Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6AĞUSTOS1996SALI
12 DIZIYAZI
Hürriyet Gazetesi Promosyon Müdürü Yalçın Balcı promosyonun tiraj artırdığını söyledi
Ürünü alırken gazeteyi de okuyorlar
Kupürden Kuponâ
Basından Medyaya
LEYLA TAVŞANOĞLU
- Promosyon kampanyalarının tamtım
aracı olurak buşlamışken daha sonra
satıs amactna dönüstüğü yolunda
yaygııı elestiriler var. Hatta,
promosyonun yayının önüne geçtiği
konıısundu elestiriler ağırlastırtlıyor.
Siz bu konuda ne diyorsunuz?
BALCI- Ha>ır, ben promosyonun
yayının önüne geçtiğine inanmıyorum.
Ama bir miktar abartılmış olabilir. Ben
Hiirmet grubuna geçeli daha iki yıl
olmadı. Hatırlayacaksınız. bundan üç-
dört yıl önce büyük gazeteler arasında
ansikiopedi çekişmesi yaşanmıştı. Buna
ansiklopedi savaşları denmişti. Hatta
vurtdışında bile duyulmuştu.
O. çok önemli bir promosyon
kampaııvasısdı. En son kampanyalarda
ise bir şekilde bileşik kupon keşfedildi.
Aklınıza gelebilecek mutfak ve sofra
eşvaları. gazetevle birlikte kupon
karşılığı \enlebılır duruma geldi.
Ansiklopedi \erildigi dönemlerde de benzer
oia>lar\aşanmıştı. ama belki ogünkü koşullar
daha farklıvdı.
1993 >ılıııda Türkive ekonomik açıdan da çok iyi
bir noktadavdı. Ansiklopedi promosvonu tirajlan
önemli ölçüde etkilemişti. Yanlış hatırlamıyorsam
Millışct gazetesi altı ay kadar günde bir nıilyon
200 bin sattı. Bu kampanvavı Sabah başlatmıştı.
Fakat üriinün gerek fiziksel yapısı itibanyla.
gerekse de ıçeriği ıtıbarıvla daha müte\azı bir
üründü. Mıllıvet gazetesi ise, daha iyi kağıda
basilmış. daha güııeelleştirilmiş biransiklopediyi
okuvucuva Mindu. Bunları almaları için hiç
kimseni alnına silah dayanmadı. Bugün de aynı
şe\ söz konuMi. Hürriyet ise arada kaldı.
Ansiklopedi ışi bir buçuk >ıl kadar sürdü.
Mıllıyet gazetesi. bir buçuk yıl içinde 25-30
milvoıı arası ansiklopedi cildi dağıttı. O dönem
gazetelerin günlük tirajlan 6.5 milyona çıktı.
- Bu da sizce okuyucunun kültür ürünlerini çok
fazlu tenih ettiğinin bir göstergesi değil mi?
BALCI- Yükcek tırajlı üç gazete aynı türden bir
ürün verdiklerını du>urunca ola> büyüvorve
insanlar buna katılmak istivorlar. O ansiklopedi
daha ı\i>dı. öbürü kötüvdü. tartışmalanna.
yurtdışina gidip söz konusu bir ansiklopedinin
gerçekte var olmadığının ispatlanmasına rağmen
olav bir vcre oturdu. Tabii o tartışmalar hiç de hoş
değıldi.'
Bu promosyon kampanyalarında bir gerçek var.
Gazeteler olarak promosyon ürününü çok
miktarda aldığınız zaman fiyatlann çok uygun
olduğunu göriiyorsunuz. Ama bunların bir kısmı
vurtiçi. bir kısmı da yurtdışı kaynaklı.
- Peki dünyada başka hangi ülkede böylesine
çığırından çıkmıs bir promosyon kampanyası
var'.'
BALCI- Daha yeni ltalya"dan geldim. ttalyan
basınında da promosyon kampanyalan almış
başını gitmış.
- Peki. onlar da tencere. tava mı veriyorlar?
BALCI- Tencere ta\a kaba bir tabir.
- Ama tencere tava vermiyor musunuz?
YALÇIN BALCI
Boğaziçi Üniversitesi
işletmeçilik Bölümü
Mezunu. 1983'te
Yeni Asır gazetesinin
idari kadrosunda
çalışma yaşamına
başladı. Daha sonra
Sabah gazetesine
geçti. 1991'de
Sabah grubundan
ayrıldı. Bir süre
Milliyet gazetisinde
çalıştı. Aydın
Doğan'ın, Erol
Simavi'den Hürriyet
Grubu'nu satın
almasıyla 1994
eylülünde Hürriyet'e
geçti.
BALCI- Çanak çömlek de diyoruz. O da kaba
oluyor... Sonuçta. gazetenin yanında bir şey
veriyorsunuz. Promosyon olarak verdiğimiz cam
eşyayı dünyanın en büyüklerinden olan Fransız
Duran'ın Arcoroc'uydu. Bız dünvada en büvük
bir Japon fırın zincirinden sonra biz Hürriyet
olarak onlann ikinci büyük alıcısı olduk
- Başlangıçta şasırmadılar mı? Sizi otel zinciri
filanmı sandılar?
BALCI- Yok. öyle değil, ama başlangıçta işi pek
anlayamadılar. Anlavabilmeleri üç. dört günü
aldı. Bu türbü>ük çaplı operasyonlara pek alisik
değıller. Onlardan 25-30 milyon parti mal aldık.
Tebliğden sonra promosyon kampanvaları zaten
bunu yaşadı. Birtakım insanlar mağduroldu. bu
doğrudur. Ama mağdur edenlerın ıçınde Hürriyet
gazetesi vok. Tüketicinın korunması için alınacak
her türlü önlemın biz ^anındayız. Ocak ayı
başında bir tebliğ çıkmıştı. Ondan önce Sanavi
Bakanlığfnda bir toplantı vapıldı. Biz.
"Tüketicinin korunması için alınacak her türlü
önlemin \anında\iz~ dedik.
- Sanayi Bakunlığı'nın tebliği vepromosyona
karşı hazırlanan yasaya iki büyük grııp ortak bir
hareketyapmayı düşünüyor musunuz'-'
BALCI- Havır. Bunlara karşı ortak bir hareket ne
olabilir ki? Hukukçularımızla görüştük. Bu
tebliöin hukuka avkırı bir sürü maddesi var. Ama
Rromosyon olmadan da gazeteler para kazanabilir. Beş yıl
önce promosyon var mıydı? Ama gazeteler o gün de özgürdü,
bugün de özgürdür.
bir durgunluk dönemine girdi. Biz de promosyon
duyurulannı Hürriyet olarak durdurduk. Buna
rağmen satışlar gayet iyi.
- Sanayi Bakanlığı 'nın gazetelerin
promosyonuna karşı yayımladığı bu tebliği nasıl
karşıladınız?
BALCI- Bu iş açık bir şekilde oldu bittiye
getirilmiş. Akşam >atıp sabah kalkınca "Ben
tebliğçıkardım,oldu" gıbi bir ış. Çok kişisel.
basını bir noktaya kadar kontrol altında tutmayı
hedefliyor. Bunu yapmlan mümkün değil. tabii.
Bunu tüketiciyi koruma kisvesi altında
çıkanyorlar. Ama Türkiye'de tüketiciyi korumayı
amaçlayan bir takım yasalar var. onları
uygulasınlar önce.
Bu iş Akşam gazetesinin bir kampanyasi) la
ortaya çıktı. Durdurmava kalkarsanız. "Basına
sınırlama getirüiyor" diyecekler. Durdurmayınca
da bugünkü durum ortaya çıktı. Sonuçta Türkiye
bir günde hazırlanan bir tebliğ de bu kadar okır.
Bunun arkasındaki mantık bence şu: "Sen yaptın.
bugün de ben sana yapıyorum." Sopa sallama gıbi
bir şev. Bence bu vanlış.
- Peki, siz promosyonun çığırından çıktığını
kabııl etmiyor musunuz'' ı
BALCI- Promosşonla insanları gazete okumaya
alıştırmayı da hedetliyoruz. Bugün dergi tirajlan
ortada. Gazetelerı kendı hallerine bırakırsanız
aynı şey olacak. Hiç olmazsa insanlar ürünü
alırken gazeteyi de okuyorlar. Belki günün
birınde iyice gazete okuma alışkanlığını
edinecekler.
Çevrenızdeki insanlarla konuşuyorsunuz. Herkes
promosyona karşı. Ama ertesi gün herkes
gazetevi alıyor. Nasıl oluyor bu iş? Ben de onu
anlayamadım.
Yaptığınız işi güvenilir yaparsanız başanlı
olursunuz. Ama insanları bir kere. iki kere
yanıltabilirsiniz. Üçüncüsünde kimse
size inanmaz. Gü\ enılmez insan
damgasını vurur. Bu nedenle 500 bin
satarken 50 bine düşen gazeteler
olmuştur. Bugün Türkiye de üç tane
etkili gazete vardır. Bir de kendi ayrı
yeri olan Cumhunyet... Bu üç gazete
arasında zaman zaman değer yitirmeler,
ya da değer yükselmeleri olabilir.
Okuyucuyu sırf tiraj almak için
kandırdığınız zaman belli bir süre sonra
okuyucu size çok sert tepkisini
gösteriyor. Zaten Türkiye'de tüketici
artık eskiye göre daha bilinçli.
- Promosyon olmasa gazete fıyatları
kaça iner?
BALCI- Hürrriyet gazetesi üç gazete
içinde en çok sayfa adedine sahip
gazete. Bunu Sabah ve Milliyet izliyor.
Obür yanda da onaltı-yirmi sayfalık
gazeteler var.
Bu gazetelerin kullandığı teknoloji öbür
gazetelerle kıyaslanır gibi değil.
Promosyonlann belki bazılannın gazete
fiyatlannı arttırdığı söylenebilir.
Gazeteler bugün hane halkı geliriyle
ölçtüğünüz zaman Avrupa'ya göre
pahalı. Fakat gazeteyi üretmekte
kullanılan malzemenin tamamı ithal
ediliyor. Buna dö\ iz ödeniyor. Ama
satış fiyatlarımız Türk lırası üzerinden.
Fıyatları piyasa tayin eder. Şimdi
promosyonla insanlar gazeteleri bu
fiyatlardan alıyorlar. Ama promosyon
kesilince ne olur? Onu benim
sövleyebilmem mümkün değil. Bunu piyasa tayin
eder. Sonuçta bu bir arz-talep dengesi.
Ama gazetelerin bağımsız oimalan, parasal
açıdan hiçbir yere bağlı olmamalan için de para
kazanmalan lazım. Aksi halde bir takım yerlerin
borazanı olurlar.
- Sonuçta vardığımız nokta promosyon olmadan
gazetelerin para kazanmalan imkânı olmadığı
mı?
BALCI- Havır, promosyon olmadan da
gazetelerin para kazanabileceklerini tahmin
ederim. Beş yıl önce böyle promosyon var mıydı?
Ama gazeteler o gün de özgürdü. bugün de özgür.
1990'dan sonra basın Türkiye'de büyük bir
endüstri olmaya doğru gitti. Daha önce bu tür
rekabet de yoktu. Bugün evlere bakın. Herkes
birbirine hangi gazeteden ne aldığını hoş bir
biçimde göstenyor. Bu arada, "Bunu şurdan
aldım, ama kazıklandım" diyen de vardır. O
zaman. bir daha avnı hatavı yapmak istemiyor.
- İnsanlar birbirlerine, "Şu gazeteden şu ürünü
aldım " diyorlar da, "Şu gazetede şu haber, şu
yazıyı ne kadar iyiydi" diyen yok mu?
BALCI- Ne yazık kı okuma alışkanlığı çok az.
Bunun da çok kısa bir zamanda hızlı bir biçimde
değişmesi mümkün değil. Ama daha etkin belki
birtakım dağıtım kanallarıyla, daha etkin satış
kanallarıyla okumaya özendirme yapılabilir.
Promosyon da bir satış tekniğı. Satış için biraraç.
Ama dediğiniz gibi amaca gitme yoluna girmiştir.
Dozu artmıştır Ama sonuçta bir satış tekniğidir.
- Promosyona tepki olarak \teclis 'ten geçen yasa
değişikliğini nasıl karşalıdınız?
BALCI- Yangından mal kaçınr gibi yasa
çıkardılar. Bunu Anayasa Mahkemesi'nden
döndürmek için. bazı milletvekillerimiz derhal
harekete geçeceklerini söylediler. Meclis'tekı
tartışmalar sırasında da işin ciddiyeti iyice kaçtı.
Bunun amacı. hükümetin Türkiye"deki laik
basının daha az noktaya ulaşmasına yardım
etmektir.
Sürecek
GöRÜSı
Haziran 1996da HABITAT toplan-
tısına Türkiye ev sahipliği yaptı.
HABITAT, uluslararası tanımı ile bir
NGO (Non- Govemmental Organiza-
tıon). yant Türkiye'de Sivil Örgüt veya
Sivıl Toplum Örgütü, yahut gönüllü
kuruluş olarak da adlandınlan dernek
ve kulüplerin egemen demesek bile,
etkin oldukları bir topluluktur.
Yme. bir üyesi olmayı istediğimiz
Avrupa Topluluğu'nda da sivil örgüt-
lerin, başka bir deyişle gönüllü kuru-
luşların rolü büyüktür.
O kadar ki Avrupa Topluluğu'nu
oluşturma yolunda sağlanan ilerteme-
lerin ve varılan hedeflerin. NGO deni-
len gönüllü kuruluşların başarısı oldu-
ğunu söyleyebiliriz.
Amaçları ne olursa olsun, çağımız-
da, siyasi hedeflere ulaşmada ve ka-
muoyu yaratmada NGO denilen hü-
kümet dışı örgütlerin etkinliğı ve ba-
şarıiarı yadsınamaz.
Bilişim çağında bu etkinlikler daha
da güç kazanacaktır.
Bireylerin bir araya gelmeleri ve bir-
likte bir dernek. bir kulüp. bir vakıf ça-
tısı altında çalışabilmeleri, bir uygar-
lık kültürüdür. Böylelikle bireysel fikir,
yetenek ve potansiyel, topluma zara-
nndan başka bir işe yaramayan dedi-
kodu yerine. aykırı da olsa, süzülmüş
fikirlerin oluşturduğu yapıcı katkılara
Toplumda değer yargılarmm
oluşmasmda medyanın sorumluluğu
dönüşür.
Bir dernek, bir kulüp, bir vakıf çatı-
sı altında çalışmak. demokrasiler için
temel öğe olarak kabul etmemiz ge-
reken uzlaşma kültürünü gerektirir.
Bütün bu gönüllü kuruluşlara üye ol-
mak ve hizmet vermek özveri gerek-
tirir. Ana tüzük, içtüzük gibi kurallara
uymak bilincini yerleştirir. Toplum di-
namiklerini, bireysel çabalardan, ku-
rumsallaşmış sürekli, planlı dolayısıy-
la verimli ve güçlü organlara dönüş-
türür.
Gönüllü kuaıluşlar veya sivil toplum
örgütlerinde genellıkle kadın, erkek
farkı olmadığı için kişiler birbirlerine
içgüdülerinin dürtüleri ile bakmak ye-
rine, katılım ve kuruluşun amaçlarına
yönelik katkı ve ürettikleri hizmete gö-
re değerlendirerek kadın, erkek bir
arada hizmet edip, karşılıklı saygı ile
birlikte çalışabilmenin tablosunu ser-
gilerler.
Aslında bugün dünyada demokra-
silerin güçleri ve eriştikleri düzey, ül-
kelerin gönüllü kuruluşlannın sayısı ve
toplumdaki etkinlikleri ile orantılıdır.
Demokrasileri kök salmış, vatan-
daşlarının her türlü haklarına ve top-
luma sahıp çıktıkları ülkelerin vatan-
daşlarının gönüllü kuruluşlara üye ol-
ma kültürieri ile bu ülkelerdeki rejim-
lerin istikrarı ve sağlamlığı arasındaki
paralellik düşündürücü olmalıdır.
Gönüllü kuruluş üyesi olan Türk va-
tandaşlarının toplam ülke nüfusuna
oranı. Batı demokrasileri ile karşılaş-
tınldığında gördüğümüz büyük fark
önemli sosyo- politik anlamlar taşı-
maktadır.
Amacı, topluma hizmet ve dünya-
da bütün insanlann uluslann, ırklan ve
dinleri ne olursa olsun birbirlerine kar-
şı saygı. sevgı ve hoşgörü ile yaklaş-
malarına çalışmak olan, bir buçuk mil-
yona yaklaşan üye sayısı ile dünyanın
en güçlü NGO'su sayılabilecek ulus-
lararası Rotary'nin bile Türkiye'deki
üç bölgede üye sayısı henüz sekiz bi-
ni aşmamıştır.
Görülüyor ki Türk vatandaşlarını.
aslında iletişim. bilişim ve ulaşımdaki
teknolojik gelişmeler sayesinde dün-
yamızın küçüldüğünü ifadeeden, kü-
reselleşme çağında uluslararası N-
GO'lara üye olarak katılmalarını, bu
suretle dünya ile bütünleşerek politik,
kültürel ve ekonomik etkinliklerini or-
taya koymaya teşvik etmeliyiz.
Kısacası, Türkiye'de sivil toplum ör-
gütü veya gönüllü kuruluş dediğimiz
dernek, kulüp veya vakıflara üye ola-
rak katılmayı bir alışkanlık, bir kültür,
bir toplum terbiyesi olarak düşünme-
liyiz. Hal böyle iken özellikle TRT te-
levizyon ve radyo yayınlarında ve yi-
ne bazı gazete ve özel televızyon ka-
nalları üîkeye hizmeti dokunmuş bir
toplum hizmeti başarmış NGO, yani
sivil toplum örgütünün adını anmak-
tan kaçınmakta ve bir gönüllü kuruluş
olarak bahsedipgeçmektedir. Halbu-
ki, bir çıkar düşünmeksizin, özveri ile
bu gibi hükümet dışı kuruluşlara üye
olarak zamanlarını ve paralarını sarf
edenlerin bekledikleri hiçbir karşılık
olmasa da üyesi olmakla gurur duy-
duklan, dernek. kulüp veya vakfın adı-
nın anılmasından kaçınılması onları
üzer. Toplum dinamiğini sinerji yolu ile
güçlendirerek topluma, kamuya dola-
yısı ile ülkeye, hatta insanlığa hizmet
etmek için bir araya gelmeyi idrak
ederek başarmış yurttaşlarımızın üye-
si oldukları kuruluşların adlarını an-
mamanın bir anlamı, bir izahı olabilir
mi?
Bütün bu geriliğe rağmen, çok şü-
kür Türkiye değişiyor. Toplum doğru-
yu bularak örgütleniyor. Bunun en gü-
zel örneği üçüncü sektör kavramı ve
bilinci ile bir araya gelmek başırısıdır.
Üçüncü sektör, oy kaygısı olan po-
litikacılarla. terfi ve atama endişesi ta-
şıyan bürokratların oluşturduğu dev-
let ve kamu sektörü ile kazanç moti-
vasyonuna göre şartlanmış özel sek-
törün dışında, topluma hizmet dışın-
da bir amacı ve kaygısı olmayan va-
kıf ve derneklerın bıraraya gelmeleri-
nin adıdır. Gelin NGO, yani üçüncü
sektör çatısı altında toplayabileeği-
miz hükümet dışı kuruluşları oluşturan
dernek, kulüp ve vakıfları, ülkeye ha-
yırlı bir iş yaptıkları zaman adlarını
anarak alkışlayalım. Onlara verebile-
ceğimiz bu tek ödülle onları yücelte-
lim. Örgütlü, duyarlı, katılımcı bir top-
lum olalım.
Demokrasimizin ve ülkemizin buna
ihtiyacı var.
ILAN
T.Ç.
ANTALYA ÜÇLNCÜ ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Sayı: 1996 59
Davacı Canaıı Ka\a vekili A\
r
. Sinan Aklar'ın davalı
Hasan Ka\a hakkında açmış olduöu boşanma davasın-
da;
Taraflann beş yıl evli kaldıklannı, bu eviiliklerinin
kav ga ve münakaşalar nedeni ile sürdürülemeyeceği, da-
valıııın davacının ışinegiyimine her türlü davranışlanna
karşı çıktıgını. bu nedenle evlilik birliğinin temelınden
sarsıldığım beyanla boşanmaya ve mahkemenin takdir
edeceğı nafakanın kabulünekararverilmesini istemiş ve
dav a dılekçesi davalının belirtilen adresine tebliğe çıkar-
tılmış olup bila ıkmal ıade edilmiş. zabıtaca yaptınlan
araştırmada da da\alının adresi tespit edilememıştir. Da-
\a dtlekçesınin ve duruşma gününün tebliğine karar ve-
rilmıştır Antalya 3. Aslıye Hukuk Mahkemesi'nde
10.10.1996 günü saat 10.00'da hazır bulunmanız veya
kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz. aksi takdirde gı-
vabınızda karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 5.7.1996
Basın: 99858
İLAN
T.C.
TOKAT SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1992 528
Karar No: 1995 728
Davacılar Makbule Şamiloğlu ve arkadaşları
vekili Av. llhami Haykırtarafından davalılar
Bedriye Vardarlı \e arkadaşları alevhine mahke-
memize açılan ortaklığın satış \olu\la giderilme-
si davasının yapılan açık vargılaması sonunda:
D. Davalılardan Mustafa Durakbaşfnın C.
Başsavcıhğı vasıtasıyla adres tespiti istenmiş \e
adresinin meçhul olduğu bildirilmekle ilanen
tebliğine karar verilmekle, dava konusu Tokat
Karşıyaka mahallesi Ayvaklar mev kiinde pafta
42. ad'a 463, parsel 19'da kavıtlı 3337 m2. mik-
tarlı gayrimenkulün umum arasında satılmak su-
retiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiğin-
den, D. davalı Mustafa Durakbaşı'ya ilan tarihin-
den itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılaca-
eı ilanen tebliâ olunur.
Basın: 100525
İLAN
T.C.
AKSARAY 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1991 430
Karar No: 1996 316
Davacı Ümüş Kalkan vekili A\. Doğan Ko-
şar tarafından davalılar Fahrettin Gökkaya \ e arka-
daşları alevhine açılan tapu iptali ve tescil davası-
nın yapılan vargılaması sonunda:
Davanın subut bulmadığından reddine karar
verilmişve karar dav acnekili tarafından 11.7.1996
tarihinde temyiz edilmiş olup mahkeme karan ile
temyiz dilekçesi davalılar Mehmet Aktaş. H. Os-
man Çiftçi. Mustafa Altın, M. Emin Altan (Meh-
met Emin) ve Onal Çalışkan'ın tebligata sarih ad-
resleri bulunmadığından adreslerine tebliğ edile-
memis olmakla dav anın reddine dair karar ile tem-
\iz dilekçesinin tebliğ yerine kaim olmak üzere
ilanen tebliğ edilerek ilan tarihinden itibaren 15 gün
içinde yasal vollara baş\urabilecekleri ve temyize
cevap \erebilecekleri hususu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 100114
DUYURU
GAZİANTEP ASLİYE
2. HUKU^K
MAHKEMESİ'NDEN
Davacı Burhan Gürkan veki-
li tarafından dav alılar Fatih Tü-
tüncüler ve Galip Tütüncüler
alevhine mahkememıze açılan
tasarrufun iptali davasının ya-
pılan yargılaması sonunda
mahkememızce 2.7.1996 tari-
hinde 1995 328esas. 1996 492
No. ile Gazıantepin Akyol
Mahallesı'nde kaın kütük-
8291, Pafta: 18. Ada: 2614.
Parsel: 251 "de kayıtlı taşınmaz-
da davalı Fatıh Tütüncüler'e ait
561 1520 hissenin satış yetki-
sınin i.l.K.'nin 283. maddesine
göre davacı>a venlmesıne ka-
rar venlmıştır.
Kevfivet davalılardan Galip
Tütüncüler'ekararteblıği \eri-
ne kaıtn olmak üzere du\uru-
lur.
Basın: 101207
ANKARA NOTLAR1
MUSTAFA EKMEKÇt
Opmam Yakanın
Gözü KÖP Olsun!
Her yıl yaz gelince, orman yangınları başlıyor, basın-
da iki göz iki çeşme; ah vah etmekten başka elden bir
şey gelmiyor. Çocukluğumda dınlerdim; biri bir başka-
sına ayı diyecekse, öyle düpedüz ayı demez:
- Ormanı yakanın gözü kör olsun! der.
Orman yanınca ne olur? Dağdaki ayılar köye iner.
Yer yer ormanları PKK'nin yaktığı yazılıp çiziliyor.
Apo'nun, Türkiye'yi kendince çökertmek için ormanla-
nn yakılmasını, turızm bölgelerinde olay çıkarılmasını
istediği, sık sık ileri sürülüyor. Ben bunları usdışı şeyler
sayıyordum, yine öyle sayıyorum. Ama, Apo. yıllardan
beri, o denli kan döktü, o denli kıyıcı oldu ki artık hiçbir
şeye şaşmayacağım. Kürtlerle Apo'yu elbet ayırıyorum.
Apo, kendi soydaşlarının, Kürtlerin de yağısı (düşmanı).
PKK'liler, bu düşünceleri yeni edinmediler. isveç'te ya-
şayan dostum sağın (hekim) Naci Kutlay'ın "49'larDos-
yası" adlı biryapıtı yayımlanmıştı. Birkaç arkadaş, oku-
mak için aldıkları için, llhan llhan'atelefon edip yeni bi-
rini getirttim. "49'lar Dosyası", 1960 öncesinde çoğu-
nu tanıdığımız kişilerin "Kürtçülük" nedeniyle yargılan-
malarına ilişkin biryapıt. Güvenlik sorgulamaları, savcı-
lık ifadeleri, savunmalar, koca kitabı kaphyor. Yıllar ön-
cesinin sanıklan arasında kimler mi var? Bugün tanın-
mış olanlardan kimileri şöyle:
Ali Karahan, Naci Kutlay, Koco Elbistan, Medet
Serhat, Şahabettin Septioğlu, Yaşar Kaya, Ziya Acar,
Necati Siyahkan, Canip Yıldırım, Şerafettin Elçi, Nu-
rettin Yılmaz... Bunların çoğu, o yıllar birer öğrenciydi-
ler. Bugün yaşamayanlardan kimileri de şöyle:
Şevket Turan, Ziya Şerefhanoğlu, Sait Elçi, Sait
Kırmızıtoprak, Musa Anter...
Yazar, kitabını, basıma verdiği günlerde ölen Medet
Serhat'ın anısına adamış.
Atatürk Orman Çiftliği'nde bir piknikle başlayan -ço-
ğu çocukça- toplantıları, polis sıkı bir biçimde izler. Ses-
leri banda alır. bunlar radyoevinde denetimden geçirilir.
Kitaptan sadece. o zamanki Gülhane Saynevi'nde le-
vazım bnbaşısı olan Şevket Turan'ın çeşitli yerlerde
yaptığı konuşmalardan birkaç alıntı yapacağım. Şevket
Turan 1920 doğumlu. devlette bir binbaşı olarak çalışı-
yor. Bir toplantıdaki konuşmasında şöyle dediğı tutanak-
lara geçiyor
"... Ben hastaneye gidiyorum, ortalığı berbat ediyo-
rum. Kimse olmadığı zaman camı aşağıya sarkıtıyorvm.
Ufak bir şey ile bakarsın bir rüzgâr vurdu, paldır küldür
cam çerçeve gitti. Ben bunlara her gün beşer onar //-
ralık zarar vehyorum. Ama beni dinleyenler de o şekil-
de zarar verirse, bugün bunları iktisaden çökertmek,
mefluç etmek lazım. Fakat ben bir kişı olarak hareket-
te bulunursam, sonra nazahannı bana tevcih ederler,
ayağımı bağlarlar. Fakat bu şekılde heryerde başlanna
birer bela gelirse, bir felaket, yani orman yangını, ora-
ya bir ateş, orman yansın, köprülen çökert. Bir köprü
en aşağı 100.000 lira. Ben bunları yapabilirim, sabote
edebilirim. Bu saboteyı yaptın mı, bunlar iktisaden bır-
birlenni yerier ve mahvoluhar. Balıkesir'de bırkaç tane
orman yaktım. Biliyor musun Bursa yangını ne zarara
mal oldu? Bu şekilde bir hükümet devrilir, başka türlü
devrilmez. Onlar bizı ordu ile mahvederter, yüz sene be-
limizi doğrultamayız..."
Bir başka konuşmasında da yine "sabotaj"a değine-
rek, şöyle der Mardinli Şevket Turan:
"... Biz mernleketimıze yapılan bir tesisiyıkamayız. A-
ma Aydın'da yapılan birtesisi, bir barajı yıkabılihz. Mem-
leketimdeki bir mamureyi ben yıkamam. Izmır'deki bir
mamureyi yıkabilirim. Ya heykelım dikilecek, ya ağzıma
sıçılacak, ikisinden bin... (iddianame, s.8)
Şevket Turan, Kürtçülük konusuna da değinerek şöy-
le der:
"... Içimize yerleşmekte olan filiz halinde bir şey, bir
mevcudiyet vardır. Bu mevcudıyetın korunması hanç te-
sirlerle olabilir. Eğer onlar bizi desteklerierse ve bize
vereceklen talimat dahilınde biz hareket edersek, o za-
man neşvü nema bulmak (yeniden doğup büyümek)
mümkün olabilecek. Aksi halde bız yine dünya yüzün-
deyağımızla kavruhjp, küçüle küçüle mahvolurgideriz."
(İddianame: s.8)
Şevket Turan, savunması sırasında bu söylediklerini
inkâr eder. ancak mahkeme kabul etmez. Apo da Şev-
ket Turan gibi azılı bir Atatürk düşmanıdır.
Düşünüyorum, halkın parasıyla okumuş, Harp Oku-
lu'ndan çıkıp levazım binbaşılığına dek yükselmiş bir ki-
şi, "milliyetçilık", "ırkçılık" kaygısıyla, böyle davranırsa
haklı olur mu? Kürt de olsa. Türk de olsa değişmez. Bir
anlayışım var: Bu ülkede yaşayan hangi kökenden ge-
lirse gelsin, insanları ayıramam. Şovenlik yapamam. Şo-
venlik için kimseye de sövemem!
Taaa, yıllardan beri bu filmler seyredilip duruyor de-
mek.
• • •
Promosyon yasası Meclis'tengeçti, "promosyon"ça-
nak-çömlek basınında gözyaşları. Uzgöreçler seyredi-
lemez oldu. Promosyona olduğu gibi, şenatçı yönetime
de karşıyım elbet. Ama. "promosyon" maskaralığını dü-
zene sokmak istemekte, hangi iktidar olursa olsun hak-
lı sayılmaz mı? Bunu söyleyebilmek de gerçekçilik de-
ğil midir? "Promosyon" konusunda Cumhunyet tutarlı
davrandı. haklı çıktı. Promosyonu, "bugün bırakıyoruz,
yarın bırakıyoruz" diye halkı uyutanlar, güç durumda
kaldılar. "Basın özgürlüğü elden gidiyor" dışında söz bu-
lamadılar.
Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, yıllarca bu "pro-
mosyon" belasına karşı çıktık. Okurlar, kupon kesmek-
ten gazete okuyamaz oldu. Bu okurlara nasıl gazete ki-
tap okutabileceğiz? Promosyon Avrupa'da yasak, ne-
den Türkiye'de yasak olmasın? Türkiye dingonun ahırı
mı?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\
SOLDAN SAĞA:
1/ Açık turuncu
renk. 2/ Bir erke-
ğin nıkâhsız ola-
rak aldığı cariye...
Eski dilde yüz,
çehre. 3/ Yün at-
kı... Uluslararası
alanda karavoluy-
la yapılan mal ta-
şımacıhğınaveiş- "
te kullanılan kam-
vonaverilenad. 4/
Köpek... Savrul- 8
mak için hazırla- g
nan dövülmüş
ekin yığını. 5/Hay\anı a% -
cılığa alıştırma işi... Mek-
ke'de bir tepenin adı. 6/
Birbirinin aynı olan iki
şeydenherbın... Birişiye- 3
rine getirmek için \erilen 4
söz. 7/Evlenme. 8/Atlann
avaklanndagörülenvera-
hat yürümelerini engelle- "
yen hastalık. 9/ Tarımda 7
kullanılan azotlu gübre... 8
Hangi şey... Trabzon'un •
bir ilçesi.
YL KARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Gerıye doğru uçma özellığı de olan küçük bir kuş. 2/ Bı-
nıcılıkte atın bayağı vürüyüşen verılen ad... "Benı derdınle
yeter — ettın Yok mu ınsafın a zalım söv le" (Fıtnat Ha-
nım). 3/ Kükürtle demır bıleşımlerınden bin... İçine süt sa-
ğılankap.4/Bırel işıni gerçekleştırmek için özel olarak ya-
pılmıi} nesne... Bir çeşıttellıbürümcük. 5/Büyük zarar...Bir
ılimız. ^ Bir renk... Azık. 7/Bırvapınındamındaçevresı ve
üstü açık yer. 8/ Güney Anadolu'da vaşayan Türkmenler
arasında yavgın olan ve "karadüzen" de denilen tellı çal-
gı... Molıbdenın sınıgesı. 9/ 1 üıııöı... Cevıe, cıvar.