Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLEGRO EVİN İLYASOĞLU
Tarihin derinliğinde insan sesiBilkent 3. L'luslararası Anadolu Müzik
Festivalı, 28 agustos - 9 eylül arasında Tür-
kiye'nin antik kentlerini gezecek. Bu fes-
tıvalin can alıcı birkaç yönü var: Her şey-
den önce gezgin oluşu çok ilginç. Sekiz
konserde, beş ayn antik ortamda müzik
şenirgi yaşanacak. Ikınci ilginç yönü. insan
sesi temasını işjemesı. "İnsansesi veinsan
sesi iledostMiğaçağrTyaklaşımı içınde bır
ortak pavdayaratılmış. Böylece seçkin bır
topluluğun. Bulgaristan Devlet Filarmoni
Korosu'nun katılım ile Beetnoven'in 9.
Senfonısı, Haydn'ın Yaratılış Oratoryosu,
Carl OrfTun Carmına Burana"sı ve Mo-
z»rt'ın Requıem'ı gibi korolu başyapıtlar
sunulacak. insan sesınin koro içindekı yo-
ğunluğu ve solo olma özelliğindeki gücü
antik tıyatrolanmızın bmlerceyıllık duvar-
larında yankılanacak.
Ancak bu festivalın korolu- solıstli ya-
pıtlarının yanı sıra bır gizli teması daha
var: Kemankonçertoları. Miizik tarihinde-
ki en görkemli dört keman konçertosu se-
çılmjş programlara: Beethoven. .Ylendeb-
sohn, Brahms'ın konçertolanyla Mozart'ın
Türk Konçertosu. Solistler ise Igor Oist-
rakh ve Suna Kan. Her soliste ikişer kon-
çerto düşüyor. Aslında iyı düşünülmüş, sü-
re açısından da lyi hesaplanmış program-
lar
Beş ayn antik ortamda
Bilkent'in Anadolu Festıvalı önceki yıl-
larda nıtelık açısından değilse de zaman-
lama açısından \eadı Anadoluolduğuhal-
de Ankara'yı aşamaması bakımından eleş-
tirileralmıştı.ZamanlamasııIkbahararast-
iadığı için konser tarihleri L'luslararası An-
kara Festivalı ıleörtüşmüştü. Ankarah sa-
natseverler de haklı olarak hangı etkinliğı
seçeceklerini şaşırmışlardı.
Festival sözcüğünün ıçinde büyûk birör-
gütlenme. sistemli ve disiplı bir çalışma
süreci yatar. Bu süreci kısa dönemde aşmak
ve festivalleri kimligıne kavuşturmak da
kolay değildir. lstanbul Festivali ki. artık
uluslararası düzeyde tartışılmaz bır yeri
var, 25. yılında dahi. hâlâ zaman zaman
genel çızgılerı içınde eleştırileralıyor. fşte
Bilkenfin Anadolu Festivali de böylece
üçüncü yılında kendine zaman-mekân ve
içerik açısından bır kimlik edınmış oldu:
Antik çağlann ortamıyla özleşen gezgin
bir festıval olarak eşıne az rastlanır bır et-
Kİnlıklerdizısi ofuşturuyor.
Bufestıvale genel olarak baktığımdabe-
ni en çok etkileyen. koro ile antik ortamla-
lerle verelim el ele..." "Kim yaratabilmişse
mutluluğunu / Bir dostun dostu olmanın /
Kim kav uşabilmişse bir güzel kadına / Ka-
nlsınaramızaseûnççığlıklanyla." Efes An-
tik Tiyatro'nun ortamında bu dostluk çağ-
nsı ayn bır değer bulacak. Bu arada 9. Sen-
tbnı; orkestranın evınde. Ankara-Bilkent
Konser Salonu'da 4 eylülakşanu yınelene-
cek. Solıst Igor Oıstrakh bu kez Brahms'ın
keman konçertosu ile aynı programa katı-
lacak.
Gala konseri Phaselis'te
Bu festivalin korolu- solistli yapıtlannın yanı sıra bir gizli
teması daha var: Keman konçertolan. Müzik tarihindeki en
görkemli dört keman konçertosu seçilmiş programlara:
Beethoven, Mendelssohn, Brahms'ın konçertolanyla Mozart'ın
Türk Konçertosu. Solistler ise Igor Oistrakh -(iisfte) ve Suna
KarKsolda). Her soliste ikişer konçerto düşüyor.
~W~\ ilkent 3. Uluslararası Anadolu Müzik
r£ Festivali, 28 ağustos - 9 eylül arasında
JLJ Türkiye'nin antik kentlerini gezecek. Her
şeyden önce gezgin oluşu çok ilginç. Sekiz
konserde, beş ayn antik ortamda müzik şenliği
yaşanacak. Jkinci ilginç yönü, insan sesi temasını
işlemesi. Bulgaristan Devlet Filarmoni
Korosu'nun katılımı ile Beethoverf in 9.
Senfonisi, Haydn'ın Yaratılış Oratoryosu, Carl
OrfT'un Carmina Burana'sı ve Mozart'ın
Requiem'i gibi korolu başyapıtlar sunulacak.
rın bırleştigı etkmlikler oldu. 28 ağustos-
Ta Göreme. Zelve Açıkha\a Müzesi"nde
Joseph Haydn'ın Yaratılış Oratoryosu yer
alacak. Konu bakımında doğanın, insanın
yaratılışını anlatan. karanlığın ışığa kavuş-
masmı. cansız dogadan canlı doğaya geçı-
şı. gün ışığının mutluluğunu duyuran bu
oratoryonun Zelve Vadısı'nde nasıl tınla-
yacağını düşünmek dahi bir müzikseverı
coşkuyakaptırmayayeterlı: "Yeışıkvede-
nizin kükreyişi ve kuşlann uçuşu ve çayır-
lann çiçektenmesLTSonra 8 eylülde. As-
pendos Antik Tiyatrosu'ndaki Mozart'ın
Requiem'i var. Bestecının son soluğunu
verirken yazdıgı. ölüm ile dirim arasında-
ki sannlan. Lacrûnosa başlıklı. onun kale-
mınden çıkan son bölümünde ölüme bir
dost gözüyle. insanın en yakın \e gerçek
dostu olarak yaklasımı.. Ve bestecinin ay-
nı konserde yer alacak olan beş numaralı
Türk Konçertosu. Suna Kan'ın solislliğin-
dekı bu zarif konçerto. Aspendos dinleti-
sını tamamlayacak. Aspendos'taki Mozart
söleninden başka I eylül gecesi de Efes'te
Beethoven şöleni var: Efes Antik Tiyatro-
su'nda bestecinin 9. Senfonisi ve görkem-
li keman kcnçertosu çalınacak. Keman
konçertosunun solisti büyük Oıstrakh aile-
sinjn son kuşağından IgorOistrakh. Doku-
zuncu Senfoni'nin son bölümünde Schıl-
ler'in dizelerine dayalı koral. kardeşliğe
dostluğa birçağrıdır: **E> dostiar. bu ezgi-
ler / Değil de bana güzeOeriyle / Ve neşeli-
Carl Orff'un Carmına Burana'sı ülke-
mizde belkı deen çok tantnan korolu kla-
sik müzik yapıtıdır. Bu popüler yapıtın
özelligi 13. yüzy ıldan Carmina Burana ad-
lı bir manastınn derınlıklennde ele geçen
ezgilere dayanır. Henüz yemin etmemış.
manastınn bağnaz düny asına kapanmamış
papazlann gençlik coşkusunu. yaşama se-
vincinı dile getiren. yer yer pornografik
konulara da değinen ezgilerdir.
Carl Orff, 1930'lu yıllarda buerken-Rö-
nesans ezgilerini çağlar boyu gelişen or-
kestra-koro tekniği ile birleştirir ve ortaya
son derece görkemli bır vapıtçıkar. Carmı-
na Burana'yı 5 evlülde Bilkent salonunda.
7 eylülde Aspendos Antik Tiyatrosu'nda
dinleyebılırMnız. Anadolu Festıvalı çerçe-
vesınde. Bodrum Kalesi'ndede bir konser
gerçekle^ecek. Bu kez korosuz. Beetho-
ven'in Beşıncı Senfonisi vedeğerlı keman-
cımız Suna Kan'ın solistliğinde Mendels-
sohn'un güzelim keman konçertosu çalına-
cak. Bodrum gibi biryöreyeerken-roman-
tiklerden bırprogram uygun bulunmu^ an-
laşılan. Bır de Phaselıs Açıkha\a Vfüze-
si'nde 9 e> liilde özel bir "gala" konserı be-
lırtilmış. Bilkent Senfoni Orkestrasınm
başkemancısı. şef ServerGaniyev'in yöne-
timindeki bu konsenn programı açıklan-
mamış. Ama gala konseri olarak nıtelendi-
ğine göre mozaık gtbı parlak yapıtların bır
araya geldiği bir dınletı olsa gerek. Bunun
dı$ındaki tüm konserlerde Bilkent Senfo-
ni Orkestrasfnı ls\ıçreli şef Karl Anton
Rkkenbacher yönetecek.
Bilkent'in Üçüncü Anadolu Festıvali'ne
Mobil Oil Türk A§ sponsorluk ediyor. Bi-
letlerdemüzegışelerı. bölge Benetton ma-
gazalan, Varan tıınzm bölge satış bürola-
n. Bilkent MSSF gışesı \e konsergırışle-
rınde 500.000 TL'den satılacak. \Tce ka-
ramsarlıklararasındasanatın rşıltısınıpay-
laşmak ıçin bu tanhı etkınlıklerden en az
birine tanık olmak eerek!
Piyano öğretmeni Oya Akyıldız ile piyano eğitiminin beklentileri ve 'özel ders' üzerine...
4
Piyano nehrin bu kıyısında'
AHMETSAY
Türkiye'de on binlerce çocuk ve genç,
'özel ders' yoluyla bır Batı çalgısı eğitımi
görüyor. En yaygın çalgılar org \egitar. Pa-
zarlamada başanlı bır Japon firmasının son
on yıl içinde şaklaşık beş yüz bin org sat-
tıgı biliniyor. Org metotiannm toplam üç
yüz bini bulan satışı da bu sayıyı doğrulu-
yor. Aynca, bazı gazeteler kupon \ererek
yüz binlerce org dagıttı. Öte yandan. gitar
heveslilerinin de çığ gibi büyüdüğü göz-
lemleniyor.
Klasik müzik alanında ıse en gözde çal-
gı piyano. Pahalı birçalgı olmasına veeğit-
sel zorluklanna karşın, özel piyano dersi
sadece üç büyûk kentimizde degıl. Anado-
lu'nun birçok kentinde yaygın durumda.
Ancak aileler. bu konuda kendıleri için ge-
rekli olan ön bılgılerden genelde yoksun
bulunuyor. Daha ilk adımlarda saglıklı ka-
rarlar \erilemiyor. doğru seçimler yapıla-
mıyor. piyano egitimi onlara belîrsizlikler-
le dolu bir süreç olarak görünüyor.
Piyanıst ve piyano öğretmeni Oya Akjil-
dız ile piyano egitimi üzenne yaptıgımız
söyleşıde. 'özel ders' konusunda sıkça kar-
şılaşılan sorulara yanıtlar getırmeye çalış-
hk. Bu yanıtlann. pıyanoya başlamak ıste-
yen ya da başlamış olan çocuklarımıza ve
onlann anne-babalanna ipuçlan verebilece-
ğini düşünüyoruz.
- Dilerseniz. piyano eğitiminin amaclan-
na önce genelde göz atalım. Piyanova başla-
rnanın hedefleri nelerdir? Ne gibi nitelikler
gerektirir?
OYA AKYILDIZ-Gelişkinülkelerde pi-
yano egitimi amatör amaçlarla başlar ve
profesyonel eğitime dönüşebilir. Bu konu-
da başlıca iki tez var: 'Elitistler', varlıklı ve
kültürlü ailelerin yetenekli çocuklanna yö-
nelmek gerektigini ileri sürüyorlar. Konu-
ya "insan" boyutundan bakan 'hümanist'
yaklaşıma göre. egitim herkese açıktır. ye-
tenek süreç içinde gelişir. Anadan dogma
piyanist yoktur. Ata bindigin gibi. piyano
da çalarsm...
- Türkiye'de piyano eğitimj hangi amaç-
lardan. ne gibi istekler \e beklentilerden
kavnakJanı>or. gruplandırabilir miyiz?
AKYILDIZ - Türkiye'de beklentiler \e
amaç. karmaşık birgörünüm sergilıyor. Co-
gunluktaki grup. amacını tam belirleyeme-
mış olanlar, 'bekle gör' anlayışındakıler...
Bir müzik okuluna gırmek ya da profesyo-
nellige yönelmek ıçin piyano dersi alanlar
da epeyce. Sonra. çocuguna meslek kazan-
dırmayı öngören anne-babalargeliyor. Ço-
cugun formasyonunda müzigin yerinı
önemseyenler daha az...
- Piyanova baslayacak çocuklar için uy-
gun yaş grubu nedir?
.\KYILDIZ - Son yıllar-
dakı pedagojik egilimlere
göre. yedi, sekiz, dokuz yaş-
lan. Okul öncesi de başlaya-
bilır. ancak ilkoku! birincı sı-
nıfa rastlatılmaması önerilı-
yor. Jnsan kırk beş yaşmda
ya da emekli olduktan sonra
da baslayabılir piyanoya.
Gözümüzde büyütmeyelim.
piyano nehrin bukıyısında...
- Müzik rürleri. amaçlan
belirfiyor mu? Klasik, caz,
pop, hatta geleneksel müzik
gibi türler için piyano bir te-
mel olabilir mi?
AKYILDIZ- Piyano. bü-
tün müzik türlerıne kapıyı
açar. Nfakamsal müzik de pi-
yanoylaseslendınlebilir. Pi-
yanoher tür müzik ıçin avantajdır.
- Oğrencileri 'yetenekli1
, 'orta' \ç 'yete-
neksiz' olarak gnıplandırsak, genelde han-
gi grup ogrenciler daha fa/Ja?
AKY'ILDIZ-^'eteneklı grup. maalesef...
- Çocuğunu piyanova başlatmak isteyen
anne-baba, ne gibi girişimlerde bulunmab?
.4KVILDIZ- Eğitilecek olan çocuktur.
ama ailenin de duyarlı da\ ranması gerekir.
Aile önce şunu dıkkat etmelı: Çocuğun mü-
ziğe gerçekten ılgısi var mı? Günlük ya-
şamdabuyakınlıkkendinibelliediyormu?
Çocuk örnegin. duydugu şarkılan ezberle-
yip söylüyor mu? Vfüzikle dans ediyor. oy-
nuyor mu? Bunlar ilk göstergelerdir. llgi
önemlıdir, çünkü süreklı ılgiyi yetenek be-
lırler.
- Diyvtim ki çocuk müzikleçokilgili veye-
teneğini beUi ediyor.. Sonra?
AKYILDIZ-Anne \e babalar, kendile-
rıni birçok yönden tartmalı. En başta, eko-
nomik olanaklan yeterlı mı? Piyano egiti-
mi uzun bır süreçtir. Bu süreçte destek ola-
bilmek için yeterince zaman ayırmalan ge-
rekır. Çocugun çalışmalannı yapıcı biryak-
laşımla izlemeye isteklı olmalan önemlidir.
Sıcak birmüzikal ortam hazırlanmalı...
PORTRE
OVA AK\ ILDÎZ
1961 'de Ankara'da doğdu. Ankara
Devlet Konservatuvan'nda piyano
ve kompozisyon bölümlerinde
öğrenim gördü. I985'te piyano
yüksek bölümünü bitirdi.
Dhahran'da H.Peterick Bushman
ile çalıştı ve piyano öğretmenlığı
yaptı. Bilkent'te piyano ve solfej,
konservatuvarda solfej. Gazi
Oniversitesi'nde piyano öğretmeni
olarak göre\ aldı. TÛBİTAK adına
konferanslar verdi. Halen Gazi
Cniversitesi'nde mastır ögrencisi.
- FVki. piyanoöğretmeninin secimi konu-
sunda no yapılmaJı?
AKV1LDIZ- Bulunulan yere ve koşul-
lara bağlı. Profesyonel müzikçilerin bulun-
madığı bir Anadolu kentinde, öğretmeni
amatörier arasında seçeceklerdir. Örneğin
bir müzik öğretmeni bunu yapabilır. Bü-
yük kentlerde seçenekler çoğalır.
- Oğretmende ne gibi özellikler aranma-
k?
AKYILDIZ - Öğrencinın yaş grubu.
amaçlanan müzik tûrü ve öğretmenın uz-
manlık alanı, seçımı belirleyen başlıca öl-
çütlerdir. Piyano egitimi başlıbaşma bir uz-
manlık alanı olduğu ıçin. öğretmenin özel-
liklerı büyük önem taşır.
- Bu özelliklerin önde getenleri nelerdir?
AKMLDIZ- Karıyer... Nereden mezun
olduğu, kaç yıldırders verdigı. müzıkal ya-
şamdaki etkinlikleri. (resital ve konserleri).
yefıştırdigı öğrencilerin başansı ölçüt sayı-
labiHr.
- Aile bu konuiarda nereden bilgi edine-
bilir?
.AK\'ILDIZ - Müzik kurumlanna gidip
sormalannı öneririm. Konservatuvarlann
ve üniversitelerdekı müzik bölümlerinin
başvuru servıslerı yok.
ama yine de bu kurum-
lardan bilgı sağlanması
dogru olur. Aynca. başa-
nlı öğrencıleriy le tanman
öğretmenlere yönelmek
de bir yöntemdir.
- Size başvuran anne-
babalann ne gibi soruia-
nyla karşılaşıyorsunuz?
AKYILDIZ - Ücret.
çocuğun yaşı. yeteneğı.
çalgınm sonradan alımp
alınamayacağı. çocuğun
ne kadar bir süre eğitim
göreceği. ne tür müzik
öğrenmesinin doğru ola-
cağı. piyano yerine 'org'
ile başlanıp başlanama-
yacağı...
- Ama sorulması gere-
ken asıl sorular bunlar mı olmalı?
AKYILDIZ - Yeterlı değil tabıi. Eğitı-
min hedeflerini ve çerçevesini. günlük ça-
lışma süresini. çalışma koşullannı vb. sor-
malılar. Öğretmenin mesleki niteliklerini
de sorabilirler. Materyal de önemli: Çalış-
ma ortamı. evdekı çaîgının durumu, kaset
ya da CD'Ierden oluşan bir diskotek. met-
ronom. notalar, müzik kitaplan. müzik an-
siklopedisi... Çocuğun bir müzik okuluna
girmesi amaçlanıyorsa. kurumlann nitelik-
leri hakkında bilgi isteyebilirler.
-Çocuğun getişimini nasıl izleyebilir aile?
CMçütleri var mı?
AKYILDIZ-Ögretmene herşey sorula-
bilir. ÖlçütlerıögretmenaçıklayabılirEği-
tımın çerçe\esi. amaçlar. beklenen gelışim
hızı. başanyı sınırlayan nedenler... Elle tu-
tulurölçütlerınbaşlıcalanşöylesıralanabı-
lir: Öğrencinın elındekı bır ya da birkaç
parçayı baştan sona çalabilmesı ve çalma-
ya isteklı olması. Önceki aşamalarda çaldı-
gı parçalan rahatçaokuvup çalabilmesı: e;>-
kı parçalan hatırlayabılmesı. Severek. ıs-
tekle. kendıliğınden çalışması. Ve öğret-
menle rahat iletışım kurabıimesi...
- Dersler hangi ortamda yapılmalı? Ög-
retmenin ders için e\leregitmesi doğru mu?
AKYILDIZ - Hayır. bence ders ögret-
mende yapılmalı. Psikolojık koşullar
önemlıdir: Öğretmenin e\ lere servıs yapan
bır eleman konumuna düşmemesı gerek.
Aynca. çocuğun e\ ınde konsantrasyon sağ-
lanarnaz: Kardeşı ağlar, kapı çalar. yemek
kokar. konuk gelır vs...
- Özelderslergenelde kaçyıl sürebiüyor?
Oğrenci piyanoyu hangi nedenlerle bırakı-
vor?
.AKYILDIZ - Süre biraz da yaş grubuna
bağlı. Bu süreçte yedi yıldan fazlasmı ben
pek duymadım. Aslında. ikinci yıl kntiktir.
Yanı hazırlıkdönemı sonrası... Eğitımi sür-
düremeyecek olanlar. genelde ıkincı yılda
bırakırlar.
- Anne ve babalar istekkrini öğretmene
söylüyorlar mı?
".AKYILDIZ - Çogunlukla pek konuş-
mazlar. Öğretmeni beğenmiyorlarsa değiş-
tirirler.
- Piyano öğretimiyle biıiikte müzik kül-
türii egitimi de gerekli değil mi? Bu alanın
önemi sizce nedir?
AKY ILDIZ-Eğitimin amacı, müzik kül-
türünü ve se\ gısını kazandırmaktır. Sağlık-
lı bir piyano ögretimi, temel müzik bilgısi-
ne dayanır: Işitme. solfej. teori ve sonra ar-
moni.
-Müziksevgisinden bahsettiniz. Nasıl bir
şey?Onun içindetenıbelöğrencije ders ver-
mek de var mı?
AKYILDIZ-Herşey var. Yaşammüzik-
tır. Tembel öğrenci de yaşamın içinde... '
Korsakofun 'Kuramsal ve Uygulamalı Armoni'si
ÖNDER KÜTAHYALI
Istanbul'da ve Ankara'da müzikle ilgili
kitap çıkar da Izmir'de çıkmaz mı? Güzel
kentimiz son yıllarda bu sanatın gelişimı-
ne yaym yoluyla da katkıda bulunmaya
başladı. Geçen yıl Onur Akdoğu'nun
"Türk Müziğinde Türler ve Biçjmler"! ile
Necdet Levent'm "Dörtlü Armoni"si çık-
mıştı. Türk müzigine yönelik bu yapıtlann
ardmdan. evrensel bir çahşmayı yenıden
kazandık. Sözünü etmek istediğim kitap.
Şehrazat'ınbestecısi Rimsky-Korsakorun
"Kuramsal \* L'ygulamalı Armoni"sidir.
Kitabı dilimize Ahmet Muhtar Ataman
(1897-1962) çevirmişti. Musiki Muallim
Mektebi'nde Musiki Nazariyatı öğretmen-
liğı yapmış olan Ataman. Paul Roug-
noo'dan Türkçemize aktardığı "Mufassal
.Musiki Nazariyatı'* ve 1920'de hazırladığı
ikiciltlik '•'Musiki Tarihi" ile ülkemizede-
gerli birhizmet yaptı. Bu ikinci yapıtın ye-
ni baskısından, 1960'lara dek yararlandık.
Rımsky -Korsakof un "Armoni Ders Kita-
bı* ise 1926'da basılmıştı.
Sanatçı. eğitımci ve yazar Kumru Can-
ku, anılan kitap üzerinde titiz bir çalışma
yaptı. Yazar. kısa önsözünü
şöyle bitirmektedır:
"Henüz Arap harflerinin
kullanıldığı 1926 yılında Ma-
arif Vekaleti tarafından ders
kitabı olarak kabul edilip bav
tınlan ve 70 yıldır ikinci bir
baskısı yapılmayan Rimsky-
KorsakoPun bu değerii kitabV
nı tekrar çevirmek kuşkusuz
çok daha kolay olurdu; ancak
cumburiyetin ilk yıllarında
önemli bir görevi yerinegetire-
rek ilk müzik biigilerini bize
aktaran Ahmet Muhtar Ata-
man'ın çevirisini. .Arap harflerinden Latin
barflerine çeviri yaparak ve günümüz
Türkçesine aktararak yeni kusaklara sun-
mak, böylece Ahmet Muhtar Ataman'ı bir
kez daha saygıyla anmak istedik."
Armoni biîgisı. çokseslilıgin sadece bir
yönünü ele alır. Bu da ezgiye üçüncü bo-
yutu kazandıran uygulann (akorlann) se-
çilmesi ve aralannda belirli bir sanat anla-
yışına göre estetik ilişkiler kurularak ezgi
içınde kullanılmasıdır. Öğrenciye çeşitli
ödevler verilir. O. bunlarüzenndedört ses-
Kumru Canku
li koro yazısına göre çalışır;
ezgiyi çokseslendirir ya da
uyguları sayılarla gösteril-
miş bir bas partisini dört
şesli yazıya dönüştürür.
Öğrenci birtakım yasaklar-
la ve sıkı kurallarla sınır-
landınlmıştır. Amaç kendi-
sini müzik mantığı ile dü-
şündürmek ve buluşçuluğa
özendirmektir.
Armoni biigisini. genel-
likle Fransızeğitimcilerki-
taplaştırmıştır. Reber'in.
Challan'm ve Dubois'nın
kitaplan en ünlü örneklerdir. Bu son yapı-
tı. Cemal Reşit Rey ile Hulusi Öktem. di-
limize de çevırmiştir. Yüzyıltmızda. Hin-
demith'in "Kılgısal Armom""si de bunlara
katıldı. Her kitap. konunun işlenmesı ve
öğrencinın kurallarla smırlandıniması yön-
lennden değişik bır yol izler; ama tümünün
vardığı sonuç aynıdır.
Deniz subayı olan Rimsky- Korsakof, St
Petersburg Konservatuvan'nın bestecilik
öğretmenliğine atandığında. eksik biigile-
rini tamamlamak amacıyla titiz bir çalışma
evrenine girdi: çünkü bir besteci için mü-
zik kuramının büyük önem taşıdığına ina-
nıyordu. Yıllarakışıyla oluşan bilgi biriki-
mini. 1884'te yayımlanan "Armoni Ders
Kitabı" ile onu ızleyen "Orkestralama tl-
keteri" başlıklı yapıtında ortaya koydu.
Rımsky-Korsakof, kitabının önsözünde.
daha önceyazılmış armoni kıtaplarını eleş-
tirmektedir. Kendisine göre bunlar. kuram-
sal bilgiterlevesıkı kurallarla doludur; "fa-
kat gerçeği gerekirse bu eserlerde örneğin
birezgininnesekildeçokseslendirileceğiya
da uygulann nasıl seçileceği hakkında pek
az bilgiye rasdanır ya da hiç rastlannıaz."
Öğrenci, kurallan iyi bellemiş olsa bile
"şarkının yaamına nasıl başlayacağını. bir-
kaç ölçülük bir prelüdün ne şekilde beste-
leneceğini ya da bir tondan diğer bir tona
nasıl geçileceğini hâlâ beceremez ve bile-
mez." Bu açıklamadan da anlaşılacağı gi-
bi bestecinin amacı. armoni kurallan yo-
luyla öğrenciye estetik beğeniyi aşılamak-
tır. Beş bölüm ve üç ekle nota örneklerin-
den oluşan kitapta. konular kolaydan zora
doğru sıralanmaktadır. Kuramsal açıkla-
malarla ilgili sözlü metinler. elden geldi-
gince kısa tutulmuştur. Her konu için çok
sayıda ödev vardır. Rimsky-Korsakof'a
göre kitaptaki bilgı lerı özümseyen besteci
adayı. birkaç türde koral bestelemek pre-
lüt yazmak. bır ödev ın çeşıtlemelerini or-
taya koyabilmek ve piyanoda armoni ilke-
lerine uygun doğaçlamalaryapabilmek gi-
bi becenferi edinmiş olmalıdır.
Rimsky-Korsakof dönemınden günü-
müze müzikte köklü değışımler yaşadık.
Klasik ve romantik müzik dili bıryana bı-
rakılarakyüzyılımızıngerçeklennı müzik-
le yansıtmanın yolları arandı. Üstelik De-
bussy'den Boulez'e değın böylesı arayışlar
hızla çeşitlendı. Durum bu olunca elimiz-
deki armoni kitabına. yalnızca begeninin
gelişmesine yardım eden. bireyi müzik
mantığı ile düşünmeye alıştıran ve onu gü-
zelliği. aklın süzgecınden geçırmey i öğre-
ten bir temel yapıt olarak bakılması gere-
kir. Şu da var kı bazı okul şarkılanyla mars-
ların yazılışında. aynca bir ölçüde hafif
müzikte. kitapta öğretilen kurallar yararlı
olabilir.
Sözün özü. böylesine degerli bir kitabın
bize yeniden kazandırılması son derece ya-
rarlı olmuştur. Kumru Canku'yu yürekten
kutlanm.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Sıkıdenetim...
Fransızcası "censure", İngilizcesi "censorship",
Türkçesi "sıkıdenetim "... Ama yaygın olarak Fransız-
casını kullanıyoruz... Türkçe yazılışıyla...
Yabancı dillerdeki anlamlarından yalnız biriyle, ay-
rıca çağdaşlaşarak geçmiş dilimize. Eski Roma'y'a
filan ilgisi kalmamış.
Türkçe Sözlük'te:
sansüra. Fr. her türlü yayının, sinema ve tiyatro
yapıtlannın hükümetçe önceden denetlenmesi işi;
yayın ve gösterilmesinin izne bağlı olması.
Öz Türkçe Sözlük'te (A. Püsküllüoğlu):
sıkıdenetim a. Sinema, tiyatro yapıtlarının ve her
türlü yayının, hükümetçe önceden denetlenmesi işi.
Demek ki, sıkıdenetim ile denetim arasındaki ay-
rım "önceden" sözcüğünde beliriyor. Yayınlar önce-
den denetlenirse, bu sıkıdenetim, yani "sansür" olu-
yor. Sonradan yapılan denetimler, örnekse savcıja-
rın kitaplan kovuşturması ya da Radyo Televizyon Üst
Kuruiu'nun uyarıları, cezalandırmalan aynı çerçeve-
ye girmiyor.
"Sıkıdenetim" yerine "öndenetim" dense daha
doğru olurdu belki.
Tanımlarda bir de "hükümetçe" sözcüğü var, "hü-
kümetçe önceden denetlenmesi işi" denilmekte...
Kanımca sözcüğün anlamı bu sınırlamayı biraz aşı-
yor. Sıkıdenetim hükümet adına, hükümetin görev-
lendirdiği, daha doğrusu devlet çark/nın içinde yer
alan kişilerce yapılabileceği gibi, yazarların, sanatçı-
\ann kendileri, ya da onların isteği üzerine yayımcı-
ların görevlendireceği kişilerce de yapılabilır.
Buna "otosansür" diyoruz.
Yazarlar, sanatçılar yasalara ters düşmek isteme-
dikleri zaman kendi kendilerini sıkıdenetime alıyor,
"önceden" denetliyorlar.
Çok yaygın, yeryüzünde yasalar var oldukça da sü-
rüp gidecek bir denetim türü...
Sıkıntısı hep yaşanır, sınırları hep zorlanır...
Karşıda yasalar olduğu için...
Yasalar olmasa insan kendini denetlemez mi?
Toplumun yasalara yazılmamış kurallan da var. Hiç-
bir baskı olmadığı halde onlara da ayak uyduruyo-
ruz. Vazgeçemeyeceğimiz değer yargılarımızı bize
kimse dayatmıyor.
Yaptıklarımız doğru mu, yanlış mı diye kendimiz
düşünüyoruz.
K/sacası, önceden denetim, şöyle ya da böyle,
hepgündemde...
Ama kişisel değer yargılarında büyük ayrımlar gö-
rülünce, araya değer yargılarıyta "sonradan" denet-
leyen birilerinin de girmesi kaçınılmaz oluyor.
Özel bir televizyon kanalında 1000 dolar ödüllü
"Tatemi" diye bir program başlatıldı. Ucuz Amerikan
filmlerinden esinlenme bir kavga programı: iplerle
çevrili bir minderde dövüşçüler tekme tokat birbirle-
rine kıyasıya girişiyorlar. Izleyiciler coşuyor, bağrışı-
yor. Yan çıplak kızlar arasındaki büyük usta (Sensel)
kan revan içinde yere düşen dövüşçülerden birinin
tükendiğini görünce kavgayı durduruyor.
"Cumhuriyet"te Kerem llgaz yapımcılarla konu-
şarak, bilim adamlarının görüşlerıni alarak konuyu
enine boyuna irdelerken ilginç şeyler ortaya çıktı:
Program sırasında yaralananlar için çekimlerde sü-
reklı bir doktor bulunduruluyormuş. Aynca, katılmak
isteyen dövüşçülere önceden bir sözleşme imzala-
tılıyormuş, yaralanır ya da sakatlanırlarsa sonradan
dava açmaya kalkmasınlar diye. Günde yaklaşık sek-
sen yüz kişi başvuruyormuş, ama yalnızca en az iki
yıldır lısanslı olan deneyimli karateciler kabul ediliyor-
muş.
Kısacası, film hilesi filan değil, 1000 dolar için, ya
da gücünü göstermek için, her neyse, gerçekten dö-
vüşüyor delikanlılar.
Böyle bir programm televizyon izleyen çocuklar
üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri düşünmek için
toplumbilimci ya da ruhbilimci olmaya gerek yok.
Ama programı yapanlann değer yargıları çok de-
ğişik.
Yönetmen günde seksen yüz kişinin başvurmasın-
dan mutlu görünüyor...
Şu sözler ise Tatemi programının asıl tasarlayıcısı
olan karate öğretmeninin:
"Karate, boks, hatta futbolda bile insanlar sakat-
lanabiliyor, ağızları, burunlan kanayabiliyor, O zaman
insanlar tenis oynasın, toplan birbirine atsın, başla-
rına bir şey gelmez." (Cumhuriyet, 5 Ağustos 1996)
Bütün sporiarda, teniste de sakatlıklar olur, ama in-
sanlar birbirinin ağzını burnunu dağıtmazlar... Spor
yaparken sakatlanmak başka şey, dövüşerek birbi-
rini sakatlamak başka şey...
Boks da aralannda olmak üzere, şiddete daya/ı
bütün bedensel savaşım sporlarından, yapılarmda
şiddet olmayan sporlara, atletizm, cimnastik, yüzme,
tenis, masatenisi, voleybol gibi sporlara yönelmek ül-
kemizin gerçekten çok yaranna olur. Küçümsemey-
le söylenen o söz doğru yolu gösteriyor.
Her alanda olduğu gibi, spor alanında da barışa ya-
tınm yapmak zorundayız.
Aileler çocuklarını sporlara yönlendirirlerken seçe-
cekleri sporun onlann kişiliklerinin oluşmasına büyük
oranda katkıda bulunacağını bilmelidirler.
Bu konuda sonradan denetimin bir yararı olacağı-
nı sanmıyorum.
Çek orkestra şefi Kubelîk öldü
Kültür ServTsi- Avrupa ve ABD'de tanınmış pek çok
orkestrayı yöneten Çekoslovakyalı orkestra şefi Rafael
Kubelik öldü. 1914 doğumlu olan Kubelik 22
yaşındayken Çek Filarmoni Orkestrası'nı yönetmiş, üç
yıl sonra Brno Operasf nın yönetmeni olmuş ve 1941
yılında Filarmoni Orkestrasf nın birinci şefliğine
yükselmişti. 1950-53 yıllan arasında Chicago Senfoni
Orkestrası'nı yöneten Kubelik. 1955-58 tarihleri
arasında Londra Kraliyet Operası'nın müzik direktörü
olarak görev yapmıştı. Alman işgaliyle başlayan 42
yıJlık sürgün yaşamında Metropolitan Operası gibi
önemli birkurumun müzik direktörlüğünü üstlenen
sanatçı. 1990 yılında ülkesine dönerek Çek Filarmoni
Orkestrası ile Prag'ta bir konser vermişti.
Moğollar ve Edip Akbayram'ın
yandım konseri
Kültür Senisi - Moğollar Grubu ve Edip Akbayram.
18 ağustos pazarakşamı 'Beyinsel Özürlü Çocuklar
Vakff yaranna, Beşiktaş DGM arkası Açık Park'ta bir
konser verecek. Saat 19.30'da baslayacak konsere
Özlem Yüksek ve Tulga gibi genç sanatçılar da konuk
sanatçı olarak katılacak. Sanatçılann maddi karşılık
beklemeden katılacağı konserin geliri beyinsel özürlü
çocuklar için yapılan hastane binasının yapımında
kullanılacak. Konser biletleri Migros marketleri.
Atrium, Galeria. Akmerkez, Istiklal Caddesi'ndeki
kitapevleri. Beşiktaş'taki kitapevleri ve Ortaköy
Meydanı'ndaki standlarda satışa sunuldu.