Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 1996 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
27 Mayıs: Demokratikleşmeye \feni Bir Hız... PENCERE
Prof. BAHRI SAVCI
2
^ Vlavıs. bilımsel deyimiyle.
elbette bir askersel darbedir.
Anıa o. bütün darbelerden
apayrı özelliklen olan birde-
\inim. bir de\rimdır. Önce,
kurmay yüzbaşılardaıı orge-
neralinc kadar. hepsi subay olan bir grup-
ça yapılmıştır. Anıa komitenin. askerlik
tütnıeyen biryapişi vardır: İhtilalin sevk
ve yönctiminde. lıcr ihtilalde olduğu gi-
bi. büyük bir iç disiplin vardır: ama kim-
seden ktıııseye. altlık-üstlük tabiyet ku-
nıandacılığı yoktıır: ancak kolejyal iis-
lupta bir "nıeşveret" \e isbölümü vardır.
Sonra. daha ilk anından başlamak üze-
re sivil dinamıklerie baglantı kurulmuş-
tıır. Istanbul Hukıık Fakültesi"nden bir
lıeyet ilc **meşveret'" v e "•müşavere"(bil-
gı ali!>. danış) yöntemiyle düşün (fikir)
alısverişi başlamıştır.
Bu heyetin alnına tabanca daya>ıp on-
dan kendi egilimi. istenci yönünde bir
düşün iiriinü istenmemiştir. Bir kere. Is-
tanbul Hukuk Fakültesinden. kendileri-
ııc özgü (mahsus) nedenlerle Ankara'ya
gelmek istemeyenlere. gelemeyenlere.
saygılı bir mazeret kabulü gösteriJmiştJr.
(,'ağrıya uyarak Ankara'ya gelenlere de
nanılu ııcunda bir buyruk. bir yön. bir
eğilim gösternıeden. varılnıak islenen
demokrasinin doğası ve gerekleri üze-
riııde de danışma (aydınlanma), yönte-
miyle temas kurulmuştur. Ve hemen. bu
kıırul aracılığıyla bir demokratik anaya-
sa yapmak üzere bir bilim kurulu oluştu-
rıılmuştur. Bu tasarı anayasayı yapma.
tamamıvla istanbul Üniversitesi rektörü-
ne bırakılmıştır. Komisyon başkanı olan
rektör. bıliın kurulunun kaç kisiden ve
kimlerden olacağına öz kendisi karar ver-
nıiştir.
Rektörün on bilim adamından oluşan
bu kuruluna darbeyi yapan Milli Birlik
Komitesi'nden en küçük birdirektif ve-
rilmemiştir, bu konuda en küçük bireği-
lim gösterilmemiştir.
Milli Birlik Komitesi, bu on bilimada-
mından kurulu yarkurulun(komisyonun)
dört ayda kaleme aldığı anayasa taslağı-
na, en küçük bir ekleme ya da çıkarma
yapmadaıı onu. Kurucu Meclisin ince-
iemesine sunmuştur.
Kurucu Meclis, öteki sivil toplum ya
da hükümetdışı kuruluşlarla Siyasal Bil-
giler Fakültesi. Idari İlimler Enstitü-
sü'nün ileri sürdükleri bir zorunluluk ola-
rak yaratılmıştır. Bunda da Milli Birlik
K.omitesi"nin hiçbirkanşması olmamış-
tır. 196I Kurucu Meclisidenilenbu Mec-
lis'in yapısınıda yine beskisilik bir baş-
ka bilim kurulu saptamı^tır.
Beş profesörden kurulu bu kurul. Tür-
kiye'nin o zamanki sivil güçlerinin lenı-
silcilerini kapsayan biryapı taslağı mey-
dana getirmiş, bu yapı içinde o zamanki
parti temsilcileri, büyük bir ağırlık oluş-
turmuştur.
Işte 27 Mayıs Devrimi'nin ürünü olan
196I Anayasası, böyle temsilsel değeri
olan bir Kurucu Meclis'ce yapılınıstır.
0nun getirdiğini aynntılanyla göster-
mek ayrı bir iştir. Ve bugün de özlenen
birnirelifi vardır bu üriinün...
Ama burada yalnızca şunu söyleyebi-
liriz: ]%l Anayasası'nın temel eksenı.
Mustafa Kemal'in. "asri birhej 'et-i içri-
maiyye" kurma ülküsüdür: o yüzden de
bu anayasa. Kurucu Meclis içindekı M-
vil güçlerin kesin vesonuçsal (mutlak ve
nihai) tercihlerini deyimleyen çoğulcu
laik toplum anayasası olmuştur.
Şimdi 27 Mayıs olgusuna tarihsel bir
karşılaştırma açısından bakalım:
"1789 Fransız Devrimi ve 27 Mayıs
Devrimi, olmalı mıydı. olmamalı mış dı"
sayıklamaları hâlâ yapılmaktadır. Ama
bunlar. aslında düşün denen olguya sığ-
mayacak kadar ham üretilerdir. Tarihsel
olguları. onlan yaratan özlerine inen bir
okuyuş ile okuyamamanın sonucu varı-
lan birsığlığı deyimlerbu üretiler...
1789 Fransız Devrimi ne (ihtilali) ba-
kalım: Bu. eski kaynaklardan gelen uyan-
macılık akımının sonucudur. Bu devrim
Rönesanslardan. reformasyonlardan. ya-
ni katanın ve \ icdanın özgürlüğünü sağ-
layan kaynakların getirdiği bir oluşum-
dur. 18. yüzyıl içinde. hurafeve. dogma-
cılığa. engizisyonlann zulmüne. ~tek"in
sultacılığınm sınırsızlığına karsın. aklın
ve bilimin yaratıcı direnişi olmuştur. Bu
yüzden 1789 Devrimi. katanın ve v icda-
nın özgürlüğüne, toplumun. kendinı yö-
netme, hak ve özgürlügünün gereksin-
mesini de katmıştır.
Bir tek tümceyle kafanın, viedanın.
toplumun özgürlüğü bu devrim ile yay-
gınlık kazanmıştır. Aklın ve bilimin bo-
zulnıamış verilerinin düzenini arayış ol-
muştur.
Böylece kilise dogmacılığı. sarayın
"tek'*çi sultasının sınırsızlıgı aşılmıştır:
kafanın. vicdanın. vönetimin. halk tem-
Mİcılerine geçmesinin dcvinitni. bu dev-
rimin anlamını olusturmuşrur.
Şimdi 27 Mayıs'a bakalım:
Osınanlı "hükümdarın iktidan"nı.
göksel (semavi) kaynaktan. biryeryüzü
olgusu olmaya doğru indirmiştir. Yani
hükümdar iktidarı sınırlanmıştır (1839
Tanzimatı). Kısa birsüre sonra. yeryüzü-
ne indırilereksınırlandınlmışolanbu ik-
tidara. halk ortaklığı da gelmiştir (1876
Meşrutiyeti). Bunlar aslında. insanın ve
toplumun hak ve özgürlüğünü sağlama
aşamaları idi. Ne var ki. bir türlü de tam
olarak olus,amamıs.lardı. Çünkü bunların
içinde yeni bir sos\al. kültürel uyanışın
~tek"çi sultageleneğinikırmatözü(cev-
hen)yoktu.
Mustafa Kemal uyanısjardevinimi. i^-
te bu tözü gördü ve oııun geregiııin yo-
lunıı açtı: Kafanın ve vicdanın özgürlü-
ğünün aydınlığını getirdi. Bu aydınlığa
kapalı saltanat ve hilafetin. nede olsa se-
mav iliğe dayanan eksenini kaldırdı. Böy-
lece kafa. v icdan. ulusözgiirlüğünün ay-
dınkınması. bir bütün olarak gelmiş olu-
vordıı: Eğitim Birliği. kültür birligi. se-
mavi temalara dayalı eğitim kurumlany-
la devlet kurumlannın kaldırılması bu
bütünlük sayesinde olmuştur. Yani laik ve
özgür kafa. v icdan. siyasal örgüt yapılan-
ması (cumhuriyet) böylece gerçekles-
miştir.
Ve Ikinci Diinya Savaşı'ndan sonra da
siyasal vapılanmanın bir büyük aşama-
sı. bu kez kesin olarak gerçekleşmiş ol-
du: Çok partili biryapı...
Gel gör ki. aydınlanmacılık eksenini
hiç bırakmadan bilimin klavuzlu§u ve
aklın aydınlığı olgusu. siyasal iktidarlar-
ca savsaklanma yoluna gırdi. Toplumu.
skolastiğc götürücü ve bilim klav uzluğu
altındaki ulus cgemenliğini de bir siya-
sal oligarşj tenısilciliğine kaptırma vol-
ları ihya edildi.
Bu. Mustafa Kemal aydınlıkçılığı için-
de biitünleştirilmesi gereken sosyal. siya-
sal. kültürel gelişim yönüne ters bir olgu
idi. Kafayı. vicdanı. ulus kitlesini. insan-
lığın Rönesanslardan. reformasyonlar-
dan. 1776 Amerikan. 1789 Fransız dev-
rimlerinden beri oluşturulmaya uğraşı-
lan özgürlüklerinden saptırıcı bir gidi-
şattı. İnsanlığın utkusu olan dünya ay-
dınlanmacılığını Türkiyecle de uyandı-
ran Gazi Mustafa Kemal Atatürk rasyo-
culuğıına aykıncılık idi.
İsjte 27 Mayıs da bu tersliği arıtlayarak
demokrasinin özünii gerçekleştirmeye
yönelmiş bir devrim oldu. Türklerin de
vaşamı. semav i dogmacılıktan kurtararak
usun ve bilimin ve lıalkın öz kendisinin
egemenliğine açılı^ın gerektirdiği rasyo-
yu arayıp bulma devrimi olmuşturbu 27
Mayıs...
Evet. askerlerin bir darbesidir. ama o.
uyanmıslık içindeki özgürlük arayışçılı-
ğının. demokrasiyi gerçek raylan üzeri-
ne oturtma dev inimidir: Daha ilk anların-
dan başlamak üzere bilim heyetleri ve
halk temsilcileri aracılığıyla anayasa
yapmaya kalkılmı^tır: bu anayasayı ve
oııun öngördüğü halkçı-sosyal-laik-ço-
ğıılcu cumhuriyeti ve demokrasiyi ege-
meıı kılma. 27 Mayıs'ın kendisine özgü
(mahsus) nitelikleridir.
27 Mayıs'ın demokrasileşmeye getir-
diği hız ve kurumlasma niteliği bir w
ha-
yal" olmayacaktır. Her şeye karşın...
ARADABIR
BEHZAT AY
Kan ve Gözyaşı..
Nüfusumuzun yüzde 80'i ulusal gelirin yarısının
altında pay alıyor. Bu çoğunluk, yüzde 80 enflasyo-
nun altında inim inim inliyor, gözyaşı döküyor...
Ekonomide enflasyon canavarının yanı sıra büyük
kentlerde terör canavarı, Güneydoğu'da, Doğu'da,
dahası Içanadolu'da PKK canavarı, siyasada şeri-
atçılık canavan. şiddet canavarı, vurgun canavarı,
yolsuzluk canavarı almış başını gidiyor... Bir cana-
varlar dönemidir yaşadığımız dönem... Bu canavar-
lar dönemini sona erdirecek güç yok ne yazık ki!..
Yeteneksiz siyasacılardan beklenecek yararlı işler, bir
düş ve düşlemdir... Enflasyon canavarının rjençesin-
de ezilen emeklinin, emekçinin, yoksulun sorunlan-
na yasama organı ciddi olarak eğilmiyor. Çünkü bu
organın bireyleri olan milletvekilleri, çekenlerin çile-
sine yabancılar. Çoğu varsıl kesimin insanları. Ozel
uçakları, bankaları, fabrikalan, çiftlikleri var... Helede
genel başkanlarının malvartıkları... Insanı şaşalatan,
çıldırtan malvartıkları!.. BirilerininSarıyerveçevresin-
deki. Kuşadası'ndaki, ABD'deki malvarlığının dökü-
münü yaptı Cumhurıyet'te Ergün Aksoy arkadaşı-
mız. Bu döküm, gazetemizin yarım sayfasını doldur-
du. Bu varlıklı 'Boğaziçi Sultanı'na karşı savaş açan
köktendinci partinin geneJ başkanının malvarlığı da
baş döndürüyor... Sinop. Trabzon, Ankara, Ayvalık
ve başka başka yerlerdeki taşınmazlarının çokluğu-
na şaşıyorduk, bir de 140 kiloyu aşan altının varlığı
ortaya çıktı. Ey Tanrım! islam Dinarı sevdalısı bu ge-
nel başkanın bankalarda dolarlan, markları da bir bir
saptandı. yazıldı çizildi. Türk Lirası'nın "kıymet-ihar-
biyesi" yok...
Çok, pek çok zengin genel başkanlar ve yine çok,
pek çok zengin rnilletvekillerinden oluşan partileri el-
bette yoksulun yanında olmazlar. Görmezden gelir-
ler yoksulun çektiklerini... Yolsuzlukları, vurgunları.
hırsızlıkları duymazdan gelirler... Dahası gözyumar-
lar Kolaylıklar sağlarlar... Bunun için değil midir ki
Halil Bezmen, Selim Edes, Engin Civan, Ahmet
Özal kollarını sallaya sallaya yurtdışına çıktılar. Hem
de. devleti kazıkladıklarını (övünerek) söyleyerek...
Ekonomi altüst olmuş, toplumsal dengeler tama-
men bozulmuş, can güvenliği denen şey hiç kalma-
mış. işleyeni belirsiz cinayetlerolağan olmuş, yolsuz-
luklar birbirini izlemiş, kokuşmuşluk havayı bürü-
müş, kısacası ülke, bir yangın yerine dönmüş... Bu
görünümde. "kıvançta, tasada, gönençte..." birlik-
telikten söz edilebilir mi?
Akıl almaz varsıllıkla, aklımıza getiremeyeceğimiz
denli yoksulluk... Özel uçakları, bankaları, fabrikala-
rı, çiftlikleri, apartmanları, trilyonlarca paralan olan-
larla, gelecek güvenliğinden yoksun, geçim çilesin-
den üzgün. yaşam pahalıhğından çıldırmanın eşiği-
ne gelmiş olanlann. dahası cinnet geçirenlerin bir-
likte yaşadığı bir ülke Türkiye! Sık sık estetik ameli-
yat yaptıranlarla, parasızlık nedeniyle hastanede re-
hin kalmak korkusuyla kendine sezaryen yapıp ço-
cuğunu bedeninden çıkaran ve alkan içinde iğne ile
dikişini de yapan (dünyada böylesi bir duyum du-
yulmuş mu?) zavallı Hikmet Yılmaz'ların ortak ya-
şadığı sevgili yurdum! "Kıvançta, tasada, gönenç-
te... " ortak (!) yutturmacasıyla insanların birlikte ya-
şayabildiği zavallı ülkem!..
Ve de bu akılalmaz varsıllıkların, yolsuzluklann,
vurgunların. çirkinlikierin çamurunda çırpınan büyük
çoğunluk! Zaman zaman şairin dizelerini, kafanıza
vura vura okumak geçiyor içimden:
"Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek I ve hâ-
lâ şarabımızı vermek için I üzüm gibi eziliyorsak, ka-
bahat senin I demeye de dilim varmıyor ama, I ka-
bahatın çoğu senin. canım kardeşim!"
Sana yarayacak yasalan yapabilecek olan solcu-
lar, sosyal demokratlar, ilericiler, sözümona devrim-
cilerde bölük pörçükler... Sürekli bölünüyoriar. amip-
ler gibi... Bu tutumlarımız yüzünden tarih aslabağış-
lamayacak bizleri...
Devrimci Meclis
GOKKUŞAGI İNGIUZCE
YAZ KURSLARI BAŞLIYOR
• Okul müfredat programlanna paraJel
• 10 -13 kisilik sınrflarda
• lletişimsel Metodla, pratik ağırlıklı
• Sıcak bir atmosferde
llkokul, Ortaokul ye üse öğrencileri
için hızlandırılmış Ingilizce kurslanna
kayrtlanmız devam ediyor.
DAHA GENİŞ BU.Gİ İÇİN BI2IARAYINIZ.
ÖZEL . . s ,
GOKKUŞAGI
DİL KURSLARI
Sad.k Sendil Sok 36/2 Ş,}J,- istanbul
Tel :233 18 58-233 18 59Fax: 231 87 19
Yrd.Doç.Dr.OKTAY GOKDEMIR
Mersin Üniversitesi. Fen- Edebi\vı Fuküllesi. Tcııih Bölüınü
E
mperyalizme karşı ilk ulusal ba*-
kaldırı olan Ulusal Kurtuluş Savaş.ı
aynı zamanda adından da anlaşıla-
cağı gibi Türk ulusunun ünımet bi-
lincinden ulus bilincine geçiş süre-
cidir. Teokratik yapılı bir monarşi
olan Osmanlı Imparatorluğu'nda yüzlerce yıl re-
aya denilerek sürii yerine konulan. etrak-ı bi-id-
rak denilerek zekâsından kuşku duyulan. savaş-
lardaasker. imparatorlugun merkezi Istanbul'un
beslenmesi için ise vergi kaynağı olarak görülen
Anadolu insanı. ulusal kimliğinin farkına Mus-
tafa Kemal Atatürk önderliğindegerçekleştinlen
Türk devrimi ile varmıştır. Türk devrimi teokra-
tik-monarşik yapılı Osmanlı devletinden demok-
ratik bir cumhuriyete. padişahın kullarından cum-
huriyetin eşit ve özszür birey ve vatandaş anlayı-
şına geçişin adıdır. Tşte bu siireçte Ulusal Kurtıı-
lusSavaşrnınenzorgünleıinde23 Nisan I92ü'de
Ankara "da toplanan Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi gerek sosyal yapısı. gerek siyasal yapısı ve ge-
rekse devrimci karakteriyle Ulusal Kurtuluş Sa-
vaşı'na damgasını vurmuştur. 23 Nisan 1920'de
Türkiye tanhinde ilk kez egemenliğin meşruiyef
kaynagı dev rimci bir metodla değiştirilerek ilahi
otoriteden alınıp onun tek temsilcisi ulusa veril-
miştir
Vüzlerce yıl. Osmanlı padişahınadinsel vege-
leneksel bağlarla bağlı olan Anadolu insanını bir
ulusal kimlik bilincine ulaştırmak. devrinıin ön-
derinin en önemli amaçlanndan biriydi. Musta-
fa Kemal. Anadolu"daki Türk ulusunun varlığı-
na dayanarak tam bağımsız bir devlet kurma yo-
lunda 19 Mayıs 1919'da savaşıma başlarken bu
olgunun bilincindeydi. O'nun düşüncesine göre
Itilaf Devletleri'nin yenilmesiyle ulusal bağım-
sızlık. padişah-halifenin devrilmesiyle ulusal ege-
menlikgerçeleştirilmişolacaktı. Anadolu'yageç-
tikten sonra her eylemini Türk ulusunun seçtiği
yasal karar organlannca saptamaya özen göster-
miş olan Mustafa Kemal. ulusal egemenlik dü-
şüncesini ulusun bilinç altına yerleştirebilmek
amacıyla Kurtuluş Savaşfndaki herolaya "mil-
li'" damgasını vurarak ulusal bilinci güçlendir-
me_ye çalışmıştır.
Orneğin toplanan kongreler "milli" kongreler-
dir. Sıvas'ta Anadolu hareketinin ilk yayın orga-
nı olarak etkinlik gösteren gazetenin adı 'İrade-
i \Iilliye~dir. Kurtuluş Savaşı'nın temel strateji-
sini oluşturan v e bugünkü dev letimizin ulusal sı-
nırlannı çizen kararlann adı "misakH milli" ka-
rarlandır.
Ankara'da Joplanan Meclis "IVlilli Meclis"tir.
Bu Meclis'in resmi yayın organı olarak çalışan
gazetenin adı "Hâkimiyet-i Milliye"dir.
Mustafa Kemal. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın
kongreler aşamasından sonra topyekün bir ulu-
sal kurtuluş hareketi için halkın seçtiği teınsilci-
lerden oluşmuş bir ulusal organın Anadolu içle-
rinde bir yerde bir an önce toplanmasını istiyor-
du. Mustafa Kemal "e böylesi birolanak. l6Mart
1920'de Ingilizler'in İstanbul'u işgal etnıesi ve
Osmanlı Meclis'i Mebusanrni'kapatmalarıyla
doğdu. Böylelikle Kurtuluş Savaşı'mızın en
önemli yasal organı I. TBMM olağanüstü yetki-
lere sahip bir kurum olarak 23 Nisan 1920 giinü
Ankara"datoplandı. Meclis. kuşkusuzbirdevrim
meclisiydi.
Toplanmanedenleri veoluşum biçimi buıuı bi-
ze açıkça göstermektedir. Hemen belirtmek ge-
rekir ki bu Meclis'in kuramsal bağlamda üyele-
rin tüınünce benimsenmış bir ideolojiden söz et-
mek mümkündeğildir. Ancak Meclis'in içerisin-
de yer alan milletvekilleri sürekli bir arayış içe-
risindedirler.
İşte bu arayış içinde bulunan I. TBMM'de bir
grup milletvekilinin savunduğu çağdaş düşünce
akımlarını ve kendi ülkelerinin içinde bulundu-
ğu somut koşullan içeren bir ideolojinin de var-
lığı dikkatimizi çekmektedir. Nasıl Fransız Ay-
dınlanma Felsefesi burjuva demokratik de\ rimi-
ni. Marksist felsefe Rusya'da sosyalist devrimi
yaratmış ise Anadolu'da başlayan bu halk hare-
keti de tam bağımsız demokratik bir öz taşıyan
Türk devrimini yaratmıştır.
1. TBMM. olağanüstü yetkilere sahip bir Mec-
lis olarak kurumsallasjirken nonnal dönemin par-
lamentolarında göremeyeceğimiz birtakım nite-
liklen de içerisinde taşımıştır. Kuvvetler birliği
ilkesini benimseyen Meclis, yasama yetkisini çı-
kardığı devrimci kanunlarla. yürütme yetkisini
yine kendi içerisinden oluşan lcra Vekilleri He-
yeti (Bakanlar Kurulu) ileyargı yetkisini ise Mec-
lis içerisindeki milletvekillerinden oluşan Istik-
lal Mahkemeleri kanalı aracılığıyla sürdürmüş-
tür. 1. Meclis'in dünya parlamentolar tarihinde
eşine az rastlanır bir özelliği de dünyada ilk kez
iki seçimle oluşmuş bir Meclis olmasıdır.
Çünkü 16 Mart 1920'den sonra İstanbul"dan
Anadoluya kaçan milletvekillerinden bir bölü-
mü de Meclis'e dahil edilmiştir. 23 Nisan 1920
günü 115 milletvekili ile toplanan Meclis'teki
milletvekillerinin sosyo-ekonomik tabanlanna
baktığımızda 1920 Anadolusu'nun bütün top-
lumsal guruplarını bünvesinde banndırdığını gö-
rebiliriz. "\leclisve>adiğerbirdeyişlepaıiamen-
•••? • •. •'•;'<
to, bir toplumda iktidar ilişkilerinin odak nokta-
sını oluştumr. Parlamenter sıstetnin kendi nıan-
tığı ve kendi kurallan içinde normal bir biçimde
işlediği dönemlerde parlamentodaki sivasal mü-
cadelenin daha çok sivasal iktidarı gurupsal ola-
rak ele geçirmc nıücadelesi olduğu görülür. Fakat
olağanüstü dönemlerde ise sivasal mücadelenin
daha farklı bir dii/eyde geliştiği \e miller\ekilleri-
nin ülkenin geleceği \e yazgısı bakımından olduk-
ça ağır bir sorumluluk altına »irdikleri izlenir.
Toplumsal »urııpların sözcüleri ister istemez
grupsal düşüncelerinden. çıkarlarından ö/\eri-
de bulunarak belirli bir ittifak çi/gisinde birleşip
iilkeyi ve ulusu içinde bulunduğu darbo£azdan
kurtarıp esenliğe çıkarmak /orundadır. İşte bu-
nun somut örneUerinden birini I. TBMM vermiş-
tir "(I). Asker siv il bürokrat. çiftçi. eşraf, din ada-
mı. aşiret reisi, kısacası düşünceleri ve çıkarlan
birbirinden faklı toplumsal gruplar. zaman za-
man çok sert tartışmalar içerisinegirselerde ulu-
sal bağımsızlık ve ulusal egemenlik düşüncesini
yaşam alanına geçirebilmek için bir araya gele-
bilmişlerdir. Bu birliteliği sağlavan ana olgu ise
kuşkusuz Mustafa Kemal'in karizmatik liderliği-
dir.HiyaneJ-i Vatanjye Kanunu'nuçıkaran. Istik-
lal MahkenKİeri'ni kuran, düzenh ordunun ku-
rulmasını sağlayıp ulusal hareketin askeri yönü-
nü başanva ulaştıran. saltanatı sert tartışmalardan
sonra kaldırarak Osmanlı monarşisine son veren.
Mudanya Mütarekenamesini ve Lozan Banş Ant-
laşma.M "11111 on hazırlıklannı yaparakTürkiye'nin
siyasal bağımsızlığını ttim diinya dev letlerine ka-
bul ettiren I. TBMM, devrim yapan bir Meclis
olarak Türkiye yakın tarihinin gurur kaynakların-
dan birisidir.
76 yıl sonra bugün. parası olanın milletvekili
olabildiği. milletvekillerinden çoğunun seçim
bölgelerinin sorunlarına çözümler üretmek yeri-
ne kırmızı plakalı makam arabaları (bakanlık)
peşinde koştuklan. Meclis salonlannda iftar ye-
mekleri. çiğköfte partilerinin düzenlendiği. göre-
vini yapan bayan memurlann etek boylarının tar-
tışma konusu yapıldığı. ülke sorunlanna çözüm-
ler üretmek yerine holdinglerin ve bankaların yö-
netim kurulu üyelerinin tercih edildiği bu toplum-
sal kaos ortamında; isli gaz lambalannın loş ışık-
lan altında çalışarak karanlıklar içindeki bir ül-
keyi aydınlık yarınlara taşıyan ve bütün zor ko-
şullara karşııı Kuvayı Milliye ve Müdafaa-i Hu-
kuk ruhıınu dimdik ayakta tutmayı başarabilen
başta Viustafa Kemal Atatürk olmak üzere I.
Meclis'in kalpaklılarından ulusçaöğreneceğimiz
çok şey var.
(I) Ihsun Giines. Birinci Türkive Biiviik Mil-
let Meclisi'nin Düşünsel Yapısı (19/9- 1923).
Eskisehir. 1M5, s. 63-64
BAŞARIYI
GOKKUŞAGI'NDA
YAKALAYIN.
llkokul 3, 4 ve 5. sınrflar için,
IO-I3 kişüik sınıflarda, hafta somı v e
hafta içi, Anadolu üseleri ve Kolejiere
Hazırtık Kurslann'a kayıtlanma devam
ediyof. Servisimiz vardır.
DAHA GENİŞ BJLGJ İÇİN BİZİ ARAYINIZ.
GOKKUŞAGI
DERSANESİ
Sod.k Şendil Sok. 36/2 Şi>li- istanbul
Tel: 233 18 58-233 Î8 59 Fox: 231 87 19
Mayıs sonuna kadar arayın. İndirimden yararlanın
.*<r
Nâzım Hikmet
Kültür ve Sanat Vakfı Yayınlan
^ Çizgilerle
naztm
hikmet /*
Yazan: Müjdat Gezen
Çizen: Savaş Dinçel
Nâzım Hikmet Vakfı: General Yaz»an
Sk. No: 10 lOTünelİst.
Tel.:(0212)252 63 14-15
Sınırlı Sorumiu
BÜYUKSEHBRKONUT YAPI KOOPERATIFİ
GENEL KURUL İLANI
Kooperatifimizin 1995 yılına ait olağan. genel kurul toplantısı 28 Haziran 1996
Cuma günü saat 9.00'da İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Kampüsü (G) Anfisi'nde
aşağıaaki gündeme göre yapılacaktır. KooperatiPer Kanunu ve Anasözleşmemiz
uyarınca gerekli yasal çoğunluk sağlanomadığı takdirde genel kurul toplanfısı
ileri bir tarihe ertelenecektir.
YÖNETİM KURULU
GENEL KURUL GUNDEMI
1- Açılış ve Başkanlık Divanı'nın oluşturulması; tutanakların imzalanması için
Başkanlık Divanı'na yetki verilmesi;
2- Yönetim ve Denetim Kurulları raporlan ile 31.12.1995 lorîhlî yıllık ve 31.05.1996
farihli ara bilançolann görüşülüp kabul edilmesi; Yönetim ve Denetim Kurullarının
aklanması;
3- 1996 yılı gelir-gider bütçesi ve uygulama programının açıklama ve ekleri ile
birlikte kabul edilip onaylanması;
4- Kooperatifimize ait taşınmaz malların satışında izlenecek ve uygulanacak
yöntem ve asgari satış fiyatlarının belirlenmesi;
5- Kooperatifimiz adına Toplu Konut idaresi ve Türkiye Emlak Bankası ile yurtiçinde
ve dışındaki diğer banka ve kuruluşlardan gerekli miktardo kredilerin alınması;
bu kredilere uygulanacak faiz. vade ve öaeme şartlarının kabul edilmesi ve
krediler karşılıjijında Kooperatifimizin mülkiyetindeki faşınmaz malların ipotek
edilmesi için Yönetim Kurulu'nun yetkili kılınması;
6- Ortaklıktan çıkarma kararlorına korşı itiraz olduğu fakdirde bu konudaki
başvuruların görüşülmesi.
KAMAN SULH HUKUK HÂKİVILİĞİ'NDEN
Do.sya No: 1995 149
Davacılar Elif Çavdar ve arkadasları vekili Av. Bayram Aslan tarafından davalılar Şazimci Sag-
lık ve arkadaiları aleyhine açılan Kanıan Danözü nıahallesı 95 ada. 37 parsel sayılı taüinmaz üzerin-
deki ortaklıgın satıs suretiyle giderilmesi davasının yapilan yargılaması sırasında verilen ara kararı
gereğince: Davalılardan Ca\ ide Kaman adına çıkanlan icbligaılann yurtdı^ında olnıusi neUeniyle bi-
la lcblij iadc edildiği. zabıtaca adresinin tcspiı edilemedigindcn ılanon tebligat yapılma>ına karar ve-
rilmi^olup. adı geçcnin 9.x. I99d günü saat (I9.(l(l'da duru^nıada bizzat ha/ır bukmmaM veya kcııdi-
siııi bir \ekille tem-.il cıtirmcsi. ha/ır bulunnıa/ ise Hl MK'nin 5iw \e 510 maddeleri gereğince dıı-
ru.'>nıayagıvabındade\anıolıınacağı \e karar verileceği hıısusu teblıgat yerine kaim «lınak üzere ila-
nen teblığolıınur. Basin. ^
Çiller Doğru Söylüyor...
DYP lideri Tansu Çiller, TOBB (Türkiye Odalar
Borsalar Birliği) genel kurulunda konuşurken Türki-
ye'de demokrasinin işlemediğini ileri sürmüş: "mil-
lete doğru haber aktanlamadığı zaman, milletin de
doğru karar veremeyeceğini" söyleyen Çiller:
"Acilen" demiş, "yansız, tarafsız ve doğru habe-
rin önünün mutlaka açılması lazım. Niye son yıllar-
da bir kesimin elinde bütün gazeteler ve televizyon
kanalları yoğunlaşmaktadır? insanların bu şartlarda
doğruyu öğrenmesine imkân yoktur." (Hürriyet, 20
Mayıs 1996)
Çiller, bir gerçeği dile getirmiş...
Doğru söylemiş...
• • •
Gerçekten son birkaç yıl içinde bütün gazeteler. te-
levizyonlar belirli ellerde toplandı... Üstelik bu belirli
eller, Türkiye'de büyük holdinglerle bütünleşmiş du-
rumdalar... Özetle medya tekelleşti. Çiller'in dediği
gibi:
"İnsanların doğruyu öğrenmesine imkân yok!.."
" Yansız haberin önü açılmalı!.." î
Parasal güç, medyayı denetliyor...
Halk medyaya inanmıyor, "gazeteci"ye güvenmi-
yor, yapılan bütün araştırmalar medyanın toplumda
saygın bir yeri olmadığını vurguluyor. yalan dolanırf
egemenleştiği basın ortamı kirleniyor... ,
Çiller doğru söylüyor... )
Ama, bu gerçeğin ayırdına ne zaman vardı?..
• • •
Medya uzun süre Çiller hesabına çalıştı. Çünkü
devletin elindeki para muslukları Tansu Hanım'ın elin-
deydi. Bir anlamda Türkiye'deki "medya canava-
n"nı devlet yaratmıştır. Iktidardaki politikacı. yüksek
enflasyon ortamında düşük faizli devlet kredileriyle
tekelleşmeyi körüklemiş, kimi patronlarla al takke
ver külah medyatik bir yaşamın keyfini sürmüştür.
Tansu Hanım, medya ile balayı dönemini ne çabuk
unuttu?..
Peki. şimdi olan ne?
Devlet Hazinesi artık Çiller'in elinin altında değil,
DYP lideri devlet bankalarına sözünü, medya patro-
nuna dişini geçiremez, herkes Tansu Hanım'ın def-
terinin dürüldüğüne inanıyor...
Neden?
Çünkü kendisine yüzde 28 oy oranıyla teslim edi-
len DYP'yi iki yılda yüzde 19'a düşüren Çiller'in, bir
kez daha başbakanlık koltuğuna oturması çok güç,
belki de olanaksız!.. Sırtına vurulan yolsuzluk dos-
yalarının altından Tansu Hanım nasıl kalkacak?..
Medya, Tansu Çiller'e ilişkin gerçekleri dün hası-
raltı ediyordu, bugün adı konmamış sansürünü kal-
dırdı...
Atış serbest...
Politika, -iş yaşamında olduğu gibi- acımasızdır:
piyasada düşenin yüzüne kimse bakmaz, siyasette
düşenin dostu olmaz...
Çiller, yıldızı söndükten sonra doğruyu dile getiri-
yor...
Ama, çokgeç...
• • •
Doğrulan dile getirmek kimsenin tekelinde değil-
dir.
Yalnız namuslu kişi gerçeği dile getirmez, bir do-
landıncı da kimi zaman 0u işi yapabilir. SongünJerin
ünlüsü Selçuk Parsadan'ı televizyona ,çıkarıp ko-
nuşturuyorlar, sonra izleyenlere soruyorlar:
"Doğru mu söylüyor?.."
Yanıt, büyük çoğunlukla "Evet" oluyor.
Bir sahteci. bir geri zekâlı, bir hırsız da arada sıra-
da gerçeği ortaya koyabilir; Çiller, bunlardan hiçbiri
değildir; ama, başbakanlık koltuğunda kullandığı si-
lah kendisine dönünce Hanya'yı Konya'yı anladı.
Ve gerçeği dile getirdi.
Ne demişler: bozuk bir saat de günde iki kez vak-
ti doğru gösterir.
EDİBE
GÜVEN
(1927Maıtliıı-
Geçmişi özledim bir kez daha.
Köksüz kalmış bir beyaz zambak gibi.
Kaynağı kurumuş bir akarsu gibi.
Başı olmayan bir türkü gibi.
Yaşantısız bir fırtına gibi.
UĞUR GÖ EN
VEFAT
Rezzan ve Rıfkı Içözü'nün oğlu Bilge
tçözü'nün sevgili eşi, Aslı ve Emre"nin
babası, Tülin İçözü ve fşıl Kasapoğlu"nun
kayınpederi. Ilgın Içözü'nün sevgili dedesi
M. GİRAY İÇÖZÜ
26 Mayıs 1996 günü Hakk'ın rahmetine
kavuşmuştur. Cenazesi Ataköy 5. Kısım
Camii'nde 7 Mayıs 1996 günü (bugün)
kılınacak öğle namazından sonra Üsküdar
Bülbül Deresi Aile Kabristanı'na
defnedüecektir.
AİLESİ
Not: Çelenk gönderilmemesi. arzu edenlerin
TEV'e bağı^ta bulunmalan rica olunur.
MESEN OTEL AKÇAKOCA
Orman-Denız-Sessızlik Yazlık kışlık
havuz-sauna
Y.P: 2.5O0.0O0
Rez: 0374 611 44 36 611 36 78