30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MAYIS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA Katkı payım ödemedikleri gerekçesiyle 38 üniversitede 8 bin öğrencinin kaydı yenilenmedi 'Paran yoksa okuyamazsm 9 EMİNE KAPLAN ANKARA - Başbakan Mesut Yümaz. Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan ve Yükseköğretım Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, öğrencı eylemlerinde "katkı payınınbahane"edıldiğini savuna- rak katkı payını ödemediği gerekçesiyle bir tek öğrencinin bıle kaydının silinme- diğinı açıklarken 38 üniversitede 8 bin 725 öğrencinin kaydının yenilenmediği ortaya çıktı. Ünıversıte öğrencileriv katkı payının kaldınlması ve eğıtımirîözelleştinlme- si polıtikalanna son venlmesi içın ger- çekleştirdikleri e> lemlerde "katkı payı- nı bahane ederek toplumun huzumnu bo/makJa" suçlanırken katkı payını öde- medığı gerekçesi>le 38 üniversıtede 8 bin 725 öğrencinin kaydının yenilenme- • YÖK'ün mart ayı verilerine göre 1995-1996 öğretim yılında kayıt yenileme süresi biten 38 üniversitede toplam 8 bin 725 öğrencinin katkı payını ödemediği için kayıtları yenilenmezken Selçuk Üniversitesi 2 bin 17 öğrenci, Kocaeli Üniversitesi 1200 öğrenci ve Süleyman Demirel Üniversitesi 918 öğrenciyle ilk sıralarda yer aldı. diği belirlendi. YÖK'ün mart ayı verilerine göre. 1995-1996 öğretim yılı bahar yan yılın- da kayıt yenileme süresi tamamlanan 38 üniversitede 8 bin 725 öğrencinin katkı payını yatırmadığı gerekçesiyle kav ıtla- n yenilenmezken kayıtlan devam eden 15 üniversite ile bu sayının 10 bini aşma- sıbeklenıyor. 11 üniversitede kayıt yeni- leme işlemlerini yapmayan öğrenci bu- lunmazken katkı payını yatırmavan öğ- renci sayısının oranı yüzde 2.2 olarak be- lirlendi. Katkı payını ödemediği gerekçesiyle kayıtlan yenilenmeyen öğrenci sayısı sı- ralarnasında Selçuk Üniversitesi. Koca- eli Üniversitesi ve Süleyman Demirel Üniversitesi ilk sıralarda yer aldı. Üniversitelenn toplam öğrenci sayıla- n ile katkı payını ödemeyen öğrenci sa- yılan şöyle: Adnan lYfenderes Üniversitesi (2 bin 327-117). Afyon Kocatepe L niversitesi( 7 bin 593-530). Anadolu Üniversitesi (16 bin 694-23). Balıkesir Üniversitesi (7 bin 66-621 I.Boğaziçi Üniversitesi (9 bin 385- 4). Celal Bayar Üniversitesi (6 bin 46- 173). Cumhurivet Ünhersitesi (7 bin 689-799). Dicle L'niversJtesi(9 bin 237- 471). Erdyeş Üniversitesi (13 bin 789- 195). Gazi Üniversitesi<45 bin 427-33), Hacettepe Üniversitesi (27 bin 345-467), Harran Üniversitesi (3 bin 757-60). Inö- nü Üniversitesi(8 bin 502-265), İstanbul Teknik Üniversitesi (22 bin 696-27), İz- mir Yiiksek Teknoloji Enstitüsü (58-7). Kafkas Üniversitesi(938-14), Kahra- manmaraş Sütçü fmam Üniversitesi (2 bin 575-222). Koçaeli Üniversitesi (7 bin 5-1200), Mersin Üniversitesi (4 bin 196- 1). Muğla Üniversitesi»2 bin 291-137), Mustafa Kemal Üniversitesi (4 bin 991- 1). Niğde Üniversitesi (5 bin 897-81). Pa- mukkale Ünhersitesi (4 bin 45-282). Sel- çuk ÜnKersitesi (26 bin 767-2 bin 17ı. Süleyman Demirel Üniversitesi (11 bin 95-918), Yıldız Teknik Üniversitesi (13 bin 572-48), Yuzüncfi Yıl Üniversitesi (8 bin 79-12). Başbakan Mesut Yılmaz, öğrenci ey- lemlennin ardından yaptığı açıklamalar- da, eylemlerde "katkı payTnın bahane edildiğini savunarak katkı payı ödeme- diği gerekçesiyle hiçbir öğrencinin kay- dının silinmediğini söylemişti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz de öğrencilerden alınan katkı payının öğ- renci maliyetinin çok az bir miktannı karşıladığını belirterek katkı payının öğ- rencilerin sağlık. beslenme ve spor hiz- metlerinde kullanıldığını kaydetmiştı. Iı Cözaltmda dayak Öğrenciye işkence iddiası • DGM"ce rutuklanan öğrencilerden 2 sinin bel ağnsı sorunu yaşadığı, gözaltında bulunduklan sırada da kaba da\ ak ve tazyikli su , uygulamalanna hedef olduklan öğrenildi. ANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Hacettepe \e Ga- zı ünıversıtelennde yaşanan "ülkücü saldınlan" sonra- sında gözaltına alınan ve çı- karıldıklan Dev let Güvenlik Mahkemest'nce (DGM) tu- tuklanan öğrencilerden 2'sı- nın bel ağnsı sorunu yaşadı- ğı, gözaltında bulunduklan sırada da kaba dayak ve taz- vıkli su uygulamalanna he- def oldukîan ılen sürüldü. Edınılen bılgive göre, 1 Mavıs'ta DGM'ye çıkanlan - ve tutuklanan 7öğrenci, An- kara Merkez Kapalı Ceza- evi'ne konuldu. Oğrencileri dün zıvaret eden avukatlan ile (nsan Hakiarı Derneği (İHD) yöneticıleri öğrenci- lerin durumunun genelde iyi olduğunu, ancak Elif Kahya- oğlu ile Biilent Karakaş'ın "bel ağnsı" sorunu yaşadık- 1 lannı belirttiler. tHD yöneticileri. öğrenci- lenn emnıyette bulundukla- n sırada 30 nısanda DGM Sav cısı Nuh Mete Yüksel ta- rafından ıfadelerinın alındı- ğını söyledıler. Öğrencılenn - emnıyette bulunduklan süre içinde kaba dayak ve tazyik- tı su uygulamalanna hedef olduklan ileri sürüldü. Hacettepe \e Gazı ünıver- sitelennde 15 ve 16 nisan ta- nhlennde yaşanan gerginli- ğııı ardından 24 öğrenci gö- zaltına alınmış. 1 mayısta DGM">e çıkanlan öğrenci- lerden Deniz Kartal, Mah- mut Yılmaz. Elıf Kahyaoğlu, Ahnıet Aşkın Doğan, Nur- dan Bavşahan. OzgürTufek- çi \e Bülent Karakaş tutuk- lanmışlardı. Öğrencıler hakkında dün gazetemızde de yer alan ya- sadışı DHKP-C örgütü sem- patızanı olduklan savıyla de- ğil. daha önce adı duyulma- mış "Türkiye Devrimci GençliğP örgütü üyesı ol- duklan suçlamasıyla dava açılacağı ıddıa edildi. Insan Hakiarı Derneği yöneticile- n. öğrencılere yönelik örgüt üyesı suçlamalannı kesinlik- le kabul etmediklerini belir- terek~Bu çocuklar ögrenci. Harçlan protesto etmek amacıv la ev lem vaptılar, hak- larını amorlar" dedıler. Usküdar |Paşakapısı |Cezaevi'nde |cinayet 5» İstanbul Haber Servisi -Os- gS küdar Paşakapısı Cezaev ı'nde ıj tutuklu bir kişı, a> nı cezaev in- •J de bulunan hasmını tabancay- £»la vurarak öldürdü. Aliağa |£ Cezaev i'nde de bir nöbetçi K. jandarma en. nereden açıldı- î£ğı bellı olma>an ateş sonucu J*. ağır yaralandı. J? Tutuklu Metin Çonıh (19). CEyüp Ilhan a (28). havalan- »", dırmada tabancayla ateş ettı. *« E>"üp Ilhan, hastaneye kaldı- •-rılmak ıstenırken yolda can •Cverdı. Mahkûmlann. Ço- ruh'un elındeki tabancayı al- C- mak ıstemesı üzerine çıkan J» boğuşmada sırasında Çoruh, ** tabancadan çıkan kurşunla ha- * fıf yaralandı ^ Izmır Aliağa Cezaev ı'nde. î nöbetçi bir jandarma eri göğ- sünden aldığı kurşun yarasıy- la ağır yaralandı. Öncekı ge- ce 22.30"da meydana gelen olayın tanıkları, duyulan bir el sılah sesinden sonra er NuruJ- iah Bilgen'ı ağır yaralı olarak _ buldukiannı bıldırdıler. Topkapı'daki bitpazan veçevresindeki 185bin metrekarelik aJanın jeşil alan vapımı için kamulaştırma çalışmalan ba^ladı. (Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAVA) TopkupıiHiuuvuı kamıdastırnuı kanınİstanbul Haber Servisi -tstanbul Büyülcşehir Belediyesi, Topkapı'daki bitpazan ve çevresini kamulaştırma karan aJdı. Beledıye Basın Danışmanlığı yetkilileri. yerlerin kıymet takdiri içın bilirkişi heyetinin çalışmalannı sürdürdüğünü söyledi. Otogarlardan sonra Topkapı'daki bıtpazarının da kaldınlması çalışmalanna başlandı. Eski Trakva Otogan'nın bulunduğu alandakı düzenleme çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu ve yakın bir zamanda açılışın yapılacağını belirten basın danışmanlığı yetkilileri, bit pazarı ve çevresindeki 185 bin metrekarelik alanın da yeşil alan olarak düzenlenmesi için kamulaştırma karan alındığını açıkladı. RP il binası, Milli Gazete ve Yeni Şafak gazelerinin bulunduğu bölgenin de kamulaştınlacak alan içinde kaldığını söyleyen vetkili, "Henüz kamulaştırma başlamadı. Eski otogarlardan Yeşil Kundura'va kadar olan bölge yeşil alan olarak düzenlenecek. Kamulaştırma için bilirkişi heveti kıymet takdiri çalışmalannı sürdürüyor" dedi. Eski Anadolu Otogan'ndakı çalışmalarda sürüyor. Bitpazan esnafı ise kamulaştınlacak olan yerlerde kendilenne dükkân yapılmasını istiyor Topkapı'daki bitpazannın Türkiye'nin her tarafından müşterisi olduğunu belirten esnaf, "Bizim bir başka yerde bu işi yapmamız mümkün değil. Bitpazan deniiince Topkapı akia gelir. Biz dü/enleme yapılmasın denıivoruz, ama beledive buralarda dükkân yaparak > ine buradaki esnafa verebilir" diyor. Haliç'ten Yedıkule'ye kadar Istanbul'un çevresindeki tüm surların diplerinin yeşil alan olarak düzenleneceğını belirten belediye yetkilileri, Zeytinburnu sahilinde kumculann taşındığı bölgenin proje revizesinin yapıldığını ve balıkçı bannağı olarak düzenleneceğini açıkladı. Sağlık Bakanlığı, olmayan hastaneyi varmış gibi gösterdi Batman <da hastane yok, ama adı varERGÜN AKSOY ANKARA - Sağlık Bakanlığı'nın Bat- man "da olmayan bir hastaneyi varmış gibı gösterdiği bıldirildi. Sağlık Bakanlığf nca yayımlanan Yataklı Tedavı Kurumları Ista- tistik Yıllığı'nda, Batman'daki hastanenin temelinin 1994 yılında atıldığı ve 1997 yı- lında da bitirilecegi öngörülürken "hayali hastane"olayını onaya çıkaran RP Batman Millervekıli .Alaartin Aydın. 3atman'da bö\ - •le bir hastane inşaatının bulunmadığını söy- ledi. Aydın, bunun utanç vencı olduğunu be- lirterek "Bakanlığuı bu tav n Batman halkıy- la alay etme anlamına gdiyor" görüşünü sa- vundu. Türkiye'de hayali okul, hayali köy kav- ramlanna hayali hastane kavramı da eklen- di. Sağlık Bakanlığı'nın, temeli atılmayan hastaneleri temeli atılmış gibi gösterdiği or- taya çıktı. Sağlık Bakanlığı tarafından va- yımlanan Yataklı Tedavı Kurumlan Istatıs- tik Yıllığı'nda, 1994 yılında temeli atılan 250 yataklı Batman Devlet Hastanesı'nın 1997 yılında bitirileceğinin öngörüldüğü kaydedildi. RP Batman Milletvekili Alaartin Aydın. böyle bir hastane inşaatının Batman'da bu- lunmadığını belirterek Cumhuriyefe şunla- n sövledi: "Milletvekili olnıadan önce Batman'da 6 yıl Devlet Hastanesi Başhekimi göre>inde bulundum. Batman'da böyle bir hastanenin ne temelinin atıldığına ne de temeli atılmış- sa bile böy le inşaatının \ üriitüldüğüne tanık oldum. Açıkçası Batman'da bövle bir hasta- ne inşaatı yok. Ancak bakanlık ka\ ıtlannda hastanenin temelinin 1994 yılında atıldığı ve 1997 yılında da bitirilecegi belirtilivor. Ba- kanlığın bu tavn halkla alay etmektir. 1991 yılında da Sağlık Bakanı olan Sayın Yıldırım Aktuna, Batman'a gelmişti. Kentimiz için 400 yataklı hastane ve 300 yataklı bölge has- tanesi sözü vermişti. Ancak bunlar sözde kal- dı. Artık bakanlık istatisriklerine de gihen kalmadı. Şimdi biz kime güvenelim? Bakan- lığın yanhş olan resmi istatistiklerine mi ina- nalım. yoksa gerçeklere mi? Savın Aktuna kendini aldatıvor. Acaba Sayın Aktuna'nın vicdanı hiç sızlamıyor mu? O koltukta nasıl rahat oturabilivor? Batman halkı hayali has- tane skandalı ile aldanlmışnr." Doğu ve Günevdoğudaki büyük kentle- re yoğun bir hasta akını olduğunu belirten Avdın. bu sorunların giderilmesı için haya- li değıl. gerçek hastanelere gereksmım ol- duğunu söyledi. Aydın. bölgede yaşanan gö- çün olumsuz olan sağlık hizmetlerinı daha da olumsuzlaştırdığına dikkat çekerek şun- lan söyledi: "Göçle birlikte bannma, beslenme. ısın- ma, altvapı gibi mevcut sorunlara ilaveten bulaşıcı hastalıklar voğunlaşmıştır. Bölgede tüberküloz, sıtma, sanlık, dizanteri vetifogi- bi hastalıklarda büyük arOş vardır. Bu insan- ların ekonomik durumlarının yetersizliği, sosyal güvencelerinin olmayışı sonucu veri- len sağlık hizmederinin de paralı ve pahalı oluşu, bu kesimleri sağhk hizmetlerinden fay- danalamaz hale getirmiştir. Göç. şiddet ve çatışma ortamında bulunan bölgedeki insan- lann nıhsal sağlığı bozulmuştur. Psikosoma- tik şikâyetler artmışnr. Bunun gibi büyük sorunlara çare bulunmayışı bir tarafa. şim- di de halkı hayali hastaneierie aldatmak ol- dukça üzücü." Aydın. hayali hastane skandalının peşını bırakmayacağını, gerekli tüm girişimleri ya- pacağmı da sözlerine ekledı. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Günlerin Bugün Getirdiği... Bizim kuşak, "Günlerin bugun getirdiği I Baskı, zulüm vekandır..." diye başlayan ünlü " 1 Mayıs Mar- ş/"nı buruk bir biçimde anımsar. 1977'nin kanlı 1 Ma- yısı ile bu marş sankı özdeşleşmıştir. Ama aradan ne- redeyse 20 yıl geçtikten sonra. 1 Mayısların hâlâ "baskı, zulüm ve kan" getırmesı ve hatta o günlen aratması, ne kadar acı. Kadıköy'dekı utanç verici ve tüyler ürpertici man- zaraları görmeden önce yazdığım ve 2 mayısta bu sü- tunda yayımlanan yazımda, "Her 1 Mayıs öncesın- de, biryandan umut ve sevınç, biryandan da derin endişeier duyar oldum. Acaba bu yıl da bazı tuzak- lar kuracaklar mı?' ya da 'Acaba ne gıbı provokas- yonlar yapacaklar?' gibısınden düşuncelen kafam- dan atamıyorum" demiştım. Korktuğum başımıza geldi. Doğrusunu isterseniz ben bu olaylarda üç nokta- nın üzerinde önemle durulmasından yanayım. Bun- lardan birincisi, "güvenlikguçlennın acızlıği." Belki ki- mi okurlarım "acız" sözcüğünü abartılı bulacaklar. A- matelevizyonlardan dehşetle ızlediğim görüntülerde, polis, gerçekten acız ve panık içinde ıdı. Öylesıne ki, elli metre önlerinde linç edilmek ıstenen arkadaşları- nı bile kurtarma girişimınde bulunmuyorlardı. Kımı yayın organları. polısın sağduyulu davranma- sının daha ıleri boyutlardakı olayları engellediğıni dı- le getiriyoriar. Ben o kanıda değilım. Olayları "tırman- dırmak" elbette bir amaçtır. Ama bu amacı. acizlikle karıştırmamak gerekırdı. Üzerinde durulması gereken ikincı nokta. bu mıtın- gi düzenleyenlerın akıl almaz "gevşeklıklen" ıdı. De- ğil böylesine geniş katılımlı, kitlesel toplantılarda, en ufak salon toplantılarında bile "kürsü güvenliği" de- nen bir anlayış vardır. Kürsünun Kadıköy'de olduğu gibı "ışgal edilebileceği" pek akla gelmeyebilır. Ama siz kürsünun etrafında öyle bir güvenlik çemberi oluş- turursunuz ki, kuş uçamaz. Ve bunun amacı, kürsü- de konuşanı ya da kürsüdekileri, aşağıdan gelebile- cek hareketlere karşı güvence altında tutmaktır. Böy- le bir kürsü güvenliği sağlamanın kımsenın aklına gel- memesi ya da güvenliğın yeterince sağlanamamış ol- masını anlayabılmek mumkun değıl. Üzerinde durulması gereken üçüncü (ve bence en önemli) nokta, resmı ağızlarda ve kitle iletışim araç- larında "yasadışı örgütler" diye adlandırılan örgütle- rin mılitanlarının "ruh yapılan"ü\r. Şu ya da bu örgüt olması bence pek önemli değildir. Önemli olan, o ör- gütlerin alana taşıdığı (çoğu çocuk yaştakı) gençle- rin durumudur. Televızyonlarda izleyebıldığim ve oralarda olan ar- kadaşlardan öğrenebildiğım kadanyla. inanılmaz bir kin ve hırsla sağa sola saldıran. vıtrınlerı kıran ve bir ölçüde yağmaya da gırişen bu gençler. genelhkle Is- tanbul'un "varoşlarından", gecekondu semtlerınden gelen çocuklardı. İşi gücü olmayan, eğitim kanallan tıkanmış, herhangi bir meslek sahibi olamamış ve gelecekle ilgilı umutları kalmamış çocuklardı bunlar. Ülkemızdeki gelir dağılımı gitgide bozulurken ve insanlarımızın bir bölümü isviçre standartlannda ya- şarken, ülkemızden hıçbır refah payı alamayan ve bu refah payını alabilmenın umudunu dataşımayan ço- cuklardı bunlar. Görgüsüzce ve şımarıkça sergilenen bir tüketim toplumunun gorüntülen karşısında gıtgı- de "bilenen" ve belkı bir ölçüde "ımrenen" bu genç- lerin içlerindeki kın, böyle bir ortam doğduğu anda etrafı yaktı ve yıktı. Çok yazık oldu... Çok yazık oldu. çünkü yakıp yıkarak hıçbır yere varmanın mümkün olamayacağını yakın tarihtekı sa- yısız örneklerle gördük. Böyle bir "patlama", ancak bu düzenin egemenlerini "güçlü kılar"ve genış kıtle- leri, bu düzenin egemenlerinin "koruyuculuğu" altı- na iter. Insanlar "şiddet" ve "korkuya" dayanan çö- züm önerilerinı ve çözüm yollarını değil, "barış" ve "güvenliği" yeğler. Çok yazık oldu, çünkü o gençleri o meydanlara ta- şıyanlar, yann bir tehlike ortaya çıktığı anda, o genç- leri ateşe atarak çekıp gıderler ve yapılanların ağır fa- turası, gene ıkinci dereceden sorumluların üzerinde kalır. Yakın geçmışte bunun da çok örneğı vardır. Peki ne yapmalı. ne yapabilirız? 1 Mayıs'ta Kadı- köy'de etrafı "soladına" yakıp yıkan gençlerle. şerı- atçı örgütlerin militanları arasında pek bir fark da yok. Her ne kadar bir zamanlar bir devlet adamımız. "7e- tık çekenparmakla, tespıh çekenparmağın bırolma- dığını" dile getirmiş ıdiyse de, gün gelir "tespıh çe- ken parmaklar da tetık çekebilir". Zira bu gençlerin hemen tümünün ıstedığı ortak şey, "radıkal bir değı- şim". Adına ne derseniz deyin. Adına ne derseniz deyın, güvenceli bir yaşam isti- yoriar. Ülkemizdekı görecelı refahtan pay ıstiyorlar. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik istıyorlar. Iş ıstiyorlar, ekmek istıyorlar. Sevmek istıyorlar, sevilmek ıstiyor- lar. Toplumda saygın bir yer istiyorlar. Bu çocuklarımıza bunu vermeye mecburuz. En azından bunun umudunu vermeye, bunlann "olabi- liriiğini" göstermeye mecburuz. Aksi takdirde çok daha acı olaylar yaşamak durumunda kalabiliriz. Çok ağır faturalar ödeyebıliriz. 1 Mayıs 1996. içimizde süreklı kanayacak bir yara açtı. Hiç olmazsa bundan bir ders çıkarmasını bile- lim ve bugünleri arar olmayalım. Eskişehirli dostlarımı şimdiye dek üç kez beklettım. Ama bugün öğleden sonra Turkuaz Kitabevı'ndeyim. Mustafa Zor'u bir daha zora sokmayacağım. Abdo Ağa, 4 eş, 49 çocuk ve 76 torun sahibi RECEPKAPUCL ERZURUM- Erzurum'un Ka- rayazı ilçesine bağlı Kösehan kö- yü Abdurrahman mezrasında ya- şayan Abdurrahman Atmaca, ıl- ginç bir rekorun sahibi. 4 kansı, 49 çocuğu, 76 torunu. 11 gelini ve 9 damadı bulunan 'Abdo Ağa' gü- nah olduğu gerekçesiyle istediği halde beşinci evliliğini yapama- maktan yakınıyor. Erzurum'da aile planlaması de- nildiğinde akJa tek isim geliyor: Abdo Ağa. 1925 yılında Karaya- zı'ya bağlı Kösehan köyünde dün- yaya gelen Abdurrahman Atma- ca, ilk evliliğini GünnazHanun'la 16 yaşında yapmış. Zahide Ha- nım, Günnaz Hanım'ın üzerine kuma gelince, ilk yıllar kumalar arasında büyük çekişmeler olmuş. Ama zaman ilerledikçe kumalar da birbirine alışmış. Tabii çocuk- lar da bir bir dünyaya gelmeye başlamış. Bu arada Abdurrahman Atmaca'nın askerliği gelip çat- mış. Abdo, iki kansını köyde bı- rakarak kışlanın yolunu tutmuş. 4 kansı, 49 çocuğu, 76 torunu, 11 Askerliğe gıdiş, Abdo'nun şehir- le ilk tanışmasmı da sağlamış. Ab- durrahman Atmaca, okumayı yaz- mayı da asker ocağında öğrenmiş. Asİcerde de çapkınlıktan vazgeç- memiş. Askerlik yaptığı Adana'da ÇiçekHanım'latanışmış. Karaya- zı'ya cebinde tezkeresi, kolunda Çiçek'iyledönmüş. Günnaz ve Zahide hanımlar şa- şakalmışlar. Abdurrahman'ın çap- gelini ve 9 daroadı bulunan Atmaca, ilginç bir rekorun sahibi. kın olduğunu bılırlermış de bu ka- dannı da beklemiyorlarmış. Her ı- kı kuma üçüncü kumayı pek benım- semeselerde köy halkı şehirlı gelın- lennı çok sevmış. Günler su gıbı akarken çocuklar da bırbınnı kova- lamaya başlamış. Abdo Aâa 25 ya- şına geldığınde bir de bakmış kı üçü kız dokuz çocuğu olmuş. Tabıı üç kansının üçü de yıne hamıle. Artık ev de dar gelmeye başlamış. Abdo Ağa, oturmuş, düşünmüş, taşınmış. kendi adını taşıyan bir mezra kurmaya karar vermiş. Kes- kin köyünün 5 kilometre uzaklı- ğında başlamış kendısıne büyük- çe bir ev ve ahır yapmaya. tki yıl sonra mezraya taşındıgında çocuk sayısı 15'e ulaşmış. Tabiı kendisini de mezranın ağası ilan etmiş. Kanlan, çocuk- lan Abdurrahman Atmaca'ya ar- tık Abdo Ağa demeye başlamışlar. Abdo Ağa'nın ünü de giderek ya- yılmaya başlamış. Herkesin ilgi odağı olmav a başlamış. Kentin va- lisı. bürokratı, milletvekili. Kara- yazı'ya kim giderse Abdo Ağa'yı ziyaret etmeden dönmemış. Her giden Abdo Ağa'ya hediyeler gö- tütmüş. Abdo Ağa bu hatın sayı- lır ziyaretçilen sayesinde, birçok köyden önce yola. elektriğe ve te- lefona da kav uşmuş. Kıza karşı kız Çocuklar büvüdükçe sorunlan da bir bir ortaya çıkmaya başla- mış Abdo Ağa'nın. Çocuklannı 5 kilometre uzakta bulunan köyüne okula göndenrken, kızlanna da ta- lip çıkmaya başlamış. tlk kızının düğününü yapmış. Kızını vermiş ama karşılığında da kız almış. Ab- do Ağa, dördüncü eşı İpek Ha- nım'la da 35 yaşında evlenmiş. Yıllar ilerleyip çoluk çocuk sa- yısı arttıkça. ekonomik sıkıntıya düşen Abdo Ağa. çareyi tüm erkek çocuklannı büyük şehirlere çalış- maya göndermekte bulmuş. Şenatçı Basının Önlenemeyen Yükselışı. Milli Eğitımde Ideobjik Örgütlenmeler, Suudı Sermayesı, Sıvas Katlıamının Ardında Yatan Gerçek HİKIET ( f l i l U T » 7MMK SANADA BULAŞ77 Çağ Pazariama A.Ş. Yerebatafi Caddesı Salkımsöğut Sokak No: 9/B Cağaloğlu Istanbol Tel 514 01 96/95
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle