Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 ARALIK 1996 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
1995 anayasa değişiklikleri hazırlanan mutabakat metninin çokgerisinde kaldı ANKARA NOTLAR1
Parlamento iradesi parçalandı
ANAYASA
je Toplum
• Değişikliklerin başlıca olumlu yönü, anayasa mimarlarının buluşu
olup "ortak hareket" deyimiyle ifade edilen "dayanışma yasaklan"nın
büyük ölçüde anayasadan çıkarılmış olmasıdır. Toplu özgürlük
özneleri örgüt ve kuruluşları birbirinden soyutlayarak onlara baskı
grubu işlevini yasaklayan hükümler zinciri ayıklanmıştır. Böylece
dernek, vakıf, sendika, kooperatif ve kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarının, siyasal amaç ve etkinlikleriyle siyasal ilişkilerini
yasaklayan, onları bu çerçevede ortak hareketten alıkoyan madde ve
hükümler temel normdan temizlenmiştir.
7
995 anayasa deöişiklikleri (1).
Anayasa Komisyonu'nun 301
imzalı ortak öneri metnine
düşürdüğü gölge ve Prof. M.
SoysaJ'ın deyişivle parlamentoda
ANAPveDYP'
nıuhafazakârlannın "koalisyonu" sonucu.
"mutabakat metni"njn çok gerisinde
gerçekleşebilmiştır. Özellikle alt
komisyonun olumsuz yöndeki çabalan, usiil
ve bilgı saptırmaları. parlamentodaki
nitelikli çoğunluğun ortak iradesini
parçalamayı "başarmıştır"(!). Kuşkusuz.
301 imzanın 270'in altına düşmesi, aynı
zamaııda bir "siyasal ahlak" sorunu olup
aynca tartışılması gereken bir konudur.
'iki adım ileri, bir adım geri'
Gerçekleşenler açiMndan, öncelikle, değişen
madde sayısı 21'den I5"e düşmüştür.
Sonra. kaİdırılması öngörülen yasak alanlan
daraltılmış. anayasadan daha az sayıda yasak
ayıklanabilmiştir.
Üçüncüsü. kolektif özgürlükler ve karılım
bağlamında tanınan hak sayiM azaltılmış.
bunlann bir kısmı "yasal düzenleme kaydma
bağlı olanaklar"a indirgenmiştir.
Nihayet, hak arama yolunu tıkayarak
özgürlükleri sınırlavan yasal hükümlenn
anayasaya aykırılıgını öne sürmeyi
engelleyen geçici 15. maddenin son fıkrası
kaldınlamamıştır.
Dayanışma yasaklanna son
"95 değişıkliklerinin başlıca olumlu yönü.
anayasa mimarlarının buluşu (1) olup
"ortak hareket" deyimiyle ifade edilen
"davanışma \asaklan"nın büyük ölçüde
anayasadan çıkanlmış olmasıdır. Toplu
özgürlük özneleri örgüt ve kuruluşları
birbirinden soyutlayarak, onlara baskı grubu
işlevini yasaklayan hükümler zinciri
ayıklanmıştır. Böylece, dernek. vakıf,
sendika. kooperatif \e kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarının. siyasal
amaç \e etkinlikleriyle siyasal ilişkilerini
yasaklayan. onlan bu çerçevede ortak
hareketten alıkoyan m. 33 3, 52/1, 135/3,
171 2 hükümleri tenıel normdan
temizlenmiştir. Aynı doğrultuda şu yasak da
anayasadan atılmıştır (m. 69 2):
"Siyasi partiler, kendi siyasetlerini yüriitnıek
ve güçlendirmek amacıv la demekler.
scndikalar. \akiflar, kooperatifler ve kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve
bunlann üst kuruluşları Üe siyasi ilişki ve
işbirliği içinde bulunamazlar. Bunlardan
maddi vardım alamazlar."
Değiniİen hükümler halkasının ayıklanması,
demokratik kitle kuruluşları ile siyasal
partiler arasındaki dogrudan ve/veya dolaylı
işbirliği \e ilişki >asağına son vererek. onlara dolaylı
politika yolunu açmıştır. Böylece, "siyasetten
anndınlmış toplum" anlayışının aşılması yönünden
önemlı bir adım atılmıştır
Ne var ki aynı kuşakta yer alan şu yasağa
ilışilmemiştir:
"Dernekler, vakıflar. scndikalar ve kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlan kendi konu ve
amaçlan dışında toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleyemezler." (m. 34 son)
Bu ortak hareket serbestliğine gölge düşeren bir
yasaktır.
Yasal düzlemde ise henüz "uvum yasalan" hazırlanıp
yürürlüğe konmadığından olumsuzluklar sürmektedir.
Adı geçen ya^aklar dizisini somutlaştıran başlıca
yasaîar. aynı adla anılanlardır: Dernekler. sendikalar,
siyasal partiler. kooperatifler, vakıflar, kamu kurumu
niteliğınde meslek kuruluşlan...
Hangi haklar?
Anayasa değışıklieı ıle dofirudan tanınan haklar
şunlardır: "On sekiz yaşını dolduran her Tiirk
vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklanna
sahiptir" (m. 67 3). 18-20 yaş dilimine ov hakkı
tanınırken. 18-21 yaş kuşağına da siyasi partilere üye
olma hakkı (m. 68 1). tutuklulara "seçmehakkı"
tanınmıştır (m. 67/5).
Siyasal partilerin yurtdışında örgütlenmeleri, kadın
kofu. gençlik kolu ve benzeri kuruluşlannı yasaklayan
hüküm (m. 68-5) anayasadan çıkanlarak, gençlere ve
kadınlara. siyasal partiier içerisinde örgütlenme hakkı
geri verilmiştir.
Seçılme hakkına 25 yaşını dolduranlann sahip
olduğuna ilişkin öneri. komisyon tarafından
kaldınldığından. değişiklik dışında kalmıştır.
Öğretim üyelerinin ve öğrencilerin siyasal partilerle
ilişkileri birerhaktan çok. düzenlenmesi yasa kaydma
bağlanan olanak şeklinde öngörülmüştür:
"Vükseköğretim elemanlarının siyasi partilere üye
olmaları ancak kanunla düzenlenebilir. Kanun bu
elemanların. shasi partilerin merkez organları dışında
kalan parti görevi alnıalarına cevaz veremez ve parfi
üvesi vükseköğretim efcmanlannuı vükseköğretim
kunımlannda uyacaklan esasları belirler." (m 68 6)
" Yükseköğretim öğrencilerinin siyasi partilere üye
olabilmeierine ilişkin esaslar kanunla duzenlenir." (m.
69/7)
Kamu görevlileri
"Mutabakat metni". kamu görevlilerine sendika
özgürlüğü (m. 51), toplu iş sözleşmesi hakkı (m. 53)
ve grev hakkını (m. 54) tanıdığı halde. Anayasa
Komisyonu bunlan geri alarak sadece "toplu
görüşme" olanağı öngörmüştür (m. 53.'ek fıkra).
Anayasa değişikliği ancak bu çerçevede
gerçekleşebilmiştir.
"128'inci maddenin ilk fıkrası kapsamına giren kamu
görevlilerinin kanunla kendi aralannda kurmalanna
cevaz verilecek olan ve bu maddenin birinci ve ikinci
fıkralan ile 54"üncü madde hükümlerine tabi olmayan
sendikalar ve üst kurululuşlari, üyeleri adına yargı
mercilerine başvurabilir ve idarev le amaçlan
doğrultusunda toplu görüşme yapabüirier. Toplu
görüşme sonunda anlaşmava vanlırsa düzenlenecek
mutabakat metni. uygun idari veya kanuni
düzenlemenin yapılabilmesi için Bakanlar Kurulu'nun
takdirine sunulur. Toplu görüşme sonunda mutabakat
metni imzalanmamışsa anlaşma \e anlaşmazlık
noktalan da taraflarca imzaİanacak bir tutanakla
Bakanlar Kurulu'nun takdirine sunulur. Bu fıkranın
uvgulanmasına ilişkin usuller kanunla düzenlenir." (m.
53ekf.)
Sendika özgürlüğü'
Kamu görevlileri, anayasa değişikliğinden önce,
sendikalaşma olanak ve haklannı elde etmişlerdi. Bu
kazanım, konuya ilişkin herhangi bir hüküm
öngörmeyip sessiz kalan anayasa karşısında,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve
yargı kararlan yoluyla sağlanmıştı. Anayasayı
değiştiren erkin, bunu temel norma yansıtması
doğaldı. Ne var ki hak ve özgürlüğün açık bir biçimde
öngörülmesi bir yana, memurlara sendika kurma
olanağı bile çok gorulmu$tut Seııdıkalann. "kamu
görev lilerinin kanunla kendi aralannda kurmalanna
cevaz verilecek" örgütler olarak düzenlenmesi.
"demokratik hiçbir anayasada yeri olmayan bir
formülasyon"dur. Bu. parlamento çoğunluğunun
toplumsal gelışmelerden ne denli uzak kaldığının da
birgöstergesidir.
'Toplu görüşme'
Bir yandan "toplu görüşme" olanağını tanımak ve
bunu yasal düzenlemeve bağlamak: öte yandan,
aynntılı bir yazimla buna "anayasal şal" geçirmek,
aynı zihniyetin ürünüdür.
İleriye yönelık olası yorum kapılarını kapalı tutmaya
ne denli çaba harcamışlarsa da değişiklik metnini
kaleme alanlann bunda başanlı olduklan söylenemez.
Çünkü Bakanlar Kurulu'nun toplu görüşme mutabakat
metni üzerindeki "takdir yetkisi". serbestçe
kullanılabılecek biryetki olmadığı gibi. keyfi yetki hiç
değildir. Takdir yetkisi iki aşamada değerlendirilmeli:
Bakanlar Kurulu'nun yetki alanına giren idari
düzenleme ve yasama organının yasal düzenleme
alanı. Bakanlar Kurulu'nun anlaşma metni
doğrultusunda yapacagı düzenlemede takdir, "bağlı
yetki" ile sınırlı kalmaktadır. Yasama alanına giren
konularda takdir yetkisi daha geniştir.
Kuşkusuz konuya ilişkin yasal düzenleme önem
taşımaktadır. Yasa koyucu. kamu görevlilerinin
sendika ve toplu görüşme haklannı. anayasanın 90.
maddesi uyannca iç hukukla bütünleşmiş olan ve yasa
koyucuyu da bağlayan özellikle 87 ve 98 sayılı
uluslararası sözleşmelere uygun bir düzenleme
yapmalıdır.
(1) Bkz. 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasfnın Başlangıç Metni ve Bazı
Maddelerinin Değiştirilmesine Dair Kanun. No. 4121.
kabul tarihi 23.7.1995. R.G.: 26.7.1995. Sy. 22355.
Yarın: Anayasa değişikliğinin
etkileri
Diğer değisiklikler
Seçimler,
partiler,
yasama
organı
Grev hakkı üzerine nüanslı bir
yorum yapılabilir. Anayasa
Komisyonu'nun grev hakkını
tanımama iradesi açıktır. Ancak
formülasyon tarzı. yasaklama
amacına ulaşılamadığmı ortaya
kovmaktadır. Çünkü adı geçen
ek fıkra. kamu görevlileri
sendikalan ve üst kuruluşlarının,
"grev hakkTnı düzenleyen 54.
madde hükümlerine bağlı
olmadıklannı belirtmektedir. Bu
madde grev hakkını ışçiler için
anavasal güvence altına almıştır.
Ancak "tabi ounama" ile
"anayasaca yasaklama"
birbirinden farklıdır. Anayasanın
51. ile 54. maddesi arasında
benzer düzenleme. her ikisinin
"işçüer"e özgülenmiş olması
yönündendir. Oysa sendikalaşma
hakkını sadece "işçfler"e tanımış
bulunan 51. maddeye karşın.
kamu görevlileri sendikalaşmış
ve bu örgütler. işveren sıfatıyla
devlet tarafından bugün muhatap
alınmaktadırlar. Anayasa.
memurlara grev hakkı tanımamış
bulunmakla birlikte grev yasağı
da koymayarak. bu hak
karşısında "sessiz" kalmıştır.
Sonuçta, takdir yetkisi yasama
organına ait bulunuyor. Kamu
görev lilerinin yasa yoluyla grev
olanağından yararlandınlması
durumunda, ilgili meslek
kategorilen Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmeler
ve karşılaştırmalı hukuk ışığında
belirlenebilir. Anayasada yapılan
öteki değisiklikler. seçimler,
siyasal partiler ve yasama
organına ilişkindir.
Seçim kanunlannın "temsilde
adaiet ve v önetimde istikrar
ilkelerini bağdaştırması" gerejji
(m. 67 son), bağdaştırma
güçlügü nedeniyle haklı olarak
tartışmalara neden olmuştur.
Siyasal partilere, devletin.
"yeterli ve hakça mali yardım"'
yapması (m. 69 son); siyasi
partilerin "gelir ve giderlerinin
amaçlanna uygun olması"
gereğirin. 69*3), "95
değişikliğinin getirdiği
hükümlerdir. Bu yeniliklerin.
siyasal partilerin "mali
saydamugTna katkıda
bulunması beklenir. Kuşkusuz o
yönde açık bir hüküm konması
yerinde olurdu. Bu olmadığına
göre yasal düzenleme tarzı önem
taşımaktadır. Yasama merkezli
değisiklikler ise TBMM'nin
toplanma tarihi (1 ekim).
milletvekili sayısı (550) ve
milletvekilliğinin düşmesi
üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu
son konuda da komisyon izleri
değişiklik maddesine sinmiş
bulunmaktadır. Nihayet,
anayasanın "Başlangıç"
kısmının devleti "kutsal"
niteleyen ve 12 Eylül askeri
"harekâü"nı meşrü kılan ilkeleri
çıkanlmıştır. Buna karşıltk,
'geçici 15. madde'nin son fıkrası
değiştinlememiştir. Oysa bu
hüküm. 12 Eylül rejimi altında
yürürlüğe konmuş olan yüzlerce
yasa v e yasa gücünde
kararnamenin anayasaya
uygunluk denetimini
engellemekteydi. Işlevi
başlangıç kısmından daha somut
ve önemli olan bir hüküm
muhafaza edilerek temel nitelikli
ve özgürlüklere ilişkin
düzenlemelere karşı hak arama
yolu kapalı tutulmuştur.
Sonuç olarak anayasayı
değiştiren iktidar, hak tanıma
yönünde çok cımri bir tutum
sergilemiş: "yasal düzenleme
kaydma sıkı sıkıya bağlı
olanaklar" konusunda da yasa
koyucuya güvensiz dav ranmıştır.
Gerçekten. olası olumlu yorum
kapılannı elden geldiğince
tıkamak için kullandıği formül,
güvensizliğin de ötesinde, kamu
görevlilerine olumsuz ve bir
bakıma "aşağılayıcı" bakış
açısını da yansıtmaktadır.
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORLNLARI YILMAZ ŞİPAL
'Baııa eksik aylık nıı bağlandı?'
Soru: 1996 yılı ağustos avında SSK'den emekli oldum.
Bana gelen bilgi formunda emekli ayuğımın 18 ınilyon 84 bin
lira olarak bağlandığını gördüm. Bana eksik aylık mı bağlan-
dı? Vereceğim bilgilere göre bu bağlanan aylık doğru mudur?
Sigortalı ydım: 26 yıl.
Gün sav ısı: 9260 gün.
Aylık bağlama oranı: % 69.5.
Gösterge: 10J04.
8 yıhn kazanç toplamı: 310.672.000 TL.
Yâşlıhkayuğı: 18.084.000 TL.
Sorulanm:
1) Gösterge nasıl bulunuyor? 2) Aylık bağlama oranı nasıl he-
saplanıvor.' 3) Ayuğım nasıl hesaplanmış? A.Ö.
YANTT: 1) SSK'ce yaşlılık aylığı bağlanmasına esas ahnan göster-
geler, iki gösterge tablosunda yer almıştır. Bu gösterge tablolanndan
biri Alt Gösterge Tablosu, diğeri Üst Gösterge Tablosu'dur. 1996 yı-
lında özel sektörden emekli olanlardan, son beş yıhn sigorta primine
esas kazanç ortalaması 18 milyon 547 bin 905 lira ve altında olanla-
ra Alt Gösterge Tablosu'ndan, son sekiz yılın prime esas kazanç orta-
laması 12 milyon 913 bin 238 lira ve üstünde olanlara, Üst Gösterge
Tablosu'ndan yaşlılık aylığı bağlanmaktadır.
1 Ocak 1988 ile 31 Aralık 1995 arasındaki son sekiz yılın sigorta
primine esas kazanç toplamınız, 310 milyon 672 bin lirayı 8'e böldü-
ğümüzde. 38 milyon 384 bin lira çıkmaktadır. 1996'da son sekiz yılın
sigorta primine esas kazanç ortalaması 38 milyon 384 bin lira olanla-
rın. 1996 yılı Özel Sektör Ûst Gösterge Tespit Tablosıf ndaki yerleri,
3. derece 5. kademedir. Göstergeleri ise 1 temmuzdan sonra 10.204 "tür.
2) Üst Gösterge Tablosu'ndaki 3. derece 5. kademede yeralanlara.
5.000 gün karşılığı % 52.5 orandan aylık bağlanır. 5.000 günden faz-
la her 240 gün için bu oran. yüzde birer arttırılır. Böylece. 9.260 gün
prim ödeyen bir sigortalının aylığı, 5.000 günden fazla ödediği 4.260
gün karşılığı % 17 arttınlarak % 69.5 üzerinden bağlanır (9260 - 5000
= 4.260 240=17).
3) Yaşlılık aylıklanna uygulanan katsayı, 1 Temmuz 1996'dan ge-
çerli olarak 2.550'ye yükselmiştir. Yaşlılık aylıklan şu formüle göre
bulunur: Aylık Gösterge X Katsayı X Aylık Bağlama Oranı = Yaşlılık
Aylığı Göstergesi 10.204, aylık bağlama oranı % 69.5 olan bir sigor-
talıva. bu formüle aöre bağlanacak aylık:
10.204 (gösteree) X 2.550 (katsayı) X % 69.5 (aylık oranı) =
18.084.039 TL. (yaşlılık aylığı).
Yaşlılık aylıklanna bugün için, aynca 4 milyon 690 bin lira sosyal
yardım zammı eklenmektedir. Sosyal yardım zammı ile birlikte top-
lam aylığınız. 22 milyon 774 bin 39 TL. tutmaktadır.
MUSTAFA EKMEKÇİ
Takıyye'nin Türkçesi! '
148 Erbakan ın "hoca" olmadığını bilmiyordum
doğrusu; 0,12 Eylül sıkıyönetim mahkemeleri duruş-
maları sırasında, yargıcın gözünün içine baka baka,
"hoca "lığı yadsımış, özetle şöyle mi demiş:
- Efendim, ben 'hoca' değilim! Ben, Atatürkçü, la-
ik, demokrat bir insanım.
Bu durumda, "Hoca-Bacı" uyarlaması havada mı
kalıyor ne? Duruşmalardaki konuşmalanna göre, 148, J
"şeriatçı" da değildir. Nakşibendi Tarikatı Şeyhi Meh- ^
met Zahit Kotku'nun çömezi (müridi) hiç değildir. •
Bunlann tümü yalandır, kara çalmadır. •'
1980 öncesinde, çeşitli yerlerde yaptığı konuşma- 5
ları da yadsıyordu. Yoktu öyle bir şey, tümü yalandı,
uydurmaydı. Duruşmalardan birinde askeri savcı:
- Milli Gazete 'de yayımlanan konuşmaları esas alın- \
sın, önerisinde bulunur. İ
Herkes, Milli Gazete'yi, MSP'nin yayın organı ola- \
rak biliyordu. Meğer, bu da doğru değilmiş! }
- Efendim, Milli Gazete, bizim resmi yayın organı- J
mız değildir, o gazete yalan habeıier yazar! •
Haydaaa, dur bakalım ne olacak? Derken, o yıllar \
Milli Gazete'de takma adla dış politika yazılan yazan '.
A.D. ile SJV.E. kafa kafaya verip, bir kurnazlık mı ne;
düşünürler, Milli Gazete'de çıkan çeşitli yalan haber-,
lerin bir listesini çıkanp mahkemeye sunarlar. Örne- •
ğin, gazete, birinde, Sakarya Belediye Başkanlığı'nı İ
MSP adayının kazandığını, manşet haber olarak ver-'
miş mi, bu haber mahkemeye sunulur: ;
- Bakın efendim, bu gazete seçimi bizim kazandı- ]
ğımızı yazıyor, oysa biz kazanmadık! Başka aday ka-;
zandı. \
Bir başka haber: Artvin'de 148 Erbakan konuşuyor,.
toplantıyı yüz binlerce kişi izliyor, gazete böyle yazı- •
yor. Oysa, o gün 148 Erbakan orada değil. başka bir,
ildedir Demek ki, bu gazete "asparagas" haberler ve- •
riyor. Ben demiyorum, onlar diyorlar. Milli Gazete'yi <
herkes, şimdi de RP'nin yayın organı biliyor, belki bu!
da yalandır. A.D. şimdi orada değil, onun benzeri bir.
gazetede döktürüyor.
Eski gezici vaiz ise basının üzerine giderken bangır •
bangır bağırıyor: "Basın yalan yazıyor" diye. Demek, <
geçmişten deneyimleri var, biliyorlar mı ne yalan ha- î
berin ne olduğunu, ne olmadığını? '
Askeri yargıç albay H.S., MSP'lilerin duruşmalan sı- ••
rasında sordu:
- Konya mitinginde, Istıklal Marşı okundu mu?
- Okundu efendim!
- Kimler söylemedi, kimler ayağa kalkmadı?
- Ne bilelim efendim, onu görevliler bulsun!
Yargıç albay H.S., Milli Selamet Partilileri (MSP) sa-)
lıverdi. 15 Ekim 1980'deki nüfus sayımını MSP'liler ev- J
lerinde geçirip sayıldılar. Kenan Bey kızmıştı. Çok;
geçmedi, yeniden tutuklandılar. Yargıç albay H.S.'nin •
eşi CHP'liydi. Bayanın bir süre sonra, "tarikata" girdi-.
ği duyuldu. Çok geçmedi, bir apartmanın üst katla- î
nndan birinden kendini atarak canına kıydı. Ne iyi bir'
insandı. Sonradan, yargıç albay H.S.'nin RP'ye girdi- •
ğini kimi gazeteleryazdı. RP, onu aday göstermedi mi I
ne? {
Eski bir MSP'li olan Ergün Poyraz'ın "Refah 'ın Ger- j
çek Yüzü" adlı yapıtını bir solukta okudum. Soner;
Yalçın'ın, Turhan Diltîgilin benzeri yapıtlanndan son- •
ra, bana çok ilginç geldi. Ergün Poyraz'la konuştum. j
Yazının başlannda anlattığım o\ayiar, yazann ikinci ya-,
pıtında yer alacakmış. Merakla bekleyeceğim. J
Ergün Poyraz'ın birinci kitabında ilginç olaylar da an- j
latılıyor. Mamak duruşmalan sırasında sanıklar, Acz-
mendilerin yapt»ktan gibi, duruşma salonunda namaz-
lannı kılarlar. SiHeyman Artf Emre-anlatıyoo^öyft:
"Mamak duruşmalan cuma gününe rastlardı. Du- j
ruşma, öğle tatili dolayısıyla öğleden sonraya ertele-1
nince, bizler çantalarımızdaki seccadelerimizi çıkar- •
tır, mahkeme salonunun ortasındaki boşlukta, Lütfi'
Doğan Hoca'nın imamlığında namazlanmızı eda,
ederdik. ı
Bir cuma bıze nezaret eden subay iyilik yaptı. He-!
pimizin cuma namazımızı eda edebilmemiziçin tüme- •
nin camisine götürdü. Caminin resmen görevli hoca- i
sı cumadan önce verdiği vaazda, namaza gelmiş olan J
bazı askeri hâkim ve savcıların da yüzüne karşı şun-«
lan söylüyordu:
- Bir müminin (Müslümanın) birinci vazifesi, şeriatı;
garrayı Muhammediyeyi (Muhammed'in pariak şeri-;
atını) ihya etmektir (diriltmektir). Eğer o şeriat yürür- .•
lükten kaldırılmışsa, onu yürürlüğe koymak için cihat
etmektir (Din uğrunda savaşmaktır). Bu cihat sadece
söz ile olmamalıdır. Peygamber efendimiz bir kötülük
görünce onu etinizle önleyiniz, bunu yapamazsanız di-
linizle önlemeye çalışınız. Onu da yapamadığınız tak-
dirde kalben buğzediniz (sevmeyiniz). Ancak bu üçün-
cüsü imanın en zayıf derecesidir, buyurmuşlardır. Bu-}
nun için Kuran nizamını tekrar yürürlüğe koymak için!
imanın en yüksek mertebesine (basamağına) nail ol- j
mak (erebilmek) için fiilen mücadele etmek zorunda-!
yız. Bunu hapsolmak veya idam cezasına çarptınlmak Ş
korkusuyla yapmaktan kaçınanlar, Allah katında bü- {'
yük cezalara çarptınlacaklardır. Sakın ha dünya haya- J
tını düşünerek bu konuda nemelazımcıhk yapmayınız. •
(Bu vaazı dinleyen Süleyman Arif (Emre) şunlan söy-.
ler)
- Bizler o günün koşulları altında bu kadar dehşet-,
// konuşmaya, hem de bizi dini nizam istlyor diye tu~ <
tuklayıp yargılayan bir mahkemenin camısinde şahit '<
olacağımızı doğrusu beklemıyorduk. Şu adamların',
düştükleri tezata bakın. Bu açık seçik şeriata davet va-;
azını oradaki askeri hâkimler, savcılariki büklüm din- •
liyohardı. Bizlerise kabuğumuza büzülmüş hocaefen-1
di namına endişe duyuyorduk. Milli Görüş deyimini',
bile, devletin temel nizamlarını yıkmak manasında',
yorumlayanlar bu vaiz efendiye neler neler yapmaz- j
lardı? Ama burası Türkiye idi. Olurdu böyle şeyler..." l
B U L M A C A SEDATYAŞAYAS
1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA:
1/ İçi doldurulmuş
kuş. 2/Arka, sırt...
Babanın erkek
kardeşi. 3/ Silahlı
köy delikanlısı...
Sıkıntı. 4/ Bulaşık
yıkanan musluk
teknesi. 5/ Aşk
ateşi... '"Sayı far-
kı" anlamında
kullanılan spor te-
rimi. 6/ Ulusal ya
da yöresel konu-
lardan esinlenerek
oluşturulmuş mü-
zik yapıtı. II Bir şeyle eğ-
lenme. onu küçümseme...
Sahip, malik. 8/Hayvanla-
nn baglandığı gölgelik...
Büyük erkek kardeş. 9/
Olumsuzluk belirten bir
önek... Bir şeyın kenan...
lskambilde bir kâğıt.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Göğüs ya da akciğer
hastalıklanna ilişkin olan.
2/ Zehir... Ince, narin. 3/
Mısra... Katolikkilisesinin
en yüksek ruhani önderi. 4/Göçücü balıklann Akdenız'den
Karadeniz'e çıkması. 5/ Bir yüzeyin egiklik derecesinı an-
lamaya yarayan araç... Kenar süsü. 6/Şaşma belirten bir ün-
lem... " — türlü çiçek vardır başında Kokar reyhan ile gül J
karmakanş" (Karacaoğlan). 7/Ayyaşların kendi aralarında J
rakı için kullandıklan ad. 8/Bakırın sımgesi... Borç ödeme. •
9/ Tiryaki Hasan Paşa'nın Avusturya ordularına karşıl
başanyla sav unduğu kale... Notada durak ısareti. i