05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MAYIS 1996 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER 27 Mayıs: Demokratikleşmeye \feni Bir Hız... PENCERE Prof. BAHRI SAVCI 2 ^ Vlavıs. bilımsel deyimiyle. elbette bir askersel darbedir. Anıa o. bütün darbelerden apayrı özelliklen olan birde- \inim. bir de\rimdır. Önce, kurmay yüzbaşılardaıı orge- neralinc kadar. hepsi subay olan bir grup- ça yapılmıştır. Anıa komitenin. askerlik tütnıeyen biryapişi vardır: İhtilalin sevk ve yönctiminde. lıcr ihtilalde olduğu gi- bi. büyük bir iç disiplin vardır: ama kim- seden ktıııseye. altlık-üstlük tabiyet ku- nıandacılığı yoktıır: ancak kolejyal iis- lupta bir "nıeşveret" \e isbölümü vardır. Sonra. daha ilk anından başlamak üze- re sivil dinamıklerie baglantı kurulmuş- tıır. Istanbul Hukıık Fakültesi"nden bir lıeyet ilc **meşveret'" v e "•müşavere"(bil- gı ali!>. danış) yöntemiyle düşün (fikir) alısverişi başlamıştır. Bu heyetin alnına tabanca daya>ıp on- dan kendi egilimi. istenci yönünde bir düşün iiriinü istenmemiştir. Bir kere. Is- tanbul Hukuk Fakültesinden. kendileri- ııc özgü (mahsus) nedenlerle Ankara'ya gelmek istemeyenlere. gelemeyenlere. saygılı bir mazeret kabulü gösteriJmiştJr. (,'ağrıya uyarak Ankara'ya gelenlere de nanılu ııcunda bir buyruk. bir yön. bir eğilim gösternıeden. varılnıak islenen demokrasinin doğası ve gerekleri üze- riııde de danışma (aydınlanma), yönte- miyle temas kurulmuştur. Ve hemen. bu kıırul aracılığıyla bir demokratik anaya- sa yapmak üzere bir bilim kurulu oluştu- rıılmuştur. Bu tasarı anayasayı yapma. tamamıvla istanbul Üniversitesi rektörü- ne bırakılmıştır. Komisyon başkanı olan rektör. bıliın kurulunun kaç kisiden ve kimlerden olacağına öz kendisi karar ver- nıiştir. Rektörün on bilim adamından oluşan bu kuruluna darbeyi yapan Milli Birlik Komitesi'nden en küçük birdirektif ve- rilmemiştir, bu konuda en küçük bireği- lim gösterilmemiştir. Milli Birlik Komitesi, bu on bilimada- mından kurulu yarkurulun(komisyonun) dört ayda kaleme aldığı anayasa taslağı- na, en küçük bir ekleme ya da çıkarma yapmadaıı onu. Kurucu Meclisin ince- iemesine sunmuştur. Kurucu Meclis, öteki sivil toplum ya da hükümetdışı kuruluşlarla Siyasal Bil- giler Fakültesi. Idari İlimler Enstitü- sü'nün ileri sürdükleri bir zorunluluk ola- rak yaratılmıştır. Bunda da Milli Birlik K.omitesi"nin hiçbirkanşması olmamış- tır. 196I Kurucu Meclisidenilenbu Mec- lis'in yapısınıda yine beskisilik bir baş- ka bilim kurulu saptamı^tır. Beş profesörden kurulu bu kurul. Tür- kiye'nin o zamanki sivil güçlerinin lenı- silcilerini kapsayan biryapı taslağı mey- dana getirmiş, bu yapı içinde o zamanki parti temsilcileri, büyük bir ağırlık oluş- turmuştur. Işte 27 Mayıs Devrimi'nin ürünü olan 196I Anayasası, böyle temsilsel değeri olan bir Kurucu Meclis'ce yapılınıstır. 0nun getirdiğini aynntılanyla göster- mek ayrı bir iştir. Ve bugün de özlenen birnirelifi vardır bu üriinün... Ama burada yalnızca şunu söyleyebi- liriz: ]%l Anayasası'nın temel eksenı. Mustafa Kemal'in. "asri birhej 'et-i içri- maiyye" kurma ülküsüdür: o yüzden de bu anayasa. Kurucu Meclis içindekı M- vil güçlerin kesin vesonuçsal (mutlak ve nihai) tercihlerini deyimleyen çoğulcu laik toplum anayasası olmuştur. Şimdi 27 Mayıs olgusuna tarihsel bir karşılaştırma açısından bakalım: "1789 Fransız Devrimi ve 27 Mayıs Devrimi, olmalı mıydı. olmamalı mış dı" sayıklamaları hâlâ yapılmaktadır. Ama bunlar. aslında düşün denen olguya sığ- mayacak kadar ham üretilerdir. Tarihsel olguları. onlan yaratan özlerine inen bir okuyuş ile okuyamamanın sonucu varı- lan birsığlığı deyimlerbu üretiler... 1789 Fransız Devrimi ne (ihtilali) ba- kalım: Bu. eski kaynaklardan gelen uyan- macılık akımının sonucudur. Bu devrim Rönesanslardan. reformasyonlardan. ya- ni katanın ve \ icdanın özgürlüğünü sağ- layan kaynakların getirdiği bir oluşum- dur. 18. yüzyıl içinde. hurafeve. dogma- cılığa. engizisyonlann zulmüne. ~tek"in sultacılığınm sınırsızlığına karsın. aklın ve bilimin yaratıcı direnişi olmuştur. Bu yüzden 1789 Devrimi. katanın ve v icda- nın özgürlüğüne, toplumun. kendinı yö- netme, hak ve özgürlügünün gereksin- mesini de katmıştır. Bir tek tümceyle kafanın, viedanın. toplumun özgürlüğü bu devrim ile yay- gınlık kazanmıştır. Aklın ve bilimin bo- zulnıamış verilerinin düzenini arayış ol- muştur. Böylece kilise dogmacılığı. sarayın "tek'*çi sultasının sınırsızlıgı aşılmıştır: kafanın. vicdanın. vönetimin. halk tem- Mİcılerine geçmesinin dcvinitni. bu dev- rimin anlamını olusturmuşrur. Şimdi 27 Mayıs'a bakalım: Osınanlı "hükümdarın iktidan"nı. göksel (semavi) kaynaktan. biryeryüzü olgusu olmaya doğru indirmiştir. Yani hükümdar iktidarı sınırlanmıştır (1839 Tanzimatı). Kısa birsüre sonra. yeryüzü- ne indırilereksınırlandınlmışolanbu ik- tidara. halk ortaklığı da gelmiştir (1876 Meşrutiyeti). Bunlar aslında. insanın ve toplumun hak ve özgürlüğünü sağlama aşamaları idi. Ne var ki. bir türlü de tam olarak olus,amamıs.lardı. Çünkü bunların içinde yeni bir sos\al. kültürel uyanışın ~tek"çi sultageleneğinikırmatözü(cev- hen)yoktu. Mustafa Kemal uyanısjardevinimi. i^- te bu tözü gördü ve oııun geregiııin yo- lunıı açtı: Kafanın ve vicdanın özgürlü- ğünün aydınlığını getirdi. Bu aydınlığa kapalı saltanat ve hilafetin. nede olsa se- mav iliğe dayanan eksenini kaldırdı. Böy- lece kafa. v icdan. ulusözgiirlüğünün ay- dınkınması. bir bütün olarak gelmiş olu- vordıı: Eğitim Birliği. kültür birligi. se- mavi temalara dayalı eğitim kurumlany- la devlet kurumlannın kaldırılması bu bütünlük sayesinde olmuştur. Yani laik ve özgür kafa. v icdan. siyasal örgüt yapılan- ması (cumhuriyet) böylece gerçekles- miştir. Ve Ikinci Diinya Savaşı'ndan sonra da siyasal vapılanmanın bir büyük aşama- sı. bu kez kesin olarak gerçekleşmiş ol- du: Çok partili biryapı... Gel gör ki. aydınlanmacılık eksenini hiç bırakmadan bilimin klavuzlu§u ve aklın aydınlığı olgusu. siyasal iktidarlar- ca savsaklanma yoluna gırdi. Toplumu. skolastiğc götürücü ve bilim klav uzluğu altındaki ulus cgemenliğini de bir siya- sal oligarşj tenısilciliğine kaptırma vol- ları ihya edildi. Bu. Mustafa Kemal aydınlıkçılığı için- de biitünleştirilmesi gereken sosyal. siya- sal. kültürel gelişim yönüne ters bir olgu idi. Kafayı. vicdanı. ulus kitlesini. insan- lığın Rönesanslardan. reformasyonlar- dan. 1776 Amerikan. 1789 Fransız dev- rimlerinden beri oluşturulmaya uğraşı- lan özgürlüklerinden saptırıcı bir gidi- şattı. İnsanlığın utkusu olan dünya ay- dınlanmacılığını Türkiyecle de uyandı- ran Gazi Mustafa Kemal Atatürk rasyo- culuğıına aykıncılık idi. İsjte 27 Mayıs da bu tersliği arıtlayarak demokrasinin özünii gerçekleştirmeye yönelmiş bir devrim oldu. Türklerin de vaşamı. semav i dogmacılıktan kurtararak usun ve bilimin ve lıalkın öz kendisinin egemenliğine açılı^ın gerektirdiği rasyo- yu arayıp bulma devrimi olmuşturbu 27 Mayıs... Evet. askerlerin bir darbesidir. ama o. uyanmıslık içindeki özgürlük arayışçılı- ğının. demokrasiyi gerçek raylan üzeri- ne oturtma dev inimidir: Daha ilk anların- dan başlamak üzere bilim heyetleri ve halk temsilcileri aracılığıyla anayasa yapmaya kalkılmı^tır: bu anayasayı ve oııun öngördüğü halkçı-sosyal-laik-ço- ğıılcu cumhuriyeti ve demokrasiyi ege- meıı kılma. 27 Mayıs'ın kendisine özgü (mahsus) nitelikleridir. 27 Mayıs'ın demokrasileşmeye getir- diği hız ve kurumlasma niteliği bir w ha- yal" olmayacaktır. Her şeye karşın... ARADABIR BEHZAT AY Kan ve Gözyaşı.. Nüfusumuzun yüzde 80'i ulusal gelirin yarısının altında pay alıyor. Bu çoğunluk, yüzde 80 enflasyo- nun altında inim inim inliyor, gözyaşı döküyor... Ekonomide enflasyon canavarının yanı sıra büyük kentlerde terör canavarı, Güneydoğu'da, Doğu'da, dahası Içanadolu'da PKK canavarı, siyasada şeri- atçılık canavan. şiddet canavarı, vurgun canavarı, yolsuzluk canavarı almış başını gidiyor... Bir cana- varlar dönemidir yaşadığımız dönem... Bu canavar- lar dönemini sona erdirecek güç yok ne yazık ki!.. Yeteneksiz siyasacılardan beklenecek yararlı işler, bir düş ve düşlemdir... Enflasyon canavarının rjençesin- de ezilen emeklinin, emekçinin, yoksulun sorunlan- na yasama organı ciddi olarak eğilmiyor. Çünkü bu organın bireyleri olan milletvekilleri, çekenlerin çile- sine yabancılar. Çoğu varsıl kesimin insanları. Ozel uçakları, bankaları, fabrikalan, çiftlikleri var... Helede genel başkanlarının malvartıkları... Insanı şaşalatan, çıldırtan malvartıkları!.. BirilerininSarıyerveçevresin- deki. Kuşadası'ndaki, ABD'deki malvarlığının dökü- münü yaptı Cumhurıyet'te Ergün Aksoy arkadaşı- mız. Bu döküm, gazetemizin yarım sayfasını doldur- du. Bu varlıklı 'Boğaziçi Sultanı'na karşı savaş açan köktendinci partinin geneJ başkanının malvarlığı da baş döndürüyor... Sinop. Trabzon, Ankara, Ayvalık ve başka başka yerlerdeki taşınmazlarının çokluğu- na şaşıyorduk, bir de 140 kiloyu aşan altının varlığı ortaya çıktı. Ey Tanrım! islam Dinarı sevdalısı bu ge- nel başkanın bankalarda dolarlan, markları da bir bir saptandı. yazıldı çizildi. Türk Lirası'nın "kıymet-ihar- biyesi" yok... Çok, pek çok zengin genel başkanlar ve yine çok, pek çok zengin rnilletvekillerinden oluşan partileri el- bette yoksulun yanında olmazlar. Görmezden gelir- ler yoksulun çektiklerini... Yolsuzlukları, vurgunları. hırsızlıkları duymazdan gelirler... Dahası gözyumar- lar Kolaylıklar sağlarlar... Bunun için değil midir ki Halil Bezmen, Selim Edes, Engin Civan, Ahmet Özal kollarını sallaya sallaya yurtdışına çıktılar. Hem de. devleti kazıkladıklarını (övünerek) söyleyerek... Ekonomi altüst olmuş, toplumsal dengeler tama- men bozulmuş, can güvenliği denen şey hiç kalma- mış. işleyeni belirsiz cinayetlerolağan olmuş, yolsuz- luklar birbirini izlemiş, kokuşmuşluk havayı bürü- müş, kısacası ülke, bir yangın yerine dönmüş... Bu görünümde. "kıvançta, tasada, gönençte..." birlik- telikten söz edilebilir mi? Akıl almaz varsıllıkla, aklımıza getiremeyeceğimiz denli yoksulluk... Özel uçakları, bankaları, fabrikala- rı, çiftlikleri, apartmanları, trilyonlarca paralan olan- larla, gelecek güvenliğinden yoksun, geçim çilesin- den üzgün. yaşam pahalıhğından çıldırmanın eşiği- ne gelmiş olanlann. dahası cinnet geçirenlerin bir- likte yaşadığı bir ülke Türkiye! Sık sık estetik ameli- yat yaptıranlarla, parasızlık nedeniyle hastanede re- hin kalmak korkusuyla kendine sezaryen yapıp ço- cuğunu bedeninden çıkaran ve alkan içinde iğne ile dikişini de yapan (dünyada böylesi bir duyum du- yulmuş mu?) zavallı Hikmet Yılmaz'ların ortak ya- şadığı sevgili yurdum! "Kıvançta, tasada, gönenç- te... " ortak (!) yutturmacasıyla insanların birlikte ya- şayabildiği zavallı ülkem!.. Ve de bu akılalmaz varsıllıkların, yolsuzluklann, vurgunların. çirkinlikierin çamurunda çırpınan büyük çoğunluk! Zaman zaman şairin dizelerini, kafanıza vura vura okumak geçiyor içimden: "Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek I ve hâ- lâ şarabımızı vermek için I üzüm gibi eziliyorsak, ka- bahat senin I demeye de dilim varmıyor ama, I ka- bahatın çoğu senin. canım kardeşim!" Sana yarayacak yasalan yapabilecek olan solcu- lar, sosyal demokratlar, ilericiler, sözümona devrim- cilerde bölük pörçükler... Sürekli bölünüyoriar. amip- ler gibi... Bu tutumlarımız yüzünden tarih aslabağış- lamayacak bizleri... Devrimci Meclis GOKKUŞAGI İNGIUZCE YAZ KURSLARI BAŞLIYOR • Okul müfredat programlanna paraJel • 10 -13 kisilik sınrflarda • lletişimsel Metodla, pratik ağırlıklı • Sıcak bir atmosferde llkokul, Ortaokul ye üse öğrencileri için hızlandırılmış Ingilizce kurslanna kayrtlanmız devam ediyor. DAHA GENİŞ BU.Gİ İÇİN BI2IARAYINIZ. ÖZEL . . s , GOKKUŞAGI DİL KURSLARI Sad.k Sendil Sok 36/2 Ş,}J,- istanbul Tel :233 18 58-233 18 59Fax: 231 87 19 Yrd.Doç.Dr.OKTAY GOKDEMIR Mersin Üniversitesi. Fen- Edebi\vı Fuküllesi. Tcııih Bölüınü E mperyalizme karşı ilk ulusal ba*- kaldırı olan Ulusal Kurtuluş Savaş.ı aynı zamanda adından da anlaşıla- cağı gibi Türk ulusunun ünımet bi- lincinden ulus bilincine geçiş süre- cidir. Teokratik yapılı bir monarşi olan Osmanlı Imparatorluğu'nda yüzlerce yıl re- aya denilerek sürii yerine konulan. etrak-ı bi-id- rak denilerek zekâsından kuşku duyulan. savaş- lardaasker. imparatorlugun merkezi Istanbul'un beslenmesi için ise vergi kaynağı olarak görülen Anadolu insanı. ulusal kimliğinin farkına Mus- tafa Kemal Atatürk önderliğindegerçekleştinlen Türk devrimi ile varmıştır. Türk devrimi teokra- tik-monarşik yapılı Osmanlı devletinden demok- ratik bir cumhuriyete. padişahın kullarından cum- huriyetin eşit ve özszür birey ve vatandaş anlayı- şına geçişin adıdır. Tşte bu siireçte Ulusal Kurtıı- lusSavaşrnınenzorgünleıinde23 Nisan I92ü'de Ankara "da toplanan Türkiye Büyük Millet Mec- lisi gerek sosyal yapısı. gerek siyasal yapısı ve ge- rekse devrimci karakteriyle Ulusal Kurtuluş Sa- vaşı'na damgasını vurmuştur. 23 Nisan 1920'de Türkiye tanhinde ilk kez egemenliğin meşruiyef kaynagı dev rimci bir metodla değiştirilerek ilahi otoriteden alınıp onun tek temsilcisi ulusa veril- miştir Vüzlerce yıl. Osmanlı padişahınadinsel vege- leneksel bağlarla bağlı olan Anadolu insanını bir ulusal kimlik bilincine ulaştırmak. devrinıin ön- derinin en önemli amaçlanndan biriydi. Musta- fa Kemal. Anadolu"daki Türk ulusunun varlığı- na dayanarak tam bağımsız bir devlet kurma yo- lunda 19 Mayıs 1919'da savaşıma başlarken bu olgunun bilincindeydi. O'nun düşüncesine göre Itilaf Devletleri'nin yenilmesiyle ulusal bağım- sızlık. padişah-halifenin devrilmesiyle ulusal ege- menlikgerçeleştirilmişolacaktı. Anadolu'yageç- tikten sonra her eylemini Türk ulusunun seçtiği yasal karar organlannca saptamaya özen göster- miş olan Mustafa Kemal. ulusal egemenlik dü- şüncesini ulusun bilinç altına yerleştirebilmek amacıyla Kurtuluş Savaşfndaki herolaya "mil- li'" damgasını vurarak ulusal bilinci güçlendir- me_ye çalışmıştır. Orneğin toplanan kongreler "milli" kongreler- dir. Sıvas'ta Anadolu hareketinin ilk yayın orga- nı olarak etkinlik gösteren gazetenin adı 'İrade- i \Iilliye~dir. Kurtuluş Savaşı'nın temel strateji- sini oluşturan v e bugünkü dev letimizin ulusal sı- nırlannı çizen kararlann adı "misakH milli" ka- rarlandır. Ankara'da Joplanan Meclis "IVlilli Meclis"tir. Bu Meclis'in resmi yayın organı olarak çalışan gazetenin adı "Hâkimiyet-i Milliye"dir. Mustafa Kemal. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kongreler aşamasından sonra topyekün bir ulu- sal kurtuluş hareketi için halkın seçtiği teınsilci- lerden oluşmuş bir ulusal organın Anadolu içle- rinde bir yerde bir an önce toplanmasını istiyor- du. Mustafa Kemal "e böylesi birolanak. l6Mart 1920'de Ingilizler'in İstanbul'u işgal etnıesi ve Osmanlı Meclis'i Mebusanrni'kapatmalarıyla doğdu. Böylelikle Kurtuluş Savaşı'mızın en önemli yasal organı I. TBMM olağanüstü yetki- lere sahip bir kurum olarak 23 Nisan 1920 giinü Ankara"datoplandı. Meclis. kuşkusuzbirdevrim meclisiydi. Toplanmanedenleri veoluşum biçimi buıuı bi- ze açıkça göstermektedir. Hemen belirtmek ge- rekir ki bu Meclis'in kuramsal bağlamda üyele- rin tüınünce benimsenmış bir ideolojiden söz et- mek mümkündeğildir. Ancak Meclis'in içerisin- de yer alan milletvekilleri sürekli bir arayış içe- risindedirler. İşte bu arayış içinde bulunan I. TBMM'de bir grup milletvekilinin savunduğu çağdaş düşünce akımlarını ve kendi ülkelerinin içinde bulundu- ğu somut koşullan içeren bir ideolojinin de var- lığı dikkatimizi çekmektedir. Nasıl Fransız Ay- dınlanma Felsefesi burjuva demokratik de\ rimi- ni. Marksist felsefe Rusya'da sosyalist devrimi yaratmış ise Anadolu'da başlayan bu halk hare- keti de tam bağımsız demokratik bir öz taşıyan Türk devrimini yaratmıştır. 1. TBMM. olağanüstü yetkilere sahip bir Mec- lis olarak kurumsallasjirken nonnal dönemin par- lamentolarında göremeyeceğimiz birtakım nite- liklen de içerisinde taşımıştır. Kuvvetler birliği ilkesini benimseyen Meclis, yasama yetkisini çı- kardığı devrimci kanunlarla. yürütme yetkisini yine kendi içerisinden oluşan lcra Vekilleri He- yeti (Bakanlar Kurulu) ileyargı yetkisini ise Mec- lis içerisindeki milletvekillerinden oluşan Istik- lal Mahkemeleri kanalı aracılığıyla sürdürmüş- tür. 1. Meclis'in dünya parlamentolar tarihinde eşine az rastlanır bir özelliği de dünyada ilk kez iki seçimle oluşmuş bir Meclis olmasıdır. Çünkü 16 Mart 1920'den sonra İstanbul"dan Anadoluya kaçan milletvekillerinden bir bölü- mü de Meclis'e dahil edilmiştir. 23 Nisan 1920 günü 115 milletvekili ile toplanan Meclis'teki milletvekillerinin sosyo-ekonomik tabanlanna baktığımızda 1920 Anadolusu'nun bütün top- lumsal guruplarını bünvesinde banndırdığını gö- rebiliriz. "\leclisve>adiğerbirdeyişlepaıiamen- •••? • •. •'•;'< to, bir toplumda iktidar ilişkilerinin odak nokta- sını oluştumr. Parlamenter sıstetnin kendi nıan- tığı ve kendi kurallan içinde normal bir biçimde işlediği dönemlerde parlamentodaki sivasal mü- cadelenin daha çok sivasal iktidarı gurupsal ola- rak ele geçirmc nıücadelesi olduğu görülür. Fakat olağanüstü dönemlerde ise sivasal mücadelenin daha farklı bir dii/eyde geliştiği \e miller\ekilleri- nin ülkenin geleceği \e yazgısı bakımından olduk- ça ağır bir sorumluluk altına »irdikleri izlenir. Toplumsal »urııpların sözcüleri ister istemez grupsal düşüncelerinden. çıkarlarından ö/\eri- de bulunarak belirli bir ittifak çi/gisinde birleşip iilkeyi ve ulusu içinde bulunduğu darbo£azdan kurtarıp esenliğe çıkarmak /orundadır. İşte bu- nun somut örneUerinden birini I. TBMM vermiş- tir "(I). Asker siv il bürokrat. çiftçi. eşraf, din ada- mı. aşiret reisi, kısacası düşünceleri ve çıkarlan birbirinden faklı toplumsal gruplar. zaman za- man çok sert tartışmalar içerisinegirselerde ulu- sal bağımsızlık ve ulusal egemenlik düşüncesini yaşam alanına geçirebilmek için bir araya gele- bilmişlerdir. Bu birliteliği sağlavan ana olgu ise kuşkusuz Mustafa Kemal'in karizmatik liderliği- dir.HiyaneJ-i Vatanjye Kanunu'nuçıkaran. Istik- lal MahkenKİeri'ni kuran, düzenh ordunun ku- rulmasını sağlayıp ulusal hareketin askeri yönü- nü başanva ulaştıran. saltanatı sert tartışmalardan sonra kaldırarak Osmanlı monarşisine son veren. Mudanya Mütarekenamesini ve Lozan Banş Ant- laşma.M "11111 on hazırlıklannı yaparakTürkiye'nin siyasal bağımsızlığını ttim diinya dev letlerine ka- bul ettiren I. TBMM, devrim yapan bir Meclis olarak Türkiye yakın tarihinin gurur kaynakların- dan birisidir. 76 yıl sonra bugün. parası olanın milletvekili olabildiği. milletvekillerinden çoğunun seçim bölgelerinin sorunlarına çözümler üretmek yeri- ne kırmızı plakalı makam arabaları (bakanlık) peşinde koştuklan. Meclis salonlannda iftar ye- mekleri. çiğköfte partilerinin düzenlendiği. göre- vini yapan bayan memurlann etek boylarının tar- tışma konusu yapıldığı. ülke sorunlanna çözüm- ler üretmek yerine holdinglerin ve bankaların yö- netim kurulu üyelerinin tercih edildiği bu toplum- sal kaos ortamında; isli gaz lambalannın loş ışık- lan altında çalışarak karanlıklar içindeki bir ül- keyi aydınlık yarınlara taşıyan ve bütün zor ko- şullara karşııı Kuvayı Milliye ve Müdafaa-i Hu- kuk ruhıınu dimdik ayakta tutmayı başarabilen başta Viustafa Kemal Atatürk olmak üzere I. Meclis'in kalpaklılarından ulusçaöğreneceğimiz çok şey var. (I) Ihsun Giines. Birinci Türkive Biiviik Mil- let Meclisi'nin Düşünsel Yapısı (19/9- 1923). Eskisehir. 1M5, s. 63-64 BAŞARIYI GOKKUŞAGI'NDA YAKALAYIN. llkokul 3, 4 ve 5. sınrflar için, IO-I3 kişüik sınıflarda, hafta somı v e hafta içi, Anadolu üseleri ve Kolejiere Hazırtık Kurslann'a kayıtlanma devam ediyof. Servisimiz vardır. DAHA GENİŞ BJLGJ İÇİN BİZİ ARAYINIZ. GOKKUŞAGI DERSANESİ Sod.k Şendil Sok. 36/2 Şi>li- istanbul Tel: 233 18 58-233 Î8 59 Fox: 231 87 19 Mayıs sonuna kadar arayın. İndirimden yararlanın .*<r Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı Yayınlan ^ Çizgilerle naztm hikmet /* Yazan: Müjdat Gezen Çizen: Savaş Dinçel Nâzım Hikmet Vakfı: General Yaz»an Sk. No: 10 lOTünelİst. Tel.:(0212)252 63 14-15 Sınırlı Sorumiu BÜYUKSEHBRKONUT YAPI KOOPERATIFİ GENEL KURUL İLANI Kooperatifimizin 1995 yılına ait olağan. genel kurul toplantısı 28 Haziran 1996 Cuma günü saat 9.00'da İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Kampüsü (G) Anfisi'nde aşağıaaki gündeme göre yapılacaktır. KooperatiPer Kanunu ve Anasözleşmemiz uyarınca gerekli yasal çoğunluk sağlanomadığı takdirde genel kurul toplanfısı ileri bir tarihe ertelenecektir. YÖNETİM KURULU GENEL KURUL GUNDEMI 1- Açılış ve Başkanlık Divanı'nın oluşturulması; tutanakların imzalanması için Başkanlık Divanı'na yetki verilmesi; 2- Yönetim ve Denetim Kurulları raporlan ile 31.12.1995 lorîhlî yıllık ve 31.05.1996 farihli ara bilançolann görüşülüp kabul edilmesi; Yönetim ve Denetim Kurullarının aklanması; 3- 1996 yılı gelir-gider bütçesi ve uygulama programının açıklama ve ekleri ile birlikte kabul edilip onaylanması; 4- Kooperatifimize ait taşınmaz malların satışında izlenecek ve uygulanacak yöntem ve asgari satış fiyatlarının belirlenmesi; 5- Kooperatifimiz adına Toplu Konut idaresi ve Türkiye Emlak Bankası ile yurtiçinde ve dışındaki diğer banka ve kuruluşlardan gerekli miktardo kredilerin alınması; bu kredilere uygulanacak faiz. vade ve öaeme şartlarının kabul edilmesi ve krediler karşılıjijında Kooperatifimizin mülkiyetindeki faşınmaz malların ipotek edilmesi için Yönetim Kurulu'nun yetkili kılınması; 6- Ortaklıktan çıkarma kararlorına korşı itiraz olduğu fakdirde bu konudaki başvuruların görüşülmesi. KAMAN SULH HUKUK HÂKİVILİĞİ'NDEN Do.sya No: 1995 149 Davacılar Elif Çavdar ve arkadasları vekili Av. Bayram Aslan tarafından davalılar Şazimci Sag- lık ve arkadaiları aleyhine açılan Kanıan Danözü nıahallesı 95 ada. 37 parsel sayılı taüinmaz üzerin- deki ortaklıgın satıs suretiyle giderilmesi davasının yapilan yargılaması sırasında verilen ara kararı gereğince: Davalılardan Ca\ ide Kaman adına çıkanlan icbligaılann yurtdı^ında olnıusi neUeniyle bi- la lcblij iadc edildiği. zabıtaca adresinin tcspiı edilemedigindcn ılanon tebligat yapılma>ına karar ve- rilmi^olup. adı geçcnin 9.x. I99d günü saat (I9.(l(l'da duru^nıada bizzat ha/ır bukmmaM veya kcııdi- siııi bir \ekille tem-.il cıtirmcsi. ha/ır bulunnıa/ ise Hl MK'nin 5iw \e 510 maddeleri gereğince dıı- ru.'>nıayagıvabındade\anıolıınacağı \e karar verileceği hıısusu teblıgat yerine kaim «lınak üzere ila- nen teblığolıınur. Basin. ^ Çiller Doğru Söylüyor... DYP lideri Tansu Çiller, TOBB (Türkiye Odalar Borsalar Birliği) genel kurulunda konuşurken Türki- ye'de demokrasinin işlemediğini ileri sürmüş: "mil- lete doğru haber aktanlamadığı zaman, milletin de doğru karar veremeyeceğini" söyleyen Çiller: "Acilen" demiş, "yansız, tarafsız ve doğru habe- rin önünün mutlaka açılması lazım. Niye son yıllar- da bir kesimin elinde bütün gazeteler ve televizyon kanalları yoğunlaşmaktadır? insanların bu şartlarda doğruyu öğrenmesine imkân yoktur." (Hürriyet, 20 Mayıs 1996) Çiller, bir gerçeği dile getirmiş... Doğru söylemiş... • • • Gerçekten son birkaç yıl içinde bütün gazeteler. te- levizyonlar belirli ellerde toplandı... Üstelik bu belirli eller, Türkiye'de büyük holdinglerle bütünleşmiş du- rumdalar... Özetle medya tekelleşti. Çiller'in dediği gibi: "İnsanların doğruyu öğrenmesine imkân yok!.." " Yansız haberin önü açılmalı!.." î Parasal güç, medyayı denetliyor... Halk medyaya inanmıyor, "gazeteci"ye güvenmi- yor, yapılan bütün araştırmalar medyanın toplumda saygın bir yeri olmadığını vurguluyor. yalan dolanırf egemenleştiği basın ortamı kirleniyor... , Çiller doğru söylüyor... ) Ama, bu gerçeğin ayırdına ne zaman vardı?.. • • • Medya uzun süre Çiller hesabına çalıştı. Çünkü devletin elindeki para muslukları Tansu Hanım'ın elin- deydi. Bir anlamda Türkiye'deki "medya canava- n"nı devlet yaratmıştır. Iktidardaki politikacı. yüksek enflasyon ortamında düşük faizli devlet kredileriyle tekelleşmeyi körüklemiş, kimi patronlarla al takke ver külah medyatik bir yaşamın keyfini sürmüştür. Tansu Hanım, medya ile balayı dönemini ne çabuk unuttu?.. Peki. şimdi olan ne? Devlet Hazinesi artık Çiller'in elinin altında değil, DYP lideri devlet bankalarına sözünü, medya patro- nuna dişini geçiremez, herkes Tansu Hanım'ın def- terinin dürüldüğüne inanıyor... Neden? Çünkü kendisine yüzde 28 oy oranıyla teslim edi- len DYP'yi iki yılda yüzde 19'a düşüren Çiller'in, bir kez daha başbakanlık koltuğuna oturması çok güç, belki de olanaksız!.. Sırtına vurulan yolsuzluk dos- yalarının altından Tansu Hanım nasıl kalkacak?.. Medya, Tansu Çiller'e ilişkin gerçekleri dün hası- raltı ediyordu, bugün adı konmamış sansürünü kal- dırdı... Atış serbest... Politika, -iş yaşamında olduğu gibi- acımasızdır: piyasada düşenin yüzüne kimse bakmaz, siyasette düşenin dostu olmaz... Çiller, yıldızı söndükten sonra doğruyu dile getiri- yor... Ama, çokgeç... • • • Doğrulan dile getirmek kimsenin tekelinde değil- dir. Yalnız namuslu kişi gerçeği dile getirmez, bir do- landıncı da kimi zaman 0u işi yapabilir. SongünJerin ünlüsü Selçuk Parsadan'ı televizyona ,çıkarıp ko- nuşturuyorlar, sonra izleyenlere soruyorlar: "Doğru mu söylüyor?.." Yanıt, büyük çoğunlukla "Evet" oluyor. Bir sahteci. bir geri zekâlı, bir hırsız da arada sıra- da gerçeği ortaya koyabilir; Çiller, bunlardan hiçbiri değildir; ama, başbakanlık koltuğunda kullandığı si- lah kendisine dönünce Hanya'yı Konya'yı anladı. Ve gerçeği dile getirdi. Ne demişler: bozuk bir saat de günde iki kez vak- ti doğru gösterir. EDİBE GÜVEN (1927Maıtliıı- Geçmişi özledim bir kez daha. Köksüz kalmış bir beyaz zambak gibi. Kaynağı kurumuş bir akarsu gibi. Başı olmayan bir türkü gibi. Yaşantısız bir fırtına gibi. UĞUR GÖ EN VEFAT Rezzan ve Rıfkı Içözü'nün oğlu Bilge tçözü'nün sevgili eşi, Aslı ve Emre"nin babası, Tülin İçözü ve fşıl Kasapoğlu"nun kayınpederi. Ilgın Içözü'nün sevgili dedesi M. GİRAY İÇÖZÜ 26 Mayıs 1996 günü Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi Ataköy 5. Kısım Camii'nde 7 Mayıs 1996 günü (bugün) kılınacak öğle namazından sonra Üsküdar Bülbül Deresi Aile Kabristanı'na defnedüecektir. AİLESİ Not: Çelenk gönderilmemesi. arzu edenlerin TEV'e bağı^ta bulunmalan rica olunur. MESEN OTEL AKÇAKOCA Orman-Denız-Sessızlik Yazlık kışlık havuz-sauna Y.P: 2.5O0.0O0 Rez: 0374 611 44 36 611 36 78
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle