Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 1996 PAZAR
8 PAZAR KONUGU
Tarih uzmanı Hint asıllı Prof. FerozAhmad:
İslamiyet politik araç olarak kullanılıyor
*3 (JI\ C/y REFAHYOL koalisyonu önemli bir farkla güvenoyu aldı.
Derken çiçeğı burnunda Başbakan Erbakan ve ekibi kesenin ağzını açtılar;
memur maaş zamlan, bunlan yeni "müjdelerin" izleyeceği söylentileri...
Refahçılar, yirmi yılı aşkın bir süre bekledikleri iktidara bir sevgili gibi
sıkı sıkı sanlmışlar, bir yandan da zilleri takıp oynuyorlar. Öbür yanda
Türkiye'nin, Refah'a oy vermeyen yüzde 79'luk nüfusu arpacı kumrusu
gibi susmuş, düşünüyor. Ne yapsın? Oy vermediği bir parti, "en
demokratik yollardan" olduğunu ilan ederek başına oturuvermiş; üstelik
koalisyon ortağı DYP'yi de, "demir leydi" Çiller'i muma çevirerek
sindirmeyi başarmış. Demokrat, sivil, sosyal demokrat kesimin
bugünlerde iyice huzurunun kaçmasına neden olan bu yeni oluşumu,
Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı tarihi uzmanı olan Hint asıllı Prof. Feroz
Ahmad'la konuştuk.
SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU
Refah gibi tslam ideolojisine dayalı
bir siyasiparti sizce Türkiye 'de nasıl böylesine
bir güç kazandı da sonunda büyük iktidar or-
tağı olabildi?
- Refah Partisi bu gücü öbürpartilerin güçsüz-
lüğü sayesinde kazandı. 1980'de yeni sistem gel-
dikten sonra bütün siyasi partiler yolsuzluk suç-
lamalanyla yıprandılar. Refah ve yöneticileri de
gayet akıllıca bir politika güderek başansızlıga
uğrayan sosyal demokratlann sloganlannı be-
nimsediler. Sosyal demokratlann yapamadıkla-
nnı kendileri. kendi ideolojileri çerçevesinde ya-
pacaklarmı ilan ettiler.
Bcnce Refah Partisi'nin adı da çok fazla Islam
ideolojisi mesajı vermiyor. Örneğin Selamet
adından vazgeçtiler. Besbelli, çok fazla Isiam ide-
olojisi mesajlan veren bir ad almalannın sakın-
calı olduğunu kendileri de biliyorlardı.
Konuşmalannda da "adil düzen" gibi fikirler
kullandılar. Sıradan insan da bupartinin kendi-
lerine yararlı olacağını düşündü. Ustelik parti teş-
kilatı da gerçekten hanl hanl çalışıyor. Zaten Or-
tadoğu'daki başka Islam örgûtleri de aynı biçim-
de gayet disiplinli birbiçimde çalışıyorlar.
Bu örgütler sıradan insanlara küçük yardımlar
yapıp gönüllerini kazanıyorlar. Böylece halk.
bö> le bir parti iktidar olduğunda kendilerine çok
daha geniş çaplı yardım edeceğı inancına kapılı-
yor. Ama Refah'ın bunu iktidarda daha geniş çap-
lı bir biçimde yapıp yapamayacağını da zaman
gösterecek. Türkiye'ye geldiğimden beri gazete-
leri çok dikkatle okuyorum. Güvenoylamasından
sonra hükümetin ekonomik bir hareket tarzı or-
ta>a çıktı. Ama gazeteler, bunun kaynağının ne-
redeıı bulunacağını soruyorlar. Besbelli. bunlann
kaynağı yok. Memurlara yüzde 50 zam yapıldı.
Bu programlannı daha çok para basarak uygu-
larlarsa Refah büyük sorunlarla karşı karşıya ka-
lacaktır. Enflasyon başını alıp gidecektir. Türki-
ye zaten yıllardır yüksek enflasyondan çekiyor.
Bu sefer daha da beter olacak. Refah'ın beyinle-
ri bu sorunun üstesinden gelebilecek mi? Işte bu-
nu bize zaman gösterecek.
^ • H i Peki, Türkiye veanavatamnız Hindis-
tan arasında bir kıyaslama yapabilir misiniz?
Hindistan 'da genel seçimler oldu ve ilginç bir
koalisyon hükümeti kuruldu...
- Hindistan'da son seçimlerde Hindu BJP Par-
tisi birinci parti oldu. I947'den beri iktidarda olan
Kongre Partisi ise ciddi oy kaybına uğradı.
Hindistan'da Kongre Partisi, hükümet dışı ol-
masına rağmen koalisyonu destekledi. Bugün
Hindistan"daki koalisyon çok popülist. Bu ko-
alisyon merkezi değil, eyaletleri temsil eden bir
hükümet. Başbakan. Karnataka eyaletinden ge-
liyor. Çok az tanınan bir kişi. Dplayısıyla bu, Hin-
distan için devrim sayılabilir. Ülkede ilk kez baş-
bakanın anadili. ulusal dil olan Hindi değil. Ama
başbakan iş yapan. programlan uygulama bece-
risine sahip olan bir şahsiyet.
Başbakanın eyaleti çok zengin. Hindistan'da bu
evrimi uzun zamandır görüyorduk. Muhtemelen
de uzun vadede sağlıklı bir evrim. Durum Türki-
ye'dekinden çok farklı. Türkiye'de bir siyasi çö-
küş\ar. Hindistan'da ise bir evrim yaşanıyor. Ulu-
sal bir parti yönetiminde merkeziyetçi bir sistem
vardı. Ama bu parti İndira Gandi'nin ölümünden
sonra ulusal olmaktan çıktı. Dolayısıyla bugün
Hindistan'da güçlü bir ulusal parti yok.
Kongre Partisi'nin eski gücünü kazanıp kaza-
namayacağı belli değil. Ama eski gücüne kavu-
şabileceği konusunda çok ciddi kuşkulanm var.
Türkiye'de durum çok değişik. 1974'te Bülent
Ecevit'in başbakanlıktan istifa etmesinden sonra
olanlara bir göz atalım isterseniz. Ondan sonra iki
kez Milliyetçi Cephe hükümetleri kuruldu. Der-
ken 12 Eylül 1980 darbesiyle bütün sistem çök-
tü. Ortaya yeni partiler, yeni politikacılar çıktı.
Bence Türkiye bugün 12 Eylül sonrası olanlann
bedelıni ödüyor.
Bugün siyasi partilerin güçlü temelleri, güçlü
tabanîan yok. Üç yıl önce Tansu Çiller parti baş-
kanı \e başbakan seçildiği zaman yine Türki-
ye"deydim. O zaman. "Bu, tndira Gandi'nin se-
çilmesine ne kadar benzhor"diye düşünmüştüm.
1965'te Kongre Partisi'nin dört beş yöneticisi
ortakbirkararla indiraGandi'yi "ahıüstübirka-
dın. Nasılsa onu denetimimizde tutanz" düşünce-
siy le parti liderliğine seçtırmişlerdi. DYP'nin bü-
yük başlan da aynı düşüncedeydiler. Ama üç yıl
sonra bakıyorsunuz, parti gerçi çok zayıflaması-
na rağmen Tansu Çiller hâlâ lider.
Ben Tansu Çiller'in, HiisamettinCindorukve
yandaşlan hakkında ihraç karan aldırdığını duv -
duğumda çok şaşırmıştım. Ama 1980 parti siste-
mini tamamıyla silip süpürmüştu. Hiçbır siyasi
partinin kökü kalmamıştı. Yeni köklerde salama-
mışlardı.
• ^ ^ B Yani mantar gibi partiler mi bitmişti?
- Evet. tam öyle olmuştu. Bence bu çok güzel
bir benzetme. Bu da siyasi kültürün gelişmesine
çok büyük, hatta ölümcül zarar verdi. Tabii böy-
le bir ortamda Refah gibi bir parti köklerini sağ-
lamlaştırabildi.
Refah'ın kökleri, insanlar. Bu parti dini inan-
ca dayalı bir parti. Bu partinin üyeleri ya da yan-
daşlan. bir siyasi parti yerine bir davayı destek-
lediklerini düşünüyorlar. buna inanıyorlar. Bu da
onlann gücünü oluşturuyor. Ama iktidara gel-
Prof.FEROZ
AHMAD1038. Yeni Delhi cloğumhı. Orta ve
yüksekögrenimini Hindistan 'da tamamladı. İlk
lisansiistü çalısmastnı Hindistan tarihi üzehne
yaptı. Londra Cniversitesi Dogıı ve Ajrika
Çahşmaları Fakültesi 'nde Ortadoğu tarihi
üzehne bir çalışma yaptı. C'nlii Ingiliz tarih
profesörii Bernard Leni.s in öğrencisi oldu.
1966 'ya kadar Londra da çalıstı. Daha sonra
Tiirkiye'de iki yıl kalaruk Tiirk tarihi konusunda
bir calışmayaptı. 1967'den buyuna ABD'nin
Bostoıı kenlindeki Massachusetts
Üniversitesi'nde ders veriyor. Itttihat ve Terukkı,
Ittihatçıhktan Kemalizme, Jtin Türkler. Modern
Türkiye 'nin Yapılanması. Demokrasi Sürecinde
Türkiye gibi kitapları var.
üzerinde konsensüs sağlanacak bir kişi lider se-
çilir.
Ama iki lider de istifa etmemekte dire-
- Evet. Bu da politik kültür sorunundan kaynak-
lanıyor. Hindistan'da da benzer bir durum yaşan-
mıştı. tndira Gandi de kendine bir çeşit hanedan
kurmuştu. Bunu yaparken partisini de mahvet-
mişti.
Bu tür durumlara olgun politik kültürlerde de-
ğil. yeni ortaya çıkan politik kültürlerde rastlanı-
yor. Yeni ortaya çıkan politik kültürlerde insan-
İar kendilerinin parti olduklannı sanıyorlar ve
buna göre davranıyorlar. Oysa parti bir kurum-
dur ve buna kurumsal bakmak gerekir. Bir parti
lider değil, değişen koşullaragöre liderlerini üre-
tir.
Buna bir örnek, tngiliz Işçi Partisi. tşçi Parti-
si'nin yeni ürettiği liderin ideolojisi yandaşlannı
düş kınklığına düşürebilir. Ama o bugün için li-
derdir. Belki bu anlayış Türkiye'ye ileri bir ku-
şakta yerleşir. Böyle kültürleri olgunlaştırmak
hiç kuşkusuz uzun zaman alıyor.
Tabii ki 1980'deki gibi askeri darbelerde bu sü-
reçleri yavaşlatmakla kalmıyor, geriletiyor. Böy-
lece de yanm ya da bir kuşak geride kalıyorsu-
nuz.
• ^ ^ H Türkiye 'de bir ara, bu karısık siyasi
ortamda darbe söylentileri de dolastu Siz bugün
için bir askeri darbe tehlikesi görebiliyor mu-
sunuz?
Çok açık söyleyeyim, görmüyorum. Çünkü
bence Refah, artık sistemi tehdit etmiyor. Refah.
artık sistemin içinde bir parti haline geldi.
Refah nasılsa NATO'dan çıkmayacak. kapita-
lizmden vazgeçmeyecek. Bütün söylemlerine
karşın Refah. Türkiye'nin küreselleşmesinin
önüne geçmeyecek.
Öte yandan ordu da sistemin bir parçası duru-
dikten sonra da bu duygulannı koruyup koruya-
mayacaklannı bize zaman gösterecek.
Bu inancı sağlam tutnıak için parti olarak bir
şeyler vermek zorundasınız. Ama yandaşlarınız.
gerçekte sizin başka siyasi partiler ya da sıyaset-
çilerden çok fazla farklı olmadığınızı hissettik-
leri anda durum geri tepebilir.
Herhalde parti yandaşlan. Erbakan'ın "tam
anlamıvla şaibeli" olarak nitelediği ve Yüce Di-
van'agöndermekle tehdit ettiği bir siyasi parti li-
deriyle koalisyon kuımasını büyük şaşkınlıkla
karşılamışlardır.
Bence bu iş çok kolay olmayacak. Refah'ın
önündeki yolun çok taşlı. çakıllı olduğunu düşü-
nüyorum.
^ ^ ^ M Tansu Çiller bir dönem "demir ley-
di "liğe ö'zenmisti. Siz onıın bu özentisini nasıl
karşılam ıştınız ?
-O mu buna özenmişti. yoksa basın mı ona bu
rolü yakıştırmıştı? Sanıyorum basın. imaj yarat-
mada üstüne olmayan bir sektör. Tansu Çiller'in
ne siyasi deneyimi vardı ki?
Çiller. ne Thatcher ne de Gandi'ydi. İndira
Gandi politikanın ıçine doğmuş ve büyümüştü.
Thatcher da hemen hemen öyle. O.\ford Üniver-
sitesi'nde öğrenci olduğu yıllardan beri hep siya-
setin içindeydi. Bu iki lider kendi partilerinin teş-
kilatlannda yıllarca çalışmışlar. ondan sonra par-
tilerinin başkanlığına yükselmişlerdi.
Çiller gibi bir kadın 1980'li yıllarda yaşanan-
lar olmasa politikaya biraz zor girerdi. Aynı şey
Mesut Yılmaz için de söylenebilir. Yeni yeni si-
yasi partiler ortaya çıkınca, politikav la uzaktan
yakından ilgisi olmayan kişiler siyasete atılmış-
lardı. Sistemin zayıflığı buradan geliyor. 1980.
sistemi tutarsız hale getirmişti. Neyin ne olduâu
belli değildi.
tnsanlar siyasete atılmayı. kolayca zengin ol-
manın bir yolu olarak gördüler. Bir dönem mil-
letvekili olduktan sonra bunlann kıyak emeklili-
ğe hak kazanmaları. bu insanları milletvekili ol-
maya özendirdi. Bu insanların siyasetçi rollerini
çok ciddıye almamalanna karşın ben bunlara si-
yasetçi dıyorum.
Bu kişiler. 1980'deyaratılan ortamın ürünleri-
dirler. Ama şu gerçeği itıraf etmek gerek:
Çiller aşırı derece hırslı bir kişi. Ama bir aka-
demisyen olarak bu hırsının gereklerini yerine
getiremedı. Aynı şey tabii ki bir siyasetçi olarak
da başına geldi.
Tabii. Türkive Cumhuriyeti'nin ilk kadın baş-
bakanı olması unvanıııı elinden hiç kimse almaz.
Ama gelecekte onu nelerın beklediğini görmek
için sabırsızlanıyorum. Bakalım partinin üzerin-
deki kontrolü elinde tutmayı başarabilecek mi?
Çünkü normal siyaset koşullannda başansız bir
lider istifa eder gider. Ya da bu başansız lider is-
tifa etmezse partisi veni bir lider seçer. Aynı şey
1989'da Margaret Thatcher'ın başına gelmişti.
Muhafazakâr Parti. seçimlerde Thatcher'ın par-
tiye zarar \ereceğini düşündüğü için. kendisi ay-
nı fikirde olmasa bile onu liderlikten düşürmüş-
rü.
DYP'de bu olamadığına göre bunun nedenini
ancak politik sistemin zayıflığına bağlayabiliriz.
DYP'nin Çiller'in partisi olarak kalıp kalmaya-
cağını bilmiyorum. ama bu konuda pek bir gele-
cek görmüyorum.
Bence önümüzdekı bir yıl ıçınde merkez sağ-
dakaçınılmazbirbirleşmeolacaktır. Bugüne ka-
dar hep iki lider arasında bir düşmanlık gördük.
Ama gerek DYP. gerek ANAP'ın programlan o
kadar birbirine benziyor ki ikisini birbirinden
a\ırt etmek çok zor.
İ^^^H Iler iki partinin, liderlerini alasağı
edebileceklerini düşünüyor musunuz?
Liderlerin. alaşağı edilmek yerine bir an önce
istifa etmelen daha vennde olur. Ondan sonra da
munda. 1960'larda zaten OYAK'ın kuruluşuyla
birlikte çok önemli biryol alındı. OYAK. bugün
herhangi büyük bir şirket kadar büyük ve önem-
li bir kuruluş.
Özetle. bu sistem, diyelim ki, 1970'lerde oldu-
ğu gibi bir tehdit altında kalmadığt sürece ordu-
nun müdahalesi için bir neden yok. O dönemde
demokratik solun söylemleri birtehdit unsuru gi-
bi görülmüştü.
Bütün konuşmalara karşın Erbakan'ın da hiç-
bir şey yapacağı yok. Zaten bunu bu ay içinde,
Çekiç Güç'ün süresinin uzatılması gündeme gel-
diğinde göreceğiz. Sürenin uzatılmasının redde-
dilmesi gibi bir olasılık görmüyorum.
Öte yandan Türkiye'nin bu tek kutuplu dünya-
da başka bir seçeneği de yok. Bence Ortadoğu'ya
yönelme söylemleri de laftan başka bir şey değil.
Hangi Ortadoğu'ya yöneleceksiniz? Bizim bildi-
ğimiz Ortadoğu. bugün ABD'nin egemenlıği al-
tında. Israil'le vapılan anlaşma Refah tarafından
kınandı. Ama Refah'ın bu anlaşmayı bozmak için
bir şey yapacağını da hiç sanmıyorum. Bunu, Ge-
nelkurmay'ın hemen hemen tek başına hallettiği
izlenimiediniliyor. Gazeteciler.o zamanki Dışiş-
leri Bakanı Emre Gönensaj'a. lsrail uçaklannın
Türkiye'de ne aradıklannı sormuşlardı da Gö-
nensay'ın bundan haberi bile yoktu. ~Bizim bir
şeyden haberimiz yok. Bu, Genelkurmay'la İsra-
il arasında bir anlaşma"demışti. Bu da doğrusu
sıv ıl hükümet tarafından yapılan çok şaşırtıcı bir
itiraftı.
Bana göre Türkiye'de sistemi tehdit edecek ra-
dikal bir şey. bir askeri müdahaleye yol açacak
bir durum söz konusu değil.
Son askeri müdahale. tran'daki îslam devri-
minden sonra yapılmıştı. Türkiye'nin, o dönem-
de bölgeyi dengeye kavuşturacak kilit bir rol üst-
lenmesi bekleniyordu. Bugün ise böyle bir tehli-
ke mevcut değil. Türk ordusunun. global sistem
ve NATO içinde oynayacak bir rolü yok. Bu ne-
denle ABD. Pentaaon bile onun bir müdahaleve
girişmesini istemez. Sonuçta. Türkiye'de bir as-
keri müdahale olasılığı görmüyorum. Ama. öte
yandan yanılmışdaolabilirim. ABD, herhangi bir
ülkede kim iktidarda olursa olsun. bununla ilgi-
. lenmez.
• • • Evet, ABD'nin bu konudakiyakla-
sımları çok pragmatik...
Evet. çok pragmatiktir. Üstelik de ülkeyi kıs-
men zayıflatacak bir hükümetin işbaşında oluşu-
nu da yeğler. Bir bölgede hiçbir ülkenin egemen
bir güç olarak ortaya çıkmasını istemez. Bağım-
lı hükümetler. bağımsız hükümetlerden çok da-
ha fazla emirlere uvmaya yatkındırlar. Bu neden-
le bir Refah ya da İslamcı bir hükümete karşı çık-
maz. Yeter ki o hükümet kendisine verilen rolü
oynasın. Sanıyorum Erbakan bunu yapmaya yat-
kın bir kişi.
• ^ ^ H Peki. ama Refah Partisi, ABD'nin is-
tediği rolü oynarsa Erbakan bu durumu parti
tabanma nasıl anlatır?
Bu tabii çok önemli bir soru. Ama Erbakan'ın
bütün bunlan hesaba katmış olması gerekir. Bi-
liyorsunuz. Kudüs'ü kurtarma fikn vardı. Ama
bu fikirleri parti tabanının çok ciddiye aldığını
sanmıyorum. Bütün bunlar hep lafta kalır. Erba-
kan bunları 20 küsur vıldır söyleyip duruyor.
Birde şu \ar: Taban. liderliğe kafa tutacak ka-
dar güçlü mü? Bence taban daha çok içpolitikay-
la ilgili. Bu da ciddi bir tehlike. Üç yıl öncesinin
Sıvas olayları. şimdi de Kayseri'deki İslam hare-
ketliliği Türkiye'nin kısa ve uzun vadeli gelişme-
si için ciddi tehditler oluyor. Özellikle de eğiti-
me etkilerini düşünelim. Bu. benim için gerçek
birtehlikedir.
Bu güçler eğitim sistemine egemen olur ve bi-
limsel eğitimi engellerlerse Türkive çok geriler-
de kalır. Bu sadece Türkiye için değil, bütün
Üçüncü Dünya ülkeleri için geçerli bir tehlike.
Türkiye'nin bir şansı. Islamındoğrutefsiredil-
diği zaman temelde akılcı bir din olmasıdır.
Parti tabanı bölgelerde güçlü olabilir. ama her-
hangi bir radikal dış sivaset için zorlama yapaca-
ğını hiç sanmıyorum.
^ ^ ^ H Sizce hukuk sisteminde de egemen
olurlar mı?
-Örgütlenebilirler tabii. Ama sistemin kendi-
sine bir tehlike yaratmadan hukuk sistemiyle uğ-
raşamazsınız. Şeriat laflan ediliyor. Bana son de-
rece mantıksız geliyor bu. Osmanlıda da Mecel-
le sistemi vardı. Zamanla değiştırmek zorunda
kaldılar. Çünkü dünya ticaret sistemine ayak uy-
durmakzorundaydılar. Pazargünlerinin haftata-
tili olmasının nedeni, yine Batı dünyasının iş haf-
tasıyla kendisinin iş haftası arasında eşgüdüm
yaratmak. Hafta tatilini cumaya alırsanız o zaman
bir işgünü kaybetmiş olacaksınız. Bunu yapma-
yı, o ka>bı göze alabilir misiniz?
Islamiyetin bir siyasi araç olarak kul-
lanılmasını nasıl karşılıyorsunuz?
İslamiyet deöbürideolojiler gibi bir siyasi araç
olarak kullanılabılir. Laik ideolojilerde çöküş
olunca İslam devreye giriyor. Göründüğü kada-
nyla da islamiyet geniş bir halk kitlesine hitap
edebiliyor.
Türkiye'de tabana İslamiyet hitap etti. Hindis-
tan'da da Hinduızm. Ama Hindistan'daki birfark,
Hinduizmin bölgeden bölgeye değişik olması.
Bu da son seçimlerde belirgin olarak görüldü.
Türkiye'de de ilginç farklılıklar var. Örneğin
Alevı nüfusu toplam nüfusun neredeyse üçte bi-
rini oluşturuyor. Refah. egemen Islamın ya da
Sünnilerin partisi olarak ortaya çıktığına göre
Alevi unsurla nasıl baş edecek?
İslamın bir ideoloji olarak da olumlu ya da
olumsuz olması. tefsir edilişine bağh. Burada
gördüğüm bir tehlike. bazı aşırı uçların kendile-
rinde kimin Müslüman olduğu yolunda karar ver-
me hakkı bulmaları. Bazılan da. "Bizimlebirtik-
te olmavan Müslüman değildir" dıvebilir. O za-
man da burada Türkiye'nin yüzde 79'unun Müs-
lüman olmadığı gibi bir iddia ortaya çıkar. Böy-
le bir görüş de hiç kuşkusuz bölücülüğe girer. Bu
da birtehlikedir.
lslamiyeti bir noktaya kadar kullanabilirsiniz.
Müslüman ya da Hıristiyan olsun. her ülkede din
unsuru her zaman kullanılmıştır. Örneğin
ABD'de, bakıyorsunuz. Başkan Clintnn gibi bir
adam ve kansı hep kiliseden çıkarken fotoğraf-
lanıyor. Başkan Çlınton'ın dini inançlannda ne
kadar samimi olduğunu bilmem. Ama her pazar
kiliseye gitmesi ve iv i aile babası rolünü oynama-
sı ona siyasi kazançlar sağlıyor.
Demek ki dindarrolüoyna\an politikacı kaza-
nıyor. Burada da öyle. Demirel. 1960'larda hep.
u
Ben Müslüman bir ailenin çocuğuyum. Bizim ev-
de her sabah kuran okunurdu" diye demeçler ve-
rirdi. Belki öv leydi. belki de değil. Ama bunu
açıklaması demek ki siyasi açıdan ona yarar sağ-
lıyordu. Bütün dünyada belli değerlerin yok ol-
duğu bir dönemde. Hıristivan. Müslüman ya da
Hindu, bütün insanlar kendi geleneksel değerle-
rine sarılıyorlar. Bu nedenle tslamiyet daha uzun
süre politik bir araç olarak kullanılacaktır. Ama
bence bu. iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Bu-
nun mümkün olduğu kadar sınırlandınlması ve
gündelik siyasi yaşama evrensel değerlerin sokul-
ması gerekmektedir.
ÇAYTRALAN ASÜ\T HUKUK M^HKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1995/325 Esas
D.Günü: 13.09.1996
Mahkememıze davacı Çayıralan Mal Müdûrlüğü tara-
fından davalılar Çayıralan ilçesi Konuklar kasabası nüfu-
suna kayıtlı Şükrü Öztürk ve Vahit Öztürk ve arkadaşla-
rı aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan
açık yargılaması sonucu verilen ara karar gereğince:
Mahkememiz dava dosyasının davahlan olan Şükrü
Öztürk. Raşit Öztürk, Ahmet Öztürk ve Alaattin Öztürk
adına çıkarılan davetiyelerin bila teblig iade edildigi ve
tüm aramalararağmenadreslerinin tespit edilemediği an-
laşıldığından davalılar adına ilanen tebligat yapılmasına
karar verilmişolup.
Adı geçen davalılann mahkememizin yukanda esas
numarası yazılı bulunan dava dosyasına duruşma günü
olan 13.09.1996 gününde mahkememiz duruşma
salonunda bütün delıllen ile birlikte bizzat hazır olmadığı
veya bir vekil tarafından temsil edilmediği takdirde yar-
gılanıaya yokluğunda devam olunarak karar verileceği
7201 sayılı yasanın 28.29 ve müteakip maddeleri gereğin-
ce tebligat yerine kaim oimak üzere ilan olunur.
18.06.1996
Basın: 97140
GEBZE ASLh E 1. HUKUK MAHKEMESI
EsasNo: 1995 788
Davacı Selahattin Serin tarafından davalı Fey>az Okur alevhıne açılan tazminat dava-
sında: Davacı tarafından davalı alevhine 8.8.1995 günü meydana gelen kazada davalıva
ait 29 AE 176 plakalı vasıtanın davacının vasıtasına çarptığı vc toplam zarar 74.750.0OÖ.-
TL'lik zarar meydana getırdığinden bu zararın tahsili için dava açmış olnıakla, dav alı Fe> -
yaz Okur, Dilovasf nda ınşaat ustası, Gebze adresine tebligat gönderıldığı. bila iade gel-
miş olmakla C. Savcılığı'nca yapılan araştırmada adresi tespit edilemediği meçhul kal-
dığından ilanen teblilgat >apılmasına karar verildiğinden duruşma günü olan 10.10.1996
günüsaat 10.00'da HLMK.un 213. maddesi gereğince hazır bulunması. duruşmava gel-
mediği takdirde yokluğunda duruşma\a devam olunacaûı davetıye verine kaim olmak üze-
re ilanen tebliğ olunur 24.6.1996 Basın: 96697
TİREBOLU ASLİYE HUKUK H A K İ M L İ Ğ İ ' N D E N
19% 26 Esas
Davacı Giresun ıli Yağlıdere ılçesı Palaklı köyünden Hasan oğlu Cevdet Özdemir tara-
fından davalı aynı kö>den eşı Doreen Özdemir aleyhine mahkememize açtığı boşannıa
kararının tenfizi davasının yapılan durıışmasında davalıva gösterilen adrcsinde tebligat
yapılamamış ve vapılan uzun araştırmalara rağmen açık adresi tespit edilememiştır.
Davalıva gazeteyolıı ile tebligat yapılmasına karar v erildiğinden. dav alı Doreen Özde-
mir'in duruşma günü olan 19.9.1996 saat 11 20"deTırebolu Aslıye Hukuk Mahkemesi'nın
199626 esas sa> ılı davasının duruşmasında bizzat hazır bulunması veva kendisını bir ve-
kille temsil ettirmesı. aksi takdirde kendisine teblıgatın yapılmış sayılacağı yokluğunda
yargılamaya devam olunup karar verileceği ilanen duyurulur. Basın: 876*^5
A\DLN ASLhî 2. HLiaiC HÂKİMLİĞİ'NDEıN
Dos>aNo: 1995 747
Davacı Çiğdem Tanrıverdi (çiftçi) tarafından davalı
Ahmet Tannverdi aleyhine açılan boşanma davasından
dolayı:
Dav acının dava dilekçesinde davalı ile 27.06.1994 ta-
rihinde ev lendiklerini. ev liliğin ilk günlerinde çok iyi gi-
den evliliklerinin daha sonra bozulduğunu. davalı eşinin
şahsına vönelik hareketlerınde şiddet ve küfürün baki ol-
duğunu. devamlı olarak dayak attığını hiçbır sebep yok-
ken kendisini ev den kov duğunu. bir yı Idan bu yana da ay -
rı yaşadıklarını netice olarak ev lilık birliğınin temelinden
sarsılması nedeniyle boşanmalarına. karar v erilmesini ta-
lep ettiği anlaşılmış olup davalının gösterilen adresine
yapılan duruşma gününü bildirir tebligatın bila ikmal ia-
de edildigi. yapılan savcılık araştırmasına rağmen de teb-
ligata sarih açık adresi bulunamadığından yukanda bah-
sedılen boşanmaya ilişkin adva dilekçesinin ilanen yapıl-
masına karar verilmiş olup, bu itibarİa duruşmanın bıra-
kıldığı 19.7.1996 günü saat 9.00'da davalı Ahmet Tann-
verdı'nin duruşmaya gelmediği ve kendisini de bir vekil-
le temsil ettirmedığı takdirde duruşmanın yokluğunda
devam edileceği ve karar verileceği tebligat yerine kaim
olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 96918
T.C.
DALAMAN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1995 206
Davacı: Emıne Meral Bertan
Vekili: Avukat Metin Avtekin
Davalı: ESKA Incebel İnşaat Ticaret A.Ş. Darülacze
Cad. Kaptanşapa Sok. No: 43 Okmeydanı Istanbul
Dava: Tapudakı hissenın iptali ile tescile icbar
Dava tarihi: 27.9.1995
Davacı Emine Meral Bertan tarafından davalı ESKA
aleyhine mahkememıze açılan davanın yapılan yargıla-
masında:
Davalı ESKA'ya dava dilekçesı uzun aramalara rağmen
tebliğ edilememiş, zabıta aracılığı ile de adresi tespit edi-
lememiştır.
Adı geçene teHigatın ilanen \apılmasına karar verıl-
mış olmakla. dav alının duruşma günü olan 24 9.1996 gü-
nü saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunması veya
kendini bir vekılle temsil ettırmesi. hazır bulunmadığı ve-
ya kendisini bir vekille temsil ettırmediği takdirde duruş-
maların gıyabında yapılacağı ve karar verileceği hususu
ilanen tebliğ olunur. 25.6.1996
Basın: 97121