Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 1996 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Alternatif çıkışlara kucak açan, koruyan, tiyatronun iletişim dilini kullanan herkesi destekleyen biri
Tîyatrocularııı annesi: EBen Stewarl
E.MRE KOVUNCIOĞLL
La Mama Topluluğu. 35. yılını
kutluyor bu > ıl. Toplulueun kurucusu
Ellen SteMart, 6O'Iı ve 7Ö'lı yılların
alternatıf çıkışlanna kucak açmış,
korumuş. kimlik. coğrafı sınır.
cınsiyet. renk. dın aynmına gıtmeden
dünvada. tıyatronun iletişim dılınj
kullanan herkesi desteklemiş biri. Ve
halen de aynı çizgideki riyarroların
"annesi" olarak tanımlıyor kendıni.
La Mama Topluluğu. 8-9 ağustos
tarihlerinde Darphane'de Tarih
VaktVnm düzenledığı kültür
etkinlıklen kapsamında iki
gösfenleriyleyeraldı Dans opera
tanımlanyla sunduklan ılk gösterı
"Mytos Oedipus'da beklenenin çok
üstünde izleyıcı \ardi Kalabalık.
oyuncuların sahneye çıkış vollarını
kapatınca Ellen Stewart. "Giriş-
çıkışlan serbest bırakmazsanız gösteri
başlayamaz" anonsunu yapmak
zorunda kaldı. ftiş kakış. ızleyicilerin
çoğu ayakta olmak üzcre zorluklarla
ilk giinun gösterisı ızlenebıldı. Trajık
durumun sorgulanmasıııdan öte. daha
çok destansı )a da mitolojık hıkâyesi
öne çıkarılmış bir oyun izledik
Grubun ertesi günkü dans gösterileri
"Geranos", Istanbul'da yağan yağmur
nedenivle sanıyorum (!), ilk güne göre
daha rahat izlenebilirdurumdaydı
**Geranos"ta. *\fytosOedipusv>
a göre
daha soyut \e daha kavramsal bir dil
kullanımı tercıh edilmış. beden dili çok
daha ön planda tutulmuştu. ikinci
gösteride sahnede nesne kullanımı ve
bu kullanım bıçımının yoruma hızmet
ediş) etkıleyicıydi. İkincı gösterinin
hemen aıdından gece. La Mama
Topluluğu. otobüsle Makedonya'ya
dogru yola koyuldu. Italya'dan
Türkiye'ye gelen ekip. Makedonyada
bugünlerde süren Ohrid Festıvali'ne
katılacaklar. Oradan Hırvatistan'a
Dubrovnic Festivali'ne. ardından da
Sırbistan"dakı BtTEF'e ve sonra da
L
a Mama Topluluğu'nun
çıkış noktasını ise şöyle
açıkhyor Ellen Stewart:
"Dilini ya da seni anlamayan
insanla ilişki kurabilmek. benim
için tiyatro bu demek. Aynı
zamanda da, izleyiciye bir şey
söylemeden. anlatmak; yani
göstererek." Türkiye'den bugüne
dek hiç resmi davet almadıklannı
belirten Ellen Stewart, kendi
kendilerini davet ettiklerini
söylüyor: 'Türkiye'yi
sevdiğimizden geldik, buradaki
insanlan, dostlanmızı, İstanbul'u
çok seviyoruz."
A
ssos Festivali'ne elinden
gelen desteği vereceğini
vurguluyor: "Çiinkü bu
festival hem La Mama
anlayışının devamıdır hem de
gelecekte Türkiye için çok
önemli bireksiği doldurabilir, bir
gösteri sanatları merkezine
dönüşebilir."
Vıyana "da Art Carnuntum'da gösteri
>apacaklar. Kısaca; yaz aylannda
festival festıval dolaşıvorlar
Söyleşiyi. Ellen Stevvart'ın oteldeki
odasında yapıyoruz. Sık sık telefon
geliyor. ıster istemez kulak misafirı
oluvorum. Telefonda davet davet
üstüne aiıyor. La Mama. Ama
şöylesinden. "Tavuk hasladım. açsan,
beraber yiyelim", "Provadan önce,
sana biraz İstanbul'u gezdireyim" ya
da uluslararası bir telefon, kınk .
kolunun durumunu soruyor.
Arayanlann çoğu İstanburdakı \e
dığer ülkelerdeki La Mama'cılar.
Dostluk agı dıye düşünüyorum.
tıyatronun en temelınde duran ve
genelde üstü bıraz tozlanmış olan.
İlk soruyu o soruyor.
(Stewart)- Nasıl buldun'
(Emre) - Türkıye'dekı La Mama
ekibinde çalışmış sanatçılardaki ortak
noktalan görebildim. Sanıyorum, yine
o insanlar aracılığıyla Türkiye'deki
gösteriniz gerçekleşti.
ELLEN STE\\ART - Ev et. Beklan
(Algan), Ayla (Algan), Hüseyin
(katırcıoğiu). Selçuk (Günşık), Cül
Oemir, hepsı La Mama'nın
ekıbindendır. Onlar La Mama için hem
New York'ta hem İstanbul'da çok uğraş
verdıler. Beklan \e A>la yıllarca
anlayışımızı Türkiye'de gençlere
gösterdi \e tanıttı. Nev\ York'ta
"Yunus Emne'de beraber çok \erimli
çalıştık. Selçuk'un yaptığı o muhteşem
kostümlerolmasaydı. gösteri bu kadar
ba^arılı olmazdı dive düşünüyorum.
Örneğin. Zişan liğiırlu da bu vıl Nevv
Görünmez çizgiyi görünürkılmak...
2. Magosa Şenliği 'nde, küratöHüği'müAli Akay 'ınyaptığı'Azınhk'sergisiAkkule Sanat Merkezi 'nde açıldı
• 'Azınlık' başlıklı çağdaş sanat
sergisinde Hüseyin Alptekin,
Nilüfer Ergin. Şeyma Reisoğlu
Nfalça. Emre Zeytinoğlu.
Müşerref Zeytinoğlu \e Akın
Nalça'nın işleri yerahyor.
Baudrillard'vari bir
minerolojiden, milli sınırlara
mücadele biçimlerine, cins
kimliklerine doğru uzanan bir
çizgide sanatçılar kendi
bakışlanyla kavram arasında
bulunan görünmez çizgiyi
görünür kılmaya çalışıyorlar.
ALİ AKAY
Kürehelleşen dünv anın post-endüstriyel
\e post-kolonıal dönemınde, ulus-devlet-
lerın homojen bütünlüklennın ıçındeerıt-
tığı azınhklar. toplumları kum tanecıklerı
gıbı atomıze etmekte. Bastınlan kımlıkle-
rın. kültürlenn ve cıns kımhklerının gerı
dönü^ü azınlık-oluş şeklınde tezahür et-
mekte; 1
7
89"la başlayan süreç ulus-dev le-
tı mevdana çıkarırken. kadını. deiıyı. ço-
cuğu haklarıy la karşı karşıya bıraktı. Ama
bu mesafeli bir yüzleşmeydı.
Bastırılan kültürler ve diller homojen
bırmillı kımlıgı vedılı olu^turmayaçalış-
tı. Moderleşmenın yarattığı bu durum. mo-
dernın toplumsal bıleşkeîerınin çözülme-
sıyle kımlık taleplen halınde ortaya çıktı.
Susturulan dıl. kültür ve cınsıyet bütün
hallerıyle bir oluş çızgısıne gıımekteler.
Olmayanı.oluşa sokmayaçalışırken. ofan
üzerınde en reaksıyoner yenıden yerıne
yurduna dönmeler her gün yaşadığımız.
ızledığimiz veya eylemegeçirdığimız ha-
reketler.
Azınlık-oluş nedir? Azınlıkların gerı
dönmesıyle ılgılı olduğu hadıse tam bir
yersızyurtsuzlaşmayı da gündenıde tut-
maktaiiır. Sayısal oîarak çok olaöıleceğı
gıbı. az olan bir grubu da ıçerebılır. An-
cak her şeye rağmen azınlık-oluşun kaçış
çızgılen>le. göçebehklerle ılgılı olduğunu
ıleri sürebılinz. Dağılan. kendıni kum ta-
necıkleri gibı çözerken avnı zamanda var
olduğu. ait olmaya maruz bırakıldığı ço-
ğunlugu da. onun kültiırünü de dılını de
ıçmden mayınlayan bir hareketin adı azın-
lık-oluş.
Çağdaş sanat sergisi Azınlık: Bütün bu
sorunlan kendi perspektıflennden okuya-
rak.görselleştıren sanatçılann çabasından
mevdana gelmekte Baudrillard'vârı bir
mıneralojıden. mıllı sınırlara mücadele bı-
çimlerıne. cıns kımlıklennedogru uzanan
bir çizgide sanatçılar kendi bakışlarıyla
kav ram arasında bulunan görünmez çizgi-
yi görünür kılmaya çalışıyorlar.
Hüseyin Alptekin Akkule'de kurduğu üç
düzenlemesıyle sergının temasına doğru-
dan. dolaylı ve kendi yaşantısından hare-
ketle yaklaşmaya çalışıvor:
1- "Celebritj*' Kıbn-. adasıyla doğru-
dan. sembolik ve popüler bir ilişkiyi il-
lüstre eden "tngiliz KraSjet Ailesi" men-
suplarını (Kraliçe Margaret Prens Char-
les ve Lad> Diana'nm Kraliyet Eviilığı)
Kıbns Türİc Federe Devletı Posta Pullan
vasıtasıyla tişörtlerinın üzenne taşır. Bir
azınlık zümre olan meşhurlar. popüler ve
çoğunluğun gıysısı olan tışörte geçerler.
Puî zarfı. ımaj tışörtü taşır. (Sıyası boyut-
tan popüîer mıtolojıve gecilır.)
2- •*C\rus Ikona" İkincı düzenlemede
yıne bir Kıbns puluvardırve 1964'teuyar-
İanan bir
u
azmlık" damgasını taşır. Jngı-
lızce. Rumca. Türkçe onak Kıbns ıbare-
sıyle bir tişörtün üzerine bü> ütülen pulda
özel bir danıga vardır. Bu damga bırlıkte
vaşavan ıkı toplumdan azınlık olanını im-
İer. Pulun üzermdekı adadan alınan antik
bırmekân Kıbrıs'la ılgilisıyasi azınlık ol-
gusunu tanhsel geçmiş planına referansla
Müşerref Zevtinoğlu,
'Sistemin Şarkılan' adlı
çaJışnıasında, ulus
de\letlerinin homojenleşme
dönemlerinde bastırılan ve
günümüzde kimlik
politikası olarak geri dönen
cins knnHkl^rimtı
dekonstrüksivonunu
oörselleştirmeje çalışıvor
(vanda). Hüsevin Alptekin.
üç düzenkmesivle serginin
temasına doğrudan, dolav lı
ve kendi >aşantısından
hareketle vaklaşma\a
çalışıvor. 'Celebrity" Kıbns
adasıvla doğrudan,
sembolik ve popüler bir
ilişkivi illüstre eden 'İngiliz
Kralivet Aifesi*
mensuplannı Kıbns Türk
Federe Dev leti Posta Pullan
vasıtasıvla tisörtlerinin
üzerine taşır (altta).
ıkon tarzı bir duzonlonıevle konu edinir.
Damgalı pullu tışört kale duvarı ıçındekı
oyukl>ırgözdebedensızdurur. Dıgergöz-
lerdekı pilli mumlar sahte bir gerçeklik
duygusuyla onu çevreler.
3- "Artist in Summer Depression"
Üçüncüdüzenlemebu ışe bıtışık kapalı ve
loş bir mekândadır. Sanatçı burada kav ra-
ma kendi vaşantılanndan hareketle meka-
na özel (sıte-specıfic) bir ış kurarak vak-
laşıjor: Vlekân Kıbns'tır. Magosa"dır, Ka-
le'dır. Kale'den seçılen bu mekândır. Sa-
natçının bırbırını takıp eden ser-
gılerınde bazı vaşantılarını
açımladığı malzeıneler sergıler
arası azalarak. varlıklarını sür-
dürüyor. Buradaki bu işı sanat-
çının bir öncekı sergisinde konu
edındığı bir "azınlık" olarak
•'Sanatçının Depres>onu"nun
bir bakıma devamıdır. Beyaz
masa örtüsü. bev az porselen ta-
baklaı ve kendınden enerjıyle
vanan sunı. kıtsch mumlar ve
pembe bırplastık top. Bu düzen-
lemedekibevazmınımalızm loş
mekânda. kendi cılız ışığıyla
pembe bir dünyanın plastık sem-
bolızmınde azınlık temasını bir
sanatçı valnızlığı olarak sorgu-
luyor
"Dilsiz Harita" adlı bu ışte Nilüfer Er-
gin, bır y üzeyde bir dünya harıtası üzerın-
de \erş üzü coğrafyasının parçalanmış. bö-
lünmüşbırkentını ışaretederkendığeryü-
zeyde "anavatan" ıle dıştakı azınlık top-
luluğu arasındakı ilişkınin okuma notları-
nı sırahyor.
Mıllıyetçı politikalara maruz kalmış
Kıbrıslıhk kınılığını gündeme taşıyor.
"Pasaportta Bir .Azınhk, Azınlıya Bir Pa-
saport" adlı çalışmasında Şevma Reisoğ-
lu NaJça.
KKTC'yegiriş-cıkışlarda kimlik vepa-
saportun vanında damgalanan kâğıtlarla.
durumun trajikomik halmı ortaya ko>ar-
ken. meselenın venıden açığa çıkanlıp ko-
nuşulması ıstencını dile getırıyor. Ulus
kımliği. meşruluk ara>ışı ıçinde hertürlü
ayrışık bireyi azınlık konumuna itiyor.
EmreZe\iinoğluu
Onlarlçerdeler-On-
lar Jçindeler"' adlı ışınde şöyle söylüyor:
**Homojenleştirilme>eçalışılan kültiirelya-
pıda, "kımlık lerdeçeşitlilikJerini.vitiriyor.
Her riirlü vaşanısal elemamn. artık basit
bir benzeıiiğe indirgenmesi söz konusu...
Kendi karakterini vansıtan öğeler, ge-
nelieştirilmiş kültürel-kimlik içinde azın-
lık' dummuna dönüşüvor. Onlar kentte
gizlenmek zonındalar. Bu yüzden karşı-
mıza pekaz çıkarlar ve ancak kimi işaret-
lerle kendilerini ortava kovabilirler. Vaşa-
dıklan mekânlara ve toprakJara, çoğun-
luk' kadar ortaktırlar, ama bu gerçek >al-
nızca bir isaretle \ uruulanabilir. Bu işaret,
"azınlık" kimliğini imleven bir ev' ya da
bir "ta^'tanibaretolabilirve yine onlar giz-
lenmektedir."
Müşerref Zeytinoğlu "Sistemin Şarkı-
lan" adlı çalışmasında: "l'lusdevletterinin
homojenleşme dönemlerinde bastırılan ve
günümüzde kimlik politikası olarak geri
dönen cins kimliklerinin dekunsthiksiyo-
nunu görselleşn'rmeye (alıştığım yapıtım-
da. Batı metafiziğini ikili karşıtlıklar üze-
rine kurııJu olan alışkanlığını yeniden ele
alan tins kimliği poiitikalannı çözümleme-
yeçalışnm"dıvor. Burndakadın erkek şek-
iınde örneklendırılecek olan yaklaşım; bu
ıkılı karşıtlıgın ıçinde. kadın konumunu
hem sorunsallaştınyor. hem de ıkılı karşıt-
lığın dışladığı melez olanı. transseksüeiı
yenı azınlık bıçımlen olarak gündeme ge-
tırıyor. Bu yapıtta post-kolonıal dönemın
diı>lananların bu ıkılı karşıtlıklar üzenne
oturulamayacağı söz konusudur.
Akın Nalça ıse: ".Azınlık kirnliğinin bir
oluşum sürecinden geçerek, kendi etnik
kültiirel yapısının. bazen çoğunluk bile ol-
nıayan (politik. askeri. ekonomik v b.) baş-
ka bir (bieime) kimliğe dönüşerek oluşan
bu durumun sayısal olarak değeriendiril-
diğinidüşünüyorum. Çoğunluk olarak gö-
riinen karmaşık yapının ise, kendi içinde
de azınlık gibi görünmeyen ama azınlık
olan kendine ait fakat büyük farklılıklar-
dan oluşan gruplar hatta bireylerden oluş-
tuğunu görüyorum. Vakından veya uzak-
tan göriilebilen bu dunımu birriirerozyo-
na benzetiyorum. Binlerce yıldır var oîan
bir taş ya da bir midye kabuğu ya da bu-
güne ait bir yapı malzemesinin kum tane-
sine dönüşümü sürecinde başka bir kimli-
ği de oluşturduğunu gözlemlerken bu yeni
durumun (çölleşmek) başka bir erozyona
da varabildiğini düşünüyorum*' dıyor.
York'ta "Dervişler" adı altında çok
başanlı bir gösteri hazırladı. Doğu
müziğini ustaca yorumlavan Japon
Cenga Ito gösterinin müziğini
besteledi.
I992de Hülya Karadeniz in
aracılıgıyla Hüseyin Katırcıoğlu'yla
tanıştım. Onunla Italya'da uzun süre
çalıştık. Hem oyuncu hem de
yönetmen olarak. La Mama
topluluğu'ndayer aldı. istanbul'da
gerçekleştirdığımız gösterilenmizin
tüm sorunlarını o çözdü. Şimdi de
Türkiye"de bızımle yaptıgı işlenn
devamı olarak Assos Gösteri Sanatlan
Festıvali'nı düzenlıyor. İlkındede
yanındaydım. şımdi deyanındayım.
Assos Festivalı'ne elımden gelen
desteği vereceğim. çünkü bu festival
hem La Mama anlavışınm devamıdır
hem de gelecekte Türkiye ıçın çok
önemli bireksiği doldurabilir, bır
gösteri sanatlan merkezine dönüşebilir.
Destekleyeceğim. çünkü bu festival şu
anda ülkenızde ilgi görmüvor, finansal
sorunlaryaşıyor. Assos Festıvali. genç
Türk sanatçılan için büyük birolanak
aslında. Sanatçılar >aptıklan işi
göstermek için festivale katılmıyorlar.
orada festival için bır üretımde
bulunuyorlar. Ortak üretime açık
olması ve üretımin desteklenmesi
benım için çok önemli.
- Ekibinizin ve sizin Türk gösteri
sanatlanna desteği yadsınamaz. Peki,
ekibinizi resmi olarak Türkive'ye kim
da\et etti?
ELLEN STE\VART - Kimse. ben
kendi kendımı davet ettim ve hepimiz
bu gösterileri yapmak için cebimizden
ödeyerek Istanbul'a geldik. Biz hep
davetler alırız ve bu nedenle seyahat
edenz. ama Türkiye'den resmi bir
davet bugüne dek gelmedi. Türkiye'yi
sevdiğimizden geldik, buradaki
insanlan. dostlanmızı. İstanbul'u çok
seviyoruz. Ekıbimdeki 26 kişiye
sordum. "Istanbul'a gitmek ister
misiniz?" dıye. onlar da "Evet" dedi ve
böy iecc geldik Çok güzel bir şehir.
Cumhurbaşkanınızın isteğiyle Nevv
York'ta Türk oyuncularla "Vunus
Emre"yi sahneye koydunı. -Ajna hiçbir
zaman Türkive'ye resmi olarak davet
edılmedım. Benim dünyanın her
verinde dostlarım vardır. Aslında o
dostlar sayesinde Istanbul'dav ını.
- Dostluk her şeyden önce geliyor, değil
mi?
STEV\ART - Bızim işimız bu. Dilini ya
da seni anlamayan insanla ilışkı
kurabilmek. benim için tiyatro bu
demek. Aynı zamanda da, izleyiciye bır
şey söylemeden. anlatmak: yani
jjö,jtererek, Bu La^Marna ^. _Mm-_ _._
Topluluğunun çıkış noktası.
- Oyuncularınızı. daha doğrusu
ekibinizi nasıl oluşturuyorsunuz.'
STENVART- Yalnızca, bizden biri
olmayı istemek ekibe dahil olmak için
yeterli. Burada gördüğünüz La Mama
Topluluğu'nda. be\az Amerikalı. siyah
Amerikalı. Türk. Çin. Italyan. Yunan.
Koreli, Japon. Hırvat. Kanadalı.
Fılipinli sanatçılar var. Eğer bir sanatçı
bizden. buradaki ınsanlardan bıri olmak
istıyorsa. kendmı başkalarına anlatmak
için yollararıvorsa, kendı kültür
öğelerınden yararlanarak evrensele
açılmak istıvorsa bunu bızımle bırlıkte
yapabılır.
- İstanbul'daki gösterileriniz oldukça
kalabalıktı. Siz, memnun musunuz?
STEN\ART - Evet. ılgiden çok
memnunum. İlk gösterimiz "Mjthos
Oedipus". 11 yıl önce Delphi Festıvali
için sahneye kondu. İkıncisi ise, geçen
yıl ekibimizdeki genç bir sanatçı
tarafından hazırlandı. Ikisini de
izlediğimizde La Mama Topluluğu'nun
içinde varolan ıki nesilden de birer
örnek vermek istedik. oyunlan buna
göre seçtik.
Yalnız gösterılerımız sırasında beni çok
rahatsız eden bir olaydan da bahsetmek
istiyorum. Tarih Vakfı'nın bizim
gösterimizi izlemeye gelmış ınsanlara.
hafta sonu Darphane sergisıni
görebılecekleri bir bileti satmalannı
anlayamıyorıım Bız parasız bir gösteri
sunduk ve hıçkımseden maddı sorun
yaratacak bır şey istemedik. Eğer Tanh
Vakfı kapıda bilet kesip para alacak
idiyse, en azından emeğimıze saygı
adına bize bır bölümünü venneliydı.
Başkasının emeğı üzerinden
para kazanılmasının hoş bır şey
olmadığını düşünüyorum. Ye haksızlık
olarak görüvorum Lmarım ılende
olacak diğer gösterilerde ay nı yanlış
yapılmaz.
Teşekkür ediyoruz.
îstanbul Kültür ve Sanat Vakfı,
Larry Coryell & Andy Summers & Trilok Gurtu I The Zaıvinul Syndicate'in
7 Temmuz tarihli konserinin
gerçekleştiriîmesindeki katkılart için
ATA MENKUL KIYMETLER A.Ş.'ne
teşekkür eder.
internet: http://www istfest.org
Festival Spomoru k> O Y A K S İ G O R T A
Kurumsal Sponsorİzr
EHLAJC BANICASI
'STjtNşut 3. muSLARARASI
KULTUR irTJ||t|R|||
UE SANAT iSTANBüL .
I/AKFI CAZ FESTIVALİ
Bu ilan gazetesuı/n katktlarıyla yayınlanmtjtır.
DEFNE GOLGESİ
TL RGAY FİŞEKÇİ
Ham Meyva
Yaygın bir türküdür, "Ham meyvayı kopardılar da-
lından" diye başlar; sonra da iç burucu bır ezgiyle sü-
rer gıder. "Tatsız" bir eylemdir, ham meyvayı kopar-
mak dalından.
Son yıllarda olgun, yani yumuşak, kokulu, tatlı ve
sulu bir şeftalı yediniz mi?
Benyemedım. Son yıllarda değil, belki on yıldır ye-
medim.
Ya mürdümeriğı? Şu günlerde çarşı-pazarda satı-
lan kazık gıbı şeyler mı sanıyorsunuz?
Şeftalinin nast> bir meyva olduğunu çocukluğum-
dan biliyorum. Evimızın bahçesınde ayrı türde ikı şef-
tali ağacı vardı. Bin hazıranda olgunlaşırdı, öbrü ağus-
tosta. Koparmadan; koklayarak, elleyerek olgunlaş-
malarını beklerdim.
Sonra köyümüzde, Uludağ'ın doğu yamacındaki
Cerrah köyünde akrabalanmın bahçesınde çok gü-
zel şeftaliler yetişirdı. Yıllar boyu buradaki şeftalilerın
en olgun zamanları olan ağustos ortalarında köyün
yolunu tutmuşumdur.
Son yıllarda çarşıdan, pazardan ham meyva alıp ye-
mekten bıktım. Nedenlerını düşünmeye çalışıyorum
kendimce.
Olgunlaştığında dalından kopan meyva, ulaşım sü-
recinde çurür ve satıcısı zarar eder. istanbul'a şeftali
Bursa'dan gelıyorsa en azından olgunlaşmasından
iki-üç gun önce dalından koparılacak demektir. As-
lında o kadar beklemeye de gerek yok. Bir ay önce-
sinden de toplayıp satsanız alıcı hazır. Bursa ovasın-
da sanayı gıderek yayıldığından şeftali bahçeleri de
eski önemini yitirdi. Kimsenin gözü şeftali görmüyor.
Herkes bahçesinin fabrika alanına dönüşmesinı öz-
lemle bekliyor. Ova, Kuzey Italya'nm sanayi kentleri-
ne benzer bir görünüme büründü. Fabrikalar, büyük
satış mağazalan vb. . En son geçişımde bir de gök-
delen gördüm, ovanın ortasında ne anlamı varsa?
Daha güneyde, Izmir'ı geçince, Torbalı ovasından
başlayarak Selçuk ve Kuşadası'na uzanan verımli
topraklardaki üreticiler şeftali üretımine yönelmişler-
di.
Torbalı, Izmir (imanına yakınlığı nedeniyle olsa ge-
rek ansızın uluslararası sermayenin yatınm alanı olu-
verdi. Opel, Philip-Morris, daha pek çok fabrika ku-
ruldu. Bu fabrikalar pekâlâ yine limana yakın daha kı-
raç topraklara kurulabilirdi. Tarım için su gerek. Tor-
balı ovasında 40 metreye ındiğınizde en nitelıkli su çı-
kar. Türkiye'nin kaç tane böyle verimli tarım alanı var?
Torbalı ovasının bır özellığı de yıllar boyu Osmanlı
Sarayı'nın çiftliği olarak kalmasıdır. Sarayın gereksi-
nimi olan pek çok tarım ürünü buradaki çiftlıkten sağ-
lanırmış. Ovada o günlerden bugüne yalnızca artık
kullanılmayan yol boyunca sıralanmış dev dut ağaç-
lan kalmış. Bir de çıftlikte çalıştırılmak için Afrika'dan
getırilen kara derilı köleler. Bu insanlar bugün de Tor-
balı'nın ikı köyunün nüfusunu oluşturuyorlar.
Kuşadası'ndan Dılek Yarımadası Mıllı Parkı'na dek
tarım alanlannı yazlık siteler doldurmuş. Her nasılsa
kalabılmış tek tuk boşlukta şeftali yetıştırılmeye çalı-
şılıyor.
Izmir'den, Aydın'dan Istanbul'a şeftali gelmesı da-
ha da zor. Kamyonda ve çukur dolu yollarda sallana-
rak ikı günde gelecek. Hale ınecek, çarşıya, pazara
dağılacak. Hangi meyva dayanır böyle bır serüvene?
Hem dıyelım olması gerekenden on beş gün önce
toplayıp sattığınızda da aynı para geçiyorsa elinıze ne-
den bekleyesirfîz? On beş gunlük faiz ne tutar?
•
Şeftalını derde derman dedıler
Gerçek mı sevdığım sormaya geldım
Şeftalıyı bu denlı sevmemın bır nedenı de Karaca-
oğlan'dır. Ne çok anlam yüklemiştir şeftalıye. Ruhi
Su'nun en sevdiğım uzunçaları da Karacaoglan adı-
nı taşıyandır. O hüzunlü ses en çok Karacaoğlan'ı
söylerken ıçlenıp coşmuştur bana sorarsanız.
Akira Kurosava'nın Duşler filmınin bır bölümünde
de yönetmen kendıni çocukluğunda, çıçek açmış şef-
tali ağaçları arasında gorür. Bir mutluluk öyküsudür
şeftali bahçesı.
John Steinbeck ıse Bıtmeyen Kavga ve Gazap
Üzumlerı adlı büyük romanlarında Kalifornıya'nın şef-
tali bahçelerıne gırer çıkar. Bu bahçelerde çahşan
yoksul tarım ışçılerinın hayatlan şeftalilerın düzelteme-
yeceği denlı sorunludur.
Bizler, ulusça, dünyanın en büyük üç mutfağından
birini yaratmış ınsanlanz. Bu lezzet alışkanlığı dilimı-
zin ve beynımızin bir yerlerinde yaşıyor olmalı. Ancak
böyle bir iz, varsıl ya da yoksul toplumun genış ke-
simlerinde görünmüyor.
Şeftali bahçeleri azaldı ve uzaklaştı da ne oldu dı-
ye sormayın...
Ağz:nın tadı bozuk bır ulus olup çıktık.
BUGÜIV
SÖM.EŞİ
MimarlarOdası Yıldız Dış Karakol Binası etkinlıklen
kapsamında saat 18.30'da başlajacak 'L'lkemızde yenı
şehirleşme ve konut meseiemiz' başlıklı söyleşiye
Turgut Cansever katılıy or.
Oğuz Özdeıı'ın katılacağı şıir söyleşi saat 19.30'da
Sahaf Cafe Kültür Merkezi'nde. ;
FİLM
Akira Kurosava'nın yönettıği "Dersu Uzala" isimlı film
saat 19.00'da Evrensel Kültür Merkezi"nıde ızlenebılır.
ŞİİR
Aydın Öztürk'ün katılacağı "Şiir Akşamlan' '
saat 19.00 - 21.00 arasında Taranta Babu Kültür ;
Merkezfnde.
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I