Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1996 CUMA
HABERLER
FKF'nin ilk
başkanlanndan
Selım Ölçer
'Şiddete
bulaşılmasa
dahadoğru
olurdu'
YUSUFÖZKAN
ANKARA - Eski Türk
Tabipleri Birliği (TTB)
Merkez Konseyi Başkanı
doktor Mehmet Selim
Ölçer, 12 Mart
dönemindeki öğrenci
hareketlennin.
romantizmi, içtenliği,
dürüstlüğü ve Türkiye'yi
yönetme istemleri
açısından çok güzel
girişimler olduğunu
belirterek "Ama biraz da
herkesi kurtaracağız
havası vardı. Bu biraz
doğru değUdi" dedi.
12 Mart döneminde Dev-
Genç'in AnkaraTıp
Fakültesi temsilcisi,
Ankara Tıp Fakültesi
Karma Kurulu'nda
öğrenci temsilcisi olan ve
Fikir Kulüpleri
Federasyonu'nun ilk
başkanlan arasında yer
alan Ölçer, darbenin
ardından bir süre gözaltına
alındı ve yargılama süreci
sonunda aklandı. Kulak-
Burun-Boğaz ihtisası
yapan Ölçer, uzun süre
TTB Merkez Konseyi
Başkanlığı yaptı. 24 aralık
seçimlerinde Numune
Hastanesi Başhekim
Yardımcılığı ve TTB
Merkez Konseyi
Başkanlığı görevlerinden
aynlan Ölçer, CHP'den
Diyarbakır milletvekili
adayı oldu. Seçimi
kazanamayan Ölçer,
yeniden Numune
Hastanesi'ndeki görevine
döndü. Ölçer, içinde
yoğunlukla yer aldığı
öğrenci eylemleri ve 12
Mart dönemine ilişkin
olarak sorulanmızı
yanıtladı:
-12 Mart 1971'e bugün
bakınca, o günün
gençlerinin yapbğı
eylemleri nasıl
değerlendiriyorsunuz, bu
eytemlerin hakiıbğına
inanıyor musunuz?
- Taleplerin bir kısmı,
dünyaya bakışımızda,
haklılık payı çok
doğruydu, ama biraz
herkesi kurtaracağız"
havası filan da vardı.
Oturup yeniden
değerlendirince, bunun
biraz doğru olmadığını
düşünüyorum, bu bir.
tkincisi; doğru olmayan
bir nokta da tahriklere
kapılmayıp, sakin olup,
silaha ve şiddete
bulaşılmasaydı, herhalde
daha doğru olurdu diye
düşünüyorum. Onun
dışında, içtenliği.
romantizmi, dürüstlüğü,
Türkiye'yi yönetmeye ait
talepleri açısından o
gençlik hareketi, bence
çok dürüst, çok güzel bir
hareketti. Demokrasi
talebi vardı. Dünyadaki ve
Türkiye'deki haksızlığa
uğrayanlarla ilgili talepler
vardı. Onlar bence hâlâ
bugün de geçerli şeyler.
Şiddete bulaşma noktası
kötü oldu diye
düşünüyorum.
-Sizce, 12 Mart, Türkiye'ye
neter kaybettirdi?
-Askeri darbelerin
hepsinin Türkiye'ye neler
kaybettirdiği zaten belli.
Benim bunun için özel bir
şey söylememe gerek yok.
O dönemde muhtırayı
veren komutanlar,
Türkiye'deki sosyal
gelişmenın, ekonomik
gelişmeyi geçtiğini
söylüyorlardı ve "Buna
müdahak etmek gereldr"
diyorlardı. Gerekçenin
temel amacı buydu. Hani
1980 darbesi öncesi gibi...
Bazı çatışmalar. olaylar
oluyordu, ama bu ağırlık
olarak tek taraftan
geliyordu. Böylesi bir
ortamda askeri
müdahalenin getirdiği şey,
Türkiye'de seçilerek gelen,
işleyen bir parlamenter
süreci, demokratik süreci
büyük ölçüde kesintiye
uğrattı, bu bir. tkincisi;
Türkiye'de 1961
Anayasası ile işçilerin,
emekçilerin, aydınlann,
sanatcılann etİcili
olabildiği bir demokratik
ortamın yaratılmasına
doğru birtakım bir şeyler
konmuştu. Bir TİP
hareketi vardı. Buna
bakarak CHP'de bir
"ortanın solu" tartışması
gelişmişti. Toplumda
özgürlüklerle ilgili adımlar
atılıyordu. 12 Mart'ın
olması, böylesi bir
ortamda bunlann önüne
bir set çekti.
1 2 M a r t ' ı n 2 5 ' i n c i v ı l d ö n ü m ü
12 Mart demokrasi ayıbı
1
972 yıhnın Mayıs ayı CHP için bir
dönüm noktasıydı. 7 mayıs günü
yapılan CHP Olağanüstü Kurul-
tayı'nda" Ya ben ya Bülent" diyen
tsmet tnönü, 498 oy aldı. Bülent
Ecevit ise 709 oyla genel başkan-
lığa getirildi. Bir gün sonra Inönü, 33 yıl 4
ay 11 gün liderliğini yaptığı CHP'den isti-
fa etti. Daha sonraki günlerde Inönü. "ta-
bii. senatör" olarak Cumhuriyet Senato-
su'nda görev aldı.
CHP gibi hükümette de kanşıklıkJar sü-
rüyordu. Nihat Erim'in isn'fasıyla kabine kur-
ma görevi verilen Hayri Ürgüplü başanya
ulaşamadı. Ürgüplü'nün kurduğu kabineyi
Cumhurbaşkanı CevdetSunay onaylamayın-
ca, görev Ferit Melen'e verildi. Melen, gü-
venoyu almayı başardı. Görünürde hükümet
iş başındaydı ve Türkiye için çalışıyordu,
ancak 1972 yıhnın yaz aylan cuntacılar açı-
sından hiç sakin geçmedi.
12 Mart Muhtırasf nı veren cuntacılar
ikiye bölünmüştü; bir yanda "Sunay-Tağ-
maç-Türün", diğer yanda "Gürler-Batur."
Her ne kadar Memduh Tağmaç'ın yerine Ge-
nelkurmay Başkanlığı'na Orgeneral Faruk
Gürler, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nada
Oramiral Kemal Kayacan getirildiyse de
cuntacılar arasındaki hesaplaşma son bul-
madı. Sıkıyönetim mahkemelerinde ise il-
ginç yargılamalar yapılıyordu. Bir yandan
Istanbul Sıkıyönetim Askeri Mahkeme-
si'nde birdönemin kontenjan senatörü Ce-
mal Madanoğiu'nun adıyla anılan dava. dı-
ğer yanda Talat Turhan'ın 1 numaralı sa-
nığı olduğu •Bomba Davası" sürüyordu.
Madanoğlu davasında Osman KöksaL, Ilhan
Selçuk, flhami SoysaL, Doğan Avcıoğlu gibi
isimleryargılanıyordu. Bomba Davası'nda
ise Kültür Sarayı'nın yakılması, Eminönü
vapurunun batınlması, Marmara gemisi-
nin yakılması gibi göstermelik eylemler
tartışılıyordu.
Türün'ün kurduğu Ziverbey Köşkü'nde
hemen hemen herkes işkenceden geçirili-
yor, Gürler-Batur aleyhine ifade vermeleri
sağlanıyordu. Nitekim, daha sonra Asken
Savcı Süleyman Takkeci tarafından hazır-
lanan esas hakkındaki mütalaada. Türün "ün
istedığı tarzda bır şema yer aldı. Bu şema-
ya göre, Orgeneral Faruk Gürler "cunta ba-
şı", OramiralKemal Kayacan ve Muhsin
Batur "cunta üyeleri"ydi. Şemada aynca
Orhan Kabibay, Mücip Ataku, Cemal Ma-
danoğlu ve Ekren^Acuner gruplannın oluş-
turduğu"MerkezÜstGrubu" vardı. Bu şe-
maya göre hemen hemen herkesin bir şe-
kilde Gürler, Batur ve Kayacan'la bağlan-
tılan vardı.
Ziverbey Köşkü'nde alınan işkenceli ifa-
delere, böylesi şemalara karşın Madanoğ-
lu davası beraatle sonuçlandı. "Bomba da-
vası" ise af kapsamına alındı ve davanın
düşürülmesine karar verildi.
1972 yıhnın sonuna gelındiğinde Sılah-
h Kuvvetler Komuta Heyeti, "12 Mart Muh-
ûrası ruhuna aykın mütalaaediliyor" açık-
laması yapıyordu, ama o günlerde kimın
• Türün'ün kurduğu Ziverbey Köşkü'nde
hemen hemen herkes işkenceden geçiriliyor,
Gürler-Batur aleyhine ifade vermeleri
sağlanıyordu. Nitekim, daha sonra Askeri
Savcı Süleyman Takkeci tarafından
hazırlanan esas hakkındaki mütalaada,
Türün'ün istediği tarzda bir şema yer aldı.
Bu şemaya göre, Orgeneral Faruk Gürler
"cunta başı" , Oramiral Kemal Kayacan ve
Muhsin Batur "cunta üyeleri"ydi.
Demokrasiye
balyoz
D E N İ Z T E Z T E L
Madanoğlu davasında, Osman Köksal. Ilhan Selçuk, İlhami SoysaL, Doğan Avcıoğiu gibi isimler yargılandı.
muhtıranın ruhuna uygun. kımın muhtıra-
nın ruhuna aykın hareket ettiğinin bır öne-
mi yoktu. Cumhurbaşkanı Sunay, 1973 yı-
hnın Mart aymda görevi devredeceğini açık-
ladı. Genelkurmay Başkanı Tağmaç göre-
vı bırakmıştı, Suna> daCumhurbaşkanhğrnı
bırakacaktı. Artık "Köşkcuntası"son bulu-
yordu.
1973 yılına gınldiğınde Türkiye'nin en
öneli sorunu Cumhurbaşkanlığı seçimıydı.
Mart ayında Genelkurmay Başkanı Orge-
neral Gürler ordudan aynlıyor ve konten-
jan senatörü oluyordu. Genelkurma> Baş-
kanılığf nada Orgeneral Semih Sancar ge-
tirildi. Ve 13 mart günü TBMM'de Cum-
hurbaşkanlığı için turlar başladı. Başlan-
gıçta Faruk Gürler. Ferruh Bozbeyli, Tekin
Anbunın aday oldular. Daha sonra aday-
lar arasına Ismet tnönü ve Nıhat Enm de
katıldı. Cumhurbaşkanlığı seçimi 15 tur
sürdü ve 6 nisan günü emekli Oramiral,
Kontenjan Senatörü Fahri Korutürk 557
üyeden 365'inin oyunu alarak Türkiye'nin
6. Cumhurbaşkanı oldu.
Gelişmeler üzcre 7 nısanda Melen hükü-
metı ıstifaetti. Ve NaimTalu yenı hüküme-
tı kurdu. 5 mayısta Ismet Inönü artık "De-
mokrasi rayınaoturdu" açıklaması yapıyor-
du. Artık gündemde demokrasının göster-
gesi sayılan seçımler vardı.
14 ekim günü 8 siyası partınin katıldığı
seçimleryapıldı. CHP seçımlerde en fazla
oyualdı. Ancak 185 milletvekilliği kazanan
CHP tek başına hükümet kuramıyordu. De-
mokrasiye geçılmiştı ama kriz son bulma-
mıştı. Cumhurbaşkanı Korutürk. defalarca
parti liderlerine görev verdi. Parti liderleri
de defalarca birbirlenyle görüştüler. Hü-
kümet bunalımı üç ay sürdü.
Sonunda CHP lideri Bülent Ecevit, MSP
lıden Necmettin Erbakan'la anlaşarak hü-
kümeti kurdu.
Evet, 12Martmuhtırasıylademokrasinın
önüne set çekilmişti ve yeni hükümet her
şeyi düzeltecekti. CHP-MSP liderlerinin
üzerinde ilk anlaştıklan konu bir "genel af
çıkarmak" oldu. Türkiye'de artık 12 Mart
dönemi kapanmış, yeni bir dönem baslı-
yordu...
Ancak demokrasiye 12 Mart 1971 'de in-
dirilen "balyoz" son olmadı... Yargısız in-
fazlar, idamlar, ışkenceler hep sürdü... Üs-
telik yaşamımıza yeni yöntemlerle birlikte
yenı kavramlargirdi: Katlıamlar... Failı meç-
huller... Kayıplar...
Kaynaklar: Sosyalızm \e Toplumsal Mü-
cadeleler Ansıklopedısı (Cılt. 6, 7).
Sosyahst Kültür Ansiklopedisı (Cılt 7. 8).
Zıverbey Köşkü, Ilhan Selçuk (Çağdaş Ya-
yınları).
Sakıncalı Yıllar, Hikmet Çetinkaya (Tekin
Yayınevı).
Ben Dev letım Asanm, Reha Öz (BDS Yayın-
lan).
Işkence
tezgâhlanyta ünlû
Ziverbo Köşkü...
" 12 Mart
faşizminin
düşündükçe
tüyler ürperten
canlı bir belgesL..
Uğur Mumcu ve
Talat Turhan o
belgevi işaret
ediyor.
îstanbul Teknik Üniversitesi Öğrenci Birliği başkanlanndan Gökalp Eren
' 12 Mart'ın galibi halk cephesi oldu'
1
2 Mart döneminde gençlik hare-
ketinin Istanbul'daki merkezlerin-
den biri de tstanbul Teknik Üni-
versitesi idi. Zaman geldi öğren-
ciler okulu işgal etti, boykotlar
yaptı. Zaman geldi güvenlik güç-
leri_okulu kuşattı. Ve bir kesimin gözünde
İTÜ "anarşi >Tivası"ydı. O kanşık günler-
de İTÜ Öğrenci Birliği'nin başkanlanndan
biri olan Gökalp Eren 12 Mart'ı anlattı.
Sözlerine "12 Mart,60'lı yıllann hesabı-
nın görûldüğû, bir 10 yılın defterinin kapa-
üldığı döncmdi. Sanki bir muhasebe döne-
miydL 12 Mart, 27 Mayıs dahil olmak üze-
re bir hesabın kapaülmasıydı" diye başla-
yan Eren, dünya görüşlerinin 1960'tan son-
ra şekillendiğini ve üniversite yıllannda
dünyadaki sosyalist hareketle. sosyalist te-
oriyle ilgilenmeye, sosyalizmi öğrenmeye
başladıklannı söylüyor. Eren, 61 Anayasa-
sı'nın kazanımlannı kullandıklannı o gün-
lerde"daha iyi bir dünya" tartışmalan yap-
tıklannı, liselerde kendilerine empoze edi-
len milliyetçilik duygulanndan sıynldıkla-
nnj belirterek, dünya görüşlerindeki deği-
şikliği şöyle özetliyor:
"Milliyetçiiik formasyonunun yerini an-
ti-emperyalizm aldı. Yani millhetçiliği şid-
detle eleştirip, millivet çekişmesinin eleştiri-
siyle kendimizi jnrtseverlik ve anti-emper-
yali/m noktasında yoğurduk. Sonra da bu-
nun evrensel bir değerlendirmesini y aptığı-
mızda kendimizi enternasyonalist olarak
degcrlcndirdiğimiz bir noktaya geldik. Ta-
bü bu noktaya getırken bizim Kemalizme ba-
kış açımız da şekil değiştirdL Yani kayıtsız
şartsız bir Kemalist olmak yerine, bizim
'Kuvayı Milliyeci' diye tabir edilen 'kal-
paksız Kuvayı Milliyeci' diye tabir edilen
bir iç yaklaşunınuz oldu."
Eren, 196O'lı yıllann ıkinci yansında kıt-
lesel hareketin yükseldiğini, üniversite genç-
liğinden işçilere. öğretmenlerden köylüle-
re kadar herkesin muhalefete katıldığını.
TlP'in parlamentoda ıyi muhalefet yaptığı-
nı vurgulayarak o günkü koşullarda CHP'nin
de sol söylemi kabul etmek zorunda kaldı-
nı belirtiyor. Ancak. yükselen halk hareke-
tinin önünde bir önder bulunmadığına de-
ğinerek "Halk hareketinc önderlik yapan,
iyi organize olmuş, tarihsel mirası de>am
ettiren, deneyleri önderliğinde birleştirmiş
bir parti yoktu. Özellikle 68'den itibaren
71 'e kadargördüğümüz en büyük sıkıntı buy-
du. İşte bizi önderliğe talip olmaya bu ko-
şullaritti*" diyor. Eren. bır merkezin olma-
dığını. herkesin ayn ayn yerlerde toplandı-
ğını belirterek sözlerinı şöyle sürdürüyor:
" Muhalefet hareketinüi gelişmesine para-
lel olarak karşı devrimin örgütlenmesi gün-
demdeydi. İşte bugün Cumhurbaşkanlığı
yapan Süleyman Demırel o zaman başba-
kandı ve politikasını çok net bir ifadeyle söy-
lüyordu: 'tti ıte kırdırmak.' Şimdi tabii ki
itJcrden birini ezerek yok etme politikasının
hep yanında oldu, ama öhiir itlerte bcraber
oldu.onu kapısjna bağladı. Bu politika Tür-
kiye'yi bugünlere taşHİL.."
Eren, komando kamplannın 1967 yılın-
da kurulduğunu ve sıvil bir partinın orga-
nize ettiği bu kişılenn ilk olarak Siyasal
Bilgiler'e daha sonra da tTÜ Öğrenci Bir-
liğı'ne saldırdığını vurgulayarak "Artıkbu
terör için eğitümiş olan insanlar \ardı. İ ni-
versitcden, bizim aramızdan seçilmiş insan-
lann eliy le terör ünhersitey e taşındı. O gün-
kü devletin bilinçle, özenle seçip organize et-
tiği terör daha sonraki yıllarda da meyvesi-
ni gösterdi" dıyor. Eren. sonuçta dev nmci
gençlığin tercihi olmadığı halde tam anla-
mıyla sağ-sol çatışmasının başladığını be-
lirtiyor. "Belki bu devletin tercihiydi" diyen
Eren. "Sonuçta maksat hasıl oldu. Bizim
solun, sosyalist ve devrimci cephenin önder-
likten.yani yıllann deneylerini biriktiren, di-
siplini sağlayabilecek, politika üretebilecek
bir siy asi merkezden yoksun olması, bu nok-
taya gelinmesine bir vesile oldu" dı> e konu-
şuyor. Eren, o günlerde. asker ve sıvıl ke-
sim içinde bırgrubun Adalet Partısı'nın ve
Demokrat Parti'nin dev amı olanlann ülke-
yi ıyi yönetemediğini. ülke cıkarlannı ko-
ruyamadıklannı. ülkede kardeş kavgasına
neden olduklannı düşundüğünü vurgulu-
yor
1971 darbesının sonucunu ise Eren, "1971
darbesiyle birçok arkadaşımızın katledil-
mesine, örgütlerin dağılılmasına. işkenceye,
zulme rağmen 12 Mart darbesinden galip
çıkanın halk cephe»i olduğunu düşünüyorum.
72'vegelindiğinc darbt
1
yalnu kaldT diy e de-
ğerlendınyor.
'Darbenin
amacı
ekonomide
liberasyon'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
12 Mart dönemınin sosyal demokrat
öğrenci liderlennden olan DSP Ankara
Milletvekili LluçGürkan. Türkiye'deki
tüm asken darbelen, "Türkiye
ekonomisinin bir adım daha libere
edilmesine dönük adunlar" olarak
değerlendırdi.
UluçGürkan 12 Mart'ı
değerlendırirken, Türk ekonomisinin
libere edilmesine dönük dış kaynaklı
müdahalelere dikkat çektı. Gürkan.
"25 yıl boyunca, çok değişik
değeriendirmeler yapıkh 12 Mart için.
Aradan geçen çeyrek yüzyıl sonra,
siz o dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz.
27 Mayıs'ın rövanşı mı alındı 12
Mart'ta?" sorumuza şu yanıtı verdı:
- 1961'in rövanşı falan değıl. bır
anlamda devamıdır. Türkiye'deki bütün
askeri müdahaleler. 27 Mayıs. 12 Mart
ve 12 Eylül... Biçimi ne olursa olsun.
Türkiye ekonomisine dış müdahale ile
liberalızme doğru yelken açtırılmasının
parlamenter yapıda karşı laştığı
zorluklan aşmak
üzere realize edilmiştır.
27 Mayıs'ın önünde 1958 Pans Kulübü
kararlan vardır. 12 Marûn önünde
14Ağustos 1970 günlüekonomiyi
libere etme -yazan da o tanhte
Planlama Müsteşan olarak rahmetlı
Turgut Ozal'dır- önlemleri vardır.
12 Eylül'ün önünde bilindiği gibi
24 Ocak Kararlan vardır. Askeri
müdahaleler, Türk ekonomisinin bır
adım daha libere edilmesine dönük
adımlardır. 27 Mayıs'ın siyasal
liberalizm anlamındaki farkı...
işte klasik tekerleme vardır ya:
"Ekonomik liberalizm, beraberinde
siyasal liberalizmi getirir.1
"
Bu doğru 27 Mayıs'ta kanıtlanmıştır.
Ama bir ilave adımı vardır.
Ekonominin gelışmişlik düzeyi kadar
siyasal liberalizm getinr.
27 Mayıs'ta getirdiği siyasal liberalizm.
ekonominin gelişmişliğiyle uyum
sağlayamadığı ıçın. 12 Mart ve
12 Eylül'de genye adım atmıştır.
Biz şu veya bu şekilde, geçmişte
12 Mart'a. 27 Mayıs'a. 12 Eylül'e karşı
karşı-taraf olmuş olabilıriz.
Hepimiz bugün genye dönüp
baktığınıızda bence temel
gerçek budur.
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Açılsın Kapılar!..
Yaşar Kemai'in, Düşünce Özgürfüğü ve Türkiye ad-
lı kitapta yer alan, Türkiye Üzerindeki Kara Gökyüzü
ve Zulmün Artsın başlıklı yazılanndan dolayı, 1 yıl 8
ay hapis cezasına çarptınlmasının yurtiçi ve yurtdı-
şında alabildiğıne tepkileri oldu.
Daha da olacak...
Yapılan, büyük yazara saygısızlıktır, olmadık say-
gısızlık!
Nezihe Meriç'in 9 mart günlü Cumhuriyetteki şu
değerlendirmesine katılmaz olur musunuz?
"Bir ulusun yetiştirdiği değerter, sanatçılar vardır.
Bunlaro ulusun kültürünün değerieridir. O kültür on-
lan yetiştirmiş, kabul etmiş, yüceltmiştir. Onlar bizim
orta direğimızdir. Bunca yıldır yaşama biçtikleri an-
lamın hesabını vererek yaşamışlardır. 21. yüzyıl, in-
san, özgürlük, insanca yaşamak ve başkalan hep bu
hesabın içindedır. Bazı adlarbu değerieıin toptan tem-
silcisidir; Yaşar Kemal gibi. O bir kişi değil ki!"
Dogrudur, Yaşar Kemal bir kişi değil ki!
Ancak konu, sadece büyük yazara yapılmış bir say-
gısızlıkla başlamadığı gibi, onunla da bitmiyor.
Konumuz, ülkemizde fikre "suç" olarak bakılması
hâlâ.
Karşısında olduğumuz düşünceleri tartışmak yeri-
ne, üstelik kanunlarla suç haline getirmiş cezalandır-
mışız; o fikirleri çürütecek kanıtları değil, hapishane-
leri gösteriyoruz sahibine.
Gardıyanlar kanıtlanmız arasında...
Yapılan, saygısızlıktır Yaşar Kemal'e, büyük saygı-
sızlık. Iyi ama, Türkiye hapishanelerinde düşüncele-
rınden dolayı hapse tıktığımız yığınla aydın var bugün;
aylardır, yıllardır yatıyorlar, daha da yatacaklanndan
maada...
Girip çıkan nice aydını saymıyoruz.
Bır Ismail Beşikçi'ye yapılan, saygı gösterisi olma-
sa gerek!
Sıralannı savan bır Münir Ceylan a, bir Haluk Ger-
ger'e, birFikret Başkaya ya. ve başkalanna "haket-
mişlerdi" diyebilir misiniz?
Ne yapmıştır bu insanlar, düşüncelerini ak kâğrtlar
üzerine dökmekten başka?
"Teröre karşıyız" diyorsunuz, amenna! Ama bu in-
sanlar, ellen tetiğe dokunmadığı halde, "Terön'e Mü-
cadele Kanunu"na dayanarak, yazıp çizdiklerinden
dolayı zindan karanlığını boyladılar.
"Demokrasiye inanıyoruz" diyorsunuz. Alkışlana-
cak bir tavır! Ama hangı demokraside var, düşüncey-
le terörü yan yana koyup hapishanenin kapılannı aç-
mak ınsanlara?
"Kürt sorunu "nu çözmekten söz ediyorsunuz. Hak-
lısınız, hem de bir an önce yapmalı bunu! Ama bu mu-
dur yolu?
Kitapsız, tartışmasız, dıyalogsuz?
Kovuşturmalarla, mahkemelerle, hapishanelerie?
Yalnız o sorunda da değil, hemen hemen bütün te-
mel davalanmızın çözümünde. bir demokrasi için pek
doğal düşünce ve eylemler yasaklarla çevrilmiş du-
rumda.
Böyle demokrasi olur mu?
Daha da korkunç olan bir şey var: Başbakan Me-
sut Yılmaz, Meclis'te okuduğu hükümet programın-
da, "Fikır özgürtüğünün önündeki engeller kaldınla-
cak" derken, aynı gün, Devlet Güvenlik Mahkemesi,
sadece düşüncesini açıkladığından dolayı Yaşar Ke-
mal'e hapis cezası venmekteydi. Şimdi, birisi çıkarda,
buna bakıp, "Hükümet edenlerin, dahası başbakan-
lann da ötesinde, Türkiye'ye hükmeden birgüç var"
derse ne söyleyeceksiniz?
Hükümete, Meclis'e, yani kanunlan önerip oluştur-
makla görevli yüce devlet organlannda yer alanlara,
en başta da Başbakan'a seslenmiş olalıırv. Demok-
rasiye, bu arada fikir özgürlüğüne inanmakta bir par-
ça samimi isenız, Türkiye'de düşüncelerin önüne ge-
tirilip dikilmiş, insanlarımıza, dahası aydınlanmıza acı
çektiren; bitmedi, 21. yüzyılın eşiğinde hepimiz için
bırer utanç kaynağı olan ceza maddelerinin bir liste-
sini yapınız ve tek bir oturumda, "kaldınldı" deyip fır-
latıp atınız tarihin çöplüğüne!
Görevlisiniz buna!
Ve Yaşar Kemai'in, büyük yazann acısına son ve-
rıp onu sevindirecek tek davranış da budur şimdi.
Bir şeyı daha yapınız: Hemen bir "genel a f fa gi-
derek, düşünceleri getırip hapsettiğiniz şu zindan ka-
pılannı özgürlüğe, barışa, kardeşliğe açınız!
Yakışmıyor olan biten ülkemize...
Evet, açılsın kapılar artık!..
Kısa... Kısa... Kısa... Kısa... Kısa.
• tngiltere Metroloji Enstıtütüsü (NPL) Başkan
Yardımcısı Dr. Ahdrevv VVallard. TUBİTAK-MAM
Ulusal Metroloji Enstitütüsü ile işbirliği ve karşılıklı
tanıtma antlaşması ımzaladı.
• İzmir'de postacıiar, Türk Telekom ile Posta İdaresi
İşletmeleri'nin oluşturulmasını ve tetefoneulara yapılan
aynmcılığı kamuoyuna duyurmak için dün "korsan
eylem" gerçekleştirdiler.
• Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, Çahşma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Emın Kul'u ziyaret ederek
çalışma yaşamında "eşit katılım" olanağının
sağlanmasını istedi.
• İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Maliye
Bakanı Lütfullah Kayalar'a, "tam beyanname
döneminde bir kargasa yaşanmamasuu, serbest
muhasebecilerin defter tutnıa ve beyanname
imzalamalan konulannda Danıştay kararlanna
uy ulmasını" içeren bir mektup gönderdi.
• Galata Kulesi'nı 14 Temmuz 1995 günü işgal etme
olayına kanşan 8'i tutuklu 9 sanık hakkında DGM'de
açıîan davaya dün devam edıldi.
• TÜSİAD Yönetim Kurulu
Başkanı Halis Komili, ülkenin
içinde bulunduğu sorunlann
çözümü için Türk-İş'e uzlaşma
çağnsında bulundu.
• Sosyalist Iktidar Partisi İstanbul
tl Yönetimi dün yaptığı yazıh
açıklamada, partinin Maltepe'de
bulunan ilçe binasına sivil polisler
tarafından saldın düzenlendiğini
Halis Komili belırttı.
• İstanbul Büyükschir Belediye Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan dün İstanbul Büyükşehir Btlediyesi İstanbul
Elektrik Tramvay ve Tünel İşJetmeleri Genel
Müdürlüğü tarafından yaptınian 400 otobüslük garajın
açılışını yaptı.
• Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, ekonominin sağlıklı
bır yapıya kavuşturulması için devletin ticarete değil,
altyapıya yönelmesi gerektığıni söyledi.
• Polisin 'teslim ol" çağnsına uymayan ve silah çekerek
kaçmaya çalışırken \urulan Hakan Özbey adlı hırsız
yaşamını y itirdi.
• K.KTC Ekonomı ve Maliye Bakanı Salih Coşar,
KKTC'ye Avrupa Birliği'nın (AB) ve tüm dünyanın
sıyasi nedenlerle ambargo uyguladıklannı, bu ambargo
karşısında tek çıkış yerinin Türkiye olduğunu belirtti.
• Bakırkoy Belediyesi tarafından geçen yıl açılan
Osmaniye Sağlık Merkezi'nde oluştunılan göz
polikliniği ile check-up laboratuvarı, Bakırkoy Belediye
Başkanvekili Ahmet Bahadırü tarafindan dün açıkk