06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 1996 PAZARTESİ HABERLER fonu yüpürnikten kafttı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yurtdışına çıkan kişilerin toplu konut fonu harcından muaf tutulmasına ilişkın Bakanlar Kurulu karan. dün geceden itibaren geçerli olmak üzere yûrürlüğegirdi. Resmi Gazete'nin dünkü mükerrer sa>ısında yayımlanan Bakanlar Kurulu karanna göre, yurtdışına çıkan kışiler. toplu konut fonu harcından muaf rutuldu. Öte yandan, yurtdışına çıkışlarda uygulanacak esaslann tespitine ilişkın 28 Mart 1984 tarihli ve 847860 sayılı kararname ile ek ve değişiklikleri yürürlükten kaldınldı. Necmettin Hoca 1leri saate' karşı • ANKARA (ANKA)- RefahPartısi(RP) Genel Başkanı Necmettin Erbakan ilen saat uygulamasına memurlann cuma namazı kılmalannın cngelleneceği gerekçesiyle karşı çıktı. Erbakan "Cuma namazı saat 13 OO'ten sonraya gelecek. Mesaı bahanesiyle insanlann başına birer gardiyan dikip cuma namazını engelleyecekler" dedi. Erbakan özetle şunlan söyledi: "Saatler bir saat ileri alınıyor. Böylece cuma zulmü tekrar başlayacak. Bazı görevliler mesaiyi bahane ederek ınançlılan ezecek. Cuma ibadeti engellenecek. Bunun laiklikle ne ilgisı \ar. Bu mu laiklik'" 'Basmda yer alan isHnler yanlış' • ERZLRLM(AA)- lçışleri Bakanı Ulkü Güney, valiler kararnamesinin kapsamlı olmadığını belirterek. ilk etapta boş olan 8 ilın valılığıne atama yapılacağını. daha sonra da bulunduklan illcrdc fazla kalan valilenn yerlerinin değıştirileceğıni söyledi. Bayburt'a gitmek üzere uçakla Ankara'dan Erzurum'a gelen Güney, hareketinden ünce havaalanında yaptığı açıklamada, son günlerde basında valilikler ıçin bırçok ısmin dolaştığını, ancak bunların hiçbirinin doğru olmadığını kaydetti. Güney, Jandarma Genel Komutanlığı'nın genelgesiyle ilgili olarak da genelgede "ezan okunmayacak. namaz kılınmayacak" şeklinde bir ibarenin bulunmadığını, yüzde 99'u Müslüman olan ülkede kimsenin "ezan okunmayacak veya namaz kılınmayacak" diyebılecek cesarete sahip olmadığını söyledi. Ürgütfii toptumdan korkuluyor' • SAMSIJN/KAYSERİ (Cumhuriyet)- DlSK'e bağlı Genel-İş Sendikası 10. Merkez Şube'nin Genel Kurulu'na katılan sendika Genel Başkanı tsmail HakkıÖnal. 12 Eylül'ün getirdiğı engellerin. günümüzdeki siyasal iktidarlarca da pekıştirilmeye çalışıldığinı söyleyerek "Siyasal iktidar örgütlü toplumdan korkuyor" dedi. Genel-İş Sendiİcası Örgütlendirme Daire Başkanı Muharrem Kurt da Mehmet Yücel Sosyal Tesisleri'nde gerçekleştirilen Genel-İş Sendikası Kayseri 5. Bölge Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, TBMM"de görüşülmeye başlanan bütçenin çalışanlar aleyhine olduğunu öne sürerek. "Sendikalar ve demokratik kitle örgütleri, çıkacak bütçenin uygulanmaması için mücadele vereceklerdir" dedi. Antalya'da trafik kazası: 7 ölü • ANTALYA (AA) - Antalya-Burdur karayolunda meydana gelen trafik kazasında 7 kişi öldü. 2 kışi yaralandı. Eskı MHP 11 Başkanı Ramazan Aksu'nun yönetimindeki otomobille Salih Karatay yönetimindeki arabanın çarpışması sonucu araç sürücülen. Antalya'nın Yeşilbayır beldesinin MHP'li Belediye Başkanı Necati Yanar. Osman Ekin, Yasir Karatay, Mehriban Karatay ve Feride Sakman hayatlannı kaybetti. Clindorıık^ıın Çiller ptanıDYP'li muhalifler Çiller'i devirmek için olağanüstü kongre başvurusunu bugün yapacak. Muhaliflerin lideri Cindoruk, başvurudan sonra örgütle buluşmak için yurt gezisine çıkacak ANKARA(Cumhuriyet Bûrosu)- DYPde seçim öncesinde başla>an ve son 2 ayda zır- veye çıkan muhalefet-yönetım çekışmesin- de son aşamaya gelindi. Muhalifler, 18 nı- sanda DYP büyük kongresini olağanüstü top- lamak ıçin. bugün başvuruda bulunacak. Ge- nel ldare Kurulu (GlK) üvelen Osman Sey- fi ve BakiTuğ'un da imzaİadıklan olağanüs- tü kongre başvurusunu inceleyen DYP yö- netimı, imzalardan geçerliliği olmayanlara ıti- raza hazırlanıyor. Muhaliflerin lideri Hûsa-' metdn Cindoruk da başvurunun ardından Anadolu turuna çıkmayı planlıyor. Tansu Çilleryönetimini devirmek isteyen muhalifler. olağanüstü kongrenın toplanma- sına ilişkın hazırlıklannı tamamladılar Meh- met Dülger, Mehmet Muhsinoğlu v e Sezar \>- gen'in sözcülüğünüyaptığı muhalifkurucu- larla aralannda GlK üyeleri Baki Tuğ ve Os- man Seyfi'nın bulunduğu eskı mılletvekil- lerinın başlattığı olağanüstü kongre gınşı- mi, Hüsamettın Cindoruk"un öncülüğündeson aşamasına geldi. Tansu Çiller ve yönetım karşıtı 300'e yakın delegenın ımza v erdiğı ola- ğanüstü kongre ıstemine ilişkın dılekçe, bu- gün Çankaya İlçe Seçım Kurulu'na venliyor. DYP Genel Merkezı'ne başvurulannı resmi kanaldan bıldırecek olan muhalifler, ılçe se- çim kurulunun yasal ışlemlen geciktirmeden yapması ve olağanüstü kongrenın planlanan 18 nisan gününde toplanması gerektiğini bil- dirdiler. Başvuru dilekçesınde. Hüsamettin Cındoruk'un yanı sıra, Gökberk Ergenekon \e Yıldınm Avcı gıbı DYP'nıneskı ağırtop- lannın da imzalannın bulunduğu belirtildi. Muhalifler. olağanüstü kongre ısteminin "ülkemenfaabna" olduğunu belırtırken "Biz Tansu Çiller'in ya da baa kişilerin şahsıyla uğraşmıyonız. Bunu kcndimizt tarrnin için yap- mıyoruz. Her şey kötü gidiyor. İyi ghtiğini sövleyen bir kişi bile yok. Eğer varsa olağa- nüstü kongrede bu »örüşlerini savunsun" di- ye konu^tular. Muhahflenn öncülüğünü ya- pan e.skı 1BMM Ba>kjnı Hüsamettın Cin- doruk'un. başvurunun ardından olağanüstü kongrede gereken desteğı sağlamak için Ana- dolu turuna çıkacağı bildırıldı. Tansu Çil- ler'ın. kaynağı açıklanamayan şaıbelı serve- tı ve geçmış dönemde yapılan yolsuzluklan ı^leyen Cindoruk. eleştırilerıy le ve "1946'da basİayan Demokrat Parti misvonunu topla- mak" iddiasıyla DYP tabanının desteğini arayacak. Kongrede, Çiller yönetimini devi- rebılmek için 600'den fazla delegenın deste- ğine gereksinimleri olan muhalifler, Cindo- ruk'la bırlikte Istanbul, Samsun, Konya. An- talya, Diyarbakır, Şanlıurfa, Adana. Kayse- ri gibi kentlerde 18 nısana kadar toplantılar düzenlemeyi planlıyorlar. Muhalifler, Çiller'in genel başkan seçildi- ğı 1993 kongresindeki delegelerin geçerli olduğunu savunuyor. DYP Genel Başkan Yardımcisı MehmetGöihan. olağanüstü kong- reyi toplamayı amaçlayan muhalıf partılıle- rin kongre başvurufan arasında DYP'den is- tifa eden ve seçımlerden önce başka partıler- den'aynlarak DYP'ye geçenlerin de bulun- duğunu ileri sürdü. Şairin Yaralı Yüreği Deniz Teztel 16 yıl sonra Türkiye'ye dönen Nihat Behram anlatıyor Dönüş yolundaki duygu seli T ürkiye'den 16 yıl ayn kalan Nıhat Behram "dönüş yohınun duygulan"nı uçakta yazdı. Biraz hüzünle. bıraz sevmçle. bıraz kızgınlıkla en çok da heyacanla deftere yazılanlar şöyle: Yazık kı kendımi özgür hıssetmeden dönüyorum. Orada 'özgür müydiin" denılebilır. Kuşkusuz ki ınsanın ülkesinden uzakta kalma zorunluluğu da özgürlük değildir. Yanı bir bakıma kendimi özgür hıssetmedığım sınınn bir yanından, kendimi özgür hıssetmediğim öbür yanına geçıyorum. Belki kendime. özüme doğru bir hareket olmasıyla etkıli. Kendimi özgür hissetmemem bıreysel sorunum değil. topiumsal sorunumuz. İnsanın böyle hıssermesi için tek kişinin bile düşüncelennden ötürü baskı altında olması yeter. Güzel halkımızın. dünyadaki bütün güzel halklann özgürlük, sevda. se\gı simgelennden bırisı olan Yaşar Abi düşüncelennden mahkûm oluyor. Bu, ben:m de mahkûm olmam... Halkını, insanını, hayatı seven herkesin mahkûm olması demektir. Gencecik insanlar yaşamlanndakı bırtakım itırazlannı özgürce haykıramıyor. Gıysılen kan içinde. kınlmış kemıklerle dönüyorlar ev lerine. Bu benım de hempımızın de gıysılen kan içinde. kemıklen kınlmış olması demektir. Analar, babalar kapı kapı, mezar mezar kayıplannı anyor. İnsanlann hastaları hastane önlerinde kollannda ölüyor. Bu benıınde... Yaşar Abının mahkûmıyetinı savunabılenler var. Aziz Bey'e saldınldı. Nâzun adına dıkılmı^ bir fıdana bıle tahammül edilemıyor. 16 yıldır dünyadayım. Dört bir köşesinden geçtım dünyanın. Başımın dik durduğu tek anlanm Yaşar Abının Azız Bey'in. Nâzımın adlannın geçtığı yerlerdi. Yasa koyanlann. yasa uygulayanlann karaladığı onurumuzu onlar ayakta turuyordu. Bu memlekctte kım özgür'' 30 korumavla bile sokaklarda dolaşamay anlar mı? Yaşar Abı'yı elinde fılesiyle pazardan gelırken gördüm televızyonda. ağlayasım geldı. İsvıçrelı arkadaşlar -Korkmuyor mu" dedıler. "Niye korksun" dedım Bir canı var. bir de sevdalannı ışledığı kıtaplan. İkısı de ölümsüz. Ben, bu ınsanlara memleketimi sav unurken de, memleketımde kendimi savunurken de içim yaralı. Bir şair 16 yılını sürgündc. 2 yılını hapiste geçırdığı memleketine dönerken ıçı yaralıysa bu herkesin içi yaralı demektir. Özgürlüğün olmadığı yerde şaınn yaralan ıvıleşmez. Gelırken tuttuğum şu notlan bıle sözcüklen sınırla'yarak yazıyorsam. kendime nasıl ö/gürüm diyebılirim. Şaınn özgur olmadığı bir toplum nasıl gelışebılır' Ülkenıze dönüyorsunuz \e yıllann bınkmış anılannı yüklenıp getıremıyorsunuz Böylcşey olurmu? Batı basını da aynı şeyı soruyor: -Kendini/i nasıl hissediyorsunuz?" Ne dcmclıyım'.' Yenmde bir başkası neler söy ler acaba dıye düşünuyorum. Insanın böylesı anlarda duyguları nasıl kelımeleşır "Türkiye'ye ömrümde ilk kez gjdiyorum* 1 dıvorum acıya ıroni vcrerek "llk önce neter yapacaksınız" dıyorl.ır "İlkin insan olmamın kişisel haklannı kullanacağım" dıvorum. Y'aşamlannda loplumun yüreği olmuş ölülcrımı zıyaret edeeeğım. Onlann cenazelcrine katılamadım. Nıye katılamadım.. Katılamadım Ahmed Ariften KmilGalip'c dek. Sonra gerçekten bu duygularla yolumu gözlemış yakınlanmı dostlanmı zıyaret edeceğim. Kimisı özgürlük için mücadele eden, kımısı aynı mücadele nedenıyle cezaevlerinde olan. Şu anda ıse tek düşüncem. uçağım indiğinde kızıma ve kanma benim mi. avukatın ya da kardeşlenmin mi telefon edeceğidir. Bunun duygusu başka bir plan yapmamı engelliyor. Ülkemden 33 yaşımda içimde kalabalıklann uğultusuyla ve fakat yapayalnız aynldım. Ülkeme 50 yaşımda içimde yine kalabalıklann uğultusuyla ve yine yapayalnız dönüyorum. Bu kez uçak. yıllardır üstünden defalarca başka ülkelere gıderken geçtığim Istanbul'a ınecek. Vedat Bey'in şıirindekı Istanbul'a. cezaevlennde yattığım Istanbul'a. ilk asklanmı yasadığım. babamm. kardeşlenmin. arkadaşlanmın olduğu Istanbul'a. Özgür olmayan Istanbul'a. Özgürlüğe susamış. dünyada özgürlüğü en fazla hak eden Istanbul'a. İlk şıırlenmın kentme 16 yıl önce yurtdışına gelirken orada yolumu gözleyecek aynlıklaryaşamıştım. Şimdi dönerken burada yaşıyorum. Gurbette doğan kızım meraklı, kaygılı, kocaman gözlerle ve fakat hiçbir şey söylemeden bakıyor bana. Kanmın benden sonra ağlayacağını biliyorum. Uçağın Istanbul'a ınmesini bekliyorum... Şair Nihat Behram, 33 yaşında terk ettiği ülkesine 50 yaşında döndü •tı«n! ııo (•ırrreı i savaşçısı bîr 16 yıl yasaklı kitap Behram'ın kitaplan birilerini hep rahatsız etti. Örneğin; Darağacında Üç Fidan, Ser Verip Sır Vermeyen Bir Yiğit adlı kitaplan 16 yıl yasaklı kaldı. Citmesini avukatı îstedi 1980 yılına gelindiğinde Behram hakkında çok sayıda dava açılmıştı ve tüm kitaplan yasaklıydı. Avukatı Orhan Apaydın'ın da uyansı üzerine ağustos ayında yurtdışına çıktı. Hüzünlüydü... Kızını, eşini orada bırak- mıştı. Sevinçliydi... Çok uzun bir aradan sonra doştlanna sanlacaktı. Üzüntülüydü... Bazı doştlanna istese de sarılamayacaktı. Öfkeliydi... Türkiye'de hâlâ düşünce şuç- tu. Umutluydu... Zorlara karşı savaşmaya devam edecek ve başaracaktı. Özgürdü... Nihat Behram... 33 yaşında terk ettiği ül- kesine 50 yaşında dönerken kanşıkduygu- lar içindeydi. Kendini özgür hıssetmediğı sırunn bir yanından kendini özgür hisset- mediği diğer yanına geçiyordu... Behram. yaşamı boyunca hep "özgürlö- ğün" mücadelesini verdi. 1970 öncesi kar- deşi Ataol Behramoğlu ve İsmet Özel'le Halkın Dostlan dergisinı çıkaran ve "Ha- yatımızÜzerineŞiirler" adlı ilk kiıabını ya- zan Behram, 12 Mart askeri darbesi sonra- sında 2 yıl cezaev inde kaldı. 1974'te çıka- nlan af yasasından sonra Vatan gazetesin- de röportajlan yayımlanan Behram'ın ki- taplan birilerini hep rahatsız etti. Örneğin; Darağacında Üç Fidan. Ser Verip Sır Ver- meyen Bir Yiğit adlı kitaplan 16 yıl yasak- lı kaldı. Ancak tüm baskı lara karşın Behram, mü- cadeleden vazgeçmedi. "Müitan" ve "Gü- ney" dergilerini çıkardı. Güney Film'de yö- netıcilik yaptı. 1980 yılına gelindiğinde Behram. hakkında çok sayıda dava açılmış- tı ve tüm kitaplan yasaklıydı. Avukatı Or- han Apaydın'ın da uyansı üzenne ağustos ayında yurtdışına çıktı. Y'urtdışında yazdı- ğı "Yılmaz Güney'le Yasaklı V ıllar" adlı kitabında Behram, Yılmaz Güney'in Tür- kiye'den kaçınlışını aynntılanyla anlattı. Politik mülteci olarak 16 yıl kaldığı Avru- pa'da yazmaya devam eden Behram, 1985 yılında Türk vatandaşlığından çıkanldı. 1992 yılında tekrar Türk vatandaşı olan Behram, Işviçrepasaportuolmasına karşın Türk pasaportuyla yurduna döndü. Türkiye Yazarlar Sendikası'nın kurucu- su ve PEN üyesi olan şair-yazar Nihat Beh- ram'la yurda girişinin üçüncü gününde gö- rüştük. tki gün gözaltında rutulan Behram'la hüznü, sevinci, öfkeyi, umudu, özgürlüğü konuştuk: 16 yıl kaldığı Avrupa'da yazmaya de\am eden Behram. !9XS'te Türk vatandaşlığın- dan çıkarıidı. 1992'de tekrar Türk vatandaşı olan Behram, İsviçre pasaportu olması- na karşın Türk pasaportuyla yurduna geri döndü. (Fotoğraf: H ATİCE TUNCER) - Avukatınız Orhan Vpaydın'nın uyansı üzerine yurtdışına çıkhğınızı belirttiniz. St- zi politik mülteci yapan sadece bu uyan mıy- dı? - Elbettekı sadece uyan değildi. Bu uya- nya kadar. birikmiş bir sürü olay vardı. Tür- kiye'de Ecevit sıkıyönetimi vardı. hakkım- da dav alar açılmıştı. kitaplanm yasaklanmış- tı. Ve avukatım. aynı zamanda ağabeyım olan Orhan Apaydın kalmam halinde sonucun da- ha kötü olacağını, Türkiye'de bir darbenin beklendiğini söylemesi üzenne 1980 ağus- tos ayında yurtdışına çıktım. - Sizin yurtdışına cıkışını/ın hemen ardın- dan 12 Eylül askeri darbesi geldi. O günler- de yurtdışından Türkiye nasıl gözüküyor- du? - Aynlmamdan kısa bir süre sonra geldi 12 Eylül... Biryanınızelegeçemeyecek ka- dar özgür. bir yanınız son derece acılar için- de. - Siz yurtdışındaydınız, birçok arkadaşı- nız, dostunuz ise Türkiye'de idi. 12 Eylül tüm şiddetiyle gdmişti... Nurtdışında nasıl bir özgürlük yaşadınız? - Tabıi kı özgürlük çok genış bir kavram. hayatın bütün bınmlerıne yansıyor. Ben yurtdışındayken yeğenlerim burda doğdu ve benim onlan sevme özgürlüğüm. onlara dokunma özgürlüğüm yoktu. Ve onlar be- nim dokunuşlanmın uzağmda büyüdüler. Bu da özgürlük... Zamangeliyor şöyle bir bağırmak istiyor- sunuz ya da acıyı birisiyie paylaşmak, dert- leşmek istıyorsunuz. Benim yurtdışındabu- lunduğum dönem asken darbenin ilk ayla- nydı ve çok az insan vardı yurtdışında. An- cak sadece tclefonla bağlantı kurabiliyor- dunuz yurdunuzla. Örneğin EmilGaüp'le, birçok arkadaşla çok sık görüşüyorduk. Çok sıkıntılı günlerdi, çok sınırlı şeyler konuşa- biliyorduk. Ve aldığınız bütün haberler acı- ya gebe haberlerdi. Son derece acı haber- lcrdi. Telefonun kapanmasından sonra o acıyı tek başınıza taşımak zorundasınız. Eğer ilk defa yapıyorsanız, bunun ustası değilseniz ağırlığı daha da fazla artıyor. -Acının ustası olmak.» - Bilmiyorum acının ustası nasıl olunur. Ben hiçbir zaman olamadım zaten. Ben her zaman. 16 yıl kaldığım ülkelerde, hep o ül- kelerin yabancısı gibiydim. Yani acemisi ola- rak yaşadım. - Sonucta burdan uzaklaşmak gan'ba sizi pek rahatlatmamıs... - Bir şeyden uzaklaşmak hiçbir zaman dertlere çözüm olmuyor. Ancak başka şey- ler yapmak zorundasınız. O yapmak zo- runda olduğunuz şeylen daha hızlı, daha güç- lü yaptığınız zaman bu bir tesellı oluyor. Sözgelimi yurtdışında canını bin türlü belalardan kurtarmak isteyen insanlann kendini belalardan kurtarmasına yardım et- meniz size tesellı veriyor. Ya da orada se- sini duyuramayan. ama sesinin duyurulma- sını isteyen ınsanlara ses oluyorsunuz. Bir- takım yerlerde onlann acılannı dile getiri- yorsunuz. Bir bakıma mücadelenin de bel- li bir sının yok. Öyle anlar var ki cezaevi- nin içindeki bir insan, dışarda elini kolunu sallayarak dolaşan bir insandan daha fazla mücadele içinde olabiliyor. Yeter kı bunu yakalayabilin. Yani mücadele ettiğiniz oranda özgür ol- maya başlıyorsunuz ve sizı mücadeleniz özgürleştiriyor, kendi acılannıza, duygula- nnıza karşı. Bende yıllarca ilk günden baş- layarak. yurtdışında olduğum sürece yani döndüğüm güne kadar bunu yapmaya ça- lıştım. Yani orada haklı olan insanlann di- li olmaya çalıştım. Yazdığım yazılarla böy- le olmaya çalıştım, yaptığım konuşmalar- la böyle olmaya çalıştım. Açıklamalanm- la böyle olmaya çalıştım. Yaşantımla böy- le olmaya çalıştım. - Mülteci olmak nasıl bir duygu, nasıl bir yaşam? - Şimdi bir ekonomik nedenlerle çalışmak için gelenler var. Büyük kesım böyle. Bir de politik mülteciler var. 1980'den sonra genişbirrx)litikakım oldu. çeşitlı ülkeregi- denler var. Birçok ülkede mülteci var. Şim- di de zaman zaman mültecilerin gelişi sü- rüyor. Ekonomik olarak ülkemizde iş bu- lamayanlargeliyor. Politikolarakgeliyorin- sanlar. Çünkü ülkemizdeki sistem, politik mülteci yaratan bir sistem. İnsanın hakkın- da yasaklama karan. tutuklama karan olun- ca. o insan canını kurtarmak için ya da en azından cezaevine girmemek için yurtdışı- na çıkıyor. Artık politik mülteci istemleri- nin kabul edilmesi eskisi gibi değil. daha zor. Gerek ekonomik olarak gelenler, gerek- se politik olarak gelenler belli süreden son- ra mutlaka çalışmak zorundalar. Ancak ko- şullarçokzor... SÜRECEK BIZBIZE ERDAL ATABEK İnternet FetişizmL.. Her şeyi 'fetiş' yapmaya bayılınz ya, yeni fetişimiz de 'internet.' 'Intemete bağlanmak' yeni bir moda- nın adı oldu. Bir süre önce teknolojik yeniliklerin kul- lanıcısı olmak için 'bilgisayara geçmek' gerekiyordu. Şımdı bu aşamanın geçıldiğı görülüyor. Yeni aşama- da olduğunuzu açıklamak için 'internete bağlanma- nız' şart. İnternete bağlanıp da ne yaptığınızı soran da yok, bilen de. Böyle olunca yakında semt bakka- larıyla kadın kuaförlerinin de 'internete bağlandıkla- nnı' duyarsak şaşmayalım. İnternet, uluslararası bir iletişim ağı. lletilen şey 'bil- gi?' İnternet yoluyla dünyanın her yerinde bu ağa bağlı bilgileri alabiliyorsunuz, haberieşebiliyorsunuz. Şimdi merak etmek gerekir, elindeki gazeteyi okuma- ya üşenen, yazı okumaktan sıkılan bir toplumun in- sanlan bilgıyı çok hızlı almayı neden istesin? Televiz- yonlarcia belgesel programları yerine zıp diye eğlen- ce programlanna hoplayan insan dünyanın başka yerierindeki bilgiyi ne yapsın? Çın'de trenlerin yeni başladığı dönemlerde tarlasın- dan demiryolu geçecek bir köylüyü inandırmak için konuşan kişi: - Bak, demiş, Sen şimdi kente kaç günde gidiyor- sun? - On gün sürer, demiş köylü. - Işte şimdi trenle bir günde gideceksin. Köylü şöyle bir düşünmüş: - Peki geri kalan 9 gün ne yapacağım? : Şimdi bizim durumumuzun da Çinli köylünün dtı- rumundan pek farkı yok. Zamanı kullanmayı bilme- yen, kullanmakda istemeyen birtoplumda 'bilgiyi hız- la elde etmek' neden istensin? Toplantılann ortala- mayarım saat geç başlamasının 'olağan' karşılandı- ğı, geç kalmanın her zaman mazeretinin bulunduğu, 'zaman öldürmek' deyiminin rahatça kullanıldığı bir yaşam kültüründe 'dünyadaki bilgilen hızla elde et- mek' neden çok önemli olsun? Işin gerçeği şudur ki, dünyadaki teknolojik gelişim, zamanı, mekânı, sınırları engel olmaktan çıkaran bir yetkinliğe enşmıştir. Istediğin bilgilere artık doğrvdan' uiaşm,anız oianaklıdır. Bilgiyle sizin aranızda hiçbir kurum, hiçbir engel, hiçbir sansür olmayacaktır. Ger- çekbir 'bilgilenme', 'bilgivehaberalma', 'iletişimkur- ma' özgürlüğü dönemi açılmıştır. İnternet olayının gerçek önemı, gerçek değeri de budur. Bilgileri kay- naklarından almak isteyen herkesin artık bir klavye, bir monitör, bir modemle bu olayı gerçekleştirme gü- cü doğmuştur. Ancak bundan yararianacak olanlar da bu bilgilere ulaşmak isteyen 'bilgiarayıcılan'd\r. Ge- ri kalanı için bir fetış, bir moda sembolü olacaktır ki bunun da hiç önemi yoktur. Ancak bundan sonra, ezbercı eğrtimi kullanan okul- ların da, sıstemlerın de sonu gelmektedir. Özgür dü- şünce eğitıminin yapılmadığı sistemleri yaşatan top- lumlar her alanda neden başarılı olamadıklarını anla- ma tırsatını bile bulamadan etkin uygarlık dünyasının dışına itileceklerdir. Herbilgınintartışılması, karşıtgö- rüşlerin de saygı görmesi, seçeneklerin kapatılmadan ölçülmesi, doğru-yanlış ikileminin önyargılardan de- ğil de, nesnel değerlerden oluşması gibi dinamik bir kültürü yaratamayan toplumlar 'bilgiyi kullanmayı' öğrenemeyeceklerdır. Bu toplumlar için bilgi; 'akta- rtian', 'tartışflmayan', 'depolanan', 'izne bağlı olarak kullanılan' tüketom formatları olmaktan iteriye gideme- yecektir. Onun için de durum sanılandan çok daha değişiktir. Internetle ortaya çıkan uluslararası iletişim ağı top- lumlann eğitim sistemlerini bile etkileyecek birgüç ta- şımaktadır. Bilgi gruplarının dünyanın her yanından doğrudan ve kesintısız olarak dolaşımı bütün toplum- lann eğitim, hukuk, sağlık, turizm, endüstn, hizmet- ler gibi bütün yaşama alanlarının yeniden gözden ge- çirilmesine yol açacaktır. Kültürterarası bilgi alışveri- şi salt edebiyat, müzik, spor aracılığı ile değil, doğ- rudan kişiden kişiye özellikte gerçekleşecektir. Bu gelişimin insan psikolojisine ve insan davranışlanna nasıl yansıyacagı da ayn bir yazı konusu olmalıdır. Burada önemli olan 'internet' değildir, 'bilgiyiara- yıp bulma isteği'üir. Bu isteği olanlar ınternetle zama- nın, mekânın, sınırlann aşıldığı yeni ufuklar bulmak- tadır. Bilgiyle pek alışverişi olmayan etiket meraklıla- n yeni fetişleriyle avunurken internet yeni bir çağın habercisı olmaktadır. M M S NADI (")[)l LLERİ Bu yıl 50.si düzenlenen Yunus Nadi Ödülleri'ne katılma süresi 2 Mayıs 1996 Perşembe akşamı sona eriyor. tlki 1946'da düzenlenen 1996 Yunus Nadi Ödülleri, bu yıl da 4 ana baş- lıkta ve 8 ayn dalda veriliyor. Edebiyat Ana Dalı: Öykü, Roman, Şiir. Görsel Sanatlar Ana Dalı: Afiş, Fotoğ- raf, Karikatür. Sinema: Uzun Metrajlı Film Senaryosu. Bilimsel Araştırma: Sosyal Bilımler Araştırması Adaylann yapıtlanyla birlikte adlannı ve soyadlannı arkasına yazacaklan iki fotoğ- raflannı, açık adreslerinin de yer aldığı ka- tılma belgesini ve yaşam öykülerini 2 Ma- yıs 1996 Perşembe akşamına kadar "Cum- huriyet Gazetesi, Yunus Nadi Ödülleri, Ca- ğaloğlu 34334 tstanbul" adresine iadeli ta- ahhütlü olarak postayla göndermeleri, ya da elden teslim etmeleri gerekiyor. K A T I L M A B E L C E S İ AD1M, SOYADIM: ADRESİM: TELEFONUM: KATILDIĞIM DAL: Başka Türkiye Yok Haydi Fidan Dikelim ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTRQLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle