Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1996 CUMA
14 KULTUR
' Adalet Ağaoğlu ölmeye yatmadı'
Bir kaza
haberi...
CENGİZKUPAY*
Yorgun bır akşamüstü eve dönüşümde
aldığım bır haberle yenıden yola çıktım.
Arayan se\gilı hocam Prof. Dr. Nurettin
Sözen'dı; AdaletAğaoğlu'nun bırtrafik ka-
zası geçırdiginı, kafa travması bulundugu-
nu ve durumunun agır oldugunu bildırmış.
görrnem ıçın ncada bulunmuştu. Yolda dü-
şünüjordum: trafık kazasından çok, baş-
ka tanımlara yakın düşüyordu olay. Yol-
dan çıkan araç. yolun tamamen dışında,
bankta oturan bınsıne çarpsın: olasak şey
degılmış gıbı geliyordu insana.
Agır kafa travmalannda. özellıkle de
başka organ travmalannın eşlık ettığı du-
rumlardaolaymneşekildesonuçlanacagı-
m kestirmek olanaksız olabılıyor \e kımı
zaman çaresız kalabılıyoruz. Bır nöroşı-
rüniyen olarak bunlan bılmek de - yaralı-
nın saygın kımlıgı bır yana - üzüntümu,
kaygılarımı arttınvordu.
Şışlı Etfal Hastanesı'nın loş ışıklı bırko-
ridorundan yoğun bakıına yûrürken. çogu
tanıdıgımız sımalarolan aydınlanmızı gör-
düm. ıçenden gelecek haberlerı tedirgınlık
ıçinde beklıyorlar, eşı ise bır kenarda hala
şokuyaşıyorgıbıydı.
Vücudunda çeşıtlı kınklann oldugu ve
bılgısayarla tomografiye göre beyninde de
kanamış odaklann gözlendigi bılgilennı
aldım. takıp eden çok aşına se\ dıgım bır
meslektaşımdan. O ıse sessız yatıyordu ya-
tagında. "Adalet Hanım. gözlerinizi açın...
Açın gözlerinizi!" Adalet Hanımdan hıç
yanıt gelmedı seslenışıme. yıne yalnızca
soluk alıp venşının kıpırtısıyla >atıyordu.
Oysa hemen ardından ağnlı bır fızıksel
uyaran denedıgımde. yorgun bır çıft gö-
zün açılıverdıgını gördüm: yorgun ama
ışıklıydı bakışlan. lşte o sırada, yol boyun-
ca ıçımde bınken bır yıgın kaygının dagı-
lıverdigını hıssettım. Neydi bu bir göz aç-
manın bûtün duygulanmı degıştırıveren
sırn?
Kendıme de şaşmadıgimı söylesem doğ-
ru olmaz sanınm: bu meslekte geçen uzun
yıllara ragmen her yenı hastav la yenıden
heyecanlanabiliyor ınsan. Yaşamın yüzü-
ne dönükken bıle. bu yüze bakmayan.
ümıtsızlıkle başını çevıren ve kendını tü-
kenışe bırakan hastaları anımsadım bır an;
sonra gördügüm başka hastalann da göz-
len belirdi zihnimde. varolma ıstegıyle ya-
şama asılan ve güçlükle de olsa gözlerini
açan... Bakışlann sırn buydu ıştc yaşamı-
nı duyurnsadıgını. ölüme karşı çıktıgını.
sözcüklere gerek kalmaksızın anlatmaya
yetmışti bakışı.
Tomografıleri inceledık daha sonra.
operasyonu gereklı kılmayan kanamış
odaklar vardı. ama artık biliyordum ki ha-
sarın oluşumuyla bırlıkte devreye giren ve
işlemeye başlayan dogal iyileşme süreci.
onun direncıyle güçlenecek ve çok büyük
olasılıkla tüm bunlann üstesinden gelecek-
ti: çünkü daha yapacak işlen, söyleyecek
sözlen vardı. olacaktı mutlaka.
Yoğun Bakım çıkışında. kapıda bekle-
yenlere çok daha umutlu ve çok daha iyım-
serbakabıldım bu sayede. Hastaneden eve
dönerken düşündüm. nedır ınsanlan güç-
lü kılan şey - kimı insanlann. sahibi olmak
ugruna belkı tüm hayatlarını harcadıklan
şey? Gelişmış kaslar mt? Yüklü banka he-
saptan mı? tşgal edilen bırkoltuk mu? Ka-
bank unvanlar mı? Gerçek gücün bunlann
hiç bin olmadıgını bir kez daha anladım o
gün - sahip olduğu herşeyden annmış. ade-
ta çınlçıplak kalmış bir ınsanın. doğa ıçin-
deki varlıgını hissedışi ve yalnızca - yalnız-
ca bu varoluştan aldıgı güç; kendisi dışın-
da süregiden yaşamı algılaması \e bu ya-
şamın içınde kendi varlıgı ve yaşamıyla
yer alabılme istegiydı, gerçek olan tek güç.
Her geçen gün bıraz daha iyileştiğinı
mutlulukla ızlediğimiz saygıdeger yazar
Adalet Agaoğlu'na geçmiş olsun dilekle-
nmızle beraber bır kez daha merhaba...
*(Pmf. Dr.. Cenvhpaşa Cniversiıesi)
Adalet Ağaoğlu.
dün ameliyat oldu.
"Her şey olup
bittikten sonra
uyanmak, öyle
deliksiz bir
uykuyla, yeni
doğmuş bir bebek
yüzüyle..."Bu
satırlan yazdığı
yazısında, "Ölüm
üstüne
yazacaksam,
bunda kim sınava
çekebilir beni?"
diye sormuştu bir
de. O tiinelin
vansına kadar
uzanıp, sonundaki
değiL başındaki
ışığa yeniden
yönelen birisini,
kimsenin sınava
çekeceği yoktur
herhalde.
AHU ANTMEN
Adalet Ağaoğiu'nun geçirdıği kaza-
dan kısa bır süre önce Fol dergisinde
(temmuz 1996, sayı 4) yayımlanan ya-
zısından:"... Herkes sizi şefkatle kuşat-
nuşnr. Ameiiyattan diri çıkamavacağı-
nızdan korkulur, ama kimse bunu ele-
vermcz. Karşılıkh gülümsenir, birbirini-
zi yüreklendirir, o arada içgözlerinizJe
ötüm sonrası sahneleri görürsünüz.
Hem ölecek olan, hem öliivü kaldıracak
olanlar için geçerlidir bu. lyi ki. narkoz,
uyuşturucu gibi şeyler var. Kesip biçil-
mek üzere uyutulmak da. her şey olup
bittikten sonra uyanmak da çok hoştur.
İçgözler biitiinüyle kapanmıştır. Hiç
böyle deliksiz bir uyku uyumamış, hiç
böyle yeni doğmuş bir bebek yüzüyle
uyanmamışsınızdır."
tlginç bır rastlantı. "Uzun Ölümler-
Öiüm Aryalan" başlıklı bu yazıyı yaz-
masından, bu yazının yayımlanmasın-
dan kısa bir süre sonra ölümün. kapıla-
nnı aralaması Adalet Ağaoğlu'na. Ge-
çen hafla pazartesi günü, gazetede > an-
kılanan bir anonsla ortak olduk habere.
"Şişli Etfal Hastanesi'nde yatmakta
olanyazar Adatet Ağaoğiu için acele AB
A dalet Ağaoğiu dün kınk olan sağ bacağı nedeniyle
A ameliyat geçirdi. Yaklaşık dört saat süren ameliyatı Doç.
/
A | Dr. Ünal Kuzgun, Prof. Dr. Lütfi Baş, Op. Dr. Yavuz
Â. .A. Tavukçuoğlu ve Op. Dr. Ismail Kuran gerçekJeştirdi.
Başanlı geçen ameiiyattan sonra yaranın üzeri 'graflama'
yöntemi ile geçici olarak kapatıldı. Ağaoğiu'nun yarasının
dokusu yaklaşık on gün sonra gerçekleştirilecek asıl graflamadan
sonra kapatılacak. Durumu hızla iyiye giden Ağaoğiu bir
değişiklik olmazsa üç hafta içinde yürüyerek evine çıkabilecek.
Rh pozitif kan aranmaktadır."
Kazanın ayrıntılan daha sonra ulaş-
tı. Ağaoğlu, Sanyer'de yûrürken ora-
dan geçen bir arabanın sürücüsü virajı
alamayarak yazara çarpıyor, denize
uçuruyor, o an yaklaşan tehlıkenin far-
kında bile olmayan (gerçi. sahildeki sü-
rücülerle hep tartışırmış, Ağaoğiu) bir
insanı yaşamın kıyısına >u\arlıyor,
kendi geleceğinı de dikkatsizlikten. ted-
bırsizlikten ya da kim bılir hangı neden-
den karartıyordu. Sonuç: "Görülmez
kaza."
Oysa bu kazanın 'görünmez'bir ya-
nı yoktu, "Trafik canavarlan ülkesi"
Türkive'de. popüler deyımle "canavar
kılığına bürünmüş bir insan". ehliyetlı
bır ehlıyetsız, her gün nicelenne tanık
olduğumuz bir oyunu yineliyordu o ka-
dar. Hep gördüğümüz kazalardan biri-
nebıryenisieklenmıştı.amabukezge-
lip masunı trafık kurbanlan listesıne
eklenen bır yazan seçmiştı.
Adalet Ağaoğiu Şişli Etfal Hastane-
si'nin Yoğun BakımOdası'nda lOgün-
dür yaşam mücadelesi verırken, hem
eşi. hem yakınlan. tanıyanlar tanıma-
yanlar. okurları da ayrı bir mücadele
\erdi. Bu arada basın da kendi müca-
delesinı: Adalet Ağaoğiu birden. duru-
ma uygun düşüyor diye. yalnızca tek bır
kitabıyla anılır oldu ("Ölmeye Yat-
mak"ın yazan"). "Hayır!" dendı yıne
bırkitabınagöndermeyle, "ölmeyeyat-
nıadı". Fatma Oran. bu sayfalarda o
"Ölmeve \atmak"ın. bu "ölmeve vat-
mak"la (!) bir ilgisi olmadıgını anlat-
maya çalıştı. Kimi gazeteler, belki
'ölüm haberi'ni hazır tutuyordu profes-
yonellik adına. Avrupa ve Amerika'da
çoğu yayın organında. "yaşı ilerleyenle-
re* böyle gızli dosyalar açılır. Ne acı
geliyor kulağa, ama belki gerçekçi ol-
mak gerek.
Adalet Ağaoğiu'nun birkaç da fotoğ-
rafı yayımlandı. Denizden çıkanldığı
anı gösteren ilk fotoğraf. o an kendin-
de görünen Ağaoğiu'nun durumunu
'iletmek'te ancak bir yanılgtya yol açı-
yordu, yoğun bakımdayken kuşkusuz
izinsiz çekilen birkaç fotoğrafı daha ya-
yımlandı. hatta bır TV kanalı ne >apıp
edip yazan görüntüledi. "ilk söyleşiyi
kopardı." Gereği var mıydı komadaki
bir ınsanın soluğukaçmışhalinı yayın-
lamanın?
Eşi. Cumhuriyet'te çıkan haberleri
merak ettiğinı söylüyor Ağaoğiu'nun.
Ama henüz hiçbir şey okumasına ızın
\erilmiyor. "Kazadan önceki gece ola-
\i rüyasında görmüştü" türünden. eşi
Halim Agaogiunun yalanladığı yazı-
laria allayıp pullayamadık gerçeği. Ya-
şama dönüş sinyalleri daha önemlıydi:
Konuşabildiği gün, yanındaki hastanın
durumunu sormuştu. Kaza anını hala
anımsamıyor (belki daha uzun bir süre
de anımsamayacak). kazanın olduğu
güne sıkışıp kalmıştı. Perşembe günü
uyandığında, o hala pazartesi gününü
yaşıyor, eşinin doğumgününü kutlaya-
cakken. Şişli'de bir hastanenin yoğun
bakım odasında bir yatakta yatıyor ol-
masına anlam veremıyordu.
Günler onu kovalıyordu ama, onun
günleri yakalaması bıraz zaman aldı.
Sonunda geçen çarşamba günü, çar-
şambayı yaşadı. Bir hemşirenin verdi-
ği bılgiye göre, ertesi gün, eve temiz-
likçinin geleceğini anımsamış, ütülenn
yapılmasını istemiş. Yaşama başlamak,
nereden olursa olsun. ama başlamak.
bağlanmak...
Adalet Ağaoğiu. dün ameliyat oldu.
"Her şey olupbittikten sonra uyanmak,
öyle deliksiz bir uykuyia, yeni doğmuş
bir bebek yüzüyle..."Bu satırian yazdı-
ğı yazısında, "Ölüm üstüne yazacak-
sam, bunda kim sınava çekebilir beni?"
diye sormuştu bir de. O tunelin yansı-
na kadar uzanıp, sonundaki değil, ba-
şındaki ışığa yeniden yönelen birisini.
kimsenin sınava çekeceği yoktur her-
halde.
Bulutsuzluk Ozlemi dönemeçte
CUMHUR CANBAZOĞLU
Bulutsuzluk Özlemi yann ve pazar
günü ilk kez Rumelihisan'nda
konsere çıkıyor. Geçen sonbaharda
'canlı ve fişsiz' esprisiyle konser
kayıtlanndan derledikleri unplugged
albümlen Yaşamaya Mecbursun'la
yerli rock ıçın 1yı sayılabilecek tiraja
ulaşan grup, Rumelihısan'ndan
sonra soundunda temel birtakım
değişikliklere hazırlanıyor. Yıllar
yılı evrensel rock kalıplannı
benimseyen Bulutsuzluk Özlemi.
yerli enstrümanlan deneyip farklı
bir sound oluşturmaya
çahşacaklanm belirtiyor. Grubun
lideri Nejat Yavaşoğullan'yla bu
projeyi ve Rumelihisan konserlerini
konuştuk:
- Hisar'da hangi ekiple sahneye
çıkacaksuiız, neler
seslendireceksiniz?
Sina Kologlu pi\ano, Akın Ekies gitar, Onur
Sankava davul. Sunay Ozgür bas, ben ve
Moğollar'dan Serhat Ersöz klavye olmak üzere altı
kişiyle çıkıyoruz konsere. ABD'ye gitmezse Murat
Kargılı vurmalı çalgılarla gruba katılacak. Kısmen
unplugged. kısmen elektrikli gitarlarla çalacağız.
aynca kuyruklu piyano da kullanacağız. Konsere
yetiştirmeye çahştığımız Yine Düştük Yollara,
Hayatın Gidişatı. Mekanik Fanatik gibi kimsenin
duymadığı şarkılann da içinde bulunduğu yirmı
beşe yakın parçaya yer vereceğız.
- Bu yeni parçalar grubun soundunda yenilikler
getiriyor mu?
Rumelihisan konserleri bizim ıçın bır dönemeç. Bu
ikı konserden sonra dinleyıcilerimiz farklı soundla.
şarkılarla karşılaşacaklar. Bunu dinleyenler \e grup
için gerçekleştirmek zorundayız;
Konserlerdekı şarkılann en az on
tanesi yenı çalışmalar olacak.
Bunun yanında yerli
enstrümanları kullanıp deneylere
girişmek istiyoruz. Daha önce
Doğu-Bat\ sentezine benzer
çaltşmalan Moğollar, Yeni
Türkü. Ezgınin Günlüğü gibi
gruplar başanyla yaptı Bızımkisi
biraz Led Zeppelinınkine
benzer, daha e\rensel bakışlı
olacak. Aslında yanlış
anla^ılacak diye çekiniyoruz.
'Modaya uydular\ diyecekler
belkı. ama uzun süredir böyle bır
denevı düşünüyorduk.
- Rumelihisan konserlerine
G4y mpia gibi bir ha\a verilmeye
calısılnor. müziğin kremasının o
mekânda toplandığı görüntüsü
sunulu\or. Bulutsuzluk. Hisar'da
nasıl bir seyirci hedefliyor?
İlk defa Rumelıhısan'na çıkıyoruz. Bız seyircimizın
yapısını bilıyoruz. çoğu bılet parasını zor bir araya
getiren insanlar. Ama bizı dinlemek isteyen başka
insanlann da oldugunu düşünüyoruz. Bır de böyle
birdeneyımı yaşayalım dedik. Hayal Kahvesı'nde
50 metrekarelikyerde lOOkışi sıkışıp dınliyorbizi.
O ortamda bulunmak ıstemeyenler de gelecektir
konsere.
Istanbulda iki
gösteri sunan
Japon
geleneksel
davul grubu
Tamakko-za
topluluğu
İzmir'den sonra
Çeşme.
Bergama.
Bursa ve
Amasya'da
gösterilerini
yineleveeek.
Bugün fznür'de
başlayacakolan
Japon kültür
etkinlikleri
hafta boyunca
sürecek.
(Fotoğraflar:
DEVRİM
BARAN)
Japon Kültür Haftası Izmir'de
Kühür Servisi- Izmir'de bugün
başlayacak olan Japon Kültür
Haftası nedeniyle önceki gün
istanbuPa gelerek iki gösteri
sunan Japon geleneksel davul
grubu Tamakko-za topluluğu,
izleyicilerin beğenisini topladı.
Kültür haftası etkinliklerinin
açılış programına bağlı olarak
Kartal ve Taksim'de birer saatlik
iki gösten sunan topluluk.
'yağmur duası' ve "denizdeki
yaşam
1
gibi geleneksel oyunlann
dışında, kendi kurguladıklan kısa
bölümleri sundular. 23 kişiden
oluşan topluluk, bugün Izmir'de
saat 16.30'da valilik önünde.
akşam saat 19.00'da Karşıyaka
Çarşısı içinde ve yarın saat
18.30'da tnönü Sanat Galerisi'nde
bırer gösteri yapacak.
Izmir'de iki gün sürecek Japon
Kültür Haftası kapsamında
cumartesi günü saat 14.00-15.00
arası Fuar Lozan girişinde
vapılacak resmi açılı$tan sonra
İZFA$ Sanat Galerisi'nde Sencha
Grubu Çay Seromonisi,
İkebana(çiçet süsleme sanatı)
gösterisi. Macha Çay Seromonisi.
Origami (kâğıt katlama sanatı) ve
ağaçtan bebek yapma kursu
düzenlenecek.
Bu etkinlikleri 5.30-20.30
arasında dönüşümlü olarak devam
ederken Fuar Spor Salonu'nda
16.00-20.30 arasında Aikido
kursu ve performansı ,
gerçekleştirilecek.
Pazar günü ise tüm gruplann final
gösterileri 10.30- 16.30 saatleri
arasında IZFAŞ Sanat
Galerisi'nde yapılarak Fuar Spor
Salonu'nda da 10.30-15.00
arasında ikinci Aikido kursu ve
15.30'da Aikido gösterisi
düzenlenecek. Gün içinde
vapılacak diğer etkinlikler
arasında ise İnönü Sanat
Galerisi'nde saat 10.30 - 12.00
arasında Tamakko-za davul kursu
(çocuklarıçin). 13.00-14.30
arasında Japon geleneksel dans
gösterisi ve 15.00-17.00 arasında
ise Türk-Japon kadınlar tanışma
ve görüşmesi yer alıyor.
tstanbul'daki gösteriyle
büyük ilgi toplayan Tamakko-za
Davul Grubu, kültür haftası
sonrasında 5 ağustosta Çeşme'de.
6'sında Bergama'da. 7'sınde
Bursa"da \e 11 ağustosta
Amasya'da gösterilerini
tekrarlayacak.
3.Uluslararası Bilkent
Anadolu Müzik Festivali
'Gezgincifestival'
ile barışa çağrı
ANKARA (ANKA) - Bil-
kent Senfonı Orkestrası, 28
ağustos - 10 eylül tarihleri
arasında düzenlenecek 'Bil-
kent 3. l luslararası Anadolu
Müzik Festr\ali" kapsamında
Anadolu turnesıne çıkıyor
'Gezginci Festival'. Göre-
me'den başlay arak Efes, Bod-
rum. Ankara. Aspendos \e
Phaselis'te müzıkseverlerle
buluşacak Ana teması; 'in-
san sesi ve insan sesiyle ban-
sa, dosthığa çağn'olan festi-
vale. şeref konuğu olarak
dünyaca ünlü sanatçılarSuna
Kan ve IgorOistrakh katılı-
yor. Festival. 120 sanatçıdan
oluşan 'Bilkent Senfoni Or-
kestrası" ile "Bulgaristan Dev-
let Filarmoni Korosu'nun ka-
tılımıyla gerçekles^cek.
Bilkent 3. Lluslararası
Anadolu Müzik Festivali, 28
Ağustos'da Göreme Açık Ha-
va Müzesi'nde. Hsıydn'ın
'Yaradıhş Oratoryosu"nun
seslendirilecegı açılış konse-
nyie başlavacak. Konserde.
Bilkent Senfoni Orkestrasını,
Şef Kari Anton Rickenbaher:
Bulgaristan De\ let Fılaımonı
Orkestrasını ise Şef Georgi
Rober yönetecek.
Gezginci Festival'in ikinci
duragı olan Efes Antik Tiyat-
rosu'nda 1 eylülde gerçekleş-
tirilecek konserde, Beetho-
ven'ın 'keman konçertosu' ve
'9. Senfonisi' seslendinlecek.
Igor Oistrackh'ın solist ola-
rak katılacağı konserin ardın-
dan. festival. 2 eylülde Bod-
rum Kalesı'nde sürecek.
Dünyaca ünlü kemancı Suna
Kan'ın solist olarak katılaca-
ğı konserde sunulacak eserler
şöyle, Mendelssohn'dan 'ke-
man konçertosu" ve Beetho-
\en'dan '5, Senfoni'.
Festı\ al, Ankara'da Bilkent
Konser Salonu'nda 4 ve 5 ey-
lülde \erilecek ikı konserle
devam edecek Igor Oist-
rakh'ın solist olarak katıldığı
ilk konserde. Brahms'ın 'ke-
man konçertosu' ve Beetho-
ven'ın '9. senfonisi' seslendı-
rilırken ikinci konserde C.
OrfTtan 'Carmina Burana'
sunulacak.
Festi\al programında yer
alan Aspendos Antik Tiyatro-
su konserlerinde. 7 eylülde
yine C. Orff'tan 'Carmina
Burana. 8 eylülde ıse Suna
Kan'ın solistlıgınde Mo-
zart'tan 'keman konçertosu'
ve 'Requiem' seslendinle-
cek.
Festival. 9 eylülde Phaselis
Açık Hava Müzesi'nde Bil-
kent Akademık Oda Orkest-
rası nın Şef Server Ganiyev
yönetiminde vereceğı özel
gala konseriyle son bulacak.
AYDINLANMA
EMRE KONGAR
Ölüm Cezası
Kaldıpılmalıdır
Yazılanmı, tek bir makale ile tüm dünyayı değıştırme
gücüm varmış gibi bir sorumlulukla ve hıç kımseyi et-
kileyemeyece^imın, dolayısıyla yazdıklarımın hiçbir ışe
yaramayacağının bilinciyle kâgıda döküyorum.
Aslında, ne sorumluluğumu abartıyorum, ne de et-
kimi küçümsüyorum.
Sadece, herkesin, yaptığı tüm ışlerde ve söyleyıp
yazdığı butün duşuncelerde tarihe ve insanhğa karşı
sorumlu olduğuna inanıyorum.
Buna karşılık, bugün Türkiye'de kimsenin kimseyi
okumadığını, okuyanların ise ancak önceden sahip ol-
duklan düşüncelere uygun olan yazıları benimsedıği-
ni bilıyorum.
Evet, "Dünyayı değiştirme gücün varmışçasına, ama
hiçbir işe yaramayacagmı da bilerek yazrnak".
• • •
Ölüm cezası kaldınlmalıdır.
Çünkü ölüm cezası, bellı nedenlerle insan öldürme-
nin meşru hatta zorunlu olduğu mesajını vermektedir.
• • •
Ölüm cezasının aleyhıne pek çok düşünce öne sü-
rülebilir. Felsefi. toplumsal, hukuksal bir sürü gerekçe
yüzyıllardır yazılıp tartışılmakta.
Ben de kendi payıma. ölümlü olan insaron. kendi ha-
line bırakıldığında zaten olecek olan kışının, başka in-
sanlar eliyle öldürülmesini oldum olası trajik ve anlam-
sız bulmuşumdur. Ama bugün ölüm cezasını sadece
kendi mantığı içinde tartışarak, yanlışhğmı vurgulama-
ya çalışacağım.
• • •
Ölüm cezasını uygulayan devlet niçin vardır? Dev-
let bir doğal kurum mudur?
Doğada devlet yoktur. Devleti insanlar kurmuştur:
Güçlerini birleştirerek arttırmak, doğa ile daha iyı mü-
cadele edebilmek ıçın. Yani devlet, ınsanın mutlulugu
için kurulmuştur.
Peki ölüm cezası ya da daha genel anlamda ceza
nedir, niçin vardır?
Insanların kurduğu devleti ayakta tutabilmek yanı
düzenı korumak için. Hangi "düzenr? Insanlan mutlu
kılmak için kurulmuş olan düzenı.
Bırinci saçmaiık tam bu noktada ortaya çıkıyor: in-
sanlann mutlulugu ıçm kurulmuş olan devlet dönüyor
veonları, yine insanlann mutlulugu için öldürmeye baş-
lıyor. Her ne nedenle olursa olsun, ınsanın insanı, ın-
sanın mutlulugu ıçın öldurmesi tam anlamıyla bir çe-
lişkı, bır saçmaiık.
Ama benim üzerinde durmak istediğim asıl nokta bu
degıl.
• • •
Devletin insanı öldurmesi. o devleti oluşturan tüm ki-
şılere ve orgütlere. bellı nedenlerle ınsan öldurmenin
meşru, haklı, hatta gereklı olduğu mesajını verır.
Insan öldürme, "bellı nedenlerle" devlet tarafından
meşru ve hatta gereklı kılınınca, artık o toplumda ya-
şayan herkes, "kendi meşru nedenmı" ımal eder.
Kimıne göre "namus cinayetleri" meşrudur. Ktmıne
göre "kan davası".
Kımilerı "devletkoruyuculuğu", kımileride "devrım-
cıliğe" soyunur ve kendi aklınca "haın" olanları, yani
kendisi gibi düşünmeyenleri öldurür.
Sonuç olarak. ölüm cezasını uygulayan devlet, va-
tandaşlarına "bellı nedenlerle ınsan öldurmenin meş-
ru oldugunu" ögrettiğı ıçın, vatandaşların bırbırıni öl-
dürmesinin gerekçesıne de bır anlamda destek vermiş
konumuna düşer ve tabıi bu arada kendisi de, btrbıri-
ni öldüren ınsanlan ölümle cezalandırır. Böylece bir
"ölüm zınciri" ortaya çıkar.
Bu "ölüm z/nc/n"ni, bu kısır döngüyü kırmanın baş-
langıç noktası, bence. devletin, ölüm cezasını kaldır-
masıdır. Çünkü çağdaş devtet, hepımızın malıdır ve
"ortakaklın" temsilcısi nıtelığıyie herkese örnek olacak-
tır.
Unutmayalım kı her cezanın bır caydırıcı bir de eği-
tıcı yönü vardır. Ölüm cezasının caydırıcı yönünün et-
kisizliğı yüzyıllar boyunca kanıtlanmıştır.
Eğitici yönu ıse sadece "bellı nedenlerle insan öl~
dürmenın meşru olduğu" bıçiminde ışlev yapmakta-
dır.
Oysa ölüm cezasını kaldıran devlet, tüm insanlara
"hiçbir koşulda insan öldürmek meşru ve doğru de-
ğildir" mesajını vereceği için, hem kendi kuruluş ama-
cı olan "ınsan mutluluğuna" uygun davranmış olacak,
hem de daha da onemlısı, vatandaşlarına örnek ola-
rak, onları bu yönde eğıtecektır.
• • •
Ben, hem kendi halkına. hem tum insanhğa örnek
olan bir devletin vatandaşı sıfatıyla yaşamak istıyo-
rum.
Tüm sıyasal partı temsilcılerının bır ortak önerge ha-
zırlayarak, kamuoyunun tam desteği ile Meclis'teölüm
cezasını kaldırdıklarını düşlüyorum.
Türkiye Cumhunyetı Devletı'nin hem kendi vatan-
daşlarına hem de tüm dunyaya bu yolla muhteşem bir
uygarlık örneği verebılecegıni, daha mutlu bır toplum
modelı için önculuk edebileceğını düşünüyorum.
Acaba yanılıyor muyum?
Bu haftaki medya notumun konusu da yazıda be-
lirlendı: Değerli radyolanmız, televizyonlarımız ve sa-
yın yazılı basınımız "ölüm cezasına karşı "bır kampan-
yaya önculük etmezler mi? Böylece. oynattıkları film-
lerle ve yaptıkları programlarla yol açtıkları şiddetı
özendirme suçlamalarına karşı da en anlamlı yanıtı
vermiş olmazlar mı?
K Ü L T Ü R • Ç Î Z Î K
K A M İ L M A S A R A C I