19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10ARALIK1996SAI OLAYLAR VE GORUŞLER En Temel İnsanlık Hakkı: Sağlıklı Yaşam İzlenen yanlış ve sağlık hakkını yadsıyan politikalar -ki bunlann başında sağhkta özelleştirme geliyor- kimseye bir yarar sağlamayacaktır. Herkese parası denli değil, gereksindiği ölçüde saglık hizmeti verilraelidir Prof. Dr. AHMET SALTIK ADD Onıtr Kunıht Üyesi (1947. 5062 say.ılı yasayla). Dolayısıyla DSÖ Anayasası, I982 Anayasamızın 90. maddesi uyarınca bir iç yasadır. Yani bu sağlık tanımı, bizim de yasal tanımımız- dır. Nitekim 224 sayılı Sağlık Hizmetle- rinin Sosyalleştirilmesi V'asası "nda da ay- nı tanım yer almaktadır. Ek olarak. Tür- kiye İHEB'ye imza koymuştur. Bunagö- re sağlık. doğuştan kazanılmış bir insan- lık hakkıdırve sağlık hizmeti herkese eşit olarak devletçe verilmelidir. 1978 "de Al- maatı'da DSÖ öncülüğünde toplanan Uluslararası Konferans'ta da sağlık hiz- metleri bir kamu hizmeti olarak tanım- lanmıştır. Türkiye bu konferans bildirge- sine de imza koymuştur. O halde. ulusla- rarası yüklenimlerinden kaynaklanan bir sorumJuluğu da vardır. Bunun gerekleri- ni yerine getirmelidir. 1982 Anayasa- sı'nın. 56. maddesi sağlık çevre ve konut konularını düzenlemektedir. Neyleyelinı ki bu madde devlete daha çok düzenleji- civedenetleyicibirişlev vermektedir. Oy- sa 1961 Anayasası, bu vönden çok daha ileri idi. Sağlıklı yaşam olmaksızın hiçbirinsan hakkından söz edilemez. Hekimlerin ko- nusu insandır: uğraş alanı insanın ta ken- disidir. Bu bakımdan. hemen hiçbir öğe tanımlanamaz ki; insanı. onun haklannı yedolayısıyla hekimlen ilgilendirmesin. Öteyandan. hekimliöinkendineözgüku- ral veyasalan vardır. Birhekimden, "Bu adamı asaeağız: bak bakalım. sağlıklı mı. asabilir miyiz?** ya da "Bu adamı hücre- ye koyacağiz™. Rapor ver..." türünden is- temlerde bulunulmamalı. bulunulama- malıdır... Bir hekim olarak bu tür işlev- leri şiddetle reddediyorum. İnsan ve he- kim olma onurumla bağdaştıramıyorum. Ayrıea hekimlerin. hastalanna karşı gö- B u ayın laralık) 10-17 si arası tüm insanlık için önemli bir hafta: İnsan Hakları Haftası! Bırieş- mış Millerler (BMı Ge- nel fCurulu 10 Aralık 1948 de İnsan Hakları Evrensel Bildirge- si'ni (İHEB) onaylamış. 1950'de aldığı birkararladaheryıl lUaralığıntümdün- vada İn>an Hakları Günü olarak anılma- sını öngörmüştür. Insanhaklannm ternelindeyaşamhak- kıyatar. Kuşkusuz bu hak. onun aynlmaz birparçası olan sağlıklı yaşam hakkı an- lamındadır. Hekimlerin ve tüm sağlık ça- lışanlarının amacı. insanların acılarını dındirmek ve sağlıklı. uzun bir yaşam sağlamaktır. Tıbbın bu temel felsefesinin insancıl olduğu denli ekonomik boyutu da \ardır. fnsan en pahalı yatınm olup kendisinden beklenen iiretimi sağlama- dan sakatlanması ya da ölmesi büyük ekonomik yitiktır. Eğitilmiş ve sağlıklı in- sangücü ülkelerin en büyük zenginlik kaynağıdır. Dolayısıyla sağlıkalanınaya- pılan yatırımlar son derece üretken ve venmlidır. Ancak bu arııaç. yalnızca sağ- lık hizmetleri ile sağlanamaz: birlikte sağlıklı konut. yeterli ve dengeli beslen- me. temiz birçevre. çalışma. eğitim gibi olanaklan da gerektirir. Bu haklann elde edilmesi ise kuşkusuz demokratik bir toplum düzenini zorunlu kılar. Oysa ül- kemizbuanlamda Batılı do>tlanndanol- dukça geridir. Bilindiği gibi sağlık. yalnızca beden- sel hastalık ya da sakatlıkların olmama- sı değil. aynı zanıanda ruhsal ve sosyal yönlerden de tanı bir iyilik durumudur (Dünya Sağlık Ğrgütü -DSÖ- Anayasa- sı). Türkiye bu anayasayı onaylamıştır revlerini belirleven uluslararası hukuk kurallan da vardır Dünya HekimlerBir- liği. -ki uluslararası kamuoyunda etkin bir konumu vardır- Bu anlamda bir dizi bildirge yayımlamıştır. îşte Tokyo. Ce- ne\ re. Lizbon. Helsinki bildirgeleri. He- kimlik Ahlakı Uluslararası V'asası... He- kim. değil işkenceye alet olmak ve katıi- mak: işkence vb. insanlık dışı işlemlerin yapıldığı yerde bile durmayacaktır. Bir- iik. görevlerini yapmalan nedeniyle bas- kıya uğrayan hekim ve ailelerini koruya- cağını da kararlılıkla vurgulamaktadır. Yukanda. sağlıklı yaşam hakkının el- de edilebilmesi için ülkede demokratik düzenin gerekliliği dile getirilmişti. Bu- nun da yolu. esas olarak ülkenin olağa- niistü bo/uk olan gelirdağılımını düzelt- mektengeçmektedir. Ülkemizdeenyok- sul yüzde 20'lik halk kesimi. yani en alt- taki 13 milyon insan. ulusal gelirin yüz- de 5'inden daha azını almaktadır. Enkay- mak kesinı ise pastanın yüzde 55'ine el koymaktadır. Bu korkunçbiruçurumdur. Aç ve işsiz insan demokrasi ve insan hak- ları kavgası veremez. Devlet sosyal poli- tikalar izleyerek bu üstgelirgruplarından alt katmanlara kaynak aktanmı yapma- lıdır. ilgili kesimlerin de uiusal barış. gö- nenç adına buna rıza göstermeleri bekle- nir. Tersi durumda. ülkede ciddi toplum- sal patlamalar kaçınılmazdır; halen bir ölçüde yaşanmaktadırda... Devlet, sağlık hKmerlerindesosyalIeş- rirme>i ulusal sağlık politikası olarak be- nimsemeli\ekamugelirleri rejimini iyi- leştirerek daha çok vergi toplamalıdır. Vergilendirilmeyen kesimlerden gereği gibi vergisini almalı ve DSÖ'nün de önerdiği üzere sağlık hizmetlerine ulusal bütçeden yüzde 10 pay ayırmalıdır Sağ- lık hizmetleri tek elden yürütülürse. el- deki dar kaynaklar akılhca kulianıimış olur. Hükümetlerin halkın sağlığına \er- diği değer. en somut biçimde. bütçesin- den ayırdığı pay ile ölçülebilir. Ülkeıniz- de sağlıklı yaşam hakkının önündeki asıl sıkıntı sözde finansman darboğazıdır. İz- lenen yanlış ve sağlık hakkını yadsıyan politikalar -ki bunlann başında sağhkta özelleştirme geliyor- kimseye bir yarar sağlamayacaktır. Herkese parası denli değil, gereksindiği ölçüde sağlık hizme- ti verilmelidirGünde 100-150 hastabak- mak (!) zorunda bırakılan. 1 hastasına 3 dakika bile zaman ayıramayan, nöbetle- ri ve fazla çalışması ücretlendirilmeyerek açık angaryaya tabi tutulan hekimler ol- mak istemiyoruz. Hastalanmızın kendi- lerinin. harta ölülerinin hastanelerde re- hin kaimasının ayıbını paylaşmak iste- miyoruz. Yanlış siyasal seçimlerin ger- çek sorumlulan ortalarda yokken halkı- mızla haksız yere karşı karşıya gelmeyi de istemiyoruz. Sürücülere günde 9 sa- atten fazla araç kullanma izni verilmez- ken. 36 saat görevde kalan "yorgun he- kim" daha mı az tehlikelidir? Sağlık hiz- metleri bir gün herkese. üstelik beklen- medik yer. zaman ve biçimde gerekebi- lir. Dolayısıyla niteliğini korumak ve ge- liştirmek herkesin kaygısı veöde\i olma- lıdır. Sağlık çalışanlarının işçi. memur gibi yapay ayrımlar bir yana bırakılarak sendikalaşmasından vanayız. Kamu \e özel işveren karşısındaemeklerini sömü- rüden korumanın yolunun gre\ li. toplu- sözleşmelı sendikal örgütten geçtiği çok açıktır. İHEB de tüm çalışanların sendi- kal örgütlenme hakkı olduğunu \ urgula- maktadırlmd. 23). Sağlık hakkı. insan hakları içinde 2. kuşak haklardandır. llk kuşak haklarbi- reysel temel hak ve özgürlükler ile siya- sal hak ve özgürlüklerdir. 1215 Magna Charta'va dek uzanan geçmişleri vardır: klasik haklardır. Gerçekleşmesi için dev- leîin ve 3. kişilerin karışmaması kural olarak yeterlidir. Sağlık \e sosyo-ekono- mik haklarisetersinedevletin belliedim- lerde bulunmasını gerektirir. Günümüz- de artık 3. Kuşak İnsan Hakları gündem- dedir. Sağlıklı bir çe\ rede yaşamak ken- dini \e hobilerini geliştirmek. kühürel sarlıkların korunmasını istemek. barış içinde yaşamak \e kalkınmanm nimetle- rinden hakça pay almak gibi... Bizler he- nüz insanımıza I. kuşak hakları bile tam olarak sağlayamadık. Sağlık düzeyi gös- tergelerimiz utanılaeak boyutlarda. Eğitim olgusu. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 26. maddesinde temel in- san haklarından birisi olarak tanımlan- maktadır. Sağlıklı yaşam ve toplum için vazgeçilmezbirönkoşuldur. Öteyandan. sağlıklı olmavan insanlan eğitmenin güç- lüğü de akıldan çıkarılmamalıdır. Eğitim süreçlerinde insan haklarına saygılı bi- reyler yetiştirmeye çaba göstermek ya- şamsal bir önem taşımaktadır. İşkence konusuna özellikle değinmek gerekir. Söyleyecek söz bulmak güçtür. Işkence Türkiye'de ne acıdır ki kurumlaş- mıştır. Bu bir rezalettir. En büyük insan- lık ayıbıdır! Devlet, yurtdışına işkence eğitimi almak üzere adam (-> !) yollamak yerine işkence vb. insanlık dışı işlemle- rin kurbanlarını geri kazanmak için kuJ- lanmalıdırdarkaynaklannı. Örneğin Da- nimarka'da olduğu gibi rehabilitasyon merkezleri açmalıdır. Şunu da altını çi- zerek vurgulayalım ki. günümüz tıp tek- nolojisi ile kimi işkence uvgulamalannın izleri. aradan 10 yıl geçse bile kanıtlana- bilmektedir. Hücre hapsi, idam cezalan üzerinde de durmak gerekir. Bir gazete yazısında bu cezaları anmakla yetiniyorum. Tarih, toplumların haklannı er ya da geç aldıklannın belgeselidir. Tüm yaşa- mını. halkımızın sağlıklı yaşam hakkı (=sosyal tıp) için adayan Prof. Dr. N'us- ret Fişek'in vurguladığı üzere: "...top- lumsal gelişim aşamalarının daha sağlık- lı aşılması isteniyorsa; halkın haklarının karşısında durmak yerine yanında yer al- mak hem bu süreçleri hıziandıracak hem dedaha sancısızdönüşünıleri sağla\acak- tır..." Mustafa Kemal, kurduğtı Türki\e Cumhuriyeti'ne hedef olar ak çağdaş u>- garlık düzeyinin de ötesini göstermiştı. 73 yaşmdaki genç eumhuriyetimiz. O'nun ilke ve devrimlerinden sapjldığı için, 2000"e dört kala ne >azık ki. insan hakları bakımından dünya kamuoyunda "ayıplı" bir konumda. ARADABIR Av. EROL ERTUĞRUL Aydm Atutiirkçü Düşünce Denıeği Başkanı Uyuyan Dev Uyandı Atatürk, gençliğe seslenişinde, "... Yurdun için- de yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sap- kınhk ve üstelik hayınlık içinde bu/unabilirler. Da- hası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisei çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düş- manların siyasal erekleri ile birleştirebilirler. Ulus, yoksuJluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş olabilir. Ey Türk geleceğinin genç kuşaklan, işte bu ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlı- ğını ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Gereksindiğin güç, damarlarındaki soylu kanda vardır" diyordu. îşte şimdi yurdumuzda böyle koşullar var. Türk ulusu, Türk gençliği böyle koşulların var ol- duğunu gördüğü için de bu yıl hem 29 Ekim Cum- huriyet Bayramımız sivil toplum örgütleri tarafın- dan, alanlarda, salonlarda görkemli törenlerle kut- landı. Ve hem de 10 Kasım'da Atatürk, ulusumuz tarafından büyük ve görkemli törenierle anüdı. Ya- pılan törenler, toplantılar, resmi tören ve toplantıla- rı aştı. Ulusumuz, deyim yerindeyse Atatürk ilke ve devrimlerine olanca gücü ile sahip çıkıyor ve Ata- türk'ü yeniden keşfetmenin, uyanmanın mutluluğu- nu yaşıyor. Anımsayalım: 10 Kasım 1996 günü Ankara'da, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi'nin, 'Karanlıktan Yakınma, Erken Kalk, BirMum da Sen Yak'sloganı ilegerçekleştirdiği. 'Atatürk'üAnma ve Cumhuriyete ve Devrimlere Bağlılık' miting ve yü- rüyüşü, tek sözcük ile olağanüstü büyük ve gör- kemli oldu. Ülkemizin her yöresinden binlerce kişi Ankara'ya aktı. Atatürkçüler alanlara sığmadılar. Saatler süren yürüyüş sırasında. Ankaralılar. evle- rinin pencerelerinden, balkonlarından Atatürk re- simleri asarak, bayraklar asarak, el sallayarak, çi- çekler atarak, yürüyüşçüleri alkışlayarak bu eyle- me destek verdiler. Gençler, yaşlılar bu yürüyüşe coşkuyla katıldılar. Atatürkçülerin bu görkemli yü- rüyüşü tüm devrim karşıtlarına. tüm Atatürkçü dü- şünce karşıtlanna verilmiş en büyük yanıttı. Resmi açıklamalara göre, 10 Kasım 1996 günü Anıtkabir'i bir milyondan fazla kişi gezmişti. Bir lider, ölümün- den 58 yıl sonra. böylesine anılıyorsa. onun ilkele- rine, devrimlerine böylesine coşku ile sahip çıkılı- yorsa artık söylenecek başka söz yoktur. On yıllardır güzel yurdumuzda Atatürk devrimle- rine karşı yürütülen önce sinsi. sonraları açık eylem- leri halkımız kuşkuyla. sessizce izledi. Siyasal amaçlar uğruna, birkaç oy daha fazla almak uğru- na politikacıların aymazlık içindeki eylemlerini ulu- sumuz sessizce, kuşkuyla izledi. Ancak aydınlan- ma devrimine karşı yürütülen eylemlerin boyutları büyüyünce, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı eylemler boyuîlannı artt/nnca. uyuyan dev uyandı. Sessiz çoğunluklar, alanlara, salonlara akmaya başladılar. Ve ulusumuz eylemleriyle. çağdaş cumhuriyete, Atatürk devrimlerine olanca gücü ile sarıldı. Ulusumuzun bu büyük yanıtından çıkarılacak çok dersler var. Hem Atatürkçü olduğunu söyleyip hem Atatürkçü düşünceye en büyük hayınlığı yapanlar, içi boşaltılmış gerçek olmayan bir Atatürkçüiük an- layışını benimseyenler durumlannı bir kez daha gözden geçirmelidirler. Ulusumuzdan daha büyük yanıtlar almak istemiyorlarsa gerçeği görmek zo- rundadırlar. Hem şeriat isteyip hem Atatürkçü olduğunu söy- leyen Sayın Başbakan veyanındakiler, "Politika di- nin emrindedir" diyen Bayan Başbakan Yardımcı- sı. kafasının içi de soyadı gibi kara olan, öyle oldu- ğu anlaşılan Kayseri Belediye Başkanı ve daha ni- celeri: Hiç unutmayın, bu ulus sizi izliyor. Bu ülke- de yaşıyorsanız, bu ülkenin yönetimterinde bulunu- yorsanız, Atatürkçü düşünceye karşı olamazsınız; buna, bu hayınlığa ulusumuz izin vermez. Bodrum Kalesi'ne Cami... MEHMET ATILLA Egmmd B ir süre önce gazetelerde yer alan ortak bir haber. duvarlı insanların ilgisini çekmiştir sanıvorum: "Bodrum'un dümaca ünfii kalesi- nin içindeki eski bir kili.seodası. ca- mi>edönüştürülmek isteniyor. Bu- nunla da»erinilme\ip. müze müdürii Oğuz Alpö- zen "in başka bir yere atanması planlanıyor." Bu haber, yöneticilerimizin çözüm değil sorun yaratma konusunda ne denli becerikli oldukları- nı gösteren tipik bir örnek. Aynca seçmene selam gönderme yanşmda geri kalmamak için atılmış eğri büğrü biradım... Siz bu adımın şimdilik ge- ri alınır gibi olduğuna bakma\ın. Ortaya çıkan tepkiler. çok güçlü olmasa bile. biraz etkili oldu da. hafif biryumuşama sürecine girildi. Ama bu süreç geçicidir. Artık bu yöntemleri ezberledik. Hepimiz biliyoruz ki. kısa bir süre sonra hem o kilise odası camiye dönüştürülecektir. hem müze müdürii gidecektir. hemdeyetkililerin 'diizmece' dediği batık gemi biryerlere kapatılacaktır. Bodrum'da doğmuş büyümüş birisi olarak. bu karan alanlara seslenmek istiyorum: 'Hayal' ola- rak nitelendirdiğiniz o batık geminin su altından çıkanlması için gösterilen olağanüstü çaba. yıllar- ca gözlerimizin önünde gerçekleşmiştir. Bod- rum'un eski süngercileri ve balıkçıları, ogemiyi birbirlennesöylence(efsane)gibi anlatmı^lardır. Kısacası. gemi. hayal değil. gerçektir. Belki ge- minin sergilenmesi için yapılan düzenlemelere itirazınız olabilir. ama onu yok saymaya. düzme- ce saymaya bilimsel olarak hakkınız olanıaz. Kiİisenin camiye dönüştürülmesi kararına ge- lince: Artık herkes biliyor ki. Bodrum Kalesi. Ro- dos şövalyeleri tarafından yapılmıştır. Şövalyeler. ibadetlerini yerine getimıek üzere. kalenin içine kiiçük birde kilise yapmışlardır Ancak Bodrum. yeniden Osmanlı egemenliğine geçince. bu kez kalede göre\ li olan muhafizlann ibadetleri için belli bir yere gereksinim duyulmuş \e kilise ca- miye dönüştürülerek bir de minare eklenmiştir. O yıllarda yerleşim yen kalenin içi olduğuna göre ve ibadet edecek başka biryerbulunmadığına gö- re buda\ranışı mantıklı \eolağan karşılamakge- rekir Gerek Evliya Çelebi'nin 'Se>ahatname"sinde. gerekse Zekâi Eroğlu'nun değerli yapıtı 'Muğla Tarihi'nde belirtildiği gibi. Bodrum halkı uzun yıllar. bu kalenin içinde \e yakınında vaşadığı için. kiliseden dönüştürülmüş cami. gerekliliğini yıllarca korunıuştur. Oysagünümüzdekidurum böyle değildir artık. Bodrum Kalesi içindeyaşayan kimseyoktur. >er- leşim bölgesi kaleden uzaklaşmıştır. Kentte. biri- si kalenin hemen dibinde olmak üzere birçok ca- mi vardır. Üstelik kaleyi ziyaret edenlenn ibadet- lerini yerine getirebilmeleri için büyükçe bir alan da 'namazgâh' olarak düzenlenmiştir. Bütün bun- larortada iken ve halkın gereksinimini karşılıyor- ken eski bir kilise odasının içinde sergilenecek olan gemiyi 'hayal 1 kabul etmek. odayı yeniden camiye dönüştürmek. Birinci Dünya Savaşı sıra- sında yıkılan minareyi yeniden dikmeyc çalış- mak. en hafifdeyimle "gösteriş meraklısı"olmak- tan öte bir şey değildir. Tarihsel yapıtlann özgün konumlanyla korun- ması ya da aslına uygun biçimde düzenlenmesi. bu konunun uzmanlannın özen gösterdiği bir il- kedir. Bodrum Kalesi "nin içinde bir cami. o öz- günlüğü bozar. Bir zamanlar. zorunluluktan do- layı kilisenin cami olarak kulianıimış olmasf. ar- tık o zorunluluk kalktığı için. yeniden camiye dö- nüştürülnıesine gerekçe olamaz. Müze müdürü Oğuz Alpözen de bir bakıma ömrünü bu kaleye ve müzesine vermiştir. Kendi- sini vakından tanımam. Yalnızca. Turgutreis Or- taokulu öğrenci.si olduğum yıllarda. dışarıdan İn- gilizce derslerimize geldiğini anımsıyorum. Ka- le ile neredeyse bütünleşmişolan böylesine bir ki- şinin. kendi isteği dışında uzaklaşfınlması en azın- dan emeğe saygısızlıktır. Bana öyle geliyor ki. bu kararınızın tutarlı ve doğru olmadığını sizler de biliyorsunuz. Ama baştan da dediğim gibi bir kı- sım seçmene hoş görünmek adına böylesi bir dav - ranışı yeğliyorsunuz. Aynen sizden öncekilerin yaptığı gibi. FOTOKOPİ IVI akinelerinizi AGFA| SINIRSIZ SERVİS HİZMETİ! I ARTIK TONER YOK! • SESSİZ VE ÇEVRECİ! (65 desibelin altında) AGFA«& FOTOKOPİ TÜRKİYE GENEL DJSTRİBÜTÖRÜ Jigfa rıyoruz t e k t i İ k OFİS ÜRÜNLERİ ve PAZ. A.Ş. TEL : (0212) 211 38 16 Pbx. FAX (0212) 211 63 65 SIVAS2.SULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1996 334 Davacı Saadet înce ve arkadaşları vekili A\. Şerafettin Öztaş tarafından davahlarNimetSirervearkadaşlan hak- kındaki mahkememizeaçılan izale-i şüyu davasında: Ve- rilen ara karar uyarınca. Sıvas Merkez Ferhatbostan Ma- hallesi pafta 260. ada 2483. parsel 8'de kayıtlı taşınma- zın tapu maliklerinden olduğu anlaşılan \e bütün arama- Jara rağmen adresleri tespitedilemeyen davalılarOsman Güler \e soyadı bilinmeyen Abdülkadir'in adlarına ila- nen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup. duruşma- nın bırakıldıgı 24.12.1996 günü saat 09.00"da bızzat ha- zır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsıl ettir- meleri. aksi takdirde HML'K'nin 509. \e 510. maddeleri uyarınca aıyaplarında hüküm verilecesi hususu ilan ol- unur. 22. fÜ 996 Basın: 122665 SI\AS ASLn E 3. RimJK MAHKEMESI'NDEN Dosva \o: 1995 2-1996 431 Da\acı Mustafa Ay tarafından davalı Selma Ay aleyhi- ne açılan boşanma davasında: Snas ilı Yıidızeli ilçesi Çağlayan köyü cilt 031 -03. sayfa 26. kütük 55'te nüfus- ta İTay'ıtlı Hüseyın ve Esme'den olma 1969 d.lu Mustafa Ay ile N'azım ve Hatıce'den olma 15.12.1974 d.lu Selma Ay'ın boşanmalarına kararverilmiştir. Da\alı Selma Ay'a karar tebliiı yerine kaım olmak üzere ilan olıınur. Basın: 123879 GÖNEN SL1H HUKUKMAHKEMESİ'NDEN 1996/364 Davacı Hayrettin Öztürk vekili Av. M. tsmet Sayın ta- rafından davahlar Ra$it Can mirasçıları Aygün Can. Bin- nur Can. Halil Can. Ayşe Can aleyhlerine Gönen ilçesi. Üzümlü köyü Köyıçi mevkili 793 parsel sayılı taşmmaz ile Köycivan mevkili 254 parsel aleyhine ortaklığın gi- derilmesi davası açıldığı (Davalı Aygün Can"ın Hayret- tin Öztürk'e olan bir borcundan doiayı) adı geçen dava- hlar adlarına teblisatların yapılamadığı, zabıtaca yapılan araştırmada da adreslerinin tespit edilemediğinden: Adı geçen davahların duruşmanın atılı bulunduğu 24.12.1996 günü saat 9'da mahkememizde hazır bulun- maları \eya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri ve- ya geçerlı bir mazeret bildirmedikleri takdirde yoklukla- rında davaya devam edileceği ve karar verileceği dava di- lekçesınin tebliöi yerine seçerli olmak üzere ilan olunur. Basm: 113918 TURİZM BAKANLIGI'NDAN DUYURU Ankaracfa nadir dillerden (İngiliz. Alman. Frarsız dilleri dışında) ülke çapında profes- yonel turist rehberliği kursu açıîacaktır. - Sınav. 20-24 ocak tarihlennde Ankara'da yapılacaktır. Söz konusu sınavlara katılacak adaylarda aranan şartlaraşağıda belirtilmiştir. a) Sınav tarihi itibanyla 18 yaşını doldurmuş olmak. b) T.C. vatandaşı olmak. c) En az lise \eya dengi okul niezunu olmak (yurtdışında öğrenim görmüş adaylann denkliğinin Milli Eğitim Bakanlığf nea onaylanması gerekmektedir). d) Sabıka kaydı bulunnıamak. e) Nadır dillerden bir yabancı dili veya dilleri çok iyi derecede bilmek. Adaylar. giriş sınavlarına başvuruda bulunmak için. aşağıda adresi belirtilen İl Turizm Müdürlüğü'nden temin edecekleri sına\ giriş formunu doîdurarak 2 adet fotoğraf ve sı- nav giriş ücretini yatırdıklanna dairbanka dekontu ile birlikte en geç 17 Ocak 1997 tari- hi mesai bitimine kadar anılan İl Turizm Müdürlüğü'ne teslim etmeleri gerekmektedir. Posta ile başvurular kabul edilmeyecektir. Adaylar. sınav giriş ücretı olan 2.500.000.- TL'yı Ziraat Bankası 1571 -30440-4-5 no'lu hesaba yatıracaklardır. Adaylann başvunıda bulunacakları 11 Tunzm Müdürlüğü'nün adresi aşağıda belirtil- miştir. - Ankara II Turizm Müdürlüğü G.M.K. Bulvan No: 121 Tandoğan ANKARA NOT: Kursu tamamlayanlarbakanlıkça belirlenen merkezlerde 6 ay süreyle staja tabi tutulacaklardır. Basın: 124120 ADANA 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1994 2056 Esas 1995 1865 Karar Davacı Seyfettin Ökmen ve Alı Kılıç vekilleri avukat fsmail Satıkboğa tarafından da- vahlar aleyhine açılan ihalenin feshi davasının yapılan yargjlamasj sonunda çıkan karar temyiz edi'lmiş Yargıtay 12. Hukuk Dairesi"nin 2"l .10.1996 tarih ve 1996/12561 eas 12742 karar sayılı ilamı ile bozularak iade edildiğinden. davalılardan Sabahattin Demır. Mecit Gezerşen. Zahide Ana. \'usuf Kâhyalar. \'ılmaz Çevirmen. Fevzı Geldık. M. Fahri Özdo- lap. Nedim Eskiçakıt. Mustafa Topçu. Latif Bayraktar. Cemıl Yeşil. Ahmet Koçtür. Ali Aydoğan. Ali Yelkinkural. Hasan Basri Gür \e Hüsey in Sefa Deliçay 'ın adresleri meçhul kaldığından işbu yarmtay bozına ılamını tashihi karar talebinde bulunup bulunmadıklan ilanen tebligolunur.29.İl. 1996 Basın: 123962 PENCERE Müslümanmış... Müslümanmış... Oysa herif-i naşerif Müslümanlığını düpedüz pa zarlıyor, rozet gibi yakasına takıyor. etiket diye elbise sine iliştiriyor. içsel irıancı dışsal reklama dönüştürü yor, imana ilişkin olanı tezgâha sürüyor, dini metalaş- tırıyor, piyasasını kurup borsasında oynuyor, kutsallı- ğı bayağılaştınp ayağa düşürüyor... Müslümanmış... Arabistan krallarının. şeyhlerinin, emirlerinin ikinci, üçüncü sınıf hısım akrabalanna yüzsuyu döküyor, şl etek öpüyor: hofdinglerin, şirketlerin, ihracatın, itha: latın gıllıgışında çöl Müslümanlığının komisyonculu- ğunu sürdürmek uğruna hazretin yapmayacağı şey yok... Müslümanmış... Seçim namazı kılıyor, oy orucu tutuyor, particilik iU tarı açıyor, siyaset duası okuyor, Allah'ın adını iktidar koltuğuna tırmanmak için kurduğu politika merdive- ninde basamak basamak kullanıyor. Peygamber Haz- retlerini -tövbe estağfurullah- siyasal partisine üye kaydetmiş, takkesini giyip de sakalını sıvazladığı za- man safyurttaşaüçkâğıt açıyor, mübarek Müslüman- lığın vicdana yöne>ik anlamını, koltuk hırsının mana- sızlığında sığlaştırıyor... ' Müslümanmış... Islamı tespih, iftar, türban, gösteriş. böbürlenme, şatafat. sahtecilik, hotzot, şişirmeyle siyaset malze- mesine dönüştürüyor... Tespih elde.. Takke kafada ! Hinoğlu... ? Gözler, dışarı değil. içeri bakıyor, utanmaz oğlû utanmaz ne halt ettiğini çok iyi biliyor: siyasette açı- lan üçkâğıdın ayırdına gerçek Müslümanların varma,- larından korkuyor... istediği önünde hazretin, isteme* diği ardmda!.. Gak dedi mi su. guk dedi mi et!.. Üret- tiği kirli politikanın içyüzü bir gün ortalığa dökülecekji herkes kokudan burnunu tıkayacak... * • İktidar koltuğuna oturmak için şantaj silahını kul- landı: koalisyonun mayasını kirli elleriyle yoğurdu; ik-> tidar koltuğuna oturup muradına nail oldu. Peki. neyaptı?.. Yolsuzluk dosyalarını Meclis'e taşımıştı, kedi pisli- ğini örtergibi hepsini kapatmaya girişti... ABD'yeatıp tutmuştu. Sam Amca'nın önünde kırk takla atıp el etek öptü... "Faiz haramdır" diye sözde Müslüman- lık taslayıp mangalda kül bırakmamıştı: koltuğa otu- rur oturmaz faiz üstüne mürekkep faiz bindirerek hal- kın canına okudu... Özelleştirmeye karşı çıkarken dev^ letin ne kadar kuruluşu ve fabrikası varsa haraç me^ zat toptan satışa çıkardı... "Ey ümmet-ı Muhammet, zamyapmayacağız, ver- gi koymayacağız" diyordu: koyduğu dolaylı vergiden Müslümanlar "Aman Allah" dediler; uyguladığı zam- iaröan oluşan kazıklar ormanında müminler Kâbe'sini şaşırdı... ; Vatanın taşını. toprağmı, arsasını. binasını, fabrika J sını. deposunu: temelinde saçı bitmedik yetimin hak- kı ve her Müslümanın alınteri bulunan devlet mallan- nı yabancılara peşkeş çekip satılığa çıkardı; ta ki kıçı koltuğun sıcaklığından uzak kalır da poposu soğuf korkusuyla. ulusaJ varımızı yoğumuzu pazarlamaya kalkıştı... Osmanlı bile gâvurla Müslümana eşit davranmaya çabalamışken ümmet-i Muhammet'i "Senden mi; benden m/?"diye ayırdı: dinci partiden olup da ken- disine biat edenlere ayncalık tanıdı... . • Müslümanmış... Hazretin Müsfümanlığı. ümmet-i Muhammet'e ka-' zık atmak için yakasına iliştirdiğirozet,dudağına kon-. durduğu sahte gülücük, pazarlama tekniklerinde kulı landığı bir mecradan başka ne anlam taşıyor? 1997 Cumhuriyet Ajandası jmhurıyei g buhtndtı Nadir Nad.\- aoıvonız Bi'nuk bı>\; luîs villli. hiriıiıi huntur kıığıdu bü\ılı • Tatıl Günieri • Önemli Telefon Numaraları • Şehırlerarası Otomatjk Telefor Kodlan ~ Z. • Vergılerın Taksıt ve ~_ % Ödeme Günieri ~~^~D »ÇeşıffiÖlçüler _ ' • Ulkelerın Teleks ve -Z^,^XJ Otomatık Kod Numaraları • Tjrk Motortu Kara Araçlannın Plaka (şaretlen ^ ^ ^ S00M0TL 'KDİ i(intleı Cumhuriyet Kîtap Kulûbü Çağ Pazarlama A.Ş. Yerebatan Cad. Salkımsöğût Sok. No:9/B Cağaloğlu-lstanbul Tel:514 01 95/96 Posta cek no:666322 Sevgili oğluınuz. agabeyim. örnek insan. karikatürcü. Elektronik Yüksek Mühnedisi SERDAR ÇAKIRER'İ aramızdan ayrılışının binnci yıldönümünde tüm sevenlerıyle. sevgi. özlem ve rahmetle anıyoruz. AİLESİ ÇGD YILIN GAZETECİLERİ YARIŞMASI Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) "Yılın Ba- şarılı Gazetecileri Yarışması" ulusal ve yerel ol- mak üzere, HABER- ARAŞTIRMA-İNÇELEME, RÖPORTAJ, FOTOĞRAF, KARİKATÜR, RAD- YO-TV HABER, RADYO-TV PROGRAM dalla- rında yapılacaktır. Katılmak isteyenlerin, 1996 yı- lı içerisinde yayımlanan ürünlerini 31 Aralık 1996 tarihine kadar Selanik Caddesi 46/12 Ankara adresine göndermeleri gerekmektedir. Başvuru- lar ÇGD Genel Yönetim Kurulu tarafından değer- lendirilecek ve sonuçlarocak ayı içinde kamuoyu- na açıklanacaktır. ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ GENEL YÖNETİM KURULU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle