Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 1996 CUMARTESİ
HABERLER
VaMeredenetimsiz paraANAYOL hükümetinin Meclis'e göndermeye hazırlandığı il idaresi yasa taslağında, vali ve kaymakamlann emrine, Bakanlar
Kurulu'nun belirleyeceği çeşitli fonlardan Sayıştay denetimine tabi olmadan harcayabilecekleri para aktanlması öngörüldü
Dt'RDANE KOCAOĞLU
ANKARA- ANAYOL hükümetinin Meclis'e
göndermeye hazırlandığı il idaresi yasa
taslağında. vali ve kaymakamlann emrine,
Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceği çeşitli
fonlardan. Sayıştay denetimine tabi olmadan
harcayabilecekleri para da aktarılması öngörüldü.
Daha önce DYP-SHP hükümeti tarafından
Meclis'e sevkedilen. ancak o dönemde ANAP.
RP ve DSP'nin muhalefeti nedeniyle
yasalaşamayarak kadük kalan ve bugünkü
hükümetin yeniden TBMM'ye sunacağı bildirilen
il idaresi yasa taslağının en çok tartışılacak
düzenlemelerden biri de. il \e ilçelere çeşitli
fonlardan para aktanlması ve bu paralann
harcanması sırasında Devlet Ihale. Muhasebe-i
Umumive ve Sayıştay yasalanna tabi
olunmamasını içeren madde olacak. Meclis'e
gönderilmesi beklenen yasa tasansı taslağında,
ilgili madde şöyle düzenlendi:
u
Bu kanunun 11. maddesinin D \e H ftkralan
(Askeri birliklerden vardım istenmesi, ekonomik
bunalım. dogal afet. genel gii\enliğin ve genel
sağbğın bozulması halleri ile ilgili hükiimleri
içeriyor) uyannca vapılacak harcamalar için
İçişleri Bakanlığı bütçesine gerekli ödenek konur.
Aynca, il ve iJçelerin yukarıda belirtilen hususlar
nedeniyle doğan acil \e zaruri ihtiyaçlannı
karşıiamak anıacıyla yapacakları harcamalar için
Bakanlar Kurulu'nca uygun görülecek fonlardan
da yeterli miktarda kay nak aktarılır. Her y ıl
İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarılacak paralann.
illere dağıtımı \e kullanımı ile ilgili esaslar İçişleri
Bakanlığı'nca belirlenir. Bu madde uvannca
kuruluş ve kişilerden saglanan ve satın alınan
malzeme, araç ve gereçlerin satın alma. kira ve
kullanım bedelleri ile işçi ücretleri ve benzeri
gideıieri için ödeme emri beklcnmez. vali veya
kaymakamın onayı yeterii sayılır. Bu harcamalar
2886 Savılı Devlet İtiale Kanunu. 1054) sayılı
Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve 832 sayılı
Sayıştay Kanunu hükümlerine tabi değildir.
Ödemelerin usul ve esaslan Maliye BakankğTmn
göriişü alınarak İçişleri Bakanlığı'nca vürürlüğe
konacak bir vönetmelikle belirlenir."
DYP-SHP koalisyonudöneminde Meclis'e
sevkedilen tasarının. Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda görüşülmesinden sonra
muhalefet şerhi koyan çok sayıda
mılletvekilinden biri olan DSP Istanbul
Mılletvekıli Nami Çağan. karşı oy yazısında. "Bu
madde, nıali hukuk itkeleri ve ülkemizde geçerli
olan mali denetim esaslan ile
bağdaşnıamaktadır" dcdi. Dönemin Malatya
Milletvekılı Mustafa Yılmaz da. vali ve
kaymakamlara denetim dışında para harcama
yetkisi verilmesine tepki göstererek. karşı oy
yazısında şıı görüşleri dilc getirdi
"Bu hükümle vali ve kaymakamlann harcamalan
denetim dışı tutulmaktadır. Harcamalar Devlet
İhalesix
asası. Muhascbe-i L mumiye Yasası ve
Sayıştay Yasası'nın hükümlerine tabu olmakfan
çıkanlmaktadır. Bu ise bütçe denetimini
önlemekte, bütçe rejimine ay kın bir \önetimi
getirmektedir. Getirilen yeni vöntenı ve
denetimsizlik yeni haksızlıklan, usulsüzlükJeri
gündeme getirecektir." Olağanüstü hal
uygulamasının kaldınlma.sıyla doğacak boşluğun
giderilmesi amacıyla hazırlanan İl İdaresi
Yasasf nda değişiklik öngören taslak. valilere
geniş yetkiler öngörüyor.
Bartınh, valisini istiyor
Bartın Yalisi YavuzErkmen'ın son kararname ile
merkeze alınması kentte büyük tepkiye yol açtı.
Olaya tepki gösteren 20 demokratik kitle örgütü.
"Görevini gereği gibi vapanların. ödüllendirilmek
yerine cezalandırünıasını şiddetle kınıvoruz"
dediler. Bartın'da başanlı çahşmalanyla tanınan
Vali Y'avuz Erkmen'in merkeze alınmasına
tepkiler dinmiyor. Erkmen'in kenttin ekonomik
ve sosyal yaşamına büyük canhlık getiren
çahşmalaryaptığını, işsizlik ve eğitim sorunun
giderilmesine katkı sağladığına değinen
Bartınlılar. geçen yıl en başanlı valiler arasına
giren Erkmen'ın siyasi kararlarla merkeze
alınmasını protesto ettiklerinı söylediler.
Kitle örgütlerinın temsilcileri, "Başanlı
çalışmalarıvla Bartın halkının gönlündeyer
ka/anan \alimizin, ödülk'ndirmek yerine merkeze
alınmasını şiddetle kınrvoruz" dediler
Töre cinayeti
Şanlıurfablar
6
Kaııh Urfa'
sözüne tepkili
Barodan açıklama i4yaşmdaki
S.G'nin teyzesinin oğlu tarafından
boğazı kesilerek Öldürülmesi olayında
tartışma sürüyor. Şanlıurfa Barosu
Başkanı Mehmet Alagöz. "töre
cinayeti "nin tüm kent halkına mal
edilemeyeceğini söyledi.
Yurt Haberleri Servisi -
Şanlıurfa'nın
Süleymaniye
Meydam'nda 14
yaşındaki S.G'nin
erkeklerle gezdiği
gerekçesiyle teyzesinin
oğlu M.T tarafından
boğazının kesilerek
öldürülmesine tepkiler
sürerken. Şanhurfahlar.
kentlerinin basına "Kanlı
Urfa" olarak
yansıtılmasına kızıyorlar.
Şanlıurfa Barosu Başkanı
Mehmet Alagöz'de.
"töre cinayeti"'nin tüm
kent halkına
maledilmesine tepki
gösterirken. "suçlulan"
sorguladı ve"Se>dalann
katili Mehmefler, ilerive
kapalı. banşa düşman,
şiddete tapan ve
yoksulluğa mahkûm
edilmiş toplumun
ürünüdürler"dedi.
Şanluırfaülar lqzgin~
Şanlıurfa "da 26 şubat
günü S.G. adh bir kızın
salt erkeklerle gezdiği
gerekçesiyle Süleymaniye
Mahallesi Meydam'nda
boğazı kesilerek
öldürülmesi olayına
tepkiler dinmezken.
basınm olaya yaklaşımı ve
kent halkının suçlanması
Şanlıurfahları kızdırdı.
Şanlıurfa Barosu
Başkanı Mehmet Alagöz.
bazı gazetelerde bir
av ukatın da "Olayı doğal
karşıladığı iddiasıvla"
uçlanması üzenne bir
açıklama yaptı.
Açıklamasında. "töre
cinayetini" irdelerken. bu
cinayetlere neden olan
etkenleri ve suçlulan da
sorgulayan Alagöz, tüm
kent halkını zan altında
bırakan cinayeti
kınadıklannı söyledi.
Alagöz açıklamasında
şunlan söyledi:
- Halkı cani. avukatlannın
tasvipçi olarak
gösterildiği Şanlıurfa,
Türkiye'nin bir parçasıdır.
Dün Izmir'de, töresel
dürtülerle vuku bulan
cinayet neyse,
Şanlıurfa'daki de onlann
bir ben/eridir.
Medyaya tepki
Bu olayı bahane ederek
Uimi/ için 'Kanlı L'rfa'
yakıştırmasını saygısızlık
addediyoruz. Baro olarak,
çoğu kesimlerin olay lann
sebepvetemeline
yeterince inmediği
kanısından yola çıkarak,
ülkenin basın
emekçilerine, aşağıdaki
sualleri sormaktan
kendimi/i alıkoyamıyoruz;
Kitaplann yakıldığı,
aydınlann cezaevlerinden
eksik olmadıgı,
olağanüstü hal
koşullannda konuşmanın
ve eleştirinin yasak
olduğu, rejime ve sisteme
ay kın her fidanın kınldığı.
geçim koşuüannın
yok edildiği. yeterii eğitim
ve öğrenimin veriJemediği
toplumdan ne
bekliyordunuz?
Sevdalann katili
Mehmetler. ileriye
kapalı. banşa düşman,
şiddete tapan ve
yoksulluğa mahkûm
edilmiş toplumun
ürünüdürier.
L lkede çağdaş ve
demokrat bir toplumun
kültürel altyapısını
yaratamavan, sistemin
yaratıcılan ve
temsilcilerini yargıiama
yerine, salt 14'lük
Mehmetleri yargılarsak
daha nice Sevda sonuçlan
kaçuulmazdır."
Tüm Belediye Memurlan Sendikası. İstanbul Valiligi önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL)
Tüm BelSenf
limemutiardanprotesto
İstanbuJHaberServisi-Tüm Belediye Me-
murlan Sendikası'nın (Tüm Bel-Sen) 6 şu-
be yöneticisf ve üyeleri. tasarruf teşvik fo-
nuna işveren payını yatırmayan, çahşanlar-
dan kestigi paya ise "el koyan"belediye yö-
netimlerini protesto ettiler.
Tüm Bel-Sen yönetıcileri ve üyeleri dün
öğlesaatlerinde İstanbul Valiligi önünde top-
landılar. Tüm Bel-Sen yöneticileri yaptıkla-
rı açıklamada. Çahşanlann Tasarrufa Teşvik
Edilmesi ve Bu Tasarruflann Deâerlendiril-
mesine Daır Kanun'un 3. maddesine göre
çahşanlann ücretlerinden kesıntilcr \apıldı-
ğınıanımsattılar. Kamuçalışanian. bukesin-
tilere devlet ya da işveren katkısının da zo-
runlu olduğu ve çalışan adına açılan hesaba
"iş\eren katkı payının" yatırılması gerekti-
ğini vurguladılar.
Aynı kanuna göre bu kesintilerin nemala-
nnın zaman zaman tasarruf sahibine öden-
diği de dile getirilen açıklamada şöyle denil-
di: "Birçok işveren belediye katkı payınıya-
tırmadığı gibi, işçi ve memur çalışandan ke-
süen paylar da yatınlmay ıp açıkça zinımete
geçirilmektedir".
Tasarruf teşvik fonuna para yatırmayan
belediyeler ise şöyle sıralandı:
"Cüngören. Bağcılar, Avcılar. Küçükçek-
mece. Zeytinburnu, Fatih, Bayrampaşa, Ga-
ziosmanpaşa. Ey üp, Eminönü, tsenvurtŞiş-
li, Beyoğlu. Sarıyer, İ sküdar, Maitepe, Kar-
tal. Pendik, Beykoz. Kadıköy, Sarıgazi ve
Adaiar."
Gazeteci Yurtçu, cezaevlerindeki baskı politikalannı protesto ediyor
Işık Yurtçu iki günlük açlık grevinde
İstanbul Haber Senisi - Çağdaş
Gazeteciler Derneği (ÇGD) istan-
bul Şubesi. mart ay ında ülke gene-
lınde 27 gazetecinin gözaltına alın-
dığını. 13 gazetecinin depolisinsal-
dınsına uğradığını açıkladı. Der-
nek. cezaev lennde bulunan gazete-
cilerin serbest bırakılması ve açı-
lan davaların durdurulmasını ister-
ken gazeteci Işık Yurtçu da cezaev -
leri genelinde siyasi hükümlü ve tu-
tuklulara yönelik baskı ve şiddet
uy gulamalannı protesto etmek ama-
cıyla iki aünlük açlık grevine baş-
ladı.
Kapatılan Özgür Gündem gaze-
tesinde Yazıişleri Müdürlüğü yap-
tığı sırada hakkında açılan davalar
nedeniyle hüküm given ve Adapa-
zarı Cezaevi'ne gönderilen gazete-
ci Işık Yurtçu. iki günlük açlık gre-
vine başladı.
Gazetemize mektup
Yurtçu. gazetemize gönderdiği
mektupta. cezaev (eri genelinde si-
yasi tutuklu ve hükümlülere yöne-
îik baskılan protesto ederek şöyle
dedi:
"Cezaevlerindeki baskı ve şiddet
uygulamalanna "cezaevleri operas-
yonu' adıaltındabtryenisieklenmek
istenmektedir. Resmi ağızlarca da
ifadeedilen bu tutumla mahkûmlar
gergin bir bekleyişe sokulmuş,yara-
tılan psikolojik ortam manev i işken-
eeye dönüşmüştür. Devletin bu yö-
netim anlayışını protestoetmek ama-
cıyla iki günlük açlık grevine başlı-
yorum."
ÇGD istanbul Şubesi Basına Yö-
nelik Ihlalleri Izleme Komisyonu
tarafından dün tstanbul Tabip Oda-
sı'nda yapılan açıklamada. geçen
ay boyunca basına yönelik hak ih-
lallerinin artarak devam ettıği. bu sü-
re içinde 21 gazetecinin gözaltına
alındığı, 13 gazetecinin polisin sal-
dınsına uğradığı. 4 gazetecinin po-
lis tarafından tehdit edildiği kayde-
dildi. Gazeteciler hakkında toplam
6 yıl 9 ay 11 gün hapis ve 785 mil-
yon 139 bin lira para cezaM. gaze-
te ve dergiler için toplam 7 ay ka-
patma cezası v erildiği bildirildi. 19
gazete ve derginin toplatıldığı. 5 ga-
zete ve dergi bürosunun polis tara-
fından basıldığı mart ay ı içerisinde.
bir özel T\' kuruluşunun kimliSi
belirsiz kişiler tarafından kurşun-
landığı ve bir radyonun da tehdit
edildiği anlatıldı.
Açıklamada. düşünce özgürlüğü
önündeki engellerden biri olan
TCK'nin 141 ve 142'nci maddele-
rinin kaldırıhşının 6. yılında. bu
maddelerin yerine getirilen Terörle
Mücadele Yasası'nı ihlal ettikleri
gerekçesiyle 68 gazetecinin çeşitli
cezaev lerinde bulunduğu kaydedi-
lerek şu göriişlere yer verildi: "Bu
engeller tanıamıv la kaldınlmadığı
$ürece,düşünce ve düşüncelerini ifa-
de etmeözgıirlüğünün ay nlmaz par-
çası olan basın özgürlüğünden sözet-
mek imkânsızdır."
OTLAR / OR4L ÇALIŞLAR
C
HP Erzıncan Mıllervekili
Mustafa YıMız'la son
Güneydoğu gezisini
konuşruk. Yıldız. Ercan
Karakaş v e Mahmut
Işık'la partisi adına faili meçhul
cinavetler konusunda araştırma
yapmak üzere Van. Hakkâri ve
Vüksekova'yı kapsayan bir gezi
yapmıştı. Bu gezinin sonunda üç
parlamenter gözlem ve saptamalannı
aynntılı bir rapora dökmüşlerdi. Bu
raporu CHP grubuna sunan
millervekileri. aynca aynı raporu
Cumhurbaşkanhğı. Başbakanlık.
İçişleri Bakanlığı. Genelkurmay
Başkanlığı gibi devletin yetkili
rnakamlarına da göndermişlerdi.
Üç parlamenterin raporu. haklannda
Genelkurmay Başkanlığı tarafından
suç duvurusunda bulunulunca
kamuovunun gündemıne geldi. Raporu
yazan millervekillerinin bir devlet
görevlİMni PKK'ye hedef gösterdikleri
iddia edılıyor ve haklannda
soruşturma açılması isteniyordu.
Mustafa Yıldız. Genelkurmay'ın
tutumundan üzüntüyle söz ediyordu.
Ilk kez Genelkurmay'ın milletvekilleri
hakkında suç duyurusunda
buiunduğunu belirtiyordu. Yıldız,
Yine rapor yazanlar suçlanıyor...hazırladıklan raporun ve bu rapora ek
olarak sunduklan dokümanın oldukça
aynntılı olduğundan söz ediyor. ciddi
saptamalarda bulunduklannı
anlatıyordu. Aynca yazdıklan raporun
bölgedeki tüm tarafîan dinleyerek
kaleme ahndığını eklemeyi de ihmal
etmiyordu.
Birkaç gündür basına yansıyan
tanışma, GHP'li milletvekillerinin
Yüksekova Jandarma Komutanı'yla
ilgili bölgede artan-şikâyetleri dile
getirmeleriydi. Yıldız'a göre
Genelkurmay. sivil toplumdan gelen
şikâyetleri hazmedemiyordu. Yıldız.
bazı gerçeklerin gözlerden kaçırılmak
istenmesinin bu ülkeye çok zarar
v ereceğine dikkat çekiyordu.
CHP'li milletvekillerinin yazdığı
rapor. bir başka raporu daha anımsattı.
TBMM Faili Meçhul Cinayetleri
Araştırma Komisyonu'nun raporu da
benzer tepkiler almıştı. Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği'nin raporu da savaş
taraftan güçleri kızdınnıştı.
Sabancı'nın Kürt sorununun
çözümüne ilişkin sözleri de şoven
çevrelerin saldınsına uğramıştı.
Bu raporlar üzerindeki tartışmalar
sürerken bu kez de DSP'den üç
milletvekili benzer görüşleri dile
getiren bir raporla Güneydoğu'dan
döndüler. Bütün bu raporları yazanlar
bu sistemin insanlan. Hepsı ya iktidar
partisinın millervekilleri ya da düzenin
kurumlannın önde gelen insanlan.
Ama hepsinin yazdığı raporlar heınen
hemen aynı noktaya dikkat çekiyorlar:
Sorunu çözmek amacıyla yapılan
birçok iş. sorunu daha da azdırmaktan
başka sonuç vermiyor. Güvenlik
güçlerinin bir kismı halkı düşman
olarak göriiyor ve onlara kötü
davranıyor.
Bunu her söyleyen serttepkilerle
karşılaşıyor ve bazı vatansever
olduğunu söyleyenler tarafından vatan
haini olarak ilan edilivorlar. Artık
raporun içeriği bir yana gidiyor ve
rapor yazanlann kimliği üzerinde
tartışmalar başlıvor.
CHP'li üç milletvekılinin raporu
üzerine yapılan tartışma, Türkiye'deki
büyük açmazın ve Kürt sorununun
nasıl çözülemeyeceğinin birörncğini
göstermesi bakımından öğreticidir. Üç
mıllervekili. Kürt sorununun acı
yaratan ve 15 yıldır ülkemizı kana
bulayan boyutlannı onaya çıkarmaya.
sorunu çözmesi gereken Millet
Meclisi'ni aydınlatmaya yönelik bir
çaba içine gıriyorlar ve ciddi bir rapor
yazıyorlar. Özellikle bir bölgedeki tüm
faili meçhul cinayetlerle ilgili bir
devlet görevlisi konusunda önemli
iddialarda bulunuyorlar. Bu raporu
okuyan yönetim kademelerinin ne
yapmaları gerekir? Hemen
millervekillennin iddialarım
ara^tırmaları gerekiyor. Halbuki tersi
oluyor. hakkında ciddi suçlamalarda
bulunulan devlet görevlisinin bağlı
bulunduğu Genelkurmay tersini
yapıyor ve milletvekilleri hakkında suç
duyurusunda bulunuyor. Işte
Türkiye'nin sorunu da budur. Binlerce
insanınıızı kaybettiğimiz bölgede neler
olduğu konusundaki şüpheleri
aydııılatmak yenne. key filik teşvik
ediliyor. Sonra da PKK'nin neden beli
kınlmıyor diye yorumlar yapılıyor.
Kürt sorununda temel mesele halkın
kazanılmasıdır. Halka sahip çıkan
raporlar ve tav ırlar bastırıldıkça ve
baskı altına alındıkça. ciddi bir çözüme
ulaşmak mümkün olmayacaktır.
Buradaki bir başka sorun ise CHP
yönetiminin tutumudur. Kürt
sorununun çözümünde CHP'liler
iktidar ortağı ıken çaresizlikten bir
şeyler yapamadıklannı söylüyorlardı.
Şimdi muhalefetteler ve Türkiye'nin
bu en temel sorununda Mesut
Yılmaz'dan daha öte ne gibi projelere
sahipler'.' Eğer bu konuda, her zamanki
gibi sinik tutumlannı sürdürürlerse.
soyut fukara edebiyatıyla puan
toplayacaklannı sanıyorlarsa çok
y anılıyorlar. Seçimlerden bu yana
Deniz Baykal'ı dikkatle izliyorum. Bu
can altcı sorunla ilgili ne söyleyeceğini
merakla bekliyorum. Işte son
operasyon. \'üzlerce cana mal olan bu
operasyon da gösteriyor ki "Bitirdik,
kökünü kazıdık" edebiyatıy h
çözülmesi mümkün olmayan çok ciddi
bir durumla yüz yüzeyiz. CHP bu
konuda ne düşünüyor? Siyasete aktif
olarak müdahaleye niyeti var mı?
Milletvekillerıne »ahip çıkacak mı?
CHP. olmak ya da olmamak sorusunun
çev resınde dolaşıyor.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Ulusal-Evrensel
Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner, Türk Ocaklan'nın
31. Olağan Genel Kurultayı'nda "Milli kültür yok; ev-
rensel kültür var diyenleri layık olduklan paçavra se-
viyesine indireceğiz" diye konuştu mu? Birkaç gün
önce "Cumhuriyet" gazetesindeki bir haberin içinde
yer alan bu sözleri, tersine bir açıklama gelmediğine
göre. şimdilik söylenmiş kabul etmek zorundayız.
Böylece, sayın bakan birtartışmayı başlatmış oluyor.
"Paçavra seviyesine indirmek" sözünü tartışmaya
gerek duymuyorum. Hele konu kültürse, bu türden
"ifade"lerin gereksizliğı yeterince açıktır. .:-
• • •
Ulusal kimlik, ulusal kültür konulannda düşünme sü-
reci, bizim kültür tarihimizdeTanzimatdönemiylebaş-
tıyor. Bu süreç. yirminci yüzyıl başlarında, dildeTürk-
çecilik ve sadeleşme. konularda yerlilik diye özetle-
nebilecek ulusal edebiyat akımına dönüşüyor. Yüz-
yılımızda, ulusal kültür kavramı, kültür ve sanatımızın
bütün dönemlerinde, bütün kuşaklarınca tartışılagel-
di. Çoğu dergi ya da gazete sayfalannda kalmış olan
bütün bu düşünme-tartışma dokümanlannın başlan-
gıç dönemlerinden bugünlere, yansız ve titiz birder-
lemeyle bir araya getirilerek kitaplaştırılmalan herhal-
de çok yararlı bir çalışma olur ve böyle biryayının ger-
çekleştırilmesi Kültür Bakanlığı'na yakışacaktır...
• • •
Tam anlamıyla saf, katışıksız bir ulusal kültür söz
konusu olabilir mi? Bu sorunun yanıtı, belli ölçüler-
de. aşağıdaki soruların yanıtındadır: Tam anlamıyla
saf, katışıksız, bir ırk var mıdır? Irk, ne ölçüde ulusu
oluşturan bir unsurdur? Ulusu oluşturan başkaca un-
surlar nelerdır? Aynı dili konuşan, aynı dine inanan fark-
lı uluslar (Amerika, Avustralya, Ingiltere vb...); aynı
ırksal kökenden ınsanların oluşturduğu farklı uluslar
(Türkiye Cumhuriyeti ve ötekı Türkîcumhuriyetler); ay-
nı dine inanan farklı uluslar (tüm Müslüman ya da tüm
Hıristıyan vb. insan toplulukları): farklı ırksal köken-
den, farklı ana dillere ve farklı dinsel inanışlara sahip
insan topluluklarının oluşturduğu uluslar (Osmanlı tm-
paratorluğu. başta eski sömürgeci ülkeler olmak üze-
re günümüzün hemen hemen bütün ülkeleri); ve ay-
nı ırksal kökenden, aynı dili konuşan, fakat farklı din-
lere inanan insan toplulukları (Müslüman Türkler ve
Gagauzlar. Hıristıyan Slavlar ve Pomaklar vb.) var ol-
duğuna göre, ulusal kültür derken zihnimizde tam
olarak canlandırdığımız şey nedir? Ulusal kültür kav-
ramına aydınlık getirebilmek için, bütün bu vb. soru-
lann soğukkanlılıkla tartışılması, bilimsel çahşmalar ya-
pılması gerekiyor...
• • •
Bir önceki paragraftaki soruyu yineliyorum: Tam
anlamıyla saf, katışıksız bir ulusal kültür söz konusu
olabilir mi? insanlık tarihinin ulaşabildiğimiz en eski
zamanlarından bugünlere, farklı bölgelerde yaşayan
farklı insan topluluklarınca, farklı kültürler, farklı uy-
garlıklar yaratıldığı kuşkusuzdur. Fakat, (dil, din gibi
en temel kültür değerleri de içinde olmak üzere) kül-
türün bütün alanlannda, bütün kültür ürünleri arasın-
da ortaklıklar, benzerlikler, evrensel bir kan bağı bu-
lunduğundan kuşku duymamak gerekir... insanlığın
bütün tarihi boyunca, göçlerle, savaşlarla ve çağımız-
da iletişimin sınır tarirmaz olanaklanyla bir araya gel-
miş, birbırıne kanşmış insan topluluklarını. birbirinden
kesinkes farklı ve hatta karşıt kültür değerlerinin ya-
ratıcılan olarak görmek, her şeyden önce bılimdışı bir
yaklaşım olacaktır...
• • •
Günümüz Türkiyesi'nde devletin kültür politikası-
nın ayırıcı değil birleştirici olmasında sonsuz yarar
vardır. Bugün Türkiye toprakları diye adlandırdığımız
coğrafyanın, ilk Türk boylarının Orta Asya'dan geliş-
leriyle başlayan yaklaşık bin yıllık kültür tarihi, köke-
ni çok daha eski zamanların birikimlerinde, farklı ırk-
lardan insan topluluklannın ortak ürünü, büyük birsen-
tezin tarihıdir. Daraltıcı yaklaşımlar, yaşanmakta olan
kültürel ve siyasal kargaşayı arttırmaktan başka so-
nuç vermeyecektir. Bir başka ölçü, çağdaşlık ve ev-
renselliktir. Geçen yüzyıl ortalarından (Tanzimat dö-
neminden) günümüze. kültürümüzün (edebiyat, mü-
zik, resim, mimari, tiyatro. sinema vb.) bütün alanla-
nnda Türkiye'nin ulusal kültür kimliğini oluşturan ürün-
lerin çağdaş ve evrensel değerlerle yoğrulduğunda
kuşku yoktur. Kendi ulusal kimliğimiz ve tarihimiz ko-
nusundaki bilgileri bile başlangıçta Batılı Türkologla-
nn araştırmalanna borçluyken, çağdaş ve evrensel de-
ğerlere karşı kuşku uyandıracak yaklaşımlann devlet
politikası olarak benimsenmesi ulusal kültürümüzün
gelişimine zarar verecektir...
Günümüz Türkiyesi'nde devletin kültür politikası,
bunlannyanısıraantiemperyalist olmak zorundadır...
Zengin uluslann, genellikle de yoz ürünlerfe. kültür ala-
nındaki yayılmacılığı karşısında ulusal kültürümüzün
korunup savunulması gerektiğinde kuşku yoktur...
Bunun için (nispeten daha küçük birçok Batı ülkesin-
de yapıldığı gibi) devlet müzikten sinemaya, edebi-
yattan operaya, sanatın ve kültürün bütün alanlarına
maddi destekte bulunmalı ve bunu yaparken, en be-
lirleyici ölçü olarak, sanat ve kültür insanının "yaratı-
cılıkyeteneği"nl her şeyin üzerinde görebilmelidir...
Kısa... Kısa... Kısa... Kısa... Kısa.
• Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) eski DEP
milletvekilleri AhmetTürk. Sırn Sakık ve Sedat
Yurtdaş'ın mahkûmiyetlerine sert tepki gösterdi.
HADEP Seçilmiş Halk Temsilcileri Grubu sözcüsü
Hamit Geylani "Bılindiği gibi dava hukuki olmayıp
siyasi birdavaydı. Doğaî oîarak kararda siyasi
kaygılarla verildi" dedı.
• İHD Ankara Şubesi, derneğin Kırşehir Şubesi'ni
kundaklayarak yakmak isteven faillerin bulunup
cezalandırılması istemiyle suç duyurusunda
bulundu.
• Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP). 10 nisan
günü Gazi Cniversitesi'nde öğrenim harçlannı protesto
eden öğrencılerın ülkücüler tarafından dövülmesi ve
polisin olayı ızlemekle yetinmesini protesto etti.
• Edebiyatçılar Derneği, Türkiye gazetesinde 10
nisan günü vavımlanan Arslan fekin imzalı "Büyük
Soruşturma" başlıklı haberde derneklerinin hedef
alınarak "konıünist dernek" denmesini kınadı.
• Aziz Nesin'in oğlu Ali
Nesin, Özallar'ın aviikatı
Münci İnci'nin sahibi
olduğu İntermedya
Ekonomi'nin yayın grubu
adına verdiği ödülü reddetti.
Ali Nesin. aynı ödülün DYP
Genel Başkanı Tansu Çiller
ve Sağlık Bakanı Y'ıldırım
Aktuna'ya verilmesini
Ali Nesin.ödülü reddetti. gerekçe gösterdi.
• İHD Adana Şubesi vetkilileri, yasak yayın
bulundurulduğu gerekçesiyle valilik tarafından verilen
15 günlük kapatma ce/asının usulsüz olduğu iddiasıvla
Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda
bulundu.