06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1996 ÇARŞAMBA EKONOMI TEAŞ, Seyitömer için açtığı lastik ihalesinden Petlas bayilerinden gelen tepkiler nedeniyle vazgeçti Good-Year'a özel ihale iptal• Türkiye Elektrik Üretim İletişim AŞ'ye bağlı Seyitömer Termik Santralı'nın "lastik ihalesinde" belirsiz bir nedenle "Good-Year"ın tercih edilmesi Petlas bayilerini ayağa kaldınnca Başbakanhk müfettişleri devreye girdi ve TEAŞ, "fiyatı yüİcsek" olduğu gerekçesi ile ihaleyi iptal etti. HACER GE.MİCİ TEAŞ'ın Seyitömer Termik Santralı için açtığı "Good-Year'a özel ihale" kapıdan döndü. Türkıye Elektrik Üretim İletişim AŞ've (TEAŞ) bağh Sevitömer Termik Santralf nın "lastik ihalesinde" belirsiz bir nedenle "Good-\ear*'ın tercih edilmesi Petlas bayilerini avağa kaldınnca Başbakanhk müfettişlen devreye girdi \e TEAŞ, "fiyatı yüksek" olduğu gerekçesi ile ıhaleyı iptal etti. Aralık 95"te Sevitömer Termık Santrah'nın isteği üzerine TEAŞ tarafından açılan lastik ihalesi. ıkınci kez iptal edıldı. Ilk ıhalede "lastiklerin Good- Year marka olması tercihimizdir" ıbaresi dikkat çekerken bu ıhaleye sadece Petlas katılınca "en az iiç firma Sev itömer Termik Santralı'nın isteği üzerine TEAŞ tarafından açılan lastik ihalesi, ikinci kez iptal edildi. katılmair gerekçesi ile ihale iptal edildi. Ardından 6 Şubat 1996 tarihinde açılan ikinci ıhalede ise Good-Year ıbaresi biraz yumuşatılarak "Lastiklerin Good- Year ve>a eşdeğer kalitede başka bir marka olması tercihimizdir" şeklınde değiştirildi. Bu ihaleye ise 5 şirketten vanıt geldi. En düşük teklif ile arasında yaklaşık 500 milyon lira yüksek olmasına karşın Seyitömer Termik Santralı yöneticilerinın isteği yine de Good- Year'dan yana oldu. Ancak Cumhuriyet'in konu ile ilgili haberi yayımlaması üzerine Başbakanhk müfetişleri olaya el atınca TEAŞ yetkilileri. 29 şubat tarihinde bu ihaleyi de iptal ettıler. Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz TEAŞ'tan bir yetkili. 202 adet lastik için açılan ihalede Good-Year'ın teklifinin 500 milyon lira fazla olmasına karşın Seyitömer Termik Santrah'nın bu markada ısrar etmesinin somut gerekçelerini ortaya koyamadıklannı belirterek " Gazetede çıkan haber üzerine Başbakanhk müfettişleri bizi aradılar ve biz de ihale ile ilgili gerekli belgeleri kendilerine gönderdik. Ancak biz, ne müfettişler devreye girdiği için ne de gazetedeki haber üzerine ihaley i iptal etmiş değiliz. İşletme, Good-Year istemesinin haklı nedenini gösteremedi. Biz de a> nı kalitede pahalı bir lastik almanın mantığını göremeyerek ihale>i iptal etrik. Biz artık bu olayda devre dışıyız. Gazetedeki haber üzerine Başbakanhk müfettişleri olaya el atarak işletmeye giderek inceleme yapmaya başladılar. Biz de Good-Year'ın tekİifinin yüksek olduğu gerekçesi ile ihaleyi iptal eftik" dedi. Bundan sonra Seyitömer Termik Santralı yöneticilerinin 'Good-Year"da ısrarlı olamayacağını' belirten TEAŞ'tan bıryetkilının konuyla ilgili yorumu ise "Artık buna cesaret edemezler" şeklinde. Tasarrufun gözdesi mark ANKARA (ANKA) - Türkiye"de ta- sarruflarını dövız olarak değerlendir- meyi tercih edenlerin gözde parasının mark olduğu belırlendı. 1995 sonu itıbanyla bankalarda bu- lunan 25 milyar 260 milyon dolarlık dö\iz te\diat hesaplarının bü>ük bölü- münü mark cinsinden açılan hesaplar oluştur>uor. Markı dolar. Hollanda Florini, Fransız Frangı. Isviçre Frangı ve Ingıliz Sterlinı izlıjor. 12.8 mihariık mark hesabı Bankalardakı dövız te\diat hesapla- rının 12 milyar 87 1 milyon dolarlık bölümünü (1995 sonu kurlarıyla 18 milyar 442 milyon mark) mark olarak açılmış hesaplar oluşturdu. Dolar olarak açılmış hesaplann top- lamı ise 10 milyar 610 milyon dolar olarak belırlendi. 1994 sonunda ise bankalardaki döviz tevdiat hesapları- nın 9 milyar 938 milyon dolarlık bölü- münü mark cinsinden. 7 milyar 32 milyon dolarlık bölümünü de dolar cinsinden açılmış hesaplar meydana getınyordu. Kullananlar, edinenler ve tespitine engel olanlar 2 yıldan 5 yıla kadar hapis yatacak Kar• Içişleri Bakanlığı, kara paranın aklanmasır önlemek amacıyla hazırlanan yasa tasansı 'kadük' kalınca yeni bir öneri hazırladı. para iıapis cezası'ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - tçışlerı Bakanlığı, kara paranın aklan- masını önlemek amacıyla hazırlanan yasa tasarısının 'kadük' olması üzeri- ne, yeni bir öneri hazırladı. Başbakan- lığa sunulan yasa önensi taslağına göre kara para edinenler. kullananlar ve ka- ra paranın tespıtıni engelleyenler 2 yıl- dan 5 yıla kadar hapıs ve kara paranın üç katı oranında para cezasıyla ceza- landınlacaklar. Kadük olan tasarının aynısı olan öneride, 'kara para' şöyle tanımlanıyor: "Kanunlann suç saydığı fiillerin iş- lenmesinden elde edilen para veya para yerine geçen evrak \e senetteri, mal ve- ya gelirleri ve bir para biriminden diğe- rine çevrilmesi de dahil olmak üzere bunlann birinden dtğerine dönüştürül- mesinden elde edilen her türlii ekono- mik menfat ve değeri." Yasa tekhfıne göre TCK'nın 296 ve 512 maddelerinde beyan edilen haller hancınde kara para edinenler, bulundu- ranlar. kullanan. kaynak, nıtelık. zilyet veya malikını değıştiren. gızleyen. sı- nırötesı harekete tabi tutan. bunu gizle- yen, bu suçu işleyenlerın kaçmasını sağlamak amacıyla kaynağını, yerinı değiştiren veya transfer yoluyla akla- yan. kara paranın tespıtinı engellemeye yönelik fiillen ışleyenler 2 seneden 5 yıla kadar hapsolunacaklar. kara para- nın üç katı ağır para cezasıyla cezalan- dınlacaklar. Ayrıca nemalan dahil ol- mak üzere mal ve değerler ile bunlann ele geçirilmemesı halinde bunlara te- kabül eden malvarlığının müsaderesine karar verilecek. Kara para terör amaçlı veya Türkıye'de ithali. ihracı yasak bir madde ya da kaçakçılıktan elde edil- miş. ise ceza 4 yıldan aşagı olamaya- cak. Kara paranın aklanmasıyla ilgili teşekkül oluşturulması. memur ve ka- mu görevlisi olunması ile silah. şiddet kullanılması durumunda cezalar yarı oranında arttınlacak. Kara paranın ak- lanması suçuna ilişkin talep ve davalar olay yeri mahkemesince görülecek. Ya- bancı ulkelerin müsadere taleplerı ise Ankara Sulh Ceza Hâkımi tarafından verilebılecek. SOYLEŞILER KORKUT BORATAV Üniversite Harçları Üniversiteler kamu hizmeti yapan kurumlar mı- dır? Eğer öyle ise üniversiteleri aydın, uzman, bil- gili genç kuşaklar yetıştiren, bilimsel bilgi birikimi- ne de katkı yapan ve bu etkinliklerle toplumsal re- fahı arttıran kurumlar olarak görmemiz gerekir. Tüm topluma katkı yapılıyorsa, yani kamu hizmeti ifa ediliyorsa, üniversitelerin bu hizmetlerini bedel- siz olarak sunmaları ve giderlerıni vergi ve benzeri kamu gelirlerinden karşılamaları esastır. Yoksa üniversiteler öğrencilere bilgi ve diploma satan, özel sektöre araştırma geliştirme (yanı AR- GE) hizmetleri pazarlayan ışletmeler mıdir? Eğer bunu kabul edersek, öğretim, doğal olarak paralı olacaktır. Büyük şirketlerın istediği AR-GE alanla- rındaki projelerde çalışan uygulamalı bilim alanları, mühendislik. işletmecilik disiplinlerinın piyasaya dönük uğraşları ödüllendirilecek, pıyasa talebi ol- mayan felsefe, tarih, teorık sosyal bilimler gibi alanlardaki araştırıcılar ise kösteklenecektir. • • • Cumhuriyet geleneği, ünıversitelere hep "kamu hizmeti" gözlüğüyle bakmıştır. Öğrenciler bu gö- rüşte olduğu için paralı eğitım yönelışlerıne karşı çıkıyorlar. Oğretim elemanları saflarında da sanırım hâlâ bu bakış açısı egemendir. Bugünlerde yeni bir yasa taslağı hazırlayarak üniversite kamuoyunda tartışmalara yol açan YÖK yönetimi ise bu görüşü eskimiş buluyor. Sözünü ettiğim yasa taslağının biraz da bozuk bir Türkçey- le yazılmış gerekçesini'okuyalım: "Yükseköğretim, bın kışısel, diğerı ise toplumsal fayda sağlayan, yarı kamusal bir hizmettir. Bu hizmetin bedelinin kısmen de hizmetten yararlananlarca karşılanması, kamu maliyesinin temel ılkesıdir. Bu nedenlerle öğrencilerin ödeyeceği katkı paylarının belırlen- mesinde, cari maliyetlerin yarısını geçmemek kay- dıyla, üniversiteler yetkili kılınmalıdır." Bu temel il- ke, "muhtaç olanların korunması" amacını izleyen ucuz bir kredi sistemıyle tamamlanmalıdır. 1996 bütçe yasasına öğrenci kredilerini enflas- yona endeksleyen bir madde ekleyiveren hükümet çevrelerinın niyetı açık saçık ortada iken "muhtaç olanlara ucuz kredi" görüşünü ciddiye almak her- halde abestir. Bunun yerine, "bir yarı kamusal hiz- met olarak yükseköğretim" anlayışını biraz tartışa- lım. Kast edilen şudur: Yükseköğretim hem öğrenci- lere hem de topluma yarar sağlar. Üniversitelerin kendilerine sağiadığı bilgi ve diplomayı öğrenciler meslek hayatları boyunca ek bir gelire dönüştürür- ler. Bu ek gelir için bugünden bir fiyat ödemelerı hem adalete uygundur hem de kendı çıkarları ge- reğidir. Nasıl bir fiyat? Ya gelecekte beklenen gelir artışlarını dikkate alan ya da öğrenci başına düşen üniversite giderlerinin bellı bir oranından oluşan bir fiyat... YÖK taslağı ikinci yöntemı yeğliyor ve ora- nın saptanmasında "can gıderlerin yansı" gibi bir ölçüt öneriyor. Niçin yansı? Herhalde yükseköğre- timin "yarı kamusal" bir hızmet olduğuna ilişkin saptama, "yüzde elli kamusal" olarak yorumlant- yor. Dolayısıyla giderlerin (en çok) yüzde ellisi öğ- rencilere ya doğrudan doğruya ya da kredi verile- rek yüklenecektir. • • • Eğitim görmüş. nitelikli işgücünün yüksek ka- zançlarını sadece eğitim kurumfarına yapılan yatı- nm ve harcamaya bağlayan bu görüş çok önemli I Arkası 17. Sayfada Adı altın kaçakçılığından, hayali ihracata, borsada usulsüz işlem yapmaya kadar birçok olayda geçtiği halde kimse müdahale edemedi Nasrullah Ayan'ın 'dokunulmaz ağırlığı' Ayan, gerçekten de "akıllı çocuk"tu. Anlatılanlara bakılırsa eski Cıımhurbaşkanı Özal ve ailesiyle de sıkıfıkı olmayı becermişti. Kimdi gerçekten, ne gibi işleryapmış, kimlerle dost olmuş, bu serveti nasıl elde etmişti? Bu yoğurdun bolluğu nereden ve nasıl geliyordu? -w- T^- imdı bu Nas- m^r rullah Ayan M£ ki. hemen hiç m ^L kimse doku- -A- .^L- namıyor. so- mut suçlamalar ve usulsüz- lükler dizboyu olduğu halde müdahale edılemiyordu. Adı, altın kaçakçılığından hayali ıhracatçılığa. borsada usulsüz işlem yapmaktan spekülatörlüğe kadar birçok usulsüzlük ve suçlamada geçen Ayan, gerçekten de "akıllı çocuk"tu. Anlatılan- lara bakılırsa eski Cumhur- başkanı Özal ve ailesiyle de sıkı fıkı olmayı becermişti. Kimdi gerçekten, ne gıbı iş- ler yapmış, kimlerle dost olmuş, bu serveti nasıl elde etmişti'.' Bu yoğurdun bol- luğu nereden ve nasıl geli- yordu? Nasrullah Ayan'la birlik- te anılan adlar da kendi adı- nın karıştığı olaylar kadar tartışmalı. Ürneğin Isviç- re'yi bırbirine katan Jan ve Barkhe Magarian'lardan sonra kara para piyasasının o ülkedeki en önemli adı Muhammed Şekerci, bir dö- nem Ayan'ın en yakınında- ki kişilerden bıriydi. Türkı- ye'de kamuoyunun yakın- dan tanıdığı "berber" Yaşar Aktürk de Ayan'ın ış yaptı- ğı kişilerdendi. Berber Ya- şar. bilindiği gibi bir süre sonra "döviz indirme" de denilen döviz kaçakçılığı suçundan yargılanacak. yurtdışına kaçacak ve tu- tuklanacaktı. Nasrullah Ayan'ın avrıca çok ünlü dostl'arı da vardı. Orneğın bir dönem Semra ÖzaTm İMKB'deki portfd- yünü Nasrullah Ayan'ın vö- nettıği konuşulmaktavdı. Ayan'la ilgili olarak öne sü- rülen bir diğer konu da Gü- neş Taner'le olan yakınlı- ğı>dı. SPK'nin Türkin- vest'le ilgili denetlemede "7 usulsüzlük-kanun dışı- lık" saptadığı halde faalıye- tının durdurulmamasının arkasında Güneş Taner'le olan yakınlığının rol oyna- dığı söylendi. Iddiaya göre Türkinvest'in kapatılması gündeme gelince Taner devreye girerek durumu ön- lemişti. Ayan. 1985-1990 yılları arasında kamuoyunun gün- deminı çok meşgul eden konulardan biri olan hayali ihracat olayına da kanşmış- tı. Yönetım Kurulu Başkan- lığını yaptığı Savaş Dış Ti- caret şırketı aracılığıyla Or- tadoğu ülkelerıne süpürge sopası, ipek kravat. kurşun- kalem taslağı ıhraç etmiş gözükerek o dönemde 2 milyar lıranın üzennde ver- gi iadesi aldığı öne sürül- müş, hakkında dava açıl- mıştı. Ayan yıllar sonra bu nedenle kısa sürelı de olsa hapse gırecekti. Bankalardan repo işlem- leriyle aldığı paralan borsa- da oynamasıyla gazete sü- A yan, 1985-1990yılları arasında kamuoyunun gündemini çok meşgul eden konulardan biri olan hayali ihracat olayına da karışmıştı. Başkanlığını yaptığı Savaş Dış Ticaret şirketi aracılığıyla Ortadoğu ülkelerine süpürge sopası, ipek kravat, kurşunkalem taslağı ihraç etmiş gözükerek o dönemde 2 milyar liranın üzerinde vergi iadesi aldığı öne sürülmüş, hakkında dava açılmıştı. Ayan yıllar sonra bu nedenle kısa süreli de olsa hapse girecekti. tunlarında boy göstemeye başladıöında 1989'un son- larıydı.^Daha 1990'da Tür- kinvest'te bilanço yolsuzlu- ğu iddiaları ortaya çıktı. Ayan'ın adı geçıyordu yine. Afvon Çimento şirketinin hisselerinin tartışmalı bi- çımde el değiştırmesi ola- yında da gündeme geldi. Bu bile yetmeyecekti. Basın. sanayı ve ticaret dünyasına gözü kara girış yapan Asil Nadir'le atışma- sı dikkatleri üzerine çekti. Giderek popülerleşiyordu. Nasrullah Ayan'ın Sultan Air'i. Asil Nadir'ın Noble Air'i vardı. Ayan, baklıyat \e narenciye işi yapıyordu. Nadir de. tartışma öyle bir noktaya geldi kı: Nasruliah Ayan. beyanat verdi. Güya kendisinı aklıyordu: "Ben ne eroin ne de silah kaçırdım. Türki\e've döviz sokmaktan vargılandım." Eskilerin. "Şecaat arz ederken merdi kıpti sirkatin sövler" dedıği gibi sankı su- çunu ıtiraf ediyordu N'asrul- lah Ayan. hem de ayan-be- yan. Ayan'la ilgili "sabıka dosyası"nda neler \oktu ki... tçel Emniyet Müdürlü- ğü kayıtlarında adı geçen Nasruİlah Ayan için kardeşi Abdullah Ayan 6 Şubat 1983'te şöyle ıfade veriyor- du: "İfadesinde sanık Ab- dullah Avan özetle 1980'e kadar Shakaroi Şirketi'nde, 1980'den sonra Sasoi şirke- tinde çalışan kardeşi Nas- rullah Ayan'ın kendisine te- lefonla Yaşar Aktürk. Uğur Sağlam gibi yurtdışına altın kaçırıp bu altınları dövize çeviren para babalanyla an- laşıp, altınların karşılığı olan dövizleri ihracatta mal bcdcli. prcfinansnıan döviz- leri gibi göstererek özellikle canlı hayvan ihracatçılan ol- mak üzere ihracatçı şahsa ve şirkeriere komisyon kar- şıhğında pazariayabileceğini belirtmesi üzerine_." Türkiye'den bazı kışıler yastık altındakı 7 bin ton al- tının bir bölümünü. beşibır- yerdeleri. bileziklerı, yarım- ları, çeyreklerı toplayıp yurtdışına götürüyorlar. Nasrullah Ayan da bu kişı- lerle işbirliği yaparak kaza- nılan parayı Türkiye'ye pre- fmansman dövızi adı altın- da sokarak akhyordu. Tabıı komisyonu da kendısinde kalıyordu. Kimler yoktu ki Ayan'la birlikte olduğu öne sürülenler arasında. Erol Akso>, Halit Sovdan, Hüsnü Özyeğin, yine Berber Ya- şar... Haklarındaki iddıa buydu. Bu kişiler 90 ton al- tının Türkıye'den kaçınlıp karşıhğında elde edilen dö- vızin başka adlar altında ül- keye sokulması suçlamasıv- la yargılandılar. ancak 1992 bavindaaklandılar. İşte böylesıne "açık bir geçmiş" sayesinde 1990"lar- da borsacı oldu Nasrullah Ayan. Yanına yine kamu- oyunun yakından tanıdığı etkili-yetkılı kişıleri almavı başararak. Türkinvest'e adım attığında Oğuz İmre- gün, Muhlis Arvas, Avdın l'lusan. Teoman Köprülü- ler, Fahri Tugay ve Oktay Ersan gibi kişiler vardı. Türkinvest'in ortakları da ilginçtı doğrusu. Hong Kong. Vanuatu (Yenni bilen beri gelsın) ve ABD'yı merkez gösteren şirketlerle ortaktı. Kuruluş aşamasın- daki bu oluşumda bir dö- nem cumhurbaşkanının. sonra başbakanın (Çiller) danışmanlığını yapan şım- diki Dışişleri Bakanı Emre Gönensay da vardı. Niko Maksimiyadis eıbı ünlü "Sevgililer''de... Elıııi kolunu sallaya sal- lava. raporlardakı ağır suç- lamalara aldırmadan halkın senedıni, parasını kendi he- sabındav mışçasına kullanan Nasrullah Ayan'ın şirketi Türkinvest. faalivetı dıırdu- rulduktan sonra çeşitlı spe- külasyonlara da konu oldu. Çeşitli sonılar atıhvordu or- tava. Deniliyordu ki; "Biri- leri var arkasında. Birileri kolluvor bu adamı.." Geçen dönem Bilecık Mılletvekılı olan Mehmet Seven'in dokuz arkadaşıvla birlikte TBMM Başkanlı- ğı'na verdiğı önerge. bu ko- nudaki sorulara biraz olsun açıklık getırecekti. Seven ve arkadaşları. Türkinvest ko- nusunda Meclıs araştııması vapılmasını istiyorlardı. SPK'yı ihmalcilikle suçla- van mılletvekillerinin dilek- çesinde Cumhurbaşkanı Sü- levnıan Demirel"ın de adı geçivor. hıçbir ımava gerek bırakılmaksızın soruluyor- du Yukandan konıma "Kamuoyunun. bu şirke- tin korunduğuna ilişkin şüpheleri her geçen gün art- mıştır. Türkinvest'ten çok daha az alacağı olan bir di- ğer aracı kurum: Semih Menkul Değerler'in iflasına karar verilip Türkinvest hakkında herhangi bir iş- lem vapılmamış olması, şüp- helerin artnıasına neden ol- muştur. Yoksa tüm bunlann altında Cumhurbaşkanı Sa- yın Demirel'in Sayın Çil- İer'e 'Bu çocuk ai.ıİlı, bunu koruyun" ifadelerinin yol aç- tığı korumacılık mı yatmak- tadır?" Halkın seçtıği bir parla- menterin Meclis'e sunduğu önergede adı geçen "en te- pedeki kişi" lîe "en yetkili kişfden herhangi bir açık- lama gelmedı bugüne ka- dar. Ve tabii soru da sıcaklı- ğını. en azından bellı çevre- Terde korunıaya devam etti. Sürecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle