29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
. 13 NİSAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 S a m u e l B e c k e t t ' i n 9 0 . y a § ı Birinciperde, birinci sahne: GodotgirerKiMrür Servisi - 20. yüzyılın en önemlı yazarlanndan bıri olarak nıte- lendirilen Samuel Beckett yaşasaydı bugiin 113 nısan) 90 yaşında olaeaktı. Ünlü/azannanısına, Avrupa ve Ame- rika'da edebı>at çevrelerı Beckett'ın doksanlı yıllardakı konumunu sorgu- layanetkınlıklergerçekleştınyor. Kımi çevrelerde ıse bır sessizlik hâkım. Ye- nilikç tıyatro oyunlan, roman ve öy- küleriyle ölümsüzlüğe ka\ uşan Samu- el Beckett'in, akademık çe\ relerce ku- caklanırken. genel bır çerçevede yete- rınce değerlendırilmeyen yazarlarla ayni vazgıyı paylaşıp paylaşmadıgı sorgulanıyor. The Tımes gazetesinde Andy Laven- der imzah bır yazıda. Beckett'in yal- nızca "*Godot'yu Beklerken"ın yazan olmadığı. kimıne göre türünün en iyi örneklennı verdiğı romanlannın yete- rincegünıştğınaçıkmadığısöyleniyor Samuel Beckett. yirmili yaşlannda Dublın'den Pans'e gitti ve burada Ja- mes Joyce'la arkaş oldu tkıncı Dünya Savaşı sırasında son anda bır Nazı kampınagöndenlmekten kurtuldu. Sa- vaş sonrası \aroluşçulugunun öncu isımlennden bıri oldu. Samuel Beckett'in yapıtları. 20. yüzyılın bır dönüm noktasında. mo- dernızmın ıvice ürünsüzle^tığı bırdö- neme rastladı. Baş karakterın bır ağız oldugu u Not I" ya da ıkı çığlıktan oîu- şan ve 35 sanıye kadar süren "Bre- attı"gibı ilginçyapıtlarverdı Şugün- lerde, işte Beckett'in bu sıradışı dün- yasını ırdeleyen pek çok konferansla, yazar bir kez daha gündeme geliyor. Unlü yazann yaşamını \e yapıtlarını inceleyen anahtar ısımlerden biri, Bec- kett'in biyografisıni yazan James Knovvlson Kno\vlson bu hafta içınde Londra'da Goldsmıths Koleji'nde. ar- dından Strasbourg'da. mayıs ayında da Floransa cla birdizi konferans verecek. Yazann. yenı kitabı "Damned to Fa- me:The Life of Samuel Beckett" kıta- bı da önümüzdekı ey lül ayında pıyasa- ya çıkacak. James Knowlson, Samuel Beckett'i yazann ölümünden 20 > ıl once tanımış ve yazann 1989 yılındakı ölümüne dek pek çok söyleşi gerçekleştırmış. Kıta- bında Beckett'i farklı açılardan da de- ğerlendirerek yazann yaşamına ve ya- pıtlanna yenı bır bakışla ışık tuttugu- nu ıddıa eden Knovvlson, öncelıkle. ya- zann süreklı yaşamın anlamsızlığını ortaya koyan yapıtlar veren bir karam- sar oldugu görüşüne meydan okuduğu- nu söylüyor. "Çok eğlcncefi bir insan- dı" diyor Knovv Ison. Beckett'i anlatır- ken. "Yemekler, toplantılar, içki soh- betlcri - onunla konuşurken kahkaha- lara boğulurdu insan." Knowlson'ın uzerinde durduğu bir eckett'ın sıradışı dünyasını irdeleyen pek çok konferansla yazar bir kez daha gündeme geliyor. Ünlü yazann yaşamını ve yapıtlannı inceleyen, biyografisini yazan James Knowlson'ın yeni kitabı "Damned to Fame: The Life of Samuel Beckett" önümüzdeki eylül ayında piyasaya çıkacak. başka nokta da ünlü yazann sessiz se- dasız savunduğu kimi degerler. yaşa- mının etik boyutu "Herkes Beckett'in apolitik olduğunu söyler. Ancak unut- mamak gerekir ki Fransız direniş ha- reketine katılan.o\ unlannın G üney Af- rika'da sahnelenmesini yasaklayan, ay- nca -bugüne dek bilinmivordu ama- Pblonya'da basılan kitaplannın tüm ge- lirini Dayanışma Sendikası'nın kur- banlanna bağışlayan bir yazar, Bec- kett" dıyor Knovvlson. James Knovvlson'ın bulup çıkardığı bir başka yönü de resme olan merakt ve konuyla ılgili bir uzman kadar bil- gili olduğu. Beckett'ın. "Bugünedek hiç kimse. Beckett'in özellikle Büyük L'stalar konusundaki bilgi birikimin- den haberdar dep. Beckett'in yapıtla- rında sunduğu görüntüler, aslında Rembrandt'tan, Dürer'den, Antonet- lo'dan esinlenmiştir. Bu sanatçılann ki- mi resimlerinde, Beckett'in kahraman- lannı görebüirsiniz." Samuel Beckett'in yapıtlarında, hem çok karmaşık hem de çok sade görüntüler bırbınne kanşır. Londra'da Beckett'in "Sozsüz Oyun (l-2)"lannı sahneleyen Andy Lavender. bırermim dramı olan bu oyunlan Rus matruşka bebeklenne benzetıyor: "Içine girdik- çe, sürekli yeni katmanlar keşfediüyor." Londra'da bir başka tıyatro, "Endga- me"i sahnelemeye hazırlanıyor Oyu- nu sahneye koyan Katie Mitchell. 1956 yılında yazılmış olmasına karşın günü- müzde hâlâ güncellığini korudıığunu savunarak, " İnsan so\u varoldukça, herşeyin bir gün sona ereceğine dair korku da var olacak. Sonumuz, nükle- er bir bombayla ya da ozon tabakası- nın tümden yok olmasıyla gelecek bel- kL.. kim bilir... ama işte Beckett, bir ai- ledramını ortaya koyarken derinden de bu korkulara işaret edrvor" dıyor Samuel Beckett'ı güncel kaygılarla yeniden değerlendirmek. yazan aka- demik çevrelerin dar çerçevesı dışına taşımakaçısındanönemliolabılir Flo- ransa'dakı Beckett konferansını düzen- le>en Keir Elam, •'Samuel Beckett'in günümü/de artık bir klasik haline gei- miş olması hem sevindirici, hem de teh- likeM"dı>or. Öte yandan, Beckett'in Italya'da şu sıralar yaygın bır üne sahıp olduğunu da ekl lyor: "Kitaplan okunuyorw tar- tışılıyor. italya'nın önde gelen ti\atro sanatçılannın çoğu. Beckett'i anlama- >a çalışıyorlar, vapitlannda ro( alıyor- lar. Sahnenin nasıl kullanılması gerek- tiği gibi konularda İtaKan tiyatrocula- ra büyük etkisi oldu. \ önetmenlere, sa- deleşmeyi öğrettL" Katıe Mitchell da Elam'a katılıyor: "Beckett'tentiyatroyadairokadarçok şey öğrenivoruz ki İşte bunun icin onun yapıtlannı sahneye ko>mak hep keyif- İi olu\or." Ünlü vazann anısına, Avrupa ve Amerika'da edebiyat çevreleri Beckett'in doksanlı yıllardaki konumunu sorgulayan etkinükler gerçekleştiriyor. Kimi çe> relerde ise bir sessizlik hâkjm. \eniiikçi tiyatro mnnlan, roman ve ö\küleriyle öliimsüzlüğe ka\ uşan Samuel Beckett'in, akademik çorelerce kucaklanırken, genel bir çerçe\'ede \eterince degeriendirilme ven yazarlarla a>nı\azgr>ı pay laşıp paylaşmadığı sorgulanıyor. Festîval, ödvi töreni ve ^Seremoni'yle kapanıyor 15. Ulusiararası tstanbul Film Festi\ali. bu akşam CRR Konser Salonu'nda >apılacak olan kapanış töreni nde .\ltın Lale ve DnNejat F.Eczacıbaşı Vakfı ödülleri sahiplerini bulacak. KüJrür Servisi- 15.Ulusiararası Istanbul Film Festıvali'nın. bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda yapılacak olan kapanış törenınde, 10'ar filmin katıldığı Ulusiararası \e Ulusal Yanşma dalfannda Altın Laleve DrNejat F.Eczacıbaşı Vakfı ödülleri sahiplerini bulacak. RobertVVise'ın başkanlığında. Alain Tanner, Margarethe von Trotta, Pa\ lina Jeleva, Simon Perrv, Beki Probst, Fanık Cünaltay'dan olu^an Ulusiararası Altın Lale Jürisı Özel Odülü'nün yanı sıra Onat Kutlar. FIPRESCI ve CICAE odüllennı kazanan filmler de belırlenecek. Türkan Şoray, Sınema Onur Ödülü'nü alırken, Ulusiararası Jün Başkanı Robert Wise'a da Yaşam Boyu Başan Ödülü venlecek. Cemal Reşıt Rey Konser Salonu'nda saat 20.30'da başlayacak töreni Defhe Halman ve Mahir Gûnşiray sunacak 15.Ulusiararası fstanbul Film Festivalı kapanış töreni. Claude Chabrol'un "La Ceremonie/Seremoni" adlı filmınm göstennıı ıle son bulacak. "La Ceremonie/'Seremoni''de başrolu paylaşan Isabelle Huppert ve Sanftrine Bonnaire V'enedık'te En iyi Kadın O>uncu ödülünü paylaştılar. Filmdekı rolüyle Huppert'e aynca bir Cesar ödülü de kazandıran "•Seremoni" bu yıl 15.Uluslararaii Istanbul Film Festıvali'nde "Ustaiara SaygTbölümünde 3 filmı gösterilen Fransız sınemasının usta yönermeni Claude Chabrol'un son >apıtı. Olağanüstü meslek yaşamı boyunca bıkıp usanmadan günahlan ve sevaplanyla Fransız burjuvazisını anlatan Chabrol. bu filmınde de sevgiyle yaklaştığı karakterlerınin zaaflannın altını çizıyor. "Seremoni" ıki ayn sınıftan ıkı grup ınsanın psikolojik mücadeleleriyle başlıyor ve şıddetın başgösterdiği bir sınıf mücadelesıne dönüşüyor. Bir tarafta. -Beüe Malouiniere" malıkanesinın varlıklı sahıpleri Lelievre'ler, öbür yanda da geçmişlerinde birer cinayetın saklı oldugu hızmetkâr Sophie ıle postane memuresı Jeanne var. Bır kez daha son >ıllardaki favori oyuncusu Isabelle Huppert ile çalışan Chabrol. Ruth Rendell'ın romanını beyazperdeye uyarlarken, tutkulu ve karmaşık karakterleri ve sınıf mücadelelenni korumuş. ama öykünün duyarlılıklarını da günümüze uyarlamış. Sandrine Bonnaire, Jacqueline Bisset v e Jean-Pierre Cassd gıbı deneyımlı oyıınculan da içeren ve 15.Ulusiararası Istanbul Film Festıvali'nın ardında tıcari göstenme de girecek olan "Seremoni", Claude Chabrol'un en sarsıcı fılmlennden bıri. Osman Hamdi Bey'in tablosu 10 milyar Kültiir Servisi - Portakal Sanat ve Kültür Evi'nin düzenledığı 'Selçuklu-Osmanlı Sanat Eserleri, Hat ve Tablo'müzayedesı yann saat 15.00'te Istanbul Conrad Otelı'nde yapılacak. Coğunlukla tablolann satışa çıkacağı müzayedede Osman Hamdi Bev'in 'Tiirbe Kapısı Önündeİki Kadın"adlı tablosu 10 milyar liradan satışa sunulacak Işık ve gölge oyunlannı tuvalınde gerçekleştırmedekı ustalıgı. içınde yaşadığı kültür öğelennı yansıtışı, Osman Hamdi Bey'in "Türbe Kapısı Önünde Ikı Kadın" adlı tablosunun dikkat çekici özellığinı oluşturuyor. G. Zanaro'nun 'Fausto Zonaro'nun Osman Hamdi Bev- 'Türbe Kapısı Önünde İki Kadın Atölyesi'nde Pierre Loti' adlı tablosu ise 5 milyar lira açılış fiyatıyla satışa çıkanlacak Zonaro'nun bir başka dikkat çekıcı tablosu ise 'Şenlik'adını taşıyor. Yapıt. 3 milyar 250 milyon lıradan satışa sunulacak. Ibrahim Çalh'nın 'Nü' adlı yapıtı 4 milyar TL, 'IVIanolyalar' adlı tablosu ıse 2.5 milyar TL Osman Nuri Paşanın 'Osmanh- İspanyol Deniz Savaşı' konulu tablosu ıse 1.5 milyar TL'den satışa sunuluyor Osman11 hanedanına aıt gümüş leğen ıbrik. çay takımlan, tesbihler. halı, tepsilerin de yer alacagı müzayedede Sultan II. AbdülhamklTn tuğralı gümüş oval tepsısi 2 milyar 250 milyon TL. Tiffany& Co Gümüş Vazo 1 milyar 875 milyon TL, Osmanlı hanedan koleksiyonundan ruğralı gümüş karlık 1 milyar 650 milyon TL, 15. Louis dönemınde Vlartin Kardeşler tarafından yapıîmış bronz ayaklı vitrin 1 milyar 400 milyon TL, 1856tarihli sedeflı ahşap dıkiş kutusu 1 milyar 300 milyon TL, maun gövdeli TII. Napolyon Marqueterie Bahü 1 milyar 250 milyon TL'den antika meraklılartna satışa sunulacak. Portakal Sanat ve Kültür Evi'nin müzayedesinde Fikret Mualla. Ayvazovski, Hoca AB Rıza. Sami ^etik, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Nejad Devrim. Suri Iyem, ÎSedim Günsur, Cihat Burak, Hamit Görele, Fahrclnissa Zeyd ve Modigliani gibi ustalann >anı sıra Şekerzade Mehnıet, İsmail Bağdadi, Hafız Osman, Abdullah Hulusi gibi hattatlann yapıtlan da yer alıyor. DUŞUNCEYE SAYGI Hirokazu Kore-Eda. \lustafa Alnoklar, Ümit Elçi, Atilla Dorsay ve Kadir Sözen. (Fotoğraf: ERZADE ERTEM) Altıokku\ eleşdrmenlerieleştirdi Kültür Servisi- 15.Ulusiararası Is- tanbul Film Festivalı pogramı çerçev ı- sınde gerçekleştınlen basın toplantıla- nnın sonuncusu festıval konuklannaev sahipliğını üstlenen The Marmara Ote- lı'nde yapıldı. Toplantıya "Maborosi" filmının Japon yönetmenı Hirokazu Kore-Eda, "Sakıncalı Film Dolabı" fil- mının yönetmenlen Rob Epstein ve Jeffrey Friedman. "The One Man Band** filmının yönetmesı VassiliSUo- vk. "Istanbul Kanatlannun Altında" filmının yönetmenı IVlustafa Ajnoklar. "Böcek" filminin yönetmenı Ümit El- çi ıle "SoğukGeceter" filmının yönet- menı Kadır Sözen katıldı. Yabancı yö- netmenlenn daha çok fılmlerı ve fılm- lennin çekim öykülerinı anlattığı top- lantıda Türk yönetmenler genel olarak filmlenne ilışkın spekülatıf yaklaşım- lan değerlendırdıler. Basın toplantısı- nı daha öncekıler gibi yıne sınema ya- zan Atilla Dorsayyönettı. Ilk sözü alan "Sakıncalı Film Dolabı"nın \önetnıen- lerı Rob Epstein ve Jeflrey Friedman fılmlennde hâkrm olan bakışı "Bizler "gay 'ız, film yapımcısıy ızve filmleri se- vr>x>ruz" şeklınde açıİLladılar. "Sakın- calı Film Dolabı"nda 1930 -1960 yıl- lan arasında Hollyvvood'da uygulanan yoğun sansürsürecındekı filmlenn yü- zeydeolmasabıledennlıklenndeyatan eşcınsel görüntülerı ortaya çıkardıkla- nnı, bunun da fılmın en ılgınç yönü ol- duğunu vurguladılar. Orson VVelles'ı konu alan "Orson VVeUes: The One Band Man" filmının yönetmenı Vassili Silovic, VV'elles'ın film yapma enerjısıne lıayran olduğu- nu ünlü yönetmenın film yapmaya pa- ra bulamadığında bıle kamerasını ya- nından hıc ayımıayarak film çektığını söyleyerek filmının VVelles'ın son yıl- lan. bılınmeyen yönlen ve gen planda kalmış fılmlerı üzerınde yoğunlaştığı- nıanlattı Sılovıc aynca "Burayageldi- ğinıden beri herkes para yokluğundan vakınıyor. Ben bir sinemacının para ol- masa bile YVeHesgibidevamh birşeyler çekmesi gerektiğine inanı>orum*'dedı. Tartışmalar yüzeyseldi Japon yönetmen Hirokazu Kore- Eda ılk fıîmı olan ve dul kalan bır ka- dının dramını anlattığı "Maborosi" de herhangı bır mesajdan çok bütün kül- türlerde. dınlerde aynı şekılde sevılen bınnıkaybetmenınacısınıanlatmakıs- tedığını dıle getırdı. Hırokazu Kore- Eda filmınde ünlü Japon yönetmenle- nnden çok Yunanlı yönetmen Angelo- pulos gıbı kahramanlanm doğal ışıkta yakalamayı başannış çağdaş yönet- menlerın etkısınde kaldığına da degm- dı Basında hakkında çeşitli spekülas- yonlar çıkan "Istanbul Kanatlanmın Altında" filmının yönetmenı Mustafa Alnoklar konuşmasına bu konuya yer vererek başladı."Filmi çekerken çıka- bilecek spekülasyonlann farkınday- dım. Ancak benim düşündıiğüm eleş- tiriler filmin siv asal söv lemi veTürk si- nemasına katkısı üzerine olmalıvdı. Tartışmalar yüzevsel ve biçimsel alan- larda oldu"şeklınde konuşan Altıok- lar. eleştırmenlenn son yıllarda Türk sı- nemasına karşı takındığı yumuşak tav- rı kendısıne göstermedıklennden ya- kındı. Eleştınlenn eleştın dozunu aşa- rak "ucuzluk-zevksizlik.ahlakidüzey- sizlik" gibi hakarete \aran sözcükleri barındırdığı ve bunu yapanlardan bıri- nın Atıla Dorsay olduğunu söyleyen Altıoklar'a Atilla Dorsay herhangı bır yanıt vermedi. Toplantıda yer alan dığer bir tartış- malı filmin yönetmenı Cmit Elçi ıse kendısını Türkıye'de tabu olan sosyo- polıtık fılmlereyakıngördüğünübelir- terek. "Böcek"filmındeson20yıl ıçın- dekı polıtık sıstemdekı polısın. ınsan- lann uzerındekı etkısını anlatmak ıste- dığını söyledı. Polıs sistemınde ınsan- lann böceğe dönüştüğünü ve filmınde bu dönüşümü vermeye çalıştığını söy- ledi Toplantıda son sözü alan fıîmı u So- ğuk Geceter"de sokak çocuklannın ya- şamlannı anlatan Kadır Sözen filminin adının Soğuk Geceler olduğunu ancak sıcak bır film yapmaya çalıştıgını söy- ledı. Fılmde rol alan çocuklann hepsi- nın gerçek bokak çocuğu olmalarının oyuncuyönetıminı zorlaştırdığını anla- tan Sözen. "Ancak o zoıiuğun karşılı- ğında bir sıcaklık yakalayabiliyor- sunuz" dedı M J E M E T JFUAT Televizyondan Kuptulduk mu? Kanallar çoğaldı, reklam pastasından alınan pay- lar küçüldü, dargelirlilik nıtelıksızliği getırdı... Televizyonlarda artık öyle yığınların izlediğı, yaşa- mı durduran dıziler, kaçınlmaması için her şeyden vazgeçilen programlaryok... Insanlar eskisi gibi ekranın karşısına çakılıp kalmı- yorlar... Toplantılar, eğlenceler, konserler, sinemalar, tiyat- rolar... Yaşam olağan akışına döndü... Bu arada, bir köşede de, fazladan televizyon yer alıyor... Kurtulduk da, nasıl oldu bu iş? Sanınm şöyle: Başlangıç günlerinde televizyon tek kanaldı, belli saatler arasında yayım yapıyordu. Televizyon kanallarının çoğalması, aynca sürekl; yayım yapılması, insanlan programların büyük bir bölümünü gönme olanağından yoksun bıraktı. Çalışanlar iş saatlerındeki programları izleyemez oldular, evdekiler her şeyi bir yana bırakıp bütün gün televızyonun karşısında otursalar da, bir kanalı izler- ken öbür kanallan kaçırdılar... Böylece başlangıç günlerindeki alışkanlık, televız- yonun Istiklal Marşıyla açılıp Istıklal Marşıyla kapan- ması alışkanlığı sona erdi. Kimi programların izlenememesı, kaçırılması do- ğallaştı... Hele reklam gelirlerinin yetersizliği yüzünden lyice yaygınlaşan nıteliksizlik de buna eklenınce, ortada ız- lenmeye degecek, kaçırdım diye yanılacak bır şey kalmadı. Böylece de kurtulduk... Şu günlerde izlemek için başka bir şey yapmak- tan vazgeçebileceğıniz neler var televizyonlarda? Maçlar... TRT'de şöyle böyle bir ıki program, bir iki belge- sel, nedense çok geç saatlere bırakılan seçkin film- ler... Çeşitli kanallarda siyasa adamlanyla yapılan söy- leşiler; halkın, uzmanların, profesörlerın katıldığı açı- koturumlar... Ondan ötesi haberler, kaba güldürü programlan, yerli yabancı, tekrar tekrar oynatılan eski filmler, dü- zeylisı düzeysizı karmakanşık şarkılar, türküler, türlü bayağılıklar, dedikodular, vb... Bir bakıma, sevınilecek bir durum: Televizyon ya- şamımızın bütününü kaplamıyor artık... Ama olaya başka bir açıdan yaklaşınca işin rengı değişıyor. Daha nitelikli şeyler izleme olanağı bulunan, kon- serlere, sinemalara, tiyatrolara gidebılen varlıklı ke- sim dışındakilerin, yani büyük çoğunluğun, televiz- yondan başka bir seçenekleri var mı? Televizyon hem çok ucuz bir eğlence, hem de ben- zeri görülmemiş bır eğitim aracı... Bunu herkes biliyor... Çocuklanndaki erken bılgılenmeyi, zekâ uyanışını, devinim kıvrakJığını izleyıp, "Ne de olsa televizyon ço- cuğu!" diye gülümseyen ana babalarla herhalde siz de karşılaşmışsınızdır. Programlar nitelikli de, niteliksiz de olsa mılyonlar- ca insan her gün birkaç saatıni ekran karşısında ge- çiriyor. Kamu eğitimi için böylesine büyük bir olanak na- sıl böylesine sağgörüsüzlükle harcanır!.. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, eğitime, kültüre yeterli süre ayırmayan televizyon kuruluşlarını ikide bir uyanyor. Ama uyanlarla özlenen sonucun alınabileceğinı hıç sanmıyorum. Her şeyden önce ortada başarılı örnekler, ilgi çe- ken, beğenilen, yanşılacak örnekler olması gerekli. Bu örnekleri yaratması beklenen TRT gerçı eğıtıme, kültüre yeterli süre ayınyor, önem de veriyor, ama ne yazık ki başanlı denebılecek programlan çok az. Birçok şey yasak savar gibi yapılmakta... Aksaklık nerede? Yükseköğretim kurumlanmız mı yetersiz kalıyor? Yetiştirilen gençlerin görev alıp kendılerinı göster- meleri mi engelleniyor? Bunlar, işin içindekilerin yanıtlayabileceğı sorular... Ama bir atılımın kaçınılmaz olduğu çok açık... 15. ULUSLARARASI ISTANBUL FİLM FESTİ\ALİ BUGUN YARIIV EMEK: Lanetli (12.00. 18.30), Erotik (15.00,21.30) FİTAŞ-l.Çatışma (12.00, 18.30). Salıncakta İki Kişi( 15.00, 21.30) FlTAŞ-2: Korkak (12.00), Belli ki Sizi Seviyorum (15.00, 21.30), Günah Çıkarma (18.30) FİTAŞ-3: Aşk Üzerine Söylenmemiş Herşey (12.00), Yerçekimlı Aşklar( 15.00). Sakıncalı Film Dolabı (18.30). Yaban (21.30) ALKAZAR: Şeytan Tangosu( 12.00. 18.30) REKS: McMullen Kardeşler (12.00), Tom ile Viv (15.00), Kir Yaşamı (18.30). Bulutlann Ötesınde (21.30). EMEK' Seremonı (12.00, 18 30), Şangay Cetesı( 15.00.21.30) FfTAŞ-I: Antonıo das Mortes( 12.00.18.30). IşeyenÇocukf 15.00, 21.30) FtTAŞ-2: Bye Bye (12.00. 18.30), Okaeri 15.00.21.30) FİTAŞ-3: Küçük Şisko Tılla {12 00). Sakıncalı Film Dolabı (15.00), En iyi Türk Filmı (18.30). Altın Lale'yı Kazanan Film (21.30) ALKAZAR Utanç (12.00. 18.30).Justino.Yaşlı Bir Katıl( 15.00. 21.30) REKS: Kımse Benı Sevmıyorf 12.00). Cehennem( 15.00). Melekler ve Böcekler 18.30), Fiesta (21 30) BUGUN SERGİ- Istanbul Italyan Lısesı öğrencılennın "Teknik ve Sanatsal Resimde Dıdaktik Süreç" başlıklı serg/sı saat 18.30'da Mımarlar Odası Kent ve Yaşam Sanat Galensi'nde açılıyor. TİYATRO- Zafer Dıper-Bızım Tıyatro. 'Dava' adlı oyunu saat 15.00 ve 19.30'da Aksarat'ta sahnelıyor. DİNLETİ- Grup Yok'un "Sevgının Harmanladığı Sanattır" başlıklı dınletısı saat 18.30'da Kadıköy Sahaf Cafe Kültür Merkezı'nde. "Taş Plak Akşamı". Fikret Bertug'un dıa gösterisı eşlığmde hazırlayıp sunacağı dinletı saat 19.30'da Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezı'nde. SÖYLEŞİ- Yrd. Doç. Dr.Adnan Sözüer'ın katılacağı 'Kıtle lletışım Araçlanyla Işlenen Suçlarda Sorumluluk Rejimi' başlıklı söyleşi saat 14.00'te Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezı'nde. 13. ULUSLARARASI ANKARA MÜZİK FESTİVALI Fazıl Say-Emre Tamer (pıyano-keman) MEB Şura Salonu'nda bır konser verecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle