27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20AGUSTOS1996SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Kimler Atatürkçüdür?.. SAIM SEZE3ı Kamıtvönetimi Uzmanı A taturkçülük (Kemalızm) nedir. Atatürkçülüğü an) jmanı/ı. kav ramanm, uyeulamada izlemenin yol \e yöntemi nedır'1 Herkes Atatürkçü olabi- lır mi? Atatürkçü olmanın gerek ûüşün- sel. gerekse uygulama alanında as>gari koşulları yok muduT? Ataturkçülük (Kemalizm) her niyete yenen muz. her ağıza >akız değildir. O "dahiliveharicir 'dü>manlarakarşı sa\aş boylannda. ate^ hatlannda. devrim gün- lerinde düşünce ve ^a»ama geçınş (pra- tik) olarak doğdu. gcelişti. yetkınleştı ve tutarlı bir dünya görüşü. bir uygulama nıodelı olarak biz iziey icilerine ulaştı. Onun tutarlı düşüiKe ve uygulamala- rına aykın, çarpıtıcı. sulandıncı yakla- şım v e dav ranış içinde olanlann Atartirk- çüyüm demeye hakları olmaz. Atatürk- çü olmadıkları halde Atatürkçü imiş gı- bı görüntü (imaj) uyandırmaya. halkı karidırmaya uğraşan riyakârlaraneak ah- lâktan yoksunîukla nıtelenebılırler. Hele bunu kişısel ve grupsal çıkarlan için ya- panlara söylenecek söz yoktur. Bu yazı hem Atatürkçüler için hem Atatürkçülü- ğe düşman olanlar için hem de riyakâr- lar için kısmen dahi bir denek (mıhenk) raşı olabilirse amacına ulaşmış olacak. • Atatürkçülügün temel amacı in.->an- lığın evrensel gelişimine katkıda bulun- mak ve toplumsal barış içinde birey leri mutlu yaşatmaktır. Bu anlamda öncelik, kendisine karşı sorumlu olduğumuz ve hizmetine yetkili kılındığımız uJusa ait- tir. L'lusumuza karşı göre\lerimizi yeri- ne getirirken insanlık âieminin bir parça- sı olduğumuzubiranbile usumuzdançı- karmamalı ve insanlık âieminin evrensel çıkarlarını da gözetmeliyiz. • Uluslararası anlaşmalarla tüm dev - letlerin kabul ettiği belirgin sınırlar için- de bir bütün oluşturan doğal, ekonomik, toplumsal. kültürel, tarihsel ve arsal de- ğerlerin kalıtçısı (mirasçısı), sahibi ve ta- şıyıcısı olan. geleceğe yönelik umutların- da tasanm ve ızlencelerinde aynı duygu vedüşünceleripaylaşan. birlikteyaşama azim ve kararlılığını gösteren siyasal top- luma ulus denir, Bilinmeyen tarihlerden beri topraklannda oluşmuş tüm degerler o ulusa aittir. Ulusal kimlik ve kişiliğimi- zin belirleyici öğeleri ulusal egemenlik, ulusal kültür. özgürlük ve bağımsızlıktır. Hangi gerekçeyleolursa olsun buöğele- rin uygulamada sulandınlmasına izin ve- rilemez. • Atatürkçülügün olaylara bakışı bi- limsel ve ussaldır. Düşünce yöntemi bi- limsel düşünce yöntemidir. Bu bilim.se! gerçekçi anlayış içinde herçeşit dogma- y ı reddeder. Yaşama ve olaylara; dev ın- genliği ve değişkenliği içinde, bütün çe- lişkileri değerlendirerek yaklaşır. Göre- celiğin (izafiliğin) ayrımındadır. Bu ne- denle yaşamı ve olaylan değerlendirirken mutlaİclığa yer vermez. Bir aydınlanma ve özgürleşme hareketidir. • Atatürkçülük, banş ortamında dev - rimlerle donatılmış bir uygarlaşma stra- tejisidir. Uvgulamanın her anında öznel \e nesnel koşullaryeniden degerlendiri- lir. Koşullann zamana uygunluğu araştı- nlır. Uygulamalarda zamanlama ulusal v e evrensel bağlamda banşı bozmayacak bıçimdebelirlenir... Karşıdevrime ödünsüz. halka uzmaş- macı yaklaşır. Her an dev rimci y ığınak ve karşıdevrimcılerin gücü gözden geçiri- lir; geri adım atma y a da başarısız sonuç- lannıa olasılığını en aza indirecek biçim- dezamanlamayapılır. Bütün araçlanyia, en etkin. en hızlı. en verimli biçimde. en banşçı yol ve yöntemlerle sorumluluğu- nu üstlendiğı toplumu tarihsel gelişme çizgisi üzerinde ileriye doğru itmeyı ve geliştirmeyi temel görev sayar. Devrim- cilik çağdaşlaşma yöntemidir. • Atatürkçülük. her çeşit aynmcılığa, eşitsizliğe. sömürüye. sömürgeciliğe. baskıya. zulme ve şiddete. şiddetle karşı çıkar. Buolumsuzluklarakarşı yapılacak mücadeleyi kutsar. kavgayı üstlenir ve ölümüne dek sürdürür. Bu savaşta yasal savunma (meşru müdafaa) durumunda- dır. düşmanlarına karşı hoşgörüsüz ve ödünsüzdür. Kavgası insanlık ve insan olma adınadır. Bir başka deyişle insanh- ğaaykınlıklan heralandaortadan kaldır- mayı hedefleyen bir hümanizma hareke- tidir. Her anlamda adalet ve eşitliği >>ag- lanıayı hedefler. Bedensel. tınsel ve zi- hinsel bakımdan rüm y urttaşlarına. ken- dilerını özgurce gelıştırtne olanaklarını sağlayacak gönenci sağlamayı dev lete bir ödev olarak yükler. Bir başka deyişle. y urttaşlarına sadece klasik hak ve özgür- lükleri tanımaKİayetinmez. onlarınyurt- taşlartarafındankullanılabilmesi içinge- rekli maddi koşulları hazırlamayi. yurt- taşlan ekonomik ve sosyal haklarla öz- gürlüklerini kullanabilecek biçimde do- natmayı ve desteklemeyi görev sayar. • Ulusa! kültür: bu topraklarda boy vermiş tüm kültürel değerlerle bu top- raklarda yaşamış \eyaşamaktao!an tüm insanlann ürettiği kültürel değerlerın yı- ğışmasından ve sentezinden oluşan biri- kimdir. Bu bırikımi evrenselleştirmek ulusal bir ödev dir. Ulusa! kültürün anla- tım aracı ulusal dildir. yani Türkçedir. Dıl ulusal birliğin. özgürlük v e bağımsız- lığın temel öğesidir. Onun içındir ki di- lımizi yabancı dıllerin boyunduruğundan kurtarmak. üstün bir bilim dili. sanat di- li. kültür dili olarak yeniden inşa etmek. geliştirmek ve yetkinleştirmek üzere dil savaşına girişilmiştirve bu savaş bilinç- li biçimde Atatürkçü sanatçılar. bilim ve siyaset adamlan. dıl uzmanları ve yurt- taşlar tarafından sürdürülmektedir. htik ve estetik değerlerin insanı tinsel v e zihinsel anlamda y etkinleştirip y ücelt- tiğini.yaratıcı ve verimli kıldığını kavra- yan Atatürkçü düşünce güzel sanatlann herdalındaulusçaetkinlikgösterilmesi- ne önem vermiş, evrenselleşmiş. klasik- leşmiş eserlerle yurttaşlann tanışmasına, onlan kavramasına veözümsemesine.öz kültürü ve >anatı ile bunları sentezleşti- rerek daha ü.st düzey de sanat yapıtlan y a- ratmalanna olanak sağlamak istemiştir. • Atatürkçülük: ulusal. laik. demokra- tik. toplumsal hukuk devletıni halkın si- yasal örgütlenme. yönetme ve yönetilme modeü olarak belirler. Bu nitelikte bir dev let y apısını oluşturmak, onu ev rensel değerlerle donatmak. yurttaşlannın öz- gürce ve sistemli biçimde yönetime ka- tılmasını sağlamak ister. Irkçılığı ve ümmetçiliği her anlamda v e her konuda reddeder. Laiklik. demok- rasinin olmazsa olmaz koşuludur. Laik- lik din dışı (ladini) olan. dünyaya ilişkin. halka ilişkin tüm ilışkıleri kapsar. Halkın kendisi için. öz kendini yönetmesi anla- nıına gelen demokrasi bu ilişkilerin bir parçasıdır. demokrasilerde egemenliğin kaynağı halktır. Gerek göksel. semavi. ilahı. gerekse dünyasal hıçbir üstün yet- keyi (otoriteyil kabul etmez. Her türlü dogmatizmi ve fanatiznıı reddederek yö- netimı ussallaştınr. bilimseüeştirir. Bu anlamda demokrasi tüm akıldışılıklan reddeden ilişkiler ağını gerekli ve hatta zorunlu kılar. Buzorunluluk özgüryurt- taşlann bireysel ve toplumsal ilişkilerim de içerir. Göksel (ilahı). dinsel inançlar. kişilerle inanılan arasında kanşilmasına asla izin verılmeyen yalın bir oliiudur. Kişilerinanırkenalabıldığineözgür. val- nızca kendı vicdanlanna karşı sorumlu- durlar. Lakin inançlar gerek bireysel ge- rekse toplumsal ilişkileri asla yönlendi- rici ve belirleyici olamaz. O. bireyle (ina- nanla) tann (inanılan) arasındaki karışı- lamayan ilişki olmakla sınırlanmıştır. Di- ğer hiçbir ilişkiye yansıtılmaz. • Kemalizm bütün bilimsel düşünce ve bilgileri içerir. Akılcı ve bilimsel nitelik- li hiçbir düşünce özgün bir ad taşısa bile Atatürkçülügün çevresi dışında kalmaz. onunladostturve Atatürkçülüğü tamam- layan biröğe niteliğindedir. Akılcı ve bi- lime dayalı uygulamalarda Atatürkçü uygulama modelinin çerçevesi içindeye- ni birgörüntüdür. Bu anlamdaki yeni dü- şünce ve uygulamalar. yaşamı dinamik birsüreç olarak gören Atatürkçülüğe. ge- liştiricı, yetkinleştinci öğeler olarak ka- tılırlar. Sevgili okuyucular: biz Atatürk- çülügün ölçüsünü böyle koyduk. Kendi- nizi irdeleyin. eleştirin. Eksiklerinızı an- cak siz tamamlayabilirsinız. yanlışları- nızıancaksizdüzeltebiürsiniz. Eksıklık. yanlışlık bizdeyse. tartışarak. bilimin ışı- ğında doğruva ulaşırız. ARADABIR MEHMET ATtLLA Eg Mutlaka Bir Şey Vardır "Bugünlerde dinsel ınanç ayrılığı gözetmeksizin kendi ülkesini ve kendı halkını seven bütün Türkleri bu oyuna karşı uyarmak, her aklı başında ınsanın görevi olmalı. Sahte mılliyetçılik sloganlarıyla beze- nen komprador dinciliğinln korumaya yöneldiği şey, ne ulusal değerlerdir. ne de dinsel duygular. Belki de kampanyayı körükleyenlenn bile fark edemedikleri asılamaç, buülkenin halkınıbırazdahasoymaktır..." Yukarıdaki sözler Mümtaz Soysal m 1966 yılında Yön dergismın 149. sayısında yayımlanmış. Aradan kaç! yıl geçmiş? Tam otuz yıl. Peki. eskımiş mi. gün- celliğinden değer yitirmış mi bu sözler? Hayır... Işte bu çok acı bir sonuçtur. Bu acı sonuç üzerinde her- kesin düşünmesi. artık yaşamsal bir zorunluluktur. Niye bu ülke bir türlü uygarlık düzeyinı yükseltemi- yor? Niye biz yıllardır hep aynı şeyleri yazıp çiziyo- ruz? Niye çağdaş değerlerı toplumumuzun tüm kat- manlanna yansıtamıyoruz? Benee bu soruların yarnt- larını, tüm demokrat, çağdaş ve ilenci kesimler se- rinkanhlıkla düşünmelidirler. Ama öncelikle şu gerçe- ği kabul etmelidirler ki. bir an önce sonuç alıcı çözüm- lere ulaşabilsinler. Bu ülkenin aydın bireylerinin ço- ğunluğu, savundukları degerler uğrunda, karşı güç- ler kadar isteklı, sabırlı, çalışkan ve uyanık değildir- ler. Elbette bireysel çabalara söylenecek sözümüz yoktur. Ama bu çabaları örgütlü ve düzenli bir konu- ma getiremedığımiz de gözle görülür bir gerçektir. Içi- mizden kaç kişı herhangi bir derneğın, bir vakfın, bir partinin, bir sendikanm çalışmalarına katıhyor ya da destek veriyor? Kaç kişi bu kuruluşlara parasal kat- kıda bulunuyor? Parmakla sayılacak kadar az... Ama gerici, bağnaz, çağdışı kesimdekiler öyle mi ya? He- men hepsı bir şeyler yapmanın coşkusu içinde, gö- reve hazır beklıyorlar. Bızlertoplantılarda bol bol konuşuyoruz. süslü laf- lar ediyoruz, kendi kendımize kararlar alıyoruz; ama uygulamaya gelınce görevi hep başkalarına veriyo- ruz. Toplumun edilgin kesimleriyle sempatik ilişkiler kurmak yerine slogancı bir yaklaşımı benimsiyoruz. Küçücük aynntıların peşıne takılarak birbirimize kın- cı davranıyoruz, dayanışma duygumuzu zayıflatıyo- ruz. Uzun sözün kısası: Cumhurıyet devrimlerinin da- hafazla yıpranmaması ve ülkemizin karandk birge- lecege sürüklenmemesi için herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmalıdır. Çünkü herkesin yapabileceği mutlaka bir şey vardır. ISTANBUL Artık her Çarşamba akşamı The President Hotel'deyiz Czerinizdf kıc iverdi hir gok\ ü:ü. dş tepedcn tınuığu Afarmcinı ve Istcinhıtl... Barbekiide kokusııvla davetkâr bir le::et. Ardındun cıinlı nıüzik ve onantal... Salata Büfesi Soğuk Mezeler Barbekii Tatlı - Meyve Büfesi Liıtıitsiz Verli İçkiler. TL. 1.450.000.- Canlı Müzik Oryantal Rezervasyon: 0.212 - 516 69 80'den &54 Tiyatro Caddesı, 25 Beyazıt 34490, istanbul Tel.: 0.212 - 516 69 80 / 20 Hat Faks: 0.212-516 69 99 TÜRK EĞİTİM DERNEĞI fTED) KORUNMAYA MUHTAÇ ÖĞRENCİLERİN ÖĞRENİMLERİNE KATKILARINIZ İÇİN ÇELENK BAĞIŞLARINIZI BEKLİYOR, Tel: (312) 418 06 14 - 417 42 02 Faks:(312)417 53 65 AnadoluLaikliği... ABDULLAH TEKİN K ayı aşıretı Doınaniç Yayla- sı'ndan kente inip Söğüt'e yer- leştikten sonra bir beylik görü- nümünde yansımaya başlar. Bey liğin başındaki Ösman. pa- zarda bir Bizan.slının bardakla- rını kıran Türk'ücezalandırırve Bizanslınınza- rarını dev let kasasından karşılayacak kadar adil. hoşgörülü ve sevecen birpolitika izleyerek hem Bizans'ın hem de komşu beyliklerin aleyhine büyüyen birdevletin temellerini atar. Henüz Orta Asya geleneklenni koruyan, fakat yenı sayılabilecek bir dini kabul etmiş olan top- lum uzun bir göçten sonra yerleştiği bereketlı topraklarda uyum içinde. banşçı bir hav ada. mut- lu bir yaşam sürdürmeye başlar. Göçebe toplum yerleşik bir düzene geçişin çabalannı sergile- mektedir. En önemlisi henüz hiçbirgelenek kutsallaşma- nın boy'unduruğu altma girmemiştir. Bir başka deyışle yaşamın akışi kutsal alanm dışında göz- lenmektedir. Yaşamın. sosyal ekonomik. siya- sal. eğitsel vb boyutları kutsal alanın içine girip sıkışmamış, başka kalıplara girmemiştir. Söğüt veçevresindeki Osman Bey inemrindegözeçar- pan insanlar "kul" görünümünden uzaktır. Kuruluş dönemini çok iy i değerlendiren bilim adamlarından Prof. Dr. Ö. Lütfî Barkan. bu ko- nuda şu görüşü belirtir: -Kuruluş de\ rinin ni/amlannı tasarlamış olan ilkOsmanlı padişahlannın genellikle çok gerçek- çi bir biçimde hareket ettikJeri \ e Hıristiyan mem- leketlerindevaptıkları fetihleriçin İslamltğın mu- kaddes cihad ideolojisini benimsemiş görürtme- lerine rağmen. dünva işlerinde dini düşüncelcrin geniş ölçüde etkisi altında kalacak kadar muta- assıp davranmak zorunluluğunu hissetmedikle- ri görülnıektedirr (*) Çok değil birkaç padişah sonrasında yeni olu- şan üstün siyasal güçle yurttaşlar arasında öyle- sine derin mesafelcr ve uçurumlar olacaktır ki. kendini bile tanıvamayacak kadar yabancılaştı- nlmış "kuriann destegine dayalı otorite Naki- bül Eşraf a üstünlük tanıyan bambaşka bir çer- çeveye bürünecek. dini. dili. ırkı ne olursa olsun herkeseesitdavranan vöneticilergidecek rejimin tuttuğu "Sünnilik" dışında kalanlara iyi gözle bakmay an yöneticilerin egemenliği gözlenmeye başlayacaktır. Osnıanlı devletinin bir İslam dev leti olması gerçeğine karşın ilk birkaç padişahtan sonra ge- lenlerin Anadolu Selçukluları. llhanlılar gibi Arap dünyasının dışında kalmış ve özellikle Or- ta Asya-lran kültür ve uygarlıklannın etkisinde- ki dev letlerin mirasçıları olduklannı unuttukla- n gözlenmiştir. Bu unutkanlık kültürden sosyal yaşama ve po- litikaya uzatılacak çizgide pahalı bir faturayı sun- mada gecikmemiştır kuşkusuz. Osmanlı devletinin bir Türk dev leti olmaktan çıktığı bu dönemlerde Türkler sömürülür. kü- çümsenir "uç*'lara sürülür. Bir kısmı dağlara yönelmey i yeğler. Yeni dev - let Osmanoğulları ailesinin egemenliği altına gi- renlerin yanı sıra özellikle yakındoğtı ve Balkan halklanndan getirilmiş, dev şinlmiş kişilerin dev - leti konumuna getirilir. Dahası toplum iyiden iyice kutsallaştınlmış geleneklerin boyunduru- ğuna girmeye başlar. Osnıanlı Ûa fiziksel büyümeye karşın göze çar- pan bu olumsuz yapılaşma. yönetime kutsallaş- mış geleneklerin egemen olmasıyla t4 ke>'fi r 'liğin gelmesını sağlayarak geri kalmışlıkla iç çürü- menin temelini atmaya başlar. Genellikle Alev i- Bektaşi ağırlıklı asıl öğe (unsur) olan Türklerin küskünlük, kırgınlık, kaçış ve başkaidırısının aymed- fotoğraf yarışması Yaşam Sevinçleri SEÇİCİ KURUt; Bshı Ata»(Fo . BaşKa^i! Seteteö/u Dunm {Satan Gazetesi Genel Yay» MiKfür Yardmrcrsf ve Vsanî, Şmrır çmabaft-Jssgrr, Şar.aSç^., istanbul Kûitûr ve Smat Vakfı Başkanı), • An ûıJteriFotoğraf Sanatçtsr), 6»ffir)M«riM<»>yet GâjeMSorüffllu Müdü'ü). Doç. SabitKaltogil<MS U Fotoğraf Aıa Sanat i£ Oaiı ÖğretımÛyesij,ia»f Keeikarıro'nAızt «ÎJPS-. --I °--t4|^fo!Dğfaf Sana^isi) * . KemalOlgaç(Şark Hay3t SiBOrtaAŞ- Gtoe: MüdüröJ. Doğaa fotır.r *mıni) ftthmel Yaşin {Atlas Dergtsı Senel Yayın Müdûrü) VAfllŞMA TAKVJMt: rapaiann;- w •-. uuı.™ o*¥>uwa 'jnmrteâMm edılmış olnrası gerekmekte<ftr. Posta ıle gönderilnıesı dumrranda öoçatukcetıgeofcmeden Sayfnsa smertâ&fflSt. Scnuçiş 23 Eyiûl 1996 tarihmde sesli ve gönmtüiû basn araobğryia duyjralaMkıı.- Ödu- îöreni 26 Eyiâl 1996 gânû istanaüTıfe yapılatafctır BAŞVURU ADRESt: Şafk teya' Sçcr. st Nc9 Affumzade 61180tea- FORM *LmABİUC« YERLER: Baymed Mecidıyekây K«8r«erkCT Kat 6 No• 112 Mecidryeköy-İstanb Tel (0212) 288 90 72-73 (Î12'clen), Istanbul. Ankara fcışîf» Eskışefîtf deto netiym Falcûlteteri ÛOÛU£R: SiysMn» H9()«til Bartı Uitan Brtno 75.000000 75 000 000 7S.000.000 ikınci 50000DO0 soooaooo 5t.mm Ûçuncti 25 000 000 25 0OO.M0 2ROO0.O00 başlangıcını bu noktaya getirip davamak yanlış olmaz. Yaşananlann ve yapılanlann özeti degi- şime. özgür yaşama ve çağdaşlıga açık bir top- lumun: gelenekçi biryapının "nizam-ıâlem"an- lay ışıy la. değişnıezliğin dar kalıpları arasına çe- kilmek ıstenmesiy le açıklanabilir. Resmi tanhe pek fazla yansıtılmayan bu tab- lolar Osmanlı 'nın hem gerçeği, hem de açnıazı- dır. Yeniçenlerin "kelle kesme" yaklaşımlannın kahramanlık olarak sergilendıği resmi tarih bi- raz irdelenerek daha sağduyulu ve objektif, da- ha ılımlı bırdüşünce süzgecinden geçırilmelidir. Belki o zaman "Keşke Osmanlı gereksiz >ere üç kjtava yavılma macerası yerine Anadolu ve çe%- resinde kalıp kendi öz ıınsuruy la barışık yaşayıp u>gaıiığa \e çağdaşlıga uzanan volda mufluİuk içinde kalsaydı" denılebilirdi. Oysa akıtılan baba v e kardeş kanlarının Istan- bul'a bıraktıgı acı ve hüzün. eşdeğerli olarak Anadolu"daki insanlar arasında gözlenmiştir. Bu- gün gelişip gelişmeme ölçeklen tartışılan bir top- lumun hacı-bacı paradoksu bu kanlı mirasın iyi degeriendirtlemedigi sonucunu ortaya çıkarmı- yormu?.. Osmanlı dev leti padişahlan. kuruluş yılların- daki toplumun liderleri olarak kalabılselerdi hiç kuşkusuz tarihin akışı değişir, çağdaşlaşma ol- gusuna daha çok veçabuk pencereleraçtırılırdı. Bu tablonun hüzünlü ve düşündürücü bir yanı da vardır: Kuşkusuz her toplumun. herulusun geç- nıişinde iy iler ve kötüler. doğrular v e egriler \ ar- dır. Ama her ulus geleceğe yönelik adımlarında geçmişinden ders almaya özen gösterir. Özen göstermeyen. yenilıklere. çağdaşlıga burun kıv ı- ran, Osmanlfnın düzeninı ve dinse! yapısını tek- rar oluşturmayı arzulayan insanlann bulunduğu tek ülke Türkiye'dir. \'e laiklik kav ramı 70 yıldır tartışılmaktadır. Laiklik bir Batılı kurumdur. Türkiye bu kuru- mu Cumhuriyetle birlikte transfer etmiştir. An- cak tam anlamı ile iaiklik öl- çeğinde olmasa bile bu ku- rumun özelliklerı zaten Anadolu"da bir kesım tara- fından yüzyıllardan ben uy- gulanıyordu. Bu benzeyişi faiklik kavramıyla değil de çağdaş yaşam anlayışı ile ta- nımlamak kuşkusuz daha yerinde olur. Osmanlı. içindeki bu ör- neği iteleyip uzaklaştıraca- ğına kendisinden soyutlaya- cağına biraz sıcak bakabil- se, biraz ilgi duyabilseydi yüzyıllarca gecikmeyle ya- kalayabildiği çağı çok daha kolay yakalay an v e hatta at- layan birkonuma ulaşabilir- di. Osmanlı'yı biryana bıra- kalım. Günümüzde durum yüzyıllaröncesinden pek mi farklıdır. Toplumu, yaşamı dar kalıplar. kutsallaştınl- mış geleneklerin ablukası altına almaya çahşanların iktidar olduklan nokta "ta- rihin bir tekerriirden iba- ref* olduğunu mu söy lüyor acaba?.. Daha geçenlerde Ata- türk'ün yaşayıp devlet yö- nettiği Çankaya Köşkü'nde hükümet listesini açıklayan Cumhuriyet yönetiminin başbakanı konuşmasına dinsel selam vererek başla- dı. . "İmama" uy maya çalışan bazı belediye başkanlarıyla bakanların konuşmalarını dikkatle izieyenler. ulusal nitelikten yoksun evrensel ümmet geleneğinin ayak seslerini duymuşlardır kuş- kusuz. Çağı yakalamak ve daha uygarbiryaşamın içinde ol- mak. daha hoşgörülü. daha sev ecen. kadına say gılı, kut- sal alanın ekonomik. sosyal. siyasal v e eğitsel yaşamı da- raltmasına izin vermeyen yurttaşlar olmamıza bağlı- dır. Böyle bir toplum olma- ya özen göstermeliyiz. PENCERE Nadir Nadi'yi Anarken... Geçenlerde özel bir bankanın patronu Cumhuri- yefe geldi; gazetede yayımlanan kendisine ilişkin haberlerden tedirgın olmuş: buyurettık. konuştuk... - Sayın Bayım. dedik. Cumhurıyet bizim değil, ka- munun malı sayılır, bu gazetede patron tüzelkişidir, kurumun yazılı anayasası ve yazılı olmayan kural-- ları vardır, bütün bunlar YOyılı aşkın birsürede oluş- • muştur. Biz doğruları yazmakzorundayız, amayan- lış bir yayın yapılmışsa, özürdıleyip düzeltmekboy-; numuzun borcudur: Cumhuriyet, bu kuralı işlet- meden Cumhuriyet olamaz. içtenlıklı bir söyleşi başladı; çaylar, kahveler gel-, di, Cumhuriyet gerçeği saydamlaştı; bu gazeteniry sırat gibi kıldan ince, kılıçtan keskince kuralları ko-; nuşulup tartışıldı. • 21 'ınci yüzyıla yaklaşan Türkiye'de ne yazık ki ki- mi gazetenin ardında tekelci holding bulunuyor, ki- - mi gazete zengin tarıkat şeyhının elinde... Jj Cumhuriyet her ikisinin dışında, kurulduğu gün>* lerın bayrağını taşıyor. Nedir bu bayrak?.. , Yunus Nadi, 1920'de, Yeni Gün gazetesini Babı-Î âlı'de çıkarırken, ingılız işgalı başlayınca, vurmuş matbaasını sırtına, Anadolu'ya geçmiş; kelle koltuk-v ta, Mustafa Kemal'ın yanında, Ulusal Kurtuluş Sa-î vaşı'na katılmış; zaferden sonra düşman istan-î bul'dan defolunca, geri dönmüş. 1924'te Cumhu- riyet'i kurarak Aydınlanma Devrimi'nin gazetesini çıkarmış; 1945'te bayrağı eline alan Nadir Nadi," kırk yıl onurla taşımış... Cumhuriyet'in kurumlaşması, Nadir Nadi'nin pa-' ha bıçılemez yönetımınde gerçekleştı, • ı; Nadir Nadi, uygarlığın beş şartından beşini kişili-- ğinde toplamış. ölçülü bıçılı bir insandı. O ölmedi. Kimi sevgili insan için "O ölmedi" sözü edebiyat, olsun dıye söylenır. Ama bu kez iş değişik. Nadir Nadi, eskısi gibi. öğleye doğru gazeteyeJ geliyor, odasına çıkıyor. bir aşağı bir yukarı dolaş-' maya başlıyor, elinde orkestra şeflerinin kullandığı, değnek var, belki o sırada Mozart'ın bir bestesini duyumsayarak adımlarını atıyor ya da dünyayı, in-, sanlığı. Türkıye'yi. gazeteyi düşünüyor; aşağıdaki- gençlerin neler yaptıklarını sessız sedasız izlıyor. Bi- r raz sonra yaşam hızlanacak. gelen gıden çoğala- cak, Nadir Nadi bu fasıldan sonra başyazısını yaz-.~ mak için masasına oturacak... t Aşağıda yazıişleri nasıl çalışıyor?.. "Çocuklar", Cumhuriyet yasalanna göre gazete-' yi hazırlıyorlar: bir güçlük çıktığı an. Nadir Nadi çö- zecektır. Nasıl?.. • Yeni Gün ve Cumhuriyet'ten kaynaklanan tarih- sel birikimin ışığında. çağdaşlığın biley taşına vuru- larak çözülecektır sorunlar; Nadir Nadi aramızda olmasa da genç kuşaklara aşıladığı bilinç, Cumhu-j riyet'in tüzelkişiliğidır. J • Cumhuriyet cjibi bir gazete dünya basırunırj zaman ve uzamında zor bulunur. ' .. •- Medyanın tekeüeşmesinde. gazetelerin kupon- laşmasında, Cumhurıyet kendisını nasıl korudu?...' Gazetecinin metalaşması ve gazetenin mallaşma-' sı sürecinde benliğini nasıl savundu?.. Başarı Nadir Nadi'nindir. Sağ olsaydı, sevecenlikle ışıyan gözlerindeki pı-~' rıltı daha da artardı. Bugünkü basının çatal-kaşık, tencere-tava ve elektrikli ızgara haline bakıp gü- lümserdi. AncakErbakan'ınbaşbakanlığındakiTürkiye'nin,.' karanlığa göz kırpmasına gülümseyeceğini san- ; -' mıyorum. ELMA Seyahat Acentası Balıkçının diyarında Mavi Yolculuk hala bir rüya olarak kalmasın! r, ','îrrars veya Kemer den t~ ~ir °ansıvc ~Z2 2'. Ada Hotel-Gümbet OK1 150 000-TL /tssos Hotel Nazlıhan YP 2 500 000 -TL İDuyurularımızı, her salı ve perşembe Cumhuriyetien izteyebılirsinizl | IstMalCad 81/1 Beyoğlu-IST Tel 0212 249 52 11 Fax 0212 293 20 76 TEMEL SİNEMA KURSLARI 2-23 Eylül 1996 Pazartesi, Çarşamba, Cuma saat: 16.00-18.00 1. Filmin Oluşum Süreçleri 2. Dünya Sinemasına Genel Bakış 3. Senaryo Yazım Tekniği 4. Çekim Planları ve Kamera HareKetleri 5. Sinema Kameraları ve Objektifler 6. Video Kameraları 7. Aydınlatma Tekniği ve Işık 8. Kurgu Tekniği ve Mantığı 9. Film Yönetiminin Temel İlkelerı 10. Film Çözümlemesi ! • ! Son başvuru tarihi: 29 Ağustos, Perşembe Adres : G. Erol Dernek Sk. 11/2 Beyoğlu Tel&Faks : (0212)25167 70/244 52 51 BAYMED V Şark Hayat (*) BARKAS. Prot Dr. Ömer Liitfı Cmnhurn etirtıızin 50 Yılı Semıneri Tiirk Tarih Kıırıınnt Tatile Çıkmadan Kalbinizi Knntrol Ettirin. Pazar dahil her gün geco. gündüz hizmetinizdeyiz. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX) Faks:(0212)212 6835
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle