29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9NİSAN1996SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Doğu ve G. Doğu'nun GSYİH'deki payı % 9.7 Bölgeler arası dengesidik ayyuka çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Böl- geler arasındaki gelişmişlık farkı. Devlet Istatistık Enstıtüsünün (DİE) \ erileriyle de kanıtlandı. Verılere göre, Doğu ve Güney- doğu Anadolu bölgelerinın gayri safi yurt içi hasıladaki (GSYİH) payı yüzde 9.7 dü- zeyıııde kaldı. Bölgeler arası GSYİH "nin sektörler itıbany la dağı lımında, Marmara v e tç Anadolu bölgeleri dışındaki tüm yöreler- de tarım payı birincı sıraya yerleştı. Verile- re göre. kışı başına düşen GSYİH, Doğu ve Güneydogu Anadolu bölgelerınde 1000 do- ların bile altında kaldı. DİE dün 1987-1994 yıllannı kapsayan 8 yıllık dönemde. iller ve bölgeler itibarıyla hesaplanan GSYİH rakamlarını açıkladı. Verılere göre. yaratılan GSYlH'de birin- ci sırav ı yüzde 35.6 ile Marmara Bölgesi alır- ken. Iç Anadolu Bölgesi yüzde 16.7 ile ikın- ci sıraya yerleşti. Yaratılan GSYlH'de, Ege Bölgesi'nin payı yüzde 15.9, Akdeniz Böl- gesi'nin payı yüzde 12.5, Karadeniz Bölge- si'nin payı da yüzde 9.5 düzeyinde gerçek- leşirken. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin payı yüzde 5.6. Doğu Anadolu Bölgesi'nin payı da yüzde 4.1 düzeyinde kaldı. Aynı dognıltuda, iller itibanyia yaratılan GSYlH \erilerinde ilk 3"ü. sırasıyla. yüzde 20.3 oranıyla Istanbul. yüzde 8.2'yle Izmir. yüzde 7.9'la Ankara aldı. Verılere göre. ki- şi başına düşen GSYlH. Ağrı'da 514. Bin- eöl'de 691. Bitlis'de 662. Gümüşhane'de 909. Hakkâri'de 816. Kars'da 831, Muş'ta 554, Van'da 805 dolar düzeyinde kaldı. Kişi başına düşen GSYlH Kocaeli'de 5 bin 924. Bilecik'te 3 bin 205. Ankara'da 3 bin 202. tstanbul'da 3 bin 111, izmir'de 3 bin 352. Kırklareli'nde 3 bin 143 dolar oldu. Fırıncılar Odası'nda yeni yönetimin önceliği maliyeti düşürmek, ancak zam lobisi vazgeçmiyor Ekmekte 15 bin lira tartjşması HÜLYA GENÇ FınncılarOdası'ndakiyöne- tim çekişmesi, İstanbul'da ek- meğe zam hazırlığını aksattı. Farklı çatılar altında örgütlübu- lunan fınncılar. son akaryakıt zamlannı fırsat bılerek ekmek fiyatını 15 bin liraya yükseltmek yönündeki baskılannı arttırır- larken. Istanbul Fınncılar Oda- sı'nın yeni yönetimi. apar to- parzam yerine. maliyetleri aşa- ğıya çekecek önlemlere önce- lik \ereceklerini açıkladı. Istanbul Fınncılar Odası ye- ni başkanı Fahri Ozer, ekmek başına 4 bin lıra kâr eden bayi- lere savaşaçacaklarını bildirdi. Oda olarak yayımlayacakları birtamimle birlikte bayilere ve- rilen kânn belli oranlarda sa- bitleneceğini söyleyen Özer. ek- mek girdi maliyetlerıni düşü- receklerini ileri sürdü. Yeni yönetim olarak bu zama- na kadaryapılan yanlışları dü- zelteceklerini söyleyen Özer. ruhsatsız çalışan ve ilkel yön- temlerle üretim yapan fırınlar- la da mücadele edeceklerini ile- ri sürdü. Bakkallan suçladılar Bay ilerin rekabet ortamından çok büy ük kazançlar elde ertik- lerine değinen Özer. bazı bak- kallann fınnlarla pazarlık yap- tıklarını hatırlatarak. "Kimi bakkal 2 bin lira kârla çalışı- yorken, bazı bakkalar kârını 4 bin liraya kadar çıkarıyor" Lna yapılan vüzde 25'lik /am ekmeğin fiyatını yeniden beliıieme beklentisi yarattı. dedi. Yapılacak yeni bir zamla birlikte bayinin cebine ekmek başına en az 500 lira daha faz- la para gireceğini hatırlatan Özer. bu nedenle bayinin ka- zancını sabitleyerek işe başla- yacaklarını açıkladı. Yapılan her zammın halkın alını giicü- nü azalttığını anımsatan Özer. zam yapmayı sevmedığını be- lirterek. fınncılar kadar lıalkı da düşünmek zorunda oldukla- nnı söyledi. Fırıncıların tek çatı altında toplanmasını sağlayacaklannı bildiren Özer. bundan sonra es- naf\etüccarfırıncı a\nmı kal- mayacağını dilegetırerek. "Ek- mek İş\erenleri Sendikası \e Ekmek Üretieileri Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri Bir- liği dahil. her kafadan bir st's çıkmavacak. Birlik \e bera- berlik ruhu içinde hareket edeceğiz. Ekmek fiyatlarına zorunlu kalınmadıkça zam \apilma\acak" dedı. Eskı oda başkanı Mustafa Özaydınınseçımleröncesinde oy olabilme kaygısıyla "Ek- mek fiyatlarını 15 bin liraya çıkaracağız" şeklinde bıraçık- lama yaptığını hatırlatan Fahrı Özer. bu zamnıa kendisivle bir- likte bütün fmncılann da karşı çıktığını iddıa etti. Odanın yönetim kurulunun seçimler sonrasında ilk kez bu- gün toplanacağını \urgulayan Özer. "İyelerimiz artan ma- li>etler karşısında her ne ka- dar zam beklentisi içinde ol- salar bile, şu an için zam söz- knnusu değil" dıye konuştu. Una, mayaya zam Ekmek Üretieileri Üretim ve Pazarlama Kooperıtıflerı Bırli- ği Başkanı Ahmet Saruhan ise. una yüzde 25 zam yapıldığını v urgulayarak. mayaya önümüz- Fırıncıların anti-zam projesi • Bakkal \e bayilenn komisyonları oda tarafından yayımlanacak bir tamimle düşürülecek ve sabitlenecek. • Ruhsatsız çalışan fınnlar engellenecek. • Kara fırın adı verilen ve ilkel yöntemlerle üretim yapan fınnlarla mücadele edilecek. • Odanın fınnlar üzerindeki denetim yetkileri sonuna kadar kullanılacak. • Böylece maliyetler düşürülerek akaryakıta ve ekmek üretiminde kullanılan mahkemeye gelen bütün zamlar ekmek fiyatlarına yansıtılmayacak. deki günlerde y üzde 30 oranın- da zam yapılacağı yolunda söy- lentilerdolaştığını hatırlattı. Ekmek maliyetlerinin yük- seldiğini söyleyen Saruhan. zam konu^unda kararın Istanbul Fınncılar Odası tarafından ve- rileceğıni bildirdi. Ekmek girdi maliyetlerinin yüzde 20 oranında arrtığını be- iirten Ekmek İşverenleri Sendi- kası Başkanı İsmail Hakkı Keçeli, ileriki günlerde ekmeğe zam yapılmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirerek. Istan- bul Fırıncılar Odası ile birlikte hareket edeceklerini sövledi. Yoksul ülkelerden kaynak transferine dönüşen borç geri ödemesini, siyasi koz görüyor IME, dizginleri bırakmak istemiyor NEŞECAN BALKAN NE\V YORK- IMF ve Dünya BankaM'nın bu ayki ortak toplantısında yoksul ülkelerin borç ödeme koşullarının hafifletılmeM. temel konu olarak ele alınacak. Her ıkı uluslararası finans kuruluşu da. 80'li yılların başından iti- baren. dargelirlı ülkelerden kaynak transferi- ne dönüşen yoğun borç gen ödemelerınin or- taya çıkardığı ıstikrarsızlığa çözüm arayacak- lar. Kredi olarak verilebilecek fonlann bol olduğu 1970'lerde. sanayileşmış ülke hükü- metleri, tıcari bankalar. IMF ve Dünya Banka- sı gibi çok yanlı kredi kurumlan. azgelişmiş ülkelere kredi vermek ıçin adeta yarışmışlar- dı. 1982'de bırçok azgelişmiş ülkenin dış borç- lannı ödeyemeyeceğini ilan etmesiyle. borç krizibaşgösterdı. Buyıldan itibarenyeni kre- diler azaldığından. azgelışmi^ ülkelerden alacaklı ülkelere kay nak transferleri baş- ladı. Kaynak transfen. borçlu bir ülke- nin, alacaklılarına, bellı biryılda aldığı yeni krediden daha yüksek bir meblağ ödemesini ıfadeediyor. Istatistikler. IMFve Dünya Bankasf nın da 1986"dan ıtibaren borç- lu azgelişmiş ülkelerden kaynak transferi yap- tıklarını gösteriyor. Geçmişteki borçlanmala- n nedeniy le kay nak transferi y apan ülkeler ara- sında bazı düşük gelirlı ülkelerin durumu çok ciddi bir sıkıntıy ı ortay a koyuyor. "Yoğunborç- lu. düşükgelirÜ ülkeler" (YBDGÜ) olarak ta- nımlanan bu 41 ülkenin çoğunluğunu Afrika ülkeleri oluşturuyor. Bazı kriterlere göre bu ülkelerin çoğunun borçluluğu "sürdürülemez" boyutta. Toplam borçlannın ıhracatlanna ora- nı yüzde 220'yı aşan bu ülkelerde. söz konu- su oranın 10 yıl süreyle düzelmeyeceği öngö- rülüyor. YBDGÜ'nün toplam börcu yaklaşık 200 milyar dolara ulaşıyor. Borçların yüzde 20'sini IMF'ye. Dünya Bankasfna ve diğer kalkınma bankalanna olan borçlar oluşturuyor. YBDGÜ'nün yıllık borç ödemelen 13 milyar dolan bulurken. bunun vansı IMF ve Dünya Bankası'na gidiyor. IMF. 1980'lerdebu ülkelere. ticari bankala- nn uyguladıklan faiz haddivle kredi vermiştı. İMF'nın söz konusu ülkelerden 19tS7yılından beri yaptığı kaynak transferi 4 milyar dolan bul- du. Öte yandan. YBDGÜ'nün 600 mılyonluk nüfusunun varısı mutlak yoksulluk içinde ya- şıyor. Bazı ülkeler ınanılmaz sosyal maliyet- leri göze alarak borç ödemelerinı sürdürmeye çalışıvorlar. Borç ödemelerıne ayrılan tutar. \ atınmlara y öneltilebilse 2000 y ılına kadar 21 milyon çocuğun hayatının kurtanlabileceği ifa- de edilıyor. Dünya Bankası ve IMF topu. YBDGÜ "ye kredi vermiş olan gelişmiş ülke hükümetleri- ne atıyorlar. Kerrdı alacaklannın silınmesi. er- telenmesi ya da daha düşük faizlerle ödenmesı halinde. kredi kurumu olarak güvenilirliklerini kaybedeceklenni öne sürüvorlar. Bir başka gerekçe de elle- rındeki kısıtlı fonlann bu ülkeleri güç durumdan kurtarmak ıçin kullanıldığı durumda. dığer azgelişmiş ülkelere'yapıla- cak yardımın azalacağı yönünde.Oysa. Mek- sika. Çin. Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerıne sağlananbüvükölçeklı krediler, fonlann siya- sal amaçlarla blok olarak kullanılabildiğinı or- taya koy uyor. Geçen yıl Dünv a Bankasf nca \ a- yımlanan bir raporda ilk kez. Dünya Banka- sı'nın rezervlerinden veya IMF'nin altın satış- lanyla bir fon sağlanabileceği ileri sürüldü. Bu. Dünya Bankası açısından önemli birtavır değişikliği olarakyorumlandı. Ancak IMFyet- kilileri. teklife soğuk bakıvor. IMF. böyle bir fon kurup. borç ödemelenne yardımcı olmak yerine. düşük faızle yeni kredi vermeyi tercih ediyor. Ancak. yeni krediler için başlıca koşu- lu ülkelerin iktisat politikalannda. IMF'nin ıs- tekleri doğrultusunda değişiklikler yapmalan oluşturuyor. IMF ve Dünya Bankası'na borçlu ülkelerin çoğunluğunu Afrika ülkeleri oluşturuyor. İTO'dan Yılmaz ve Kayalar'a rapor Yılmaz, '5 Nisan yapısal olamadı' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Mesut Y ıl- maz, ANAYOL hükümetinın şanssızlığının. çok geniş top- lumsal uzlaşmavı gerektıren vapısal refomıları TBMM'de azınlıkta kalan bir koalısyonla ücrçekle^tirmek olduğunu sov- fedı Başbakan Yılmaz. Istanbul Ticaret Odası Mechs Başkanı Atalav Şahinoğlu ve vönetım kurulu iıvelerıvle yaptıgı gö- rüşmede. 5 Nısan Kararlan kap- samında v ergı v e para polıtıka- larıvla ılgılı bazı önlemlerın alındığını. ancak yapısal değı- şımlerin gerçekleştınlemedı- ğını söyledı. Özelleştırmeve hız kazandınnak ıstedıklennı ve "yap-işlet-devret" modelını be- nımsediklennı kaydeden Yıl- maz. alrv apı > atınmlannın dev - let bütçesıne v ük olınadan ger- çekleştırılmesi ıçin >enı yön- temler uygulamayı amaçladık- larını belırttı. Yılmaz. "Kara- yolları. köprüler gibi. kamu- nun mülkhetinde kalnıası ge- reken > atınmlar dışında. ener- ji \e diğer benzeri sektörlerde \ap-işlet-de\ ret modelini, \ap- işlet modeline donüştiirmeyi amaçlı>oruz" dedı İTO Yönetim Kurulu Başka- nı Mehmet Yıldırım da Yıl- maz'a. Türkive ekonomısı ve Istanbııl'un .-.orunlannın yeral- dmıbırdosvasundu. iTO'nun Yılınaz'a sundugu raporda. ana başlıklar halinde ^uönerılerde bulunuldu—Teşvikuygulama- lan \enklen düzenlenmeli. Ta- rını \e havvancılık pulirikaları tümüyle değiştirilnieiL Kamu fi- nansmanı açığı için yeni önlem- ler alınmalı. Maliye politikala- rı istikrar kazanmah. Rant ge- lirleri vergilendirilmeü. Çek ka- nunu yeniden düzenlenmeli. Özelleştirmede a> nca hizmet- lerin de özelleşririlmesine ağır- lık verilnıeli. Para politikası eş- güdümle \ e dikkatle siırdürııl- meli. İhracat mutlaka yeni po- lirikalarla desteklenmelL" İTO'dan öneriler İTO Başkanı Yıldınm ve be- raberındekıler. Maliye Bakanı l.ütfullah Kayalar'a yaptıkla- nzıyarettedekayıtdışı sektö- rün kayıt içıne ahnması ıçin yasal değişiklikler yapılması- nı istedıler. Maliye Bakanı Ka- yalar da vergının toplanması için kolay laştırıcı y öntemlerın belırlenmesı çalışması içinde ol- duklannı kaydederek "Vergi oranlannın tespiti ile kayıt dı- şı ekonominin kayıt içine alın- ması. birbirini tamamlıy or. Hü- kümetimizin öncelik \erdiği ko- nulardan biri de kayıt dışı eko- nominin. kayıt içine alınmasr dedı. Kayalar. asgarı ücretın vergi dışı bırakılmasının da aündemde olduâunu sövledi. J\ONUK YAZAR / ERHAN IŞIL (Eski SHP MKYK Üvesi ve Profilo Holtlüıg Genel Koordbıatöıü) Yabancı sermaye dış borçluluğa dahildir I ster çok gelişmiş, ister az geliş- miş, ister "mütevazıyane" geliş- miş olsunlar, yabancı sermaye yatınmlan ev sahibi ülkelerin dış borçluluğunun hesaplanmasında göz önüne alınırlar. Anılan yatırımlar. her ülke için kâr, faiz, sermaye, teknoloji bedeli gibi çok çeşitli dış ödeme yü- kümlülükleri yaratırlar. Bunlardan ay- rı olarak transfer fiyatlandırma v.b. "üstü örtülü - kamufle" ödeme sorun- ları da vardır. (Transfer fiyatlandırma, bir firrnanın, kendi ürettiği ilaç aktif maddeleri, makine ve cihaz parçala- n, konsantreler... gibi malları ve çeşit- li hizmetleri iyice şişirilmiş fiyatlarla başka bir ülkedeki 'kendi' işletmesi- ne satması olayıdır.) Bilimsel olarak, yabancı sermaye yatınmlan dış borç- luluğa dahildir. Bu nedenle. anılan ya- tınmlar. ödemelerdengesi projeksiyon- larında hesaba katılırlar. Düşündürü- cü olan nokta, TC'de hükümet eden- lerin ve bilgili olmaları gereken bazı ki- şilerin dış borçluluk - yabancı serma- ye ilışkisini bilmeyişleri ve yabancı sermaye yatınmlarını sihirli bir çözüm sayarak hem kendilerini hem başka- larını yanıltmalarıdır. Bu konuda pek özet bilgiler sunul- masını ister misiniz? Eğer isterseniz yabancı sermaye adlı oyunumuzun 1. perdesine buyurunuz. Genel olarak yabancı sermaye ya- tınmlan: Satırbaşiarı şöyledir: 1) Yabancı sermaye yatırımları, çok büyük ölçüde ileri düzeyde sanayileş- miş ülkelerin kendi aralarında yapıl- mıştır. Örneğin, ABDfırmalarının baş- ka ülkelerde kurdukları şirketlerin ABD dışındaki satışlan, ABD'de yerleşik firmaların dev toplamlara ulaşan dış- satımlannıyıllardırçokaşmıştır(1990'lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Asya ül- kelerınde yabancı sermaye yatırımla- rı hızla çoğalmıştır). 2) Geçmiş 19. yy'da, sömürgeler- deki ve az gelişmiş ülkelerdeki ya- bancı sermaye yatırımları genellikle madenlere. kereste üretimi için or- manlara, kahve ve çay çiftliklerine, petroie vb'ye yönelikti. Bulundukları ülkelerin ekonomilerine katkısı sıfıra yakın düzeylerdeki bu işletmelere "ya- bancı topraklarla çevrili bölge - enc- lave" denilmiştir. 20 yy'da ise bu ya- tırımlar. pek çoğu sanayileşmiş ülke- lerde olmak üzere ev sahibi ülkelerin iç pazarları için mal ve hizmet üretir olmuşlardır. 3) Son on yıllarda hizmetler kesimi- nin yabancı sermaye yatırımları için- deki payı. düzenli ve süratli biçimde artmaktadır. 4) Yabancı sermaye, ev sahibi ül- kede sermayesinin azına. çoğuna ya da tamamına sahip olduğu yeni bir iş- letme kurarsa, yeni yatırım, üretim, istihdam vs. söz konusudur. Bunla- ra, dolaysız (direkt) yatırım deniliyor. Eğer yabancı sermaye, bir ülkede za- ten var olan bir işletmenin sermaye- sinin (pay senetlerinin) bir kısmını ya da çoğunluğunu ya da tamamını sa- tın alırsa ve ek yatırım ya da yeni tek- noloji transferi yapmazsa, yeni yatı- rım, üretim, istihdam vs. yoktur. Bun- lara da "cüzdan - port folio" yatınm- lan adı veriliyor. Görüldüğü gibi, do- laysız yatınmlar dolaylı yatırımlara gö- re belirgin üstünlüklere sahiptir. 5) Yabancı sermayeli işletmelerin ev sahibi ülkeye her durumda yarar sağlayacağı yolunda bir kural yoktur. Geçmişte Meksika, şimdiki Nijerya petrollerinde ve onlara benzer - ben- zemez nice başka örneklerde oldu- ğu gibi, "hoyratça" üretim yapılarak özellikle dogal kaynaklar tahrip edı- lebilir. Tekel ve tekel benzeri (quasi - monopol) işletmeler kurularak vur- gunculuk yapılabilir, hatta bu tür ya- tırımlarla çevre kirliliği sorunları da başka (azgelişmiş) ülkelere ihraç edi- lebilır. Bu liste uzar gider. Oyunumu- zun ikinci perdesine geçelım. Türkiye'de durum nedir? Son istatistiki bilgilere göre (*) 1996 Şubat ayı sonu itibarıyla: 1) Ülkemiz- de 3.221 yabancı sermayeli kuruluş vardır. 2) Bu firmaların toplam ser- mayesi yaklaşık 126 trılyon lira olup 63.1 trilyon liralık kısmı (yani kabaca yüzde 50'si) yabancılara aittir. 3) Top- lam yabancı sermaye içinde tarım kesiminin payı yüzde 1.11, maden- cilik kesiminin payı yüzde 0.98, ima- lat sanayii kesiminin payı yüzde 61 ve hizmetler kesiminin payı yüzde 37'dir. 4) İmalat sanayiinde parasal olarak en büyük yabancı sermaye yatırımları sırası ile taşıt araçları, tütün. besin lastik ve kımyasal ürünler alt kesım- lerindedir. 5) Hizmetler kesimınde pa- rasal büyüklükler sıralaması, "tica- ret" ve "bankacılık - diğer finans- man" şeklindedir. 6) En fazla serma- ye sahibi ülkeler Fransa, Hollanda, Al- manya ve ABD olarak sıralanmakta- dır. 7) Almanya ve ABD'den sonra 226 sayısı ile en çok firma sahibi ül- ke İran'dır (Bu durum, iran firmaların- dan bir bölümünün "çeşitli işlerle" meşgul olduklarını düşündürmekte- dir). 8) Jersey Adası'nın. Virgin Ada- sı'nın, Panama'nın ve Cayman Ada- lan'nın ülkemize kendi ölçeklerine göre önemlıce yatırımlar yapmış gö- rünmeleri de pek ilginçtir. Oyunumuzun ikinci perdesini sayı- larla (rakamlarla) daha fazla uzatma- mak uygun olacak. 1954 yılında çıkarılan "çok liberal" Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanu- nu'ndan bu yana TC hükümetleri bu yatırımlara hep sempati ile bakmış- lardır. Pek ilerleme olmamıştır. 24 Ocak 1980 Kararlan ile bu sempati, "yabancı sermaye olsun da, ne olur- sa olsun" şekhndekı çarpık bir poli- tıkaya dönüştürülmüştür. Yine de 199O'lı yıllara kadar bu konuda önem- lice artışlar sağlanamamıştır. Bu ya- tırımların parasal olarak 2. ve 3. sıra- ları ile tütün ve besin (gıda) alt kesim- lerinde yoğunlaşmaları da büyük bir mutluluk kaynağı sayılamaz. Ulusal ekonominin çeşitli temel bü- yüklükleri açısından bakıldığında TC'deki yabancı sermaye yatırımla- rının küçük olduğu açıkça görülür. Bu durum, anılan yatırımların yarat- tıkları dış ödeme gereklerinden ötü- rü dış borçluluğa dahil oldukları yo- lundaki bilimsel kuralı hiç etkilemez. Öte yandan, şeriat devleti eylemleri daha fazla yoğunlaşmaz ise. gele- cek beş yılda yabancı sermaye yatı- rımlannın hızla artacağı güvenle be- lirtilebilir. Dolaysız ilişkisinden ötürü iki konu- yadeğinmekzorunludur. Bunların bi- ri. zaten var olan ulusal üretken ka- pasitelerimizin, yani ulusal zenginlik- lerimizin "özelleştirme" adı altında "yabancılaştırılması"d\r. Kârlı işlet- melerinizi yabancılara satıp kârlarını (ve daha nelerıni) her yıl dövize bağ- layarak yurtdışına aktaracaksınız. Dilediğı zaman sermayesini (ve ek- lerinı) dövize çevırip ülke dışına ha- vale edeceksiniz. Ekonomik açıdan bu işler, ülkede yaratılan tekrar yatı- rım yapılacak ekonomik kaynaklann başka ülkelere aktarılmaları demek- tir. Cüzdan "port folio" türüne gıren bu satışlar -en hafif deyimle- akılcılı- ğa aykırılık değılse nedir? İkinci ko- nu. "yap - işlet - devret" adı takılan sözüm ona "yeni formül"dür. Bu, 19. yy'da sömürgelerde ve (Osmanlı dev- leti dahil) azgelişmiş ülkelerde pek başanlı biçimde yürütülen 'imtiyazlı ya- bancı şirket' uygulamasının ta ken- disidir. "Devret" sözcüğü de bir aldat- madan ibarettir; zira sözleşilen dönem sonunda devredilecek olan, teknik ve ekonomik ömrünü çoktan doldur- muş hurdalıklardan ibarettir. Bilim ve teknolojinin (neredeyse geometrik di- zi ile ) geliştiği bu çağda, hurdalaş- ma süreleri çok kısalmıştır. Özet ola- rak "yap - işlet - devret" diye bir söz uydurup başta enerji kesimi olmak üzere ayrıcalıklı ve tekelcı şirketler kurmaları için yabancılara yalvarmak (çok zararlı bir safsatadan öteye) si- yasal bir çılgınlık değilse nedir? Yabancı sermaye yatırımlarına önyargıh biçimde yandaş olmak da karşı olmak da bilimsellik (akılcılık) değildir. Ağır yanılmalardır. Toptan karşı çıkmak. büyük Ata- türk'ün çok veciz (ve birçok ulus için tümden geçerli) olarak belirttiğ/ "çağ- daş uygarlık düzeyine ulaşmak" he- define ters düşmektedır. Toptan yan- daş olmak da sömürüyü ve kıyısın- dan - köşesinden başlayarak kapitü- lasyonlan kabullenmek demektir. Örneğin, yabancılar Türk mahke- melerini reddetmekte ve işlerine pek gelen yabancı hakemler koşulunda di- retmektedırler. Bu kapitülasyon de- ğilse nedir? Yabancı sermaye yatırımlarının ulu- sal maliyetleri, faydalan ve koşulları ile projeler düzeyinde değerlendiril- meleri gerekir. Ulusal gelişmesini ya- bancılara "havale ederek" yücelen birtoplumtarihtegörülmemıştır. Dün- yamızda böyle bir yaratık yoktur. (*) ANKA Ekonomı Bülteni 13.03.1996 IŞÇMNEMÎEMNDEN ŞÜKRAN SONER Şeriatın Kestiği Parmak Şeriatın kestiği parmak acıyor. 17 yaşındaki Sevda'nın "ibret-iâlem" olsun diye pazaryerinde boğazından kesilerek öldürülmesini sey- redenler Sevda'ya acımıyor. 14 yaşında, koyun keser gibi insan kesmeye az- mettirilen M'yi savunan avukatı Karakeçili, "Ahla- ka ve adaba aykırı birsuç değil ki. Cinayet işledi. Bir- iki sene yatıp çıkacak" diyor. Sevda'ya kardeşleri, babası, karnında taşımış olan annesi bile acımıyor. Onlar "şeriatın kestiğiparmağın acımayacağına" inanıyor. Bir aile, bir kentin insanlan, hortlayan çağdışı, in- sanlık dışı bir inanç etrafında birlik olmuş, gözlerini kan bürümüş, 17 yaşında bir kızın kanının akıtılma- sı, 14 yaşında bir çocuğun katil yapılması ilenamus- larının temizleneceğine inanıyor. Ya devlet adına, şarıata, bu insanlık dışı ilkel töre- ye karşı durması, 17 yaşında günahsız bir kız çocu- ğunun boğazının kesilmesini önlemesi gerekenler ne yapıyor? Sevda başına gelecekleri anlıyor. Öldürülmemek için polise sığınıyor. Devlet Sevda'ya sahip çıkmıyor. Annesi-babası olduğu gerekçesi ile yetiştirme yur- dunda barındınlmıyor. Sevda namus adına, şeriat adına kesilmesine karar verenler arasına, ailesine, evi- ne dönmek zorunda kalıyor. Sevda'nın boğazı kesilerek öldürülebilmesi için kollanndan tutanlar önce gözaltına alınıyor. Sonra ser- best bırakılıyor. Ulaşan haberlere göre her nasılsa il- gili tutanaklar ortadan kayboluyor. Sevda'nın, "ibret-i âlem "olsun diye pazar yerin- de boğazı kesilerek öldürülmesini duymamış yöre mil- letvekili olabılir mi? Sağcısı-solcusu, Kürtçüsü-Türk- çüsü, ahlaklısı-ahlaksızı neredeler? Partilerini uyar- mak, bu ilkel insan haklarına aykırı cinayeti lanetle- mek, başka Sevda'ların öldürülmesini önlemek üze- re ne yapıtlar? "Onlar ucuz oy kaygısının esih olmuşlardı, yöre in- sanının çağdışı, ilkel, Müslümanlığa, ahlaka da ay- kırı cinayete azmettiren töresine karşı çıkacak yü- rekleri yoktu" dıyelim. Olay duyulduktan sonra, bütün partiler, bütün li- derler neden susuyorlar? Devletin bu cınayetlerin benzerlerinin yaşanmaması için önlem almasını sağ- lamak üzere ne yapıyorlar? Sevda Gök'e, kazara ilk haberin gazetemize ulaş- ması sonrası, çağdaş, bir avuç kadın haklan savu- nucusu sahip çıkmasa. onların Urfalıların şaşkın ba- kışları arasında protesto eylemleri olmasa, yapılan ilk duruşmadan bile kimsenin haberı olmayacaktı. Daha önceki, namus. şeriat adına işlenen cinayet- lerde olduğu üzere, gerçek katillerin, azmettirenle- rin saklanması, katil yapılan çocuk yaştakilerin de ce- zaevlerinde birkaç yıl yatırılıp insan olmaktan çıka- rılmış olarak kurtarılması kolaylaşacaktı. Sevda'nın cinayet davasını izlemeye gıdenler, Sev- da'nın yaşama hakkını savunacak bir tek kişinin bi- le yargılama içinde yer almadığına tanık oldular. Hu- kuk devleti adına buna nasıl izin verilebilır? Yine Sevda'nın cinayet davasını izlemeye giden- ler, kısa bir süre önce sevdiği bir adama kaçıp, evi- ne dönmek zorunda kaldı diye ağabeyi ve iki akra- bası tarafından traktörle defalarca ezilerek öldürü- len Rabia Oğuz'un öyküsünü öğrendiler. Urfa'da çoğu avukatın meslek yaşamı boyunca bu türden pek çok davaya girdiğinin, katil yapılan genç akrabala- rın yaşları nedeni ile kısa sürelı hapislerle nasıl kur- tarıldıklarının, cinayeti azmettiren büyüklerin, asıl ka- tillerin ise nasıl ellerini kollarını sallayarak, namusla- rını temizlemiş olarak dolaştıklarının öykülerini din- lediler. Malları olarak gördükleri kızları, kadınları söz ko- nusu olduğunda "namus" diye ayağa kalkanlara, "töre" diye boyun eğenler, iş başkasının kızını ka- patmaya gelince, "erkeklik" olarak övünmenin sor- gulamasını yapmıyor. Toplumumuzun bu ikiyüzlülü- ğü ile kimse hesaplaşmayı göze alamıyor. 14 yaşında bir Ingiliz genç kız. imam nikâhı ile ka- patılınca, Sarah milli yenge. Musa Türk erkeklerinin övünç kaynağı, yaşadıkları da sınemalara konu olan dayanılmaz bir aşk öyküsüne dönüşüyor. Sarah ve Musa aşkını milli sorun haline getiren si- yasetçilerimiz. erkek toplum kültürünün getirdiği bir hazla kadın-erkek dillerden düşürmeyen bizler, Sev- da'nın galiba da bakire kalarak, çok masum yaşam sevinçlerini, gülme hakkını öldürme ile cezalandır- maya nasıl bir ikiyüzlülükle seyirci kalıyoruz? Bu ikiyüzlü. hesaplaşmadığımız törelerimiz, de- ğerlerimizin, doğal, kaçınılmaz birsonucu olarak iz- mir'de 32 yaşında işçi Naci Yakan, 11 yaşındaki çocuğu S'nin eline doldurduğu tüfeği vererek 29 yaşındaki karısını uyurken yatağında öldürtüyor.. Şeriatın kestiği parmak acıtıyor... ŞIRKETLERDEN HABERLER • NOKIA 2110 GSM cep telefonu. taşınabilir telefonlar arasında yılın en seçkin telefonu seçildi. • PHILIPS. başanlarından dolayı Efes Pilsen'li sporculan ödüllendirdi. • SÜMERBANK, özelleştirmeden sonra İstanbul Gayrettepe. Osmanbey. Merter. Ankara Köroğlu ve Gebze şubelerini açarak şube sayıbını 54"e ulaştırdı. • BOSCH. Türkiye'ye üç yıl içinde 6 trilyon liralık yatırım yapacak. • SlEMENS'in entegre mutfak eşyalan. 2. uluslararası Mutfak&Banyo Fuannda büyük ilgi topladı. B V İLEDA. yeni ürünü 16 kollu aktif süzgeci ile temizlik ile ilgili sorunlara çözüm üretmeye devam ediyor. • koÇ-UNİSYS. Coopers & Lybrand yönetim danışmanlığı firmasıyla işbirliği anlaşması imzaladı. • VESTEL. Zorlu bünyesine katılmasından bu vana yapılan ilk bay ı toplantısına bin beş yüz bayi katıldı. • IBM ve Lotus. lotus notes ve MOSeries yazılımı arasında gelişmiş bir baâlantı olanaâı saâladı. • CONTOL'R. rnüştefilerine 30 bin çeşıt ürünün yani sıra çekilışsız promosyon olanaâı sundu. • TÜRKEL Fuarcılık nisan ayında 150 Türk ihracatçı firmanın katıldığı 4. Türk İhraç Ürünleri Fuan'nı Moskova'da düzenleyecek. .\RÇELİK'in yeni modeli 5040 No İFrost buzdolabı. reklam filminde tüm Idünyanın alkışlayacağı bir buz yıldızı |olarak düşünüldü. NOV'ELL ve Jawa lisansını işletim sistemı Net\\are ile kullanmak üzere Sun Microsystems ile anlaşma imzaladı. • EMERGENCY SER\ ICE CARD. Türkiye nin her yerinden telefonla acil yardıın istenebilen alarnı merkezi hizmete girdi. • ŞARK R\YAT Migros ile birlikte 4 nisan - I mayıs tarihleri arasında geçerli olacak bir hediyeli kampanya düzenledi. • EMİRATES Dubai'deki 28. Ortadoğu tekstil fuannın resmi havayolu olarak katılmak isteyenler için paket programlar hazırladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle