Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç#
Genei Yayın Koordınarörü Hikmet
Çetinka\a# Yazıı^lerı Mudurlerı
Ibrahim Yıldız (Sorumluj, DinçTavanç
• Haber Merkezı Mudüni Hakan Kara
• Gorsel Yönetmen Fikret Eser
Di; Habcrler Ergun Balcı#Ktıhbarat Cengiz YaymKurulu tlhanSetçuklBa^kjnı.
Yıldırım • Ekonomı Bölent kı/aniık Orhan Erinç. Okta> Kurtböke
• Kultur Handan Şenköken # Spor
Abdülkadir Y üeelntan • Makjlder Sami
Karaören 0 Duzdtme Abdullah Va?ıcı
• Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belgc-
Edibe Buğra< Yun Habcrlerı Mehniet Fara(
Hikmet Çetinka)a, Şûkran Son«r.
ErgunBalci.DinfTii.tanf. Ibrahim
\ıldız. Orhan Bursalı. Vlı.stafa
Balba\. Hakan Kara.
Ankara TCIHMICIŞ: Mustafa Balba\ # Haber Vlüdüru'
Doğan Akın Atatûrk BuKan No 125, Kat 4. Bakanhklar-
Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks 4195027 • Izmır
TemMİciM Serdar Kızık. H Zıya BK 1352 S 2 3 Tel
441122O.Faks 4419117«AdanaTemsılcısı ÇetinYigenoğhı,
lnönüCd 119 S No 1 Kat. 1. Tel 3522550. Fak> 3522570
Muessese Miıduru ErolErkuf# MEDY A C: • Vonetım MEDY A G : •
Koordınatör: Ahmel Korulsan 9 Kunılu Ba>kanı-Genel Yonitım Kuruiu
Muhasebe BüJentYener#ldare' Mudur Gıilbin Erduran Ba^kanı - Genel
HüseyinGürer#lşIetme Önder • Koordınatör Reha Mudur Istün
Çeük 9 Bılgı-Işlem Nail inai • IŞ'tman 0 Genel Mudur Akmen • Murahhas
BılglsaşarSıstem MûrüvetÇikr >ardımciii MineAkdatğ uve Bor» Gönenf
Y »mmlavan \e Basan: Yenj Gun Haber \)ans>. Ba^ın \e Yayıncıhk A S
Tud,Kağ'ı(.ad « 4 1 Caâaloğlu 34334 l>ı PK 246 Uıanbul f d ı0 2ı;ı 512 05 05 (20 hat) Faks (02121513
13NİSAN1996 Imsak: 4.50 Güneş:6.21 Öğle. 13.12 tkindr 16.51 Akşam 19.48 Yatsı: 21.13 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80-513 8460-61. Faks 5IIS466
BMW Seçkinlep
Zirvesi
• İstanbul Haber Servisi -
Moda dünyasının dev len
Ermenıgıldo Zegna. Louis
Feerraud. Mondı, Grouppo
La Peria \e Gianfranco
Ferre. "BMVV Seçkınier
Zir\esi"nde buluştu. Önceki
gece S\vıss Otel The
Bosphorus'ta
gerçekleştınlen gecede.
>abancı mankenlerin
katıidıgı defile
modaseverler tarafından
büyük begenı lopladı.
BMVV nın >aşam tarzına
paralellık göstermesı
nedenıyle bır arava gelen
tanınmış moda firmalannın
defılesınde sunuculuğu
Korhan Abay üstlendi.
Gecede BMYV'nin son
model Roadster Z3 ve 502 1
model otomobillerinin
tanıtımı yapıldı. (Fotoğraf:
ALPERTURGUT)
THY'den Konya'ya
sefer
• İstanbul Haber Servisi -
Türk Ha\a Yolları. 16 nisan
salı giinü Istanbul-Konya-
lstanbul seferlenne başlıyor.
THY'den yapılan
açiklamada, seferlerin 26
ekıme kadar RJ-100 veRJ-
70 tıpı uçaklarla
gerçekleştirileceği belirtildi.
Açıklamada. salı. perşembe
ve pazar günlen
Istanbul'dan saat 21 30'da
hareket edecek olan uçağın
22.40"ta Konya'da olacağı
kaydedıldi. Uçaklar
Konyy'dan ıse pazartesi.
çarşamba ve cuma günleri
saat 08.15'te kalkacak.
Fatih'te kuduz
endişesi
• İstanbul Haber Servisi -
Fatih Beledıye
Başkanlığı'ndan yapılan
açıklamada, ilçede başıboş
köpek \e kedılerin
saldınsına uğrayan 4 kışının
kuduz teda\ isine alındıgı
bildırildı.
Bektrik kesintisi
• İstanbul Haber Sen isi -
Sefaköv \e çevresıne yann
9 saat süreyle elektrik
verilemeyecek. Boğaziçi
Elektnk Dagıtım AŞ'den
yapılan açıklamaya göre
trafo merkezlerinde
yapılacak çalışmalar
nedeniyle saat 08.00-17.00
arasında elektrik
verilemeyecek semtler
şunlar. Halkalı Tahsin
Tekeoölu. Fevzı Çakmak
Mahaİlesi, Halkalı Kavaklı
Caddesi. Sefaköv Tevfikbey,
Kemalpaşa. Inönü Mahaİlesi
5. Yol. Tesisler ve
Kaymakamlık civan.
Yenıbosna, Çoban Çeşme.
Altay, Selvi. Kalender ve
Güneşlı Sokak, Fatih
Caddesi. Akse Camıi ve
civan. Güneşli Baglar
Mahaİlesi Çeşme Sokak.
Merkez Mahaİlesi. Evren
Caddesi. Güneşli Meydanı,
Fidanlık Mevkii, Fatih
Caddesi.
Yen Han en çok Prokofiev'in müziğiyle dans etmeyi seviyor
Balenin büyülü yumıışakhğı
"Hem tüy gibi dans edeceksiniz hem
de izleyiciye bunun çok kolay olduğu
sanısını vereceksiniz. Bu gerçekten zor.
Bu beceri ancak uzun çalışmalardan
sonra elde edilebiliyor. Bir balerin en
çok 40-45 yaşına kadar dans edebilir.
Dame Margot Fonteyn. Galina Ulanova,
Maria Plisetskaya gibi dansçılar çok
ileri yaşlanna kadar dans ettiler. Ama
onlar özel yetenekler, istisnalar..
LEYLA TAV ŞANOGLU ~~
Incecık birgenç kız. Gozlerı çekık. Düz. sıyah saçlarını
sırtından aşagı salmış. Benzi san. Irkının tüm özelliklerini
taşıyor. Giyımı. davranışlan çok yalın ve içten. Bır gece
önce danslarıyla bızı büyüleyen Zürih Balesi'nin solısti Yen
Han bu değil sanki.
Smetana'nın Moldau'sunda. Ravel'ın Bolero'sunda.
yumuşacık, su gibi akan hareketleri bu karşımızdakı
parmak çocuk örneği genç kız mı yapmıştı?
Yen Han'la konuşuyoruz. Yaşı yirmi üç. Annesi ve babası
Pekinli. O, ailesının görevı nedeniyle Vıetnam'ın
başkenti Hanoı'de doğmuş. Daha sonra aile ABD'ye göç
etmış. Yen Han. dokuz vaşındayken bale öğrenmeye
başlamış. Yen Han yaşamının bu bölümünü şöyle
anlatıvor:
"Hocam. Macardı. Çok sert bir adamdı. Ben de son
derece inatçı bir çocuktum. L yuşamadık. Bir >ıl sonra
balev i bıraktım. Işi varamazlığa dökmüştüm.
Annemle babam baktılar olmuyor, beni yine bale
okuluna verdiler. Ondan sonra da bir daha balev i
bırakmadım."
Yen Han'a göre. bale onu ıvice zapt-u rapt altına
almış. "Çocukluğuma kıvasla bugün çok daha
disiplinli olduğumu sö\ Jevebilirim"dı>or.
On altı vaşındayken ılk kez Çin'e gitmış. Burasını
yine Yen Han anlatıvor:
"Annemle babam anavatanımı tanımamın ve
anadilimi ögrenmemin zamanının geldiğini
düşünüvorlardı. Hem. anneannem. tevzcnı. davım da
Pekin'de oturmorlardı. Bövlece Pekin'e gittim.
Oradaki dans akademisinden iki yıl içinde mezun
oldum. Benim için çok iyi bir deneyim olmuş, pek çok şey
ögrenmiştim."
Derken Yen Han, Fransa'da bır dans festivaline katılmış.
Festıvalin yönetıcisi. aynı zamanda Parıs'te birgenç
dansçılar grubunun da yöneticisıymiş. Yen Han. "Bana
Paris'te dans etmemi teklif etti. Ben de kabul ettim.
Avrupa'da kalmamın meslegim açısından ne kadar yarariı
oiduğunu da böylece anladım" diye anlatıvor
Ikı yıl önce de Zürih Balesı'ne solıst olarak katılmış.
Pekı. Yen Han'ın 24 saati nasıl geçıyor?
"Sabah dokuzda kalkıvorum. Evim. bale grubunun
çalıştıgı Zürih Operası'na beş dakika u/aklıkta.
Orasını da mahsus seçtim. Çünkü uykuyu çok
severim. Sabahlan erkenden uvanmaktan nefret
ederim. Bu v üzden işyerime yakın bir verde oturarak
havatımı koiavlaştırdım.
Yataktan kalkar kalkmaz hızla giyiniyomm.
Sonra hızlı bir kahvaltt. Genelde sütlü mısır
gevregivle idare edivorum. Çünkü sabahlan
öyle ağır kahvaltı etmesini hiç sevınem.
Zaten dans ettiğim için de kilonıa çok
dikkat etnıek zorundav ım. Öyle bkii
basa kann doyurmak, istediğimi
yiyebilmek gibi bir lüksüm yok."
Dikkat eftiğımız bir şey. Zürih
Balesi'ndekı balennlerin. Yen Han
gibi sürekli dans etmeleri ve prova
yapmalanna karşın onun kadar ınce
olmadıklan. Bunun nedenı ne ola ki?
"Herhalde kalıtsal bir şev. Annem,
babam, erkek kardeşlerim de benim gibi
zayıftır. Her ney se... Dersler onda başlar.
Bir buçuk saat çalışınz. Sonra on beş
dakikahk bir renefTüsümüz var. Sonra yeniden
çalışma. Bir'buçukla iki buçuk arası bir yemek
molası verilir. Ondan sonra beşe kadar yine
çalışma. Beşte pav dos ediyoruz."
Boş zamanlannda ne yapar?
"Bol bol uyurum." Bunu söy lerken
kahkahalarla gülüyor. "Eğer
çok yorgun değilsem
arkadaşlanmla yemeğe
çıkanm \a da bir yerde bir
içki içmeye giderim. Asbnda
hayatım çok tekdüze."
Yen Han hangi bestecilerın
parçalanyla dans etmev ı
seviyor?
"Benim gözdem
Prokofiev'dir. Onun müziği
bambaşka."
Yen Han bir tüy kadar hafif
nasıl dans edebiliyor?
"Bütün meseie burada. Hem
tüy gibi dans edeceksiniz hem
de izleyiciye bunun çok kolay olduğu sanısını
vereceksiniz. Bu gerçekten zor. Bu beceri ancak uzun çalışmalardan sonra elde
eduebiliyor."
Zürih Balesi'nin, iki gece üst üste gösterilerıni yaptığı Atatürk Kültür Merkezı onların
standartlanna uygun muydu?
"Sahne çok büyük. çok gü/el. Kulisler biraz fazla geniş. Kendimi kaybedebiiirdim. Bana
biraz Çin'deki konser salonunıı hatırlattı. Kulis çok sıcakti. Bir aralık sahnedev ken
inanılmaz bir serinlik duydum. Bir de tşık sorumlulanyla aramızda dil
"Sabahlan saat 9'da kalkıyorum.
Yataktan kalkar kalkmaz hızla
giyiniyorum. Sonra hızlı bir kahvaltı.
Genelde sütlü mısır gevreğiyle idare
ediyorum. Çünkü sabahlan öyle ağır
kahvaltı etmesini hiç sevmem. Zaten
dans ettiğim için de kiloma çok dikkat
etmek zorundayım. Karnımı tıka basa
doyurmak, her istediğimi yiyebilmek
gibi lüksüm yok."
nedeniyle bir iletişim
' kopukiuğu olduğundan
spotlann sahneye
dönmesi gereken bazı
durumlarda ışıklar
vannıadı\ada
gereksiz
durumlarda
ışıklar sahneye
çevrildi. Ama
bunlardan
vakınamayız.
Çünkü vabancı bir
ülkedeyken oranın
koşullanna
kendimizi uvdurmak
zorundav ız."
Göstenden sonra
dansçılann çoğunun
sigara ıçtıklennı
görmüştük. Sigara bir
dansçının saglığı için çok
zararlı değil mi?
"Evet, zararİL Ama
gösterinin, dansın stresini
atmak için sigara içiyorlar.
Ben içmem. Ama niidigim
kadaro la dansçılann yüzde
doksanı bu stres yüzünden hem
sigara hem de içki içiyorlar. Bu
onlann sinirkrini yarışîınvor.
Onlan anlayabiliyorum.
Bir de dans ettiğimiz sürece çok
zay ıf olmak zorunday ız.
Bildiğiniz gibi sigara iştahı
kesiyor. Bazılan bu > üzden
sigara içiyortar. tştahlan
kesilsin, fazla vemek
yiyemesinler diye..."
Peki, bale yapan bır dansçı kaç
yaşına kadar dans edebilir?
"En çok 40-45 yaşına kadar.
Dame Margot Fonteyn. Galina
Ulanova, Maria Plisetskaya gibi
dansçıiar çok ileri yaşlanna
kadar dans ettiler. Ama onlar özel
yetenekler, istisnalar.-"
İşin miman Dr. Poffet
Zürih Balesi'nin genel müdürü
Günther Igman'a dönüyor ve
balenin İstanbul ve Ankara'da
gösteriler düzenlemesi fikrinin
nasıl oluştuğunu soruyoruz:
"Aslında Türkhe, özellikle
İstanbul benim hep ilgimi
çekmiştir. İstanbul, iki kıtanın
arasında köprii olan bir kent. Bu
fikir iki yıl önce oluştu. Ama pek
çok zorluk vardı. Oncelikle biz,
turne yapan bir topluluk değiliz.
Yerİeşik düzenimizden zaman
bulup Türkiye'ye gelmemiz
gerekiyordu. Bunu hallettik. Para
sonınu vardı. Türkije'de İsviçre
Ticaret Odası'nın Başkanı Dr. Edgar
Poffet her tarafla temas kurdu. Bütün
güçlükleri yendi. Sponsorlan örgütledi.
Sonunda da Ankara"daki İsviçre
büyükelçisinin de vardımıv la bütün
işleri hallettL"
Dr. Poffet de, organizasyonu ve bale için
sponsorlan nasıl örgütlediğini şu
sözlerle anlatıyor:
"İsviçre'nin Ankara Büyükelçisi bir gün bana,
'Bir kültür hareketı yapmak istiyorum.
Bunun için festival çerçevesinde ofmasını
amaçlıyorum. Ama Ankara'da para yok. Istanbul'da
yaparsak belkı para buluruz' dedi. Bunun üzerine
çauşmaya başladım.
Bütün sponsoriar Türkiye'deki İsviçre Ticaret Odası
Dernefi üyeleri. Bir de ls\içre'den van özel Pro HeKetia
adlı turizm kuruluşu da garanti verdi. Böylece yola çıkrık.
Pro Hehetia hariç. 118 bin isviçre
Frankı para topladık. Ama şimdilik hâlâ bütün hesaplan
kapatamadık." Dr. Poffet, Svvissotel'ın bütün bale ekibini
ağırladığını ve para almadığtnı belirterek. "Bu,sadece40 bin
dolar tutar. Ekibi de, en uygun fiyat veren Türk Havayollan'vla
getirdik. Bütün dekorlan, malzemeleri de kargo uçağıvia gctirdik. Bana göre bunlann
hepsi 200 bin İsviçre Frangı tutar" diye konuşuyor. Dr. Poffet, AKM'den yana çok
dertli.
Divor ki: "AKM'ye400 mihon lira ödedik. Bizden 140 mihon lira daha istediler. Biz,
berbat durumda olan nıvaletleri. duşlan yeniden yaptırdık. femizliği de kendi ekibimiz
yapn. Lstelik onlara 450 metre de kadife kumaş hediye ettik.
Daha ne istiyoriar?"
M
illet ne yiye'ceğini şaşırmış
durumda. Kırmızı et, bır
yandan başını alıp giden fi-
yatı vüziinden, bir yandan da koles-
terol belasından el sürüîmesi zoryer-
lere taşınmıştı. şimdı bu "deüdana"
meselesı de üsrüne tüy dikti. Millet
bakıp bakıp yanm metre uzaktan ge-
çıyor. Eti kurbandan kurbana gören-
lerin de nasıl talihli olduklan böyle-
ce ortava çıkmış oluyor. Şimdi de ta-
\Mk bunalımı yaşanmayabaşladı. Sa-
bah erken kaikıp mevzilenenler ta-
v uk etlerini yagmalayıncao da bulun-
maz oldu. Fiyatlar da artıverdi. Ba-
lık desenizeli deyakıyor. cebi de. Bu
durumda yeni besin çeşitlerine ke-
sinlıkle gerek olduğu ortada. Yeni be-
sın türleri, yeni pişırme çeşitleri, ye-
ni mönüler... Ne demişler,
u
Her bu-
luşun arkasındayenigereksinmeJerya-
tar."
Yeni talaş böreği...
rendelenırken ince yongalar rende-
nin üstunden çıkar, bunlara da "talaş"
denir. tşte bu talaşlar alınır, şöyle el-
de güzelce ovuştumlur. Içine bezel-
yesi, hav ucuyla güzel bır sebze kan-
şımı eklenır. Sonra da ınce açılmış
yufkaya sanlarak fınna verilir. Üze-
rine yumurta sürmek de unutulmaz-
sa iyi olur. Talaş böreği finndan alı-
nıp sıcak sıcak sen ise sunulurken in-
sanlığın hızmetine yeni bır sağlıklı
buluş armagan etmenin gururu yaşa-
nır.
MESELA DEDİK ERDAL ATABEK
Bu millet ne yesin?..
Dünya, uzun
yıllar daha
AIDS'emahkûm
•Yeni gelişmeler, AIDS'in ağırlık
merkezini yoksul ülkelere taşırken yayılma
marjinal gruplardan olağan gruplara,
heteroseksüellere geçiyor.
ŞÜKRAN SONER
ABD'ninAIDSAraştır-
ma Merkezi'nden Prof.
King Holmes. çok sayıda
araştırma sonuçlanndan ör-
nekler vererek cinsel yolla
bulaşan, öldürücü olmayan
diğer hastalıkların, HIV-
AIDS'in yayılmasını kat-
layarak arttırdığını açıklı-
yor.
HlV-AIDS'in bulaşma-
ması için önemli güvence
olan kondomun bu gibi du-
rumlarda güvenilirliginı yi-
tirdiğini vurguluyor.
Prof Holmes, yine çok
sayıda araştırma sonuçlan-
na dayanarak söz konusu
hastalıkların, AIDS'lepara-
lel olarak gelişmekte olan
ülkelerde
hızla ya-
yılmakta
oiduğunu
belirriyor.
Gelişmış
ülkelerde
ise AIDS
önlemle-
rinın, cin-
sel yolla bulaşan diğer has-
talıkların da saptanıp teda-
vi edilmesıneyaradıgını ve
gerek bu hastalıklar gerek-
se AIDS'te artış hızının dur-
durulabildiğinı anlatıvor
Prof. Holmes, dünyanın çok
uzun yıllar daha AIDS'le
yaşamaya mahkûm oldu-
ğuna işaret ediyor.
Hacettepe Universite-
si'nden Prof. SabahatTez-
can,Türkiye'debilinen HIV
pozitif vakanın son 6 yıl-
da, önceki döneme oranla
yaklaşık iki katına çıktığı-
nı anımsatıyor. "Olaysanıl-
dığından daha büyük bo-
> utlarda artışını sürdür-
mektedir" diyor
Prof. llkay Sunar'a göre
de toplum olarak cinsel yol-
dan bulaşan hastalıklar ve
özellikle de AIDS konu-
sunda henüz "Bendeoimaz,
ben buna dirençliyim" ba-
kışı içinde, "inkâr" süreci-
ni yaşıyoruz. "idrak"düze-
yine ulaşamamış bulunu-
yoruz.
Dr. Fikret Adaman, si-
gorta birimlerinin özel el-
lerde olmasının, dışında ka-
lanlar açısından riskleri da-
ha da arttıracağını vurgu-
luyor. Yüzde 4 gibi çok kı-
sıtlı saglık bütçesi ile de
cıddi bir toplumsal müca-
dele ve müdahalenin gün-
deme gelmeyeceğini. özel-
likle AIDS'le savaşımın çok
büyük maliyetleri oiduğu-
nu, etkinlik açısından ya-
pı lan lann ancak bir başlan-
gıç sayılabileceğini anlatı-
yor.
Avrupa Parlamento-
su'ndan Marijke Van He-
meldonck. normal sosyal
güvenlik bütçelerinin
AIDS'm yayılmasını taşıya-
mayacağına işaret ediyor.
Ancak hastalığın vahame-
ti ve yayılması ile katlana-
cak maliyetler karşısında.
bütün salgın hastalıklarda
olduğu üzere, AIDS'te de
sorumluluğun devlete ait
olduğuna işaret ediyor. •
Prof. Diane Sunar. Tür-
kıye'de HIV enfeksiyonu-
nun kaynağının yabancılar
olmasının, günümüzde ye-
rel halk arasında yayılma-
sı gerçeğini ortadan İcaldır-
madığını vurguluyor. Tür-
kiye'deki yayılmanm ne ho-
moseksüeller ağırlıklı Ku-
zey Amerika ne de hotoro-
seksüel ağırlıklı Afrika mo-
deline uymadığını belirtı-
yor Türkiye'de bu iki yayıl-
ma modelinin de önemıni
korumakta olduğuna değı-
niyor.
Prof. Osman Hayran ile
Prof. BikeKocaoğlu'nunru-
rızme yönelık ortak çalış-
ması, tunzm tesislerinde ça-
lışanlann önemli bir bölü-
munün yabancılarla cinsel
ilişki deneyimini yaşadık-
lannı ortaya koyuyor.
Almanya'daki araştırma-
lar, özellikle ikincı-üçüncü
kuşak Türkiyelilerın çok
ciddi bir tehdit altmda ol-
duklannı gösteriyor.
DEMÛKRATIK HUKUK DEVLBTI
A
rtık eti bırakın, "talaş böre-
ği"ni adına uygun olarak ralas-
la yapın. Biliyorsunuz, tahta
(No cholesterol'lovv calorihigh v i-
tamın andmineral)
Patenti Türkiye'ye ait olan bu şi-
falı börek dünyanın fast-food zıncir-
lerine girerse ülkemiz adına çok iyi
bır tanıtım olur. Türk mutfağını aşın
yağlı, yüksek kolestennli. fazla kalo-
rili bulan ecnebiler de böylece ders-
lerıni almış olurlar. "Siz denediniz
mi?" diye soracak olursanız "Hayır.
bizdenemedik. Çünkü deneyecek'olan-
lan yönlendirmek istemiyoruz" di-
yoruz. Ama merak da edilmesın, çün-
kü bizler bugüne kadar yöneticileri-
miz sayesinde öyle şeyler yedik ki
tahtanın talaşı yanlannda hiç kalır.
Sunta sote...
u yeni yemek de bildiğiniz
"sunta"dan yapılıyor. Sunta.
malumunuz biraz sert olur. Eh.
siz de bılirsıniz ki kımi etler suntadan
da serttırde çeşitli islemlerie yumu-
şatılır. lşte kişi başına belli en ve boy-
da sunta kesilerek yumuşatma işlemi-
ne tabı tutuiur. Yumuşatmanın en bi-
linen yöntemi, gene en iyisini bizler
biliriz ki. dövmedir. Suntayı yatınr,
döyer de döversiniz.
Öylevumuşarkj kıvamtutınası için
biraz unla v umurta koymanızgereke-
bılir. Sonra suntayı yeniden biçımine
sokupsoteyapmaya hazırlarsmrz Bi-
raz yağ içinde sogandı, maydanoz-
du, ince kı> ılmış yeşil biberdi. gez-
dirip baharatını da ekledinız mi artık
soteniz yoluna gınniş olur. Bir tabak-
ta duran "muamelegörmüş, sunta"> a
bukanşımıekleyipdebırpişırimkay-
nartınız mi yemeğiniz hazır demek-
tir.
Şimdi bu işin kuşkuculan "Canım,
öyle şey mi olur? Tahta parçası yumu-
şar mı?" dıyebılirler. Siz dövün ba-
kalım da yumu>armı yumuşamaz mı
görün. Biz bu yolla memlekette asa-
yışı bıle sağlıyoruz. Merak etmeyin.
metot garantilidir.
Fırında soslu saman...
/
nsanoğlu buğdayı buldu, tohum
ekmeyi öğrendi, ekti biçti. başa-
ğı dövenledi, buğdayı aldı. öğüt-
tü, unu pışirdi, ekmek yaptı. Ekmek
yaptı. ama biryandan da kalori hesap-
larına girişti. baktı ki ne görsün? Ek-
meğin kalorisi yüksek değil miymiş?
Tarihin bir zamanlannda insanlar ek-
mek yerken arpayı atlara, yulafı kuş-
lara. samanı hayvanlara yedirirmiş.
Bunlar insanlığın mutlu zamanlany-
mış.
Sonra insanlann allameleri "Aman
ekmek>emeyin, kalorisiyüksektir, li-
fı de azdır"deyince, insanlann gen
kalanı da ne yapsın? Buğdayı hay-
vanlara yedirip arpayla yulafı kendi-
leri yemeye başlamışlar. Bu arada
*saman"da keşfedilmiş. Samanda, ka-
lori sıfıra yakın, kolesterol sıfır, lif
yüksek olunca baş tacı edilmeye baş-
lanmış. Böylece vaktiyle atlara, ko-
yunlarayedirilen saman. insanlann baş
besini olmuş. İnce siluet meraklıları.
mankenler, foto-modeller, onlara ben-
zemeye can atan kızlarla, kocasını
elinden kaçırma korkusuna düşen ka-
dınlaramanı bırakıp samanayapışmış-
lar. Erkeklerin de sportif yapılılan,
yuppiler. modern imaj meraklılan sa-
mana sanlmışlar. Böylece Türklerin
nasıl her şeyi önceden bildikleri de or-
taya çıkmış. "Sakla samanı-gelir za-
manı" atasözünün hikmeti anlaşıl-
mış. lş böyle olunca da "saman"ın çe-
şitlı pişirme biçimleri ortaya çıkmış.
"Fınnda soslu saman" bunlardan bi-
risi ve ünlü bir otelın ba^aşçısı tara-
fından bulunmuş. Bu ünlü yemeğin
tarifini veremıyoruz, çünkü patent
kanununa göre ancak o otelin resto-
ranında yenebiliyor. Biryıl sonra pa-
tent süresi bitince herkesler bu ye-
meği yapabilecek.
Ne demişler, "Herkesin yediği ya-
nına kâr kalır".
Afiyet olsun.