03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6AĞUSTOS1996SALI 12 DIZIYAZI Hürriyet Gazetesi Promosyon Müdürü Yalçın Balcı promosyonun tiraj artırdığını söyledi Ürünü alırken gazeteyi de okuyorlar Kupürden Kuponâ Basından Medyaya LEYLA TAVŞANOĞLU - Promosyon kampanyalarının tamtım aracı olurak buşlamışken daha sonra satıs amactna dönüstüğü yolunda yaygııı elestiriler var. Hatta, promosyonun yayının önüne geçtiği konıısundu elestiriler ağırlastırtlıyor. Siz bu konuda ne diyorsunuz? BALCI- Ha>ır, ben promosyonun yayının önüne geçtiğine inanmıyorum. Ama bir miktar abartılmış olabilir. Ben Hiirmet grubuna geçeli daha iki yıl olmadı. Hatırlayacaksınız. bundan üç- dört yıl önce büyük gazeteler arasında ansikiopedi çekişmesi yaşanmıştı. Buna ansiklopedi savaşları denmişti. Hatta vurtdışında bile duyulmuştu. O. çok önemli bir promosyon kampaııvasısdı. En son kampanyalarda ise bir şekilde bileşik kupon keşfedildi. Aklınıza gelebilecek mutfak ve sofra eşvaları. gazetevle birlikte kupon karşılığı \enlebılır duruma geldi. Ansiklopedi \erildigi dönemlerde de benzer oia>lar\aşanmıştı. ama belki ogünkü koşullar daha farklıvdı. 1993 >ılıııda Türkive ekonomik açıdan da çok iyi bir noktadavdı. Ansiklopedi promosvonu tirajlan önemli ölçüde etkilemişti. Yanlış hatırlamıyorsam Millışct gazetesi altı ay kadar günde bir nıilyon 200 bin sattı. Bu kampanvavı Sabah başlatmıştı. Fakat üriinün gerek fiziksel yapısı itibanyla. gerekse de ıçeriği ıtıbarıvla daha müte\azı bir üründü. Mıllıvet gazetesi ise, daha iyi kağıda basilmış. daha güııeelleştirilmiş biransiklopediyi okuvucuva Mindu. Bunları almaları için hiç kimseni alnına silah dayanmadı. Bugün de aynı şe\ söz konuMi. Hürriyet ise arada kaldı. Ansiklopedi ışi bir buçuk >ıl kadar sürdü. Mıllıyet gazetesi. bir buçuk yıl içinde 25-30 milvoıı arası ansiklopedi cildi dağıttı. O dönem gazetelerin günlük tirajlan 6.5 milyona çıktı. - Bu da sizce okuyucunun kültür ürünlerini çok fazlu tenih ettiğinin bir göstergesi değil mi? BALCI- Yükcek tırajlı üç gazete aynı türden bir ürün verdiklerını du>urunca ola> büyüvorve insanlar buna katılmak istivorlar. O ansiklopedi daha ı\i>dı. öbürü kötüvdü. tartışmalanna. yurtdışina gidip söz konusu bir ansiklopedinin gerçekte var olmadığının ispatlanmasına rağmen olav bir vcre oturdu. Tabii o tartışmalar hiç de hoş değıldi.' Bu promosyon kampanyalarında bir gerçek var. Gazeteler olarak promosyon ürününü çok miktarda aldığınız zaman fiyatlann çok uygun olduğunu göriiyorsunuz. Ama bunların bir kısmı vurtiçi. bir kısmı da yurtdışı kaynaklı. - Peki dünyada başka hangi ülkede böylesine çığırından çıkmıs bir promosyon kampanyası var'.' BALCI- Daha yeni ltalya"dan geldim. ttalyan basınında da promosyon kampanyalan almış başını gitmış. - Peki. onlar da tencere. tava mı veriyorlar? BALCI- Tencere ta\a kaba bir tabir. - Ama tencere tava vermiyor musunuz? YALÇIN BALCI Boğaziçi Üniversitesi işletmeçilik Bölümü Mezunu. 1983'te Yeni Asır gazetesinin idari kadrosunda çalışma yaşamına başladı. Daha sonra Sabah gazetesine geçti. 1991'de Sabah grubundan ayrıldı. Bir süre Milliyet gazetisinde çalıştı. Aydın Doğan'ın, Erol Simavi'den Hürriyet Grubu'nu satın almasıyla 1994 eylülünde Hürriyet'e geçti. BALCI- Çanak çömlek de diyoruz. O da kaba oluyor... Sonuçta. gazetenin yanında bir şey veriyorsunuz. Promosyon olarak verdiğimiz cam eşyayı dünyanın en büyüklerinden olan Fransız Duran'ın Arcoroc'uydu. Bız dünvada en büvük bir Japon fırın zincirinden sonra biz Hürriyet olarak onlann ikinci büyük alıcısı olduk - Başlangıçta şasırmadılar mı? Sizi otel zinciri filanmı sandılar? BALCI- Yok. öyle değil, ama başlangıçta işi pek anlayamadılar. Anlavabilmeleri üç. dört günü aldı. Bu türbü>ük çaplı operasyonlara pek alisik değıller. Onlardan 25-30 milyon parti mal aldık. Tebliğden sonra promosyon kampanvaları zaten bunu yaşadı. Birtakım insanlar mağduroldu. bu doğrudur. Ama mağdur edenlerın ıçınde Hürriyet gazetesi vok. Tüketicinın korunması için alınacak her türlü önlemın biz ^anındayız. Ocak ayı başında bir tebliğ çıkmıştı. Ondan önce Sanavi Bakanlığfnda bir toplantı vapıldı. Biz. "Tüketicinin korunması için alınacak her türlü önlemin \anında\iz~ dedik. - Sanayi Bakunlığı'nın tebliği vepromosyona karşı hazırlanan yasaya iki büyük grııp ortak bir hareketyapmayı düşünüyor musunuz'-' BALCI- Havır. Bunlara karşı ortak bir hareket ne olabilir ki? Hukukçularımızla görüştük. Bu tebliöin hukuka avkırı bir sürü maddesi var. Ama Rromosyon olmadan da gazeteler para kazanabilir. Beş yıl önce promosyon var mıydı? Ama gazeteler o gün de özgürdü, bugün de özgürdür. bir durgunluk dönemine girdi. Biz de promosyon duyurulannı Hürriyet olarak durdurduk. Buna rağmen satışlar gayet iyi. - Sanayi Bakanlığı 'nın gazetelerin promosyonuna karşı yayımladığı bu tebliği nasıl karşıladınız? BALCI- Bu iş açık bir şekilde oldu bittiye getirilmiş. Akşam >atıp sabah kalkınca "Ben tebliğçıkardım,oldu" gıbi bir ış. Çok kişisel. basını bir noktaya kadar kontrol altında tutmayı hedefliyor. Bunu yapmlan mümkün değil. tabii. Bunu tüketiciyi koruma kisvesi altında çıkanyorlar. Ama Türkiye'de tüketiciyi korumayı amaçlayan bir takım yasalar var. onları uygulasınlar önce. Bu iş Akşam gazetesinin bir kampanyasi) la ortaya çıktı. Durdurmava kalkarsanız. "Basına sınırlama getirüiyor" diyecekler. Durdurmayınca da bugünkü durum ortaya çıktı. Sonuçta Türkiye bir günde hazırlanan bir tebliğ de bu kadar okır. Bunun arkasındaki mantık bence şu: "Sen yaptın. bugün de ben sana yapıyorum." Sopa sallama gıbi bir şev. Bence bu vanlış. - Peki, siz promosyonun çığırından çıktığını kabııl etmiyor musunuz'' ı BALCI- Promosşonla insanları gazete okumaya alıştırmayı da hedetliyoruz. Bugün dergi tirajlan ortada. Gazetelerı kendı hallerine bırakırsanız aynı şey olacak. Hiç olmazsa insanlar ürünü alırken gazeteyi de okuyorlar. Belki günün birınde iyice gazete okuma alışkanlığını edinecekler. Çevrenızdeki insanlarla konuşuyorsunuz. Herkes promosyona karşı. Ama ertesi gün herkes gazetevi alıyor. Nasıl oluyor bu iş? Ben de onu anlayamadım. Yaptığınız işi güvenilir yaparsanız başanlı olursunuz. Ama insanları bir kere. iki kere yanıltabilirsiniz. Üçüncüsünde kimse size inanmaz. Gü\ enılmez insan damgasını vurur. Bu nedenle 500 bin satarken 50 bine düşen gazeteler olmuştur. Bugün Türkiye de üç tane etkili gazete vardır. Bir de kendi ayrı yeri olan Cumhunyet... Bu üç gazete arasında zaman zaman değer yitirmeler, ya da değer yükselmeleri olabilir. Okuyucuyu sırf tiraj almak için kandırdığınız zaman belli bir süre sonra okuyucu size çok sert tepkisini gösteriyor. Zaten Türkiye'de tüketici artık eskiye göre daha bilinçli. - Promosyon olmasa gazete fıyatları kaça iner? BALCI- Hürrriyet gazetesi üç gazete içinde en çok sayfa adedine sahip gazete. Bunu Sabah ve Milliyet izliyor. Obür yanda da onaltı-yirmi sayfalık gazeteler var. Bu gazetelerin kullandığı teknoloji öbür gazetelerle kıyaslanır gibi değil. Promosyonlann belki bazılannın gazete fiyatlannı arttırdığı söylenebilir. Gazeteler bugün hane halkı geliriyle ölçtüğünüz zaman Avrupa'ya göre pahalı. Fakat gazeteyi üretmekte kullanılan malzemenin tamamı ithal ediliyor. Buna dö\ iz ödeniyor. Ama satış fiyatlarımız Türk lırası üzerinden. Fıyatları piyasa tayin eder. Şimdi promosyonla insanlar gazeteleri bu fiyatlardan alıyorlar. Ama promosyon kesilince ne olur? Onu benim sövleyebilmem mümkün değil. Bunu piyasa tayin eder. Sonuçta bu bir arz-talep dengesi. Ama gazetelerin bağımsız oimalan, parasal açıdan hiçbir yere bağlı olmamalan için de para kazanmalan lazım. Aksi halde bir takım yerlerin borazanı olurlar. - Sonuçta vardığımız nokta promosyon olmadan gazetelerin para kazanmalan imkânı olmadığı mı? BALCI- Havır, promosyon olmadan da gazetelerin para kazanabileceklerini tahmin ederim. Beş yıl önce böyle promosyon var mıydı? Ama gazeteler o gün de özgürdü. bugün de özgür. 1990'dan sonra basın Türkiye'de büyük bir endüstri olmaya doğru gitti. Daha önce bu tür rekabet de yoktu. Bugün evlere bakın. Herkes birbirine hangi gazeteden ne aldığını hoş bir biçimde göstenyor. Bu arada, "Bunu şurdan aldım, ama kazıklandım" diyen de vardır. O zaman. bir daha avnı hatavı yapmak istemiyor. - İnsanlar birbirlerine, "Şu gazeteden şu ürünü aldım " diyorlar da, "Şu gazetede şu haber, şu yazıyı ne kadar iyiydi" diyen yok mu? BALCI- Ne yazık kı okuma alışkanlığı çok az. Bunun da çok kısa bir zamanda hızlı bir biçimde değişmesi mümkün değil. Ama daha etkin belki birtakım dağıtım kanallarıyla, daha etkin satış kanallarıyla okumaya özendirme yapılabilir. Promosyon da bir satış tekniğı. Satış için biraraç. Ama dediğiniz gibi amaca gitme yoluna girmiştir. Dozu artmıştır Ama sonuçta bir satış tekniğidir. - Promosyona tepki olarak \teclis 'ten geçen yasa değişikliğini nasıl karşalıdınız? BALCI- Yangından mal kaçınr gibi yasa çıkardılar. Bunu Anayasa Mahkemesi'nden döndürmek için. bazı milletvekillerimiz derhal harekete geçeceklerini söylediler. Meclis'tekı tartışmalar sırasında da işin ciddiyeti iyice kaçtı. Bunun amacı. hükümetin Türkiye"deki laik basının daha az noktaya ulaşmasına yardım etmektir. Sürecek GöRÜSı Haziran 1996da HABITAT toplan- tısına Türkiye ev sahipliği yaptı. HABITAT, uluslararası tanımı ile bir NGO (Non- Govemmental Organiza- tıon). yant Türkiye'de Sivil Örgüt veya Sivıl Toplum Örgütü, yahut gönüllü kuruluş olarak da adlandınlan dernek ve kulüplerin egemen demesek bile, etkin oldukları bir topluluktur. Yme. bir üyesi olmayı istediğimiz Avrupa Topluluğu'nda da sivil örgüt- lerin, başka bir deyişle gönüllü kuru- luşların rolü büyüktür. O kadar ki Avrupa Topluluğu'nu oluşturma yolunda sağlanan ilerteme- lerin ve varılan hedeflerin. NGO deni- len gönüllü kuruluşların başarısı oldu- ğunu söyleyebiliriz. Amaçları ne olursa olsun, çağımız- da, siyasi hedeflere ulaşmada ve ka- muoyu yaratmada NGO denilen hü- kümet dışı örgütlerin etkinliğı ve ba- şarıiarı yadsınamaz. Bilişim çağında bu etkinlikler daha da güç kazanacaktır. Bireylerin bir araya gelmeleri ve bir- likte bir dernek. bir kulüp. bir vakıf ça- tısı altında çalışabilmeleri, bir uygar- lık kültürüdür. Böylelikle bireysel fikir, yetenek ve potansiyel, topluma zara- nndan başka bir işe yaramayan dedi- kodu yerine. aykırı da olsa, süzülmüş fikirlerin oluşturduğu yapıcı katkılara Toplumda değer yargılarmm oluşmasmda medyanın sorumluluğu dönüşür. Bir dernek, bir kulüp, bir vakıf çatı- sı altında çalışmak. demokrasiler için temel öğe olarak kabul etmemiz ge- reken uzlaşma kültürünü gerektirir. Bütün bu gönüllü kuruluşlara üye ol- mak ve hizmet vermek özveri gerek- tirir. Ana tüzük, içtüzük gibi kurallara uymak bilincini yerleştirir. Toplum di- namiklerini, bireysel çabalardan, ku- rumsallaşmış sürekli, planlı dolayısıy- la verimli ve güçlü organlara dönüş- türür. Gönüllü kuaıluşlar veya sivil toplum örgütlerinde genellıkle kadın, erkek farkı olmadığı için kişiler birbirlerine içgüdülerinin dürtüleri ile bakmak ye- rine, katılım ve kuruluşun amaçlarına yönelik katkı ve ürettikleri hizmete gö- re değerlendirerek kadın, erkek bir arada hizmet edip, karşılıklı saygı ile birlikte çalışabilmenin tablosunu ser- gilerler. Aslında bugün dünyada demokra- silerin güçleri ve eriştikleri düzey, ül- kelerin gönüllü kuruluşlannın sayısı ve toplumdaki etkinlikleri ile orantılıdır. Demokrasileri kök salmış, vatan- daşlarının her türlü haklarına ve top- luma sahıp çıktıkları ülkelerin vatan- daşlarının gönüllü kuruluşlara üye ol- ma kültürieri ile bu ülkelerdeki rejim- lerin istikrarı ve sağlamlığı arasındaki paralellik düşündürücü olmalıdır. Gönüllü kuruluş üyesi olan Türk va- tandaşlarının toplam ülke nüfusuna oranı. Batı demokrasileri ile karşılaş- tınldığında gördüğümüz büyük fark önemli sosyo- politik anlamlar taşı- maktadır. Amacı, topluma hizmet ve dünya- da bütün insanlann uluslann, ırklan ve dinleri ne olursa olsun birbirlerine kar- şı saygı. sevgı ve hoşgörü ile yaklaş- malarına çalışmak olan, bir buçuk mil- yona yaklaşan üye sayısı ile dünyanın en güçlü NGO'su sayılabilecek ulus- lararası Rotary'nin bile Türkiye'deki üç bölgede üye sayısı henüz sekiz bi- ni aşmamıştır. Görülüyor ki Türk vatandaşlarını. aslında iletişim. bilişim ve ulaşımdaki teknolojik gelişmeler sayesinde dün- yamızın küçüldüğünü ifadeeden, kü- reselleşme çağında uluslararası N- GO'lara üye olarak katılmalarını, bu suretle dünya ile bütünleşerek politik, kültürel ve ekonomik etkinliklerini or- taya koymaya teşvik etmeliyiz. Kısacası, Türkiye'de sivil toplum ör- gütü veya gönüllü kuruluş dediğimiz dernek, kulüp veya vakıflara üye ola- rak katılmayı bir alışkanlık, bir kültür, bir toplum terbiyesi olarak düşünme- liyiz. Hal böyle iken özellikle TRT te- levizyon ve radyo yayınlarında ve yi- ne bazı gazete ve özel televızyon ka- nalları üîkeye hizmeti dokunmuş bir toplum hizmeti başarmış NGO, yani sivil toplum örgütünün adını anmak- tan kaçınmakta ve bir gönüllü kuruluş olarak bahsedipgeçmektedir. Halbu- ki, bir çıkar düşünmeksizin, özveri ile bu gibi hükümet dışı kuruluşlara üye olarak zamanlarını ve paralarını sarf edenlerin bekledikleri hiçbir karşılık olmasa da üyesi olmakla gurur duy- duklan, dernek. kulüp veya vakfın adı- nın anılmasından kaçınılması onları üzer. Toplum dinamiğini sinerji yolu ile güçlendirerek topluma, kamuya dola- yısı ile ülkeye, hatta insanlığa hizmet etmek için bir araya gelmeyi idrak ederek başarmış yurttaşlarımızın üye- si oldukları kuruluşların adlarını an- mamanın bir anlamı, bir izahı olabilir mi? Bütün bu geriliğe rağmen, çok şü- kür Türkiye değişiyor. Toplum doğru- yu bularak örgütleniyor. Bunun en gü- zel örneği üçüncü sektör kavramı ve bilinci ile bir araya gelmek başırısıdır. Üçüncü sektör, oy kaygısı olan po- litikacılarla. terfi ve atama endişesi ta- şıyan bürokratların oluşturduğu dev- let ve kamu sektörü ile kazanç moti- vasyonuna göre şartlanmış özel sek- törün dışında, topluma hizmet dışın- da bir amacı ve kaygısı olmayan va- kıf ve derneklerın bıraraya gelmeleri- nin adıdır. Gelin NGO, yani üçüncü sektör çatısı altında toplayabileeği- miz hükümet dışı kuruluşları oluşturan dernek, kulüp ve vakıfları, ülkeye ha- yırlı bir iş yaptıkları zaman adlarını anarak alkışlayalım. Onlara verebile- ceğimiz bu tek ödülle onları yücelte- lim. Örgütlü, duyarlı, katılımcı bir top- lum olalım. Demokrasimizin ve ülkemizin buna ihtiyacı var. ILAN T.Ç. ANTALYA ÜÇLNCÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1996 59 Davacı Canaıı Ka\a vekili A\ r . Sinan Aklar'ın davalı Hasan Ka\a hakkında açmış olduöu boşanma davasın- da; Taraflann beş yıl evli kaldıklannı, bu eviiliklerinin kav ga ve münakaşalar nedeni ile sürdürülemeyeceği, da- valıııın davacının ışinegiyimine her türlü davranışlanna karşı çıktıgını. bu nedenle evlilik birliğinin temelınden sarsıldığım beyanla boşanmaya ve mahkemenin takdir edeceğı nafakanın kabulünekararverilmesini istemiş ve dav a dılekçesi davalının belirtilen adresine tebliğe çıkar- tılmış olup bila ıkmal ıade edilmiş. zabıtaca yaptınlan araştırmada da da\alının adresi tespit edilememıştir. Da- \a dtlekçesınin ve duruşma gününün tebliğine karar ve- rilmıştır Antalya 3. Aslıye Hukuk Mahkemesi'nde 10.10.1996 günü saat 10.00'da hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz. aksi takdirde gı- vabınızda karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 5.7.1996 Basın: 99858 İLAN T.C. TOKAT SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1992 528 Karar No: 1995 728 Davacılar Makbule Şamiloğlu ve arkadaşları vekili Av. llhami Haykırtarafından davalılar Bedriye Vardarlı \e arkadaşları alevhine mahke- memize açılan ortaklığın satış \olu\la giderilme- si davasının yapılan açık vargılaması sonunda: D. Davalılardan Mustafa Durakbaşfnın C. Başsavcıhğı vasıtasıyla adres tespiti istenmiş \e adresinin meçhul olduğu bildirilmekle ilanen tebliğine karar verilmekle, dava konusu Tokat Karşıyaka mahallesi Ayvaklar mev kiinde pafta 42. ad'a 463, parsel 19'da kavıtlı 3337 m2. mik- tarlı gayrimenkulün umum arasında satılmak su- retiyle ortaklığın giderilmesine karar verildiğin- den, D. davalı Mustafa Durakbaşı'ya ilan tarihin- den itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılaca- eı ilanen tebliâ olunur. Basın: 100525 İLAN T.C. AKSARAY 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1991 430 Karar No: 1996 316 Davacı Ümüş Kalkan vekili A\. Doğan Ko- şar tarafından davalılar Fahrettin Gökkaya \ e arka- daşları alevhine açılan tapu iptali ve tescil davası- nın yapılan vargılaması sonunda: Davanın subut bulmadığından reddine karar verilmişve karar dav acnekili tarafından 11.7.1996 tarihinde temyiz edilmiş olup mahkeme karan ile temyiz dilekçesi davalılar Mehmet Aktaş. H. Os- man Çiftçi. Mustafa Altın, M. Emin Altan (Meh- met Emin) ve Onal Çalışkan'ın tebligata sarih ad- resleri bulunmadığından adreslerine tebliğ edile- memis olmakla dav anın reddine dair karar ile tem- \iz dilekçesinin tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ edilerek ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde yasal vollara baş\urabilecekleri ve temyize cevap \erebilecekleri hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 100114 DUYURU GAZİANTEP ASLİYE 2. HUKU^K MAHKEMESİ'NDEN Davacı Burhan Gürkan veki- li tarafından dav alılar Fatih Tü- tüncüler ve Galip Tütüncüler alevhine mahkememıze açılan tasarrufun iptali davasının ya- pılan yargılaması sonunda mahkememızce 2.7.1996 tari- hinde 1995 328esas. 1996 492 No. ile Gazıantepin Akyol Mahallesı'nde kaın kütük- 8291, Pafta: 18. Ada: 2614. Parsel: 251 "de kayıtlı taşınmaz- da davalı Fatıh Tütüncüler'e ait 561 1520 hissenin satış yetki- sınin i.l.K.'nin 283. maddesine göre davacı>a venlmesıne ka- rar venlmıştır. Kevfivet davalılardan Galip Tütüncüler'ekararteblıği \eri- ne kaıtn olmak üzere du\uru- lur. Basın: 101207 ANKARA NOTLAR1 MUSTAFA EKMEKÇt Opmam Yakanın Gözü KÖP Olsun! Her yıl yaz gelince, orman yangınları başlıyor, basın- da iki göz iki çeşme; ah vah etmekten başka elden bir şey gelmiyor. Çocukluğumda dınlerdim; biri bir başka- sına ayı diyecekse, öyle düpedüz ayı demez: - Ormanı yakanın gözü kör olsun! der. Orman yanınca ne olur? Dağdaki ayılar köye iner. Yer yer ormanları PKK'nin yaktığı yazılıp çiziliyor. Apo'nun, Türkiye'yi kendince çökertmek için ormanla- nn yakılmasını, turızm bölgelerinde olay çıkarılmasını istediği, sık sık ileri sürülüyor. Ben bunları usdışı şeyler sayıyordum, yine öyle sayıyorum. Ama, Apo. yıllardan beri, o denli kan döktü, o denli kıyıcı oldu ki artık hiçbir şeye şaşmayacağım. Kürtlerle Apo'yu elbet ayırıyorum. Apo, kendi soydaşlarının, Kürtlerin de yağısı (düşmanı). PKK'liler, bu düşünceleri yeni edinmediler. isveç'te ya- şayan dostum sağın (hekim) Naci Kutlay'ın "49'larDos- yası" adlı biryapıtı yayımlanmıştı. Birkaç arkadaş, oku- mak için aldıkları için, llhan llhan'atelefon edip yeni bi- rini getirttim. "49'lar Dosyası", 1960 öncesinde çoğu- nu tanıdığımız kişilerin "Kürtçülük" nedeniyle yargılan- malarına ilişkin biryapıt. Güvenlik sorgulamaları, savcı- lık ifadeleri, savunmalar, koca kitabı kaphyor. Yıllar ön- cesinin sanıklan arasında kimler mi var? Bugün tanın- mış olanlardan kimileri şöyle: Ali Karahan, Naci Kutlay, Koco Elbistan, Medet Serhat, Şahabettin Septioğlu, Yaşar Kaya, Ziya Acar, Necati Siyahkan, Canip Yıldırım, Şerafettin Elçi, Nu- rettin Yılmaz... Bunların çoğu, o yıllar birer öğrenciydi- ler. Bugün yaşamayanlardan kimileri de şöyle: Şevket Turan, Ziya Şerefhanoğlu, Sait Elçi, Sait Kırmızıtoprak, Musa Anter... Yazar, kitabını, basıma verdiği günlerde ölen Medet Serhat'ın anısına adamış. Atatürk Orman Çiftliği'nde bir piknikle başlayan -ço- ğu çocukça- toplantıları, polis sıkı bir biçimde izler. Ses- leri banda alır. bunlar radyoevinde denetimden geçirilir. Kitaptan sadece. o zamanki Gülhane Saynevi'nde le- vazım bnbaşısı olan Şevket Turan'ın çeşitli yerlerde yaptığı konuşmalardan birkaç alıntı yapacağım. Şevket Turan 1920 doğumlu. devlette bir binbaşı olarak çalışı- yor. Bir toplantıdaki konuşmasında şöyle dediğı tutanak- lara geçiyor "... Ben hastaneye gidiyorum, ortalığı berbat ediyo- rum. Kimse olmadığı zaman camı aşağıya sarkıtıyorvm. Ufak bir şey ile bakarsın bir rüzgâr vurdu, paldır küldür cam çerçeve gitti. Ben bunlara her gün beşer onar //- ralık zarar vehyorum. Ama beni dinleyenler de o şekil- de zarar verirse, bugün bunları iktisaden çökertmek, mefluç etmek lazım. Fakat ben bir kişı olarak hareket- te bulunursam, sonra nazahannı bana tevcih ederler, ayağımı bağlarlar. Fakat bu şekılde heryerde başlanna birer bela gelirse, bir felaket, yani orman yangını, ora- ya bir ateş, orman yansın, köprülen çökert. Bir köprü en aşağı 100.000 lira. Ben bunları yapabilirim, sabote edebilirim. Bu saboteyı yaptın mı, bunlar iktisaden bır- birlenni yerier ve mahvoluhar. Balıkesir'de bırkaç tane orman yaktım. Biliyor musun Bursa yangını ne zarara mal oldu? Bu şekilde bir hükümet devrilir, başka türlü devrilmez. Onlar bizı ordu ile mahvederter, yüz sene be- limizi doğrultamayız..." Bir başka konuşmasında da yine "sabotaj"a değine- rek, şöyle der Mardinli Şevket Turan: "... Biz mernleketimıze yapılan bir tesisiyıkamayız. A- ma Aydın'da yapılan birtesisi, bir barajı yıkabılihz. Mem- leketimdeki bir mamureyi ben yıkamam. Izmır'deki bir mamureyi yıkabilirim. Ya heykelım dikilecek, ya ağzıma sıçılacak, ikisinden bin... (iddianame, s.8) Şevket Turan, Kürtçülük konusuna da değinerek şöy- le der: "... Içimize yerleşmekte olan filiz halinde bir şey, bir mevcudiyet vardır. Bu mevcudıyetın korunması hanç te- sirlerle olabilir. Eğer onlar bizi desteklerierse ve bize vereceklen talimat dahilınde biz hareket edersek, o za- man neşvü nema bulmak (yeniden doğup büyümek) mümkün olabilecek. Aksi halde bız yine dünya yüzün- deyağımızla kavruhjp, küçüle küçüle mahvolurgideriz." (İddianame: s.8) Şevket Turan, savunması sırasında bu söylediklerini inkâr eder. ancak mahkeme kabul etmez. Apo da Şev- ket Turan gibi azılı bir Atatürk düşmanıdır. Düşünüyorum, halkın parasıyla okumuş, Harp Oku- lu'ndan çıkıp levazım binbaşılığına dek yükselmiş bir ki- şi, "milliyetçilık", "ırkçılık" kaygısıyla, böyle davranırsa haklı olur mu? Kürt de olsa. Türk de olsa değişmez. Bir anlayışım var: Bu ülkede yaşayan hangi kökenden ge- lirse gelsin, insanları ayıramam. Şovenlik yapamam. Şo- venlik için kimseye de sövemem! Taaa, yıllardan beri bu filmler seyredilip duruyor de- mek. • • • Promosyon yasası Meclis'tengeçti, "promosyon"ça- nak-çömlek basınında gözyaşları. Uzgöreçler seyredi- lemez oldu. Promosyona olduğu gibi, şenatçı yönetime de karşıyım elbet. Ama. "promosyon" maskaralığını dü- zene sokmak istemekte, hangi iktidar olursa olsun hak- lı sayılmaz mı? Bunu söyleyebilmek de gerçekçilik de- ğil midir? "Promosyon" konusunda Cumhunyet tutarlı davrandı. haklı çıktı. Promosyonu, "bugün bırakıyoruz, yarın bırakıyoruz" diye halkı uyutanlar, güç durumda kaldılar. "Basın özgürlüğü elden gidiyor" dışında söz bu- lamadılar. Çağdaş Gazeteciler Derneği olarak, yıllarca bu "pro- mosyon" belasına karşı çıktık. Okurlar, kupon kesmek- ten gazete okuyamaz oldu. Bu okurlara nasıl gazete ki- tap okutabileceğiz? Promosyon Avrupa'da yasak, ne- den Türkiye'de yasak olmasın? Türkiye dingonun ahırı mı? B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\ SOLDAN SAĞA: 1/ Açık turuncu renk. 2/ Bir erke- ğin nıkâhsız ola- rak aldığı cariye... Eski dilde yüz, çehre. 3/ Yün at- kı... Uluslararası alanda karavoluy- la yapılan mal ta- şımacıhğınaveiş- " te kullanılan kam- vonaverilenad. 4/ Köpek... Savrul- 8 mak için hazırla- g nan dövülmüş ekin yığını. 5/Hay\anı a% - cılığa alıştırma işi... Mek- ke'de bir tepenin adı. 6/ Birbirinin aynı olan iki şeydenherbın... Birişiye- 3 rine getirmek için \erilen 4 söz. 7/Evlenme. 8/Atlann avaklanndagörülenvera- hat yürümelerini engelle- " yen hastalık. 9/ Tarımda 7 kullanılan azotlu gübre... 8 Hangi şey... Trabzon'un • bir ilçesi. YL KARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gerıye doğru uçma özellığı de olan küçük bir kuş. 2/ Bı- nıcılıkte atın bayağı vürüyüşen verılen ad... "Benı derdınle yeter — ettın Yok mu ınsafın a zalım söv le" (Fıtnat Ha- nım). 3/ Kükürtle demır bıleşımlerınden bin... İçine süt sa- ğılankap.4/Bırel işıni gerçekleştırmek için özel olarak ya- pılmıi} nesne... Bir çeşıttellıbürümcük. 5/Büyük zarar...Bir ılimız. ^ Bir renk... Azık. 7/Bırvapınındamındaçevresı ve üstü açık yer. 8/ Güney Anadolu'da vaşayan Türkmenler arasında yavgın olan ve "karadüzen" de denilen tellı çal- gı... Molıbdenın sınıgesı. 9/ 1 üıııöı... Cevıe, cıvar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle