Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 MAYIS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
Katkı payım ödemedikleri gerekçesiyle 38 üniversitede 8 bin öğrencinin kaydı yenilenmedi
'Paran yoksa okuyamazsm
9
EMİNE KAPLAN
ANKARA - Başbakan Mesut Yümaz.
Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan ve
Yükseköğretım Kurulu Başkanı Prof. Dr.
Kemal Gürüz, öğrencı eylemlerinde
"katkı payınınbahane"edıldiğini savuna-
rak katkı payını ödemediği gerekçesiyle
bir tek öğrencinin bıle kaydının silinme-
diğinı açıklarken 38 üniversitede 8 bin
725 öğrencinin kaydının yenilenmediği
ortaya çıktı.
Ünıversıte öğrencileriv katkı payının
kaldınlması ve eğıtımirîözelleştinlme-
si polıtikalanna son venlmesi içın ger-
çekleştirdikleri e> lemlerde "katkı payı-
nı bahane ederek toplumun huzumnu
bo/makJa" suçlanırken katkı payını öde-
medığı gerekçesi>le 38 üniversıtede 8
bin 725 öğrencinin kaydının yenilenme-
• YÖK'ün mart ayı verilerine göre 1995-1996 öğretim yılında kayıt yenileme süresi biten 38
üniversitede toplam 8 bin 725 öğrencinin katkı payını ödemediği için kayıtları yenilenmezken
Selçuk Üniversitesi 2 bin 17 öğrenci, Kocaeli Üniversitesi 1200 öğrenci ve Süleyman Demirel
Üniversitesi 918 öğrenciyle ilk sıralarda yer aldı.
diği belirlendi.
YÖK'ün mart ayı verilerine göre.
1995-1996 öğretim yılı bahar yan yılın-
da kayıt yenileme süresi tamamlanan 38
üniversitede 8 bin 725 öğrencinin katkı
payını yatırmadığı gerekçesiyle kav ıtla-
n yenilenmezken kayıtlan devam eden
15 üniversite ile bu sayının 10 bini aşma-
sıbeklenıyor. 11 üniversitede kayıt yeni-
leme işlemlerini yapmayan öğrenci bu-
lunmazken katkı payını yatırmavan öğ-
renci sayısının oranı yüzde 2.2 olarak be-
lirlendi.
Katkı payını ödemediği gerekçesiyle
kayıtlan yenilenmeyen öğrenci sayısı sı-
ralarnasında Selçuk Üniversitesi. Koca-
eli Üniversitesi ve Süleyman Demirel
Üniversitesi ilk sıralarda yer aldı.
Üniversitelenn toplam öğrenci sayıla-
n ile katkı payını ödemeyen öğrenci sa-
yılan şöyle:
Adnan lYfenderes Üniversitesi (2 bin
327-117). Afyon Kocatepe L niversitesi( 7
bin 593-530). Anadolu Üniversitesi (16
bin 694-23). Balıkesir Üniversitesi (7 bin
66-621 I.Boğaziçi Üniversitesi (9 bin 385-
4). Celal Bayar Üniversitesi (6 bin 46-
173). Cumhurivet Ünhersitesi (7 bin
689-799). Dicle L'niversJtesi(9 bin 237-
471). Erdyeş Üniversitesi (13 bin 789-
195). Gazi Üniversitesi<45 bin 427-33),
Hacettepe Üniversitesi (27 bin 345-467),
Harran Üniversitesi (3 bin 757-60). Inö-
nü Üniversitesi(8 bin 502-265), İstanbul
Teknik Üniversitesi (22 bin 696-27), İz-
mir Yiiksek Teknoloji Enstitüsü (58-7).
Kafkas Üniversitesi(938-14), Kahra-
manmaraş Sütçü fmam Üniversitesi (2
bin 575-222). Koçaeli Üniversitesi (7 bin
5-1200), Mersin Üniversitesi (4 bin 196-
1). Muğla Üniversitesi»2 bin 291-137),
Mustafa Kemal Üniversitesi (4 bin 991-
1). Niğde Üniversitesi (5 bin 897-81). Pa-
mukkale Ünhersitesi (4 bin 45-282). Sel-
çuk ÜnKersitesi (26 bin 767-2 bin 17ı.
Süleyman Demirel Üniversitesi (11 bin
95-918), Yıldız Teknik Üniversitesi (13
bin 572-48), Yuzüncfi Yıl Üniversitesi (8
bin 79-12).
Başbakan Mesut Yılmaz, öğrenci ey-
lemlennin ardından yaptığı açıklamalar-
da, eylemlerde "katkı payTnın bahane
edildiğini savunarak katkı payı ödeme-
diği gerekçesiyle hiçbir öğrencinin kay-
dının silinmediğini söylemişti.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz
de öğrencilerden alınan katkı payının öğ-
renci maliyetinin çok az bir miktannı
karşıladığını belirterek katkı payının öğ-
rencilerin sağlık. beslenme ve spor hiz-
metlerinde kullanıldığını kaydetmiştı.
Iı
Cözaltmda dayak
Öğrenciye
işkence
iddiası
• DGM"ce rutuklanan
öğrencilerden 2 sinin bel
ağnsı sorunu yaşadığı,
gözaltında bulunduklan
sırada da kaba da\ ak ve
tazyikli su
, uygulamalanna hedef
olduklan öğrenildi.
ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - Hacettepe \e Ga-
zı ünıversıtelennde yaşanan
"ülkücü saldınlan" sonra-
sında gözaltına alınan ve çı-
karıldıklan Dev let Güvenlik
Mahkemest'nce (DGM) tu-
tuklanan öğrencilerden 2'sı-
nın bel ağnsı sorunu yaşadı-
ğı, gözaltında bulunduklan
sırada da kaba dayak ve taz-
vıkli su uygulamalanna he-
def oldukîan ılen sürüldü.
Edınılen bılgive göre, 1
Mavıs'ta DGM'ye çıkanlan
- ve tutuklanan 7öğrenci, An-
kara Merkez Kapalı Ceza-
evi'ne konuldu. Oğrencileri
dün zıvaret eden avukatlan
ile (nsan Hakiarı Derneği
(İHD) yöneticıleri öğrenci-
lerin durumunun genelde iyi
olduğunu, ancak Elif Kahya-
oğlu ile Biilent Karakaş'ın
"bel ağnsı" sorunu yaşadık-
1
lannı belirttiler.
tHD yöneticileri. öğrenci-
lenn emnıyette bulundukla-
n sırada 30 nısanda DGM
Sav cısı Nuh Mete Yüksel ta-
rafından ıfadelerinın alındı-
ğını söyledıler. Öğrencılenn
- emnıyette bulunduklan süre
içinde kaba dayak ve tazyik-
tı su uygulamalanna hedef
olduklan ileri sürüldü.
Hacettepe \e Gazı ünıver-
sitelennde 15 ve 16 nisan ta-
nhlennde yaşanan gerginli-
ğııı ardından 24 öğrenci gö-
zaltına alınmış. 1 mayısta
DGM">e çıkanlan öğrenci-
lerden Deniz Kartal, Mah-
mut Yılmaz. Elıf Kahyaoğlu,
Ahnıet Aşkın Doğan, Nur-
dan Bavşahan. OzgürTufek-
çi \e Bülent Karakaş tutuk-
lanmışlardı.
Öğrencıler hakkında dün
gazetemızde de yer alan ya-
sadışı DHKP-C örgütü sem-
patızanı olduklan savıyla de-
ğil. daha önce adı duyulma-
mış "Türkiye Devrimci
GençliğP örgütü üyesı ol-
duklan suçlamasıyla dava
açılacağı ıddıa edildi. Insan
Hakiarı Derneği yöneticile-
n. öğrencılere yönelik örgüt
üyesı suçlamalannı kesinlik-
le kabul etmediklerini belir-
terek~Bu çocuklar ögrenci.
Harçlan protesto etmek
amacıv la ev lem vaptılar, hak-
larını amorlar" dedıler.
Usküdar
|Paşakapısı
|Cezaevi'nde
|cinayet
5» İstanbul Haber Servisi -Os-
gS küdar Paşakapısı Cezaev ı'nde
ıj tutuklu bir kişı, a> nı cezaev in-
•J de bulunan hasmını tabancay-
£»la vurarak öldürdü. Aliağa
|£ Cezaev i'nde de bir nöbetçi
K. jandarma en. nereden açıldı-
î£ğı bellı olma>an ateş sonucu
J*. ağır yaralandı.
J? Tutuklu Metin Çonıh (19).
CEyüp Ilhan a (28). havalan-
»", dırmada tabancayla ateş ettı.
*« E>"üp Ilhan, hastaneye kaldı-
•-rılmak ıstenırken yolda can
•Cverdı. Mahkûmlann. Ço-
ruh'un elındeki tabancayı al-
C- mak ıstemesı üzerine çıkan
J» boğuşmada sırasında Çoruh,
** tabancadan çıkan kurşunla ha-
* fıf yaralandı
^ Izmır Aliağa Cezaev ı'nde.
î nöbetçi bir jandarma eri göğ-
sünden aldığı kurşun yarasıy-
la ağır yaralandı. Öncekı ge-
ce 22.30"da meydana gelen
olayın tanıkları, duyulan bir el
sılah sesinden sonra er NuruJ-
iah Bilgen'ı ağır yaralı olarak
_ buldukiannı bıldırdıler.
Topkapı'daki bitpazan veçevresindeki 185bin metrekarelik aJanın jeşil alan vapımı için kamulaştırma çalışmalan ba^ladı. (Fotoğraf: MEHMET DEMİRKAVA)
TopkupıiHiuuvuı kamıdastırnuı kanınİstanbul Haber Servisi -tstanbul Büyülcşehir
Belediyesi, Topkapı'daki bitpazan ve çevresini
kamulaştırma karan aJdı. Beledıye Basın
Danışmanlığı yetkilileri. yerlerin kıymet takdiri içın
bilirkişi heyetinin çalışmalannı sürdürdüğünü
söyledi. Otogarlardan sonra Topkapı'daki bıtpazarının
da kaldınlması çalışmalanna başlandı. Eski Trakva
Otogan'nın bulunduğu alandakı düzenleme
çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğu ve yakın
bir zamanda açılışın yapılacağını belirten basın
danışmanlığı yetkilileri, bit pazarı ve çevresindeki
185 bin metrekarelik alanın da yeşil alan olarak
düzenlenmesi için kamulaştırma karan alındığını
açıkladı. RP il binası, Milli Gazete ve Yeni Şafak
gazelerinin bulunduğu bölgenin de kamulaştınlacak
alan içinde kaldığını söyleyen vetkili, "Henüz
kamulaştırma başlamadı. Eski otogarlardan Yeşil
Kundura'va kadar olan bölge yeşil alan olarak
düzenlenecek. Kamulaştırma için bilirkişi heveti
kıymet takdiri çalışmalannı sürdürüyor" dedi. Eski
Anadolu Otogan'ndakı çalışmalarda sürüyor.
Bitpazan esnafı ise kamulaştınlacak olan yerlerde
kendilenne dükkân yapılmasını istiyor Topkapı'daki
bitpazannın Türkiye'nin her tarafından müşterisi
olduğunu belirten esnaf, "Bizim bir başka
yerde bu işi yapmamız mümkün değil. Bitpazan
deniiince Topkapı akia gelir. Biz dü/enleme
yapılmasın denıivoruz,
ama beledive buralarda dükkân
yaparak > ine buradaki esnafa verebilir" diyor.
Haliç'ten Yedıkule'ye kadar Istanbul'un çevresindeki
tüm surların diplerinin yeşil alan olarak
düzenleneceğını belirten belediye yetkilileri,
Zeytinburnu sahilinde kumculann taşındığı bölgenin
proje revizesinin yapıldığını ve balıkçı bannağı
olarak düzenleneceğini açıkladı.
Sağlık Bakanlığı, olmayan hastaneyi varmış gibi gösterdi
Batman <da hastane yok, ama adı varERGÜN AKSOY
ANKARA - Sağlık Bakanlığı'nın Bat-
man "da olmayan bir hastaneyi varmış gibı
gösterdiği bıldirildi. Sağlık Bakanlığf nca
yayımlanan Yataklı Tedavı Kurumları Ista-
tistik Yıllığı'nda, Batman'daki hastanenin
temelinin 1994 yılında atıldığı ve 1997 yı-
lında da bitirilecegi öngörülürken "hayali
hastane"olayını onaya çıkaran RP Batman
Millervekıli .Alaartin Aydın. 3atman'da bö\ -
•le bir hastane inşaatının bulunmadığını söy-
ledi.
Aydın, bunun utanç vencı olduğunu be-
lirterek "Bakanlığuı bu tav n Batman halkıy-
la alay etme anlamına gdiyor" görüşünü sa-
vundu.
Türkiye'de hayali okul, hayali köy kav-
ramlanna hayali hastane kavramı da eklen-
di. Sağlık Bakanlığı'nın, temeli atılmayan
hastaneleri temeli atılmış gibi gösterdiği or-
taya çıktı. Sağlık Bakanlığı tarafından va-
yımlanan Yataklı Tedavı Kurumlan Istatıs-
tik Yıllığı'nda, 1994 yılında temeli atılan
250 yataklı Batman Devlet Hastanesı'nın
1997 yılında bitirileceğinin öngörüldüğü
kaydedildi.
RP Batman Milletvekili Alaartin Aydın.
böyle bir hastane inşaatının Batman'da bu-
lunmadığını belirterek Cumhuriyefe şunla-
n sövledi:
"Milletvekili olnıadan önce Batman'da 6
yıl Devlet Hastanesi Başhekimi göre>inde
bulundum. Batman'da böyle bir hastanenin
ne temelinin atıldığına ne de temeli atılmış-
sa bile böy le inşaatının \ üriitüldüğüne tanık
oldum. Açıkçası Batman'da bövle bir hasta-
ne inşaatı yok. Ancak bakanlık ka\ ıtlannda
hastanenin temelinin 1994 yılında atıldığı ve
1997 yılında da bitirilecegi belirtilivor. Ba-
kanlığın bu tavn halkla alay etmektir. 1991
yılında da Sağlık Bakanı olan Sayın Yıldırım
Aktuna, Batman'a gelmişti. Kentimiz için
400 yataklı hastane ve 300 yataklı bölge has-
tanesi sözü vermişti. Ancak bunlar sözde kal-
dı. Artık bakanlık istatisriklerine de gihen
kalmadı. Şimdi biz kime güvenelim? Bakan-
lığın yanhş olan resmi istatistiklerine mi ina-
nalım. yoksa gerçeklere mi? Savın Aktuna
kendini aldatıvor. Acaba Sayın Aktuna'nın
vicdanı hiç sızlamıyor mu? O koltukta nasıl
rahat oturabilivor? Batman halkı hayali has-
tane skandalı ile aldanlmışnr."
Doğu ve Günevdoğudaki büyük kentle-
re yoğun bir hasta akını olduğunu belirten
Avdın. bu sorunların giderilmesı için haya-
li değıl. gerçek hastanelere gereksmım ol-
duğunu söyledi. Aydın. bölgede yaşanan gö-
çün olumsuz olan sağlık hizmetlerinı daha
da olumsuzlaştırdığına dikkat çekerek şun-
lan söyledi:
"Göçle birlikte bannma, beslenme. ısın-
ma, altvapı gibi mevcut sorunlara ilaveten
bulaşıcı hastalıklar voğunlaşmıştır. Bölgede
tüberküloz, sıtma, sanlık, dizanteri vetifogi-
bi hastalıklarda büyük arOş vardır. Bu insan-
ların ekonomik durumlarının yetersizliği,
sosyal güvencelerinin olmayışı sonucu veri-
len sağlık hizmederinin de paralı ve pahalı
oluşu, bu kesimleri sağhk hizmetlerinden fay-
danalamaz hale getirmiştir. Göç. şiddet ve
çatışma ortamında bulunan bölgedeki insan-
lann nıhsal sağlığı bozulmuştur. Psikosoma-
tik şikâyetler artmışnr. Bunun gibi büyük
sorunlara çare bulunmayışı bir tarafa. şim-
di de halkı hayali hastaneierie aldatmak ol-
dukça üzücü."
Aydın. hayali hastane skandalının peşını
bırakmayacağını, gerekli tüm girişimleri ya-
pacağmı da sözlerine ekledı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Günlerin Bugün Getirdiği...
Bizim kuşak, "Günlerin bugun getirdiği I Baskı,
zulüm vekandır..." diye başlayan ünlü " 1 Mayıs Mar-
ş/"nı buruk bir biçimde anımsar. 1977'nin kanlı 1 Ma-
yısı ile bu marş sankı özdeşleşmıştir. Ama aradan ne-
redeyse 20 yıl geçtikten sonra. 1 Mayısların hâlâ
"baskı, zulüm ve kan" getırmesı ve hatta o günlen
aratması, ne kadar acı.
Kadıköy'dekı utanç verici ve tüyler ürpertici man-
zaraları görmeden önce yazdığım ve 2 mayısta bu sü-
tunda yayımlanan yazımda, "Her 1 Mayıs öncesın-
de, biryandan umut ve sevınç, biryandan da derin
endişeier duyar oldum. Acaba bu yıl da bazı tuzak-
lar kuracaklar mı?' ya da 'Acaba ne gıbı provokas-
yonlar yapacaklar?' gibısınden düşuncelen kafam-
dan atamıyorum" demiştım. Korktuğum başımıza
geldi.
Doğrusunu isterseniz ben bu olaylarda üç nokta-
nın üzerinde önemle durulmasından yanayım. Bun-
lardan birincisi, "güvenlikguçlennın acızlıği." Belki ki-
mi okurlarım "acız" sözcüğünü abartılı bulacaklar. A-
matelevizyonlardan dehşetle ızlediğim görüntülerde,
polis, gerçekten acız ve panık içinde ıdı. Öylesıne ki,
elli metre önlerinde linç edilmek ıstenen arkadaşları-
nı bile kurtarma girişimınde bulunmuyorlardı.
Kımı yayın organları. polısın sağduyulu davranma-
sının daha ıleri boyutlardakı olayları engellediğıni dı-
le getiriyoriar. Ben o kanıda değilım. Olayları "tırman-
dırmak" elbette bir amaçtır. Ama bu amacı. acizlikle
karıştırmamak gerekırdı.
Üzerinde durulması gereken ikincı nokta. bu mıtın-
gi düzenleyenlerın akıl almaz "gevşeklıklen" ıdı. De-
ğil böylesine geniş katılımlı, kitlesel toplantılarda, en
ufak salon toplantılarında bile "kürsü güvenliği" de-
nen bir anlayış vardır. Kürsünun Kadıköy'de olduğu
gibı "ışgal edilebileceği" pek akla gelmeyebilır. Ama
siz kürsünun etrafında öyle bir güvenlik çemberi oluş-
turursunuz ki, kuş uçamaz. Ve bunun amacı, kürsü-
de konuşanı ya da kürsüdekileri, aşağıdan gelebile-
cek hareketlere karşı güvence altında tutmaktır. Böy-
le bir kürsü güvenliği sağlamanın kımsenın aklına gel-
memesi ya da güvenliğın yeterince sağlanamamış ol-
masını anlayabılmek mumkun değıl.
Üzerinde durulması gereken üçüncü (ve bence en
önemli) nokta, resmı ağızlarda ve kitle iletışim araç-
larında "yasadışı örgütler" diye adlandırılan örgütle-
rin mılitanlarının "ruh yapılan"ü\r. Şu ya da bu örgüt
olması bence pek önemli değildir. Önemli olan, o ör-
gütlerin alana taşıdığı (çoğu çocuk yaştakı) gençle-
rin durumudur.
Televızyonlarda izleyebıldığim ve oralarda olan ar-
kadaşlardan öğrenebildiğım kadanyla. inanılmaz bir
kin ve hırsla sağa sola saldıran. vıtrınlerı kıran ve bir
ölçüde yağmaya da gırişen bu gençler. genelhkle Is-
tanbul'un "varoşlarından", gecekondu semtlerınden
gelen çocuklardı. İşi gücü olmayan, eğitim kanallan
tıkanmış, herhangi bir meslek sahibi olamamış ve
gelecekle ilgilı umutları kalmamış çocuklardı bunlar.
Ülkemızdeki gelir dağılımı gitgide bozulurken ve
insanlarımızın bir bölümü isviçre standartlannda ya-
şarken, ülkemızden hıçbır refah payı alamayan ve bu
refah payını alabilmenın umudunu dataşımayan ço-
cuklardı bunlar. Görgüsüzce ve şımarıkça sergilenen
bir tüketim toplumunun gorüntülen karşısında gıtgı-
de "bilenen" ve belkı bir ölçüde "ımrenen" bu genç-
lerin içlerindeki kın, böyle bir ortam doğduğu anda
etrafı yaktı ve yıktı. Çok yazık oldu...
Çok yazık oldu. çünkü yakıp yıkarak hıçbır yere
varmanın mümkün olamayacağını yakın tarihtekı sa-
yısız örneklerle gördük. Böyle bir "patlama", ancak
bu düzenin egemenlerini "güçlü kılar"ve genış kıtle-
leri, bu düzenin egemenlerinin "koruyuculuğu" altı-
na iter. Insanlar "şiddet" ve "korkuya" dayanan çö-
züm önerilerinı ve çözüm yollarını değil, "barış" ve
"güvenliği" yeğler.
Çok yazık oldu, çünkü o gençleri o meydanlara ta-
şıyanlar, yann bir tehlike ortaya çıktığı anda, o genç-
leri ateşe atarak çekıp gıderler ve yapılanların ağır fa-
turası, gene ıkinci dereceden sorumluların üzerinde
kalır. Yakın geçmışte bunun da çok örneğı vardır.
Peki ne yapmalı. ne yapabilirız? 1 Mayıs'ta Kadı-
köy'de etrafı "soladına" yakıp yıkan gençlerle. şerı-
atçı örgütlerin militanları arasında pek bir fark da yok.
Her ne kadar bir zamanlar bir devlet adamımız. "7e-
tık çekenparmakla, tespıh çekenparmağın bırolma-
dığını" dile getirmiş ıdiyse de, gün gelir "tespıh çe-
ken parmaklar da tetık çekebilir". Zira bu gençlerin
hemen tümünün ıstedığı ortak şey, "radıkal bir değı-
şim". Adına ne derseniz deyin.
Adına ne derseniz deyın, güvenceli bir yaşam isti-
yoriar. Ülkemizdekı görecelı refahtan pay ıstiyorlar.
Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik istıyorlar. Iş ıstiyorlar,
ekmek istıyorlar. Sevmek istıyorlar, sevilmek ıstiyor-
lar. Toplumda saygın bir yer istiyorlar.
Bu çocuklarımıza bunu vermeye mecburuz. En
azından bunun umudunu vermeye, bunlann "olabi-
liriiğini" göstermeye mecburuz. Aksi takdirde çok
daha acı olaylar yaşamak durumunda kalabiliriz. Çok
ağır faturalar ödeyebıliriz.
1 Mayıs 1996. içimizde süreklı kanayacak bir yara
açtı. Hiç olmazsa bundan bir ders çıkarmasını bile-
lim ve bugünleri arar olmayalım.
Eskişehirli dostlarımı şimdiye dek üç kez beklettım.
Ama bugün öğleden sonra Turkuaz Kitabevı'ndeyim.
Mustafa Zor'u bir daha zora sokmayacağım.
Abdo Ağa, 4 eş, 49 çocuk ve 76 torun sahibi
RECEPKAPUCL
ERZURUM- Erzurum'un Ka-
rayazı ilçesine bağlı Kösehan kö-
yü Abdurrahman mezrasında ya-
şayan Abdurrahman Atmaca, ıl-
ginç bir rekorun sahibi. 4 kansı,
49 çocuğu, 76 torunu. 11 gelini ve
9 damadı bulunan 'Abdo Ağa' gü-
nah olduğu gerekçesiyle istediği
halde beşinci evliliğini yapama-
maktan yakınıyor.
Erzurum'da aile planlaması de-
nildiğinde akJa tek isim geliyor:
Abdo Ağa. 1925 yılında Karaya-
zı'ya bağlı Kösehan köyünde dün-
yaya gelen Abdurrahman Atma-
ca, ilk evliliğini GünnazHanun'la
16 yaşında yapmış. Zahide Ha-
nım, Günnaz Hanım'ın üzerine
kuma gelince, ilk yıllar kumalar
arasında büyük çekişmeler olmuş.
Ama zaman ilerledikçe kumalar
da birbirine alışmış. Tabii çocuk-
lar da bir bir dünyaya gelmeye
başlamış. Bu arada Abdurrahman
Atmaca'nın askerliği gelip çat-
mış. Abdo, iki kansını köyde bı-
rakarak kışlanın yolunu tutmuş.
4 kansı, 49 çocuğu, 76 torunu, 11
Askerliğe gıdiş, Abdo'nun şehir-
le ilk tanışmasmı da sağlamış. Ab-
durrahman Atmaca, okumayı yaz-
mayı da asker ocağında öğrenmiş.
Asİcerde de çapkınlıktan vazgeç-
memiş. Askerlik yaptığı Adana'da
ÇiçekHanım'latanışmış. Karaya-
zı'ya cebinde tezkeresi, kolunda
Çiçek'iyledönmüş.
Günnaz ve Zahide hanımlar şa-
şakalmışlar. Abdurrahman'ın çap-
gelini ve 9 daroadı bulunan Atmaca, ilginç bir rekorun sahibi.
kın olduğunu bılırlermış de bu ka-
dannı da beklemiyorlarmış. Her ı-
kı kuma üçüncü kumayı pek benım-
semeselerde köy halkı şehirlı gelın-
lennı çok sevmış. Günler su gıbı
akarken çocuklar da bırbınnı kova-
lamaya başlamış. Abdo Aâa 25 ya-
şına geldığınde bir de bakmış kı üçü
kız dokuz çocuğu olmuş. Tabıı üç
kansının üçü de yıne hamıle. Artık
ev de dar gelmeye başlamış.
Abdo Ağa, oturmuş, düşünmüş,
taşınmış. kendi adını taşıyan bir
mezra kurmaya karar vermiş. Kes-
kin köyünün 5 kilometre uzaklı-
ğında başlamış kendısıne büyük-
çe bir ev ve ahır yapmaya. tki yıl
sonra mezraya taşındıgında çocuk
sayısı 15'e ulaşmış.
Tabiı kendisini de mezranın
ağası ilan etmiş. Kanlan, çocuk-
lan Abdurrahman Atmaca'ya ar-
tık Abdo Ağa demeye başlamışlar.
Abdo Ağa'nın ünü de giderek ya-
yılmaya başlamış. Herkesin ilgi
odağı olmav a başlamış. Kentin va-
lisı. bürokratı, milletvekili. Kara-
yazı'ya kim giderse Abdo Ağa'yı
ziyaret etmeden dönmemış. Her
giden Abdo Ağa'ya hediyeler gö-
tütmüş. Abdo Ağa bu hatın sayı-
lır ziyaretçilen sayesinde, birçok
köyden önce yola. elektriğe ve te-
lefona da kav uşmuş.
Kıza karşı kız
Çocuklar büvüdükçe sorunlan
da bir bir ortaya çıkmaya başla-
mış Abdo Ağa'nın. Çocuklannı 5
kilometre uzakta bulunan köyüne
okula göndenrken, kızlanna da ta-
lip çıkmaya başlamış. tlk kızının
düğününü yapmış. Kızını vermiş
ama karşılığında da kız almış. Ab-
do Ağa, dördüncü eşı İpek Ha-
nım'la da 35 yaşında evlenmiş.
Yıllar ilerleyip çoluk çocuk sa-
yısı arttıkça. ekonomik sıkıntıya
düşen Abdo Ağa. çareyi tüm erkek
çocuklannı büyük şehirlere çalış-
maya göndermekte bulmuş.
Şenatçı Basının
Önlenemeyen
Yükselışı. Milli
Eğitımde Ideobjik
Örgütlenmeler, Suudı
Sermayesı, Sıvas
Katlıamının Ardında
Yatan Gerçek
HİKIET ( f l i l U T »
7MMK
SANADA
BULAŞ77
Çağ Pazariama A.Ş.
Yerebatafi Caddesı Salkımsöğut Sokak No: 9/B Cağaloğlu Istanbol
Tel 514 01 96/95