Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SOKASIM 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
"Jlkenin Başbakan Yardımcısı Tansıı Çitler
U
O bir kahramandır" diyor.
Jlkenin mılletrekfi. üstelik aynı kazada söz konusıı karille. sustıınıcıılar ile
aıikast silahlanyla aynı otomobilde olan SedatBucak, kcılilin
*vatansei'ertiğini" ilan ediyor. L'lkenin kenti Nevşehirde tabutu Tiirk
\ayrağına sarıhyc»: Bildiriler. sloganlaryine "kahramanlığı" anlatıyor.
2nun, yaniAbdullth Çatlı'ııın Bahçelievler'de bir evdeyedi TİP 7/gencin
:
Jdüriilmesi eylemniplanladığııu söylüyor biri. Adı HalukKırcu Ayrı
nmanlarda alıncu ifadelerinde cinayeti nasıl işlediklerini neredeyse hiç
<elişkisiz anlatmanna rağmen bıtgün televizyon programlanna telefonla
Ateş heryeriyakıyor.»
katılıp bundan böyle "Çatfı'dan boşalan reisliğidevnüdığmı"açıklıyor.
Spiker aynı katliamda adı geçen İbrahim Çiftçi\e "Sayın Çiftçi"diye
sonıyor,
u
Bu konuda ne düşüniiyorsunıız? "
Katiller etrafımızda dulamyor. yüzlerini görüyor. seslerini dııyuyonız.
Öfkelenivonız. Aına birileri var ki, onların vüzlerini gördüklerinde.
seslerini duyduklarmda kapanınamış yaraları yeniden yeniden kanıyor.
Onlar. Bahçelievler 15. Sokak 562 nıımarah evde, 8 Ekim 19~>8 günii
boğularak ve kurşunlanarak öldüriilen vedi gencin vakınları. Çoeııklarının.
kardeşlerinin katillehnin şimdi birer kahraman olarak karşılanna
çıkmasmdan dııyduklan acıvla kıvranıvorlar
Biıieştikleri bir cümle vaı; "Ateş düştüğüyeriyakar..." Doğnı. Ateş düştüğü
veri vakıvor ama. o ateş hepinüzin havaftna. suskunhığumııza, katilleıi
kahraman ilan edenlere aldmşsızhğımıza değiyot: Biliyonız, biz unutsak da
tarih, gerçeği ve utancı silmivor...
Osman Nuri'nin babası İbrahim Uzunlar, 18 yıldır bitmeyen davaya ve Çatlı'nm 'kahraman' ilan edilmesine öfkeli
'Demek buiükedekatfller makJnıT• îbrahim Lzunlar, Susurluk sonrası
}aşananlardan kaygılı, "O günden daha
hzla ıstırap çekiyoruz" diyor, "Demek
\i bu ülkede katiller daha makbul ki
sahip çıkıyorlar. Masum insanlar
katlediliyor hunhırca. Onlann hakkı
a-anmıyor. dava on sekiz yıl sürüyor..."
• Ekliyor İbrahim Uzunlar: "Bu
lotillere sahip çıkanlann bir tanesi evlat
arısını tattı mı? Bizi yaktılar, dürüst
iasanlan yaktılar. Adalet de katilleri
yaktı ama birileri onlan ateşten kurtardı.
Şimdi onlar da yanmalı..."
BERATGÜNÇIKAN
Demirayakh. en ucuzundan naylon kaplı sandal-
yeyi kucaklayıp odaya getiriyor adam, Gözbebekle-
riide. çok eski zamanlardan kalma kızanklıklar. ar-
tu gözyaşı tutmuyor. Ama sesio örtülmeyenacıyı ele
veriyor:
- Bu sandahe ondan yadigâr. O öidii bunlar kaldı.
tanı altı tane.
Sandalye hiç ten deönemişçesıne yeni. Çünkü on-
dı Osman Nuri'nin emeği \ar. sevgisı. İbrahim Uzun-
lar anlatıyor:
"•İ'niversitede hazırlığı bttirip İngilkce öğrenince,
ysz tatilinde burada çocuklara ders \erdi. Biraz para
briktirmiş. Turturdu Baba eve bir $ey alacağım."
Kendisine saklamasını istedim. ihtiv acımız olmadığı-
nısö> ledim. Diniemedi. Gitti. bu sandaheleri alıp gel-
di" "
L'zunlar'ın. Bursa Yenişehir'deki e\ inin salonunda
otüranların hepsinin btşı öne eğiliy or. Ü\ey annenin.
teyze oğlunun. onun kansının. ablanın kocasının. okul
arkadaşı Orhan'ın... Yalnız babası değil. onlar da an-
laracak Osman Nuri'yı. On sekiz yıla rağmen örse-
leimemiş anılarını...
Uzunlar'ın Yenişehir'e yerleştikleri tarih soruldu-
ğında. 1893 mübadelesi düşüyor notlara. Bulgaris-
tai göçmenlerinden binnın oğlu İbrahim. Babası sağ-
cı. oda. Askerliğini îsunbul'da yaptıgı 1946 yılı ey-
lemciliğinin de tanığı O günlerde Ömerli'de Halk
Partisi'nin afışlerini indırip yerine Demokrat Par-
ti'nin afişlerini asmalarını unutamıyor. Partinin ku-
ruluşunda da gönüllü \e aktif. Ama yılar sonra Vatan
Cephesi \e diğer siyasi kirlilikler onu sağdan alıp
Ecevit'e sürüklüyor. O artık bir sosyal demokrat. As-
kere gitmeden önce başlıyor kundura tamircilifiine.
Yaşı yirmıye geldığinde akrabalar gıriyor devreye.
"Sana bir kız bulduk* Huriye..." Nikâhta görüyor kı-
zı. kız da onu. Nıkâh bıtip de konuklar dağıldığında
farkediyor genç karısının yanında olmadığını. o ma-
sada kendinden geçmi^öyİece oturuvor. Önce.AJido-
ğuyor, sonra da Fatma. 1958'dedeOsman N'uri. Osı-
ralar hastalanıyor. İbrahim Uzunlar'ın bugün üçün-
cüeşinin>anında bile. •*\ienişehir'deonun üstüne bir
tane biJe çıkntaz. Ö\le dürüst, insanlan seven, bir ka-
nncavı bile incitme>en bir kadındı ki" dediği Huriye
hastalanı>or. Tanı. mide kanseri.
Osman Nuri'nin ilk acısı
Osman Nun akıllı. heyecanlı. Ablasının peşine ta-
kılıp okula gitme merakhsı Bu yüzden daha beş ya-
şındayken başlıyorkitapdeftertaşıma\a. Okuldönü-
şü. kapıyı annesinden başkasının açmasına dayana-
mıyor. Istiyor ki o giydirsin önlüğünü. o yemeğinı ye-
dirsın. Neden hasta anlayamıyor. Yıl ortasında ölü-
yor annesi. alışamıyor. Bir iki yıl sonra yeniden e\ -
leniyor babası. üveylik yapmnorSabahatHanım. \ü-
reğini de açıyor. kucağını da. Yıllar sonra büe. baba-
sınaanİ3tamadıklannı onunlapaylaşıvorOsman Nu-
ri. O ilk senenin sonunda yaşına rağmen karne alın-
cabirdahasoluk!anrrn\or; ilkokuf.ortaokul teşekkür-
le. takdirle ödiillendirilıyor.
Derslerleyetinmivor. Ökul çıkışında kitaplarını bir
yana atıp dükkâna gidiyor. K.unduracılığı da öğreni-
yor. Babasının itirazlannı. "Sen dersyap" demeleri-
ni dinlemivor. ^ı'enişehir küçük yer. akşam üzerleri ar-
kadaşlan Orhan. Abdürrahim \e Hüsnü'yle o tek
caddede piyasa v apıyor. Konuşuyor. tartışıyorlar. "Se-
lamet Partisi'nin mitinginde..." Bazen sinemaya gidi-
yorlar ama Osman Nuri tam bir kitap kurdu. Klasik-
leri birbiri üzerine de\ iriyor. \aşıtları\la kitap değiş
tokuşuna önderlik edi>or. Akşamlan yatağının ba-
şında toplu\or bütün gazetelerı. Onlan okumadan
uvıımak yok. Babası. "Bırak artık" diye söylenij'or.
u
u>u dinlen." Gülüyor. "Okumalıyım" diyor, "ileri-
de başbakan olmayacağım nereden beUi."
Tek çıkış okumak...
Lisede de başarılı bir öğrenci. Ama tiyatroymuş.
foiklormuş. müzikmiş uğraşılan vok. İlkokuldan ünı-
versiteve arkadaşliklan hiç kesılme>en Orhan Şen-
yiiz "Bizvoksul ailelerin çocukJanydık" di\or "Okul-
dan sonra çalıs.ırdık. taril büe bilrne/dik. Bir çembe-
rin içinde> dik ve o çemberi kırmamızın tek yolu \nr-
dı.. oku\ up adam olmak. Başka alternatifımiz yoktu.~
Liseyi Orhan ikincilikle. Osman Nuri üçüncülükle
bitiriyor. Artık o hiç dıle getirilmeyen çekişmeler,
"V^ sen tarihten dokuz aldın ha" demeler kalmıyor.
Kontenjandan Hacettepe Üniversitesi'nekayıtyaptı-
nyorlar. Osman Nuri istatistik bölümüne. Örhan bı-
yolojiye.
İlk kez üniversite sına\ lan sırasında Bursa "yı ve yıl-
larca düşüncelerinde büvütîükleri on katlı evieri gö-
ren Orhan ve Osman Nuri için Ankara bü> ük mü bü-
>ük şehir. Hele okul... Kızöğrenci sayısı erkeklerden
çok. Lisede kızlardan ya açacak ya da kalem isteven.
bunun dı^ında bir şey istemeye kalktılar mı viizlen
kızaran genç erkekler şimdi tavla o>nuyorlar karşı
cinsle. çay içip sohbetedivorlar. Arkadaş gruplan \a
Yenişehirliler ya da sosyal demokratlar. Osman Nu-
ri "sosyal adalet** diyor. "Tabana, yani herkese yavü-
malı..." Şimdi TİP'e yakınlık duyuyorama üyeolmu-
yor. Çünkü önce okul bitmeli... Lokantaya gideme-
mek, gitse parasızhktan ıstediğı yemeği yiyememek,
her sabah Bahçelie\ ler"den Hacettepe"ye yürümek
agınna gitmiyorsa bu >üzden...
Yurdun karşısında hemşireokulu. Osman Nuri'nin.
Orhan'ın ve diğer arkadaşlannın tek eğlencesi cam-
dan cama kızlarla sözleşmek. Cama parmaklanyla
yazıyorlar "Akşam saat beşte..." Hukuk fakültesinin
üstündekitepeliktebuluşuluvorbirkaçkez. çaylariçi-
liyor. sohbetler... Hepsi hepsi o kadar. Bir ara Bur-
sa'ya geldiğınde •4
ŞuJe"den söz ediyor. .Artık biraçıl-
sa. ondan hoşlandığını söylese... Vakti kalmıyor...
Kıyımı izleyen gazetecinin anıları
;
Inanıliîiaz bir cinnettf
IŞIK K14NSL
Baba İbrahim l /unlar'ın acısı, üzerinden 18 yıl geçmesinç rağmen hâlâ küllcnnıemiş durunıda (en üsttcl. Osman Nuri (üstte
solda) en \akin arkadaşı Orhan1a Hacettepe l'nhersitesi Öğrenci \urdu'nun girişinde (üstte sağda). (ERZADE ERTEM)
ANKARA- Mustafa Balbav >e Doğan
Akın. Susurluk ka/ası sonrası >eniden
gündemc gelen Bahçelievler'de 7 TİP'li
gencin öldürülmesi olayının sonrasını
izle>en bir gazeteci olarak. o günlerden
kalan anı parçacıklannı aktarmamı
istediler benden.
Biiincin karanlık dehbzlerinde \olculuk
yapıp tam 18 yıl Öncesini anımsamak
zor. C umhuri\et'egireli birkaç a>
olmus. Her gün onlarca olav
Varalamalar, öldürmeler. patlamalar...
Gazeteciliğin alfabesi "'polis-adlıye
rnuhabirı" olnıa sorumluluğu \erilmis.
Takvimin 9 Ekim I978\apragı,
Emniyet Asajiş Bülteni'ne ölümlerle
girmiş: Bahçelievler 15. Sokak 56/2
.No'lu evde 6 TİP ü\esi öldürüldü, biri
ağır yaralı.
Güneşli başlamıştı o>sa sabah.
\ üreğimiz daralsa da usta polis-adlhe
muhabirierinin peşine düşüyoruz. Olay
ycri görülecek. Ağaçlar. henii/
yapraklannı döknıemişti dne
anımsıvorum. Cölgelenmis bir bahçe
kapısını aralavıp iki, ha\di bilemediniz
üç katlı bir binaya giri>oruz. Loş
apartman boşluğuna adım atar atmaz
kulaklanmızı, sanki Mussorgski'nin
"Çıplak Dağda Bir Geee "sinin
da\ulları patlatı\or. 2 numaralı kapıu
açıyorlar. Işte, >aklaşık 8-10 saat önce,
bu kapıdan girenler, içerideki 7 gencin
şakaklarına silah da>amışlardı. Mutlak
boğuşma olmuştu. Çünkü karanlık
oturma odası karmakarışıktı. Ölüme
tanık olan eşyaları izlerken, kaskatı
kesilnıiştik, bir an önce dışarı atmak
isti>orduk kendimizi. l sfümü/f
üstümüze gelen du>arlarda. kapı
arkalannda TİP ba> rakları, afişleri
asılmışrı sanırını. Polis, bir TİP'li gencin
ha» luvla boğularak öldürüldüğünü
açıklıvordu. Bir diğeri, -ki sonradan
hastanede >aşamını yitirecekti- Serdar
Alten ağır \aralıydı. Üçü, o anda içinde
dolaştığımız holde ya da salonda
öldürülmüşlerdi. İkisi ise bir arabaya
konulup götürülmüşlerdi. "Ha\dı
gidelmı. göreceğimizi gördük" dedi bir
usta polis-adlhe muhabiri.
Açık havaya çıktık. Dizginlenemeyen
bunaltiM. derin derin nefes alarak
gidermeve çabalı\orum. Soluğu zoıia
kesilmiş gencecik insanların evinden
a> nlıyonız.
Ğazeteeilik işi bitmedi. E\den çıkarılıp
götürülen iki gencin de Eskişehir \olu
üzerinde bulunduğu haber alınmış.
Bahçelievler'den Eskişehir >olu 33.
kilometre>e gidene değin aklımızı;
bö>lesi bir cinnetin nasıl
«aşanabildiğini. insanların, hiç
tanımadıkları, özlemlerini bilmedikieri,
anne \e babasını, kardes.(eri ile dingin
akşam yemeklerinde ne konuştuklarına
hiç tanık olmadıkları başka insanlan
nasıl olup da öldürebildikleri kurcalayıp
durdu.
Toprakta kuru>an kan...
Geldik. Yol kenarında iki neden
duruyordu. Gazeteci, kamuo\una
gördüklerini aktaracaktı. Ölümü de
tarif edecekti. Elleri. arkadan elektrik
kordununa benzer şeylerle bağlanmıştı.
Bizimle birlikte olan dene\imli gazeteci,
"En_selerinden. bajlarından
\ umlmuşlar" demişti galiba. Ga/eteci,
gözierivledoğrulayacaktı bu bilghi.
Baktı. Âvağının dibinde, toprakta
kurumuş kan \ardı. Geri>e çekildi.
Gerçekti söylenen. Başlarından
\urulmuşlardı. Evegirerken başla>an
uğultu yine sarnııştı be> nini. Ölümü
somutlamıştı.
Hastane>e kaldınlan ağır \aralı Serdar
Alten. >aklaşık bir hafta-on gün sonra
vaşamını \itirdi. Gazeteci olarak.
Serdar Alten'in babası \e annesi ile
duruşmalarda tanışnııştık. Babası
Turgut Alten, Ankara Belediu'si
Veteriner İşleri Müdürü';dü. Yüzünde
hep hüzün asılıvdı. Annesi Şükrıye
Alten, daha sonralan Çankava
Beledi>esi'nde göre\e başlamıştı.
Konuşkaniığı, onun vaşamla ilişkisini
kuran tek bağ gibi gelirdi bana. lurgut
.AJten'e, 12 Eylül sonrası Sakana
Caddesi'nde rastlamıştık. Emekli
olmuş. kuşçu dükkânı açmıştı. Bir çift
muhabbet kuşu aunıştım ondan. Gelip
geçerken, gozlüklerinin üstünden
selamlar, muhabbet kuşlarının halini
hatınnı sorardı. Turgut Alten, bir
yılbaşı gecesi yitti. Ardından Şükri\e
Alten de. Nedendir bilnıem. beninı
muhabbet kuşlarım da öldü.
Hacettepe"deki j'urtta olaylar artınca Bahçelies-
ler'deki Bursa Öğrenci Yurdu'na taşınıvor. Onu "Dü-
rüst, aklı başında, ailesine düşkün, bu konuda ölene
kadar hiçbİF >an(ışı olma\an. az konuşan bir dost"
olarak tanımlavan Orhan da ba^ka bir vurdageçnor.
Kalın gözlükiü Metin'le çavına kâğıt ovnamalar da
azaliyor artık. Hani. biraz daelı sıkı Metin'in. obur-
nuna kâğıtları da\amı$ hangisini atacağını düşünür-
ken Osman Nuri"\le Orhan kâğıtları değiştiriveriyor
vekazanıyorlarvaogünler... Sonraanlamorlar Me-
tin'e onu nasıl vendiklenni. O öfkeyle bağırırken gü-
lüyor. gülüyorlar... Derslerden fırsat buldukça 'l'eni-
şehirde soluklanıyor. Babasının dükkânına uğruvor
ilk. Valizinı kapının arkasına kojup önliiğü takıyor.
Babasının "Oğlum gitdinlen, bir banyoyap.arkadaş-
lannı gör** demelenni dınlemıvor. "Yblda uyudum
baba" di\or. "•.Arkadaşlarımı da sonra görüriim."
Kimseleronunünnersitedeokuduğunudüşünemıvor
tezgâhın başında görünce. Ayakkabılar kirli\miş. çi-
%i parmağına batnormuş önemsemivor. Salı günle-
ri Yenişehir pazanna çıkıp ne bulursa satıvor. İbra-
him Uzunlar "O bize >ük olmamak için zorlanıyor-
du" diyor. "Biz de onu okutabilmek için..."
Okul bitmek üzere artık. tek dersi kalmış. Anka-
S u s u r l u k n o t l a r ı 2
ra'va gidiyor Osman Nuri. Baba Uzunlar. göğsünü
gere gere \ürü\or yollarda şimdi. istediği oldu. ilk
ikisinı okutamadı. amabuoğluailenin ünhersiteli il-
ki olaeak. adam olacak... Ablası Fatma'nın oğlunun
ismini Özgür kovduklarına nasıl da se\indi... Sade-
ce Özuür'e deöıl. di&r kuzenlerine de ne kadar şef-
katli'1
"
Yenişehir'de büyük acı
İndirmi)or onlan kueağından... Şu son dersi de
\erdi mi geri dönecek ve... Ankara'da ocumartesi tey-
ze oğlu gazeteci Ali Bilgiç'le sözleşiv orlar, akşam ye-
meğini birlikte vi\ecekler. Ama olmuyor. L'zun sü-
rüyor Ali'nin işi. ertesi gün de Yenişehir'e dönüyor
işininbaşına. Pazartesigünüöğlevedoğruçalıyorte-
lefonu. Arayan Hürrivet'in Bursa muhabiri. Anka-
ra'da bir ola\ olduğunu. Yenişehirli üç genein öldü-
rüldüğünü söylü\or. Acaba Ali. onların fotoğratları-
nı bulabılir mı? Birinci isim Efraim. ıkincisi Latif.
üçüncüsü Osman Nuri. Ali'nin elinden düşüyor te-
lefon. Kendisıne geldiğınde İbrahim Uzunlar'ın dük-
kânına gidiyor. İlkgidişındesöylevemiyor. ıkıneısin-
de de. Oğle vemeğine e\e gelip I ajansını dinliyor.
Haber vok. Ö sırada Ankara'dan Osman Nuri'nin ar-
kadaşları geliyor, İbrahim Uzunlar'a "'Başınızsağol-
sun" diyorlar, ınanmıyor.
Ankara'vagidiyorlar. Morgdababaoğlunutanıya-
nııyor. Teşhisı yapan teyze oğlu Ali. Onlar kentlerin-
de tören istiyorlar. Üç Venişehirli gencin cenazesini
alıp Yenişehir'e dönüyorlar. Binleree insan vollarda
bekliyor onlan. Kalabalık gergin. suskun... O güne
kadar belli ki küçüklüğünden. herkesin birbirini ta-
nımasından onca olava rağmen kan görnıeşen Yeni-
şehir şimdi tabutlann arkasından yürüyor.
Küllenen >araya tuz
Tamon sekiz yıl varki.yatışmıvorbuacı. İbrahim
Uzunlar. elindert alınan oğula mı yansın. emekleri-
ne mi bilemiyor. Abla Fatma'nın bir oğlu daha olu-
\or Özgür'den sonra adını "Nuri" kovuyor. Teyze
oğlu Ali'nin oğlu ünhersite çağına geliyor. okutma-
>a korkuvor. göndermhor üni\ersitelere. Nuri'nin
fotoğrafı başköşe\e asılıvor... Kunduracı dükkânı
başka biryere taşınıyor. Geçim hâlâ zor. yetmiş dört
vaşına geliyor İbrahim Uzunlar ama. yine çalışıyor.
Tam biri> le birlikte yaşamaya alışmışken ikinci ölüm
yapışıyor aileye.
On dokuzundaki Özgür bir trafik kazasında ölü-
yor. Nuri'nin fotoğrafının yanına oııunkı asılıvor...
"Neden bu da*a bu kadar uzadı" di\e sortıjorlar
birbirlerine. "Neden bir türlü \akalamı>orlar? Öle-
nin kemikleri kavboldu, bunlar ha bire karar bozu-
wrlar..." Daha bu soruların )anıtlannı bulamamişken
küllenen varaları bir kez daha deşıliyor. Susurluk'ta
birtrafik kazası oluyor. Osman Nun'nın ve dığeral-
tı gencin katili olduklan gerekçeli hükümle de ke^in-
leşen Abdııllah Çatlı ölüyor. Cstelik vanında bir em-
niyet müdürü \e bir milletvekili .. Cstelik katile
"kahramanlık**yaftasıyapıştınlıyor... İbrahim Uzun-
lar. "O günden daha fazla ıstırap çeki\onjz" di\or.
"Demek ki bu ülkede katiller daha makbul ki sahip
çıkıyorlar. Masum insanlar katledilnor hunharca.
Onların hakkı aranmıyor, dava on sekizyıl sürüvor..."
De ki. katiller cezalannı çekti. acı azalmav acak. Çün-
kü o babasının ciğerparesı. o geri gelmeyecek ama.
bir teselli olacak suçun cezasız kalmaması...
"Sizin evladınız var mı" diye soruyor İbrahim
Uzunlar:
"Allah bağışlasın. Bu katülere sahip çıkanlann bir
tanesi evlat acısını tattı mı? Bizi vaktılar. dürüst in-
sanlan yaktılar. Adalet de katilleri \aktı ama birileri
onlan ateşten kurtardı. Şimdi onlar da \anmalı..."
Bulaşıcı hastalık Balıkesir çevresini de sardı
R4LİL NEBİLER
Polis müdürü Hüseyin Kocadağ'ın kul-
landığı Mercedes. "araştırmacı kam-
yon"un altına girip de ortalığı kötü koku-
lar sarınca. Susurluk \e çevresi bu bula-
şıcı hastalığayakalanmaktan kendini kur-
taramadı. Şimdi Susurluk. Bandırma. Er-
dek. Balıkesir gibi \erle^im bölgeleri.
kendi çevrelerindeki yerel maryalannın
Çatlı mafyasi} la ilişkilerini keşfedıp ken-
di durumlannı gözden geçiriyorlar.
Örneğin. Abdullah Çath'nm ternmuz
sonlarından evlül sonlarına kadar Erdek.
Bandırma. Balıkesir. Burhaniyeçevresin-
de bulunduğu belirtıliyor. Bu bolaedeki
ÇHP. ÖDP. ÎP ve DSPÎiler. Çatlı Ce çev-
resinin bölge acentelerini saptayıp deşif-
re etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Çatlı'nın Burhaniye'de Banker Âltay-
lı'nın arazi \ e tesislerini almak için pazar-
lık yaptığı. bu çevrelerin edindiği bilgiler-
den öğrenıliyor.
Bandırma \e Erdekliler. Çatlı'nın yatı
Luk Gan Dauklas'ın Cuğra mevkiındeki
Zeytinliada önünde uzun süre demirledi-
ğini belırtıyorlar Yatın bulunduğu verden
200 metre kadarötede. kıyıda KanVas De-
nız Üriinleri Restoran var. Burası. Er-
dek'te plajlann başladığı bölge. Plajlar
sonu bölgesinde ise Kafkas Motel görü-
lebiliyor. Restoran ve motelin sahıbi Seç-
kin Aslan, bölgede adı sanı bilinen bir ül-
kücü. Çatlı Erdek'te iken Seçkin Aslan'ın
oğlusünnet oluyor ve Erdeklileregöre te-
lev iz>onlarda Meral Akşener v e Çatlı'nın
da katıldığı video-bantla saptanan sünnet
düğünü işte bu düğün. Seçkin Aslan üç v ıl
önce Erdek'te çıkan çatışmada bir disko
sahibini öldürüvor. Yargılama sonunda
mahkeme Aslan'ın meşru müdataa duru-
munda olduğuna karar verdiği için ceza
\ ermiyor. Çatlı "nın 200 metre yakınında-
ki Aslan'a ugramamasının. onunla görüş-
memesinin imkânsız olduğu belirtilivor.
Erdek'te ilgûiç buluşma
Ancak Erdekliler Çatlı'nın \atta kal-
madığı zamanlarda Erdek'teki Agragen-
ta Oteli'nde kaldığını anlatı>orlar. Aynı
günlerde Erdek'in ünlü bir konuğu daha
ortalarda boy gösteriyor. Olküeü mafya-
nın ikinci kuşak reislerinden Sedat Peker
bu... Hani Ağca'nın ihbarcısı Ramazan
Gündüz adlı tonıbalacnı öldürdüğü için
cezaevinegiren ülkücü ZekiPeker'in kar-
deşi Sedat Peker. Yerel kaynaklara göre
Çatlı ve Sedat Peker Erdek'te çok sık gö-
riişüyorlar ve bir şeyler yapıyorlar. Çatlı
ve Peker'in göriiştüklen bir başka kişi de
kamuovunun "İzmir Çetesi" olarak bili-
nen operasvonda çete\e yardım ve \atak-
jık suçundan gözaltına alınan Bandırma
İlk Haber gazetesinin sahibi veeski Ban-
dırmaspor Kuliibü Başkanı İhsan Kuru-
oğlu. Hatta, Kuruoğlu'nun arada sırada
kendi Mercedesi'ni Sedat Peker'in emn-
ne verdiği de biliniyor.
Çatlı'nın bölgedeki şubelerinden biri
vine Bandırma'da... KenanCanadlı kişi,
DYP'li Bandırma Beledivesi'nden eski
stadyumun yerini alıp otopark haline ge-
tirmiş. Kenan Can bununla da kalmamış
ve bir çekici alarak tratlk polislerinin yan-
lış park nedenivle çekilmesini istediği
otomobillerı çekmeve. kendi otoparkına
götürmeye başlamış. Ancak ya Bandırma
Trafik şubesi bir dönem çok çalışmış ya
da başka bir şey olmuş ki çekici yetme-
miş. Polisler. yanlış park eden otomobil-
lere tekerlek kilidi uvgulamasına bajla-
mışlar. Tekerleği kılitlenen sürücü, doğ-
ruca eski stadyumun yerındekı otoparka
gidip Kenan Can'ın görevlilerine başvu-
rııvor. Makbuz karşılığı trafik cezasının
yanı sıra 200 bin lira kilit parası ödeyip
kilidi açtırabiliyor. Bilin bakalım tekerlek
kilitlerini getıren ve hizmete sokan kim?
Kenan Can...
'Koruyahm abi'
Bu kadar da değıl... Yine Bandırma'da
birçok büyük ilın uvgulamaya geçemedi-
ği. başaramadığı bir uvgulamaya başla-
mış. Parkometreler... Parkometreleri de
getiren Kenan Can.
Kenan Can'ın adı daha mafyoz işlere de
karışıyor. Örneğin. İpek Gıda Sanavii Tı-
caret AŞ'nin bü> ük ortağı Adnan Selçuk,
28 Ağustos 1995 tarihinde Bandırma
Cumhuriyet Savcısı Yasemin Akgül'e
şöyle bir ifade veriyor:
"Şirkete ait un fabrikaını/ın gece bek-
çisinin öldürüldüğünü öğrenmiş bulun-
maktayun. Üç gün önce saat 17J0-18.00
sıralannda ablamın adına kavıtlı bulunan
kuyumcu dükkânında oturmaktaydım.
>anımdayeğenim Sertan İpek. muhasebe-
cimiz Metin Taş. büyük yeğenim Ertan
İpek vardı. Dükkâna bıyıklı üç şahıs gel-
di, Ertan'a bir kart verdiler >earamasını
istediler. Ertan numarayı ara» ıııca karşı-
sına Kenan Can adlı şahıs çıkmış. Kenan
Can başkaJannı da aramış ve benimle gö-
riişmek istediğini söylemiş. Yanınıa yeğe-
nim Sertan İpek'ide alarak Kenan Can'ın
işverine gittik. Kenan Can burada beni ko-
rumak istediğini, Bandırma'da işlerin ka-
nşacağını, bunun karşılığuıda bizden eko-
nomik yardım istediğini söyledi. Biz dedü-
şünelim dedik \e avnldık. Ertesi gün Ke-
nan Can fabrikadan beni aradı. düşünüp
düşünmediğimi sordu. Ben de korunma-
>ı gerektirecek bir durum olmadığını söy-
İeyince Öztusan ve Bantaş fabrikalarını
da kendilerinin koruduğunu söyledi. Ben
vine kabul etmedim. Bir daha aramadılar.
Bugün de fabrikanın bekçisinin öldürül-
düğünü öğrendim."
İşte böyle bir Kenan Can. Başka vuku-
atı da var. Onlara şimdi girmeyelim. Çat-
lı işte böyle adamlarla temmuz sonların-
dan eylül sonlanna kadar Erdek ve Ban-
dırma'da sık sık görüşüyor.
Bu dönem, Erdek Emniyet Müdü-
rü'nünilçeningiriş-çıkışınıtuttuğudöne-
me rastgeliyor. Erdek polisi ilçenin giriş
\e çıkışına yerleşerek daha çok lüks oto-
mobiileri durdurup silah arıyor. Silahlar
bir süre Erdek'e çeşitli yollarla sokulma-
ya çalışılıyor. ancak ruhsatsız silah taşı-
mayı seven kişiler soruna kesin çözüm
anyorlar. Soruna Bandırmaiı grup çare
buluyor. Bandırmaiı bir hafriyatçının do-
zerleri bir akşamüstü Erdek gırişindeki
Cennettepesi mevkıınde. askeri birliğin
tellerinin dibinde çalışmaya başladıiar.
Sabah. polisin bugün hâlâ bilmediği yol
açılmış Erdek illegal bir giriş kazanmış-
tı.
İşte bu gruplardan Kenan Can. ünlü ka-
zayı yapan Hüseyin Kocadağ, Sedat Bu-
cak, Abdullah Çatlı ve Gonca L's'un Su-
surluk girişindeki Yorsan'da verdikleri
mola sırasında oradagörülüyor. \loladan
sonra grup yola devanı edip 10-15 kilo-
metre sonra kaza y apıyor Kazadan 45 da-
kıka kadar sonra Drej Ali ve Sedat Pe-
ker'le birlikte Kenan Can bu kez kaza ye-
rinde ortaya çıkıyor
Susurluk. Bandırma. Erdek. Balıkesir
çevresinde bir şeyler oluyor, ama ne?
Balıkesir Emniyet Müdürü Nihat Ca-
nıadan herhalde bütün olan biteni öğ-
renip herşeye hâkim olacaktır, değil mi?