29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 NİSAN 1996 CUMARTESİ HABERLER VaMeredenetimsiz paraANAYOL hükümetinin Meclis'e göndermeye hazırlandığı il idaresi yasa taslağında, vali ve kaymakamlann emrine, Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceği çeşitli fonlardan Sayıştay denetimine tabi olmadan harcayabilecekleri para aktanlması öngörüldü Dt'RDANE KOCAOĞLU ANKARA- ANAYOL hükümetinin Meclis'e göndermeye hazırlandığı il idaresi yasa taslağında. vali ve kaymakamlann emrine, Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceği çeşitli fonlardan. Sayıştay denetimine tabi olmadan harcayabilecekleri para da aktarılması öngörüldü. Daha önce DYP-SHP hükümeti tarafından Meclis'e sevkedilen. ancak o dönemde ANAP. RP ve DSP'nin muhalefeti nedeniyle yasalaşamayarak kadük kalan ve bugünkü hükümetin yeniden TBMM'ye sunacağı bildirilen il idaresi yasa taslağının en çok tartışılacak düzenlemelerden biri de. il \e ilçelere çeşitli fonlardan para aktanlması ve bu paralann harcanması sırasında Devlet Ihale. Muhasebe-i Umumive ve Sayıştay yasalanna tabi olunmamasını içeren madde olacak. Meclis'e gönderilmesi beklenen yasa tasansı taslağında, ilgili madde şöyle düzenlendi: u Bu kanunun 11. maddesinin D \e H ftkralan (Askeri birliklerden vardım istenmesi, ekonomik bunalım. dogal afet. genel gii\enliğin ve genel sağbğın bozulması halleri ile ilgili hükiimleri içeriyor) uyannca vapılacak harcamalar için İçişleri Bakanlığı bütçesine gerekli ödenek konur. Aynca, il ve iJçelerin yukarıda belirtilen hususlar nedeniyle doğan acil \e zaruri ihtiyaçlannı karşıiamak anıacıyla yapacakları harcamalar için Bakanlar Kurulu'nca uygun görülecek fonlardan da yeterli miktarda kay nak aktarılır. Her y ıl İçişleri Bakanlığı bütçesine aktarılacak paralann. illere dağıtımı \e kullanımı ile ilgili esaslar İçişleri Bakanlığı'nca belirlenir. Bu madde uvannca kuruluş ve kişilerden saglanan ve satın alınan malzeme, araç ve gereçlerin satın alma. kira ve kullanım bedelleri ile işçi ücretleri ve benzeri gideıieri için ödeme emri beklcnmez. vali veya kaymakamın onayı yeterii sayılır. Bu harcamalar 2886 Savılı Devlet İtiale Kanunu. 1054) sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu hükümlerine tabi değildir. Ödemelerin usul ve esaslan Maliye BakankğTmn göriişü alınarak İçişleri Bakanlığı'nca vürürlüğe konacak bir vönetmelikle belirlenir." DYP-SHP koalisyonudöneminde Meclis'e sevkedilen tasarının. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görüşülmesinden sonra muhalefet şerhi koyan çok sayıda mılletvekilinden biri olan DSP Istanbul Mılletvekıli Nami Çağan. karşı oy yazısında. "Bu madde, nıali hukuk itkeleri ve ülkemizde geçerli olan mali denetim esaslan ile bağdaşnıamaktadır" dcdi. Dönemin Malatya Milletvekılı Mustafa Yılmaz da. vali ve kaymakamlara denetim dışında para harcama yetkisi verilmesine tepki göstererek. karşı oy yazısında şıı görüşleri dilc getirdi "Bu hükümle vali ve kaymakamlann harcamalan denetim dışı tutulmaktadır. Harcamalar Devlet İhalesix asası. Muhascbe-i L mumiye Yasası ve Sayıştay Yasası'nın hükümlerine tabu olmakfan çıkanlmaktadır. Bu ise bütçe denetimini önlemekte, bütçe rejimine ay kın bir \önetimi getirmektedir. Getirilen yeni vöntenı ve denetimsizlik yeni haksızlıklan, usulsüzlükJeri gündeme getirecektir." Olağanüstü hal uygulamasının kaldınlma.sıyla doğacak boşluğun giderilmesi amacıyla hazırlanan İl İdaresi Yasasf nda değişiklik öngören taslak. valilere geniş yetkiler öngörüyor. Bartınh, valisini istiyor Bartın Yalisi YavuzErkmen'ın son kararname ile merkeze alınması kentte büyük tepkiye yol açtı. Olaya tepki gösteren 20 demokratik kitle örgütü. "Görevini gereği gibi vapanların. ödüllendirilmek yerine cezalandırünıasını şiddetle kınıvoruz" dediler. Bartın'da başanlı çahşmalanyla tanınan Vali Y'avuz Erkmen'in merkeze alınmasına tepkiler dinmiyor. Erkmen'in kenttin ekonomik ve sosyal yaşamına büyük canhlık getiren çahşmalaryaptığını, işsizlik ve eğitim sorunun giderilmesine katkı sağladığına değinen Bartınlılar. geçen yıl en başanlı valiler arasına giren Erkmen'ın siyasi kararlarla merkeze alınmasını protesto ettiklerinı söylediler. Kitle örgütlerinın temsilcileri, "Başanlı çalışmalarıvla Bartın halkının gönlündeyer ka/anan \alimizin, ödülk'ndirmek yerine merkeze alınmasını şiddetle kınrvoruz" dediler Töre cinayeti Şanlıurfablar 6 Kaııh Urfa' sözüne tepkili Barodan açıklama i4yaşmdaki S.G'nin teyzesinin oğlu tarafından boğazı kesilerek Öldürülmesi olayında tartışma sürüyor. Şanlıurfa Barosu Başkanı Mehmet Alagöz. "töre cinayeti "nin tüm kent halkına mal edilemeyeceğini söyledi. Yurt Haberleri Servisi - Şanlıurfa'nın Süleymaniye Meydam'nda 14 yaşındaki S.G'nin erkeklerle gezdiği gerekçesiyle teyzesinin oğlu M.T tarafından boğazının kesilerek öldürülmesine tepkiler sürerken. Şanhurfahlar. kentlerinin basına "Kanlı Urfa" olarak yansıtılmasına kızıyorlar. Şanlıurfa Barosu Başkanı Mehmet Alagöz'de. "töre cinayeti"'nin tüm kent halkına maledilmesine tepki gösterirken. "suçlulan" sorguladı ve"Se>dalann katili Mehmefler, ilerive kapalı. banşa düşman, şiddete tapan ve yoksulluğa mahkûm edilmiş toplumun ürünüdürler"dedi. Şanluırfaülar lqzgin~ Şanlıurfa "da 26 şubat günü S.G. adh bir kızın salt erkeklerle gezdiği gerekçesiyle Süleymaniye Mahallesi Meydam'nda boğazı kesilerek öldürülmesi olayına tepkiler dinmezken. basınm olaya yaklaşımı ve kent halkının suçlanması Şanlıurfahları kızdırdı. Şanlıurfa Barosu Başkanı Mehmet Alagöz. bazı gazetelerde bir av ukatın da "Olayı doğal karşıladığı iddiasıvla" uçlanması üzenne bir açıklama yaptı. Açıklamasında. "töre cinayetini" irdelerken. bu cinayetlere neden olan etkenleri ve suçlulan da sorgulayan Alagöz, tüm kent halkını zan altında bırakan cinayeti kınadıklannı söyledi. Alagöz açıklamasında şunlan söyledi: - Halkı cani. avukatlannın tasvipçi olarak gösterildiği Şanlıurfa, Türkiye'nin bir parçasıdır. Dün Izmir'de, töresel dürtülerle vuku bulan cinayet neyse, Şanlıurfa'daki de onlann bir ben/eridir. Medyaya tepki Bu olayı bahane ederek Uimi/ için 'Kanlı L'rfa' yakıştırmasını saygısızlık addediyoruz. Baro olarak, çoğu kesimlerin olay lann sebepvetemeline yeterince inmediği kanısından yola çıkarak, ülkenin basın emekçilerine, aşağıdaki sualleri sormaktan kendimi/i alıkoyamıyoruz; Kitaplann yakıldığı, aydınlann cezaevlerinden eksik olmadıgı, olağanüstü hal koşullannda konuşmanın ve eleştirinin yasak olduğu, rejime ve sisteme ay kın her fidanın kınldığı. geçim koşuüannın yok edildiği. yeterii eğitim ve öğrenimin veriJemediği toplumdan ne bekliyordunuz? Sevdalann katili Mehmetler. ileriye kapalı. banşa düşman, şiddete tapan ve yoksulluğa mahkûm edilmiş toplumun ürünüdürier. L lkede çağdaş ve demokrat bir toplumun kültürel altyapısını yaratamavan, sistemin yaratıcılan ve temsilcilerini yargıiama yerine, salt 14'lük Mehmetleri yargılarsak daha nice Sevda sonuçlan kaçuulmazdır." Tüm Belediye Memurlan Sendikası. İstanbul Valiligi önünde toplanarak basın açıklaması yaptı. (Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) Tüm BelSenf limemutiardanprotesto İstanbuJHaberServisi-Tüm Belediye Me- murlan Sendikası'nın (Tüm Bel-Sen) 6 şu- be yöneticisf ve üyeleri. tasarruf teşvik fo- nuna işveren payını yatırmayan, çahşanlar- dan kestigi paya ise "el koyan"belediye yö- netimlerini protesto ettiler. Tüm Bel-Sen yönetıcileri ve üyeleri dün öğlesaatlerinde İstanbul Valiligi önünde top- landılar. Tüm Bel-Sen yöneticileri yaptıkla- rı açıklamada. Çahşanlann Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarruflann Deâerlendiril- mesine Daır Kanun'un 3. maddesine göre çahşanlann ücretlerinden kesıntilcr \apıldı- ğınıanımsattılar. Kamuçalışanian. bukesin- tilere devlet ya da işveren katkısının da zo- runlu olduğu ve çalışan adına açılan hesaba "iş\eren katkı payının" yatırılması gerekti- ğini vurguladılar. Aynı kanuna göre bu kesintilerin nemala- nnın zaman zaman tasarruf sahibine öden- diği de dile getirilen açıklamada şöyle denil- di: "Birçok işveren belediye katkı payınıya- tırmadığı gibi, işçi ve memur çalışandan ke- süen paylar da yatınlmay ıp açıkça zinımete geçirilmektedir". Tasarruf teşvik fonuna para yatırmayan belediyeler ise şöyle sıralandı: "Cüngören. Bağcılar, Avcılar. Küçükçek- mece. Zeytinburnu, Fatih, Bayrampaşa, Ga- ziosmanpaşa. Ey üp, Eminönü, tsenvurtŞiş- li, Beyoğlu. Sarıyer, İ sküdar, Maitepe, Kar- tal. Pendik, Beykoz. Kadıköy, Sarıgazi ve Adaiar." Gazeteci Yurtçu, cezaevlerindeki baskı politikalannı protesto ediyor Işık Yurtçu iki günlük açlık grevinde İstanbul Haber Senisi - Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) istan- bul Şubesi. mart ay ında ülke gene- lınde 27 gazetecinin gözaltına alın- dığını. 13 gazetecinin depolisinsal- dınsına uğradığını açıkladı. Der- nek. cezaev lennde bulunan gazete- cilerin serbest bırakılması ve açı- lan davaların durdurulmasını ister- ken gazeteci Işık Yurtçu da cezaev - leri genelinde siyasi hükümlü ve tu- tuklulara yönelik baskı ve şiddet uy gulamalannı protesto etmek ama- cıyla iki aünlük açlık grevine baş- ladı. Kapatılan Özgür Gündem gaze- tesinde Yazıişleri Müdürlüğü yap- tığı sırada hakkında açılan davalar nedeniyle hüküm given ve Adapa- zarı Cezaevi'ne gönderilen gazete- ci Işık Yurtçu. iki günlük açlık gre- vine başladı. Gazetemize mektup Yurtçu. gazetemize gönderdiği mektupta. cezaev (eri genelinde si- yasi tutuklu ve hükümlülere yöne- îik baskılan protesto ederek şöyle dedi: "Cezaevlerindeki baskı ve şiddet uygulamalanna "cezaevleri operas- yonu' adıaltındabtryenisieklenmek istenmektedir. Resmi ağızlarca da ifadeedilen bu tutumla mahkûmlar gergin bir bekleyişe sokulmuş,yara- tılan psikolojik ortam manev i işken- eeye dönüşmüştür. Devletin bu yö- netim anlayışını protestoetmek ama- cıyla iki günlük açlık grevine başlı- yorum." ÇGD istanbul Şubesi Basına Yö- nelik Ihlalleri Izleme Komisyonu tarafından dün tstanbul Tabip Oda- sı'nda yapılan açıklamada. geçen ay boyunca basına yönelik hak ih- lallerinin artarak devam ettıği. bu sü- re içinde 21 gazetecinin gözaltına alındığı, 13 gazetecinin polisin sal- dınsına uğradığı. 4 gazetecinin po- lis tarafından tehdit edildiği kayde- dildi. Gazeteciler hakkında toplam 6 yıl 9 ay 11 gün hapis ve 785 mil- yon 139 bin lira para cezaM. gaze- te ve dergiler için toplam 7 ay ka- patma cezası v erildiği bildirildi. 19 gazete ve derginin toplatıldığı. 5 ga- zete ve dergi bürosunun polis tara- fından basıldığı mart ay ı içerisinde. bir özel T\' kuruluşunun kimliSi belirsiz kişiler tarafından kurşun- landığı ve bir radyonun da tehdit edildiği anlatıldı. Açıklamada. düşünce özgürlüğü önündeki engellerden biri olan TCK'nin 141 ve 142'nci maddele- rinin kaldırıhşının 6. yılında. bu maddelerin yerine getirilen Terörle Mücadele Yasası'nı ihlal ettikleri gerekçesiyle 68 gazetecinin çeşitli cezaev lerinde bulunduğu kaydedi- lerek şu göriişlere yer verildi: "Bu engeller tanıamıv la kaldınlmadığı $ürece,düşünce ve düşüncelerini ifa- de etmeözgıirlüğünün ay nlmaz par- çası olan basın özgürlüğünden sözet- mek imkânsızdır." OTLAR / OR4L ÇALIŞLAR C HP Erzıncan Mıllervekili Mustafa YıMız'la son Güneydoğu gezisini konuşruk. Yıldız. Ercan Karakaş v e Mahmut Işık'la partisi adına faili meçhul cinavetler konusunda araştırma yapmak üzere Van. Hakkâri ve Vüksekova'yı kapsayan bir gezi yapmıştı. Bu gezinin sonunda üç parlamenter gözlem ve saptamalannı aynntılı bir rapora dökmüşlerdi. Bu raporu CHP grubuna sunan millervekileri. aynca aynı raporu Cumhurbaşkanhğı. Başbakanlık. İçişleri Bakanlığı. Genelkurmay Başkanlığı gibi devletin yetkili rnakamlarına da göndermişlerdi. Üç parlamenterin raporu. haklannda Genelkurmay Başkanlığı tarafından suç duvurusunda bulunulunca kamuovunun gündemıne geldi. Raporu yazan millervekillerinin bir devlet görevlİMni PKK'ye hedef gösterdikleri iddia edılıyor ve haklannda soruşturma açılması isteniyordu. Mustafa Yıldız. Genelkurmay'ın tutumundan üzüntüyle söz ediyordu. Ilk kez Genelkurmay'ın milletvekilleri hakkında suç duyurusunda buiunduğunu belirtiyordu. Yıldız, Yine rapor yazanlar suçlanıyor...hazırladıklan raporun ve bu rapora ek olarak sunduklan dokümanın oldukça aynntılı olduğundan söz ediyor. ciddi saptamalarda bulunduklannı anlatıyordu. Aynca yazdıklan raporun bölgedeki tüm tarafîan dinleyerek kaleme ahndığını eklemeyi de ihmal etmiyordu. Birkaç gündür basına yansıyan tanışma, GHP'li milletvekillerinin Yüksekova Jandarma Komutanı'yla ilgili bölgede artan-şikâyetleri dile getirmeleriydi. Yıldız'a göre Genelkurmay. sivil toplumdan gelen şikâyetleri hazmedemiyordu. Yıldız. bazı gerçeklerin gözlerden kaçırılmak istenmesinin bu ülkeye çok zarar v ereceğine dikkat çekiyordu. CHP'li milletvekillerinin yazdığı rapor. bir başka raporu daha anımsattı. TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun raporu da benzer tepkiler almıştı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin raporu da savaş taraftan güçleri kızdınnıştı. Sabancı'nın Kürt sorununun çözümüne ilişkin sözleri de şoven çevrelerin saldınsına uğramıştı. Bu raporlar üzerindeki tartışmalar sürerken bu kez de DSP'den üç milletvekili benzer görüşleri dile getiren bir raporla Güneydoğu'dan döndüler. Bütün bu raporları yazanlar bu sistemin insanlan. Hepsı ya iktidar partisinın millervekilleri ya da düzenin kurumlannın önde gelen insanlan. Ama hepsinin yazdığı raporlar heınen hemen aynı noktaya dikkat çekiyorlar: Sorunu çözmek amacıyla yapılan birçok iş. sorunu daha da azdırmaktan başka sonuç vermiyor. Güvenlik güçlerinin bir kismı halkı düşman olarak göriiyor ve onlara kötü davranıyor. Bunu her söyleyen serttepkilerle karşılaşıyor ve bazı vatansever olduğunu söyleyenler tarafından vatan haini olarak ilan edilivorlar. Artık raporun içeriği bir yana gidiyor ve rapor yazanlann kimliği üzerinde tartışmalar başlıvor. CHP'li üç milletvekılinin raporu üzerine yapılan tartışma, Türkiye'deki büyük açmazın ve Kürt sorununun nasıl çözülemeyeceğinin birörncğini göstermesi bakımından öğreticidir. Üç mıllervekili. Kürt sorununun acı yaratan ve 15 yıldır ülkemizı kana bulayan boyutlannı onaya çıkarmaya. sorunu çözmesi gereken Millet Meclisi'ni aydınlatmaya yönelik bir çaba içine gıriyorlar ve ciddi bir rapor yazıyorlar. Özellikle bir bölgedeki tüm faili meçhul cinayetlerle ilgili bir devlet görevlisi konusunda önemli iddialarda bulunuyorlar. Bu raporu okuyan yönetim kademelerinin ne yapmaları gerekir? Hemen millervekillennin iddialarım ara^tırmaları gerekiyor. Halbuki tersi oluyor. hakkında ciddi suçlamalarda bulunulan devlet görevlisinin bağlı bulunduğu Genelkurmay tersini yapıyor ve milletvekilleri hakkında suç duyurusunda bulunuyor. Işte Türkiye'nin sorunu da budur. Binlerce insanınıızı kaybettiğimiz bölgede neler olduğu konusundaki şüpheleri aydııılatmak yenne. key filik teşvik ediliyor. Sonra da PKK'nin neden beli kınlmıyor diye yorumlar yapılıyor. Kürt sorununda temel mesele halkın kazanılmasıdır. Halka sahip çıkan raporlar ve tav ırlar bastırıldıkça ve baskı altına alındıkça. ciddi bir çözüme ulaşmak mümkün olmayacaktır. Buradaki bir başka sorun ise CHP yönetiminin tutumudur. Kürt sorununun çözümünde CHP'liler iktidar ortağı ıken çaresizlikten bir şeyler yapamadıklannı söylüyorlardı. Şimdi muhalefetteler ve Türkiye'nin bu en temel sorununda Mesut Yılmaz'dan daha öte ne gibi projelere sahipler'.' Eğer bu konuda, her zamanki gibi sinik tutumlannı sürdürürlerse. soyut fukara edebiyatıyla puan toplayacaklannı sanıyorlarsa çok y anılıyorlar. Seçimlerden bu yana Deniz Baykal'ı dikkatle izliyorum. Bu can altcı sorunla ilgili ne söyleyeceğini merakla bekliyorum. Işte son operasyon. \'üzlerce cana mal olan bu operasyon da gösteriyor ki "Bitirdik, kökünü kazıdık" edebiyatıy h çözülmesi mümkün olmayan çok ciddi bir durumla yüz yüzeyiz. CHP bu konuda ne düşünüyor? Siyasete aktif olarak müdahaleye niyeti var mı? Milletvekillerıne »ahip çıkacak mı? CHP. olmak ya da olmamak sorusunun çev resınde dolaşıyor. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Ulusal-Evrensel Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner, Türk Ocaklan'nın 31. Olağan Genel Kurultayı'nda "Milli kültür yok; ev- rensel kültür var diyenleri layık olduklan paçavra se- viyesine indireceğiz" diye konuştu mu? Birkaç gün önce "Cumhuriyet" gazetesindeki bir haberin içinde yer alan bu sözleri, tersine bir açıklama gelmediğine göre. şimdilik söylenmiş kabul etmek zorundayız. Böylece, sayın bakan birtartışmayı başlatmış oluyor. "Paçavra seviyesine indirmek" sözünü tartışmaya gerek duymuyorum. Hele konu kültürse, bu türden "ifade"lerin gereksizliğı yeterince açıktır. .:- • • • Ulusal kimlik, ulusal kültür konulannda düşünme sü- reci, bizim kültür tarihimizdeTanzimatdönemiylebaş- tıyor. Bu süreç. yirminci yüzyıl başlarında, dildeTürk- çecilik ve sadeleşme. konularda yerlilik diye özetle- nebilecek ulusal edebiyat akımına dönüşüyor. Yüz- yılımızda, ulusal kültür kavramı, kültür ve sanatımızın bütün dönemlerinde, bütün kuşaklarınca tartışılagel- di. Çoğu dergi ya da gazete sayfalannda kalmış olan bütün bu düşünme-tartışma dokümanlannın başlan- gıç dönemlerinden bugünlere, yansız ve titiz birder- lemeyle bir araya getirilerek kitaplaştırılmalan herhal- de çok yararlı bir çalışma olur ve böyle biryayının ger- çekleştırilmesi Kültür Bakanlığı'na yakışacaktır... • • • Tam anlamıyla saf, katışıksız bir ulusal kültür söz konusu olabilir mi? Bu sorunun yanıtı, belli ölçüler- de. aşağıdaki soruların yanıtındadır: Tam anlamıyla saf, katışıksız, bir ırk var mıdır? Irk, ne ölçüde ulusu oluşturan bir unsurdur? Ulusu oluşturan başkaca un- surlar nelerdır? Aynı dili konuşan, aynı dine inanan fark- lı uluslar (Amerika, Avustralya, Ingiltere vb...); aynı ırksal kökenden ınsanların oluşturduğu farklı uluslar (Türkiye Cumhuriyeti ve ötekı Türkîcumhuriyetler); ay- nı dine inanan farklı uluslar (tüm Müslüman ya da tüm Hıristıyan vb. insan toplulukları): farklı ırksal köken- den, farklı ana dillere ve farklı dinsel inanışlara sahip insan topluluklarının oluşturduğu uluslar (Osmanlı tm- paratorluğu. başta eski sömürgeci ülkeler olmak üze- re günümüzün hemen hemen bütün ülkeleri); ve ay- nı ırksal kökenden, aynı dili konuşan, fakat farklı din- lere inanan insan toplulukları (Müslüman Türkler ve Gagauzlar. Hıristıyan Slavlar ve Pomaklar vb.) var ol- duğuna göre, ulusal kültür derken zihnimizde tam olarak canlandırdığımız şey nedir? Ulusal kültür kav- ramına aydınlık getirebilmek için, bütün bu vb. soru- lann soğukkanlılıkla tartışılması, bilimsel çahşmalar ya- pılması gerekiyor... • • • Bir önceki paragraftaki soruyu yineliyorum: Tam anlamıyla saf, katışıksız bir ulusal kültür söz konusu olabilir mi? insanlık tarihinin ulaşabildiğimiz en eski zamanlarından bugünlere, farklı bölgelerde yaşayan farklı insan topluluklarınca, farklı kültürler, farklı uy- garlıklar yaratıldığı kuşkusuzdur. Fakat, (dil, din gibi en temel kültür değerleri de içinde olmak üzere) kül- türün bütün alanlannda, bütün kültür ürünleri arasın- da ortaklıklar, benzerlikler, evrensel bir kan bağı bu- lunduğundan kuşku duymamak gerekir... insanlığın bütün tarihi boyunca, göçlerle, savaşlarla ve çağımız- da iletişimin sınır tarirmaz olanaklanyla bir araya gel- miş, birbırıne kanşmış insan topluluklarını. birbirinden kesinkes farklı ve hatta karşıt kültür değerlerinin ya- ratıcılan olarak görmek, her şeyden önce bılimdışı bir yaklaşım olacaktır... • • • Günümüz Türkiyesi'nde devletin kültür politikası- nın ayırıcı değil birleştirici olmasında sonsuz yarar vardır. Bugün Türkiye toprakları diye adlandırdığımız coğrafyanın, ilk Türk boylarının Orta Asya'dan geliş- leriyle başlayan yaklaşık bin yıllık kültür tarihi, köke- ni çok daha eski zamanların birikimlerinde, farklı ırk- lardan insan topluluklannın ortak ürünü, büyük birsen- tezin tarihıdir. Daraltıcı yaklaşımlar, yaşanmakta olan kültürel ve siyasal kargaşayı arttırmaktan başka so- nuç vermeyecektir. Bir başka ölçü, çağdaşlık ve ev- renselliktir. Geçen yüzyıl ortalarından (Tanzimat dö- neminden) günümüze. kültürümüzün (edebiyat, mü- zik, resim, mimari, tiyatro. sinema vb.) bütün alanla- nnda Türkiye'nin ulusal kültür kimliğini oluşturan ürün- lerin çağdaş ve evrensel değerlerle yoğrulduğunda kuşku yoktur. Kendi ulusal kimliğimiz ve tarihimiz ko- nusundaki bilgileri bile başlangıçta Batılı Türkologla- nn araştırmalanna borçluyken, çağdaş ve evrensel de- ğerlere karşı kuşku uyandıracak yaklaşımlann devlet politikası olarak benimsenmesi ulusal kültürümüzün gelişimine zarar verecektir... Günümüz Türkiyesi'nde devletin kültür politikası, bunlannyanısıraantiemperyalist olmak zorundadır... Zengin uluslann, genellikle de yoz ürünlerfe. kültür ala- nındaki yayılmacılığı karşısında ulusal kültürümüzün korunup savunulması gerektiğinde kuşku yoktur... Bunun için (nispeten daha küçük birçok Batı ülkesin- de yapıldığı gibi) devlet müzikten sinemaya, edebi- yattan operaya, sanatın ve kültürün bütün alanlarına maddi destekte bulunmalı ve bunu yaparken, en be- lirleyici ölçü olarak, sanat ve kültür insanının "yaratı- cılıkyeteneği"nl her şeyin üzerinde görebilmelidir... Kısa... Kısa... Kısa... Kısa... Kısa. • Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) eski DEP milletvekilleri AhmetTürk. Sırn Sakık ve Sedat Yurtdaş'ın mahkûmiyetlerine sert tepki gösterdi. HADEP Seçilmiş Halk Temsilcileri Grubu sözcüsü Hamit Geylani "Bılindiği gibi dava hukuki olmayıp siyasi birdavaydı. Doğaî oîarak kararda siyasi kaygılarla verildi" dedı. • İHD Ankara Şubesi, derneğin Kırşehir Şubesi'ni kundaklayarak yakmak isteven faillerin bulunup cezalandırılması istemiyle suç duyurusunda bulundu. • Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP). 10 nisan günü Gazi Cniversitesi'nde öğrenim harçlannı protesto eden öğrencılerın ülkücüler tarafından dövülmesi ve polisin olayı ızlemekle yetinmesini protesto etti. • Edebiyatçılar Derneği, Türkiye gazetesinde 10 nisan günü vavımlanan Arslan fekin imzalı "Büyük Soruşturma" başlıklı haberde derneklerinin hedef alınarak "konıünist dernek" denmesini kınadı. • Aziz Nesin'in oğlu Ali Nesin, Özallar'ın aviikatı Münci İnci'nin sahibi olduğu İntermedya Ekonomi'nin yayın grubu adına verdiği ödülü reddetti. Ali Nesin. aynı ödülün DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve Sağlık Bakanı Y'ıldırım Aktuna'ya verilmesini Ali Nesin.ödülü reddetti. gerekçe gösterdi. • İHD Adana Şubesi vetkilileri, yasak yayın bulundurulduğu gerekçesiyle valilik tarafından verilen 15 günlük kapatma ce/asının usulsüz olduğu iddiasıvla Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle