Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1996ÇARŞAMBA
14 KULTUR
20 yılı geride bırakan Maçka Sanat Galerisi'nin yöneticisi Rabia Çapa, sponsorlann katkısmı bekliyor
Ozveriyle süren çağdaş bir gelenek
AHL A M M E N
4. Uluslararası İstanbul Bienali sıra-
sında Türkıye'yegelen ünlü sanatçı. vi-
deo sarıatının "babası" savılan Nam Ju-
ne Paik. birlikte yaptığımız söyleşinin
ardından. "Beni Rabia Çapa'nın galeri-
sinegötürürmüsün'*dıyesormuştu. Bu
küçük .ama anlamlı gösterge. Rabia Ça-
pa"nın Maçka Sanat Galerisi"nin 20 >ıl-
da geldiği noktaya dair bir ıpucu sayıla-
bilirbelki. 1976 Kasımı'nda Rabia Ça-
pa ile Varlık Yalman kardeşlerin açtık-
lan bu ealeri, yalnizca Türk çağdaş sa-
nat onanıını hareketlendirmekle zaman
zaman yönlendirmekle kalmadı: Daniel
Buren, François Morellet, Sarkis gibı
dünya çapında isımleri bir Istanbul ga-
lerisine taşıdı. Mehmet Konuralp'ın ta-
sarladığı ılgınç mekanında. cesursanat-
çıların cesur sergilerı yer aldı.
20 yıla yaytlan öz\erilı bir çabanın
iirünü olan Maçka Sanat GalerisCnin
yöneticisi Rabia Çapa. y ıllann nasıl geç-
tiğinı anlattı
Konu^tukça. \ılfariçındefarklı sergi-
ler içın hazırladığı ve sergi açılışlarında
giydiği özel ~sanatgi>sileri"(kı bugı\-
silerden oluşan bir sergi de açmıştı) gei-
di üözlerimızin önüne. 20 yıldırheyeca-
nıııı hiç yitırmeyen. galerinin yaşadığı
ekononı ık güçlüklere karşın işin kolayı-
na kaçmavan. çağdaş sanat bayrağını
• Bence gaJericiliğin anlamı: bugün olanlan sergilemek, yannın
sanatçısını yakalamaktır. Aynca çağdaş sanat daha çok hoşuma
gidiyor. Bir enstalasyon, bir kavramsal iş sergilediğim zaman
insanlar gelip düşünebiliyorlar. Öteki sergilerde ise izleyici bir tur
atıp gidiyor. Başlarken bile kafamızda hep çağdaş sanat düşüncesi
vardı. Çıkış noktamız, günümüz sanatını yakalamaktı. Eski
yapıtlan alıp satan bir antikacı galeri olmak istemedik, eskiyle
yeni çarpışsın istedik. Amacımız. bugünkü çizgimize gelmekti.
elinden bırakmayan Rabia Çapa. galeri-
nin yirminci yıl sergilerini de genç sa-
natçılara a) ırmış.
- 20 \ıl önce nasıl \ola çıkıldı, geldiği-
niz noktadan hoşnut musunuz?
Galeriyı 1976'dakurmadanevvel. iki
kardeş. koleksiyonumuzu değerlendir-
mek. içinıizdeki sanat sevgisini bir yere
kanalize etmek istiyorduk. Ben zaten
akadenıide Bedri Rahnıi Eyuboglu atöl-
>esindedört vılokumuştum. aslında re-
sinı yapmak istivordum. ama araya ço-
luk çocuk girdi ve olmadı. Ama sanatın
içınde olnıak istiyordum \e galeri dü-
şüncesi bövle doğdu.
llk \ ıllarda. ön tarafçağdaş sanat. ar-
ka salon ise elimızdeki etnik koleksiyo-
nu değerlendırmek iizere düzenlenmiş-
ti. Anadolu inançlan. hamam taslan.
cepkenler. Anadolu takıları gibı temalı
sergiler yaptık. Ancak başlarken bile ka-
famızda hep çağdaş sanat düşüncesi \ ar-
dj. Çıkış noktamız. günümüz sanatını
yakalamaktı. Eski yapıtlan alıp satan bir
antikacı galeri olmak istemedik. eskıv-
le yeni çarpışsın istedik. Amacımız. bu-
günkü çizgimize gelmekti.
- Neden özellikleçağdaşsanata ilgi du-
yuyorsunuz?
Çünkü bence galericılığın anlamı bu-
dur. Bugün olanları sergilemek. yannın
sanatçısını vakalamak. İkincisi. çağdaş
sanaı daha çok hoşuma gidıvor. Birens-
talasvon. bir kavramsal ış sergilediğim
zaman insanlar gelıp düşünebilıvorlar.
Ötekı sergilerde ise ızlevici bir tur atıp
gidiyor. SabriBerkerın çok güzel bir la-
fı \ardı; "Ben bütürı örtırümü tüketi>o-
runı ıvsim yapıyorum. insanlar benim
resmimi iki dakikada tükttip gidhorlar"
derdı.
Çoğu insan bakıyor. ama görmüyor.
Söz gelimi Sabri BerkeFe bakarken
"Kırmızıyı, veşili, maviyi yan yana koy-
muş"de\ip gidivorlar. Oysa kavramsal
bir işle karşı karşıya kaldıklan zaman
dıırup düşünmek zorunda kalıyorlar.
- Galerinin gençlere özellikle yöneldi-
ğini sö> leyebiliriz. 20 yıldır galeriyi ziya-
net eden, bu galeriyle büj iimüş gençler
\armi?
Var tabiı. Bız geçen seneye kadar ga-
leriyı 11 deaçıyorduk. öğlepaydosunda
civardaki okullann öğrencileri zıyarete
geliyor çünkü. Bazılarının öğretmenfe-
rı. sanata çok meraklı; galeriyi gezdik-
lerıne daır ımzalı kaâğıt istiyorlar öğ-
AristokratpopçudanşaşırtıcışovKültiîr Servisi- Sting geçen
hafta Londra Albert Hall'da
verdiği konserde sadece nıüzik
adamı dcğıl. aynı zamanda bir
'şovmen' olduğunu kanıtladı.
Pek çok ınsanın hakkmda "O
ciddi adamdır' vargısinda
bulunduklan Sting. seyircivi
de şaşırttı. Son zamanlarda
saçlarının döküldüğünden
yakınan Sting. konsennı
komedyenlere taş
çıkarırcasına pek çok esprıyle
süsledi. Ünlü şarkıcının en sık
tekrarladığı esprı tahmın
edilebileceği gibı "kellik'
üzerineydi. Şarkılarını
sahneve çağırdığı
hayranlarıy la bir ağızdan
söyleven Sting. yıllar boyıı
kendısine vakıştınlan 'ciddi
hippi" imajıyla uzak hatta
soğuk bırtip çizmişti. İnsan
hakları ve çevre konusunda
düzenlenen kampanyalann
vazgeçılmez ısmi haline
gelerek 'ciddi entelektüel'
imajını koruyan \e pekıştıren
Sting pop dünyasının en iyı
şarkı sözü yazarlanndan bıri
olarak "Fields of Gold', "An
Englishman in New Vörk' ve
ve son dönem çalışmalanndan
'If I Ever Lose My Faith in
YoıT gibı şarkılarla
dınleyenlerı eoşturdu.
•Paranın satın alabileceği her
şeyi reddeden bu aristokrat
popçu'. Albert Hall'da tam
anlamıyla kendınden geçtı.
seyırcıl'erle çok yakın hatta
yakından öte sıcak bir dı> alog
kurdu.
İsrailli piyanist
Tomer Lev
CRR'deKültür Senisi - Dünyaca ünlü
orkestra şefı Zubin Mehtatarafından
'geleceğin en önenıli İsrailli
sanatçılanndan biri' olarak
tanımladığı. Avrupa ve Israil'deki
müzik eleştırmenlerınin ise
"muhtesem bir müzik kişiliği' di ve
nıtelendırdiği piyanist. besteci
Tomer Le\, 14 aralık günü saat
19.30'daCemal Reşit Re> Konser
Salonunda bir konser verecek.
1967 \ ılında Tel Av ıv 'de doğan Lev:
Nevv Vork, Prag. Tokvo. Boston.
Zürih. VVashington. Şanghaj. San
Diego kentlerinde ve uluslararası
pek çok müzik testivalinde konserler
verdi. Üikesinin en heyecan verıci ve
en savgın müzisyenlerinden biri
olarak tanınan Lev. Zubin Mehta
vönetimındeki Israil Filarmoni
Örkestrası ıle ilk perfbrmansıyla
eleştirmenlerden ö\gü topladı.
Sanatçı. Lluslararası Avvajishima
Vanşması (Japonya), Çlairmont
Ödülü (Tel Av iv). Maria Callas
Uluslararası Pivano Yarişması
(Atina) uibi yarışmalarda ödüller
aldı. 1990'damüzıkteki
başanlarından dolav ı sanatçıya İsrail
Meclis Başkanı tarafından üstün
ba^an belgesi ileödüllendirilen
sanatçı. önümüzdeki sezon İsrail
Filarmoni Örkestrası ilealtı konser
verecek.
İsmail Merchant, James Ivory ile 'Surviving Picasso'dan sonra yeni filminde yönetmenlik yaptı
6
Hîçbir şey olanaksız değfldir'Kültür Ser\isi - Sinema
dünyasının en ünlü \e yaratı-
cı ekiplerinden birini oluştu-
ran vapımcı İsmail Merchant
v e v önetmen James hon. 35
yılı bulan birlıktelikleri bo-
yunca toplam 3
7
filme imza
attılar. İkilinin son projesi.
Anthom Hopkins\e Natasc-
ha .Mc.\Jbone"un başrollerde
olduğu "Suniving Picasso"
önümüzdeki günlerde İngilte-
re'de gösterime girecek. Av rı-
caMerchant'ın\önetmenliğı-
ni üstlendıği "The Proprietor"
adlıfilmde 1997"nin ilkavla-
nnda sinema izleyicisi ile bu-
luşacak.
Filmin başrolünü İsmail
Merchant'ın bü\ük bir tmku
ilebağlandığı. "Öndanbaşka
hiçbir oyuncuyla çalışama/-
dım" dedıği y ıllann kadın
ov uncusu Jeanne Moreau o> -
nuvor. Merchant ayrıca 'The
Proprietor'un senarvosuna 69
sayfalık bir önsöz de vazıyor
bugünlerde. Çünkü bir filmin
nası! orta>a çıktığını ve hiçbir
şeyin ımkânsız olmadığını
herkesin bilmesini istiyor.
'The Propriteur'un ortaya
çıkışı başlangıçta epe>' buna- —
lımlı dönemlere dajanıvor.
Uzun zamandır Paris'te bir film
çekmek isteyen İsmail Merchant
başrolde kadın oyuncu Jeanne \1o-
raeu'nun oynaması gerektiğıni dü-
şünmüş. 'Jules ve Jim'i izlediği
günden beri Moreau'nun peşmde
olan Merchant. tam da o günlerde
MargueriteDuras'nın ilginç bir ö\ -
küsünü okumuş. İşte bu öykü. se-
naryonun temel direği haline gel-
miş. St. Germaın'de 17. \üzyıldan
kalmış birapartman dairesin'de ge-
çen ö\kü (Merchant övküvü oku-
duktan hemen sonra oraya taşınmış
ve hâlâ a>nı apartmanda vaşıyor)
senar>o\u oluşturmuş \e çekımle-
re başlanmış.
Merchant istediğini elde etmek-
Merchant'ın >önetmenliğini üstlendıği 'The Proprietor" adlı fümde başrolü >ıllann o\uncusu Jeanne Moreau oynuvor.
« smail Merchant. Batıhhk ile Doğululuk arasındaki köprüde duran bir sinemacı. Yönetmen
James Ivory ile birlikte 35 yılda toplam 37 filme imza attılar. İkilinin son projesi 'Surviving
Picasso". Merchant. "Benim için öncelikli olan yapılacak işleri en esnek yollardan
halletmektir. Ancak bu şekilde düşlerinizi gerçekieştirebilirsiniz" diyor.
te son derece inatçı bir yapımcı ol-
duğu için bu filmde de bütün har-
camalan > aparken son derece bon-
kör davranmış. Bu kez kamera ar-
kasında kendısı olduğu ıçın yapım-
cıları "Benimfılmimeyatınm\ap-
maksizin için bir a> ncalıktır" dı\e
ikna eden 'kurt' v apımcı Merchant.
Trıanon Palace Oteli'nde çekim
yapma izni verilmediğinde gerçek
kimliğini gizleyerek kendısinı
Jodhpurlu NÎaharajah olarak tanıt-
mış \e beraberındekilerin de kendi
aşiretinden olduğunu sövleverek
bırsabahotelin kapısındaniçerı bü-
tün haşmetıv le girmiş. (Daha son-
ra gerçek hayattakı Maharajah'a bir
mektup vazarak kendısıni bağışla-
masını ıstemış!) "Benim için önce-
likli olan yapılacak işleri en esnek
yollardan hailetmekrir. Ancak bu
şekilde düşlerinizi gerçekleştirebi-
ürsiniz."
Merchant, Batıhhk ile Doğulu-
luk arasındaki köprüde duran bir si-
nemacı. Bomba} pazarında kumaş
tüccarlığı yapan bir baba ile okııma
yazması ofmayan köylü birannenin
oğlu olarak dünyaya gelen Merc-
hant. dokuz kişilik ailesiyle birlik-
te iki odalı küçük birevdegeçirmiş
çocukluğunu. Anadilı L'rducaolan
Merchant. Anita Desai'nın roma-
nından filmeçektiğı 'InCustod>"de
Kuze\ Hındistan'da yaşavan Müs-
lüman kültürünün zengınliklerini
anlatan en önemli öğenın bu dıl ol-
duöunu anlatıvordu. Hınt melod-
ramları ve Amerıkan müzikallerı
ıle büyüyen Merchant. Nevv York
Üniversitesı'ne kabul edildiği za-
man I9yaşında\dı 'Merchant'so-
vadını üni\ ersıtede okurken edindi
ve henüz öğrencnken vaptığı 14
dakikalık kısa filnu ile (filmi bir
haftada çekmişti) Oscar'a aday gös-
terildi.
1961 vıhnda Rtuh PranerJhab-
vala'nın 'The Householder" adlı ö>-
küsünü okuduktan sonra "Bu be-
nim ilk filmim olacak" dişerek bü-
vük bir kararlıhkla kolları sıvar. O
günlerde ünlü vapımcının "kade-
rim" dive adlandırdığı bir tanışma
gerçekleşir. Saeed Jaffre> onu Ja-
me> lvor\ ile bulıışturmuştur. İki
hafta bovunca Nevv \'ork'ta bir
apartman dairesini paylaşan
ikılı 35 yıl süren bir iş ortak-
lığına böv lece adım atarlar.
Ivory. ortağmı şövleanlatı-
>or: "İsmail, bir saatin 90
dakikadan. bir Amerikan
Dolan"nın ise )10 sentten
oluştuğunda inat eden bir
adamdır."
Çoğu meslektaşına göre
ise Merchant bir büyücü.
'TheGuru"adlı filmini >a-
parken filmin başrol oyun-
cusu lutukiandığında onu
hapisten kurtaran. 'Heat
andDüst'filmininçekimle-
rinde bir türlü ekip ruhunu
yakaiavamavan ovuncular
için piknik düzenleven bir
büyücü. "Tıpkı Nehru'nun
dediği gibi. bana sorunlar-
dan söz etmeyin. Çözümle-
rianlatın!"
10 >ıl kadar önce Çhan-
nel 4"te bir sö> leşıye katılan
Ivory-Merchant ve Jhabva-
la üçlüsü birlikte nasıl çalış-
tıklarıni şöyle anlatmışlar-
dı: "Eğer üçümüzden biri
film yapmaja karar verirse
o film mutlaka yapılır. Film-
lerimiz yaşantıİarımızı yan-
mm___ sıtır. Bae ait mekânlardan.
karşılaştığımız insanlardan
söz eder."
Merchant ve lvor\ 1966 yılında
'Shakespeare VVallah" ile ilk ödül-
lerini kazanmalarından buvana Pa-
ris onlar ıçın. özellikie de Merchant
için vazgeçılmez bir mekân oldu.
'Quartef'. '\lr. and Mrs. Bridge".
•Jefferson in Paris' gibı Parıse dö-
nüktemalarla vaptığı filmlerMerc-
hant'a tam bir Parisli kimlıği ka-
zandırdı.
Geçen hafta Parisli hemşerilerı.
onuaralarınakabuledereklvorv ve
Moreau ile şehrin 'onursal vatanda-
şı' seçtiler. 60 yaşına basan Merc-
hant da bu jesti çok hoş bir tavırla
yanıtladı: Sorbonne Cnıversitesi'ne
kavdolarak Fransızcasını ilerletme-
ve başladı.
rencilerden. Bazı uyanıköğrencilervar.
doğrudan gelip imza istiyorlar. Gezip
gelmelerini sö\ lüyorum. Gelivorlar. iyi-
ce bakıp gelmelerini sö> lüyorum. Yine
gelıyorlar. bu kez iyice görüp gelmele-
rini sö\ lüyorum. Üçüncü turda ımzayı
veriyorum!
- 20yılda içindeözellikie gururdu> du-
ğunuz sergiler olmalı...
Yaptığım sergilerin içinden yapılabil-
mesi. hele benim koşullarımda. çok zor
iki sergi var: Daniel Buren ve François
Morellet
Bu insanlar artık galerilerde değil.
ancak müzelerde sergiler yapıyorlar. Ki-
şisel dostluklar olmasa kesinlıkle ger-
çekleştirilemeyecek denli büyük para-
largerekivor bu gibi sergiler ıçın. Ama
sergilerimin çoğunu severek yaptığımı
sövlevebilinm.
îki kardeş. se\digimiz sergileri müt-
hiş bir heyecanla kurardık hep. Arada
pek sev medıklerimiz de oldu elbette. on-
lan da birgörev bılınci} le hazırladık. A-
ma sonuçta bütün sanatçılanmla çok ke-
vifli sergiler açtık. Zaten sev ilen bir ser-
gi öyle acayip bir şey ki yine her sabah
kapıda durdurur \e kendine baktınr. dü-
şündürür.
- "Keşke'ler de olmalı 20 yılda?
Bir vığın Avrupalı sanatçı var. "Keş-
kesergisini" vapabilseydım diyedüşün-
düğüm. Sporsor bulursam \apacaöım.
Fakat en çok ' istediğım,
AKM'de açmayı tasarladı-
ğım. ancak ne vazık ki öm-
rü vetmediği için kalan Mü-
bin Orhon retrospektıfiv dı.
Geçenlerde açılan sergisi
çok güzeldi. ama son dönem
vaptığı büyük tuvailervardı.
onları sergilemek istivor-
dum. içımde ukte kaldı. Bir
de kap.samlı bir Sabri Berkel
sergisi... Hep ertelendi, onu
da yapamadım.
-Türki>e"de "sanatçı - ga-
lericı - koleksiyoncu" üçge-
ni, kendi kurallarıvla (daha
doğrusu kuralsızlıği)la) işli-
vor. Maçka Sanat Galerisi.
bu işle\işi daha olumlu kıl-
mak adına ne gibi girişim-
lerde bulundu? Sanatçılan-
nızla ne gibi bir anlaşnıanız
\ar?
Bizim 76'dan ben koydu-
ğumuz bir kural var; İstan-
bul sınırlan içinde bizim ga-
lerımizde sergi açan sanatçı
başka bir galeride açamaz.
Bu kural bugün de yürüyor.
Ancak 8()"lı \ ıllarda müthiş
değışimleroldu, tuval sanat-
çılarımın çoğu başka galeri-
lere kavdı. Bız de onlara bir
daha gelin Maçka"da sergi
açın demedik. Galericiler
birliği nedense hâlâ kurula-
madı. A\ rupa'da bir sanatçı.
hiçbir zaman kendi atölye-
sınden resım satamaz. Ama
bizdeoluvorbu. Bakıvorsu-
nuz bir sanatçı bir resmı
atöiyesinden 3U'a satıvor.
ben satıyorum 60a. başka
bir galeri 90'a. Bu böyleol-
nıuvor. Bir galerıci. alıcısı-
nı da düşünmek zorundadır.
Bugün artık yapıtlar altın
vatırımı gibi. büyük parala-
ra satılıyor. Ama hiçbirinin
bir garantisı yok. Bugün el-
li liraya alıp. yarın bir liraya
satamazsınız. bir yanlışlık
var demektir.
- Birlikte çalışrığınız sa-
natçılan sizin galerinize bağ-
lavan nedir? Onlara ne gibi
olanaklar tanıyorsunuz?
Bir buçuk av sergisi yapı-
lıvor, davetiyesi, kitapçığı
basılıvor. koktevli oluvor...
Kısacası. bir mekâm olduğu
gibi sanatçıva verivorum.
Avrıca satış için uğraşıvo-
rum. Ama bu galeride zor
sergiler oluvor. dolayısıyla
satış da zor oluvor. Ben sa-
nat adına sanat vapan sanat-
çıları sergiliyorum.
Artık dışanya
açılmak istiyorum
- Maçka Sanat Galerisi.
oldukça ağır ekonomik ko-
şullara karşın nasıl avakta
duruyor?
Doğrusunu isterseniz bu
galerinin ekonomisi>le o
kadar uğraşıvorum ki başka
hiçbir şeye zaman kalmıyor.
Bu galeriy ı ıdare edebilecek
birinin maaşını ödeyemedi-
ğim için her türlü işivle ilgi-
lenmek durumundayım.
Oysa artık dışanya açıimak
istiyorum. Türk sanatının
dışanya gitmesi şart. Bu i$.
artık sponsor olmadan yü-
rümüyor. Bu kadar zengini-
mız var! 20 senelik bu gale-
ri\ i bilen işadamı sayısı par-
makla savama\acağım ka-
dar azdır.
Halbukı Rockefeller gel-
diği zaman. "Bana müzefa-
lan gezdirme>in, çağdaş sa-
natın olduğu bir \ere götü-
rün" demiş. Betül Mardin
onu aldı bana getirdi. daha
evvel söylemiş olduğu için
Rockefeller bursuyla Ame-
rika'>a giden sanatçılardan
çok güzel bir sergi açtım v e
adama sordum: Neden çağ-
daş sanat.' "Çünkü çağdaş
sanat, o milletin bugünkü
kültürünü gösterir** dedi.
Maçka Sanat Galerisi. yirmi
senede kendi kendine cebel-
lcşti Ama artık bir sponso-
ra ihtiyacı var.
DEFNE GOLGESI
TURGAY FİŞEKÇİ
Kırk Gün Oldu
Sabahattin Eyuboğlu'yla Yaşar Kemal'in bir-
likte hazırladıkları Gökyüzü Mavi Kaldı'y\ karıştırır-
ken Kaygusuz Abdal'ın ünlü şiiriyle karşılaştım.
Sekizimiz odun çeker
Dokuzumuz altın yakar
Kaz kaldırmış başın bakar
Kırk gün oldu kaynatınm kaynamaz '
I
Susurluk olayı ve sonrasındaki gelişmeler de bu.
şiirdekine benzedi. Olayın kendisi, başka yorum-'
lara gerek bırakmayacak denli açıkça ortadayken,;
kırk gündür gazeteler, tefevizyonlar sürekli bu ko-
nuyla ilgiliyken, asıl ilgili olması gerekenierin kayıt-,'
sızlığı çileden çıkarıcı.
Hukuk devleti olamamak, tarihi boyunca halkı-'
mızı o denli bunaltmış ki. iktidar olanaklarının çok
uzağında yaşarken, çaresizlik içinde kimi zaman<
kendi ağzından, kimi zaman da ozanların ağzından
yöneticilere, egemenlere sözünü esirgememiş..
Gün olmuş Ruhsati'nın ağzından .
Bir vakte erdi ki bizim günümüz \
Yiğit belli değil, mert belii değil
Herkes yarasına derman arıyor ;
Deva belli değil, dert belli değil
diye konuşmuş. kimi zaman da işi özlü sözlere1
dökerek. "Ateşle ateş söndürülmez" ya da "Çok
sözde yalan var, çok malda dolan" deyıvermiş.
Demiş. demiş, demiş... Yüzyıllar boyu halkımız,
yapamadığını, yetemediğini bir biçime sokup söy-
lemiş, kendi arasında söyleşmiş. Sonunda yeryü-'
zünün belki de en varsıl sözlü geieneğine sahip,
uluslardan biri olmuşuz ama.. ya hayat?
Hayatta pek de bir ilerleme olmamış. Cumhuri-,
yet'le birlikte bir parça aydınlanma yoluna girsek,
de yoldan çıkmamız uzun sürmemiş.
İşte on bir yıllık öğrenimden sonra lıselerden dün-
yadan habersiz karacahiller olarak mezun olan mil-
yonlarca gencimiz ortada. Ünıversitelere gidebifse- •
ler çok mu değişecekler... içinde görev yapanların
bile üniversite saymadıkları kuruluşlarda kim ne
öğrenecek!.. Çağdaş bir birey olabilmek için gerek-
li eğitim olanağını bulamamış insan kalabalıkların- -
dan oluşan bir toplumdan demokratik davranış"bi-
çimleri nasıl beklenebilir?
Halkın bu denli yönetim ışlerinden uzak bırakıl-
dığı. oy vermenin. adlarını bile bilmedığimiz insan-
ları TBMM'ye göndermek için yapılan biçimsel bir
etkınlik olduğu yerde, yıllardır sorunlarını ancak
kendi dar çevresinde söyleşerek dillendirmış, hiç-
bir çağdaş yurttaş olma bilinci verilmemiş insan-
lardan nasıl demokratik, yığınsal tepkiler bekleye-
biliriz? Daha dün hükümet, çalışanların cebindeki
para olan zorunlu tasarruf kesintilerine el koyma-
ya kalktjğında yapılan protesto gösterilerine çok az
sayıda çalışanın katılması, ınsanlarımızın ceplerin-'
deki paralarına bile sahip çıkma gücünün bulun-
madığını göstermiyor mu? Yoksa her gün cebimiz- •
den para çalınması demek olan enflasyon, dünya-
da benzeri görülmedik bir biçimde yirmi yıldır ara-
lıksız sürebilir.miydi?
Karşılıklı, hınzırca bir anlaşamamaya dayanan
Karagöz oyunu da bizim toplumumuzun yarattığı
bir eğlence değil mi?
Ha2ir ramazan da yaklaşmışken belki de yollara
düşmeli:
"Yarbana bir eğlence! Aman, bana bir eğlence!"
"Al sana Susurluk! Doya doya seyret kırk gün kırk
gece!"
Ya da yine Kaygusuz Abdal'a kulak verip derdi-
mıze yanmalı:
Kazı koduk bir ocağa
Uçtu gitti bir bucağa >.
Bu ne haldir Hacı Ağa
Kırk gün oldu kaynatınm kaynamaz. '
Emppovize söyleşjler
• Kültür Servisi - Bevoğlu Harman Cafede her
perşembe şıir ve sinema akşamlan düzenleniyor. Saat
20. 30'da başlavacak olan söyleşilerin ilki şair Küçük
İskender ile \apilacak. Sonraki haftalarda ise şairler,
sinemacılar söv leşılere konuk olacaklar. (249 97 27). -
Cihangirli sanatçılap bir arada
• Kültür Servisi-Cihangirli sanatçılar Sıraselviler
Ekol Sanat Galerisf nde bir araya gelivorlar. "Yeni
Yıla Doğru"" adıyla Cıhangir Güzelleştirme Derneği
tarafından düzenlenen sergi. aralık ayı sonuna dek
izlenebilecek. Sergive Okta\ Anılanmert. Beril
Anılanmert. Sinan Demırtaş. Ezel Ağaoğlu. Göksun
Say, Balkan Naci İslımveli. Gülsüm Karamustafa.
Mehmet Güreli. Figen Avdıntaşbaş. Nurten Sözeri
gibi sanatçılar katılıyor.
Apollon'un mermer başı bulundu
• Kültür Senisi-kovceğız Golü'nüdenıze
bağlayan Dalvan Kanalı kmsında yeralan Kaunos v
antik kentinde bu yıl yapılan kazılarda. MÖ 4.
yüzyıla ait olduğu belirlenen Apollon tannsının
mermer heykel başı ortaya çıkarıldı. Kazılarda
bulunan Bizans dönemıne ait broıız kandil. altın
sikkelerle gümüş kaşık, bronz bilezikler \e
Helenistik dönenıe ait bronz v ılan v e altın diadem
yaprağı. Fethiye Arkeoloji Müzesinde koruma altına
alındı. '
K Ü L T Ü R t Ç İ Z İ K
KÂMİL MASARACI