Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT1996 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
Dünya Bankası ve IMF'nin baskısıyla hedeftahtası oldu
SUNUŞ
Son yıllann en çok
tartışılan, gerçeğe
dayanmayan tek vanlı
iddialarla bilinçli olarak
yıpratılmaya çalışılan
kurumlardan biri SSK.
Bunun altında, sağlık
hizmetlerinin ve sosyal
sigortanm
özelleştırilmesi var.
Evet, bugün SSK iyi
işlemivor, hastanelerde
kuyruklar var, ameliyai
için aylarca bekliyoru:
emekli maaşlan geçinı
sevivesinin altında.
Âncak SSK yi bu
duruma getirenler, şimdi
bu iyi kötü işleyen
kurumu da elimizden
almak, sağlıksız. sosyal
güvencesi olmayan bir
toplum varatmak
istiyorlar.
Bu dizide SSK hakkmda
öne sürülen iddialara
bizzat SSK raporlarına
davanarak vanıt
-1-
îşçi
Gözüyle
Tayfun Tabakoğlu
tP Genel Başkan Yardımcısı
vereceğiz. Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinde sıra bekleyen hastalann çilesi yıllardır değişmiyor.
• Dünya Bankası ve
ILO uzmanlannın
hazırladıklan raporagöre
SSK'nin içinde bulunduğu
krizin çözümü için
kurumun ortadan kalkması
ve özel sektöre devri
gerekiyor.
SSK, özelleştirme kıskacınday güvenlik sistemleri.
son yıllarda Dünya Bankası
ve IMF'nin yönlendirmele-
riyle sürekli saldınya uğru-
yor. Sosyalist sıstemın geri
çekilmesiyle birlikte, bilinç-
li olarak sosyal adaletin gereksiz oldugu
düşüncesı vaygınlaştınlmaya çalışılıyor.
"Her koyuo, kendi bacağuıdan asıhr" de-
yışı, yeni dünyadiizeninin sosyal güven-
lik anlayışını yansıtıyor.
Yalnızca geîişmekte olan ülkelerde de-
ğil, gelişmiş kapitalist ülkelerde de işçi
sınıfı. yüzyılın başında kurulan sistem-
len koruma mücadelesı venyor. 1970'li
yıllann ortalanndan ıtıbaren bir salgın
hastalık gıbi yayılan özelleştirme, şimdi
sosyal güvenlik kapılannı zorluyor.
ABD'nin yeni dünya düzeni projesınde
önemli bir yeri olan, az gelişmiş ve ge-
lişmekte olan ülkelere dayatılan "yaptsal
uyum programlan"nda, söz konusu ül-
kelerden "devletin sorumluluk alanını
daraltarak kamu hizmeti ve sosyal gü-
venlik hedeflerini küçültmesi" ısteniyor.
Çlller: iMF'ye söz verdiml
Başbakan ve DYP Genel Başkanı Tan-
su Çiller'ın geçen yıl SSK Yasasf nda ya-
pılması düşünülen değişikliklerle ılgili
olarak "IMF'ye söz verdim, bu yasayı çı-
kartacağım"demesi boşuna değil. Halen
TBMM'de bekleyen yasa tasansı, yal-
nızca emeklılik yaşının yükseltilmesini
içermıyor. SSK'nin sağlık hızmetlerinin
adım adım özelleştırilmesi de hedefieni-
yor. Bu gınşim de Dünya Bankası 'na ve-
rilen sözlerden bınydi. Şimdi Dünya
Bankası bu "söz"ün gerçekleşmesi için
yeni bir atak başlatmış durumda. Mart
ayında Türkjye. büyük bir sosyal güven-
lik mücadelesine sahne olacak. Kurula-
cak hükümetın mart gündemi, NV'ashing-
ton'dan dayatılıyor: Sosyal güvenlik sis-
teminı hızla düzelt!
Dünya Bankası, IMF, ILO, TÜSıAD,
DYP, ANAP, bu hedef için hazırlanıyor-
lar.
Dünya Bankası'nın 1987 yılında ya-
yımladıgı "Gelişen Ülkelerde Sağhk Hiz-
metlcri: Bir Reform Gündemi" başlıklı
rapor, hastalığın önlenmesinin kamu hiz-
meti, tedavisinin özel sektör işi olması
gerektiğıni savunuyor. Bilindiği gibi has-
talığın önlenmesi kâriı bir iş değıldir. Bu-
nun içindirkı sermaye sınıfı. kârlı olma-
yan bir ışı devletin üzenne yıkıyor. Ay-
nı raporda. "Bireyler kcndilerini ve aile-
lerini doğrudan ilgiJendiren konularda
masraf yapmak için gönüllü davranır-
lar" diyerek, tedavi hızmetlerinin özel
sektör içın kârlı bir alan olduğunu vur-
guluyor. (Özelleştırme Kamu Yaranna
mı; Brendan Martin, s. 158, Harb-Iş Sen-
dikası Yayınlan. Eylü! 1994)
Yaşa göre sigorta hakkı
Sosyal güvenlik ve sağlık hizmetlen
özelleştirildığinde her hastalık tedavi
edilmiyor Özel sigorta şırketleri: sağ-
lıklı, kötü alışkanhklan olmayan ve dü-
şük risk taşıyan kesimleri sigorta kapsa-
mına kabul ediyorlar. ABD'de yapılan
biraraştırmada, çok sayıda özel sağlık si-
gortası kuruluşu, "Hamilekalırlar" kor-
kusuyla40yaşın altındaki kadınlan sağ-
lık sigortası kapsamına almıyor (Joseph
L. Scarpaci Iovva Üniversitesi).
Psikiyatrik tedavi, diş tedavısi, doğuş-
tan gelen hastalıklar da sigorta kapsamı
dışında. Türkiye'de de özel sağlık sigor-
tası şırketleri aynı tarzda çalışıyor.
TÜSİAD'ın $lll modeli önerisi
Sosyal güvenlik alanındaki düzenleme
için yalnızca Dünya Bankası ve ILO de-
ğil, TİSK ve TÜSlAD da SSK'ye karşı
kampanya yürütüyor. Geçenlerde yapı-
lan TÜ'SİAD Genel Kurulu'na ıki özei
hayat sıgortası şırketi genel müdürünün
sunduklan raporun başlığı "Emekli ve
MımV.TÜSlADraporu, Türkıye'ye Şi-
li modelini örnek olarak sunuyor. 1970
yılında CIA'nın düzenlediği darbeyle yö-
netime el koyan General Pinochet'nin
yaptığı ılk ışlerden biri, Şili sosyal gü-
venlrğini özelleştirmek olmuştu.
TÜSİAD'ın Şıli örneğini neden bu ka-
dar çok sevdiği açık. Çünkü Şili'de, sos-
yal güvenligin özelleştirilmesiyle birlik-
te işverenler, yanlannda çalıştırdıklan
ışçiler için prim ödeme yükünden kurtul-
muş oluyorlar. lşverenin ödeyeceğı prim.
ışçilere yükleniyor. Özelleştirme öncesi
yüzde 8 olan prim oranlan, özelleştır-
meden sonra yüzde 17'ye çıkıyor. So-
nuçta Şili'de kaçak çalışma oranı hızla
artıyor. 1924 yılında kurulan ve Üçüncü
Dünya ülkeleri için de örnek gösterilen
Şili sosyal güvenlik sıstemi hızla çöktü.
İbplumun geleceği karardı. (Özelleştir-
me Kamu Yaranna mı; Brendan Martin,
s. 165, Türk Harb-lş Sendikası Yayınla-
TÜSlAD'ın bu başan masalını açıkla-
dığı günlerde basında küçük bir haber
çıktı: "Şili'de özel sağlık sigortası şirket-
leri 1995 yılında 600 bin dolar zarar et-
tL" (Evrensel gazetesı, 14 Ocak 1996)
Romanya'da aspirin lüks
Sosyal güvenlik sistemlerinin özelleş-
tirilmesi ya da Dünya Bankası talimat-
lanyla bütçeden aynlan kaynaklann
azaltılması üzerine ortaya çıkan tabloyu
17Kasım I992tarihliTheGuardianGa-
Unkapanı SSK Ihtiyarlık Sigortası önünde bekleyen sigortalılar.
zetesi, şöyle anlatıyor:
"Londra kökenli Help-Age kuruluşu-
nun bildirdigine göre, bu kış Orta ve Do-
ğu A\Tupa ülkelerinde yaşayan yüz bin-
lerce insan. artan enflasyon sonucu artık
yiyecek bulamayacakian veyakıt fiyatla-
nna ulaşamayacaklan için yaşamlannı
ka> bedeceklcr. Birçok ülkede devletin
sosyal güvenlik programlanndan vazgeç-
mesi üzerine. sağlık sigortası kapsamı dı-
şında bırakılan yaklaşık 20 müyon insa-
nın yaşamı riske girmiştir. Potonva'da in-
tihar edenlerin çok yüksek bir oranını
yaşlılar oluşturmaktadır. Romanya'da
aspirin, yalnızca mutlu bir azınlıgın fay-
dalandığı lüks bir madde haline gelmiş-
tir. Macaristan'da ise yaşı altmışı gcçmiş
insanlar arasında yalnı/on iki kişiden bi-
ri, yerel otoritelerin desteğinden fayda-
lanmaktadır."
Umut yoksa çocuk da yok!
Rusya'da sosyal güvenlik sistemınde-
ki hızlı çöküş, ülkedekı yaşam beklenti-
sinde korkunç birdüşüşe neden oldu. In-
terfak» Ajansı, 6 Şubat 1995'te geçtiği
haberde, 1986 yılında 70 olan ortalama
yaşam beklentısinın 1995'te64'edüştü-
ğunü bildırdi. Rusya Federasyonu Dev-
let Istatistik Komitesi (Goskomstat),
2000 yılında Rusya'da ortalama ömrün
58 olacağını hesaplıyor. Fransız Haber
Ajansı AFP ise. 10 Ocak 1995 tanhli
bülteninde, ABD'de devlet birimlerine
hizmet veren Population Reference Bu-
reau'nun, bu gidiş sürerse Rusya'nın
2020 yılındaki nüfusunun 126 milyona
düşeceğini hesapladığını bildirdi. Rus-
ya'nın şimdiki nüfusu 148 milyon. Sos-
yal güvenlik ve sağlık sisteminin çökü-
şünün fatuıası, en başta çocuklara öde-
tiliyor.
1986-95 yıllan arasında çocuk ölüm
oranlan artarken, doğum oranı rekordü-
zeyde düşüyor. 196O'lı yıllarda bınde 23
olan doğum oranı, 1994 yılında binde 9.
CIA tarafından yayımlanan, Doğu Avru-
pa ve Rusya'yı konu alan Ransition der-
gisi bile, bu düşüşün nedenini piyasa
ekonomisine geçiş olarak belirliyor.
(Penny Morvant; "Russia: Alarm Over
Falling Expectancy", Ransition, 20
Ekim 1995)
Rus halkının geleneksel sözü "Çocuk
varsa umut var", tersine dönmüş durum-
da: "Umut yoksa çocuk da yok."
Dünya Bankası raporu
Dünya Bankası ve ILO uzmanlannın,
Ankara'daki SSK Genel Müdürlüğü'nde
6 ayda hazırladıklan "Türkiye'de Sosyal
Güvenlik: Büyük Önem Kazanan Kriz
ve Reform Seçeneği*' başlıklı rapora gö-
re krizin nedeni, SSK'ye sağlık hizmeti
gören bir kurum işlevi verilmesinde ıs-
rar edilmesi. Dünya Bankası, sosyal gü-
venliğe büyük pay aynlmasını ve bunun
kamu eliyle yürütülmesini, Türkiye'de-
ki krizin en önemli nedenleri arasında
görüyor.
Dünya Bankası'na göre krizin çözümü
basit: SSK'nin ortadan kalkması ve özel
sektöre devri. Adım adım uygulanacak
plan ve izlenecek strateji, Dünya Banka-
sı raporunda belirlenmış.
Mezarda emeklllik
Dünya Bankası'nın planındaen önem-
li adım, emeklilik yaşını kadınlarda 55,
erkeklerde 60'a yükseltmek. Arkasından
uyan geliyor: "Geciktirilen hergün, 55-
60 yaşı bik tehlikcyc sokmaktadır."
2001 yılında kadınlann 60, erkeklerin
65 yaşında emekli olmasını sağlayacak
bir düzenleme yapılmasını planlayan
Dünya Bankası. emekli olmak ve maaş
almak için yaş sınınnı da yeterli görmü-
yor. Fıılen 30 yıl çalışılmasını istiyor.
Bunun anlamı 10800 günpnmödemek-
tır.
SSK, otuza yakın kalemde sağlık ve
sosyal güvenlik hizmeti veriyor. İş kaza-
lan, analık sigortası, ölüm, yaşlılık, ma-
lullük aylığı... Dünya Bankası, "Sosyal
güvenlik sistemi bu kadar hizmeti vere-
mez. Harcamalar bemen kısıtlanmau-
dır" diyerek, 65 yaşm aliındakılere bu
hızmetlerin sınırlanmasını öneriyor.
Dünya Bankası raporu, bugüne kadar
SSK aleyhinde sürdürülen propaganda-
nın zirvesidir. Çarpıklığa bakın: SSK
hastanelerinde kuyruklan yaratanlar,
kuyruklarda bekleyenlerden daha fazla
"şikâyetçi"! Emeklılere açlık sınınnda
maaşı reva görenler. emekli maaşlannın
"azlığından" yakınıyor! Izlenen strateji
açık: Sigortalılara "Lanet olsun böyle
SSK'ye" dedirtmek. Bu, Şilı'de izlenen
stratejinin aynısı.
SSK'de yanlış tedavi nedeniyle kolu-
nu kaybeden çocuğun durumu aylarca
televizyon kanallanna haber olurken,
özel bir hastanede SSK'nin sevk ettiğı
kardiyoloji hastalannın yüzde 30'unun
ölüm nedenıne hıç değınilmiyor.
Reform gerekçesl iddlalar
SSK'de acilen ve köklü "reform" ya-
pılmasına gerekçe olarak öne sürülen id-
dialar şöyle sıralanıyor:
l.Türkiye genç emeklilerülkesidir. Iş-
çiler 35 yaşında emekli oluyorlar.
2. 15 yıl prim ödeyip 30-40 yıl maaş
alıyorlar.
3. SSK'nin geliri, giderini karşılamı-
yor.
4. SSK'de iki aktif sigortalıya bir
emekli düşüyor. Bu oran, dünyanm hiç-
bir sosyal güvenlik kurumunda yoktur.
5. Artık devlet SSK'nin bu yükünü
kaldıramaz.
Bu konuda başvuracağımız belgeler.
SSK'nin 1994 yılına ait "1994 İstatistik
Yıllıgı' ve "1994 Yılı Faaliyet Rapo-
ru"dur. (1995 yılı raporlan yayımlan-
mamıştır.)
Yarın: Türkiye genç
emekliler ülkesi mi?
'Almanya'daki sergi için ücret istemnedi'Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Prof. Dr. En-
gin Öygen, 3 Şubat 1996 günü "Sanatımızi Tantt-
mak İçin Para Istedik" başlıklı haberimize bir
açıklama göndernüştir. Prof. Özgen in açıklama-
sı özetle şöyledir-
AJmanya'nın Dresden kentinde 1995 yılındaaçıl-
ması planlanan sergi için ilgili müze yetkilileri, Di-
şişleri Bakanlığı'nın 15.7.1994 gün ve 2145 sayılı
yazısı ile tarafimıza başvxırmuş ve müzelerimizde
bulunan 21 eseriçin istemdebulunmuşlardır. Istem,
1995 yılı sergi programı dolu olduğu için kabul edi-
lememiş ve durum 28.7.1994 tarihinde ilgili me-
kamlara bildirilmiştir. Alman yetkililer, buna rağ-
menısrarlannı sürdürerek 14.10.1994'te bir kez da-
ha tarafimıza başvurmuş, bunun üzerine genel mü-
dürlük makamı 10.1.1995 tarihinde Topkapı ve
Türk-tslam Eserleri Müzesi'nden görüş istemiştir.
Aynca bugüne kadar yurtdışında gerçeldeştirilen
•tüm sergilerde uygulanan kurallar, ilkeler. bu ko-
nudaki uluslararası teamüller 16.1.1995 tarihinde
genel müdürlük makamına bizzat gelen Alman yet-
kililere anlatılmış, kendılerinden devlet garantisi
istenmiştir. 3.2.1995 tarihinde ise Alman tarafı.
eser listesinde değişiklik yapmış: genel müdürlük,
ilgili müzeler nezdinde konuyla ilgili gerekli giri-
şimde bulunmuş, aynca yeni listenin diplomatik
kanaldan gönderilmesi gcrekliliği, Alman makam-
lanna bildirilmiştir. 7.4.1995 tarihinde Dışişleri Ba-
kanlığı'naveBakanlığımızDış İlişkilerGenel Mü-
dürlüğü'ne yazdığımız yazıda söz konusu sergi için
75.000 dolar "eshibition fee" istedigimiz iletilmiş-
tir. Karşı tarafın sergi ücreti alınmaması konusun-
da ısranna karşı 15.5.1995 tarihlı yazımızla sergi
protokol şartlannın yerine getirilmesi gerektiği bir
kez daha hatırlatılmıştır. Aynı şekilde bu konudaki
zorunluluklar, koşullan yeniden gözden geçinne-
mizi isteyen Dışişleri Bakanlığı'nın 24.5.1995 ta-
rihli yazısına cevap olarak yazılan 2.6.1995 tarihli
yazımızda bir kez daha vurgulanmıştır. Dışişleri
Bakanhğı ise 28.8.1995 tarihinde yazdığı yazıda
serginin açıldığını bildirmiş ve dosya kapanmıştır.
Sergilerin amacı
Yukandaki özetten ortaya çıkan ve yeniden vur-
gulanması zorunlu olan birkaç husus vardır.
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, sadece Al-
manya'da açılmış bir sergi için uluslararası teamül-
lere uygun olarak ücret (exhibition fee) istemiş de-
ğildir. Genel müdürlük, 1985 yılından beri içlerin-
de Almanya'nın da bulunduğu 15 ülkeye 29 sergi
göndermıştir. Tüm bu sergilerin ortak amacı tabii
ki ülkemizin zengin kültür mirasının en iyi şekilde
tanıtılmasıdır. Ancak söz konusu 15 ülkeden hiçbi-
n Türk tarafının protokol şartlanna itiraz etmemış-
tir. Ilk kez Dresden sergisinde böyle birtepkı ile kar-
şılaşılmış ve ilgili müze yetkilileri, ilk başta tüm ay-
nntılanna vakıf olduklan protokolü delebilmek için
çeşitli kademelerle temasta bulunarak ışi çıkmaza
sokmuşlardır.
Yurtdışında açılacak bir sergiye katılması düşü-
nülen yapıtlar için önerilen ve öngörülen parasal
katkı uygulaması. yıllardan beri devam edegelmek-
tedir ve uluslararası bir yöntemdir. Kaldı ki Sayın
Acar, bakanlığimız danışmanı olduğu dönemde
Memphis/ABD'de düzenlenen ve açılışına bizzat
katıldığı "Osmanlı Suhaniamun İhtişamı" sergi-
sinden de gelirelde edilmiş olduğunu Antik ve De-
kor dergisinde (sayı 29, sayfa 47) yer alan yazısın-
da belirtmişti. Bu tür gelirler, eski eserlerimizin kjt
kaynaklardan karşılanamayan restorasyon giderle-
ri için kullanılmaktadır.
(kincisi, böyle bir durumda sergiye katılıp katıl-
mamak, istenilen eserleri verip vermemek -Sayın
Acar'ın da bildiği gibi- Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü'nün uhdesinde olan. onun tasarruf ala-
nında bulunan bir konudur Bu da doğaldır. Dışiş-
leri Bakanlığı. bu konuda ancak öneri getirebilir. Ne
var ki değerlendirmenin sonucu, mutlaka öneriyle
aynı doğrultuda olmak zorunda değildir. Böylesi bir
uygulamada güdülen temel amaç, hiç kuşkusuz ye-
rine koyulması olanaksızeserlerin korunmasını sağ-
lamaktır. En az bir o kadar önemli olan ikınci bir
husus da bu türden ilişkılerde Türkıye'nin güçlü ve
kararlı bir ulus olarak kişilığinı korumaktır. Müze-
lerimiz, isteyen ülkenin dilediği zaman kendi daya-
tacağı koşullarda alıp götüreceği eserlerimizin o
anı bekledikleri salonlar olmadığı gibi depolar da
değildir. Türkiye. bu konularda uluslararası teamül-
ler ve uygulamalar neyse kişilikJi bir devlet olarak
onlann yapılmasını karşısındaki ülkeden isteyecek
sorumluluk ve anlayıştadır.
Kongar'ın açıklaması
Sayın Emre Kongar, değindiğimiz yazıda ger-
çekte uzaktan yakından ılgisı olmayan talihsiz bir
"açıklama" yaparak sergi için para alınmaması ko-
nusunda sayın bakan ve kendisi tarafından "genel
müdür"e talimat verildiğini söylemiştir.
Sayın Kongar, böyle bir açıklama yaparken çok
iyi bildiğini ileri sürdüğü bürokrasinin bir kuralını
anlaşılıyorki unutmaktadır. Ortadayazılı birtek ta-
limat yokken, bu konuda atılmış bir tek imza yok-
ken Sayın Kongar'ın açıklamalan, olsa olsa Türk-
Alman ilişkilerinin "gelişmesi" için yeni bir "kat-
kı" olarak yorumlanabilir. Dönemin sayın bakanı-
nı hiçbır dahl i olmadan \ e yeterince aydmlatmadan
olaya katması ise kendisinin açıklayabileceği bir
tutumdur.
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Kadınlarla Çocuklar...
İki çocuğuyla birlikte kendini demiryoluna atan ka-
dının acısını kim bilir? Nedenini boşuna araştırmayın,
açlık, işsizlik, yoksulluktur. Küçük bir gecekonduda
bile bannamamıştır. Komşuları, "Açlıktan öldü" di-
yorlar. Kokuşmuş, dayanaksız, yardımsız birtoplum-
da yaşıyoruz. Buna yaşama denirse...
Gazete yapraklannı çevirdikçe, her gün köprüden
kendini atmak isteyen çaresizlere, canına kıymak is-
teyen gariplere rastlıyoruz. Trafik kazalannda ölenle-
rinsayısıbirsavaşalanındaölendençok...Bosna'da,
Hersek'te ölenler bu kadar kabank değil...
Saraybosna cehennemi de böyle değil!..
Hişt dergisinin şubat sayısında Bosnalı kadınlann
durumunu anlatan bir yazı var. Barışın da savaşın da
acısını çeken kadındır.
Bu cehennem savaşında kadınlar dişiliklerini paza-
ra sürdüler. Çıçeklerle savurdular. Kınk cam parçala-
n üstünde yürüyerek acılannı dindirmeye çalıştılar. Bir
kızı gösterdiler. Bu kızın birlikte olduğu erkeği öldür-
düler. Takım elbiseli deli bozuk sarhoşlar ellerini kız-
lann orasında burasında dolaştırıyordu.
Gecekonduyu çocuklannın üstünden kitleyerek işe
giden babalar, analar; çocuklar, kondu tutuşunca için-
de yandılar. Kimi kez çocuklar yandı, kimi kez çocuk-
larla birlikte babalar yandı. Yangın yürek söndürmü-
yordu, her şeyi yakıyor, kül ediyordu.
Bu, köprüden atlayarak kaçıncı cana kıymaydı.
Çağımızın en güzel köprülen, en yeni teknikle ya-
pılan köpnjlercana kıymak için mi yapılmıştı? Korku-
luklardan tutuyorlar, tam kendilerini atacaklan zaman
göz göze geliyorlardı.
"Atmabacım?" >
"Atmayacağımda ne yapacağım?.." "Ne olur at-
ma!.."
Kol bu, ya bu yana düşer; ya öte yana.. Aşağısı Bo-
ğaz'ın uçsuz bucaksız durağan sulandır. Üstüne dü-
şer aüşmez alır insanı.. bilinmez yerlere sürükler...
Nâzım Hikmet kavgada, savaşta, mıting meydan-
lannda yorgun düşmüş kadınlar için:
Kadınlar,
BizJm kadınlanmız... der.
Şimdi,
Kadınlar, Bosnalı kadınlar..
Erkek çocuklannın doyumsuz hayalleri konuşur.
Kendi posterlerinı bastınp kendi askerlerinin camla-
nna yapıştınrlar. Savaş, kadınlar için değikjir. Kadın
bir metadır artık, alınır satılır bir mal olmuştur. Bunlar
Saraybosna kadınlarıdır. Ya öteki kadınlar? Mostar
köprüsünün ya bu yakasında ya öte yakasında ka-
dınlar... Çökmez, yıkılmaz sanılan Mostar köprüsü
çökmüştür.
Çökmüştür.. Yıkılmıştır.
Onarılacak...
Ne zaman?
Mostar köprüsünün sulannda ellerini yıka.. Suyun-
dan içdiyeceğim ama... Suyu ıçtlmez. Üstünden geç
diyeceğim...
Üstünden geçilmez.
Bizim köprüler de Balkan'a dönmüştür...
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLUANSAĞA:
1/ Müzik tutkun-
luğu. 2/Muşmula-
ya benzer bir ye-
miş... Güney
Amenka'dayaban
hayvanlannı ya-
kalamak için kul-
lanılan kement. 3/
Sevinç, neşe. 4/
Kendi kendine
cınsel doyum sağ-
lama. 5/ "Zaman,
an" anlamında es-
kı sözcük... Bir
yüzeyın eğıklık
derecesını anlamaya yarayan
araç. 6/ Bir Asya ülkesının
başkenti... Dolaylı olarak an-
latma. 7/Ölüm cezası... Pay-
lama. azarlama. 8/ Genelev
ışleten kadın. 91 Abdülhak
Hâmit Tarhan'ın bir tiyatro
yapıtı... llkel bir su taşıtı.
YUKARTOAN AŞAĞrV A:
1/ Jüpiter gezegenine verilen
bir başka ad. 2/ Havva'nın
Batı dillenndeki adı... Yahu-
diler'in üç temel yazı dılın-
den biri olan ve Yahudi Almancası da denılen dil. 3/ Avru-
pa'da bir ülke. 4/ Saz şaın... Kamu. 5/ Güney Afhka Cum-
huriyetı'nin para birimi... ütanç duyma. 6/ Herkesin gözü
önünde yapılan... Parola. 7/ Isa'nın doğum yıldönümüne ya
da noel yorrusuna Hıristıyanlıkta verilen ad. 8/ Duman le-
kesı... Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da konar-göçerlerin
kıl çadırlanndan oluşan yayla yerleşmesı. 9/Elektnk diren-
cı birimi... Bnçte, atılan bir kâğıtla eşine oynamasmı is-
tediği kâğıdı belirtme.
SERİK ASLÎYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1994/614
Davacı Ahmet Alınçer vekili Av. Nazmi Altınbilek
tarafından davalılar Fatma Obalar ve Ramazan Temiz
aleyhine açmış oldugu tapu ıptali ve ferağa icbar da-
vasının mahkememizde yapılan duruşması sonunda:
Davacının davasının kabulüne, Serik Belek köyü 32
noiuparsel maliki oian Fatma Obalar'ın 8.6.1992 gün
1157 yevmiye namaralı ile Mehmet Reşat kızı Leyla
Gebeloğlu'na yaptığı satışın ve Leyla Gebeloğlu'nun
10.11.1993 gün ve 3594 yevmiye ile Hüseyin oğlu
Uğur Bulan'ın adına yaptığı satışın ve Uğur Bulan'ın
30.11.1993 gün ve 3805 yevmiye numarası ile Reşat
kızı Fikret Gebeloğlu adına yapılan satışın ve Fikret
Gebeloğlu tarafından 28.2.1994 tarihinde 527 yevmi-
ye numarası ile Bekir oğlu Ramazan Temiz adına ya-
pılan satışın ayn ayn iptaline. iptal edilen bu satışlar
neticesinde tapuda Bekir oğlu Ramazan Temiz adına
yazılan 3/8 hissenin iptaline, iptal edilen 3/8 hissenin
ilk maliki olan Fatma Obalar tarafindan 7.5.1992 gün
ve 09775 yevmiye nolu ve 20.5.1992 tarihinde tapu-
ya şerh verilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine
istinaden Ahmet Alınçer'e satıldığından ferağa icbar
yolu ile 3/8 hissenin Abdülmecit oğlu 1956 doğumlu
Ahmet Alınçer adına tapuya tesciline karar verilmiş
işbu karar Senk Belek köyünden Ramazan Temiz'e
ilanen tebligine karar verilmiş, 7201 sayılı Tebligat
Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince işbu ilanın ga-
zete ilamndan itibaren 15 günlük yasal süre içerisin-
de yasal hakJannı kullanmadıkJan takdirde hükmün
kesinleşmesine karar verileceği davalı Ramazan Te-
miz'e karar tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen
tebliğ olunur. 1.2.1996
Basın: 70295
Paso ve nüfüs kâğıdımı kaybettim. Hükümsüzdür.
ARZL ÇATAKLI