Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
321 NİSAN 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Anladığın gibi değil
MEMETBAYDLR
Polonya sinemasıyla tanışmam
, ialtmışlı yıllann sonunadoğru
.Ankara Sinematek"inde
^erçekleşti. Sınematek kurumu
«olan bir ülkeydik bir zamanlar.
_Andrzej YYajda. Roman Polanski,
Krzysztof Zanussi, Munk gibi
yönetmenlenn bırbirinden giizel
filmlerini defalarca seyrettim.
Şiirsel bir anlatımın ince zarı
ahmda acıyı. tutkuları.
Polonyanın özel durumunu ve
însanlıgın genel durumunu
anlatan. bir yandan bu ülkenin
' yakın tarihine sıkıca bağlı. öte
yandan yeryüzüniin dört
bucağında özümsenip
benimsenecek filmlerdi bu büyük
Polonyalı yönetmenlenn filmleri.
Yalnızca VVajda'nın filmlerıne
eğilirsek Küller ve Elmas'tan Her
Şey Sanlık'a. Orkestra ŞefTnden
- DantoıTa. Mermer AdanTdan
- Dcnıir Adam'a uzanan polıtik bir
(
insanlık destanı görürüz
_ neredeyse. Polanski. Sudaki
Bıçak'ta ne kadar Polonyalıysa.
Chinatovvn'da da o kadar
Polonyalıdır. Bu yönetmenlenn
" tümii Lodz SinemaOkulu'nda
> sinema öğrenimi görmüş
; kişilerdir.
'Ahlaksalbir
tedirginliğirT filmleri
K\ieslovvski ölünceye kadar belgesel filme
bağlı kaldığını söyledi. Bu ayrıntı, son
derece ince, pamuk ipliğine bağlı hikâyeleri
film eden bir yönetmenden geldiği için de, aynca
önemsenmelidir.
Onun filmleri 'ahlaksal bir tedirginliğin'
filmleridir. Bu gerçek kırıntısından ötürü de,
Kieslowski hem bu yıllann en önemli film
yönetmenlerinden biridir hem de fırsatçı olmakla,
kendine ve ülkesine ihanet eden bir kişi olmakla
suçlanır kimi kişilerce. Ne sağa, ne de sola
yaranabilmiştir yaşarken. Kendisine ne olduğunu
sorarsanız, kötümser olduğunu söyleyecektir
yalnızca.
Aynı okuldan ve aşağı yukan aynı
kuşaktan olan. geçenlerde ölen
Krzysztof Kieslovvskfnin
sinemasıyla tanışmak ıçin on yıl
daha beklemek gerekti. Sanırım
1979 ya da 1980 yılında Londra
Film Festivali'nde birçok sinema
gönüllüsü gibi ben de ilk kez
Amatöradlı filmini seyrettim ve
hayran kaldım. Bu ne biçim bir
ilk filmdi! Oyunculanndan
kurgusuna. müziğınden ışığına
kadar ustalık akıyordu filmin
üstünden. Biraz araştınnca
mesele anlaşıldı. Batı'da(!) ilk kez
gördügümüz Amatör adlı
olağanüstü film. Kieslo»ski'nin
yirmı beşincı fılmıydi.
Kieslovvski büyük bir belgesel
film yönetmenıydi. İlk filmiyse
1966 yılında yönettiği
Tramvay'dı. Kıeslovvskı ölünceye
kadar belgesel filme baglı
kaldığını söyledi. Bu ayrıntı. son
derece ince. pamuk ipliğine baglı
hikâyeleri film eden bir
yönetmenden geldigi için de,
ayrıca önemsenmelidir.
Onun filmleri "ahlaksal bir
tedirgjnliğin" filmleridir. Bu
gerçek kırıntısından ötürü dc.
Kieslovvski hem bu > ılların en
önemli film yönetmenlerinden
biridir hem de fırsatçı olmakla.
kendine ve ülkesine ihanet eden
bir kişi olmakla suçlanır kıniı
kişilerce. Ne saga ne de sohı
yaranabilmiştir vaşarken.
Kendisine ne olduğunu
sorarsanız. kötümser olduğunu
söyleyecektir yalnızca.
1941 yılında Varşova'da doğmuş.
On altı yaşında Itfaiyccı
Yetiştirme Okulu'na yazılmış.
Orada bıle ünıfonna \e dısıplm
gerektıgı ıçin kısa sünııüş bu
öğreninı. Vaışova'ya gıdıp
Tıyatro Teknisyenleri Okulu'na
yazılmış. Oradan (üçüncü
girişiminden sonral Lodz Sinema
Okulu'na. Dört yıl sonra "sinema
yönetmeni" olarak mezun olmuş
bu ünlü okuldan. l%
l
)vılında.
Ben Ankara Sinematek'indc
Küller ve Elmas'ı seyrederken. O
yıllar. Polonya için zor yıllar.
Yiyecek, ev eşyası ve temel
maddeler zor bulunuyor. Insanlar
sanat. kültür. dın ve dostluk gibi
başka şeylerin peşine düşüyorlar.
Yoksulların varsıl oldugu garip
dönemler yaşanıyor. Polonya
tiyatrosu yeryüzüniin en önemli
tıyatrolarından bıri halıne geliyor
örnegin. Jerzy Grotovvski ve
Tadeusz Kanlor iki ayn kentte.
birbin ardına şaheserler
yaratıyorlar sahnede.
60lı ve 7()'li yıllarda sinema çok
önemli bir rol oynuyor
Polonya'da. De\ let sansürünün
yakalayıp yasaklayamadıgı bir
anlatım şekli \e o anlatımın
sunduğu. halkın henıen anladığı
sorular. yanıtlar. karşı sorular.
karşı vanıtlar var o yıllann
filmlcrinde. Bir başka ülkede.
yönetıme el koyan bir generalin
söyledıği gibi. halk siyasetin,
toplunısal gelişimin önüne
geçmış. Iktidarın iddia ettiği
toplum görüntüsü ile sanatçının
çektiğı film bırbirine benzenıiyor.
Ote yandan o kadar inceliklı. o
kadar ustaca isler kotarılıyor ki.
yönetim yasaklayamıyor bu
filmleri. Yapımcısı olmakla
yetiniyor! Üzgün veakıllı
insanların ülkesi Polonya. Hoşnut
ve aptal olamıyor bu insanlar.
Ama bu. bir başka yazının
konusu...
"Film yapnıak seyirciler,
festi\aller. eleştiriler, söyk'şilerle
ilgisi olmayan bir işrir. Her sabah
altı sulannda yataktan kalkmayi
gerektirir. Soğuk. yağmur. çamur
içinde ağır ışıklan taşımayı
gerektirir bu iş. Sinir bozucu istir
bir film vapmak. Öyle bir noktaya
gelir ki insan. film dışında her şey
önemsizdir artık. Aileniz,
duygulannız, özel hayatınız- her
şey ikincildir artık. Eİbet
işadamlaru bankerler,
mühendisler de kendi işlerinden
yakınırken aynı ya da benzer
şeyleri söyleyebilirler. Kuşkusuz
haklı da olabilirler. Ama ben
kendi işimi yapıyorum ve kendi
işim hakkında konuşuyonım
şimdi. Belki bu işi yapmamalıyım
artık. Bir sinemacı için temel
olması gereken bir duyguyu
tükertiğimi düşünüyorum, sabır
dedikleri şeyi. Kimseye
tahammülüm kalmain.
Oyunculara, görüntü
yönetmenine. havaya, beklemeye,
istediğim hicbir şeyin istediğim
gibi olmamasına tahammülüm
kalmadı. Aynı zamanda.
biliyorum böyle düşündüğümün
belİi ohnaması gerekiyor. Bu
durum beni yiyip bitiriyor.
Sabırsızlığımı çalışma
arkadaşlanmdan gizleme
zorunluluğu. İçlerinde akılh
olanlar, kişiliğimin bu boyutundan
rahatsız olduğumu seziyorlar."
Bunları yazmış bir yazısında.
Tedirgin. mutsuz bir adam.
Kieslovvski üstüne çok
yazılacak. konuşulacak. On
Emir'den kaynaklanan
Dekalog'unu televizyonda
görmek gerekecek. Eblehliği
aşan. reddeden ve düşünen bir
yönetmenın 15leri bütün yaptıgı.
Bir de senaryolan birlikte yazdıgı
adası var. Bir avukat.
Onu da bir başka yazıya
saklayalım.
Türk izleyicisi 'gelecek için dans eden' Sandefi ilk kez bu yıl İstanbul Müzik Festivali kapsammda izleme olanağı bulacak
Sahnedeki terörist: Mehmet SanderEMRE KOYUNCUOĞLU
Mehmet Sander. Gelecek ıçin dans
ediyor. 28 yaşında ama şımdiden
"master" (usta). Modern dansın yaşayan
ekollerinden. Enerji dolu birhacim
denebılır onun için. Kendini hareket
ederek anlatıyor. patlayarak varoluyor
sahnede.
u
Dans annem" dedigi Geyvan
Mc Millan'la yapmış ilk koreografisını.
Sonra da kimse tutamamış. Amenka'ya
gittiğının üçüncü yılında kendi grubuyla
göstenler yapmaya başlamış.
"Söylemiştim" diyor, "ve oldu".
, l
FJdi>.Qr."2p00 yılında Molvo'larja dans
edeceğk" dıyor. ".. bu sefersürate karşı
dans edeceğİm." Dünyanın tanıdığı
Mehmet Sander'ı Türk izleyicisi ilk kez 9
- 10 temmuz tarıhlerinde Uluslararası
tstanbul Müzik Festivalı kapsammda
. AKM"de izleme olanağı bulacak.
- Sen kendini nasıl tanımlıyorsun?
MEHMET SANDER - 20 Ocak 1967'de
Almanva'nın Mettman şehnnde doğdum.
Oglak burcuyum. Çok dik kafalıyımdır.
dedigım dediktir. Babam. |
Ergin Sander hem sutopçu v e
yüzücü. hem de sairdir.
Annem de ressamdır. Dayım.
tiyatrocu Tuncel Kurtiz.
Çocukluğum sanatla iç içe
geçtı. Bence, bir çocuga
verilebilecek en iyi armağan.
Erken yaşta okumaya
başladım. Be^ yaşında.
Çocukken sevdiğim kitaplar
arasında Jack London'ın
kitapları vardı. Haoppeı
Kızıldenlı kabilesıne ait
olduğumu düşünüyordum.
Hatta evden aynlıp onlarla
yaşamayı düşündüm bir ara.
Bir tamdığımızın babası beni
böyle kandırmıştı. Ama yıllar
sonra 1991 "de gidip kabileyi
gerçekten zıyaret ettim.
Hoşuma gırmeyen bir
görüntüyle karşılaştım.
- Dans ne zarnan başladı?
SANDER- Kendimi bildım
bileli hep dans ettım. 13
yaşındayken yuvarlak yemek
masasının üstünü çıkanp.
yere koyuyor ve kendime
sahne yapıp üzerinde dans
ediyordum. Orta ve lise
eğitımimi Şışli Terakki
Lısesı'nde yaptım.
O sıralar. haşatımı üavid
Bo»ie dinleyerek ve dans
ederek geçırmeye başladım.
1985 yılında Geyvan Mc
Millan'la tanıştım. Bir yıl
sonra da Taksım Devlet
Tiyatrosu Sahnesi'nde
"solist" olarak sahneye
çıktım. 86 yazında London
Contemporary Dance
School'da egitim gördüm. 86
kışında BÜ Dans^jrubu
üyelenyle ilk koreografimi
yaptım. Bu eserin adı Nova
Akropola'ydı. 87 Eylül
ayında California Long
Beach şehrıne taşındım.
Oranın Devlet Üniversitesi'ne
iki yıl devam ettım. Bu süre
içinde MerceCunningham'ın
dansçılanndan JeffSlayton'la
tanıştım ve onunla birlikte
çahşmalanmız oldu. 1990
Eylül ayında Mehmet Sander
Dans Companv "1 kurdum ve
ilk gösterimizi yaptık. tlk
esenmin adı "Astion/Life"dı.
- Gösterilerinde göze çarpan
ilk özellikler v ücut
kullaıumlannın oldukça sert
olması. Neden?
SANDER - Serthğın birkaç
nedeni var. llki. bujıun benim
doğam oluşu. yapımdan
kaynaklanması. lkincisı,
hareketlenmin temelınde
yerçekıminı kullanmam.
Benım için yerçekimı bir
dansçı için en önemli etken.
Yann sabah kalktığımızda üç
güneş ve beş ay olabılır. ama yerçekimı
her zaman olmalıdır ki ben burada
kalabileyim. Atılan obje, yer tarafından
durdurulur. Yerçekimi olmamış gibi
göstenlen hareket benim için dürüst
değildır. Çünkü yerçekimi her zaman bizi
etkısı altıııa a11r. Sertlığın bir dığer nedeni
de sahnede eserımde mimarıyı kullanıyor
olmaın. Ben ekonomik alandan yanayım.
- Neden 'hic' müzik kullanmıyorsun?
SANDER - Müzik dansın en büyük
düşmanıdır. Konserlere gittiğimiz zaman.
• John Cage'in söyledigi gibi
"müzik. iki sesin arasındaki
sessi/.lik sürecidir." Dansta,
enstrümantal anlatıma veya
dııygu anlatımına gerek yoktur.
Bir dansçı sahnede durduğu
zaman ayrıca bir ifade anlatımına
gerek yoktur, çünkü 0 kişi zaten
kendi hakkındaki bilgiyi
duruşundan da verir. Duruşuyla,
hareket hızıyla, düşüşüyle...
İkinci bir anlatım, kendi
anlatımını yok eden bir şey olur.
Dans da benim için bir hareket
sanatıdır.
çalınan müzıgın yanında dansçılar
görmüyoruz. Ben bir koreografın ve bir
bestecinin ortak çalışmasına karşı
değiliın. ama iki sanat dalının bir yapıyı.
bireseri tamamlayabılmesi ıçin. birlikte
kullanılmasına şiddetle karşıyım. Bu
9. ULUSLARARASI
YAPI KREDİ
GENÇLİK FESTİVALİ
19 MAY1S-19 HA2İRAN 1996
YAPI KREDİ GENÇLERÂRÂSI
POP MÜZİK YÂRISMASI
• • • • •
YAPI^CKREDi
SON KATILMA TARİHİ: 10 MAYIS 1996
Yapı Kredi. şimdi, Türk pop müziğine daha bilinçli genç müzisyenlerin kazandırılması,
daha nitelikli eserlerin yaratılması amacıyla bir yarışma düzenliyor: GENÇ POP
Yapı Kredi Gençlerarası Pop Müzik Yarışması. 9. Uluslararası Yapı Kredi Gençlik
Festivali çerçevesinde düzenienen bu yarışmaya katılacak eserler, Türk pop müziğinin
ünlü isimlerinden oluşan jüri tarafından, beste, yorum, düzenleme ve söz olmak üzere
4 ayn kategoride değerlendirilecek ve en başarılılar, ödüi olarak 125.000.000 TL
kazanacak.13 Haziran 1996 Perşembe günü saat 21.30'da Rumeli Hisarı Müze-
si'nde canlı ve halka açık yapılacak yarıfinalin ardından, 16 Haziran 1996 Pazar günü
yine saat 21.30'da Rumeli Hisarı Müzesi'nde canlı ve halka açık yapılacak fınal
gecesinde kazananlar belli olacak. Yapı Kredi. Türkiye'nin yetenekli genç müzisyenle-
rini GENÇ POP Yapı Kredi Gençlerarası Pop Müzik Yarışmasfna katlmaya davet ediyor.
Yarışma şartnamesiniyurtiçindeki bütün Yapı Kredi Şubeteri'nden. üniversitelerin öğrenci işlerı birimlerinden ya da
Istıklai Caddesı 285 Beyoğlu adresindeki Yapı Kredi Kültür Merkezi'nden temin edebilırsiniz. Daha fazla bilgi için.
(0Z12J 252 47 00/405 ya da (0212) 249 64 91 numaralı telefonlardan Yanşma Sekreteri Oziem Baş ile görüşeüilirsiniz.
durumun benim ıçin. otel lobilerinde
müzik çalınmasından farkı yoktur.
- Metronom dediğin, aslında karşı geldiğin
bir fizik kanunu değil mi?
SANDER-Evet. bu da zamanla bağlantilı
bir fizik kanunu. Benım için zaman.
tamamen mimari alanın kullanılmasıdır.
Bir rampayı koşmak. tırmanmak. sonra
da aşağı yuvarlanmak, diyagonal
yerleştirilmiş bir odada diyagonale dik açı
olarak hareket etmek gibi... İki nokta
arasındaki alan kendi süresini belirliyor.
Bir mimar insanların binalarda nasıl
hareket edeceginı önceden tespit etmiştir.
Köşeyi sert dönmek veya yuvarlak bir
dönüş yapmak. çıkılan merdiven sayısı
gibi unsurlarta bu mekân içinde
geçirdiğimiz zamanı mimar belirler.
-KoreografUerinde çogunlukla kapalı ve
dar mekân kullanıyorsun. Neden?
SANDER - Beni sınırsız alan
sınırlandınyor. Çünkü. normal
büyüklükteki çalışma alanında ya da
sahnede kullanabıleceğim yalnız taban
var. Ama yanıma bir duvar koyarsam ona
dayanabilirim. İki duvar
olduğu zaman yere paralel
olarak havada asılı
kalabılirım. Kafamın
üzerinde üçüncü bir duvar
kullanıldığı zaman kafamın
üzerinde ters durabilirim.
- Bundan sonra Amerika'da
yaşayacaksın?
SANDER-Evet.
- Hakn. Türk vatandaşı
mısın?
SANDER - Evet.
- Yıllar sonra, Türkiye'de
kendi dans grubunla ilk kez
sahneye çıkacaksın. Nastl bir
tepki bekliyorsun?
SANDER - 9-10 temmuzda
Türkiye'de ilk kez kendi
grubumla dans edeceğim.
Ben ilk önce kendim için
dans ediyorum, sonra sanat
için. sonra da seyirciler için.
Türkiye'de sahneye
çıkmaktan çok memnunum.
En sonunda gerçekleşti. Ben
burada büyüdüm. burası
benim için çok önemli.
- Modern dansta dünyada bir
ekol olarak tanmıyorsun? İlk
zamanlarda bunu kabul
errirmek zor oldu mu?
SANDER - Şoke oldular...
Ama Amenka normal
insanların yaşadığı bir yer
degil. Deliîer yaşıyor orada.
O yüzden ilk şoktan sonra.
kabul ettirmekle ilgili bir
sorun yaşamadım. Eserlerimi
sergılediğim yerlerin çoğunda
çok tatmin edici sonuçlar
alıyorum.
Ama Türkiye çok önemli.
Büyük ilgi uyandıracağından
eminim.
- Dansçı secerken neye dikkat
ediyorsun?
SANDER - Gözlenne.
Mücadeleye dayalı bir
yapının ifadesini görmem
İazım.
- Neyle mücadeleye?
SANDER- Haya"t ile. Dansın
yanında cimnastik ve güreş
gibi çahşmalar dansçıların
daha çok güç kazanmasına
neden oluyor. Benim için
modern dansta cinsiyet
ayrımı yoktur. 3 kız 3
erkekten oluşan grubumda
hepimiz halter kaldınyoruz ve
aynı ağır egitimden
geçiyoruz. Ne yazık ki
kadınların elinden ağır
bavullan alan. torbaîarını
taşımak isteyen ve onlara
kapıları açan kavalyeler
yüzünden kadınlar fiziksel
güçlennin farkında
olamıyorlar. Ancak istek
olduktan sonra iki cinsin de
aynı şeyleri yapabilecegine
inanıyorum.
Plastik sanatlar
alanından Kültür
Bakam'na uyarı
Kültür Senisi- Plastik
sanatlar alanındakı çeşitli
fakülte ve dernekler. Kül-
tür Bakanı Agâh Oktay
Güner'in 16 yıldıı Devlet
Resim Heykel Müzesi ola-
rak kullanılan eski Türk O-
cağı binasını. Türk Ocak-
lan'na geri vereceklerini
açıklaması üzenne "Anka-
ra Resim-Heykel Müzesi
Konusunda Plastik Sanat-
lar Alanından Uyarı" baş-
Iılclı bir metin yayımladı
Bakan Güner. Türkota-
ğYnda yetişmiş bir kişi
olarak bunun bir 'gönül
borcu' olduğunu söyle-
mişti.
LJyan metninde, Kültür
Bakanlığı'nın Ankara
Devlet Resim ve Heykel
Müzesi'nin Türk Ocakla-
n'na verileceğine ilişkin
basında yayımlanan haber-
lere inanmak istemedikle-
ri vurgulanarak. şu görüş-
lere yer venliyor:
"Çagdaş kültürünü hor-
layan bir toplum olmanın o
topluma ödettiği bedelleri
artık bilmeyen kalmadı.
SanatçLsını potansiyel suç-
lu gibi görmek, sanata kı-
sıtlamalar getirmek artık
çağın gerisinde kaldı. Gele-
cek tasanmı olmayan hiç-
bir toplum ne kendine ne
de insanlığa katkıda bulu-
nabilir. Bu gerçeği öğren-
mek için yeteri kadar za-
man vitirdik. Artık Tür-
kiye'de geleceğe yönelik
yeni adımları tartışmalı,
yeni projeler geriye dö-
nük hesaplaşmalara feda
edilmemeli. Ne yazık ki,
ülkemiz «,'ağdaş sanat
müzeleri konusunda ye-
terli ve gerekli girişimle-
ri gerçckleştirememiştir.
Ankara Devlet Resim ve
Heykel Mü/esiçokazsa-
vıdaki müzelerimizden
biı isidir. Bu müze kolek-
sivıınlarının zenginleşti-
rilnıi'si \e yeni müzelerin
oluşturulnıası öncelikli
sorunlar içinde yer alır-
ktıı, bu mü/enin başka
bir kuruluşa dev ri geriye
dönük bir hesaplaşmaya
Üiıtürür bi/i. Bu da kül-
türel gelişmeyi engelleyi-
cidir. Türkiye bu tartış-
maları aşmalı. uygar bir
ülke olarak çağdaş sana-
tı vaşama taşımayı ba-
şarmalıdır."
Uyarı metninde DAGS
Disiplinlerarası Genç Sa-
natçılar Derneüi. Fotoğraf
Sanutı Derneği. GOR-
SAV Görsel Sanatlar Vak-
fı. Güzel Sanatlar Birliği
Resim Derneği. Heykeltı-
raşlar Derneği. İç Mimar-
lar Odası. Marmara Üni-
versitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi. Mirmar Sinan
Cniversitoi Güzel Sanat-
lar FakülteM. M.S.Ü.-Dcv-
let Güzel Sanatlar Akade-
misi Mezunlar Derneği.
Resinı ve Heykel Müzele-
ri Derncûi. Ressanılar
Derneği. S~\NART. Ulus-
lararası Plastik Sanatlaı
Derneği. Grafikerler Mes-
lek Kuruluşu. Karikatür-
cüler Derneği nin im/usı
bulunuvor.
Cengiz Öıek'in gölge oyunu
Isveç'te
Kültür Servisi-
Cengiz Özek.
'Dünyayı Sev Yeşili
Koru' adlı Karagöz
gölge oyununu 23-
28 Nisan tarihleri
arasında Isveç'in
Stockholm.
Göteburg ve Norveç'in Oslo kentlerinde sergiliyor. 23
nisan ve Kurban Bayramı kutlaınaları çerçevesinde
hazırlanan programda gösterilerin yanı sıra Karagöz
tasvirlerinden oluşan bir sergi Stockholm
Belediyesinin organizasyonuyla kültür merkezinde
açılacak sergi 200 parçadan oluşuyor. Scrgi siiresince
Karagöz figürlerinin ötantik tarzda devc derisinden
nasıl yapıldığını anlatan uyguhımalı seminerler de
verilecek. Oyun. ise 18. ve 19.\y. metinlerinden
çağdaş bir çalışma olarak çev reci bir nıes.ij taşıyor.
'Ambassadops of Opera'
Kültür Servisi - Dünyaca ünlü 'The Ambassadors of
Opera". 1996 dünya turnesi içerısinde ver alan iki
gösterisini 22 ve 23 nisan tarihlerinde Istanbul'da
sunacak. Broadvvay müzikallen ve ünlü opera
parçalan ile sanatseverlerin karşisına çıkacak olan
'The Ambassadors of Opera'. 22 nisan pazartesi
akşamı "A Night on Broadvvay" gösterisinde A. L.
Vv'ebber'in 'Phantom of the Opera". Gershvvin'in
"Crazy For You". Kenı'in "Shovvboat" adlı ünlü
müzikallerini seslendirecek. 23 nisan >alı akşamı ise
Verdi'nin "La Travtata'sından Bizetnin "Carmen'ine.
Mozart'ın "Don Giovanni'sinden Puccini'nin "Vladanı
Buttertly'ına kadar beğenilen opera parçalarını
sunacaklar. Göstenler. saat I9.3()"da Conrad
lnternational Balo Salonu'nda gerçekleştirilecek.
Eupimagesdan üç Türkfilmine
maddi destek
STRASBOLRG(AA)- Avrupa konseyi bünyesinde
etkinlik gösteren Eurimages I Avrupa Sinema Destek
Fonu), üç Türk filmine maddi destek sağladı.
Amerikan Hollyvvood sinemasına karşi. Avrupa film
sanayine destek olmak amacıyla lsf^M'da kuıulan
Eurimages. yönetmen Atıf Yılmaz'ın Türk- Yıınan-
Fransız ortak yapımı "İstanburıı Ararken" adlı filmine
1 milyon Fransız Frangı tutarında para vardımı
yapacak. Eurimages ayrıca. Ömer Kavur'un Türk-
Macar-Çek ortak yapımı "Saat Kulest' adlı filmine I
milyon 100 bin frank. Banş Pirhasan'ın Türk-Alman-
Macar ortak yapımı 'İzak'ın HiLiveleri' adlı filmine
ise 1 milyon 200 bin frank tutarında para yardımında
bulunacak.
EŞK\YA TÜRKÜURİ
.' Nur6tti& Bençber •
haüdaun içtc Sapolyca
yatfa BUaurk'Un d«Jı*
Snemüyditer v« h*k-
UtrmÖJL ötlea ve gurur
dotu tsrkûkr yalaldı.»
Kaset ve CD
W ÇIKTI
KALAH Tel:(0212)512 35 13Fax:528 11 3