29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erinç# Genei Yayın Koordınarörü Hikmet Çetinka\a# Yazıı^lerı Mudurlerı Ibrahim Yıldız (Sorumluj, DinçTavanç • Haber Merkezı Mudüni Hakan Kara • Gorsel Yönetmen Fikret Eser Di; Habcrler Ergun Balcı#Ktıhbarat Cengiz YaymKurulu tlhanSetçuklBa^kjnı. Yıldırım • Ekonomı Bölent kı/aniık Orhan Erinç. Okta> Kurtböke • Kultur Handan Şenköken # Spor Abdülkadir Y üeelntan • Makjlder Sami Karaören 0 Duzdtme Abdullah Va?ıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belgc- Edibe Buğra< Yun Habcrlerı Mehniet Fara( Hikmet Çetinka)a, Şûkran Son«r. ErgunBalci.DinfTii.tanf. Ibrahim \ıldız. Orhan Bursalı. Vlı.stafa Balba\. Hakan Kara. Ankara TCIHMICIŞ: Mustafa Balba\ # Haber Vlüdüru' Doğan Akın Atatûrk BuKan No 125, Kat 4. Bakanhklar- Ankara Tel 4195020 (7 hat). Faks 4195027 • Izmır TemMİciM Serdar Kızık. H Zıya BK 1352 S 2 3 Tel 441122O.Faks 4419117«AdanaTemsılcısı ÇetinYigenoğhı, lnönüCd 119 S No 1 Kat. 1. Tel 3522550. Fak> 3522570 Muessese Miıduru ErolErkuf# MEDY A C: • Vonetım MEDY A G : • Koordınatör: Ahmel Korulsan 9 Kunılu Ba>kanı-Genel Yonitım Kuruiu Muhasebe BüJentYener#ldare' Mudur Gıilbin Erduran Ba^kanı - Genel HüseyinGürer#lşIetme Önder • Koordınatör Reha Mudur Istün Çeük 9 Bılgı-Işlem Nail inai • IŞ'tman 0 Genel Mudur Akmen • Murahhas BılglsaşarSıstem MûrüvetÇikr >ardımciii MineAkdatğ uve Bor» Gönenf Y »mmlavan \e Basan: Yenj Gun Haber \)ans>. Ba^ın \e Yayıncıhk A S Tud,Kağ'ı(.ad « 4 1 Caâaloğlu 34334 l>ı PK 246 Uıanbul f d ı0 2ı;ı 512 05 05 (20 hat) Faks (02121513 13NİSAN1996 Imsak: 4.50 Güneş:6.21 Öğle. 13.12 tkindr 16.51 Akşam 19.48 Yatsı: 21.13 MEDYACTel 51407 53 - 513 95 80-513 8460-61. Faks 5IIS466 BMW Seçkinlep Zirvesi • İstanbul Haber Servisi - Moda dünyasının dev len Ermenıgıldo Zegna. Louis Feerraud. Mondı, Grouppo La Peria \e Gianfranco Ferre. "BMVV Seçkınier Zir\esi"nde buluştu. Önceki gece S\vıss Otel The Bosphorus'ta gerçekleştınlen gecede. >abancı mankenlerin katıidıgı defile modaseverler tarafından büyük begenı lopladı. BMVV nın >aşam tarzına paralellık göstermesı nedenıyle bır arava gelen tanınmış moda firmalannın defılesınde sunuculuğu Korhan Abay üstlendi. Gecede BMYV'nin son model Roadster Z3 ve 502 1 model otomobillerinin tanıtımı yapıldı. (Fotoğraf: ALPERTURGUT) THY'den Konya'ya sefer • İstanbul Haber Servisi - Türk Ha\a Yolları. 16 nisan salı giinü Istanbul-Konya- lstanbul seferlenne başlıyor. THY'den yapılan açiklamada, seferlerin 26 ekıme kadar RJ-100 veRJ- 70 tıpı uçaklarla gerçekleştirileceği belirtildi. Açıklamada. salı. perşembe ve pazar günlen Istanbul'dan saat 21 30'da hareket edecek olan uçağın 22.40"ta Konya'da olacağı kaydedıldi. Uçaklar Konyy'dan ıse pazartesi. çarşamba ve cuma günleri saat 08.15'te kalkacak. Fatih'te kuduz endişesi • İstanbul Haber Servisi - Fatih Beledıye Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, ilçede başıboş köpek \e kedılerin saldınsına uğrayan 4 kışının kuduz teda\ isine alındıgı bildırildı. Bektrik kesintisi • İstanbul Haber Sen isi - Sefaköv \e çevresıne yann 9 saat süreyle elektrik verilemeyecek. Boğaziçi Elektnk Dagıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre trafo merkezlerinde yapılacak çalışmalar nedeniyle saat 08.00-17.00 arasında elektrik verilemeyecek semtler şunlar. Halkalı Tahsin Tekeoölu. Fevzı Çakmak Mahaİlesi, Halkalı Kavaklı Caddesi. Sefaköv Tevfikbey, Kemalpaşa. Inönü Mahaİlesi 5. Yol. Tesisler ve Kaymakamlık civan. Yenıbosna, Çoban Çeşme. Altay, Selvi. Kalender ve Güneşlı Sokak, Fatih Caddesi. Akse Camıi ve civan. Güneşli Baglar Mahaİlesi Çeşme Sokak. Merkez Mahaİlesi. Evren Caddesi. Güneşli Meydanı, Fidanlık Mevkii, Fatih Caddesi. Yen Han en çok Prokofiev'in müziğiyle dans etmeyi seviyor Balenin büyülü yumıışakhğı "Hem tüy gibi dans edeceksiniz hem de izleyiciye bunun çok kolay olduğu sanısını vereceksiniz. Bu gerçekten zor. Bu beceri ancak uzun çalışmalardan sonra elde edilebiliyor. Bir balerin en çok 40-45 yaşına kadar dans edebilir. Dame Margot Fonteyn. Galina Ulanova, Maria Plisetskaya gibi dansçılar çok ileri yaşlanna kadar dans ettiler. Ama onlar özel yetenekler, istisnalar.. LEYLA TAV ŞANOGLU ~~ Incecık birgenç kız. Gozlerı çekık. Düz. sıyah saçlarını sırtından aşagı salmış. Benzi san. Irkının tüm özelliklerini taşıyor. Giyımı. davranışlan çok yalın ve içten. Bır gece önce danslarıyla bızı büyüleyen Zürih Balesi'nin solısti Yen Han bu değil sanki. Smetana'nın Moldau'sunda. Ravel'ın Bolero'sunda. yumuşacık, su gibi akan hareketleri bu karşımızdakı parmak çocuk örneği genç kız mı yapmıştı? Yen Han'la konuşuyoruz. Yaşı yirmi üç. Annesi ve babası Pekinli. O, ailesının görevı nedeniyle Vıetnam'ın başkenti Hanoı'de doğmuş. Daha sonra aile ABD'ye göç etmış. Yen Han. dokuz vaşındayken bale öğrenmeye başlamış. Yen Han yaşamının bu bölümünü şöyle anlatıvor: "Hocam. Macardı. Çok sert bir adamdı. Ben de son derece inatçı bir çocuktum. L yuşamadık. Bir >ıl sonra balev i bıraktım. Işi varamazlığa dökmüştüm. Annemle babam baktılar olmuyor, beni yine bale okuluna verdiler. Ondan sonra da bir daha balev i bırakmadım." Yen Han'a göre. bale onu ıvice zapt-u rapt altına almış. "Çocukluğuma kıvasla bugün çok daha disiplinli olduğumu sö\ Jevebilirim"dı>or. On altı vaşındayken ılk kez Çin'e gitmış. Burasını yine Yen Han anlatıvor: "Annemle babam anavatanımı tanımamın ve anadilimi ögrenmemin zamanının geldiğini düşünüvorlardı. Hem. anneannem. tevzcnı. davım da Pekin'de oturmorlardı. Bövlece Pekin'e gittim. Oradaki dans akademisinden iki yıl içinde mezun oldum. Benim için çok iyi bir deneyim olmuş, pek çok şey ögrenmiştim." Derken Yen Han, Fransa'da bır dans festivaline katılmış. Festıvalin yönetıcisi. aynı zamanda Parıs'te birgenç dansçılar grubunun da yöneticisıymiş. Yen Han. "Bana Paris'te dans etmemi teklif etti. Ben de kabul ettim. Avrupa'da kalmamın meslegim açısından ne kadar yarariı oiduğunu da böylece anladım" diye anlatıvor Ikı yıl önce de Zürih Balesı'ne solıst olarak katılmış. Pekı. Yen Han'ın 24 saati nasıl geçıyor? "Sabah dokuzda kalkıvorum. Evim. bale grubunun çalıştıgı Zürih Operası'na beş dakika u/aklıkta. Orasını da mahsus seçtim. Çünkü uykuyu çok severim. Sabahlan erkenden uvanmaktan nefret ederim. Bu v üzden işyerime yakın bir verde oturarak havatımı koiavlaştırdım. Yataktan kalkar kalkmaz hızla giyiniyomm. Sonra hızlı bir kahvaltt. Genelde sütlü mısır gevregivle idare edivorum. Çünkü sabahlan öyle ağır kahvaltı etmesini hiç sevınem. Zaten dans ettiğim için de kilonıa çok dikkat etnıek zorundav ım. Öyle bkii basa kann doyurmak, istediğimi yiyebilmek gibi bir lüksüm yok." Dikkat eftiğımız bir şey. Zürih Balesi'ndekı balennlerin. Yen Han gibi sürekli dans etmeleri ve prova yapmalanna karşın onun kadar ınce olmadıklan. Bunun nedenı ne ola ki? "Herhalde kalıtsal bir şev. Annem, babam, erkek kardeşlerim de benim gibi zayıftır. Her ney se... Dersler onda başlar. Bir buçuk saat çalışınz. Sonra on beş dakikahk bir renefTüsümüz var. Sonra yeniden çalışma. Bir'buçukla iki buçuk arası bir yemek molası verilir. Ondan sonra beşe kadar yine çalışma. Beşte pav dos ediyoruz." Boş zamanlannda ne yapar? "Bol bol uyurum." Bunu söy lerken kahkahalarla gülüyor. "Eğer çok yorgun değilsem arkadaşlanmla yemeğe çıkanm \a da bir yerde bir içki içmeye giderim. Asbnda hayatım çok tekdüze." Yen Han hangi bestecilerın parçalanyla dans etmev ı seviyor? "Benim gözdem Prokofiev'dir. Onun müziği bambaşka." Yen Han bir tüy kadar hafif nasıl dans edebiliyor? "Bütün meseie burada. Hem tüy gibi dans edeceksiniz hem de izleyiciye bunun çok kolay olduğu sanısını vereceksiniz. Bu gerçekten zor. Bu beceri ancak uzun çalışmalardan sonra elde eduebiliyor." Zürih Balesi'nin, iki gece üst üste gösterilerıni yaptığı Atatürk Kültür Merkezı onların standartlanna uygun muydu? "Sahne çok büyük. çok gü/el. Kulisler biraz fazla geniş. Kendimi kaybedebiiirdim. Bana biraz Çin'deki konser salonunıı hatırlattı. Kulis çok sıcakti. Bir aralık sahnedev ken inanılmaz bir serinlik duydum. Bir de tşık sorumlulanyla aramızda dil "Sabahlan saat 9'da kalkıyorum. Yataktan kalkar kalkmaz hızla giyiniyorum. Sonra hızlı bir kahvaltı. Genelde sütlü mısır gevreğiyle idare ediyorum. Çünkü sabahlan öyle ağır kahvaltı etmesini hiç sevmem. Zaten dans ettiğim için de kiloma çok dikkat etmek zorundayım. Karnımı tıka basa doyurmak, her istediğimi yiyebilmek gibi lüksüm yok." nedeniyle bir iletişim ' kopukiuğu olduğundan spotlann sahneye dönmesi gereken bazı durumlarda ışıklar vannıadı\ada gereksiz durumlarda ışıklar sahneye çevrildi. Ama bunlardan vakınamayız. Çünkü vabancı bir ülkedeyken oranın koşullanna kendimizi uvdurmak zorundav ız." Göstenden sonra dansçılann çoğunun sigara ıçtıklennı görmüştük. Sigara bir dansçının saglığı için çok zararlı değil mi? "Evet, zararİL Ama gösterinin, dansın stresini atmak için sigara içiyorlar. Ben içmem. Ama niidigim kadaro la dansçılann yüzde doksanı bu stres yüzünden hem sigara hem de içki içiyorlar. Bu onlann sinirkrini yarışîınvor. Onlan anlayabiliyorum. Bir de dans ettiğimiz sürece çok zay ıf olmak zorunday ız. Bildiğiniz gibi sigara iştahı kesiyor. Bazılan bu > üzden sigara içiyortar. tştahlan kesilsin, fazla vemek yiyemesinler diye..." Peki, bale yapan bır dansçı kaç yaşına kadar dans edebilir? "En çok 40-45 yaşına kadar. Dame Margot Fonteyn. Galina Ulanova, Maria Plisetskaya gibi dansçıiar çok ileri yaşlanna kadar dans ettiler. Ama onlar özel yetenekler, istisnalar.-" İşin miman Dr. Poffet Zürih Balesi'nin genel müdürü Günther Igman'a dönüyor ve balenin İstanbul ve Ankara'da gösteriler düzenlemesi fikrinin nasıl oluştuğunu soruyoruz: "Aslında Türkhe, özellikle İstanbul benim hep ilgimi çekmiştir. İstanbul, iki kıtanın arasında köprii olan bir kent. Bu fikir iki yıl önce oluştu. Ama pek çok zorluk vardı. Oncelikle biz, turne yapan bir topluluk değiliz. Yerİeşik düzenimizden zaman bulup Türkiye'ye gelmemiz gerekiyordu. Bunu hallettik. Para sonınu vardı. Türkije'de İsviçre Ticaret Odası'nın Başkanı Dr. Edgar Poffet her tarafla temas kurdu. Bütün güçlükleri yendi. Sponsorlan örgütledi. Sonunda da Ankara"daki İsviçre büyükelçisinin de vardımıv la bütün işleri hallettL" Dr. Poffet de, organizasyonu ve bale için sponsorlan nasıl örgütlediğini şu sözlerle anlatıyor: "İsviçre'nin Ankara Büyükelçisi bir gün bana, 'Bir kültür hareketı yapmak istiyorum. Bunun için festival çerçevesinde ofmasını amaçlıyorum. Ama Ankara'da para yok. Istanbul'da yaparsak belkı para buluruz' dedi. Bunun üzerine çauşmaya başladım. Bütün sponsoriar Türkiye'deki İsviçre Ticaret Odası Dernefi üyeleri. Bir de ls\içre'den van özel Pro HeKetia adlı turizm kuruluşu da garanti verdi. Böylece yola çıkrık. Pro Hehetia hariç. 118 bin isviçre Frankı para topladık. Ama şimdilik hâlâ bütün hesaplan kapatamadık." Dr. Poffet, Svvissotel'ın bütün bale ekibini ağırladığını ve para almadığtnı belirterek. "Bu,sadece40 bin dolar tutar. Ekibi de, en uygun fiyat veren Türk Havayollan'vla getirdik. Bütün dekorlan, malzemeleri de kargo uçağıvia gctirdik. Bana göre bunlann hepsi 200 bin İsviçre Frangı tutar" diye konuşuyor. Dr. Poffet, AKM'den yana çok dertli. Divor ki: "AKM'ye400 mihon lira ödedik. Bizden 140 mihon lira daha istediler. Biz, berbat durumda olan nıvaletleri. duşlan yeniden yaptırdık. femizliği de kendi ekibimiz yapn. Lstelik onlara 450 metre de kadife kumaş hediye ettik. Daha ne istiyoriar?" M illet ne yiye'ceğini şaşırmış durumda. Kırmızı et, bır yandan başını alıp giden fi- yatı vüziinden, bir yandan da koles- terol belasından el sürüîmesi zoryer- lere taşınmıştı. şimdı bu "deüdana" meselesı de üsrüne tüy dikti. Millet bakıp bakıp yanm metre uzaktan ge- çıyor. Eti kurbandan kurbana gören- lerin de nasıl talihli olduklan böyle- ce ortava çıkmış oluyor. Şimdi de ta- \Mk bunalımı yaşanmayabaşladı. Sa- bah erken kaikıp mevzilenenler ta- v uk etlerini yagmalayıncao da bulun- maz oldu. Fiyatlar da artıverdi. Ba- lık desenizeli deyakıyor. cebi de. Bu durumda yeni besin çeşitlerine ke- sinlıkle gerek olduğu ortada. Yeni be- sın türleri, yeni pişırme çeşitleri, ye- ni mönüler... Ne demişler, u Her bu- luşun arkasındayenigereksinmeJerya- tar." Yeni talaş böreği... rendelenırken ince yongalar rende- nin üstunden çıkar, bunlara da "talaş" denir. tşte bu talaşlar alınır, şöyle el- de güzelce ovuştumlur. Içine bezel- yesi, hav ucuyla güzel bır sebze kan- şımı eklenır. Sonra da ınce açılmış yufkaya sanlarak fınna verilir. Üze- rine yumurta sürmek de unutulmaz- sa iyi olur. Talaş böreği finndan alı- nıp sıcak sıcak sen ise sunulurken in- sanlığın hızmetine yeni bır sağlıklı buluş armagan etmenin gururu yaşa- nır. MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Bu millet ne yesin?.. Dünya, uzun yıllar daha AIDS'emahkûm •Yeni gelişmeler, AIDS'in ağırlık merkezini yoksul ülkelere taşırken yayılma marjinal gruplardan olağan gruplara, heteroseksüellere geçiyor. ŞÜKRAN SONER ABD'ninAIDSAraştır- ma Merkezi'nden Prof. King Holmes. çok sayıda araştırma sonuçlanndan ör- nekler vererek cinsel yolla bulaşan, öldürücü olmayan diğer hastalıkların, HIV- AIDS'in yayılmasını kat- layarak arttırdığını açıklı- yor. HlV-AIDS'in bulaşma- ması için önemli güvence olan kondomun bu gibi du- rumlarda güvenilirliginı yi- tirdiğini vurguluyor. Prof Holmes, yine çok sayıda araştırma sonuçlan- na dayanarak söz konusu hastalıkların, AIDS'lepara- lel olarak gelişmekte olan ülkelerde hızla ya- yılmakta oiduğunu belirriyor. Gelişmış ülkelerde ise AIDS önlemle- rinın, cin- sel yolla bulaşan diğer has- talıkların da saptanıp teda- vi edilmesıneyaradıgını ve gerek bu hastalıklar gerek- se AIDS'te artış hızının dur- durulabildiğinı anlatıvor Prof. Holmes, dünyanın çok uzun yıllar daha AIDS'le yaşamaya mahkûm oldu- ğuna işaret ediyor. Hacettepe Universite- si'nden Prof. SabahatTez- can,Türkiye'debilinen HIV pozitif vakanın son 6 yıl- da, önceki döneme oranla yaklaşık iki katına çıktığı- nı anımsatıyor. "Olaysanıl- dığından daha büyük bo- > utlarda artışını sürdür- mektedir" diyor Prof. llkay Sunar'a göre de toplum olarak cinsel yol- dan bulaşan hastalıklar ve özellikle de AIDS konu- sunda henüz "Bendeoimaz, ben buna dirençliyim" ba- kışı içinde, "inkâr" süreci- ni yaşıyoruz. "idrak"düze- yine ulaşamamış bulunu- yoruz. Dr. Fikret Adaman, si- gorta birimlerinin özel el- lerde olmasının, dışında ka- lanlar açısından riskleri da- ha da arttıracağını vurgu- luyor. Yüzde 4 gibi çok kı- sıtlı saglık bütçesi ile de cıddi bir toplumsal müca- dele ve müdahalenin gün- deme gelmeyeceğini. özel- likle AIDS'le savaşımın çok büyük maliyetleri oiduğu- nu, etkinlik açısından ya- pı lan lann ancak bir başlan- gıç sayılabileceğini anlatı- yor. Avrupa Parlamento- su'ndan Marijke Van He- meldonck. normal sosyal güvenlik bütçelerinin AIDS'm yayılmasını taşıya- mayacağına işaret ediyor. Ancak hastalığın vahame- ti ve yayılması ile katlana- cak maliyetler karşısında. bütün salgın hastalıklarda olduğu üzere, AIDS'te de sorumluluğun devlete ait olduğuna işaret ediyor. • Prof. Diane Sunar. Tür- kıye'de HIV enfeksiyonu- nun kaynağının yabancılar olmasının, günümüzde ye- rel halk arasında yayılma- sı gerçeğini ortadan İcaldır- madığını vurguluyor. Tür- kiye'deki yayılmanm ne ho- moseksüeller ağırlıklı Ku- zey Amerika ne de hotoro- seksüel ağırlıklı Afrika mo- deline uymadığını belirtı- yor Türkiye'de bu iki yayıl- ma modelinin de önemıni korumakta olduğuna değı- niyor. Prof. Osman Hayran ile Prof. BikeKocaoğlu'nunru- rızme yönelık ortak çalış- ması, tunzm tesislerinde ça- lışanlann önemli bir bölü- munün yabancılarla cinsel ilişki deneyimini yaşadık- lannı ortaya koyuyor. Almanya'daki araştırma- lar, özellikle ikincı-üçüncü kuşak Türkiyelilerın çok ciddi bir tehdit altmda ol- duklannı gösteriyor. DEMÛKRATIK HUKUK DEVLBTI A rtık eti bırakın, "talaş böre- ği"ni adına uygun olarak ralas- la yapın. Biliyorsunuz, tahta (No cholesterol'lovv calorihigh v i- tamın andmineral) Patenti Türkiye'ye ait olan bu şi- falı börek dünyanın fast-food zıncir- lerine girerse ülkemiz adına çok iyi bır tanıtım olur. Türk mutfağını aşın yağlı, yüksek kolestennli. fazla kalo- rili bulan ecnebiler de böylece ders- lerıni almış olurlar. "Siz denediniz mi?" diye soracak olursanız "Hayır. bizdenemedik. Çünkü deneyecek'olan- lan yönlendirmek istemiyoruz" di- yoruz. Ama merak da edilmesın, çün- kü bizler bugüne kadar yöneticileri- miz sayesinde öyle şeyler yedik ki tahtanın talaşı yanlannda hiç kalır. Sunta sote... u yeni yemek de bildiğiniz "sunta"dan yapılıyor. Sunta. malumunuz biraz sert olur. Eh. siz de bılirsıniz ki kımi etler suntadan da serttırde çeşitli islemlerie yumu- şatılır. lşte kişi başına belli en ve boy- da sunta kesilerek yumuşatma işlemi- ne tabı tutuiur. Yumuşatmanın en bi- linen yöntemi, gene en iyisini bizler biliriz ki. dövmedir. Suntayı yatınr, döyer de döversiniz. Öylevumuşarkj kıvamtutınası için biraz unla v umurta koymanızgereke- bılir. Sonra suntayı yeniden biçımine sokupsoteyapmaya hazırlarsmrz Bi- raz yağ içinde sogandı, maydanoz- du, ince kı> ılmış yeşil biberdi. gez- dirip baharatını da ekledinız mi artık soteniz yoluna gınniş olur. Bir tabak- ta duran "muamelegörmüş, sunta"> a bukanşımıekleyipdebırpişırimkay- nartınız mi yemeğiniz hazır demek- tir. Şimdi bu işin kuşkuculan "Canım, öyle şey mi olur? Tahta parçası yumu- şar mı?" dıyebılirler. Siz dövün ba- kalım da yumu>armı yumuşamaz mı görün. Biz bu yolla memlekette asa- yışı bıle sağlıyoruz. Merak etmeyin. metot garantilidir. Fırında soslu saman... / nsanoğlu buğdayı buldu, tohum ekmeyi öğrendi, ekti biçti. başa- ğı dövenledi, buğdayı aldı. öğüt- tü, unu pışirdi, ekmek yaptı. Ekmek yaptı. ama biryandan da kalori hesap- larına girişti. baktı ki ne görsün? Ek- meğin kalorisi yüksek değil miymiş? Tarihin bir zamanlannda insanlar ek- mek yerken arpayı atlara, yulafı kuş- lara. samanı hayvanlara yedirirmiş. Bunlar insanlığın mutlu zamanlany- mış. Sonra insanlann allameleri "Aman ekmek>emeyin, kalorisiyüksektir, li- fı de azdır"deyince, insanlann gen kalanı da ne yapsın? Buğdayı hay- vanlara yedirip arpayla yulafı kendi- leri yemeye başlamışlar. Bu arada *saman"da keşfedilmiş. Samanda, ka- lori sıfıra yakın, kolesterol sıfır, lif yüksek olunca baş tacı edilmeye baş- lanmış. Böylece vaktiyle atlara, ko- yunlarayedirilen saman. insanlann baş besini olmuş. İnce siluet meraklıları. mankenler, foto-modeller, onlara ben- zemeye can atan kızlarla, kocasını elinden kaçırma korkusuna düşen ka- dınlaramanı bırakıp samanayapışmış- lar. Erkeklerin de sportif yapılılan, yuppiler. modern imaj meraklılan sa- mana sanlmışlar. Böylece Türklerin nasıl her şeyi önceden bildikleri de or- taya çıkmış. "Sakla samanı-gelir za- manı" atasözünün hikmeti anlaşıl- mış. lş böyle olunca da "saman"ın çe- şitlı pişirme biçimleri ortaya çıkmış. "Fınnda soslu saman" bunlardan bi- risi ve ünlü bir otelın ba^aşçısı tara- fından bulunmuş. Bu ünlü yemeğin tarifini veremıyoruz, çünkü patent kanununa göre ancak o otelin resto- ranında yenebiliyor. Biryıl sonra pa- tent süresi bitince herkesler bu ye- meği yapabilecek. Ne demişler, "Herkesin yediği ya- nına kâr kalır". Afiyet olsun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle