23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 1996 SAL OLAYLAR VE GORUŞLER Bilimsel Araştırma Geleneği Doç. Dr. ŞÜKRAı\ ŞAHİN-ÖZGUN Marmara Üni. Tıp Fakültesi tmmünoloji Öğretim Üyesi O n altı-on yedinci yüzyıl- da gerçek anlamda ge- lişmeve başlayan bilim- sel araştırmalar. 20. yüz- yılın başlanndan itıba- ren artan bır ı\ me ıle gü- nümüze ulaşmıştır. O yüzvıllarda birev- sel olan ve sadece zengın anstokratlarin hobisı olarak başlayan bu uğraş. günü- miizde organize ve devlet eliv le destek- lenen bir çalışma alanı durumuna gel- miştir. Her ne kadar ılk bilımse] araştır- ma tohumları Rönesans Avrupasi'nda atjJmışsa da. bu tohumlardaha sonra \e- ni dünya Amerika'da yeşermiştır Bugün dünyada en çok araştırma yapılan \e araştırmaya en çok kaynak aktanlan ül- ke, başta ABD oimak üzere Japonya gı- bi gelir düze> lerı yiiksek ülkelerdir Bü- tün bunlardan da anlaşılacağı gibi bilim- sel araştırma yapmak pahalı bir uğraştır kı bu nedenle zaten ilk olarak zengın arastokratlar tarafindan başlatıimıştır. Ülkemızde de son yıllarda araştırma- lara h/z verilmiş ve bunun için kaynak ay- nlabılır duruma gelmiştir \e bu yakla- şımla bilimsel araştırma geleneğının oluşması da sağlanabilecektır. Ancak > u- kanda da sözü edildiğı gibi bu pahalı \e hobi gıbı görünen ılgı alanına kavnak sağlanrnası bazı çevrelerden tepkı almak- tadır. Ülkemizde bilimsel araştırmanın öncelikler sıralamasında yeri olmadığı- nı düşünenlerın sayısı da azımsanacak gibi degildır. Bu seslere bir yerde kulak vermek gerekmektedir. Ülkemiz geliş- mekteolan bırülkedirvemaddı ka\nak- ian sınırlıdır. Bu nedenle pek çok ba>ka alandan kesintı vapılarak sağlanan bu maddi desteğin son derece dikkatli \e ve- rimli olacak şekilde kullanılması zorun- ludur. Bugün ülkemizde bilimsel araştırma- lann hemen hemen tamamı üniversiteler- de vürütülmektedır Bu uğraşın henüz özel sektör ıçin albenısı olmadığından özel sektörce bu alana vatmm yapılma- maktadır. Ünıversıtedekı odenek veter- sızliğı karşısında ıseTLBlTAK. DPTve son günlerde de TL'BA gibi kuruluşlar bilimsel araştırmalara oldukça yoğun maddi destek sağlamaktadırlar Bu ku- rumlann yaklaşımını takdırle karşilama- makmünıkündeğıldır IlkbaşlardaTürk bilim adamına bilimsel araştırma ze\ kı- nı aşılamak amacı ıle başlatılan bu girı- şım, hedefîne ulaşmıştır Bugün ülkemız- de bılımsel araştırma vapmaktan keyıf alan. bunu vaşamının bir parçası haline getırmiş kişilerın »avısı hiç de az degil- dır. Bu nedenle bu kuruşların ılk hedef- leri gerçekle^miş. ilk aşama geçılıniştir. Ancak son derece amatörce başlayan bu destekler, bu amatörce yaklaşim hâlâ siir- dürüldüğünden gün geçtikçedaha az ve- rımli duruma gelmiştir. Bilimsel araştırmada verirnlilik nedir? Bilimsel araştırmada \erimlilik. elde edi- len sonuçların tünı bilim dümasında ka- bulgörmesidir. Yapılan araştırmalann so- nunda mutlaka bır şe> keşfetmek ya da ıcat etmek gerekmez, ancak elde edilen sonuçların. bılimın o alanında kapalı ka- lan noktaları aydınlatması gerekir Bu da ancak uluslararası normlara uvgun >ön- temler kullanarak sonuç elde etmekle olasıdır. O nedenle bugün maddi destek sağlanan projelerın çok titizlıkle seçil- mesi ve en önemlisı yürüyen projelerin aynı titizlıkle denetlenmesı gerekmekte- dir. Üikenın maddi koşulları göz önüne alındığında, bu kadar büyük özven ile sağlanan kaynaklann bır zerresinin bıle ısrafına izin verilmemelidir. Bilimsel araştırmadaki başanlar ülke- miz ınsanı ıçın de başka ülkelerde oldu- ğu gıbı kan>er. para, şan. şöhret elde et- menın yollanndan biri durumuna gelme- >e başlamıştır Bu nedenledir ki. her po- püler uğraşta olduğu gibi bu alanda da amacınıaşanyaklaşımlargörülmektedir. Zaman zaman araştırmalara maddi des- tek sağlav an kurum v e kuruluşlara yöne- lık. "kavırmalann bulunduğu" şeklınde sıtemler kulaklara gelmektedir. Sonuç olarak ülkede çok yaygın olan ve nere- dev se geleneksel dav ranış biçimimız ko- numuna gelmış olan adanı kayırma bu alanda da kendını göstermektedir. So- nuçta. bilimsel dayanağı hiç olmayan projelerdesteklenırken gerçekten sonuç getırecek, avakları vere basan projeler de>tek alamamaktadır. Ya da bır grubun proje desteğı. bu projeye bılımsel onay verecek grubun da projesinin desteklen- mesi koşuluna bağlanabilmektedır. Bu tür pazarlıklar günümüzde giderek art- maktadır. Bu karşılıklı koşullandırmalar sonucunda ise proje sonuçlarının denet- lenmesı de avnı kaygılardan nasibini al- maktadır. İnsanın doğasından kaynaklanan bu yaklaşımların engellenmesi, ancak ku- rallargetımıek ve kurumsallaşmakla ola- sıdır Kurumlar \ardır: ancak yukanda dadeğinildiğı gibi, amatörce yapılanma- ııın sonucu. kurallar net değı/dir ve hem kurumu hem de kurumla muhatap bire- y i yeterı kadar korumamaktadır. Bugün bu kurumlar ıçerisinde proje gizlilıği ke- sinlikle sağlanmalıdır. Proje sunan ve proje>e onay verecek uzmanın gizliliği- nin sağlanması ılk adımdır. Aynca proje onayı verecek uzman sayısı bırden fazla olmalıdır. Genellikle proje onayı vere- cek uzman. mcelediği proje ile ilgili alan- da çalıştığından zaman zaman bireysel yaklaşımlarla olumsuz rapor venlebil- mektedir. Bunun ıçinyapılması gereken, özellikle uluslararası bilimsel dergıler- dekı editörbr grubuna benzer şekilde, genişbıruzman listesi çıkanlmalıdır. Bu- nun ıçın de ünıversıtelere duyuruda bu- lunup. butürbirgörevialmakisteyengö- nüllü bılım adamlannın başvurusu alı- nıp her uzmanlık alanı için ülkede mev- cut bilim adamı sayısı saptanmalıdır. Bu saptamalardan sonra kuruma sunulan proje örnekleri hangi alanı ilgilendiriyor- sa o alandan en az ıkı uzmana bu proje taslagı gönderılmelı ve göriiş ıstenmeli- dir. Projelerin ara raporjan ve kesin ra- porları da yıne aynı şekilde en az ıki uz- man tarafindan izlenerek değerlendıril- melidir. Ancak bu şekilde projelerden ve- nmlı sonuçlar almak mümkün olabile- cektır. Bugün artıkbutarzbiryapılanma- nın vakti gelmiştir ve bu ülkenin heba edılecek bir lirası bıle bulunmamaktadır. Proje sonuçlarının denetlenememesi günümüzde en önemli sorunlardan biri- sidir Yapılan proje sözleşmelerinde pro- jedeyüklenilen (taahhüt edilen) çalışma- ların gerçekleştirilmemesi durumunda herhangı biryükümlülük bulunmamak- tadır. O nedenle azımsanamayacak sayı- da projeden beklenen sonuçlar elde edi- lememişttr. Ancak sonuç alınmaması ha- lınde de bunu sorgula>acak. sistematik olarak işleyen mekanızma bulunmamak- tadır. Proje sonucu sunulan raporlann ol- dukça büyük bırkısmı uluslararası kabul görecek yöntemlerden yoksun olduğun- dan buradan elde edilen bulgular da bu tür bir kabulden uzaktır. Bu da venlen proje desteğı ve elde edilen uluslararası yayın sayısı karşılaştınldığında çok çar- pıcı bır şekilde görünen bir gerçektir. Bütün bu söylemlerden sonra bılımsel araştırmalara destek vermemeli gibi bır sonuç da çıkarmamak gerekir. Bilimsel araştırmalara destek kesıntisiz bır biçım- de sürdürülmelidir. Türkije'de bilimsel araştırnıalarda bir geçiş dönemi vaşan- maktadır. Böylesi dönemlerde vapılan hereleştirideğeriendirilipözeleştirivapı- larak sistemin aksavan vönleri düzeltU- melidir. Özeleştın ve eleştın demokrasi- nin vazgeçilmez koşuludur ve kurumla- rın daha sağlam yapılanmasına olanak sağlar. O nedenle ülkemizde de her alan- da özeleştin geleneğını bırey olarak edin- mek ve başka bireylenn de bu geleneği edinmelerinı sağlamaya vönelik davran- mak gerekmektedir. Bu tür proje desteklennın asıl hedefı bilimsel bakış açısının kazandınlması- dır. Bilimsel sonuçların öğrenilmesı ko- laydır, ancak bilimsel bakış açısının oluş- turulması bir süreç ışidır ve zordur. Sa- dece ve sadece bu bakış açısı ile doğayı ve insanın gerek doğa, gerekse ınsan ıle olan ilişkılerını doğru kavramak ve yo- rumlamak mümkün olabilecektir. O ne- denle bu kurumlann bilimsel araştırma destekleri son derece olumlu bır girişim- dir; ancak, aksayan yönlenn de mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir. Bu düzen- lemeler yapıldığında destek venlen pro- jelerden elde edilen bulgularla çok daha fazla uluslararası yayın yapılabilecek ve özlenen venm elde edılebılecektır Aydmlanmanın Şairi Fikret 130 Yaşmda FARUK CUMBUL Hukukçu Aralık I867"de dogan (35 yıl ön- ce. gene24aralık- ta Eyüp'tekı kabrı evının bahçesıne taşınanlEdebıvat- ı Cedıde döneminin ünlü şaın Tevfik Fikretbugün 130 yaşında. Aydmlanma- nın şaıri. bugün de bizı Aşıvan'dan sü- zülen ışıkla aydınlatıyor. 48 yaşında > i- tirdiğimizFıkret"in 19 Ağustos 1915'te (Aşiyan'dan Eyiip'e) başlayan. 24 Ara- lık 1961 "de(E> üp'ten Aşiyan'a) son bu- lan yolculuğunun 35 yıhnda doğumu- nun 130. yıldönümünü kutluvoruz. Anafartalar Kahramanı Mustafa Ke- mal'ın Aşiyan'ı ilk zıyaretinın de (18 Agustos 1917. ikincisı 19 Ağustos 1918) 80. vıh arıfesindeyız. Bu kadar anlamlı günleri el ele v erdi- ren 1997yı Aydınlanmanın Şairini An- maYılı olarak karşılıvor: Ataturkçüdü- şünce ve çağdaş yaşam ıle özdeşleşen Fikretse\erter'in, yıl ıçinde katılacak- lan etkinliklerle. Kınk Saz'ın (Rübab- ı Şıkeste'ninjezgileri ıçinde "tarih-ika- dim"in "sis"li yollanndan geçerek. Mutlakıvet'ten Meşrutıyet'e -Meşruti- yet'ten Cumhurıyete - yüz vıldır- dıl- lerden düşmeyen Avdınlanmanın Amenfüsü olan o ateşın. o \%\\ ışıl dize- lerı belleklennde yeşerteceklerine ına- nıyoruz. Meşrutiyet'in ertesinde (1909). mü- dürü olduğu okulu Galatasaray Lıse- si'nın venı bınasında "Mescidin üstüne tivatnt sahnesi kondurmak dine savgı- sızlıktır" gammazlıgı ve fıtnecıhğıne karşin. yaptırdığı tarıhsel anıt nitelığın- dekı konferans salonunda. T^fik Fikret Derneği'nın düzenledığı törenle. Ba- kanlar Kurulu karan gereğınce, Aşı- yaaui-bahçesine gömülme ısteğininye- rijıe_getirildıği. 35 yıl öncesıniu aunu- tulnıazgününü yeniden vaşıyoruz. Aydın bir din adamı 24 Aralık 1961 sabahı Eyüp'teki kab- ri. Belediye Başimamı Hafız Yah\a Es- kişehirli'nın (kabırtaşina vazılacak gü- zellikteki) şu konuşmasıyla açılıyordu: "Türk şiirine ilk defa Avnıpai Mr ifa- de \e muhteva veren, Giinlük beşeri hâdisatı şiirine mevzu \apan. Edebhatımıza yen» meseleler getire- rek, şiiri bir havati unsur haline kovan, Mâ/i ve âfi arasında sathi değil, deru- ni bir rabıtadan ilmi vefikrimuhteva ku- ran, Mânâ \e ifade bakımından bevit'ten kurtarıp bir kül halinde işleven, Milietin terakJd ve inkişaftnı ilim *e fi- kirde bulan. Tahsil *e terbiyenin gerekcrkck.gerek kadın bütün insanlaricin birzaruratol- duğuna inanarak bu usullerin tedrisin- de gören, Müçtehid, müceddid,bü\ ük Türkşa- iri, Ha>atı bovunca sadakat ve istikamet yoiunda > iirümevi şiar edinen, üstat.'.." Bu sözler. bıze Tevfik Fikrefı sevdi- ren Türkçe ögretmenımiz Rıza Ülgen'ın bellettiği "Te\fıkFikret'in9hizmetTne şaşılacak kadar uyuyordu. 19 Ağustos 19Î5"te Eyüp'le toprağa verilirken defin törenınde bulunan ka- yınbiraderı Dr. HikmetGizer,Galatasa- ray Lısesı"nde yardımcısı Salih Kera- metNigârveöğrencisı Prof. İsmailHik- met Ertaylan (ilginçtir, bır de Sultanî öğrencısi Fikret Adil), 46 yıl sonra, bu kez kabir açılırken yine orada idiler! Tevfik Fikret Derneğı'nin kurucu üye- leri olan buyadigârlar (Fikret'in enya- kınlan. dostlan) nemli gözler ve titreyen ellerivle "toprağını" tabuta yerleştir- mışler, sonra kendılerini de yetiştiren Mekteb-i Sultanı'nin göngörmüş kon- ferans salonunda anılarınıdile getırmiş- lerdi. Tevfik Fikret'e aaadıkları yapıtla- rı kaynak kitaplar nitelığinde olan, Şa- ir Nigâr Hanım'ın oğlu Salıh Keramet Nıgâr(annesinm 1000c. tlik kıtaplığı- nı Aşıyan'a armagan etmiştı) ve Prof. . Jsmail Hikmet Ertaylan (derneğin.baş- kanı idi) 1960'lıyıllardaderneğinyayın organı olan Dâşün dergisindeki yazıla- nyla Fıkret'i tanıtıvorlardı. ... Şairin. öğrencısi ve müdürü oldu- ğu okulunun bahçesinde "Fikri hür, ir- fanı hür, vicdanı hür bir şairim" dizesi altında hazırlanan naaşı (31 Mart yo- 1455 Bosch bayısınden bırine gelin, dilediğiniz Bosch'u 14 aya kadar uygun taksitlerle alın. bazlannın "Asıl mason Galatasaray'da, oraya yürüyeüm" kışkırtması karşısın- da Müdür Tevfik Fikret'ın "Cesedimi çiğnemeden içeriye giremeyecekJerdir" diyerek gün boyunca beklediği) lısenın o görkemli demır kapısından geçerken. az ötede. bahçede -Atatürk'iin heykel- lerinden sonra yurdumuzda dikilmiş olan ilk büst. şairin büstü- nöbetı dev ra- lıyordu. Bu kez ırtıcaa (gencılere) kar- şı "büst" nöbet başındaydı! Gençlik. elleri üstünde taşıdığı tabut- la İstiklal Caddesi'nde ilerlerken, Fer- da Şairi'nin "Tevfik Fikret'ten Ata- tiirk'e" çelengı Taksim Anıtf nabırakı- lıyor; yağmur altında yokuşu tırmanan kafile Aşiyan"a ulaşıyordu. Büyük şa- irimiz. Hasan Âli Yücel'in değerbılirli- ğiyle Istanbul Belediyesi'nce eşi Nazı- raaHşnun'dansatınalınarak, 19 Ağus- tos 1945te (ölümünün 30. yılında) ya- pılan törenle müzeye çevrilen yuvasının bahçesinde toprağa verilirken "vatan, egilip o terli alna sıcak busesini kondu- ruyordu"... Öte yanda, Edebiyatçılar Derneğı'nin saygı paketini duvara çıvileyen Behçet Kemal Ça^ar iIe Fazıl Hüs- nü Dağlarca, şairin "üç gü- zeller" adını verdıği selvı- lenn altında çev relenen Fik- rat hayranlarıyla. Boğaz'a karşı. Edebıyat-ı Cedide üs- tadının Kınk Sazından dö- külen ezgileri hüzünle din- lıyorlardı. Atatürk'iin şairine anıtnıezar (Aydınlanma Anıtı) Bugün Bosch bayilerine gelenler hayallerindeki Bosch'a ne kadar kolay kavuşabileceklerini görüyorlar. Bosch beyaz eşyalar 6,10 veya 14, küçük ev aletleri ise 6 ay taksitle. Bosch'ta tam 95 çeşit ürün arasından ihtiyacınızı tam olarak karşılayanı kolaylıkla bulabilirsiniz. Üstelik Bosch, Türkiye'nin en yaygın servis güvencesiyle şimdi her zamankinden daha da güvenli. 1997'yi yeni Bosch'unuzla karşılamak için 1455 Bosch bayisinden birine gelmeniz yeterli. Yajj.n t m l l AjN Satın aıdığınız üninler Bosdı bayilerinden hemen teslim edilecekür. Oriinlerimiz stok miktarfan ile sınırlıdır. BOSCHEn doğru seçim 27 Mayıs ortamında vası- yet yerine getinlmiş. ancak dört mermerden oluşan "yalın" kabir bahçey e öyle- ce bırakılmıştı. Şaırımiz, bahçıvanlığını kendisinin yaptığı Aşıyan'ın güzel bahçesinin bir köşesinde kabir taşı olarak hazırladığı. üzerine dizelerini eliv le ya- zarak kazıttığı kavalıktan doğal bır pınar gibi akan su- lann altında. ışıklı bir şadır- vanın ıçinde ebedi uykusu- na dalmak istiyordu. "DevTÜnlerin başanlma- sında Atatürk'ün başlıca i(- hanı kaynaklanndan biri, belki de birincisi olan" ı Na- dirNadi). "bu büyük \atan- $ever, bu ahlak ve erdem anıtına" (V'aşar Nabi) bu son görev şimdiye dek çok- tan yerine getirılmelıydi. Ankara Ulus Meyda- nı'ndaki Zafer Anıtı. Yunus Nadi'mn Venı Gün gazete- sinıngırışimıviefhalkıncö- mertliğıne başvurularak) yapılmış; KubilayAnıONa- dir Nadı 'nın önensıv le dev - rimlerin simgesi olarak di- kilmiştı. "Btn inkılap ruhunu on- dan aldım; ziyaretedeceğim yerlerin başında elbette ki Aşiyan gelir" dıven Musta- fa Kemalın Aşiyan'ı ziya- retini de simgeleyen. bu sözlerinı de ıçeren bir büs- tü ile, şairin hayal ettiği kab- rini bütünleştiren -müteva- zı- bir anıtmezann. Türk ay- dınlanmacıhğı yüzünden de tarıhsel bıranlam taşıvacak olan bir Avdınlanma Anı- tı'nın "1997 - Aydınlanma Şairi'niAıuna Ydı"nda ger- çekleştiğinı görmek en bü- yük dileğimizdir. 1997 AtatürkÖdülü'nün bu amaçla Atatürk Şairi'ne verilmesi ümıt edılebıhr mi? "Ümmid, cihandan da büyükmüş!.." PENCERE Hoca Hayalci mi?.. Erbakan.. . ,. Başbakan.. Dınci bır politikacı. laik cumhuriyetin başbakan- lık koltuğuna yüzde 21 oyla nasıl oturur?.. Amaooturmadı.. Oturttular. Refahçılar Meclis lokantasının listesınde papaz- yahnisi gördüler mı bozuluyorlar; can-ı azizleri imambayıldı, kadıngöbeği, vezirparmağı, sarığ/bur- ma, patlıcanoturtmadan yana yatıyor; Necmettin Hoca'yı da başbakanlık koltuğuna oturtma güna- hı, adıyla sanıyla Şaibe Hanım'ın -nam-ı diğer Re- hine Hanım- defterine yazıldı. Peki, bu hanımın bir partisi yok mu?.. Ha var, ha yok!.. DYP artık Refah'ın uydusu, ye- dek tekerleği, stepnesi, payandası!.. Milletvekıli maaşına ram olup iktidarın nimetleriyle gevşeyen- lerin Refahçılarla bütünleştiklerıni rahatça söyleye- biliriz. • Ancak bu sonuca Necmettrn Hoca bileğinin hak- kıyla vardı. Şaibe Hanım'ı önce korkuttu; sonra tes- lim aldı; adını 'FtehineHanım'açevirdi; imam nikâ- hıyla ızdivacını tescil etti; başansmı cümlenin göz- leri önünde deftere yazdı. Kimısi Necmettin Bey'e burun kıvınr: "Hoca hayalperesttir..." Kırk yılda, inişlı çıkışlı bır ince ve uzun yolu aşıp başbakanlık koltuğuna oturan kişiyi azımsamafcen azından saflıktır. Erbakan sıradan bir kimse değil. Nice fırtınadan geçti, lıderlığıni sızıltısız onaylattı, çevresındekilere elinı öptürdü, korumalanna ayak- lannı yıkattı, partisindekı otoritesinı kımse yadırga- mıyor. Ya hayalciliği?.. • Necmettin Hoca temel atar, sonunu getirmez; umurunda değıldır. Kaynak paketi yapar, paket boştur; kımin umurunda?.. "Denk bütçe"dediği, denk değildir; boşver sen!.. Ekonomide "orta va- delı ıstikrar programı" g/bi bir enayılikle kendısinı harcayacak değil ya!.. Eninde sonunda çok sıkışır- sa seçime gıdecektir. "Allahın iznı" ve "peygam- berın kavlı" ile sandıktan yıne Refah'ın birinci ola- rak çıkacağının hesabındadır. Hele devlet içinde şerıatçı kadrolaşmayı ıktidardayken tamamlasın, Şaibe Hanım'ı Refah'ın her dediğine hınk deyiçi yapsın, laik cumhuriyetin dış ilışkilerini şeriatçı iii- kelere doğru kaydırsın. Batı ile aradaki boşluğude- rinleştirsin, ordu köprülerinı kurup Silahlı Kuvvet- ler'de geleceğe doğru ılk adımJarını atsın, poliste- ki Refahçı ağırlığını arttırsın, Milli Eğitim'de kilit nok- talarını şavullas/n, adliyede köşebaşlarını tutsun... • Necmettin Hoca serinkanlıdır... Çayırda peşrev yapacakmış gibi yürürken boy- nunu biraz daha kısar... Kravatlan rengârenktir.. Gözleri velfecrı okur.. Benım oğlum bina okur.. Döner döner gene okur. Talihlıdır Hoca.. , . .'( ı ) * ' , " u i Komünist Rusya, Türkiye'nin tepesindeykeh^r- tam Hoca'nın işine yaradı; çûnkü Amerika, Sovyet- ler'ı güneyden saracak bir "Güvenlik Kuşağı" oiuş- turmak istiyordu; "Komünizme karşı panzehir Is- lamdır" diyerek Türkiye'nin de içinde bulunduğu "yeşil kuşak"coğrafyasını destekledı. 12 Eylül Er- bakan'a siyaseti yasak etti; ama dinci politikayı ön- gördü. Merkez sağ, çok parfıli dönemde Refah'ın altyapısına yatırım yaptı; şimdi de Refahçılann ik- tidar payandası yıne sözde merkez sağ Doğru Yol Partisi değil mi!.. Necmettin Hoca'nın yıldızı paıiıyor. Hiç kimse Hoca'yı azımsamasın.. Necmettin Hoca hayalci değil.. Merkez sağ hayalci. İLHAN SELÇUK iskele sancak sol - sağ - şeriat ılHAii Sci-CUH Yıldız falı, ulkeler ve devletler ıçın değil. ınsanlar ıçm geçerlıdır Gerçı bızım bayrağımızda yıldız var. ama suskun(. Daha çok hılal konuşuyor 'Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak? Insanımız da balık gıbı bakıyor geleceğe Bır gözü ağlar.. Bırgözugûler.. Bır gozû iskele. Bır gözu sancak . 2. BASI CIKTI Çağ Pazartama A.Ş. Yerebatan Caddesı SaJkı; No: &/B CağatoğJu- Istanbul Tef:514 01 95/96 Posta çeki no.; 666322 300.000 TL. (KDV dahılj MERSfiVl.fCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MUHTIRADIR Savı: 1996 3502 Ipotek alacaklısı Mesut Açıkgöz'e 35.400.000.-TL ıpo- tek bedelını ödemeve borçlu Mahmut Badem vekılı Av. Hakkı Akkaya'nın ışbu borcu nedenıyle ipotek bedelının tamamı dosyamıza bloke edılmış olup, ışbu muhtıranın yayımından ıtıbaren 30 gün ıçerisinde yatınlan parayı müdürlüğümünden almanız. almadığınız takdırde İlK'nm 153. maddesı gereğınce ıpoteğin çözülmesı ıçın ıcra tet- kık mercııne dosvanın göndenleceğı hususu ılan olunur. 09.12.1996 Basın: 125724 (Kadın SaQlığı ve Aile Planlaması) Hizmet Sistemi Bilgi Hattı: 212 - 257 06 46
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle