Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15TEMMUZ1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Türk hukukunun sorunların uluslararası hakemlerce çözümlenmesine izin vermemesi, firmaları uzaklaştırıyor
6
Yap-işlet-devret' yargıdatıkandıAHA1ETÇELİK
Ysp-ışlet-devret'i batıran. Anayasa Mah-
kerrvesi'nin sorunlann çözümünde ulusla-
rarası tahkim kuruîu^lannın görevlendiril-
mesine ızin vermemesi oldu. Türk hukuk
sistemine göre yap-işlet-devret projeleri-
ni yürüten uluslararası konsorsiyumlar ile
devl-et arasındaki sorunlann idari mahke-
melerdeçözümlenmesi zorunlulugu yaban-
cı sermayeli şirketleri projelerden uzakJaş-
tınyor. ÂnlaşmazhkJarda de\ leti "hem ka-
dı hem davacı" olmakla suçlayan şirket-
ler. uluslararasi tahkim kuruluşlannın ha-
kemiığinı isterken, ihtilaflann Türk idari
mahkemelerince çözümlenmesini ulusla-
rarası teamüllere aykın buluyorlar. Türki-
ye'nîn imzaladığı uluslararası anlaşma-
larda zaten uluslararası tahkimi kabul et-
tiğini belırten Hazıne Müsteşarlığı yetki-
lileri. şirketlerebugarantinin verilmesine
rağmen yine de "Anlaşmaziıklar uluslara-
rası tahkim Kuruluşlan taranndan çözüm-
lenir" maddesıni kovdurmak istedikleri-
ni belirtiyorlar. Sorunun Anayasa Mah-
kemesi'nden kaynaklandığını belirten uz-
manlar ise yap-işlet-devret projelerinin
yanm kalmasınırr büyük çogunlukla tah-
kim konusundaki anlaşmazlıktan kaynak-
landığını dile getinyorlar.
Yabancı sermayenin Türkiye"de üstlen-
digi projeler konusunda çıkan anlaşmaz-
lıkJann çözümünde diger ülkelerie imza-
lanan ticaret ve yatınm anlaşmalannın ku-
rallannın geçerli oldugunu belirten Hazi-
• Türk hukuk sistemine göre
yap-işlet-de\ ret projelerini
yürüten uluslararası
konsorsiyumlar ile devlet
arasındaki sorunlann idari
mahkemelerde çözümlenmesi
zorunluluğu yabancı sermayeli
şirketleri projelerden
uzaklaştınyor. Türkiye'nin
imzaladığı uluslararası
anlaşmalarda zaten uluslararası
tahkimi kabul ettiğini belirten
Hazine yetkilileri, şirketlere bu
garantinin verilmesine rağmen
yine de sözleşmeye
"Anlaşmazlıklar uluslararası
tahkim kuruluşlan tarafindan
çözümlenir" maddesini
koydurmak istediklerini
belirtiyorlar.
ne yetkilileri. "Buanlaşmalardakisorun-
lann çözümü maddelerine bakıldığında
gerek devletten de\ lete, gerekse \atırımcı
ile devlet arasındaki ilişkilerde uluslara-
rası tahkim kabul edilmiştir. Dolavısnla
anlaşmazlıklar bu kapsama girer, a> nca
yap-işlet-devret kontratına' Sorunlar ul us-
İararası tahkim kuruluşlannda çözümlenir"
gibi bir madde ko\ maya gerek olmadığını
belirtnoruz. Ancak biınu kabul efmhor-
Vargının ağır işlemesi yapılan yatınmlann yanm kalmasına neden olu\or.
lar" di\e konuştular.
Anava>a Mahkemesi'nin >ap-i$let-de\-
rette çıkan sorunlann uluslararası tahkim
kuruluşjannda çözümlenmesine karşı çık-
masını eles.tiren uzmanlar ise "Anlas;ma-
lar anayasaya aykın ise neden Dışişleri Ko-
nusvonu'nda. Bütçe Plan k<ımis>onu"nda.
Meclis genel kurulunda ona>landı. O za-
man ana> asa\ a a> kındır di\e kimse itiraz
etmedi. Bir de bu aıılaşmalarbir kez ona>-
landıktan sonra >asalann iizerinde kabul
edilhor \e u\nıak gerekiyor" vorumunu
yaptılar.
Yasanın uluslararası tahkimi kabul et-
memesinin sistemin is,lemesıni engelledi-
gini belirten Alarko Şirketler Topluluğu
Başkanı ÜzevirGarih.'*Firnıagelipelekt-
rik üretect-L De\letle olan anlaşması \ar
ve de\ let arazi vermek, istimlak etmek gi-
bi anlaşma hükümlerini >erine getirmedi.
Diğer ülkelerde uluslararası tahkim ku-
ruluşiarına başvurulurken. Türkhe'de bu
türsorunlar idari mahkemelertarafindan
çözülü\or. Yargı sistemi çok >a\aş çalıştj-
ğından hem projler yürümüyor hem de
körii örnekler vabancılann \ap-işlet-dev-
rete olan ilgilerini azalmor" dedı.
Diğer ülkelerde bu tür sorunlann Mıl-
letlerarası Tıcaret Odası'nın hakemliğin-
de çözümlendığinı belirten Ganh. "Tüm
dümada bu böy lc, ama Türkiye'de değil"
dedl
Konuyu değerlendiren ENKA Başkanı
Şank Tara. Türk ekonomisinin Batı'ya
açılması isteni\orsa uluslararası kuralla-
ra uyulması gerektiğini belirtti.
Türkıve'debirkonununmahkemeyegit-
mesinin nedemek oldugunu herkesin çok
iyi bildiğini belirten Tara. ~Yargı işlemi-
yor ya da çok uzun sürüvor. Bu yüzden so-
runiann çözümü ve projenin de>amı «eci-
kivor. Ben de Türkne dışında bir vatınm
yapsam anlaşmazlıklann uluslararası tah-
kim kurullannca çözümlenmesini isterim"
dedı.
Gama Inşaat Yönetim Kurulu üvesi Sü-
re»a Yücel Özden de "Yabancı şirketle-
rin tahkim tercihi, uluslarası tahkim ku-
ruluşlan. Biz Türk şirketleri olarak kendi
mahkemelerimizi uygun buluvoruz, ama
bir ortaklığa girnorsunuz ve uluslararası
bir konsors» umun üvesi olu>orsunuz. Bu
konsorsiyumlanneğilimi,anlaşmazlıklann
uluslararası tahkim kurullarında çözül-
mesi \önünde" dedı.
Mayısta pamuk ipliğine yapılan zammın konfeksiyon ihracatına olumsuz etkisinin sonbaharda görülmesi bekleniyor
Iplik zamnu, ilıraeatı ekimde zorlayacak
Zamla artan maliyetterin ürün fiyatlanna yansıması ekim ihracatını pamuk ipliğine bağladV.
DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU
Rıısya: Seçimlerden sonra olasılıklar
6
ay önce, rivayete göre Rus-
ya'da ekonomi iyıye gidiyor-
du, politika da kötüye. Şimdi
seçimlerden sonra Wall Stre-
et Journal'a göre tam tersi bir durum
söz konusu: Politika iyi, ama ekono-
mi kötüye gidiyor. Bu oldukça iyim-
ser bir tespit. Politika da iyıye gitmi-
yor. Seçimlerden önce Rusya ege-
men sınrfının ıki ana fraksiyonu (üre-
tici ihracatçılar, mali sektör ile askeri
sınaı kompleks - Cumhurryeti 7/06)
arasında kurulan politik konsensüs
hayata geçirilemezse Rusya'da siya-
si kargaşa ve belırsizlik hâkım ola-
cak. Hayata geçerse dünyada belır-
sizlik ve istikrarsızlık, soğuk savaşı
andıran bir ortam gelişebilir.
Rus devletı cıddi bir malı krizın eşı-
ğinde, hatta seçım öncesı llnternati-
onal Herald Tribune'e bir demeç ve-
ren Malıye Bakanı Yevgeni G. Yetsin'e
göre "halen devlet bir malı kriz için-
de" (03/07). Yetsin galiba haklı. Ör-
neğin federasyonun bütçe açığı,
IMF'ye verilen yüzde 3.8 sözüne rağ-
men halen GSMH yüzde 9 ile yüzde
11 arasında bir yeretırmanmış durum-
da. Buna karşılık devletin vergi gelir-
leri1995'teGSMH'nın yüzde 12'sine
eşitken 1996'da yüzde 6'sına gerile-
miş.5 milyar dolarlık bir kayıp söz ko-
nusu (Wall Street Journal 05/07).
Birçok şırket yöneticisi gerek kay-
nak sıkıntısından, gerekse de siyası
istikrarsızlığa bakarak, vergilerini öde-
memeyi tercih etmişler. Yeltsin'in se-
çim kampanyasmda devreye soktu-
ğu vergi indirimleri, şirket kurtarma
operasyonlarının bu gerilemeyi daha
da arttırdığı ifade ediliyor. Yeltsin'in se-
çim kampanyasmda harcanan para-
lar, Goldman Şachs'dan ekonomist
F. Nielsen'e göre 6 milyar dolara ula-
şıyor. Devletin mali krizi, kaynak ge-
reksinımıni karşılamak içın çıkarılan
yüksek faizli devlet tahvilleri aracılığı
ile bankalara aktarılmış durumda.
Gözlemcilere göre bu borç piyasası
giderek iskambil kâğıtlarından yapı-
lan şatolara benzedi. Her an yıkılarak
bazı bankalan da beraberinde götü-
rebilir. (Wall Street Journal 13/07).
Harcamaların enflasyonu arttırarak
sonbahara dogru aylık yüzde 10 dü-
zeyine kadar çekebilecegi tahmin edi-
liyor. Rusdevletinin IMF'ye, enflasyo-
nu aylık yüzde 1 -2 düzeyine çekece-
ğine ilişkin verdiği sözü tutması ola-
naklı değil. Dolayısıyla beklenen 10 mil-
yar dolarlık IMF kredisinin gelmesi,
eğer ABD siyasi olarak müdahale et-
mezse uzak bir olasılık.
Ekonomik manzarayı, dahada pat-
layıcı bir hale getiren bir seri etken-
den daha bahsetmek gerekır, krizin bo-
yutlarını kavramak ve olası toplumsal
sonuçlarını öngörebilmek ıçin. Birin-
cisi; maii. sınai ve tarımsal devlet iş-
letmelerinin mali desteğe gereksini-
mı var. Ikincisi; birçok sektörde, 6 ay-
dırödenmediği ıçin bıriken ışçi ücret-
leri ve emeklı maaşlannın bir an ev-
yel ödenmesı gerekiyor. Ancak Camb-
ridge Enerji Bırliği'nin Rus enerjı hız-
metlerı bölümunden Thame Gustav-
son'un ifade ettığı gibi "devletin elin-
de para yok". Bugün Rusya ekono-
misini, sanayı, reformlarsırasında par-
çalanıp tahrıp edildığı ıçin "ıç/nde hıç
katık olmayan bir sandviçe" benze-
tiyor. "Birdılimhizmetler, diğeriham-
madde üretimi. Arası ise boş." (Inter-
national Herald Tribune 05/07/96)
Bu koşullarda yenı hükümetin bel-
li başlı görevi vergi toplamayı hızlan-
dırmak, ülkeden dışarı kaynak çıkışı-
nın yanı sıra, kara parayı denetim al-
tına almak, işçi ücretlerini ödemek ya
da burada oluşan tepkinin toplumsal
bir harekete dönüşmesıni önlemek.
Sonra tarımı korumak gerekiyor. Bu
hedeflerı yerine getırmek içın iç gü-
venliğın saglanması ve dış tcarete, ser-
maye hareketlerine birtür kontrol ge-
tirilmesi, ilk önce de besin ürunlerının
ithalatının ve yerel sanayınin bir de-
recede korunmaya alınması bekleni-
yor (Business Week 22/07). Sana-
yiyi çalışır hale getırmek, ıhracat kay-
nağı olan hammadde ve enerjı alanın-
Boris Yeltsin sıkıntılı.
da üretimin sürekliliğini sağlamak da
öncelikler listesinin başında. Tüm
bunlar benım daha önce Rusya bağ-
lamında tartıştığım ve seçımler sıra-
sında değindiğim, Rus egemen sını-
fı ıçınde oJuştan konsensüs konuso
na getiriyor bizi: "Disiplinlibir toplum
kurmaya yönelik bir iç politika ve es-
ki nüfuz alanlarını. tekrar kazanmaya
dayalı dış politika." Şımdi bu temel-
de seçim sonuçlarının siyasi değer-
lendirmesine geçebiliriz.
FP Consultants Fon Yönetimi
ekonomistlerinden Joanna Thom-
son, "Eskiden riski 'Yeltsin kazana-
cak mı' sorusu ile ifade ediyorduk.
Şimdi 'Yeltsin yaşayacak mı' sorusu
rıski tarifediyor" (WSJ) dıyor. Yeltsin
kazandı. ama sağlığı iyi değil ve çok
yorgun. Hemen görevlerini Başba-
kan Çernomirdin'eveGüvenlıkKon-
seyi Başkanı Lebed'e devretmeye
başladı bıle. Yeltsin hasta olursa ya
da bir şekılde görevını yapamaz ha-
le gelirse anayasaya göre yerine baş-
bakanın bakması gerekiyor. Ancak
Yeltsin tarafindan Lebed içın ve gö-
rünuşte büyük yetkiler verılerek oluş-
turulan Milli Güvenlık Konseyi Başba-
kanlığı'nın yetkıleri ne olacak? Gelen
haberler, Lebed'in yetkilerını gelıştir-
meye çalıştığını, bunun da Yeltsin'in
çevresinde şiddetli bir iktidar savaşı-
nı başlattığını gösteriyor. (Fınancial Ti-
mes 03/07) Başbakan Çemomırdin
ile Lebed. Yeltsin'in yerini almak için
bir nesaplaşmaya gırmeye hazırlanı-
yorlar. Devletin tepesinde bu türden
bir uzlaşmazlığın fiyatının ise siyasi be-
lırsizlik olması kaçınılmaz.
Daha öncekı yazımda Lebed'in bir
emeklı general olduğuna ve kendi
malı kapasitesinin çok üstünde bir
seçim kampanyası yürüttüğüne dik-
kati çekmişt/m. Bu paranın kaynağı
neydi? Seçim kampanyasının toz du-
manı yatıştıkça, Lebed'in, birçok işa-
damı ve hatta bizzat Yeltsin tarafin-
dan, merkez oyları alması içın, yuka-
nda değinilen konsensüsü güçlendı-
recek bir aday olarak özellıkle destek-
lendığı anlaşılıyor. International He-
rald Tribune'de geçen hafta yayım-
lanan bir haber, bu konuya önemli öl-
çüde ışık tuttu. Yeltsin ile Lebed ge-
çen mayısta gızli bir anlaşma yap-
mışlar; Yeltsin. Lebed'i. destekleme-
ye, r aday olarak oluşturmaya başla-
mış ve ış çevrelerinden de büyük des-
tek görmüş. Örneğin Rusya'nın en
zengin ışadamlarından ve devlet ta-
rafindan denetlenen TV'nin en büyük
ortağı Berezovski, Lebed'in TV kam-
panyalannı desteklemış. Berezovski,
"Bız Lebed'e ve ınsanların onun fikir-
lerini kavramasma yardım ettik" diye-
rek söylentilen doğruluyor (IHT. 08/07).
Budestek, Rusya'nın "komünıstlerin1
de katılacağı bir koalisyonla yönetıl-
mesı gerektiğini, bu koalısyonda da
toplumsal hizmetlerin. çalışma ve
adalet bakanhğının komünistlere ve-
rılmesi gerektiğini savunan Lebed'in.
konsesüsü sağlamada p nemlı bir iş-
lev üsttenebileceğinı ve eğer tasfiye
olmaz, mafyanın etkısini ve yolsuzlu-
ğu azaltma konusunda başarılı olur-
sa güçlenebıleceğini gösteriyor.
Özetle, seçimler Rusya'da çok bir
şey değıştırmedı. Batılı bir bankacı-
nın bu konuda söylediklerı çok aydın-
latıcı: "Seçımlerde dotandıncılaria ko-
münistleryarıştı, dolandıncılarkazan-
dı. " (Financial Times 06/07) Diğer ta-
raftan, seçtm sürecı ekonomık so-
runları ağırlaştırdı. politika seçenek-
lerini daha da daralttı. Böylece se-
çimlerden önce ükenin en büyük 13
ışadamının açık mektubunda dolay-
lı olarak ifade ettığı gibi (Le Monde
Diplomatique Haziran/96. Financi-
al Times). Rus ekonomisinin gele-
ceği açısından toplumsal istikrann
öneminı arttırdı. Şimdi Rusya,Yelt-
sın'ın eskı ınsan hakları danışmanı ve
demokratik haklar mücadelesinde
çok saygın bir yere sahip olan Ser-
gei Kovalev'in dedığı gibi ''ağırbas-
kıcı tedbırlerle yönetılecek". Ancak,
IHT'den Reddevvay'ın tespit ettiğı
gıbı bu öyle başka yerlerdekı gibi di-
siplinli ve düzenli değil, "pis ve karı-
şık bir şekılde gerçekleşecek" belki
de mafya rüşvet ve yolsuzlukla baş
edılemeyecek. Bu başansızlık. toplum-
sal bir muhalefetle birleşırse toplum-
sal istikrarsızlık daha da derınleşecek,
ekonomik krız de. Herkeşı korkutan
"kötümser senaryo" bu. iyımser bir
senaryo ise henüz ortalarda yok. •
TAHSİN AKÇA
Konfeksiyon ihracatındakı düşüijün nedenı
olarak göstenlen pamuk ıpliği
fiyatlanndaki artıs.. asıl olumsuz etkisini
sonbaharda gösterecek. Konfeksiyon
ihracatında haziran avında şaşanan yüzde
7'lik genlemenin mayısta yapılan yüksek
oranlı iplık zammından kaynaklanmadığını
belirten \etkilıler. "İplikzammı, mali>etleri
arttırdı. Ancak ihracata henüz \ansımadı.
Gerçek \ansınıa ekim a\ında ve kriz
şeklinde olacak" şeklinde konuştular.
Zamla artan malı\etlerin kontekMyon
ürünlerindeki fiyatları önemli ölçüde
arttıracağına dikkat çeken yetkililer, iç
pıyasada hammadde fıyatlannın
yükselmesi nedeniyle başta 4 bin tonla
Denizli olmak üzere, konfeksiyon
sanayicilerı;ıın pamuk iplıği ithal etmeve
başladıgını belırttıler. Yetkililer, "Sektörde
ihracat bağlantılan l~i a\ önceden \apılıyor.
Haziranda sahlan konfeksi>on ürünleri.
zamdan önceki hammadde ile imal edildi.
Bu nedenle ihracattaki gerilemede ma> ısta
>apılan iplik /anımı etkili olmadı" dive
konu^tular. Sana\icivı hammadde
temininde TL've bağımlı kalmakla suçlayan
Istanbul tekstıl \e Hammaddeleri
Ihracatçıları Birliğı Bp^kanı Evrensel
Erdoğao, ~İç pKasada da hammadde
temini döviz cinsi üzerinden >apılabilir.
Bö>lece 3-4 a> sonrası için \erilen fiyatlarda
daha gerçekçi rakamlar saptanabilir. Ancak
o zaman da kârlanmn düşük kalmasından
endişeedilİNor" dedı. Halen pamuk
üretiminın 820 bin ton olınasına karşın.
ihtiyacın l milvon 100 bin ton düzeyınde
gerçekleştığini kaydeden Erdoğan. bunu
bilen pamuk tüccarının ihracata yönelerek
ıçeride fiyat yükselttiğini. ithalat başlayınCa
da bu kez pamuk ıthal ederek spekülas\on
yarattığını iddia etti. TürkıyeGivim
Sanayicileri Derneği Başkanı Turan
Sangülle ise iplik fivatlannın bir ayda
\üzde 23 vükselmesınin hiçbir gerekçe ile
açıklanamayacağını iddia etti. Mayıstaki
artı^lann gerçeği yansıtmadığını söyleyen
Sangülle. "Sektörün bütün kesimleri
birlikte hareket etmeli. Pazarlan
kavbettiğimizde hepimiz altında kalacağız.
Göreceksiniz önümüzdeki günlerde ithalat
patlavacak. O zaman \erii iplikçüer kinıe
mal satacaklar? Fi\at artışlan makul
düzevde olnıalı ve birdcnbire olnıanıalı. Bi/e
'N'eden ucuzken stok yapmı\orsunuz?"
di\orlar. Ancak stok malivetterini hesaba
kâtmı\orlar" dedi.
Uzun süreç içerisinde değerlendınldiğinde
pamuk ipliği fivatlannın şu anda geçen
yıldan daha yük.sek olmadığını belirten
Gaziantep Tekstil Uverenlerı Derneği ve
Sanko Yönetim Kurulu BaşkanıAbdülkadir
Konukoğlu ise s.ö\le konus.tu: "1995
Ha/iranında 3.32 dolar olan pamuk
ipüğininfi>atıbugün 3.17 dolar. Mayıstaki
ani yükselişin nedeni ise hükümetin
ihracattan alınan 40 sentlik tbnu kaldırması.
Pamuk tüccan ihracatı tercih edince
nisandan sonra iç pivasada fı\atlar
>ükse)meve başladı. Hükümeteiklenen 40
sentlik fon çiftçinin sırtından çıkanlıvordu.
Kaldınlınca nıa\ ıs başında 2.96 dolara
kadar gerile>en fl\atlar. a\ sonunda 3J4
dolara ulaşti. İhracatın «erilemesinin
nedenleri. A\ rupa pa/anndaki durgunluk
\e ürün çeşitliliğine önem \ermemede
aranmalıdır."
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Işık, Daha Çok Işık
Türkiye, sonucunda iki yönde gidebileceği yepye-
ni bir döneme giriyor. Dönem, ya ne zaman sona ere-
ceği belli olmayan bir "Ortaçağ kapkaranlığı" ya da
"var olan ahlâksız alacakaranlık" ile sona erecektir.
Çelişik gelecekse de yapılması gereken alacaka-
ranlığı "enazzararta" geçirmeyi başarmak; "daha kö-
tüye gidışi" engellemekiir.
• • •
Ekonomiden başlayalım. Kâğıt üzerinde yazılan-
lar ne olursa olsun, bu hükümet de öncekiler gibi,
"devlete borç vererek faiz kazancı elde edenlerin"
çıkarına çalışacaktır.
Hükümet, içeriden ve dışandan borçlanarak var-
lığını sürdürürken, işçilere, memurlara ve tarım ke-
simine "birparmak öa/"türünden para aktarmak is-
teyecektir. Ücret, maaş ve tarımsal destekleme fiyat-
ları parasal olarak yükseltilebilir.
Ancak bu "aktarma" tam anlamıyla bir "aldat-
ma"olacaktır. Çünkü. "üretim artışına" ya da "ser-
maye kesiminin vergilendirilmesıne" dayanmayan
emekçi gelirlerini arttırma girişiminin sonu bellidir.
Maaş, ücret ve tarım ürünleri fiyat artışlan, "anında"
enflasyon ile "geri ahnacaktır".
Kısaca ekonomik yönden hükümetin yapacağı pi-
yasaya para pompalayarak emekçileri aldatmaktan
başka bir şey değildir. Sonuç her bakımdan yıkım olan
enflasyonu "daha da körüklemekten" öteye geçe-
mez.
• • •
Sıyaset, içerde ve dışarda. belirsizliğini koruya-
caktır. Hükümet "şeriatı" "çaktırmadan" yaşavnage-
çirme girişimleriyle "yolsuzluklarla" yaralı, sözümo-
na Batılı görüntülerin buna karşı direnmesi biçimin-
de bir işleyiş gösterecektir. Bu ikili sakatlıktan sağ-
lam yapı çıkmaz. Onlarca aşiret, dikta, krallık ve yal-
nızca"ad/"cumhuriyet olan ülkelerin oluşturduğu bir
"islam ülkeleri" bütünlüğü varmışçasına bir birlik-
telikten dem vurulacaktır. Bu olgu, esasen, enflas-
yon, borçlanma, işsizlik gibi ekonomik ve insan hak-
ları başta olmak üzere hak ve özgürlükler konusun-
daki geri kalmışlıktan doğan siyasal nedenlerle "se-
rin" giden Avrupa Birliği ilişkilerini çok daha "soğu-
•tabilir": onarılmaz kopma noktalarına taşıyabilir.
İç siyasette ise hükümetten "demokratikleşme"yö-
nünde hiçbir açılım beklenemez. Hükümetin "niteli-
ği" buna engeldir. "CumartesiAnneleri"ne dayana-
rnayan, ınsanlan dirı diri yakan "Sıvas yangıncılannı
savunan ve koruyan", sanat ve bilim konusunda "ya-
sakçı "tutumları dillere destan olanların yönetimin-
de, "varolduğu kadanyla" bile hak ve özgürlüklerin
korunması çok güçtür.
Toplumsal alanda çok daha büyük olumsuzluklar,
kaçınılmaz görünüyor. Eğitim ve öğretimde "şeriat"ı
daha da egemen kılan bir uygulama geçerli olacak-
tır. Bunu, "devlet" kadrolarının şeriat yanlılarınca
doldurulması izleyecektir.
• • •
Hükümet, aydınlıktan, ışıktan kaçanlar tarafindan
kuruldu. Hükümetin niteliği yalnız ve ancak "daha ka-
ranlık" bir ortamda "iş görmesıni" gerekli kılar. Bu hü-
kümetin karşısında "eriyeceği" tek güç, kamuoyu-
na sürekli yansıtılacak olan "açıklıktır".
Hükümetin asıl sorumluluğu şeriatçı partinin üze-
rindedir. İzlenmesi gereken ülkeyi karanlığa götüre-
cek uygulamalardır.
Açıklığı sağlayacak olan yalnız basın-yayın organ-
ları değildir. Tüm dürüstlük, demokrasi ve barış yan-
lısı toplum kesimleri, geçmişe göre çok daha etkin
çalışmak zorundadır.
Bu konuda önemli bir görev "yasa insanlarına"
düşüyor. Hükümetin her adımı yargı süzgecinden
geçirilmeli, yaşal görevliler bu görevlerini eksiksiz
yapmalıdıriar. Özelîikle barolar yasal gidişi izleme ve
gerekenleri yapma konusunda daha etkili olacak ça-
lışmalar yapmalıdır.
Özetle, yapılması gereken, herolanağı kullanarak
bu hükümeti "sürekli" doğruluğun, dürüstlüğün, in-
san haklannın, ulusal ve evrensel hukuk ilkelerinin "ışığı
altında" tutmaktır.
Tarih
4F>lül 19%
SERMAYE PİYASASI KURULU
SALIKONFERANSLARI
Türkiye'de Merkez Bankacılığı ve Para Kurulu
Konuşmacı
Doç. Dr. Deniz GÖKÇE
Yer: Serma>e Piyasası Kurulu Konferans Salonu
Doç. Dr. Bahriye İ çok Cad. No: 13
Beşevler/A.N'KARA
Tarih: 16 Temmuz 1996 Salı, Saat: 16.00
Konferans Herkese Açıktır
İZLEYEN KONFERANSLAR • . .
Konuşmacı Konu
Prof. Dr. Samud P HL'NTÎNGTON Kalkınma ve Demokrasi