Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
CÜezaevlerindeki ölüm orucunda bir kişinin daha yaşamını yitirmesi, kitle örgütlerince tepkiyle karşılandı
"()Kuııleıiıı sorumhısu Kazan
9
Haber Nlerkeri - Cezaev lerınde ıkıncı
&lüm olavının ardından Çağdaş Hukükçu-
l a j Derneğı tÇHD). Adalet Bakanı Şevket
KLazan hakkında suç duvuruîunda buiu-
nurken, avukat olan bakanın kavdının >ı-
linmesı ıstemiyle Ankara Barosu'na baş-
vurdu. Cezaevleri sorununa çözüm bul-
tTLamakta direnen REFAHYOL hüküme-
tinetepkiyağarken Fransadahükümetten,
açlık gre\ ine son verilmesı ıçm önlemler
almasım istedi.
ÇHD Genel Sekreten Mehmet Cengiz
dün Ankara Adlıyesı önünde düzenlediği
basın toplantısında. Adalet Bakanı Ka-
zan'm tutuklu ve hüküınlülerin savunma
hakkını hıçe savdıgını \e bu davranışının
avukatlık mesleğıne avkırı oldugunu \ ur-
juladı. Cengız. "Bu nedcnle meslek itiba-
n n a gölge düşürcn Şev ket Kazan hakkın-
da gerekli işlemin yapılarak baro levha-
sından kaydının silinmesini istiyoruz" de-
di. Cengızın dün ayrıca Ankdia Cunıhu-
ri>et BaşsavalığMia sunduğu suç duvu-
rusudılekçesinde. K.azan"ıngörevıninge-
rektırdıgı özeni göstermedığı belırtıldi.
Kazan'ın yavımladığı genelgenın yjsalj-
ra aykırı birlutum sergılediği ıleri sürüle-
rek açlık gre\i eylemlerinden s.onımlu ol-
• Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Adalet Bakanı Şevket Kazan hakkında suç duyurusunda
bulunurken avukat olan bakanın kaydının silinmesi istemiyle Ankara Barosu'na başvurdu. Dernek
genel sekreteri Cengiz, Kazan'ın tutuklu ve hükümlülerin savunma hakkını hiçe saydıgını ve bu
davranışının avukatlık mesleğine aykın oldugunu vurguladı.
dugu belirtildı. Dilekçede aynca Adalet
Bakanı hakkında da\a açılması isteminde
bulunuldu. Ankara Adlıyesi önünde top-
lanan tutuklu yakınlan da Kazan'a tepki
göstererek "O bir dinci değil, cebennem
zebanisi. Sıvas'ta 37 kişiyi katledenlerin
avukattığmı yapan kazan'dan bir şey bek-
lemiyoruz. Kazan aklını başına alsın. Bi-
zim isteğimiz halkın bu konuda gereken
duyarlılığı göstermesi" dıye konuştular.
Türk Dış Hekimleri Birlıgı, Türk Ecza-
cıları Bırligi. TMMOB. Türk Tabipleri
Bırhgı ve Türk \'etenner Hekimleri Bir-
lıgı; Cumhurbaşkanı, TB.MM Başkanı ve
Başbakan'dan bugün ıçın acıl randevu ta-
lebınde bulunarak ölum oruçlannın biti-
rilmesı ıçin gorüşmek ıstedıler. Bu örgut-
lenn ortak açıklamasında. "Daha fazla
ölümün. sakat kalmanın yaranlnıaması
için bir an önce girişimlerde bulunulmau-
dır. \etkililerce tutuklu ve hiikümlülerie
diyaloğa gidilerck haklı insani talepler ve-
rine getirilmeü"" görüşü kaydedildi.
TMMOB tarafından Şevket Kazan'a
gönderilen mesajda, tüm önerilere karşın
hükümetin tutuklu ve hükümlü temsilci-
leriyie görüşmedigi \urgulanarak " Ba-
kanlığınızı başka ölümleri bekktnekten
vazgeçmeye, gırvdekilerin temsilcileriylc
görüşme yapmak üzere Bay rampaşa Ce-
zaevi'ne yefkilileri göndermeye, insani is-
tekleri kabul ederek grev i derhal sona er-
dirmeye çağınyoruz" denildi.
ORKAM-SEN Genel Başkanı l'sta,
dün yaptıgı açıklamada. "siyasetçilerin
inadının açlık grevcilerini ötiime göndere-
ceğine" dıkkat çekerken. CHP. EP. HA-
DEP, ÖDP. SİP Ankara il örgütlerı ve Sos-
yalıst Işçi Partısi Ankara Ginşımı'nden
oluşan Ankara Demokrasi Platformu da
yaptıgı açıklamada. cezaev lenndeki olay-
lan "katiiam girişimi" olarak nıtelendir-
dı Açıklamada. "Cezaevleri kanayan bir"
toplumda banştan sözedilemez. l'nutma-
yın ki banşın olmadığı bir coğrafy ada ada-
letten söz edikrnez" denıldı.
HADEP Genel Başkan Vekıli Güven
Özata. REFAHYOL hükümetinin sagır,
kör \e duyarsızlığı sonucu ölüm olayının
yaşandıgını belirtti. Eğıtım-Sen Yönetim
Kurulu'ncayapılan açıklamada. "Duyar-
lı olmak için daha kaç ölüm gerekli" de-
nıldı CHP İl Insan Haklan \e Hukuk Ko-
misyonu adına açıklama yapan Muhar-
rem Sançiçek "Bu hükümet ve bakanla-
n, sonımluluklannı insanlan yok etmek
üzere kurmuş gibiler" dedı.
Sosyalıst Iktıdar Partısi Genel Başkanı
AydemirGülerdedevletın "katliam" dü-
zenlediginı öne sürdü. Tüm Bel-Sen Istan-
bul l Nolu Şubesı yaptıgı yazılı açıklama-
da. uluslararası kamuoyunun gündemın-
de yer alan cezae\ lennı de\ letin gönnez-
den geldigini savundu. Demokratik Mü-
cadele Platformu ve Emekçi Kadınlar Bır-
liğı de devleîin cezae\lerine yönelik sal-
dınlannı kınadığını bildinrken, Gelişim
Hukuk Bürosu adına açıklama yapan Avu-
kat Faruk Ertekin. "Bu bir katliamdır,ci-
najettir ve cina\eti işleyenler belMdir" de-
di. Direnış gazetesi, devletin ölümlere ça-
nak tuttugunu savunurken Bırleşik Taşı-
macılık Çahşanlan Sendikası. ıkinci ölüm
olmasına karşın devletin sessiz kalmasını
eleştirdi. Halkevleri I. Bölge Temsilcili-
gi de devletin tutukluların taleplerini ka-
bul etmesi gerektigini kaydetti.
Demokrasi ve Ban* Partisı (DBP) Ge-
nel Başkanı Refik Karakoç, daha fazla in-
san acıya bogulmadan ve toplumsal hu-
zursuzluk artmadan açlık grevleriyle
ölüm oruçlannın önöne geçılmesini iste-
di. DBP lstanbul İl Başkanı Kemal Yük-
sel de REFAHYOUu ölümlerden sorum-
lu tuttuklarını belirtti.
Kamu Emekçilen Sendıkalan Konfe-
derasyonu (KESK) Genel Başkanı Siya-
mi Erdem ise hükümetin cezaevındeki
ölümlerın getirecegi agır sıyasi bedeli
ödemek zorunda kalacagını v urgulayarak,
dünyanın hiçbıryerinde benzeri görüime-
yeceknedenlerlecezaevlerinedoldurulan
insanlann feryatlannın artık duyulması
gerektigini kaydetti.
Bir annenin dramı
Çocukluktan
ölüm orucuna
• Anne Güzel Şahin. 63 yaşında. 2 oğlu
eezaevlerinde, açlık grevinde. Tunceli'den
i'ağa zulmü" yüzünden IstanbuFa
göçmeleriyle başlayan zorlu öyküleri. şimdi
açlık grevlerinde uç veriyor.
ECETEMELKLRAN
AJS'KAR.\ - Anne Güzel
Şahin. şımdı ölüm orucunun
ölüme yaklaşan ucuna gelen
aileöykülerınıanlatıyor. Bir
oğlu Gıresun. dıgerı Ba\-
rampaşa Cezae\ ı"nde. Anne
Güzel. ölüm orucunun 22.
gününde, öyküvü en başın-
dan, ağa zulmünden başla-
yarak anlatıyor:
"Biz Tunceli'nin Kızılme-
dtKövü'nde>aşardık Ekin
ekerdik. Güz oldu mu. aga
gelir ekinin yarısını alırdı.
Vermesek yakardı. Halk kor-
kuyordu. Kendi aç kalı>or-
du.ağaya verivordu. mecbur
veriyorduk. Biz I stnc \er-
medik. Bundan 30 sene unce
oluyorbunlar. Ağa haber >ol-
lanıış, evimi/i \ıkacakmış.
Bcvim Istanbul'a girti. gece-
kondu \aptı. Bi/ de gittik.
Ağa adam taktı peşimbe.
ÖMimden degil, ama namus
meselesi olur di>e korku>or-
duk. Biz Doğu insanıviA na-
mus için ölürüz. Ertesi >ıl.
başka bir aile daha ekinini
vermedi, dirvnmc başladı.
Ağa bütün kö\ ü cczalandır-
dı. Hem bizden alıyoriardı
hemdehergün birc«,ağanın
evinin hizmetini görürdü.
Çocuğu mu ölmüş. aç mı. ağa
sormazdı."
Güzel, sonra başlavan "di-
ğer göçler"ı an latı\ or.
"Sonra diğer göçler başla-
dı. De\ letin askeri geldi köje.
Benim kardeşlerim ö\ le göç
ettiler. Kadınları smarlardı.
Erkekk'rin saçlanndan tu-
tup baktınrlardı. Bakmaz-
larsa ayaklarına kurşun sı-
katiardı. Benim iki kardesi-
mi başüstü asmışlar. kan ku-
sunca\a kadar. Bir türkü ka-
seti varnıış, onun \ü/ünden.
Sonra terörist kılığinda gel-
mişler. Ekmek istemişler.
Kardeşlerûn "Bızde ekmek
yok' demiş. Komşulardan
aiın demişler. Ertesi giin as-
kerter gelip 'Sız terönstlere
eJonek \erdimz" demiş.Tabii
verir, onun elinde silah. sen-
de can korkusu. V'ermez mi-
sin? İnsanlar. çoluk çocuk.
yazortasında unu ambarda,
ekinleri tarlada bırakıp. göz-
yaşlarıvla geldiler. İnanıvor
nausun, teknede hanıur bı-
r^ktılar. tstanbul'a gelditer. 2
cŞk;bire\edoluşruk. \bimi, 1
hafta sonra gelip Di>arba-
kır'a götürdüler işkence etti-
ler. Ailelerimin hepsi sakat
şjmdi."
Oykü kentte sürüyor^
' Kentm ortasındalar artık.
^laltepe'de bir gecekondu-
d^. kınk dökük, şaşkın \ e ça-
rçsiz. Ekmegı taştan çıkan-
ybrlar:
"Çocuklanm küçükken
bjri boyacılık > apı>ordu, biri
Şinıitsamordu. Ben bahçede
tavuk ve keçi beslivordum.
Îİ€cekondu neredeyse >ıküı-
yor. Ama huzurlu, onuıİu bir
güe> dik.çahşıyorduk. Bugü-
he kadar ailece çalıştık, ama
birşe> sahibiolamadık Eşim
düşük bir ücretle çalışı>ordu.
$iz her zaman. herkes bir ol-
•un. eşit olsun istedik. Çocu-
ğum sûnite gidiyordu. Bele-
diveciler rastgeîiyordu. Ce-
Dindeki parayı alıvuriar. si-
tfûx tepsinini atıvoıiar. dö\ ü-
yorlar gönderi>orlar. Karde-
şinın de bo> a sandığı var, bir-
likte gidiyorlar, patasız dö-
nüvorlar. Ben onlara serma-
>eksinler di>e bahçede yetis-
tiaTJiğinı may danozlann pa-
rasını veriyonım. bunlar ağ-
layarak geri dönüyorlar. Ba-
basıyla kızıyorduk bunlara
çok. 'Denıze mı gırdınız?"
diyorduk. Sonra sonıyorduk
ki! polis mi, belediyeci mi bi-
risi, buıılan dövüp gönderi-
yor. Hergün böyleydi. Aç ka-
İıyorduk. Sonra okumayı öğ-
rendiler. Hem okuyup hem
çalıştılar. Ama para yetmedi.
Oğullanmdan birinin beyni
çok iyiy di. öğretmeni çok gel-
di e\e. okutalım diye. ama
para yok Biroğlumu 17'sine
bastığı gün içeri aldılar. Çok
işkence yaptılar. Tırnaklan-
nı çektiJer yav runıun. Bu ço-
cuklanmm peşinde ben de 10
kere gözaltına alındım. Bir
tanesi de Cumhuriyet oku-
maktan. Bir kere gözalnnda
belime vurdular, kanama ol-
du; belimle başım oralarda
sakatlandı. Ne /anıan görii-
şe gitsem gözaltına alıyorlar-
du. "Nı\e geldın?' diye. Be-
nim dğcrim kopmuş, gelmez
miyim?"
Güzel Anne'nın kocası,
İstanbul'da, yaşlılıktan, has-
talıktan gelemıyor. Güzel
Anne. 50 kilo kaldı. Kollar-
da. bacaklarda kasılma var.
doktor ara sıra taşlaşmış el-
lennı açmaya çalışıyor. Ge-
celeri yataktan kalkmaya ça-
lışıyor. Çünkü oglu geliyor
gözünün önüne. stı \ermeye
çahşıyormuş. \eremeden
düş bıtıyor:
*Elimi uzatıyoru m, su ver-
mek için, düş bitiyor."
Ölüm orucunda yaşamını yitiren Aygün Uğur'un babası Gülabi Uğur
'Bu devletin ayıbıdır'
Açlık greviniıı ilk kurbanı Aygün Uğur'un yakınlan üzüntülerinin yanı sıra kızgınhklannı da gizlemh'or.
Uğur'un ailesi tepkilerini, "NasıJ bizi yaktılarsa, Allah da onlan yaksın" diyerek dile getiriyor.
I ECEVİT. DEVLETİN ÖLÜM ORUCUNU ÖNLEMESİ GEREKTİGİNİ SÖYLEDİ
4
Olüm orucu intihardır'• DSP lideri Bülent Ecevit
öiüm orucunun bir tür intihar
oldugunu belirterek "Fatih
Köprüsü'nden atlayanlara
engel olmak devletin,
yurttaşlann görevi de. ölüm
orucunu engellemek neden
görev değil? Tıbbi müdahale
yapılmah" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Cumhurbaşkanı SüleymanDe-
mirel. Ankara Ünıversitesı Tıp Fa-
kültesi Radyasyon Onkolojı (Clinı-
gi'nin açılışı sırasında gazetecile-
rin cezaev lerindekı ölüm orucuna
ilı^kın sorulan üzerıne. •'Birsürii
güzel şey söytedim. Bunlarla yeti-
nin" dedi. DSP Genel Başkanı'Bü-
lent Ecevit ölüm orucunun bir tür
ıntıhar oldugunu belirterek "Fatih
Köprüsü'nden atlayanlara engel ol-
mak devletin, yurttaşlann görevi
de, ölüm orucunu engellemek ne-
den göre> değil? Tıbbi müdahale
yapılmalı" dedi. Ecevit. yüzlerce
kavbın bulunduğuna dikkat çeke-
rek "Bu gibi olaylann üstiine yü-
rünmesini. devlet içinde, ancak
de\ let denetimi dışında bazı kuru-
luşlarengelliyorolabilir'*değerlen-
dirmesini yaptı. CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal da açlık grevi
e> lemlennin amacının "siyasi" ol-
dugunu sa\ unarak "Hiçbir siyasal
amaç, insan yaşamından değeıii
olamaz" dedı. Baykal. eylemcile-
re de açlık grev lerine son vermele-
ri çağrısında bulundu.
DSP lideri Ecevit, cezaevlerin-
dekı ölüm olaylarının insani açı-
dan çok üzücü oldugunu. hızla ön-
lemler alınmazsa başka ölümlerin
A d a l e t B a k a n l ı ğ ı r a p o r u
Cezaevleri hükümsüz dolu
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Terörle Mücadole
Yasası (TMY) çerçevesinde
cezaevlerine konulan 8 bin 652
kişiden. 4 bin 909'unun henüz
tutuklu statüsünde oldukian
belirlendi. Cezaevleri ndeki
hükümlü sayısınm ise 2 bin 852
olduğu kaydedildi.
Adalet Bakanlıgı Tetkik
HâkJmi Yıhnaz Sağiam
tarafından ! 5 temmuzda
hazırlanan raporda,
cezaevlerindeki 4 bin 909
tutukludan 4878'inin sol
görüşlü, 31 'nin de sağ görüşJü
olduğu belirtildı.
Rapora göre 2 bin 852
hükümlüden 2 bin 714'ünü sol,
138'ini de sağ görüşlüler
oluşturdu. Rapordaki diğer
saptamalar ise şöyte:
- En fazla tutuklu ve hükümlü
Diyarbakır E Tipi Cezaevi ifc
ek tesislerinde bulunuyor. Bu
cezaevinde bulunanlann say ısi
849.
- Eskişehir Özel Tip
Cezaevi'nde bulunan 102
kişinin hepsi tutukJu ve sol
görüşlü.
- İstanbul BayTampasa ve
Ümraniye, Ankara IVÎerkez
Kapalı. îznıir Buca ve Aydın
gibi tarüşma konusu
cezatv lerinde hiç sağ görüşlü
tutuklu ve hükûmKi
bulunmuyor.
de gündeme gelebilecegini söyle-
di. Ecevit. "Sağlık Bakanı alarm
işareti verdi. Ölüm orucu yapanla-
nn sağükdurumlanvla hiç ilğilenil-
mediği ortaya çıkn. Eğer eezaevle-
rinde gerçekten insanlık dışı uygu-
lâmalar devam ediyorsa gereği ya-
pılmalı. Ancak bir yandan da ceza-
evlerinin yasadışı örgütlerin karar
merkezleri haline gelmesine hiçbir
devlet göz yumamaz. Savaş esiri
muanıelesi yapılması istemi de ka-
bul edilemez" dedi. Ecevit aılelere
de büyük görevler düştügünü. hü-
kümet düzeymdekı çabalan dışın-
da. çocuklarını ölüm orucundan
vazgeçırmek ıçin de çaba göster-
meleri gerektigini söyledı. Ecev it,
belli aşamadan sonra ölüm orucu
yapanlara tıbbi müdahale yapılma-
sı gerektiginı belirterek sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Itirazlar olabilir, 'Ölüm orucu
bir haktır. tıbbi müdahale yapıla-
maz' denebilir. Anayasanıızda ya-
şama hakkı açıktır.Olüm orucu bir
türinfihardır. Fatih Köprüsü'nden
atlayanlara engel olmak devletin,
insanlann görevi de, bir tür intihar
olan ölüm orucunu engellemek ni-
çindevieti görevi olmasın?" Ecevit,
yüzlerce ınsan kaybolmabina kar-
şın hiçbir gerçeğin ortava çıkma-
masının devletin çok ciddı bir za-
af içinde oldugunu gösterdiginı
söyledi. Ecevit. "Bu gibi olaylann
üstüne yürünmesini istemeyen dev-
let içinde, ama devletin denetimi dı-
şında bazı kuruluşlardan engelle-
meler geliyor olabilir. Devletin ka-
yıplara seyirci kalması bağışlan-
maz bir zaaftır" dedı. Ecev it. yan-
sız bir komisyon oluşturularak
olaylann incelenmesi ve esrar per-
desinin kaldınlmasının zorunlu ol-
dugunu da sözlerine ekledi.
CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal ise. açlık gre\i eylemlerinin
"siyasal amaçlT oldugunu sav una-
rak "İnsan hayannın, siyasal müca-
deie amacıyla kullanılmasını kesin-
likledoğru bulmuyorum. Hiçbir si-
yasal amaç, insan havatından de-
ğerli degildir" dedi
Insanın kendi yaşamına son ver-
mesinin bir "anomali" oldugunu
kaydeden Baykal, açlık grevinde-
ki tutuklu ve hükümlülere. bir an
önce e> lemlerine son v erme çağrı-
sında bulundu. İnsan yaşamının
her şeyden kutsal olduğu görüşü-
nü dile getiren Baykal. sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Türkiy c'de ne yvnk ki insan ya-
şamı bir siyasal mücadelenin cep-
hanesi olarak kullanılıyor. Oysa
Türkiy e'de hiçbir insan, ölüm oru-
cuna başvurma gereğini duyma-
mahdır, duyunılmamalıdır. Eğer,
insanlann açlık grevi y apmalanna
neden olan cezaev leri koşullanysa,
bu koşullar derhal insani ölçülere
getirilmelidir. Eğer amaç, cezaev-
leri koşullarını iy ileştirmekdeğilse,
bir siyasi mücadele biçimiyse. bu
da topluma anlatılmalıdıı. Şu anda
kamuoyu bu konuda sağuklı bilgi-
lendirilememektedir. Öiüm orucu
yapanlara derhal doktor müda-
halesi yapılmalıdır."
• Oglunun ölümüne
isyan eden baba Gülabi
b'ğur, "Ümraniye
Cezaevi'neginim.
Burada da ölümü ile
karşılaştım. Aygün,
Engin Civan'ın oğlu
olsaydı ölmezdi.
Çiller'in oğlu gibi kendi
evinde askerlik yapmış
olsaydı ölmezdi" dedi.
SABtTÖZKESER
MERSİN - Ümraniye
Cezaevi'nde ölüm
orucunda yaşamını yitiren
25 yaşındaki TKP (ML)
davası hükümlüsü Aygün
Uğur'un babası 55
yaşındaki Cülabi Uğur,
"Bu devlet ayıbıdır. Devlet
ayıbını kapatsın" dedi.
Mersin'in Mezitli
kasabasında oğlunun
topraga verilmesinin
ardından görüştüğümüz
Jokuz çocuk babası
Gülabi Ugur(55), bir
inşaatta bekçilik yaptığını
ve ayda 6 milyon lira ile
geçımini sağlamaya
çahştığını belirterek
"Sadece bir suçumuz var,
o da TunceHh' olmak"
diyor. Ekonomık
durumlannın kötü
oldugunu vurgulayan
Aygün Uğur'un babası
Gülabi Uğur. "Bende
Tuncelili olduğumu inkâr
etmiyflrum. Bundan da
gurur duvuyorum" diyor:
"Oğlum ile en son üç ay
önce Sağnıakılar
Cezaevi'nde
görüşmüştüm. Maddi
sıkınh içerisinde olduğum
için oğlumun yanına sık
sık gidip gelemiyordum.
Daha sonra oğlumu
görmek için Ümraniye
Cezaevi'ne gittim. Burada
da ölümü ile karşılaştım.
Bugün benim oğium bir
Engin Civan'm oğlu
olsaydı ölmezdi. Benim
oğlum Semra Özal'ın oğlu
olsaydı ölmezdi. Benim
oğlumÇiller'in oğlu gibi
kendi evinde askerlik
yapmış olsaydı ölmezdi.
Bir fakirin oğlu her
tarafta ölür. Bu bir devlet
ayıbıdır. Dev let de bu
ayıbını kapatsın."
Cenazeye katılan ve
sürekli gözyaşı döken
Aygün Uğur'un diğer
yakınlan ise "Nasıl bizi
yakülarsa Altan onlan da
yaksın, çocuklarını
yaksın" diye tepkilerini
dile getiriyorlar.
İnsan Haklan Derneği
(lHD)MersinŞube
Sekreteri Ali Tannverdi
de "Artık bu ölümlere
yeter diyeceğiz" diyerek
şunlan söylüyor:
"Mersin'de Valilik,
Emniyet Müdüriüğü ve
Cumhuriyet Başsavcıiığı
ile görüşmeler yapacağız,
artık yeter diyeceğiz.
tnsanlann biİe bile ölüme
süriiklenmelerine izin
vermeyeceğiz. Tüm
yetkililerin üzerine düşen
görevi ve sonımluluklannı
yerine getinneleri
gerektiği konusunda
uyarıda bulunacağız. Bu
girişimlerimizi Mersin
dışındaki tüm illerde de
uygulaması için gerekeni
yapacağız. Çünkü
Türkiye'deki
eezaevlerinde ölüm
sınınna dayanılmıştır.
Aldıgımız habere göre,
lskenderun ve
tstanbul'dan her an ölüm
haberi gelebilir.'"
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Şaşkınlara Şaşmak
Herkes şaşkın:
- Nasıl olur da koca DYP. Çiller'in oyuncağı haline
gelir?
- Nasıl olur da büyük bir parti, seçim barajını aşmak-
ta zorlanacak bir noktaya kadar gerilediği halde, ken-
disini o duruma düşüren önderini değiştiremez?
Partilerin variık nedeni nedir?
Farklı toplum kesimlerinin varlığı!.. Eğer toplumda
farklı toplum kesimleri olmasa farklı partilere de gerek
kalmazdı.
Peki bugünkü DYP'nin variık nedeni nedir?
Tüm seçim kampanyası, "RP'ye iktidaryolunu tıka-
mak ve laikliği korvmak" temeli üzerine oturtulduğuna
ve bu temel de şapa oturduğunagöre... Neye mal olur-
sa olsun Çiller'i kurtarmak ve Yüce Divan'a gıtmesıni
önlemek midir?
• • •
Siyasal partilerin temel gücü, dayandıklan toplum ke-
sımleridır.
O toplumsal tabanın sorunları ve o sorunlann ürün-
leri olan gereksinmeler, yanrtlarını partilerin program-
larında bulurlar. Yani ideolojilerinde...
Buradan yola çıkarsak; tabanın egilimlerine ters dü-
şen bir önderin, parti içindekı iktidannı koruyamama-
sı gerektiği sonucuna vanrız... Koca ismet Paşa bıle,
bu nedenden dolayı CHP yönetimini terk etmek zorun-
da kalmıştır.
Öyleyse önderin ve yoneticı kesimin, bir partide ta-
ban ve ideoloji kadar önem taşımadığı söylenebilir mi?
Hayır!
Çünkü kıtleler genellıkle hareketsizdir, edilgendır. !ş-
lerin yürüyebilmesı ıçin bazılannın ıpleri eline alması ge-
rekır. Ve o "bazılan" giderek "yerterinden oynatılmaz"
oluriar.
Partınin tabanı ile o yönetici kesim arasında çelişki-
ler artsa bile, bu durum kolay kolay değişmez. Ve da-
ha da ilgincı; parti büyüdükçe bu çelişki de çok zaman
büyür.
Niçin?
Yanıtı, Roberto MicheJs ünlü araştırmasında veri-
yor:
"Partinin, bütün kayıtlı üyeleriyte ve o üyelerin gel-
diği toplumsal sınıfla özdeşleşmesı hiç de zorunlu de-
ğildir. Kendisi kendi başına bir amaç haline gelerek,
kendine özgü hedefleri ve çıkahan benimseyerek, tem-
sil ettiği sınıftan yavaş yavaş ayrılır. Bir partide, kendı-
ni oluşturan örgütlenmiş kıtlelerin çıkarian, onu kişileş-
tiren bürokrasinin çıkarian ile aynı olmaktan uzaktır."
• • •
Peki önder niçin kolay kolay değişmez?
İktidar iktidan güçlendırdıği için... Güç gücü çektiği
için.
Hele bir de Turgırt Ozal'ın açtığı yol giderek "teky-
ol" haline gelmişse... Önderier, atadıklan kişilerce se-
çilirolmuşsa... Ve böylece, kişisel beklenti ve çıkarla-
nn ıdeolojınin önüne geçmesi kolaylaşmışsa...
Böyle bir durumda, genel başkanların degişmediğı-
ne değil, zaman zaman nasıl olup da değiştiğine hay-
ret etmek gerekir.
İsmet Inönü'nün değişmesi; Atatürk'ün partisınde
tabanın ne olçüde etkın, ıdeolojinin de ne ölçüde önem-
li oldugunu gösterdi... Erdal Inönü'nün değişmesi ise
"zoraki" genel başkanlann bıle, ancak "usanmca" ik-
tidardan uzaklaştıklannı ortaya koydu.
Ama Türk siyasal yaşamı, bu sorunun çözümünü de
buldu. Ve tüm demokratik ülkelere örnek olarak sun-
du...
Kendi istekleri ile emekli olmak istemeyen genel baş-
kanlara, Çankaya Köşkü "tahsis" edilmeye başlandı.
• • •
Partiler demokrasisinden "önderier demokrasi-
s/"ne... Önderier demokrasisı olamayacağına göre de
"önderier diktatörtüğü "ne...
Demokrasimizin içinde bulunduğu bunalımın temel
nedenlennden birisi budur!..
Acaba partilerde "demokratik yapı" sorunu çözer
mı?
Eğer parti bilinçli, "gerçek" üyelere dayanıyorsa...
Eğer ideoloji o parti için gerçekten de önemliyse.. çö-
zebilır.
Ama parti içi demokrasi ile "hizipçılik" birbınne ka-
nştınlıyorsa.. çözemez.
Bakın Maurice Duverger ne diyor:
"Hizıpçilık, daha çok yönetici sınıf arasında bir gö-
rüş aynlığı oldugunu ortaya koyar. Her hizip, kendi
içinde otoriter biryapıya sahiptir. Itaate tanınan önce-
lik, doğal olarak ideolojik bakımdan bir gerılemeye y-
olaçar. Kitleler gitgide kendilerine söylenenlerı tekrar-
lamaya, böylece önderler de gitgide kendi seslerinın
yankısından başka bir şey duymamaya başlahar."
Türkiye'de bugün "sağ "ın ve de "sol"un haline
şaşıranlara şaşmaz mısınız?
Bakanlık cıkmazda
Tıbbi müdahale
tarüşıhyor
ALPER BAULI
ANKARA-Cezaevlerin-
deki ölüm orucu eylemi, 2
kişinin yaşamını yıtirdiği
ve çok sayıda eylemcinin
de ölümle pençeleştiği bir
ortamda sürerken Adalet
Bakanlığı'nın, "zorlateda-
\i" görüşlerini tartıştığı öğ-
renildi. Demokratik kitle
örgütlerinin temsilcileri ise
eylemcilerin tedaviyi kabul
etmemeleri durumunda,
"zorla tıbbi müdahale
n
de
bulunulamayacağmı savun-
dular. Adalet Bakanlı-
ğı'ndan bir grup müfettişın
incelemelerde bulunmak ve
tutukluların ifadelerini al-
mak üzere Ümraniye ve
Buca cezaevlerine gönde-
rildiği bildirildı.
Sağlık Bakanı Yıidınm
Aktuna'nın. önceki gün dü-
zenledigi basın toplantısın-
da dile getirdiği "Bu kişiler
ubben grev sırasında şuur-
lannı kaybetmeye başladık-
lannda. dışardan bir müda-
hale şarttır ve doktoıiann
buna hakkı vardır" görüsü,
Adalet Bakanlığı'nın için-
de bulunduğu çıkmazı göz-
ler önüne serdi.
Adalet Bakanlığı yetkılı-
leri, ölüm orucu eyleminde
bulunanlann derhal doktor
kontrolu altına alınmasını
istediklennı, ancak eylem-
cilerin. doktorlann koguş-
lara girmesine izin verme-
diklerinı savundular. "Zor-
la müdahale" yapılmasının
ise eylemciler ile jartdarma
arasında çatışmaya yol aça-
cagını vurgulayan yetkili-
ler, "Eylemcilerin komada
olduğu söyleniyor. Bir mü-
dahale sırasında çıkması
olası bir çatışma çok zarar
verir. Olü sayısı daha da ar-
tar" görüşünü dile getirdi-
ler.
Cumhuriyefe bilgi ve-
ren bazı doktorlar. Malta
Bildirgesi'nin şuuru kaybo-
lan hastalara müdahale
hakkını verdiğini doğrular-
ken "Ancak hastanın sağ-
lıkJı durumdayken şuuru
kapanmadan dile getirdiği
beyanlan var, istemlcri var.
Bunlann da göz önünde bu-
lundunılması gerekiyor"
dediier.
AA'nın haberine göre ls-
tanbul Tabip Odası Başkanı
Prof Dr. Orhan Anoğul.
Dünya Sağlık Örgütü'nün
1975"te Ingıltere'deki açlık
grev lerinden sonra hazırladı-
ğı 'Tokyo Bildirgesi'ne göre
hekımlerin. kışının şuuru ve-
rinde ve tedavı kabul etmi-
yorsa zorla tıbbi müdahalede
bulunamayacağını söyledi.
Oda olarak açlık ve ölüm
orucundaki tutuklu ve hü-
kümlülerle göriişerek tıbbi
yardım teklıf ettiklenni an-
latan Prof. Dr. Anoğul. "Bi-
ze hiç açık kapı bırakmadılar.
Tedaviyi kabul etmeyecekle-
rini beyan etmişler ve bazıla-
n da vasiyetlerini hazHİanuş"
dedi. Prof. Dr. Anoğul. yıne
de bilinci kapalı bir kişiye
müdahale etmenın yasak ol-
madığını belirtti.