Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 MAYIS 1996 PAZARTESİ
HABERLER
Türk
işadamlanna
çagrı
• DLSSELDORF(AA)-
AJmanya'da temaslannı
sürdüren Devlet Bakanı
İmren Aykut. yurtdışındaki
Türk işadamlarından.
Türkıye. Türk
cumhuriyetleri \e Bosna'da
yatınm yapmalannı istedi.
De\ let Bakanı Aykut,
Avrupa Türk Işadamlan \e
Sanayicileri Derneği'nin
(ATİAD) onuruna verdiği
yemekte. işadamianndan,
Türkiye'deki özelleştirme
sürecıne katkıJannı
beklediklerini de ifade ettı.
191.Fİİ0
yunda döndii
• BALIKESİR(AA)-
Bosna-Hersek'ın hava
güvenliğini sağlamakla
görevli olarak ıtalya'da
"Deny-Fliyht Decisive
Endea\or" harekâtına
katılan 191. Filo, göre\ini
181. Filo'ya devrederek,
bugün Balıkesir 9. Ana Jet
Üs Komutanlığı'na döndü.
8 adet F-16 savaş uçağı ve
140personelingörev
yaptığı 191. Filo'nun
dönüşü dolayısıyla
gazetecilere açıklama yapan
9. Ana Jet Üs Komutanı
Tuğgeneral Kaynak Tümer,
191. Filo'nun 26 Eylül
1995"te başladığı görevini
başan ile tamamladığını
bi.'dırdi.
l
Mala öfke'nin
tahljli
• KONYA(AA)-Selçuk
Ünnersıtesi Eğitim
Fakültesi Eğitim Bilimleri
Anabilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Savaş
Büyükkaragöz hak arama
özgürülğünün hiç kimseye
"yok etme özgürlüğünü"
vermedigini vurguladı.
"İstanbul"daki olaylar,
demokratik kitle
örgütlerinin hak arama
mücadelesine bir darbe
nıtelığindedir. Güvenlik
güçieri ile tertip komitesi
arasında iletişim bozukluğu
da söz konusudur. Tertip
komitesi meydanı illegal
örgütlere terk etmiş. polis
de zaaf içindedir. Tertip
komitesinin meydanı illegal
örgütlere bırakmasını
anlamak mümkün değildir.
Çünkü bu tavırlanyla
sendikal mücadele veren
memurlara iyi bir örnek
olamadılar" dedi.
'Butunlugu
savunuyon'
• TOKAT(AA)-
Tokat Millenekili Metin
Gürdere, Yazar Ya$ar
Kemal'in Türkiye'nin
bölünmezliği ve
bürünlüğünü savunduğunu
kaydetti. Gürdere. Tokat
Orman Tesisleri'nde
gazetecilerle yaptığı sohbet
sırasında, yazar Yaşar
Kemal'e saygı duyulması
gerektiğini belirterek
şunları söyledi: "'Yaşar
Kemal. Türkiye'nin
bölünmezliği ve
bütünlüğünü savunuyor.
Yazar Yaşar Kemal"in
düşüncesi Türkiye'nin
bütünlüğü ise sayg) duymak
gerekir. Sayın Başbakan
Mesut Yılmaz da bu
düşüncenin sahibi Yaşar
Kemal'e saygı duyuyor."
Danışman
operasyonu
• ANKARA (ANKA) -
Kültür Bakanı Agâh Oktay
Güner. bakanlık bünyesinde
görevden alma ve atamalan
sürdürüyor. SHP-CHP
döneminde görev yapan
bakanlık danışmaniannı
"odalannızı boşaltın"
talimatıyla Ankara İl
Müdürlüğü binasına
gönderen Güner.
danışmanlan birer birer
görevden almaya başladı.
Güner, bakanlık
danışmanlanyla yaptığı
toplantıda "görüşlerinizden
yararlanacağım" demesine
karşın bugüne kadar Ruşen
Etili. A. Mümtaz, Idil,
Nannç Ataman. Serap
Gençsu ve Hasan Bülent
Kahraman'ı görevden aldı.
(lahiyat yasa
önerisi
• ANKARA (ANKA) - RP
Balıkesir Milletvekilı Ismail
Özgün, Balıkesir
Üniversitesi'ne bağlı bir
ihaliyat fakültesi kurulması
için TBMM Başkanlığı'na
bir yasa teklifi sundu.
RP'li Özgün. yasa teklifinin
gerekçesinde Türkiye'nin
sosyal veekonomik
bakımdan bir bütünlük
içinde gelışmesini sağlayan
üniversitelerin geliştirilmesi
ve yenilerinin kurularak
sav ılannm arttınlması
gerektigini bildirdi.
Talimat ı onemDSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Başbakan Mesut Yılmaz'dan ekonomik paket
ile ilgili açıklamasını ertelemesini ve ekonomik konseyi toplamasmı istedi
UFUKTEKİN
ADA.NA / MERSİN - Demokratik Sol
Parti Genel Başkanı Bülent Ecevit, bugün
açıklanması beklenen 'ekonomik pakef ile
ilgili olarak Başbakan Mesut \ ılmaz'a "Açık-
lamayı ertclevin. Toplumun çeşitli kesimle-
riy le diyalog kurup öneriler aldıktan sonra
açıklamayı yapuı. Heniiz iş işten geçmiş de-
ğildir''' diye çağn yaptı. Ecev ıt, işten atılan
Çukobirlik çalışanlannın işe gen alınmala-
n için "elinden geleni vapacağmı" söyledi.
Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Bü-
lent Ecevit. 2 haziranda yapılacak yerel ara
seçime vönelik gezisinedün Adana ve Mer-
sin'dedevamettı. Kaldığı SeyhanOteli'nde,
dün sabah bir grup işten atılan eski Çuko-
birlik ışçisı tarafından DSP lideri Ecev it'e
*tşegeri alınmamız için bize >ardımcı olun"
ricasında bulunuldu. Işçıleradına Ecev it'le
görüşen Hasan Bulut,eski Sanayi ve Tica-
ret Bakanı FuatÇay döneminde işe alındık-
lannı belirterek şunları söyledi:
"Sayın Genel Başkan, bize bir ekmek ve-
rildi. Ama >eni Sanayi Bakanı V'alım Erez,
bakan olurolmaz, bizzat makine başındaça-
lışan ve aylık maliyeti 5.5 milyar. getirdiği ka-
zancı ise 13.5 mihar olan 272 işçivi sokağa
attı. Biz bir yerlere sadırnıak istemiyoruz.
Ekmeğimizi istivoruz. Ne olur bize yardım-
cı olun."
Bülent Ecevit, işçilere. işe geri döndürül-
meleri için elinden geleni yapacağına söz
verdi ve "Elimden geleni yapanm. .Ancak
hükümet olmadığınu/ı bilivorsunuz. Zaten
hükiimctortaklan kendi aralarında bilean-
laşamıvorlar" di>e konuştu.
Ecevit. daha .sonra bugün açıklanması
beklenen ekonomik kararlara ilişkin görüş-
lerini dile getirdi. Hükümetin çok ağır bir
ekonomik ve sosyal mıras devraldığını be-
lirten Ecevit. bu mirasın bundan önceki
DYP-CHP hükümetinden kaldığını söyle-
di Ekonomik sorunlarm çok aöır bir ııok-
taya geldiğıne dıkkat çeken Ecev it. şöy le de-
di: "Işsizlik hızla artıyor. Bu yıl dev letin top-
layacağı bütün vergiler, iç borç taksitlerine
bileyetmiyor. Kanıu görevlilerinin gerçekge-
liri 5 yıl öncesinin yansına aocak ulaşabili-
yor. Işçiler haklarını aiamıvor. Bazı güçlii sen-
dikalar ij i haklar alsalar da bu haklar. enf-
lasyon karşısında düşüyor. Geçen yıl tarım
ürünleri ithalatı 2.5 milvar dolara ulaştı. dış
ticaret açığı 14 miNar doları buldu. Sosval
«üvenlik sistemi çökme noktasına geldi. Hü-
kümetin bu vükün altından kalkabilmesi
kolav değil. Zaten birazınlık hükümeti, Baş-
bakanlığı dönüşüınlü ve üstelik de kendi
içinde kıran kırana bir hükümet. Ancak bu-
na rağmen sorunlann altından kalkabilir."
DSP lideri Ecevit. hükümetin IMF gibi
kuruluşların tavsıyelerine değil. kuruma
ulaştınlmış bir uzla.şmava ihtiyacı olduğu-
nu vıırgulavarak Başbakan Mesut Yılmaz'a
şıı öneride bulundu:
"Hükünıetin programında da \ar; eko-
nomik ve sosyal konsey kurulması öngörül-
müştü. Defalarca hatırlatmamıza karşın,
bu ekonomik ve sosyai konsev konusunda cid-
di adını atilmadı. Bu konuda vasa çıkanla-
cağı da sövlendi. Ben Savın \ ılmaz'a tavsi-
j ede bulundum: yasav a ^rek yok. Bu sorun
Başbakanlıkgenelgesh lede aşüabilir. İşteeko-
nomik kararlan alnıadan önee bu konsev i
toplavıp darboğazdan kurfulunabilir."
Ecev it. bir soru üzerıne hükümetin yürü-
yebileceğini.başarılıdaolabileceğinibelir-
tırken bunun iki şartı bulunduğunu söyle-
di. Ecevit. "Birincisi kendi içinde uvum,
ikincisitoplumsal uzlaşmadır. Hükümet or-
taklan arasında kıran kırana bir vanşma var.
İki parti arasında rekabet olabilir. ama kı-
ran kırana çekişme olmaz" dive konuştu.
Ecevit. daha sonra Sofulu beldesine gi-
derek partisinin beledıye başkan adayı Ab-
dullah Zorlu'yu tanıttı. DSP lideri. Mer-
sin'ın Çiftlik beldesine giderek burada
gezisine devametti.
Küba Ulusal Parlamento Uyesi Mendez, ülkesindeki
k
yerel demokrasiyi' anlattı
Halka hesap veren belediyeler..•
• ABD "demokrasi yok" gerekçesiyle Küba'ya
uyguladığı ekonomik ambargoyu daha da
sıkılaştınrken, sosyalizmi 21. yüzyıla da taşımaya
' kararlı görünen Castro'nun ülkesinde seçimle
göreve gelen belediye yöneticileri "halkın
beğenmemesi durumunda" yine halk tarafından
geri çağnlabiliyor. Üstelik 2.5 yıllık hizmet
dönemlerinin bitmesi bile beklenmeden...
OKTAV EKİNCİ
HABITAT'a doğru Türkiye'deki beledı-
ve örgütlenmesi ve kent vönetimi anlavışı
tstanbuldaki değişik toplantılarda >eniden
tartışma gündemine gelirken. Kübalılarda
bu tartışmaya "kendi ülkelerindeki yerel
yönetimdüzeni" hakkında bilgiler vererek
ilginç katkılarda bulundular.
Kent Dimanikleri F.nstitüsü ile Vümar-
larOdası İstanbul Büvükkent Şubesi'nin bu
likte düzenledikleri "Küba'da Nerel Yöne-
tim. Katılım \e Demokrasi" konulu kont'c-
ransta konuşan Küba Ulusal ParlamentOM.
Genel Sekreter Yardımcısı Ernesto Suare/
Mendez, 1976 yılından bu yana ülkesinde
uygulanan "demokratikleşme'
<
"düzeni içc-
risinde belediye yapılanmasının oluşumu v e
işleyişihakkındaaynntılıbilgilerverdi. Cl-
kesinde tanınmış bir politikacı olan Men-
dez, ParlameMolararası Birlik(PAB) top-
lantısı için geçenlerde geldiği lstanbul'da.
Yıldız Saravı'ndaki "Kent veYaşamTop-
lantı Sak)nu"nda da mimarlar, plancılar \ c
yerel v önetım uznianlan) la birlikte olma ola-
nağını buldu. Küba'da demokrasinin temcl
koşulunun "halkın katılımı vesecilenleri siı-
rekledenetlemesi" olduğunu belirten Men-
dez. yine halkın. seçtiği yöneticileri gere-
kirse dönem sonunu beklemeden "geri ça-
ğırma" hakkının da bulunduğunu vurgula-
dı.
18 Nisan 1996akşamı "İstanbul'un tra-
fiğinc takıidıkları" için yaklaşık 45 dakika
gecikmeyle toplantı salonuna ulaşabilen
Ernesto Suarez Mendez, buna rağmen ken-
disini dinlemek için gelenlerin "sabırla bek-
lediklerini" görünce konuşmasma hem te-
şekkür ederek hem de "daha içten bir soV
leşi" havası içinde başladı. ABD. sözüm
ona Küba'da demokrasi olmadıgı için yıl-
lardır sürdürdüğü ablukadan vazgeçmiyor-
du. Oysa Küba'daki demokrasi ABD'den çok
daha ileri düzeyde "halkınçıkarlanna"hiz-
met ettiği gibi. aslında 20. vüzvıldaki he-
men tüm kıtalarda yaşanan "demokrasi düş-
manı" hareketlerin arkasında da yine ABD
bulunuyordu. Yani ABD. aslında Küba'da
"varoluş direnişini" sürdüren sosyalist dü-
şüncenin demokrasi anla>ışını yok etmek
istiyordu. Çünkü bu anlayış temelde "pa-
rası olanlanıı" değil. "bilgisi. birikimi ve
yetenegi olanlann" halk tarafından seçile-
rek yerel ve merkezi hükümet meclislerin-
de hizmet vermeleri ilkesine dayanıyordu.
Mendez'in anlattığına göre ülkesinde bu
ilkenin yaşama geçirilebilmesi için her be-
lediye bölgesi aynı anda en az 30 seçim
bölgesinden oluşuyor. Küba'daki 14 ilde
toplam 169 belediye bulunuyor ve bunlar
arasında 200-300 seçim bölgesi olanlarbü-
yük kentleri me>dana getiriyor. Seçim böl-
Küba'da 16 vaşına gelen herkes \erel vöııetim nıeclislerine seçilebildiği için, gcnçler
daha lisede kent ve toplum sorunlarıvla ilgilenmeve başhvorlar. ıOKTAY EKlNCl)
geleri ise genellikle komşu mahalleler ola-
rak belirleniyor v e bu bölgelerde kentin be-
lediye meclisi için "en az 2, en çok 8 aday"
yine mahalle sakinlerinin arasından "kom-
şulartarafindan seçimle" saptanıyor. Komü-
nist Partisiisebuadav belirlemesine vese-
çimlere kanşmadığı gibi adav lann partıli ol-
maları yönünde herhangi bir koşul da bu-
lunmuvor. Sadece "16yaşını" geçmiş bir
Küba vatandaşı olmak. yerel meclislere se-
çilmek için de yeterli oİuyor.
Mendezin verdiği bilgiler arasında il-
ginç olanlardan biri de "propaganda döne-
minin" özelliüi. Kübada adavlar. sadece
"bir fotoğrafları ile özgeçmişleri yer alan"
afişlerle kendilerini tanıtıyorlar. Bunun dı-
şında parlak gösteriler, daha farklı atraksi-
yonlarvepahalı kampanyalaryok. Bu "mü-
tevazı" ve her yönüyle "eşit koşullardaki"
demokratik yanşta, ilk turda kendi seçim böl-
gesindeki oylann yüzde 50'den fazlasını
alanlar. "belediye meclisindeo bölge\i tem-
sileden"üyeliğeseçilmişo!uyorlar. llk tur-
da bu oran elde edilemezse. sonucu 2. tur-
daki en yüksek oy oranı belirliyor.
Küba'da belediye başkanlannı ise "bele-
diye meclisleri kendi arasından" seçiyor.
Başkan yardımcısı> la birlikte o kentteki çe-
şitli kamu yöneticilerini de yine yerel mec-
lis belirliyor. Başkan ve yardımcısı meclis
içinden seçildikten sonra "2^>ıllık" hizmet
dönemi için yürütme görevini üstlenen bir
"yönetim konseyi" oluşturuluyor. Bu kon-
sey meclisle birlikte ve "meclisyetkisinde*"
çalışarak, kentteki sağlık. eğitim. kültür.
spor ve küçük ticaret gibi hizmetlerin yatı-
nm ve yönetim kararlannı alıyor. Belediye
Başkanı da hem meclisin hem de bu kon-
seyin başkanlığını yapıyor.
Halkın akfif denetimi
Küba'da yerel demokrasinin en önemli il-
kesi "halkın aktifdenetimi". Belediye Mec-
lisi ve meclis üyelen, "yüda 2 kez" kent
halkına ve seçim bölgesindeki seçmenle-
re "hesap" veriyorlar. Bu toplantılarda halk-
tan gelen eleştiri ve öneriler, çalışma prog-
ramlanna da temel oluşturuyor.
Böylesi birdenetim sürecinde seçmenle-
rin aynca "meclis üyelerine seçimle verdik-
leri yetkiyi geri alabilnıe hakları" da var.
Bir üyenin çalışmalan kendi seçim bölge-
sinde beöenilmezse. o bölge seçmenleri 2.5
yıllık dönemın bitmesini beklemeden. üye-
yi gen çağırabilivorlar ve >eni üye seçebi-
İiyorlar. Mendez'e göre Küba'da 1976'dan
bu yana "20yıldır" uygulanan bu sistemin
iki genel hedefi var. Birincisi. halklayöne-
timin bütünleşmesi ve bir "yönetici a>nca-
lığının"oluşmaması. fkincisi ise halkın ka-
rarlara katılabilmesi ve hizmetlerin "halkın
çıkanna" yapılmasının sağlanması. Nitekim
bu nıodel. sadece kent yönetıminde değil.
"ülkeyönetiminde"de uygulanıvor. Parla-
mentonun üveleri de yine seçmenlere he-
sap veriyor ve gerekirse bu öyelikleri "hal-
kuı isteğivle" geri alınabiliyor.
Evet. Küba Ulusal Parlamentosu'ndan
Ernesto Suarez Mendez'in ülkesindeki "ye-
rel demokrasi ve belediye düzeni" hakkın-
da anlattıklan. bizleri ister istemez "derin
düşüncelere" götürüyor. Seçildikten sonra
tarn 5 yıl ve halka hesap vermek bir vana
"memur" olduklan bağımsız yargıya bile-
hesap vermeleri neredevse olanaksız olan
bizdeki yerel vöneticilerin ne denli dov um-
suz bir "demokrasi cenneti" (!) içinde gö-
rev vaptıkları Küba modeli karşısında da-
ha ivi anlaşılıvor. Böyle olunca da örneğin
yine Küba'da ABD ablukasının varattığı
ekonomik çöküntüye rağmen. "Havana
kentindeki tarihi sömürge mimarisinin res-
torasyonuna" lOOkişiIikbiruzmanlargru-
bu görev lendırilirken. bizdeki demokrasi
ortamı içerisınde İstanbul'un tanhi Süley-
manive semtı konaklannı tekertekeryakıp
arsalarının otopark olmasına göz yuman
belediyeye kimse sesini bile çıkarmıvor.
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
BONN - Insanoğlu, kuş misa- _
li. 3 gün önce Antalya'daydım.
2 gün önce 1 Mayıs istanbu-
lu'nda. Şimdi ise Almanya'da. is-
tanbul'daki alt-üst oluş ve kar-
gaşanın ardından Almanya'nın
sessiz ve barışçı dinginliği garip
bir paradoks oluşturuyor.
Bonn'un Ren Nehri'ne hâkim
tepelerınden birine kurulu Pe-
tersburg Devlet Konukevi'nde
Türk-Alman ilişkileri, islamiyet
ve Hıristiyanlık üzerine yoğun
tartışmalar yapıyoruz.
Körber Vakfı'nın düzenlediği
sempozyumun adı: "Türk-Al-
man ilişkilennde tabulaştmlan
faktördin." Almanya'dan veTür-
kiye'den birçok politikacı, din
adamı, bilim adamı, gazeteci ve
araştırmacının yer aldığı sem-
pozyumda konuşmalar zaman
zaman iki ülkenin iç sorunlarına
yöneldi.
Almanlar. kilisenin etkinliğinin
giderek azaldığına dikkat çeker-
'Ren Nehri Alev Alev'
ken Türk tarafı, yükselen isla-
mın geleceği üzerinde yoğunlaş-
tı. Almanlar, Federal Cumhuriyet-
leri'nin laik değil. seküler bir dev-
let olduğunu anlattılar. Islamcı
kesimle tartışmalanmızda Türki-
ye'nin nadir laik ülkelerden biri
olduğunu anlatırlar ve bu siste-
min baskıcı bir sistem olduğun-
dan şikâyet ederler.
Almanların anayasal garanti
attına aldıklan haklar, laiklikten da-
ha ileri bir sistemin varlığına işa-
ret ediyor. Alman Anayasası; di-
ni bir inanca sahip olup olmama
hakkını, bu inanca sahip oldu-
ğunu belirtip belirtmeme hakkı-
nı güvence altına alıyor. Inanç öz-
gürlüğü hakkı. inanç sahibini
başka insanların ve devletin sal-
dırısından korumayı amaçlıyor.
Almanların anlayışına göre.
seküler devlet kendisini dünye-
vi işlerle ve hedeflerle sınırlıyor.
Böylece, dinle bağlantılı ve di-
ne dayanan bir yaşam tarzı ve
yükümlülükler devletin yetkı ala-
nının dışına çıkıyor. Böylece di-
ni yaşam. devletin sorunu ola-
rak tartışılmıyor.
Almanya'da cemaatlere ve di-
ni gruplara önemli özgürlükler
sağlanmış. Bizim islamcı grup-
ları bunu örnek gösteriyorlar.
Ama görmedikleri şu: Alman-
ya'da hiçbir siyasi parti, dine da-
yalı bir sistem kuracağını ıddia
etmiyor. Hiçbirsiyasi topluluk. her
6 saatte bir inşa edilen kiliseler-
den söz etmiyor ve bunların ye-
tersiz olduğunun propaganda-
sını yaparak oy toplamaya ça-
lışmıyor.
Almanya'da dine dayalı parti
yok. Almanya'da bir parti lideri
-başında Hıristiyan sözcüğü de
olsa- kaldığı otelin balkonuna
çıkıp Erbakan gibi. "Bu şehir-
de ezan-çan seslerini az duy-
dum, biz iktidara gelirsek bura-
yı camiyle-kiliseyle dolduraca-
ğız" demiyor.
Bonn'daki toplantıya; Türki-
ye'den RP'li Meclis Başkanve-
kılı Yasin Hatipoğlu ve Abdul-
lah Gül, CHP'Iİ Ercan Kara-
kaş, DYP'li eski Diyanet işleri
Başkanı Tayyar Altıkulaç,
ANAP'lı Kâmran inan, işadamı
İshak Alaton, Prof. BinnazTop-
rak, Prof. Hüseyin Hatemi, Prof.
Y. Nuri Örtürk, Prof. İzzettin
Doğan, Prof. Beyza Bilgin, Ok-
tay Ekşi, Fehmi Koru gibi ısim-
ler katılmıştı.
Alman Meclis Başkan Yardım-
cısı Hans-Ulrich Kloşe, Yeşil-
ler Milletvekilı Cem Özdemir,
çok sayıda profesör ve milletve-
kili de Almanlan temsil ediyor-
du.
Petersburg Oteli'nde akşam
Almanlar, bizi balkondan birgös-
teriyi izlemeye çağırdılar. Bal-
kondan Ren Nehri kırmızılar için-
de görünüyordu. Nehir boyu kır-
mızı ışıklarla aydınlatılmıştı. Ge-
miler rengârenk görüntülerte ge-
çiyor, havai fişekler gökyüzünü
aydınlatıyordu. Almanya'ya ba-
harın gelışi kutlanıyordu. Tıpkı
bizdeki Nevruz ve Hıdrellez gi-
bi. Havai fişekler, ortalığı aydın-
latırken. kadınlı erkekli topluluk-
lar dans ediyordu.
Zenginleşmiş ve demokrasi
konusunda önemli mesafeler al-
mış Almanya ile Türkiye'nin so-
runları öylesine farklı ki...
Bizim bayramlarımızda hâlâ
kan akıyor. Burada ınsanlardans
ediyorlar.
BİZ BİZE
ERDAL ATABEK
Psikolog Kime Lazım?..
Sayın Bülent Ecevit "1 Mayıs 1996" olaylarını de-
ğerlendirirken "Bu gençlere psikolog lazım " demiş ve
doğru söylemış. içındeki öfkeyi nereye yönelteceğini
bilmeyen. bu öfkenin biriktirdiği şiddeti önüne çıkan
herfırsatta göstermeye güdülenmiş insanlara gerçek-
ten de "psikolog" gerekir. Ama bu öfke, bu şiddet sa-
dece 1 Mayıs günü mü ortaya çıkmıştı? Futbol maç-
larında sahalara boşaltılan öfke neydi? Fenerbahçe fut-
bol takımının Rıze'de uğradığı saldında ortaya konan
öfke ve şiddet nedir? Sıvas'ta 36 insan yakılırken or-
taya çıkan alevlerin anlattığı öfke ve şiddet neydi? Psi-
kolog kime lazım Bülent Bey, kımlere lazım? Bu lüzu-
mu anlamak için 1 Mayıs 1996 günü mü gerekiyordu?
• • •
Varoşlann öfkesinden, varoşlann intikamından söz
ediliyor, doğrudur. Doğrudur da bu varoşları kim ya-
rattı? Varoşlar nasıl varoş oldu. Köylerinden kopup
kentlere göçen insanların topraksız, işsiz, umutsuz kit-
leler olarak kendilerini eklemeye çalıştıklan kentlerde
kim onları merak etti?
Merak edilmesi gereken, bu insanların neden yerle-
rinden yurtlanndan koptuklarıydı? Önem bile verilme-
di. Sadece onlara kızıldı.
Merak edilmesi gereken, onlann nasıl yaşadığıydı?
Onlara bakılmadı bile.
Merak edilmesi gereken, orada yaşayan gençlerdi.
O gençler gençlikten bile sayılmadı.
Oralarvaroştu, gettolardı. Oralarda yaşayanlar ken-
dilerini var etmeye çalıştılar. Nasıl var etmeye çalıştı-
lar, bilen var mı?
istanbul'a üç yıl önce gelenler üç yıl sonra gelenle-
re kızdılar. Kalabalık kentler büyük bir yabancılaşma
süreci içine girdi. Bilen oldu mu?
Onlara psikolog lazımdı, ama onları yönetme iddi-
asmda olanlara psikolog daha çok lazımdı. Bunu bi-
len de olmadı.
• • •
Bankamatike saldıran gence dikkat etmeniz gere-
kir. '
Onun parası yoktu.
Çekecek parası da yoktu, yatıracak parası da yok-
tu.
Bankamatikte işlem yapması için dehaya da gerek-
sınmesi yoktu.
Engin Civan'ın 5 milyon dolar rüşvet aldığını biliyor-
du.
Ahmet Özal'ın milyon dolarlarla oynadığını da bili-
yordu.
Dolarları, markları, tahvil borsasını, Amerika'daki vil-
laları biliyordu.
Bunların eğitimle, çalışmayla olmadığını da biliyor-
du. . ;
Sadece öfkesi ve şiddeti vardı.
Bankarnatik artık onun düşmanı olmuştu.
Onu kırıyordu.
Lalelere saldıran genç kıza dikkat etmeniz gerekir.
"Ben varım, ama bu çiçekler kadar değerim yok"
dıyordu.
"Ben yoksam onlar da olmasın" diyordu.
Psikoloji, bunu görmektir.
Ama sız, ama sızler "Onlar neden orada vurulma-
dılar" diye öfkeleniyorsunuz.
"Vali neden tatildeydi?" diye kızıyorsunuz.
"Polis neden pasif kaldı ?" diye kızıyorsunuz.
Onlar öfke ve şiddeti kullandılar. . . ,ww«>M«4
Siz de öfke ve şiddeti kullanıyorsunuz. ._
Onları sız yarattıntz ve şimdi kızıyorsunuz. ^
Yararı yok, toplum artık yabancılaşma sürecine gtr-
miştir.
• • •
Sağlıklı bir solun oluşumu yıllar boyunca ezilerek
engellendi. Disiplinli, örgütlü, programı açık bir sol par-
tileşme oluşamadı.
Sağlıklı bir sağ da azgelişmiş kültürün içinde geli-
şemedi.
Bugün "radikal sol" denenler, sol düşüncenin ürü-
nü değildir.
Onlar. sağ politikalann çaresiz bıraktığı insanlardır.
Sağlıksız sağ da insaniarı, ya dinin tevekkülüne ya
da dinin sığınak yapıldığı şiddete yöneltmektedir.
Onlar da sağ polrtikilann çaresiz bıraktığı insanlar-
dır.
Artık çaresiz insanlarla köşedönücüler karşı karşı-
yadır.
Sistemin çözümü bitmiştir.
Çözümsüzlük kendi çözümlerini üretmektedir. Öfkey-
le ve şiddetle.
Psikolog kime lazım acaba?
Karayalçın, 'partiden aynlacaklar'
iddialannı yalanladı
'Eleştiriler bölünme
olarakele alınamazy
AV ŞE VILPIRIM
ABANT - Feshedilen
SHP'nin son Genel Başkanı
ve CHP Sdiıibun Milletveki-
lı Murat karavaJçın. partı-
den avnlacaklan iddıalarının
doğru olmadığını sövledi.
Karayalçın. "Eleştiriler bö-
lünme olarak ele alınamaz.
Yanlışlan söylüvoruz, ama
bu. SHPIilerin CHPden av-
nlacağı demek değiL O yan-
\x\ olur" dedı. Karayalçın.
SHP kökenlılerden kurultay
için çalışmalarını istedi.
Karayalçın başkanlığında
100 SHP kökenlı partılinin
çıkarmayı planladıkları sos-
yal demokratdergı içınoluş-
turuian "\eniCMuşum" şirke-
tının Abant'taki toplantısı dün
sona erdi. İki gün süren top-
lantıda dergınm yani sıra CHP
ile parti içındeki SHP'lılerın
durumu ve geleceği tartışıl-
dı. Dünkü toplantıdan önce
gazetecilerin sorularını ya-
nıtlayan Karayalçın. amaçla-
nnın CHP'den aynlmak olma-
dığını söyledi.
Karayalçın. bir gazetecı-
nin "DSP lideri Ecevit'in
Abant'taki toplantıyı CHP
bölünüyor diye değerlendir-
diğini" anımsatması üzerıne.
"Bu doğru değil. Ioplannnın
böyle bir amacı yok. Böyle
bir düşünce taşımıyorum.
Eleştiriler. bölünme olarak
elealıııamaz" dedi. Kendısi-
nın de CHP'de eleştirdiğı nok-
talar olduğunu vurgulayan
Karayalçın. "Ama ben
CHP'liy im. CHP başka.etes-
tiri başka" dedı
Karayalçın. bir gazeteeı-
nın bazı SHPIilerin yeni par-
tıden söz etriğinı anımsatma-
sı üzerine böyle düşünen ki-
şiier olduğunu. ancak yeni
oluşum hareketinın hiçbir şe-
kilde CHP'nın bölünmesi an-
lamuıı taşımadjğını v urgula-
dı.
Dünkü toplantının kapa-
nışında birdeğerlendirme ya-
pan Karayalçın'm. kurulta-
ya hazırlık yapılmasını ıste-
diğı öğrenildi. Karayalçın'm
"Parti içinde bir noktaya ge-
linecekse kurultay ın kazanü-
masına yetecek 60-70 ilçede
çalışılsın" dedığı bildırıldı.
Konuşmasında Ecev it'e de
yüklenen Karayalçın. Ece-
v ıt'in ASKl'deyolsuzluk ya-
pıldığı iddialannı dilegetir-
dığıni anımsatarak. "Sayin
Ecevit'e mektup yazacağim.
Elindeki belgeleri ya bana ya
da dev letin ilgili organlanna
versin. \bksa hukuki nokta-
ya geleceğimi söjleyeceğinı''
dedı. İSKİ konusuna da de-
ğinen Karayalçın, şöyle de-
vam etti:
"İSKİ haksız bir şekilde
üzerimizeyerleşti.Sayın Bay-
kal'ın diz çökerek özür dile-
mesi akıl almaz bir şey. Bunu
kemiklestirdi. N'eteneksiz bir
insanın kafiye aray ışı da AS-
Kİ'yi yerleştiriyor. Yok böy-
le bir şey ama utanmadan
söylüyor."
Karayalçın, SHP dönemin-
de TBMM'ye verilen "Li-
deıierin ve eşlerinin mal var-
lıklannm araşünlnıasına"i1iş-
kın önergeyi anlatırken de
"Bülent Bey'in küçümsen-
meyecek rezervleri nereden
çıktı?"dedi.