Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 NİSAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 3
Ingiliz Prof. R. L. 1986'da, 6 milyon ineğin hastalık nedeniyle yakılması gerektiğini söylemişti
Hastahk ciddiye afanmadı
Ingiliz bakan Gummer.
REŞİTAŞÇIOĞLL
~Deliinek"hastalığını ilkolarak
1986 yılında bır Ingiliz profesör
Tanm Bakanlığı'na haber \erdi.
1986 yılında 13 bin Ingilizdana-
sı. BSE hastalığına yakalanmiştı.
Profesör R. L., Tarım Bakanı John
Gummer'e o tanhıe 6 mılyon ıne-
ğın yakılması gerektiğini >ö\ledi-
ğinde Tanm Bakanlığı uzmanlan
bunu ciddiye almamışlardı Prof.
R. L.. BSE hastalığının "havvan-
dan insana" geçebıleceği uvansın-
da da bulunmuştu.
1986da hastalıga>akalanan da-
nalardan birinin kedi mamaM kon-
servesine gırmesı. Ma\ ısımlı bır
ev kedisinin delırmesıne neden ol-
dıı... Delırme. kedınin beyninın de
BSb hastalığına yakalanan dana-
ların bey ınleri gibi "*sünger"le:}me-
sınden anlaşıldı. Dünvaca iinlii In-
giliz dergı.sinin gazetemizde saklı
koleksıvonlarından 199ü yılına aıt
bır sayısında Ingiliz Tanm Bakan-
lığı vetkılılerının dikkatının BSE
(Bovıne Spongifonn Encephalo-
path> ) hastalığına çekıldıgı görülü-
yor. 1990"da bakan olan John Gum-
mer'e Ingiliz mıkrobıyolo|i prot'e-
sörü R. L.. "deli inek" hastalıgının
msanlara geçebıleceği uyarısında
bulunuyor.
Tanm Bakanlığı'ndjçalı^an uz-
man veterınerler. Prof. R. L.'nın
uyariMnı cıddıye almıvorlar ve
BSE hastalıgının "bir türden bir
türe", yani hayvandan insana ge-
çebılecegine ıhtimal vermıvorlar.
1986 yılında Ingıltere'de' 13 bın
dananın BSE hastalığı çektigini. bu
nedenle 6 milyon hayvamn yakıl-
ması gerektiğini belirten Prof. R.
L.'ye. belki de olayın vahım oluşu
\e ekonomik yükün agır bir fatu-
rayla ödenışi ihtimalıne ışaret et-
mesınden ötürü. fazla kulak asan
olnıuyor. Prof. R. L. daha önce hü-
kümetın ta\uklarda başgösteren
salmonella hastalığında da geregi
gıbı önlem almayışından şikâyetçi
olan bır bılım adamıydı.
Ma\ adında Siyamlı kedi, 1986
vılında öldüğünde Bnstollü sahıbi
öhjmünden şüphdenerek veterine-
re götürmüş ve otopsi yaptırmıştı.
Vetenner. Max'ın beyninin "sün-
ger'leştigıni görünce, konserve ku-
tularındaki kedi mamalan muaye-
neden geçirildi. Vegörüldü kı. o ta-
rihte Ingiltere'de BSE hastalığına
yakalanmış 13 bin "deli inek"ten
birinin etı, konser\e fabrikasının
yolunu bulmuştu.
O tarihlerde. bundan tam 10 yıl
önce, Ingiliz Tanm Bakanlığı. Prof.
R. L. tarafından uyarıldığı halde ışı
ciddiye almamıştır. Ya hayvandan
insana geçecegi ıhtimalini ciddiye
almadılar ya da 6 milyon hayvanı
öldürmenın mali portesinın büyük-
lügü karşısında önlem almaktan çe-
kindiler.
Fakat, ş.ımdı BSE hastalıgının in-
sanlara geçtiğinın bir "gerçek" ol-
ması ve bu hastalıktan insanlann
ölmesinin de mümkün oldugunun
görülmesi karşısında 4 milyon *de-
li inek"in yakılmasına karar veril-
miş bulunuvor.
Fakat zamanında önlem almak
varken almamış olmak \e BSE has-
talıgının hayvandan insana geçme-
si yolunun engellenmemesi. Ingil-
tere hükümetlerini yalnızca kendi
halkına karşı degil. dünya kamu-
oyu önünde de "sorumlu" duruma
getirmektedir.
Ingiltere'de ilk BSE hastalığı ol-
gusunungörüldügüKasım 1986 ta-
rihinden bu yana 10 yıl geçmiş ol-
ması önemlı bir kayıptır ve **kay-
bolan zamanın" getirdiği biiyük
zararın karşılanması imkânsızdır.
Standart geliyor
Sosis ve
salaıııa
denetimIstanbul Haber Servisi -Sucuk, saiam v e
sosis yapımında baktenlerı önlemek ve renk
vermek amacıyla kullanılan "sothum nit-
rit" adlı katkı maddesinde kullanılan "stan-
dart ölçüyii" Saglık Bakanlığı incelemeye
aldı. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Aytun Çı-
ray. "Bilimsel Komite" oluşturularak yiiksek
değerın dünya standartlarına çekileceginı
söyiedı. Tüketıciyi Koruma Derneğı Başka-
nı A\şe Akman. "gıda denetimindeki çok
başhlığın, bazılannın işine varadığını" öne
sürerken TSE Istanbul Bölge Müdürü Rıfat
Kabukçu da kontrollen yeterlı ölçüde yapa-
cak sıstemin henüz oluşmadığını söyledi.
Cumhurnet'in yayını üzerine harekete
geçen Sağlık Bakanlığı sucuk. salam ve so-
sis yapımında baktenlerı önlemek ve renk
vermek amacıyla kullanılan "sodyum nit-
rit"maddesının standart ölçüde kullanılma-
sı için bilimsel komıte oluşturulacağını açık-
ladı. Saglık Bakanlığı Müsteşan Aytun Çı-
ray, en kısa sürede oluşturulacak "Bilimsel
Komıte" ile sodyum nıtrıt maddesınin. dün-
ya standartlanna çekileceginı söyledi. Müs-
teşar Çıray. denetimle ilgilı yasanın, Tarım
ve Köyışleri Bakanlığı Koruma Kontrol Ge-
nel Müdürlüğü'ne bağlı olmasını eleştire-
rek "Bu vüzden başta önJem alacağımız bir-
çok olava sonradan müdahale etme dunı-
munda kalıvoruz" dedı.
Tüketıciyi Koruma Dernegi Başkanı Ay-
şe Akman da denetimdeki çok başlıİığın kar-
maşa yarattığını bundan da tüketicılerin za-
rar gördügünü belirtti. En kısa sürede yasal
düzenleme yapılmasını isteyen Ayşe Akman
şunlan söyledi:
"Tanm ve Sağlık bakanlıklan arasında
uzun süren çatışma sonunda Sağlık Bakan-
hğı 560 savılı kanun hiikmiinde kararname
çıkardı. Ancak bu kararname ö nceki > önet-
melikleri iptal etmekle biıiikte vcni hiçbirşey
getirmemekte ve birçok boşluklar içermek-
tedir. Bu konuda tarafsız bir v önetim oluştu-
rularak vetkiler tek elde toplanmalıdır. Şu
anda gıda ile ilgili denetimi Tanm, Sanav i, Be-
ledive ve valiliklere bağb il saglık müdüriiik-
leri yapıyor. Tabi bu çok başlılıktan da biri-
leri çıkar sağlıvor. Bu durum biran önce ön-
lenmeli tüketicilerin sağlığı korunmalıdır"
TSE Istanbul Bölge Müdürü Rıfat Kabuk-
çu da gıda ürünleri üzerındekı kontrollenn
aslında tüketicınin yapması gerektiğini vur-
gulayarak "Devletin bu işi üstlenmesi>anlış-
ör. Çünkü \apamaz. Kontroller konusunda
etkili olabilecek tek giiç tüketicidir. Tüketki-
ler demokrarik bir ştkilde örgütlenerek lobi-
ler oluşturmalı, pivasa üzerinde baskı vap-
mabdır"dedı.
80'li yıllann vebası 6
deli inek'
ZAFER AR.APKİRLİ
LONDRA - Ingıltere"\ i son bir aydır sarsan ve
dünya çapında yalnızlığa ıten "deli inek" bunalımı.
aslında ılk belırtilerinı 19X0'lı yıllann ortalannda
gösterdı. Bilimsel adı ile BSE (Bovine Spongiform
Enchalopath\) hastalığına benzer. "Scrapie" adında
bır hastalık kovunlarda görülüyordu. Ancak "tiirler
bari\eri"nı atlayarak büyükbaş hayvanlarda da
görülmesi. lııgiitere'de hayvancılıkalanında
uygulanan disiplinın bozulması sonucu gerçekleşti.
Muhafazakar Partı iktidarının Margaret Thatcher
ba^bakanlığındakı dönemınde her şey gıbı tarım ve
havvancılıkta da '"liberalleşme"' adına sağlık
kurallarının bıle terk edılmesine göz yumulması.
hayvanların beslenmesı konusundaki bazı gerekli
yasalann ge\setılmesı. bugünlerin bir habercİMvdi.
O güne kadar hayvanlann "gıdazinciri" içinde,
hayvan artıklan yeralmaz iken. ölü hayvanlardan
alınan sakatatın ve kemik artıklannın da
yedirilmeye başlanmasına göz yumuldu. Çünkü bu,
daha ucuza hayvancılık yapılmasına. piyasada daha
"rekabetçi fnartarla** canlı hayvan ve et
satılabilmeMne. dolayısıyla da daha tatlı "kâr^a
olanak sağlıyordu. BSE hastalığı. bu yolla ülke
çapında yayılırken 1986 yılında ilk kez resmi
makamlar tarafından da kabul edildi ve o tanhten
bu yana. 160 bin inek bu yüzden kesildi.
Yurtdısına ihraç edilen üriinlere karşın. diğer
ülkelerde çok az vakaya rastlandı. Ancak Ingiltere.
yılda 520 milyon sterlinlik et ve canlı hayvan
ihracatını tehlikeye atmamak için, bu tehlikenin
yas,amasına ve yayılmasına göz yumdu. Bilim
adamlarının ve uzman veterinerlerin uyarılanna
yıllarca kulak tıkandı. Hastalıklı hayvan etleri ve
diğer ürünler, insan gıda zincirine de bulaştı. Bu
yılın 20 martına gelindiğinde. son birkaç ay içinde
10 kişinin BSE"ye benzeyen CJD (Creutzfeldt-
Jacob Disease) adındakı hastalıktan
ölmesi ve doktorlann bu iki
hastalık arasında bir bağ bulunabileceğini
bildirmeleri, Ingiltere hükümetini sonunda
**itiraf"a mecburbıraktı. Sağlık Bakanı Stephen
DorreL bu itirafı bizzat yaptı ve hemen ardından
panik başladı.
Et \e et ürünleri satan lokanta zıncırleri.
süpermarketler tngiliz etinden yapılmış yiyecekleri
satmama karan aldılar.
Boykot dalgası. Avrupa Birliği'ni harekete geçirdi
ve Ingiliz etine dünya çapında satış yasağı
getirildi.
Hayvanseverlerden
inek katliamına
protesto
Aiıııanva \e Hollandada "deli inek" hastalığını taşıma riski bulunun lngili/ menseili sığırlann imha-
sına başlandı. Hollanda Sağlık Bakanlığı. bugüne kadar 64 bin sığınn öldürüldüğünü ve kadav ralann
da Amsterdam'da vakıldığını ve vakılmava devam edileceğini duvurdu. Havvanseverler. Hollanda'nın
başkenti Amsterdam'da hastalığa karşı alınan önlemlerin inek katliamına dönüşmesini protesto etmek
amacıvla voğun gösteriler düzenlenivor. Dün 125 sığınn >ok edildiği Amsterdam vakmlarındaki Alten
kasabasında. hükümeti erken önlem almamakla suçlavanlar ile ha>\anse\erler birbirlerine kanştı. A\-
rı amaç.lı gösterilerin ortak noktası. iki tarafında ölüm temasını işlemesi oldu. Göstericiler, taşıdıklan
dö\i/kri. givsi ve kostümlernle Hollanda ve İngili/ hükümetlerine "katil" imasında bulundular.
Sanayi devrimini tamamlamış Ingiltere'nin gizlediği sır, 4 milyon ineği öldürecek
Sorumsıız politikacıların oyıınu
• "Le Monde" gazetesi
tarafından "deli inek"
hastalıgının keşfedildiği 1985
•yılından günümüze kadar
lyapılan araştırma, Margaret
Thatcher ve John Major
başkanlığındaki tngiliz
.hükümetlerinin yaptığı
yanlışlan ortaya koyuyor.
; Dış Haberler Servisi - Kim inanırdı 20.
Jyüzyılın sonunda hayvanların topluca
katledileceğini söyleselerdi? Hem de
. sanayi devrimini çoktan tamamlamış
bir ülkede, diğer uluslan ınsan
haklanna değer vermemekle eleştiren
Ingiltere'de. Bu günden ıtibaren bu
ülkede 5 yıl içinde yaklaşık 4 milyon
inek telef edilecek. Yanı haftada 15 bin
baş hayvan. Hem de kanıtlanmış
' bilimsel venler yüzünden degil..
sadece 10 yıldır gizlenenlerin artık
kamuoyundan gızlenecek durumun
çoktan aşılmış olmasından ve yalnızca
tansiyonu düşürmek amacıyla.
lngiltere'nin bu tutumunun gözler
önüne serdıği gerçek ıse şu: Toplumlar
teknolojik değişimlerin ana kobayları
haline dönüşüyorlar ve ekonomik
çıkarlar günümüzde sağlık gibi en
temel gereksinimlerin bile önüne
geçebiliyor. "Le Monde" gazetesi
tarafından "deli inek" hastalıgının
keşfedildiği 1985 yılından günümüze
kadar yapılan araştırma. Margaret
Thatcher ve John Major
başkanlığındaki Ingiliz hükümetlerı
tarafından yapılan yanlışlan ortava
koyuyor. Anket. hastalığın belırlendığı.
ancak neden ve sonuçlar arasında
hıçbir kesinlığın kazanılmadığı
dönemde. üretkenlık (verimlıhk) ve
liberahzm adına bır ulusun ekonomik
çıkarlannın nasil kendı halkının
sağlığının önüne geçtiğını gözler önüne
serivor. Dünvavı avaöa kaldıran "deli
inek" hastalığı 25 Nisan 1985 tanhınde
biiyük bir inek çiftliğinde ortaya çıktı.
Hasta ıneğı ınceleyen veterinerColin
Whitaker daha önce böy le bir vaka
görmedıgıııı belirtti. Zaten zavallı
ıneğın de tedav ıve cevap verecek hali
yokiu. Çıftlığın bır köşesinde öldü.
Öldükten sonra da hemen kedi ve
köpek yiyeceğıne dönüştürüldü. Ancak
üçüııcü vakadan sonra \eteriner
VV'hitaker, hastalığın bırepidemi
başlangıcı olabileceğini keşfetti. Söz
konusu hastalık Ingiltere kayıtlarına
1986 yılında beyın sistemini tahnp
eden yeni bir tür hayvan hastalığı (mad
covv. Türkçe deyişıyle 'deli inek'
hastalığı) olarak geçtı. Konu hakkında
yayımlanan ilk bilimsel yayın.
hastalığın ne nedenini ne de insanlara
geçebilecegini ortaya koyuyordu. Son
İnekler Major'ı
düşürebilir
John Major, 'deli inek' hastauğı ve etkileri
nedeniyle iktidan dahi kaybedebiiir.
Ingiliz sığır endüstrisinin yıllık 9 nülyar
mark kazancı olduğu düşünülürse, bu
girdinin kesilmesi Pfund'un stabilitesini de
sarsacak v e ödeme dengelerini altüst
edecektir. tç ve dış borçlar zaten ekonomik
dengeleri oynak olan İngiltere için bir sorun
haline gelebilir. İşte iktidar kaygısı da bu
noktada gündeme gelivor.
Şimdi İngiltere yüzbinlerce sığınnı yakarak
imha etmeye başlamış dunımda.
Ancak her zaman olduğu gibi bu felaket
sürecinde de bundan para kazanmak
isteyenler olabilir \e olacaktır da. İngiliz
vetkililer kadar et ihraç eden tünı iilkeler
dikkat etmek zonındadır.
hattalarda dünyayı yerinden oynatan
deli inek hastalıgının insanlarda
görülen ve çıldırarak ölümüne yol açan
Creutzfeld-Jacop'la bugün olduğu
iddia edilen ilintisı o dönemde söz
konusu bile edılmemişti. Söz konusu
enfeksiyon insan yaşamının en derinıne
inmiş. etinden. sütünden. yağından
sürekli yararlanılan bir hayvanda
ortaya çıktığında bunun ınsan yaşamı
üzerindeki etkilennin hemen
incelenmeye alınmaması özellikle
İngiltere gibi gelışmiş (!) ülkede
düşündürücüdür. Guardian gazetesinde
Sarah Boselev'in araştırmasına göre
komisyon. kendi gölgesınden bile
korkan. muhafazakâr ve hükümetin
ısteklerı doğrultusunda karar
verebilecek şekılde ve bu konuda
yeterli uzmanlık bılgisine sahip
olmayan kişilerden oluşuyordu. 1970
yılından beri bu tür patoloji türlerinı
araştıran Dr. Harash Narang da
komıtenin çalışmasını "uçak
kullanmavı öğrenmek için el kitabının
yeterli olacağını sanmak şeklinde"
tanımlıvordu. Komisyon
araştırmalarından son günlere kadar
pek somut veriler elde edilemedi. Bu
arada. 1989 yıl sonunda 7.316 "deli
inek" vakası varken bu rakam. 1990
yılında iki katına çıktı. 1991'de
hastalığın görüldüğü hayvan sayısı 25
bın. aynı yılın sonunda 35 bıne kadar
çıktı Lobicılik faaliyetlerı. hükümetin
sorumsuz polıtikaları ile bütünleşti ve
mılyonlaıca insanın sağlığı ile oynanan
bır oyun haline dönüştü.
ARAYIS
TOKTAMIŞ ATEŞ
Laikliğin Krizi - 4
Bu yaz, John Keane i« ''9'1
' olarak yazdığım son
yazı olacak. Zaten iki s t f u n l u k b ı r h a b e r d e n b u k a
"
dar yanlışhk çıkardığıma döre, herhalde konferans ya
da paneli dinleyebılmiş clsaydım, bır kıtap yazmam
gerekebilirdi.
John Keane şöyle diyoC "Laikliğin dogmatizmı ne-
deniyle, demokratik ve &ik toplumlann temel taşı
olan düşünce özgürlüğü yalnız özgüriükçü ve laık-
likyanlısı düşüncelerin ifğdesine izin veriyor. Antı-la-
iklik gibi gerçek anlamda muhalif düşüncelere tole-
ransyok..." _
Sapla saman gene birtt'rine karışmış ve dogruhar-
la yanlışlar iç içe geçmiş, nem de ne ıç ıçe geçış. Or-
neğin aynı cümle içinde nem laik toplumlann temel
taşının düşünce özgürlüğü olduğunu ifade edıyor.
hem de muhalif düşüncelere izın verilmediğini ıddıa
ediyor. Hani, "bazı laiklik uygulamalarında vb." gıbı-
sinden bir şeyler söylese, itirazım olmayacak. Ama
Bay Keane, Türkiye'deki uzantılarına benzer bır bı-
çimde, her şeyı genelleştirmek merakında.
Ayrıca, açıklanması gereken bır husus daha var.
Acaba laik toplumlarda anti-laiklik gibi "düşüncele-
re" mı izın yok, yoksa o toplumları bir din devletine
dönüştürmek isteyen "eylemlere" ve bu eylemin "ya-
kın bir tehlike bıçıminde" hazırlanmasına mı izin yok?
Çünkü bunlar birbirinden farklı şeyler.
Laik toplumlar, eğer demokrasıyseler, düşünce öz-
gürlüğünün olup olmadığı tartışılamaz; eğer demok-
rasiyse, düşünce özgürlüğü vardır. Zaten eğer dü-
şünce özgürtüğü yoksa. demokrası değildir.
Bu konuyla ilgili olarak yazdığım yazılarda da da-
ha önce değindim. Her laik düzen demokrasi değıl-
dır. Dolayısıyla her laik düzende düşünce özgürlüğü
yoktur. Fakat her demokrasi, laik olmak zorundadır.
Zira laiklik olmadan demokrasi olmaz.
Laik olmayan kimi düzenler vardır kı; hoşgörülü-
dürler. Zaten bu noktaya biraz yukarıda sözünü ettı-
ğım yazıda da değınmiştim. Fakat laik olmayan hıç-
bir düzen, demokrasi olamaz. Zira hoşgörü farklı bır
şeydir, demokrasi çok farklı bir şey. Ve laik olmayan
hiçbır düzende, düşünce özgürlüğü yoktur. Çok hoş-
görülü bır düzen olsa bile...
Örneğin laik olmayıp da, hoşgörülü bir devlet ör-
neği olarak hep Osmanlı Imparatorluğu'nu veririz.
Ancak Osmanlı Imparatorluğu'nun tüm hoşgörüsü-
ne karşın, düşünce özgürlüğünün varlığından söz
edilemez. Özellikle Islami konularda adamakıllı hoş-
görüsüzdür. Ve Osmanlı Imparatorluğu'nda Hıristi-
yan'ın Hıristiyan gibi yaşamaya hakkı olmasına kar-
şılık; örneğin, Caferiye mezhebine bağlı bir Müslü-
manın Şia'yı yaşamaya hakkı yoktu. Iş bu noktaya
gelince hoşgörü bıterdı...
Eğersorunu günümüz açısından incelersek, günü-
müzün hiçbır Islam şeriatı düzenınde ne demokrasi
vardır, ne de düşünce özgürlüğü. Bay Keane, Türkı-
ye'de yaptığı konuşmada, satır aralarında da olsa,
laik düzenımızi düşünce özgürlüğünü kısıtlayan des-
potik bir devlet olarak değeriendırıyor. Bu konuda
"insafsız olması" bir yana, kimi örnekler bakımından
çok haksız da sayılmaz. Ama bu konuşmasını, bu
devletin sınırları içinde yapabilecek kadar özgürlü-
ğün olduğunu kabul etmek durumunda.
Fakat buna karşılık, günümüzün Iranı'na, Suudi
Arabistanı'na, günümüz Afganistanı'na gitse; bura-
daki kısıtlı özgüıiüğün yüzde birinı bıle bulamaz. Eğer
kolaysa gitsin Iran'a da, Şia'nın batıl bir inanç oldu-
ğu hakkında konferans versin. Ya da gitsin Suudı
Arabistan'a, en erdemli rejirnin demokrasi olduğunu
dıle getiren bir konuşma yapsın. Bakalım ne yapar-
lar. Vallahi Ingiliz vatandaşı olması bile kurtaramaz
onu. Hele bu yönetimlerin "despot olduklannı" bir i-
ma etsin de, despotluğun ne olduğunu ve nasıl işle-
diğini yakından görsün.
Ve her şey bir yana, demokrasilerde "demokrası-
yiyok etme özgürlüğü" yoktur. Eğer "anti-laik hare-
ketler", düşünce düzeyini aşarak eylem düzeyine
geçmişlerse, demokrasi elbette bunlan kısıtlayacak
ve kendini korumaya çalışacaktır. Yerine başka bir
düzen getirmek için bir düzenı yıkmaya çalışanlara
karşı, o düzenin kendini savunmasını "despotluk"
olarak tanımlamak, edepsizlikten başka bir şey de-
ğildir.
Bay Keane, Salman Rüşdü yü yargılamadan
mahkûm edenlere de bir "çiçek göndenyor" ve Rüş-
dü'nün Hz. Muhammed'in tüccar ve çok karılı ol-
duğunu yazarak dıne hakaret ettiğini ileri sürüyor.
"Bu kadar cehalet, ancak eğitimle olur" diyen ata-
larımız, gerçekten doğru söylemişler. Islamiyette ne
ticaret yapmak günahtır, ne de erkek poligamisi. Sal-
man Rüşdü'nün böylesi mantık dışı "ölüm fetvası"
şeytan ayetleri sorunundan ortaya çıkmıştır ki; bu
bambaşka bir konudur.
John Keane'nin dört yazıdır sergilemeye çalıştığı-
mız, "ipe sapa gelmez düşünceleh", bizim kimi laik
"süper zekâlılanmız" ve kimi şerıatçılanmız tarafın-
dan büyük bir beğenı kazandı. Görüşlerinı ve kafa ka-
nşıklıklannı bir "bilim adamı(!)" ile paylaşmış olmak-
tan müthiş mutlu oldular. Söyleşiler yaptılar, yazılar
kaleme aldılar, övgüler düzdüler. "Bakın yabancılar
bile bunlan görüyor", demeye getirdiler.
Bizde kimileri, yabancılann "ya/apşap"yorumları-
na pek değer verirler. Suyun kaynağında otururken,
aynı suyu "deve sırtında" getirene, minnet duyarlar.
Ellerinin altındakı belgeleri kendileri okumaz, ya da
okutmazlar; bunu yapan yabancılara hayran olurlar.
Bu da, aşağılık duygusunun bir "tezahür" biçimi. Ne
diyelim? Bunlara da hoşgörü...
Sırada lejyoner
hastahğı var
BCLENT ECEV 1T
ANTALN A - Havalandır-
ma sistemlerinde ve su de-
polannda üreyen bır mikro-
bun neden olduğu "lejyoner
hastalığı' tunzmcileri kor-
kutuyor.
Geçen yıl Kuşadasfnda
bir otelde kalan 14 Ingiliz
turistın ülkelerine döndük-
ten kısa bır süre sonra bu
hastalığa yakalanması üze-
rine vetkililer önümüzdekı
yaz sezonu ıçın harekete
geçti.
Kuşadası'nda Kadınlar
Denızi bölgesinde bulunan
320 odalı. 640 \atak kapa-
sitelı 5 vıldızlı Inıbat Ho-
tel"de geçen yıl tatil vapan
bır Ingılız grup. ülkelerine
döndükten kısa bır süre MJII-
ra rahatsızlandı. Yapılan
muavene sonucunda hastalı-
ğa 'lejyoner' teşhisı konul-
du. Olay ın duv ulması sonu-
cu Ingiliz basını konuyla ya-
kından ilgılenırken. Sağlık
Bakanlığı uzmanlan da ka-
rantinava alınan İmbat O-
tel"de çalışmalarına başladı.
Yapılan incelemeler so-
nucu otelde lejyoner hasta-
lığına yol açan mıkroba rast-
lanmadı. Bunun ardından
Ingiliz uzmanların otelde
yaptıklan ıncelemelerdede
farklı bır sonuç elde edilme-
di.
Ancak başta Ingilizler ol-
mak üzere vabancı turope-
ratörleri olaydan sonra lııı-
baı Hoîel yönetieilermden.
sulan mıkroptan temızleyen
arıtma Mstemını kurmaları-
nı. >oksa turı.st göndeıme-
yeceklerinı söylediler.