Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 1996 PAZAR
10 DIŞ HABERLER
Avrupa'da bir Hutu-Tutsi kapışmasıIngiltere Başbakanı John Major.
tele\ izyonda Kuzey Irlanda'dakı
olaylara ilişkin mülakarta aynen
şunlan söylüyordu:
"Betfast Pürtadown ya da Derry'de
olanlan. Surrey ya da Sussex veya
Londra'da olmuş gibi
değerlendirivorum. Oradaki
vatandaşlanmın sorunlanm da aynı
biçimde ele alıyoruz..."
Bu sözlerin tercümesi. şöyle
yapılabilirdi:
"Bu vatanın her kanş foprağı birdir.
Hiçbir yerde olağanüstü bir durum
yoktur." Ya da. "Edirne'den
Hakkâri've kadar tiim
vatandaşlanmı/ birdir.. Kimseye
verilecek bir kanş toprağımız \oktur."
Oysa aynı bültendeki başka haberler.
Major'ı fena halde yalanlıyor. "kazın
ayağuıın" hiç de öy!e olmadığını
gösteriyordu.
Komşu bir ülkenin dışişleri bakanı.
Belfast ve Portadovvn'da va da
Derry'de olanlan görüşmek. hatta
"firça atmak" üzere Londra'ya
gıdiyordu.
Dahası. Birleşık Krallığın bir emniyet
müdürü. olaylann tırmanmasına neden
olmakla suçlanırken yine o komşu
ülkenin yetkilılerine hesap veriyor.
"yemin bUlah" göre\ini iyi yaptığını
kanıtlamaya uğraşıyordu.
Yine o komşu ülkenin
parlamentosundaki tüm partiler, uzun
süredir görülmedik biçimde, "Birleşik
Krallık içindeki soydaşlannın
haklannın korunması
gerekliliğinde"'birleşiyordu. Başka bir
deyişle "Surm veya Londra ile Belfast
aynı"değildı.
O zaman. ortada ciddı bir hata vardı.
Binleri. mılleti "\iyordu" veya
kafasını fena halde kuma gömüyordu.
Kuzey trlanda"nın her kanş toprağında
buram buram tüten *4
sekter"düşmanlık
ve nefret dumanı, her yerden
görülüyor. Londra ise bu durumu ve
BELFAST
ZAFER
ARAPKİRLİ
bu dumanı va görmezden geliyor ya
da "bir kanş toprak... bir tek çakıl
taşı.." edebıyatını boğmaya çalışıyor
ama kendisi boğuluyordu.
Sözde barış görüşmelerinin kapısında.
gazetecılerîn önünde küfürleşen
Kuzey İrlandalı polıtikacılardan
hıçbırinın Londra'ya güveni
kalmamıştı. Ingıltere hükümeti.
sorunun çözümü içın hayret vencı
biçimde hıçbır çaba göstermiyordu.
Böyle bıronamda ••Belfast-Londra"
karşılaştırması "komik" bile
kaçmıyordu.
Derry kentinın bir arka mahallesinin
bir arka sokağında. yüzü maskelı ve
kelimenin tam anlamıyla "ağzından
duman tüten" Protestan eylemının
bıze aıılattıklarına bakılırsa. gelecek
hafta ve aylarda yaşanması olası
olaylar bu "komikliği" unutturacak
boyutlara vanp yenı cenaze törenlen
ve yangınlan beraberınde getırecektı.
Bırleşık Krallığın Başbdkanı ise.
"Alevi göriinmese bile dumanı hiçbir
zaman dinmemiş" bu iç savaşın
hassasıyetını hıç anlamamış insanlann
yapacağı şekılde. geçmişte ikı cınayet
işlemiş bir terör suçlusu ile patlayıcı
bulundurmaktan hükümlü bırparti
lıderinı. sırf Protestan oldukları ve
Ingiltere ıle birliğı savundukları için
görüşüyordu "Önemli olan geçmişi
deşmek değil. ileri>e
bakmaktır"!,eklindekı haklı mantık
ıse. aynı ış Katolik, mıllıyetçi.
cumhuriyetçi eylemcıler (İRA - Sınn
Fein) ile görüşmeye gelince.
"•teröristler" edebiyatına yenik
düşüyordu.
Kımılerinin şimdiden, "NATO veya
BM banş gücii gönderilsin" çagnsı
>aptığı. Avrupa'nın bu görece
"uygar" ülkesınin bu görece "uygar"
köşesinde bir "Hutu - Tutsi"
kapışması. âdeta "kangren" olmuşfu.
Ama. günlük siyasi hesaplar uğruna
burnunun ucunu göremeyen
politikacılar. bir kez daha >üz binlerce
insanın kaderini *vatan - millet,
toprak - bayrak"edebiyatı ile kumara
yatınyordu.
Belfast'ın LovverOrmeau Caddesi
sakinlerının. "Özel -Tim dayağT
sonrası alçıya alınmış kol ve bacaklan
daha ka>namadı. Yara ve çürüklen,
daha iyıleşmedı. Çoğunluğun. yani
Londra'ya göre "bizimkilerin" zafer
çığlıkları hâlâ dınmedı. "Ötekiler"ın
öfkesı daha bir katlandı. Ama
Londra'dan gelen demeç ve haberler.
"yetkiiiler"ın kafalannın kumdan hiç
çıkmadığını gösteriyor Kuzey trlanda
yenı yangınlara gebe. beklıyor
Bu pazar bazı
şeylerin sırası değil
Telefon kabınıne bınsi tuş
kalemle yazmış: "Yaşamı o
kadar da ciddiye almayın; nasıisa
yanınızda götüremezsiniz.'* Evet.
götüremeyiz. Dogru. Derhal
aklıma Nâam'ın yaşamanın
ciddi bir şey olduğuyla ilgili
dizelen geliyor; aynı zamanda
da, bırakm yaşamı, sınırsız malı-
mülkü de yanında götürecekmiş
gibi bertzeri görülmemış bir
hırsla ve akla gelen her yöntemle
servet üzerine servet katanlan
düşünüyorum. Oysa bu pazar
sizlere, bu satırlan sizler
okurken üçüncü gününe gırmış
olacak olan 'Su Festivali'nden
söz edecektim. Stockholm'ün
göbeğine; parlamento, saray ve
opera üçgenine kurulan
çadırlardan, oluşturulan
sahnelerden ve halkın
sokaklarda, meydanlarda yiyerek
içerek dolaşmasından, ünlü
sanatçılardan oluşacak yıldız
yağmurundan... Olmuyor. 'Dış
muhabir' iç sıkıntılardan ötürü
görevini istediğı gibi yapamıyor.
Onun yerine. yüreği kara
insanlan düşünüyorum. Tank
Tınaztay'ın objektifinın
yakaladığı, Ankara'da bir genç
İcızımızı dört polisin, pardon.
Çevik Güç görevlisinin
dövüşünü gösteren fotoğrafı.
'Analara el kalktf başlıklı olayla
ilgili yazıda, analara. bozkurt
işareti yapan kişilerin
'orospular'diye bağırdıkları
belirtilıyor. İnsanın nasıl bu
denli kötü olabileceği sorusuna
kafam takılıyor. Bu denlısi
gerçekten olası mı? Anaya saygı.
kadına saygı. yaşlıya saygı.
halkımızın en yüce
meziyetlerinden değil miydi? Bir
genç kızı döv en dört erkek.
törelerimize göre ne denli
erkekti? Hani o en 'vulgar". kaba
tanımıyla; hanı 'onlann'kendi
ölçülerı>le. Yümaz Güney'ın
filminde olsa. bin çıkar, "Ulan
bu mu erkeklik?" derdi...
Bu pazar olmuyor. bazı şeyleri
anlatmak. Örneğin. bugün.evet.
şu anda. siz sabah çayınızı
içerken Stockholmlü, yağmur
yağıp yağmayacağını düşünüyor.
Hafta boyunca işyerindekılerle,
metroda. otobüste karşılaştığı
tanışlanyla hep bu konuyu
düşündü. Şu-şu gün iyi de.
filanca gün bozacakmış (hava)
dediler. Oysa bir haftadır
ülkemiz, Atlanta'daki bombayla
yarış edıyordu TV ve radyo
haberlerinde. Genç ölümler.
cezaev leri önündeki yüreği
yanık insanlara copla. tekmeyle.
sille tokat gırişenler
gösteriliyordu, anlatılıyordu.
Avrupa Bırliği'nın bakanlannın,
yeni hükümete gönderdiğı
mektuptan söz edılıyordu.
Adalet Bakanı'nın adaletle en
küçük bir yakınlığı
olmamasından. Burada bir yanlış
anlaşılma olmasın; ülkemizdekı
yaşamın Batı'dan gelecek
tepkiyle "endekslenmesinden'
yana değilim. Çifte standart
örneklerı yeterinden fazla çünkü.
Ne var ki, lsveç"in en çok
izlenen ve dış dünya odaklı TV
programı '8 Saat'te göstenlen
Türkiye'nin buradaki
dostlanmda yarattığı şaşkınlık
anlatılır gibi değil. Ülkemize sık
giden Isveçli bir dostum bana
"Benim gördüğüm Tfirkiye, bu
değildi: ne oldu size" dıye sordu.
Bu sorunun ardından oturup Su
Festivalf nı anlatamıyorum. Bu
pazar dışarda değil, içerdeyim...
Kahire'debir
Osmanlı
ütüsü
kahireli ütücü Şeyh
Muhanımcd,
geJeneksel bir Vfsır
kıyafetini ütülemek
için Osmanlı
usulii bir bacak
ütüsü kullanıvor. 74
vaşındaki
Muhammed'in
kullandığı bu
Osmanlı ütüsüsünün
kökeni asırlar
öncesine davaanıvor.
Şeyh Muhammed,
Kahire'de hala bu
utüleri kullanmava
devanı eden bir avuç
ütücüden biri.
(Fotoğraf:
REUTERS)
Terör artık
bizim yaşam
tarzımız olduTerörü ve teröristlerı
yargılayıp kalemkırarken
biraz acele etmıyor
muyuz?.. Terönst. yalnızca
televizyon ekranlannda
gördüğümüz uzak bir
yabancı değil. Terör.
yalnızca sırtımızı yasalara
dayayarak bir çırpıda
kınamaya hazır olduğumuz
şıddet eylemı degıl.
Teronzm, Rusya'ya yenı
gıren. Türkıye'yı çoktan
pençesıne almış, son 20-25
vıldır dünyanın dort bir
yanına nam salan silahlı
sıyasal faalıyetlerden ıbaret
değil...
Terör daha yakın ve daha
yaygın. Soluduğumuz hava
kadar terör ıçımıze ışlemış
bizım. Yaşam tarzımız
olmuş. Sorunlanmızı
çözerken yenı sorunlar
üretmeye. bunlarla
mücadele ederken de
terörden yararlanmaya
alışmışız. Kendimızi ve
bırbırımızi korkutmaya.
yıldırmaya. sındırmeye pek
ısteklıyiz. Hepımız birer
terörıstız...
Terörün sözcük anlamı.
> ıldırma. korku salma.
Latince terror. korku
demek. Teronzm ıse.
şıddet yoluy la korkutma
politıkası, belırli birtavn
zorla dayatma çızgısi.
Ne kadar tanıdık tanımlar
değil mi?..
Çocuklanmızın
"eğitim'*inde
korkutmalardan. şiddet
tehditlerinden ve
dayaklardan yararlanırken
yaptığımız ne? "Öyle
yaparsan kötü çocuk
olursun; kimse seni
sevmez!" derken
kullandığımız yöntem
hangısı? Televizyon
ekranlanndakı uzak ve
korkunç terönstlerle
aramızda hıç mi benzerlık
yok? Bız severken bile.
sevdığimızi "terörize"
etmeden yapamıyoruz.
Değerıni kendi kendimıze
belirlediğimiz sevgimiz
ıc^n okkalı bir bedel
ıstiyoruz.Bekledıgimiz
duygu. tavır, zaman v e
maddı karşılığı
bulamadığımızda
dağarcağımızdan
çıkarmaya hazır
olduğumuz nıce
yaptınmlanmız ve
pazarlıklanmız var:
Kırılmalardan tehditlere.
kıskançlık nöbetlerinden
ınce kurnazlıklara.
kavgalardan acımasız
tuzaklara kadar terörün her
türüne meyillıyiz. Sevgı
hedefimizi korkutup
yıldırmak, süreklı olarak
bızim hesapladığımız
tavırlan sergılemesi için
MOSKOVA
HAKAJS
AKSAY
onu yularından çekıştırmek
ve kendimıze uygun bir
kalıba sokmak için
yapmadığımız kalmıyor.
Aşklanmızda bile terörıstız
biz... Terör. televizyon
ekranlannda. kelepçe
molası içinde zafer işareti
yapmaya v ey a nedense
yüzünü gızlemeye çalışan
sakallan uzamış tanımadık
gençler kadar uzak değil.
Bireysel. kıtlesel ve resmi
mabkelenyle yaşamımızı
kuşatan dev bir ahtapot...
Terör. ınsanlann
ırklanndan ve uluslarından
başlayıp. sıyasal. sosyal,
dınsel. cınsel. kültürel
kimlık ve tercıhlerine
kadar uzanan hedeflen
vuran kurşunu bıtmez bir
silah Yazılı ve yazısız
kurallanvla.
a
yasak"larıyla.
"a>ip"larıyla.
"günah'larıy la.
çoğunluğun azınlığın
üzenne açtığı sürekli bir
salvo ateşı bu..
Kovboy fılmı gibi izlenen
kanlı operasyonlar sonucu,
polısın "ölü olarak ele
geçirdiği" teröristlerın
cansız bedenlerıne karşı
devlete -bir adım gensınde
sonsuz korku yatan sahte
bir hayranlıkla- alkış
desteği veren zavallı
yurrtaşlara bakın! Hem
sıyasal hem de ahlaksal
açıdan asıl "terör kurbanı"
bunlar. ^alnız kurban mı?
Ölüme selam duranlara.
teröre çanak tutanlara hâlâ
terönst denmıyor mu?..
Kımlığımızın en doğal
derinlıklennde yatan
cinsellığın bile -hem
başarısında hem de
başarısızlığında- şiddet
patlamaları yarattığı, bazen
sövgülü tepkılerımıze
kadar ta^arak saldınya '
dönüştüğü bir dünyada
yaşıyoruz. Spor
karşı laşmalarında
kazanılan görece zaferler
bile. kentlenmızın
sokaklarında kime ve neye
yöneldığı bellı olmayan,
ama her an. herkese ve her
şeye karşı patlayabilecek
şıddete gebe bir terör
coşkusuy la kucaklanıyor.
Zaman içinde aşınarak
etkısinı yıtiren parlak
sloganlar kervanına yeni
bir çağrı daha eklesek ve
"içinizdeki terörü
durdurun!" desek, yardımı
olurmuacaba?..
DOSYA: BANKACILIK SiSTEMİNİN ANALİZİ (2)
Refahyol'un paketi
borsayı nasıl Borsadar
etkileyecek? de
ğer|endirdi
Rus zenginleri Cote d'Azur1daPahalının pahalısı otellerde konaklıyorlar. yıldızı
bol lokantalara gıdıyorlar. metrelerce uzun üstü
açık otomobıllerden ınmıvorlar. Kumarhanelerde
rulet masalannda büyük oynuyorlar. Yüzlerce
beygır gücünde yatlarla Akdenız'ın mavılıklenne
açılıyorlar. Sızın anlayacağınız. yaşamın tadını tam
anlamıyla çıkarıyorlar. Kredı kartı ya da çek nedır
bilmıyorlar. Ceplennde Amenkan Dolarları tomar
tomar. Ülkemızın Karadenız kıyılannda çok
rastlamıştım eskı So\yetler Bırlığı vatandaşlarına.
Sarp kapısında. ba\ ul'lar altında ezilen eskı model,
küçük otomobıllerını, Hopa'dan Trabzon'a uzanan
•pazar'larını gönnüştüm. Sonra Antalya'nın
caddelennde Kaleıçı'nde. Konvaaltında 3-4
yıldızlı otellennde. kuşadasf nın çarşısında da
rastlamıştım onlara. Cebınde parası. yanında eşi ve
çocuklan. uçakla yaz tatılıne çıkmış İcuzey
kom^umuzun ona hallı \atandaşlarına. Bırkaç
günlüğüne geldığım Cote d'.Azur'da da gördüm
CANNES
AHMET
ARPAD
onlan. Eskı So\yetler Bırlıgı'nın yenı zengınlennı.
Bu dolar mılyonerlen, Fransa'nın Akdeniz
kıyılannda son yıllarda gıttıkçe azalan petrol
zengını Arapların yennı almış gıbı. Komünızmın
çökmesı ıle refaha kavuşan. St. Peterburg ya da
Moskova'da canlan sıkılan Ruslar artık Nice,
Cannes. St. Tropez \e MooteCarlodadegışıklık
anyor 1993 te 16 bın Rus tunsti Akdeniz
kıyılanna gelmışken. bu sayı 1995"te 30 bıni
bulmuş. Tunzmcıler. bu yıl 45 bm Rus yeni
zengininı ümıt edıyor.
Bu- günde yaptıklan ortalama 2 bın 500 frank
harcama enşılmez bir rekor. Orta A\ rupa ya da
Skandınavya'dan gelen tunst ıse bunun be>te bırini
bırakıyor. Güney Fransa'nın en unlü otelı
Negresce'da 13 Luıs veya 3 Napolyon dönemı
stılınde döşenmış suıtler bir sezon önceden Rus
müştenlere rezen e edılmış. Negresco. -
lokantasında Rusça mönü kartı bulunduruyor, bu •
dılı ögrenmek ısteyen elemanlanna da özel kurslar
venyor Fransa'nın Akdeniz kıyılan. yumuşak
ıklımı ıle Çarlık dönemınden başlayarak kalburüstü
Rusların hep ılgisinı çekmış. Günümüzde gelen
Rus ıse bambaşka hamurdan. Kısa sürede
kazandığı çok paray ı. yıne kısa sürede bolca •
harcayan cınsınden. Sonradan görme ınsanlar ;
ömeğı.
Ülkesınden getırdığı çanta dolusu "Rublo-Dollars'ı
arsalara. parfümen dükkânlarına. butıklere ve
bilgisayar şirketlenne yatıran "ış adamlan" da var. ,
Çok eskilere dayanan Çin-Türk dostluğu
Halka açılma
caziphale —
getiriliyor ürinci
»
Paranıza yön veren dergi
. Dr. Faruk Şen:
"GB'nde umutlar
ikinci yarıya kaldı"
TREND
HER PAZAR BAYINIZDE
Çin Halk Cumhurıyetı ıleTürkıye
Cumhurıyeti arasındaki dıplomatik
ilişkilerin kuruluşunun 25. yıldönü-
mü. bu yılın 4 ağustos gününe rast-
lamaktadır.
Biri Asya'nın doğusunda, diğeri
ise Asya'nın batısında yer alan
Çin'le Türkıye arasındaki coğrafi
mesafenin çok uzak olmasına rağ-
men bu ıkı buyük millet, yakın kom-
şuydu ve aralanndakı temaslar çok
yoğun idı. Daha beşıncı yuzyılday-
ken ikı taraf karşılıklı ticaret, hatta
evlilikler yapmış ve dostluk ılişkile-
rini kurmuşlardı. O zaman birçok
Türk, Tang Hanedanlığı'nda me-
mur olarak çalışmıştı. Tang Hane-
danlığı'nın savaşlarda daıma zafer
kazanan ve büyük hızmetler yapan
bırTurk generalinin yarasındaki ze-
hirli kanı imparator Tang Taizong,
bızzat ağzıyla emmıştır. Türkler,
Anadolu yanmadasına yerleştıkten
sonra iki millet arasındaki temas-
lar da hiç kesilmemıştir. Ipek Yolu,
bir dostluk bağı gıc >kı ülkenin
halklannı birbırlerıy'e sımsıkı bağ-
lamıştır. Istanbul Topkapı Sara-
yı'ndaki Çin porselenleri işte Çin-
Türk dostluğunun en iyi kanıtıdır.
Karşılıklı ziyaretler
Çin Halk Cumhuriyeti ıleTürkiye
Cumhurıyetı arasında diplomatık
ilişkilerin kurulduğu 1971 yılından
bu yana ıkili dostluk ilişkileri ve iş-
bırliği sürekli olarak gelişmekte, si-
yasi, ekonomik, askeri. kültürel ve
diğer alanlardaki temaslar günden
güne artmaktadır. İkı ülkenin dev-
let başkanlan, başbakanları, mec-
lıs başkanlan ve genelkurmay baş-
kanları gıbı yuksek duzeydeki yö-
netıcilerı arasında karşılıklı ziyaret-
ler başanyla yapılmış bulunmakta-
dır. İki ülke arasındaki yıllık ticaret
hacmi 600 milyondan fazla Ameri-
kan Dolan'na ulaşmıştır. Bu temas-
lar, iki ülke arasındaki karşılıklı an-
layışın arttırılmasına, ışbirliğinin
sağlamlaştırılmasına ve dostluğun
geliştırılmesine çok yararlıdır. Biz,
Türkiye'nin bölgesınde ve uluslara-
rası işlerde oynadığı role büyük
onem veriyor ve Türkiye hüküme-
tinin çeşitli ülkelerle olan dostluk ve
ışbirliği ilişkilenni ilerletmek. bölge-
sel anlaşmazlıklara banşçı çözüm
buimak ve bölgesındeki banş ve
istikrarı geliştirmek için harcadığı
çabalan, ayrıca Türkiye hükümeti-
nin defalarca yinelediği Çin'in ege-
menlik ve toprak bütünlüğüne say-
gı ve üzerinde ısrar ettiği 'tek bir
Çin' politikalarını takdirle karşılıyo-
ruz. Gelişmekte olan ülkeler olarak
Çin ve Türkiye, kendi ülkelerini kal-
kındırmak ve halkının yaşam düze-
yini yükseltmek gibi aynj görevler-
le karşı karşıya bulunmakta, eko-
nomi alanında bırbirlerini tamam-
layabılmekte ve karşılıklı yarara da-
yalı işbirliği yapmak için büyük po-
tansiyele sahip olmaktadırlar. Biz,
karşılıklı egemenlik ve toprak bü-
tünlüğüne saygı, karşılıklı saldır-
mazlık, birbirlerinin ıçişlerine karış-
mama, eşitlik ve karşılıklı yarar ve
barış içinde bir arada yaşama ol-
mak üzere 5 ilke temelinde Türki-
ye ile banş, dostluk, karşılıklı yara-
ra dayalı işbirliği ve ortaklaşa ge-
lişme ılişkilerini kurmayı arzuluyor
ve ikı ülke arasındaki ilişkileri kalı-
cı, istikrarlı, sağlıklı bir şekilde ge-
liştirmek için çaba gösterıyoruz. Bu
ilişkilerin, Çin ve Türk haikının ya-
rarına olacağı gibi bölge, hatta
dünyadakı barış ve kalkınmaya da
yararlı olacağına ınanıyorum. Ben
bir dıplomat olarak Türkiye'de
uzun bir zaman çalıştım ve yaşa-
dım. Türkiye'nin doğal güzellikleri,
zengın kaynaklan, çahşkan, cesur
ve mısafirperver Türk halkı, üze-
rımde unutulmaz güzel izlenimler
bırakmıştır. Ben geçen yıl, Çin Halk
Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükel-
çısı olarak görevlendirilmış olmak-
tan büyük şeref ve mutluluk duy-
maktayım. Çin'le Türkiye arasın-
daki dostluk ve işbirliği ilişkilerinın
kapsamlı bir şekilde daha da ge-
lıştirilmesine katkıda bulunmak için
var gücümle çaba harcamaya
hazırım.
*(Çm Halk Cumhuriyeti Ankara
Büyükelçisi) -'