Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 MART 1996 CUMA
12 DIZIYAZI
Polonya'da 1995 seçimlerinde ünlü Solidarnoş, siyasal ağırlığmı tümüyle yitirdi
• 1989'da PBİP,
kendini feshetti.
• 1989 yazındaki
seçimlerde Polonya
Biıieşik İşçi Partisi,
benzeri komünist
partilerin
yaşadıkları seçim
yenilgileriyle
kıyaslanamayacak
birbozguna uğradı.
Gerçi PBİP,
Polonya
parlamentosu
Sejm'de 38 iskemle
kazanmıştı amabu,
sandıktan çıkan
oylarla değil, seçim
öncesindeki
yuvarlak masa
toplantısında
varılan anlaşma
uyarıncaydı. 38
PBİP milletvekiline,
Polonya basınında
"Moskova
kontenjanı"
deniyordu.
Yeni kurulan
Polonya
Cumhuriyeti Sosyal
Demokrasisi
(PCSD), 1990 yerel
seçimlerinde ezildi.
Iktidarı elinde tutan
Solidarnoş, 91 'de
yeni seçim
sistemiyle yüzde 8
barajını getirdi.
PCSD'yi
engellemeyi
amaçlayan
Solidarnoş
cephesi, 1993
seçimlerinde kendi
silahıyla vuruldu.
PCSD liderliğindeki
diğer seçim ittifakı
Demokratik Sol
Birlik, oyların yüzde
20.4'ünü alarak
Seçim kampanyalannda cumhurbaşkanı adayı eski komünist Kwasniewski ateyhinde Yahudi düşmanı sloganlar kullantldı. bİhnCİ parti Oİdu.
Solidarnoş: Zaferden bozguna
7
989 sonbahannda bütün Do-
ğu Avrupa'yı sarsan dep-
rem, Polonya'yı neredeyse
etkilemedi. Polonya'da ko-
münist iktidar ıçin sonun
başlangıcı çok daha önce
yaşanmıştı. Gdansk Tersanesi'nde daha
70'li yıllarda başlayan işçi direnişleri,
DayaıuşmaSendikası'nı (Solidarnoş) ve
işçi önden Lech YValesa'yı yaratmıştı.
Resmi devlet partisinin mutlak ıktidan
daha o zaman sallanmaya başladı ve Po-
lonya. sosyalist sistem ülkelerinın bile
hazmedemedigı bır vöntemle, resmen ı-
lan edi lmemiş bır asîcen darbey le komü-
nistlerin ıktıdannın devammı sağlayabıl-
mişti. Kara gözlüklerinın arkasına sak-
lanmışGeneralJaruzelsky'yi anımsıyor
musunuz?
Ancak siyasal manevralar. asken dar-
beler, sıkıyönetim önlemleri, kaçınılmaz
sonu sadece birkaç yıl gecıktirmeye ya-
radı. Daha 1989'da 2 milyon 300 bın ka-
yıtlı üyesi olan "resmi" partı Polonya
Birteşik İşçi Partisi (PBİP), 1989 yazın-
da artık sadece 60 bın üyeye sahıptı. Bu
üyelerin büyük çoğunluğunu daaskerler,
rejimin kaymağını yiyenler. gizli polis
ve resmi sendikanın yönetim kadrolan
VVojciech Jaruzelski
oluşturuyordu. Hitier'den Stalin'e, sağ-
dan ve soldan ağır yaralar almasına rağ-
men varlığını sürdürmeyi başaran Po-
lonya Birleşik tşçi Partisi, yapay solu-
numla yaşayabiliyordu.
Moskova kontenjanı
1989 yazındakı seçimlerde partı, ben-
zeri komünist partilerin 1989-90 yıllann-
da yaşadıkları seçim yenilgileriyle kı-
yaslanamayacak bir bozguna uğradı.
Gerçi PBİP, Polonya parlamentosu Se-
jm'de 38 iskemle kazanmıştı ama bu,
sandıktan çıkan oylarla değil, seçim ön-
cesindeki yuvarlak masa toplantısında
vanlan anlaşma uyanncaydı. Nitekim
1989'da Sejm'de yer alan 38 PBÎP mil-
letvekiline, Polonya basınında "Mosko-
va kontenjanı" deniyordu Bu ağır bir
alaydı.amaPBÎPbunuhaketmişti. 1989
yazındaki yuv arlak masada bir araya ge-
len siyasal güçler, siyasal varlığını büyük
ölçüde yitirmiş olan PBlP'i. hâlâ sistem
içi bir güç olan ve Polonya ekonomisi
için vazgeçilmez bir ağırlık taşıyan Sov-
yetler Birliği'ni yatıştırmak. iktidar de-
ğişikliğine tepkisini yumuşatmak için
kabul etmişlerdi. Böylece alınan oy ora-
nı ne olursa olsun PBtP. 35-40 dolayın-
da iskemleye sahip olacak ve hükümet-
te de (biri Savunma Bakanlığı olmak
üzere) 4 "en önemli bakanlı£r alacaktı.
Aldı da.
Umutsuz bir başlangıç
Kaçınılmaz son çok gecıkmedı. 1989
sonunda Polonya Birleşik İşçi Partisi,
kendini feshetti. Aynı kongrede yeni bir
partınin. bir ardıi partinin kurulması ka-
rara bağlandı. Dünya komünist hareketi
tarihinin en eski, en gelenekli partisinin
küllerinden yeni bir parti doğmuştu: Po-
lonya Cumhuriyeti Sosval Demokrasisi
(PCSD).
"ArdıT parti, ilk sınavmı kuruluşunu
izleyen aylarda vermek zonında kaldı.
1990'deki yerel seçimlere katıldı ve ezil-
di. Oylan yüzde- I'in altına düşmüştü:
On binde 88. Polonya komünist hareke-
ti, siyaset sahnesinde "hesaba kaülmasa
da ohır" güçlerden birine dönüşmüştu.
Aradan sadece kırk ay geçti. 1993 se-
çimleri gelip çattı. O ana kadar iktidan
ellerinde tutan ve parlamentoda yandan
fazla çoğunluğu sağlayan Solidarnoş
Partileri diye anılan seçim ittifakı,
1991 'de yeni bir seçim sisteminı parla-
mentodan geçirdiler. Yeni sistem, yüzde
8 gibi, Polonya koşullannda çokyüksek
olarak değerlendirilen birbaraj koydular.
Bu en iyi koşullarda yüzde beş oy ol-
ması beklenen ardıl partiye, PCSD'ye
parlamento kapılannı kapamayı amaçlı-
yordu.
Solidarnoş cephesi, 1993 seçimlerin-
de kendi silahıyla vuruldu. Bir toprak
kayması şiddetinde gerçekJeşen seçmen
tercihleriyle ardıl parti PCSD önderli-
ğinde öteki sol partilerle kurulan seçim
ittifakı Demokratik Sol Birlik. oylann
yüzde 20.4'ünü alarak seçimlerden bi-
rinci parti olarak çıktı.
Eskiden beri Polonya komünist hare-
ketinin geleneksel müttefıki Köylü Par-
tisi'nin yüzde 15.4'lükoylandaeklenin-
ce Polonya'da sol siyasal güçlere iktidar
yolu açıldı.
Polonya'daki seçim sonucu, Batilı bas-
kentlerde bir "seçim kazası vegeçici"ola-
rak yorumlandı. Ünlü devlet başkanı
VValesa ise, "Komünistler (Demokratik
Sol Bırliği oluşturan partileri kastediyor)
kazanmadı. Biz (Solidarnoş cephesini
kastediyor) hatalanmız yüzünden yitir-
dik. Bir daha tekrariama>acağunız hata-
lanmız vüzünden™" dıyordu.
Anlaşılan tekrarladılar. Çünkü 1995
sonundaki devlet baskanlığı seçiminde
de sandıktan sol çıktı. Polonya'da devlet
başkanı halkoyuyla seçiliyor. Lokomoti-
fi Polonya Cumhuriyetinin Sosyal De-
mokrasisi (PCSD) olan Demokratik Se-
çim Birliği'nın başkanı Kwasniewski
devlet başkanı olurken, Leh VV'alesa'nın
Polonya Parlamentosu 'nda
(Sejm) iskemlelerin dağılımı:
Demokratik Sol Birlik
(DSB): 170
Köylü Partisi (KP): 132
Entek Birliği (Solidarnoş): 41
Özgürlük Birliği (EskUDemokratik
Birlik): 7
Komünist Partiler
ve Zümrüdüanka
•geçmişin prestijini bozdurup bozdurup
harcayan iktidannın da sonunu ilan etti.
Sol paramparça
Bu dizinin bir benzerini yayımlayan
(bizim de kaynak olarak büyük ölçüde
yararlandığımız) haftalık Freîtag gazete-
sı, PCSD için "Nuh'unGemisi" benzet-
mesinf yapıyor. Bızce dteöyle. •
"Resmi parti" PBlP'ınkendıni feshet-
mesinden sonra kurulan tek ardıl parti
Lech Walesa
PCSD değildi. Yaşanan deprem çok şid-
detliydi. Darmadağın ve paramparça ol-
muş bir siyasal vapıdan irili ufaklı bir
dizi parti doğdu. lrisi PCSDoldu. Birsi-
yasi örgüt olmamalanna rağmen Polon-
ya'da oldum bittim büyük siyasal ağırlık
taşıyan sendikal hareket ise, PCSD'nin
belkemiğini oluşturdu. Nitekim zaferle
sonuçlanan seçim ittifakının unsurlan
arasmda yer alan Polonya Sendikalar Bir-
liği ve Oğretmenler Sendikası'nın rolle-
ri belirleyiciydi. Buna ülke düzeyinde
örgütlü kadm ve gençlik hareketleri de
eklendi.
Kökü komünist harekete dayanan "u-
fak siyasi partiler" arasmda en önemli-
leri ise Çahşanlar Hareketi ile sofu bir
Marksist-Leninist çizgiyi temsil eden
Polonya Proleter Komünistler Birliği.
Ancak Polonya'nm ve daha sonra tüm
sosyalist sistemin yasadığı derin siyasal
altüstlükten sonra paramparça olan salt
komünist hareket değildi. Batı Avru-
pa'nın en gelenekli sosyal demokrat ha-
reketlerinden biri olan Folonya Sosyalist
Partisi de parçalandı. Bugün Demokra-
tik Sol Birlik (DSB) şemsiyesi altında
toplanıp iktidar olan partiler arasında
sosyal demokrat gelenekten gelen grup-
lar da var.
Ancaaaak... Gerek komünist çizginın,
gerekse sosyal demokrat çizginin sadık
ardıllan olan partiler, DSB ıçinde azın-
,ljk kanatlannı oluşturuyoriar. Peki öy-
leyse bugün DSB seçim ittifakının, hü-
kümetin ve 1996 başından bu yana ülke-
nin başında olanlann siyasal kimlığı ne?
Bugün DSB ve onun temelini oluştu-
ran PCSD yönetim kadrolan için ülkede
benimsenen tanımlama: Pragmatikveli-
beraL. Bu nitelik, Başkan Kvvasnievvs-
kı'nın kimliğinde tam olarak somutlanı-
yor. Seçim zaferini kazanan DSB'nin
başkanlıgından devlet başkanlığı koltu-
ğuna sıçrayan Kvvasnievvski, komünist
tek parti iktidan döneminde partinin re-
formcu kanadının önde gelenlerindendi.
Polonya'da o dönemin kapanmasına gi-
den yolda en önemli dönemeci oluşturan
ünlü yuvarlak masatoplantılannı, parti-
nin (PBtP) rutucu kanadının itirazlanna
rağmen o düzenledi ve görece sancısız
bir geçiş dönemi mümkün oldu. Bu,
Kvvasnievvski ve benzeıierinin pragma-
tist (faydacı) yanlannın iyi bir gösterge-
si.. Hele onun 1989 öncesindeki son iki
komünist hükümette bakan olarak yer
aldığı da eklenirse, ortaya çıkan portre
daha anlamlı oluyor.
Kvvasnievvski tek değil. Ardıl partinin
sağ kanat yöneticilerinden Lezsek Miller
de komünist dönemde üst düzey parti
yetkilisi ve hatta 1989'da Politbüro üye-
siydi. Politbüro üyelennden Wladislaw
Cimoszewicz için de aynı nitelemeler ya-
pılabilir. Ardıl partinin hemen heryöne-
ticisi, hatta aktif kadro üyeleri için ben-
zeri nitelemeler geçerli.
Bu adamlar eski partide. aralanndaki
derin görüş ve ideolojik aynlıkJara rağ-
men reformcu kanat'ta yer aldılar ve bu-
günkü demokratik Polonya'ya banşçıl
bir geçiş sağladılar. Sofu Marksist-Leni-
nistler için bu bir ihanetti. Ancak seçim
zafen bu suçlamalann etkisini yok edi-
verdi.
Bugün Polonya'daki ardıl parti ve ik-
tidardaki seçim ittifakı için çok farklı si-
yasal çizgilerden gelenlerin birliği de-
mek hiç de yanlış değil. Sanılanın tersi-
ne bu mozaik, hatta bu yamalı bohça,
partiyi güçlendinyon yaratıcılığı geliş-
tiriyor. Kamuoyu ara^tırmalanna göre
partinin seçmen tabanı oldukça sağlam
ve şimdiük herhangı bir oy kaybı ufuk-
ta görünmüyor.
Mafya ve sofu Katollkler
hariç
Peki Demokratik Sol Birlik'in seç-
menleri kimler? Hangi toplumsal sınıf ve
LECH
WAIESA
r
J 4»,
A. Kwasniewski, seçimi kazandıktan sonra eşi
Jolanda ile birlikte taraftarlannı selamlıyor. VValesa, önde götürdüğü 1995 seçimleri sonunda başkanlığı Kwasniewski'ye kaptırdı.
Aiexander Kvvasnievvski
katmanlar? Bu sonıya yanıt arayan Po-
lonyalı "seçim sosyaİoglan". kendilerini
de şaşırtan sonuçlareldeettiler. DSB'nin
seçmenleri, Polonya'daki hemen bütün
halk katmanlanndan geliyor. Sosyolog
Havechek, bu saptamaya bir not ekle-
mekte yarar görmüş: "Malya ve çok so-
fu Katolikler hariç" diyor.
Gerçekten de 1989 dönemecinden
sonra iktidan alan sağ siyasal güçler ko-
alisyonu. işsizliği çok kısa sürede yüzde
16'ya tırmandırma, gerçek ücretleri de
1989 verilerinin yüzde 28 altına düşür-
me başansı gösterdi. İşsizlikten etkile-
nenlerin yansı (yüzde 52.2) devletin her-
hangi bir koruyucu desteğinden mah-
nımdu.
Hatasıyia sevabıyla40 yıl sosyalist dü-
zende yasamış bir halkın, sosyalist değil,
sosyal devletin bile mezara gönderilme-
sine ve yerine mafya çetelerinin egemen
olduğu bir talan ekonomisinin fışkırma-
sına tepki göstermemesi mümkün değil-
di.
Kilise ise, yıkılan komünist (yani şu ya
da bu ölçüde ateist düzenin ardından et-
ki alanını aile. eğitım ve kıtle iletişim
araçlan üsründe alabildiğine genişletme
denemesine girdi.
Koyu K.atolik bir ülkede bile katlanıl-
ması zor bir dinsel dayatmacıhk uygu-
lanmak istendi.
Topluluğunca malı yönden destekle-
nen bır kamuoyu araştırması, araştırma
kapsamındakilerin yansından fazlasının.
1989 öncesinde yaşamlannın en mutlu
dönemi oldugunu gösterdi. Seçim so-
nuçlan da varolan koşullardan hoşnut-
suzluğun bir yansımasıydı zaten.
1989'da Polonya solu çökmüştü. Soli-
darnoş Cephesi, ezici seçim zaferinin
sarhoşluğundaydı. 1996'da Solidarnoş,
artık ülkenin marjinal siyasal güçleri
arasında sayılıyor.
Aralannda çok derin ideolojik uçu-
rumlar bulunan kadrolann yönettiği De-
mokratik Sol Birlik ise, umutlann ve
kuşkulann üstünde düğümlendiği bir hü-
kümet sorumluluğunun altında. Seçmen-
lenn tercihlerinde şimdilik bir değişme
görünmüyor.
Yarın: Cekoslovakya'da önce
parti. sonra ülke bölündü
ANKARA...ANKA...
MÜgERREF HEKİMOĞLU
Yiicel YılıBaşbakan Mesut Yılmaz güvenoyu aldıktan son-
ra oluşan kuyruğu gördünüz mü Meclis'te? Kuyrukta
Refah Partililer de var. Örneğin Şevki Yılmaz, Ri-
ze'nin eski belediye başkanı, kımliğini biliyoruz, ko-
nuşmalan kulağımızda hâlâ, kaç kez yayımlandı TV
kanallannda. Kimi dostlanm tepki gösteriyor, Başba-
kan Yılmaz'ın RP'Iİ Yılmaz ile öpüşmesini içine sindi-
remiyor. Bu bir sevinç şaşkınlığı mı, yoksa uzlaşma
göstergesi mi. diyorlar. Yorum yapamadıklannı söy-
lüypriar.
Öpüşme modası giderek yaygınlaşıyor politikacılar
arasında. Herkes herkesle öpüşebiliyor. Elbet öpüş-
meyenler de var. Siyasal sahnede bulunduklan süre-
de hiç kimseyle öpüşmeyenler. Ömeğın ismet Paşa;
onun uzun yıllar boyunca kimseyle öpüştüğünü gör-
medim.
Başbakan Yılmaz'ın Refahlı Yılmaz ile öpüşmesini
çok ters bulmuyorum ben. Başka terslikler yanında
biraynntı ancak! ANAYOL hükümetinin prograrnı oku-
nurken kulağımıza çarpan terslikler yok mu? Örneğin
sekiz yıllık temel eğitim.. protokolde var, programda
yok. Daha doğrusu bir aldatmaca. ANAP-Refah ko-
alisyonu gerçekleşmedi, ama egıtım politikası Refah
doğrultusunda. Refahlı Yılmaz'ın Başbakan Yılmaz'a
sanlıp öpmesi doğal değil mi bu durumda? Kürsüde-
kı teşekkür konuşmasını da Cenab-ı Hakk'a teşekkür
ve duayla son erdirmedi mi ANAP'lı Başbakan? Pa-
ris'te Fransız Başbakanı Juppe ile konuşurken RP oy-
lannın sosyal içeriğinden, büyük kentlerin varoşlann-
daki fakir halkın beklenti ve tepkilerinden kaynaklan-
dığını söylüyor, ama Refah 'ın oy oranını azaltmak yo-
lunda hayli yavaş!
• • •
Belki de duydunuz, 1997 yılını Hasan Âli Yiicel Yı-
lı olarak tanımlıyor UNESCO. Büyükelçı Pulat Tacer
ve Hrfzı Topuz'un önerısı oybiriiğıyle onaylanıyor ge-
nel kurulda. Geçen hafta da yazdım, Milli Eğitim Ba-
kanı denınce anımsadığımız bir kişi Yücel. Belleği-
mizde yeri olan bir devlet adamı. Genç kuşaklar ye-
teri kadar tanımıyor, ama eğitim dalında unutulmayan
bir bakan, sonrası da yok. Oysa yıllar boyunca o ba-
kanlıktan kimler geldi, kimler geçti, hiçbiri iz bırakma-
dı. DYP'li Turhan Tayan'a kolay gelsin!
Anılar kitabında Erdal İnönü de çok güzel anlatı-
yor Köy Enstitüleri'nin kuruluşunu. Köyü uyandırmak,
halkı aydınlatmak amacıyla tütüyor o ocaklar. Ozan-
lar, yazariar, eğitim dalını parfatan öğretmenleryetışi-
yor Köy Enstitüleri'nde. UNESCO da Hasan Ali Yü-
cel'i selamlayarak kutluyor 50. yılını. Köy Enstıtülen
nedeniyle, teknik öğretimde gerçekleştirdiği reform
nedenıyle, devlet konservatuvannı, devlet operasını
açması, dünya klasıklenni Türkçeye kazandırması ne-
denıyle selamlanıyor, bir yıla adını veriyor Hasan Âli
Yücel. 1997 yılı Yücel Yılı oluyor, 1996 yılı da eğıtım-
de ödün yılı! Imam-hatip okullarının yolu açık bırakı-
lıyor, eğitımde birlik sağlanamıyor yıne!
Bu terslik, öpüşme sahnesinden daha çarpıcı, da-
ha şaşırtıcı değil mi? Genç kuşaklar, lise, üniversite
öğrencileri Hasan Âli Yücel'i yeteri kadar tanıyor mu
acaba? Doğrusu kuşkum var, aydınlanma sürecinin
öncülerinden biri. Oysa şimdi o yolu kapama, karan-
lığı sürdürme yanşı var. Dinsel politika ağır basıyor,
Çankaya Köşkü'ndeki iftar sofrasında Arapça dua
okunuyor dakikalarca. Meclis kürsüsünden namaza
koşuyor genç Başbakanımız. Belleğımi zorluyorum,
geçmiş dönemlerdeyok böyleolaylar... Namaz da kı-
lınırdı, oruç da tutulurdu, rftar sofralan da kurulurdu;
^ama hepsi kişr/te AHati arasında. Şımdi tersıne, istilt-
lal Marşımızın yazan Mehmet Akff'i anma töreninde
Kuran okunuyoıi Aynca neler söylenıyor! Tacettın Der-
gâhı bir müze bugün; çevresındekı yüksek binalann
yikılması, yeşil alana dönüşmesi öngörülüyor! Bu ilgi
ve destek başka müzelere de gösterilecek mi acaba?
O parayla bir okul yapılsa daha yararlı olmaz mı? A-
ma önce başka sorulan yanıtlamak gerekiyor. Refah
oylannı kazanmak için dua etmek, Kuran okumak,
namaz kılmak yeterii mi acaba? Imam-hatip liselerini
çpğaltarak nereye vardığımız göz önünde. Kamu ke-
siminde her yerde, her dalda imam-hatıp kökenliler
var bugün! Başbakan Yılmaz da Yaşar Kemal'ın suç-
lanmasından sızlanıyor! Olayın kökenine inmiyor, ger-
çek nedenlere eğıleceğini belirten bir politika sergile-
miyor hükümet programında. Büyük kent varoşlann-
da yaşayan halkın beklentilerine yanıt veren politika-
lar üretmeden yitik oylan kazanmak olanağı var mı?
Yılmaz hükümeti inandıncı bir kadro da sergilemi-
yor doğrusu. Bakanlar Kurulu oluşurken parti ıçi den-
gelerin düşünüldüğü söyleniyor, ama bır de toplum-
daki dengeler var değil mi? Öte yandan seçim hesap-
lan, parti içi dengeleri koruma çabası, kurultay bek-
lentileri öztenen sonucu vermiyor her zaman. Son se-
çimler kanrtladı bunu.
Başkent olaylannı yakından izledim yıllar boyunca.
Kaç seçim yaşadım, kim kazandı, kım kaybetti, kim-
ler geldi, kimler geçti, zaman süzgecine, belleklere
kimler takıldı, hangi partiler, hangı poltikacılar yakın-
dan gördüm. Örneğin Hasan Âli Yücel. Köy Enstitü-
leri nedeniyle komünist diye suçlandı. Uçtu uçtu Ha-
san Âli uçtu diye koltuğundan uçurdular, seçimi kay-
betti, ama UNESCO'nun onurlandırdığı bir devlet ada-
mı bugün. Köy Enstitüleri'ni kapayıp imam-hatip okul-
lannı açanlar da çoktan karanlığa gömüldü değil mi?
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ Cinsel çekici-
lik. 2/ Faiz...
"Yazıyla bildir-
me" anlamında
eski sözcük. 3/
Güneydoğu Ana-
dolu'da ezgi ile
söylenen mani. 4/
Antalya'nın Ma-
navgat ilçesi ya-
kınlanndaki ünlü
antik kent... Şı-
manklık. 5/ Bir
topluluğu oluştu-
ran bireylerden
her biri... Donuk
renkli. 6/Eski Mısır'da insa-
noğlunun yasamsa! dayana-
ğı olan üretici güç...Eski
dilde haç. II "Ben Mu-
sa'yım sen fıravun / Ikrar-
sız şeytan-ı —- / Üçüncü öl-
mem bu haın / Pir Sultan
ölür dirilir"... Uğur, iyi ta-
lih. 8/Afrika'da ve bazı ada-
larda yaşayan cüce yapılı
zenciler için kullanılan söz-
cük. 9/ Düşüncesizce her işe
atılan... Ayak direme.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Sivri gagalı ve kısa bacaklı bir deniz kuşu... Sodyu-
mun simgesi. 2/Rütbesız asker... Osmanlı devletinin taş-
ra örgütlenmesinde. bir beylerbeyı tarafından yönetilen
en büyük yönetim birimı. 3/ Bit... Mert, kalender ve ba-
bacan kimse. 4/ Büyük yerleşım merkezlerinin üzennde
toplanan kirli hava... Su borulannda ya da sigara ağızlı-
ğında bıriken kir. 5/ Bır tür hafif ve kaba ayakkabı. 6/
Herhangi bir konuda, birmeslekte deneyim kazanmış, es-
kimiş kimse... Bırrenk... Borusesi 7/Tanıtım amacıyla
parasız olarak dağıtılan ürün. 8/ Dar ve kalınca tahta...
ltalya'da bır ova. 9/Osmanlılarda sipahilerin aldığı en bü-
yük tımar.