29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT1996 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI Dünya Bankası ve IMF'nin baskısıyla hedeftahtası oldu SUNUŞ Son yıllann en çok tartışılan, gerçeğe dayanmayan tek vanlı iddialarla bilinçli olarak yıpratılmaya çalışılan kurumlardan biri SSK. Bunun altında, sağlık hizmetlerinin ve sosyal sigortanm özelleştırilmesi var. Evet, bugün SSK iyi işlemivor, hastanelerde kuyruklar var, ameliyai için aylarca bekliyoru: emekli maaşlan geçinı sevivesinin altında. Âncak SSK yi bu duruma getirenler, şimdi bu iyi kötü işleyen kurumu da elimizden almak, sağlıksız. sosyal güvencesi olmayan bir toplum varatmak istiyorlar. Bu dizide SSK hakkmda öne sürülen iddialara bizzat SSK raporlarına davanarak vanıt -1- îşçi Gözüyle Tayfun Tabakoğlu tP Genel Başkan Yardımcısı vereceğiz. Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinde sıra bekleyen hastalann çilesi yıllardır değişmiyor. • Dünya Bankası ve ILO uzmanlannın hazırladıklan raporagöre SSK'nin içinde bulunduğu krizin çözümü için kurumun ortadan kalkması ve özel sektöre devri gerekiyor. SSK, özelleştirme kıskacınday güvenlik sistemleri. son yıllarda Dünya Bankası ve IMF'nin yönlendirmele- riyle sürekli saldınya uğru- yor. Sosyalist sıstemın geri çekilmesiyle birlikte, bilinç- li olarak sosyal adaletin gereksiz oldugu düşüncesı vaygınlaştınlmaya çalışılıyor. "Her koyuo, kendi bacağuıdan asıhr" de- yışı, yeni dünyadiizeninin sosyal güven- lik anlayışını yansıtıyor. Yalnızca geîişmekte olan ülkelerde de- ğil, gelişmiş kapitalist ülkelerde de işçi sınıfı. yüzyılın başında kurulan sistem- len koruma mücadelesı venyor. 1970'li yıllann ortalanndan ıtıbaren bir salgın hastalık gıbi yayılan özelleştirme, şimdi sosyal güvenlik kapılannı zorluyor. ABD'nin yeni dünya düzeni projesınde önemli bir yeri olan, az gelişmiş ve ge- lişmekte olan ülkelere dayatılan "yaptsal uyum programlan"nda, söz konusu ül- kelerden "devletin sorumluluk alanını daraltarak kamu hizmeti ve sosyal gü- venlik hedeflerini küçültmesi" ısteniyor. Çlller: iMF'ye söz verdiml Başbakan ve DYP Genel Başkanı Tan- su Çiller'ın geçen yıl SSK Yasasf nda ya- pılması düşünülen değişikliklerle ılgili olarak "IMF'ye söz verdim, bu yasayı çı- kartacağım"demesi boşuna değil. Halen TBMM'de bekleyen yasa tasansı, yal- nızca emeklılik yaşının yükseltilmesini içermıyor. SSK'nin sağlık hızmetlerinin adım adım özelleştırilmesi de hedefieni- yor. Bu gınşim de Dünya Bankası 'na ve- rilen sözlerden bınydi. Şimdi Dünya Bankası bu "söz"ün gerçekleşmesi için yeni bir atak başlatmış durumda. Mart ayında Türkjye. büyük bir sosyal güven- lik mücadelesine sahne olacak. Kurula- cak hükümetın mart gündemi, NV'ashing- ton'dan dayatılıyor: Sosyal güvenlik sis- teminı hızla düzelt! Dünya Bankası, IMF, ILO, TÜSıAD, DYP, ANAP, bu hedef için hazırlanıyor- lar. Dünya Bankası'nın 1987 yılında ya- yımladıgı "Gelişen Ülkelerde Sağhk Hiz- metlcri: Bir Reform Gündemi" başlıklı rapor, hastalığın önlenmesinin kamu hiz- meti, tedavisinin özel sektör işi olması gerektiğıni savunuyor. Bilindiği gibi has- talığın önlenmesi kâriı bir iş değıldir. Bu- nun içindirkı sermaye sınıfı. kârlı olma- yan bir ışı devletin üzenne yıkıyor. Ay- nı raporda. "Bireyler kcndilerini ve aile- lerini doğrudan ilgiJendiren konularda masraf yapmak için gönüllü davranır- lar" diyerek, tedavi hızmetlerinin özel sektör içın kârlı bir alan olduğunu vur- guluyor. (Özelleştırme Kamu Yaranna mı; Brendan Martin, s. 158, Harb-Iş Sen- dikası Yayınlan. Eylü! 1994) Yaşa göre sigorta hakkı Sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlen özelleştirildığinde her hastalık tedavi edilmiyor Özel sigorta şırketleri: sağ- lıklı, kötü alışkanhklan olmayan ve dü- şük risk taşıyan kesimleri sigorta kapsa- mına kabul ediyorlar. ABD'de yapılan biraraştırmada, çok sayıda özel sağlık si- gortası kuruluşu, "Hamilekalırlar" kor- kusuyla40yaşın altındaki kadınlan sağ- lık sigortası kapsamına almıyor (Joseph L. Scarpaci Iovva Üniversitesi). Psikiyatrik tedavi, diş tedavısi, doğuş- tan gelen hastalıklar da sigorta kapsamı dışında. Türkiye'de de özel sağlık sigor- tası şırketleri aynı tarzda çalışıyor. TÜSİAD'ın $lll modeli önerisi Sosyal güvenlik alanındaki düzenleme için yalnızca Dünya Bankası ve ILO de- ğil, TİSK ve TÜSlAD da SSK'ye karşı kampanya yürütüyor. Geçenlerde yapı- lan TÜ'SİAD Genel Kurulu'na ıki özei hayat sıgortası şırketi genel müdürünün sunduklan raporun başlığı "Emekli ve MımV.TÜSlADraporu, Türkıye'ye Şi- li modelini örnek olarak sunuyor. 1970 yılında CIA'nın düzenlediği darbeyle yö- netime el koyan General Pinochet'nin yaptığı ılk ışlerden biri, Şili sosyal gü- venlrğini özelleştirmek olmuştu. TÜSİAD'ın Şıli örneğini neden bu ka- dar çok sevdiği açık. Çünkü Şili'de, sos- yal güvenligin özelleştirilmesiyle birlik- te işverenler, yanlannda çalıştırdıklan ışçiler için prim ödeme yükünden kurtul- muş oluyorlar. lşverenin ödeyeceğı prim. ışçilere yükleniyor. Özelleştirme öncesi yüzde 8 olan prim oranlan, özelleştır- meden sonra yüzde 17'ye çıkıyor. So- nuçta Şili'de kaçak çalışma oranı hızla artıyor. 1924 yılında kurulan ve Üçüncü Dünya ülkeleri için de örnek gösterilen Şili sosyal güvenlik sıstemi hızla çöktü. İbplumun geleceği karardı. (Özelleştir- me Kamu Yaranna mı; Brendan Martin, s. 165, Türk Harb-lş Sendikası Yayınla- TÜSlAD'ın bu başan masalını açıkla- dığı günlerde basında küçük bir haber çıktı: "Şili'de özel sağlık sigortası şirket- leri 1995 yılında 600 bin dolar zarar et- tL" (Evrensel gazetesı, 14 Ocak 1996) Romanya'da aspirin lüks Sosyal güvenlik sistemlerinin özelleş- tirilmesi ya da Dünya Bankası talimat- lanyla bütçeden aynlan kaynaklann azaltılması üzerine ortaya çıkan tabloyu 17Kasım I992tarihliTheGuardianGa- Unkapanı SSK Ihtiyarlık Sigortası önünde bekleyen sigortalılar. zetesi, şöyle anlatıyor: "Londra kökenli Help-Age kuruluşu- nun bildirdigine göre, bu kış Orta ve Do- ğu A\Tupa ülkelerinde yaşayan yüz bin- lerce insan. artan enflasyon sonucu artık yiyecek bulamayacakian veyakıt fiyatla- nna ulaşamayacaklan için yaşamlannı ka> bedeceklcr. Birçok ülkede devletin sosyal güvenlik programlanndan vazgeç- mesi üzerine. sağlık sigortası kapsamı dı- şında bırakılan yaklaşık 20 müyon insa- nın yaşamı riske girmiştir. Potonva'da in- tihar edenlerin çok yüksek bir oranını yaşlılar oluşturmaktadır. Romanya'da aspirin, yalnızca mutlu bir azınlıgın fay- dalandığı lüks bir madde haline gelmiş- tir. Macaristan'da ise yaşı altmışı gcçmiş insanlar arasında yalnı/on iki kişiden bi- ri, yerel otoritelerin desteğinden fayda- lanmaktadır." Umut yoksa çocuk da yok! Rusya'da sosyal güvenlik sistemınde- ki hızlı çöküş, ülkedekı yaşam beklenti- sinde korkunç birdüşüşe neden oldu. In- terfak» Ajansı, 6 Şubat 1995'te geçtiği haberde, 1986 yılında 70 olan ortalama yaşam beklentısinın 1995'te64'edüştü- ğunü bildırdi. Rusya Federasyonu Dev- let Istatistik Komitesi (Goskomstat), 2000 yılında Rusya'da ortalama ömrün 58 olacağını hesaplıyor. Fransız Haber Ajansı AFP ise. 10 Ocak 1995 tanhli bülteninde, ABD'de devlet birimlerine hizmet veren Population Reference Bu- reau'nun, bu gidiş sürerse Rusya'nın 2020 yılındaki nüfusunun 126 milyona düşeceğini hesapladığını bildirdi. Rus- ya'nın şimdiki nüfusu 148 milyon. Sos- yal güvenlik ve sağlık sisteminin çökü- şünün fatuıası, en başta çocuklara öde- tiliyor. 1986-95 yıllan arasında çocuk ölüm oranlan artarken, doğum oranı rekordü- zeyde düşüyor. 196O'lı yıllarda bınde 23 olan doğum oranı, 1994 yılında binde 9. CIA tarafından yayımlanan, Doğu Avru- pa ve Rusya'yı konu alan Ransition der- gisi bile, bu düşüşün nedenini piyasa ekonomisine geçiş olarak belirliyor. (Penny Morvant; "Russia: Alarm Over Falling Expectancy", Ransition, 20 Ekim 1995) Rus halkının geleneksel sözü "Çocuk varsa umut var", tersine dönmüş durum- da: "Umut yoksa çocuk da yok." Dünya Bankası raporu Dünya Bankası ve ILO uzmanlannın, Ankara'daki SSK Genel Müdürlüğü'nde 6 ayda hazırladıklan "Türkiye'de Sosyal Güvenlik: Büyük Önem Kazanan Kriz ve Reform Seçeneği*' başlıklı rapora gö- re krizin nedeni, SSK'ye sağlık hizmeti gören bir kurum işlevi verilmesinde ıs- rar edilmesi. Dünya Bankası, sosyal gü- venliğe büyük pay aynlmasını ve bunun kamu eliyle yürütülmesini, Türkiye'de- ki krizin en önemli nedenleri arasında görüyor. Dünya Bankası'na göre krizin çözümü basit: SSK'nin ortadan kalkması ve özel sektöre devri. Adım adım uygulanacak plan ve izlenecek strateji, Dünya Banka- sı raporunda belirlenmış. Mezarda emeklllik Dünya Bankası'nın planındaen önem- li adım, emeklilik yaşını kadınlarda 55, erkeklerde 60'a yükseltmek. Arkasından uyan geliyor: "Geciktirilen hergün, 55- 60 yaşı bik tehlikcyc sokmaktadır." 2001 yılında kadınlann 60, erkeklerin 65 yaşında emekli olmasını sağlayacak bir düzenleme yapılmasını planlayan Dünya Bankası. emekli olmak ve maaş almak için yaş sınınnı da yeterli görmü- yor. Fıılen 30 yıl çalışılmasını istiyor. Bunun anlamı 10800 günpnmödemek- tır. SSK, otuza yakın kalemde sağlık ve sosyal güvenlik hizmeti veriyor. İş kaza- lan, analık sigortası, ölüm, yaşlılık, ma- lullük aylığı... Dünya Bankası, "Sosyal güvenlik sistemi bu kadar hizmeti vere- mez. Harcamalar bemen kısıtlanmau- dır" diyerek, 65 yaşm aliındakılere bu hızmetlerin sınırlanmasını öneriyor. Dünya Bankası raporu, bugüne kadar SSK aleyhinde sürdürülen propaganda- nın zirvesidir. Çarpıklığa bakın: SSK hastanelerinde kuyruklan yaratanlar, kuyruklarda bekleyenlerden daha fazla "şikâyetçi"! Emeklılere açlık sınınnda maaşı reva görenler. emekli maaşlannın "azlığından" yakınıyor! Izlenen strateji açık: Sigortalılara "Lanet olsun böyle SSK'ye" dedirtmek. Bu, Şilı'de izlenen stratejinin aynısı. SSK'de yanlış tedavi nedeniyle kolu- nu kaybeden çocuğun durumu aylarca televizyon kanallanna haber olurken, özel bir hastanede SSK'nin sevk ettiğı kardiyoloji hastalannın yüzde 30'unun ölüm nedenıne hıç değınilmiyor. Reform gerekçesl iddlalar SSK'de acilen ve köklü "reform" ya- pılmasına gerekçe olarak öne sürülen id- dialar şöyle sıralanıyor: l.Türkiye genç emeklilerülkesidir. Iş- çiler 35 yaşında emekli oluyorlar. 2. 15 yıl prim ödeyip 30-40 yıl maaş alıyorlar. 3. SSK'nin geliri, giderini karşılamı- yor. 4. SSK'de iki aktif sigortalıya bir emekli düşüyor. Bu oran, dünyanm hiç- bir sosyal güvenlik kurumunda yoktur. 5. Artık devlet SSK'nin bu yükünü kaldıramaz. Bu konuda başvuracağımız belgeler. SSK'nin 1994 yılına ait "1994 İstatistik Yıllıgı' ve "1994 Yılı Faaliyet Rapo- ru"dur. (1995 yılı raporlan yayımlan- mamıştır.) Yarın: Türkiye genç emekliler ülkesi mi? 'Almanya'daki sergi için ücret istemnedi'Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Prof. Dr. En- gin Öygen, 3 Şubat 1996 günü "Sanatımızi Tantt- mak İçin Para Istedik" başlıklı haberimize bir açıklama göndernüştir. Prof. Özgen in açıklama- sı özetle şöyledir- AJmanya'nın Dresden kentinde 1995 yılındaaçıl- ması planlanan sergi için ilgili müze yetkilileri, Di- şişleri Bakanlığı'nın 15.7.1994 gün ve 2145 sayılı yazısı ile tarafimıza başvxırmuş ve müzelerimizde bulunan 21 eseriçin istemdebulunmuşlardır. Istem, 1995 yılı sergi programı dolu olduğu için kabul edi- lememiş ve durum 28.7.1994 tarihinde ilgili me- kamlara bildirilmiştir. Alman yetkililer, buna rağ- menısrarlannı sürdürerek 14.10.1994'te bir kez da- ha tarafimıza başvurmuş, bunun üzerine genel mü- dürlük makamı 10.1.1995 tarihinde Topkapı ve Türk-tslam Eserleri Müzesi'nden görüş istemiştir. Aynca bugüne kadar yurtdışında gerçeldeştirilen •tüm sergilerde uygulanan kurallar, ilkeler. bu ko- nudaki uluslararası teamüller 16.1.1995 tarihinde genel müdürlük makamına bizzat gelen Alman yet- kililere anlatılmış, kendılerinden devlet garantisi istenmiştir. 3.2.1995 tarihinde ise Alman tarafı. eser listesinde değişiklik yapmış: genel müdürlük, ilgili müzeler nezdinde konuyla ilgili gerekli giri- şimde bulunmuş, aynca yeni listenin diplomatik kanaldan gönderilmesi gcrekliliği, Alman makam- lanna bildirilmiştir. 7.4.1995 tarihinde Dışişleri Ba- kanlığı'naveBakanlığımızDış İlişkilerGenel Mü- dürlüğü'ne yazdığımız yazıda söz konusu sergi için 75.000 dolar "eshibition fee" istedigimiz iletilmiş- tir. Karşı tarafın sergi ücreti alınmaması konusun- da ısranna karşı 15.5.1995 tarihlı yazımızla sergi protokol şartlannın yerine getirilmesi gerektiği bir kez daha hatırlatılmıştır. Aynı şekilde bu konudaki zorunluluklar, koşullan yeniden gözden geçinne- mizi isteyen Dışişleri Bakanlığı'nın 24.5.1995 ta- rihli yazısına cevap olarak yazılan 2.6.1995 tarihli yazımızda bir kez daha vurgulanmıştır. Dışişleri Bakanhğı ise 28.8.1995 tarihinde yazdığı yazıda serginin açıldığını bildirmiş ve dosya kapanmıştır. Sergilerin amacı Yukandaki özetten ortaya çıkan ve yeniden vur- gulanması zorunlu olan birkaç husus vardır. Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, sadece Al- manya'da açılmış bir sergi için uluslararası teamül- lere uygun olarak ücret (exhibition fee) istemiş de- ğildir. Genel müdürlük, 1985 yılından beri içlerin- de Almanya'nın da bulunduğu 15 ülkeye 29 sergi göndermıştir. Tüm bu sergilerin ortak amacı tabii ki ülkemizin zengin kültür mirasının en iyi şekilde tanıtılmasıdır. Ancak söz konusu 15 ülkeden hiçbi- n Türk tarafının protokol şartlanna itiraz etmemış- tir. Ilk kez Dresden sergisinde böyle birtepkı ile kar- şılaşılmış ve ilgili müze yetkilileri, ilk başta tüm ay- nntılanna vakıf olduklan protokolü delebilmek için çeşitli kademelerle temasta bulunarak ışi çıkmaza sokmuşlardır. Yurtdışında açılacak bir sergiye katılması düşü- nülen yapıtlar için önerilen ve öngörülen parasal katkı uygulaması. yıllardan beri devam edegelmek- tedir ve uluslararası bir yöntemdir. Kaldı ki Sayın Acar, bakanlığimız danışmanı olduğu dönemde Memphis/ABD'de düzenlenen ve açılışına bizzat katıldığı "Osmanlı Suhaniamun İhtişamı" sergi- sinden de gelirelde edilmiş olduğunu Antik ve De- kor dergisinde (sayı 29, sayfa 47) yer alan yazısın- da belirtmişti. Bu tür gelirler, eski eserlerimizin kjt kaynaklardan karşılanamayan restorasyon giderle- ri için kullanılmaktadır. (kincisi, böyle bir durumda sergiye katılıp katıl- mamak, istenilen eserleri verip vermemek -Sayın Acar'ın da bildiği gibi- Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün uhdesinde olan. onun tasarruf ala- nında bulunan bir konudur Bu da doğaldır. Dışiş- leri Bakanlığı. bu konuda ancak öneri getirebilir. Ne var ki değerlendirmenin sonucu, mutlaka öneriyle aynı doğrultuda olmak zorunda değildir. Böylesi bir uygulamada güdülen temel amaç, hiç kuşkusuz ye- rine koyulması olanaksızeserlerin korunmasını sağ- lamaktır. En az bir o kadar önemli olan ikınci bir husus da bu türden ilişkılerde Türkıye'nin güçlü ve kararlı bir ulus olarak kişilığinı korumaktır. Müze- lerimiz, isteyen ülkenin dilediği zaman kendi daya- tacağı koşullarda alıp götüreceği eserlerimizin o anı bekledikleri salonlar olmadığı gibi depolar da değildir. Türkiye. bu konularda uluslararası teamül- ler ve uygulamalar neyse kişilikJi bir devlet olarak onlann yapılmasını karşısındaki ülkeden isteyecek sorumluluk ve anlayıştadır. Kongar'ın açıklaması Sayın Emre Kongar, değindiğimiz yazıda ger- çekte uzaktan yakından ılgisı olmayan talihsiz bir "açıklama" yaparak sergi için para alınmaması ko- nusunda sayın bakan ve kendisi tarafından "genel müdür"e talimat verildiğini söylemiştir. Sayın Kongar, böyle bir açıklama yaparken çok iyi bildiğini ileri sürdüğü bürokrasinin bir kuralını anlaşılıyorki unutmaktadır. Ortadayazılı birtek ta- limat yokken, bu konuda atılmış bir tek imza yok- ken Sayın Kongar'ın açıklamalan, olsa olsa Türk- Alman ilişkilerinin "gelişmesi" için yeni bir "kat- kı" olarak yorumlanabilir. Dönemin sayın bakanı- nı hiçbır dahl i olmadan \ e yeterince aydmlatmadan olaya katması ise kendisinin açıklayabileceği bir tutumdur. POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Kadınlarla Çocuklar... İki çocuğuyla birlikte kendini demiryoluna atan ka- dının acısını kim bilir? Nedenini boşuna araştırmayın, açlık, işsizlik, yoksulluktur. Küçük bir gecekonduda bile bannamamıştır. Komşuları, "Açlıktan öldü" di- yorlar. Kokuşmuş, dayanaksız, yardımsız birtoplum- da yaşıyoruz. Buna yaşama denirse... Gazete yapraklannı çevirdikçe, her gün köprüden kendini atmak isteyen çaresizlere, canına kıymak is- teyen gariplere rastlıyoruz. Trafik kazalannda ölenle- rinsayısıbirsavaşalanındaölendençok...Bosna'da, Hersek'te ölenler bu kadar kabank değil... Saraybosna cehennemi de böyle değil!.. Hişt dergisinin şubat sayısında Bosnalı kadınlann durumunu anlatan bir yazı var. Barışın da savaşın da acısını çeken kadındır. Bu cehennem savaşında kadınlar dişiliklerini paza- ra sürdüler. Çıçeklerle savurdular. Kınk cam parçala- n üstünde yürüyerek acılannı dindirmeye çalıştılar. Bir kızı gösterdiler. Bu kızın birlikte olduğu erkeği öldür- düler. Takım elbiseli deli bozuk sarhoşlar ellerini kız- lann orasında burasında dolaştırıyordu. Gecekonduyu çocuklannın üstünden kitleyerek işe giden babalar, analar; çocuklar, kondu tutuşunca için- de yandılar. Kimi kez çocuklar yandı, kimi kez çocuk- larla birlikte babalar yandı. Yangın yürek söndürmü- yordu, her şeyi yakıyor, kül ediyordu. Bu, köprüden atlayarak kaçıncı cana kıymaydı. Çağımızın en güzel köprülen, en yeni teknikle ya- pılan köpnjlercana kıymak için mi yapılmıştı? Korku- luklardan tutuyorlar, tam kendilerini atacaklan zaman göz göze geliyorlardı. "Atmabacım?" > "Atmayacağımda ne yapacağım?.." "Ne olur at- ma!.." Kol bu, ya bu yana düşer; ya öte yana.. Aşağısı Bo- ğaz'ın uçsuz bucaksız durağan sulandır. Üstüne dü- şer aüşmez alır insanı.. bilinmez yerlere sürükler... Nâzım Hikmet kavgada, savaşta, mıting meydan- lannda yorgun düşmüş kadınlar için: Kadınlar, BizJm kadınlanmız... der. Şimdi, Kadınlar, Bosnalı kadınlar.. Erkek çocuklannın doyumsuz hayalleri konuşur. Kendi posterlerinı bastınp kendi askerlerinin camla- nna yapıştınrlar. Savaş, kadınlar için değikjir. Kadın bir metadır artık, alınır satılır bir mal olmuştur. Bunlar Saraybosna kadınlarıdır. Ya öteki kadınlar? Mostar köprüsünün ya bu yakasında ya öte yakasında ka- dınlar... Çökmez, yıkılmaz sanılan Mostar köprüsü çökmüştür. Çökmüştür.. Yıkılmıştır. Onarılacak... Ne zaman? Mostar köprüsünün sulannda ellerini yıka.. Suyun- dan içdiyeceğim ama... Suyu ıçtlmez. Üstünden geç diyeceğim... Üstünden geçilmez. Bizim köprüler de Balkan'a dönmüştür... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLUANSAĞA: 1/ Müzik tutkun- luğu. 2/Muşmula- ya benzer bir ye- miş... Güney Amenka'dayaban hayvanlannı ya- kalamak için kul- lanılan kement. 3/ Sevinç, neşe. 4/ Kendi kendine cınsel doyum sağ- lama. 5/ "Zaman, an" anlamında es- kı sözcük... Bir yüzeyın eğıklık derecesını anlamaya yarayan araç. 6/ Bir Asya ülkesının başkenti... Dolaylı olarak an- latma. 7/Ölüm cezası... Pay- lama. azarlama. 8/ Genelev ışleten kadın. 91 Abdülhak Hâmit Tarhan'ın bir tiyatro yapıtı... llkel bir su taşıtı. YUKARTOAN AŞAĞrV A: 1/ Jüpiter gezegenine verilen bir başka ad. 2/ Havva'nın Batı dillenndeki adı... Yahu- diler'in üç temel yazı dılın- den biri olan ve Yahudi Almancası da denılen dil. 3/ Avru- pa'da bir ülke. 4/ Saz şaın... Kamu. 5/ Güney Afhka Cum- huriyetı'nin para birimi... ütanç duyma. 6/ Herkesin gözü önünde yapılan... Parola. 7/ Isa'nın doğum yıldönümüne ya da noel yorrusuna Hıristıyanlıkta verilen ad. 8/ Duman le- kesı... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da konar-göçerlerin kıl çadırlanndan oluşan yayla yerleşmesı. 9/Elektnk diren- cı birimi... Bnçte, atılan bir kâğıtla eşine oynamasmı is- tediği kâğıdı belirtme. SERİK ASLÎYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1994/614 Davacı Ahmet Alınçer vekili Av. Nazmi Altınbilek tarafından davalılar Fatma Obalar ve Ramazan Temiz aleyhine açmış oldugu tapu ıptali ve ferağa icbar da- vasının mahkememizde yapılan duruşması sonunda: Davacının davasının kabulüne, Serik Belek köyü 32 noiuparsel maliki oian Fatma Obalar'ın 8.6.1992 gün 1157 yevmiye namaralı ile Mehmet Reşat kızı Leyla Gebeloğlu'na yaptığı satışın ve Leyla Gebeloğlu'nun 10.11.1993 gün ve 3594 yevmiye ile Hüseyin oğlu Uğur Bulan'ın adına yaptığı satışın ve Uğur Bulan'ın 30.11.1993 gün ve 3805 yevmiye numarası ile Reşat kızı Fikret Gebeloğlu adına yapılan satışın ve Fikret Gebeloğlu tarafından 28.2.1994 tarihinde 527 yevmi- ye numarası ile Bekir oğlu Ramazan Temiz adına ya- pılan satışın ayn ayn iptaline. iptal edilen bu satışlar neticesinde tapuda Bekir oğlu Ramazan Temiz adına yazılan 3/8 hissenin iptaline, iptal edilen 3/8 hissenin ilk maliki olan Fatma Obalar tarafindan 7.5.1992 gün ve 09775 yevmiye nolu ve 20.5.1992 tarihinde tapu- ya şerh verilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden Ahmet Alınçer'e satıldığından ferağa icbar yolu ile 3/8 hissenin Abdülmecit oğlu 1956 doğumlu Ahmet Alınçer adına tapuya tesciline karar verilmiş işbu karar Senk Belek köyünden Ramazan Temiz'e ilanen tebligine karar verilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince işbu ilanın ga- zete ilamndan itibaren 15 günlük yasal süre içerisin- de yasal hakJannı kullanmadıkJan takdirde hükmün kesinleşmesine karar verileceği davalı Ramazan Te- miz'e karar tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 1.2.1996 Basın: 70295 Paso ve nüfüs kâğıdımı kaybettim. Hükümsüzdür. ARZL ÇATAKLI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle