Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15MART1996CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bir Defterden
MELIH CEVDET ANDAY
OD fti Ton Müziği
Sabahleyin radyodan Arnold Schön-
berg'm keman konçertosunu dinledim.
^lışıvorum bu müziğe.
Bır y/cndan şaşmp kalıyorum; müzik-
te bu büyük yeniliğe nasıl alışıldi diye.
Müzik Ansiklopedisi'ni (Ahmet Say)
açıp okııyorunr.
" 1 W yılı Yahudi kökenli Arnold
Schönberg'in (1874-1951) l.OdaSen-
fonisi'nin Viyana'da ilk kez seslendi-
rildiği yıldır. Bu senfoni 15 çalgı için-
dir ve senfoni biçimini tek bölüm için-
de özümlemeyi amaçlayan, ezgisel ya-
pısı dengeserlik sınırlarından taşan,
nyguları dörtlü aralıklardan oluşan
seslerle dokunmuş bir yapısallık gös-
termektedir. İlkçalınışıbuyüzdenVi-
yanalıların öfkesini çekmişti. Schön-
berg'in 1907 yılından başlavarakorta-
ya ko>acağı tüm yapıtlar bundan böy-
le gittikçe kızgınîığı arttırarak sonun-
da onu şarlatan-sahteci diye tanımla-
maya vardıracak ölçüde tepkiler do-
ğuracaktır.'"
Pekı, nedır bu "on iki ton müziği'' ya da
"atonaJ müzik'' denılen miizik?
"Özetlenecek olursa, her sesi bağımsız
ve eşit değerde sayan dengesersiz küğde
kullanılma olanağı bulunan 12 ses, bes-
tecinin isteklerine uygun biçimde sırala-
nır.
Böylece 12 seslik bir dizi saptanmış
oluı. Bu diziyi besteci ister yatay biçim-
de (ezgi ve tartım), ister dikey olarak
(uyum) kullanabilir. Ancak dizideki bir
ses işittirildikten sonra kalan 11 ses de
işittirilmeden yinelenmesi yapılamaz."
•
Achiiles Ue Kaplumbaga
Jorge Luis Borges "Sonsuzluğun Tari-
hTnde (Düzlem Yay. Çev.: Ayşe Atalay)
şöyle diyor:
"Bilindiği gibi onu bulan, Parmeni-
des'in öğrencisi Elea'lı Zenon'dur.
Elea'lı Zenon dünyada herhangi bir şe-
yin hemen cereyan edebileceğini yad-
sırdı. Kütüphane bana iinlü paradoks-
lann iki yanını da görme olanağı veri-
yor. Birincisini 23. cildinde aşağıdaki
notun yer aldığı İspanyolca Hispona-
Amerikan sözlüğünden aldım.
" Devinım diye bır şey yoktur. Achiiles
uyuşuk kaplumbağayı geçemez.' G. H.
Lewes*in çok daha karmaşık olan ya-
zısını okudum, Lenes'in 'Biographical
History of Philosophy' adlı yapıtı he-
men okumağa başladığım ilk kuram-
sal metindi. Onun açıklamalannı akta-
rıyorum: 'Hızın sımgesi olan Achiiles,
yavaşlığın simgesi olan kaplumbağayı
geçmeli. Achiiles kaplumbağadan on kez
daha hızlı koşar ve ona on metrelik bir
avans verir. Achiiles on metreyi geride
bırakır. Buna karşılık kaplumbağa ancak
bir metre ilerlemiştir.
Achiiles bin metre gittiğinde kaplum-
bağa bir desimetre, Achiiles bir desimet-
re yol aldığında kaplumbağa bir santi-
metre ilerler. Achiiles bir milimetre yol
aldığında kaplumbağa onda bir milimet-
re yol alır. Bu böyle sonsuza dek sürer.
Bundan da Achilles'in kaplumbağayı
geçmeksizin koştuğu sonucu çıkar.'
Olümsüz paradoks bu işte."
Bir de şu satırlan okuyahm:
" Bir yanda bir eylemin değil bir nes-
nenin böliinebilir olduğunu unutarak
özdeş bölünebilirlik dev inimini, bu de-
vinimin geçtiği, yol aldığı uzama bağ-
lıyoruz. Ote yanda ise özdeş eylemi
uzamsal olarak yansıtmaya, devinimli
olanın çevresinde dolaştığı çizgiyi sap-
tamaya ya da tek bir sözcükle onu sağ-
lamlaştırmaya alışıyoruz. Devinimin ve
katedilen uzamın bu biçimde birbiriy-
le değiştirilmesi sırasında Elea okulu-
nun sofizmine ulaşıyoruz."
•
ÜçSavaşçı
John Dos Passos'un "Üç SavaşçT adlı
romanını okumamıştım; dün kitaplarımın
arasında görünce açtım, dahvermişim. İlk
romanı imiş Dos Passos'un. Birinci Dün-
ya Savaşı'nda Fransa'ya gelen bir Ame-
rikan tümenindeki yaşamı anlatıyor. Ro-
manm 144. sayfasındaer Andrevvs'indü-
şüncelere dalması şöyle anlatılıyor:
"Öfkeli, umutsuz bir huzursuzluk
kaplamıştı içini. Bu insanlar nefret et-
meyi ne kadar seviyorlardı! Bu bakım-
dan ele alınınca cephede olmak daha
iyivdi. İnsanların birbirlerini öldürme-
leri. onların bu konuda konuşmaların-
dan daha insanca bir şeydi.
Şu halde uygarlık büyük bir yalan
yapısından başka bir şey degildi ve sa-
vaş da uygarlığın çöküntüsü değil,
onun en kusursuz ve en geniş belirtisiy-
di. Ama dünyada azgözlülükten, nef-
retten ve acımasızlıktan daha başka
şeyler de olmalıydı. tnsanlığın başı iis-
tünde süslü uçurtmalar gibi uçan bu
dev sloganlar da hep yalan mıydı?
Lçurtmalar bir ipin ucundaki ince
kâğıttan uydurma şeyler, ciddiye alın-
maması gereken süsler.
Yaşamlannın anlamsızlığının etkile-
diği o uzun insanlar sürüsünü. sözler-
le nesneleri değiştirmeye çalışanları,
dünyalık olmamayı öğretenleri düşün-
dü. Bilmecemsi bulanık kişiler: De-
mokritos, Sokrates, Epikuros, tsa; o
kadar çoktular, tarihin gümüşümsü
sisleri arasında o kadar belirsizdiler
ki, bunlann kendi düşlerinin ürünleri
olup olmadığını bile tam kestiremiyor-
du.
Felaket dolu yüzyıllar içinde bilinen-
ler bilinmeyenler, Lucritius, Aziz Fran-
cesco, Voltaire, Rousseau ve ötekiler. Ki-
mi ağlamış, kimi gülmüştü. Sözleri sa-
bun köpükleri gibi yükselmiş, insanla-
rın bir an gözlerini kamaştırmış, son-
ra patlamışlardı."
'Doğu Öyküleri' i
Ferit Edgü'nün yeni kitabı (Yapı Kre-
dı Yayimlan). Bu kitabm 'Minimal Doğu
Öyküleri' bölümünden bir alıntı:
- Bu ne bu?
-Kar.
- Böyle kar hiç görmemiştim.
- Burda daha neler göreceksin.
- Neymış göreceklerim?
- Kurt, köpek.
-Başka?
- Ayı, tilki.
-Başka?
- lşin rast giderse bir insanoğlu
- Bu karda mı?
- Bu karda, eğer yolunu bulabilirsen. Ya
da o, yolunu yitirmişse.
ARADABIR
ENGIN BAŞARAN
Tüketiciler Derneği Başkam
Tüketicinin Tepkisizliği
1985'ten berı "Dünya TüketicilerGünü" olarak kut-
lanan bu yılki 15 Mart, günümüzde Türkiye için özel
bir anlam taşımaktadır. Türkiye'de yaşayan tüketiciler,
ilk kez, tüketici haklannın konuşulduğu, tartışıldığı bir
Evrensel Tüketici Günü'nü kutlamaktadıriar. Şubat
1995'te yasalaşarak 8 eylülde yürürtüğe giren "Tüke-
ticinin Korunması Yasası" bu ülkede üreticilerin, satı-
cılann yanında bir de tüketici kavramının olduğunu
anımsatmaktadır bızlere... İlk kez tüketiciler, devletin
elinin arkalarında olduğunun güvenini duymaktadırlar.
Gazeteler, televizyonlar az daolsatüketicilere "Bilinç-
lialışvenş yapın! Ihtiyaçlara yanıt vermeyen mal ve hiz-
metlere tepki verin!" gibi söylemter kullanmaktadırtar...
Tepki verin! Şikâyet edin!.. Örgütlenin!.. Tepkinizi ver-
meniz içın ayağınıza kadar her il ve ilçede "Tüketici Ha-
kem Heyetleri" kurulmuştur -hiç ücret ödemeden- gi-
din, hakkınızı arayın!..
Orgütlenmek, hak aramak, tepki vermek!.. Kısa bir
süre öncesine kadar, demir parmaklıklar arkasına atıl-
mak için birer neden olan bu söylemleri, şimdi yöne-
timdekilerin ağzından duymak!..
Durmadan degişen, gelişen dünyadan elbette Tür-
kiye de nasıbini alacaktır. Ancak Islamsal inanışın her
şeyi kader sayan tevekkül anlayışının yanında bir de
her 10 yılda bir susturulan insanlardan hak aramayı,
tepki vermeyi, örgütlenmeyi beklemek biraz zor ger-
çekleşmekte, hem de çok zor gerçekleşmekte...
İnsanların en temel haklannı (sağlık, güvenlik, çev-
re vs.) konu alan, ekonomide demokratikleşmenın ana-
yasası sayılan "Tüketicinin Korunması Vasas/"nıntop-
lumda işleıiik kazandirılmasının önemi burada ortaya
çıkmaktadm Bu yasanın getirdiği haklar ve haklaüa
birlikte gerek üretici, gerek satıcı ve gerekse tüketici-
ye yüklediği sorumluluklar birey olmanın, vatandaş ol-
manın bir gereğidir. Vatandaşlık bilincine sahip birey-
lerden oluşan toplum, temel tüketici haklanndan son-
radır ki, ınsan haklarına da ~
sahip çıkacaktır.
Tüketicinin Korunması
Yasası'nın yururlüğe gırdiği
8 eylülden günümuze ge-
lindiğinde az da olsa ayıplı
diye nitelenen bozuk, ek-
sik, çürük mala karşı bir
tepki görülmektedir. (Şim-
diye kadar Türkiye genelin-
de 992 şikâyet). Ancak Tür-
kiye tüketicileri ayıplı hız-
metlerle o kadar iç içe, ko-
yun koyuna yaşamışlardır
ki, ayıplı hizmetlere tepki
vermek kimsenin akhndan
dahi geçmemektedir. Bu-
gün gidip yarın gelmek,
hastane kapılannda sürün-
mek, çukurlarda ölmek,
gözaltında öldürülmek; se-
çjmden önce başka, se-
çimden sonra başka söyle-
nerek oylan çalınmak, ma-
aş almak ya da vergi öde-
mek için kuyruklarda bek-
lemek, itilmek, azarlanmak,
öğretmenin tokadıyla kulak
tozu patlamak, Türkiye tü-
keticilerinin kaderi sanki.
Tüm bunlar Türkiye'de ne
kadar doğal karşılanmak-
ta... Kimse bu davranışlar-
dan rahatsız değil gibi...
Oysa bu davranışlar onun
kaderi olmamalı... Ülkemiz
tüketicileri bunu hak etme-
melidirler... Haketmedikle-
ri içın daha iyi, daha nitelik-
li hizmetler beklemelidir-
ler... Bunun için çaba ver-
melidirler... Susarak, sineye
çekerek, neme lazımcılıkla
"ayıplı hizmetlere" kapıyı
biraz da tüketiciler arala-
maktadegillermi? Bu ayıp-
lı hizmetlere "dur" demek
tüketicinin sorumluluğu de-
ğil midir? Çağdaş, demok-
ratik Batı toplumlarında in-
sanlar iyı mal, iyı hizmet için
çaba vermişlerdir ve ver-
mektedirler. Boş vermek,
neme lazımcılık şikâyeti de
gerektirmez. Boş verenin
şikâyet etmeye de hakkı ol-
maması gerektir. Artık hak-
ları öğrenmenin, sorgula-
manın, aramanın zamanı-
dır. Artık birilerinin bizler için
bir şeyler yapmasını bekle-
menin zamanı değildir. Gö-
rebilen, duyabilen, düşüne-
bilen, sorgulayabilen çağ-
daş tüketicilerin kendileri-
ne sunulan mal kadar hiz-
metlerie ilgili konulara da el
atması gerekmektedir. Ge-
rektiğinde bireysel gerekti-
ğinde örgütsel... Vatandaş
olmanın bir koşulu da bu
değil midir? Her şeyden
önce "insan" gibi yaşama-
yı tüketiciler istemelidirler.
İletişim Fakülteleri
tletişim fakültesi öğrenimi.beş yıla çıkanlmalıdır. Iletişimde yabancı dilin
önemi göz ardı edilemez. Öğrencilerin istenilen düzeyde bir iletişimci olması
için yaoancı dil eğitimi kaçınılmazdır.
Prof. Dr. SUAT GEZGİN ht. Üni. iletişim Fak. Dekan Yardımcısı
laylar ve olgular, içinde bulunduk- kenin savunma giderlerinin yûksek gerçekleşme-
lan koşullarda bir bütün olarak de- " ' ~
Oğerlendirildiğinde ancak anlam ka-
zanırlar. Olaylan ve olgulan yer,
zaman ve çevre öğelerinden uzak
düşünmek, yanlış tanımlamalann
kapısını da aralar. tletişim fakültelerinin sorunla-
nnı da Türkiye gerçeğinden, ulusal eğitim-ögretim
politikasından ve Türkiye'deki yükseköğrenimin
genel yapısından uzak düşünmek olası değildir.
Kısaca tüm başka durumlarda olduğu gibi bu ko-
nuda da öznel ve nesnel özellikleri, birlikte dikka-
te almak gerekir. Ancak, sınırlı olanaklar, sorunu
tüm yönleriyle açımlamamıza yeterli değildir. O
nedenle sorumın, konuyla ilintili başka ilgili öğe-
lerle birlikte irdelenmesi kaçınılmazdır.
Ne yazık ki, sorunlan dile getirmek, konuşmak,
çözüm aramak, Türk toplumunda pek yaşanası bir
durum değildir. Oysaki, bir şeyleri sesli düşünmek,
dile getirmek, çözüm arayışının bir göstergesidir.
Yükseköğrenim sorunlan, Türkıye'de son yıl-
larda belki de en gür sesle gündeme getirilen ko-
nulardan biridir. Geleceğe yatınm yapan ülkeler
için yükseköğrenimin değeri hiç kuşkusuz yadsı-
namaz. Ulusal gelirin paylaşımında yükseköğreni-
min payı, o ülke için hedeflenen amaçlann neler
olduğunun bır göstergesidir. Pay, ne denli düşük-
se geleceğin o denli "ipotek" altına alındığını söy-
lemek olasıdır. Buna karşılık. savunma giderleri-
nin yüksekliği ya da savunmaya aynlan pay, bir
başka varsayımın yapılmasına olanak tanır. O da
gelişim çizgisinde aşama gösteren ülkelerin için-
de bulunduğu coğrafi konumlannın, bütçeden sa-
vunmaya aynlan payın artmasına yol açtığıdır. Bu
durumda, Türkiye gibi stratejik bir konumdaki ül-
si doğal karşılanmaktadır. Ancak Türkiye gibi ül-
kelerin gelişim ve ilerleme için eğitime olangerek-
sinimleri ıse söz götürmez birgerçekliktir. Üniver-
sitelerin bütçeden gerektiği oranda yararlanması,
hedeflenen düzeye varmadan önemli bir bileşenin
güçlendirilmesi anlamını taşımaktadır. Ne yazık
ki, ülkemizin içinde bulunduğu koşullarda yükse-
köğrenimin bütçeden yeterli desteği aldığını söy-
lemek olası değildir.
Nıtelikli insan arayışı, ilginç bir sarmala dönüş-
mektedir. Araştırmalara kaynak, öğretim eleman-
lanna yeterli mali destek sağlayarak nıtelikli öğre-
timin önünü açmanın önkoşulu, üniversitelerin büt-
çeden iyi pay alabilmesidir.
Öğretim elemenlannın aldıklan ücretler, olduk-
ça sık gündeme gelen bir sorun. Zaman zaman sağ-
lanan iyileştinmeler, ülke koşullan gereği çok kısa
sürede yıpranmaktadır. Öğretim elemanlannın ya-
şam düzeylerindeki düşüklük, bilimsel üretimi
olumsuz yönde etkiledıği gibi, beyin göçüne de
yol açmaktadır. Aynca söz konusu sorun, piyasa-
ya dönük bir yönelime de neden olmaktadır. Özel
üniversiteler işte bu eğilimin sonucudur.
Öğretim elemanlannın örgütlenmesi ıse yasal
düzenlemelerin yetersizliği yüzünden güçlüklerle
karşı laşmaktadır.
Yükseköğrenimin bir başka bileşeni öğrenciler
ise; çok daha sorunlu bir bileşen görünümündeler.
Üniversite öncesi eğitimde yaşanan sorunlar, üni-
versite sınavlannı aşılması gereken zor bir engel
konumuna sokmuş durumda. Aynca, istemden
kaynaklanan yığılmalar, üniversitelerin sınırlı ola-
naklannı da zorlamaktadır. Üniversite sınavlann-
da başanlı olmak bugün artık. ortaöğretimden son-
PROFİLO TELRA ELEKTRONİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI'NDAN
Olağan Genel Kurul Toplantısına Çağrı
Şırketımız Otaklar Genel Kuaılu. 1995 yılı çalışmalarını ıncelemek ve aşağıda yazılı gundemı goruşup Karara bağlamak uzere Yıllık Olağan Toplantısım 2 Nısan 1996 Salı
gunu saat 12 00 de şırkei Merkezı olan Istanbul-Mecıdıyeköy Cemal Sahır Sokak No.26-28 adresınde yapacakiır
Sayın Oriaklarımızın toplantıdan en geç bır hafta evvel şırket Merkezımızden gırış kartlarını alarak bızzat veya temsılcı vasılasıyla Genel Kuaıl toplantısına katılmalarını rica
ederız Toplantıya bızzai ıştırak etmeyecek orlaklanmızın vekâletnamelennı, aşağıdaki örnege uygun olarak duzenlemelen veya vekaletname formu ömeğını şırket
merkezımızden temin etmelerı ve ımzası noterce onaylanmış vekâletnamelennı şırketımıze ıbraz etmeten gereklıdir Hamılıne yazılı hisse sahıplerı hısse senetlennı şirVete
teslım ederek gınş kartı alabıleceklen gıbt. herhangi bır bankaya da tevdı edebılırter Bu bankadan alınan ve bankaya teslım edılen hısse senetlerının değer, adet ve serı
numaralarını gösteren belge karşılığında kendılerıne gırış kartı verılır Gırış kartı olmayan hısse senedı sahıplennın toplantıya katılmalarına kanunen ımkan olmadığı Sayın
Ortaklarımızın bılgılerıne arz olunur 1995 faalıyet yılına aıt Yonetım Kurulu ve Denetçı raporu, Bağımsız Dış Denefleme Kuruluşu rapoaı ıle Bılanço ve Gelır/Gıder hesapları
safı kânn dağHılması ıle ılgılı (eklrf toplantı tarıhınden 15 gun once Şırket Merkezınde Ortaklarımızın ıncelemesıne hazır tutulacaktır. Sayın Ortaklirımızın bılgılerıne arz olunur
GÜNDEM
LDıvan Heyetının seçımı ve Genel Kurul toplantı tutanağının ımzalanması hususunda Dıvan Heyetıne yetkı verılmesi-
2.1995 yılı faalıyet ve hesapları ıle ılgılı Yönetım Kurulu. Denetçı Raporu ıle Bağımsız Dış Denetleme Kuruluşu rapor özetının okunması, müzakeresi ve Yönetim
Kurulunun 1995 yılı Bılanço ve Gelır Tablosu ıle ılgılı onerısının karara bağlanması
3.1995 yılı faalıyetlerınden dolayı Yonetım Kurulu uyelerı ıle Denetçının ıbra edılmelen hakkında karar.
4. Yonetım Kurulu nun 1995 yılı kârı hakkındakı onerısının karara bağlanması
5. 1996 donemı faalıyet ve hesapları nı ıncelemek uzere toplanacak Genel Kurula kadar gorev yapmak üzere Denetçi seçifni.
6.1996 ve 1997 yılı hesaplarını denetlemek içın Yonetım Kurulu tarafından seçılen Bağımsız Dış Denetleme kuruluşu seçımınm tasvibı.
7.1996 yılı içın Yonetım Kurulu Başkan ve Uyelen ıle Denetçtye odenecek ucretlerın tespıtı
8. Şırket sermayesının 160 000.000 000 - (Y Yıizartmışmılyar) Turk Lıradan 830 000 000 000 - (Sekızyüzotuzmılyar) Türk ürasına artırılması ve bu nedente ana sozleşmenin
6 7 ve 8 madelerımn tadılıne daır Yonetım Kurulu önensının karara bağlanması
9. TTKnun 334 ı/e 335 maddelerı uyarınca Yonetım Kurulu uyelerıne ızın verılmesı hakkında karar.
10. Dılekler
VEKALETNAME
PROFİLO TELRA ELEKTRONİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Profılo Telra Elektronık Sanayı ve Tıcaret A Ş nın 02 04.1996 Salı gunu. saat 12 00 de Şırket Merkezı olan Cemal Sahır Sok. No' 26-28 MecKtıyeköy/ISTANBUL adresınde
yapılacak Olağan Genel Kurul Toplantısında aşağıda belırttığım goruşler doğrultusunda benı temsıle, oy vermeye, teklrfte bulunmaya ve gereklı belgeten ımzalamaya yetkılı olmak
uzere vekıl tayin ediyorum
A) TEMSİL YETKİSİNİN KAPSAMI
a) Vekıl tum gundem maddelen ıçm kendı goruşu doğrultusunda oy kullanmaya yetkılidır.
b) Vekıl aşağıdaki talımatlar doğrultusunda gundem maddelerı ıçm oy kullanmaya yetkılıdir.
Talimatlar: (Özel talımatlar yazılır.)
c) Vekil şirket yonetımının onerılerı doğrultusunda oy kullanmaya yetkılidır.
d) Toplantıda ortaya çıkabılecek dığer konularda vekıl aşağıdaki talımatlar doğrultusunda
oy kullanmaya yetkılidır (Talımat yoksa, vekıl oyunu serbestçe Kullanır.)
Talimatlar: (Özel talimatlar yazılır.).
NOT: (A) bölümünde, (a), (b) veya (c) olarak betotten şıklardarı birisı seç*. (b) ve (d) şıkkı içın açMama yapılır
B) ORTAĞIN SAHİP OLDUĞU HİSSE SENEDİNİN
a) Tertıp ve Sensı
b) Numarası
c) Adet-Nomınal Değeri
d) Oyda ımtıyazı olup olmadığı
e) Hamilıne-Nama yazılı olduğu
ORTAĞIN ADI SOYADI veya ÜNVANI:
İMZASI:
ADRESİ:
ESKI ŞEKIL
MADDE 6- ŞİRKETİN SERMAYESİ
Şırketın sermayesı behen 1 000 (Bın) üra normnal değerde 160 000 000 (Yuzaltmışmilyon)
adet paya bolunmuş 160 000 000 000 - (Yuzaltmışmilyar) üradır Artırım öncesi sermayeyı
oluşturan 40 000 000 000 • (Kırkmılyar) Uranın tamamı ödenmıştjr Bu defa artıralan
120 000 000 000 • (Yuzyırmımılyar) Lıra sermayenın 24 481.091 000 • (Yirmıdortmılyar-
dörtyuzseksenbırmılyondoksanbirbın) brası nakden ödenmıştır Bamye 95 518 909 000
(Doksanbeşmılyarbeşyuzonsekızmılyondokuzyuzdokuzbın) üranın 66 000 000 -
(Altmışaltimılyon) Lırası V U K 'na eklenen mukerrer 298 madde hukumlenne gore
oluşturulan ıştirakter değer artış toncndan 49 580 798 000 - (Kırkdokuzmılyarbeşyuz-
sekseimılyonyedıyuzdoksansekızbın) TL sı V U K na eklenen mukerrer 298 madde
hukumlenne gor
e oluşturulan sabıt kıymet değer amştonundanve 45 872 111 000 -
(Kırkbeşmılyarsekızyuzyetmışıkımılyonvuzonbırbm)TL sı fevkalade ihtıyatlardan
karşılanmıştır Sermayeye ılave edılen ıçse1
kaynaklar karşılığında ortaklara sermayeye
ıştırak hisselen oranında bedelsiz pay venlece«tır
T C Başbakanlık Hazıne ve Dış Tıcaret Mus'eşaflığı Yabancı Ser^.aye Genel
MuduHuğü nden a'inan 19 02 1993tanh ve 22636 sayın ıznegöresermayedağrımı
aşağıdaki gıbidır
MEVCUT DURUM ARTIŞ SONRASI
TUTARI ORANI TUTARI ORANI
ORTAKLAR (MİLYON TL) {%) (MİLYON TL.) (%)
ANA SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİK TASARISI.
MADDE 8- ŞİRKETİN HİSSE SENETLERİNİN NEV'İ
Şırketın yertı ortaklara aıt 128.000 000 000 • (Yüzyırmısekizmiiyar) lıralık sermaye
böiümünûn karşılığı hısselen hamılıne, yabancı ortağa aıt 32.000.000.000
(Otuzikımılyar) Uralık sermaye bölümûnün hısselen namayazılıdır.
YENİ ŞEKİL
MADDE 6- ŞİRKETİN SERMAYESİ
Şırketın sermayesi beheri 1 000 (Bır) Lıra nomınal değerde 830 000 000
(Sekızyüzotuzmılyon) adet paya bolunmuş 830 000 000 000 - (Sekizyüzotuzmılyar;
üradır Artırım öncesi sermayeyı oluşturan 160 000 000 000.- (Yuzaltmışmilyar)
Lıranın tamamı ödenmıştır Bu defa artırılan 670 000 000 000 -
(Artıyüzyetmışmılyar) Lira sermayenın tamamı V U K na eklenen mukerrer 298.
madde hükümlenne göre oluşturjlan sabıt kıymet değer artış fonundan
karşılanmıştır Sermayeye ılave edılen ıç kaynaklar karşılığında ortaklara
sermayeye iştırak hisselen oranında bedelsiz pay verılecektır.
Şırketın sermaye yapısı aşağıda olduğu gıbidır
ORTAKLAR
MEVCUT DURUM
TUTARI ORANI
(MİLYON TL.) (%)
1 - Yabancı Ortaklar
European consumer
2- Yerlı Ortaklar
8000
32000
20
80
32000
128000
20
80
1 - Yabancı Ortaklar
European consumer
2- Yeriı Ortaklar
32000
128000
20
80
166000
664000
160000 100 830000
40C0O 100 160000 100
MADDE 7- ŞİRKETİN SERMAYE YAPISI
Şırketın sermayesı 160 000 000 000 Yuzaltmışmilyar) Üradır
Sermayesının 128 000 000 000 - (Yüzyırmısekizmiiyar) TL l'k bölümü yerli
ortaklara 32 000 000 000 - otuçıkımılyar) TL lık bölumü yabarcı ortağa aıttır
Şırketın bu sermaye yapısı T C Başbakanlık Hazıne ve Dış Tıcaret Müsteşarlığı
Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğunün 19 02 1993 tarih ve 22636 sayılı ızın
yazıSı ıle onaylanmıştır
MADDE 7- ŞİRKETİN SERMAYE YAPISI
Şırketın sermayesı 830 000 000 000 - (Sekızyüzotuzmılyar) Üradır.
Sermayenın 664 000 000.COO.- (A!tıyü2altmışdortmı!yar)TL 'İlk bölümü yeriı ortaklara
166.000.000 000.- (Yüzaltrnışaltımılyar)TL !tk bölümü yabancı ortağa aıttır
MADDE 8- ŞIRKETIN HISSE SENETLERİNIN NEV-I
Şırketın yerlı ortaklara aıt 664 000 000 000 - (Altıyüzartmişdörtmilyar| Lıralık
sermaye bolümunun karşılığı hısselen hamılıne, yabancı ortağa aıt
ra aynca bir hazırlığı da gerekli kılmaktadır. Özel
kurslarda ücretlerin yüksekliği yanında öbür gi-
derler düşünüldüğünde üniversite okumak bir ay-
ncalık durumuna gelmiştir. Kuşkusuz böylesi bir
durum, sorgulanması gereken bir başka sorunu da
gündeme getirmektedir: Eğitimde fırsateşitliğinin
dar gelirlilerin aleyhinde gelişim göstermesi.
Bu konuda Istanbul Üniversitesi iletişim Fakül-
tesi ve sorunlannı ele alarak bir ömek model sun-
mak olası. tstanbul Üniversitesi iletişim Fakültesi,
genç bir fakülte. 45 yıllık bir geçmişi var. Öncele-
ri tstanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi'nebağlı bir
enstitü iken daha sonra yüksekokul ve fakülte ko-
numuna kavuşmuştur. Bu süreç içerisinde fakühe-
miz, her türlü zorluğa karşın, tüm olanaklannı kul-
lanarak nitelikli bir öğrenim verme çabası içerisi-
ne girişmiştir. Bu amaç doğrultusunda, Istanbul
Üniversitesi tlehşim Fakültesi, ıleriye dönük hedef-
lerini aşağıda belirtilen yönde gerçekleştirmeyi he-
deflemiş bulunmaktadır.
öncelikle öbür iletişim fakültelerinde olduğu gi-
bi Istanbul Üniversitesi iletişim Fakültesi'nde de
öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı olduk-
ça fazla. Bır yandan nitelikli öğretim elemanı sağ-
lama uğraşısında olan Istanbul Üniversitesi tleti-
şim Fakültesi, aynı zamanda öğrenci sayısmın azal-
tılmasını, öğretimin niteliği açısından zorunlu gör-
mektedir.
Iletişm fakültesi mezunlannın bir başka sorunu
da kimi meslekler için açılan sınavlarda kendileri-
ne yer verilmemesidir. Öğrenımleri süresince, top-
lumbilimde temel eğitimi güçlü edinen mezunlar,
ömeğin işletme, iktisat, hukuk mezunlanna tanı-
nan müfertişlik sınavlanna kabul edilmemektedir.
Oysa ki öğrenciler hukuk, iktisat, kamu yönetimi
alanlannda temel eğitimi almaktadırlar.
İletişim fakültesi öğrenimi beş yıla çıkanlmalı-
dır. tletişimde yabancı dilin önemi göz ardı edile-
mez. Öğrencilerin istenilen düzeyde bir iletişimci
olması için yabancı dil eğitimi kaçınılmazdır.
Yükseköğrenim ve iletişim sektörü arasındaki
uzaklık, önemli sorunlardan
biridir. tletişim fakültesi de
kendi özgülünde bu türden
sorunlar yaşamaktadır. Sek-
tör, kendilerine insan kayna-
ğı sağlayan fakültelere karşı
ilgisiz bir durumdadır.
Bu bağlamda •'halklatüşki-
ler şirketieri'nın üye bulun-
duğu Halkla tlişküer Derneği,
üyelerine iletişim fakültesi
halkla ilişkıler ve tanıtım bö-
lümü öğrencileri için her yıl
belli sayıda öğrenci stajı için
zorunluluk koymalıdır.
Gazeteciler Cemiyeti, Ba-
sın Konseyiyıne bu tür bir uy-
gulamayla gazete, radyo ve
televizyon kuruluşlanna yö-
nelik böylesi yaptınmlar, uy-
gulamalar getirmelidir. Ayn-
ca, yerel basının siyasal ikti-
dar tarafından desteklenmesi
ve canlılık kazandınlması ge-
rekir. Çünkü yerel, basm ga-
zetecilik mezunu öğrencile-
rin işlendirilmesi (istihdamı)
için önemli bir olanaktır.
Radyo Televizyon Cst Ku-
rutu,çeşitli birimlerde örgüt-
lenme durumundadır. Bu ör-
gütlenmede Radyo Televiz-
yon Üst Kurulu, iletişim fa-
kültesi mezunlanna öncelik
tanımahdır. Eleman ahmında
arayacağı ölçütlerden biri de
iletişim fakültesini bitirmek
olmalıdır. Bu bağlamda, Rad-
yo Televizyon Üst Kuru-
lu'nun iletişim fakülteleri ile
sıkı bir işbirliğı içerisinde,
görüş alışverişinde bulunma-
sı da gerekir.
Görüldüğü gibi, İstanbul
Cniversitcsi hetisjm Fakûlte-
»'nin sorunlan da Türk yük-
seköğreniminin yaşadığı so-
runlardan çok farklı değildir.
Ancak, genel sorunlar bakı-
mından, geleneksel yapılan
bulunan öbür fakültelere
oranla iletişim fakültelerinin
gözetildiğini söylemek güç-
tür. Oysa gerek akademik açı-
dan gerekse bütçe açısından
iletişim fakülteleri, şu an pa-
yına düşenden daha fazlasma
gereksinim duymaktadır.
Önümüzdekı süreçte tstan-
bul Üniversitesi tletişim Fa-
kültesi, mesleksel örgütlen-
meler, sektör ve kamu ku-
rumlartyla birlikte bu yönde
ortak bir tutum yaratma gin-
şiminde bülunacaktır. Sözü
edilen amaç ve hedefkr doğ-
rultusunda gerekli girişimle-
rin sağlanması için bir daya-
hışma ortamı yaratılmak is-
tenmektedir. Bu konuda ilgili
rheslek örgütlerinin, sektörün
ve kamu kurumlannın, biz-
leri yalniz bırakmayacağı
inancını taşımaktayız.
ARTIŞ SONRASI
TUTARI ORANI
(MİLYON TL.) (%)
20
80
100
PENCERE
II Sayısı Arthrılmalı
Ülkemiz son çeyrek yüzyıl sürecınde haksız dava-
lar cennetine dönüştü.
Bilmem ki hukuku ayaklanmızın altında çiğnemek-
ten ne yarar umduk?.. Oysa ünlü bir düşünür hepi-
mizi uyarmıştı; "Hukukhavagibidir"dem\şti, "varol-
duğu zaman öneminin bilincinde değildir insan, ama
azalıp da soluksuz kaldığımızda değerini anlanz."
Lütfü Oflaz'ın 2'nci baskısını yapan "Bir Mah-
kûm" adlı kitabını (Habora Yayınları) okurken, Türki-
ye'nin temel sorununun hukuksuzluk olduğunu dü-
şündüm; çünkü bizdeki terör, büyük çapta, hukuk-
suzluktan türedi...
•
Lütfü Oflaz 11 Mayıs 1980'de Aydınlık gazetesin-
de, 'Emekçi Partisi'nin kapatılma karannı eleştiren bir
köşe yazısı yazmıştı; dört ay sonra 12 Eylül'ün gele-
ceğini ve hukuk tarihinde görülmemiş bir davanın içi-
ne düşeceğini nereden bilsindü... "Bir Mahkûm"un
öyküsü böyle başlıyor; faşizmin ayak sesleri rap rap
Türkiye'yi sararken polis Oflaz'ın da kapısını çalıyor:
- Ge/ bakalım!..
Savcı, ifade, iddianame, sorgu, duruşma, mahke-
me derken o sırada 12 Eylül faşizminin cuntası bir
yasa çıkanyor: "Üç yıla kadar hapis cezasını içeren
mahkeme kararlanna yargıtay yolu kapalıdır."
Eh, bu yasa Lütfü Oflaz'ın davası sürerken açıldı-
ğına göre geçmişi kapsamaz, eski deyimle 'makab-
le şamil olmaz' değil mi!.. Suç işlediği varsayılan ya-
zı, yasadan çok önce yayımlanmış!... Insanlığın uy-
garlığında üretilen hukukun temel taşlanndan biri ye-
rinden sökülür mü?.. Ama faşizm bu!.. Hem de ala-
turka faşizm!.. Emekçileri savunan bir yazısı yüzün-
den 1.5 yıl hapis cezasına çarptırılan yazara Yargı-
tay yolu kapanır, Lütfü Oflaz içeri atılır; hukuk, Türki-
ye'de cim kamında bir noktadır.
'Bir Mahkûm' adlı kitap bu öyküyü anlatıyor.
•
Oflaz, Kızılcahamam Cezaevi'ne girer...
Içeride zamanın çabuk geçeceğine yazan inandır-
mak isteyen eski mahkûmlar Lütfü Oflaz'a demişler
ki:
"- Yakında her şeye alışırsın, 100 günün altına
düştün mü korkma, hele plakaya düştün mü, hiç
korkma!.. Cezanı bitirmiş sayılırsın!.."
Ne demek plakaya düşmek?..
Yazar anlatıyor:
"Plakaya düşmek, cezanın bitmesine 67gün kal-
ması demekti. Cezanın bitmesine 67 gün kaldı mı,
67 hangi ilin plakası ise o ilin adını söyleyip 'bugün
bu ildeyim' derdin. Bütün illeri dolaştıktan sonra bir
de bakmışsın ki 01 plakalı ildesin. 01 plakalı ile gel-
mek ertesi günü tahliye edileceksin, demekti."
Oh, negüzel!...
Tahliyene 34 gün kaldı mı dört duvar arasında ol-
san da Istanbul'dasın; 6 gün sonra çıkacaksan, ha-
pishane avlusunda "ben Ankara'da Kızılay'da gezi-
yorum" diye volta atabilirsin.
•
O günden bu yana plaka sayısı çoğaldı, 67 il 79'a
çıktı...
Cezaevindekiler artık tahliyeden 79 gün önce pla-
kaya düşüyorlar. Doğrusu ben hükümetlerin ilçeleri
neden il yaptıklannı anlayamıyordum; meğer hapis-
hanede yatanlar için plaka sayısını arttınyoriarmış. Bu
durumda 79 ili 89, belki de 199 yapmak içeridekile-
re sevap olacak; garipler dört duvar arasında her
gün il il dolaşmaya başlayacaklar...
İnsanoğlu, durduğu yerde düşgücüyle devinebilen
tek yaratık değil mi!..
OKUMANIZ GEREKIYOR!
2,
Şenatçı Basının
Önlenemeyen
Yukselışı, Mıllı
Eğitimde ideoloıık
Örgütlenmeler, Suudı
Sermayesı. Sıvas
Katlıamının Ardında
Yatan Gerçek
Hiıın C n i ı ı n »
SANÂDA
BULAŞ7I
ırı»
Çağ Pazarlama A.Ş.
Yerebatan Caddesı Salkımsoğut Sokak No- 9/B Cağaloğlu Istanbul
Tel 514 01 96/95
ACIKAYBIMIZ
CHP Gençlik Kollan eski
yöneticilerimizden ve SHP Ankara eski II
Başkanlanndan
Sayın
VECİHİ
MUTLU'yu
kaybetmeniiı derin üzüntüsü içindeyiz.
Ailesine ve tüm partililerimize başsağlığı
dileriz.
CHP TBMM GRUBU
Romanlarınız ve ansiklopedileriniz
yerinizden alınır. Tel.: 554 08 04