23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 1996 ÇARŞAMBA MPM'nin danışmanlık çalışmalan • ANKARA (.4.4) - Milli Prodüktivite Merkezi (MPM). buyılınilküç ayında 8 işletmeye danışmanlık hizmeti \erdi. MPM yetkililerinden edinilen bilgiye göre merkez. bu yılın ilk üç aylık döneminde kamu işletmeleri olan Barutsan ve Haydarpaşa Numune Hastanesi ile özel kuruluş olan Çamsandaki danışmanlık çalışmalarını tamamladı. Öte yandan Sağlık Bakanlıği. Botaş ve Türk Patent Enstitüsü'ndeki danışmanlık çalışmalan devam ediyor. Göktepe ile Emlak Bankasf nın başvurusu üzerine. buralarda da MPM uzmanlan çalışmalarına başladı. Kontrgerilla iddiası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Eski Şırnak bağımsız milletvekilı Mahmut Alınak. binlerce failı meçhul cinayetin, gözaltında kayıplann. yargısız infazlann, binlerce köy ve mezranın yakılıp yıkılmasının. katliam ve işkencelerin altında "kontrgerilla'nın imzası oldugunu öne sürdii. Tüm bunlan yapanlar hakkında soruşturma açılmadıgını belirten Alınak. "Çünkü başbakanlardan bakanlara \e mılletvekillenne kadar hepsi can korkusu nedeniyle bu yapılanlara sessiz kalmaktadırlar. Hiçbirinın can gihenliği yoktur. yaşamlan da namlunun ucundadır" dedi. Alınak, başbakan. bakan ve millenekillerinın de bu güçten korktuğunu öne sürdü. Korucular enoinle yakalandı • DİYARBAKJR (Cumhuriyet Bürosu)- Siirfin K.ozluk ilçesinde görevli iki korucu. polise 12 kilo eronin satarken yakalandı. Siirt'in Kurtalan ilçesinde bir istihbaratı değerlendiren Narkotik Şube ekiplen alıcı kılığına girerek Mehnıet Başar \e Beşir Lale adlı korucularla pazarlık yaptılar. Polis ekibi, konıculardan 12 kilo eroin almak için Kozluk ilçesinin Ulu Köyüne baglı Geyik mezrasında buîuştular. Bu buluşma sonrasında iki korucu gözaltma alındı. 12PKKIİ öldÜPÜIdü • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Biirosu) - Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre. Şırnak'ın Bestler \e Dereler bölgesinde gihenlik güçleriyle PKK'liler arasında çıkan çatışmada l2PKK"liöldürüldü. Genç ve Şırnak'ın Silopi ilçesinde 2 kişi yakalanırken bir kişi de tunceli'nin Hozat ilçesinde güvenlik güçlerine teslim oldu. AyncaPKK üyesi olduğu ileri sürülen 47 kişi detutuklandı. Yasa tasarısı • ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi'nin 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun bazı hükümlerini iptal etmesi üzerine doğan boşluğu gidermek amacıyla hazırlanan ve Adalet Bakanlıği üst düze> yöneticilerinin üçlü kararname ile atanmalannı önsören yasa tasarısı. TBMM Başkanlığı'na sunuldu. Önümüzdeki günlerde TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülecek olan tasanya göre. Adalet Bakanlıği Müsteşarlığı'na. Teftiş Kurulu Başkanlığı'na. müsteşar yardımcıbklarına. yüksek müşavirliklerine. genel müdürlüklerine. genel müdür yardımcılıklanna ve müstakil daire başkanlıklanna. Yargıtay ve Damştay üyeliğine seçilme hakkını kazanan \ e bu hakkı kaybetmeyen birinci sınıf hâkim \e sa\cılar arasından bakan. başbakan "\e cumhurbaşkanının imzasını taşıyan kararname ile atama yapılacak. Bakanlık müşavirliklerine \e genel müdürlük daire başkanlıklanna yapılacak atamalarda ise bakan onayı •seterli olacak. HABERLER Dünyada ve Türkiye'de işkence - 2 Işkenceci: işkence gereldiECETEMELKURAN ANKARA-Kopenhag'dakı Uluslararası İşkence Kurbanlarını Rehabilitasvon ve AraştıiTna Merkezi'ninlRCT IRCTlCum- huriyet'eaktardığı kayıtlarda. dünya işken- cecileri konuşuyor. Zimbab\e"den Kamboçya'ya. Yunanistan'danŞili'ye kadar bütün işkenceciler, işkenceyi **gerektiği" içinyaptıklannı söylüyorlar. Ancak yaptık- ları işkencenin. üzerlerinde bıraktığı etkı farklı: Şililı eski işkenceci saklanarakağla- dığını anlatırken Brezilyalı işkenceci Mas- sini. de\ rimci kurbanlanna "Devriın yapın- ca gelin. sizin için de işkence yapanm" dı- yor. Kızıl Kmerler. "işkenceci için el kitabı" hazırlarken Kolombiyalı Aylton. 80 kişilık sınıflarda kurbana elektrik \erirken kahka- lar atabiliyor. Bir insan. bir insana nasil iş- kence yapar; işkenceciler anlatıyor: Kamboçya Kamboçyalı K.ızıl Kmerlerin "Sorgu El Kitabrnda işkencenin amacı \e dikkat edil- mesi gereken avrıntılar şöyle anlatılıyor ~İşkencenin temel amacı, >anıt alnıaktır: eğ- lence için >apacağınıız bir şey değildir. Bu- na karşüık, biz onların canını ö> le acıtmab- yız ki. çabuk >anıt versinler. Diğer amaç da onları psikolojik olarak çöküntüye uğrat- mak\edirençlerini\oketmektir. İşkence, bi- rey sel kızgınlık >a da haz için yapılmaz. On- lara da> ak atarak korkutur, ancak kesinlik- le öldiirmey iz. İşkence yaparken sağlık kont- rolü y apmakve kullanılacak aletleri i> i kont- rol etmek gereklidir. Onlan hemen öldiirme- yin,ölümesürükleyin. İşkenceyapmayıen- gelleyecek olan duygusal kararsızlık orta- dan kaldınlmalıdır. Bu. düşmanlanmızdan \anıt almamızı olanaksızlaştınr \e çalışma- mızı engeller. Propaganda \eya işkence ya- parken sorular sorarken > a da onlan suçlar- ken kararlı duruşumuzu korumaiıyız. An- cak böy lelikle iyi bir sonuç alabiliriz." ZİMBABVE Kayıtlara göre. bağımsızlıktan önce iş- kenceci olan ve kendisi de gerillalartarafın- dan yakalandığında işkence gören Zimbab- \ eli bir kontrgerillanın anlattıklan. psikolo- jik ve fiziksel işkencenin aynı anda uygu- lanarak kurbanın nasıl dengesizleştirıldiği- ne işaret edivor: kayıtlarda yeralan ifadesi şöyle: "Birine işkence yaparken kurbanı- nız ü/erinde yoğunlaşıyorsunuz, kurbanın di- renme noktasını anlamaya. ne kadar güçlü oldugunu, acıya ne kadar dayanabileceğini. onun ü/erinde psikolojik olarak mı çalış- mak gerektiği gibi konulara saplanıyorsunuz— İlk önce size u/un bir süre acı veriyorlar. Da- ha sonra sigara ya da yiyecek bir şey \erip gü\ eninizi kazanıyorlar. Ğü vendiğiniz anda her şey i söy lemeye başlıyursunuz. Belli bir sü- re için size arkadaş gibi da\ ranıyorlar. Ama bu yöntem işlemediği anda yeniden yere yı- kıp işkenceye başlıyorlar. Ve siz umutsuzca biteceğini. > eniden iy i davranacaklarını sa- nıyorsunu/. Bu, insanı dengesizleştiriyor." Yiııe Zimbab\ ede başka "profesyonel bir işkenceci" şövle diyor: "Birine \urmanız gerektiğinide, ya vurursunuz ya da vurmaz- sınız. Bu. işkence sırasında nesnel bir du- rum değildir. O /aman bir seçim şansım ol- dugunu şimdi söyleyebilirim. Ama işkence sırasında. bir seçme şansınızın oldugunun bi- le farkına varııııyorsunu/. Bunu anlatmak çok zor." 'Zevk İÇİn yapmiyoruz' Zimbabve"den Kamboçya'ya, Yunanistan'dan Şili'ye işkenceciler, işkenceyi "gerektiği" için yaptıklarını söylüyorlar. Şilili işkenceci işe başladığında "saklanıp ağladığını" söylerken Yunanlı işkenceci, denemekten sakınacaklan bir işkence yönteminin olmayacağını anlatıyor. KOLOMBİYA K.olombiya'daki işkence eğitimi. \ideo kayıtlanyla yaptlıyor Bu video kayıtlann- dan birinin deşifresine göre. Aylton adlı ün- lü ve profesyonel bir işkenceci. kurbanın avaklarından ve ellerinden bir çubuğa bağ- lanarak dizlerinin \e boy nunun arkasına si\ - ri çubuklaryerleştirilmek yoluyla \apılan iş- kenceyi ögrencılenneanlamor. Aylton'ıneğı- tim sırasında yaptığı şakalar \e konuşmala- n şöyle: "Bu iş, mahkûm rnnnunu dik ve sıkı tu- tamadığı zaman işleme> e başlar. Boy nu diiş- tüğünde. bu demektir ki acıdan kı\ranı>or. (Bu sırada kurbanın başı geriye düşer) Ha ha ha... Böyle değil elbette, şinidi sizlere na- sıl oldugunu gösteriyorum. Bakın. (Ayltoa, mahkûmun başını aşağı yukan sallar \e ka- fasını aşağıya doğru bastırır) Boy nu hâlâ sı- kı. Şimdilik sadece acı çekiyor. \eterince \ı>- rulmadı \e konuşnıaya ha/ır değil. Bu durumday ken istediğiniz /aman elekt- rik kullanabilirsiniz. Fakat \oltaja dikkat edin. Şimdi fazla \oltajla ne oldugunu göre- lim. (Mahkûma la/la \oltaj \erilir ve mah- kûmun bedenifırlayıp yere düşer. İzleyenler \e A\ Iton kahkahalar arasında şakalar ya- parlar)" Kolonıbıyalı kontrgerilla bir işkenceci- nin anlattıklan da işkenceci olmanın geri dönülmezliğiniaktanyor. Kolonıbiyalı kontr- gerilla şöy le diyor: "Sorgulama >e karşı haber alma konusunda eğitUnıiştim. Bundan sonra bana insan a\ ı, sorgulama. işkence gö- re\ leri \erilmişti. Bu durunıa. y aşadıklanm \eyaptıklanmyüzünden,tepkigösterdim>e sürekli a> nlmayı denedim. ancak olanaksız- dı. Çünkü bir kere girmişseniz. artık çıka- mazsuuz. Bunu merhamet görmek için söy- lemiyorum. Beninı yaptıklarım kesinlikle sözü bile edilemeyecek şey lerdi. kendimi ta- nımıyordum ve bu kadar inanılmaz şey leri nasıl yaptığıma inanamı\ordum. Buna kar- şılık savıınmamda. karşı haber alma ser\ i- sinden bir kez sizi elegeçirdiklerindeçıkma- nın ne kadar zor oldugunu anlatacağım." SILI Mesleğini terk edip ülkesinden iltica et- miş bir Şilili eski işkenceci. "pişmanlığını'* şu tümcelerle dile getinyor: "Sadece şunu söy leyebilirim, bu işe başla- dığınızdaçok /ı>rdur._ Sizi kimsenin göreme- yeceği bir yere saklanır \e ağlarsınız. Daha sonra ağlamalar durur \e yalnızca kcndini- zi kötü hissedersiniz. Boğazınıza bir şey ta- kıhr.ama gözyaşlannızı tutarsınız. Ondan son- ra.. istemeyerek..gerçekten istemeyerekauş- ma\a başlarsınız. F.\et öylc bir an gelir ki. artık y aptığınız şey sizde hiçbirduy gu yarat- ma/." YUNANİSTAN Yunanistandaki cunta döneminde işken- ceci olarak çalışmı^ cuntadan sonra tutuk- lanıp ardından serbest bırakılmış olan Pet- rou ile yapılan bir söjleşi. bazı işkenceci- lerın ışlerini sevdıklerini \e hiçbiryöntemi kullanmaktan kaçınmayacaklannı gösteri- >or. Petrou ile yapılan söyleşi: - Denemekten sakınacağımz bir işkence yöntemi var mıydı? - O zaman mı? Hayır. sanmıyorum. Biz herşeyi yapabilirdik. - En kötü işkenceyi bile mi? - Evet. kuşkusuz. - Diyelim ki size bir kurbana çocuğunun gözieri önünde işkenceyapmanız emredilsey- di... - Evet. - Yapar mıydınız yani? - E\et. kesinlikle. EL SALVADOR El Salvadorlu birişkencecinin kayıtlarda yer alan ifadeleri. insan haklan sa\ unucu- lannın, işkenceciler üzenndeki dolaylı etkin- liğini gösteriyor: " Mahkûnıİargenellikleyaşaraa haklan ol- madığı konusundaki genel kabul y üzünden öldürülüıier. Bi/ onları hâkim önüne çıkar- dığımızda serbest bıraknorlar \e onları bir daha yakalamakzorunda kalıyorduk. Eğer LluslararaM AfÖrgütü'nden çok baskı olur- sa mahkeme>e \eri\orduk. ama baskı ol- mazsa sonlan kötü oluyordu." BREZİLYA Brezilyalı işkenceci Massini'nin me^leğin- deki profesyonel bakış açısını anlatırken de\ rimci kurbanlanna sövlediği sözler ka- yıtlara göre şöyle: "Ben buralarday ım. De\ rinıden sonra is- terseniz sizin içindeişkenceyapabilirim. Ki- nıe isterseniz. Ben, profesyonelim." İşkence gören kişi, izlemesi gereken yargısal ve idari sürecin her aşamasında engellerle karşılaşıyor işkence kurbanı çaresiz...Türki\e"de işkence gören kişiler. işken- cecilerin cezalandırılması için izlemeleri gereken >argısal \e yönetsel sürecin her aşamasında fiili engellerle karşilaşıvorlar. İşkence suçunun takibindeki yargısal sü- reç yönetsel izınlere bağlanırken işkence- yi dikkate almayan hekimler hakkında açı- lan soruşturmalarda. olayın basına yansıma- sı üzerine ""gizliük" ilkesinin bozulması. hekim lehine karar \ermek için yeterli sa- yılıyor. f ürkiye İnsan Haklan Vakfi (TİH\) Do- kümantasyon Sorumlusu Fevzi .-Vrgun'un verdiği bilgilere göre. işkence kurbanlaniş- kencecinin cezalandınlması için izlemele- ri gereken yargısal süreçte engellerle kar- şılaşıp genellikle "*işin peşini bırakıyorlar'". Argun'un anlattığı süreç şöyle işliyor: İşkence mağduru. cumhuriyet savcılığı- na baş\ uruyor. Mağdurun işkence gördü- ğüne ilişkin şikâ>eti savcılık tarafından cid- di bulunursa koluna bırdamga \urularak Ad- li Tıp K.urumu'na göııderiliyor. TtH\' he- kımi Le\entKutlu'nun\erdiği bilgilere gö- re Adli Tıp Kurumu'nda ~giyin-soyıın**dan ibaret muayene ile hazırlanan rapor daha son- ra cumhuriyet sa\ cılığına te^lim ediliy or. Sa\ - cılık. rapora bakarak soruşturma açnıa ge- reksinimi duyarsa gerekli işlemleri yaparak yargısal süreci başlatıyor. Argun. sürecin bu aşamaM icın şunlan >,ö\lüyor: "Genellikle insanlar bu yola baş\ urmak- tan kaçınıyorlar. N a sa> cı tersliyor ya da ken- dileri korkuyorlar. üşeniyorlar. Bir sonuç alamayacaklannı düşüniip yargısal sürecin başlatılması için baş\uruda bulunmuyor- lar ya da işlemleri yanm bırakıyorlarr Sa\cılık. işkence yaptığı sa\lanan me- murun Nargılanması için Memurin Muha- kenıatı Hakkında Kanun uyannca il ya da ılçe idare kurulundan "yargılama izni" ıs- tivor. İşkence yaptığı sa\ lanan memur, bu izın olmadan yargılanmaya başlanamı>or. Ge- rekli izin alınıp yargılama sürecine geçilse bile davalar uzuyor \eya genellikle takıp- sizlik kararı yada "asli failin bulunamanıa- sı" gerekçesiyle düşüyor. İşkence>e göz yuman hekimler işkenceci için îşletilen yargisal sürecin \a- nında işkenceye göz yuman ya da işkence görmüş mağdurlara ~sağlam1 " raporu vere- rek işkence sürecine katılan hekimler hak- kında işletilen denetim sürecinde de işken- ce kurbanı çeşitli engellerle karşılaşıyor. Argun. dev letin hekimlerinin \erdikleri ra- porların bile çelişebildiği süreci şöyle ak- tardı: "Gözaltına alınan kişisa\cılığa>ada nıah- kemeyese\ k edilirken hekim kontrolünden geçiriliyor. Polisler bu aşamada genellikle istedikleri sağlam raporunu > erecek hekimi buluyorlar. Kişi tutuklandıktan sonra baş- ka bir hekim istiyor. Bu hekim işkenceyi saptayınca, dev letin iki hekiminin \erdiği rapoıiar çelişmiş oluy or. İlk hekimin işken- ceye göz yumduğu böyle orta>a çıkıyor. Bu konudaçok meşhurhekimlertar. Bu hekim- ler hakkında > önetsel denetim, ilgili tabip oda- sına >apılan şikâyet baş\urusu ile başlıyor. Tabip odası bir karara vanyor. Bu karar hekim aley hine ise hekimin Türk Tabibler Birliği Onur Kurulu'na itiraz hak- kı doğuyor. İtiraz edilen karar. Yüksek Sağ- lık Şûrası'na gidiyor. Bu çok uzun bir süreç \c kurul Sağlık Bakanlığı'na bağlı olduğu için denetimi yine idare yapmış oluyor. Bu kumldan hekim aleyhine bir karar çıkma- sı çok zor. Çünkü soruşturmanın kesin giz- lilik içinde sürdürülmesi gerekiyor. İşkence olaylan da geneüikle basına sızıyor. Bu sız- ma, kararın hekim lehine bozulması için \eterli saMİı\or." SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR ANTALYA- BELEK- Antalya yöresinde dört gündür dolaşan Mesut Yılmaz, sonunda baklayı ağzından çı- kardı: "Ya çevre ya enerji." Yani çevre- nin içine edilecek diyerek yeni h^defle- rini açıkladı. Önemli baraj projelerinin yapımcısı ve Merit Arcadia Oteli'nin sahibi LİMAK in- şaat'ın ortakları Nihat Özdemir ve Se- rai Bacaksız. Mesut Yılmaz'ın kaldığı otelde gazetecilere yaptıklarını ve ya- pacaklarını anlattılar. Bundan sonra tu- rizme yöneieceklerini ve bu alanda ye- ni yatırımlara imza atacaklannı belirttiler. Onlar bu yatınmlardan söz ederken Mesut Yılmaz da turizme tahsis edilen devlet arazisini satmak niyetinde oldu- gunu açıkladı. Belek, çam ormanlarıyla kaplı zengin bir doğaya sahip. Çamlık ol- duğu için orman arazisi kapsamına gi- riyor ve anayasaya göre orman arazisi- ni satmak mümkün değil. Bu nedenle anayasanın değiştirilmesi gerekiyor. Hiç- bir konuda anayasa değişikliğinde an- laşamayan Meclis. bakarsınız ormanla- 'Enerji Bitiyor'un Ardmdaki Hesaplar rın satışında anlaşıverir. Mesut Yılmaz, Türkiye'nin statükocu politikacı tipinin alışılmış ömeklerinden. Ağır sorunlarlayüklü Türkiyenin cesur ve atak politikacıya gerek duyduğu bir ortamda böyle bir başbakana sahip ol- masına ne denır? Statükocu Mesut Yılmaz, çevreyi tah- rip eden; ama bazı çıkar çevrelerine ye- ni rantlar sağlayacak konularda ise ol- dukça atak görünüyor. Nükleer santral için atak, kırlilik saçan termik santrallar için atak. Hazine arazisini satarken atak. Mesut Yılmaz. "enerji bitti, mahvolduk" diye bir korku havası yaratıp çevrecile- ri boyun eğdirmeye çalışırken Elektrik Mü- hendisleri Odası (EMO) farklı şeylersöy- lüyor. EMO'ya göre: Türkiye elindeki enerji kapasitesınin yüzde 76'sını kulla- nıyor. Su kaynaklı elektrik enerjisini de şu andakı üretim kapasitesınin 5 misli- ne çıkarmanın mümkün oldugunu söy- lüyor. Şu anda Türkiye'nin günde 14 bin megavat elektrik kullandığı. kurulu gü- cün ise 21 bin megavat olduğu belirtili- yor. Yani iddia edildiği gibi bir enerji dar- boğazından söz edilemez. Enerji uzmanı elektrik mühendisı Ünal Erdoğan çıkarılan enerji bitıyor gürültü- süne hoş bir yorum getiriyor: "Bir işa- damı ülkesinı sevdiği için karaniıkta ka- lacağız diye elektriğe yatınm yapmaz. Sa- dece üretim maliyetinden 7 katına sa- tılan bu ranttan pay almak istiyorlar." Erdoğan. Gökova ve Orhaneli'nin ça- lıştırılma gerekçesini de şöyle yorumlu- yor: "Gökova ve Orhanelı termik sant- rallarının çalıştınlmasının gündeme ge- tirilmesinin sebebı, deneme devresinin gelmesi ve yapımcı firmaların dayatma- sı. Santralların deneme devrelerinde, yapımcı firmalarpara alırlar. Denerlerve tekrarkapatırlar. Maksatpara dönsün." Ünal Erdoğan'ın söyledikleri hiçbiri- mizi afallatmayacak düzeyde. Bu ülke- de her şey mümkün. En üst düzeyde yağ- macılığın meşru hale geldi- ği bir ülkede. üç beş kuruş için çevre de yok edilir, or- man da satılır. Türkiye'de inanılmaz şeyler oluyor. Bir yanda savaşa milyarlar dökülüyor, gen- cecikçocuklanmızın hergün cenazetö- renleri yapılıyor, bir yanda gözünü para hırsı bürümüş politikacılar ne varsa sa- tıyorlar. Ne oldu Mesut Yılmaz'ın Kürt sorunu- na ilişkin umut veren sözleri? Hani atı- lacak cesur adımlar? Mesut Yılmaz, adımlarını Güneydoğu'da değil: başka yerde atıyor: Gökova'da, Belek'te, Or- haneli'de... Şimdi bayram bitti. Ankara'da Hisse- li Harikalar Kumpanyası başlayacak. Hangi parti ne dedi? Hangi lider kimın- le pazarlık ediyor? Bunları izleyeceğiz. Bu arada çocuklarımız ölmüş kimin umrunda... Gökova'da güzelim denizi yok etme planları yapılıyor. ormanlar sa- tışa hazırlanıyor. Kimin umrunda? Varsa yoksa parti liderlerinin iktidar hesapları, para hırslan... GLOBAL POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU "Dehşet... Dehşet!" Geçen pazar günü, Avustralya'da adamın biri, bir lokantaya girdi ve çoluk çocuk, bebek demeden ateş etmeye başladı. Sonra dışarı çıktı, gelen geçene ateş etmeye devam etti, bu sırada evleri, dükkânları ate- şe veriyordu. Bir ara üç kişiyı arabalarından çıkarttı, arka bagaja kilitledı ve arabayı ateşe verdi ve bir eve sığındı. Adam bu evi de ateşe verip rehineleri öldür- dükten sonra, polis tarafından yakalandı. Yalnız, ha- yatta başarılı olamamış ve içine kapanık bir adam ola- rak tarif edilen katil, belirgin bir sebep olmadan 32 ki- şiyi öldürmüş ve çok sayıda insanı yaralamıştı. Ölenlere gözyaşı döktükten sonra, "Adam aklını kaçırmış" demek ve unutmak mümkün bu olayı. Aca- ba? Bir an için gittikçe sayıları artan savaşlarda ve si- yasi amaçlı kıtlesel cinayetlerde ölenleri birkenara bı- rakıp şöyle bir hatırlayalım: Bu sene nisan ayında Ka- nada'da düğüne saldırı, 9 kişi; mayıs ayında, iskoç- ya'da ilkokula saldırı, 15 öğrenci, bir öğretmen; Ey- lül 1995'te Fransa'da 16 yaşında bir çocuğun gelişi- güzel ateş açması sonucu 16 kişi, haziranda Isveç'te 7 kişi... Bu listeyı genişletmek mümkün, işte diğer ba- zı olaylar: 1993 (New York) 4 ölü. 1993 (San Fransis- ko) 9 ölü; 1992 (Sidney) 6 ölü, 1991 (Teksas) 23 ölü; 1990 (Yenı Zelanda) 11 ölü; 1989 (Montreal) "Siz bir avuç feministsiniz" çığlıklarıyla 14 kadın. 1989 (Fran- sa) 14 ölü... Listeyı lyıce gerı götürmeye karar verirseniz bu tür olayların 1960'ların ikinci yarışından sonra, yani eko- nomik ve toplumsal bir krizin yavaş yavaş ortaya çı- karak yaygınlaştığı bir dönemde, ezici bir çoğunluk- la gelişmiş kapitalist ülkelerde ve gittikçe de sıklığı ar- tan bir şekilde görülmeye başladığını fark edeceksi- niz. Bu tür cinayet haberlerine dikkatle baktığınızda ba- zı ortak noktalar gözünüze çarpacak. Bunların başın- dacinayetlerınhepsiningelişigüzel, belirgin bir amaç ve kurban gözetmeden (Montreal hariç) işlenmiş ol- maları geliyor. Sonra katillerin hepsi erkek ve "toplu- ma entegre olamamış, hayatta başansız, içine kapa- lı, ancak çok belirgin birakli bozukluk göstermeyen, yalnız, bunaltı içinde ve sıkıntılarından dolayı toplu- mu, insanları suçlayan" olarak tarif edilen psikolojik bir profile sahipler. Bu insanlar bir aşamada toplum- dan, insanlardan intikam almaya karar veriyorlar. Ço- ğu zaman bu, uzun bir süreyi ve ayrıntılı bir hazırlığı içeriyor. Belki de en ilginci, olay gerçekleşene kadar bu insanların görünüşte normal bir yaşam sürdürü- yor olmaları... Anlaşılan, toplum içinde giderek tecrit olmak, bir birey olarak varlığının artık tanınmaz hale gelmesi, ço- ğu zaman işsizlik, fakirlık. kendine, topluma, gelece- ğe olan inancın tümü ile kaybolması, aynı anda ba- sın, sinema ve TV'den gittikçe normalleştirilerek su- nulan şiddet olaylan, savaşlar. "felaketler", "dehşe- te", maddı manevi haksızlığatepkininzayıflaması, öl- dürme ve işkence seyretmenin bir eğlence biçimi ha- line gelmiş olması ve bu maddi ve manevi baskı al- tında öz kontrol mekanızmasının bir gün iflas etme- si, bu kitlesel cinayetlere neden oluyor. Ben; ekonomik kriz. artan işsizlik ve yabancılaşma, hızla gelişen ve bireyin uyum sağlamasını zorlaştıran teknoloji, gittikçe artan sıyasi istikrarsızlığın sıklaştır- dığı savaşlar ve buria'karşı gittikçe ikiidarsızlaştınlan bireyin çaresizliğiyle bu olaylar arasında bir ilişki gö- rüyorum. Bıreyler. giderek hoşnutsuzluklarının arttığı bu topluma baş kaldırmanın, bir muhalefet hareketi- ne ait olmanın getirdığı tarihsel haklılığı elde etmenin yollarını bulmakta zorluk çekiyorlar. Böylece ne ya- pacaklarını bılemeden, bir kişilik krizi içinde yuvarla- nıp gidiyor, zamanla akıl sağlıklarını yitiriyorlar. Bu bi- reylerin içinde oldukları. hafif şizofreni ve şiddetli ya- bancılaşma bir istisna olmadığı için de dikkati çek- miyor, ta ki tüm sigortalar atıp birey şuurunu kaybet- miş bir şekilde, tek basına topluma saldırana kadar. Abartıyor muyum? Sanmam! Bu kitlesel cinayetler- de tek tek olaylar olarak ele alınamayacak kadar bir artış var. Bence. artık toplumsal bir hastalıkla karşı kar- şıyayız. Yaşamakta olduğumuz. yaşamaya zorlandı- ğımız bu, "ikinci barbarlık döneminin" bir sonucu, bu hastalık. Bunun, toplumun tek ve son yaşam biçimi oldugunu, bir an bile olsa. düşünmekse bu cinayet- ler gibi dehşet verici bir durum! Kongre ağustosta ANAP'ta muhalefetten hükümete 100 gün süre Yılmaz'la hesaplaşma Muhaiif ANAPiıiar, "ANAP'ı \'enıdcn Canlandımıa Hareketi" adı altında başlattıkları toplantılara bir süre ara verdiler. Muhalifler. 100 gününü doldurduktan sonra hükümetin icraatını değerlendirecek ve ağustos ayı sonunda yapılması beklenen kongrede Yılmaz'la hesaplaşacaklar. ANKA- R.A (Cum- huriyet Bü- rosu)-Ara- larında es- ki Başba- kan Yıldı- nm.Akbulutun da bulundu- ğu ANAP ıçindeki muhaiif İcanat. hükümete 100 gün süre tanıma karan aldı. Mu- halıf ANAP'hlar. "ANAP'ı Neniden Canlandırma Ha- reketi" adı altında başlat- tıklan toplantılara da bir sü- re ara \erdiler. Muhalifler. 100 gününü doldurduktan sonra. hükümetin icraatını değerlendirecek \e ağustos ayı sonunda yapılması bek- lenen kongrede ANAP Ge- nel Başkanı \e Başbakan Mesut \ ılma/'la hesapla- şacaklar. 24 Aralık seçimlerinin ar- dından başla>an ANAP içın- deki muhaiif hareket. seçım yenilgisinin nedenlerini ara- mak \ e partiy i y eniden can- landırmak için bir dizi top- lantı düzenledı. Bu toplan- tılara. eski ANAP Genel Başkanı Yıldırım Akbulut. MK.YK. üyelerı Gökhan Maraş. Haül Ozsoy. eski ba- kanlardan Vehbi Dinçerler\e cok sayıda seçilemeyen es- ki millet\ekili ileörgütüşe- sikatıldı. Ancak. ANAP'ın koalisyon kurması \e genel başkanlan Mesut\ılmaz'ın Başbakan olmasının ardın- dan bu toplantılann kesildı- ği gözlendi. Hareketin ön- de gelen isimlerinden eski Küîtür Bakanı. ANAP MK.YK üyesi Gökhan Ma- raş. Cumhuriyet'in sorula- nnı yanıtlarken hükümete 100 gün süre tanıdıklarını belırterek "Hükümetin gü- nünü doldurmasını bekli- yoruz" dedi. Ağustos ayı sonuna doğru yapılması beklenen kongre için henüz zaman bulunduğunu anım- satan Maraş, "•Kamuoyu- nun bile tanıdığı bu süreyi hükümete tanunak ve neler yapıp yapmay acağını gör- mek zorundaydık. 100 gün dolduktan sonra biz de söy- leyeceğimizi söyleriz, top- lum da" dedi. ANAP'lı muhaliflerin kongre sürecinin sonlanna doğru yeniden harekete gec- mesi ve büyük kongrede, Mesut Yılmaz'la hesaplaş- ması bekleniyor. RP ile ko- alisyon kurulmasını isteyen. mulıafazakâr isimlere kabi- nede yer \ererek kendisine karşı muhalefeti kırmaya çalışan Yılmaz'ın, herşeye rağmen kongrede ciddi bir muhalefetle karşılaşması bekleniyor. Muhaliflerin, kongrede Yılmaz'ın karşı- sına aday çıkarıp çıkarma- yacağı ise henüz bilinmi- \or.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle