23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2AĞUSTOS1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOM Erbakan'ın üç yılda 10 milyar dolar beklediği ekonomik paket, Türkiye için sonun başlangıcını hızlandıracak' biçiminde değerlendirildi REFAHYOL havanda kriz dövüyorEkonomi Servisi - REFAHYOLun paketindeki 10 kaynagın sağlam ge- rekçesi bulunamadı. Bürtin umudunu faize baglavan ve bu yönde tedbirleri ön plana çıkartan Erbakan'ın üç yılda 10 milyar dolar beklediği kaynaklann, Türkiye'nin sona doğru gidişine hız kazandıracağı ileri sürülüyor. Pakette yer alan döv ize endeksli tahvilin. Tür- kiye'yi Meksıka krızine doğru sürük- leyecegi belirtilirken. gurbetçiden 50 milyarhk pay almak isteyen hüküme- tin süper dövız hesabınaysa yanlızca yurtdışındaki RP'lilerin ilgıgösterme- si bekleniyor. Vergıye indirim ve bele- diyeleryolu ile tahsilatınnın ise suiis- timallere yol açacağına dikkat çekilir- ken bu kaynağın da pakete "RP'li be- lediyefcrinbaskısıyla"eklerıd]gı kayde- dilıyor. Kamu arazilerindeki gecekon- . dulara ucuz tapu verilmesı de Refah Par- tisinin olası bırerken seçim için yap- tıgı yatınm olarak değerlendıriliyor. REFAH YOL" unpaketinden iç borç- lanmanın vade ve faiz yapısını düzelt- mek amacı ile gündeme getirilen dö- vize endeksli tahvilden 3 mılyar dolar beklendigi yolundaki açıklamalar dik- kat çekıyor. Ancak 1994'ün sonlanna doğru büyük boyutlu ekonomik kriz yaşayan Meksıka'nın da dolara endeks- li tahviller yoluyla iç piyasada borç- landıgını hatırlatan bankacılar. "Mek- sika. bu polirikavı uygularken arkasın- da Amerika ve kanada \ardı. Tiirkiye ist herhangi bir dış, destek almadan bu işe smundu. Proje uygulanırsa oiduk- ça tehlikeli bir viraja girilir" dıyerek potansiyel tehlıkeye dikkat çekiyorlar. Karon \lenkul Degerler Para Piya- sası Uzmanı MuratOnerHazme'nindö- vize endeksli tahv il çıkararak kendi ku- yusunu kendisinin kazdığını öne sürü- yor. L'zun süredirdöv izin gerçek dege- rinin altında seyrettiği için birkaç ay içinde dövizde yüksek oranlı bir sıçra- rna beklendigine dikkat çeken Murat Öner, " Dövizde srçrama olduğu zaman Hazine elindeki dövize endeksli borç stokuyla vakalamrsa, ortaya büyük bo- yutlu bir kriz çıkabilir'dedi. Sümerbank Genel Müdürü Şükrii Karahasanoğlu ise döv ız£ endeksli tah- vil çıkanlarak Türkiye getinlecek dö- vizin. TL'ye çevrilmesı halınde büyük tehlike oluşacagına dikkat çekerefc, "Dövize endeksli tahvilin genel görü- niimû uygulanabilir nhelikte. Türk ban- kalannın muhabir bankalardaki dövi/ vartıklan 5 mihar dularst\ i\ esinde. Bu döviz varbğının vurtiçi sistemc gelmesi ancak alryapı sağlandığında nıürııkün olabilir. Ancak bu döviz senisinin iç borçlarda kullanılnıası. TLNe dönüş- türülmesibüvükbirtehiikeoluşturur n diye ko- nuştu. Bu arada REFAHYOL hükümeti. yurtdı- şındaki Türk vatandaşlannda bulunan dövız- lerinin süper faızli dövız hesaplan yoluyla Türkıye'ye akacagını düşünüp hesaiannı ona göre yaparken. uzınanlar Refah Partisinin yandaşian dışındaki vatandaşlann bu hesap- İara itıbar etmeyeceklerini düşünüyorlar. Sanayici kesin çözüm bekliyor Paketten en çok etkilenecek olan kesim olan sanayicilerin ortak görüşü paketin ekonomik Sendikacılar: Paket gerçekçi değil Rıd\an Budak. Işçi ve işveren sendikaian da peketi gerçekçi bulmadı. DlSK Başkam Rıdvafl Budak. hükümetin açıkladıgı programın, Türkiye'de daha önce tartışılanlardan farkiılık arz etmediğini beiirterek, işçi birikimleri konusunda yapıiacak değişjmin ise başan göstermesi gerektiğıni, bunun dışında gerçeğe dayalı bir sey göremediklerini kaydetti. Budak. "Kayrt dışının kayıt aitına almması, ne kadar Saiim L'slu. vergi alınacağı, kazanandan kazandığı kadar vergi alııup alınmayacağı gibi kaynağın esasını oluşturan refonndan baber yok" şeklinde İconuştu. Hak-lş Başkam Salim l'sJu ise söz konusu paketin zam ve vergi kısırdöngüsünün kınlmaya çahşıldığı bir program oldugunu kaydederek, ancak 10 milyar dolara ulaşan kaynağın nasıl harekete geçırileceğinin ve faizin üretim cazibesini nasıl arttıraca- ğının bu paketin içinde yer almadığını söyiedi. sorunlann çözümü için yetersiz oldugu yö- nünde. İTO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet V üdınnny>orç_lantrıada TL yerine dövıze ka- yılacagınrrrTfSpefinin verildigini beiirterek, bunun sakıncalı olacağını kaydediyor. Yurtdı- şındaki dövizi ülkeye çekmek için verilen ta- vizlerin ıçerdeki sanayicive darbe vuracağını da söyleyen Yıldınm. KİT Havuzu'nun ise me\cut hantal yapıyı daha da zorlaştıracagı- nı belirtti. Yıldınm'ın bu görüşlenne destek veren Eski İSO Başkaru Memduh Hacıoğiu ise hükümetin finans çevrelerinde olmasa bile kamuoyunda kredibilitesinin bulunmadığına dikkat çekerek, sözkonusu pakette yalnızca bir-iki maddenin gerçekçi oldugunu. ancak genelde pek fazla kaynakyaratıcı olmadıginı ifadeet- ti. TÜGİAD Başkanı Murat Bek- dik de paketin orta \adeli bir prog- ramla uygulamaya konulması ge- rektiğini, aksi takdirdeoluşacak kay- nağın sadece bütçe açıklannın bir bö- lümünü karşılamaya yetecegini vur- guladı. Bu arada REFAHYO.L'a verdigi destekle dikkat çeken MÜSİAD'dan dahi pakete tepki geldi. MÜSİAD Başkan Yardımcısı Ali Ba> ramoglu, kaynak paketinin günü kurtarma pa- keti oldugunu beiirterek. hüküme- tin ikinci bir pakette üretim ve ihra- cı teşvik edici önlemleralması ger- ketiğini söyiedi. Vergi affi beklentisi doğdu Öte yandan REFAHYOL. vergi- de kök'lü bir reform paketi hazırla- mak yerine bu alanda da günü kur- taran tedbirlere yönelmey i tercih et- ti. Beşinci kaynak maddesi olarak ka- mu alacaklannın ve vergi tahsilatı- nın hızlandınlmasına sayan Erba- kan'ın bu arada 1992'de olduğu gi- bi bir vergi affını imha etmesi ise oldukça tehlikeli olarak yorumlanı- yor. Bu açıldamanın ardından mükel- îeflerin vergi affi beklentisine gire- cegini belirten, Türkiye Serbest Mu- hasebeci Mali Müşavirler ve Yemin- li Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Başkanı IVlustafaÖzyû- rek. "Af konusu dürüsl değil. An- cak madem böyle bir şe\ telaffuz edildi. Bir an önce çıkmasında \ a- rar var. Yoksa kinıse vergisini öde- mez" derken vergisini erken öde- yene ındirimi olumlu karşıladıklan- nı bildirdi. Özyürek. belediyelere Maliye'nin topladıgı vergileri denetleme yetki- si verilmesinı ise^BeHikitrafİgide- nedemekJe kanştınyoriar" diyerek zabıta denetiminin sakıncalı olaca- ğına dikkat çekti. Denetleme yetki- sine sahip kişilerin maliye ve tiukuk bilgisi olan uzman kışılerden oluş- ması gerektiğini belirten Özyürek. "Beledivelerin tahsil etmek zonın- da olduklan emlak ve çevre vergiJe- ri imarharçlan var.Onlarönce bun- lan toluna ko>sunlar. Bunun dışın- da sistem olarak da zabıtalann de- netienmesinde sakıncalar sttr. Böyle bir u>gulanıa ile zabıtalara pay ve- lünKsi söı konusu. Daha fada pay ala- lını amacı ile daha çok ceza kesme gi- bi bir suiLstimak? neden olabilir*' dedi. Necmettin Erbakan'ın 'havuzprojesi'nin tutmayacagı ise daha önce "deneme-vanılma yöntemi ile kanjtlandı" Tansu Çiller'in çjev- İet bakanı oldugu dönemde Emlak Bankası Bun- yesınde uygulanan ve Gübre Fabrikalan ile Şe- ker Fabrikalan için oluşturalan havuz sistemin- den kaynak sıkıntısı nedenı ile vazgcçildi. O zamanki Emlak Bankası Genel Müdürü Şük- rü Karahasanoğlu. toplam 1 trilyon lıralık ha- vuzun başlangıçta yararlı oldugunu ifade ederek, "Ancak bir süre sonra Hazineve Mer- kez Bankası finansal destek vermediği için vaz- gecmekzorunda kaldık" dıye konuştu. Söperdövir hesabı ur REFAHYOLun mil- yarlarca mark beklediği bu hesabayurtıdışındaki Refah Partililerin dışın- da pek itibaredenin bu- lunmayacagmı öne sürü- lüyor. Özendirmek için çok yüksek faiz verildi- ginde ise, kaynağın eko- nomiyi krize sürükleyen sıcak paradan farkı kal- mayacağı vurgulanıyor. Sendika yetkilileri, SSK'da yapılması gere- ken düzenlemelerin pa- kette yeteri kadar yeral- madığını belirtirken. Bağ-Kur'da ise sorunun basamak yükseltmeyle aşılamayacağmı, sigor- talama zorunlulugunun getirilmesi gerektiğini ifade ettiler. Maden- lere rultsat Erbakan'ın kendi ica- dı olarak sunduğu "havuz projesi "ne umut baglan- maması gerektiği ise da- ha önce ortaya çıktı. Ka- mu kuruluşlannın gelir ve giderlerini bir hesap- ta toplamayı öngörün bu sistem 1993 yılında Em- lak Bankası tarafından iki KJT'i kapsayacak hal- de sadece 6 av sürdü. Cecekondu tapu Özelleştirme Kanu- nu'ndaki ihale tespit ve teklif usullerinin değişti- rilmesi gerekiyor. Yetki- liler, bir bankanın sade- ce özvarlıklannın ortaya dökülmesinin dahi 6 ay- lık bir süre gerektirdiği- ni özelleş,tirmenin ise en az 2 yıl süreceğini ifade ediyorlar. Gecekondulara ucuz fiyatla tapu verilmesi, RP seçmenine ödül anlamı- na geliyor. Aynca, hükü- metin lObindönümima- n olmayan sahipsiz ara- ziyi kamu adına tapula- yarak satmaya hazırlan- dıgı belirtilirken, aynca orman alanlannın daral- tılarak arazi yaratılaca- ğını kaydettiler. Belediyelere denetimyetldsi Ruhsat ücretini öde- meyenlerin sayısının çok fazla olmadığı için bu- radan beklenen kaynaga da hayal gözü ile bakıh- yor. Çünkü ruhsat alma- yanların işletme hakkı iki ila dörtay gibi bir >ü- rede iptal edildiginden böyle bir ruhsat alacagı- nın oluşmayacagına dik- kat çekiîiyor. vergi intflrimi 7 1 % Vergi tahsilatının hız- landırılması için \ergisi- nı erken ödeyene ındinm vaat eden REFAH- YOL' un bu arada 1992'deki vergi affına benzer bir uygulamaya gıdeceklerini açıklama- sı "af beklentisi" doğur- du. \v\ergi ödemelerinin dunnası üündeme aelebi- lir. Belediyelere Mali- ye'nin topladıgı vergile- ri denetleme yetkisinin verilmesi ise bu konuda deneyimsiz olan zabıta- lan devreye sokuyor. Bu sırada kesilecek cezala- nn bir bölümünün bele- diyelere verilecek olma- sının suistimale neden ol- ması beklenivor. Zorunlu tasarruf Dövize endetcsH tahvil REFAHYOL Hükü- meti'nin ekonomi pake- tinde, nemasıyla birlikte 400 trilyon biriken zo- runlu tasarruf hesabı nın tasfiyeye tabi tutulacagı da açıklandı. Ancak Er- bakan. sözkonusu nenıa ödemelerinin ise ne za- man yapılacagı konusun- da herhangi bir açıkla- mada bulunmadı. Döviz kurlannın sey- rini istikrara baglayacak hiçbirönlemin bulunına- dıgı Türkiye'de. dövize endeksli borçlannıanın Hazine'vı büvük riske sokacagı belirtilivor. Uz- manlar. 2 yıl önce finan- sal kriz yaşayan Meksi- ka'nın dadövize endeks- li tahviller yoluyla borç- landıöını hatırlatıvorlar. FonlarAnayasaMahkemesiyolundaANKARA (Cumhumet Bürosu) - Ana- yasa Mahkemesi'nın yürütmeyi durdurma İcararı aldıgı 1996 yılı Bütçe Yasası'ndaki bazı hükümleri yeniden düzenleyen ve fon gelirlerinın Hazine adına bir hesapta top- lanmasını öngören yasa tasarısı dün TBMM'de kabul edildi. Tasan görüşülür- ken. DYP ve RP millervekillerinin verdiği önergenin kabul edilmesiyle. vakıf üniver- sitelerinin merkezlen dışındaki illerde de üniversite kurabilmelerine olanak saölan- dı. CHP Grup Başkanvekıli Önder"Sav. yasa için yeniden Anayasa Mahkemesi ne başvuracakiannı söyiedi. TBMM Genel Kurulu'nda önceki gece ele alınan tasan üzerindeki görüşmeler sa- bahsaat05.00'edek sürdü. Muhalefetpar- tileri sık sık yoklama, karar yeter sayısı is- teyerek, çok sayıda değışiklik önergesi ve- rerekengellemeyaptılar. Sabaha dek tasa- nnın maddelerı kabul edılirken. toplantı yeter sayisi bulunamadıgı için tasannın tü- mü üzerindeki oylama gerçekleştirileme- di. TBMM'de dün oylama yapıldı \e tasa- rı kabul edildi. Tasannın kabul edilmesiyle, fonlann her türlü gelirinin Hazine adına açılan bir müş- terek fon hesabmda toplanması hükme bağ- landı. Bütçe kanunlan ile hangi fonların, hangi yıl bütçe kapsamına dahil edilecegi , belırlenecek. Kapsam dışında bırakılacak fonlann gelirleri ve harcamalan bütçe ile iIışkilendiri lemeyecek. Genel bütçeye dahıl dairelere ve katma bütçeli idarelere baglı döner sermayeli iş- letmelerin aylık gayrisafi hasılatının yüz- de 10'u en geç ertesi ay ın 20 sine kadar ge- nel bütçeye irat kaydedilmek üzere ilgıli say- manlıga yatırılacak. Geciken miktar. yıl- lık vüzde 12 zamlı tahsil edilecek. Bütçe ve ce^ıtli kanunlarla genel bütçe gelırlerinden kamu kurum ve kuruluşları- na o yıl için av rılnıası öngörülen paralann yasaloran ve miktarlan aynı mali yıl için- de yeniden belırlenebılecek. Baraj. lıman. havalimanı. enerjı santralı. tesis gibı taşın- maz mal ve sair varlıklan, kullanan kamu kurum ve kuruluşlannın gayri safi hasılat- lanndan. bu kullanıma karşjlık. bir oran dahilınde. belirlı bir bedel tahsil edilerek genel bütçeye gelır kaydediiecek. Yurtdışı egıtım masraflannın tahsili. kre- di borcunun te>pitı ve ödenmesi ile kredi temınatı hususlarınınyeni düzenlemesıne göre. Yüksek Öğrenım Kredi ve Yurtlar Kurumu'ndan kredi alan ögreneınin bor- cu. ögrenim kredılerinin verildiği tarihten öğrenim süresının bitimine kadar verilen miktarlara. DfE'nin toptan eşya fiyat en- deksindekı artı^lar ilave edilecek. ÇİFTÇI DOSTU /SADULLAH USUMÎ Trakya'da kuşkulu bekleyişEDİRNE - Batılı ülkelerde çiftçilerin aley- hine kampanya düzenlemek, onları sömü- rebilmek için çeşitli tuzaklar hazırlamak kim- senin aklının kenarından geçmez... Geçse bile gücü yetmez... Çünkü, çiftçiler örgüt- lenmiştir. Haklannı özel sektöre karşı koru- yabilmek için ekonomik güce sahip birlik ve kooperatifleri vardır... Barajlan ve göletleri her zaman su dolu olduğu için kuraklığın adını unutmuşlardır. Tohumluğun en iyisi, gübrenin en kalitelisi kapıanın önüne kadar getirilir. Bankalar ve kooperatifler istedikleri kadar krediyi yüz- de 3 veya 5 gibi son derece düşük faizler- le hesaplarına aktanverirler!.. Devlet, piyasa işlerine karışmaz. Ama, seyirci de kalmaz. Bütçelerin- den tanm kesimini desteklemek için büyük pay ayınrlar. Çiftçilere üretim aşamasında akıl almaz para yardım- lan yapılır. Pazariama sırasında kim- se çiftçiye yan bakamaz. sömüre- mez... Birlikler ve kooperatifler piya- sayatamamen egemendir.... Hele ih- racatta, bizim çifçimizin rüyasında görse inanamayacağı ölçüde teşvik primleri verilir... Bu sistemleri uygulayan ülkelerin hepsi başanya ulaştılar. Tanm ve hay- vancılıklan gelişti. Ürünlerin verim ve kalitesi yükseldi. Çiftçi de, tüccarda kazandı. Ekonomileri büyüdü. Dev- let de çiftçiye destek olarak verdik- lerinin en az 10 katını geri aldı!.. Türkiye'de ise yıllarca tam tersi bir uygutamayaşandı... Devlet çiftçiyeye- terince destek vermedi. Özel sektö- re karşı korumadı. Ama, bütün işle- rine karıştı... Üstelik kanştırdı ve için- den çıkılmaz hale getirdi... Bütçeden çiftçiye destek adı altında çıkanlan pa- ralann büyük bir kısmı bankalann ve özel sektörün kasalanna aktı... Devlet, çiftçileri korumak için ku- rulan tanmsal KlT'leri, özel sektörü zengin edebilmek için kullandı. Hükümetlertanm satış kooperatif- lerine rahat vermedi, sürekli müda- hale ederek yanlışlar yaptırdı... Üre- ticilerin öz mali olan kooperatiflerin genel mü- dürlerini kendi keyfine göre atadı... Istedi- ği zaman yönetim kurullarını görevden al- dı... Yerine yenilerini getirdi!.. Peki... Sonuçta ne oldu? Türk tarımı kısa süre içinde can çekişir ha- le geldi. Hayvancılık krize sürüklendi. Kır- sal kesimde yaşayan 10 milyona yakın in- sanımızın önemli bölümü işşiz ve aç kaldı... Kentlere göç hızlandı... işsiz saysı 15 mil- yona yaklaştı... Daha da kötüsü, en önemli tanm ürünle- rini ıthal etmeye başladık... Eğer, tarımı ve hayvancılığımızı içine sürüklendiği krizden kurtaramazsak, ithalat için her yıl yabancı ülkelere üç dört milyar dolar ödemek zorun- da kalacağız!.. Ayçiçeği üretimi yanya düştu Ayçiçeği de buğday, şekerpancan gibi yanlış tanm politikalarından etkilenen bir ürünümüz. 5 ile 6 yıl içinde ayçiçeği üreti- mi yan yanya düştü. Sıvı yağ açığımız da iki kat arttı. 1989 yılında ayçiçek üretimimiz 1 milyon 250 bin tona çıkmıştı. Ancak, Tür- kiye'nin en güçlü kuruluşlanndan biri olan Trakyabirlik'in devlet tarafından yeterince desteklenmemesi. kötü fiyat politikaları, tüccann sömürüsü, kuraklığa bir çözüm Tüccar ve sanavici aveiçeğinin desteklenmesine karşı. . . .. -. , • Y * ^ * vunuyor, ancak aradakı farkın bulunamayışı üreticileri canından bezdir- sistemi" ile karşılanmasını öneriyor: dı. Ancak, son hafta yağış olmayınca du- rum kesinlik kazandı. Ve... Çiftçiler ayçiçek tahminlerini 500 bin ton olarak açıkladılar!.. Trakya'da ayçiçeği ekili tarlalarda araş- tırma yapanlar, üreticilerin tahminlerini da- ha gerçekçi buluyorlar. Sanayici ve tüccar- lann tahminlerine isetariayi ve ayçiçeğini ta- nıyan çocuklar bile gülüyor... Tecrübeli üre- ticiler, tüccann sanki bolluk varmış gibi gös- tererek fiyatlarrn düşük tutulması amacı ile bu yolu seçtiklerini belirtiyorlar!.. Üretici 50 bin lira istiyor ~ Rekolte tahminlerinin ardından şimdi de "destekleme" ve "taban fiyat" tartış- ması başladı. Üreticiler, ayçiçeğinin geçmiş yıl- larda olduğu gibi desteklemeye alın- masını ve taban fiyat olarak da 50 bin lira verilmesini istiyorlar... Tüccar ve sa- nayiciler ise ayçiçeğinin desteklen- mesine şıddetle karşı çıkıyorlar ve fi- yat olarak da 30 bin lirayı yeterli bu- luyorlar!.. İki tarafm isteği arasında büyük fark var. Ancak, gelişmeler üreticinin hak- lı oldugunu gösteriyor. Zira, bir kilo ayçiçeğinin maliyeti 35 bin lira. Üste- lik, bu hesaba kredi faizleri ile tarta icarlan da dahil değil. Faiz ve icar gi- derleri de hesaba katıldığı zaman ma- liyet 43. hatta 45 bin liraya yaklaşıyor!.. Aynca, diğer ülkelerin çoğunda fi- yatlar belirlenirken. ürünler arasında- ki parite hesaplan da yapılır. Örneğin, dünyanın birçok ülkesinde ayçiçeği- ne buğdayın 3 katı fiyat verilir. Hangi ülkeye giderseniz gidin, yapılan hesap budur... Türkiye'de de 1980 yılından önce parite hesaplarına çok dikkat edilirdi... Bu yıl hükümetin buğdaya verdiği ortalama fiyat 17 bin lira... Diğer ülke- lerde oldugu gibi, ayçiçeğine bu ra- kamın 3 katını verirsek, alımlannı 51 bin lira başlaması gerekecek... Nitekim, Edirne Ziraat Odası Baş- k a n ( l s m a i l B o l u d a b u früS'eri sa- pnm Doc. I)r. F.RIVC, YKLDAN (Bilkıni l nivcrsiitsi) DDÇ. Dr. KROL BAI.KAN (Hamilton ( olk«c) • Kısa vadeli sermaye hareketleri gelir bölüşümünü bozucu etki yapmaktadır. Kısa vadeli sermaye hareketleri, özü itibanyla taşıdıklan spekülatif nitelik nedeniyle, reel yatınm davranışlanndan ziyade rantiyer tipi girişimleri beslemekte ve ulusal ekonomiyi nerdeyse bir "gazino kapitalizmine" dönüştürmektedir. Sıcak para gelişmeye de engel dü. Hemen bir yıl sonra, 1990 yılında ayçiçe- ği ekimi azaldı ve üretimimiz 860 bin tona düştü... Hükümet uyarılara rağmen ciddi önlemler almadığı için üretimde gerileme de- vam etti... 1995 yılında rekolte 630 bin to- nu geçemedi... Bu yıl ise rekolte hâlâ tartışmalı... Sana- yici ve tüccar, ürünü ucuza kapatabilmek için üretimde patlama olacağını iddia etti... Onlara göre. rekolte 800 bin tonu geçe- cek!.. Çiftçiler ise kuraklık nedeni ile uzun süre herhangi birtahmindebulunmaktan kaçın- ş y "Enflasyon canavan üreticinin girdilerini her yıl yüzde 150, hatta yüzde 200 arttın- yor. llaç fıyatlanndaki artışlar yüzde 300'e ulaşıyor. Bu da maliyetin yükselmesine yol açıyor. Hem piyasayı hem de üreticiyi den- geleyebilmek için fiyat 40 bin lira olarak ilan edilme/idir... Aynca, üreticiye zaranna karşılayabilmesi için kilo başına 10 bin lira prim verilmelidir..." _ Tekirdağ Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Önbey ile Trakya'nın diğer oda başkanlan da aynı görüşlerı paylaşıyorlar... SÜRECEK ~W" j r ısa va- \ S deli l ^ k serma- A^ye ha- reketleri ulusal mali piyasaların özgün gelişimini engel lemekte ve kınlganlıgını art- tırmaktadır Kısa vadeli ser- maye girişleri.ge- rek cari işlem ha- cimlerininbüyük- lüğügereksedevi- nımlerininhızı iti- barıyia ulusal fi- nans piyasalann- daki mali araçla- rın özgün gelişi- mini engellemek- tedir. Ömegın. îstanbui Menkul KıymetlerBorsası'nın 1995 yı- lı işlem hacmının sadece $52.3 milyar oldugu görülmektedir (bkz. Tablo 4).Daha önceki he- saplamalanmıza dayanarak, kı- sa vadeli sermaye brüt giriş iş- lem hacmininS 101 milyaroldu- ğudüşünülürse. İstanbul borsa- sının bu tür işlemler karşısında ne kadar sıg kaldıgı kolayca an- laşılabilır. Borsada işlem gören menkul kıymetlerin hacim de- ğeri uluslararasından gelen bu tür sermaye girişlerini özümseye- bilmekten uzaktır. Spekülatifar- bitraj ögesiyle hareketeden ulus- lararası sermaye. ulusal menkul kıymet ha\ uzunu dogrudan et- kisine almış gözükmektedir. Öte yandan, Tablo 4'teki ve- riler, ikinci el piyasalan işlem hacminin aynı yıl 410 milyar dolara, repo-ters repo işlem hac- minin de 125 milyar dolara ulaş- tıgını göstermektedir. Burada il- ginç olan husus ise, bu piyasa- larda işlem gören araçlann. or- todoks iktisat kuramınca öngö- rüldüğü (ve ideolojik bir inanç olarak sav unulduğu) üzere ma- li derinleşme ve giderek üret- ken yatınmlarını finansmanına degil. kamu açıgının finansma- MENKUL 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 TABLO: 4 KIYMET PİYASALARINA AİT GOSTERGELER (MlLYOgJ istanbul Menkul Kıy. i Borsası Ticaret Hacmi işletme Sayısı 79 76 110 134 145 160 176 193 Kamu Men. Toplam Kıymetleri 115 773 5654 8502 312 8S67 2403 21771 10717 23202 8828 52357 16509 kinci El Piyasalan . ^ İşlem Hacmi Wr Ozel 1075 2001 7359 3139 2305 3719 4941 6003 JUF* Repo Ters-RepoKamu işlem 7295 15210 37000 66873 88771 157861 180587 404643 ' Kaynaklar: Sermaye Pıyasası Kurulu, 1995 Yıllıkffaponı; DPT Temel Ekonomik Gostergeler. Hacmi 4794 23704. 123254 nında kullanılmak üzere, kamu sektörünce değerlendırildiğidir. Nitekim, ikinci el piyasalannda işlem gören mali araçlannın ne- redeyse yüzde 98'inin kamu çı- kışlı oldugu gözükmektedir. Bu gözlemler, kısa vadeli spe- külatif sermaye gin'ş-çıkışlar- nın, ulusal mali piyasalarda sü- rekli birdalgalanma ve istikrar- sızlık unsuru yarattıgını ortaya koymaktadır. tamamıyla rantsal ve ulusal sistem-dışı ögelerce belirlenen bu tür dalgalanma- lar. mali piyasalarda belirsizlik ve kaos yaratrnakta; ve bu anlam- da, finansal sistemin etkin kay- nak dagılımı işlevini olanaksız kılmaktadır. Kısa vadeli sermaye hareket- leri gelir bölüşümünü bozucu etki yapmaktadır. Kısa vadeli sermaye hareketleri, özü itiba- nyla taşıdıklan spekülatif nite- lik nedeniyle, reel yatınm dav- ranışlanndan ziyade rantiyer ti- pi girişimleri beslemekte ve ulu- sal ekonomiyi nedeyse bir "ga- ano kapitalizmine*' dönüştür- mektedir. Bu süreç içerisinde. ithalata bagımlı yapay bir bü- yüme yarattlmakta. bir yandan da kamu kesiminin borçlanma gereği için rahat bir finansman olanagı sağlanarak. yaygın ve kapsamlı bir vergi reformunun ertelenebilmesi olası kılınmak- tadır. Bu sayede sermaye kesi- minden alınan vergi yükü ide- olojik olarak sürekli düşük tu- tulabilrnekte. böylece özel ser- mayeye devlet bütçesi üzerin- den bir gelir transferi politikası sürdürülebilmektedir. Hazine'nin verilerinegöre. iç borç faiz ödemelerinin GSMH'yeoranı 1992"te yüzde 2.8'den, 1994"te yüzde 6.0"a. 1995'te de yüzde 6.2'ye ulaş- mış durumdadır. Yani milli ge- lirin yüzde 6'sı civannda bir ma- li büyüklük Hazine'nin iç borç- lanma stratejisinin bir unsuru olarak el değişmektedir. Bu an- lamda devlet, artık yatınmcı ve- ya üretici konumda olmaması- na karşın, gelirlerin yeniden da- ğıtılmasına ilişkin düzenleyici bir işlev görmektedir. Sonuç olarak. uluslararası ser- maye hareketlerine 1989 yılın- dan bu yana saglanan denetim- siz serbestleştirme deneyiminin Türkiye ekonomisinde yaşanan istıkrarsızlıksürecıninanaekse- ninı oluşturdugu görülmektedir. Böylesi bir konumda finansal kesimin spekülatifdalgalanma- lan. giderek reel üretici sektör- lerde belırsizlige. uzun erimli kararlann yapılanmamasına ve iktisadi istikrarsızlığa yol aç- maktadır. Bu süreçte reel eko- nomik faaliyetlerdeki dalgalan- malann aralıklan giderek sık- laşmakta ve boyutlan daha da bü- y ümektedir. Daha somut birifa- deyle vurgulayacak olursak. Tür- kiye gibi, ulusal mali piyasala- nnda yeterince derinleşme ve olgunluk saglamadan uluslara- rası spekülatif sermayenin çı- kar alanına çekilmi^ bütün az- gelişmiş ülkelerde. bu tür finan- sal krizlerin yapısal koşulları bu süreç aitına girildiği andan iti- baren hazırlanmış durumdadır. Dolayısıyla, ulusal ekonomide güııümüzde yaşanmakta olan bu tür kriz süreci yalnızca Türki- ye'yeözgü birolgu olmayıp 82 Şili: 95 Meksıka ve Arjantin: ve yavaşşavaşTayland'da. Fılipin- İer'de oluşrnaya başlayan kriz- lerin de ortak noktasını oluştur- makta ve uluslararası speküla- tif finansal hareketlerin deneti- me alınarak düzenlennıesini acil çözüm bekleyen bir gündem maddesıne dönüştürmektedir. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle