Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
. 13 NİSAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
S a m u e l B e c k e t t ' i n 9 0 . y a § ı
Birinciperde, birinci sahne: GodotgirerKiMrür Servisi - 20. yüzyılın en
önemlı yazarlanndan bıri olarak nıte-
lendirilen Samuel Beckett yaşasaydı
bugiin 113 nısan) 90 yaşında olaeaktı.
Ünlü/azannanısına, Avrupa ve Ame-
rika'da edebı>at çevrelerı Beckett'ın
doksanlı yıllardakı konumunu sorgu-
layanetkınlıklergerçekleştınyor. Kımi
çevrelerde ıse bır sessizlik hâkım. Ye-
nilikç tıyatro oyunlan, roman ve öy-
küleriyle ölümsüzlüğe ka\ uşan Samu-
el Beckett'in, akademık çe\ relerce ku-
caklanırken. genel bır çerçevede yete-
rınce değerlendırilmeyen yazarlarla
ayni vazgıyı paylaşıp paylaşmadıgı
sorgulanıyor.
The Tımes gazetesinde Andy Laven-
der imzah bır yazıda. Beckett'in yal-
nızca "*Godot'yu Beklerken"ın yazan
olmadığı. kimıne göre türünün en iyi
örneklennı verdiğı romanlannın yete-
rincegünıştğınaçıkmadığısöyleniyor
Samuel Beckett. yirmili yaşlannda
Dublın'den Pans'e gitti ve burada Ja-
mes Joyce'la arkaş oldu tkıncı Dünya
Savaşı sırasında son anda bır Nazı
kampınagöndenlmekten kurtuldu. Sa-
vaş sonrası \aroluşçulugunun öncu
isımlennden bıri oldu.
Samuel Beckett'in yapıtları. 20.
yüzyılın bır dönüm noktasında. mo-
dernızmın ıvice ürünsüzle^tığı bırdö-
neme rastladı. Baş karakterın bır ağız
oldugu u
Not I" ya da ıkı çığlıktan oîu-
şan ve 35 sanıye kadar süren "Bre-
attı"gibı ilginçyapıtlarverdı Şugün-
lerde, işte Beckett'in bu sıradışı dün-
yasını ırdeleyen pek çok konferansla,
yazar bir kez daha gündeme geliyor.
Unlü yazann yaşamını \e yapıtlarını
inceleyen anahtar ısımlerden biri, Bec-
kett'in biyografisıni yazan James
Knovvlson Kno\vlson bu hafta içınde
Londra'da Goldsmıths Koleji'nde. ar-
dından Strasbourg'da. mayıs ayında da
Floransa cla birdizi konferans verecek.
Yazann. yenı kitabı "Damned to Fa-
me:The Life of Samuel Beckett" kıta-
bı da önümüzdekı ey lül ayında pıyasa-
ya çıkacak.
James Knowlson, Samuel Beckett'i
yazann ölümünden 20 > ıl once tanımış
ve yazann 1989 yılındakı ölümüne dek
pek çok söyleşi gerçekleştırmış. Kıta-
bında Beckett'i farklı açılardan da de-
ğerlendirerek yazann yaşamına ve ya-
pıtlanna yenı bır bakışla ışık tuttugu-
nu ıddıa eden Knovvlson, öncelıkle. ya-
zann süreklı yaşamın anlamsızlığını
ortaya koyan yapıtlar veren bir karam-
sar oldugu görüşüne meydan okuduğu-
nu söylüyor. "Çok eğlcncefi bir insan-
dı" diyor Knovv Ison. Beckett'i anlatır-
ken. "Yemekler, toplantılar, içki soh-
betlcri - onunla konuşurken kahkaha-
lara boğulurdu insan."
Knowlson'ın uzerinde durduğu bir
eckett'ın sıradışı
dünyasını irdeleyen
pek çok
konferansla yazar
bir kez daha gündeme
geliyor. Ünlü yazann
yaşamını ve yapıtlannı
inceleyen, biyografisini
yazan James Knowlson'ın
yeni kitabı "Damned to
Fame: The Life of
Samuel Beckett"
önümüzdeki eylül ayında
piyasaya çıkacak.
başka nokta da ünlü yazann sessiz se-
dasız savunduğu kimi degerler. yaşa-
mının etik boyutu "Herkes Beckett'in
apolitik olduğunu söyler. Ancak unut-
mamak gerekir ki Fransız direniş ha-
reketine katılan.o\ unlannın G üney Af-
rika'da sahnelenmesini yasaklayan, ay-
nca -bugüne dek bilinmivordu ama-
Pblonya'da basılan kitaplannın tüm ge-
lirini Dayanışma Sendikası'nın kur-
banlanna bağışlayan bir yazar, Bec-
kett" dıyor Knovvlson.
James Knovvlson'ın bulup çıkardığı
bir başka yönü de resme olan merakt
ve konuyla ılgili bir uzman kadar bil-
gili olduğu. Beckett'ın. "Bugünedek
hiç kimse. Beckett'in özellikle Büyük
L'stalar konusundaki bilgi birikimin-
den haberdar dep. Beckett'in yapıtla-
rında sunduğu görüntüler, aslında
Rembrandt'tan, Dürer'den, Antonet-
lo'dan esinlenmiştir. Bu sanatçılann ki-
mi resimlerinde, Beckett'in kahraman-
lannı görebüirsiniz."
Samuel Beckett'in yapıtlarında,
hem çok karmaşık hem de çok sade
görüntüler bırbınne kanşır. Londra'da
Beckett'in "Sozsüz Oyun (l-2)"lannı
sahneleyen Andy Lavender. bırermim
dramı olan bu oyunlan Rus matruşka
bebeklenne benzetıyor: "Içine girdik-
çe, sürekli yeni katmanlar keşfediüyor."
Londra'da bir başka tıyatro, "Endga-
me"i sahnelemeye hazırlanıyor Oyu-
nu sahneye koyan Katie Mitchell. 1956
yılında yazılmış olmasına karşın günü-
müzde hâlâ güncellığini korudıığunu
savunarak, " İnsan so\u varoldukça,
herşeyin bir gün sona ereceğine dair
korku da var olacak. Sonumuz, nükle-
er bir bombayla ya da ozon tabakası-
nın tümden yok olmasıyla gelecek bel-
kL.. kim bilir... ama işte Beckett, bir ai-
ledramını ortaya koyarken derinden de
bu korkulara işaret edrvor" dıyor
Samuel Beckett'ı güncel kaygılarla
yeniden değerlendirmek. yazan aka-
demik çevrelerin dar çerçevesı dışına
taşımakaçısındanönemliolabılir Flo-
ransa'dakı Beckett konferansını düzen-
le>en Keir Elam, •'Samuel Beckett'in
günümü/de artık bir klasik haline gei-
miş olması hem sevindirici, hem de teh-
likeM"dı>or.
Öte yandan, Beckett'in Italya'da şu
sıralar yaygın bır üne sahıp olduğunu
da ekl lyor: "Kitaplan okunuyorw tar-
tışılıyor. italya'nın önde gelen ti\atro
sanatçılannın çoğu. Beckett'i anlama-
>a çalışıyorlar, vapitlannda ro( alıyor-
lar. Sahnenin nasıl kullanılması gerek-
tiği gibi konularda İtaKan tiyatrocula-
ra büyük etkisi oldu. \ önetmenlere, sa-
deleşmeyi öğrettL"
Katıe Mitchell da Elam'a katılıyor:
"Beckett'tentiyatroyadairokadarçok
şey öğrenivoruz ki İşte bunun icin onun
yapıtlannı sahneye ko>mak hep keyif-
İi olu\or."
Ünlü vazann
anısına, Avrupa
ve Amerika'da
edebiyat
çevreleri
Beckett'in
doksanlı
yıllardaki
konumunu
sorgulayan
etkinükler
gerçekleştiriyor.
Kimi çe> relerde
ise bir sessizlik
hâkjm. \eniiikçi
tiyatro mnnlan,
roman ve
ö\küleriyle
öliimsüzlüğe
ka\ uşan Samuel
Beckett'in,
akademik
çorelerce
kucaklanırken,
genel bir
çerçe\'ede
\eterince
degeriendirilme
ven yazarlarla
a>nı\azgr>ı
pay laşıp
paylaşmadığı
sorgulanıyor.
Festîval, ödvi töreni ve ^Seremoni'yle kapanıyor
15.
Ulusiararası
tstanbul Film
Festi\ali. bu
akşam CRR
Konser
Salonu'nda
>apılacak
olan kapanış
töreni nde
.\ltın Lale ve
DnNejat
F.Eczacıbaşı
Vakfı ödülleri
sahiplerini
bulacak.
KüJrür Servisi- 15.Ulusiararası Istanbul
Film Festıvali'nın. bu akşam Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılacak
olan kapanış törenınde, 10'ar filmin
katıldığı Ulusiararası \e Ulusal
Yanşma dalfannda Altın Laleve
DrNejat F.Eczacıbaşı Vakfı ödülleri
sahiplerini bulacak. RobertVVise'ın
başkanlığında. Alain Tanner,
Margarethe von Trotta, Pa\ lina Jeleva,
Simon Perrv, Beki Probst, Fanık
Cünaltay'dan olu^an Ulusiararası Altın
Lale Jürisı Özel Odülü'nün yanı sıra
Onat Kutlar. FIPRESCI ve CICAE
odüllennı kazanan filmler de
belırlenecek. Türkan Şoray, Sınema
Onur Ödülü'nü alırken, Ulusiararası
Jün Başkanı Robert Wise'a da Yaşam
Boyu Başan Ödülü venlecek. Cemal
Reşıt Rey Konser Salonu'nda saat
20.30'da başlayacak töreni Defhe
Halman ve Mahir Gûnşiray sunacak
15.Ulusiararası fstanbul Film Festivalı
kapanış töreni. Claude Chabrol'un "La
Ceremonie/Seremoni" adlı filmınm
göstennıı ıle son bulacak.
"La Ceremonie/'Seremoni''de başrolu
paylaşan Isabelle Huppert ve Sanftrine
Bonnaire V'enedık'te En iyi Kadın
O>uncu ödülünü paylaştılar. Filmdekı
rolüyle Huppert'e aynca bir Cesar
ödülü de kazandıran "•Seremoni" bu yıl
15.Uluslararaii Istanbul Film
Festıvali'nde "Ustaiara
SaygTbölümünde 3 filmı gösterilen
Fransız sınemasının usta yönermeni
Claude Chabrol'un son >apıtı.
Olağanüstü meslek yaşamı boyunca
bıkıp usanmadan günahlan ve
sevaplanyla Fransız burjuvazisını
anlatan Chabrol. bu filmınde de
sevgiyle yaklaştığı karakterlerınin
zaaflannın altını çizıyor. "Seremoni"
ıki ayn sınıftan ıkı grup ınsanın
psikolojik mücadeleleriyle başlıyor ve
şıddetın başgösterdiği bir sınıf
mücadelesıne dönüşüyor. Bir tarafta.
-Beüe Malouiniere" malıkanesinın
varlıklı sahıpleri Lelievre'ler, öbür
yanda da geçmişlerinde birer cinayetın
saklı oldugu hızmetkâr Sophie ıle
postane memuresı Jeanne var. Bır kez
daha son >ıllardaki favori oyuncusu
Isabelle Huppert ile çalışan Chabrol.
Ruth Rendell'ın romanını
beyazperdeye uyarlarken, tutkulu ve
karmaşık karakterleri ve sınıf
mücadelelenni korumuş. ama öykünün
duyarlılıklarını da günümüze
uyarlamış. Sandrine Bonnaire,
Jacqueline Bisset v e Jean-Pierre Cassd
gıbı deneyımlı oyıınculan da içeren ve
15.Ulusiararası Istanbul Film
Festıvali'nın ardında tıcari göstenme de
girecek olan "Seremoni", Claude
Chabrol'un en sarsıcı fılmlennden bıri.
Osman Hamdi Bey'in
tablosu 10 milyar
Kültiir Servisi - Portakal Sanat ve Kültür
Evi'nin düzenledığı 'Selçuklu-Osmanlı
Sanat Eserleri, Hat ve Tablo'müzayedesı
yann saat 15.00'te Istanbul Conrad
Otelı'nde yapılacak. Coğunlukla
tablolann satışa çıkacağı müzayedede
Osman Hamdi Bev'in 'Tiirbe Kapısı
Önündeİki Kadın"adlı tablosu 10 milyar
liradan satışa sunulacak Işık ve gölge
oyunlannı tuvalınde gerçekleştırmedekı
ustalıgı. içınde yaşadığı kültür öğelennı
yansıtışı, Osman Hamdi Bey'in "Türbe
Kapısı Önünde Ikı Kadın" adlı tablosunun
dikkat çekici özellığinı oluşturuyor. G.
Zanaro'nun 'Fausto Zonaro'nun
Osman Hamdi Bev- 'Türbe Kapısı Önünde İki Kadın
Atölyesi'nde Pierre Loti' adlı tablosu ise 5
milyar lira açılış fiyatıyla satışa
çıkanlacak Zonaro'nun bir başka dikkat
çekıcı tablosu ise 'Şenlik'adını taşıyor.
Yapıt. 3 milyar 250 milyon lıradan satışa
sunulacak. Ibrahim Çalh'nın 'Nü' adlı
yapıtı 4 milyar TL, 'IVIanolyalar' adlı
tablosu ıse 2.5 milyar TL Osman Nuri
Paşanın 'Osmanh- İspanyol Deniz Savaşı'
konulu tablosu ıse 1.5 milyar TL'den satışa
sunuluyor Osman11 hanedanına aıt
gümüş leğen ıbrik. çay takımlan,
tesbihler. halı, tepsilerin de yer alacagı
müzayedede Sultan II. AbdülhamklTn
tuğralı gümüş oval tepsısi 2 milyar 250
milyon TL. Tiffany& Co
Gümüş Vazo 1 milyar
875 milyon TL, Osmanlı
hanedan
koleksiyonundan ruğralı
gümüş karlık 1 milyar
650 milyon TL, 15. Louis
dönemınde Vlartin
Kardeşler tarafından
yapıîmış bronz ayaklı
vitrin 1 milyar 400
milyon TL, 1856tarihli
sedeflı ahşap dıkiş
kutusu 1 milyar 300
milyon TL, maun
gövdeli TII. Napolyon
Marqueterie Bahü 1
milyar 250 milyon
TL'den antika
meraklılartna satışa
sunulacak.
Portakal Sanat ve Kültür
Evi'nin müzayedesinde
Fikret Mualla.
Ayvazovski, Hoca AB
Rıza. Sami ^etik, Bedri
Rahmi Eyuboğlu, Nejad
Devrim. Suri Iyem,
ÎSedim Günsur, Cihat
Burak, Hamit Görele,
Fahrclnissa Zeyd ve
Modigliani gibi ustalann
>anı sıra Şekerzade
Mehnıet, İsmail Bağdadi,
Hafız Osman, Abdullah
Hulusi gibi hattatlann
yapıtlan da yer alıyor.
DUŞUNCEYE SAYGI
Hirokazu Kore-Eda. \lustafa Alnoklar, Ümit Elçi, Atilla Dorsay ve Kadir Sözen. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM)
Altıokku\ eleşdrmenlerieleştirdi
Kültür Servisi- 15.Ulusiararası Is-
tanbul Film Festivalı pogramı çerçev ı-
sınde gerçekleştınlen basın toplantıla-
nnın sonuncusu festıval konuklannaev
sahipliğını üstlenen The Marmara Ote-
lı'nde yapıldı. Toplantıya "Maborosi"
filmının Japon yönetmenı Hirokazu
Kore-Eda, "Sakıncalı Film Dolabı" fil-
mının yönetmenlen Rob Epstein ve
Jeffrey Friedman. "The One Man
Band** filmının yönetmesı VassiliSUo-
vk. "Istanbul Kanatlannun Altında"
filmının yönetmenı IVlustafa Ajnoklar.
"Böcek" filminin yönetmenı Ümit El-
çi ıle "SoğukGeceter" filmının yönet-
menı Kadır Sözen katıldı. Yabancı yö-
netmenlenn daha çok fılmlerı ve fılm-
lennin çekim öykülerinı anlattığı top-
lantıda Türk yönetmenler genel olarak
filmlenne ilışkın spekülatıf yaklaşım-
lan değerlendırdıler. Basın toplantısı-
nı daha öncekıler gibi yıne sınema ya-
zan Atilla Dorsayyönettı. Ilk sözü alan
"Sakıncalı Film Dolabı"nın \önetnıen-
lerı Rob Epstein ve Jeflrey Friedman
fılmlennde hâkrm olan bakışı "Bizler
"gay 'ız, film yapımcısıy ızve filmleri se-
vr>x>ruz" şeklınde açıİLladılar. "Sakın-
calı Film Dolabı"nda 1930 -1960 yıl-
lan arasında Hollyvvood'da uygulanan
yoğun sansürsürecındekı filmlenn yü-
zeydeolmasabıledennlıklenndeyatan
eşcınsel görüntülerı ortaya çıkardıkla-
nnı, bunun da fılmın en ılgınç yönü ol-
duğunu vurguladılar.
Orson VVelles'ı konu alan "Orson
VVeUes: The One Band Man" filmının
yönetmenı Vassili Silovic, VV'elles'ın
film yapma enerjısıne lıayran olduğu-
nu ünlü yönetmenın film yapmaya pa-
ra bulamadığında bıle kamerasını ya-
nından hıc ayımıayarak film çektığını
söyleyerek filmının VVelles'ın son yıl-
lan. bılınmeyen yönlen ve gen planda
kalmış fılmlerı üzerınde yoğunlaştığı-
nıanlattı Sılovıc aynca "Burayageldi-
ğinıden beri herkes para yokluğundan
vakınıyor. Ben bir sinemacının para ol-
masa bile YVeHesgibidevamh birşeyler
çekmesi gerektiğine inanı>orum*'dedı.
Tartışmalar yüzeyseldi
Japon yönetmen Hirokazu Kore-
Eda ılk fıîmı olan ve dul kalan bır ka-
dının dramını anlattığı "Maborosi" de
herhangı bır mesajdan çok bütün kül-
türlerde. dınlerde aynı şekılde sevılen
bınnıkaybetmenınacısınıanlatmakıs-
tedığını dıle getırdı. Hırokazu Kore-
Eda filmınde ünlü Japon yönetmenle-
nnden çok Yunanlı yönetmen Angelo-
pulos gıbı kahramanlanm doğal ışıkta
yakalamayı başannış çağdaş yönet-
menlerın etkısınde kaldığına da degm-
dı
Basında hakkında çeşitli spekülas-
yonlar çıkan "Istanbul Kanatlanmın
Altında" filmının yönetmenı Mustafa
Alnoklar konuşmasına bu konuya yer
vererek başladı."Filmi çekerken çıka-
bilecek spekülasyonlann farkınday-
dım. Ancak benim düşündıiğüm eleş-
tiriler filmin siv asal söv lemi veTürk si-
nemasına katkısı üzerine olmalıvdı.
Tartışmalar yüzevsel ve biçimsel alan-
larda oldu"şeklınde konuşan Altıok-
lar. eleştırmenlenn son yıllarda Türk sı-
nemasına karşı takındığı yumuşak tav-
rı kendısıne göstermedıklennden ya-
kındı. Eleştınlenn eleştın dozunu aşa-
rak "ucuzluk-zevksizlik.ahlakidüzey-
sizlik" gibi hakarete \aran sözcükleri
barındırdığı ve bunu yapanlardan bıri-
nın Atıla Dorsay olduğunu söyleyen
Altıoklar'a Atilla Dorsay herhangı bır
yanıt vermedi.
Toplantıda yer alan dığer bir tartış-
malı filmin yönetmenı Cmit Elçi ıse
kendısını Türkıye'de tabu olan sosyo-
polıtık fılmlereyakıngördüğünübelir-
terek. "Böcek"filmındeson20yıl ıçın-
dekı polıtık sıstemdekı polısın. ınsan-
lann uzerındekı etkısını anlatmak ıste-
dığını söyledı. Polıs sistemınde ınsan-
lann böceğe dönüştüğünü ve filmınde
bu dönüşümü vermeye çalıştığını söy-
ledi
Toplantıda son sözü alan fıîmı
u
So-
ğuk Geceter"de sokak çocuklannın ya-
şamlannı anlatan Kadır Sözen filminin
adının Soğuk Geceler olduğunu ancak
sıcak bır film yapmaya çalıştıgını söy-
ledı. Fılmde rol alan çocuklann hepsi-
nın gerçek bokak çocuğu olmalarının
oyuncuyönetıminı zorlaştırdığını anla-
tan Sözen. "Ancak o zoıiuğun karşılı-
ğında bir sıcaklık yakalayabiliyor-
sunuz" dedı
M J E M E T JFUAT
Televizyondan
Kuptulduk mu?
Kanallar çoğaldı, reklam pastasından alınan pay-
lar küçüldü, dargelirlilik nıtelıksızliği getırdı...
Televizyonlarda artık öyle yığınların izlediğı, yaşa-
mı durduran dıziler, kaçınlmaması için her şeyden
vazgeçilen programlaryok...
Insanlar eskisi gibi ekranın karşısına çakılıp kalmı-
yorlar...
Toplantılar, eğlenceler, konserler, sinemalar, tiyat-
rolar... Yaşam olağan akışına döndü... Bu arada, bir
köşede de, fazladan televizyon yer alıyor...
Kurtulduk da, nasıl oldu bu iş?
Sanınm şöyle:
Başlangıç günlerinde televizyon tek kanaldı, belli
saatler arasında yayım yapıyordu.
Televizyon kanallarının çoğalması, aynca sürekl;
yayım yapılması, insanlan programların büyük bir
bölümünü gönme olanağından yoksun bıraktı.
Çalışanlar iş saatlerındeki programları izleyemez
oldular, evdekiler her şeyi bir yana bırakıp bütün gün
televızyonun karşısında otursalar da, bir kanalı izler-
ken öbür kanallan kaçırdılar...
Böylece başlangıç günlerindeki alışkanlık, televız-
yonun Istiklal Marşıyla açılıp Istıklal Marşıyla kapan-
ması alışkanlığı sona erdi.
Kimi programların izlenememesı, kaçırılması do-
ğallaştı...
Hele reklam gelirlerinin yetersizliği yüzünden lyice
yaygınlaşan nıteliksizlik de buna eklenınce, ortada ız-
lenmeye degecek, kaçırdım diye yanılacak bır şey
kalmadı.
Böylece de kurtulduk...
Şu günlerde izlemek için başka bir şey yapmak-
tan vazgeçebileceğıniz neler var televizyonlarda?
Maçlar...
TRT'de şöyle böyle bir ıki program, bir iki belge-
sel, nedense çok geç saatlere bırakılan seçkin film-
ler...
Çeşitli kanallarda siyasa adamlanyla yapılan söy-
leşiler; halkın, uzmanların, profesörlerın katıldığı açı-
koturumlar...
Ondan ötesi haberler, kaba güldürü programlan,
yerli yabancı, tekrar tekrar oynatılan eski filmler, dü-
zeylisı düzeysizı karmakanşık şarkılar, türküler, türlü
bayağılıklar, dedikodular, vb...
Bir bakıma, sevınilecek bir durum: Televizyon ya-
şamımızın bütününü kaplamıyor artık...
Ama olaya başka bir açıdan yaklaşınca işin rengı
değişıyor.
Daha nitelikli şeyler izleme olanağı bulunan, kon-
serlere, sinemalara, tiyatrolara gidebılen varlıklı ke-
sim dışındakilerin, yani büyük çoğunluğun, televiz-
yondan başka bir seçenekleri var mı?
Televizyon hem çok ucuz bir eğlence, hem de ben-
zeri görülmemiş bır eğitim aracı...
Bunu herkes biliyor...
Çocuklanndaki erken bılgılenmeyi, zekâ uyanışını,
devinim kıvrakJığını izleyıp, "Ne de olsa televizyon ço-
cuğu!" diye gülümseyen ana babalarla herhalde siz
de karşılaşmışsınızdır.
Programlar nitelikli de, niteliksiz de olsa mılyonlar-
ca insan her gün birkaç saatıni ekran karşısında ge-
çiriyor.
Kamu eğitimi için böylesine büyük bir olanak na-
sıl böylesine sağgörüsüzlükle harcanır!..
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, eğitime, kültüre
yeterli süre ayırmayan televizyon kuruluşlarını ikide
bir uyanyor.
Ama uyanlarla özlenen sonucun alınabileceğinı hıç
sanmıyorum.
Her şeyden önce ortada başarılı örnekler, ilgi çe-
ken, beğenilen, yanşılacak örnekler olması gerekli.
Bu örnekleri yaratması beklenen TRT gerçı eğıtıme,
kültüre yeterli süre ayınyor, önem de veriyor, ama ne
yazık ki başanlı denebılecek programlan çok az.
Birçok şey yasak savar gibi yapılmakta...
Aksaklık nerede?
Yükseköğretim kurumlanmız mı yetersiz kalıyor?
Yetiştirilen gençlerin görev alıp kendılerinı göster-
meleri mi engelleniyor?
Bunlar, işin içindekilerin yanıtlayabileceğı sorular...
Ama bir atılımın kaçınılmaz olduğu çok açık...
15. ULUSLARARASI
ISTANBUL FİLM FESTİ\ALİ
BUGUN YARIIV
EMEK: Lanetli
(12.00. 18.30), Erotik
(15.00,21.30)
FİTAŞ-l.Çatışma
(12.00, 18.30). Salıncakta
İki Kişi( 15.00, 21.30)
FlTAŞ-2: Korkak
(12.00), Belli ki Sizi
Seviyorum (15.00,
21.30), Günah Çıkarma
(18.30)
FİTAŞ-3: Aşk Üzerine
Söylenmemiş Herşey
(12.00), Yerçekimlı
Aşklar( 15.00). Sakıncalı
Film Dolabı (18.30).
Yaban (21.30)
ALKAZAR: Şeytan
Tangosu( 12.00. 18.30)
REKS: McMullen
Kardeşler (12.00), Tom
ile Viv (15.00), Kir
Yaşamı (18.30).
Bulutlann Ötesınde
(21.30).
EMEK' Seremonı
(12.00, 18 30), Şangay
Cetesı( 15.00.21.30)
FfTAŞ-I: Antonıo das
Mortes( 12.00.18.30).
IşeyenÇocukf 15.00,
21.30)
FtTAŞ-2: Bye Bye
(12.00. 18.30), Okaeri
15.00.21.30)
FİTAŞ-3: Küçük Şisko
Tılla {12 00). Sakıncalı
Film Dolabı (15.00), En
iyi Türk Filmı (18.30).
Altın Lale'yı Kazanan
Film (21.30)
ALKAZAR Utanç
(12.00.
18.30).Justino.Yaşlı Bir
Katıl( 15.00. 21.30)
REKS: Kımse Benı
Sevmıyorf 12.00).
Cehennem( 15.00).
Melekler ve Böcekler
18.30), Fiesta (21 30)
BUGUN
SERGİ- Istanbul Italyan Lısesı öğrencılennın "Teknik ve
Sanatsal Resimde Dıdaktik Süreç" başlıklı serg/sı saat
18.30'da Mımarlar Odası Kent ve Yaşam Sanat
Galensi'nde açılıyor.
TİYATRO- Zafer Dıper-Bızım Tıyatro. 'Dava' adlı
oyunu saat 15.00 ve 19.30'da Aksarat'ta sahnelıyor.
DİNLETİ- Grup Yok'un "Sevgının Harmanladığı
Sanattır" başlıklı dınletısı saat 18.30'da Kadıköy Sahaf
Cafe Kültür Merkezı'nde. "Taş Plak Akşamı". Fikret
Bertug'un dıa gösterisı eşlığmde hazırlayıp sunacağı
dinletı saat 19.30'da Tank Zafer Tunaya Kültür
Merkezı'nde.
SÖYLEŞİ- Yrd. Doç. Dr.Adnan Sözüer'ın katılacağı
'Kıtle lletışım Araçlanyla Işlenen Suçlarda Sorumluluk
Rejimi' başlıklı söyleşi saat 14.00'te Tank Zafer Tunaya
Kültür Merkezı'nde.
13. ULUSLARARASI ANKARA MÜZİK
FESTİVALI
Fazıl Say-Emre Tamer (pıyano-keman) MEB Şura
Salonu'nda bır konser verecekler.