikanalize başvurabilir-
ler: Özellikle de. Kristeva'nın "FoUe Ve-
rite/ Çılgın Hakikat"ına ve "Pouvotrs de
l'Horreur/Yılgının Erk AlanlarTnın Incıl
ve Celine'in yapıtında "pistik"in didik-
lendiği bölümlere.)
Tam ne kadar çöp
Gazeteler. iki yıla yakın bir süre için-
de kaç ton çöp. kaç çöp torbası topladığı-
nı belırtmiyorlar. ("Kesinlik bu durum-
larda ah ne kadar önemlidir") Dogal bu:
Sağlıklı. akıllı uslu dünyanın üyeleri içın
bu işlemin sonuçları. sonucun kesinliği
herhangi bir önfm taşımıyor. Televizyon
ekranından görebildığim kadarıyla. be-
şinci kattakı apartman dairesini boşalt-
mak için seçtikleri pencerenin aJtında du-
ran kamyon kasasını tepeleme dolduru-
yordu. Fatma Kaptan ın topladıgı torba-
îar. herhalde beş tonu aşan bir birikim
oluşmuştu.
Gene de. kesin bir sonuç olmalıydı eli-
mızde, hayıflanıyorum. Fatma Kaptan.
amaçsız bir ışlem yapmıyordu. bunu kim-
se ilen süremez sanıyorum. Amacı ve yü-
riittüğü ışlem toplumun ölçülerinden, bir-
den fazla anlamsal düzlemde. taşıyordu.
Başkalarının. ötekilerin çıkardığını
toplamak -toplum. kendı çıkarma işlemi-
ni eşyanın mantığı saymış, çıkardıklan-
nın toplanması işlemini esasa dayandır-
mış. bunun mekanızmasını yaratmış ve
geliştirmiş. toplananların istiflenmesi
bağlamında, sık sık sorunlar yaratsa da.
stratejilerve "topos"larbelirlemişti. Çöp.
çöp torbalan zaten, elberte toplanıyordu:
başka türlüsü düşünülemezdi; işçisi, işve-
reni. ücret politıkası. araç gereci. farklı
rürlerden toplanma yerleri "contrat soâ-
al" ile belirlenmişti.
Bir de. derkenarda gelişmiş. gelişme-
sine zorunlu olarak (ve kayıtsızlıkla) göz
y umulmuş bir etkiniik daha vardı. dü'nv a-
nın bütün (özellikle) büyük kentlerinden
fışkırdığına tanık olduğumuz. kendi eko-
nomik denklemlerını yaratan bir etkın-
lik: Yalr.ızca "homeJess"lann. "sans do-
micilefixe" statüsünde yaşayanların. Abe
Kobo'nun nefis romanı "Kutu
Adam"dantanıdığımızevsizbarksızlann
değil. ekonomik acz içınde kalan her ke-
sımden cemaat üyesinin zaman zaman.
sık sık. hep başvurduğu bir kaynaktı bu:
Çöp toplanıyordu nicedir. her yerde.
Once. ama. her hanede toplanıyordu
çöp: Yaratılıyordu. Daha önce toplanan-
lardan -yani. para harcanarak alınanlar-
dan- çıkanlar. artanlar. olumsuz anlamda
artanlar. kalanlar. eksiltmek ya da dışlan-
F
atma Kaptan'ın
mantığı sağlam
bence. Çünkü etiği
sağlam. Matematik
formasyonu, elde etmesi
gereken için onu doğru
denklem kurmaya
yöneltiyor. Bir toplama
ulaşmanın tek yolu
toplamak'tır, diye
düşünüyor. Toplumun eğri
denklemlerini görmüyor
mu: Bir iki dolap çevirmek
varken dönme dolap olmayı
seçiyor?
mak istenenlerdi bunlar. I Lı r.ai.uim so-
pü torbada, torbalarda toplanıp her soka-
gın başında, ucunda, ortasında bir daha
toplanıyor, sonra da götürülüyordu. götü-
rülmesi uygun görülen yerlere.
Arada devreye giriyordu ara-işlem: Bi-
risi için yararsız, gereksiz, fazla, elden ve
evden çıkarılması doğru göriilmüş şey
(nesne, araç, madde...) bir başkası için
yararlı, gerekli. eksik. toplanılası olabili-
yordu.
Madem öyleydi: Çöp, tamıtamına çöp
sayılmayabilirdi. Sayılabilir miydi?
Sağda solda üretim. dağıtım, tüketim
eksenli. insanoğlunun ekonomik etkinli-
ğinin yasalarını kuşatmaya, çözümleme-
ye. iyileştirmeye yönelik ne çok kuram-
sal çalışma yapılmıştı -birekonomi çöp-
lüğünün ortaya çıkmış olduğunu pek az
ler kahrediyor insanı). 14 numaralı daıre-
de toplanmış çöp torbalanyla ilgili kesin
bir ölçü elde edememiş olmamızın öne-
mi bir kez daha ortaya çıkıyor. Agırlık
açısından değil birtek.tabii."değer"açı-
sından da bir ölçüm yapılmış olmalıydı.
Çöpün, hurdanın. artığın, atığın değiş-to-
kuş denklemlerini kuran; dönüşüme da-
yalı bir yeniden-üretim çarkı yaratabilen
piyasada. Fatma Kaptan'ın birikimmm bir
karşılıgı gerçekten de yok muydu?
Süphesiz. burada. gerçeği, düz gerçe-
ği yokuşa sürdiiğümü düşünmek iistün
çaba istemiyor.
Fîilin, "toplamak" fiilinin düz ve yan
anlam alanları buna izin veriyoroysa - ne
izin vermesi: Yol açıyor düpedüz.
Fatma Kaptan. bir matematikçi, topla-
ma işleminde karar kılıyor. çünkü haya-
(Fotoğraflar: tSMAIL POLAT)
Çöp. "değersiz" bir toplam belki. ama
içinden "değerlTparçalarçıkabiliyor: En
"büyük değer" sayılan ~para"ya dönü>e-
bildigine göre. Degerı çıkarmak için de-
ğersizi toplamak. garip gelse bile mantık-
sız değil: Firmalar, kişiler başvuruyor bu
yönteme. Demek. olabılirin, olabilirliğin
sınırlan içindeyiz.
imdi tahvil. bono. döviz. altın, tapu.
antika toplamak daha mantıklı olurdu.
Fatma Kaptan düşünmüş. toplayabilece-
ği tek şeyin çöp olduğunu görmüştür.
Hiçbir şey toplamasaydı olmaz mıydı?
Olmazmış. olmamış: Fatma Kaptan'ın
amacı var. hem de yasamşal önem taşıyan
bir amaç, kalan enerjisini ona harcamak-
ta kararlı davranmayı seçmiş.
Akıldışı olan, akıldışı bulunan çöp top-
lamak değil ki burada: Pek çok insan. bel-
• Ortalama zekâmı
zorluyorum. Fatma Kaptan'a
güçlü 'sponsor'luk bulmanın
bir yolu olmalı. Şaka elbette
değil, son yıllann en etkili.
Osmanlı şamarı. en anlamlı
enstalasyon'una destek bulmak
şart bana kalırsa.Yalnızca
Istanbul Bienali'nde başköşeyi
ona ayırmak yeterli olmaz:
yurtdışındaki bazı büyük kültür
etkinliklerinde Türkiye'yi
temsil etmesini sağlamak için
de uğraş vermek gerekir: Hem
Türkiye'yi bundan iyi ne temsil
edebilir bugün?
kişi tark etmiş. yeryüzünün gıderek çöp-
lüğe dönüşmesini ünlemlerle gögüsleme-
ye kalkanlar "rerf" düzlemin dışına itilı-
vermişti.
Bütün bu karmaşanın içinde "maPı
•*çöp"ten ayıran değeri ölçmek. görecilik
\e gereksinme kutuplan arasında, ola-
naklı mıydı. bugün?
Gelgelelim, Fatma Kaptan'ın durumu.
konumu. koşulları farklıydı. farklı görül-
müştü -ona müdahale edildiğine. etkinli-
ği sekteye uğratıldığına göre böyleydi bu.
Haklı idi"ler": Ruhsatlı bir işyerinde is-
tedigı kadar çöp toplayabilirdi o emekli
öğretmen. bir apartman dairesinde bu işe
soyunmak işin özünü değiştiren etmen ol-
muştu zaten.
Nedeni açık: Fatma Kaptan. "araç" ile
"amaç" arasındaki köprüden başka bir
yakaya. anlaşılan -baştan beri- öteye geç-
mişti.
Baglarbaşı Mahallesı, Turgut Reis So-
kak. Kurtuluş Apartmanı (bu özel ısim-
tına çıkarma işlemı ağırlığını fazlasıyla
koymuş. Denge sağlamak zorunda oldu-
ğunu o kadar iyı biliyor ki: "AJdığım
emekli maaşı oğlumun teda\i masraflan-
nı karşılamı>ordu. Ben de çöpleri topla-
maya başladım. Biriktirdiğim çöpleri sa-
tıp oflumu özel bir hastanede en iyi şekil-
detedaviettireceğiııı.''Gazete. karakamu-
nun infaz cümlesini ekliyor hemen: "Fat-
ma öğretmenin akli dengesinin >erinde ol-
madığı bildirildi. ilk teda\isinden sonra
Erenköy Ruh \e Sinir Hastalıklan Has-
tanesi'ne sevk edildi."
"Tam" süphesiz doğru olsa gerek. Jyı
de. bu doğruyu Fatma Kaptan'ın açıkla-
masında bulamıyoruz ki. Onun açıklama-
sı, bize bir tek, içinde yaşadığımız düze-
nin akli dengesinin bozuk olduğunu
anımsatmaya yarıyor.
Bir değer teorisi
Akıl. tuhaf trafo. Akıl akla bakarken
açık seçik gözüküyor bu.
ki başka emekli matematik öğretmenleri
de aynı yolu deniyor. kullanım tarihi aşıl-
mış diye atılan konserve kutularını. bir
hurdacıyadevredebilecekleridemir. cam
eşya parçalarını. eski gazete ve dergileri
topluyorlar. Sorun, Fatma Kaptan" ın eşi-
ginde gelip düğümleniyor. Topladığını
dönüştürmemiş. Toplamaktan çıkmış
onunkisi, bıriktirmek. hatta yığmak ağır
basmış. Birolasılık, güçlüolasıhk.zihni-
nin girdabında dönme dolap. durmama-
casına toplamaya koyulmuş olmasıdır.
Amacı olan oğlunun da bir torbaya dö-
nüştüğünü farkedememişartık. hatta ken-
disinin. bütün hayatının çöplükle özdeş-
leşmesini sağlamış. bile diyebiliriz.
"Kaçırmış işte"*~ demek ne kadar da
kolaydır. Sayfayı çev iripdevamermekne
kadar kolay.
Hedefveetik
Oysa. bunca toplamanın, iki yıldırçöp
biriktirmenin. sahiden de nısvonelbir va-
m \ar, öteki kefeye bakarsak: Fatma Kap-
tan'ınbu ekonomik etkinliğiningerekçe-
si gündelik yaşamının daralan cephesine
küçük katkılarda bulunmak. geçim ko-
şullarının amansızlığının yarattığı tıka-
nıklıkları açmak için ufak tefek kazanım-
lara ulaşmak değil: Hedefi. felçli oğlunun
özel birhastanede bakımını sağlamak yo-
lunda büyük bir "meblağ" elde etmek:
Çok para bulmak için çok çöp toplamak,
biriktirmek bir bakıma zoruniu(ymuş).
Fatma Kaptan'ın mantığı sağlam ben-
ce. Çünkü etiği sağlam. Matematik for-
masyonu, elde etmesi gereken için onu
doğru denklem kurmaya yöneltiyor. Bir
toplama ulaşmanın tek yolu toplamak'tır,
diye düşünüyor. Toplumun eğrı denklem-
lerini görmüyor mu: Bir iki dolap çe\ ir-
mek varken dönme dolap olnıav ı seçiyor?
Görmek istememiş. Görmüş herhalde.
ama gördüğü gönlünde. kafasında kabul
görmemiş. "Ne kadar para gerekhorsa,
bendeokadarçöptoplanm"diye akıl yü-
rütecek hizaya gelmiş. Yaptığı işlemin
sağlamasını yapmak şimdi bize düşüyor:
bundan. olsa olsa kaçabiliriz- "kaçırmış
işte" diyerek.
Kara mizahın bana sunabilecegi en
ağır, okkalı. zalim önerı ne olabilir bura-
da? Gördüğüm andan beri canımı yak-
mayı sürdüren o hançer-gerçeğe. hançer-
duruma karşı panzehir. "her şey"le han-
gi yoldan alay edebilirim?
Sponsor arama ilanı
Ortalama zekâmı zorluyorum. Fatma
Kaptan'a güçlü "sponsor"luk bulmanın
bir yolu olmalı. Şaka elbette değil, son
yıllann en etkili, Osmanlı şaman. en an-
lamlı enstalaınon'una destek bulmak şart
bana kalırsa: Yalnızca Istanbul Biena-
li'nde başköşeyi ona ayırmak ve sözgeli-
mi Fen Fakültesi'ninbirsalonundabuçöp
toplamını sergilemek yeterli olmaz; yurt-
dışındaki bazı büyük kültür etkinliklerin-
de Türkıye'yi temsil etmesini sağlamak
için de uğraş \ ermek gerekir: MOM A'da.
Beaubourg'da. Documenta'da ses getire-
ceğinden kendi payıma eminim. Hem
Türkiye'yi bundan iyi ne temsil edebilir
bugün?
Gelgelelim, bu çözüm yolu yeterince
güçlü gelmiyor bana. "Enstalasyon"kav-
ramıyla dalga geçtiğim. ya da sık rastla-
dığım sıradan kayramsal sanat ürünlen-
ne dolaylı yoldan yüklendiğim düşünüle-
bilir. böyle bir tasam yok oysa. tersine,
"olay"a kavramsal sanatın olanaklanyla
müthiş bir yüklem de getirilebilir, inan-
cını taşıyorum.
En kötüsü. Fatma Kaptan'ı bu eşiğe ta-
şıyan. oradan taşıran onamı yaralayacak.
cezalandıracak. eğitecek, ne bileyim ak-
lını başına geıırecek bir yaklaşım dog-
muyor buradan.
Bir adım sonrası için. ipucu gene ola-
yın içinden çıkıyor. biraz daha bakınca:
Fatma Kaptan'ın. iki yıldır çöp topla-
dıgı fark edilmemış miydı? Oğlunun felç-
li olduğu, ciddi maddi ve manevı sorun-
lar yaşadıkları komşulan. yakın çevrede-
kiler tarafından algılanamamış mıydı?
Görmüyor. anlamıyor muydu insanlar?
Beş duyudan biri mi işliyordu onlarda?
Kokunun fenomenolojisi
Çevre. bir aşamadan sonra devreye gir-
miş. yetkeyi müdahaleye çağırmıştı: So-
run Fatma Kaptan'ın ve oğlunun 14 nu-
maralı dairede dayanılmaz koşullaraltın-
da yaşamayı sürdürmelerinden kaynak-
lanmamıştı: Sorun, 14 numaralı dairenin
kendisinden taşması \ e çevre "sakin'"le-
rinin hayatını etkilemeye başlamasıyla
başgöstermişti:
"Kurtuluş Apartmam'nın 14 numara-
lı dairesinden haftalardır dayanılmaz bir
koku yavılması üzerine*" diyor gazete ha-
berinde: "Apartman sakinleri dün sabah
Maltepe Belediyesi'ni aravarak yardım is-
tedTler
Fatma Kaptan'ın çöp toplamaözgürlü-
ğü. temmuz sıcağında, sınınna dayanmış-
tı. Neyi ne için ne kadar toplayacaksa top-
layabilirdi. kimseyi ilgilendirmezdi bu,
ne ki çöplerin kokusuna katlanmak. hat-
ta dayanmak olanaksızdı artık. harekete
geçilebilirdi.
Fatma Kaptan. işleme dalmış. işlemin
yan sonuçlannı. artan bir unsurun hesabı
altüstedeceğıni hesabakatamamıştı. Ko-
kunun. koku haddinin her toplumda bir
ölçüsü vardı. bu toplumda bile -beşinci
duyu bu kadarım kaldıramazdı.
Kükürt dioksit. azot, egzoz. lağım. yağ.
ter. hacıyağı. alkol. tütün. gübre. çürüme
erime, bozuşma kokulannın yüksek doz-
da ortalamasına alışılmış bir ortamda,
baskın çıkan bir başka koku. öteki-koku
ancak korku kaynagı olabilirdi.
Fatma Kaptanı unutmamak için. bir
vakitler RolandTopor'un ChanneTe yap-
tığı gibi. "ıNumara 14"ü şışelemek. mo-
dasını lanse etmek. bir kampanya başlat-
mak ola ki yapılabilecek en doğru iştir.
Kitapta KDV'nin yüzde 15'e çıkanlmasma Edebiyatçılar Derneği ve yaymevlerinden tepki
RP-DYP koalisyonu 'kitapsız bir Türkiye' istiyor
Kültür Semsi- Edebiyatçılar Derneği. kitapta
KDY'nin yüzde 15'e çıkanlmasını şiddetle kınaya-
rak, bu uygulamanın ardında 'ekonomik sansür' an-
layışının yattığını belirtti.
Konuyİa ilgili olarak Yürütme Kurulu tarafından
yapılan basın açıklamasında: RP-DYP hükümetinin
kültür düşmanlıklannrn bir eseri olarak kitapta yüz-
de 8 olan KDY oranını. yüzde 15'e çıkarmak istemek-
le. uvguladıklan kültürsüzleşmepolitikalarının sonu-
cu olarak her yıl azalan okur sayısını tamamen azalt-
mak. yok etmek amacında olduklan belirtildi.
Kitaplann satış oranlannı düşünce, kıtap basımla-
rının da azalacağına. yazarlann kıtaplannı yayınla-
tamaz hale gelecekleri'ne değinilerek. RP-DYP hükü-
metinin henüz açıkca söylemekten çekinse de gerçek
hedefinin 'kitapsız bir Türkiye' olduğu \ urgulandı.
Yapılan açıklamada şu görüşlere yer venldi:
"Yönetenlerin, kendileri için'Dıkensiz gül bahçe-
si' yaratma ö/lemleri hep olmuştur. Kültürel biriki-
mi. zenginliği olmavan. tek değer olarak 'para'yı gö-
ren anlayışın politikada egemen otnıası-
Dikensiz gül
bahçesi' özlemiyle bütünleşince. kültür düşmanı po-
litikalar ortaya çıkmaktadır. Son RP-D\'P koalisyo-
nu ile, yöneticilerde zaten \ar olan 'düşünen' değil,
dogmaİara esir Ortaçağ toplumu yaratma arzusu da
biri\iceöneçıkmıştır.Onlar. kendi keselerini altın-
la doldurmak \e çiftlik alanlarını arttırmak için
uğraşıyorlar. o kadar. Bütün bunları yaparken
halkın gözünü kolayca bağlayabilmek, belleksiz,
her şeye e\ et' diyen bir toplum yaratmak için de en
başta kültürü, aydınlanmayı düşnıan bellemektedir-
ler."
Hükümetın kültür düşmanı politikalarını. uygula-
malannı, kitapta KDV'nin yüzde 15'e çıkarılması
şiddetle kınayan Edebiyatçılar Derneği Yürütme Ku-
rulu, "Bilmeİerini istiyoruz ki. Türkiye'yi kitapsızlaş-
tıramayacakiar! Bi/ler. bu ülkenin şaûieri.yazarlaru
gerektiğinde kitaplanmızı ilkel y öntemlerie çoğaltıp,
MikakJarda dağıtmavı da biliriz
1
* dedi.
Yayınevleride KDV'nin yüzde 15'eçıkarılmasına
karşı. Afa Yayınlan sahibi ve Yayıncılar Birliği Baş-
kanı Aül Ant tüm dünyada olduğu gibi KDVv
nin sı-
fırlanması gerektiğini belirterek, "Devletten birikmiş
KDV alacaklanmız varken, oranlann arttınlması
doğru değil. Kitap fiyatlarının KDV nedeniyle art-
ması okuyucuy u ve bizi iyi >önde etkilemiyor. Kinıse-
nin mağdur durutna düşmemesi için devİet yayıncı-
lann biriken KDN alacaklannı diğer vergilerinden
mahsup etmelidir" dedi. Varlık Yayınlan'ndan Filiz
Nayır ideal olanın KDV alınmaması gerektiğini be-
lirtti.
KDV uygulanacaksa oranlann sık sık değiştiril-
memesini isteyen Nayır. yayıne\ ı olarak KDV konu-
sunda her zaman alacaklı olduklarına ancak bu para-
nın da ödenmediğine değindi.
Parantez 'S'ayınlan'ndan MetinCelal ıse. "Gümrük
Biriiği'ne girdıysek, tüm üye üikelerinde uygulanan
KD\ düzenlemelerinin bizde de uvgulanması gere-
kir. Bu da KDV oranının sıfırlanması ve var olan KDV
alacaklanmızın da gelir \ergisi gibi >a\ıncılann yü-
kümlü olduğu vergilere mahsup edilmesi demekn'r"
dedi.
Gan Yayınevi'nden tlknurÖzdemir. KDV oranla-
rına uygulanacak zammın kitap satışlannı düşürece-
ğinden endişe duyuklannı ve bu konuda ilk planda
Yayıncılar Birliği'nin tüm yayınev leri adına tepki ver-
mesi gerektiğini vurguladı.
Inkılap Yayınevi'nden AJto Baklacıoğlu da. KDV
zammının zaten az olan kitap satışını daha da düşü-
recegini söyledı. Cep Yayınlan'ndan Osman De-
niztekin . kitaba gelen KDV zammıyla ilgili olarak
iki noktanın altını çizdi: "Oranın yüksekolması du-
rumunda, özellikle öğrenci kesinıi için korsan ki-
tap satışlarında artış olacaktır.Düşük olması du-
rumunda ise bütün sektörün devletten alacakla-
rının mahsup edilmesi gerekir."
YAZIODASI
SELİM İLERİ
Yadsınmış Romanlar
Günlerdir Peride Celal okuyorum. Oğlak Yayıne-
vi, Peride Celal'e Armağan adlı bir kitap yayımlaya-
cak. Seçkin yazarlarımızın incelemelerinin. kişisel ta-
nıklıkların yanı sıra, ben de değerli rornancının eser-
lerinden küçük bir seçki hazırjamaya çalışıyorum.
Peride Celal'le söyleştik. Oç Kadın'a (1954) ula-
şıncaya kadar yazdığı romanlan yadsıyor.
Yadsıyor, dememeliyim belki de. Gerçi yazımın
başlığı "Yadsınmış Romanlar" ama, Peride Celal,
Sönen Alev'den (1939), sonra, o çizgideki romanla-
rından konuşmak bile istemiyor, o romanlannı anıl-
maya değer bulmuyor. Yadsımak değil, edebiyat dı-
şı saymak...
Gerçekten öyle mi?
Raşit Çavaş'la Tunay Aydın bu usta yazarımız
için bir bibliyografya hazırladılar. Bibliyografya şim-
di önümde duruyor. 1935-1995 arası otuz iki sayfa-
ya ancak sığmış. Raşit Çavaş daha eksikler olduğu-
nu söylüyor.
Öyküler, romanlar, tefrika halinde kalmış roman-
lar, uzunöyküer, çeviriler, uyarlamalar. yazılar... Ina-
nılmaz ve neredeyse gizli tutulmuş bir çalışkanlık!
Peride Celal'in ilk öyküsü "Ak Kızın Hikâyesi" 27
Kasım 1935 tarihli Yedigün dergisınde çıkmış. Se-
dat Simavi, Peride Celal'i keşfeden, yayımlanmaya
değer bulan editör. Sonra Tan gazetesindeki öykü-
ler, arka arkaya, hemen her gün bir öykü!
Tan'dan sonra Son Posta ve Cumhuriyet gazete-
lerinde sürüyor bu öyküler. Peride Celal'in Cumhu-
riyet'e büyük emeği geçmiş. Şimdiye kadar kitap
olarak yayımlamadığı, yayımlamak istemediği Rüya-
larEvi, Sahildeki Ceset, Karanlık Oda gibi romanla-
rı da Cumhuriyet'in tefrika romandan caymadığı sa-
yılarında duruyor.
Peride Celal, gazetelerdeki öykülerini "magazin
öyküsü" diye sıfatlandırıyor. Yüzlerce öykü. Ister ma-
gazin öyküsü olsun, ister olmasın, her birinin kalem
bilediği nasıl görmezden gelinir?
Burada hemen şunu da söylemek istiyorum:
1930'ların, 40'lann, hatta 50'lerin gazeteleri her gün
bir öykü sunarak, okurun öykü sanatıyla içli dışh ol-
masını sağlamışlar. Edebıyatımız o süreçte bir öykü
bereketi yaşamış. Keşke yeniden aynı tutuma dönül-
se...
Azıcık avuntu^.
Söyleşimizde şöyle diyor Peride Celal:
"Hadi canım siz de... Seneler öncesinin karalama-
ları... Bir tanesini okuyayım dedim, elime aldım, iki
sayfa sonra bıraktım."
Ben bırakmadım. Nice zaman sonra yine Sönen
AJev'i okuyorum. Yazarının söylediği gibi bir "pem-
beroman" Sönen Alev. On dokuz. yirmi yaşında bir
genç kızın öyküsünü yine yirmilennde bir yazar ka-
leme almış.
Sönen Alev, hayalleriyle kupkuru dünyamıza azı-
cık avuntu getirmış. Elbette başka özellikleri var:
Peride Celal, daha o yıllarda, bir "öyküleme" us-
tası. Tahkiye sanatını gerçekten anıimaya değer bir
yeteneğin süzgecinden geçiriyor. Pembe roman de-
diğimiz tarzın çok da önemsemediği ince ruh çö-
zümlemelerine yer veriyor. Üstelik, 1930'lar için ter-
temiz bir Türçeyle.
Çumhuriyet'te tefrika edilmiş Yaz Yağfnuru'nda
da (kitap olarak yayımlanışı 1940) aynı yazınsal kay-
gı sürüp gider. Aşkın Doğuşu'nda da (1944)... Belki
de bütünüyle kendine özgü bir popüler roman dizi-
si. Ama eleştiımenler ciddiyetle eleştirmemiş.
Maddi sorunlara göğüs gerebilmek amacıyla ya-
zılmış bu romanlar bence Dar Vb/'la (1949) sona eri-
yor. Peride Celal, Dar Yol'la birlikte onca emeğinin,
birikiminin kılavuzluğunda asıl "Peride Celal Roma-
n/"nayöneliyor.
Defalarca okuduğum romanları söz konusu. Unu-
tulmayacak öyküler söz konusu. Küçük, sayfaları kı-
sıtlı seçkiye hangilerini seçeceğime bir türlü karar ve-
remiyorum.
Edebiyatımızın en verimli yazarlarından biriyle kar-
şı karşıya olduğumun bilincindeyim. O yüzlerce öy-
küye ulaşmadan böylesi bir seçkiyi göze almam,
düpedüz haksızlık.
Yazarın kendisine gelince, yıllardan beri tanıyo-
rum, yazı masası başında sessizce çalışıyor. yalnız-
ca alçakgönüllülüğü önemsiyor.
Benzerine çok az rastlanılacak bir serüven...
Adalet Ağao^iu'nıın
düzeliyor
Kültür Servisi- Geçen perşembe günü bir ameliyat ge-
çiren Adalet Ağaoğlu'nun tedavısi yoğun bakımda sürü-
yor. Doktorlannın Ağaoğlu'nun yoğun bakımdan çıkıp.
özel odada kalmasına izin vermesine karşın. eşi Halim
Ağaoğlu. Adalet Hanım'ın bir süre daha dinlenip topar-
lanması için yoğun bakımda kalmasını istedi. Eşinin per-
şembe gününe kadar ziyaretçi kabul edip. fotoğraf çek-
tirmesini istemeyen Halim
Ağaoğlu. "Yoğun bakımda
ben bile Adalet'i az görebili-
yorum ama onun ve diğer
hastalann sağüğı için biraz
sabırlı olmahya" dedi.
Kendisiyle ilgili
yazılarıbkuNor
Adalet Ağaoğlu'nun ba-
cağı geçen hafta geçirdiği
ameliyat sırasında yapay de-
ri ile kapatılmıştı. Yaklaşık
iki hafta içinde asıl "grafla-
ma' ile bacağı kapatılacak
olan Ağaoğlu'nun bacağın-
daki 'fixatör'ü de altı ay ka-
dar taşıması gerekiyor.
Ameliyattan sonra sağlığı beklendiği gibi gelişen yaza-
nn üç hafta içinde hastaneden çıkması bekleniyor.
Adalet Ağaoğlu'nun bilinci de hızla yerine gelirken
doktorlan yazann kendisiyle ilgili yazılan okumasına
artık izin veriyorlar. Çe\resindeki hastalann durumun-
dan fazla etkilenmemesi içın yoğun bakımda ses \e
görüntü geçirmeyen özel bir bölümde kalan yazanmız
perşembe gününe dek eşinin kendisi için biriktırdiği
yazılan okuyarak oyalanacak ve dinlenecek.
POLlTlKAdLAR! Dünya 15 yıllık zorunlu
TEMEL EGİTİM'e geçerken.
çocuklanmızın ÖDÜNSÜZ^- KOŞULSUZ 8
yıllık TEMEL EĞİTİM görmelerini siyasal
pazarlığa dönüştürmeyiniz! Cahil ve işsiz. 2.
sınıf insanlar olmalannın günahını
üstlenmeyiniz.
ÇYDD