Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1996 ÇARŞAMBA
MPM'nin
danışmanlık
çalışmalan
• ANKARA (.4.4) - Milli
Prodüktivite Merkezi
(MPM). buyılınilküç
ayında 8 işletmeye
danışmanlık hizmeti \erdi.
MPM yetkililerinden
edinilen bilgiye göre
merkez. bu yılın ilk üç
aylık döneminde kamu
işletmeleri olan Barutsan
ve Haydarpaşa Numune
Hastanesi ile özel kuruluş
olan Çamsandaki
danışmanlık çalışmalarını
tamamladı. Öte yandan
Sağlık Bakanlıği. Botaş ve
Türk Patent
Enstitüsü'ndeki
danışmanlık çalışmalan
devam ediyor. Göktepe ile
Emlak Bankasf nın
başvurusu üzerine.
buralarda da MPM
uzmanlan çalışmalarına
başladı.
Kontrgerilla
iddiası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Eski Şırnak
bağımsız milletvekilı
Mahmut Alınak. binlerce
failı meçhul cinayetin,
gözaltında kayıplann.
yargısız infazlann, binlerce
köy ve mezranın yakılıp
yıkılmasının. katliam ve
işkencelerin altında
"kontrgerilla'nın imzası
oldugunu öne sürdii. Tüm
bunlan yapanlar hakkında
soruşturma açılmadıgını
belirten Alınak. "Çünkü
başbakanlardan bakanlara
\e mılletvekillenne kadar
hepsi can korkusu
nedeniyle bu yapılanlara
sessiz kalmaktadırlar.
Hiçbirinın can gihenliği
yoktur. yaşamlan da
namlunun ucundadır" dedi.
Alınak, başbakan. bakan
ve millenekillerinın de bu
güçten korktuğunu öne
sürdü.
Korucular
enoinle
yakalandı
• DİYARBAKJR
(Cumhuriyet Bürosu)-
Siirfin K.ozluk ilçesinde
görevli iki korucu. polise
12 kilo eronin satarken
yakalandı. Siirt'in Kurtalan
ilçesinde bir istihbaratı
değerlendiren Narkotik
Şube ekiplen alıcı kılığına
girerek Mehnıet Başar \e
Beşir Lale adlı korucularla
pazarlık yaptılar. Polis
ekibi, konıculardan 12 kilo
eroin almak için Kozluk
ilçesinin Ulu Köyüne
baglı Geyik mezrasında
buîuştular. Bu buluşma
sonrasında iki korucu
gözaltma alındı.
12PKKIİ
öldÜPÜIdü
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Biirosu) -
Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'nden yapılan
açıklamaya göre. Şırnak'ın
Bestler \e Dereler
bölgesinde gihenlik
güçleriyle PKK'liler
arasında çıkan çatışmada
l2PKK"liöldürüldü. Genç
ve Şırnak'ın Silopi
ilçesinde 2 kişi
yakalanırken bir kişi de
tunceli'nin Hozat ilçesinde
güvenlik güçlerine teslim
oldu. AyncaPKK üyesi
olduğu ileri sürülen 47 kişi
detutuklandı.
Yasa tasarısı
• ANKARA (AA) -
Anayasa Mahkemesi'nin
2802 sayılı Hâkimler ve
Savcılar Kanunu'nun bazı
hükümlerini iptal etmesi
üzerine doğan boşluğu
gidermek amacıyla
hazırlanan ve Adalet
Bakanlıği üst düze>
yöneticilerinin üçlü
kararname ile atanmalannı
önsören yasa tasarısı.
TBMM Başkanlığı'na
sunuldu. Önümüzdeki
günlerde TBMM Adalet
Komisyonu'nda
görüşülecek olan tasanya
göre. Adalet Bakanlıği
Müsteşarlığı'na. Teftiş
Kurulu Başkanlığı'na.
müsteşar yardımcıbklarına.
yüksek müşavirliklerine.
genel müdürlüklerine.
genel müdür
yardımcılıklanna ve
müstakil daire
başkanlıklanna. Yargıtay ve
Damştay üyeliğine seçilme
hakkını kazanan \ e bu
hakkı kaybetmeyen birinci
sınıf hâkim \e sa\cılar
arasından bakan. başbakan
"\e cumhurbaşkanının
imzasını taşıyan kararname
ile atama yapılacak.
Bakanlık müşavirliklerine
\e genel müdürlük daire
başkanlıklanna yapılacak
atamalarda ise bakan onayı
•seterli olacak.
HABERLER
Dünyada ve Türkiye'de işkence - 2
Işkenceci: işkence gereldiECETEMELKURAN
ANKARA-Kopenhag'dakı Uluslararası
İşkence Kurbanlarını Rehabilitasvon ve
AraştıiTna Merkezi'ninlRCT IRCTlCum-
huriyet'eaktardığı kayıtlarda. dünya işken-
cecileri konuşuyor. Zimbab\e"den
Kamboçya'ya. Yunanistan'danŞili'ye kadar
bütün işkenceciler, işkenceyi **gerektiği"
içinyaptıklannı söylüyorlar. Ancak yaptık-
ları işkencenin. üzerlerinde bıraktığı etkı
farklı: Şililı eski işkenceci saklanarakağla-
dığını anlatırken Brezilyalı işkenceci Mas-
sini. de\ rimci kurbanlanna "Devriın yapın-
ca gelin. sizin için de işkence yapanm" dı-
yor. Kızıl Kmerler. "işkenceci için el kitabı"
hazırlarken Kolombiyalı Aylton. 80 kişilık
sınıflarda kurbana elektrik \erirken kahka-
lar atabiliyor. Bir insan. bir insana nasil iş-
kence yapar; işkenceciler anlatıyor:
Kamboçya
Kamboçyalı K.ızıl Kmerlerin "Sorgu El
Kitabrnda işkencenin amacı \e dikkat edil-
mesi gereken avrıntılar şöyle anlatılıyor
~İşkencenin temel amacı, >anıt alnıaktır: eğ-
lence için >apacağınıız bir şey değildir. Bu-
na karşüık, biz onların canını ö> le acıtmab-
yız ki. çabuk >anıt versinler. Diğer amaç da
onları psikolojik olarak çöküntüye uğrat-
mak\edirençlerini\oketmektir. İşkence, bi-
rey sel kızgınlık >a da haz için yapılmaz. On-
lara da> ak atarak korkutur, ancak kesinlik-
le öldiirmey iz. İşkence yaparken sağlık kont-
rolü y apmakve kullanılacak aletleri i> i kont-
rol etmek gereklidir. Onlan hemen öldiirme-
yin,ölümesürükleyin. İşkenceyapmayıen-
gelleyecek olan duygusal kararsızlık orta-
dan kaldınlmalıdır. Bu. düşmanlanmızdan
\anıt almamızı olanaksızlaştınr \e çalışma-
mızı engeller. Propaganda \eya işkence ya-
parken sorular sorarken > a da onlan suçlar-
ken kararlı duruşumuzu korumaiıyız. An-
cak böy lelikle iyi bir sonuç alabiliriz."
ZİMBABVE
Kayıtlara göre. bağımsızlıktan önce iş-
kenceci olan ve kendisi de gerillalartarafın-
dan yakalandığında işkence gören Zimbab-
\ eli bir kontrgerillanın anlattıklan. psikolo-
jik ve fiziksel işkencenin aynı anda uygu-
lanarak kurbanın nasıl dengesizleştirıldiği-
ne işaret edivor: kayıtlarda yeralan ifadesi
şöyle: "Birine işkence yaparken kurbanı-
nız ü/erinde yoğunlaşıyorsunuz, kurbanın di-
renme noktasını anlamaya. ne kadar güçlü
oldugunu, acıya ne kadar dayanabileceğini.
onun ü/erinde psikolojik olarak mı çalış-
mak gerektiği gibi konulara saplanıyorsunuz—
İlk önce size u/un bir süre acı veriyorlar. Da-
ha sonra sigara ya da yiyecek bir şey \erip
gü\ eninizi kazanıyorlar. Ğü vendiğiniz anda
her şey i söy lemeye başlıyursunuz. Belli bir sü-
re için size arkadaş gibi da\ ranıyorlar. Ama
bu yöntem işlemediği anda yeniden yere yı-
kıp işkenceye başlıyorlar. Ve siz umutsuzca
biteceğini. > eniden iy i davranacaklarını sa-
nıyorsunu/. Bu, insanı dengesizleştiriyor."
Yiııe Zimbab\ ede başka "profesyonel bir
işkenceci" şövle diyor: "Birine \urmanız
gerektiğinide, ya vurursunuz ya da vurmaz-
sınız. Bu. işkence sırasında nesnel bir du-
rum değildir. O /aman bir seçim şansım ol-
dugunu şimdi söyleyebilirim. Ama işkence
sırasında. bir seçme şansınızın oldugunun bi-
le farkına varııııyorsunu/. Bunu anlatmak
çok zor."
'Zevk İÇİn yapmiyoruz' Zimbabve"den Kamboçya'ya,
Yunanistan'dan Şili'ye işkenceciler, işkenceyi "gerektiği" için
yaptıklarını söylüyorlar. Şilili işkenceci işe başladığında "saklanıp
ağladığını" söylerken Yunanlı işkenceci, denemekten sakınacaklan
bir işkence yönteminin olmayacağını anlatıyor.
KOLOMBİYA
K.olombiya'daki işkence eğitimi. \ideo
kayıtlanyla yaptlıyor Bu video kayıtlann-
dan birinin deşifresine göre. Aylton adlı ün-
lü ve profesyonel bir işkenceci. kurbanın
avaklarından ve ellerinden bir çubuğa bağ-
lanarak dizlerinin \e boy nunun arkasına si\ -
ri çubuklaryerleştirilmek yoluyla \apılan iş-
kenceyi ögrencılenneanlamor. Aylton'ıneğı-
tim sırasında yaptığı şakalar \e konuşmala-
n şöyle:
"Bu iş, mahkûm rnnnunu dik ve sıkı tu-
tamadığı zaman işleme> e başlar. Boy nu diiş-
tüğünde. bu demektir ki acıdan kı\ranı>or.
(Bu sırada kurbanın başı geriye düşer) Ha
ha ha... Böyle değil elbette, şinidi sizlere na-
sıl oldugunu gösteriyorum. Bakın. (Ayltoa,
mahkûmun başını aşağı yukan sallar \e ka-
fasını aşağıya doğru bastırır) Boy nu hâlâ sı-
kı. Şimdilik sadece acı çekiyor. \eterince \ı>-
rulmadı \e konuşnıaya ha/ır değil.
Bu durumday ken istediğiniz /aman elekt-
rik kullanabilirsiniz. Fakat \oltaja dikkat
edin. Şimdi fazla \oltajla ne oldugunu göre-
lim. (Mahkûma la/la \oltaj \erilir ve mah-
kûmun bedenifırlayıp yere düşer. İzleyenler
\e A\ Iton kahkahalar arasında şakalar ya-
parlar)"
Kolonıbıyalı kontrgerilla bir işkenceci-
nin anlattıklan da işkenceci olmanın geri
dönülmezliğiniaktanyor. Kolonıbiyalı kontr-
gerilla şöy le diyor: "Sorgulama >e karşı
haber alma konusunda eğitUnıiştim. Bundan
sonra bana insan a\ ı, sorgulama. işkence gö-
re\ leri \erilmişti. Bu durunıa. y aşadıklanm
\eyaptıklanmyüzünden,tepkigösterdim>e
sürekli a> nlmayı denedim. ancak olanaksız-
dı. Çünkü bir kere girmişseniz. artık çıka-
mazsuuz. Bunu merhamet görmek için söy-
lemiyorum. Beninı yaptıklarım kesinlikle
sözü bile edilemeyecek şey lerdi. kendimi ta-
nımıyordum ve bu kadar inanılmaz şey leri
nasıl yaptığıma inanamı\ordum. Buna kar-
şılık savıınmamda. karşı haber alma ser\ i-
sinden bir kez sizi elegeçirdiklerindeçıkma-
nın ne kadar zor oldugunu anlatacağım."
SILI
Mesleğini terk edip ülkesinden iltica et-
miş bir Şilili eski işkenceci. "pişmanlığını'*
şu tümcelerle dile getinyor:
"Sadece şunu söy leyebilirim, bu işe başla-
dığınızdaçok /ı>rdur._ Sizi kimsenin göreme-
yeceği bir yere saklanır \e ağlarsınız. Daha
sonra ağlamalar durur \e yalnızca kcndini-
zi kötü hissedersiniz. Boğazınıza bir şey ta-
kıhr.ama gözyaşlannızı tutarsınız. Ondan son-
ra.. istemeyerek..gerçekten istemeyerekauş-
ma\a başlarsınız. F.\et öylc bir an gelir ki.
artık y aptığınız şey sizde hiçbirduy gu yarat-
ma/."
YUNANİSTAN
Yunanistandaki cunta döneminde işken-
ceci olarak çalışmı^ cuntadan sonra tutuk-
lanıp ardından serbest bırakılmış olan Pet-
rou ile yapılan bir söjleşi. bazı işkenceci-
lerın ışlerini sevdıklerini \e hiçbiryöntemi
kullanmaktan kaçınmayacaklannı gösteri-
>or. Petrou ile yapılan söyleşi:
- Denemekten sakınacağımz bir işkence
yöntemi var mıydı?
- O zaman mı? Hayır. sanmıyorum. Biz
herşeyi yapabilirdik.
- En kötü işkenceyi bile mi?
- Evet. kuşkusuz.
- Diyelim ki size bir kurbana çocuğunun
gözieri önünde işkenceyapmanız emredilsey-
di...
- Evet.
- Yapar mıydınız yani?
- E\et. kesinlikle.
EL SALVADOR
El Salvadorlu birişkencecinin kayıtlarda
yer alan ifadeleri. insan haklan sa\ unucu-
lannın, işkenceciler üzenndeki dolaylı etkin-
liğini gösteriyor:
" Mahkûnıİargenellikleyaşaraa haklan ol-
madığı konusundaki genel kabul y üzünden
öldürülüıier. Bi/ onları hâkim önüne çıkar-
dığımızda serbest bıraknorlar \e onları bir
daha yakalamakzorunda kalıyorduk. Eğer
LluslararaM AfÖrgütü'nden çok baskı olur-
sa mahkeme>e \eri\orduk. ama baskı ol-
mazsa sonlan kötü oluyordu."
BREZİLYA
Brezilyalı işkenceci Massini'nin me^leğin-
deki profesyonel bakış açısını anlatırken
de\ rimci kurbanlanna sövlediği sözler ka-
yıtlara göre şöyle:
"Ben buralarday ım. De\ rinıden sonra is-
terseniz sizin içindeişkenceyapabilirim. Ki-
nıe isterseniz. Ben, profesyonelim."
İşkence gören kişi, izlemesi gereken yargısal ve idari sürecin her aşamasında engellerle karşılaşıyor
işkence kurbanı çaresiz...Türki\e"de işkence gören kişiler. işken-
cecilerin cezalandırılması için izlemeleri
gereken >argısal \e yönetsel sürecin her
aşamasında fiili engellerle karşilaşıvorlar.
İşkence suçunun takibindeki yargısal sü-
reç yönetsel izınlere bağlanırken işkence-
yi dikkate almayan hekimler hakkında açı-
lan soruşturmalarda. olayın basına yansıma-
sı üzerine ""gizliük" ilkesinin bozulması.
hekim lehine karar \ermek için yeterli sa-
yılıyor.
f ürkiye İnsan Haklan Vakfi (TİH\) Do-
kümantasyon Sorumlusu Fevzi .-Vrgun'un
verdiği bilgilere göre. işkence kurbanlaniş-
kencecinin cezalandınlması için izlemele-
ri gereken yargısal süreçte engellerle kar-
şılaşıp genellikle "*işin peşini bırakıyorlar'".
Argun'un anlattığı süreç şöyle işliyor:
İşkence mağduru. cumhuriyet savcılığı-
na baş\ uruyor. Mağdurun işkence gördü-
ğüne ilişkin şikâ>eti savcılık tarafından cid-
di bulunursa koluna bırdamga \urularak Ad-
li Tıp K.urumu'na göııderiliyor. TtH\' he-
kımi Le\entKutlu'nun\erdiği bilgilere gö-
re Adli Tıp Kurumu'nda ~giyin-soyıın**dan
ibaret muayene ile hazırlanan rapor daha son-
ra cumhuriyet sa\ cılığına te^lim ediliy or. Sa\ -
cılık. rapora bakarak soruşturma açnıa ge-
reksinimi duyarsa gerekli işlemleri yaparak
yargısal süreci başlatıyor. Argun. sürecin bu
aşamaM icın şunlan >,ö\lüyor:
"Genellikle insanlar bu yola baş\ urmak-
tan kaçınıyorlar. N a sa> cı tersliyor ya da ken-
dileri korkuyorlar. üşeniyorlar. Bir sonuç
alamayacaklannı düşüniip yargısal sürecin
başlatılması için baş\uruda bulunmuyor-
lar ya da işlemleri yanm bırakıyorlarr
Sa\cılık. işkence yaptığı sa\lanan me-
murun Nargılanması için Memurin Muha-
kenıatı Hakkında Kanun uyannca il ya da
ılçe idare kurulundan "yargılama izni" ıs-
tivor.
İşkence yaptığı sa\ lanan memur, bu izın
olmadan yargılanmaya başlanamı>or. Ge-
rekli izin alınıp yargılama sürecine geçilse
bile davalar uzuyor \eya genellikle takıp-
sizlik kararı yada "asli failin bulunamanıa-
sı" gerekçesiyle düşüyor.
İşkence>e göz yuman hekimler
işkenceci için îşletilen yargisal sürecin \a-
nında işkenceye göz yuman ya da işkence
görmüş mağdurlara ~sağlam1
" raporu vere-
rek işkence sürecine katılan hekimler hak-
kında işletilen denetim sürecinde de işken-
ce kurbanı çeşitli engellerle karşılaşıyor.
Argun. dev letin hekimlerinin \erdikleri ra-
porların bile çelişebildiği süreci şöyle ak-
tardı:
"Gözaltına alınan kişisa\cılığa>ada nıah-
kemeyese\ k edilirken hekim kontrolünden
geçiriliyor. Polisler bu aşamada genellikle
istedikleri sağlam raporunu > erecek hekimi
buluyorlar. Kişi tutuklandıktan sonra baş-
ka bir hekim istiyor. Bu hekim işkenceyi
saptayınca, dev letin iki hekiminin \erdiği
rapoıiar çelişmiş oluy or. İlk hekimin işken-
ceye göz yumduğu böyle orta>a çıkıyor. Bu
konudaçok meşhurhekimlertar. Bu hekim-
ler hakkında > önetsel denetim, ilgili tabip oda-
sına >apılan şikâyet baş\urusu ile başlıyor.
Tabip odası bir karara vanyor.
Bu karar hekim aley hine ise hekimin Türk
Tabibler Birliği Onur Kurulu'na itiraz hak-
kı doğuyor. İtiraz edilen karar. Yüksek Sağ-
lık Şûrası'na gidiyor. Bu çok uzun bir süreç
\c kurul Sağlık Bakanlığı'na bağlı olduğu
için denetimi yine idare yapmış oluyor. Bu
kumldan hekim aleyhine bir karar çıkma-
sı çok zor. Çünkü soruşturmanın kesin giz-
lilik içinde sürdürülmesi gerekiyor. İşkence
olaylan da geneüikle basına sızıyor. Bu sız-
ma, kararın hekim lehine bozulması için
\eterli saMİı\or."
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
ANTALYA- BELEK-
Antalya yöresinde dört
gündür dolaşan Mesut
Yılmaz, sonunda baklayı ağzından çı-
kardı: "Ya çevre ya enerji." Yani çevre-
nin içine edilecek diyerek yeni h^defle-
rini açıkladı.
Önemli baraj projelerinin yapımcısı ve
Merit Arcadia Oteli'nin sahibi LİMAK in-
şaat'ın ortakları Nihat Özdemir ve Se-
rai Bacaksız. Mesut Yılmaz'ın kaldığı
otelde gazetecilere yaptıklarını ve ya-
pacaklarını anlattılar. Bundan sonra tu-
rizme yöneieceklerini ve bu alanda ye-
ni yatırımlara imza atacaklannı belirttiler.
Onlar bu yatınmlardan söz ederken
Mesut Yılmaz da turizme tahsis edilen
devlet arazisini satmak niyetinde oldu-
gunu açıkladı. Belek, çam ormanlarıyla
kaplı zengin bir doğaya sahip. Çamlık ol-
duğu için orman arazisi kapsamına gi-
riyor ve anayasaya göre orman arazisi-
ni satmak mümkün değil. Bu nedenle
anayasanın değiştirilmesi gerekiyor. Hiç-
bir konuda anayasa değişikliğinde an-
laşamayan Meclis. bakarsınız ormanla-
'Enerji Bitiyor'un Ardmdaki Hesaplar
rın satışında anlaşıverir.
Mesut Yılmaz, Türkiye'nin statükocu
politikacı tipinin alışılmış ömeklerinden.
Ağır sorunlarlayüklü Türkiyenin cesur
ve atak politikacıya gerek duyduğu bir
ortamda böyle bir başbakana sahip ol-
masına ne denır?
Statükocu Mesut Yılmaz, çevreyi tah-
rip eden; ama bazı çıkar çevrelerine ye-
ni rantlar sağlayacak konularda ise ol-
dukça atak görünüyor. Nükleer santral
için atak, kırlilik saçan termik santrallar
için atak. Hazine arazisini satarken atak.
Mesut Yılmaz. "enerji bitti, mahvolduk"
diye bir korku havası yaratıp çevrecile-
ri boyun eğdirmeye çalışırken Elektrik Mü-
hendisleri Odası (EMO) farklı şeylersöy-
lüyor. EMO'ya göre: Türkiye elindeki
enerji kapasitesınin yüzde 76'sını kulla-
nıyor. Su kaynaklı elektrik enerjisini de
şu andakı üretim kapasitesınin 5 misli-
ne çıkarmanın mümkün oldugunu söy-
lüyor. Şu anda Türkiye'nin günde 14 bin
megavat elektrik kullandığı. kurulu gü-
cün ise 21 bin megavat olduğu belirtili-
yor. Yani iddia edildiği gibi bir enerji dar-
boğazından söz edilemez.
Enerji uzmanı elektrik mühendisı Ünal
Erdoğan çıkarılan enerji bitıyor gürültü-
süne hoş bir yorum getiriyor: "Bir işa-
damı ülkesinı sevdiği için karaniıkta ka-
lacağız diye elektriğe yatınm yapmaz. Sa-
dece üretim maliyetinden 7 katına sa-
tılan bu ranttan pay almak istiyorlar."
Erdoğan. Gökova ve Orhaneli'nin ça-
lıştırılma gerekçesini de şöyle yorumlu-
yor: "Gökova ve Orhanelı termik sant-
rallarının çalıştınlmasının gündeme ge-
tirilmesinin sebebı, deneme devresinin
gelmesi ve yapımcı firmaların dayatma-
sı. Santralların deneme devrelerinde,
yapımcı firmalarpara alırlar. Denerlerve
tekrarkapatırlar. Maksatpara dönsün."
Ünal Erdoğan'ın söyledikleri hiçbiri-
mizi afallatmayacak düzeyde. Bu ülke-
de her şey mümkün. En üst düzeyde yağ-
macılığın meşru hale geldi-
ği bir ülkede. üç beş kuruş
için çevre de yok edilir, or-
man da satılır.
Türkiye'de inanılmaz şeyler oluyor. Bir
yanda savaşa milyarlar dökülüyor, gen-
cecikçocuklanmızın hergün cenazetö-
renleri yapılıyor, bir yanda gözünü para
hırsı bürümüş politikacılar ne varsa sa-
tıyorlar.
Ne oldu Mesut Yılmaz'ın Kürt sorunu-
na ilişkin umut veren sözleri? Hani atı-
lacak cesur adımlar? Mesut Yılmaz,
adımlarını Güneydoğu'da değil: başka
yerde atıyor: Gökova'da, Belek'te, Or-
haneli'de...
Şimdi bayram bitti. Ankara'da Hisse-
li Harikalar Kumpanyası başlayacak.
Hangi parti ne dedi? Hangi lider kimın-
le pazarlık ediyor? Bunları izleyeceğiz.
Bu arada çocuklarımız ölmüş kimin
umrunda... Gökova'da güzelim denizi
yok etme planları yapılıyor. ormanlar sa-
tışa hazırlanıyor. Kimin umrunda?
Varsa yoksa parti liderlerinin iktidar
hesapları, para hırslan...
GLOBAL POLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
"Dehşet... Dehşet!"
Geçen pazar günü, Avustralya'da adamın biri, bir
lokantaya girdi ve çoluk çocuk, bebek demeden ateş
etmeye başladı. Sonra dışarı çıktı, gelen geçene ateş
etmeye devam etti, bu sırada evleri, dükkânları ate-
şe veriyordu. Bir ara üç kişiyı arabalarından çıkarttı,
arka bagaja kilitledı ve arabayı ateşe verdi ve bir eve
sığındı. Adam bu evi de ateşe verip rehineleri öldür-
dükten sonra, polis tarafından yakalandı. Yalnız, ha-
yatta başarılı olamamış ve içine kapanık bir adam ola-
rak tarif edilen katil, belirgin bir sebep olmadan 32 ki-
şiyi öldürmüş ve çok sayıda insanı yaralamıştı.
Ölenlere gözyaşı döktükten sonra, "Adam aklını
kaçırmış" demek ve unutmak mümkün bu olayı. Aca-
ba? Bir an için gittikçe sayıları artan savaşlarda ve si-
yasi amaçlı kıtlesel cinayetlerde ölenleri birkenara bı-
rakıp şöyle bir hatırlayalım: Bu sene nisan ayında Ka-
nada'da düğüne saldırı, 9 kişi; mayıs ayında, iskoç-
ya'da ilkokula saldırı, 15 öğrenci, bir öğretmen; Ey-
lül 1995'te Fransa'da 16 yaşında bir çocuğun gelişi-
güzel ateş açması sonucu 16 kişi, haziranda Isveç'te
7 kişi... Bu listeyı genişletmek mümkün, işte diğer ba-
zı olaylar: 1993 (New York) 4 ölü. 1993 (San Fransis-
ko) 9 ölü; 1992 (Sidney) 6 ölü, 1991 (Teksas) 23 ölü;
1990 (Yenı Zelanda) 11 ölü; 1989 (Montreal) "Siz bir
avuç feministsiniz" çığlıklarıyla 14 kadın. 1989 (Fran-
sa) 14 ölü...
Listeyı lyıce gerı götürmeye karar verirseniz bu tür
olayların 1960'ların ikinci yarışından sonra, yani eko-
nomik ve toplumsal bir krizin yavaş yavaş ortaya çı-
karak yaygınlaştığı bir dönemde, ezici bir çoğunluk-
la gelişmiş kapitalist ülkelerde ve gittikçe de sıklığı ar-
tan bir şekilde görülmeye başladığını fark edeceksi-
niz.
Bu tür cinayet haberlerine dikkatle baktığınızda ba-
zı ortak noktalar gözünüze çarpacak. Bunların başın-
dacinayetlerınhepsiningelişigüzel, belirgin bir amaç
ve kurban gözetmeden (Montreal hariç) işlenmiş ol-
maları geliyor. Sonra katillerin hepsi erkek ve "toplu-
ma entegre olamamış, hayatta başansız, içine kapa-
lı, ancak çok belirgin birakli bozukluk göstermeyen,
yalnız, bunaltı içinde ve sıkıntılarından dolayı toplu-
mu, insanları suçlayan" olarak tarif edilen psikolojik
bir profile sahipler. Bu insanlar bir aşamada toplum-
dan, insanlardan intikam almaya karar veriyorlar. Ço-
ğu zaman bu, uzun bir süreyi ve ayrıntılı bir hazırlığı
içeriyor. Belki de en ilginci, olay gerçekleşene kadar
bu insanların görünüşte normal bir yaşam sürdürü-
yor olmaları...
Anlaşılan, toplum içinde giderek tecrit olmak, bir
birey olarak varlığının artık tanınmaz hale gelmesi, ço-
ğu zaman işsizlik, fakirlık. kendine, topluma, gelece-
ğe olan inancın tümü ile kaybolması, aynı anda ba-
sın, sinema ve TV'den gittikçe normalleştirilerek su-
nulan şiddet olaylan, savaşlar. "felaketler", "dehşe-
te", maddı manevi haksızlığatepkininzayıflaması, öl-
dürme ve işkence seyretmenin bir eğlence biçimi ha-
line gelmiş olması ve bu maddi ve manevi baskı al-
tında öz kontrol mekanızmasının bir gün iflas etme-
si, bu kitlesel cinayetlere neden oluyor.
Ben; ekonomik kriz. artan işsizlik ve yabancılaşma,
hızla gelişen ve bireyin uyum sağlamasını zorlaştıran
teknoloji, gittikçe artan sıyasi istikrarsızlığın sıklaştır-
dığı savaşlar ve buria'karşı gittikçe ikiidarsızlaştınlan
bireyin çaresizliğiyle bu olaylar arasında bir ilişki gö-
rüyorum. Bıreyler. giderek hoşnutsuzluklarının arttığı
bu topluma baş kaldırmanın, bir muhalefet hareketi-
ne ait olmanın getirdığı tarihsel haklılığı elde etmenin
yollarını bulmakta zorluk çekiyorlar. Böylece ne ya-
pacaklarını bılemeden, bir kişilik krizi içinde yuvarla-
nıp gidiyor, zamanla akıl sağlıklarını yitiriyorlar. Bu bi-
reylerin içinde oldukları. hafif şizofreni ve şiddetli ya-
bancılaşma bir istisna olmadığı için de dikkati çek-
miyor, ta ki tüm sigortalar atıp birey şuurunu kaybet-
miş bir şekilde, tek basına topluma saldırana kadar.
Abartıyor muyum? Sanmam! Bu kitlesel cinayetler-
de tek tek olaylar olarak ele alınamayacak kadar bir
artış var. Bence. artık toplumsal bir hastalıkla karşı kar-
şıyayız. Yaşamakta olduğumuz. yaşamaya zorlandı-
ğımız bu, "ikinci barbarlık döneminin" bir sonucu, bu
hastalık. Bunun, toplumun tek ve son yaşam biçimi
oldugunu, bir an bile olsa. düşünmekse bu cinayet-
ler gibi dehşet verici bir durum!
Kongre ağustosta
ANAP'ta muhalefetten
hükümete 100 gün süre
Yılmaz'la hesaplaşma Muhaiif ANAPiıiar,
"ANAP'ı \'enıdcn Canlandımıa Hareketi" adı
altında başlattıkları toplantılara bir süre ara verdiler.
Muhalifler. 100 gününü doldurduktan sonra
hükümetin icraatını değerlendirecek ve ağustos ayı
sonunda yapılması beklenen kongrede Yılmaz'la
hesaplaşacaklar.
ANKA-
R.A (Cum-
huriyet Bü-
rosu)-Ara-
larında es-
ki Başba-
kan Yıldı-
nm.Akbulutun da bulundu-
ğu ANAP ıçindeki muhaiif
İcanat. hükümete 100 gün
süre tanıma karan aldı. Mu-
halıf ANAP'hlar. "ANAP'ı
Neniden Canlandırma Ha-
reketi" adı altında başlat-
tıklan toplantılara da bir sü-
re ara \erdiler. Muhalifler.
100 gününü doldurduktan
sonra. hükümetin icraatını
değerlendirecek \e ağustos
ayı sonunda yapılması bek-
lenen kongrede ANAP Ge-
nel Başkanı \e Başbakan
Mesut \ ılma/'la hesapla-
şacaklar.
24 Aralık seçimlerinin ar-
dından başla>an ANAP içın-
deki muhaiif hareket. seçım
yenilgisinin nedenlerini ara-
mak \ e partiy i y eniden can-
landırmak için bir dizi top-
lantı düzenledı. Bu toplan-
tılara. eski ANAP Genel
Başkanı Yıldırım Akbulut.
MK.YK. üyelerı Gökhan
Maraş. Haül Ozsoy. eski ba-
kanlardan Vehbi Dinçerler\e
cok sayıda seçilemeyen es-
ki millet\ekili ileörgütüşe-
sikatıldı. Ancak. ANAP'ın
koalisyon kurması \e genel
başkanlan Mesut\ılmaz'ın
Başbakan olmasının ardın-
dan bu toplantılann kesildı-
ği gözlendi. Hareketin ön-
de gelen isimlerinden eski
Küîtür Bakanı. ANAP
MK.YK üyesi Gökhan Ma-
raş. Cumhuriyet'in sorula-
nnı yanıtlarken hükümete
100 gün süre tanıdıklarını
belırterek "Hükümetin gü-
nünü doldurmasını bekli-
yoruz" dedi. Ağustos ayı
sonuna doğru yapılması
beklenen kongre için henüz
zaman bulunduğunu anım-
satan Maraş, "•Kamuoyu-
nun bile tanıdığı bu süreyi
hükümete tanunak ve neler
yapıp yapmay acağını gör-
mek zorundaydık. 100 gün
dolduktan sonra biz de söy-
leyeceğimizi söyleriz, top-
lum da" dedi.
ANAP'lı muhaliflerin
kongre sürecinin sonlanna
doğru yeniden harekete gec-
mesi ve büyük kongrede,
Mesut Yılmaz'la hesaplaş-
ması bekleniyor. RP ile ko-
alisyon kurulmasını isteyen.
mulıafazakâr isimlere kabi-
nede yer \ererek kendisine
karşı muhalefeti kırmaya
çalışan Yılmaz'ın, herşeye
rağmen kongrede ciddi bir
muhalefetle karşılaşması
bekleniyor. Muhaliflerin,
kongrede Yılmaz'ın karşı-
sına aday çıkarıp çıkarma-
yacağı ise henüz bilinmi-
\or.