23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 1996 PAZAR HABERLER İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve Ihracat Kredi Sigortası Kurumu'nun anlaşması TBMM'de kabul edildi Şeriathükürnlerine onayNOTLAR Genç: îbadet eder gibi yönetiyorum A.\KAR\ (Cumhuri>et Bürosu) - TBMM Başkanvekili KamerGenç. TBMM Genel Kurulv'nun son hafta çalışmalannı yönetirken birçok milletvekiliyle atıştı. Zaman zaman millet\ekillerini kahka>aboğan sözler sarf eden Genç. kiirsüde "Tanrı'nın karşısında ibadet edcr gibi" bir sorumlulukla çalıştığ.ım söyledi. Genç, öncekı gün hükümetc kamu personeli rejiminde lıer türlü düzenleme yapma yetkisi \eren \asa tusariMnın görüşülmesi sırasında. eski partisi CHPnin grup başkan\ekıli Önder Sav'latartıştı. Sa\. CHPnin anayasaya aykırılık önergesini işleme koy tnayan Genç'ı çelışkili tuturn sergilemekle suçladı. Genç'in aynı niteliktekı bir önergeyi işleme koyarken, bir başka gün bunu kabul etmediğini belirten Sa\. "Sayın Genç hukuk dışı tutıım scrgiliyor ve CHP'ye husumete \aran davranışta bulunuyor" dedi. Bırleşimi yöneten Genç. kürsüden Sav 'ı yanıtlarken. "Sayın Sav, SHP'ye yaptığını katkılar sayesinde bugün milletvekili olarak bûlunuyor. Biz SHP ile CHPnin birleşmesi için ga> ret göstermeseydik. şimdi o sıralar boş olacaktı" diye konuştu. Genç. siyasi hayatında 2 kez veto yediğini belirterek. "Bana ilk siyaset yasağını generaller getirdi. İkincisini de şinıdiki CHP > önetimi" dedı. CHP Grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Ali Dinçer"ın. "Zaten RP devlet memuıiarını kapıkulu gibi görüyor. O nedenle aşe\leri kurup >emek dağıhyor. Ö> le yapacaklarına ücretlerini arttırsınlar" sözlerı RP'nin tepkisine yol açtı. Dınçer'e yanıt vermek üzere kürsüye çıkan RP Malatya Milletvekılı Fikret Karapekmez. THPsözcüsünün memuriar için kapıkulu ifadesi kullanmasını kınıyorum. Onlar aç bıraktı. biz doyuruyoruz" dedi. Dinçer. kürsünün önüne doğru yürüyerek. Karapekmez'e yanıt \erdi. Dinçer. "Sayın Karapekmez. söylediklerimi anlamamış, kulaklarıy la dinley ip anlasın" dedi Dinçerle Karapekmez'in atışmasına Başkanvekili Genç müdahale ederek. " Tabii kulaklarıyla dinliyor. İnsaııların başka dinlenıe cihazları mı \ar~ diye seslendi Dınçerın "Belki \ardır*\özlen üzerıne Genç. tartışmay ı. •'Şimdi burada Tann'nın verdiği organları tartıştırmayın" diyerek noktaladi. ANKARA(CumhuriyetBürosu)-Şer i hükümlerle çalışacak \e kurumun şer'i hükümlere göre faaliyet göstermesıni engelleyecek hiçbir deöişiklik yapıla- may acağına ilişkin hükmü de içeren. ''İs- lam Ülkeleri Arası Yatınm \e İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş An- laşması". TBMM Genel Kurulu'nda ANAP'ın da REFAHYOL'adestek ver- mesiyle onaylandı. TBMM Başkan\ekili KamerGenç'in anlaşmanın şer'i hükümlere ilişkın ifa- deler taşıdığı. Türkiye'nin anay asal sib- temine ay kırı olabileceği uy ansında bu- lunması üzerine çıkan tartışmaların ar- dından CHP'lı millenekilleri genel ku- rul salonunu terk ederken. DSP millet- \ ekilleri de verdıkleri önergelerle anlaş- manın onaylanmasına ilişkin tasannın geçmesini engellemeye çalıştı. Maliye Ba- kanı AbdüllarifŞener. sözleşmede y er alan şer'i hükümlere ilişkin atıfların doğru- daıı Türk hukuk Mstemini etkilemediğı- ııi sa'.undu. 'Atatürk'ün kemiklerini sızlatmayız' TBMM. önceki gün "İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredisi Sigor- tası Kurumu Kuruluş Anlaşnıasfnın onaylanmasına ilişkin tasanyı kabul ede- rek 1 ekime kadartatile girdi. DSP Grup Başkanvekili MümtazSoy- sal Genel Kurul 'da tasannın görüşülme- sı sırasında \aptığı konuşmada şu de- ğerlendirmeyı yaptı: "Meclisolarakeğer bu anlaşmanın ona> lanmasını uy gun gö- rürsek. hükümet bu anlaşma> ı onay laya- bilecek. Dolay ısıy la, bizim burada anlaş- manın onay lanmasını u> gun bulmama- mız da sistemimizi bağlama/. Hüküme- tin. anlaşnıayı onaylarken, Şer'ı hü- kümler bizi bağlamaz" di>e itirazi kayıt koy nıası koşuluyla, anlaşmanın onaylan- masını uygun bulabiliriz." CHP Grubu adına söz alan Ankara Mılletvekili Ali Dinçer ise "Bu anlaş- mayı laik.lik ilkesine ve egemenlik kayıt- sız şartsız nıilletindir ilkesine ay kırı gör- düğümüz için.görüşmetere kahlmay aca- ğız. Türki>e Cunıhuriv eti De\ leti'nin ku- rucusu l lu Önder Atatürk'ün kemikle- rini sı/latınavı/" görü^ünü belirtmesi- nin ardından CHP'liler tıenel kurul sa- lonunu terk etti. RPGrup Başkanvekili SalihKapusuz da anlaşmanın imzalandığı dönemde Dı- şişleri Bakanfnın feshedılen SHP'nın eski Genel Başkanı Erdal İnönü olduğu- nu antmsattı. Kapusuz. aynca Türki- ye'nin 20 vıl önce İslam Bankası'na or- tak olduğunu v e 3 bü> ük ortaktan bıri ol- duğunu söyledi.DSP Istanbul Milletve- kili Zekeriya Temizel. Meclisin bir haf- ta daha çalışmasını. tasannın komisvo- nageri çekilerek ay rıntısıy la tartışılma- sını önerdi. Ancak. ANAP'ın da bu tar- tışmayı gereksiz bulması \e REFAH- YOL'a destek vermesi üzerine. Temi- zerinönerısi kabul edilmedi. Yasatasa- nsı. RP. DYP ve ANAP'ın ovlanyla ka- bul edildi. 'MucizeKoyun' Erbakan'a armağan Bir tarafında "Allah". diğer tarafında da "Muhammed1 " yazılı olduğu ileri sürülen \e "Mucize Koyun" adı \erilen koyurr, Başbakan Necmettin Erbakan'a hediye edilecek. Ağnlı Ferzande Çalı tarafından il il dolaştırılan ve haleu 26. Korna Milli Fuan'nda sergilenen koyun ilgi çekiyor. Siyah tüylerinin ü/erinde bevaz tiiylerle Arapça "Allah" \e "Muhammed" yazdığı öne sürülen kovunu görmek isteyen vatandaşlar. fuara akın edivor. Kovunu satmaya ve kesıneve kıvanıadığını. değer bile biçemediğini ifade eden Ferzande Çalı, "Kovunum 15 aylık oldu. Geçen vıl İzmir Fuan'na da götürdüm. Burada bir işadamı ko\ un için 3 mihar lira teklif etti, ancak kabul etnıedim" diye konuştu. Ağn'da kaldığı sürede. Türkiye'nin çeşitli vörelerinden birçok zivaretçi geldiğini. dua edip kov unu okşadıklannı ve dilek tuttuklarını anlatan Çalı, bazı hastalann da bu volla şifa aradığını söyledi. "Mucize Kovun" sahibine para da kazandmyor. Ferzande Çalı, kov unun posterini de vaptırarak zivaretçilere 50 bin ila 250 bin lira karşılığında satıvor. (Fotoğrat: A A) Askeri Şûra 1996 yılı olağan çalışmalannı tamamladı. Köşk'ün onayı bekleniyor YAŞ kararlan bugün açıldamyor ANIC\R.^(Cumhuriyet Bürosu)-Türk Silahlı Kuvvetlen'nin (TSK)en üst karar organı olan Yüksek Asken Şûra'nın (YAŞ). 1996 yılı olağan toplantısı bugün sona erı- yor. foplantıda alınan kararlar, Cunıhur- başkanı Süle>man Demirel'ın onayından sonra saat 12.30'da basına açıklanacak. Demırel. Nüksek Askeri Sûra üvelerini dün akşam Çankav a Köşkü'nde kabul et- ti. YAŞ'ın 1 ağustosta. Başbakan Necmet- tin Erbakan ba^kanlıgında başlavan top- lantısında. Hava \e Deniz Kuvvetlen ko- mutanlıklan ıle Jandarma Genel Konıu- tanfnıngörevlerinde bir degişiklik vapıl- mazken. Kanı Kuvvetleri Komutanı Orge- neral HikmetBayar'ınbuvıl sonaerengö- rev süresı 1 vıl uzatıldı. Uzatmanın olnıa- ması dıırumunda Bayar'ın yerine kuvvet komutanlığına atanması gereken 1. Ordu Komutanı Orgeneral HBvmet Köksal ıle Ege Ordu Komutanı Orgeneral Necati İkizoğ- luemekli edildiler. Köksal'dan boşalan I. Ordu Komutanlığf naNATOGünevdoğu Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanı Or- general Hüscvin KiMikoğlugetirıldi. Ba- \ar"ın emeklı olmaMiıın ardından önü- müzdekı vıl Kara Kııvvetlen Konıutaıılı- ğı'na atanacak olan Kıvnkoğluna, 1998 > ılında Orgeneral İsmail Hakkı Karada- jı'nın emeklı olmasıv la boşalaeak Genel- kurma\ Başkanlığı koltuğuna oturma yo- lıı da açıldı. Bir usi rütbeve tert'ı edecek general ve aınırallerindurumunundeelealındığı şû- rada. Kara Harp Okulıı Komutanı Tüm- general V'aşarBü>ükanıtılcZırhlı Bırlik- ler Komutanı Tümgeneral ErolTutal. kor- generallığe > ükseldiler. Toplantıda dün de general v e anıiral 1 ığe v ükselecek albav lar ele alındı. YAS.'ta alınan kararlar, bugün Demirel'e Minulacak. Demirel'ınonavının ardından şüra kararlan. saat 12.30'da ba- sına açıklanacak. Şûra öncesinde. şeriat- çı faaliyetlere katıldıkları gerekçesıy leor- dudan atılmalan kararlaştınlan TSK men- suplarının dosvalarının ele alınacağının kavdedilmesirie karşın, bu dosv aların top- lantı gündemıne gelmediği öğrenildi. Denıirel. Başbakan Necmettin Erbakan başkanlığındaki \'üksek Askeri Şûra ü\e- leriv le Çankav a Köşkü'nde bir süre görüş- tü. Demirel \e eşı Nazmı>e Denıirel. \ük- sek Askeri Şûra üyeteri onuruna Çanka>a Köşkü'nde bir de akşam vemeğı veıdi. ^emeğe komutanların eşleri de katıldı. NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR Sabah gazatesinin dünkü man- şetine yansıyan haber, acaba ye- ni birgelişmenın habercisi mi so- rusunu gündeme getirdi. Türki- ye'nin gündeminin son 10 yıldır birinci maddesine oturan Kürt sorunu. ülkemizin kanayan bir yarası. Binlerce cana mal olan ve bü- tün toplumsal dengelerı yerin- den oynatan iç savaştan kurtul- mak tüm ülkenin en önde gelen meselesi. islamcı kesim içinde re- formcu fikirleriyle tanınan İsma- il Nacar. birkaç yıldır bu sorunun çözümü için çaba sarf eden isim- lerden birisiydi. Kendisiyle bu konuda uzun görüşmeler yapmış. atılacak adımlar için fikir alışverışinde bu- lunmuştuk. Hem İslamcı olması hem de Kürt sorunun banşçı çözümü ko- nusunda projeler ürütmesi, Na- car'ın bir başvuru adresi olma- sını sağlamıştı. Nacar. geçmiş hükümetler döneminde de 'ara- bulucuk' için her türlü girişime ha- zır olduğunu açıklamıştı. Bu amaçla bazı ön görüşmeler yap- tığı da o dönemde basına yan- sımıştı. RP, bu konuda adım atmaya karar verince adres olarak Nacar'ı saptamış ve onun üzerinden uz- laşma girişimlerıne başlamış. • • • Kürt sorununda çözüme ulaş- manın geldiğimiz nokta açısından pek kolay olmayacağı belli. Çün- kü, 10 yılı aşkın süredir devam eden savaş, kendi taraftarlarını da yarattı ve bir savaş ekenomi- si ortaya çıktı. "TBMM Faili Meçhul Cinayet- leri Araştırma Komisyonu "nun geçen yıl hazırladığı raporda da belirttiği gibi bölgede uyuşturu- Bir Umut Işığı mı? cu kaçakçıhğından, silah ticare- tine kadar uzanan bir ilişkiler ağı oluştu. Bazı güvenlik görevlilerinin de kanştığı bu kanunsuz faaliyet- ler giderek bölgede savaşın de- vamını isteyen bir güç doğurdu. Sayılan yüz binin üzerine çıkan koruculuk kurumu, bölgedeki aşiret beylerinin önemli bir mali kaynağı haline geldi, eli silahlı güçler aynı zamanda yerel ikti- dar odakları da yarattı. Kürt sorununun bir başka önemli boyutu da uluslarası bir soruna dönüşmesi. Bölge dev- letlerine ek olarak, büyük devlet- ler de giderek bu sorunun içine nüfuz ettiler. Yıllar geçtikçe bir- çok çevre. Kürt sorununu bir güç toplama aracı olarak kullanma- ya başladı. Özel tim birliklerinin Bozkurt amblemleriyle yörede boy göstermesi. Türk ırkçılığının da bu sorundan yararlandığının işareti. Osmanlı'dan bu yana yöneti- min, bölünme kompleksini bir türlü üzerinden atamamış olma- sı da, makul çözümlerin önüne engel olarak dikiliyor. RR çok uzun yıllardan berı Gü- neydoğu'da güçlü bir partı. He- nüz PKK sorunu yokken bile RP bu yöre illerinden yüksek oylar alı- yordu. RP'nin yöredeki gücü. aynı za- manda bu partinin içinde soru- nun acısını duyan parlamenter- lerin de yer almasını sağlıyordu. Bu görüşmelerde etkin rol oy- nadığı anlaşılan Van Milletvekili Fettulah Erbaş ile Mardin Mil- letvekili ve Devlet Bakanı Fehim Adakda Kürt. Onlar savaşın acı- sını çeken yörenin insanlan. Iki yıl önce Mardin'e bir TV programı ıçın gittiğımde RP il merkezine de uğramıştım. RP'Iİ il yöneticileri. savaş nedenıyle çektıkleri acıları dile getirmişler ve barışçı çözüm gerektiğini vur- gulamışlardı. Şimdi bakan olan DYP Diyar- bakır Milletvekili Salim Ensari- oğlu'nun kardeşi de DYP il baş- kanıydı. Hangi partiden olursa olsun yörenin siyasileri benzer duygularıdilegetirmişlerdi. Çok çeşitli partilere dağılmış olan Kürt milletvekilleriyle ne zaman kar- şılassak, bölgedeki acılanndan ve çözümsüzlükten yakınıyorlardı. Çok geç kalmış bu uzlaşma adımı. nerelere kadar ileıieyebi- lir, şimdiden kestirmek çok zor. Ancak bu önemli bir başlangıç. Bu çabaya karşı, savaş yanlıları mutlaka çeşitli engellemelere gi- rişecekler. Savaş tamtamcıları ve kan dökücüler bu haberden memnun olmayacaklar. Çünkü onların varlık nedenı savaş. Onlar şovenizmı körükle- yerek ve devlet içindeki şiddet yanlılarına sırtlannı dayayarak bı- çaklannı çekecekler. Olsun. Bu ülkede savaşın acı- sını çeken milyonlar var. Kimse intikamcılığın bir yarar getirme- diğini. şu son 10 yıllık deneyle ye- niden öğrendi. Hepimiz acı çekiyoruz. Bir avuç savaş tamtamcısı bu ülkenin ka- derine daha fazla yön vereme- meli. Hükümetin attığı bu adım, artık yükünü çekemeyeceğimiz bir savaşa son verme konusun- da olumlu bir başlangıç. MIKRO DIINÇ TAYANÇ Yalancının Mumu! Şeriatçı kesım "takıyye" lafını pekbirseviyor... Ken- dilerince, günümüz takıyyesi, ''islamın özüne dönmek isteyenlenn, kendilerinı Kemalist zındıklardan konı- ma yolu"(\\\) Kemalist zındıkların(!) "düvel-i muazzama" denilen "gâvur "ları Kurtuluş Savaşı ile kanlannı dökerek sü- rüp atması ve Lozan Anlaşması ile yolu açılan laik Tür- kiye Cumhuriyetı'nın güvence altına aldığı "ibadet" özgürlüğünün tümünü içeren Aydınlanma Devrimi'nin ürünü olduğunu kavrayabilecek anlaktan yoksun ke- ratalar... Anlak, kavrama ve de hoşgörü yoksunu oldukları için ve de ille de Karanlık Çağlar'a dönme özlemi çektiklerinden "yalanı" gözümüzün içine baka baka takıyye diye yutturmaya kalkıyorlar! Fanatik Yunanlıların Megalo Idea'ya bel bağladığı "gerçekçilik"{\) ile özdeşleşiyor ve "ille de şeriat" di- ye ürüyorlar... Şeriatçı basın(!!!)vede "karayobazka- lemşörleri", Cumhuriyet'i. Cumhuriyet'in kurumlan- nı ve Aydınlanmacı yazarları hedef göstermeyi iş edi- niyor. Hedefe "vurulduğunda" da ya saldınya "şanlı kıyam" diyorlar ya da saldırgana "meczup"! Haklılar, fanatızm ruhsal bozukluk olduğuna göre, tümü kafa- dan meczup zaten! Konumuz, meczup sürüsü değil; gerçek Müslü- manların dınsel inanç ve duygularını sömüre sömij- re bir yandan onların ceplerinden kasalarını dolduran, bir yandan da iktidara tırmananların takıyye niyetirre yalancılıklan... Türkiye Cumhuriyeti topraklarında konuşlandırıl- mış yabancı güçlerin "kovulacağı "ndan "haram" üre- min "rantiyeciye" haram edıleceğine, kamu kuruluş- larının yabancılara "yedıhlmeyeceğı"nden "Allah'ın nimetleriyle ekonomınin refaha ereceğine" dek akıl- larına(!) esen yalanı kıvırıyor. sonra da iş işe gelince "kıvırtıyorlarl Çünkü takıyyesi yapılan tüm konuların altında yok- sul; ama gerçek Müslüman kesimin. bunların yalan- larına kanarak akıttığı paralar, altınlar ve de bunlarla alınmış hanlar. hamamlar yatıyor! Takıyyelerm yalan. takıyyecilerin yalancı olduğu or- taya çıkmaya başlar başlamaz kara yobaz kalem- şörleri "takıyyenın takıyyesı"ri\n nasıl örtbas edilece- ği şaşkınlığıyla, ördekleri oynamaya başlıyorlar! Bu noktadan sonra. asıl korktuklan Kemalist zın- dıklar(l) olmaktan çıkıverıyor. Gerçek Müslümanların hep bir ağızdan. "ulan Cahıliye artıklan, siz o biçim Müslümansınız ki, bizlenn sırtından mintanı çekip, ken- diniz kürklere bürünüyorsunuz; dindaşı dindaşa kır- dtrtmaya kalkışıyorsunuz?" diyerek oylarını çekecek- leri korkusu karabasanlaşıyor! Derken tankatlar tarikatlara. şeyhler hocaefendile- re yüklenıyor ve olup olacağı yüzde 21 'i aşamayan cephede çatırtılar başlıyor! Çatırtılar başlıyor ama. tarikatların, şeyhlerin, ho- caefendılerın ellerı kolları öylesine uzun ve de "yutu- ları" öylesine bol kı 'demokrasilerin vazgeçilmez un- suru" olup Türkiye Büyük Millet Meclısi'nde "Türki- ye Cumhunyetı'ne ve Atatürk devrim ve ilkelerine" bağlılıklarını "namus andıyla" belgelemiş(l) partilere dek uzanıyorlar... TBMM'de, ellerinde tespih, suratlannda sırtlan sı- rıtışlarıyla "şer'ı" anlaşma yasaları geçirmeye kalkı- şıyorlar... Haklarıdır! TBMM'de. Atatürk'ün partisi ile o partiye "ortanın solu" ilkesini kazandırmış bir liderin "a/'/e partisi" bir- btrlerini yedikçe haklarıdır! Aydınlanma Devrimi'nin gerçek çocukları bu anlam- sız birbirıni yemeye "dur" demek için kendi örgüt ve partilerini kurmadıkça daha da çooook hakları ola- caktır! Oysa tüm bu rezillere ve rezilliklere katlanmakTürk ulusunun hiç de hakkı değildir! Ana fikir: Suç; tarihi geriye döndürmek isteyen ka- ranlık güçlerin olduğu denli (belki de fazlasıyla), ta- rihsel işlevlerının sot umluluğunu kişisel hırslarına kur- ban edenlerindır. Ana fıkrin ana fikri: Suçlulan cezalandırmak, "ege- menliğin kayıtsızkoşulsuzsahibi" olan ulusun "kaçı- nılmaz" ödevidir! Mercümek'in TBMM komisyonuna verdiği ifade tutanağından AY ŞE SAYIN ANK.\R-V-RP'nin kasası Süleyman Mercümek'in TBMM komis\onuna verdiği ifadelerın tııtanaklarını vayın- lamayı sürdürüvoruz. Cumhurijet'in ele geçirdiği tuta- naklarda Mercümek'e vöneltılen so- rularve verdiği \anıtlar özetle şövle: Özso>: Denüdi ki ""RP'li birkaç av u- kat sizi savunuyor. "Bu avukat sizin mi, RP'nin avukatı mı? MERCÜMEK: - Benim av ukatım. ama aynca RP'li olması benim av uka- tım olmayacağı anlamına aelmez ta- bii. Kul: Savm Lütfü Esengün (De\let Bakanı). Bosna-Hersek'e gittiklerin- de otelde, Adem Hacic ile karşüaştık- lannı. Hacic'ûı sizin araıılığını/la ona 3 milvon mark kadar para gönderdi- ğini iîade etmiştir. Siz de sadece, 1 mil- yon 430 bin mark gönderdiğinizi söy- İüyorsunuz. Bu 1 milvon 430 bin mark- tan önce siz Adem Hacic'e berhangi bir . para gönderdiniz mi? MERCÜMEK: -1 milvon 430 bin- lik kısım, Selçuklu Beledivesi'ndeki arkadaşlar tarafından toplanılarak lHH'yegönderilenparadır. Bunundı- şında. 1 milvon 730 bin liralık bir bö- lüm daha var. O para, Almanya'daki kardeşlerimiz tarafından toplanıp gön- derilmiş bir paradır. Yani bununla be- raber 3 milyonküsur edivor. 1 milvon 733 idi herhalde, öyle zannediyorum. Mahkemetutanaklannda zatetı bunlar var Kul - Bu 1 milvon 430 binden baş- ka size para gelmişti, siz bunları da Hacic'e gönderdi- niz, yani Hacic'in verdiği bilgiler doğ- ru diyorsunuz. Sizin >erdiğinizpara.sadece 1 mih»n430bin değfl.3 mihon mark kadar bir para gön- derdiniz. îöplatn miktannı hatırlıvor musunuz? MERCÜMEK: -1 mılyon 733 bin marktı herhalde. onun dışında 1 mil- von 430 binin tamamını toplarsanız çı- kacak rakamdır. Kul: Avrupa Milli Görüş Teşkilat- lanv la bir ilişkiniz var mı? MERCÜMEK: - İlişkimiz yok. yal- nız tanıştığımız arkadaşlanmız var. Kul: Almanya'da banka hesaplan- nız hangi amaçla açıldı? MERCÜMEK: - Daha önce de bi- lindiği üzere. bizim bir arsa ticareti işimiz \ardı. Sultanbeyli Belediyesi hudutlan dahilinde almış olduğumuz YA-DA Anonim Şirketi diye bir şir- ket adına aldığımız arsalar v ardı. on- ların Alman>a'daki işçi kardeşlerımi- ze satılmış olmasından dola>ı. o satı- lan arsa bedellerinin Türkiye'ye kolay- ca gelmesi için o hesap açılmıştı. Kul: V'ani Suhanhevli Beledivesi'nin satmış olduğu.» MERCÜMEK:-Sultanbeyli Bele- diyesi hudutlan dahilinde. Sultanbey- li Beledivesi'nin değil. YA-DA Ano- nim Şirketi tarafından alınan arsaları. Almanya'daki ışçilere satılmış olma- sından dolayı. o paraların tahsılı açı- sından bir hesaptır. Kul: Daha önce yaptığtmız tespit- lerde de \eva basında çıkan iddialara göre de, sizin RP'li yöneticileıie ortak RP'li belediyeden Mercümek'e destekolduğunuz 9 şirkefiniz \zr. MERCİ MEK: - Mesela Kul: Ticaret Sicil Gazetesi'nden al- dınıız kavıtlarda sizin isminiz geçen 9 şirketin olduğu o zamanki Malv arlığı Komisyonu'nda tespit edilmişti. MERCÜMEK: - Benim ismımin geçtiği şirketler hangileriy se ce\ ap v e- reyim. Mesela İMAK AŞ diye bir şir- ketvar.benimmüşterimdir. Buraylabe- nim uzaktan yakından hiçbir ilişkim olmamasına rağmen. şirket sahibi de- di kı. 1 *Süleyman Mercümek, sen bu- ranın yörıcrinı kurulu başkanı olacak- sın, ben, bu fabrikavı senin yönetim kurulu başkanı olduğun dönemde. an- cak sana güvenerek satın alabüirim." Çünkü paray ı peşin olarak bastırıp al- dıklan için belli bir periyodda malın bedeli ödeneceği için. adam ona gü- venemedi. güvenemeyince de şirkete yönetim kurulu başkanı yaptı. Dola- y ısıyla biz. bir başka şirketin onağı ol- muş olduk. Bu tip şirketler olmuş ola- bılir Kul: RP'li yöneticilerle ortak oldu- ğunuz 120 kadar şirketin dokümanı get- mişti. Ticaret Sicil Gazetesi'nden bun- ların içerisinde 9 şirkette isminiz geçi- yor. MERCÜMEK:-Onlar itibar edile- cek şey ler değil. Bu 9 tane şirket olup olmadığını bilmıyorum Ancak.ben 85 tane şirkerte ortaktım Bin Yenı Neş- nyat. Milli Gazete. Venı Dev ır. YA-DA. YE-PA-DA diye benim ortak oldu- ğum şirketler vardır. Kul: Size Bosna için toplanan para- lan. Adem Hacic'e \ermenizi paravı toplayanlar mı söyledi? MERCİ MEK:-Gayet tabii Kul: Gelen paralardan RP'li vöne- tieilere%eva RPteşkilatlanna herhan- gi bir para gönderdiniz mi? MERCÜMEK: - Efendım buna im- kân \armı? Biz bunların dışında ken- di bütçemizle ilgili olan hususlarda dahı. zekât parasıyla teberru hesabını ayırınz. Zekât ayrıdır. teberru ayrıdır. Kul: Zekâtiar da mı sizde toplanı- yor? MERCL MEK:-Ben kendi hesabı- mı yaparken. fark edin kı, bir Müslü- man. senede bir defa zekât hesabını y a- par. Ben bu zekât hesabmı hesaplarım. ondan sonra zekâtıını veririm. Bunu vermiş olduğum kişıye bu zekâttır Camiye yardım etmek ıcap ediyorsa. bu teberru bütçesidir. Kul: Adem Hacic'i. bu paravı (Bos- na vardım paraları) \ermeden önce lanıvor muvdunuz? MERCLMEK:-Tabıi.. Türkiye'ye ıkı defa gelmıştı. Paraları verdik. Ceylan: Cumhuriyet gazetesi Adem Hacic ile Hayrettın Somun'u yan ya- na vermesine rağmen, "Sahte imam. komutan" diye vernıişti. MERCÜVlEK: -Tabıı ordu komu- tanıdır, yani bızım hiçbir endişemız. şüphemız yoktur kendı~,ındeıı. Kul: Tele% izvonlarda, basında bu ki- şinin ordu komutanı olmadığı. Bosna- Hersek'te bir camide imamlık > aptığı * e Türkiye'ye de savaştan dolayı kaçıp geldiği ifadeleri kullanmılmıştı. Ceylan: (Dünyanın hangi ülkesinde bir Müslüman Cami-ül Ezher'den me- zunsa. ona ya imam derler ya müftü derler). Kul: Camide imamlık yaptığından dolay ı değil. Ceylan: O herhangi bir cami değil. MERCÜMEK: - Bana da imam di- yorlar. Kul: Sizin bu paraları doğrudan. Boşnaklara ulaştınlması konusunda, yetkili devlet başkanı, başbakan \e\a belediye başkanı bu konularda öncü- lük y apan yetkili kişiler dururken, Ha- cic'e verme düşüncesi nereden kay- naklandı? MERCÜMEK:-Efendim. Hacic'i. Bosna Hersek hükümetinin yetkili ele- manı olarak tanıdık, bildik. halen de öy le inanıyoruz. Dolayısıyla. yani böy- le bir hükümetin yetkili elemanına tes- lım etmemek gibi bir şey ı niye düşü- nelim? Gayet emin bir şekilde v erdik. Özsoy: Say ın !\Iercümek, televizyon programında da söyledi, "Vatandaş bana para gönderiyor. ben sahipleri- ne gönderiyorum, değerlendiriyorum" dedi. Kul: Faize mi yatinvorsumız bu pa- ralan? MERCÜMEK:-Hay ır efendım. fa- ızle bızım ışimız yok. Kul: Sayın Mercü- mek. T>ı t Bank \e Marmarabank'ta si/in bir paranız olduğu iddi- ası var. 550 milyar olduğu ifade edili- yor. Burada hatan paranı/ın miktarı ne kadar? MERCÜMEK:-Hayırefendim. bi- zim orada batan paramız yoktur. An- cak bizim lmpexbank'a. o bunkalar muhabir bankalar olduğu için bunlar % asıtasıyla gönderdiğimız hav ale v ar- dır. En son giden ha\ale. farzedm ki. bugün havaleyi çıkartık. ertesi gün T\T Bank barmış. bahse konu olan me- sele odur. Miktarını şu anda hatırlamı- yorum. Kul: Siz, bankaya karşı dav a açtını/. 550mihar\eya miktannı hatırlamıyor- sunuz. Kime aitti bu paralar? MERCİ' MEK: - Işte değerlendır- nıek üzere gelen paralardı. Kul - Gelen paralar, vatandaşın pa- rası. Peki, bu banka battığından dola- yı. vatandaşın göndermiş olduğu pa- ralan siz. şahıs olarak karşıladınız mı? MERCÜMEK: - Şu anda zaten ih- tilaflıdır. yani mahkemeoluyor Biz İm- pe.\bank'tan bu paray i alacağız \ e ken- dılerine ıade edeceğız. Kul: Bandezin Şirketi'y le de bir iliş- kiniz yok. Peki kurban kesenler konu- sunda Almany a'daki. yine \ atandaşla- nmızdan toplanan paraların Türki- ye'ye gönderilmesi konusunda. y ine si- zin hesabınız kullanıldı mı? MERCÜMEK:-Birdefa söz konu- su olmuştur. O da yine mahkemede. Kul:Sayın\lercümek.BeşirDarçın Bey'i tanıyor musunuz? Bu tür para- sal konularda hirbiriniz arasında bh* ilişki var mı? MERCÜMEK: - Evet tanıyorum. Be>ir Bey "le beraber birkaç defa ema- net para alışverişi söz konusu olmuş- tur. Başka bir şey olmamıştır. Mahke- mede de. o hesaplarda da geçiyor bi- ze gelen emanet paralar. Özsoy: Sayın Mercümek, Sultan- beyli'de bir "Adil Düzen Üniversite- M " kurulması için arsa ay nldığı \e bu- nun için de bu teşebbüs valuf üniver- sitesi şeklinde tecelli edecek. Bu vakıf- ta falan da siz muteber kişi olarak gö- rev aldınız mı? MERCÜMEK:- Bir vakfımız var. Allah'ın izniyle. inşallah üni\ersite kurmak üzere bu vakıf kurulmuştur. Yalnız. bu bizim YA-DA ile ilgili olan ursayla bir ilgisi yok. Sultanbeyli Be- lediyesf y le ılgısı y ok bu arsanın. Öz^l bir kişi orada. notersenediyle.bundafı 15 sene önce satın almış olduğu bir yet- den bıze bir nııktar hıbe etti. Özsoy: Size partinin parasınıgönde- riyorlar. Almanya'da IHH, partililer tarafından gönderilen paralar size gc- liyor. Bütün bunlarda odak sizsiniz. Bunları izah ederken de sadece "mu- teber kişi' diyorlar da başka bir şey demiyoıİar. Bir muteber kişilikle bu kadar şey izah edilir mi? MERCÜMEK: - Bize göre edilir. Özsoy: Nasıl edilir? MERCÜ MEK:-Bıze göre izahedt- lır ama. başkalannagöre izahedilme- vebiür BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle