Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 6 KASIM 1996 ÇARŞAMBA
HABERLER
Örtülü ödeneği 5.5 milyar lira dolandırmakla suçlanan Parsadan'la ilgili davaya devam edildi
'Parsadan'a ödeme yapkh'• Hızine avukatı, örtülü ödenekten Atatürkçü subaylara yardım
»öı ahında ödeme yapıldığına ilişkin tanık ifadelerini kabul
îttiklcrini açıkladı. Selçuk Parsadan. önceki ifadelerini değiştirdi
/e "Ortüiüyü dolandımadım" dedi. Parsadan. ifadelerindeki
ce.işkiyi. "Çiller başbakan yardımcısı. O mu doğru söylüyor.
i>en rri, tabii ki çok muhterem Çiller doğru söylüyor. Ben yalan
söJedim" sözleriyle açıkladı.
*>KARA(VskA)- Hazine. DYP
Geıel Ba^kjnı Tansu Çiller'h
taş;>akınlığ. dönenıinde örtü ü
«deneğn 5.5 milyar lira dolandırıldığı
ildasıyla açılan da\ada Çille'"in
alohine ta\:r aldı. Hazıne avukatı.
(ilbrin özel kalem müdürü \kın
İtfanbullu'njn örtülü ödeneken Selçuk
fanadan'a 5.5 milyar lira ödendıgini
kıbjl eıtiğını açıklavan tanık gazeteei
Şîkrü Küçükşahin'in ifadelerini kabul
etiUemi bıidırdı. Parsadan ıse. önceki
ifadeler.ni reddetti \e "Örtülü ödeneği
d)landırmadım~dedi. Parsadan.
lüdjlenndekı çelışktyı -Sayın Tansu
Çiller, o dönemde başbakan idi. Şimdi
bışbakan yardımcısıdır. Herhalde o
valan sövlemivordur. Ben \alan
söyledim" şeklinde alaycı bır üslupla
açıkladı. Eınekli orgeneral Necdet
Oztorun'un ısmıni kullanarak. örtülü
ödeneği 5.5 milyar lira dolandırdığı
gerekçesıyle kardeşi HüsejinCahit.
arkadaşları Mukadder Balkan \e Ali
Yiğitoğlu'yla bırhkte hakkında Ankara
9. Ağır Ceza Mahkemesf nde da\a
açılan Selçuk Parsadan'ın
yargılanmasına de\am edildi.
Duruşmaya sanık Selçuk Parsadan ile
Mukadder Balkan. avukatları ve Hazine
adına müdahil a\ukat katıldı.
Duruşmada. bır önceki ara karar
uyarınca tanık gazeteci Şükrü
Küçükşahin'in ifadesi alındı. Askerde
bulunduğu bıldirilen sanık Ali
Yiaıtoelu'nun ifadesinin ıse
mahkeme\e ulaşmadığı öğrenildi. Olay
tarihinde Sabah gazetesinin başbakanlık
muhabirı olan Şükrü Rüçükşahin
konuvla ilgili haberler hakkında
görüştüğü Çiller'in özel kalem müdürü
Akın İstanbullunun. örtülü ödenekten
ödeme yapıldığını doğruladığını anlattı.
Küçükşahin. "Akın bey bana. kendisinin
Necdet Öztorun Paşa'yla görüştüğünü,
Atatürkçü subaylara dernck alımı için
kendisinc gelen bavana iki kez olmak
üzere toplam 5.5 milyar lira ödeme
yaptığı söyledi. Ancak bunun DYP'ye 30
bin ov geleceği için vapıldığt iddiasını
kabul etnıedi" dedi.
Hazine avukatı kabul etti
Daha sonra görüşlerı sorulan sanık
avukatları. Küçükşahin'in ifadelerini
kabul etmedıklerini belirttıler. Müdahil
ülarak katılan Hazine avukatı ıse. örtülü
ödenekten 5.5 milyar lira ödeme
yapıldığını doğrulattığını anlatan tanık
gazetecının ıfadesını kabul ettıklerinı
bıidırdı. Duruşmada sessiz kalmayı
tercıh eden sanık Parsadan. tanık
gazetecinin ıfadesivle ılgılı görüşünütı
sorulması üzerine. "Tanık çok
muhterem Tansu Çiller'i köriilüvor.
Onun gibi muhterem insanlar >alan
sövlemez. İfadelerine katılmı>orum.
Şahit beyden de özür diliyorum. Kendisi
ne demek istediğimi anlar" dıye
koııuştu. Parsadan. daha önceki
ifadelerinde suçlamayı kabul ettığinı
hatırlatan mahkeme başkamna ıse
"Sayın Çiller o tarihte başbakan idi.
Şimdi de başbakan vardımcısı ve
dışişleri bakanı. O mu yalan sövler, ben
mi? Tabii ki onun gibi muhtercm
iıısanlar \alaıı söylemez. Ben yalan
söyledim. Şinıdiki ifadem doğru. örtülü
ödeneği dolandırnuş değilim" karşilığını
\erdı. Parsadan. bir gazetede
yayımlanan anılarında da suçu kabul
ettığinın hatırlatılması üzerine. ~Onu
dikkatle okuyanlar ilk sayısında
bunlann tamamen hayal nıahsulü
olduğunu. rüva olarak anlattiğınıı
görürler"dedi. Mahkeme başkanı.
diğer sanık Ali Yiğitoğlu'nun ifadesinin
alınabılmesi için duruşmaşı ileri bir
tarıhe bırakırken. sanıklann tutukluluk
halınin sürdürülmeMne karar \erdı. ilk
ikı duruşması da olaylı geçen örtülü
ödenek yolsuzlugu davasinda
mahkemenin kararı merakla bekleniyor.
Örtülü ödenek da\ası. Başbakan
Yardımcısı Çiller'in "Para ödemedik"
açıkiamasına rağmen. Hazine'nın
müdahil olarak sürdürmesivle ılgınç bir
boyut kazandı. Çiller'in özel kalem
müdürü Akın İstanbulluoğlu. geçen
duruşmada. örtülüden Parsadan "a
ödeme yapmadığmı bıldirmışti. Aynı
duruşmada tanıklık yapan gazetecıler
Muharrem Sankaya \ c Şebnem
Güngör ise. İstanbulluoğlu'nun
kendılerme yaptığı açıklamada.
Parsadan'a Atatürkçü bır derneğe bina
alımı için para ödendıgini bclırttiğıne
dıkkat çekmişlerdi. Da\anın
mahkûmiyetle sonuçlannıası. dönemın
başbakanı Çiller'i vakından
ılgılendiriyor Bu yolsuzluğun
mahkeme kararıyla. kanıtlanması
Çiller'i sıyaseten zordurumda
bırakacak. Aksi durunı ise Çiller'i
rahatlatacak. Büvük olasılıkla da lehte
propaganda malzemesi olarak
kullanılacak.
TBMM
DGM'lerin
yargı
çevreleri
düzenlendi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMM Adâlet
Komısvonu'nda De\let
Güvenlik Mahkeıneleri
(DGM). Türk Ceza Yasası
(TCY)\eTerörle
Mücadele Yasası"nda
(T\1 Y ) değişıklık öngören
üç tasan kabul edildi.
Değişikliğe göre. Erzmcan.
Kayseri \e Konya
DÖM'lerikaldı'nlırken.
Erzurum. Adana ve Yan'a
yeni DGM'ler kuruluyor.
Adalet Komısvonu'ndadün
kabul edilen \e yayımı
tarihınden itibarcn 6 ay
sonra yürürlüğe gırecek
olan değişikliğe göre.
DGM'lenn yargı
çevrelerinın düzenlenmesi
su şekılde öngörülüyor:
Adana DGM: Adana.
Aksaray, Gaziantep. Hatay.
Içel. Karaman. Kilis.
Konya. Nığde.
Ankara DĞM: Ankara.
Afyon. Amasya. Bartın.
Bolu. Çankırı. Çorutn.
Eskişehir. Karabük.
Kastamonu. Kayseri.
Kırıkkale. Kırşehir.
Kütahya. Ne\şehir.
Samsun. Sınop. Tokat.
Yozgat. Zonüuldak.
Diyarbakır DGM:
Diyarbakır. Batman.
Bingöl. Mardın. Sıirt.
Şırnak. Şanlıurfa.
Erzurum DGM: Erzurum.
Ağn. Ardahan. Art\ın.
Bayburt. Erzincan.
Giresun. Gümüşhane. Iğdır.
Kars. Ordu. Rize. Sıvas.
Trabzon.
Istanbul DGM: İstanbul.
Balıkesir. Bılecik. Bursa.
Çanakkele. Edirne.
Kinkkale. Kocaeli.
Sakarya. Tekirdağ. Yalova.
lzmir DGM: tzmir.
AntaKa. Aydın. Bıırdur.
Denizlı. lsparta. Manisa.
Mufila. Uşak.
Marat>aDGM:Malatya.
Adıyaman. Elazığ.
Kahramanmaraş. Tııncelı.
Van DGM: Van. Bitlis.
Hakkâri. NJuş.
Adalet Bakanı Şevket
Kazan. tasarının
komisyonda göriişülmesi
sırasında yaptığı
konuşmada, DGM'lerin
dosya yükü hakkında bilei
ven'rke'n. DGM'lerde
toplam 7 bin 142 dosya
bulunduğunu kaydetti.
Değısiklık öngöre:ı tasan
ile yeni DGM'lerin
kurulmadığına dikkat
çekeiı Kazan. sadece bazı
mahkemelerin yerlennin
değiştırildiğinı bildirdı.
Kazan. DGM'lerin göre\
alanlannı daraltan bir teklıf
üzennde çalıştıklarını da
anımsatarak. bır haftaya
kadar bu öneri\i TBNlM'ye
getireceklerini ka\dettı.
Diğer degişikükJer
TC\ "nin bazı
maddelerinde değişiklik
öngören tasarı ile pankart
asma. \azı yazma. kamu ya
da eğitim kurumlarındaki
yetkilıler tarafından asılmış
belge. resim \e yazıları
tahrip etnıe suçlarına
\enlen cezaların paraya
çe\rilnıesi >a da
erteienebilnıesi hükmü
getiriliyor. Tasarı ile
yasadan yararlanmak
isteyenlere 6 aş lık süre
tanınıyor. Bu durumda
bulunan kişilerin sayısının
200 ci\annda olduğu
bildirildi.
Belgelerini yenilemek isteyen yüzlerce yaşlı saatlerce kuyrukta çile dolduruyor
Emekliyesağlıkkarnesiezıyeti: 1
DEN'RIM SEVİMAY
Yolunuz bugünlerde
Cağaloğlu Yokuşu ya da
Şişli taraflanna düşerse
onlarca \aşlının
oluşturduğu kuyruklara
rastla>abilirsıniz. Sabahın
5'inde ba^layan bu
kuy ruklarda bekleşen
yaşlıların tüm dertleri ıse
SSK'nın kendilerine
%erdiği sağlık karnesini
yenile\ebılmek.
7
0 yaşına merdhen
da\amış bunca insan durup
dururken sağlık karnelerinı
niye mi \enilesin'
1
Çünkü
de\let. gerçekten emeklılığı
hak edenle etmeyeni ayırt
etmek. böylece SSK'den
haksızgelirelde
edilmesinin önüne geçnıek
istiyor. De\letin bu sorunun
çözünıü için baş\ urduğu
çare ise adeta bır "Belgeler
belgeseüni" andınyor.
Bu kuy ruklardaki
insanların alınası gereken
belgeler şö> le: Nüfus
nıemurluğundan kav ıt
belgesi. Bağkur\e Emeklı
Sandığı'y la ilişkınin
olmadığına dair birer belge.
\ergi dairesinden de başka
bir gelırinizın olmadığını
ispatlayan belge.
Işiniz bu belgeleri
toparlamakla da bitmez.
Söz konusu kâğıt tomarını
semtiıiizdeki Emekliler
Derneâi'nin şubesine „ , . ...
götürifrsünüz. Bu arada Sabahın > ı
derneğe. yeni çıkan bir âdet üzerine. 250
bin lira üyelik aidatı ödersiniz. Demek.
tüm belgeleri alıp işleme koyar. Işlenıler
sonunda şenilenen sağlık karnenizi yine
gıdıp dernekten ahrsınız. Ortalama bir
haftalık gel-gitlere \e >aklaşık 3 milyon
liraya mal olan bunca çabanız sonucunda
artık SSK'den yeni bir sağlık karnesine
sahip olursunuz.
~PekJ. devlet bu sorunu bunca insanı
sokağa dökmek yerine. neden oturdugu
yerden bilgisayar ağıyla çözmüyor"
sorusunu ise kuyruktakiler şöyle
\anitli\or:
"Çünkü öj le eziyet çekmiş olmayız.
\'aşlıların eziyet çekmesini istiyorsan
oııları kuyruğa sokacaksın. Biz hastaneye
gideriz, kuyruğa gireriz. Maaş almaya
giderizyine kuyrukta\ız. Bu bizim
yazgmıız."
Kuvrukta bekletilmeyi bir yazgı olarak
kabul etmeyenler ise suçun yöneticilerde
olduğynu söylüyorlar. 65 yaşına gelen bir
indekmruğagirenemekliler,sağlıkkarnelerineka\uşabilmekiçinbihükbirsabırörneğigösteriyorlar. (Fotoğraf: L Ğ L R G C N Y Ü Z )
emeklinin korkacak hiçbirşeyinin
kalmadığını öfkeyle ha\kıran Mehmet
Ekinci. "Adana'da geçen gün emekli
kuy ruğunda bir adamcağız öldü. İ'/erine
gazeteyi serdiler. kuyruk yine de\am etti.
Korkacak neyimiz kaldı? Bizi bu duruma
sokan, yöneticilerdir. 30 > ıl çalışmışım, bir
de gelip bu çileyi çekiyorum. L stelik
SSK'nin doğru dürüst bir doktoru bile
yok. Sağlam dişimi çektiklerini biliyorum.
Bö> le bir hizmet için girmişim kuy ruğa.
Değer mi?~
Kuyruğun arkalarına doğru ilerledikçe
şikâyetlerin değişnıediği gibi arttığına
hatta yaşlıların bir suçlu bile bulduklarına
tanık oluyorsunuz. Onlara göre bu
uygulamanın tek sorumlusu Refah
Partisi. Lafı birbirlerinin ağzından
kaparcasına konuşan bu dertlı in^anlar.
böylesi bir kuyruğa ilk kez Refah'ın
zamanında girdiklerini söyleyerek "Bu.
bir Müslümana yapüacak işkence mi"
diye soruyorlar. RP'den daha âlâ
Müslümanlığı ?a\unan bır partı
olmadığını sö\leyince ise asıl öfkeleri
ortaya çıkıyor:
"Seçim zamanı, Bıze o> \erme\en
Müslüman değıldir' dediler. Asıİ
Müslüman olmayan onlar. Bu nıudur
Müslümanhk. bu kadar yaşlı insanı
sokağa dökmek midir? Bizlere hizmet
etmeyecekse kime edecek? Sorarız. bu
Refah kime hizmet ediyor?"
Kuyrukta bu öfkelı konuştnalara
katılanların yanı sıra Şişli'deki Bağkur
kuyruğunu k'ara kara düşünenlerin sa>ısı
daazdeğıldi.
\aşlılar. "Bu ne ki... Asıl işkence Şişli'de.
Buradan çıkıp oraya da girmemiz gerek.
ama nasıl? \allahi ölürüz orada" diye
hayıflanırkcn bıradam da elindekı ılacını
ha\ada salla\arak şöyle dnor:
"Ben astmı hastası> ıın. Sabahley in iğne
olup da geldim. Elimde de ilacımla
dolaşıyorum. Ne için? 15 milyon maaş.
yarım pürçek bir sağlık hizmeti için. Kim
bu ülkede refah \ar diyebilir? Kaç ülkede
buzulüm\ardır?"
Bu yaşlı adanıın konuşmasından
ce.saretlenen bir kadın ise hetnen aradan
çıkarak "İşkence çekerken büe torpil
koyuyorlar. Deminden beri \anımızdan
memur emeklileri geçip işlerini yaptırıp
gidiyor. Onlara ku\ruk yok. Bu ülkede
kuyioıktaki işçi de sevilmiyor" dıyor.
\aşlıların şikâyetleri sürüp gıderken
birden bır çaycı ortaya çıkıyor. Çaycı.
elındeki tepsiyi sağa sola sa\urturarak
kınruktakilerı birer birer 'çaylıyor'.
"Çaylar şirketten mi" diye sorunca yanıt
hep bir ağızdan. "Olur mu? Cepten,
cepten" diye geliyor.
Arkasından parnıaklar kuyruğun
paraleline serpilmiş. >erde kâğıtlarla
boğuşan üç dört gence çe\rih\or. Bu
gençler. yaşlılann yerine ellerindeki
kâğıtlannı dolduruyorlar. "Haynnamı"
diye sormak insanın içinden bile
uelmı\or: Tanesi 50 bin lira.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Abdullah Çatlı aslında dev-
let töreniylegömülmeliydi. Mil-
liyetçiydi, devletin ve milletin
bölünmez bütünlüğü konusun-
da herkesten önce harekete
geçiyordu. Bölücülere, komü-
nistlere şimdiye kadar kan kus-
turan bir örgütlenmenin tepe
adamlarından birisiydi.
Devlet yetkililerinin. güvenlik
güçlerinin her isteğini yerine
getiriyor, onlarla dayanışma
içindefaaliyetgösteriyordu. Bu
konuda o kadar devletine bağ-
lıydı ki. devletin üst düzey bir
emniyet görevlisiyle, iktidar
partisinin bir milletvekiliyle ka-
fa kafaya veriyor, milletin sela-
meti için çalışıyordu. Içişleri Ba-
kanı'yla da içli dışlı olduğunu
bilmeyen yoktu. Kendisinin
devlete olan bu bağlılığını bilen
güvenlik güçleri, onun başı der-
de girmesin diye ona sahte
kımlikler düzenliyorlar. eline
susturucu silahlartutuşturuyor-
lardı.
DYP yöneticilerinden Nec-
mettin Cevheri de. üçlünün bir
arada aynı arabaya bınmesınin
b"'yütelecek yanı olmadığını
söylüyor veekliyordu: "Münfe-
Çatlı, Devlet Töreniyle Gömülmeli
rit bir olay." Aslında olayın
önemli yanlan var. Bir kere Tür-
kiye, devlete yıllardır hizmet ve-
ren. bu uğurdaçoksayıdacina-
yet olayına adı karışan değerli
bir evladını. Abdullah Çath'yı yi-
tirmişti. Nasıl böyle bir ölümkü-
çümsenir ve münferit bir olay
olarak ele alınabilir?
Beni en çok şaşırtan. şimdi-
ye kadar yıllarca hükümette bu-
lunmuş, devlet yöneticiliği yap-
mışsiyasi liderlerin, "Buişihav-
salam almıyor" demeleri. Size
sormazlar mı; Abdullah Çatlı ile
ilgili bilgiler yıllardır masanızın
üzerinde duruyor, raporlarorta-
lıkta uçuşuyor: bir gün bu ko-
nuyu Meclis'in gündemine ge-
tirdiniz mi? Terörle Mücadele
Yasası'ndakiküçükbirdeğişik-
liği engellemek amacıyla Mec-
lis'in altını üstüne getiren kah-
ramanlar. Türkiye'nin dört bir
yanını uyuşturucu şebekeleri
sararken neredeydiniz? Herke-
sin bildığıni. siz bilmiyor muy-
dunuz?
Türkiye'nin Güneydoğu-
su'nda yıllardır neden hiç uyuş-
turucu şebekesi ortaya çıkarıl-
madığı da ilginizi çekmedi mi?
Yüksekova'da ortaya çıkarılan
üniformalı çete konusunda
hangi ANAP yönetıcisi, hangi
milletvekili şimdiye kadar han-
gi çabayı gösterdi? Orada yurt-
taşın yıllardır feryadını hiç yerin-
de dinleyip Meclıs'e getirmeyi
düşündüğünüz oldu mu?
Türkiye, birfaili meçhul cina-
yetler ülkesi haline geldiğinde.
acaba bunu kimler yapıyor di-
ye mera'A ettiniz mi? Manisa 'da
sırf duvara yazı yazdığı için
gencecik çocukların cınsel or-
ganlarına sokulan cop. ''milli
onurunuz"u zedeledi mi? Bu
kadar cinayet, bu kadar kan. bu
kadar sılah sizi daha önce hiç
ürkütmedi mi? "Havsalanız"
daha yeni mi zorlanmaya baş-
ladı?
Türkiye'nin batağa battığını
görmeniz için daha havsalanı-
zın ne kadar zorianması gere-
kecek? Bir kadın; Tomris Öz-
den. Güneydoğu'da öldürülen
Albay'ın eşi. aylardır çığlık atı-
yor. kocam için otopsi istiyo-
rum diyor. Sayın Deniz Baykal!
Siz devletten esen rüzgârdan
korkunuzdan Tomris Ozden'i
CHP'den istifa ettirerek bu ko-
roya katılmadınız mı? Tomris
Özden. kocasının devlet için-
deki çete mensuplarınca öldü-
rüldüğüne ilişkin derin kuşkular
taşıyor ve eşınin cesedinin ye-
niden incelenmesıni talep edi-
yor. Yalnızcatehdit ve baskı gö-
rüyor. Ey CHP yöneticileri!
Tomris Özden'in çıglığı sizi ilgi-
lendiriyor mu? Devlet içındeki
çeteler nasıl ortaya çıkarılacak?
Korkarak mı? En cesur insan-
lar. çetelerin hedefi olup sustu-
ruluyor. siz sade suya tirit de-
meçlerle günlerinizi geçiriyor-
sunuz. Onlara arka çıkmaktan
ısrarla kaçınıyorsunuz.
Güçlükonak'ta bır minibüs
insanı kurşunlayıp yakanların
devlet görevlileri olduğuna iliş-
kin ciddi bulgular ortaya çık-
mıştı. Bir muhalıf partı bunun
üzerine gıtmeyı düşündü mü?
Abdullah Çath'yı ölüm üreten
bir bataklık bugünlere getirdi.
Beklenmedik kaza olmasa. pa-
ralar bölüşülecek. kan akmaya
devam edecekti. Şu anda han-
gi sahte kimlikliler. hangi sahte
pasaportlular, devletin en tepe-
sindekilerle işbirliğı yapıyorlar.
Bunun ortaya çıkması için bir
kaza daha mı bekleyeceğiz?
Mehmet Ağar, hangi ülkede
bunca kanıta rağmen bakanlık
görevini yürütebilir? Ağar'ın ba-
şında olduğu güvenlik örgütü-
ne nasıl güven duyabiliriz? Üni-
formalı çeteleri kim ortaya çıka-
racak. yeni Abdullah Çatlı'ları
kim yakalayacak?
Erbakan şu anda Başbakan.
Demirel de Cumhurbaşkanı.
Devletin ve hükümetin başı ola-
rak hemen harekete geçmeleri
gerek. İlk adım Mehmet Ağar'ın
görevden alınmasıyla atılmalı.
Ağar'ın içişleri Bakanlı-
ğı'ndan alınıp alınmaması bir
dönüm noktası. Bekleyip göre-
ceğiz.
Not: Bugün saat 16.00'da.
kitaplarımı imzalamak ıçın fu-
arda Pencere Yayınları standın-
dayım.
GLOBAL POLİTİKLTLTÜRJ
ERGİN YILDIZOĞLU :
»
lağım Çamuru Faydalıdır'
WEB'de, küreselleşme üzerine, yeni bir şeyler
bulabilir miyim diye dolaşırken, çok ilginç bir alın-
tıya rastladım. 1991 Aralık ayında, bankanın yıllık
"Global Rapor"u yazılırken, Dünya Bankası Başe-
konomisti Lavvrence Summers, bankada bir iç
mektup dolaştırıyor ve bu notta, "Afrika, nüfus yo-
ğunluğu büyük ölçüde düşük bir kıtadır ve zehirli
artık maddeleri, insanın ortalama ömrünün genel
olarak kısa ve ücretlerin düşük olduğu bölgelere
dökmek, burada insanların ölerek kaybedecekleri
şeyler çok az olduğu için, ekonomik akla uygun-
dur" (The Economist 15.2.1992. Aktaran, Henwo->
od, Doug. Cilt 48 Monthy Revviev, 1996) diyor. ;
Dünya Bankası ve IMF'nin 1980'lerden beri erj
önemli görevi dünya ekonomisinde ve özellikle de,
azgelişmiş ülkelerde piyasa ekonomisinin, yani
ekonomik aklın egemen olmasını sağlamak. Bay
Lavvrence da Dünya Bankası'nın başekonomisti.
Piyasa ekonomisinin kendi kendine dengeye gel-
me eğiliminin (bu eğilimin tümü ile kurgusal oldu-
ğunu bir an için unutalım). toplumsal sorunları çöz-
menin de en iyi aracı olduğu görüşünün zayıflığı,
piyasa ekonomisıni de içine alan, ama daha geniş
alanları kapsayan sorunlar söz konusu olduğunda
hemen ortaya çıkar. Yoksullar ve zenginlerden,1
ezen ve ezilenden oluşan geniş grupları kapsayan,'
halk ve ulus söz konusu olduğunda, piyasa eko-
nomısı, her zaman ekonomik olarak güçlü olandar)
yana çalışır. Işsizden. yoksuldan yana değil. Tünt
dünyayı ilgilendiren çevre kirliliği gibi bir konuya ge-1
'
lince de bu zayıflık daha da artarak piyasacı yak-j
laşımı kısa zamanda saçmalık düzeyine çıkarıyor.^
Paul Havvken'in "The Ecology of Commerce"
(Ticaretın Ekolojisi) isimli çalışması (Harper Busi-,
ness 1993) çevre/ekoloji sorunlarıyla piyasa eko-
nomisini birleştirmeye çalışan yapıtlardan biri.
Hawken. faaliyetleri ile çevreyi kir\eten veya diğer
sanayi dallarına bu yolla ek maliyet yükleyen işlet-
melere ek vergi konmasını öneriyor. Böylece, çev-1
reyi kirleten bu sanayi dalında, üretim maliyetleri
yükselecek ve giderek kimse bu alana yatırım yap-
mayacak. Piyasa çevreyi korumuş olacak. Bu yak-
laşımın (çevreyi, piyasanın değil de devletin koy-j
duğu verginin koruduğunu görmezden gelsek bi-
le) çok önemli iki sakatlığı var. Birincisi, çevre ve
doğal kaynaklarsınırlı. Bazen bozulanı düzeltmek,
gidenin yerine yenisini koymak mümkün olmuyor'
Ustelik, bu durum da çoğu zaman iş işten geçtik-
ten sonra anlaşılıyor. Ikincisi. bu söz konusu işlet-
menin çevreye verdiği zararı. kim para cinsinden
ölçecek ve kim vergiyi uygulayacak? Burada dev"
sanayi işletmeleriyle karşı karşıya olduğumuzu
unutmayalım. Verılen kararlara, biçilen vergile-
re.mahkemelerde, devlet bürokrasisi katında itiraz
edecekler. büyük bir avukatlar ordusunu harekete
geçirecekler ve bu savaşı da, devlet, halkın verdi-
ği vergilerden finanse edecek, okul, sağlık vb. gibi
hizmetlere harcamak yerine...
Bu büyük şirketlerin gücü de öyle az buz değil. •
Dünyanın en büyük 100 ekonomisinden yansından-
çoğu dev şirketler, devletler değii. Örneğin Gene-'
ral Motors'un satışlan. Danimarka'nın GSMH'sın-*
den büyük. Ford, Güney Afrika'dan: Toyota, Nor-'
veç'ten büyük. En büyük 200 şirketin satışlan, dürvî
yanın tüm ekonomik faaliyetinin yüzde 28'indem
fazlasını oluşturuyor. (International Herald Tribu-
!
ne 23.10.96). Bu şirketler siyasi partilerin seçim
4
kampanyalarına bağış yapmanın yanı sıra, devlet-
lere borç veriyor, gırip çıkarken, ekonomilerin ka-'
deri ile oynuyorlar. Devlet görevlilerine verdikleri
rüşvetler de cabası. Piyasa ekonomisi ışte bunlar
izin verdiği kadar serbest. Şimdi bu şirketlerin çev-
re üzerindeki etkilerini, devletler, ekonomik akla sa-'
dık kaldıkça bilirler mi? \
Bu sorunun güzel bir cevabını "Toxic Sludge is
good foryou" isimli. kitapta bulmak mümkün. Bu"
kitapta ABD lobi şirketlerinin etkinliklerini araştırı-^
yor yazarlar. Kitap, ABD Çevre Koruma Ajan-
sı'nın (bir devlet kuruluşu), su arıtma endüstrisinin
zehirli artıklarından, çevreyi korumak yerine, bun-"
ları sistematik olarak gübre ilan ederek kullanılma-
sını nasıl teşvik ettiğini ve bu yüzden şirketler bu,
artıktan ucuza kurtulurken, ortaya çıkan çevre sağ-1
lığı sorunlarını ve ölümleri belgeliyor. j
Ekoloji-piyasa ilişkisi üzerine, Jean Paul Ma-*
rechal, Le Monde Diplomatique makalesinde*
ekonominin, ınsan yaşam sisteminın bir alt birimi,
insan yaşam sisteminin ise biosferin (küresel ya--
şam sistemi) bir alt birimi olduğuna işaret ederek, •
ekonomiye ilişkin bir mantıkla (piyasa) çok daha üst
bir sistemin sorunlarının çözülemeyeceğini söylü--
yordu. (Ekim. 1996). Siyasi müdahalenin gerekti-
ği yerde de siyasi müdahale erkinin büyük şirket-
lerin elinden kurtarılması ve demokratikleştirilme-
si, kaçınılmaz bir önkoşul olarak ortaya çıkıyor. Eğer
J
piyasa ekonomisinin doğal çevreyi yok etmesini is-,
temiyorsak.
ergin " ergin.demon.co.uk
TEDAS
Çiller'in savunması::
Siyasi komplo 'î
ANKAR.\ (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakanlığı dö-
neminde. TEDAŞ ihaîeleri-
ne müdahale ederek göre\ i-
ni kötüye kullandığı savıyla
hakkında Meclis soruştur-
ması açılan Dışişleri Bakanı
\e Başbakan Yardımcıst
Tansu Çiller. soruşturma
önergesınin. kendisine yö-
nelık 'si>asi komplo" oldu-
ğunu ilen siirdü. Hukukı \e
kuruluş vasası gereğınce
TEDAŞ'ın Başbakanlık'a
bağlı olmadığını. dolayısıy-
la bu kurumun genel müdü-
rüne "emir verme" >etkisi
olmadığını kaydeden Çiller.
"Burada olsa olsa başbaka-
nın hukuka u> gun ricasıola-
bilir. Hukuka a\kırı ricayı
yerine getirmek. herhalde
göre\ i \erine getiren memur
bakımından göre\ suçu
olur" »örüşünü sa\ undu.
Çiller. TBMM TEDAŞ
Soruşturma Komısyonu
Başkanı DSP Sinop M'ıllet-
\ekili Mıtin Bostancıoğ-
lu'nun çağribi üzerine. ko-
mis\ona sazılı sa\unmasmı
gönderdi. Me\zuat gereği,'
;
TEDAŞ'ın "idari vesayeç
makamının" Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı oldu-
ğunu, başbakanın bu kuru-_
mun genel müdürüne "emir"
verme erki" bulunmadığını,
anlatan Çiller. "Böyle olun^*
ca, başbakanın görevini kö-
tüye kullanması. görevinin
yokluğundan ötürü huku-
ken mümkün olmamakta-
dır. Burada işlenemez suç
vardır" görüşüne yer \erdi._'
Çiller. bu olayla ilgili hiç'
kimseden rica'da bulunma--
dığını ileri sürerken. delif
olarak. AN'AP'a geçen Şina--
si Alöner ile Mehmet Boz-'
demir'ın ifadelerini göster-"
dı. komısvon. dünkü top-ç
lantısında aynca rapor yazı-
mı için alt komisyon oluş-t
turdu. Alt komisvonun tas-,
lak raporunu 25 kasıma ka-,
dar tamamlaması ve bu ta-.
rıhte vapılacak son değer-
lendırme toplantısından-
sonra raporun TBMM Baş-,
kanlığı'na \enlmesi karar-,,
laştırıldı.