Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16ŞUBAT1996CUMA
14 KULTUR
50. yılını bu akşam kutlayan İDSO; salonsuzluk, parasızlık, kadrosuzluk gibi sorunlarla boğuşarak müzik yapıyor
Bu orkestraya bir salon gerekiyor!
AHUANTMEN
Beethoven'ın Egmont uvertûrünün Is-
tanbul'un mıizik geçmişınde önemli bir
yeri var. 50 yıl öncesine dönmemiz ge-
rek: İstanbul Devlet Senfoni Orkestra-
sı'nın. tstanbul Şehir Orkestrası olarak
Cemal Reşit Rey yönetiminde Beyoğ-
lu'ndaki Saray Sineması'nda verdiği ilk
konserinde, programda Egmont uvertü-
rü vardı. İstanbul Devlet Senfoni Orkest-
rası, bu akşam 50. yılını kutlarken yine
seslendirecek Egmont'u. Orkestrada, 50
yıl öncesinde çalmış müzisyenler, eski
yerlerini alacaklar bir kere daha. Istan-
bul'un hâlâ tek senfoni orkestrası olan
İDSO. aralannda orkestramn geleneksel
hafla sonu konserlerinin 50 yıllık sadık
dinleyicilerinin de bulunacağı müzikse-
verlerle bugünü 1945-46 sezonundaki o
ilk konser gününe dönüştürecekler.
Yıldönümleri. hep sevinçli olmaz. ts-
tanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın 50
yıldır hâlâ İstanbul'un "tek ve rakipsiz"
orkestrası olması sevindirici midir? Bir
de 50 yıl öncesine dönüp bu orkestramn
kurulduğu dönem içindeki koşullara
bakmak gerekli. Müzik eleştırmenimız
E>in İryasoğlu'nun yazdığı gibi. "50 yıl
önce İstanbul'da bir senfoni orkestrasmın
kuruiuşu bir anlamda toplumsal bir sim-
gedir". 50 yıl sonra, 1996 yılı Türkiye-
si'nde ise, örneğin birCumhurbaşkanlı-
ğı Senfoni Orkestrası'nı 'gereklT gör-
mek bir yana. "Cumhurbaşkanı da zur-
na dinlemeyiversin" gibi düzeysiz bir bi-
çimde eleştıren bir parti, iktidar ortağı ol-
maya hazırlanıyor. Bunlar bir yana, aşa-
ğı yukan tüm radyo kanallan popüler
müzik yayını yaparken. TRT 3 'ün klasik
müziğe aynlmasına kimi aydınlann bile
tepki gösterdiği göz önünde bulunduru-
lursa, istanbul Devlet Senfoni Orkestra-
sı'nın 50. yıldönümünü kutluyor olma-
sı, gerçekten sevindirici.
Dünyanın önde gelen orkestralanndan
New York Filarmoni'nin 154 yıllıkgeç-
mişiyle karşılaştınldığında genç bile sa-
yılabilecek İstanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası'nın 50 yıllık geçmişi yine de bir
orkestranın 'köİdü'sayılabilmesi için ye-
terli bir süre. Tabii orkestralann kalite-
sini yıllarla ölçmek. kuşkusuz yanlış
olur. istanbul Devlet Senfoni Orkestra-
sı, özellikle Türkiye'nin koşullan nede-
niyle, kımi yönlerden az beslenmış,
ayakta kalabilmek için olağanüstü çaba
harcamış, sonunda koşullara kendince
uyum sağlamış bir kurum. 50 yılda, di-
yelim Avrupa'da bir orkestramn 150 yıl-
da bile yaşamayacağı kadar çok sorunla
boğuşmuş ve belki bunun sonucu 50 ko-
ca yıldan beklendiği ölçüde 'oturmuş'
bir kurum değil, İstanbul Senfoni.
Temd sorun, salonsuzluk
Oturmuşluktan söz açılmışken, İstan-
bul Devlet Senfoni Orkestrası'nın her-
halde herkesin artık haberdar olduğu
başlıca bir sorunu var ki bu da senfo-
ninin zaten orurmakta olduğu binada, ya-
ni Atatürk Kültür Merkezi'nde, ev sahi-
bi sendromu yaşayan dertli kiracılar gi-
bi yaşamak zorunda bırakılması. 50 yıl-
dır süregelen salon sorunu. Bu sorun,
Atatürk Kültür Merkezi'ni paylaşan İs-
tanbul Devlet Opera ve Balesi ile İstan-
bul Devlet Tiyatrosu için de geçerli. An-
cak senfoni orkestrasının kendi salonu-
na kavuşturulması, AKM'deki salonun
aslında senfoni orkestrasına teknik an-
lamda (ömeğın akustiği çok körü) uygun
olmayışı açısından çok önemli ve çok
acil. Salon sorununun başka bir boyutu,
orkestramn yeterli prova yapma olanak-
lannın kısıtlı olması. Atatürk Kültür
Merkezi'nin büyük salonu sabahlan
operanın provalanna. salı. çarşamba,
perşembe akşamlan ve cumartesi öğle-
den sonralan operanın temsillerine. pa-
zar günü de tiyatronun kullammına ay-
nlmış olduğu için, senfoni orkestrası an-
cak genel provasınj konser vereceği sa-
londa yapabiliyor. Bu sıkışıkhk, kimi za-
man orkestra şefleri tarafından gerekli
görülen ikinci bir provayı kaçınılmaz
olarak engelliyor. Atatürk Kültür Merke-
zi'nin çeşitli bakanlıklann özel etkinlik-
lerini de sırtlamak zorunda kalması da
ayn bir trafik yaratıyor. Senfoni orkest-
rasının bu gibi nedenlerle kimi zaman-
yeterli prova yapamadan temsile çıkmak
zorunda kalması, Kafka'vari bir atmos-
ferin koridorlannda yürümekte olduğu-
muzu anımsatıyor.
Eskiytm aletier yenilenemiyor
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, el-
li yıldır hiçaksarmadan verdiği hafta so-
nu konserlerini büyük ekonomik güç-
lükler içinde sürdürüyor. Kültür Bakan-
lığı'na bağlı olan kurum, "binde beşlik"
bütçesiyle verebıleceği konserlerin en
iyisini veriyor. Orkestranın en büyük so-
runlanndan biri, müzik aletlerinin çok
pahalı olması nedeniyle. eskiyenlenn ye-
nilenememesi. "Bir fagot dört milyar li-
ra" diyor. İstanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası Müdürü Türkmen Güner: "Mü-
zisyen bunu kendi cebinden alamıyor.
Devletin alması gerekiyor, devlet de bu
parayı vermiyor. Vaktiyle alınmış demir-
baş sazlan çalıyor kimi müzisyenler, ki-
mileri de kendi ak'tleriyle çalıyorlar."
İstanbul Devlet Senfoni Orkestra-
sı'nın en büyük desteği, orkestranın
sponsorlarlailişkisini sağlayan Filarmo-
ni Derneği. Derneğin katkılannı, senfo-
ninin yönetim kurıılu üyelerinden Aydın
Büke anlatıyor: "ÖzeUikle 5 Nisan Ka-
rarlarf ndan sonra, Filarmoni Derne-
ği'nin çok büyük maddi desteğiyle ayak-
ta duruyoruz. Dernekten aldığımıy borç-
lan geri ödesek bile, Rlarmoni Derneği
sayesinde gelen yahancı müzisyenlerin
paralan anında ödeniyor. Bunlar. diinya
koşullanna göre düşük de olsa, bizfrn için
büyük paralar. Filarmoni Derneği"nden
a\ans olarak bu paralan alabiUyoruz.
Doğrusu, Filarmoni Derneği obnasa,
ÖzeUikle iki üç yıldır scnfoninin konser-
leri bu düzeyde olama/dı. Derneğe ne ka-
dar çok \ardım sağlanırsa, İstanbul Dev-
let Senfoni Orkestrası konserlerinin nite-
liği de o ölçüde yükseüyor."
20 hafta yabancı şefle
600 abonmanlı hafta sonu konserle-
rinde, İstanbul Devlet Senfoni Orkestra-
sı tüm sıkıntılara karşın kaliteli birprog-
ram sunmaya gayret gösteriyor. Yılın
yaklaşık 20 haftasında yabancı şefle. 15-
16 haftası da yabancı solistle temsil ve-
riyor orkestra. Yabancı konuklar. farklı
bir soluk getinyor orkestraya. Hafta so-
Sorun kanun, yönetmelikvegelenelder
25 yıldır çeşitli aralıklarla Türkıye'ye
gelen ve İstanbul'un yanı sıra Ankara ve
Izmir'deki senfoni orkestralanna da emek
veren Polonyalı şef Tadeusz Strugala,
"Beni dışandan biri gibi görmeyin" diyor:
"Tûrkiye'deki orkestralann gidişan ko-
nusunda ben de sonımluluğu paylaşıyo-
rum." İDSO'nun 50. yıl konserlerini yö-
neten Strugala, sorulanmızı yanıtladı:
- Türkiye'ye geldiğiniz 25 yıllık süre
içinde orkestralann gelişimüıi nasıl görü-
yorsunuz?
Bu süre içinde Türkiye'de yönettiğim
bütün orkestralar için kesinlilde iyiye gi-
dış var diyebilırim. Orkestralann bugün-
kü durumu. 25 yıl öncesinden kesinlikle
daha iyi. Bir kere. orkestralara yeni alı-
nan elemanlar, yerine geldikleri eleman-
lardan her zaman için daha nitelildı olu-
yor, daha iyı yetişmiş geliyoriar. Gönül is-
terdi ki bu gelişim biraz daha hızlı olsun.
Ama Türkiye'deki bırtakım yönetmelik-
lerin, kanunlann bu durumu etkilediğini
biliyorum.
-istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı
dünya orkestralan arasında bir kategori-
ye koymak zorunda kalsanız. nereye ko-
yardıiıız?
Ben sanatta kategorizasyona hiçbir za-
man olumlu bakmıyorum. Önemli olan.
her orkestranın farklı bir tını çıkarması-
dır ve o orkestramn çıkarabileceğı en iyi
tınıyı her defasmda yakalayabilmektir.
New York Filarmoni Orkestrası'nın İs-
tanbul Devlet Senfoni Orkestrası 'ndan
çok daha iyi olduğu söylenebilır kolay-
lıkla; ama aynı şekilde, İDSO'nun da Af-
rika'daki bir senfoni orkestrası ndan daha
iyi olduğu söylenebilir. Ama bunlar, hiç-
bir şeye dayanmadan söylenen sözler.
Dedığım gibi, önemli olan her orkestra-
nın çıkarabileceği en iyi tınıyı yakalaya-
bilmek. Ama bir de şunu söyleyim: Tür-
kiye'deki orkestralarda en iyi çalanlarla,
yurtdışındaki orkestralarda çalan iyi Türk
müzisyenlerini bir araya getirip bir or-
kestra kursak ben o orkestrayı rahatlıkla
dünyanın en iyi orkestralan kategorisine
koyanm.
- Türkiye'deki orkestralann en büyük
eksikliğJ sizce nedir?
Türkiye'deki orkestralarda yerleşmiş
bir gelenek var... Yeni alman müzisyen-
ler, çok iyi de olsalar, kendilerinı daha
çok gösterebılecekleri yerlere gelebılmek
için çok uzun süre beklemek zorunda ka-
lıyorlar. Oysa insan gençken heyecanh
olur, kendini göstermek ister ve gençle-
re bu olanağın sağlanması gerekir. Ben
hep şöyle düşünmüşümdün Vehudi Me-
nuhin gibi bir müzisyen benim orkest-
ramda çalmak isteseydi yeni girdi diye o
kadar yetenekli bir müzisyeni ben en ar-
ka sıralara mı oturtacaktım? lnsanlar
gençken, eğer o kadar iyi çalıyorlarsa,
belli bir pozisyon için müracaat edip
onun smavma girmeliler, hak ettikleri ye-
re gelmeleri engellenmemeli.
- Türkiye'nin devlet sanatçılan konu-
sunda ne düşünüyorsunuz?
Türkiye'nin İdil Biret, Verda Erman,
Pekineller, Hüseyin Sermetgibi gerçekten
çok yetenekli solistlen var. Bunlar dün-
yanın her yerinde iyı müzisyen sayılır.
Ama bir de başka sanatçılar var ki onlar,
devlet sanatçısı olmalanna karşın onlann
Türkiye içinde bile çalmalan pek iyı de-
ğil! Solıst olarak dünyaya tanıtabılecek
düzeyde değil. Her ülkede solistlenn dü-
zeyi farklıdır. Ama Türkiye'de bu müzis-
yenlere böylebırunvan \erildiği için her-
kesin onlardan beklentisi daha farklı
oluyor.
- Peki ya dinleyki açısından bir fark
görüyor musunuz 25 yılda?
Türkiye'de dınleyici açısından çeşitli
dönemler oluyor. Sözgelimi bu ara Istan-
bul'un yanı sıra Ankara ve lzmir'de de
hafta sonu konserlerinde eskisine oranla
daha az genç dınleyici görüyorum. Ama
bu bir dalga gıbidir, gidip gelir. Yalnız.
Türkiye'deki orkestralann da artık rek-
lam yapması gerektiğini düşünüyorum.
Bilgi çağındayız ve insanlann ilgisini
çekebilmek için onlan bilgılendirmek
gerekiyor. Amenka'da örneğin, çok iyi
orkestralar olmasına karşın, medyayı en
çok kuilanan yine onlar. Bir de daha çok
turne yapılması gerekiyor kanımca. Tadeusz Strugala
/
stanbul De\let
Senfoni
Orkestrası,
Atatürk Kültür
Merkezi'nde bu
akşam saat 19.00'da,
yann sabah saat
11.00'de vereceği
konserlerle 50. yılını
kutluyor. Ünlü
Polonyalı şef
Tadeusz Strugala'nın
yöneteceği, solist
olarak Aytül
Büyüksaraç, Işın
Güyer, Süha Yıldız
ve Ayhan Baran'ın
yanı sıra Kültür
Bakanlığı Devlet
Çoksesli Korosu'nun
katılacağı
konserlerde, Cemal
Reşit Rey'in
'Enstantaneler'i ve
Beethoven'ın
Egmont uvertürüyle
'Dokuzuncu
Senfoni 'si
seslendirilecek.
nu konserlerini kaçırmayan bir dınleyi-
ciye göre, "yabancı şef geküği zaman,
sanki farklı bir orkestra çalıyor". Prog-
ram. uluslararası müzik gündeminı izli-
yor. Sözgelimi. 100. ölüm yıldönümü
nedeniyle bu yıl tüm dünyada yeniden
gündeme gelen ve Wagner'e olan hay-
ranlığı nedeniyle ateşli tartışmalara ne-
den olan Anton Bruckner, İDSO'nun 8-
9 mart konserlerinde anılacak. Bu kon-
serden bir hafta sonra, Şostakoviç ın 90.
doğum yılı nedeniyle bir anma konseri
daha var.
SayguıTa ytiksek teBf
İDSO'nun programı da aslında ekono-
mik koşullardan nasibini alıyor. Öme-
ğin çağdaş bestecilere yeterince yer ve-
rilememesi, temelde telif haklanna öde-
necek bütçenin kısıtlı olmasıyla ilgilı.
Telif Haklan Yasası'na göre ölümünün
üzerinden yeterince süre geçmeyen ya
da yaşayan bestecilerin telif haklan yüik-
sek. Bir de ilginç bir çelişki: tstanbul
Devlet Senfoni Orkestrası, ünlü besteci-
miz Ahmed Adnan Saygun'u seslendire-
bilmek için, Amenka'ya telif hakkı öde-
mek zorunda kalıyor! "Bu nasıl bir akıl
ve manrıktır bilmiyorum" diyor İDSO
Müdürü Güner. "Biz kolaylıkla Adnan
Saygun çalanuyoruz, çünkü telif hakkı
Amerikalılardâ. Devletin yetiştirdigi bir
sanatçı, devletin imkânlanyla Adnan
Saygun olmuş, ama yayın hakkını Ame-
rika'ya satıyor ve bir Türk orkestrası
onun eserini çalmakiçin Amenka'ya pa-
ra ödemek zorunda." Dolayısıyla İstan-
bul Devlet Senfoni Orkestrası, "eJinde-
ki notalaria yetinmeye çalışryor".
50>TİdatekCD
Olanaklar böylesi kısıtlı olmasa, eili
yıldır Istanbul'un kültür yaşamınm vaz-
geçilmez bir parçası olan İstanbul Dev-
let Senfoni Orkestrası'nın 50. yıldönümü
hakkında yazılan bir yazı bu denli asık
suratlı olmazdı belki. İDSO MüdürüGü-
ner'den hayal kurmasını rica ediyoruz.
Olanaklar daha farklı olsaydı ne yapmak
isterdi1
"CD yapmak isterdik" diyor.
"Bütün köklü orkestralar kendi CD'le-
riniçıkanyorlar." tstanbul Devlet Senfo-
ni Orkestrası'nın 50 yıllık geçmişinde,
tek bir CD var.
Aydın Büke. firmalann Uluslararası
tstanbul Müzik Festivali'ne sağladığı
desteği. bu festival için "dinJeyki yetiş-
tiren" kuruma. İDSO'ya da vermelerini
diliyor. "Fırmalar, festivalin altyapısuu
oluşturan ve İstanbul kültür hayatını yıl
boyu canlı tutan orkestraya de destek ver-
melL İDSO, 50 yıldır vılda 30 konser ver-
mese bu istek ve kapasite olmaz. Biz 50
yıldır her hafta sonu, ama iyi ama körü
bu konserleri binbir zorlukla sürdürdü-
ğümüz için bugün festival yapılabilecek
bir İstanbul halkı oluştu."
30 mart-14 nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 15. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde 160'a yakın fîlm gösterilecek
Lstaıd>ııl Fihıı Festi\aM^ııiıı
Kültür Servisi - İstanbul Film Festivali
programı açıklandı. 30 mart - 14 nisan ta-
rihleri arasında düzenlenecek 15. festival-
de beş kıtadan yaklaşık 160 film gösterile-
cek. Dünya sinemasının geniş bir panora-
masım gözler önüne serecek festivalde. si-
nema tarihinden değişik ömekler ve usta-
lann elinden çıkmış sinema klasikleri izle-
yiciyle buluşacak. 16 bölümden oluşan fes-
tival film gösterileri Emek, Alkazar, Frtas-
ve Reks sinemalannda yapılacak.
Festivalde bu yıl "Sinema Onur Ödülü"
Türkân Şoray a. "Yaşam Boyu Onur Ödü-
lü" RobertVVİse' a verilecek. Festivalin büt-
çesinin yüzde 80'i sponsorlar tarafından
karşılaruyor. 15. festivale. Emlak Bankasu
DBM, The Marmara Oteti,Renaultv e DHL
kurumsal sponsor olarak destek verecekler.
Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet. Sabah ve
YeniYüzyılgazetelerinin basın sponsorlan
olduklan festivalin bölüm sponsorlan ıse
Gdn. Renauh, Procter and Gamble, Yapı
Kredi, Elida Faberge, Çanakkale Seramik
ve Kalebodur ile Dr. Nejat Eczacıbaşı Vak-
fi. Festivalin en büyük sponsoru ise İstan-
bul Menkul Kıymeoer Borsası
Program: Festivalin bu yılki özel tema-
sı "Sanat ve Sanatçı''. Yazın, riyatro, dans.
müzik. sinema, plastik sanatlar ve benzeri
alanlarda sanat ve sanatçının dünyasını iş-
leyen filmler, uluslararası yanşmada ve ya-
nşmaya katılmayan fılmlerin yer aldığı
"Sanaüarve Sinema" bölümünde izleyici-
ye sunulacak. Festivalde, 160'a yakın film
16 bölümde sunulacak izleyiciye.
lluslararasıyanşma: Uluslararası Yanş-
ma'da "sanat vesanatçı"mn dünyasını işle-
yen 10 fîlm yanşacak. Uluslararası yanş-
mada Türkiye'yi NihatDurak'ın "Yaban"
adlı filmi temsil edecek.
Sanatlar ve Sinema: Bu bölümde, yine
yazın, tiyatro, müzik, dans gibi sanat dal-
lannda sanat ve sanatçının dünyasıru işle-
yen, ama yönetmenlerinin tercihiyle ulus-
lararası yanşmaya katılmayan filmler yer
alacak. Bu bölümde üçü belgesel olmak
uzere yedi film gösterilecek. Bu filmler ara-
sında Louis Malle'ın son fılmi "Vanya 42.
Caddede" ve NikitaMikhalkov un *Anna:
6-18" adlı filmleri de bulunuyor.
Sinema Sinemaya BakıyonSinemaya
katkıda bulunmuş ustalann, yönetmen ve
oyoınculann yaşamlanna göz atan belge-
sellerden oluşan bu bölümde Jean Renoir,
Orson Welles, Jean Seberg ve Yümaz Gü-
ney gibi ustalan yakından tanıyacağız.
Edebiyattan Beyazperdeye: Edebiyat ya-
pıtlannın sinemaya aktanldığı bu bölümde
Çehov'dan Hamsun'a uzanan geniş bir yel-
paze içinde yapılan sekiz edebiyat uyarla-
ması yer alacak.
DünyaSinemalanndaYüz Yıl: Ingiliz si-
nema kurumu BFI'nin hazırladığı, Scorse-
se, Frears, Mikhalkov, Godard gibi ustala-
nn derlediği belgesellerde çeşitli ülkelerin
sinemalannın tanhi yansıtılıyor. Bu bölüm-
de yer alan filmler video kasetlerden büyük
ekrana yansıtılarak sunulacak izleyiciye.
Sinemanın Yüz Yıh 2: Sinemanm yüzün-
cü yılı kutlamalannın ikinci bölümünde
"MetropoBs", "Muhteşem Ambersonlar".
"Gündüz GüzeH", "Serseri .4şıklar"gibi
filmlerin de aralannda bulunduğu, sinema
tarihine geçmiş 15 film sinemaseverlere su-
nulacak.
Anısına/Jean Renoir: Bu yıl, sınemamn
büyük ustalanna aynlıruş bu bölümde emp-
resyonızmle realizmi birleştiren sinemasıy-
la, Fransız sinemasının usta ismi Jean Re-
noir'ın 7 fılmi yer alıyor. 1934-1952 yılla-
n arasındaki dönemi kapsayan filmler ara-
sında "Büyük Aldanış". "Oyunun Kuralı"
gibi iki başyapıt da bulunuyor.
Ustalara Saygı: Bu geleneksel bölümde
yaşayan ünlü yönetmenlerin bazılarımn
seçkin yapıtlan tanıtılıyor. Bu yılın ustala-
n Claude ChabroL Jûn Jarmusch. Stanley
Kvvan ve Robert W'ise.
Dünya Sinemasının Genç Yıldızlan:
Onat Kutlar'ın anısına aynlmış bu bölüm-
M, sanat ve sanatçıde genç yönetmenlerden bazılannın en ye-
ni ve ödüllü yapıtlanyla tanıyacağız.
Dünya Festivallerinden: Cannes, Beriin,
San Sebastian. Lücarmı. Venedik, Montre-
al ve Tokyo gibi önemli festivallerin seçkin
yapıtlannın yanı sıra, Antonioni, Rohmer,
Tavemier,Wajdagibi ustalann son çalışma-
lannın da bulunduğu 23 film yer alıyor.
Avrupa Festivallerinin En tyileri: Bu bö-
lümde Avrupa' nın dört ülkesinde uiusai ya-
nşmalarda birinci gelen filmler tanıtılı-
yor. Bu filmler: "ÇocukhıkSenfonim"(Erik
Clausen), "Uç Nokta" (Peter Gothar), "Pe-
pe ve Fifi" fDan Pita) \ e "Bahçe" (Martin
Sulik)
l zakdoğu Rüzgârlan: Son yıllarda dün-
ya sinemasında kendine saygın bir yer edi-
nen Uzakdoğu sınemasından 10 film sunu-
luyorbu bölümde.
Şu C'inscllik Denen Gizera: Bu bölümde
yer alan 9 film. farklı çağdaş toplumlarda
cınselliğin rolünü irdeliyor. Bu kapsamda,
tsviçre'den Güney Kore'ye, Kanada'dan
Tayvan'a uzanan ve daha çok sıradışı iliş-
kilere eğilen çarpıcı filmler gösterilecek.
Çocuklann Düşleri: Alman sinemasının
önemli kuruluşu DEFA'nm çocuk filmi
seçkilcnnden oluşan bu bölümde yer alan
filmler 10-14 yaş grubunu seslcniyor. Ço-
cuklann Düşlen filmlen cumartesi-pazar
gürderi gösterilecek.
BirÜlke-BirSinenıa/Macaristan: Her yıl
bir ülkenin sinemasını tarutmayı hedefleyen
bu bölüm, 9O'lı yıllardan 7 yapıtla Macar
sinemasını sunuyor izleyiciye.
Ulusal Yanşma: Bu bölümde 1995 ve
1996 yapımı 9 film. Dr. Nejat Kczacıbaşı
Vakfi, \ ıhn En t\i Türk Filmi ve En İyi Yö-
netmen ödülleri için yanşacak. Ulusal Jü-
n'yı Oğuz Onaran. Mahinur Ergun. Keri-
manLlusov. Ümitl nal\ç L'ğurVardan'ın
oluşnırduğu yanşmaya "İstanbul Kanada-
nmın Altında" (Mustafa .\ltıoklar), "Bö-
cek"(€mit Elçi). "Özlem...Düne_. Bugü-
ne-^'anna" (Tülay Eratalay). "Aşk Ötüm-
den Soguktur" (Canan Gerede), "80.
Adım" (Tomris Giritlioğlu), "Sekizinci Sa-
at" (Cemal Gözütok), "Sokaktaki Adam"
(Bikîet tlhan), "Bir Kadının AnatomisT (Ya-
vuz Ozkan) w "Soğuk Geceler" (Kadir Sö-
ıen) katılıyor. Başanlı bulunan yönetmen
ve yapımcıya birer plaketle birlikte 400 mil-
yon TL ödül verilecek.
Yanşma Dışı: Türk sinemasınm 1995-
1996'dakı yapıtlanndan üçü yanşma dışı
olarak izleyiciye sunulacak. Bunlar, Tülay
Eratalay'ın festivalde yer alan ikinci filmi
"Düş, Gerçek, Bir De Sinema" v c Sinema
Vakfı'nın yapımlan "Aşk Lzerine Söyien-
memiş Her Şey" ılc "Yerçekimli .Aşklar".
Yılmaz Odabaşı'dan beş kitap
Kültür Servisi - Doruk ^ayınevi, şair ve yazar Yılmaz
Odabaşı'nın toplam 16 kıtaptan oluşacak toplu
eserlerinin yayınına başladı. îlk aşamada üç adedi
yenibasım olmak üzere 5 kitap yayımlayan Doruk
Yayınevi, 16 kitabın yayınını 1996 sonuna kadar
tamamlayacak. Yılmaz Odabaşı'nın piyasaya sunulan
ilk beş kitabı şöyle: "Siste Kalabalıklar" (şiir), "Her
Ömür Kendi Gençliğinden Vurulur" (şiir), "Çocuklar
ve Adresler".(hikâye) "Sevginin Herkesten Şikâyeti
Var" (yazılar), "Bütün Kanamalar
Umuttan"(Haymana Cezaevi günlükleri).
Göçebe'de şiir üzerine yazılar
Kültür Servisi - 1995 yılı içinde üç kitap olarak
yayımlanan Göçebe, 1996'nın ilk kitabı ile
okurlannın karşısında. Göçebe, bu sayısında şiir ve
şiirin kuramsal yanına ilişkin yazılara önemli
ölçülerde yer veriyor. Göçebe'de şairler ırasında
ilgiyle karşılanacak iki önemli yazı var. Bunlardan
birincisı Hasan Öztoprak'ın kaleme aldığı "Adorno,
Yan Entelektüeller ve Türk Şiiri" başlıklı yazı. Esas
olarak şiiri "kuşaklar"la sınıflandırma çabalanna
karşı bireysel var olmayı savunan bu yazıda yazar,
"Türk şiirini kuşaklarla bütünleştirme" çabalannı
"yeteneksiz şairlerin ve kolaycı eleştirmenlerin
çabalan" olarak tanımlıyor. Osman Çakmakçı'nın
"Bozkırdan Işaretler" başlıklı yazısında ise
Çakmakçı, kendi şiiri özelinde yeni bir şiir tarifine
girişmiş gözüküyor. Enver Topaloğlu, "Yabancıyız,
Yeniyız, Oyle Kalacağız" başlıklı yazısında
"Günümüzde yazılmakta olan şiirin sahiden bir
yeniliği var mıdır" sorusuna yanıt anyor. Haydar
Engülen'in Sami Baydar'ın şiiri üzerine yaptığı bir
konuşmanın metninin de yer aldığı Göçebe'nin diğer
yazılan ise şöyle: Selahattin Özpalabıyıklılar, "Kuzu,
Kaplan ve Gül"; lrfan Yıldız '"Bir Yeryüzü Şairi ya da
Birader Yesenin"; A. Rimbaud "Verlaine'e tki
Mektup".
İstanbul'dan Nepal'e"
dia gösterisi
Kültür Servisi - Geçen yılın eylül-ekim aylannda
Fotoğrafevi'nin, Iran. Pakıstan, Hindistan
güzergâhıyla karayolundan Nepal'e düzenlediği
geziye bir grup fotoğraf sanatçısıyla birlikte katılan
Tahsin
Aydoğmuş dün
akşam, bu
serüven dolu
yolculuk
süresince
çektiği
fotoğraflan
"Istanbul'dan
Nepal'e" adlı
bır dia
göstensiyle
sundu sanatseverlerin beğenisine. Yapılan gösterinin
ayn bir anlamı vardı: Bu gösteri. fotoğraf uğruna
yaşamını yitirmiş sanatçılann anısına düzenlenmişti.
Kısa bır süre önce fotoğraf çekiminden dönerken
trafik canavanna kurban verdiğimiz 13 gençle Sami
Güner, Gökhan Yalta ilk akla gelenleri bu
sanatçılann. Aydoğmuş. fotoğraf objesini salt
gerçeklik olarak alımlamamış, onun saf ve yalın bir
transkripsiyonunu da sunmadı izleyenlere. Barthes'ın
deyışiyle "zorlu çelişkiden yola çıkarak" ona kendi
dünya görüşünün, ıdeolojisının damgasını vurarak
bizi, gezdiği, gördüğü ülkelerin yaşam biçimleri ve
kültürlen vb. hakkında bilgilendırdi, düşündürdü,
söyleyecek sözü olan, mesaj verebılen, bugüne değin
aldığı ödülleri hak eden bir sanatçımız olduğunu bir
kezdaha kanıtladı.
Demokrasi Mücadelesinde
Gazetecilik' paneli
Kültür Servisi -" Basm Üzerindeki Engellemeler ve
Demokrasi Mücadelesinde Gazetecilik' konulu panel
pazar günü saat 16.00'da Okmeydanı Halk Kültür
Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Panele Kurtuluş
gazetesi, Murat lnceoğlu (ÇGD), Ahmet Şık (Yeni
Yüzyıl), Z. Abidin Kızılyaprak (Demokrasi), Özcan
Bilir (Evrensel) katılacak. Panelin ardından Grup
Yorum bir konser verecek.
Şehir liyatroları'ndan
yeni çocuk oyunıı
Kültür Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrolan Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde
cumartesi gününden başlayarak 'Kral'a Oyun" adlı
çocuk oyunu sahneleniyor. Arslan Kacar'ın yazıp
yönettiği 'Kral'a O>'un'. ormanda yaşayan
hay\anlann dünyasından yola çıkarak insanlann
dünyasına çocuğun penceresinden bakıyor.Dostluk,
bilgisi ve becerisi olmayanlann iktidar hırsı, okuma
sevgisi ve paylaşmanm öneminin anlatıldığı 'Kral'a
Oyun'un sahne tasanmı Aysen Aktengiz, giysi
tasanmı Canan Göknil, müziği Hakan Elbir
tarafından gerçekleştiriliyor.
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K Â M Î L M A S A R A C I