Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AGUSTOS 1996 CUMA
HABERLER
İHD raporu
6ayda
1238 kişi
işkence
gordu
lstanbul Haber Senisi -
lnsan Haklan Derneğı (IHD)
Istanbul Şubesı Işkence
IzleıreKomisyonu I W
vılının ılk 6 ayında
Istanbul'da I238kışinin
işkence gördüğünü. 6 kişinin '
ise gözahında ve cezaev :nde
işkence sontıcu yaşamın:
vıtirdiğını belırtti.
IHD tarafından yapılan
açıklamada. Istanbul'un
I9%yılına işkence ve
ışkencede ölüm olaylirıyla
girdiği kavdedıldi. 8 ocakta
L'mranıve Cezaev ı'ndekı
olaylarda yaşamını y itiren
Orhan Özen \ e Rıza
Boybaş'ın Alıbevköv de
yapılan cenaze törenlerınde
1040 kişinin gözaltına
ahndıgı belirtilırken mülkive
müfertişlerı raporlarında bu
kişiienn işkence
gördüklerinın saptandığı
ka>dedıldi. Açıklamada.
haziranda komisyona
başvuran 198kış'iyle birlikte
19%'nınilk6avında 1238
kişinin işkenceye uğradığı
belirtılerek derneğe başvuran
198 kışıden 44'iinün öğrencı.
7'sının gazeteci. 10'unun ısçı
olduguaçıklandı.
Açıklamada. söz konusu
kışılenn 135'ının Terörle
Mücadele Şubesi'nde
işkence gördüğü ıleri
sürülürken 85'i kadın. 16'sı
çocukolan 198 kışiden
75'inde araz kaldıgı
bildırildı.
13bin665
cinayetin
katilleri
aranıyor
ANKARA (AA) -
Türkiye'dekı DGM
başsavcılıklarında geçen yıl
sonu itibarıyla toplam 13 bin
665 faili meçhııl dosya
bulunuvor. DGM
başsavcılıklannın toplam iş
yükünde. faili meçhul
dosyalann oranı ise \ üzde
56.4 olarak tespıt edildi.
Adli Sicil ve tstatistik Genel
Müdürlügü'nün 1995 yılı
\erilerinden derlediği
bilmlere göre. 1 Ocak 1995
ıle"31 Arahk 1995tanhlen
arasındaTürkive'deki DGM
Başsa\eılıklan"nda toplam 2
bin 401 faili belli olmavan
dosya geldı. Bu savı öncekı
yıllardan de\rolan 1 1 bin
264 dosya ile 13 bin 665"e
ulaştı. Faili meçhul
dosyalardan en çogu 11 bin
699 ile Di>arbakır DGM'de
bulunuvor. Diyarbakır
DGM'de geçen yıl 1900 faili
meçhul dosya bulunurken.
önceki yıllardan ise 9 bin
799 faili belli olmayan
dos>a de\roldu. Faili belli
olmayan dosyalarda
Diyarbakır DGM">i
sırasıyla 879 dosya ile
Malatya DGM. 695 dosya
ile Erzincan DGM. 177
dosya ile tzmır DGM. 83
dosya ile lstanbul DGM. 73
dosya ile Ankara DGM. 37
dosya ile Kayseri DGM
izlerken. 22 Dosya ile
(Conya DGM son sırada ver
aldı.'DGM'lerde 1995 yılı
içerisinde faili meçhul
dosyalardan 255'inin faili
bulundu.
Aydınlık, Özer Çiller'in kendilerine duyulan güveni sarsmaya çalıştığmı ileri sürdü
'Çfller provokatör kuflanıyor'
• Uğur Mumcu'yu
öldürdüğünü, Manukyan ve
Yuda Yürüm'e bombah saldında
bulunduğunu öne süren ve adını
Abdullah Kerimoğlu olarak
açıklayan bir kişi Aydınlık
gazetesine başvurarak itiraflarda
bulundu. Aydınlık'ın yaptığı
araştırmalar sonucunda
itirafçının Abdullah Argun Çetin
olduğu ortaya çıktı.
İstanbul Haber Senisi - Aydınlık gaze-
tesi.ÖzerÇiller'inkendileriniyanıltmak\e
kamuoyundaki güvenilirliklerını zedele-
mek üzere Abdullan Argun Çetin adlı "pro-
vokatürü'özel olarak göre\ lendirdiğini öne
sürdü. Aydınlık yöneticilen. basın toplan-
tısından sonra, Abdullah Argun Çetin'ı
-provokatörlerini iade ediyoruz" diyerek
serbest bıraktılar.
Kendisini Iğur Mumcu'nun katili ola-
rak tanıtan. Matüd Manukyan. Musev i Der-
neği Baskanı Yuda Yürüm ve Bakü Met-
rosu'ne vapılan bombah saldınyı üstlenen
ve adını da Abdullah Kerimoğlu olarak
açıklayan kişinin gerçekte Özer Çiller'ın
özel örgütünden Abdullah Argun Çetin ol-
dugu \e Aydınlık'ı yanıltarak gözden dü-
şürmek üzere görev lendinlmiş bir 'provo-
katör'olduğu öne sürüldü.
Av dınhk Gazetesi Genel \ av ın Yönetme-
ni Hasan Valçın tarafından dün düzenlenen
toplantıda "Provokatör" olduğu öne sürii-
len Abdullah Argun Çetin basına tanıtıldı.
29 tenımuz pazartesi gecesi saat 23.00
sularında Avdınlık'a telefon eden ve ken-
disini Binbaşı Cem Ersever'in arkadaşı Ab-
dullah Kerimoğlu olarak tanıtan Abdullah
Argun Çetin hakkında Aydınlık Gazetesi Ge-
nel Yavııı Yönetmeni Hasan Yalçın şu bil-
gileri \erdi:
Tüm Yargı-Sen
'Kazan kendigizti
örgütünü açıklasın
y
• Tüm Yargı-Sen Başkanı Çoban, ip
f
a»
koruma memurlarmın örgüt sempatizanı
olduğunu ileri sürmesine tepki gösterdi. Çoban,
"Bizim sempatizan olduğumuz tek örgüt, üyesi
bulunduğumuz Tüm Yargı-Sen'dir. Asıl, bakan
sempari duyduğu gizli örgütleri açıklasın" dedi.
MİYASE tLKNUR
Adalet Bakanı Şevket Kazan ın "Gardiyanlann
çoğu yasadışı örgüt sempatizanr açıklamasına
infaz koruma memuriannın da üye olduğu Tüm
Yargı-Sen'den sert tepki geldi. Tüm Yargı Sen
Başkanı Hacı Çoban. "Savın Bakan emekçifcri
sürgüne göndermenin alt zeminini hazırbyor.
Bizim sempatizan olduğumuz tek örgüt. üyesi
bulunduğumuz Tüm Yargt-Sen'dir. Asıl, bakan
sempari duyduğu gizli örgütleri açıklasuı'* dedi.
Cezaev ınin kahnnı infaz koruma memuriannın
çektiğini söyleyen Hacı Çoban, cezaevi
koşullannın ancak ölümler olunca gündeme
gelmesinin yanlışlığına dikkat çekti.
Cezaevlerinde hem mahkûmlar hem de çalışan
infaz koruma memurlan için insani ve sağlıklı
koşullar bulunmadığını belirten Tûm Yargı-Sen
Başkanı Çoban, Adalet Bakanı Şevket
Kazan'ın infaz koruma memurlanna
"zindancı" muamelesi yaptığını öne sürdü.
Kazan'ın daha infaz koruma memuriannın
adını dahi dogru söyleyemediğini belirten
Çoban şunlan söyledi: "Sayın Bakan, daha
infaz koruma memurianna nasıl hitap edeeeğini
bilmiyor. tnfaz koruma memurlarına gardıyan'
diyor. Gardiyan adı 'Zindancı' anlamına gefiyor
ve şu anda bakanlık bünyesinde öyle bir unvan
yok. Oysa yasal degişiklikle gardhan adı infaz
koruma memuru olarak düzehitmiştir. Önce
bunu öğrensin. İnfaz koruma memuriannın
yasadışı örgüt sempatizanı olduğunu söylemesi
gülünç bir iddia. Çünkü bu memuriar işe
alınırken adli sicil denen makamdan sabıka
kavdı alıyoriar. Aynca haklannda güvenlik
soruşturması yapdıyor. Bu üikenin adfi
yargısına güveniyorsa savcılığa suç
duyurusunda bulunsun. Emekçikri sürgüne
göndermek için boyle bahanek-rin arkasına
sığınmasjn. Cezaevi koşullannı çok çabuk
unutmuşa benziyor. Asıl kendisi sempatizanı
bulunduğu örgütleri açıkiasın."
Gazetecilerie yüzleştirilen Abdullah Argun Çetin'i basın mensuplan daha önce Nok-
ta dergisine yaptığı açıklamalar nedenivle hemen tanıdılar.
"Aydınlık. kendisiniogecedinleme\e baş-
ladı. Bugüne kadar anlattıkları on küsur
kaset tutuyor. Kendisinin TİT (Türk İntikam
Tugayı) üyesiolduğu. 12 senedir bu örgüt için-
de faaliyette bulunduğu: Çiller'in özel örgü-
tünün elemanı olduğu Aydınlık tarafından
ortaya çıkanlan 'Yüzbaşı Hüsevın Pepe-
kal ı öldürmekle göre\ lendirilip Bodrum'a
gönderildiği; L ğur Mumcu'nun otomobili
altına C-4'ü kendisinin \erieştirdiği; Ma-
nuk\ an' ın şöfbrünü. doğalgaz borusuna yer-
leştirdiği bomba ile öldürdüğü; Azorbav-
can \c Gürcistan'daki darbe girişimleri \e
önemli suikastlardegene TİT'in emir ve ör-
gütlemesh le rol aldığı: Bakü Metrosu'na
34 kişi\ i öldüren bomba> ı kendisinin verle^-
tirdiği; Musevi Derneği Başkanı Yuda Yü-
rüm'ü >arala>an bombavı kendisinin ko>-
duğu; TİT'in emri> le. birçok örgüt içi infa-
zı kendisinin yerine getirdiği şeklinde iddi-
alarda bulundu. Aydınlık ekibi bir yandan
itirafçi) ı dinlerken. diğer taraftan sö\ ledik-
lerini titizlikle araşfırdı. Sonuçta Abdullah
Kerimoğlu adını kuUanarakgefen şahsın.«er-
çek adının Abdullah Argun Çetin olduğu-
nu saptadık.
Ankara Barosu'na kayıtlı Senıi Serez-
li'nin ü\e> anıcası olduğunu, merkezi An-
kara'da bulunan Petrokent Turizm Şirke-
ti'nin Bolu bürolarmda resepsiyon memur-
luğu yaptığını, ülkücüler tarafından Azcr-
baycan'a gönderildiğini, Elçibey dönemin-
de paralı asker olarak kullanıldığını, buna
ilişkin kendisine belgeler \erilmiş olduğunu.
aynı dönenı içinde bazı ülkücülerin .Azerbay-
can'a naklinde göre\ üstlendiğini belirle-
dik."
"40 sa>falık metni ezberiettiler
11
Hasan Yalçın, kendisine bu kanıtları ak-
tardığında Abdullah Argun Çetin'in A\-
dınlık'a görev li olarak gönderildiğini itiraf
etnıek zorunda kaldığını açıklddı.
Toplantı sonunda basının önüne çıkan-
lan Abdullah Argun Çetin. gizli bir örgüt
tarafından görev lendirildiğini, Ankara Kı-
zılay'daki Karadeniz kahvesinde 40 sayfa-
lık bir metin verildiğini belırterek. "Bu me-
tini ezberlemem ve A> dınlık'a anlatmam is-
tendi. Bu işin karşılığı olarak bin dolar ala-
caktım" dedi.
Abdullah Argun Çetin, üç yıl önce Nok-
ta dergisine gıderek "Azerbaycan'da darbe
>apmak üzeregöre\ lendirüdim. Çad'da lej-
yonerolarak çalıştım"şeklindeaçıklanıalar-
da bulunmuştu. Basın toplantisi sonunda Ay-
dınlık Genel \ayın \önetmeni, Özer Çil-
ler'in özel provokatörü olarak tanıttığı Ab-
dullah Argun Çetin'ı "Özcr Çiller'in pro-
vokatörünü kendisine iade ediyoruz" dı-
verek serbest bıraktı.
LfÜZYAZI / ORHAN BİRGİT
Heyette
bulunan
Almanva
Darmstadt
Teknik
Üniversitesi
öğrencileri,
cezae\-
lerindeki
ölüm
oruçlannı
desteklemek
amacıvla
geçen a>
AJmanya'da
bir hafta
açhkgrevi
yaptıklannı
belirttiler.
(Fotoğraf:
HÜLYA
TOPCU)
Açlık grevlerini izleyen yabancı heyet Şevket Kazan'ı suçladı
4
Bakan yargıç önüne çıkanlmah'
İstanbul Haber Senisi - Alman par-
lamenterler ile ögrencılerden oluşan
ve cezaev lerindeki açlık grev i ve ölüm
orucunu izlemek amacıy la Türkıye'de
bulunan heyet. Şe>ket Kazan ile Içiş-
leri Bakanı MehmetAğar'ın Avrupa ln-
san Haklan Mahkemesi'nde yargılan-
ması gerektiğini belirtti.
AlmanyaSosvalıstPartisi(PDS)mil-
letvekili Eva buliing-Schroter. Bırlik
90 Yeşiller Panisi Aşacı Saksonv a Mil-
letvekili Heidi Lipmann. Birlik"90 Ye-
şiller Partısi Evalet Sözcüsü Reimer
Hamann. Birlik 90 Yeşiller Partısi Söz-
cüsü Dr. Eckhard Fascher. öğrenci Mic-
hael Enderlein. Matthias Englert. Chris-
tian Wessliuc'dan oluşan ve cezaev le-
rindeki ölüm oruçlannı izlemek ama-
cıyla 29 temmuzdan beri Türkiye'de
bulunan hevet dün Halkın Hukuk Bü-
rosunda toplantı düzenledi. Türki-
ye'deki genel siyasi durunıu değerlen-
dirmek. tutuklu ve hükümlülerin ıs-
temlerinin yasama geçinlmesinı sağ-
lanıak için geldiklerini anlatan hevet
üveleri. bu süre içerisinde avukatlarla,
tHD. HADEP. CHP temsilcilen. Çapa
Tıp Fakültesi dekanyardımcıları ve İs-
tanbul Tabıp Odası doktorlanyla görüş-
tüklerini belirttiler. DYP Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu
Çiller'in uluslararasi gruplara "Türki-
>e'deki cezaevlerini inceleme" çağnsı
yaptığını söyleven heyet üveleri. buna
karşın hastanede vatan tutuklu ve hü-
kümlülerle görüştürülmediklerinı. ce-
zaev ine ise giremediklerinı söylediler.
Hevet üveleri. bundan sonraki sü-
reçte bu anlaşmaya uyulup uyulmadı-
ğının denetlenmesi gerektiğine dikkat
çektiler. Heyet üyeleri. "Hastaneyekal-
dırılan tutuklular anlaşnıava ters düş-
mesine rağmen sevk sırasında >e ilk
günflncirlenmiştir*dedıler. Bakan K.a-
zan'ın ölüm orucu sırasında vaptığı
açıklamaların yalaıı olduğunu da belir-
ten heyet üveleri şöyle konuştular:
"Hevei, Kazan'ın av ukailıktan çıka-
nlmasını desteklivor ve İçişleri Bakanı
Ağar'la birlikte AİHM*de\argdanma-
larmı talepedivur. Hevet.Âlnıan hükü-
metine çağrı vapı\or. Çağrıda şöyle de-
nilivor:
'Türkıye'deki insan haklan duru-
munu denetlemek için sürekli bir ko-
misyon oluşturulmalı: Türkive've eko-
nomık. askeri ve polisiye yardım der-
haldurdurulmalı.Türkiye'nin Avnıpa
Topluluğu'nagiımesininönündekıen-
eeller kaldırılmalıdır'..."
Sanayi veTicaret Bakanı Yalım Erez,
basında promosyonu kısrtlayan yasa-
nın görüşmelerinin sonunda, Meclıs
Başkanvekili Kamer Genç tarafından
kürsüye çağrılıyor. Görüşmenin gergin
havasını yumuşatmayı da amaçlayan
Genç, "Sayın Bakan" diyor, "buyurun
bir şeyler söyleyin. Sesinizi duysunlar.
Görüşmeler sırasında size sorulan so-
rulara da hiçbir şey söylemediniz."
Yalım Erez, "Sesimiçoközleyenlerol-
muş. Aptesimizden şüphe etmediği-
miz için konuşmadık" yanıtını veriyor.
Yalım Bey ne derse desın. ben bu
yasanın hazırlanış amacının salt tüke-
ticinin korunması olmadığını düşünüyor
ve kendisinin aptesinden kuşku duydu-
ğumu söylüyorum.
Tüketiciyi korumak için ortada gü-
vence altına alınması gerekli daha o ka-
dar çok şeyin olduğunu, bunların bu
yasa hazırlanırken pas geçildiğini bildi-
ğim için böyle söylemekle yetinmiyorum.
Diyorum ki:
Hiçbir gazeteci, promosyon düzeni-
nin böylesine başıboş ve alabildiğine kö-
tüye kullanılmasına. bu uygulamanın
da gazetecilik adına yapılmasına gö-
zünü kapatmadı. Nitekim, Basın Kon-
seyi temsilcileri seçimlerden önce siya-
si partilerin genel merkezlerine bu ko-
nuda başvurdu ve seçim beyanname-
lerinde halka yapacakları vaatlerin ıçi-
ne promosyonla ilgili görüşlerini de al-
malannı istedi. Mümkünse, konseyin
bu konu üzerinde yaptığı çalışmaları da
Yalım Bey' in Aptesi....
gözardı etmemeleri için bir dosya için-
de bunları da sundu.
Bugünkü koalisyonun iki ortağı bu
öneri için kendilerini ziyaret etmek is-
teyen Basın Konseyi temsilcileriyle yüz
yüze gelmekten özellikle kaçındılar. Gü-
nün Başbakanı Tansu Çiller, şimdi or-
tağı ile birlikte cihat açtığı gazete sahip-
leriyle iyi geçinmenin bin türlü yolundan
yol beğeniyordu.
Yalım Bey, o sıralarda kendisinin en
yakın akıl hocasıydı.
Aptesinden kuşku duymasaydı. ge-
nel başkanının seçim öncesinde pro-
mosyonlar konusunda görüş sahibi ol-
masını sağlardı.
Erbakan kabinesinin Sanayi veTica-
ret Bakanı. kıdemli bir işadamıdır. Ban-
kalarla kredi ilişkilerinin ğirdisini çıktısı-
nı çok iyi bilir. Başbakan, güvenoyu gö-
rüşmeleri sırasında Meclis kürsüsün-
den, basını yola getirmek için ne yapıl-
ması gerektiğini, elbette kendi üslubu
içinde söylerken alkışlanyla destek ol-
du. Bugün yasalaştırdığı hükümter içe-
risinde Sanayi ve Ticaret Bakanına, hem
savcı, hem bilirkişi, hem de yargıç yet-
kisi tanıyan maddelerin yer almasını ve
kendisinin gazeteler karşısında padi-
şah yetkısiyle donatılmasını gerçekleş-
tirdi.
O hâlâ aptesinden kuşku duymadı-
ğını söylüyor ama, ben bu sözlerine
inanmadığımı bir kez daha yineliyorum.
Biliyorum ki. promosyonun kalkmasnı
istemek başka. Sanayi ve Ticaret Ba-
kanlığı'nı gazeteler için bir sıkıyönetim
karargâhı haline getirmenin tertiplehni
almak bambaşka şeylerdir. Yalım Erez.
bu ikincisini gerçekleştirmek istemek-
tedir. Çünkü gerçek basın DYP Genel
Başkanı'nın yolsuziukları ile ilgili haber-
leriyle meşguldür ve yine bu tür gaze-
teler hayalci başbakanın "U" dönüşle-
rini bir bir ortaya çıkartarak her sabah
pişirilen aşa su katmayı sürdürmekte-
dir.
Başbakan. eksik olmasın. güvenoyu
görüşmelerindeki tartışmalar sırasında
DSPGenel Başkanı Ecevit'ı yanıtlarken.
1974 koalisyonu sırasındaki ortak ça-
lışmaları anımsattı ve arada "Basın Ya-
yın Bakanımız Orhan Birgit Bey" dıye
de tanık gösterdi.
Ben, Erbakan ve arkadaşlarının sa-
hip olduklan "Milli Görüş"ün özellikle ka-
muoyu oluşturmada nasıl kendine öz-
gü bir tek ses duzenı olduğunu, o hü-
kümet beraberiiği sırasında yeterince öğ-
renenlerdenim. Bu nedenle, Başba-
kan'ın işine gelmediği zaman, söyle-
diklerini yalanlayan bir basın yerine,
onun geniş düş evreninin toz pembeli-
ğini yansıtan bir pencereyi amaçladığı-
nı iyi biliyorum. Oğuzhan Asiltürk ün
Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü'ne
hocanın istediği kimsenin atanması için
bir cumartesı tam gün ziyaretçım oldu-
ğunu, sonra da beni başbakan yardım-
cısının makamına götürdüğünü nasıl
unuturum?
Uzun söze de yirmi iki yıl öncesinin
tanıklığına da gerek var mı?
Refah Partisi'nin yarı resmi organı
Milli Gazete'nin dünkü başyazısını oku-
yun ve iktidarın büyük ortağının nasıl bir
basın özlemi içinde olduğunu gözleri-
nizle görün.
Önce hemen söyleyelim ki, Refah
yanlısı gazeteler. önceki gün Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nde promosyonun
yasaklanışı ile görüşmeleri sayfalarının
görünür yerlerıne hemen hıç almamış-
lar.
Hele muhalefet partilerinin yani Ana-
vatan Partisi'nin. Demokratik Sol Par-
ti'nin ve Cumhuriyet Halk Partisi söz-
cülerinın bu yasa ile gerçekte basın üze-
rine getirilmek istenilen kısıtlamalar ile
ilgili kuşkularına tek satır bile yer ver-
memışler. Sanki onlar, bu ülkenın par-
lamentosunda yüzde elli altıya ulaşan
bir seçmen kitlesinin temsilcilerinin söy-
leyip tutanaklara geçirdikleriyle ilgili de-
giller.
Ama Erbakan-Çiller ortaklığı kurul-
duğugündenberıbırtürRocefellerga-
zetesı halinde çıkan ve ne yapalım ki sa-
tışı 25 binlerde dolaşan Milli Gazete,
dünkü başyazısında Başbakanlığın gön-
derdiği Sosyal Yardımlaşma Fonu ge-
nelgesi ile kendilerini arayan bir valimı-
zin iktidarın bugünkü başı için döktüğü
dillere gönderme yaparak "Sevinmek
yetmez valı bey" başlığı altında adeta
eski totaliter ülkelerdeki tek parti gaze-
telerinin yol göstericiliğıni anımsatıyor-
du.
Anlaşılan ismini bilmediğimiz valimiz,
bu genelge nedeniyle Erbakan hocaya
teşekkür etmek için Milli Gazete baş-
yazannı aracı kılmak istemişti. Başya-
zıda bu istek şöyle yanıtlanıyordu: "In-
sanlarımızın kardeş olduğunu hatırlatan
bu dev adımın maksada ulaşması nok-
tasında sizlere hizmet kapısını göste-
ren Erbakan'a teşekkür etmekle kal-
mayıp, ondan çok daha önemhsi böy-
le birşeyi nasip ettiği için Allah 'a da ham-
dediniz."
• • •
iktidarın özlediği basın işte bu tür bir
basın.
Yarı resmi organa. valiler mesaj bıra-
kıp lidere bağlılıklarını bildirecekler.
Başyazılarda da vali beylerden, böy-
le bir başbakanı nasip ettiği için Allah'a
hamdetme direktifleri gelecek.
Ne dersiniz Yalım Bey, aptesinizden
kuşku duymadığrnızı söylerken yoksa
gazetelerin iktidarına topluca hamd
duaları için bakanlığınızın bir genelge
hazırlayacağını mı amaçlıyordunuz?
Tel : (0.212) 655 98 71
Fax : (0.212) 655 68 10
BİR BAKIMA
SERVER TAINİLLİ
Demir Özlüden
Mektup Var...
Bir yangından ötekine koşuyoruz: Hapishanelerde
ölüm oruçlarıyla başlayan yangın. nice kayıplann arka-
sından dindirildi. Ya ormanlarımızı birbirinin ardı sıra ya-
kıp kavuran alevlere nasıl son vereceğiz? Daha da ge-
nelleştirerek sormuş olalım: Insanlanmıza insanca bir dü-
zeni kurup verecek olan eller nerede? Doğanın olanca
güzelliğı içinde korunup kalması, bir yerde buna bağlı
değil mi?
Kimi haberlerin sevincı. düşüncelerden kopanp acı-
lanmızı -bir anlık da olsa- unutturabiliyor. Adalet Ağa-
oğlu, günden güne sağlığına kavuşuyormuş. Nasıl fe-
rahlamazsınız? Çağdaş Hukukçular Derneği, geçen
hafta düzenlenen bir törenle, çalışmalannda "insan hak-
larını ön planda tuttuğu için" Gülçin Çayhgile "Çağ-
daş Hukuk Mücadelesı İçin Emek Ödülü"r\ü vermiş.
Onun adına da onurlanmaz mısınız?
Bir aklım da Demir Özlü'nün yazdıklarında.
Martın sonlarındaistanbul'agitti Demir Özlü, haziran
başlarında da Stockholm'e döndü. Bir ara Kıbrıs'a da
uğramış. Dönüşlehnde yazar bana hep, izlenimlerini
aktarır. Stockholm'den yolladığı 7 Temmuz 1996 güıv
lü mektubunda önemli saptamaları var.
"Bu kent olmayan kent, gene de çok güzel" dediği
istanbul'un gıtgide yok olup gıdişini anlatıyor; acılar|a
kıvranmamanız elde değil söyledıklehnden.
Ama "Asıl kotu olan topiumsal, siyasal, ekonomik ha-
yat" deyıp şunlan yazıyor: "Sistem bütün bütüne spe-
külasyona ve para hareketlerine oturtulduğu için, bu da
enflasyon ile faizler üzerıne kurulduğundan bir tabaka
(sayıca az) sınırsız. bedava elde edilmiş parayla oynar-
ken, geniş halk kesimlerı durmadan fakiheşiyor. Her yer-
de fakirlık ve sefaletle karşılaşıyorsun. (Anadolu illeri -
bazı bölgeler harıç- böyle değil.) Ardından yetişilemez
bir enflasyon, halkta, geçim derdi düşünmekten baş-
ka bir şey düşünmeye yol açmıyor. Ekonomik bir ateş
çemberi içinde halk. Bu ruhsal durum her tabaka için
böyle. Zenginler rahatlık, fakirlerse dehşet içinde pa-
ra, yalnızpara düşünüyorlar. işte bu çok fakirhalk RP'ye
oy veriyor. Işın en tehlıkelı yanı bu."
Evet. en tehlıkelı yanı!
Pekı halkın sosyal demokratlar. solcularla ilişkisi? .
Demir Özlü ekliyor: "Onlar arttk 'sosyal demokratlar'ın
yanında değil. Çünkü 'sosyal demokratlar' samimide-
ğıllerdı. Ne bilim adamlarını ne aydınları ne de halk için-
dekı -mahallelerdeki- lideherialdılaryanlanna. Onlardev-
let memurlan gıbıydıler. Hem de klikçi, nobran, birey-
ci... 1959'dan ben aynı kişıler, hem de o günlerin poli-
tik bılinciyle surüklenip duruyorlar." j
Büyük bir gerçek payı taşımıyor mu bu satırlar?
Bir başka önemli saptaması da şu Demir Özlü'nür*
"Biryığın değişme. çalkalanma, bıçım değiştirme, kriz
yaşanıyor Türkıye'de ama. topiumsal, sıyasi dinamizrf)
yok. Nasıl sağlam bir sanayileşmeye geçememişse,
toplumu radıkal değıştiricı dinamikler de taşımıyor.
Şark, hâlâ Şark... Bundan silkinemiyor."
Peki RP ile değışecek olan ne?
• Şöyle diyor Demir Özlü: "Tabii RP iktidara oturursa
devam edecek olan gene o gerı şark zenginliği olacak-
tır. Fakir halkın ağzına bir parça bal çalacaklar. Ama o
bilememnunederfakirhalkı. Çünkü ötekileronu da ver-
mediler. (iran'da böyle oldu.) Ötesinidin, iman, ibadet..
tamamlar."
Olanbitende başka sorumlular da var: "Türkiye eko-
nomisinin çok üzerinde inanılmaz paralann döndüğü
medya da. bu ideolojik çoküşe 'yükselttiği değerter'/e
yardım etti. İşte Onat buna isyan ediyordu. Böylece ha-
zır paraya koşan, onun için bütun değerleri çiğneyen,
-çiğneyen değil başını bıle çevırıp bakmayan- bir top-
lum modelı var büyük şehırlerde. Bu, derece derece
bütün yurda yayılıyor. Uretıme sırtı dönük bir toplum.
Edebiyatta bile değerler aşındınldı."
Ya aydınlarımızın tayrı bu çöküş ortamında?
İşte gözlemı Demir Özlü'nün: "Biryığın aydın ve ger-
çek insani bu çöküş ortamında, olup bitene kapısını,
penceresinı kapatmış olarak gördüm. O ortamda ya-
şayabilmenın -ne yazık ki- başka bir yolu olmadığına
inanıyorlar."
Demir Özlü'nün bir sosyolog titizliğiyle gözlemleri
bunlar işte!
Bu karamsar tabloda. "Insanımızın sıcaklığı, cömert-
liği, insanseverliği, pek çok durumda kaybetmediği hu-
mor'u "nun da altını çizıyor ki içiniz ışıyor, kahrolmaktan
kurtuluyorsunuz.
Ve mektubunu bitirirken yazdığı şu satırlar, aydın ola-
rak da insan olarak da ayakta kalıp direnmenin gerek-
çeleri: "Ne denli acılargörmüş olursak olalım, iyi, mut-
lu ve güçlu yaşayacağız. Bızı beslemiş olan fikirler bu-
nu gerektıhr. Ote yandan etımizden. canımızdan, vü-
cudumuzdan taşan. dünya nımetlerine açık bir güç de
var. Onların hakkını vereceğiz."
Eklenecek ne var bu sözlere?
iranlı direniscilerin idiası
'Mumcu'yu Tahran
rejiminin eğittiği
Türkler öldürdü' :
VVASHINGTON (AA) -
Tahran rejımine karşı müca-
deleeden Iran L lusal Dırenı^
Konseyi'nm (İL DK.) önde ge-
len bir vetkılısı. Cumhunvet
eazetesı vazan Iğur Mum-
cu'nun Iran'da eğıtılmış bir
"Türk grup"" tarafından öl-
dürüldüğünü ılen sürdü.
\l DK'nın Dış İlışkiler Ko-
mıtesf nden Aü Rıza Cafer-
zade. \\ashington'da düzen-
ledıği bir basın toplantısından
sonra. Mumcu'nun öldürül-
mesi ile ilgili olarak AA mu-
habırının sorularını yanıtla-
dı. İran'da. Istihbarat Bakan-
lığı tarafından olusturulan
kamplarda Türklenn eğıtildı-
ğını belirten Caferzade. Tür-
kjye'dekı faalıvetlerıçın kap-
samh bir "Türk AğT örgüt-
lendiğmı söyledi. Caferza-
de. Cumhuriyet gazetesı va-
zan Lğur Mumcu'va vöne-
lik suıkastın. bu Türk grup ta-
rafından gerçekleştınldığı-
nın altını çizdı. Alı Rıza Ca-
ferzade. şöv le konuştu:
"Aynı Türk grup. Türki-
ve'deki İranlı direnişçi Alı
Ekber Kurbanı'vi de kaçır-
mışor. Olayla ilgili olarak tu-
tuklananlar. İran'da eğitil-
diklerini kabul etmişlerdir.
Türk ağı'. kaçırdıktan son-
ra Kurfoani'vi İranlı ajanla-
ra teslim etmişrir. Ali Ekber
Kurbani'nin sorgulamasını
vapan İranlı ajanlar. daha
sonra kendisine işkence et-
mişler>e İstanbul'da daöldür-
müşlerdir. Grup a>™ gruphır.
Mumcu'vu da bu kişiier öl-
dürmüştür."
Caferzade. Iran'ınegittiği
Türk grubun. "çok kapsam-
lı" o.dugunun altını da özel-
likle bırkez daha çizdi. Iraa-
lı direnişçi. basm toplantisi sı-
rasında da. Tahran'ın Batı'ya
karşı yenı terör ev lemleri ha-
zırlığı içinde bulunduğunu
ıddiaetti. Iran tstıhbarat Ba-
kanlığı'nm çok gelişmiş ye-
nı bir havan topu ürettiğini.
bu sılahın Avrupa'nın çeşit-
lı kentlerinde iki kez ele ge-
çırildiğini söyledi. Tahran'ın
bu silahı tranlı direnişçi lider-
lere karşı kullanmayı plari-
ladığını bildiklerinı kayde-
den Caferzade. terör eyİem-
lerinin. istihbarat Bakanlı-
ğı'nın talimatları doğrultn-
sunda Avrupa dakı Iran dır>
lomatık mısyonlannca yön-
lendirıldığinı de öne sürdû.
Caferzade. "NVashington'da
bile İran ajanlan var ve Tah-
ran rejimi, İslami kuruluşla-
ra sızarak Amerikalı Müslü-
manlar içinde örgütleniyor.
New York'ta, Houston'dâ vt
Californiae\aletindeörgütie-
niyorlar" dedi.
Alı Rıza Caferzade. yeni si-
lahın kolayca saptanamaya-
cak bir şekılde çeşıtlı parça-
larhalinegetırebildığini ve is-
tenilen yere rahatlıkla gönde-
rılebıldiğıni de belirtti.