05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1996ÇARŞAMBA 14 KULTUR 20 yılı geride bırakan Maçka Sanat Galerisi'nin yöneticisi Rabia Çapa, sponsorlann katkısmı bekliyor Ozveriyle süren çağdaş bir gelenek AHL A M M E N 4. Uluslararası İstanbul Bienali sıra- sında Türkıye'yegelen ünlü sanatçı. vi- deo sarıatının "babası" savılan Nam Ju- ne Paik. birlikte yaptığımız söyleşinin ardından. "Beni Rabia Çapa'nın galeri- sinegötürürmüsün'*dıyesormuştu. Bu küçük .ama anlamlı gösterge. Rabia Ça- pa"nın Maçka Sanat Galerisi"nin 20 >ıl- da geldiği noktaya dair bir ıpucu sayıla- bilirbelki. 1976 Kasımı'nda Rabia Ça- pa ile Varlık Yalman kardeşlerin açtık- lan bu ealeri, yalnizca Türk çağdaş sa- nat onanıını hareketlendirmekle zaman zaman yönlendirmekle kalmadı: Daniel Buren, François Morellet, Sarkis gibı dünya çapında isımleri bir Istanbul ga- lerisine taşıdı. Mehmet Konuralp'ın ta- sarladığı ılgınç mekanında. cesursanat- çıların cesur sergilerı yer aldı. 20 yıla yaytlan öz\erilı bir çabanın iirünü olan Maçka Sanat GalerisCnin yöneticisi Rabia Çapa. y ıllann nasıl geç- tiğinı anlattı Konu^tukça. \ılfariçındefarklı sergi- ler içın hazırladığı ve sergi açılışlarında giydiği özel ~sanatgi>sileri"(kı bugı\- silerden oluşan bir sergi de açmıştı) gei- di üözlerimızin önüne. 20 yıldırheyeca- nıııı hiç yitırmeyen. galerinin yaşadığı ekononı ık güçlüklere karşın işin kolayı- na kaçmavan. çağdaş sanat bayrağını • Bence gaJericiliğin anlamı: bugün olanlan sergilemek, yannın sanatçısını yakalamaktır. Aynca çağdaş sanat daha çok hoşuma gidiyor. Bir enstalasyon, bir kavramsal iş sergilediğim zaman insanlar gelip düşünebiliyorlar. Öteki sergilerde ise izleyici bir tur atıp gidiyor. Başlarken bile kafamızda hep çağdaş sanat düşüncesi vardı. Çıkış noktamız, günümüz sanatını yakalamaktı. Eski yapıtlan alıp satan bir antikacı galeri olmak istemedik, eskiyle yeni çarpışsın istedik. Amacımız. bugünkü çizgimize gelmekti. elinden bırakmayan Rabia Çapa. galeri- nin yirminci yıl sergilerini de genç sa- natçılara a) ırmış. - 20 \ıl önce nasıl \ola çıkıldı, geldiği- niz noktadan hoşnut musunuz? Galeriyı 1976'dakurmadanevvel. iki kardeş. koleksiyonumuzu değerlendir- mek. içinıizdeki sanat sevgisini bir yere kanalize etmek istiyorduk. Ben zaten akadenıide Bedri Rahnıi Eyuboglu atöl- >esindedört vılokumuştum. aslında re- sinı yapmak istivordum. ama araya ço- luk çocuk girdi ve olmadı. Ama sanatın içınde olnıak istiyordum \e galeri dü- şüncesi bövle doğdu. llk \ ıllarda. ön tarafçağdaş sanat. ar- ka salon ise elimızdeki etnik koleksiyo- nu değerlendırmek iizere düzenlenmiş- ti. Anadolu inançlan. hamam taslan. cepkenler. Anadolu takıları gibı temalı sergiler yaptık. Ancak başlarken bile ka- famızda hep çağdaş sanat düşüncesi \ ar- dj. Çıkış noktamız. günümüz sanatını yakalamaktı. Eski yapıtlan alıp satan bir antikacı galeri olmak istemedik. eskıv- le yeni çarpışsın istedik. Amacımız. bu- günkü çizgimize gelmekti. - Neden özellikleçağdaşsanata ilgi du- yuyorsunuz? Çünkü bence galericılığın anlamı bu- dur. Bugün olanları sergilemek. yannın sanatçısını vakalamak. İkincisi. çağdaş sanaı daha çok hoşuma gidıvor. Birens- talasvon. bir kavramsal ış sergilediğim zaman insanlar gelıp düşünebilıvorlar. Ötekı sergilerde ise ızlevici bir tur atıp gidiyor. SabriBerkerın çok güzel bir la- fı \ardı; "Ben bütürı örtırümü tüketi>o- runı ıvsim yapıyorum. insanlar benim resmimi iki dakikada tükttip gidhorlar" derdı. Çoğu insan bakıyor. ama görmüyor. Söz gelimi Sabri BerkeFe bakarken "Kırmızıyı, veşili, maviyi yan yana koy- muş"de\ip gidivorlar. Oysa kavramsal bir işle karşı karşıya kaldıklan zaman dıırup düşünmek zorunda kalıyorlar. - Galerinin gençlere özellikle yöneldi- ğini sö> leyebiliriz. 20 yıldır galeriyi ziya- net eden, bu galeriyle büj iimüş gençler \armi? Var tabiı. Bız geçen seneye kadar ga- leriyı 11 deaçıyorduk. öğlepaydosunda civardaki okullann öğrencileri zıyarete geliyor çünkü. Bazılarının öğretmenfe- rı. sanata çok meraklı; galeriyi gezdik- lerıne daır ımzalı kaâğıt istiyorlar öğ- AristokratpopçudanşaşırtıcışovKültiîr Servisi- Sting geçen hafta Londra Albert Hall'da verdiği konserde sadece nıüzik adamı dcğıl. aynı zamanda bir 'şovmen' olduğunu kanıtladı. Pek çok ınsanın hakkmda "O ciddi adamdır' vargısinda bulunduklan Sting. seyircivi de şaşırttı. Son zamanlarda saçlarının döküldüğünden yakınan Sting. konsennı komedyenlere taş çıkarırcasına pek çok esprıyle süsledi. Ünlü şarkıcının en sık tekrarladığı esprı tahmın edilebileceği gibı "kellik' üzerineydi. Şarkılarını sahneve çağırdığı hayranlarıy la bir ağızdan söyleven Sting. yıllar boyıı kendısine vakıştınlan 'ciddi hippi" imajıyla uzak hatta soğuk bırtip çizmişti. İnsan hakları ve çevre konusunda düzenlenen kampanyalann vazgeçılmez ısmi haline gelerek 'ciddi entelektüel' imajını koruyan \e pekıştıren Sting pop dünyasının en iyı şarkı sözü yazarlanndan bıri olarak "Fields of Gold', "An Englishman in New Vörk' ve ve son dönem çalışmalanndan 'If I Ever Lose My Faith in YoıT gibı şarkılarla dınleyenlerı eoşturdu. •Paranın satın alabileceği her şeyi reddeden bu aristokrat popçu'. Albert Hall'da tam anlamıyla kendınden geçtı. seyırcıl'erle çok yakın hatta yakından öte sıcak bir dı> alog kurdu. İsrailli piyanist Tomer Lev CRR'deKültür Senisi - Dünyaca ünlü orkestra şefı Zubin Mehtatarafından 'geleceğin en önenıli İsrailli sanatçılanndan biri' olarak tanımladığı. Avrupa ve Israil'deki müzik eleştırmenlerınin ise "muhtesem bir müzik kişiliği' di ve nıtelendırdiği piyanist. besteci Tomer Le\, 14 aralık günü saat 19.30'daCemal Reşit Re> Konser Salonunda bir konser verecek. 1967 \ ılında Tel Av ıv 'de doğan Lev: Nevv Vork, Prag. Tokvo. Boston. Zürih. VVashington. Şanghaj. San Diego kentlerinde ve uluslararası pek çok müzik testivalinde konserler verdi. Üikesinin en heyecan verıci ve en savgın müzisyenlerinden biri olarak tanınan Lev. Zubin Mehta vönetimındeki Israil Filarmoni Örkestrası ıle ilk perfbrmansıyla eleştirmenlerden ö\gü topladı. Sanatçı. Lluslararası Avvajishima Vanşması (Japonya), Çlairmont Ödülü (Tel Av iv). Maria Callas Uluslararası Pivano Yarişması (Atina) uibi yarışmalarda ödüller aldı. 1990'damüzıkteki başanlarından dolav ı sanatçıya İsrail Meclis Başkanı tarafından üstün ba^an belgesi ileödüllendirilen sanatçı. önümüzdeki sezon İsrail Filarmoni Örkestrası ilealtı konser verecek. İsmail Merchant, James Ivory ile 'Surviving Picasso'dan sonra yeni filminde yönetmenlik yaptı 6 Hîçbir şey olanaksız değfldir'Kültür Ser\isi - Sinema dünyasının en ünlü \e yaratı- cı ekiplerinden birini oluştu- ran vapımcı İsmail Merchant v e v önetmen James hon. 35 yılı bulan birlıktelikleri bo- yunca toplam 3 7 filme imza attılar. İkilinin son projesi. Anthom Hopkins\e Natasc- ha .Mc.\Jbone"un başrollerde olduğu "Suniving Picasso" önümüzdeki günlerde İngilte- re'de gösterime girecek. Av rı- caMerchant'ın\önetmenliğı- ni üstlendıği "The Proprietor" adlıfilmde 1997"nin ilkavla- nnda sinema izleyicisi ile bu- luşacak. Filmin başrolünü İsmail Merchant'ın bü\ük bir tmku ilebağlandığı. "Öndanbaşka hiçbir oyuncuyla çalışama/- dım" dedıği y ıllann kadın ov uncusu Jeanne Moreau o> - nuvor. Merchant ayrıca 'The Proprietor'un senarvosuna 69 sayfalık bir önsöz de vazıyor bugünlerde. Çünkü bir filmin nası! orta>a çıktığını ve hiçbir şeyin ımkânsız olmadığını herkesin bilmesini istiyor. 'The Propriteur'un ortaya çıkışı başlangıçta epe>' buna- — lımlı dönemlere dajanıvor. Uzun zamandır Paris'te bir film çekmek isteyen İsmail Merchant başrolde kadın oyuncu Jeanne \1o- raeu'nun oynaması gerektiğıni dü- şünmüş. 'Jules ve Jim'i izlediği günden beri Moreau'nun peşmde olan Merchant. tam da o günlerde MargueriteDuras'nın ilginç bir ö\ - küsünü okumuş. İşte bu öykü. se- naryonun temel direği haline gel- miş. St. Germaın'de 17. \üzyıldan kalmış birapartman dairesin'de ge- çen ö\kü (Merchant övküvü oku- duktan hemen sonra oraya taşınmış ve hâlâ a>nı apartmanda vaşıyor) senar>o\u oluşturmuş \e çekımle- re başlanmış. Merchant istediğini elde etmek- Merchant'ın >önetmenliğini üstlendıği 'The Proprietor" adlı fümde başrolü >ıllann o\uncusu Jeanne Moreau oynuvor. « smail Merchant. Batıhhk ile Doğululuk arasındaki köprüde duran bir sinemacı. Yönetmen James Ivory ile birlikte 35 yılda toplam 37 filme imza attılar. İkilinin son projesi 'Surviving Picasso". Merchant. "Benim için öncelikli olan yapılacak işleri en esnek yollardan halletmektir. Ancak bu şekilde düşlerinizi gerçekieştirebilirsiniz" diyor. te son derece inatçı bir yapımcı ol- duğu için bu filmde de bütün har- camalan > aparken son derece bon- kör davranmış. Bu kez kamera ar- kasında kendısı olduğu ıçın yapım- cıları "Benimfılmimeyatınm\ap- maksizin için bir a> ncalıktır" dı\e ikna eden 'kurt' v apımcı Merchant. Trıanon Palace Oteli'nde çekim yapma izni verilmediğinde gerçek kimliğini gizleyerek kendısinı Jodhpurlu NÎaharajah olarak tanıt- mış \e beraberındekilerin de kendi aşiretinden olduğunu sövleverek bırsabahotelin kapısındaniçerı bü- tün haşmetıv le girmiş. (Daha son- ra gerçek hayattakı Maharajah'a bir mektup vazarak kendısıni bağışla- masını ıstemış!) "Benim için önce- likli olan yapılacak işleri en esnek yollardan hailetmekrir. Ancak bu şekilde düşlerinizi gerçekleştirebi- ürsiniz." Merchant, Batıhhk ile Doğulu- luk arasındaki köprüde duran bir si- nemacı. Bomba} pazarında kumaş tüccarlığı yapan bir baba ile okııma yazması ofmayan köylü birannenin oğlu olarak dünyaya gelen Merc- hant. dokuz kişilik ailesiyle birlik- te iki odalı küçük birevdegeçirmiş çocukluğunu. Anadilı L'rducaolan Merchant. Anita Desai'nın roma- nından filmeçektiğı 'InCustod>"de Kuze\ Hındistan'da yaşavan Müs- lüman kültürünün zengınliklerini anlatan en önemli öğenın bu dıl ol- duöunu anlatıvordu. Hınt melod- ramları ve Amerıkan müzikallerı ıle büyüyen Merchant. Nevv York Üniversitesı'ne kabul edildiği za- man I9yaşında\dı 'Merchant'so- vadını üni\ ersıtede okurken edindi ve henüz öğrencnken vaptığı 14 dakikalık kısa filnu ile (filmi bir haftada çekmişti) Oscar'a aday gös- terildi. 1961 vıhnda Rtuh PranerJhab- vala'nın 'The Householder" adlı ö>- küsünü okuduktan sonra "Bu be- nim ilk filmim olacak" dişerek bü- vük bir kararlıhkla kolları sıvar. O günlerde ünlü vapımcının "kade- rim" dive adlandırdığı bir tanışma gerçekleşir. Saeed Jaffre> onu Ja- me> lvor\ ile bulıışturmuştur. İki hafta bovunca Nevv \'ork'ta bir apartman dairesini paylaşan ikılı 35 yıl süren bir iş ortak- lığına böv lece adım atarlar. Ivory. ortağmı şövleanlatı- >or: "İsmail, bir saatin 90 dakikadan. bir Amerikan Dolan"nın ise )10 sentten oluştuğunda inat eden bir adamdır." Çoğu meslektaşına göre ise Merchant bir büyücü. 'TheGuru"adlı filmini >a- parken filmin başrol oyun- cusu lutukiandığında onu hapisten kurtaran. 'Heat andDüst'filmininçekimle- rinde bir türlü ekip ruhunu yakaiavamavan ovuncular için piknik düzenleven bir büyücü. "Tıpkı Nehru'nun dediği gibi. bana sorunlar- dan söz etmeyin. Çözümle- rianlatın!" 10 >ıl kadar önce Çhan- nel 4"te bir sö> leşıye katılan Ivory-Merchant ve Jhabva- la üçlüsü birlikte nasıl çalış- tıklarıni şöyle anlatmışlar- dı: "Eğer üçümüzden biri film yapmaja karar verirse o film mutlaka yapılır. Film- lerimiz yaşantıİarımızı yan- mm___ sıtır. Bae ait mekânlardan. karşılaştığımız insanlardan söz eder." Merchant ve lvor\ 1966 yılında 'Shakespeare VVallah" ile ilk ödül- lerini kazanmalarından buvana Pa- ris onlar ıçın. özellikie de Merchant için vazgeçılmez bir mekân oldu. 'Quartef'. '\lr. and Mrs. Bridge". •Jefferson in Paris' gibı Parıse dö- nüktemalarla vaptığı filmlerMerc- hant'a tam bir Parisli kimlıği ka- zandırdı. Geçen hafta Parisli hemşerilerı. onuaralarınakabuledereklvorv ve Moreau ile şehrin 'onursal vatanda- şı' seçtiler. 60 yaşına basan Merc- hant da bu jesti çok hoş bir tavırla yanıtladı: Sorbonne Cnıversitesi'ne kavdolarak Fransızcasını ilerletme- ve başladı. rencilerden. Bazı uyanıköğrencilervar. doğrudan gelip imza istiyorlar. Gezip gelmelerini sö\ lüyorum. Gelivorlar. iyi- ce bakıp gelmelerini sö> lüyorum. Yine gelıyorlar. bu kez iyice görüp gelmele- rini sö\ lüyorum. Üçüncü turda ımzayı veriyorum! - 20yılda içindeözellikie gururdu> du- ğunuz sergiler olmalı... Yaptığım sergilerin içinden yapılabil- mesi. hele benim koşullarımda. çok zor iki sergi var: Daniel Buren ve François Morellet Bu insanlar artık galerilerde değil. ancak müzelerde sergiler yapıyorlar. Ki- şisel dostluklar olmasa kesinlıkle ger- çekleştirilemeyecek denli büyük para- largerekivor bu gibi sergiler ıçın. Ama sergilerimin çoğunu severek yaptığımı sövlevebilinm. îki kardeş. se\digimiz sergileri müt- hiş bir heyecanla kurardık hep. Arada pek sev medıklerimiz de oldu elbette. on- lan da birgörev bılınci} le hazırladık. A- ma sonuçta bütün sanatçılanmla çok ke- vifli sergiler açtık. Zaten sev ilen bir ser- gi öyle acayip bir şey ki yine her sabah kapıda durdurur \e kendine baktınr. dü- şündürür. - "Keşke'ler de olmalı 20 yılda? Bir vığın Avrupalı sanatçı var. "Keş- kesergisini" vapabilseydım diyedüşün- düğüm. Sporsor bulursam \apacaöım. Fakat en çok ' istediğım, AKM'de açmayı tasarladı- ğım. ancak ne vazık ki öm- rü vetmediği için kalan Mü- bin Orhon retrospektıfiv dı. Geçenlerde açılan sergisi çok güzeldi. ama son dönem vaptığı büyük tuvailervardı. onları sergilemek istivor- dum. içımde ukte kaldı. Bir de kap.samlı bir Sabri Berkel sergisi... Hep ertelendi, onu da yapamadım. -Türki>e"de "sanatçı - ga- lericı - koleksiyoncu" üçge- ni, kendi kurallarıvla (daha doğrusu kuralsızlıği)la) işli- vor. Maçka Sanat Galerisi. bu işle\işi daha olumlu kıl- mak adına ne gibi girişim- lerde bulundu? Sanatçılan- nızla ne gibi bir anlaşnıanız \ar? Bizim 76'dan ben koydu- ğumuz bir kural var; İstan- bul sınırlan içinde bizim ga- lerımizde sergi açan sanatçı başka bir galeride açamaz. Bu kural bugün de yürüyor. Ancak 8()"lı \ ıllarda müthiş değışimleroldu, tuval sanat- çılarımın çoğu başka galeri- lere kavdı. Bız de onlara bir daha gelin Maçka"da sergi açın demedik. Galericiler birliği nedense hâlâ kurula- madı. A\ rupa'da bir sanatçı. hiçbir zaman kendi atölye- sınden resım satamaz. Ama bizdeoluvorbu. Bakıvorsu- nuz bir sanatçı bir resmı atöiyesinden 3U'a satıvor. ben satıyorum 60a. başka bir galeri 90'a. Bu böyleol- nıuvor. Bir galerıci. alıcısı- nı da düşünmek zorundadır. Bugün artık yapıtlar altın vatırımı gibi. büyük parala- ra satılıyor. Ama hiçbirinin bir garantisı yok. Bugün el- li liraya alıp. yarın bir liraya satamazsınız. bir yanlışlık var demektir. - Birlikte çalışrığınız sa- natçılan sizin galerinize bağ- lavan nedir? Onlara ne gibi olanaklar tanıyorsunuz? Bir buçuk av sergisi yapı- lıvor, davetiyesi, kitapçığı basılıvor. koktevli oluvor... Kısacası. bir mekâm olduğu gibi sanatçıva verivorum. Avrıca satış için uğraşıvo- rum. Ama bu galeride zor sergiler oluvor. dolayısıyla satış da zor oluvor. Ben sa- nat adına sanat vapan sanat- çıları sergiliyorum. Artık dışanya açılmak istiyorum - Maçka Sanat Galerisi. oldukça ağır ekonomik ko- şullara karşın nasıl avakta duruyor? Doğrusunu isterseniz bu galerinin ekonomisi>le o kadar uğraşıvorum ki başka hiçbir şeye zaman kalmıyor. Bu galeriy ı ıdare edebilecek birinin maaşını ödeyemedi- ğim için her türlü işivle ilgi- lenmek durumundayım. Oysa artık dışanya açıimak istiyorum. Türk sanatının dışanya gitmesi şart. Bu i$. artık sponsor olmadan yü- rümüyor. Bu kadar zengini- mız var! 20 senelik bu gale- ri\ i bilen işadamı sayısı par- makla savama\acağım ka- dar azdır. Halbukı Rockefeller gel- diği zaman. "Bana müzefa- lan gezdirme>in, çağdaş sa- natın olduğu bir \ere götü- rün" demiş. Betül Mardin onu aldı bana getirdi. daha evvel söylemiş olduğu için Rockefeller bursuyla Ame- rika'>a giden sanatçılardan çok güzel bir sergi açtım v e adama sordum: Neden çağ- daş sanat.' "Çünkü çağdaş sanat, o milletin bugünkü kültürünü gösterir** dedi. Maçka Sanat Galerisi. yirmi senede kendi kendine cebel- lcşti Ama artık bir sponso- ra ihtiyacı var. DEFNE GOLGESI TURGAY FİŞEKÇİ Kırk Gün Oldu Sabahattin Eyuboğlu'yla Yaşar Kemal'in bir- likte hazırladıkları Gökyüzü Mavi Kaldı'y\ karıştırır- ken Kaygusuz Abdal'ın ünlü şiiriyle karşılaştım. Sekizimiz odun çeker Dokuzumuz altın yakar Kaz kaldırmış başın bakar Kırk gün oldu kaynatınm kaynamaz ' I Susurluk olayı ve sonrasındaki gelişmeler de bu. şiirdekine benzedi. Olayın kendisi, başka yorum-' lara gerek bırakmayacak denli açıkça ortadayken,; kırk gündür gazeteler, tefevizyonlar sürekli bu ko- nuyla ilgiliyken, asıl ilgili olması gerekenierin kayıt-,' sızlığı çileden çıkarıcı. Hukuk devleti olamamak, tarihi boyunca halkı-' mızı o denli bunaltmış ki. iktidar olanaklarının çok uzağında yaşarken, çaresizlik içinde kimi zaman< kendi ağzından, kimi zaman da ozanların ağzından yöneticilere, egemenlere sözünü esirgememiş.. Gün olmuş Ruhsati'nın ağzından . Bir vakte erdi ki bizim günümüz \ Yiğit belli değil, mert belii değil Herkes yarasına derman arıyor ; Deva belli değil, dert belli değil diye konuşmuş. kimi zaman da işi özlü sözlere1 dökerek. "Ateşle ateş söndürülmez" ya da "Çok sözde yalan var, çok malda dolan" deyıvermiş. Demiş. demiş, demiş... Yüzyıllar boyu halkımız, yapamadığını, yetemediğini bir biçime sokup söy- lemiş, kendi arasında söyleşmiş. Sonunda yeryü-' zünün belki de en varsıl sözlü geieneğine sahip, uluslardan biri olmuşuz ama.. ya hayat? Hayatta pek de bir ilerleme olmamış. Cumhuri-, yet'le birlikte bir parça aydınlanma yoluna girsek, de yoldan çıkmamız uzun sürmemiş. İşte on bir yıllık öğrenimden sonra lıselerden dün- yadan habersiz karacahiller olarak mezun olan mil- yonlarca gencimiz ortada. Ünıversitelere gidebifse- • ler çok mu değişecekler... içinde görev yapanların bile üniversite saymadıkları kuruluşlarda kim ne öğrenecek!.. Çağdaş bir birey olabilmek için gerek- li eğitim olanağını bulamamış insan kalabalıkların- - dan oluşan bir toplumdan demokratik davranış"bi- çimleri nasıl beklenebilir? Halkın bu denli yönetim ışlerinden uzak bırakıl- dığı. oy vermenin. adlarını bile bilmedığimiz insan- ları TBMM'ye göndermek için yapılan biçimsel bir etkınlik olduğu yerde, yıllardır sorunlarını ancak kendi dar çevresinde söyleşerek dillendirmış, hiç- bir çağdaş yurttaş olma bilinci verilmemiş insan- lardan nasıl demokratik, yığınsal tepkiler bekleye- biliriz? Daha dün hükümet, çalışanların cebindeki para olan zorunlu tasarruf kesintilerine el koyma- ya kalktjğında yapılan protesto gösterilerine çok az sayıda çalışanın katılması, ınsanlarımızın ceplerin-' deki paralarına bile sahip çıkma gücünün bulun- madığını göstermiyor mu? Yoksa her gün cebimiz- • den para çalınması demek olan enflasyon, dünya- da benzeri görülmedik bir biçimde yirmi yıldır ara- lıksız sürebilir.miydi? Karşılıklı, hınzırca bir anlaşamamaya dayanan Karagöz oyunu da bizim toplumumuzun yarattığı bir eğlence değil mi? Ha2ir ramazan da yaklaşmışken belki de yollara düşmeli: "Yarbana bir eğlence! Aman, bana bir eğlence!" "Al sana Susurluk! Doya doya seyret kırk gün kırk gece!" Ya da yine Kaygusuz Abdal'a kulak verip derdi- mıze yanmalı: Kazı koduk bir ocağa Uçtu gitti bir bucağa >. Bu ne haldir Hacı Ağa Kırk gün oldu kaynatınm kaynamaz. ' Emppovize söyleşjler • Kültür Servisi - Bevoğlu Harman Cafede her perşembe şıir ve sinema akşamlan düzenleniyor. Saat 20. 30'da başlavacak olan söyleşilerin ilki şair Küçük İskender ile \apilacak. Sonraki haftalarda ise şairler, sinemacılar söv leşılere konuk olacaklar. (249 97 27). - Cihangirli sanatçılap bir arada • Kültür Servisi-Cihangirli sanatçılar Sıraselviler Ekol Sanat Galerisf nde bir araya gelivorlar. "Yeni Yıla Doğru"" adıyla Cıhangir Güzelleştirme Derneği tarafından düzenlenen sergi. aralık ayı sonuna dek izlenebilecek. Sergive Okta\ Anılanmert. Beril Anılanmert. Sinan Demırtaş. Ezel Ağaoğlu. Göksun Say, Balkan Naci İslımveli. Gülsüm Karamustafa. Mehmet Güreli. Figen Avdıntaşbaş. Nurten Sözeri gibi sanatçılar katılıyor. Apollon'un mermer başı bulundu • Kültür Senisi-kovceğız Golü'nüdenıze bağlayan Dalvan Kanalı kmsında yeralan Kaunos v antik kentinde bu yıl yapılan kazılarda. MÖ 4. yüzyıla ait olduğu belirlenen Apollon tannsının mermer heykel başı ortaya çıkarıldı. Kazılarda bulunan Bizans dönemıne ait broıız kandil. altın sikkelerle gümüş kaşık, bronz bilezikler \e Helenistik dönenıe ait bronz v ılan v e altın diadem yaprağı. Fethiye Arkeoloji Müzesinde koruma altına alındı. ' K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K KÂMİL MASARACI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle