05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLEGRO EVİN İLYASOĞLU Tarihin derinliğinde insan sesiBilkent 3. L'luslararası Anadolu Müzik Festivalı, 28 agustos - 9 eylül arasında Tür- kiye'nin antik kentlerini gezecek. Bu fes- tıvalin can alıcı birkaç yönü var: Her şey- den önce gezgin oluşu çok ilginç. Sekiz konserde, beş ayn antik ortamda müzik şenirgi yaşanacak. Ikınci ilginç yönü. insan sesi temasını işjemesı. "İnsansesi veinsan sesi iledostMiğaçağrTyaklaşımı içınde bır ortak pavdayaratılmış. Böylece seçkin bır topluluğun. Bulgaristan Devlet Filarmoni Korosu'nun katılım ile Beetnoven'in 9. Senfonısı, Haydn'ın Yaratılış Oratoryosu, Carl OrfTun Carmına Burana"sı ve Mo- z»rt'ın Requıem'ı gibi korolu başyapıtlar sunulacak. insan sesınin koro içindekı yo- ğunluğu ve solo olma özelliğindeki gücü antik tıyatrolanmızın bmlerceyıllık duvar- larında yankılanacak. Ancak bu festivalın korolu- solıstli ya- pıtlarının yanı sıra bır gizli teması daha var: Kemankonçertoları. Miizik tarihinde- ki en görkemli dört keman konçertosu se- çılmjş programlara: Beethoven. .Ylendeb- sohn, Brahms'ın konçertolanyla Mozart'ın Türk Konçertosu. Solistler ise Igor Oist- rakh ve Suna Kan. Her soliste ikişer kon- çerto düşüyor. Aslında iyı düşünülmüş, sü- re açısından da lyi hesaplanmış program- lar Beş ayn antik ortamda Bilkent'in Anadolu Festıvalı önceki yıl- larda nıtelık açısından değilse de zaman- lama açısından \eadı Anadoluolduğuhal- de Ankara'yı aşamaması bakımından eleş- tirileralmıştı.ZamanlamasııIkbahararast- iadığı için konser tarihleri L'luslararası An- kara Festivalı ıleörtüşmüştü. Ankarah sa- natseverler de haklı olarak hangı etkinliğı seçeceklerini şaşırmışlardı. Festival sözcüğünün ıçinde büyûk birör- gütlenme. sistemli ve disiplı bir çalışma süreci yatar. Bu süreci kısa dönemde aşmak ve festivalleri kimligıne kavuşturmak da kolay değildir. lstanbul Festivali ki. artık uluslararası düzeyde tartışılmaz bır yeri var, 25. yılında dahi. hâlâ zaman zaman genel çızgılerı içınde eleştırileralıyor. fşte Bilkenfin Anadolu Festivali de böylece üçüncü yılında kendine zaman-mekân ve içerik açısından bır kimlik edınmış oldu: Antik çağlann ortamıyla özleşen gezgin bir festıval olarak eşıne az rastlanır bır et- Kİnlıklerdizısi ofuşturuyor. Bufestıvale genel olarak baktığımdabe- ni en çok etkileyen. koro ile antik ortamla- lerle verelim el ele..." "Kim yaratabilmişse mutluluğunu / Bir dostun dostu olmanın / Kim kav uşabilmişse bir güzel kadına / Ka- nlsınaramızaseûnççığlıklanyla." Efes An- tik Tiyatro'nun ortamında bu dostluk çağ- nsı ayn bır değer bulacak. Bu arada 9. Sen- tbnı; orkestranın evınde. Ankara-Bilkent Konser Salonu'da 4 eylülakşanu yınelene- cek. Solıst Igor Oıstrakh bu kez Brahms'ın keman konçertosu ile aynı programa katı- lacak. Gala konseri Phaselis'te Bu festivalin korolu- solistli yapıtlannın yanı sıra bir gizli teması daha var: Keman konçertolan. Müzik tarihindeki en görkemli dört keman konçertosu seçilmiş programlara: Beethoven, Mendelssohn, Brahms'ın konçertolanyla Mozart'ın Türk Konçertosu. Solistler ise Igor Oistrakh -(iisfte) ve Suna KarKsolda). Her soliste ikişer konçerto düşüyor. ~W~\ ilkent 3. Uluslararası Anadolu Müzik r£ Festivali, 28 ağustos - 9 eylül arasında JLJ Türkiye'nin antik kentlerini gezecek. Her şeyden önce gezgin oluşu çok ilginç. Sekiz konserde, beş ayn antik ortamda müzik şenliği yaşanacak. Jkinci ilginç yönü, insan sesi temasını işlemesi. Bulgaristan Devlet Filarmoni Korosu'nun katılımı ile Beethoverf in 9. Senfonisi, Haydn'ın Yaratılış Oratoryosu, Carl OrfT'un Carmina Burana'sı ve Mozart'ın Requiem'i gibi korolu başyapıtlar sunulacak. rın bırleştigı etkmlikler oldu. 28 ağustos- Ta Göreme. Zelve Açıkha\a Müzesi"nde Joseph Haydn'ın Yaratılış Oratoryosu yer alacak. Konu bakımında doğanın, insanın yaratılışını anlatan. karanlığın ışığa kavuş- masmı. cansız dogadan canlı doğaya geçı- şı. gün ışığının mutluluğunu duyuran bu oratoryonun Zelve Vadısı'nde nasıl tınla- yacağını düşünmek dahi bir müzikseverı coşkuyakaptırmayayeterlı: "Yeışıkvede- nizin kükreyişi ve kuşlann uçuşu ve çayır- lann çiçektenmesLTSonra 8 eylülde. As- pendos Antik Tiyatrosu'ndaki Mozart'ın Requiem'i var. Bestecının son soluğunu verirken yazdıgı. ölüm ile dirim arasında- ki sannlan. Lacrûnosa başlıklı. onun kale- mınden çıkan son bölümünde ölüme bir dost gözüyle. insanın en yakın \e gerçek dostu olarak yaklasımı.. Ve bestecinin ay- nı konserde yer alacak olan beş numaralı Türk Konçertosu. Suna Kan'ın solislliğin- dekı bu zarif konçerto. Aspendos dinleti- sını tamamlayacak. Aspendos'taki Mozart söleninden başka I eylül gecesi de Efes'te Beethoven şöleni var: Efes Antik Tiyatro- su'nda bestecinin 9. Senfonisi ve görkem- li keman kcnçertosu çalınacak. Keman konçertosunun solisti büyük Oıstrakh aile- sinjn son kuşağından IgorOistrakh. Doku- zuncu Senfoni'nin son bölümünde Schıl- ler'in dizelerine dayalı koral. kardeşliğe dostluğa birçağrıdır: **E> dostiar. bu ezgi- ler / Değil de bana güzeOeriyle / Ve neşeli- Carl Orff'un Carmına Burana'sı ülke- mizde belkı deen çok tantnan korolu kla- sik müzik yapıtıdır. Bu popüler yapıtın özelligi 13. yüzy ıldan Carmina Burana ad- lı bir manastınn derınlıklennde ele geçen ezgilere dayanır. Henüz yemin etmemış. manastınn bağnaz düny asına kapanmamış papazlann gençlik coşkusunu. yaşama se- vincinı dile getiren. yer yer pornografik konulara da değinen ezgilerdir. Carl Orff, 1930'lu yıllarda buerken-Rö- nesans ezgilerini çağlar boyu gelişen or- kestra-koro tekniği ile birleştirir ve ortaya son derece görkemli bır vapıtçıkar. Carmı- na Burana'yı 5 evlülde Bilkent salonunda. 7 eylülde Aspendos Antik Tiyatrosu'nda dinleyebılırMnız. Anadolu Festıvalı çerçe- vesınde. Bodrum Kalesi'ndede bir konser gerçekle^ecek. Bu kez korosuz. Beetho- ven'in Beşıncı Senfonisi vedeğerlı keman- cımız Suna Kan'ın solistliğinde Mendels- sohn'un güzelim keman konçertosu çalına- cak. Bodrum gibi biryöreyeerken-roman- tiklerden bırprogram uygun bulunmu^ an- laşılan. Bır de Phaselıs Açıkha\a Vfüze- si'nde 9 e> liilde özel bir "gala" konserı be- lırtilmış. Bilkent Senfoni Orkestrasınm başkemancısı. şef ServerGaniyev'in yöne- timindeki bu konsenn programı açıklan- mamış. Ama gala konseri olarak nıtelendi- ğine göre mozaık gtbı parlak yapıtların bır araya geldiği bir dınletı olsa gerek. Bunun dı$ındaki tüm konserlerde Bilkent Senfo- ni Orkestrasfnı ls\ıçreli şef Karl Anton Rkkenbacher yönetecek. Bilkent'in Üçüncü Anadolu Festıvali'ne Mobil Oil Türk A§ sponsorluk ediyor. Bi- letlerdemüzegışelerı. bölge Benetton ma- gazalan, Varan tıınzm bölge satış bürola- n. Bilkent MSSF gışesı \e konsergırışle- rınde 500.000 TL'den satılacak. \Tce ka- ramsarlıklararasındasanatın rşıltısınıpay- laşmak ıçin bu tanhı etkınlıklerden en az birine tanık olmak eerek! Piyano öğretmeni Oya Akyıldız ile piyano eğitiminin beklentileri ve 'özel ders' üzerine... 4 Piyano nehrin bu kıyısında' AHMETSAY Türkiye'de on binlerce çocuk ve genç, 'özel ders' yoluyla bır Batı çalgısı eğitımi görüyor. En yaygın çalgılar org \egitar. Pa- zarlamada başanlı bır Japon firmasının son on yıl içinde şaklaşık beş yüz bin org sat- tıgı biliniyor. Org metotiannm toplam üç yüz bini bulan satışı da bu sayıyı doğrulu- yor. Aynca, bazı gazeteler kupon \ererek yüz binlerce org dagıttı. Öte yandan. gitar heveslilerinin de çığ gibi büyüdüğü göz- lemleniyor. Klasik müzik alanında ıse en gözde çal- gı piyano. Pahalı birçalgı olmasına veeğit- sel zorluklanna karşın, özel piyano dersi sadece üç büyûk kentimizde degıl. Anado- lu'nun birçok kentinde yaygın durumda. Ancak aileler. bu konuda kendıleri için ge- rekli olan ön bılgılerden genelde yoksun bulunuyor. Daha ilk adımlarda saglıklı ka- rarlar \erilemiyor. doğru seçimler yapıla- mıyor. piyano egitimi onlara belîrsizlikler- le dolu bir süreç olarak görünüyor. Piyanıst ve piyano öğretmeni Oya Akjil- dız ile piyano egitimi üzenne yaptıgımız söyleşıde. 'özel ders' konusunda sıkça kar- şılaşılan sorulara yanıtlar getırmeye çalış- hk. Bu yanıtlann. pıyanoya başlamak ıste- yen ya da başlamış olan çocuklarımıza ve onlann anne-babalanna ipuçlan verebilece- ğini düşünüyoruz. - Dilerseniz. piyano eğitiminin amaclan- na önce genelde göz atalım. Piyanova başla- rnanın hedefleri nelerdir? Ne gibi nitelikler gerektirir? OYA AKYILDIZ-Gelişkinülkelerde pi- yano egitimi amatör amaçlarla başlar ve profesyonel eğitime dönüşebilir. Bu konu- da başlıca iki tez var: 'Elitistler', varlıklı ve kültürlü ailelerin yetenekli çocuklanna yö- nelmek gerektigini ileri sürüyorlar. Konu- ya "insan" boyutundan bakan 'hümanist' yaklaşıma göre. egitim herkese açıktır. ye- tenek süreç içinde gelişir. Anadan dogma piyanist yoktur. Ata bindigin gibi. piyano da çalarsm... - Türkiye'de piyano eğitimj hangi amaç- lardan. ne gibi istekler \e beklentilerden kavnakJanı>or. gruplandırabilir miyiz? AKYILDIZ - Türkiye'de beklentiler \e amaç. karmaşık birgörünüm sergilıyor. Co- gunluktaki grup. amacını tam belirleyeme- mış olanlar, 'bekle gör' anlayışındakıler... Bir müzik okuluna gırmek ya da profesyo- nellige yönelmek ıçin piyano dersi alanlar da epeyce. Sonra. çocuguna meslek kazan- dırmayı öngören anne-babalargeliyor. Ço- cugun formasyonunda müzigin yerinı önemseyenler daha az... - Piyanova baslayacak çocuklar için uy- gun yaş grubu nedir? .\KYILDIZ - Son yıllar- dakı pedagojik egilimlere göre. yedi, sekiz, dokuz yaş- lan. Okul öncesi de başlaya- bilır. ancak ilkoku! birincı sı- nıfa rastlatılmaması önerilı- yor. Jnsan kırk beş yaşmda ya da emekli olduktan sonra da baslayabılir piyanoya. Gözümüzde büyütmeyelim. piyano nehrin bukıyısında... - Müzik rürleri. amaçlan belirfiyor mu? Klasik, caz, pop, hatta geleneksel müzik gibi türler için piyano bir te- mel olabilir mi? AKYILDIZ- Piyano. bü- tün müzik türlerıne kapıyı açar. Nfakamsal müzik de pi- yanoylaseslendınlebilir. Pi- yanoher tür müzik ıçin avantajdır. - Oğrencileri 'yetenekli1 , 'orta' \ç 'yete- neksiz' olarak gnıplandırsak, genelde han- gi grup ogrenciler daha fa/Ja? AKY'ILDIZ-^'eteneklı grup. maalesef... - Çocuğunu piyanova başlatmak isteyen anne-baba, ne gibi girişimlerde bulunmab? .4KVILDIZ- Eğitilecek olan çocuktur. ama ailenin de duyarlı da\ ranması gerekir. Aile önce şunu dıkkat etmelı: Çocuğun mü- ziğe gerçekten ılgısi var mı? Günlük ya- şamdabuyakınlıkkendinibelliediyormu? Çocuk örnegin. duydugu şarkılan ezberle- yip söylüyor mu? Vfüzikle dans ediyor. oy- nuyor mu? Bunlar ilk göstergelerdir. llgi önemlıdir, çünkü süreklı ılgiyi yetenek be- lırler. - Diyvtim ki çocuk müzikleçokilgili veye- teneğini beUi ediyor.. Sonra? AKYILDIZ-Anne \e babalar, kendile- rıni birçok yönden tartmalı. En başta, eko- nomik olanaklan yeterlı mı? Piyano egiti- mi uzun bır süreçtir. Bu süreçte destek ola- bilmek için yeterince zaman ayırmalan ge- rekır. Çocugun çalışmalannı yapıcı biryak- laşımla izlemeye isteklı olmalan önemlidir. Sıcak birmüzikal ortam hazırlanmalı... PORTRE OVA AK\ ILDÎZ 1961 'de Ankara'da doğdu. Ankara Devlet Konservatuvan'nda piyano ve kompozisyon bölümlerinde öğrenim gördü. I985'te piyano yüksek bölümünü bitirdi. Dhahran'da H.Peterick Bushman ile çalıştı ve piyano öğretmenlığı yaptı. Bilkent'te piyano ve solfej, konservatuvarda solfej. Gazi Oniversitesi'nde piyano öğretmeni olarak göre\ aldı. TÛBİTAK adına konferanslar verdi. Halen Gazi Cniversitesi'nde mastır ögrencisi. - FVki. piyanoöğretmeninin secimi konu- sunda no yapılmaJı? AKV1LDIZ- Bulunulan yere ve koşul- lara bağlı. Profesyonel müzikçilerin bulun- madığı bir Anadolu kentinde, öğretmeni amatörier arasında seçeceklerdir. Örneğin bir müzik öğretmeni bunu yapabilır. Bü- yük kentlerde seçenekler çoğalır. - Oğretmende ne gibi özellikler aranma- k? AKYILDIZ - Öğrencinın yaş grubu. amaçlanan müzik tûrü ve öğretmenın uz- manlık alanı, seçımı belirleyen başlıca öl- çütlerdir. Piyano egitimi başlıbaşma bir uz- manlık alanı olduğu ıçin. öğretmenin özel- liklerı büyük önem taşır. - Bu özelliklerin önde getenleri nelerdir? AKMLDIZ- Karıyer... Nereden mezun olduğu, kaç yıldırders verdigı. müzıkal ya- şamdaki etkinlikleri. (resital ve konserleri). yefıştırdigı öğrencilerin başansı ölçüt sayı- labiHr. - Aile bu konuiarda nereden bilgi edine- bilir? .AK\'ILDIZ - Müzik kurumlanna gidip sormalannı öneririm. Konservatuvarlann ve üniversitelerdekı müzik bölümlerinin başvuru servıslerı yok. ama yine de bu kurum- lardan bilgı sağlanması dogru olur. Aynca. başa- nlı öğrencıleriy le tanman öğretmenlere yönelmek de bir yöntemdir. - Size başvuran anne- babalann ne gibi soruia- nyla karşılaşıyorsunuz? AKYILDIZ - Ücret. çocuğun yaşı. yeteneğı. çalgınm sonradan alımp alınamayacağı. çocuğun ne kadar bir süre eğitim göreceği. ne tür müzik öğrenmesinin doğru ola- cağı. piyano yerine 'org' ile başlanıp başlanama- yacağı... - Ama sorulması gere- ken asıl sorular bunlar mı olmalı? AKYILDIZ - Yeterlı değil tabıi. Eğitı- min hedeflerini ve çerçevesini. günlük ça- lışma süresini. çalışma koşullannı vb. sor- malılar. Öğretmenin mesleki niteliklerini de sorabilirler. Materyal de önemli: Çalış- ma ortamı. evdekı çaîgının durumu, kaset ya da CD'Ierden oluşan bir diskotek. met- ronom. notalar, müzik kitaplan. müzik an- siklopedisi... Çocuğun bir müzik okuluna girmesi amaçlanıyorsa. kurumlann nitelik- leri hakkında bilgi isteyebilirler. -Çocuğun getişimini nasıl izleyebilir aile? CMçütleri var mı? AKYILDIZ-Ögretmene herşey sorula- bilir. ÖlçütlerıögretmenaçıklayabılirEği- tımın çerçe\esi. amaçlar. beklenen gelışim hızı. başanyı sınırlayan nedenler... Elle tu- tulurölçütlerınbaşlıcalanşöylesıralanabı- lir: Öğrencinın elındekı bır ya da birkaç parçayı baştan sona çalabilmesı ve çalma- ya isteklı olması. Önceki aşamalarda çaldı- gı parçalan rahatçaokuvup çalabilmesı: e;>- kı parçalan hatırlayabılmesı. Severek. ıs- tekle. kendıliğınden çalışması. Ve öğret- menle rahat iletışım kurabıimesi... - Dersler hangi ortamda yapılmalı? Ög- retmenin ders için e\leregitmesi doğru mu? AKYILDIZ - Hayır. bence ders ögret- mende yapılmalı. Psikolojık koşullar önemlıdir: Öğretmenin e\ lere servıs yapan bır eleman konumuna düşmemesı gerek. Aynca. çocuğun e\ ınde konsantrasyon sağ- lanarnaz: Kardeşı ağlar, kapı çalar. yemek kokar. konuk gelır vs... - Özelderslergenelde kaçyıl sürebiüyor? Oğrenci piyanoyu hangi nedenlerle bırakı- vor? .AKYILDIZ - Süre biraz da yaş grubuna bağlı. Bu süreçte yedi yıldan fazlasmı ben pek duymadım. Aslında. ikinci yıl kntiktir. Yanı hazırlıkdönemı sonrası... Eğitımi sür- düremeyecek olanlar. genelde ıkincı yılda bırakırlar. - Anne ve babalar istekkrini öğretmene söylüyorlar mı? ".AKYILDIZ - Çogunlukla pek konuş- mazlar. Öğretmeni beğenmiyorlarsa değiş- tirirler. - Piyano öğretimiyle biıiikte müzik kül- türii egitimi de gerekli değil mi? Bu alanın önemi sizce nedir? AKY ILDIZ-Eğitimin amacı, müzik kül- türünü ve se\ gısını kazandırmaktır. Sağlık- lı bir piyano ögretimi, temel müzik bilgısi- ne dayanır: Işitme. solfej. teori ve sonra ar- moni. -Müziksevgisinden bahsettiniz. Nasıl bir şey?Onun içindetenıbelöğrencije ders ver- mek de var mı? AKYILDIZ-Herşey var. Yaşammüzik- tır. Tembel öğrenci de yaşamın içinde... ' Korsakofun 'Kuramsal ve Uygulamalı Armoni'si ÖNDER KÜTAHYALI Istanbul'da ve Ankara'da müzikle ilgili kitap çıkar da Izmir'de çıkmaz mı? Güzel kentimiz son yıllarda bu sanatın gelişimı- ne yaym yoluyla da katkıda bulunmaya başladı. Geçen yıl Onur Akdoğu'nun "Türk Müziğinde Türler ve Biçjmler"! ile Necdet Levent'm "Dörtlü Armoni"si çık- mıştı. Türk müzigine yönelik bu yapıtlann ardmdan. evrensel bir çahşmayı yenıden kazandık. Sözünü etmek istediğim kitap. Şehrazat'ınbestecısi Rimsky-Korsakorun "Kuramsal \* L'ygulamalı Armoni"sidir. Kitabı dilimize Ahmet Muhtar Ataman (1897-1962) çevirmişti. Musiki Muallim Mektebi'nde Musiki Nazariyatı öğretmen- liğı yapmış olan Ataman. Paul Roug- noo'dan Türkçemize aktardığı "Mufassal .Musiki Nazariyatı'* ve 1920'de hazırladığı ikiciltlik '•'Musiki Tarihi" ile ülkemizede- gerli birhizmet yaptı. Bu ikinci yapıtın ye- ni baskısından, 1960'lara dek yararlandık. Rımsky -Korsakof un "Armoni Ders Kita- bı* ise 1926'da basılmıştı. Sanatçı. eğitımci ve yazar Kumru Can- ku, anılan kitap üzerinde titiz bir çalışma yaptı. Yazar. kısa önsözünü şöyle bitirmektedır: "Henüz Arap harflerinin kullanıldığı 1926 yılında Ma- arif Vekaleti tarafından ders kitabı olarak kabul edilip bav tınlan ve 70 yıldır ikinci bir baskısı yapılmayan Rimsky- KorsakoPun bu değerii kitabV nı tekrar çevirmek kuşkusuz çok daha kolay olurdu; ancak cumburiyetin ilk yıllarında önemli bir görevi yerinegetire- rek ilk müzik biigilerini bize aktaran Ahmet Muhtar Ata- man'ın çevirisini. .Arap harflerinden Latin barflerine çeviri yaparak ve günümüz Türkçesine aktararak yeni kusaklara sun- mak, böylece Ahmet Muhtar Ataman'ı bir kez daha saygıyla anmak istedik." Armoni biîgisı. çokseslilıgin sadece bir yönünü ele alır. Bu da ezgiye üçüncü bo- yutu kazandıran uygulann (akorlann) se- çilmesi ve aralannda belirli bir sanat anla- yışına göre estetik ilişkiler kurularak ezgi içınde kullanılmasıdır. Öğrenciye çeşitli ödevler verilir. O. bunlarüzenndedört ses- Kumru Canku li koro yazısına göre çalışır; ezgiyi çokseslendirir ya da uyguları sayılarla gösteril- miş bir bas partisini dört şesli yazıya dönüştürür. Öğrenci birtakım yasaklar- la ve sıkı kurallarla sınır- landınlmıştır. Amaç kendi- sini müzik mantığı ile dü- şündürmek ve buluşçuluğa özendirmektir. Armoni biigisini. genel- likle Fransızeğitimcilerki- taplaştırmıştır. Reber'in. Challan'm ve Dubois'nın kitaplan en ünlü örneklerdir. Bu son yapı- tı. Cemal Reşit Rey ile Hulusi Öktem. di- limize de çevırmiştir. Yüzyıltmızda. Hin- demith'in "Kılgısal Armom""si de bunlara katıldı. Her kitap. konunun işlenmesı ve öğrencinın kurallarla smırlandıniması yön- lennden değişik bır yol izler; ama tümünün vardığı sonuç aynıdır. Deniz subayı olan Rimsky- Korsakof, St Petersburg Konservatuvan'nın bestecilik öğretmenliğine atandığında. eksik biigile- rini tamamlamak amacıyla titiz bir çalışma evrenine girdi: çünkü bir besteci için mü- zik kuramının büyük önem taşıdığına ina- nıyordu. Yıllarakışıyla oluşan bilgi biriki- mini. 1884'te yayımlanan "Armoni Ders Kitabı" ile onu ızleyen "Orkestralama tl- keteri" başlıklı yapıtında ortaya koydu. Rımsky-Korsakof, kitabının önsözünde. daha önceyazılmış armoni kıtaplarını eleş- tirmektedir. Kendisine göre bunlar. kuram- sal bilgiterlevesıkı kurallarla doludur; "fa- kat gerçeği gerekirse bu eserlerde örneğin birezgininnesekildeçokseslendirileceğiya da uygulann nasıl seçileceği hakkında pek az bilgiye rasdanır ya da hiç rastlannıaz." Öğrenci, kurallan iyi bellemiş olsa bile "şarkının yaamına nasıl başlayacağını. bir- kaç ölçülük bir prelüdün ne şekilde beste- leneceğini ya da bir tondan diğer bir tona nasıl geçileceğini hâlâ beceremez ve bile- mez." Bu açıklamadan da anlaşılacağı gi- bi bestecinin amacı. armoni kurallan yo- luyla öğrenciye estetik beğeniyi aşılamak- tır. Beş bölüm ve üç ekle nota örneklerin- den oluşan kitapta. konular kolaydan zora doğru sıralanmaktadır. Kuramsal açıkla- malarla ilgili sözlü metinler. elden geldi- gince kısa tutulmuştur. Her konu için çok sayıda ödev vardır. Rimsky-Korsakof'a göre kitaptaki bilgı lerı özümseyen besteci adayı. birkaç türde koral bestelemek pre- lüt yazmak. bır ödev ın çeşıtlemelerini or- taya koyabilmek ve piyanoda armoni ilke- lerine uygun doğaçlamalaryapabilmek gi- bi becenferi edinmiş olmalıdır. Rimsky-Korsakof dönemınden günü- müze müzikte köklü değışımler yaşadık. Klasik ve romantik müzik dili bıryana bı- rakılarakyüzyılımızıngerçeklennı müzik- le yansıtmanın yolları arandı. Üstelik De- bussy'den Boulez'e değın böylesı arayışlar hızla çeşitlendı. Durum bu olunca elimiz- deki armoni kitabına. yalnızca begeninin gelişmesine yardım eden. bireyi müzik mantığı ile düşünmeye alıştıran ve onu gü- zelliği. aklın süzgecınden geçırmey i öğre- ten bir temel yapıt olarak bakılması gere- kir. Şu da var kı bazı okul şarkılanyla mars- ların yazılışında. aynca bir ölçüde hafif müzikte. kitapta öğretilen kurallar yararlı olabilir. Sözün özü. böylesine degerli bir kitabın bize yeniden kazandırılması son derece ya- rarlı olmuştur. Kumru Canku'yu yürekten kutlanm. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Sıkıdenetim... Fransızcası "censure", İngilizcesi "censorship", Türkçesi "sıkıdenetim "... Ama yaygın olarak Fransız- casını kullanıyoruz... Türkçe yazılışıyla... Yabancı dillerdeki anlamlarından yalnız biriyle, ay- rıca çağdaşlaşarak geçmiş dilimize. Eski Roma'y'a filan ilgisi kalmamış. Türkçe Sözlük'te: sansüra. Fr. her türlü yayının, sinema ve tiyatro yapıtlannın hükümetçe önceden denetlenmesi işi; yayın ve gösterilmesinin izne bağlı olması. Öz Türkçe Sözlük'te (A. Püsküllüoğlu): sıkıdenetim a. Sinema, tiyatro yapıtlarının ve her türlü yayının, hükümetçe önceden denetlenmesi işi. Demek ki, sıkıdenetim ile denetim arasındaki ay- rım "önceden" sözcüğünde beliriyor. Yayınlar önce- den denetlenirse, bu sıkıdenetim, yani "sansür" olu- yor. Sonradan yapılan denetimler, örnekse savcıja- rın kitaplan kovuşturması ya da Radyo Televizyon Üst Kuruiu'nun uyarıları, cezalandırmalan aynı çerçeve- ye girmiyor. "Sıkıdenetim" yerine "öndenetim" dense daha doğru olurdu belki. Tanımlarda bir de "hükümetçe" sözcüğü var, "hü- kümetçe önceden denetlenmesi işi" denilmekte... Kanımca sözcüğün anlamı bu sınırlamayı biraz aşı- yor. Sıkıdenetim hükümet adına, hükümetin görev- lendirdiği, daha doğrusu devlet çark/nın içinde yer alan kişilerce yapılabileceği gibi, yazarların, sanatçı- \ann kendileri, ya da onların isteği üzerine yayımcı- ların görevlendireceği kişilerce de yapılabilır. Buna "otosansür" diyoruz. Yazarlar, sanatçılar yasalara ters düşmek isteme- dikleri zaman kendi kendilerini sıkıdenetime alıyor, "önceden" denetliyorlar. Çok yaygın, yeryüzünde yasalar var oldukça da sü- rüp gidecek bir denetim türü... Sıkıntısı hep yaşanır, sınırları hep zorlanır... Karşıda yasalar olduğu için... Yasalar olmasa insan kendini denetlemez mi? Toplumun yasalara yazılmamış kurallan da var. Hiç- bir baskı olmadığı halde onlara da ayak uyduruyo- ruz. Vazgeçemeyeceğimiz değer yargılarımızı bize kimse dayatmıyor. Yaptıklarımız doğru mu, yanlış mı diye kendimiz düşünüyoruz. K/sacası, önceden denetim, şöyle ya da böyle, hepgündemde... Ama kişisel değer yargılarında büyük ayrımlar gö- rülünce, araya değer yargılarıyta "sonradan" denet- leyen birilerinin de girmesi kaçınılmaz oluyor. Özel bir televizyon kanalında 1000 dolar ödüllü "Tatemi" diye bir program başlatıldı. Ucuz Amerikan filmlerinden esinlenme bir kavga programı: iplerle çevrili bir minderde dövüşçüler tekme tokat birbirle- rine kıyasıya girişiyorlar. Izleyiciler coşuyor, bağrışı- yor. Yan çıplak kızlar arasındaki büyük usta (Sensel) kan revan içinde yere düşen dövüşçülerden birinin tükendiğini görünce kavgayı durduruyor. "Cumhuriyet"te Kerem llgaz yapımcılarla konu- şarak, bilim adamlarının görüşlerıni alarak konuyu enine boyuna irdelerken ilginç şeyler ortaya çıktı: Program sırasında yaralananlar için çekimlerde sü- reklı bir doktor bulunduruluyormuş. Aynca, katılmak isteyen dövüşçülere önceden bir sözleşme imzala- tılıyormuş, yaralanır ya da sakatlanırlarsa sonradan dava açmaya kalkmasınlar diye. Günde yaklaşık sek- sen yüz kişi başvuruyormuş, ama yalnızca en az iki yıldır lısanslı olan deneyimli karateciler kabul ediliyor- muş. Kısacası, film hilesi filan değil, 1000 dolar için, ya da gücünü göstermek için, her neyse, gerçekten dö- vüşüyor delikanlılar. Böyle bir programm televizyon izleyen çocuklar üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri düşünmek için toplumbilimci ya da ruhbilimci olmaya gerek yok. Ama programı yapanlann değer yargıları çok de- ğişik. Yönetmen günde seksen yüz kişinin başvurmasın- dan mutlu görünüyor... Şu sözler ise Tatemi programının asıl tasarlayıcısı olan karate öğretmeninin: "Karate, boks, hatta futbolda bile insanlar sakat- lanabiliyor, ağızları, burunlan kanayabiliyor, O zaman insanlar tenis oynasın, toplan birbirine atsın, başla- rına bir şey gelmez." (Cumhuriyet, 5 Ağustos 1996) Bütün sporiarda, teniste de sakatlıklar olur, ama in- sanlar birbirinin ağzını burnunu dağıtmazlar... Spor yaparken sakatlanmak başka şey, dövüşerek birbi- rini sakatlamak başka şey... Boks da aralannda olmak üzere, şiddete daya/ı bütün bedensel savaşım sporlarından, yapılarmda şiddet olmayan sporlara, atletizm, cimnastik, yüzme, tenis, masatenisi, voleybol gibi sporlara yönelmek ül- kemizin gerçekten çok yaranna olur. Küçümsemey- le söylenen o söz doğru yolu gösteriyor. Her alanda olduğu gibi, spor alanında da barışa ya- tınm yapmak zorundayız. Aileler çocuklarını sporlara yönlendirirlerken seçe- cekleri sporun onlann kişiliklerinin oluşmasına büyük oranda katkıda bulunacağını bilmelidirler. Bu konuda sonradan denetimin bir yararı olacağı- nı sanmıyorum. Çek orkestra şefi Kubelîk öldü Kültür ServTsi- Avrupa ve ABD'de tanınmış pek çok orkestrayı yöneten Çekoslovakyalı orkestra şefi Rafael Kubelik öldü. 1914 doğumlu olan Kubelik 22 yaşındayken Çek Filarmoni Orkestrası'nı yönetmiş, üç yıl sonra Brno Operasf nın yönetmeni olmuş ve 1941 yılında Filarmoni Orkestrasf nın birinci şefliğine yükselmişti. 1950-53 yıllan arasında Chicago Senfoni Orkestrası'nı yöneten Kubelik. 1955-58 tarihleri arasında Londra Kraliyet Operası'nın müzik direktörü olarak görev yapmıştı. Alman işgaliyle başlayan 42 yıJlık sürgün yaşamında Metropolitan Operası gibi önemli birkurumun müzik direktörlüğünü üstlenen sanatçı. 1990 yılında ülkesine dönerek Çek Filarmoni Orkestrası ile Prag'ta bir konser vermişti. Moğollar ve Edip Akbayram'ın yandım konseri Kültür Senisi - Moğollar Grubu ve Edip Akbayram. 18 ağustos pazarakşamı 'Beyinsel Özürlü Çocuklar Vakff yaranna, Beşiktaş DGM arkası Açık Park'ta bir konser verecek. Saat 19.30'da baslayacak konsere Özlem Yüksek ve Tulga gibi genç sanatçılar da konuk sanatçı olarak katılacak. Sanatçılann maddi karşılık beklemeden katılacağı konserin geliri beyinsel özürlü çocuklar için yapılan hastane binasının yapımında kullanılacak. Konser biletleri Migros marketleri. Atrium, Galeria. Akmerkez, Istiklal Caddesi'ndeki kitapevleri. Beşiktaş'taki kitapevleri ve Ortaköy Meydanı'ndaki standlarda satışa sunuldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle