27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MAYIS 1996 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA kulisi IŞIK KANSU Kuyruğu toplayan parti B akmışlâr olmayacak, bir grup arkadaş bir araya gelmiş, parti kurma çalışmalanna başlamış. "Komik Parti"nin program taslağı, avuç içine sığacak büyüklükte. Simgesi de bir sıpa. Büyüyünce eşek olacakmış. Ankara'daki 1 mayıs mitingine katılarak ilk kez kamuoyu önüne çıkan Komik Parti'nin kurucusu ve lideri Murat Kemaneci ile arkadaşımız Ece Temelkuran konuştu. Kemaneci, Komik Parti'yi ciddi ciddi anlattı: - Parti program taslağını açıklar mısınız? - Programımız 2 maddeden oluşuyor: "Partimiz muhalefetteyken muhalefettir, iktidardayken iktidar olacaktır. Yakın hedefimiz muhalefet yapmaktır. Partimizin nihai amacı iktidar olmaktır." Zaten bütün parti programlan özetle böyledir. - Partinizin şimdilik kaç üyesi var? - Partimizin sempatizanı çok, ama taraftarı o kadardeğil. 1 Mayıs mitinginde bir sondaj yaptık. Amacımız, insanlann neyi ne derece anladığını saptamaktı. Pankartımız, "Yaşasın 1 Mayıs"la başlıyordu, ama yaşasınlar bununla bitmiyordu. Kapitalizm, sömürgecilik, enflasyon, devalüasyon, yoksulluk, paralı eğitim, paralı sağlık, özel bolgeler, özel valiler, özel mahkemeler, zorbalıklar, savaşlar, para anaları, demokrasi... Bütün bunlariçin de yaşasın diye yazıyordu. Bir kişi de, "Yav, siz niye 1 Mayıs'a hakaret ediyorsunuz?" demedi. Insanlar, okuduğunu anlamıyor. Bu partinin gerekliliği de burada ortaya çıkıyor. - Niçin simge olarak bir eşeği seçtiniz? - O eşek değıl, sıpa. Büyüyünce eşek olacak. Eşek çok iyi ifade ediyor hepimizi. Biz, onu gururla taşıyoruz. 1989'dan beri "süründürdüğümüz" bir parti. Geleneksel siyasi değerlere dayanmadığımız için kuruluş kolay olmuyor. Çıkar bekleyen bir grubun parasıyla, iş bekleyen adamlann koşturmasıyla kurulacak bir parti olsa kolay olurdu. - Nasıl tepkiler aldınız? - Tebrik edildik, girişte bayağı alkış aldık. Insanlar pankartı okumak için yaklaştılar, ama arada sanki kurgu- bilim filmlerindeki güç perdesi varmış gibi uzaktan geçtiler. Çok az da olsa, gelip tebrik eden oldu. Bizim arkamızda yürümeye teşebbüs edenler oldu. "Sonuna kadar gelmeyecekseniz yürümeyin" dedim, aynldılar. Bundan sonraki mitinglerde en son yürüyeceğiz. Kitle örgütlerine bir açıklama yapacağü. En son sırayı bize vermezlerse, örgütlü tepki gösterecegimizi söyleyeceğiz. - Niçin en son? - Kuyruğu topluyoruz da ondan! İLO'ya temsilci 12 Eylul sonrasıydı. Sendıkalar ile toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt yasaları üzerinde çalışılıyordu. Dönemin Danışma Meclisi üyesi Imren Aykut ile birlikte Çalışma Bakanı Prof. Dr. Turhan Esener devredeydı. Yasalara son biçimi, 5 generalden oluşan Milli Güvenlik Konseyi verecekti. Taslak elimize geçmişti. Bakmıştık ki; yasaklamalar, kısıtlamalar, kazanılmış hakların gerı alınması gırla. Turhan Esener'i aramış ve yorumunu sormuştuk: "Merak etmeyin, yasalarda grev bir hak olarak yer alıyor. Ama, lokavt bir hak olarak kabul edilmiyor." Buna da şukur yani... Yasalar, 12 Eylül'ün işçilere bir büyük armağanı olarak çıktı. Bu yüzden de, yıllarca Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü'nde (ILO) "kara liste"ye girdi. Hükümetler, kara listeden çıkmak için "makyaj" diye nitelendirilen ufak tefek yasa değişikliklerini gerçekleştirmek zorunda kaldılar. Şimdi duyuyoruz ki, Sayın Esener'in, bu yıl ILO Genel Kurulu'na katılacak "hükümet temsilcileri" arasında yer alması düşünülüyormuş. ILO'nun eleştirdiği yasalann hazırlayıcılarından Turhan Esener, hem de "hükümet temsilcisi" olarak konferansa katılırsa, bu kez makyaja gerek kalmaz. Makyaj kalemini, ILO'nun gözüne gözüne dürtmüş oluruz. Necati Cumalı gecesi R omanlar, öyküler vardır. Insan ruhunun derinliklerine, biyoloğun mikroskopla lamın üstündeki hücreyi incelemesindeki titizlik ile iner. Tüm yönleriyle gözlerinizde canlanır kahraman. Yaşadığı doğa, ilişkileri, toplum içindeki konumu unutulmaz asla. Yazınımızın ustalarından Necati Cumalı, böyle gergefler yapıtlarını. günü.Bugün, "Necati Cumalfya Selam Hacettepe Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu'nun. saat 19.00'da Şinasi Sahnesi'nde düzenlediğı etkinliğe Türkan Şoray, Fikret Hakan, Olcay Poyraz, Meral Oğuz, Rüştü Asyalı, Sennur Sezer, Emin Özdemir, ilhan Şeşen, Yeni Türkü katılacaklar. Cumalı'ya, "Ankara'ya hoşgeldin usta' demenin tam zamanı. Oktay'ın uyarısı Hani, eski Emniyet Genel Müdürü, Adalet Bakanımız Mehmet Ağar, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası'nın suçluları koruduğunu söylüyor ya, adı "CMUK SeyfTye çtkan eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'a, bu görüşü nasıl karşıladığını sorduk. "Keşke" dedi Oktay, "CMUK Seyfilik yalnızca bana değil, herkese maf olsaydı." Oktay'a göre, sistem anlaşılamadı, kavranamadı. Ağar'a da bir çift sözü var Oktay'ın: "Sayın Ağar'ın bir misyonu var. Polis anlayışı demek istemiyorum, çünkü sivri laf olarak kabul ediliyor. O misyon açısından olaya bakacak tabii. Bu, yalnız onun bakışı değil, demokrasiyi saksıda çiçek sanan ya da demokrasiyi ve hukuk devletini toplumun ayakbağı sayan anlayışın bir ürünüdür." Oktay'dan, bu sözlerinin "yani"sini anlatmasını istedik. Anlattı: "Yani; baskıyla, antidemokratik uygulamalarla, işkenceyle ve hukuk devleti sınııiannı aşan ve onunla bağdaşmayan yetkileri kullanmakla Türkiye'de terörü çözeceğiz diyen bir anlayış, terörü bu aşamalara getirdi. Her tüıiü donanım var. Gerek askeri, gerek yasal donanım var. SS kararnameleri çıkardılar, Terörle Mücadele Kanunu çıkardılar. Yetkilerinden daha fazla yetkilerie donatılmış olağanüstü hal rejimi oluşturdular. Bunlar bir fayda sağlamış olsaydı, terörün bu aşamaya gelmemesi gerekirdi. Demek ki, bu anlayış, temelden hatalı bir politika." Seleften, halefine... Sorulacak soru DYP Genel Başkan Tansu Çiller, 50. Yıl Yetiştirme Yurdu'nu komşu kapısı yaptı. Ikide birde yurda gidip, pinpon oynuyor. Çiller'in rakibi çocuklar, genellikle yetiştirilmiş oluyor. Pek zorlamıyor yani eski Başbakanı. Çiller, masatenisi maçını sürdürürken, arkadaşlanmız çocuklann arasına kanştılar. Çocuklar, bu ziyaretlerden pek memnun sayılmazlardı. Çünkü, konuklar geleceği için, önceden askeri kışlalardaki gibi teftiş hazıriıklan yapılıyordu. Ancak, çocuk bu. Her işin bir eglencesini buluyordu. Örneğin, Çiller ile birlikte yurda gelmiş olan DYP'Iİ bayanlardan oluşan grubun arkasına çekilip, durup duaırken alkışa başlıyorlardı. DYP'liler de. liderlerinin önemli bir konuşma yaptığını sanıp, onlar da alkışa eşlik ediyordu. Çocuklar cin, kıs kıs gülüyorlardı. Çiller'in yurda daha önce yaptığı zıyarette, çocuklardan biri kendisine soru soracak olmuş. Çocuklardan edinilen bilgiye göre, yurt yönetimi, bunu "sorulmayacak soru"lardan saydığı için söz konusu ufaklık, başka yurda gönderilivermiş. Bu olayı anımsatan 12-13 yaşlarındaki yumurcak, gazetecilere yaklaştı: "Ağabeyler, Çiller'e bir soru soracağım. Ama başka yurda sürülürsem, bana siz bakarsınız ha..." Gazeteciler, "Sor tabii, ne duruyorsun?" diye yüreklendirdiler kendisini. "Bak kanşmam sonra" dedi çocuk. "Yok, yok. Bir şey olmaz. Biz seni destekleriz" sözleri üzerıne, sormayı düşündüğü soruyu açıkladı: "Ekmeğin fiyatını soracağım. Kesin bilmez, ağabeyler." Gazeteciler. olayın daha fazla üstüne gitmemeyi yeğlediler. ih dersi Avustralya Büyükelçimiz Bilal Şimşir'in "Bizim Diplomatlar" adlı kitabını okurken, cumhuriyet devrimcilerinin attığı temelin sağlamlığını bir kez daha anladık. Yıl, 1928. Afganistan Kralı Amanullah Han Türkiye'ye gelir. Kralın gelişinden bir ay önce, anayasadaki "Türkiye devletinin dini, din-i Islamdır" maddesi kaldırılmıştır. Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin yeminlerinden "Vallahi" çıkarılmış, "Namusum üzerine söz veririm" konulmuştur. Latin rakamlarının kabul edilmesi de Amanullah Han'ın Ankara'da bulunduğu günlere raslamıştır. Afgan Kralı, Türkiye'de gördüklerinden etkilenerek, Afganistan'ı Türkiye gibi yapmak amacıyla yurduna dönmüş. Cumhurbaşkanı Atatürk. iyi niyetli. ama biraz hesapsız kitapsız olan genç krala, Kâbil'e büyükelçi olarak gönderilen Yusuf Hikmet Bayur ile bir sözlü mesaj iletmiş: "Vannca, benim adıma Amanullah Han'a söyle, aman çok dikkatli olsun, çok temkinli olsun!" Kral, Afganistan'a gidince, 15-20 kız öğrenciyi Türkiye'ye öğrenim görmek için yola çıkarmış. Hemen bir propaganda yayılmış: "Dinsiz padişah kızlanmızı kâfirlere peşkeş çekecek!" Afganistan'daki aşiretler, ayaklanmışlar. Başkent Kabil'e girmişler. Afgan Kralı Amanullah Han da yurdundan kaçmak zorunda kalmış. Bu anıdan yola çıkıp, bir Türkiye Cumhuriyeti'nin geldiği noktaya bakın, bir de hâlâ aşiret, kabile savaşları içinde çırpınan Afganistan'a. Bilal Şimşir'in kitabında aktardıklarından ders çıkarmak isteyen çıkanr... KATKIDA BULUNAN: OSMAN AYDOGAN. ÇARŞAMBA ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 199572 Davacı Süleyman Demircı \ekili A\. M. Salih Özzorlu tarafindan. davalı Nurcan Demirci aleyhine açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; Davalı Nurcan Demırcf nin tüm aramalara rağmen tebligata yarar adresinin tespit edilemedığinden. mahkememiz- ce venlenSamsun Merkez 19 Mayıs Mah. C: 30 18. S: 22. K: 2405"te nüfusa kayıtlı Yaşar ve Pakize'den olma 1967 D.'lu Süleyman De- mirci ile Fîkri ve Şüknye'den olma 1976 D.'lu Nurcan Demircfnin boşanmalanna dair26.12.1995 tanhlı karann adı geçen da\alıva ila- nen teblığine karar \erildiğinden. adı geçen karan davalı Nurcan Demirci'ye ilanın yayın tarihinden 15 gün sonra teblig edilmiş sayıla- cağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 83450 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK HARBİ SEMtH POROY GADDAR DAVUT MRİKIRTCEBE BULUT BEBEK \VRA\ ÇIFTÇI MIRMIRLAR IĞIRDURAK ..•Uiç Sfft BA£ KÜRA- LARINA bAVCTı'YE Ç l - TARİHTE BUGÜN Mi MTAZ \RIKAS 6 Mavıs YASAYAN PLEVNE GAZlSU 1962 'PE BUGÜN, PLEME G*Z/£r H4K/a Ç/t t/c/ç, H? X4?/A#4 eieMr'şr/. 1877 'DE ÜAJCÛ PLei/M£ , 136Z ' S£<vrr/A/ı>£ Sf/e çoci/Sa - SOA/ oscu B/jeKOÇ r/t MALATYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1995 311 Davacı Nedim Yağlıcı vekili Av. E. Seyhan Semercioğlu tarafından davalılar Kemal Akmil vs. aleyhlerine açılan izaleyi şüyu davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince; Malatya Merkez İsmetiye mahallesinde kain \e tapunun imar 188 ada, parsel 1 numarasında kayıtlı dava konusu taşınmaz maliklerinden ölü Elif Aydoğan mirasçısı olan dahili davalı 1956 D.lu Cumali Aydoğan'ın adresi mahkememizce yaptırılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemediğinden adı geçen davalının duruşma günü olan 30.5.1996 günü saat 09.00Ua mah- kememizde hazır bulunması veya kendisini bir \ekille temsil ettinnesi. aksi halde yargılamanın >ok!uğunda yürütüleceği tebligat verine kaim olmak üzere ilan olunur. Basm: 83438
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle