03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 NİSAN 1996PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Harçlann kaldınlması için düzenlenen eylem sırasında polis çok sayıda öğrenciyi gözaltına aldı Oğrenciler yinecopLandı• Vleydana çıkan tüm yollardan geçenlerin üstlerrinı ve ellerindeki çanta ve poşetleri tek tek arayan güvenlik kuvvetleri, diğer üniversıtelerden gelen öğrencilerin ve basm mensuplannın okul kampusuna girişini engelledi. fstanbul Haber Servisi - Yur- dun çeşitli yerlerinden gelen üni- versite öğrencileri. dün harçlann kaldınlması. eğitimde fırsat eşit- liği saglanması, egitım ve sağlık- ta özelleştirme çabalannın dur- durulması amacıyla Beyazıfta gösteri yaptı. Öğrencilere akşam saatlerinde dağıldıklan sırada müdahale eden polis. çok sayida ögrenciyi coplayarak gözaltına I stanbul Üniversiteleri Öğren- ci Koordinasyonu'nun düzenle- dığı eylem için Beyazıt Meyda- nı'nda dün sabah saatlerinden iti- baren yoğun güvenltk önlemleri alındı. Meydana çıkan tüm yol- lardan geçenlerin üstlenni ve el- lerindeki çanta ve poşetleri tek tek arayan güvenlik kuvvetleri, diğer üniversıtelerden gelen öğ- rencilerin ve basın mensuplannın okul kampusuna ginşini engelle- di. Meydandaki sivil ve resmi po- lis araçlann sayısının çokluğu dikkat çekerken önlemler polis köpekleri ve panzerlerle takviye edildi. Saat 12.00 sıralannda aralann- da eski Hava-lş Sendikası Başka- "Ferman devletinse üniversiteler biamdir", "Ünhersiteler bi/imdir. bizimlc ö/gürleşeeek". "Polis boş durma, Civan'ı yakala" slogan- ları atan oğrenciler, "ABD'nin uşağı katil İsraiT diyerek İsrail'in Lübnan'da gerçekle^rirdiği operasvonu da protesto etti. nı Atilay Ayçin'in de bulunduğu bazı sendıkacılar ile Türkıye'nın çeşitli üniversitelerinden gelen oğrenciler. "İstanbul Üniversite Öğrencileri Koordinas\onu"nu simgeleyen flama ve pankartlar açarak Yeniçeriler Caddesı'nden Beyazıt Meydanı'na doğruyürü- yüşe geçtiler. Çevreden katılım- larla sa>ılan bine yaklaşan gru- bun temsilcilerı ile görüşen top- lumsal olaylardan sorumlu istan- bul Emnıyet Müdür Yardımcısı Zekeriya Balta. grubun bu şekil- de meydana çıkmasına ve üniver- siteye giımesine izin verilmeye- ceğini bildirdi. Daha sonra üstle- ri tek tek aranan oğrenciler, ken- dilerine destek veren Devrimci Saglık-Iş Genel Başkanı Doğan Halis, yazar Cezmi Ersöz gibi ta- nınmış isimlerle birlıkte meyda- na girdiler. "Ferman dcyletinse üniversiteler bizimdir**. "Üniver- siteler bi/imdir, bizimk özgürleşe- eek"\ "Folis boş durma, Civan'ı vakala" sloeanları atan öürenci- ler. "ABD'nin uşağı katil İsrair diyerek israiTin Lübnan'da ger- çekleştırdiği operasyonu da pro- testo etti. İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Bülent Berkarda ile görüşmek istediklerinı söyle- yen öğrencilerle polis arasında zaman zaman tartışmalar yaşan- dı. Oğrenciler ile tekrar görüşen İstanbul Emniyet Müdür Yardım- cısı Balta. öğrencilenn rektörle görüşmeye toplu halde gideme- yeceğini belirterek okulun kapı- sına pankart asmak isteyen öğ- rencilere izin verdi. Daha sonra oğrenciler. "1- Öğrenim hakkı- mız geri verilsin. 2- YÖK \e harç- lar kaldınlsın. 3- Öğrencilere yö- netimdc söz ve karar hakkı veril- sin. 4- Eğjtim ve sağuktaki özelleş- tirmeler durdurulsun" yazılı nankartı okulun kapısına astılar. Okulun kapısında rektörle görüş- mek isteyen oğrenciler. Latife Geçkin ve Yletin Kahraman ile birlikte sarkılar söyledi. Zaman zaman kendi aralannda tiyatro gösterileri yaparak eğle- nen. zaman zaman sloganlar atıp bildıriler okuyan oğrenciler saat 16.00 sıralannda eylemlerinı bi- tirmeye karar verdiler. Yeniden kortej oluşturarak meydanı terk etmeye hazırlanan öğrencilere güvenlik güçleri pankartlannı toplamalan uyansında bulundu. Kortej, YeniçerilerCaddesi'ne u- laştıgında bazı sivil polislerön sı- ralardaki öğrencilerin ellerindeki pankartlan aldı. Bu sırada Çevik Kuvvet ekipleri de öğrencileri coplayarak dağıtmaya başladı. Arkada kalan grup ile yeniden birleşen diğer oğrenciler kortej oluşturarak Laleli'ye doğru slo- ganlar atarak yürüyüşlerini sür- dürdüler Topluluk Aksaray'a u- laştığında, arkadan izleyen polis, öğrencileri yeniden coplayarak dağıtmaya başladı. Oğrenciler, ara sokaklara ve caddelere kaça- rak dağıldılar. Polis ile oğrenciler arasındaki kovalamaca. çok sayı- da öğtencinin gözaltına alınma- sıyla sonaerdi. ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU DÜN TOPLANDI Ağustosta asgari ücrete yeşil ışıkANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çalışına ve Sosyal Güvenlik Bakanı EminKul. asgari ücretın, bu yıl gecikmeden yürürlüğe girmesi konui-unda yeşıl ışık yaktı. Asgari ucretıa geçen yıl 1 ay gecikmeli olarak ağustos ayı yerine eylül ayırdı yürürlüğe girmesini "akstma" olarak nitelendıren Kul. "H erhalde komisyonumuz da bu aksamaya meydan vermemeyi düşiınecektir" dedi. Tanm ve orman kesiırı için dün yapılan Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantısının açılışında yaptığı konuimada. taraflann aralannda uzlajnaya varması durumunda bakarlık olarak "aradan çekilmeye v^alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Emin Kul, asgari ücretin geçen yıl 1 ay gecikmeli olarak yürürlüğe girmesini, "aksama" diye nitelendirerek "Herhalde komisyon da bu aksamaya meydan vermemeyi düşünecektir" dedi. ha/ır olduklannı" vurgulayan Kul. "Bakanlık olarak dileğimiz. çalışmalann banş. içinde. bir an önce bitirümesidir" dedi. Komisyonu "çokerken"* toplantıya çağırmadığını kaydeden Kul, "Asgari ücretin yürürlük tarihinin. "pazartıR konusu ohnarhâsf' gerektiğinı vurguladı. Türk-lş Genel Eğitim Sekreteri Salih Kıbç da hükümetin. asgari ücretin bölgesel olarak vergi dışı bırakılması yolundaki görüşüne katılmadıklannı \ urgulayarak "Vergi dışı bırakmada iiniter vapı bozulmamair dedi. Türkıye fşveren Sendikalan Konfederasyonu(TtSK) Genel Sekreter Yardımcısı Bülent Pirler de asgari ücretin 1 Ocak 1997 tanhmde yürürlüğe girmesini istediklerini söyledi. Komisyon toplantısı. sanayi ve hizınet kesimi için 16 mayıs: tanm ve orman kesimi için 17 mayıs tarihine ertelendi. CHIP SİZÎ ) BİLGİSAYAR SAHİBİV YAPACAK İster Yenisini Alın, İster Eldekini Yenile Herkese TJ< » \-V^^s^ Güverciıüer ziyaretten hoşnut S vercinkri besleyen yaşlı kadın bir güvercin bulutunun içinde kay bolmuştu. Vaşlı kadı- nın gösterdiği sevgiden \e çektiği zi\afetten pek hoşnut görünen sevinili güvercinler, kadının onları bırakıp gitmesini istemiyoriarmış gibi etrafını sarmışlardı. AR4YIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Demokrasi ve Laiklik Bilıyorum, bazı şeyler artık "kabak tadı" verdi. A- ma okurlanmı bıktırmak pahasına da olsa, kimi kav- ramları açıklamayı inatla sürdürmek durumundayım. Zira çok yanlış anlaşıhyor, çok yanlış biliniyor ve çok yanlış savunuluyor. Hatta saptınlmak isteniyor. Ve bu kavramlardan en önde gelenleri "demokrasi" ve "la- iklik". Geçen cuma günü cıddi bir gazete olma yolunda çok iyi bir çıkış yapan, fakat zaman içinde işi kupon ticaretine döken günlük bir gazetede*, genç bir mes- lektaşımın "Demokrasi İçin Laiklik Gerekli midir?" başlıklı biryazısı çıktı. Spekülasyon olmasını isteme- diğim için isim venmiyorum. "Genç" tabirini de, aka- demik unvanından esinlenerek kullandım. Beiki de genç değildir. Zaten kimileri kendilerine "genç" de- nildiği zaman çok kızıyoriar, "aşağılandıklarını" düşü- nüyorlar. Hiç böylesine niyetler içinde değilim. Alt başlıkta şu satırları okuyoruz: "Eğer bu soruya basit bir evet-hayır cevabı verılecekse, cevap şüp- hesiz hayırdır. Laiklik ve demokrasinin birbirinin ol- mazsa olmaz şartı olduğu, ülkemizde oldukça yay- gın bir kanı. Bu an/ay/şa göre laik bir s/sfem, demok- ratik bir rejim doğurur ve demokratik bir sistem de laik olmak durumundadır. Çoğu yaygın kanı gibi, bu da yanlış bir kabul." Yazının içeriğine geçmeden önce. alt başlık üze- rinde durmak istiyorum. Fakat her şeyden önce, bu konudaki doğru saptamayı bir kez daha vurgulamak isterim: "Her laik düzen demokrasi değildir, fakat her demokratik düzen laik olmak zorundadır. Ve laiklik ol- madan demokrasi falan olmaz. Bunun aksini ıleri sür- mek konuyu hiç biimemektir." Şimdi alt başlığa geçelim. Bu meslektaşımız, laik- lik ve demokrasinin birbirinin olmazsa olmaz şartı ol- duğunu ileri sürenlerin, "Laik bir sistem demokratik rejim doğurur ve demokratik bir sistem de laik olmak durumundadır" dedıklerini ileri sürüyor. Tümüyle, saptırma örneği. Kendi adımâ ben, tüm yaşamım boyunca laiklik olmadan demokrasi ola- mayacağını ileri sürdüm, ama "Laik bir sistem, de- mokratik bir rejim doğurur" gibisinden "avanakça" laflar hiç etmedim. Belki kendini laik olarak tanımla- yanlar arasında böyle düşünenler vardır. Fakat ben ne gördüm, ne de okudum. Kaldı ki eğer böyle bir gö- rüş ileri sürenler varsa da, yazarımızın en azından "bir bölümü", "bazılan" vb. gibisinden bir aynm yap- ması gerekirdi. Gazetede okuduğum metin, sanıyorum kısaltılmış bir metindi. Zira ne doğru dürüst bir giriş vardı ne de paragraflar arasında mantıklı bağlantılar kurulabili- yordu. Yazı böyle başlıyor: "Ister geniş anlamıyla, isterse daranlamıyla alınsın, laiklik bırdin dışılaştırmayı, dün- yevileştirmeyi ve dinsel olanın reddini veya en azın- dan ondan uzaklaşmayı ihtiva etmektedir. Bu da la- ikliğin geçerli tanımıdır." "Tanım" mı bu şimdi? Ne demek istediğini anlaya- bilmek için birkaç kez okumak zorunda kaldım, ge- ne de anlayamadım. Eğer bu meslektaşımız tüm "ta- nımlan" böyle yapıyorsa, yandı ODTÜ'nün Uluslara- rası llişkilerTnde okuyan çocuklarımız. Yakında kafa- larına birer hunj geçırmek zoruoda kalırlar. Bu cümleler, laikiiğio "geçerli" tanımıymış... Aca- ba nerede "geçiyor" bu tanım? Herhalde meslekta- şımızın kafasında. Yazının bıryerindeşu satırları ibretle okuyoruz: "La- ik bir toplum, demokratik bir toplum olamaz. Aynı şe- kilde dinsel bir toplum da demokratik bir toplum ola- maz..." Peki nasıl olacak demokratik toplum? Biraz aşağıda yanıtını da veriyor: "Demokratik bir toplum, ne laıktir ne de dinseldir, o çoğulcu ve ö'zgür bir top- lumdur." Burcu burcu tercüme kokan bu paragraf- tan anladığıma göre, laiklik çoğulculuğa karşı sayılı- yor. Zaten biraz yukanda da şöyle diyor: "Demokra- siler belli bir ideolojiye dayanmazlar, çünkü böylesi bir durum söz konusu ideolojiye mensup olmayan- lann dışlanmasına yol açar..." Bu meslektaşım, demokrasinin bizzatihi bir "ide- oloji" olduğunu ve bu ideoloji çerçevesinde, her tür- lü "farklı düşünüş ve ideolojinin" yaşamaya hakkı ol- duğunu bilmez görünüyor. Laik bir toplumda, devletin dini tanımayacağını ve tanımadığı bir şeyin özgürlüğünü sağlayamayacağı- nı düşünen bu meslektaşımız, laik dıktatörlük örnek- lerı vermesine karşın, laik olmayan bir tek demokra- si örneği verememekte. Ve veremez. Zira laiklik ol- maksızın demokrasiden söz bile edemezsinız. Eğer bu konuda bir tek örnek getirebilen olursa, bunca yıl- lık araştırmalarımın boşuna yapılmış olacağını kabul ederim. Insanlarımızın kafalan çok karışık. Sapla saman birbirine kanşıyor. Kimi iyi niyetli çabalar da gülünç olmaktan ileri geçemiyor. Birkaç Frenkçe makale okuyan "ma/umârftjruş" kimi gençter, kendilerini böy- lesine önemli konularda "yetkili" sanıyor ve başkala- nnı eleştirmeye sıvanıyorlar. Bunun örneklerini aka- demik yaşamımızda da görüyoruz. Çok yazık. Laiklik, bir toplumda yönetenlerin, yönetme "yef- kilerini" din dışı bir kaynaktan almaları ve yönetimin "ilkelerini" Tanrı buyrukları dışında aramalan demek- tir. Ve laik olan her düzen demokrasi değildir. ama her demokrasi laik olmak zorundadır. Bunun aksine bir örnek getirsinler, "günah çıkartmaya" hazınm. Ama bilgiç bir üslupla cehaletlerini sergileyenler, gülünç ol- maktan öte geçemezler. I CHP'NtN EĞlTtM PANELİNDE 8 YILLIK EĞİTİM TARTIŞILDI Laik ve hflimsel eğitinıin güvencesiİstanbul Haber Servisi - C H P tarafından düzenlenen eğitim konulu panelde zorunlu eğıtimin sekiz yıla çıkanlmasınının laik ve bılımsel eğitimin güvencesi olacağı vurgulandı. Panelde Mılliyet Gazetesi yazan Abbas Güçlü'nün "Oğretmenler hep sonıntardan bahsedivoıiar. Kamu kesiminde en fazla onlar alıyor. Önce aldıklan parayı hak etsinler" şeklindekı sözleri Eğitim-Sen'li Nebahat Dinler'in tepkisine neden oldu. CHP İstanbul ll Örgütü, "Nasıl Bir Eğitim İstiyoruz'" konulu bir panel düzenledı. Güidal Okutucu'nun yönettigi panelin açılış konuşmasını yapan CHP İstanbul fl Başkanı Mehmet Ali Özpolat. 12 Eylül sonrasında Özal dönemiyle birlikte ırkçı ve köktendinci akımlann güçlendiğini söyledi. Yine bu dönemde Türk-Islam sentezi anlayışının. devletin resmı görüşü haline getinlmeye • CHP İstanbul ll Başkanı Mehmet Ali Özpolat, 12 Eylül sonrasında Özal dönemiyle birlikte ırkçı ve köktendinci akımların güçlendiğini söyledi. Yine bu dönemde Türk-tslam sentezi anlayışının, devletin resmi görüşü haline getirilmeye çalışıldığını savundu. çalışıldığını savunan Özpolat, "Bu olarak içeriği tartışma konusu dönemde mantar gibi imam hatipler çoğaldı. Buralar devletin imam ihtiyacını karşılamak için değiL, bazı siyasi organizasyonlara o) deposu olarak çalışftlar" dedi. Öaha sonra söz alan Eğitim-Sen'li Nebahat Dinler, laik eğitimin anlayışının bilimın temeli olduğunu söyledi. Eğitim sıstemindeki sorunlara da değinen Dinler, şöyle konuştu: "Küçük çocuklanmızı beş saatlik dersin ardından limon gibi sıkılmış haie getiriyoriar. Sabahın erken saatlerinde ellerinde çantalan ile ara/i eğitimine çıkmış askerleri andınyorlar. Okula gelip rutin haline gelen andımızı okuyorlar." CHP gibi eğitimin parasız olması görüşünü savunan siyasi parti. demokratik kitle örgütlerı ve bireyleri şiddetle eleştiren Millıyet Gazetesi yazan Abbas Güçlü. her şeyin devletten beklendiğini öne sürdü. Devletin herkese eğitim sunacak gücününün olmadığını söyleyen Güçlü, gelişmiş ülkelerde eğitimin üçte bınni devletin, ücte birinı yerel yönetimler ve vakıfların. üçte birinı ise ailelenn karşıladığını belirtti. CHP'li tbrahim Yener ise eğitim sısteminde yaşanan sorunlann dile getinlmesi gerektiğinı söyledi. CHP"mn özel eğitimin karşısında olmadığını kaydeden Yener. partinın eğıtimde fırsat eşitsizliğine karşı çıktığını vurguladı. Eğitime katkı payınının ekonomik durumu kötü olan aıleleri zor durumda bıraktığını belırten Yener. "Gelişmiş ülkelerde devlet eğitime bizim ülkemizin iki katı kadar pay ayınyor" dedi. Güçlü'nün öğretmenlere yaptığı eleştirilere katılmadığını belirten Yener. "Oğretmen bugün çay ocağı işletiyor, işportacılık yapıyor. En şanslı olanı ise özel ders veriyor" dıye konuştu. Prof. Dr. Jale Baysal Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ilkokullarda okutulan sekiz kitap üzerinde yaptıgî incelemeyi anlattı. Kıtaplarda "kahramanlık, sava; kışkırrıcılıgı" mesajı verdiöini söyleyen Baysal. "Dede Korkut parçalannda bile insan duyarlılığını anlatması gereken şeylerden çok, savaş anlatılıyor" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle