30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 1996 PAZAR 10 DIŞ HABERLER Avrupa'da bir Hutu-Tutsi kapışmasıIngiltere Başbakanı John Major. tele\ izyonda Kuzey Irlanda'dakı olaylara ilişkin mülakarta aynen şunlan söylüyordu: "Betfast Pürtadown ya da Derry'de olanlan. Surrey ya da Sussex veya Londra'da olmuş gibi değerlendirivorum. Oradaki vatandaşlanmın sorunlanm da aynı biçimde ele alıyoruz..." Bu sözlerin tercümesi. şöyle yapılabilirdi: "Bu vatanın her kanş foprağı birdir. Hiçbir yerde olağanüstü bir durum yoktur." Ya da. "Edirne'den Hakkâri've kadar tiim vatandaşlanmı/ birdir.. Kimseye verilecek bir kanş toprağımız \oktur." Oysa aynı bültendeki başka haberler. Major'ı fena halde yalanlıyor. "kazın ayağuıın" hiç de öy!e olmadığını gösteriyordu. Komşu bir ülkenin dışişleri bakanı. Belfast ve Portadovvn'da va da Derry'de olanlan görüşmek. hatta "firça atmak" üzere Londra'ya gıdiyordu. Dahası. Birleşık Krallığın bir emniyet müdürü. olaylann tırmanmasına neden olmakla suçlanırken yine o komşu ülkenin yetkilılerine hesap veriyor. "yemin bUlah" göre\ini iyi yaptığını kanıtlamaya uğraşıyordu. Yine o komşu ülkenin parlamentosundaki tüm partiler, uzun süredir görülmedik biçimde, "Birleşik Krallık içindeki soydaşlannın haklannın korunması gerekliliğinde"'birleşiyordu. Başka bir deyişle "Surm veya Londra ile Belfast aynı"değildı. O zaman. ortada ciddı bir hata vardı. Binleri. mılleti "\iyordu" veya kafasını fena halde kuma gömüyordu. Kuzey trlanda"nın her kanş toprağında buram buram tüten *4 sekter"düşmanlık ve nefret dumanı, her yerden görülüyor. Londra ise bu durumu ve BELFAST ZAFER ARAPKİRLİ bu dumanı va görmezden geliyor ya da "bir kanş toprak... bir tek çakıl taşı.." edebıyatını boğmaya çalışıyor ama kendisi boğuluyordu. Sözde barış görüşmelerinin kapısında. gazetecılerîn önünde küfürleşen Kuzey İrlandalı polıtikacılardan hıçbırinın Londra'ya güveni kalmamıştı. Ingıltere hükümeti. sorunun çözümü içın hayret vencı biçimde hıçbır çaba göstermiyordu. Böyle bıronamda ••Belfast-Londra" karşılaştırması "komik" bile kaçmıyordu. Derry kentinın bir arka mahallesinin bir arka sokağında. yüzü maskelı ve kelimenin tam anlamıyla "ağzından duman tüten" Protestan eylemının bıze aıılattıklarına bakılırsa. gelecek hafta ve aylarda yaşanması olası olaylar bu "komikliği" unutturacak boyutlara vanp yenı cenaze törenlen ve yangınlan beraberınde getırecektı. Bırleşık Krallığın Başbdkanı ise. "Alevi göriinmese bile dumanı hiçbir zaman dinmemiş" bu iç savaşın hassasıyetını hıç anlamamış insanlann yapacağı şekılde. geçmişte ikı cınayet işlemiş bir terör suçlusu ile patlayıcı bulundurmaktan hükümlü bırparti lıderinı. sırf Protestan oldukları ve Ingiltere ıle birliğı savundukları için görüşüyordu "Önemli olan geçmişi deşmek değil. ileri>e bakmaktır"!,eklindekı haklı mantık ıse. aynı ış Katolik, mıllıyetçi. cumhuriyetçi eylemcıler (İRA - Sınn Fein) ile görüşmeye gelince. "•teröristler" edebiyatına yenik düşüyordu. Kımılerinin şimdiden, "NATO veya BM banş gücii gönderilsin" çagnsı >aptığı. Avrupa'nın bu görece "uygar" ülkesınin bu görece "uygar" köşesinde bir "Hutu - Tutsi" kapışması. âdeta "kangren" olmuşfu. Ama. günlük siyasi hesaplar uğruna burnunun ucunu göremeyen politikacılar. bir kez daha >üz binlerce insanın kaderini *vatan - millet, toprak - bayrak"edebiyatı ile kumara yatınyordu. Belfast'ın LovverOrmeau Caddesi sakinlerının. "Özel -Tim dayağT sonrası alçıya alınmış kol ve bacaklan daha ka>namadı. Yara ve çürüklen, daha iyıleşmedı. Çoğunluğun. yani Londra'ya göre "bizimkilerin" zafer çığlıkları hâlâ dınmedı. "Ötekiler"ın öfkesı daha bir katlandı. Ama Londra'dan gelen demeç ve haberler. "yetkiiiler"ın kafalannın kumdan hiç çıkmadığını gösteriyor Kuzey trlanda yenı yangınlara gebe. beklıyor Bu pazar bazı şeylerin sırası değil Telefon kabınıne bınsi tuş kalemle yazmış: "Yaşamı o kadar da ciddiye almayın; nasıisa yanınızda götüremezsiniz.'* Evet. götüremeyiz. Dogru. Derhal aklıma Nâam'ın yaşamanın ciddi bir şey olduğuyla ilgili dizelen geliyor; aynı zamanda da, bırakm yaşamı, sınırsız malı- mülkü de yanında götürecekmiş gibi bertzeri görülmemış bir hırsla ve akla gelen her yöntemle servet üzerine servet katanlan düşünüyorum. Oysa bu pazar sizlere, bu satırlan sizler okurken üçüncü gününe gırmış olacak olan 'Su Festivali'nden söz edecektim. Stockholm'ün göbeğine; parlamento, saray ve opera üçgenine kurulan çadırlardan, oluşturulan sahnelerden ve halkın sokaklarda, meydanlarda yiyerek içerek dolaşmasından, ünlü sanatçılardan oluşacak yıldız yağmurundan... Olmuyor. 'Dış muhabir' iç sıkıntılardan ötürü görevini istediğı gibi yapamıyor. Onun yerine. yüreği kara insanlan düşünüyorum. Tank Tınaztay'ın objektifinın yakaladığı, Ankara'da bir genç İcızımızı dört polisin, pardon. Çevik Güç görevlisinin dövüşünü gösteren fotoğrafı. 'Analara el kalktf başlıklı olayla ilgili yazıda, analara. bozkurt işareti yapan kişilerin 'orospular'diye bağırdıkları belirtilıyor. İnsanın nasıl bu denli kötü olabileceği sorusuna kafam takılıyor. Bu denlısi gerçekten olası mı? Anaya saygı. kadına saygı. yaşlıya saygı. halkımızın en yüce meziyetlerinden değil miydi? Bir genç kızı döv en dört erkek. törelerimize göre ne denli erkekti? Hani o en 'vulgar". kaba tanımıyla; hanı 'onlann'kendi ölçülerı>le. Yümaz Güney'ın filminde olsa. bin çıkar, "Ulan bu mu erkeklik?" derdi... Bu pazar olmuyor. bazı şeyleri anlatmak. Örneğin. bugün.evet. şu anda. siz sabah çayınızı içerken Stockholmlü, yağmur yağıp yağmayacağını düşünüyor. Hafta boyunca işyerindekılerle, metroda. otobüste karşılaştığı tanışlanyla hep bu konuyu düşündü. Şu-şu gün iyi de. filanca gün bozacakmış (hava) dediler. Oysa bir haftadır ülkemiz, Atlanta'daki bombayla yarış edıyordu TV ve radyo haberlerinde. Genç ölümler. cezaev leri önündeki yüreği yanık insanlara copla. tekmeyle. sille tokat gırişenler gösteriliyordu, anlatılıyordu. Avrupa Bırliği'nın bakanlannın, yeni hükümete gönderdiğı mektuptan söz edılıyordu. Adalet Bakanı'nın adaletle en küçük bir yakınlığı olmamasından. Burada bir yanlış anlaşılma olmasın; ülkemizdekı yaşamın Batı'dan gelecek tepkiyle "endekslenmesinden' yana değilim. Çifte standart örneklerı yeterinden fazla çünkü. Ne var ki, lsveç"in en çok izlenen ve dış dünya odaklı TV programı '8 Saat'te göstenlen Türkiye'nin buradaki dostlanmda yarattığı şaşkınlık anlatılır gibi değil. Ülkemize sık giden Isveçli bir dostum bana "Benim gördüğüm Tfirkiye, bu değildi: ne oldu size" dıye sordu. Bu sorunun ardından oturup Su Festivalf nı anlatamıyorum. Bu pazar dışarda değil, içerdeyim... Kahire'debir Osmanlı ütüsü kahireli ütücü Şeyh Muhanımcd, geJeneksel bir Vfsır kıyafetini ütülemek için Osmanlı usulii bir bacak ütüsü kullanıvor. 74 vaşındaki Muhammed'in kullandığı bu Osmanlı ütüsüsünün kökeni asırlar öncesine davaanıvor. Şeyh Muhammed, Kahire'de hala bu utüleri kullanmava devanı eden bir avuç ütücüden biri. (Fotoğraf: REUTERS) Terör artık bizim yaşam tarzımız olduTerörü ve teröristlerı yargılayıp kalemkırarken biraz acele etmıyor muyuz?.. Terönst. yalnızca televizyon ekranlannda gördüğümüz uzak bir yabancı değil. Terör. yalnızca sırtımızı yasalara dayayarak bir çırpıda kınamaya hazır olduğumuz şıddet eylemı degıl. Teronzm, Rusya'ya yenı gıren. Türkıye'yı çoktan pençesıne almış, son 20-25 vıldır dünyanın dort bir yanına nam salan silahlı sıyasal faalıyetlerden ıbaret değil... Terör daha yakın ve daha yaygın. Soluduğumuz hava kadar terör ıçımıze ışlemış bizım. Yaşam tarzımız olmuş. Sorunlanmızı çözerken yenı sorunlar üretmeye. bunlarla mücadele ederken de terörden yararlanmaya alışmışız. Kendimızi ve bırbırımızi korkutmaya. yıldırmaya. sındırmeye pek ısteklıyiz. Hepımız birer terörıstız... Terörün sözcük anlamı. > ıldırma. korku salma. Latince terror. korku demek. Teronzm ıse. şıddet yoluy la korkutma politıkası, belırli birtavn zorla dayatma çızgısi. Ne kadar tanıdık tanımlar değil mi?.. Çocuklanmızın "eğitim'*inde korkutmalardan. şiddet tehditlerinden ve dayaklardan yararlanırken yaptığımız ne? "Öyle yaparsan kötü çocuk olursun; kimse seni sevmez!" derken kullandığımız yöntem hangısı? Televizyon ekranlanndakı uzak ve korkunç terönstlerle aramızda hıç mi benzerlık yok? Bız severken bile. sevdığimızi "terörize" etmeden yapamıyoruz. Değerıni kendi kendimıze belirlediğimiz sevgimiz ıc^n okkalı bir bedel ıstiyoruz.Bekledıgimiz duygu. tavır, zaman v e maddı karşılığı bulamadığımızda dağarcağımızdan çıkarmaya hazır olduğumuz nıce yaptınmlanmız ve pazarlıklanmız var: Kırılmalardan tehditlere. kıskançlık nöbetlerinden ınce kurnazlıklara. kavgalardan acımasız tuzaklara kadar terörün her türüne meyillıyiz. Sevgı hedefimizi korkutup yıldırmak, süreklı olarak bızim hesapladığımız tavırlan sergılemesi için MOSKOVA HAKAJS AKSAY onu yularından çekıştırmek ve kendimıze uygun bir kalıba sokmak için yapmadığımız kalmıyor. Aşklanmızda bile terörıstız biz... Terör. televizyon ekranlannda. kelepçe molası içinde zafer işareti yapmaya v ey a nedense yüzünü gızlemeye çalışan sakallan uzamış tanımadık gençler kadar uzak değil. Bireysel. kıtlesel ve resmi mabkelenyle yaşamımızı kuşatan dev bir ahtapot... Terör. ınsanlann ırklanndan ve uluslarından başlayıp. sıyasal. sosyal, dınsel. cınsel. kültürel kimlık ve tercıhlerine kadar uzanan hedeflen vuran kurşunu bıtmez bir silah Yazılı ve yazısız kurallanvla. a yasak"larıyla. "a>ip"larıyla. "günah'larıy la. çoğunluğun azınlığın üzenne açtığı sürekli bir salvo ateşı bu.. Kovboy fılmı gibi izlenen kanlı operasyonlar sonucu, polısın "ölü olarak ele geçirdiği" teröristlerın cansız bedenlerıne karşı devlete -bir adım gensınde sonsuz korku yatan sahte bir hayranlıkla- alkış desteği veren zavallı yurrtaşlara bakın! Hem sıyasal hem de ahlaksal açıdan asıl "terör kurbanı" bunlar. ^alnız kurban mı? Ölüme selam duranlara. teröre çanak tutanlara hâlâ terönst denmıyor mu?.. Kımlığımızın en doğal derinlıklennde yatan cinsellığın bile -hem başarısında hem de başarısızlığında- şiddet patlamaları yarattığı, bazen sövgülü tepkılerımıze kadar ta^arak saldınya ' dönüştüğü bir dünyada yaşıyoruz. Spor karşı laşmalarında kazanılan görece zaferler bile. kentlenmızın sokaklarında kime ve neye yöneldığı bellı olmayan, ama her an. herkese ve her şeye karşı patlayabilecek şıddete gebe bir terör coşkusuy la kucaklanıyor. Zaman içinde aşınarak etkısinı yıtiren parlak sloganlar kervanına yeni bir çağrı daha eklesek ve "içinizdeki terörü durdurun!" desek, yardımı olurmuacaba?.. DOSYA: BANKACILIK SiSTEMİNİN ANALİZİ (2) Refahyol'un paketi borsayı nasıl Borsadar etkileyecek? de ğer|endirdi Rus zenginleri Cote d'Azur1daPahalının pahalısı otellerde konaklıyorlar. yıldızı bol lokantalara gıdıyorlar. metrelerce uzun üstü açık otomobıllerden ınmıvorlar. Kumarhanelerde rulet masalannda büyük oynuyorlar. Yüzlerce beygır gücünde yatlarla Akdenız'ın mavılıklenne açılıyorlar. Sızın anlayacağınız. yaşamın tadını tam anlamıyla çıkarıyorlar. Kredı kartı ya da çek nedır bilmıyorlar. Ceplennde Amenkan Dolarları tomar tomar. Ülkemızın Karadenız kıyılannda çok rastlamıştım eskı So\yetler Bırlığı vatandaşlarına. Sarp kapısında. ba\ ul'lar altında ezilen eskı model, küçük otomobıllerını, Hopa'dan Trabzon'a uzanan •pazar'larını gönnüştüm. Sonra Antalya'nın caddelennde Kaleıçı'nde. Konvaaltında 3-4 yıldızlı otellennde. kuşadasf nın çarşısında da rastlamıştım onlara. Cebınde parası. yanında eşi ve çocuklan. uçakla yaz tatılıne çıkmış İcuzey kom^umuzun ona hallı \atandaşlarına. Bırkaç günlüğüne geldığım Cote d'.Azur'da da gördüm CANNES AHMET ARPAD onlan. Eskı So\yetler Bırlıgı'nın yenı zengınlennı. Bu dolar mılyonerlen, Fransa'nın Akdeniz kıyılannda son yıllarda gıttıkçe azalan petrol zengını Arapların yennı almış gıbı. Komünızmın çökmesı ıle refaha kavuşan. St. Peterburg ya da Moskova'da canlan sıkılan Ruslar artık Nice, Cannes. St. Tropez \e MooteCarlodadegışıklık anyor 1993 te 16 bın Rus tunsti Akdeniz kıyılanna gelmışken. bu sayı 1995"te 30 bıni bulmuş. Tunzmcıler. bu yıl 45 bm Rus yeni zengininı ümıt edıyor. Bu- günde yaptıklan ortalama 2 bın 500 frank harcama enşılmez bir rekor. Orta A\ rupa ya da Skandınavya'dan gelen tunst ıse bunun be>te bırini bırakıyor. Güney Fransa'nın en unlü otelı Negresce'da 13 Luıs veya 3 Napolyon dönemı stılınde döşenmış suıtler bir sezon önceden Rus müştenlere rezen e edılmış. Negresco. - lokantasında Rusça mönü kartı bulunduruyor, bu • dılı ögrenmek ısteyen elemanlanna da özel kurslar venyor Fransa'nın Akdeniz kıyılan. yumuşak ıklımı ıle Çarlık dönemınden başlayarak kalburüstü Rusların hep ılgisinı çekmış. Günümüzde gelen Rus ıse bambaşka hamurdan. Kısa sürede kazandığı çok paray ı. yıne kısa sürede bolca • harcayan cınsınden. Sonradan görme ınsanlar ; ömeğı. Ülkesınden getırdığı çanta dolusu "Rublo-Dollars'ı arsalara. parfümen dükkânlarına. butıklere ve bilgisayar şirketlenne yatıran "ış adamlan" da var. , Çok eskilere dayanan Çin-Türk dostluğu Halka açılma caziphale — getiriliyor ürinci » Paranıza yön veren dergi . Dr. Faruk Şen: "GB'nde umutlar ikinci yarıya kaldı" TREND HER PAZAR BAYINIZDE Çin Halk Cumhurıyetı ıleTürkıye Cumhurıyeti arasındaki dıplomatik ilişkilerin kuruluşunun 25. yıldönü- mü. bu yılın 4 ağustos gününe rast- lamaktadır. Biri Asya'nın doğusunda, diğeri ise Asya'nın batısında yer alan Çin'le Türkıye arasındaki coğrafi mesafenin çok uzak olmasına rağ- men bu ıkı buyük millet, yakın kom- şuydu ve aralanndakı temaslar çok yoğun idı. Daha beşıncı yuzyılday- ken ikı taraf karşılıklı ticaret, hatta evlilikler yapmış ve dostluk ılişkile- rini kurmuşlardı. O zaman birçok Türk, Tang Hanedanlığı'nda me- mur olarak çalışmıştı. Tang Hane- danlığı'nın savaşlarda daıma zafer kazanan ve büyük hızmetler yapan bırTurk generalinin yarasındaki ze- hirli kanı imparator Tang Taizong, bızzat ağzıyla emmıştır. Türkler, Anadolu yanmadasına yerleştıkten sonra iki millet arasındaki temas- lar da hiç kesilmemıştir. Ipek Yolu, bir dostluk bağı gıc >kı ülkenin halklannı birbırlerıy'e sımsıkı bağ- lamıştır. Istanbul Topkapı Sara- yı'ndaki Çin porselenleri işte Çin- Türk dostluğunun en iyi kanıtıdır. Karşılıklı ziyaretler Çin Halk Cumhuriyeti ıleTürkiye Cumhurıyetı arasında diplomatık ilişkilerin kurulduğu 1971 yılından bu yana ıkili dostluk ilişkileri ve iş- bırliği sürekli olarak gelişmekte, si- yasi, ekonomik, askeri. kültürel ve diğer alanlardaki temaslar günden güne artmaktadır. İkı ülkenin dev- let başkanlan, başbakanları, mec- lıs başkanlan ve genelkurmay baş- kanları gıbı yuksek duzeydeki yö- netıcilerı arasında karşılıklı ziyaret- ler başanyla yapılmış bulunmakta- dır. İki ülke arasındaki yıllık ticaret hacmi 600 milyondan fazla Ameri- kan Dolan'na ulaşmıştır. Bu temas- lar, iki ülke arasındaki karşılıklı an- layışın arttırılmasına, ışbirliğinin sağlamlaştırılmasına ve dostluğun geliştırılmesine çok yararlıdır. Biz, Türkiye'nin bölgesınde ve uluslara- rası işlerde oynadığı role büyük onem veriyor ve Türkiye hüküme- tinin çeşitli ülkelerle olan dostluk ve ışbirliği ilişkilenni ilerletmek. bölge- sel anlaşmazlıklara banşçı çözüm buimak ve bölgesındeki banş ve istikrarı geliştirmek için harcadığı çabalan, ayrıca Türkiye hükümeti- nin defalarca yinelediği Çin'in ege- menlik ve toprak bütünlüğüne say- gı ve üzerinde ısrar ettiği 'tek bir Çin' politikalarını takdirle karşılıyo- ruz. Gelişmekte olan ülkeler olarak Çin ve Türkiye, kendi ülkelerini kal- kındırmak ve halkının yaşam düze- yini yükseltmek gibi aynj görevler- le karşı karşıya bulunmakta, eko- nomi alanında bırbirlerini tamam- layabılmekte ve karşılıklı yarara da- yalı işbirliği yapmak için büyük po- tansiyele sahip olmaktadırlar. Biz, karşılıklı egemenlik ve toprak bü- tünlüğüne saygı, karşılıklı saldır- mazlık, birbirlerinin ıçişlerine karış- mama, eşitlik ve karşılıklı yarar ve barış içinde bir arada yaşama ol- mak üzere 5 ilke temelinde Türki- ye ile banş, dostluk, karşılıklı yara- ra dayalı işbirliği ve ortaklaşa ge- lişme ılişkilerini kurmayı arzuluyor ve ikı ülke arasındaki ilişkileri kalı- cı, istikrarlı, sağlıklı bir şekilde ge- liştirmek için çaba gösterıyoruz. Bu ilişkilerin, Çin ve Türk haikının ya- rarına olacağı gibi bölge, hatta dünyadakı barış ve kalkınmaya da yararlı olacağına ınanıyorum. Ben bir dıplomat olarak Türkiye'de uzun bir zaman çalıştım ve yaşa- dım. Türkiye'nin doğal güzellikleri, zengın kaynaklan, çahşkan, cesur ve mısafirperver Türk halkı, üze- rımde unutulmaz güzel izlenimler bırakmıştır. Ben geçen yıl, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükel- çısı olarak görevlendirilmış olmak- tan büyük şeref ve mutluluk duy- maktayım. Çin'le Türkiye arasın- daki dostluk ve işbirliği ilişkilerinın kapsamlı bir şekilde daha da ge- lıştirilmesine katkıda bulunmak için var gücümle çaba harcamaya hazırım. *(Çm Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi) -'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle