Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 ŞUBAT 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
'Yeşilçam'ın muhtan' Agâh Özgüç, Türk sinemasına ilişkin kitaplanna bir yenisini ekledi
Yeşflçam^nı ayakh an^dopedisiCUMHUR CANBAZOĞLU
"Ben kaç film çekrim Agâh Abi? O
filmde kötü adam kimdi? Va o film kaç
dakikaydı?". 'Yeşilçam 'ın Muhtan'
Agâh Özgüç her gün kendıne
yöneltılen bu sorulardan bıkmış olacak
ki Yeşilçam'la ilgili ne biliyorsa, ne
toplamışsa büyük bir hızla kâgıda
döküyor Türk sınemasının tarihini tek
başına tutan Özgüç. boyuna ulaşmaya
ba^Iayan kitaplanna bir yenisini daha
ekledi: "Tiirk Füm Yönetmenleri
Sözlüğü." Yeşilçam gibi yalnız günü
yaşamayı yeğleyen, belge, evrak gibi
'aynntılara' önem \ermeyen bir
sektörde Özgüç. 80 yıllık tarihinde 6
bin film üretmiş bir sinemanın
parçalannı teker tekeryenne oturtmaya
çahşıyor.
Agâh Özgüç'ün "Türk Film
Yönetmenleri Sözlüğü" yanlış bilinen
birçok konuya da açıklık getiriyor.
Kıtap, aynntılı rakamlarla ve zengin
filmografilerle dolu. Bu
filmografilerden en uzununa Ülkfl
Erakalın sahip. Tam 157 füm yönetmış
Erakalın. Onu 143 filmle Yücel
l çanoğlu \e 136 filmle Osman F.
Seden izlıyor. Daha birçok ilginç notu
var Özgüç'ün; gerisi kitapta...
Kaç yılın iiriinü bu söztfik?
Kitabın asıl kaynağı daha önce
yaptığım "Türk Filmleri Sözlüğü"
dizisi. Ondan çok yararlandım, ama
genç yönetmenlerin bilgileriyle de çok
uğraştım. tlginç olaylarla karşılaştım,
örneğin MehmetTannseveradlı bir
yönermene gittim, biyografisı lazımdı.
Doğum tarihini, diğer bilgileri verdi.
Nereden mezun olduğunu sordum.
Onu kanştırma dedi. Kimi 20 yıl önce
doğum tarihi için 1935 demiş, şimdi
sorduğumda 1940 diyor. Oyuncu filan
değil, ama yaşını saklıyor. Tek tek
akrabalan buldum, araştırdım, eksık
bırakmamaya çalıştım. Kitaba
girmeyen yönetmenlerin sayısı 10'u
geçmiyor.
- Ne tür eksiklikJeri giderecek "Turk
Film Yönetmenleri Sözlüğü
1
'?
Ansiklopedilerde bazı yönefmenlerin
300 film çektiği yazılı; Türkiye'de bu
kadar film çeken yönetmen yok. Kıtap
önce bunu düzeltiyor. Ülkü Erakalın,
157 filmle rekortmen. Birde
yönetmenlerin yurtiçi ve yurtdışı
aldıklan tüm ödüllerin listesi var... 380
yönetmen buldum, ama bazı şaibeli
rürk Film
Yönetmenleri
Sözlüğü'nü çıkaran
Agâh Özgüç, şimdi de
Oyuncular Sözlüğü'ne
hazırlanıyor. Yeşilçam'la
ilgili birikimini büyük bir
hızla kâğıda döken Özgüç,
Türkiye'de sinema
oyuncularının kaç filmde
oynadıklannı
anımsayamadıklanndan
yakınarak, "Oyuncular
sözlüğünü de yaparsam,
oyuncular ve yönetmenler
bana gelip kaç film
yaptıklannı
sormayacaklar... Sorana,
işte kitap orada, diyeceğim
artık" diyor.
TURK
FİLM YÖNETMcNLERİ
SÖZLÜĞÜ
durumlar olduğu için 344 tanesini
aldım. Örneğin filmi bin çekiyor, ama
yapımcı kendi adını yönetmen diye
yazıyor. Film ahım şahım değilse,
yönetmen parasını da almışsa buna ses
çıkarmıyor. Böylece yapımcı kendini
tatmın edıyor. Bir de sözlükte yalnız
sinema filmleri çeken yönetmenlerin
filmografileri var. Eğer yönetmen,
belgesel, kısa metrajlı, dizi yapmışsa
yalnız bıyografisiyle ycr alıyor.
- 80 yılda bir yerli sinema yönetmeni
profİli uluştu mu? Okullardan gelenler
neler kattılar Yeşilçam'a?
Yönetmenler genelde ala>lı; sektörün
içinden yetişerek gcliyor. Yurtdışında
öğrenim görenlerin sayısı 10'u. bizim
okuliardan mezun olanlann sayısı 15"i
geçmez. Son dönemde okullardan
yavaş yavaş isimler çıkıyor, ancak çok
zor bir döneme rastladılar. Film
çekilemiyor, onlarda bol bol kısa film
yapıyorlar.
- Verii oyunculardan yönetmenliği
oyunculuğunu bastıran \ar nu?
tlk akla gclen Kartal Tibet; Cüneyt
Arkın da var ama iyi eserler veremedi.
Aynca Türkân Şoray iyi filmler yaptı,
ancak oyunculuğunun üzerine
çıkamadı. Kartal ise bir "Zübük*
yaptı, "Suttan" yaptı, güzel komediler
çekti.
- Kadın yönetmenlerin oranı ncdir
toplam listede?
Sayılan 15 kadar. BilgeOlgaç'ın
dışında uzun soluklu kadın yönetmen
gelmedi. Bir de Birsen Kaya var, beş
yıl içinde 13 film çekti, sonra ortalıkta
görülmedi. Artık kadın yönetmenlerin
işi çok zor, yeni piyasa içinde film
şanslan düştü. Örneğin Seçkin Yasar,
bir filmde kaldı.
- Yıimaz Güney'den başka burada
yerişip yurtdışında film yapma oianağı
bulan yönetmenimiz var mı?
Tek Yıimaz Güney başardı bunu. Gerçi
Tevfik Başer, İsmet Elçi, Tunç Okan da
film yaptı, ama onlar zaten yurtdışında
yaşıyorlar.
- On yönetmen sinemamıza yeni bir
soluk verebilmek için beşer kısa
fibnden oluşan iki uzun metrajlı film
hazuiadi. Geçmişte böyle örnekler
üretti mi Yeşilçam yönetmenleri?
Ilk defa Nuri Akıncı 1962'de
birbirinden bağımsız 5 hikâyeyi bir
film içinde çekmişti. Ama ayn ayn
yönetmenlerin çektiği iki ayn
bikâyeden oluşan tek füm "Yılın
KadınT değil. Metin Erksan'la Nevzat
Ptsen'in filmiydi.
- Sırada hangi kitaplar var?
Sipanş üzerine "Türk Film
Yapuncılan Sözlüğü"nü hazırlıyorum.
Bu kitapta 380 yapımcı olacak.
Ardından birisi "Oyuncular
Sözlügü"nü basmaya yanaşırsa onu da
yapacagım; böylece üçlemeyi
oluşturacağım. Kültür Bakanlığı, "80
Ydda Türk SincmasT adlı araştırmayı
yeniden basıyor. kitaba 1995 yılını
ekledik. Aynca sırada "Türk
Filmlerinde Eski İstanbul", "Türlerle
Türk Sineması" v e "Türk Sinemasının
Marjinalleri ve Orijinalleri" kıtaplan
var.
- "Oyuncular Sözlüğü" herhalde daha
kalabaük olacak. Kaç oyuncu geidi
gecti Yeşilçam'dan?
Oyle çok fazla isim olduğu sanılmasın,
belli başlı oyunculan da katarsak sayı
ancak bine ulaşır. Başlangıçtan bugüne
çekilen 6 bin civanndaki filmde
genelde hep aynı ınsanlar oynadılar..
Oyuncular sözlüğünü de yaparsam
oyuncular ve yönetmenler bana gelip
kaç film yaptıklannı sormayacaklar,
adamlar kaç film yaptıklannı
hatırlamıyorlar. "İşte kitap orada"
diyeceğim artık.
'Tiyatro'
dergisi altı
yaşında
Kültür Servisi-55. sayısıyla altı yaşı-
na giren Tiyatro Tiyatro dergısinin ocak-
şubat sayısı. "Tiyatroda altyapı sorunla-
n"nı ışliyor. Bu konuda hazırlanm^ş dos-
y_a kapsamında Osman Şengezer, O/Jıan
OzdiL Duvgu Sağıroğlu, Nurettin Özkö-
nü ve YakupÇaruk'ın yazılan; dekoras-
yon, sahne tasanmı, ışık tasanmı gibi
yönlerden altyapı sorunlannı inceliyor.
Bılsak Tiyatro Topluluğu'nun bu konu-
daki görüşlerine ve sorunlanna da yer
verilen dosyada, Nurettin Özkönü'nün
yazısı "ArnkKaramsanm" başlığinı ta-
şıyor. Özkönü, 25 yıldır bu sorunlan ya-
şadıklannı ve çözüm aradıklannı belirt-
tıkten sonra artık karamsar olduğunu
söylüyor ve daha önce yapılan çalışma-
lardan, başvurulardan örnekler veriyor
yazısında.
Ekonomik sorunlann tiyatronun alt-
yapı sorunlarının çözülememesinde
önemli bir
etken olarak
belirtildiği
dosyada so-
runa farklı
yaklaşımlar
da var. Öme-
gin Özhan
Ozdil, tiyat-
royu, çözül-
memiş so-
runlarıyla
t o p l u m u n
küçük bir
maketi ola-
rak gördü-
ğünü söyler-
ken sorunlann çözümünün ekonomiden
çok eğıtım ve kültüre dayandığını belir-
tiyor. Duygu Sağıroğlu da sorunun sade-
ce altyapı eksikliğı olmadığını, Türk ti-
yatrosunda bırikim ve hafıza olmadığı-
nı. başanlardan da yanlışlıklardan da
ders almadığımızı vurguluyor.
"Birşeyler beni kemiriyor / Sigara içi-
yonım çok fazla / İçki içiyorum çok faz-
İa / Öiüyorum çok yavaşça". Bu dızele-
rin sahibi, 1995 yılının son gününde ya-
şama veda eden ünlü tiyatro adamı He-
iner Müller'i tanıtan bir yazi da yer alı-
yor Tiyatro Tiyatro'nun bu sayısında.
Türkçeye, sadece "Hamlet Makinesi"
adlı oyunu kazandınlan, 1993 yılında At-
tis topluluğu tarafından Istanbul Tiyatro
Festivali'nde sergilenen "Quartet" adlı
oyunu dışında pek bilinmeyen bu ünlü
oyun yazan, yönetmen. dramaturg ve ge-
nel sanat yönetmeninı SibeJ Arslan tanı-
tıyor Türk okurlanna.
Derginın diğer sayfalannda ise çeşitli
tiyarrolarda sahnelenen oyunlar arasm-
dan "Içimizdeki ÇığJık", "Ramiz ile Jü-
lide", •'Bir Ahn Oyküsü", "İçerdekfler"
ve "Gürülrülü Panrtılı Bir Hikâye"hak-
bnda eleştiriler \e söyleşiler. Vlacit Ko-
»er'ın "Tiyatroda Yaraücıuk ve Sanatçı
Kimliği". DüanenGüriinUçarer'in "Be-
ıim Banşım" adıyla Israil'de düzenle-
ıen konferansla ilgili izlenimleri ve çe-
,itli haberler yer alıyor.
ıırkıerın oykıısıınu bu
kez fotoğraflar anlatıyor
Ergun Çağatay'ın düzenlediği "Bir Zamanlar OrtaAsya -19. YüzyılFotoğrajlan "
sergisi 18 şubat tarihine dek Istanbul Devlet Resim ve Heykel Müzesi 'nde görülebilir
NLRHAN KAVAKLI
Fotoğraflann tanıklıgında Orta Asya'da-
ki geçmişımize doğru siyah beyaz biryol-
culuğa ne dersınız'.' Bu yolculukta, bugün
artık tanh sahnesınden çoktan sılınmış Ko-
kant, Hıva hanlıklanna aıt saraylarda, kent-
lerde vereceginiz molalarda, size gûlümse-
yen ama çoğunlukla da büyük bir ciddıyet-
le bakan Türk hanlannı, aılelenni, müzıs-
yenlen, şamanlan, çobanlan kısaca ortak
özelliklen Türkçe konuşmak olan insanla-
n bulacaksınız. 18 şubat pazar gününe ka-
dar Beşıktaş Devlet Resım ve Heykel Mü-
zesi'nde sergılenecek olan "BirZamanlar
Orta Asya 19. Yüzyıl Fotoğlan Sergisi'' iş-
te sizi böyle biryolculuğa çıkanyor. "Türk-
çe Konuşanlar" projesmın ılk adımı olan
sergide, gazeteci Ergun Çağatay'ın fotoğ-
raflan ise kimı yerlerin bugünkûgörünüm-
lerini, geçen yüzyılla kıyaslama olanagı
saglarken geçmiş ile bugün arasında bir
bağ kuruyor.
"Türkçe Konuşanlar" projesi, tarih bo-
yunca çok genış bir coğrafyaya yayılan
Türk kökenli halklann göçer yaşamdan
yerleşik düzene geçış sürecındeki kültürle-
nnı ve yayıldıklan bölgelerdekı sıyasal
önemleruıı yansıtmayı amaçlayan bir çalış-
ma. Tarihsel ve ulusal bir mısyonu gönül-
lü olarak üstlenen gazeteci Ergun Çağatay,
projenin gerçekleşmesindekı en önemli
isım.
- "Türkçe Konuşanlar" projesine hayat
veren düşünceter. amaçlar ve kaygılardan
bahseder misiniz?
Aşağı yukan 1985 yılından bu yana yap-
mak istiyordum. Ankara Hacettepe Uni-
versitesı Türk dıli profesörü Talat Tekin'le
beraberbaşladık. Ozamanlar National Ge-
ographıc'e teklıf ettim, düşündüler ve son-
ra vazgectiler. O günlerde bu kadar seya-
hat etme olanağım ve param da yoktu. Uğ-
raştığım başka projeler vardı. Sonra bır-
denbıre Sovyetler Birliğı çökünce bana yol
gözüktü. Para aramaya başladım. Bu pro-
jenin kitap basımı dahıl maliyeti 585 bin
dolar.
- Peki neden "Türkçe Konuşanlar" pro-
jesi?
Ben bu ışe ilk önce bir fotoğrafçı olarak
gırdım. Fotoğrafçı olarak yaklaşmaya ça-
lıştım. Fotoğrafçının kendine göre -aslın-
da her meslekte- bir bilimsel tarafi olması
lazım, bfr entelektüel tarafının olması la-
zım. Fotoğrafçı, fotoğrafi rriyeçektiğini bil-
mezse bir yere varamaz. Dolayısıyla ben,
Türkler üzerinde gittıkçe artan bir yoğun-
lukla araştırmaya yapmaya ve sonra Tür-
kiye'de yayımlanmış bazı kıtaplan okuma-
ya başladım. Mesela Ooğan Avaoğlu'nun
"Türkterin Tarihi" vardı. Birdenbire bak-
tım ki bu adamlann yazdıklan çok boş...
- Onlarda boş bulup da sizin doJdurma-
ya çalıştığınız boşluklar neterdir?
Bılgı olarak boş. Orakra eitrn'',--eniz,
görmezseniz yapamazsmız bunidrı. Yani
Türkçe konuşanlar hakkında araştırma
"Türkçe Konuşanlar" başlıkJı bir projenin ilk adımı olan
sergide. gazeteci Ergun Çağatay'ın da fotoğraflan var. Btın-
lar. kimi yerlerin bugünkü görünümierini, geçen yüzyıila
kıyaslama olanağı saglarken geçmiş ile bugün arasında bir
bağ kuruyor.
yapmak için, yazı yazmak için. Türklerin
Rusça. Çince, Macarca, Almanca bılmesi
şart. Bunu yapmazsanız bir yere varamaz-
sınız. Tüm >azılar, kaynaklar hepsi oralar-
da. Daha önce de söyledım. Orhun Anıtla-
n'nı Çınliler yazmıştır. Göktürk devleti
adına. Finliler bulmuştur, Danimarkalılar
okumuştur. Türkler bir ıkı kışinın dışında
Orhun Anıtlan'nı ılkdefa bu seneCumhur-
başkanı Moğolistan'agıttığızamangördü-
ler. Ben gıttiğim zaman Orhun Anıtlarf na
400 km'lık yolu 2.5 günde yaptım... Yanı
sonunda bizde Türkler hakkında cıddi bo-
yutta bılgılenn eksik olduğunu ve bu bıl-
gılenn tamamlanması gerektığını düşün-
düm. Eğer biz kendımizi bılmiyorsak ken-
dimızı başkalarına da anlatamayız. Dola-
yısıyla Türkçe konuşanlar belgeselini ve
kıtabını yapmak oradan doğdu. Örneğin
siz Hakkas Türklerini ışıttinız mı ya da Tu-
ba'yı'-' Eğer Tuba'ya giderseniz ve çıg bö-
rek isterseniz size çig börek getirirler aynı
kelimeyle.
- (rfirüldüğü kadamla büyük bir orga-
nizasyonu gerektiren bir girişim bu ve tabii
büyük miktarda para>L Nasıl çözdüııüz?
Dılenerek. Ona gittık, buna gıttık, verin
dedık. Bakın bu işte başka birşey daha var.
O daha çok önemli. Türkler nereye gıder-
segitsın, küJtüragırlığı yönetılenden yana
ise Türkler bir süre sonra orada yöneten
değil, yönetilen konumuna dûşüyor. Ken-
dı kültürünü gelıştıremıyor ve enyor. Bu
Arabıstan'da böyle olmuştur, Çin'de de
böyle olmuştur. Türkiye'nin bugün Orta
Asya'da başansı neolursa olsun, ekonomik
başansı ne olursa olsun onu bır kültür te-
meline bağlayamazsak... Bızım onlarla bu-
gün ki tek bağlantımız. ince bir bağlantı
olan kültür ve dıl 'emclıdir. Onun dışında
bu ınsanlarla, yani buradan gidenlerin bü-
yük hayal kınklığına uğradıği şeyler var.
Bunu bana büyük sağcılar da söyledi. Sız
oraya gıdıyorsunuz. ama aradığınızı bula-
cak mısınız diye?
- Aradıgınız belli bir şe> var mıydı?
Ben bir şeyı aramak, bulmak için gıtme-
dim. Sadece görmeye ve öğrenmeye gittim
oraya. Ve çok şey öğrendım. Asya'da 3.5
yılda cip ile 65 bin km yol yaptım. Bır 60
bm km daha var. Sıhhatım elverdiği za-
man.
- Böyle bir ortamda ilişkilcrini/j nasü
kurdunuz?Arşiviere,fotoğraflaraulaşmak
kolay o4du mu?
Rusya'da ış yapmanın bir yöntemi var.
Ben sızi tanıyorum, sız onu tanıyorsunuz,
o da sizi tanıyor. Bu çok önemli bir bağlan-
tı. Işe başladığınız noktadaki adamı çok iyi
bulmanız lazım. Kendi tanhımızle bizım il-
gimiz yok ki. Türkiye'de Türk arkeolojisı
yok, düşünebıliyor musunuz? Ciddi bir
Türk arkeolojisı var. Rusya'dakı müzeler
buniarla dolup taşıyor. Kendi bılgilerinize
siz ulaşamazsanız ve bunlan başkalann-
dan beklerseniz onlann size verdiği bilgi-
lerle yetınmek zorunda kahrsınız. Kendi
tezlerinizı üretemezsiniz. Kültürün ortak
noktalan var, Nasrettin lloca'nın, Köroğ-
hı'nun hikâyelenne Azerbaycan'da da rast-
lıyorsun, Türkmenistan'da rastlıyorsun. Hi-
kâyeler aynı, ama isimler değişik^ Köroğ-
lu Azerbaycan da mı yaşıyordu, Özbekis-
tan da mı yaşıyordu? Ama hikâye aynı. O
zaman düşünüyorsunuz ve bu işler arasın-
daki ortak zincirleme halkalan. Araştırma
oradan olur. Biz bilginin bir güç olduğunu
yeni yeni fark ediyoruz.
- Proje kapsamında başka neler yer ab-
yor ve bunlan belirlerken neleri kıstas aldı-
nız? Asıl sergi bundan sonra olacak. Bu,
buzdağının ucu. Bir Göktürk sergisi ola-
cak. 35 bin dolar bulmam lazım. Bu sergi
buradan Amerika'ya ve Kazakistan'agide-
cek. Bunlargaranti. Bu işler bittiğı zaman
"Türkçe Konuşanlar'' admda bir sergi or-
taya çıkacak ve o devasa bir şey, dünya kla-
sında bir şey olacak ve bütün dünyayı do-
laştıımayı düşünüyorum. Belgesel film
var, ama şitndiki televızyonlann kültür işi—
ne ayıracak paralan yok.
- Sergideyeraianfotoğraflannseçimi na-
sıl yapıktı? Serginin tarihsel biryönü olma-
sı nasıl eddledi bu seçimi?
Önce iyi kalite fotoğraf olup olmadığı-
na baktık. Sonra fotoğrafın alıp veremedi-
ği bır mesajı olması lazımdı. Buradaki her
fotoğraf kendi başına bir hikâyedir Fotoğ-
rafin sosyal ve tarihsel iletişimine baktık.
-Çalışmalannızarasında siziçok etkile-
yen ya da dikkatinizi çeken şey ne oldu?
Sergiyi hazırlarken, bırbınnden habersiz
iki fotoğrafçının, arada yıllar da olsa aynı
paralelde seyreden bakışlara sahip olduk-
lannı gördüm. Örneğin ben, çektiğim ba-
zı fotoğraüann, yıllarönce yaşamış başka
bir fotoğrafçının aynı bakış açısına sahip
olduğunu büyük bir şaşkınhkJa fark ettım.
Bu fotoğraflan da sergide yan yana yerleş-
tirdik. Bu çok ilginç.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Tarihten Bir Yaprak
Türkiye İşçi Partisi
Türkiye işçi Partisi 13 Şubat 1961 'de kurulmuştu.
35 yıl geçmiş.
Analarımız ahşap evlerin kış odalarında seferber-
lik, mütareke günlerini konuşurken durup ıçlerini çe-
kerlerdi:
- Dün gibi..
Şimdi bize de "Dün gibi" gelen tarihsel bir kesit bu.
T.I.R'nin kurulduğu yıl doğan çocuklar35 yaşların-
da. Marks'çı dünya görüşünü benimseyen bu yaş-
ların düşün ve eylem adamları 12 Eylül zındanlann-
da kendi tarihlerini yazdılar. Genelde onlann savaşı-
mını T.I.P.'nden, T.I.P.'nin savaşımını 1946'lar ve ön-
cesinden soyutlamak mümkün değil..
•
Türkiye işçi Partisi'ni aralarında Şaban Yıldız, Ke-
mal Türkler, Kemal Nebioğlu, ibrahim Güzelce,
Rıza Kuas'ın bulunduğu sınıf savaşımı gerçeğini
yadsımayan sendikacılar kurmuştu.
Bır yıl geçti, ne sınıfın kendisı ilgı gösterdi partiye,
ne aydınlar.
İbrahim Güzelce gibi deneyimli bir sendikacının
yakınmalarını anımsıyorum:
- Ses verrniyor...
Güzelce'nin "Ses vermiyor." dediğı işçi sınıfının,
dünyayı algıladığını varsaydığımız, bireyleriydi o aşa-
mada.
Çoğu kırsal kesımden gelmış, iş bulmanın sevin-
cini mi yaşıyor?
Yarattığı artı değeri kaptırmanın hüznünü mü?
Biliyor muyuz..
Befki, ses vermiyor, ama var.
Artı değeri yedirdiğı de gerçek.
Türkler'ler, Yıldız'lar. Güzelce'ler, Fukara Tahir'ler
gibi direnmenin ustaları da var ama.
Bır karşılaşmamızda çıkaryolu bulduklannı söylü-
yor bana Güzelce:
- Çıkar yol, genel başkanlığa Mehmet Ali Aybar
gibi demokrasi ve sosyalizm savaşımında ağırlığı
olan öncü kişilerden birinin getirilmesidır.
İyi de, parti kuruculan göze alabilecekler mi bu se-
çeneği?
Duraksamadan yanıtlıyor Güzelce.
- Göze alamayan çeker gıder!
Birkaç gün sonra gazetelerde Aybar'ın Türkiye İş-
çi Partisi genel başkanlığına seçildiğını okuyoruz. Ilk
basın toplantısında diyor kı Aybar:
"Medeniyet davamız, çalışan halk kitlelennın in-
sanca yaşama şartlarına kavuşması ve yurt ışlerin-
de söz ve karar sahibi olması davasından aynlamaz.
Bu iki dava, aslında tek bir davanın iki yandan görü-
nüşüdür. Bugün küçük bir teşekkül olan Türkiye İş-
çi Partisi'nın bılım ışığında ve ergeç ıflasa mahkûm
küçük hesaplar dışında yalnız ve yalnız memleketin
yüksek menfaatlerini göz önünde tutan sabırtı çalış-
malanyla yeni demokratık düzende boş duran yeri
doldurup kısa zamanda buyük bir kuvvet halıne ge-
leceğine ınanıyoruz." (9 Şubat 1992)
T.I.P.'nin Aybar'ı genel başkanlığa getirmesıyle par-
ti kimliği kazandığını biliyoruz. *?,
Aybar'a karşı olanlar da biliyor bu gerçeği.
Nasıl başardı bu işi Aybar? Elınde sihirii degnek mi
vardı?
Ilk aşamada Behice Boran'dan Adnan Cem-
gil'den, Senatör Niyazi Ağırnaslı'dan Yaşar Ke-
mal'e, Prof. Dtvitçioğlu na Selahattin Hilav'a, Fet-
hi Naci'ye kadar çok sayıda aydının katılımını sağ-
lamakla.
Sonra, tabana yakın kesimin gizil gücünü hareke-
te getirmekle.
•
T.I.P. 1965 seçimlerinde -artık oy sisteminın verdi-
ği olanakla-15 milletvekılı çıkardı. Seçmenlerin yüz-
de 3'e yakını sosyalıst kımliğini bılerek verdi oyunu
partiye.
Ama sınıf bilinci yalnız Marks'çılara mı özgü?
Sermaye? Sermayenın vekâlet verdiği politika es-
nafı, karşıtlanmız.
Yeni emperyalizm ve işbirlikçilerı.
Dünyada da, bizde de mantar gibi biten solcu kor-
sanlar.
Devletlisi, fırsatçısı, ezbercisi..
Behice Boran başkanlığındaki ikinci kuruluşu 12
Eylül'de noKtalanan T.I.P gerçeğini bu gerçeklerden
ayn düşünebilir miyiz.
Mehmet Ali Aybar, 1966 Malatya Kongresi'nde
"T.I.P. 'nden önceki tüm sosyalist hareketler günahı
ve sevabiyle tarihe mal oldu.." demışti.
Türkiye İşçi Partisi de bu tarıhin bır parçasıdır.
"Günahı ve sevabiyle.."
Arkadaş Özgerln anısına şiir
yarışması düzenlendî
İSTANBLL (UBA) - Türk şıınnın genç isimlerinden
Arkadaş Özger'in anısını yaşatmak amacıyla "'Arkadaş
Özger Şiir Odülü" etkınliği düzenlendi. Daha önce
hiçbir şiir kitabı yayımlanmamış şaırlerin katılabileceği
kaydedilen yanşmaya katılacak şairlerin bir kitap
olabilecek şiir dosyalannı beş nüsha halinde en geç 30
Mart 1996 tarihine kadar "'Mayıs Yayınlan.
Cumhuriyet Bulvan, No:137-12, Alsancak -İzmir
adresine iletmeleri gerekiyor. Seçici Kurulu'ııda Sina
Akyol, Orhan Alkaya, Suat Çelebı, Veysel Çolak ve
Ahmet Telli'nin yer aldığı etkinliğin sonucu 7 Mayıs
1996 tarihinde açıklanacak ve ödül töreni de Arkadaş
Özger'in ölüm yıldönümü olan 9 mayıs 1996 tarihinde
gerçekleştirilecek.
Bakırköy Belediyesi'nden oyun
yazma yarışması
Kültür Seryisi - Bakırköy Belediyesi'nce ikincisi
dûzenlenen Yunus Emre Özgün ve Uyarlama Oyun
Yazma Yanşması'na katılım koşullan belirlendi. Konu
seçiminin serbest olduğu yanşmaya yazarlar özgün ve
uyarlama dallannda en fazla 2'şeryapıtla katılabüecek.
Yapıtlann daha önce hiçbir yanşmaya katılmamış ve
yayımlanmamış olması gerektiği yanşmada, oyunlann
amatör ya da profesyonel hiçbir topluluk tarafından
yurtiçi veya yurtdışında sahnelenmemiş olması
gerekiyor.Yanşmanın seçici kurulu Ergin Orbey. Refik
Erduran, Özcan Özer. Doç. Dr. Hülya Nutku ve Tuncer
Cücenoğlu'ndan oluşuyor. Son katılım tarihinın 1
Mayıs 1996 olarak belirlendiği yanşmaya ilişkin daha
fazla bilgi Bakırköy Belediye Başkanlığı Eğıtim ve
Sosyal fşler Müdürlüğü'nden öğrenilebilir.
"Kapadokya'da Bir Bizans Kenti"
Kültür Servisi - Istanbul Üniversitesi Öğrencı Kültür
Merkezi Arkeoloji Kulübü'nün düzenlediği
"Viranşehir: Kapadokya'da Bir Bizans Kenti" başlıklı
konferans yann saat 14.00'te IÜ Öğrenci Kültür
Merkezi Tiyatro Salonu'nda gerçekleştirilecek.
Konferansa konuşmacı olarak Dr. Albert Berger
katılıyor.