29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ŞUBAT 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 'Yeşilçam'ın muhtan' Agâh Özgüç, Türk sinemasına ilişkin kitaplanna bir yenisini ekledi Yeşflçam^nı ayakh an^dopedisiCUMHUR CANBAZOĞLU "Ben kaç film çekrim Agâh Abi? O filmde kötü adam kimdi? Va o film kaç dakikaydı?". 'Yeşilçam 'ın Muhtan' Agâh Özgüç her gün kendıne yöneltılen bu sorulardan bıkmış olacak ki Yeşilçam'la ilgili ne biliyorsa, ne toplamışsa büyük bir hızla kâgıda döküyor Türk sınemasının tarihini tek başına tutan Özgüç. boyuna ulaşmaya ba^Iayan kitaplanna bir yenisini daha ekledi: "Tiirk Füm Yönetmenleri Sözlüğü." Yeşilçam gibi yalnız günü yaşamayı yeğleyen, belge, evrak gibi 'aynntılara' önem \ermeyen bir sektörde Özgüç. 80 yıllık tarihinde 6 bin film üretmiş bir sinemanın parçalannı teker tekeryenne oturtmaya çahşıyor. Agâh Özgüç'ün "Türk Film Yönetmenleri Sözlüğü" yanlış bilinen birçok konuya da açıklık getiriyor. Kıtap, aynntılı rakamlarla ve zengin filmografilerle dolu. Bu filmografilerden en uzununa Ülkfl Erakalın sahip. Tam 157 füm yönetmış Erakalın. Onu 143 filmle Yücel l çanoğlu \e 136 filmle Osman F. Seden izlıyor. Daha birçok ilginç notu var Özgüç'ün; gerisi kitapta... Kaç yılın iiriinü bu söztfik? Kitabın asıl kaynağı daha önce yaptığım "Türk Filmleri Sözlüğü" dizisi. Ondan çok yararlandım, ama genç yönetmenlerin bilgileriyle de çok uğraştım. tlginç olaylarla karşılaştım, örneğin MehmetTannseveradlı bir yönermene gittim, biyografisı lazımdı. Doğum tarihini, diğer bilgileri verdi. Nereden mezun olduğunu sordum. Onu kanştırma dedi. Kimi 20 yıl önce doğum tarihi için 1935 demiş, şimdi sorduğumda 1940 diyor. Oyuncu filan değil, ama yaşını saklıyor. Tek tek akrabalan buldum, araştırdım, eksık bırakmamaya çalıştım. Kitaba girmeyen yönetmenlerin sayısı 10'u geçmiyor. - Ne tür eksiklikJeri giderecek "Turk Film Yönetmenleri Sözlüğü 1 '? Ansiklopedilerde bazı yönefmenlerin 300 film çektiği yazılı; Türkiye'de bu kadar film çeken yönetmen yok. Kıtap önce bunu düzeltiyor. Ülkü Erakalın, 157 filmle rekortmen. Birde yönetmenlerin yurtiçi ve yurtdışı aldıklan tüm ödüllerin listesi var... 380 yönetmen buldum, ama bazı şaibeli rürk Film Yönetmenleri Sözlüğü'nü çıkaran Agâh Özgüç, şimdi de Oyuncular Sözlüğü'ne hazırlanıyor. Yeşilçam'la ilgili birikimini büyük bir hızla kâğıda döken Özgüç, Türkiye'de sinema oyuncularının kaç filmde oynadıklannı anımsayamadıklanndan yakınarak, "Oyuncular sözlüğünü de yaparsam, oyuncular ve yönetmenler bana gelip kaç film yaptıklannı sormayacaklar... Sorana, işte kitap orada, diyeceğim artık" diyor. TURK FİLM YÖNETMcNLERİ SÖZLÜĞÜ durumlar olduğu için 344 tanesini aldım. Örneğin filmi bin çekiyor, ama yapımcı kendi adını yönetmen diye yazıyor. Film ahım şahım değilse, yönetmen parasını da almışsa buna ses çıkarmıyor. Böylece yapımcı kendini tatmın edıyor. Bir de sözlükte yalnız sinema filmleri çeken yönetmenlerin filmografileri var. Eğer yönetmen, belgesel, kısa metrajlı, dizi yapmışsa yalnız bıyografisiyle ycr alıyor. - 80 yılda bir yerli sinema yönetmeni profİli uluştu mu? Okullardan gelenler neler kattılar Yeşilçam'a? Yönetmenler genelde ala>lı; sektörün içinden yetişerek gcliyor. Yurtdışında öğrenim görenlerin sayısı 10'u. bizim okuliardan mezun olanlann sayısı 15"i geçmez. Son dönemde okullardan yavaş yavaş isimler çıkıyor, ancak çok zor bir döneme rastladılar. Film çekilemiyor, onlarda bol bol kısa film yapıyorlar. - Verii oyunculardan yönetmenliği oyunculuğunu bastıran \ar nu? tlk akla gclen Kartal Tibet; Cüneyt Arkın da var ama iyi eserler veremedi. Aynca Türkân Şoray iyi filmler yaptı, ancak oyunculuğunun üzerine çıkamadı. Kartal ise bir "Zübük* yaptı, "Suttan" yaptı, güzel komediler çekti. - Kadın yönetmenlerin oranı ncdir toplam listede? Sayılan 15 kadar. BilgeOlgaç'ın dışında uzun soluklu kadın yönetmen gelmedi. Bir de Birsen Kaya var, beş yıl içinde 13 film çekti, sonra ortalıkta görülmedi. Artık kadın yönetmenlerin işi çok zor, yeni piyasa içinde film şanslan düştü. Örneğin Seçkin Yasar, bir filmde kaldı. - Yıimaz Güney'den başka burada yerişip yurtdışında film yapma oianağı bulan yönetmenimiz var mı? Tek Yıimaz Güney başardı bunu. Gerçi Tevfik Başer, İsmet Elçi, Tunç Okan da film yaptı, ama onlar zaten yurtdışında yaşıyorlar. - On yönetmen sinemamıza yeni bir soluk verebilmek için beşer kısa fibnden oluşan iki uzun metrajlı film hazuiadi. Geçmişte böyle örnekler üretti mi Yeşilçam yönetmenleri? Ilk defa Nuri Akıncı 1962'de birbirinden bağımsız 5 hikâyeyi bir film içinde çekmişti. Ama ayn ayn yönetmenlerin çektiği iki ayn bikâyeden oluşan tek füm "Yılın KadınT değil. Metin Erksan'la Nevzat Ptsen'in filmiydi. - Sırada hangi kitaplar var? Sipanş üzerine "Türk Film Yapuncılan Sözlüğü"nü hazırlıyorum. Bu kitapta 380 yapımcı olacak. Ardından birisi "Oyuncular Sözlügü"nü basmaya yanaşırsa onu da yapacagım; böylece üçlemeyi oluşturacağım. Kültür Bakanlığı, "80 Ydda Türk SincmasT adlı araştırmayı yeniden basıyor. kitaba 1995 yılını ekledik. Aynca sırada "Türk Filmlerinde Eski İstanbul", "Türlerle Türk Sineması" v e "Türk Sinemasının Marjinalleri ve Orijinalleri" kıtaplan var. - "Oyuncular Sözlüğü" herhalde daha kalabaük olacak. Kaç oyuncu geidi gecti Yeşilçam'dan? Oyle çok fazla isim olduğu sanılmasın, belli başlı oyunculan da katarsak sayı ancak bine ulaşır. Başlangıçtan bugüne çekilen 6 bin civanndaki filmde genelde hep aynı ınsanlar oynadılar.. Oyuncular sözlüğünü de yaparsam oyuncular ve yönetmenler bana gelip kaç film yaptıklannı sormayacaklar, adamlar kaç film yaptıklannı hatırlamıyorlar. "İşte kitap orada" diyeceğim artık. 'Tiyatro' dergisi altı yaşında Kültür Servisi-55. sayısıyla altı yaşı- na giren Tiyatro Tiyatro dergısinin ocak- şubat sayısı. "Tiyatroda altyapı sorunla- n"nı ışliyor. Bu konuda hazırlanm^ş dos- y_a kapsamında Osman Şengezer, O/Jıan OzdiL Duvgu Sağıroğlu, Nurettin Özkö- nü ve YakupÇaruk'ın yazılan; dekoras- yon, sahne tasanmı, ışık tasanmı gibi yönlerden altyapı sorunlannı inceliyor. Bılsak Tiyatro Topluluğu'nun bu konu- daki görüşlerine ve sorunlanna da yer verilen dosyada, Nurettin Özkönü'nün yazısı "ArnkKaramsanm" başlığinı ta- şıyor. Özkönü, 25 yıldır bu sorunlan ya- şadıklannı ve çözüm aradıklannı belirt- tıkten sonra artık karamsar olduğunu söylüyor ve daha önce yapılan çalışma- lardan, başvurulardan örnekler veriyor yazısında. Ekonomik sorunlann tiyatronun alt- yapı sorunlarının çözülememesinde önemli bir etken olarak belirtildiği dosyada so- runa farklı yaklaşımlar da var. Öme- gin Özhan Ozdil, tiyat- royu, çözül- memiş so- runlarıyla t o p l u m u n küçük bir maketi ola- rak gördü- ğünü söyler- ken sorunlann çözümünün ekonomiden çok eğıtım ve kültüre dayandığını belir- tiyor. Duygu Sağıroğlu da sorunun sade- ce altyapı eksikliğı olmadığını, Türk ti- yatrosunda bırikim ve hafıza olmadığı- nı. başanlardan da yanlışlıklardan da ders almadığımızı vurguluyor. "Birşeyler beni kemiriyor / Sigara içi- yonım çok fazla / İçki içiyorum çok faz- İa / Öiüyorum çok yavaşça". Bu dızele- rin sahibi, 1995 yılının son gününde ya- şama veda eden ünlü tiyatro adamı He- iner Müller'i tanıtan bir yazi da yer alı- yor Tiyatro Tiyatro'nun bu sayısında. Türkçeye, sadece "Hamlet Makinesi" adlı oyunu kazandınlan, 1993 yılında At- tis topluluğu tarafından Istanbul Tiyatro Festivali'nde sergilenen "Quartet" adlı oyunu dışında pek bilinmeyen bu ünlü oyun yazan, yönetmen. dramaturg ve ge- nel sanat yönetmeninı SibeJ Arslan tanı- tıyor Türk okurlanna. Derginın diğer sayfalannda ise çeşitli tiyarrolarda sahnelenen oyunlar arasm- dan "Içimizdeki ÇığJık", "Ramiz ile Jü- lide", •'Bir Ahn Oyküsü", "İçerdekfler" ve "Gürülrülü Panrtılı Bir Hikâye"hak- bnda eleştiriler \e söyleşiler. Vlacit Ko- »er'ın "Tiyatroda Yaraücıuk ve Sanatçı Kimliği". DüanenGüriinUçarer'in "Be- ıim Banşım" adıyla Israil'de düzenle- ıen konferansla ilgili izlenimleri ve çe- ,itli haberler yer alıyor. ıırkıerın oykıısıınu bu kez fotoğraflar anlatıyor Ergun Çağatay'ın düzenlediği "Bir Zamanlar OrtaAsya -19. YüzyılFotoğrajlan " sergisi 18 şubat tarihine dek Istanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi 'nde görülebilir NLRHAN KAVAKLI Fotoğraflann tanıklıgında Orta Asya'da- ki geçmişımize doğru siyah beyaz biryol- culuğa ne dersınız'.' Bu yolculukta, bugün artık tanh sahnesınden çoktan sılınmış Ko- kant, Hıva hanlıklanna aıt saraylarda, kent- lerde vereceginiz molalarda, size gûlümse- yen ama çoğunlukla da büyük bir ciddıyet- le bakan Türk hanlannı, aılelenni, müzıs- yenlen, şamanlan, çobanlan kısaca ortak özelliklen Türkçe konuşmak olan insanla- n bulacaksınız. 18 şubat pazar gününe ka- dar Beşıktaş Devlet Resım ve Heykel Mü- zesi'nde sergılenecek olan "BirZamanlar Orta Asya 19. Yüzyıl Fotoğlan Sergisi'' iş- te sizi böyle biryolculuğa çıkanyor. "Türk- çe Konuşanlar" projesmın ılk adımı olan sergide, gazeteci Ergun Çağatay'ın fotoğ- raflan ise kimı yerlerin bugünkûgörünüm- lerini, geçen yüzyılla kıyaslama olanagı saglarken geçmiş ile bugün arasında bir bağ kuruyor. "Türkçe Konuşanlar" projesi, tarih bo- yunca çok genış bir coğrafyaya yayılan Türk kökenli halklann göçer yaşamdan yerleşik düzene geçış sürecındeki kültürle- nnı ve yayıldıklan bölgelerdekı sıyasal önemleruıı yansıtmayı amaçlayan bir çalış- ma. Tarihsel ve ulusal bir mısyonu gönül- lü olarak üstlenen gazeteci Ergun Çağatay, projenin gerçekleşmesindekı en önemli isım. - "Türkçe Konuşanlar" projesine hayat veren düşünceter. amaçlar ve kaygılardan bahseder misiniz? Aşağı yukan 1985 yılından bu yana yap- mak istiyordum. Ankara Hacettepe Uni- versitesı Türk dıli profesörü Talat Tekin'le beraberbaşladık. Ozamanlar National Ge- ographıc'e teklıf ettim, düşündüler ve son- ra vazgectiler. O günlerde bu kadar seya- hat etme olanağım ve param da yoktu. Uğ- raştığım başka projeler vardı. Sonra bır- denbıre Sovyetler Birliğı çökünce bana yol gözüktü. Para aramaya başladım. Bu pro- jenin kitap basımı dahıl maliyeti 585 bin dolar. - Peki neden "Türkçe Konuşanlar" pro- jesi? Ben bu ışe ilk önce bir fotoğrafçı olarak gırdım. Fotoğrafçı olarak yaklaşmaya ça- lıştım. Fotoğrafçının kendine göre -aslın- da her meslekte- bir bilimsel tarafi olması lazım, bfr entelektüel tarafının olması la- zım. Fotoğrafçı, fotoğrafi rriyeçektiğini bil- mezse bir yere varamaz. Dolayısıyla ben, Türkler üzerinde gittıkçe artan bir yoğun- lukla araştırmaya yapmaya ve sonra Tür- kiye'de yayımlanmış bazı kıtaplan okuma- ya başladım. Mesela Ooğan Avaoğlu'nun "Türkterin Tarihi" vardı. Birdenbire bak- tım ki bu adamlann yazdıklan çok boş... - Onlarda boş bulup da sizin doJdurma- ya çalıştığınız boşluklar neterdir? Bılgı olarak boş. Orakra eitrn'',--eniz, görmezseniz yapamazsmız bunidrı. Yani Türkçe konuşanlar hakkında araştırma "Türkçe Konuşanlar" başlıkJı bir projenin ilk adımı olan sergide. gazeteci Ergun Çağatay'ın da fotoğraflan var. Btın- lar. kimi yerlerin bugünkü görünümierini, geçen yüzyıila kıyaslama olanağı saglarken geçmiş ile bugün arasında bir bağ kuruyor. yapmak için, yazı yazmak için. Türklerin Rusça. Çince, Macarca, Almanca bılmesi şart. Bunu yapmazsanız bir yere varamaz- sınız. Tüm >azılar, kaynaklar hepsi oralar- da. Daha önce de söyledım. Orhun Anıtla- n'nı Çınliler yazmıştır. Göktürk devleti adına. Finliler bulmuştur, Danimarkalılar okumuştur. Türkler bir ıkı kışinın dışında Orhun Anıtlan'nı ılkdefa bu seneCumhur- başkanı Moğolistan'agıttığızamangördü- ler. Ben gıttiğim zaman Orhun Anıtlarf na 400 km'lık yolu 2.5 günde yaptım... Yanı sonunda bizde Türkler hakkında cıddi bo- yutta bılgılenn eksik olduğunu ve bu bıl- gılenn tamamlanması gerektığını düşün- düm. Eğer biz kendımizi bılmiyorsak ken- dimızı başkalarına da anlatamayız. Dola- yısıyla Türkçe konuşanlar belgeselini ve kıtabını yapmak oradan doğdu. Örneğin siz Hakkas Türklerini ışıttinız mı ya da Tu- ba'yı'-' Eğer Tuba'ya giderseniz ve çıg bö- rek isterseniz size çig börek getirirler aynı kelimeyle. - (rfirüldüğü kadamla büyük bir orga- nizasyonu gerektiren bir girişim bu ve tabii büyük miktarda para>L Nasıl çözdüııüz? Dılenerek. Ona gittık, buna gıttık, verin dedık. Bakın bu işte başka birşey daha var. O daha çok önemli. Türkler nereye gıder- segitsın, küJtüragırlığı yönetılenden yana ise Türkler bir süre sonra orada yöneten değil, yönetilen konumuna dûşüyor. Ken- dı kültürünü gelıştıremıyor ve enyor. Bu Arabıstan'da böyle olmuştur, Çin'de de böyle olmuştur. Türkiye'nin bugün Orta Asya'da başansı neolursa olsun, ekonomik başansı ne olursa olsun onu bır kültür te- meline bağlayamazsak... Bızım onlarla bu- gün ki tek bağlantımız. ince bir bağlantı olan kültür ve dıl 'emclıdir. Onun dışında bu ınsanlarla, yani buradan gidenlerin bü- yük hayal kınklığına uğradıği şeyler var. Bunu bana büyük sağcılar da söyledi. Sız oraya gıdıyorsunuz. ama aradığınızı bula- cak mısınız diye? - Aradıgınız belli bir şe> var mıydı? Ben bir şeyı aramak, bulmak için gıtme- dim. Sadece görmeye ve öğrenmeye gittim oraya. Ve çok şey öğrendım. Asya'da 3.5 yılda cip ile 65 bin km yol yaptım. Bır 60 bm km daha var. Sıhhatım elverdiği za- man. - Böyle bir ortamda ilişkilcrini/j nasü kurdunuz?Arşiviere,fotoğraflaraulaşmak kolay o4du mu? Rusya'da ış yapmanın bir yöntemi var. Ben sızi tanıyorum, sız onu tanıyorsunuz, o da sizi tanıyor. Bu çok önemli bir bağlan- tı. Işe başladığınız noktadaki adamı çok iyi bulmanız lazım. Kendi tanhımızle bizım il- gimiz yok ki. Türkiye'de Türk arkeolojisı yok, düşünebıliyor musunuz? Ciddi bir Türk arkeolojisı var. Rusya'dakı müzeler buniarla dolup taşıyor. Kendi bılgilerinize siz ulaşamazsanız ve bunlan başkalann- dan beklerseniz onlann size verdiği bilgi- lerle yetınmek zorunda kahrsınız. Kendi tezlerinizı üretemezsiniz. Kültürün ortak noktalan var, Nasrettin lloca'nın, Köroğ- hı'nun hikâyelenne Azerbaycan'da da rast- lıyorsun, Türkmenistan'da rastlıyorsun. Hi- kâyeler aynı, ama isimler değişik^ Köroğ- lu Azerbaycan da mı yaşıyordu, Özbekis- tan da mı yaşıyordu? Ama hikâye aynı. O zaman düşünüyorsunuz ve bu işler arasın- daki ortak zincirleme halkalan. Araştırma oradan olur. Biz bilginin bir güç olduğunu yeni yeni fark ediyoruz. - Proje kapsamında başka neler yer ab- yor ve bunlan belirlerken neleri kıstas aldı- nız? Asıl sergi bundan sonra olacak. Bu, buzdağının ucu. Bir Göktürk sergisi ola- cak. 35 bin dolar bulmam lazım. Bu sergi buradan Amerika'ya ve Kazakistan'agide- cek. Bunlargaranti. Bu işler bittiğı zaman "Türkçe Konuşanlar'' admda bir sergi or- taya çıkacak ve o devasa bir şey, dünya kla- sında bir şey olacak ve bütün dünyayı do- laştıımayı düşünüyorum. Belgesel film var, ama şitndiki televızyonlann kültür işi— ne ayıracak paralan yok. - Sergideyeraianfotoğraflannseçimi na- sıl yapıktı? Serginin tarihsel biryönü olma- sı nasıl eddledi bu seçimi? Önce iyi kalite fotoğraf olup olmadığı- na baktık. Sonra fotoğrafın alıp veremedi- ği bır mesajı olması lazımdı. Buradaki her fotoğraf kendi başına bir hikâyedir Fotoğ- rafin sosyal ve tarihsel iletişimine baktık. -Çalışmalannızarasında siziçok etkile- yen ya da dikkatinizi çeken şey ne oldu? Sergiyi hazırlarken, bırbınnden habersiz iki fotoğrafçının, arada yıllar da olsa aynı paralelde seyreden bakışlara sahip olduk- lannı gördüm. Örneğin ben, çektiğim ba- zı fotoğraüann, yıllarönce yaşamış başka bir fotoğrafçının aynı bakış açısına sahip olduğunu büyük bir şaşkınhkJa fark ettım. Bu fotoğraflan da sergide yan yana yerleş- tirdik. Bu çok ilginç. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Tarihten Bir Yaprak Türkiye İşçi Partisi Türkiye işçi Partisi 13 Şubat 1961 'de kurulmuştu. 35 yıl geçmiş. Analarımız ahşap evlerin kış odalarında seferber- lik, mütareke günlerini konuşurken durup ıçlerini çe- kerlerdi: - Dün gibi.. Şimdi bize de "Dün gibi" gelen tarihsel bir kesit bu. T.I.R'nin kurulduğu yıl doğan çocuklar35 yaşların- da. Marks'çı dünya görüşünü benimseyen bu yaş- ların düşün ve eylem adamları 12 Eylül zındanlann- da kendi tarihlerini yazdılar. Genelde onlann savaşı- mını T.I.P.'nden, T.I.P.'nin savaşımını 1946'lar ve ön- cesinden soyutlamak mümkün değil.. • Türkiye işçi Partisi'ni aralarında Şaban Yıldız, Ke- mal Türkler, Kemal Nebioğlu, ibrahim Güzelce, Rıza Kuas'ın bulunduğu sınıf savaşımı gerçeğini yadsımayan sendikacılar kurmuştu. Bır yıl geçti, ne sınıfın kendisı ilgı gösterdi partiye, ne aydınlar. İbrahim Güzelce gibi deneyimli bir sendikacının yakınmalarını anımsıyorum: - Ses verrniyor... Güzelce'nin "Ses vermiyor." dediğı işçi sınıfının, dünyayı algıladığını varsaydığımız, bireyleriydi o aşa- mada. Çoğu kırsal kesımden gelmış, iş bulmanın sevin- cini mi yaşıyor? Yarattığı artı değeri kaptırmanın hüznünü mü? Biliyor muyuz.. Befki, ses vermiyor, ama var. Artı değeri yedirdiğı de gerçek. Türkler'ler, Yıldız'lar. Güzelce'ler, Fukara Tahir'ler gibi direnmenin ustaları da var ama. Bır karşılaşmamızda çıkaryolu bulduklannı söylü- yor bana Güzelce: - Çıkar yol, genel başkanlığa Mehmet Ali Aybar gibi demokrasi ve sosyalizm savaşımında ağırlığı olan öncü kişilerden birinin getirilmesidır. İyi de, parti kuruculan göze alabilecekler mi bu se- çeneği? Duraksamadan yanıtlıyor Güzelce. - Göze alamayan çeker gıder! Birkaç gün sonra gazetelerde Aybar'ın Türkiye İş- çi Partisi genel başkanlığına seçildiğını okuyoruz. Ilk basın toplantısında diyor kı Aybar: "Medeniyet davamız, çalışan halk kitlelennın in- sanca yaşama şartlarına kavuşması ve yurt ışlerin- de söz ve karar sahibi olması davasından aynlamaz. Bu iki dava, aslında tek bir davanın iki yandan görü- nüşüdür. Bugün küçük bir teşekkül olan Türkiye İş- çi Partisi'nın bılım ışığında ve ergeç ıflasa mahkûm küçük hesaplar dışında yalnız ve yalnız memleketin yüksek menfaatlerini göz önünde tutan sabırtı çalış- malanyla yeni demokratık düzende boş duran yeri doldurup kısa zamanda buyük bir kuvvet halıne ge- leceğine ınanıyoruz." (9 Şubat 1992) T.I.P.'nin Aybar'ı genel başkanlığa getirmesıyle par- ti kimliği kazandığını biliyoruz. *?, Aybar'a karşı olanlar da biliyor bu gerçeği. Nasıl başardı bu işi Aybar? Elınde sihirii degnek mi vardı? Ilk aşamada Behice Boran'dan Adnan Cem- gil'den, Senatör Niyazi Ağırnaslı'dan Yaşar Ke- mal'e, Prof. Dtvitçioğlu na Selahattin Hilav'a, Fet- hi Naci'ye kadar çok sayıda aydının katılımını sağ- lamakla. Sonra, tabana yakın kesimin gizil gücünü hareke- te getirmekle. • T.I.P. 1965 seçimlerinde -artık oy sisteminın verdi- ği olanakla-15 milletvekılı çıkardı. Seçmenlerin yüz- de 3'e yakını sosyalıst kımliğini bılerek verdi oyunu partiye. Ama sınıf bilinci yalnız Marks'çılara mı özgü? Sermaye? Sermayenın vekâlet verdiği politika es- nafı, karşıtlanmız. Yeni emperyalizm ve işbirlikçilerı. Dünyada da, bizde de mantar gibi biten solcu kor- sanlar. Devletlisi, fırsatçısı, ezbercisi.. Behice Boran başkanlığındaki ikinci kuruluşu 12 Eylül'de noKtalanan T.I.P gerçeğini bu gerçeklerden ayn düşünebilir miyiz. Mehmet Ali Aybar, 1966 Malatya Kongresi'nde "T.I.P. 'nden önceki tüm sosyalist hareketler günahı ve sevabiyle tarihe mal oldu.." demışti. Türkiye İşçi Partisi de bu tarıhin bır parçasıdır. "Günahı ve sevabiyle.." Arkadaş Özgerln anısına şiir yarışması düzenlendî İSTANBLL (UBA) - Türk şıınnın genç isimlerinden Arkadaş Özger'in anısını yaşatmak amacıyla "'Arkadaş Özger Şiir Odülü" etkınliği düzenlendi. Daha önce hiçbir şiir kitabı yayımlanmamış şaırlerin katılabileceği kaydedilen yanşmaya katılacak şairlerin bir kitap olabilecek şiir dosyalannı beş nüsha halinde en geç 30 Mart 1996 tarihine kadar "'Mayıs Yayınlan. Cumhuriyet Bulvan, No:137-12, Alsancak -İzmir adresine iletmeleri gerekiyor. Seçici Kurulu'ııda Sina Akyol, Orhan Alkaya, Suat Çelebı, Veysel Çolak ve Ahmet Telli'nin yer aldığı etkinliğin sonucu 7 Mayıs 1996 tarihinde açıklanacak ve ödül töreni de Arkadaş Özger'in ölüm yıldönümü olan 9 mayıs 1996 tarihinde gerçekleştirilecek. Bakırköy Belediyesi'nden oyun yazma yarışması Kültür Seryisi - Bakırköy Belediyesi'nce ikincisi dûzenlenen Yunus Emre Özgün ve Uyarlama Oyun Yazma Yanşması'na katılım koşullan belirlendi. Konu seçiminin serbest olduğu yanşmaya yazarlar özgün ve uyarlama dallannda en fazla 2'şeryapıtla katılabüecek. Yapıtlann daha önce hiçbir yanşmaya katılmamış ve yayımlanmamış olması gerektiği yanşmada, oyunlann amatör ya da profesyonel hiçbir topluluk tarafından yurtiçi veya yurtdışında sahnelenmemiş olması gerekiyor.Yanşmanın seçici kurulu Ergin Orbey. Refik Erduran, Özcan Özer. Doç. Dr. Hülya Nutku ve Tuncer Cücenoğlu'ndan oluşuyor. Son katılım tarihinın 1 Mayıs 1996 olarak belirlendiği yanşmaya ilişkin daha fazla bilgi Bakırköy Belediye Başkanlığı Eğıtim ve Sosyal fşler Müdürlüğü'nden öğrenilebilir. "Kapadokya'da Bir Bizans Kenti" Kültür Servisi - Istanbul Üniversitesi Öğrencı Kültür Merkezi Arkeoloji Kulübü'nün düzenlediği "Viranşehir: Kapadokya'da Bir Bizans Kenti" başlıklı konferans yann saat 14.00'te IÜ Öğrenci Kültür Merkezi Tiyatro Salonu'nda gerçekleştirilecek. Konferansa konuşmacı olarak Dr. Albert Berger katılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle