25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15TEMMUZ1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Türk hukukunun sorunların uluslararası hakemlerce çözümlenmesine izin vermemesi, firmaları uzaklaştırıyor 6 Yap-işlet-devret' yargıdatıkandıAHA1ETÇELİK Ysp-ışlet-devret'i batıran. Anayasa Mah- kerrvesi'nin sorunlann çözümünde ulusla- rarası tahkim kuruîu^lannın görevlendiril- mesine ızin vermemesi oldu. Türk hukuk sistemine göre yap-işlet-devret projeleri- ni yürüten uluslararası konsorsiyumlar ile devl-et arasındaki sorunlann idari mahke- melerdeçözümlenmesi zorunlulugu yaban- cı sermayeli şirketleri projelerden uzakJaş- tınyor. ÂnlaşmazhkJarda de\ leti "hem ka- dı hem davacı" olmakla suçlayan şirket- ler. uluslararasi tahkim kuruluşlannın ha- kemiığinı isterken, ihtilaflann Türk idari mahkemelerince çözümlenmesini ulusla- rarası teamüllere aykın buluyorlar. Türki- ye'nîn imzaladığı uluslararası anlaşma- larda zaten uluslararası tahkimi kabul et- tiğini belırten Hazıne Müsteşarlığı yetki- lileri. şirketlerebugarantinin verilmesine rağmen yine de "Anlaşmaziıklar uluslara- rası tahkim Kuruluşlan taranndan çözüm- lenir" maddesıni kovdurmak istedikleri- ni belirtiyorlar. Sorunun Anayasa Mah- kemesi'nden kaynaklandığını belirten uz- manlar ise yap-işlet-devret projelerinin yanm kalmasınırr büyük çogunlukla tah- kim konusundaki anlaşmazlıktan kaynak- landığını dile getinyorlar. Yabancı sermayenin Türkiye"de üstlen- digi projeler konusunda çıkan anlaşmaz- lıkJann çözümünde diger ülkelerie imza- lanan ticaret ve yatınm anlaşmalannın ku- rallannın geçerli oldugunu belirten Hazi- • Türk hukuk sistemine göre yap-işlet-de\ ret projelerini yürüten uluslararası konsorsiyumlar ile devlet arasındaki sorunlann idari mahkemelerde çözümlenmesi zorunluluğu yabancı sermayeli şirketleri projelerden uzaklaştınyor. Türkiye'nin imzaladığı uluslararası anlaşmalarda zaten uluslararası tahkimi kabul ettiğini belirten Hazine yetkilileri, şirketlere bu garantinin verilmesine rağmen yine de sözleşmeye "Anlaşmazlıklar uluslararası tahkim kuruluşlan tarafindan çözümlenir" maddesini koydurmak istediklerini belirtiyorlar. ne yetkilileri. "Buanlaşmalardakisorun- lann çözümü maddelerine bakıldığında gerek devletten de\ lete, gerekse \atırımcı ile devlet arasındaki ilişkilerde uluslara- rası tahkim kabul edilmiştir. Dolavısnla anlaşmazlıklar bu kapsama girer, a> nca yap-işlet-devret kontratına' Sorunlar ul us- İararası tahkim kuruluşlannda çözümlenir" gibi bir madde ko\ maya gerek olmadığını belirtnoruz. Ancak biınu kabul efmhor- Vargının ağır işlemesi yapılan yatınmlann yanm kalmasına neden olu\or. lar" di\e konuştular. Anava>a Mahkemesi'nin >ap-i$let-de\- rette çıkan sorunlann uluslararası tahkim kuruluşjannda çözümlenmesine karşı çık- masını eles.tiren uzmanlar ise "Anlas;ma- lar anayasaya aykın ise neden Dışişleri Ko- nusvonu'nda. Bütçe Plan k<ımis>onu"nda. Meclis genel kurulunda ona>landı. O za- man ana> asa\ a a> kındır di\e kimse itiraz etmedi. Bir de bu aıılaşmalarbir kez ona>- landıktan sonra >asalann iizerinde kabul edilhor \e u\nıak gerekiyor" vorumunu yaptılar. Yasanın uluslararası tahkimi kabul et- memesinin sistemin is,lemesıni engelledi- gini belirten Alarko Şirketler Topluluğu Başkanı ÜzevirGarih.'*Firnıagelipelekt- rik üretect-L De\letle olan anlaşması \ar ve de\ let arazi vermek, istimlak etmek gi- bi anlaşma hükümlerini >erine getirmedi. Diğer ülkelerde uluslararası tahkim ku- ruluşiarına başvurulurken. Türkhe'de bu türsorunlar idari mahkemelertarafindan çözülü\or. Yargı sistemi çok >a\aş çalıştj- ğından hem projler yürümüyor hem de körii örnekler vabancılann \ap-işlet-dev- rete olan ilgilerini azalmor" dedı. Diğer ülkelerde bu tür sorunlann Mıl- letlerarası Tıcaret Odası'nın hakemliğin- de çözümlendığinı belirten Ganh. "Tüm dümada bu böy lc, ama Türkiye'de değil" dedl Konuyu değerlendiren ENKA Başkanı Şank Tara. Türk ekonomisinin Batı'ya açılması isteni\orsa uluslararası kuralla- ra uyulması gerektiğini belirtti. Türkıve'debirkonununmahkemeyegit- mesinin nedemek oldugunu herkesin çok iyi bildiğini belirten Tara. ~Yargı işlemi- yor ya da çok uzun sürüvor. Bu yüzden so- runiann çözümü ve projenin de>amı «eci- kivor. Ben de Türkne dışında bir vatınm yapsam anlaşmazlıklann uluslararası tah- kim kurullannca çözümlenmesini isterim" dedı. Gama Inşaat Yönetim Kurulu üvesi Sü- re»a Yücel Özden de "Yabancı şirketle- rin tahkim tercihi, uluslarası tahkim ku- ruluşlan. Biz Türk şirketleri olarak kendi mahkemelerimizi uygun buluvoruz, ama bir ortaklığa girnorsunuz ve uluslararası bir konsors» umun üvesi olu>orsunuz. Bu konsorsiyumlanneğilimi,anlaşmazlıklann uluslararası tahkim kurullarında çözül- mesi \önünde" dedı. Mayısta pamuk ipliğine yapılan zammın konfeksiyon ihracatına olumsuz etkisinin sonbaharda görülmesi bekleniyor Iplik zamnu, ilıraeatı ekimde zorlayacak Zamla artan maliyetterin ürün fiyatlanna yansıması ekim ihracatını pamuk ipliğine bağladV. DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU Rıısya: Seçimlerden sonra olasılıklar 6 ay önce, rivayete göre Rus- ya'da ekonomi iyıye gidiyor- du, politika da kötüye. Şimdi seçimlerden sonra Wall Stre- et Journal'a göre tam tersi bir durum söz konusu: Politika iyi, ama ekono- mi kötüye gidiyor. Bu oldukça iyim- ser bir tespit. Politika da iyıye gitmi- yor. Seçimlerden önce Rusya ege- men sınrfının ıki ana fraksiyonu (üre- tici ihracatçılar, mali sektör ile askeri sınaı kompleks - Cumhurryeti 7/06) arasında kurulan politik konsensüs hayata geçirilemezse Rusya'da siya- si kargaşa ve belırsizlik hâkım ola- cak. Hayata geçerse dünyada belır- sizlik ve istikrarsızlık, soğuk savaşı andıran bir ortam gelişebilir. Rus devletı cıddi bir malı krizın eşı- ğinde, hatta seçım öncesı llnternati- onal Herald Tribune'e bir demeç ve- ren Malıye Bakanı Yevgeni G. Yetsin'e göre "halen devlet bir malı kriz için- de" (03/07). Yetsin galiba haklı. Ör- neğin federasyonun bütçe açığı, IMF'ye verilen yüzde 3.8 sözüne rağ- men halen GSMH yüzde 9 ile yüzde 11 arasında bir yeretırmanmış durum- da. Buna karşılık devletin vergi gelir- leri1995'teGSMH'nın yüzde 12'sine eşitken 1996'da yüzde 6'sına gerile- miş.5 milyar dolarlık bir kayıp söz ko- nusu (Wall Street Journal 05/07). Birçok şırket yöneticisi gerek kay- nak sıkıntısından, gerekse de siyası istikrarsızlığa bakarak, vergilerini öde- memeyi tercih etmişler. Yeltsin'in se- çim kampanyasmda devreye soktu- ğu vergi indirimleri, şirket kurtarma operasyonlarının bu gerilemeyi daha da arttırdığı ifade ediliyor. Yeltsin'in se- çim kampanyasmda harcanan para- lar, Goldman Şachs'dan ekonomist F. Nielsen'e göre 6 milyar dolara ula- şıyor. Devletin mali krizi, kaynak ge- reksinımıni karşılamak içın çıkarılan yüksek faizli devlet tahvilleri aracılığı ile bankalara aktarılmış durumda. Gözlemcilere göre bu borç piyasası giderek iskambil kâğıtlarından yapı- lan şatolara benzedi. Her an yıkılarak bazı bankalan da beraberinde götü- rebilir. (Wall Street Journal 13/07). Harcamaların enflasyonu arttırarak sonbahara dogru aylık yüzde 10 dü- zeyine kadar çekebilecegi tahmin edi- liyor. Rusdevletinin IMF'ye, enflasyo- nu aylık yüzde 1 -2 düzeyine çekece- ğine ilişkin verdiği sözü tutması ola- naklı değil. Dolayısıyla beklenen 10 mil- yar dolarlık IMF kredisinin gelmesi, eğer ABD siyasi olarak müdahale et- mezse uzak bir olasılık. Ekonomik manzarayı, dahada pat- layıcı bir hale getiren bir seri etken- den daha bahsetmek gerekır, krizin bo- yutlarını kavramak ve olası toplumsal sonuçlarını öngörebilmek ıçin. Birin- cisi; maii. sınai ve tarımsal devlet iş- letmelerinin mali desteğe gereksini- mı var. Ikincisi; birçok sektörde, 6 ay- dırödenmediği ıçin bıriken ışçi ücret- leri ve emeklı maaşlannın bir an ev- yel ödenmesı gerekiyor. Ancak Camb- ridge Enerji Bırliği'nin Rus enerjı hız- metlerı bölümunden Thame Gustav- son'un ifade ettığı gibi "devletin elin- de para yok". Bugün Rusya ekono- misini, sanayı, reformlarsırasında par- çalanıp tahrıp edildığı ıçin "ıç/nde hıç katık olmayan bir sandviçe" benze- tiyor. "Birdılimhizmetler, diğeriham- madde üretimi. Arası ise boş." (Inter- national Herald Tribune 05/07/96) Bu koşullarda yenı hükümetin bel- li başlı görevi vergi toplamayı hızlan- dırmak, ülkeden dışarı kaynak çıkışı- nın yanı sıra, kara parayı denetim al- tına almak, işçi ücretlerini ödemek ya da burada oluşan tepkinin toplumsal bir harekete dönüşmesıni önlemek. Sonra tarımı korumak gerekiyor. Bu hedeflerı yerine getırmek içın iç gü- venliğın saglanması ve dış tcarete, ser- maye hareketlerine birtür kontrol ge- tirilmesi, ilk önce de besin ürunlerının ithalatının ve yerel sanayınin bir de- recede korunmaya alınması bekleni- yor (Business Week 22/07). Sana- yiyi çalışır hale getırmek, ıhracat kay- nağı olan hammadde ve enerjı alanın- Boris Yeltsin sıkıntılı. da üretimin sürekliliğini sağlamak da öncelikler listesinin başında. Tüm bunlar benım daha önce Rusya bağ- lamında tartıştığım ve seçımler sıra- sında değindiğim, Rus egemen sını- fı ıçınde oJuştan konsensüs konuso na getiriyor bizi: "Disiplinlibir toplum kurmaya yönelik bir iç politika ve es- ki nüfuz alanlarını. tekrar kazanmaya dayalı dış politika." Şımdi bu temel- de seçim sonuçlarının siyasi değer- lendirmesine geçebiliriz. FP Consultants Fon Yönetimi ekonomistlerinden Joanna Thom- son, "Eskiden riski 'Yeltsin kazana- cak mı' sorusu ile ifade ediyorduk. Şimdi 'Yeltsin yaşayacak mı' sorusu rıski tarifediyor" (WSJ) dıyor. Yeltsin kazandı. ama sağlığı iyi değil ve çok yorgun. Hemen görevlerini Başba- kan Çernomirdin'eveGüvenlıkKon- seyi Başkanı Lebed'e devretmeye başladı bıle. Yeltsin hasta olursa ya da bir şekılde görevını yapamaz ha- le gelirse anayasaya göre yerine baş- bakanın bakması gerekiyor. Ancak Yeltsin tarafindan Lebed içın ve gö- rünuşte büyük yetkiler verılerek oluş- turulan Milli Güvenlık Konseyi Başba- kanlığı'nın yetkıleri ne olacak? Gelen haberler, Lebed'in yetkilerını gelıştir- meye çalıştığını, bunun da Yeltsin'in çevresinde şiddetli bir iktidar savaşı- nı başlattığını gösteriyor. (Fınancial Ti- mes 03/07) Başbakan Çemomırdin ile Lebed. Yeltsin'in yerini almak için bir nesaplaşmaya gırmeye hazırlanı- yorlar. Devletin tepesinde bu türden bir uzlaşmazlığın fiyatının ise siyasi be- lırsizlik olması kaçınılmaz. Daha öncekı yazımda Lebed'in bir emeklı general olduğuna ve kendi malı kapasitesinin çok üstünde bir seçim kampanyası yürüttüğüne dik- kati çekmişt/m. Bu paranın kaynağı neydi? Seçim kampanyasının toz du- manı yatıştıkça, Lebed'in, birçok işa- damı ve hatta bizzat Yeltsin tarafin- dan, merkez oyları alması içın, yuka- nda değinilen konsensüsü güçlendı- recek bir aday olarak özellıkle destek- lendığı anlaşılıyor. International He- rald Tribune'de geçen hafta yayım- lanan bir haber, bu konuya önemli öl- çüde ışık tuttu. Yeltsin ile Lebed ge- çen mayısta gızli bir anlaşma yap- mışlar; Yeltsin. Lebed'i. destekleme- ye, r aday olarak oluşturmaya başla- mış ve ış çevrelerinden de büyük des- tek görmüş. Örneğin Rusya'nın en zengin ışadamlarından ve devlet ta- rafindan denetlenen TV'nin en büyük ortağı Berezovski, Lebed'in TV kam- panyalannı desteklemış. Berezovski, "Bız Lebed'e ve ınsanların onun fikir- lerini kavramasma yardım ettik" diye- rek söylentilen doğruluyor (IHT. 08/07). Budestek, Rusya'nın "komünıstlerin1 de katılacağı bir koalisyonla yönetıl- mesı gerektiğini, bu koalısyonda da toplumsal hizmetlerin. çalışma ve adalet bakanhğının komünistlere ve- rılmesi gerektiğini savunan Lebed'in. konsesüsü sağlamada p nemlı bir iş- lev üsttenebileceğinı ve eğer tasfiye olmaz, mafyanın etkısini ve yolsuzlu- ğu azaltma konusunda başarılı olur- sa güçlenebıleceğini gösteriyor. Özetle, seçimler Rusya'da çok bir şey değıştırmedı. Batılı bir bankacı- nın bu konuda söylediklerı çok aydın- latıcı: "Seçımlerde dotandıncılaria ko- münistleryarıştı, dolandıncılarkazan- dı. " (Financial Times 06/07) Diğer ta- raftan, seçtm sürecı ekonomık so- runları ağırlaştırdı. politika seçenek- lerini daha da daralttı. Böylece se- çimlerden önce ükenin en büyük 13 ışadamının açık mektubunda dolay- lı olarak ifade ettığı gibi (Le Monde Diplomatique Haziran/96. Financi- al Times). Rus ekonomisinin gele- ceği açısından toplumsal istikrann öneminı arttırdı. Şimdi Rusya,Yelt- sın'ın eskı ınsan hakları danışmanı ve demokratik haklar mücadelesinde çok saygın bir yere sahip olan Ser- gei Kovalev'in dedığı gibi ''ağırbas- kıcı tedbırlerle yönetılecek". Ancak, IHT'den Reddevvay'ın tespit ettiğı gıbı bu öyle başka yerlerdekı gibi di- siplinli ve düzenli değil, "pis ve karı- şık bir şekılde gerçekleşecek" belki de mafya rüşvet ve yolsuzlukla baş edılemeyecek. Bu başansızlık. toplum- sal bir muhalefetle birleşırse toplum- sal istikrarsızlık daha da derınleşecek, ekonomik krız de. Herkeşı korkutan "kötümser senaryo" bu. iyımser bir senaryo ise henüz ortalarda yok. • TAHSİN AKÇA Konfeksiyon ihracatındakı düşüijün nedenı olarak göstenlen pamuk ıpliği fiyatlanndaki artıs.. asıl olumsuz etkisini sonbaharda gösterecek. Konfeksiyon ihracatında haziran avında şaşanan yüzde 7'lik genlemenin mayısta yapılan yüksek oranlı iplık zammından kaynaklanmadığını belirten \etkilıler. "İplikzammı, mali>etleri arttırdı. Ancak ihracata henüz \ansımadı. Gerçek \ansınıa ekim a\ında ve kriz şeklinde olacak" şeklinde konuştular. Zamla artan malı\etlerin kontekMyon ürünlerindeki fiyatları önemli ölçüde arttıracağına dikkat çeken yetkililer, iç pıyasada hammadde fıyatlannın yükselmesi nedeniyle başta 4 bin tonla Denizli olmak üzere, konfeksiyon sanayicilerı;ıın pamuk iplıği ithal etmeve başladıgını belırttıler. Yetkililer, "Sektörde ihracat bağlantılan l~i a\ önceden \apılıyor. Haziranda sahlan konfeksi>on ürünleri. zamdan önceki hammadde ile imal edildi. Bu nedenle ihracattaki gerilemede ma> ısta >apılan iplik /anımı etkili olmadı" dive konu^tular. Sana\icivı hammadde temininde TL've bağımlı kalmakla suçlayan Istanbul tekstıl \e Hammaddeleri Ihracatçıları Birliğı Bp^kanı Evrensel Erdoğao, ~İç pKasada da hammadde temini döviz cinsi üzerinden >apılabilir. Bö>lece 3-4 a> sonrası için \erilen fiyatlarda daha gerçekçi rakamlar saptanabilir. Ancak o zaman da kârlanmn düşük kalmasından endişeedilİNor" dedı. Halen pamuk üretiminın 820 bin ton olınasına karşın. ihtiyacın l milvon 100 bin ton düzeyınde gerçekleştığini kaydeden Erdoğan. bunu bilen pamuk tüccarının ihracata yönelerek ıçeride fiyat yükselttiğini. ithalat başlayınCa da bu kez pamuk ıthal ederek spekülas\on yarattığını iddia etti. TürkıyeGivim Sanayicileri Derneği Başkanı Turan Sangülle ise iplik fivatlannın bir ayda \üzde 23 vükselmesınin hiçbir gerekçe ile açıklanamayacağını iddia etti. Mayıstaki artı^lann gerçeği yansıtmadığını söyleyen Sangülle. "Sektörün bütün kesimleri birlikte hareket etmeli. Pazarlan kavbettiğimizde hepimiz altında kalacağız. Göreceksiniz önümüzdeki günlerde ithalat patlavacak. O zaman \erii iplikçüer kinıe mal satacaklar? Fi\at artışlan makul düzevde olnıalı ve birdcnbire olnıanıalı. Bi/e 'N'eden ucuzken stok yapmı\orsunuz?" di\orlar. Ancak stok malivetterini hesaba kâtmı\orlar" dedi. Uzun süreç içerisinde değerlendınldiğinde pamuk ipliği fivatlannın şu anda geçen yıldan daha yük.sek olmadığını belirten Gaziantep Tekstil Uverenlerı Derneği ve Sanko Yönetim Kurulu BaşkanıAbdülkadir Konukoğlu ise s.ö\le konus.tu: "1995 Ha/iranında 3.32 dolar olan pamuk ipüğininfi>atıbugün 3.17 dolar. Mayıstaki ani yükselişin nedeni ise hükümetin ihracattan alınan 40 sentlik tbnu kaldırması. Pamuk tüccan ihracatı tercih edince nisandan sonra iç pivasada fı\atlar >ükse)meve başladı. Hükümeteiklenen 40 sentlik fon çiftçinin sırtından çıkanlıvordu. Kaldınlınca nıa\ ıs başında 2.96 dolara kadar gerile>en fl\atlar. a\ sonunda 3J4 dolara ulaşti. İhracatın «erilemesinin nedenleri. A\ rupa pa/anndaki durgunluk \e ürün çeşitliliğine önem \ermemede aranmalıdır." ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Işık, Daha Çok Işık Türkiye, sonucunda iki yönde gidebileceği yepye- ni bir döneme giriyor. Dönem, ya ne zaman sona ere- ceği belli olmayan bir "Ortaçağ kapkaranlığı" ya da "var olan ahlâksız alacakaranlık" ile sona erecektir. Çelişik gelecekse de yapılması gereken alacaka- ranlığı "enazzararta" geçirmeyi başarmak; "daha kö- tüye gidışi" engellemekiir. • • • Ekonomiden başlayalım. Kâğıt üzerinde yazılan- lar ne olursa olsun, bu hükümet de öncekiler gibi, "devlete borç vererek faiz kazancı elde edenlerin" çıkarına çalışacaktır. Hükümet, içeriden ve dışandan borçlanarak var- lığını sürdürürken, işçilere, memurlara ve tarım ke- simine "birparmak öa/"türünden para aktarmak is- teyecektir. Ücret, maaş ve tarımsal destekleme fiyat- ları parasal olarak yükseltilebilir. Ancak bu "aktarma" tam anlamıyla bir "aldat- ma"olacaktır. Çünkü. "üretim artışına" ya da "ser- maye kesiminin vergilendirilmesıne" dayanmayan emekçi gelirlerini arttırma girişiminin sonu bellidir. Maaş, ücret ve tarım ürünleri fiyat artışlan, "anında" enflasyon ile "geri ahnacaktır". Kısaca ekonomik yönden hükümetin yapacağı pi- yasaya para pompalayarak emekçileri aldatmaktan başka bir şey değildir. Sonuç her bakımdan yıkım olan enflasyonu "daha da körüklemekten" öteye geçe- mez. • • • Sıyaset, içerde ve dışarda. belirsizliğini koruya- caktır. Hükümet "şeriatı" "çaktırmadan" yaşavnage- çirme girişimleriyle "yolsuzluklarla" yaralı, sözümo- na Batılı görüntülerin buna karşı direnmesi biçimin- de bir işleyiş gösterecektir. Bu ikili sakatlıktan sağ- lam yapı çıkmaz. Onlarca aşiret, dikta, krallık ve yal- nızca"ad/"cumhuriyet olan ülkelerin oluşturduğu bir "islam ülkeleri" bütünlüğü varmışçasına bir birlik- telikten dem vurulacaktır. Bu olgu, esasen, enflas- yon, borçlanma, işsizlik gibi ekonomik ve insan hak- ları başta olmak üzere hak ve özgürlükler konusun- daki geri kalmışlıktan doğan siyasal nedenlerle "se- rin" giden Avrupa Birliği ilişkilerini çok daha "soğu- •tabilir": onarılmaz kopma noktalarına taşıyabilir. İç siyasette ise hükümetten "demokratikleşme"yö- nünde hiçbir açılım beklenemez. Hükümetin "niteli- ği" buna engeldir. "CumartesiAnneleri"ne dayana- rnayan, ınsanlan dirı diri yakan "Sıvas yangıncılannı savunan ve koruyan", sanat ve bilim konusunda "ya- sakçı "tutumları dillere destan olanların yönetimin- de, "varolduğu kadanyla" bile hak ve özgürlüklerin korunması çok güçtür. Toplumsal alanda çok daha büyük olumsuzluklar, kaçınılmaz görünüyor. Eğitim ve öğretimde "şeriat"ı daha da egemen kılan bir uygulama geçerli olacak- tır. Bunu, "devlet" kadrolarının şeriat yanlılarınca doldurulması izleyecektir. • • • Hükümet, aydınlıktan, ışıktan kaçanlar tarafindan kuruldu. Hükümetin niteliği yalnız ve ancak "daha ka- ranlık" bir ortamda "iş görmesıni" gerekli kılar. Bu hü- kümetin karşısında "eriyeceği" tek güç, kamuoyu- na sürekli yansıtılacak olan "açıklıktır". Hükümetin asıl sorumluluğu şeriatçı partinin üze- rindedir. İzlenmesi gereken ülkeyi karanlığa götüre- cek uygulamalardır. Açıklığı sağlayacak olan yalnız basın-yayın organ- ları değildir. Tüm dürüstlük, demokrasi ve barış yan- lısı toplum kesimleri, geçmişe göre çok daha etkin çalışmak zorundadır. Bu konuda önemli bir görev "yasa insanlarına" düşüyor. Hükümetin her adımı yargı süzgecinden geçirilmeli, yaşal görevliler bu görevlerini eksiksiz yapmalıdıriar. Özelîikle barolar yasal gidişi izleme ve gerekenleri yapma konusunda daha etkili olacak ça- lışmalar yapmalıdır. Özetle, yapılması gereken, herolanağı kullanarak bu hükümeti "sürekli" doğruluğun, dürüstlüğün, in- san haklannın, ulusal ve evrensel hukuk ilkelerinin "ışığı altında" tutmaktır. Tarih 4F>lül 19% SERMAYE PİYASASI KURULU SALIKONFERANSLARI Türkiye'de Merkez Bankacılığı ve Para Kurulu Konuşmacı Doç. Dr. Deniz GÖKÇE Yer: Serma>e Piyasası Kurulu Konferans Salonu Doç. Dr. Bahriye İ çok Cad. No: 13 Beşevler/A.N'KARA Tarih: 16 Temmuz 1996 Salı, Saat: 16.00 Konferans Herkese Açıktır İZLEYEN KONFERANSLAR • . . Konuşmacı Konu Prof. Dr. Samud P HL'NTÎNGTON Kalkınma ve Demokrasi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle