Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27ARALIK 1996CUMA
12 DIZIYAZI
Türk uyuşturucu mafyası uluslararası nükleer madde kaçakçılığını da ele geçirmeye çalışıyor
PKK nükleer tehditpeşindeOZGENACAR
ANKARA-Amerikan. Al-
man v e Türk ishıtbarat örgüt-
leri. Türk mafvastnın uyuştu-
rucu ve antika kaçakçılığın-
dan sonra uluslararası nükle-
er madde kaçakçilığını da ele
geçirmek için >oğun çaba
harcadığına ilişkin bazı
önemli veriJersaptadıJar.
Bu örgütlerin. aynca kaçak
nükleer maddeleri satın alma
girişimde bulunan terör grup-
larının başında PKK'nin ön-
celik aldıgı yolundaki bazı
saptamaları da bulunuvor.
ABD'de yayımlanan ve tü-
müyle bir bilimsel dergi olan "Scientific
American". Amerikan istihbarat örgütle-
rinden derledigı şu iki \eriyi açıkladı:
1. SovyetlerBirliği'nindağılmasından
sonra Kazakıstan'ın elinde kalan zengin-
leştiriimiş uranyumdan kaçağagiden bö-
lümünün denetimini Çeçen maryasının
ele geçirdiği anlaşılıyor.
2. Nükleer madde kaçakçılığınmgetir-
diği yüksek kazanç, çeşitli suç örgütleri-
nin iştahını kabartmıştır. Bazı Türk çete-
leri de bu maddelerin tıcaretinegirmişler-
dir. Buçeteler. Türkiye'den vaptıklarıya-
sadışı antika ticaretinden sonra artık bu
alana terfi etmişlerdir.
Çünkü. onlar için bu konu. kaçakçıhk
alanına giren sadece yeni bir madde an-
lamına gelmektedir.
Alman "Der Spiegel' dergisi ise ulusal
istihbarat kaynaklarına dayanarak "Rus-
ya"dan Batı'va uzanan nükleer madde ka-
çakçılık yollannda Türkiye tercih edilen
bir merkez oldu" dıye yazdı.
Dünya basınında son haftalarda çıkan
çeşitli haberlerde. gerek Türkivedeki
olaylar ile gerek Bulgaristan. Avusturya.
tsviçrede yakalanan Türk nükleer mad-
de kaçakçıları veolayları hakkında avrın-
tılı bilgiler veriliyor.
Avusturya polisinin, eroin kaçakçılığı
ihbarı ile aradığı Mehmet Şerif Beyba-
şin'ı. adamı Mehmet Demirbüek ile bır-
likte Viyana'da bırotel odasında yakala-
N ü k 1 e
Doğal uranyum: Doğada, yüzde 0.7
oranındaki uranyum-235'tir. Dünyanın
çeşitli yerlerinde bulunan ve pafıalı
olmayan bir madendir. Sert, gümüş
beyazı renginde, parlak bir maddedir.
Yüksek zenginleştirilmiş uranvum:
Uranyum-235"in yüzde 20 daha
zenginleştirilerek içeriğinin yüzde
90'lık orana çıkanImasıdır.
Az zenginleştirilmiş uranyum:
Uranyum-235'in yüzde 20 daha az
e r s ö z
zenginleştirilerek içeriğinin yüzde 2-4
oranına indirilmesidir.
Uranvum-238: Plutonyum- 239'dan
üretilir.
Plutonyum (PU): İnsan yapımı, ağır,
radyoaktif bir metal elementtir.
En önemli izotopu PIutonyum-239
olup bombaiarda ve nükleer
reaktörierde kullanılır. Yüzde 15-25
zenginlikteki olan Plutonyum-240
olarak adlandınlır. ABD'nin uzaya
c ü k 1 e r 1fırlattıği uydularda yakıt olarak
kullandığı iseplutonyum-238'dir. Bu
madde aynca kalp pillerinde de
kullanıhyor. Uranyum-238'enötron
verilmesi ile eide ediliyor.
Kırmızı civa: Nükleer
silahların ve fuzelerin yönlendirme
sistemlerinde kullanılan. pudramsı.
pahalı olmayan bir madde olup,
bomba yapımında herhangi bir rolü
bulunmuyor.
dığında kendisinın nükleer madde kaçak-
çılıgında başrole soyunduğuna ilişkin bel-
ge ve verileri de ele geçirdiği açıklandı.
Viv ana polisinin saptamalarına göre bir
A\usturya Sılah Fabrikasi'nın "satıştem-
silcisi" de olan Mehmet Şerıf Bevbaşin.
Türk ve Rus matvaları arasında nükleer
kaçakçılık ağının kurulmasında önemli
adımlarattı. Vivana Mahkemesi'ndegiz-
li süren davanın sonucu ise lıenüz öğre-
nilemedi.
Türk mafyasında Bevbaşin Aılesi'nin
ad ıher zaman Akdeniz'de eroınle batın-
lan "Kısmetim-1' \e tonlarca eroınle ya-
kalanan "Luck-S" gemisi olavı ile bırlık-
te anıimaktadır.
Yakalandıgında üzerinde -tüm Türk
mafyası liderleri \e üyeleri gibi- lOkadar
sahte pasaport bulunan Beybaşın hakkın-
da bilinen bir ba^ka gerçek ise. kendisi-
nın PKK'nin finansörü oldugudur. Özel-
lıkle Beybaşin'ın nükleer madde kaçak-
çılığına da gırmesi Türk istihbarat örgüt-
lcrinde şu soruyu akla getirmıştır:
PKK bağlantısı
"Bu kaçakçılık para kazanma amacıy-
la\apılan bir licari kaçakçılık mıdır? \ök-
sa. PKK ile bağlantılı mıdır?"
Bu konuva verılen vanıt. "Herikisinin
de geçerli olabileceğj"" bıçimindedır. Bu
konuda Türk istihbarat örgütlerı şu ola> ı
örnek olarak \eriyorlar:
"Kasım başında Hata> \alisi l tku A-
cun'un da bügisi altında, fskenderun'da P-
KK militanlanna karşı bir operasjon dü-
zenlendi. Bu opcras>onda lli'dan fazla P-
KK militanı ile birlikte nükleer madde ka-
çakçısı iki Türk devakalandı.
PKK militanı olduğu sö\ lenen kişilerin
verdiğiifadelerden Mustufa Güler ve Mıı-
stafa Öztürk adlı iki kişinin kendilerine
'komis>on' ödenmesi koşulu ile PKKŞe
"uranv um" satma peşinde oldukları öğre-
nildi.
İki vMustafa' polise, Ri/e'\e gelen iki
Gürcü Merab Olılatladze ile Ineze Meg-
relidze'nin adlarını "uranv uın'un sahibi
olarak açıkladılar. Bu kişiler. bir polis ope-
ras>onu ile vakalanarak beraberlerinde-
ki •uranvum{!)' ile birlikte İskenderun'a
getirdiler.
Polis. vakaladığı uranvumu vetkili ma-
kamlara anali/ ettirdiğinde, gelen rapor-
danbununeskiden ilaçsanaviindekustu-
rııcu \e nıüshil >a da çeşitli metalik bile-
şikleri sertleştirmede kullanılan. pluton-
\um gibi gri renkli *antimon' olduğunu
ögrendi. İstanbul polisi de çeşitli zaman-
larda nükleer madde sanısı ile kırmızı ci-
va \e \ılan zehiri kaçak işçi yakalar."
Bu olavda PKK \e militanlarının nük-
leer madde konusunda oyuna geldıklerı
anla^ıhyordu. ama varın ne olacagı belli
olmazdı. C'ünkii günümüzde. az miktar-
daki zenginleştırilmiş nükleer maddeler-
le büyük patlayıcı güce sahip. eski adıy-
la 'atom bombası' ya da yeni deyimiyle
"nükleerbaşlıklar' vapmakçok kolaylaş-
mıştı.
Herkes A-bombası yapabilir
Uzmaların açıklamalarına göre
ABD'nin Hiroşıma'da patlattığı ilk atom
bombasını biramatörün vapabilmesi için
> üzde 94 saflıkta 8 kılo 'plutonv um-239"
\e 25 kilo uranyum gerekiyor. Buna kar-
>ılık. ABD Doğal Kaynaklar Sa\unma
Kurulu'nun fızikçilerinden Thomas B.
Cochran, "8 kiloya gerek >ok. Artık 1 ki-
losu jeterli... Binlesine bir minvatür A-
bombası ile4 km çapında bir kent yok edi-
lebilir" dıvor.
Unutmamak gerekır ki ABD hüküme-
ti: 1978de Amerika'da Princeton Ünner-
sitesi'nde bir fizik öğrencısınin mezunı-
yet tezi olan "atom bombası tasarımf nı.
ClA'nın gözetıminde, "çok gizli" damga-
M ile çelik kasalara kaldırmıştı.
Doğu'dakı uranıum. bombada ya da
nükleer enerji santrallannda kullanılan
'uranıum-235'ten ancak yüzde l'den az
bir oran içeriyor. Bu madde. atom bonı-
ba>ını ateşleyen tetik nitelığindedir. Do-
layısıyla bu oran. bir bomba için yetersiz-
dir. Eğer bu madde zenginleştırilir \ e yüz-
de 3lük bir orana yükseltilirse. bununla
nükleer elektrik >antrallarındaki reaktör-
ler çalıştırılabilır. Eğer. bu oran yüzde
90'a doğru zengınleştirilırse. atom bom-
Doğu Perinçek'in Susurluk komisyonuna verdiği belgelerde Çiller ailesinin ABD'ye
para transferi ve Mehmet Ağar'ın Çatlı ile ilişkileri gözler önüne seriliyor
'Sonlan yaklaşıyor'Ikinci bölümde,
karanhk faaliyetlerini
uyuşturucu ticareti,
çek-seneı tahsilatı ve
Başbakanhk Tanıtma
Fonıı 'ndan flnanse
eden Çiller Özel
Örgütii 'ıriin, Orgenaral
EşrefBitiis suikastında
rol oynayan özel harpçi
sıtbaylan da bünvesine
dahil ettiği iddialan
konu edilmişti. Eroin
yüklii olarak Akdeniz de
yakalanan Lıtcky-S
gemisi ile ilgisi
bulunduğu savıyla
Hollanda'datutuklıı
bulunan Hüseyin
Baybaşin'in, Mehmet
Ağar'ın uyuşturucu
ticaretiyaptığı
iddialarına yer
verilmişti. Baybaşin 'in
çarpıcı bir başka
iddiası da. Avrupa da
özel olarak kurulan
camilerin, uyuşturucu
pazarlamak için
kullanılmasıydı.
1995 yılındaki genel seçimler öncesi Çiller, Emnivet Genel Müdürlüğü'nden aynlan Mehmet Ağar'la afîş için poz
vermişti. Şimdi Çiller ve Ağar'ın yollan bir anlamda aynlıyor, bir anlamda birleşiyor.
istanbul Haber Servisi - Tansu
Çiller. Başbakan olduğu dönem-
de 24-29 Mayıs 1994 tarıhleri
arasında ABD'ye özel gezi \ap-
tı. Gezi sırasında. beraberinde gö-
türdüğü 14 kişilik heyete. koru-
malar da dahil gezinin son günü-
ne kadar izin v erdi. Başbakan. ge-
celiği bin dolar olan VValdorf As-
toria Oteli'nden aynlarak Beımu-
da'ya uçtu %e parasını yatırdı.
Çiller. gezide ortadan kayboldu-
gu sırada Morgan Guaranty Bank
Yönetim Kurulu ü\esi Rodney
Wagner, Chase Manhattan Bank.
Citybank \e Solomon Brothers
adındaki danışmanlık hizmeti gö-
ren finans kuruluşlannın kimi üst
düzey yöneticileri ile görüştü.
Böylece parasını Bermuda ban-
kalanna yatırmadan önce gü\ en-
diğj önemli bankacılara danıştı.
Özer Çiller. Başbakan'dan 10
gün kadar önce ABD'ye gitmiş-
ti. Basından gizlenen bu gezi. 8
Haziran 1994'te tamamlandı.
Tansu Çiller. ABD gezisi konu-
sunda ANAPtarafından Meclis'e
\erilen soru önergesini yanıtsız
bıraktı. Başbakan. basına bu ge-
zinın tümüyle öze! olduğunu
açıklamıştı. Oysa Hürriyet'ın
Ankara Temsilcisi Sedat Er-
gin'in. 26 Mayıs 1994 tarihli ya-
zısı aksi iddialar içeriyordu:
"Tansu Çiller'in gezisi, aslında
yurtdışına para kaçırma operas-
>onu. Bilindiği gibi, ABD'ye 10
bin dolardan fazla para sokulamı-
• >or. Bu nedenle Çiller ailesinin
senetini ABD'ye Özer Çiller de-
ğil, başbakan kimliği nedeniyle
bavullan aranmayan Tansu Çiller
götürdü.
ÇUIer,ABD'ye Uk kez kaçak pa-
ra soku\or değil. Daha önce de
ABD'deki taşınmaz mallarını
alırken para\ı kaçak olarak gö-
türmüşrü. Bilindiği gibi Çiller,
ABD'deki mallannı satın alma-
dan önce banka aracılığıyla para
transferi yaptığını kanıtlayamı-
yor."
CIA ve çatlı
1986'da Fransa'da eroin yaka-
latmaktan hapse atılan Abdullah
Çatlı. İsviçre hükümetınin talebi
üzerine Zürih'e getirilerek 7 yıl
ceza aldı. Daha üç yıl cezası var-
ken. 21 Mart 199Ö'da. Bostadel
Cezae\i'nden kaçtı. Abdullah
Çath'nın yıllar sonra Türkiye'ye
gelişi. CIA tarafından hapisten
çıkarılışından sonra oluyor. İstan-
bul MÎT'ine haber göndererek
pazarlık teklif ediyor. Serbest bı-
rakılmak kaydıyla gelip teslim ol-
mak istiyor. MIT buna yanaşma-
yınca tekrar yurtdışına çıkıyor.
Çath'nın bu pervasızlığı, elinde
MlT'i \e kontrgenllayı çok zor
durumda bırakacak bilgilere sa-
hip olmasıyla açıklanıyor.
1993 yılının Temmuz avında
Bucakaşiretine önemli birkonuk
geliyor. Emnıyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar. Sedat Edip Bucak
ile Si\erek'teki şatosunda görü-
şüvor. Bucaklar. silahlanmayı ve
korucu olmavı bu toplantıdan
sonra kabul ediyor. 1994'te yeni-
den Türkiye'ye gelen Çatlı. Meh-
met Ağar'ın isteğıyle Bucak-
lar'm Si\erek'teki e\ine götürü-
lüyor. Bucaklar'ın e\ı iki vıl bo-
\unca Çatlı'nın karargâhı oluyor.
Bucak. ölene kadar Çatlı'ya say-
gıda kusur etmivor. Aşiret reisi.
mafya şefi gelince ayağa kalka-
cak kadar saygılıydı.
Vatanseverlik
Abdullah Çatlı. Abdi İpekçi'v i
katleden çetenin başıdır. Bahçe-
lie\ ler'de yedi İşçi Partih'yi kat-
leden çetenin başında olduğu. ay-
nı katliama iştirak eden Haluk
Kırcı hakkındaki mahkûmiyet
karannda belirtilmı^tir. A\ru-
pa'da eroınle yakalanan Çatlı. 7.5
\ıl hapse mahkûm edilmiştir.
Çath'nın ülkücü çetesi. ClA'nın
düzenlediği Azerbaycan darbe-
sinde. Çeçenistan'a silah ve adanı
vollanmasında. Ktıze\ Irak'taki
tertiplerde. Çin'e sabotaj timleri-
nin gönderilmesinde başroldedir.
Çath'nın ASALA'nın faaliyetle-
rinin durduruimasında büyük
hizmetleri olduğu yalanı da piya-
sa>asürülmektedir. Doğrulatılan
bilgilere göre Çatlı çetesi. Erme-
ni anıtına molotofkokteyli atma
karşılığında. MİT'ın operasyon
bölümünden 1 mılyon dolar (100
milyar lira) almıştır. Bunların va-
tanse\erlikle ne kadar ilişkısi ol-
duğu ortadadır.
Telefon defterini atın'
...\'e Susurluk: "Ağabey, Çat-
h'\ı ka> bettik. Ne yapalım?"
Kazadan yanm saat sonra Çat-
h'nın adamlarından bıri. Anka-
ra'da aradığı kişive bunu sordu.
"Ajandasını ve telefon defterini
alın" \anıtını aldı. Kazadan son-
ra Çath'nın özel eşyası arabada
bulunamadı. Susurluk yolunda
kamyona çarpan Mercedes'in
içinden 2 adet MP tipi makineli
tabanca. 5 adet tabanca. 2 adet
susturucu. bol miktarda mermi,
sahte kııniıkler \e sahte plakalar
çıktı. Bu kanıtlar. arabada bulu-
nanların cürüm işlemek üzere
birleştiklerini ispatlama\a yet-
mektedir. Dahası. Sedat Bucak ve
Hüseyin Kocadağ'ın. uyuşturucu
kaeakçiM \ e çok sayıda cmayetin
sorumlusu Çatlı ile üç
gündür birlikte oldukları
da saptanmıştır. DYP'li
Milletvekili Sedat Bucak.
Çiller'in sağ koludur. Hü-
seyin Kocadağ ise polis
camiası içinde Mehmet
Ağar'ın sağ kolu olarak
bilinir, Eski MHPyöneti-
cılerinden ANAP'İı Avni
Çarsancaklı, Çath'nın
Ağar ile görüştüğünü ve
Çiller'in masasında ye-
mek yediğini ifade etmiş-
lerdir. Böylece Çiller ve
Ağar ile Abdullah Çatlı
arasındaki bağlantı. MİT
raporu ve Mercedes için-
deki bileşim yanında. ta-
nık ifadeleriyle de doğru-
lanmış oldu.
TBMM'nin ağır
sorumluluğu
Skandala adı karışan ki-
mi kamu görev lilerinin hâ-
lâ görev len başında bulun-
duğu ve suç tanıklarının
bir bir ortadan kaldınldığı
bir ortamda TBMM'ye
ağır bir sorumluluk düşü-
yor. Orgeneral Eşref Bit-
İis'e suikastın faili olduğu
öne sürülen Binbaşı Cem
Ersever. Özer Çiller'le
nükleer madde kaçakçılı-
ğı vapan iki İranlı. Tansu Çiller'in
DYP Genel Başkanlığı seçiminde
kullandığı 500 milyar liranın kay-
nağını bildiği iddia edilen Behçet
Canfürk. paray ı götürdüğü iddia
edilen MİT muhbiri Tank Ümit.
Cantürk ile Çiller Örgütü arasın-
daki bağlantığı bildiği iddia edilen
Cantürk'ün avukatları \üsuf
Ekinci v e Medet Serhat. v ine Can-
türk'ün iş ortağı Sa\aş Buldan.
Özer Çiller'in suç ortağı olduğu
iddia edilen Tevfik Ağansoy ve
Özer Çiller'in İstanbul Banka-
sfndaki kurvesi olan Mehmet Ur-
han. iki yıl içinde esrarengiz bi-
çimde öldürülerek yok edildiler.
TBMM. siyasetin mafyalaş-
masına karşı İcesin ve kararlı bir
tavır almak durumundadır. Maf-
ya bağlantısı olduğu herkesçe bi-
linen makam sahipleri hakkında
derhal Meclissoruşturması kara-
n almak. TBMM'nin ertelene-
mez sorumluluğudur. İşçi Parti-
si, Türkiye'nin bağımsızlığı ve
halkımızın adalet özlemi için
üzerine düşen görevi yerine ge-
tırme sorumluluğuyla. Tansu
Çiller ve Mehmet Ağar'ın işledi-
ği suçlar hakkındaki dosyayı
Türkiye Büyük Millet Mecli-
si'ne sunmaktadır.
Bİttİ
bası yapımı aşamasına geçilmiş
demektir. Plutonyum isedüşük ni-
telikteki uranyumdan elde edil-
mektedir.
Alman istihbarat ajanları. İspan-
ya'da 'terörist' rolü oynayıp bom-
ba yapmaya fazlasıyla yeterli 4 ki-
lo plutonyumun peşme düşmüşler-
di. İki Ispanyol ve bir Kolombiya-
lı kaçakçı ellerinde olduklannı
söyledikleri "maldan örnek plu-
tonyumu göstermişlerdi. Analiz
uranyumun oldukça yüksek kali-
tede olduğu sonucunu vermişti.
Malın gerisi Moskova'daydı. Alıcı-
lar. mala kilosu 69 milyon dolardan
276 milyon dolar (yak'laşık 30 tril-
yon lira)ödemeye hazırdılar. Satı-
cılar. üç hafta sonra Moskova'dan Münih
Havaalanı'na sadece 156 gramlık malla
indiklerinde. yine de tutuklandılar.
ABD Kongresi'nde kısa bir süre öne
yapılan birtoplantıda CJA stratejik istih-
barat yetkililerinden Da\id Osias, "Nük-
leer silahlann teröristlerin her an eline
geçme olasılığının çok \ üksek olduğunu "
açıkladı.
Moskova mafyası
gamma ışını kullanıyor
Osias'ın bu öngörüsü. Moskova'da ger-
çekleşti. Rus mafvası. ı!k kez I993"te bir
Rus ışadamının bürosunda üzerine 'gam-
ma ışınlarf püskürtmüştü. Bu radyoaktif
ışınlar. insanı anında öldürmüyordu. ama
birkaç aylık bir can çekişmesine vol açı-
vordu.
Bu olav. orada kalmadı. O günden .son-
ra Rusya'da benzeri nitelikte bir düzine
'bireysel nükleer terör' olayı daha yaşan-
dı. Böylece. nükleer silah kullanımı. maf-
>a aracılığı ile günlük vaşama girmiştı.
Bılım adamlarının. çevrecılerın. nükle-
er enerji karşıtı gruplann bu maddeler ve
terör konusundaki kaymlan ise özetle şöy-
le:
~L lusal ya da uluslararası bir suç örgü-
tü. rad>onükieer kaüntılan şantaj olarak
kullanabilir. Bu maddelerin küçük bir ör-
neği ha\ada kiıiilik > a da kent içmesu> u şe-
bekelerinde tehdit aracı olabi-
lir.
l luslararası terör örgütle-
ri için küçük çapta bir nükle-
er silah patlama olasılığı.
Holh>\ood nimlerinin düşgü-
cünden çıkıp. gerçekleşebil-
me olanağına dönüşebilecek
duruma gelmiştir. Orneğin.
Tokyo metrosunda dinsel ör-
gütün, sinir gazı \erine nük-
leer madde ile evlemini ger-
çekleştirmesi mümkündü."
Aralık 1994'te Çek Cum-
huriyeti'nde yakalanan ka-
çakçıların elindeki nükleer
madde yüzde 87.7 oranında
zengınleştırilmiş 2.7 kilo
ağırlığında uranıunı-235 idi.
Bu nükleer madde ile uzun
menzillı füze ile atılacak 30
kiloluk bir nükleer silah baş-
lığı yapılabilırdi.
Ekim 1993'te tstanbul'da
ortaya çıkarılan ve başını
Maraıara Lnnersitesi Profe-
sörü Pınar Bakır'ın çektiği
nükleer kaçakçılık olayında
bir grup Türk-lranh'da yaka-
lanan uranium ise daha çok
nükleer santrallarda kullanı-
lan cinsten olup. fazla zen-
ginleştirılmemiş idi. Çek
Cumhuriyeti'nde yakalanan-
la aynı oranda olsaydı, bu
maddeden yapılacak bir nük-
leer silahla Muğla il merkezi
tümüşle vok edebilirdi.
Balkan
rotasmm
kavşağı
Adana
SABİTÖZKESER
ADA.\\ - Adana'nın. dün-
ya uyuşturucu trafiğinın Bal-
kan rotasında önemli bir kav-
$ak olduğu belirlendi. Birinci
yolun Lübnan'dan başlayıp
Adana'dan geçerek İstanbul
ve Avrupa'ya gittiği. ikincı
yolun ise Hakkâri'den başla-
vıp yine Adana'dan geçtiği
saptandı.
Kaçakçılık Şube Müdür-
lükleri'nden Sorumlu Adana
Emnivet Müdür Yardımcısı
Yüba> Çelik. Narkotik Şube
Müdürlüğü ekiplerince Ada-
na'da 1995 yılı içerisinde top-
lam 126 operasyon düzenlen-
diğini belirterek şunlan sövle-
di: "Adana konum olarak
dünya uyuşturucu trafiğinde
Balkan rotası olarak adlandı-
nlan bir taşıma volunun ikin-
ci hattıdır. Bu hat iki yol izler:
1. vol Lübnan, Suriyc. Hatav.
Adana, İstanbuL Avrupa ül-
keleri: 2. yol Hakkâri. Van,
Adana. İstanbul ve Avrupa ül-
keleridir. 1995 >ılı içerisinde
düzenlenen operasvonlarda
toplam 340esrar. 266 kilo likit
esrar, 254 kilo eroin, 277 kök
dişihintkanev iri ve 247 bin 850
adet de u\ uşturucu hapı ele
geçirilmiştir. Bu rakamlar
Adana ilini u\ uşturucu \aka-
lamalannda istanbul \e Van
illerinden sonra 3. sıraja yer-
leştirmiştir. 1994 \ılında da ilk
iller arasındavdı."
ANKABA...ANKA...
MÜŞERRIF HEKtMOCLL
ÇoksesliŞarkılar
Söylemek UmuduylaCSO sahnesinde?ocuk korosu. çiçek gibi kızlar, er-
kekler, gözleri parls/arak şarkı söylüyor. Çaâdaş ol-
duk, mutlu olduk, b* seninle ey koca Türk. İnönü'yü
anma konserinde Atatürk adına yazılan bir yapıtır>
yer alması çok doğjl, ama böyle bir yapıt mı acaba?
İHayli yadırgadım d^ğrusu, müzik devrimi inönü'nün
özlediği düzeye ula?saydı. bu konserde daha güzel,
daha çağdaş yapıtlar yer alırdı bence. Geçmiş yıllar-
da genç besteciler için yanşmalar açılırdı, öyle girişim-;
ler yok artık. MersinOperası'nda haftada iki gün din-
sel yayınlar satıldığnı söyledi bir arkadaşım. Kültür
Bakanlığı'ndan mü;ığe, sanata dönük bir girişim v&
destek beklenemez ama başka kuruluşlar, bir vakıf,
bir banka, boşluğu irtebilir. Çünkü böyle bir birıkim,
bir beklenti var topluTicfa. Yeni yıla doğru her gece bir-
kaç konser var başkentte. Hepsi dolu, çocuk korola-
rı da büyük ilgi görCyor küçük başkentlilerden. Ama
onlar yeteri kadar ilgı görmüyor galiba, çalışma koşul-
lannın hayli kötü olduğu söyleniyor. Belki yerden kay-
naklanan bir yetersizlik. Birlikte şarkı söylemek güzel
bir olay kuşkusuz, yan yana geliyor, ortak bir ürün
oluşturuyor çocuklar. degişik seslerle bir arada şarkı
söylüyor, birlikteliğı yaşıyorlar. Onlara daha iyi olanak-
lar sağlamak gerekir Kim sağlayacak dersenız, Kül-
tür Bakanlığı diyemiyorum. Sayın Bakan'ı hiçbir kon-
serde görmedim şimdiye kadar! Görevi gönüllü kuru-
luşların, müzikseveıierin üstlenmesi gerekiyor yine.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği onlardan biri hiç'
kuşkusuz. Güzel konserler düzenliyor, çoksesli müzi-
ğin yerinı vurguluyor çağdaş yaşamda. Başta laiklik,
tüm Atatürk devrimleri de çağdaş yaşamın altyapısı,
aracı değil mi? Devrimleri yozlaştıranları iyı tanımak ge-
rekir bence; demokratik haklar, özgürlükler aldatma-
casıyla çağdışılığa yol alıyorlar.
Türk Eğitim Derneği, "İnönü'yü anma" konulu bir
toplantı düzenledi hafta başında. Konuşmalar basıla-
cak sanırım. Herkesm okumasını dıliyorum. "Devlet
adamı" özlemi giderek derinleşiyor ülkemizde. Acı a-
ma gerçek. cumhunyetimize kanat geren. çagdaş uy-
garlık düzeyine ulaşma yoluna baş koyan devlet
adamlarını da yeteri kadar tanımıyor genç kuşaklar.
Dahası Atatürk'ü, İnönü'yü de yeteri kadar tanımıyor-
lar. Tanıtmak değil, tanıtmamak, unutturmak çabası
ağır basıyor! Bence inönü Vakfı'na da önemli bir gö-
rev düşüyor bu konuda. Pembe Köşk toplantılarını da
başka toplantıları da belli kuşaklar ızliyor genelde. Oy-
sa genç kuşaklar izlemeli ve öğrenmeli. Hiçbir dö-
nemde devlet adamından böylesıne yoksun değildi ül-
kemizl Halkımıza sevgiyle, saygıyla. güvenle bakan,
onurlandıran kişiler de az değil tarihimizde. Onları da
tanımalı gençlerimiz, bugünküleri daha iyı tanır. değer-
lendirir o zaman. Dünya klasiklerinden söz edildi TÜ-
BİTAK'ın Feza Gürsey Salonu'nda düzenlenen anma
toplantısında. Ben o klasikleri okuyan mutlu kuşaktan
biriyim; okumakla yetinmedım, bir de çevirım var, a-
ma o zaman bugünkü değerlendirmemden hayli uzak-
tım doğrusu. Okumanın mutluluğunu duyuyordum an-
cak. Oysa dünyaya açılan, düşüncemize ışıklartutan,
evrensel değerieri anlatan yapıtlar onlar. 1997 yılını o
nedenle Hasan Âli Yücel yılı diye tanımlıyor UNES-
CO. İnönü de içten destekliyor dünya klasiklerinden
çevirileri. Devlet Operası. Devlet Konservatuvarı da ay-
dınlanma sürecinde ilk girişimler. Her konuşmada ye-
ni bir çizgı ekleniyor inönü'nün portresine. Viyolonsel
dersi alması, Pembe Köşk'te bir deney odası, Hayri
Dener'le deneyler yapması, bilim kongrelerine gös-
terdiği ilgi, yabancı dilde bir kitap okurken sözlük kul-
lanması küçük aynntı değil, bütünden bir parça ben-
ce. Erdal inönü, babasını anlatırken şöyle dedi bir ara-
lık: Geleceği, hayalleri gerçeklerin yerine koymadan
düşünürdü.
Biz de bugünu düşünelim! Hayalleri kaynak paketi
diye halka sunuyor, umut üretmeye çabalıyor devleti
yönetenler! Ancak umutsuzluk üretiyorlar! Ama o
umutsuzluğun da üretkenliğı var bence. Bakın olaylar
ne yolda gelişiyor, kimler nasıl soyunuyor halkın göz-
lerinde, çıplak gerçek nasıl sergileniyor... Acı ama ya-
rarlı, uyancı bir tablo var karşımızda. Tepkimizi, dav-
ranışımızı belırtirsek değışebilir. Temizlenır, aydınlanır.
Çünkü başka bir birikim de var toplumda. Her dalda,
her kurumda yan yana gelmek gerekiyor. Bu ara dö-
nem mutlaka sona erecek, Aydınlanma sürecine ye-
niden girecek ulkemiz.
Geçen pazar baba, anne ve oğul Oistrakhlar'la gü-
zel bir müzik şöleni yaşadım Bilkent Konser Salo-
nu'nda. Yayları sonsuza uzanır gibi. Aynı akşam C-
SO'da da Başkent Oda Orkegtrası'nın konseri var.
Orada da Viktor Pikaisen'in dokuz yaşındaki torunu
Igor ile çalıyor. Güzel bir olay, ama Başkent Oda Or-
kestrası daha güzel bir olay bence. O orkestranın çal-
gıcılarına büyük saygım var. Kimi doktor, kimi avukat,,
bilim adamı, kimi öğretmen, kimi genç, kimi orta yaş-
lı, kimi Hintli, kimi ABD'li, çoğu Türk. hepsi Başkent'
Oda Orkestrası üyesi, arada bir buluşuyor, çalıyorlar,:
bir yıl çalışıyor, yalnız bir konser veriyorlar. Sevgiyle;
coşkuyla çalıyor. birlikteliğin güzelliğini sergiliyorlar.'
Dinlerken düşünüyorum, başka kentlerde de benzer
bir orkestra kurulamaz mı? Oda orkestrası kurulamaz-!
sa, daha küçük bir topluluk, bir beşli, bir üçlü, ama;
çoksesli klasik Batı müziği sevgisini geliştiren etkin-
liklerde bir adım atılamaz mı? Benzer önerileri okurla-:
rımdan daalıyor, ilgili kuruluşların, konservatuvarlann;
müzik öğretmenlerinin, müzikseverlerin drkkatine su-
nuyorum. Birlikte çalmak, şarkı söylemek, dans etmek
güzel bir olay. '
Yeni yılda hep birlikte çoksesli güzel şarkılar söyle-;
mek umuduyla. Barış şarkılan, hoşgörü şarkılan... •
BULMACA SEDAT UŞAYA\
SOLDAN SAĞA:
1/ Küçük fare. 2/
Bir dinsel törensı-
rasında Kuran'dan
okunan on avetlik
bölüm... Eknıek 3
ufağı.3/Birsporda
erışilmış derecele-
rinenüstünü... Üs-
tü kapalı pazar ye-
ri.4/Hile.düzen...
6
Eski dilde gemı. 5/
"Aptal. bön"anla-
mında argo söz-
cük... Mıkroskop
camı. 6/ Başka bı-
rinin kullandığı söz ya da
tümcelerı anlamsız olarak
vankı gibi yıneleme. 7/
Azarlama. serzenış. 8/Du-
yuru... Duyu organlarınıtı 3
dıştan algıladığı bir nesne- 4
nın bılince \ansivan ben-
zeri. 9/Sırtlan... Yüzmet-
rekare tutarında yüzev öl-
çüsü birımi.
YUKARID.VV AŞAĞIYA:
1/ Sazana benzer bir tatlı
su balığı. 2/ Elma. armut.
ayvagibi mevvelenn venmeven iç bölümü... Birnota. 3/Ara-
lıksızolarak... Büyüksaban. 4/Yunan mitolojısindeaşk tan-
rısı... Almanya'da evaletlerın her bırine verılen ad. 5/ Bina-
lann önlennde üstü örtülL. önü açık ver. 6/ Bir gıda mad-
desı... Dın ışlerını devlet ışlerıne karıİtırmayan. 7/Hertür-
lü siyasal düzenı vadsıvan vetoplumun birev üzerinde hiç-
bir baskısmı kabul etmeven görüş. 8/Gemin'ın çektiği suyu
göstermek için baş ve kıç bodoslamalan üzerine konulan
işaretler...Mert.kalender\ebabacan kımse. 9/lkivılsürül-
meven nsker