29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
.tTA CUMHURİYET 30 KASIM 1996 CUMARTESİ HABERLER Antalya Altınova'nın belediye olması istemiyle RP'lilerce toplanan 3 bin imzalı dilekçe sahte çıktı RP'den iııızasahtecüiğiBULENT ECEMT ANTALYA-RP'Iilerin arazıden ken- di yandaşlanna rant yaratma çabası sah- teciliğe dönüşrü. Antalya'nın Altıno\a bölgesinin belediye olması ıstemıvle RP'lilertarafından Başbakan Necmettin Erbakan"a verılen 3 bin imzalı dılekçe- nin sahte olduğunu muhtarlar orta> a çı- kardı. Dilekçeyi Başbakan'a RP Antalya Milletvekili Arif Denizolgun'un verdi- ği, ancak imza sahıplerinin dilekçeden habersiz olduğu öğrenildi. Olaya tepkı gösteren Ortamahalle Muhtan Hasan AJıcı, "Bazı RP'li çıkar- cılar kendi başlanna bura> ı belediye >a- pıp RP'li başkan seçtirerek rant kapa- caklar. Sahtekârüğın bö> lesini ilk kcz gö- rüyoru2"*dedı. Âltınova'nın Orta. Sinan, Menderes \e Düden mahalleleri muhtarlan Hasan Alıcı. Cafer Çamkesen. Cemil Altay \e • RP Antalya Milletvekili Arif Denizolgun'un Başbakan Erbakan'a verdiği dilekçeden imza sahipleri haberdar değil. Olaya tepki gösteren Ortamahalle Muhtan Hasan Alıcı, bazı RP'li çıkarcılann kendi başlanna bölgeyi belediye yapıp RP'li başkan seçtirerek rant kapacaklarını ileri sürdü. Alıcı "Sahtekârlığın böylesini ilk kez görüyoruz" dedi. Süleyman Kuruçay'a valılikten ulaşan yazıîar. sorumlu oldukları mahallelerde şaşkınlığa yol açtı. Valilikten gelen ya- zıda. bölgelerinin belediye olabilmesi için 15 aralıkta referandum yapılacağı- nı öğrenen muhtarlar olayı ara^tırmaya başladılar. Muhtarlar araştırmalan sonucunda. mahalielerınin belediye olabilmesi için RP Antalya Millenekıli Arif Ahmet De- nizolgun aracılığıyla Başbakan Erba- kan'a 3 bin imzalı bir dilekçe sunuldu- ğunu. bu istemin de Başbakanlıkça ka- bul edildiğini öğrendiler. Ancak araştırmanınınderinleijtirilme- siyle Erbakan'a sunulan dilekçedeki isimlerin sahte olduğu ortaya çıktı. Or- tamahalle Muhtan Hasan Alıcı. dilek- çede "müteşebbis heyette"adları geçen \e RP'li oldukları bıldıriien Ömer Ali Keskin, Mevliit Okan. Hüseyin Burgan. .Mustafa Şener. İsmail Mutlu. Hasan Di- bek. YusufErtekin, Emin Çetiner, .Ahmet Şen, Ali Özdemir, Abidin Sancar, Süle>- man Gü\en \e Arif Esen'ı tanınıadıkla- rını söyledi. Alıcı. dilekçede imzaları bulunan di- ğer kişılerin de böyle birginşimden ha- berdar olmadıklannı öğrendiğini belırt- ti. Müteşebbis heyette adı geçen Hüse- yin Burgan'ın RP Merkez İlçe Başkanı Süleyman Burgan'ın yakı/ıı olduğunu. diğer kı^ileri isc tanımadıklannı belir- ten Ortamahalle Muhtan Hasan Alıcı. olav ın ardmda rant ka\ gası olduğunu be- lirterek tepkisıni *öyle yansıttı: "Bu kişilerin bölgemizle hiçbirilişkile- ri \ok. Bazı RP'li çıkarcılar kendi başla- rınaheyetoluşturmuşlar\e dilekçe yaza- rak belediye olmak istemişler. Bazı tespit- lerimue göre 1-1.5 dönüm tapulu arazi- leriolmasına karşın vakıf \e Hazineara- zilerinden 100-150 dönüm kadar verçe- virmişler. Burayı beledi>elik >apıp RP'li başkan seçecekler \e Kepez Belediye- si'nden alamadıkiarı izni buradan alıp rant kapacaklar. Sahtekârlığın bö> lesini ilk kez görüyoruz." Muhtar Hasan Alıcı. mahallelerinin bağlı olduğu Kepez Belediyesi yöneti- mınden memnunolduklarını. yeterli hiz- metin geldifiini söy lerken "Bizbelediye- lik olsak zor duruma düşeriz. Ne para- mız var ne de aracımız. Bölgemize hizmet getirme olanağımız kalmaz. Altıno\ a böl- gesi havaalanına yakınlığı nedeni>le sa- nay icilerin ilgi gösterdiği bir yer. ^ani ran- tı sürckli artan bir böfge. Bunun için Re- fahlılar bu yolu seçmiş olabilirler" dive konuştu. Altınova'nın muhtarları. belediye ol- mak istemedıklerini ısrarla dile getirir- ken. Kepez Belediyesi'ne bağlı olmak- tan yakınınadıklarını da açıkladılar. 4 muhtar konuyla ilgili olarak AntaKa Va- lisı Hüsnü Tuğlu'ya başvurarak konu- nun incelenmesini \e referandumdan \azgeçilme.sini isiediler. Demokratikleşme paketi REFAHYOL Avru 3a yı yıne inandıramadıANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-REFAHYÖL hükümetinin iktıdara gelmesiyle gerginleşen Türkiye-Avrupa ilişkilerinin i>ileştirilmesi kapsamında açıkladığı "demokratikleşme paketi". umulanın tersıne A\rupa ülkelerini ikna edemedi. Diplomatik kaynaklar. devlet gü\enlik nıahkemelerındeki (DGM) gözaltı süresinin indirilmesini olumlu bir gelişme olarak değerlendirirken bir an önce uyum ya^alannın çıkanlmasi \e düşünce özgürlüğü ıle ilgili değişikliklerin yapılması gerektığıni belirttiler. Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye'deki ınsan hakları ihlalleri nedeniyle gümrük bırliği kapsamında yapılması gereken mali yardımı askıya alma kararının ardından. demokratikleşme paketini yeniden sjündeme tıetiren ' REFAHYOL hükümeti, "düşünce suçlannın daha tehlikeli olduğu" varsayımını yansıtan yenı >asa tasansıyla Avrupa'vı ikna edemedi. Görüşlerine baş\urduğumuz Avrupalı bir diplomat. ilk aşamada devlet gü\enlık nıahkemelerindeki gözaltı sürelerinin indirilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Diplomatik kaynak. ancak >eni yasa tasansının soru işaretleri taşıdığını kaydederek "Bu değişiklikler ne zaman uvgulanaeak. gerekli \asal düzenlemeler ne zaman yapüacakve bu değişikliklere ek olarak neler japılacak?" dedi. Ozellikle düşünce özgürlüğü konusunda anlacak adımlann olumlu sonuçlar \erebileceğini belirten kaynak "Bu değişiklikler AMTipa'nın sorunu değildir, Türk y urttaşlarının iyiliği için yapılmalıdır" diye konuştu. Geçen yıl değiştirilen Terörle Mücadele Yasasf nın 8. maddesındeki ifadelenn daha da \umuşatılmasının önemlı olduğunu anlatan kavnak. ancak bu şekilde daha özgürlükçü olunabileceğini de ka\detti. KötüJeşen ilişkiier Bir başka Avrupalı dıpiomatik kaynak da Başbakan Necmettin Erbakan \e Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller başkanlığındaki hükümetin iktidara gelmesivle birlikte Türkiye-Batı ilişkilerinin giderek kötüleştiğini kaydettı. Aynı kaynak. insan haklarının iyileştirilmesi için Türkiye'de zaman zaman reform çalışmalan >apıldığını anımsatarak "Bu paketlerie ilgili çekince, bu değişikliklerin u\«ulanıp u>gulanma>acağı, u\um \asalannın çıkartılıp çıkartilama>acağı. Tabii bu arada düşünce özgürlüğü ile ilgili değişikliklerin bir an önce \apılnıası gereki>or. Aksi halde Türki\e'nin insan hakları konusunda Avrupa standartlannı yakalaması çok zor" dedi. Hollanda Dışişleri Bakanı Van Mierlo da Çiller'in Hollanda zivareti sırasında Türkive'nin AB've üyeliği için henüz çok erken olduğunu belirtirken AB Dönem Başkanı İrianda'nın hazırladığı raporda da Türkive'nin AB'ye tam ü\e olam şansı olmadığı kaydedilmişti. Yasa, yolsuzhığu kofluyor Yolsuzluk dosyalarıyla ilgili yargı kararları, yasalarda usulsüzlükler konusunda 'suç-ceza' dengesinin gözetilmediği yönündeki tartışmaları yeniden gündeme getirdi ANKAR.A (Cumhurhet Bürosu) - 8 mılyon dolarlık "haksızsenetedin- diği" gerekçesi\le yargılanan eskı Karayolları Genel Müdürii Atalav Coşkunoğlu'nun 3 yıl hapis cezasına mahkûm edilmesı. yasalarda volsuz- luk konusundaki "suç-ceza" denge- sizliğine ilişkin tartışmaları şenıden gündeme getirdi. Coşkunoğlu'nun. hakkındaki karann onaylanması du- rumunda I yıl 2 a\ cezae\ indekalma- sı gerekirken Adıvamanda iki ba\an ögretmenden 3 milyon 750 bin lira gaspettıği sa\ı\la vargılanan Musta- fa Kulu adlı berber çırağı. 33 v ıl 4 a\ hapis cezasına çarptırıldı. •*Göre\ini kötme kullandığı''ge- rekçesi>le daha önce Yüce Divan'da vargılanan veberaateden Atalav Coş- kunoğlu. görev vaparken haksız ka- zanç elde ettiği savıyla 4 vıldan berı tutuksuz olarak yargı landığı Ankara "\ AslıveCeza Mahkemesi'ndeönce- ki gün 3 >ıl hapıs. lOmiKon lıraağır para cezasına mahkûm oldıı. Coşku- noğlu'nun cezaevıne ginp gırmeve- ceğı. \argıtav"ın onanıa kararından sonra ke>inleşecek. Karann onanma- sı durumunda Coşkunoğlu yaklaşık 1 yıl 2 av hapis vatacak. Yasalardaki "suç-ce/a"dengesızlı- ğıne ılışkin tartı^maların gerekçesinı oluşturan diğer bazı mahkeme hü- kümleri şövle: - Adıvaman Ağır Ceza Mahkeme- si'nce }3 vıl 4 av ağır hapse çarptırı- lan Mustafa Kulu'nun cezasını Yargı- tav onayladı. Karar kendi>ine tebliğ edıldikten sonra cezaevine girecek olan Kulu. ınfaz ya.\ası uvannca ce- zaMnın üçte iki>ını cezaevınde geçı- recek. Kulu vaklaşık 20 yıl cezaevın- Duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş. Sı\as Millervekili Mannıut Işık. Çanakkale Milletvekili Ah- met Gerçek \e İzmir Millenekili Sabri Ergül'ün yanı sıra Özgürlük \e Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Vardımcısı Y ıldırım Kavada izledi. (Fotoğraf: FARUK.T1NAZAY) Öğrenciler polis dayağının ardından tutuklu yargılandı YOK protestosuna 7 tahliye ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - YÖK'ün kuruluş yıldönümünü protesto etmek amacıvla gerçekleştırdikleri evlem sırasında dövülerek gözaltına aİınan ve haklarında dava açılan 48 öğrencıden tutuklu vargılanan 7 "si tahliye edildi. Bilirkışı raporunda. öğrencılenn polis tarafından bılınçlı o- larak çembere alındığına ve dağıl- malannın önlendığıne dikkat çekildi. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkeme- sı'nde görülen davanın dünkü durıışmasına. tutuklu sanıklar Şükrü Erhan Bağcı, Gülay Ce\her. Denizer Şanlı, Gökçen Zorcu. Hüsevin Özgün Gülseven. Erhan Akso) ve Ömer A>- doğan'ın vanı sıra tutuksuz olarak yargılanan bazı öğrenciler de katıldı. Mahkeme yargıcı. bilirkışı raporunun geldığıni belinerek sanık a\ ukatlanmn görüşünü sordu. Av ukat Ali Kalan. ra- porda. öğrencılenn polisce çembere alındıkiarı ve dağılmalanna izin \er- ilmediğinin belırtildığıne dikkat çek- erek. pohs tutanaklarının çelışkılı olduâunu ve üerçekleri vansitmadı^ını savundu. Kalan. sanıkların öğrenci olduklarını \e sınav dönemının yak- laştığını belırterek tutuklu öğrencılerin tahlive edılmelerını ıstedı. Yargıcın. tahliye ıstemını mahkeme tutanağına vazdırması sırasında karann açık- İandığını sanan öğrenciler ve vakınları alkışlarla sev ınçlerıni dile getirdiler. '»'argıç. öğrencilerın mağdurıyetle- nne yol açmamak amacıvla ve tutuklu kaldıklan süreyı göz önüne alarak tu- tuklu öğrencılerin tahlıvelerıne karar \erıldiğım açıkladı de kalacak. - Sıvas'ta 2 Temmuz 1993 şünü Madımak Oteh'nin yakılması ve 37 kışinın ölümüy le sonuçlanan olaylar- dan sonra Ankara 1 Nolu DGM'de vargılanan, ancak haklarında verilen cezalar Vargıtay tarafından bozulan sanıklar yeniden mahkemeye çıkanl- dı. Ankara 1 Nolu DGM. ilk yargıla- ma sonunda. o dönemde 33'ü tutuk- lu olan 124 sanıktan 26'sma. TC^"nın "birdenri\ade kişiy i yangın çıkarmak suretiyle öldürmek" fiilini düzenle- yen 450 5-6 ve "faili belli olmavan adam öldürme" hüknuinü içeren 463. maddelenne göre 20 yıl hapiscezası vermiş. da- ha sonra olayda y azar ,\ziz Ne- sin'ın "tanrikini" gerekçe göstererek cezaları 15 yıla in- dinlmışti. Mahkeme, 60 sanık hakkında 2911 sayılı Toplan- tı ve Gösteri Yürüyüşlerı ^a- sası'na muhalefet suçundan 3'er yıl hapis cezası verdi ve 37 sanığın beraatini kararlaş- tırdı. Polislere sürüncemeli dava - Gazetecı Metin Gökte- pe'yı gözaltında döverek öl- düren polislerın de aralarında bulunduğu48 sanıklı davanın dosyası. geçen hafta Afyon Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderıldı. Gazeteci Gökte- pe'nın dövülerek öldürülme- sinin ardından 330 gün geçti. Davj. sanıklar \etanıklan Is- tanbul'da olmasına karşın gü- venlık nedeniyle Istanbul'dan Aydın'a. oradan da Afyon'a nakledildi. Davanın sanıkları hakkında 5 yıldan 15 yıla ka- dar hapıs ısteniyor. Hukukçu- lar. davanın açıldığı günden bu yana tutuksuz yargılanan cınayet zanlısı sanıklara. yıl- larca sünnesı beklenen dava sonucunda verilebilecek eeza konusunda öngörüde buluna- mıyorlar. - Düşünceye özgürlük iste- yen gazeteci. yazar. sendıkacı ve milletvekillerinden oluşan 150'yi aşkın düşünce suçlu- suna 140 yıl hapıs ve milyar- larca lıra para cezası venldi. 1996yıhnın ilköayındasayı- lan 150'yi aşan gazeteci. ya- zar. sanatçı. bilımadamı. mil- lenekıli ve sendikacılardan oluşan düşünce suçluları hak- kında toplam877 yıl hapis is- tendı. Kadm kurultayı .\NK\RA (Cumhuriyet Bürosu) - Kadınlann syasal haklannı ijzanmasının 62. ;.-ldönümü olan 5 aralıkta rütün kadınlar. "Kadın kurultayı"nda bir araya jjlecek. Kadın ve aileden \irumlu Devlet Bakanı !:ilav Saygın başkanlığında udın dernekleri. siyasi mrtiler. sendikalar. iniversiteler. kamu kurum ••î kuruluşlarının utılımlanyla srçekleşecek kurultay. Uatürk Kapalı Spor idlonu'nda düzenJenecek. k>nuşmalann ardından. •apılacak şölende. tzerbaycan Kültür >meğı Halk Oyunu Ekibı ••; Cankaya Belediyesi •loytur Ekibi bırer folklor «îsterısi sunacaklar. Ses îtnatçısı Armağan Elçi. Seref Yarıcı ve lumhurbaşkanlığı Senfoni 'Ykestrası Anadolu "örtlüsü'niin konserlerinin u'dından Modern Dans "ıpluluğu bir gösteri iTçekleştırecek. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Şanlıurfa'dan liseli bir genç kızın mektubunu size aktar- mak istiyorum: ismi bende saklı 15 yaşındakı genç kız şunları anlatıyor: "Barış İçin Bir Milyon İmza kampanyasına ben ve birkaç arkadaşım katılmıştık. Şanlıur- fa 'daki Radyo Karacadağ, bu imza kampanyasına destek oldu. İmza için kâğıtları rad- yodan aldıktan sonra sokakta- ki yurttaşlara imzalattık. Kimi imzaladı, kimi imzalamadı. • • • "Biz üç kişiydik ve bir arada imza toplarsak başaramaya- cağımızı düşündük ve dağıl- dık. Tesadüfen bir komisere imzalatmaya kalkmışım, on- dan ters tepki aldım. Eve git- mek için geri dönerken bir si- vilpolis benidurdurdu, onun- la beraber karakola gitmem gerektığıni söyledi. Benden arkadaşlarımın ismıni verme- mi istedi. eğer söylemezsem dövmekle tehdit etti, ben de isimlerini verdim. "Onları da karakola getirdi- ler. Polislerin şefi, bıze iyice küfrettikten sonra Emniyet Müdürlüğü'ne götürdü. Ora- Banş için Dayak, Çetelere Ovgü da gözlerimizi kapatıp sorgu- ladılar. Sonra da Radyo Kara- cadağ 'ı basıp oradakileri de gözaltına aldılar. Bana bu im- za kampanyasının yasal olma- dığını, benim PKK veya Dev- Sol'a üye olduğumu söyledi- ler ve dövdüler. Diğer arkada- şımı da sorguladılar. Hepimızı ayrı ayrı dövdükten sonra hücrelere attılar. "Saat başı birpolis gelip bi- ze sorular sordu. Sorduğu so- ruları duyunca eminim güle- ceksintz. Islamın 5 şartını sor- dular, ben de 4 tanesini bil- dim. O polis bana, sen ateistsin, sen Kürt sempatizanısın, sen Türk değilsin dedi. Benim ... ile yattığımı söylediler. ağza alınmayacak sözler ettiler. Ben de inanmıyorsanız beni dok- tora götürün, dedim. "Beni bu olayda en çok üzen şey babama, anneme ve ablama küfretmeleri, ailemi telaşlandırmaları. Psikolojik olarak çok etkilendim. Her gün rüyamda polislerin döv- düğünü, işkence yaptıklarını görüyorum. Ve belki inanma- yacaksınız ama dışarıda her- kesin polis olduğunu düşüne- reksakallı. beyazyüzüklü, şiş- man kısa boylu olan herkese bakıyorum. Biz bunları hak ediyor muyuz diye düşün- düm..." • • • Şanlıurfa'da barış için imza toplayan 15 yaşındaki liseli bir genç kızın başına bunlar gel- miş. Buna benzer binlerce o- iay Türkiye'de hemen her gün yaşanıyor. Gencecik çocuklarımız kar- şılaştıkları hoyratlık karşısında şaşırıp kalıyorlar. Polisten kor- kuyorlar, devletten korkuyor- lar. Bu korku, bazılannda öfke- ye ve aşırı tepkilere dönüşü- yor. Bazıları ise başlannı kal- dırmadan yaşamayı seçiyor- lar. Siniyorlar. susuyorlar. Onlar temiz bir ülkeyi yaratacak in- sanlar. Onlar geleceğimiz. Iti- lip kakılıyorlar. Horlanıyorlar. Üniversiteli gençlik de sesi- ni duyurmak ve demokratik bir eğitim hakkı elde edebilmek için olmadık eziyetlere katlanı- yor. En masum taleplerinde bile kafalanna polis çopları iniyor. gözaltına alınıyorlar, okullany- la ilişkileri kesiliyor. Gençler, 6 kasımdaki büyük polis daya- ğından sonra istanbul Üniver- sitesi'nin merkez binasındaki baskıların arttığını, keyfi gözal- tına almaların yoğunlaştığını anlattılar. işte gençlerin manzarası böyle. Abdullah Çatlı'ya öv- güler düzen Başbakan Yar- dımcısı Tansu Çiller, "Onun suçlu olduğunu bilemem" diyor. En masum taleplerle ortaya çı- kanların kafasına cop indirir- ken gözünü kırpmayan hükü- met, iş çetelere gelince çok hoşgörülü. Tansu Çiller, Çatlı'nın suçlu olup olmadığını öğrenmek is- tese bir saat içinde onunla il- gili belgeleri bulabilır. 7 TİP'li- nin acımasızca katledildiği ci- nayet davasının kararı. Çat- lı'nın kimliği için yeterince ka- nıt oluşturuyor. O davada yar- gılanan 4 ülkü ocaklı militan idama mahkûm oldu, cezala- rı kesinleşti. Tansu Çiller, bilemem diye- ceğine, dava dosyasındaki katillerin ifadesini okusun. Ab- dullah Çatlı'nın suç ortağı olan Haluk Kırcı, daha sonra da onunla ticari ortaklık kurdu. Haluk Kırcı, 7 TİP'linin katille- rinden birisi. O, ifadesinde Ab- dullah Çatlı'nın cinayetteki ro- lünü aynntılarıyla anlatıyor. • • • Tansu Çiller merak ediyorsa bunların hepsini öğrenebilir. Şanlıurfa'daki kıza dayak atı- lırken kılı kıpırdamayan Tansu Çiller, Abdullah Çatlı'ya çete denmesine çok alınmış, onun şerefli olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Çatlı'nın kimliğini, bütün başka yaptıkları bir ya- na. yalnızca 7 TİP'linin vahşi şekilde öldürülmesindeki rolü çok net şekilde ortaya koyu- yor. Gerisine gerek bile yok. Şerefli Tansu Çiller'e, şeref- li Çatlı'nın dostluğu çok ya- kışıyor. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHR431OĞLU Medya ve Ahlak 21 Mayıs 1992 tarıhlı "Lıteration" gazetesin- den koparıp sakladığım tam sayfa yazının orta- sında mürekkep ya da mum boyayla yapılmış si- yah-beyaz bir resim var, Sırtı öne eğik. yüzü avuçlarının arasında, san- dalyede oturan genç bir adam. Ön planda, sade- ce beyaz çizgilerle (tebeşırle çızilmiş gıbi) bir ilko- kul öğrencısi kız. Çocukluk, masumiyet, sadelik simgesi. Arka plandaki resmin tam üzerine çizil- miş. Bu garip "illüstrasyon" beni şu anda da ilk gör- düğümdeki kadar etkiliyor. Resim değeri belki de yüksek değıl. Fakat sayfadakı haber-yazıyı betimleme gücü olağanüstü. "Liberation "un adliye muhabirlerin- den olması gereken Dominique Conil imzalı ya- zıda, benim de Fransa'da bulunduğum yıllarda bu ülkeyi sarsan bir olayla, Delphine Boufay adın- da 10 yaşında bir ilkokul öğrencısi kızın tecavü- ze uğrayıp öldürülmesiyle ilgili davanın son otu- rumu. anlatılıyor. Katılın yaşam boyu hapse mahkûm edildığı bu son oturumun anlatılışı da tıpkı haberi betimleyen resim gibi, güçlü. etkileyici... Küçük kurbanın an- nesı, dokuz erkekten oluşan jüri önünde şunları söylüyor: "Adım Mari-Jose Boulay, 42 yaşındayım ve Delphine 'un annesiyım. Bir çocuk hastalıktan öl- düğünde, bıhrsiniz ki son dakikalarında yanında olarak ona güç verırsıniz. Delphine'in son anla- rındakı dehşeti düşünüyorum. Dosyadaki bir kü- çük cümle aklımdan çıkmıyor. Diyor ki (katil), (ço- cuğun) gözlerinde yaşlar vardı. Bu, onun için sa- dece birsaptama. Delphine V bulduklannda ken- dimiaşağılanmış, yı/dırılmış, onun adına lekelen- miş, kirletilmış hissettim. Bu nedenle, böyle bir dramın tekrar etmemesı için her şey yapılmalı. Gerçekten çok güç bir şey bu." Çocuğunu gezmeye çıkarmaktan gurur duy- duğunu. doğduğunda ona dokunmaya bile kıya- madığını söyleyen babanın sözleri ise şöyle: "Dur- maksızın 'baba' sözcüğünü düşünüyorum; kafa- sında mutlaka telaffuz ettiği ve işitmediğim." "Liberation "dakı haberın yazarı, jüri üyelerinin ağladığını. sanık muhafızlarının hıçkırıklarını güç tuttuğunu bildıriyor. • • • Fransız basınının son 20 yıldır kanlı fotoğraf ya- yımlamadığını birgazetehaberindeokudum. Ger- çekten de bu ülkede bulunduğum 1980'li yıllar- da, okuduğum gördüğüm gazetelerde irkiltici bir fotoğrafa, tiksindirici üslupla yazılmış bir habere rastlamadım. ("Le Monde" Zaten fotoğraf yayım- lamıyor; "Figaro",. "Human/te", "Liberation" ve hatta "France-Soir" gibi kayda değer gazetelerin tümü de siyah beyaz.) Aynı saptamayı Ingiltere'nin. Almanya'nın, özet- le belli başlı bütün Batı ülkelerinin ciddi günlük ga- zeteleri için yapabıliriz. Bizde ise tam tersi bir du- rumla karşı karşıyayız. Bırkaçı dışında günlük ga- zetelerımızin tümü cıvık cıvık renkli. Kanlı fotoğ- raf yayımlanması habercilık anlayışımızın vazge- çilmez. hatta asıl unsuru haber yazımında anla- tım değeri, ıçerik düzeyi beklemek ise, zaten söz konusu değil... Fransız basını. 1974 yılında Paris yakınlarında düşen THY uçağı yolcularının. ağaç dallanndan sarkan cesetlerınin fotoğraflarını yayımladıktan sonra halkın gösterdiği büyük tepki üzerine, ya- kın zamanlara kadar bu türden fotoğraf yayımla- mamış... Geçen yaz Paris metrosundaki bombalı katli- am sonrasında haftalık "Paris Match" ve günlük "France-Soir"de basılan fotoğraflar üzerine bir bayan savcı kamu davası açmış. Bayan savcının gerekçesı şöyle: "Fransız yasalarına göre suç sahnesini yansıtan fotoğraf ve çizimlerin yayım- laması yasak.... Fransız halkının, sadece iç çama- şırlarıyla kanlar ıçınde görünen bir kadını ya da bacağı kopmuş başka bir kurbanı açık açık gör- mesi gerekmez." Suçlanan yayınların sözcüleri böyle bir anlayı- şın sansüre yol açacağını ileri sürerek şu görüş- leri öne sürüyorlar: "Eğer haberya da fotoğraf ta- hammül edilemeyecek sertlıkteyse, bunun suç- lusu gazeteciler değil, olayı gerçekleştirenlerdir.... 2. Dünya Savaşı'ndaki soykırımdan, Bosna'daki katlıamdan fotoğraflaryayımlamasaydıkkimsenin bu olaylardan haberi olmayacaktı..." Bu sözlerdekı zayıf ıçerik yeterince açıktır. in- sanca duyguları inciten bir olayın haberinin in- sanca duyguları incıticı bir anlatım ya da görün- tülerle iletilmesi gerekmiyor. Yazının girişinde sözünü ettiğim haber örneği bunun seçkin bir kanıtıdır. Tecavüze uğramış, öl- dürülmüş bir çocuğun yakın planlardan çekilmiş fotoğrafları: irkiltici, tiksindirici ayrıntılarla oluştu- rulmuş bir haber fbizim medyamızda bu gibi du- rumlarda yapılagelen şey) sanıyorum ki daha et- kileyici olamayacaktı... • • • iletişim kuramcısı. sevgıli arkadaşım Dr. Halûk Şahİn, bu konuyla ilgili olarak araştırmacı gaze- tecinin kendıne şu soruyu sorması gerektiğini be- lirtiyor: "Ben buradakı şıddeti haberin vazgeçil- mez öğesı olarak mı, yoksa insanların maraz duy- ğulanna seslenecek raytıng kaygısıyla mı veriyo- rum." Toplumda yaşanmakta olan şiddetin medya elıyle "yeniden k'urgulanarak" (haber programla- rına silah sesleri. yapay cinayet sahneleri eklene- rek, ya da irkiltici. olayların anatomik ayrıntılanna inilerek) yeni bir "şiddet metaı" niteliğiyle toplu- ma sunulması, "haberin vazgeçilmez öğesi" her- halde sayılmamalıdır... Buna karşıt bir anlayışın (bizde görüldüğü gibi) yaygınlaşması ise, "rayting kaygısı" ya da "ma- raz duygulara seslenme"n\n de ötesinde, "ma- raz"m medya marifetiyle çoğaltılıp yaygınlaştırıl- masından başka anlam taşımıyor... • • • Artık gizlenemez olmuş soygun ve cürümleri örtbas etmek amacıyla çağdışı kafaların basına yeni yasaklar getirmeye çalıştıkları şu dönemde, basın (ve tüm medya) özgürlüğü için mücadele ederken, medya yazar ve patronlarının kendileri- ne şu soruyu sormaları da gerekiyor: Acaba insanca değerlenn. ahlak değerlerinin korunup savunulması. geliştirilmesi için, bir med- ya kuruluşundan beklenmesi gereken görevleri hangi ölçüde yerine getıriyoruz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle