Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10ARALIK1996SAI
OLAYLAR VE GORUŞLER
En Temel İnsanlık Hakkı: Sağlıklı Yaşam
İzlenen yanlış ve sağlık hakkını yadsıyan politikalar -ki bunlann
başında sağhkta özelleştirme geliyor- kimseye bir yarar
sağlamayacaktır. Herkese parası denli değil, gereksindiği ölçüde
saglık hizmeti verilraelidir
Prof. Dr. AHMET SALTIK ADD Onıtr Kunıht Üyesi
(1947. 5062 say.ılı yasayla). Dolayısıyla
DSÖ Anayasası, I982 Anayasamızın 90.
maddesi uyarınca bir iç yasadır. Yani bu
sağlık tanımı, bizim de yasal tanımımız-
dır. Nitekim 224 sayılı Sağlık Hizmetle-
rinin Sosyalleştirilmesi V'asası "nda da ay-
nı tanım yer almaktadır. Ek olarak. Tür-
kiye İHEB'ye imza koymuştur. Bunagö-
re sağlık. doğuştan kazanılmış bir insan-
lık hakkıdırve sağlık hizmeti herkese eşit
olarak devletçe verilmelidir. 1978 "de Al-
maatı'da DSÖ öncülüğünde toplanan
Uluslararası Konferans'ta da sağlık hiz-
metleri bir kamu hizmeti olarak tanım-
lanmıştır. Türkiye bu konferans bildirge-
sine de imza koymuştur. O halde. ulusla-
rarası yüklenimlerinden kaynaklanan bir
sorumJuluğu da vardır. Bunun gerekleri-
ni yerine getirmelidir. 1982 Anayasa-
sı'nın. 56. maddesi sağlık çevre ve konut
konularını düzenlemektedir. Neyleyelinı
ki bu madde devlete daha çok düzenleji-
civedenetleyicibirişlev vermektedir. Oy-
sa 1961 Anayasası, bu vönden çok daha
ileri idi.
Sağlıklı yaşam olmaksızın hiçbirinsan
hakkından söz edilemez. Hekimlerin ko-
nusu insandır: uğraş alanı insanın ta ken-
disidir. Bu bakımdan. hemen hiçbir öğe
tanımlanamaz ki; insanı. onun haklannı
yedolayısıyla hekimlen ilgilendirmesin.
Öteyandan. hekimliöinkendineözgüku-
ral veyasalan vardır. Birhekimden, "Bu
adamı asaeağız: bak bakalım. sağlıklı mı.
asabilir miyiz?** ya da "Bu adamı hücre-
ye koyacağiz™. Rapor ver..." türünden is-
temlerde bulunulmamalı. bulunulama-
malıdır... Bir hekim olarak bu tür işlev-
leri şiddetle reddediyorum. İnsan ve he-
kim olma onurumla bağdaştıramıyorum.
Ayrıea hekimlerin. hastalanna karşı gö-
B
u ayın laralık) 10-17 si
arası tüm insanlık için
önemli bir hafta: İnsan
Hakları Haftası! Bırieş-
mış Millerler (BMı Ge-
nel fCurulu 10 Aralık
1948 de İnsan Hakları Evrensel Bildirge-
si'ni (İHEB) onaylamış. 1950'de aldığı
birkararladaheryıl lUaralığıntümdün-
vada İn>an Hakları Günü olarak anılma-
sını öngörmüştür.
Insanhaklannm ternelindeyaşamhak-
kıyatar. Kuşkusuz bu hak. onun aynlmaz
birparçası olan sağlıklı yaşam hakkı an-
lamındadır. Hekimlerin ve tüm sağlık ça-
lışanlarının amacı. insanların acılarını
dındirmek ve sağlıklı. uzun bir yaşam
sağlamaktır. Tıbbın bu temel felsefesinin
insancıl olduğu denli ekonomik boyutu
da \ardır. fnsan en pahalı yatınm olup
kendisinden beklenen iiretimi sağlama-
dan sakatlanması ya da ölmesi büyük
ekonomik yitiktır. Eğitilmiş ve sağlıklı in-
sangücü ülkelerin en büyük zenginlik
kaynağıdır. Dolayısıyla sağlıkalanınaya-
pılan yatırımlar son derece üretken ve
venmlidır. Ancak bu arııaç. yalnızca sağ-
lık hizmetleri ile sağlanamaz: birlikte
sağlıklı konut. yeterli ve dengeli beslen-
me. temiz birçevre. çalışma. eğitim gibi
olanaklan da gerektirir. Bu haklann elde
edilmesi ise kuşkusuz demokratik bir
toplum düzenini zorunlu kılar. Oysa ül-
kemizbuanlamda Batılı do>tlanndanol-
dukça geridir.
Bilindiği gibi sağlık. yalnızca beden-
sel hastalık ya da sakatlıkların olmama-
sı değil. aynı zanıanda ruhsal ve sosyal
yönlerden de tanı bir iyilik durumudur
(Dünya Sağlık Ğrgütü -DSÖ- Anayasa-
sı). Türkiye bu anayasayı onaylamıştır
revlerini belirleven uluslararası hukuk
kurallan da vardır Dünya HekimlerBir-
liği. -ki uluslararası kamuoyunda etkin
bir konumu vardır- Bu anlamda bir dizi
bildirge yayımlamıştır. îşte Tokyo. Ce-
ne\ re. Lizbon. Helsinki bildirgeleri. He-
kimlik Ahlakı Uluslararası V'asası... He-
kim. değil işkenceye alet olmak ve katıi-
mak: işkence vb. insanlık dışı işlemlerin
yapıldığı yerde bile durmayacaktır. Bir-
iik. görevlerini yapmalan nedeniyle bas-
kıya uğrayan hekim ve ailelerini koruya-
cağını da kararlılıkla vurgulamaktadır.
Yukanda. sağlıklı yaşam hakkının el-
de edilebilmesi için ülkede demokratik
düzenin gerekliliği dile getirilmişti. Bu-
nun da yolu. esas olarak ülkenin olağa-
niistü bo/uk olan gelirdağılımını düzelt-
mektengeçmektedir. Ülkemizdeenyok-
sul yüzde 20'lik halk kesimi. yani en alt-
taki 13 milyon insan. ulusal gelirin yüz-
de 5'inden daha azını almaktadır. Enkay-
mak kesinı ise pastanın yüzde 55'ine el
koymaktadır. Bu korkunçbiruçurumdur.
Aç ve işsiz insan demokrasi ve insan hak-
ları kavgası veremez. Devlet sosyal poli-
tikalar izleyerek bu üstgelirgruplarından
alt katmanlara kaynak aktanmı yapma-
lıdır. ilgili kesimlerin de uiusal barış. gö-
nenç adına buna rıza göstermeleri bekle-
nir. Tersi durumda. ülkede ciddi toplum-
sal patlamalar kaçınılmazdır; halen bir
ölçüde yaşanmaktadırda...
Devlet, sağlık hKmerlerindesosyalIeş-
rirme>i ulusal sağlık politikası olarak be-
nimsemeli\ekamugelirleri rejimini iyi-
leştirerek daha çok vergi toplamalıdır.
Vergilendirilmeyen kesimlerden gereği
gibi vergisini almalı ve DSÖ'nün de
önerdiği üzere sağlık hizmetlerine ulusal
bütçeden yüzde 10 pay ayırmalıdır Sağ-
lık hizmetleri tek elden yürütülürse. el-
deki dar kaynaklar akılhca kulianıimış
olur. Hükümetlerin halkın sağlığına \er-
diği değer. en somut biçimde. bütçesin-
den ayırdığı pay ile ölçülebilir. Ülkeıniz-
de sağlıklı yaşam hakkının önündeki asıl
sıkıntı sözde finansman darboğazıdır. İz-
lenen yanlış ve sağlık hakkını yadsıyan
politikalar -ki bunlann başında sağhkta
özelleştirme geliyor- kimseye bir yarar
sağlamayacaktır. Herkese parası denli
değil, gereksindiği ölçüde sağlık hizme-
ti verilmelidirGünde 100-150 hastabak-
mak (!) zorunda bırakılan. 1 hastasına 3
dakika bile zaman ayıramayan, nöbetle-
ri ve fazla çalışması ücretlendirilmeyerek
açık angaryaya tabi tutulan hekimler ol-
mak istemiyoruz. Hastalanmızın kendi-
lerinin. harta ölülerinin hastanelerde re-
hin kaimasının ayıbını paylaşmak iste-
miyoruz. Yanlış siyasal seçimlerin ger-
çek sorumlulan ortalarda yokken halkı-
mızla haksız yere karşı karşıya gelmeyi
de istemiyoruz. Sürücülere günde 9 sa-
atten fazla araç kullanma izni verilmez-
ken. 36 saat görevde kalan "yorgun he-
kim" daha mı az tehlikelidir? Sağlık hiz-
metleri bir gün herkese. üstelik beklen-
medik yer. zaman ve biçimde gerekebi-
lir. Dolayısıyla niteliğini korumak ve ge-
liştirmek herkesin kaygısı veöde\i olma-
lıdır. Sağlık çalışanlarının işçi. memur
gibi yapay ayrımlar bir yana bırakılarak
sendikalaşmasından vanayız. Kamu \e
özel işveren karşısındaemeklerini sömü-
rüden korumanın yolunun gre\ li. toplu-
sözleşmelı sendikal örgütten geçtiği çok
açıktır. İHEB de tüm çalışanların sendi-
kal örgütlenme hakkı olduğunu \ urgula-
maktadırlmd. 23).
Sağlık hakkı. insan hakları içinde 2.
kuşak haklardandır. llk kuşak haklarbi-
reysel temel hak ve özgürlükler ile siya-
sal hak ve özgürlüklerdir. 1215 Magna
Charta'va dek uzanan geçmişleri vardır:
klasik haklardır. Gerçekleşmesi için dev-
leîin ve 3. kişilerin karışmaması kural
olarak yeterlidir. Sağlık \e sosyo-ekono-
mik haklarisetersinedevletin belliedim-
lerde bulunmasını gerektirir. Günümüz-
de artık 3. Kuşak İnsan Hakları gündem-
dedir. Sağlıklı bir çe\ rede yaşamak ken-
dini \e hobilerini geliştirmek. kühürel
sarlıkların korunmasını istemek. barış
içinde yaşamak \e kalkınmanm nimetle-
rinden hakça pay almak gibi... Bizler he-
nüz insanımıza I. kuşak hakları bile tam
olarak sağlayamadık. Sağlık düzeyi gös-
tergelerimiz utanılaeak boyutlarda.
Eğitim olgusu. İnsan Hakları Evrensel
Bildirgesi'nin 26. maddesinde temel in-
san haklarından birisi olarak tanımlan-
maktadır. Sağlıklı yaşam ve toplum için
vazgeçilmezbirönkoşuldur. Öteyandan.
sağlıklı olmavan insanlan eğitmenin güç-
lüğü de akıldan çıkarılmamalıdır. Eğitim
süreçlerinde insan haklarına saygılı bi-
reyler yetiştirmeye çaba göstermek ya-
şamsal bir önem taşımaktadır.
İşkence konusuna özellikle değinmek
gerekir. Söyleyecek söz bulmak güçtür.
Işkence Türkiye'de ne acıdır ki kurumlaş-
mıştır. Bu bir rezalettir. En büyük insan-
lık ayıbıdır! Devlet, yurtdışına işkence
eğitimi almak üzere adam (->
!) yollamak
yerine işkence vb. insanlık dışı işlemle-
rin kurbanlarını geri kazanmak için kuJ-
lanmalıdırdarkaynaklannı. Örneğin Da-
nimarka'da olduğu gibi rehabilitasyon
merkezleri açmalıdır. Şunu da altını çi-
zerek vurgulayalım ki. günümüz tıp tek-
nolojisi ile kimi işkence uvgulamalannın
izleri. aradan 10 yıl geçse bile kanıtlana-
bilmektedir.
Hücre hapsi, idam cezalan üzerinde
de durmak gerekir. Bir gazete yazısında
bu cezaları anmakla yetiniyorum.
Tarih, toplumların haklannı er ya da
geç aldıklannın belgeselidir. Tüm yaşa-
mını. halkımızın sağlıklı yaşam hakkı
(=sosyal tıp) için adayan Prof. Dr. N'us-
ret Fişek'in vurguladığı üzere: "...top-
lumsal gelişim aşamalarının daha sağlık-
lı aşılması isteniyorsa; halkın haklarının
karşısında durmak yerine yanında yer al-
mak hem bu süreçleri hıziandıracak hem
dedaha sancısızdönüşünıleri sağla\acak-
tır..."
Mustafa Kemal, kurduğtı Türki\e
Cumhuriyeti'ne hedef olar
ak çağdaş u>-
garlık düzeyinin de ötesini göstermiştı.
73 yaşmdaki genç eumhuriyetimiz.
O'nun ilke ve devrimlerinden sapjldığı
için, 2000"e dört kala ne >azık ki. insan
hakları bakımından dünya kamuoyunda
"ayıplı" bir konumda.
ARADABIR
Av. EROL ERTUĞRUL
Aydm Atutiirkçü Düşünce Denıeği Başkanı
Uyuyan Dev Uyandı
Atatürk, gençliğe seslenişinde, "... Yurdun için-
de yönetim başında bulunanlar, aymazlık ve sap-
kınhk ve üstelik hayınlık içinde bu/unabilirler. Da-
hası, yönetim başında bulunan böyleleri, kişisei
çıkarlarını, yurduna girip yayılmış olan (dış) düş-
manların siyasal erekleri ile birleştirebilirler. Ulus,
yoksuJluk ve darlık içinde ezgin ve bitkin düşmüş
olabilir. Ey Türk geleceğinin genç kuşaklan, işte bu
ortam ve koşullarda bile ödevin, Türk bağımsızlı-
ğını ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Gereksindiğin
güç, damarlarındaki soylu kanda vardır" diyordu.
îşte şimdi yurdumuzda böyle koşullar var.
Türk ulusu, Türk gençliği böyle koşulların var ol-
duğunu gördüğü için de bu yıl hem 29 Ekim Cum-
huriyet Bayramımız sivil toplum örgütleri tarafın-
dan, alanlarda, salonlarda görkemli törenlerle kut-
landı. Ve hem de 10 Kasım'da Atatürk, ulusumuz
tarafından büyük ve görkemli törenierle anüdı. Ya-
pılan törenler, toplantılar, resmi tören ve toplantıla-
rı aştı. Ulusumuz, deyim yerindeyse Atatürk ilke ve
devrimlerine olanca gücü ile sahip çıkıyor ve Ata-
türk'ü yeniden keşfetmenin, uyanmanın mutluluğu-
nu yaşıyor.
Anımsayalım: 10 Kasım 1996 günü Ankara'da,
Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi'nin,
'Karanlıktan Yakınma, Erken Kalk, BirMum da Sen
Yak'sloganı ilegerçekleştirdiği. 'Atatürk'üAnma ve
Cumhuriyete ve Devrimlere Bağlılık' miting ve yü-
rüyüşü, tek sözcük ile olağanüstü büyük ve gör-
kemli oldu. Ülkemizin her yöresinden binlerce kişi
Ankara'ya aktı. Atatürkçüler alanlara sığmadılar.
Saatler süren yürüyüş sırasında. Ankaralılar. evle-
rinin pencerelerinden, balkonlarından Atatürk re-
simleri asarak, bayraklar asarak, el sallayarak, çi-
çekler atarak, yürüyüşçüleri alkışlayarak bu eyle-
me destek verdiler. Gençler, yaşlılar bu yürüyüşe
coşkuyla katıldılar. Atatürkçülerin bu görkemli yü-
rüyüşü tüm devrim karşıtlarına. tüm Atatürkçü dü-
şünce karşıtlanna verilmiş en büyük yanıttı. Resmi
açıklamalara göre, 10 Kasım 1996 günü Anıtkabir'i
bir milyondan fazla kişi gezmişti. Bir lider, ölümün-
den 58 yıl sonra. böylesine anılıyorsa. onun ilkele-
rine, devrimlerine böylesine coşku ile sahip çıkılı-
yorsa artık söylenecek başka söz yoktur.
On yıllardır güzel yurdumuzda Atatürk devrimle-
rine karşı yürütülen önce sinsi. sonraları açık eylem-
leri halkımız kuşkuyla. sessizce izledi. Siyasal
amaçlar uğruna, birkaç oy daha fazla almak uğru-
na politikacıların aymazlık içindeki eylemlerini ulu-
sumuz sessizce, kuşkuyla izledi. Ancak aydınlan-
ma devrimine karşı yürütülen eylemlerin boyutları
büyüyünce, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı eylemler
boyuîlannı artt/nnca. uyuyan dev uyandı. Sessiz
çoğunluklar, alanlara, salonlara akmaya başladılar.
Ve ulusumuz eylemleriyle. çağdaş cumhuriyete,
Atatürk devrimlerine olanca gücü ile sarıldı.
Ulusumuzun bu büyük yanıtından çıkarılacak çok
dersler var. Hem Atatürkçü olduğunu söyleyip hem
Atatürkçü düşünceye en büyük hayınlığı yapanlar,
içi boşaltılmış gerçek olmayan bir Atatürkçüiük an-
layışını benimseyenler durumlannı bir kez daha
gözden geçirmelidirler. Ulusumuzdan daha büyük
yanıtlar almak istemiyorlarsa gerçeği görmek zo-
rundadırlar.
Hem şeriat isteyip hem Atatürkçü olduğunu söy-
leyen Sayın Başbakan veyanındakiler, "Politika di-
nin emrindedir" diyen Bayan Başbakan Yardımcı-
sı. kafasının içi de soyadı gibi kara olan, öyle oldu-
ğu anlaşılan Kayseri Belediye Başkanı ve daha ni-
celeri: Hiç unutmayın, bu ulus sizi izliyor. Bu ülke-
de yaşıyorsanız, bu ülkenin yönetimterinde bulunu-
yorsanız, Atatürkçü düşünceye karşı olamazsınız;
buna, bu hayınlığa ulusumuz izin vermez.
Bodrum Kalesi'ne Cami...
MEHMET ATILLA Egmmd
B
ir süre önce gazetelerde yer alan
ortak bir haber. duvarlı insanların
ilgisini çekmiştir sanıvorum:
"Bodrum'un dümaca ünfii kalesi-
nin içindeki eski bir kili.seodası. ca-
mi>edönüştürülmek isteniyor. Bu-
nunla da»erinilme\ip. müze müdürii Oğuz Alpö-
zen "in başka bir yere atanması planlanıyor."
Bu haber, yöneticilerimizin çözüm değil sorun
yaratma konusunda ne denli becerikli oldukları-
nı gösteren tipik bir örnek. Aynca seçmene selam
gönderme yanşmda geri kalmamak için atılmış
eğri büğrü biradım... Siz bu adımın şimdilik ge-
ri alınır gibi olduğuna bakma\ın. Ortaya çıkan
tepkiler. çok güçlü olmasa bile. biraz etkili oldu
da. hafif biryumuşama sürecine girildi. Ama bu
süreç geçicidir. Artık bu yöntemleri ezberledik.
Hepimiz biliyoruz ki. kısa bir süre sonra hem o
kilise odası camiye dönüştürülecektir. hem müze
müdürii gidecektir. hemdeyetkililerin 'diizmece'
dediği batık gemi biryerlere kapatılacaktır.
Bodrum'da doğmuş büyümüş birisi olarak. bu
karan alanlara seslenmek istiyorum: 'Hayal' ola-
rak nitelendirdiğiniz o batık geminin su altından
çıkanlması için gösterilen olağanüstü çaba. yıllar-
ca gözlerimizin önünde gerçekleşmiştir. Bod-
rum'un eski süngercileri ve balıkçıları, ogemiyi
birbirlennesöylence(efsane)gibi anlatmı^lardır.
Kısacası. gemi. hayal değil. gerçektir. Belki ge-
minin sergilenmesi için yapılan düzenlemelere
itirazınız olabilir. ama onu yok saymaya. düzme-
ce saymaya bilimsel olarak hakkınız olanıaz.
Kiİisenin camiye dönüştürülmesi kararına ge-
lince: Artık herkes biliyor ki. Bodrum Kalesi. Ro-
dos şövalyeleri tarafından yapılmıştır. Şövalyeler.
ibadetlerini yerine getimıek üzere. kalenin içine
kiiçük birde kilise yapmışlardır Ancak Bodrum.
yeniden Osmanlı egemenliğine geçince. bu kez
kalede göre\ li olan muhafizlann ibadetleri için
belli bir yere gereksinim duyulmuş \e kilise ca-
miye dönüştürülerek bir de minare eklenmiştir. O
yıllarda yerleşim yen kalenin içi olduğuna göre
ve ibadet edecek başka biryerbulunmadığına gö-
re buda\ranışı mantıklı \eolağan karşılamakge-
rekir
Gerek Evliya Çelebi'nin 'Se>ahatname"sinde.
gerekse Zekâi Eroğlu'nun değerli yapıtı 'Muğla
Tarihi'nde belirtildiği gibi. Bodrum halkı uzun
yıllar. bu kalenin içinde \e yakınında vaşadığı
için. kiliseden dönüştürülmüş cami. gerekliliğini
yıllarca korunıuştur.
Oysagünümüzdekidurum böyle değildir artık.
Bodrum Kalesi içindeyaşayan kimseyoktur. >er-
leşim bölgesi kaleden uzaklaşmıştır. Kentte. biri-
si kalenin hemen dibinde olmak üzere birçok ca-
mi vardır. Üstelik kaleyi ziyaret edenlenn ibadet-
lerini yerine getirebilmeleri için büyükçe bir alan
da 'namazgâh' olarak düzenlenmiştir. Bütün bun-
larortada iken ve halkın gereksinimini karşılıyor-
ken eski bir kilise odasının içinde sergilenecek
olan gemiyi 'hayal
1
kabul etmek. odayı yeniden
camiye dönüştürmek. Birinci Dünya Savaşı sıra-
sında yıkılan minareyi yeniden dikmeyc çalış-
mak. en hafifdeyimle "gösteriş meraklısı"olmak-
tan öte bir şey değildir.
Tarihsel yapıtlann özgün konumlanyla korun-
ması ya da aslına uygun biçimde düzenlenmesi.
bu konunun uzmanlannın özen gösterdiği bir il-
kedir. Bodrum Kalesi "nin içinde bir cami. o öz-
günlüğü bozar. Bir zamanlar. zorunluluktan do-
layı kilisenin cami olarak kulianıimış olmasf. ar-
tık o zorunluluk kalktığı için. yeniden camiye dö-
nüştürülnıesine gerekçe olamaz.
Müze müdürü Oğuz Alpözen de bir bakıma
ömrünü bu kaleye ve müzesine vermiştir. Kendi-
sini vakından tanımam. Yalnızca. Turgutreis Or-
taokulu öğrenci.si olduğum yıllarda. dışarıdan İn-
gilizce derslerimize geldiğini anımsıyorum. Ka-
le ile neredeyse bütünleşmişolan böylesine bir ki-
şinin. kendi isteği dışında uzaklaşfınlması en azın-
dan emeğe saygısızlıktır. Bana öyle geliyor ki. bu
kararınızın tutarlı ve doğru olmadığını sizler de
biliyorsunuz. Ama baştan da dediğim gibi bir kı-
sım seçmene hoş görünmek adına böylesi bir dav -
ranışı yeğliyorsunuz. Aynen sizden öncekilerin
yaptığı gibi.
FOTOKOPİ
IVI akinelerinizi
AGFA| SINIRSIZ SERVİS HİZMETİ!
I ARTIK TONER YOK!
• SESSİZ VE ÇEVRECİ!
(65 desibelin altında)
AGFA«& FOTOKOPİ
TÜRKİYE GENEL DJSTRİBÜTÖRÜ
Jigfa
rıyoruz
t e k t i İ k OFİS ÜRÜNLERİ ve PAZ. A.Ş.
TEL : (0212) 211 38 16 Pbx. FAX (0212) 211 63 65
SIVAS2.SULHHUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1996 334
Davacı Saadet înce ve arkadaşları vekili A\. Şerafettin
Öztaş tarafından davahlarNimetSirervearkadaşlan hak-
kındaki mahkememizeaçılan izale-i şüyu davasında: Ve-
rilen ara karar uyarınca. Sıvas Merkez Ferhatbostan Ma-
hallesi pafta 260. ada 2483. parsel 8'de kayıtlı taşınma-
zın tapu maliklerinden olduğu anlaşılan \e bütün arama-
Jara rağmen adresleri tespitedilemeyen davalılarOsman
Güler \e soyadı bilinmeyen Abdülkadir'in adlarına ila-
nen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup. duruşma-
nın bırakıldıgı 24.12.1996 günü saat 09.00"da bızzat ha-
zır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsıl ettir-
meleri. aksi takdirde HML'K'nin 509. \e 510. maddeleri
uyarınca aıyaplarında hüküm verilecesi hususu ilan ol-
unur. 22. fÜ 996
Basın: 122665
SI\AS ASLn E 3. RimJK MAHKEMESI'NDEN
Dosva \o: 1995 2-1996 431
Da\acı Mustafa Ay tarafından davalı Selma Ay aleyhi-
ne açılan boşanma davasında: Snas ilı Yıidızeli ilçesi
Çağlayan köyü cilt 031 -03. sayfa 26. kütük 55'te nüfus-
ta İTay'ıtlı Hüseyın ve Esme'den olma 1969 d.lu Mustafa
Ay ile N'azım ve Hatıce'den olma 15.12.1974 d.lu Selma
Ay'ın boşanmalarına kararverilmiştir. Da\alı Selma Ay'a
karar tebliiı yerine kaım olmak üzere ilan olıınur.
Basın: 123879
GÖNEN SL1H HUKUKMAHKEMESİ'NDEN
1996/364
Davacı Hayrettin Öztürk vekili Av. M. tsmet Sayın ta-
rafından davahlar Ra$it Can mirasçıları Aygün Can. Bin-
nur Can. Halil Can. Ayşe Can aleyhlerine Gönen ilçesi.
Üzümlü köyü Köyıçi mevkili 793 parsel sayılı taşmmaz
ile Köycivan mevkili 254 parsel aleyhine ortaklığın gi-
derilmesi davası açıldığı (Davalı Aygün Can"ın Hayret-
tin Öztürk'e olan bir borcundan doiayı) adı geçen dava-
hlar adlarına teblisatların yapılamadığı, zabıtaca yapılan
araştırmada da adreslerinin tespit edilemediğinden:
Adı geçen davahların duruşmanın atılı bulunduğu
24.12.1996 günü saat 9'da mahkememizde hazır bulun-
maları \eya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri ve-
ya geçerlı bir mazeret bildirmedikleri takdirde yoklukla-
rında davaya devam edileceği ve karar verileceği dava di-
lekçesınin tebliöi yerine seçerli olmak üzere ilan olunur.
Basm: 113918
TURİZM BAKANLIGI'NDAN DUYURU
Ankaracfa nadir dillerden (İngiliz. Alman. Frarsız dilleri dışında) ülke çapında profes-
yonel turist rehberliği kursu açıîacaktır. -
Sınav. 20-24 ocak tarihlennde Ankara'da yapılacaktır.
Söz konusu sınavlara katılacak adaylarda aranan şartlaraşağıda belirtilmiştir.
a) Sınav tarihi itibanyla 18 yaşını doldurmuş olmak.
b) T.C. vatandaşı olmak.
c) En az lise \eya dengi okul niezunu olmak (yurtdışında öğrenim görmüş adaylann
denkliğinin Milli Eğitim Bakanlığf nea onaylanması gerekmektedir).
d) Sabıka kaydı bulunnıamak.
e) Nadır dillerden bir yabancı dili veya dilleri çok iyi derecede bilmek.
Adaylar. giriş sınavlarına başvuruda bulunmak için. aşağıda adresi belirtilen İl Turizm
Müdürlüğü'nden temin edecekleri sına\ giriş formunu doîdurarak 2 adet fotoğraf ve sı-
nav giriş ücretini yatırdıklanna dairbanka dekontu ile birlikte en geç 17 Ocak 1997 tari-
hi mesai bitimine kadar anılan İl Turizm Müdürlüğü'ne teslim etmeleri gerekmektedir.
Posta ile başvurular kabul edilmeyecektir.
Adaylar. sınav giriş ücretı olan 2.500.000.- TL'yı Ziraat Bankası 1571 -30440-4-5 no'lu
hesaba yatıracaklardır.
Adaylann başvunıda bulunacakları 11 Tunzm Müdürlüğü'nün adresi aşağıda belirtil-
miştir.
- Ankara II Turizm Müdürlüğü G.M.K. Bulvan No: 121 Tandoğan ANKARA
NOT: Kursu tamamlayanlarbakanlıkça belirlenen merkezlerde 6 ay süreyle staja tabi
tutulacaklardır.
Basın: 124120
ADANA 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1994 2056 Esas 1995 1865 Karar
Davacı Seyfettin Ökmen ve Alı Kılıç vekilleri avukat fsmail Satıkboğa tarafından da-
vahlar aleyhine açılan ihalenin feshi davasının yapılan yargjlamasj sonunda çıkan karar
temyiz edi'lmiş Yargıtay 12. Hukuk Dairesi"nin 2"l .10.1996 tarih ve 1996/12561 eas 12742
karar sayılı ilamı ile bozularak iade edildiğinden. davalılardan Sabahattin Demır. Mecit
Gezerşen. Zahide Ana. \'usuf Kâhyalar. \'ılmaz Çevirmen. Fevzı Geldık. M. Fahri Özdo-
lap. Nedim Eskiçakıt. Mustafa Topçu. Latif Bayraktar. Cemıl Yeşil. Ahmet Koçtür. Ali
Aydoğan. Ali Yelkinkural. Hasan Basri Gür \e Hüsey in Sefa Deliçay 'ın adresleri meçhul
kaldığından işbu yarmtay bozına ılamını tashihi karar talebinde bulunup bulunmadıklan
ilanen tebligolunur.29.İl. 1996 Basın: 123962
PENCERE
Müslümanmış...
Müslümanmış...
Oysa herif-i naşerif Müslümanlığını düpedüz pa
zarlıyor, rozet gibi yakasına takıyor. etiket diye elbise
sine iliştiriyor. içsel irıancı dışsal reklama dönüştürü
yor, imana ilişkin olanı tezgâha sürüyor, dini metalaş-
tırıyor, piyasasını kurup borsasında oynuyor, kutsallı-
ğı bayağılaştınp ayağa düşürüyor...
Müslümanmış...
Arabistan krallarının. şeyhlerinin, emirlerinin ikinci,
üçüncü sınıf hısım akrabalanna yüzsuyu döküyor, şl
etek öpüyor: hofdinglerin, şirketlerin, ihracatın, itha:
latın gıllıgışında çöl Müslümanlığının komisyonculu-
ğunu sürdürmek uğruna hazretin yapmayacağı şey
yok...
Müslümanmış...
Seçim namazı kılıyor, oy orucu tutuyor, particilik iU
tarı açıyor, siyaset duası okuyor, Allah'ın adını iktidar
koltuğuna tırmanmak için kurduğu politika merdive-
ninde basamak basamak kullanıyor. Peygamber Haz-
retlerini -tövbe estağfurullah- siyasal partisine üye
kaydetmiş, takkesini giyip de sakalını sıvazladığı za-
man safyurttaşaüçkâğıt açıyor, mübarek Müslüman-
lığın vicdana yöne>ik anlamını, koltuk hırsının mana-
sızlığında sığlaştırıyor... '
Müslümanmış...
Islamı tespih, iftar, türban, gösteriş. böbürlenme,
şatafat. sahtecilik, hotzot, şişirmeyle siyaset malze-
mesine dönüştürüyor...
Tespih elde..
Takke kafada !
Hinoğlu... ?
Gözler, dışarı değil. içeri bakıyor, utanmaz oğlû
utanmaz ne halt ettiğini çok iyi biliyor: siyasette açı-
lan üçkâğıdın ayırdına gerçek Müslümanların varma,-
larından korkuyor... istediği önünde hazretin, isteme*
diği ardmda!.. Gak dedi mi su. guk dedi mi et!.. Üret-
tiği kirli politikanın içyüzü bir gün ortalığa dökülecekji
herkes kokudan burnunu tıkayacak... *
•
İktidar koltuğuna oturmak için şantaj silahını kul-
landı: koalisyonun mayasını kirli elleriyle yoğurdu; ik->
tidar koltuğuna oturup muradına nail oldu.
Peki. neyaptı?..
Yolsuzluk dosyalarını Meclis'e taşımıştı, kedi pisli-
ğini örtergibi hepsini kapatmaya girişti... ABD'yeatıp
tutmuştu. Sam Amca'nın önünde kırk takla atıp el
etek öptü... "Faiz haramdır" diye sözde Müslüman-
lık taslayıp mangalda kül bırakmamıştı: koltuğa otu-
rur oturmaz faiz üstüne mürekkep faiz bindirerek hal-
kın canına okudu... Özelleştirmeye karşı çıkarken dev^
letin ne kadar kuruluşu ve fabrikası varsa haraç me^
zat toptan satışa çıkardı...
"Ey ümmet-ı Muhammet, zamyapmayacağız, ver-
gi koymayacağız" diyordu: koyduğu dolaylı vergiden
Müslümanlar "Aman Allah" dediler; uyguladığı zam-
iaröan oluşan kazıklar ormanında müminler Kâbe'sini
şaşırdı... ;
Vatanın taşını. toprağmı, arsasını. binasını, fabrika
J
sını. deposunu: temelinde saçı bitmedik yetimin hak-
kı ve her Müslümanın alınteri bulunan devlet mallan-
nı yabancılara peşkeş çekip satılığa çıkardı; ta ki kıçı
koltuğun sıcaklığından uzak kalır da poposu soğuf
korkusuyla. ulusaJ varımızı yoğumuzu pazarlamaya
kalkıştı...
Osmanlı bile gâvurla Müslümana eşit davranmaya
çabalamışken ümmet-i Muhammet'i "Senden mi;
benden m/?"diye ayırdı: dinci partiden olup da ken-
disine biat edenlere ayncalık tanıdı... .
•
Müslümanmış...
Hazretin Müsfümanlığı. ümmet-i Muhammet'e ka-'
zık atmak için yakasına iliştirdiğirozet,dudağına kon-.
durduğu sahte gülücük, pazarlama tekniklerinde kulı
landığı bir mecradan başka ne anlam taşıyor?
1997
Cumhuriyet Ajandası
jmhurıyei
g buhtndtı
Nadir Nad.\-
aoıvonız
Bi'nuk bı>\;
luîs villli.
hiriıiıi huntur kıığıdu bü\ılı
• Tatıl Günieri
• Önemli Telefon Numaraları
• Şehırlerarası Otomatjk
Telefor Kodlan
~ Z. • Vergılerın Taksıt ve
~_ % Ödeme Günieri
~~^~D »ÇeşıffiÖlçüler
_ ' • Ulkelerın Teleks ve
-Z^,^XJ Otomatık Kod Numaraları
• Tjrk Motortu Kara Araçlannın
Plaka (şaretlen ^ ^ ^
S00M0TL
'KDİ i(intleı
Cumhuriyet Kîtap Kulûbü Çağ Pazarlama A.Ş.
Yerebatan Cad. Salkımsöğût Sok. No:9/B Cağaloğlu-lstanbul
Tel:514 01 95/96 Posta cek no:666322
Sevgili oğluınuz. agabeyim. örnek insan.
karikatürcü. Elektronik Yüksek Mühnedisi
SERDAR
ÇAKIRER'İ
aramızdan ayrılışının binnci yıldönümünde tüm
sevenlerıyle. sevgi. özlem ve
rahmetle anıyoruz.
AİLESİ
ÇGD YILIN GAZETECİLERİ
YARIŞMASI
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) "Yılın Ba-
şarılı Gazetecileri Yarışması" ulusal ve yerel ol-
mak üzere, HABER- ARAŞTIRMA-İNÇELEME,
RÖPORTAJ, FOTOĞRAF, KARİKATÜR, RAD-
YO-TV HABER, RADYO-TV PROGRAM dalla-
rında yapılacaktır. Katılmak isteyenlerin, 1996 yı-
lı içerisinde yayımlanan ürünlerini 31 Aralık 1996
tarihine kadar Selanik Caddesi 46/12 Ankara
adresine göndermeleri gerekmektedir. Başvuru-
lar ÇGD Genel Yönetim Kurulu tarafından değer-
lendirilecek ve sonuçlarocak ayı içinde kamuoyu-
na açıklanacaktır.
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ
GENEL YÖNETİM KURULU