Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
.tTA CUMHURİYET 30 KASIM 1996 CUMARTESİ
HABERLER
Antalya Altınova'nın belediye olması istemiyle RP'lilerce toplanan 3 bin imzalı dilekçe sahte çıktı
RP'den iııızasahtecüiğiBULENT ECEMT
ANTALYA-RP'Iilerin arazıden ken-
di yandaşlanna rant yaratma çabası sah-
teciliğe dönüşrü. Antalya'nın Altıno\a
bölgesinin belediye olması ıstemıvle
RP'lilertarafından Başbakan Necmettin
Erbakan"a verılen 3 bin imzalı dılekçe-
nin sahte olduğunu muhtarlar orta> a çı-
kardı.
Dilekçeyi Başbakan'a RP Antalya
Milletvekili Arif Denizolgun'un verdi-
ği, ancak imza sahıplerinin dilekçeden
habersiz olduğu öğrenildi.
Olaya tepkı gösteren Ortamahalle
Muhtan Hasan AJıcı, "Bazı RP'li çıkar-
cılar kendi başlanna bura> ı belediye >a-
pıp RP'li başkan seçtirerek rant kapa-
caklar. Sahtekârüğın bö> lesini ilk kcz gö-
rüyoru2"*dedı.
Âltınova'nın Orta. Sinan, Menderes
\e Düden mahalleleri muhtarlan Hasan
Alıcı. Cafer Çamkesen. Cemil Altay \e
• RP Antalya Milletvekili Arif Denizolgun'un Başbakan Erbakan'a verdiği
dilekçeden imza sahipleri haberdar değil. Olaya tepki gösteren Ortamahalle
Muhtan Hasan Alıcı, bazı RP'li çıkarcılann kendi başlanna bölgeyi belediye yapıp
RP'li başkan seçtirerek rant kapacaklarını ileri sürdü. Alıcı "Sahtekârlığın
böylesini ilk kez görüyoruz" dedi.
Süleyman Kuruçay'a valılikten ulaşan
yazıîar. sorumlu oldukları mahallelerde
şaşkınlığa yol açtı. Valilikten gelen ya-
zıda. bölgelerinin belediye olabilmesi
için 15 aralıkta referandum yapılacağı-
nı öğrenen muhtarlar olayı ara^tırmaya
başladılar.
Muhtarlar araştırmalan sonucunda.
mahalielerınin belediye olabilmesi için
RP Antalya Millenekıli Arif Ahmet De-
nizolgun aracılığıyla Başbakan Erba-
kan'a 3 bin imzalı bir dilekçe sunuldu-
ğunu. bu istemin de Başbakanlıkça ka-
bul edildiğini öğrendiler.
Ancak araştırmanınınderinleijtirilme-
siyle Erbakan'a sunulan dilekçedeki
isimlerin sahte olduğu ortaya çıktı. Or-
tamahalle Muhtan Hasan Alıcı. dilek-
çede "müteşebbis heyette"adları geçen
\e RP'li oldukları bıldıriien Ömer Ali
Keskin, Mevliit Okan. Hüseyin Burgan.
.Mustafa Şener. İsmail Mutlu. Hasan Di-
bek. YusufErtekin, Emin Çetiner, .Ahmet
Şen, Ali Özdemir, Abidin Sancar, Süle>-
man Gü\en \e Arif Esen'ı tanınıadıkla-
rını söyledi.
Alıcı. dilekçede imzaları bulunan di-
ğer kişılerin de böyle birginşimden ha-
berdar olmadıklannı öğrendiğini belırt-
ti. Müteşebbis heyette adı geçen Hüse-
yin Burgan'ın RP Merkez İlçe Başkanı
Süleyman Burgan'ın yakı/ıı olduğunu.
diğer kı^ileri isc tanımadıklannı belir-
ten Ortamahalle Muhtan Hasan Alıcı.
olav ın ardmda rant ka\ gası olduğunu be-
lirterek tepkisıni *öyle yansıttı:
"Bu kişilerin bölgemizle hiçbirilişkile-
ri \ok. Bazı RP'li çıkarcılar kendi başla-
rınaheyetoluşturmuşlar\e dilekçe yaza-
rak belediye olmak istemişler. Bazı tespit-
lerimue göre 1-1.5 dönüm tapulu arazi-
leriolmasına karşın vakıf \e Hazineara-
zilerinden 100-150 dönüm kadar verçe-
virmişler. Burayı beledi>elik >apıp RP'li
başkan seçecekler \e Kepez Belediye-
si'nden alamadıkiarı izni buradan alıp
rant kapacaklar. Sahtekârlığın bö> lesini
ilk kez görüyoruz."
Muhtar Hasan Alıcı. mahallelerinin
bağlı olduğu Kepez Belediyesi yöneti-
mınden memnunolduklarını. yeterli hiz-
metin geldifiini söy lerken "Bizbelediye-
lik olsak zor duruma düşeriz. Ne para-
mız var ne de aracımız. Bölgemize hizmet
getirme olanağımız kalmaz. Altıno\ a böl-
gesi havaalanına yakınlığı nedeni>le sa-
nay icilerin ilgi gösterdiği bir yer. ^ani ran-
tı sürckli artan bir böfge. Bunun için Re-
fahlılar bu yolu seçmiş olabilirler" dive
konuştu.
Altınova'nın muhtarları. belediye ol-
mak istemedıklerini ısrarla dile getirir-
ken. Kepez Belediyesi'ne bağlı olmak-
tan yakınınadıklarını da açıkladılar. 4
muhtar konuyla ilgili olarak AntaKa Va-
lisı Hüsnü Tuğlu'ya başvurarak konu-
nun incelenmesini \e referandumdan
\azgeçilme.sini isiediler.
Demokratikleşme paketi
REFAHYOL
Avru 3a yı yıne
inandıramadıANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-REFAHYÖL
hükümetinin iktıdara
gelmesiyle gerginleşen
Türkiye-Avrupa
ilişkilerinin i>ileştirilmesi
kapsamında açıkladığı
"demokratikleşme
paketi". umulanın tersıne
A\rupa ülkelerini ikna
edemedi. Diplomatik
kaynaklar. devlet gü\enlik
nıahkemelerındeki (DGM)
gözaltı süresinin
indirilmesini olumlu bir
gelişme olarak
değerlendirirken bir an
önce uyum ya^alannın
çıkanlmasi \e düşünce
özgürlüğü ıle ilgili
değişikliklerin yapılması
gerektığıni belirttiler.
Avrupa Parlamentosu'nun
(AP) Türkiye'deki ınsan
hakları ihlalleri nedeniyle
gümrük bırliği
kapsamında yapılması
gereken mali yardımı
askıya alma kararının
ardından.
demokratikleşme paketini
yeniden sjündeme tıetiren
' REFAHYOL hükümeti,
"düşünce suçlannın daha
tehlikeli olduğu"
varsayımını yansıtan yenı
>asa tasansıyla Avrupa'vı
ikna edemedi.
Görüşlerine
baş\urduğumuz Avrupalı
bir diplomat. ilk aşamada
devlet gü\enlık
nıahkemelerindeki gözaltı
sürelerinin indirilmesinin
olumlu bir gelişme
olduğunu söyledi.
Diplomatik kaynak. ancak
>eni yasa tasansının soru
işaretleri taşıdığını
kaydederek "Bu
değişiklikler ne zaman
uvgulanaeak. gerekli \asal
düzenlemeler ne zaman
yapüacakve bu
değişikliklere ek olarak
neler japılacak?" dedi.
Ozellikle düşünce
özgürlüğü konusunda
anlacak adımlann olumlu
sonuçlar \erebileceğini
belirten kaynak "Bu
değişiklikler AMTipa'nın
sorunu değildir, Türk
y urttaşlarının iyiliği için
yapılmalıdır" diye
konuştu. Geçen yıl
değiştirilen Terörle
Mücadele Yasasf nın 8.
maddesındeki ifadelenn
daha da \umuşatılmasının
önemlı olduğunu anlatan
kavnak. ancak bu şekilde
daha özgürlükçü
olunabileceğini de
ka\detti.
KötüJeşen ilişkiier
Bir başka Avrupalı
dıpiomatik kaynak da
Başbakan Necmettin
Erbakan \e Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri
Bakanı Tansu Çiller
başkanlığındaki
hükümetin iktidara
gelmesivle birlikte
Türkiye-Batı ilişkilerinin
giderek kötüleştiğini
kaydettı.
Aynı kaynak. insan
haklarının iyileştirilmesi
için Türkiye'de zaman
zaman reform çalışmalan
>apıldığını anımsatarak
"Bu paketlerie ilgili
çekince, bu değişikliklerin
u\«ulanıp
u>gulanma>acağı, u\um
\asalannın çıkartılıp
çıkartilama>acağı. Tabii
bu arada düşünce
özgürlüğü ile ilgili
değişikliklerin bir an önce
\apılnıası gereki>or. Aksi
halde Türki\e'nin insan
hakları konusunda
Avrupa standartlannı
yakalaması çok zor" dedi.
Hollanda Dışişleri
Bakanı Van Mierlo da
Çiller'in Hollanda zivareti
sırasında Türkive'nin
AB've üyeliği için henüz
çok erken olduğunu
belirtirken AB Dönem
Başkanı İrianda'nın
hazırladığı raporda da
Türkive'nin AB'ye tam
ü\e olam şansı olmadığı
kaydedilmişti.
Yasa, yolsuzhığu kofluyor
Yolsuzluk dosyalarıyla ilgili yargı kararları, yasalarda usulsüzlükler konusunda
'suç-ceza' dengesinin gözetilmediği yönündeki tartışmaları yeniden gündeme getirdi
ANKAR.A (Cumhurhet Bürosu) -
8 mılyon dolarlık "haksızsenetedin-
diği" gerekçesi\le yargılanan eskı
Karayolları Genel Müdürii Atalav
Coşkunoğlu'nun 3 yıl hapis cezasına
mahkûm edilmesı. yasalarda volsuz-
luk konusundaki "suç-ceza" denge-
sizliğine ilişkin tartışmaları şenıden
gündeme getirdi. Coşkunoğlu'nun.
hakkındaki karann onaylanması du-
rumunda I yıl 2 a\ cezae\ indekalma-
sı gerekirken Adıvamanda iki ba\an
ögretmenden 3 milyon 750 bin lira
gaspettıği sa\ı\la vargılanan Musta-
fa Kulu adlı berber çırağı. 33 v ıl 4 a\
hapis cezasına çarptırıldı.
•*Göre\ini kötme kullandığı''ge-
rekçesi>le daha önce Yüce Divan'da
vargılanan veberaateden Atalav Coş-
kunoğlu. görev vaparken haksız ka-
zanç elde ettiği savıyla 4 vıldan berı
tutuksuz olarak yargı landığı Ankara
"\ AslıveCeza Mahkemesi'ndeönce-
ki gün 3 >ıl hapıs. lOmiKon lıraağır
para cezasına mahkûm oldıı. Coşku-
noğlu'nun cezaevıne ginp gırmeve-
ceğı. \argıtav"ın onanıa kararından
sonra ke>inleşecek. Karann onanma-
sı durumunda Coşkunoğlu yaklaşık
1 yıl 2 av hapis vatacak.
Yasalardaki "suç-ce/a"dengesızlı-
ğıne ılışkin tartı^maların gerekçesinı
oluşturan diğer bazı mahkeme hü-
kümleri şövle:
- Adıvaman Ağır Ceza Mahkeme-
si'nce }3 vıl 4 av ağır hapse çarptırı-
lan Mustafa Kulu'nun cezasını Yargı-
tav onayladı. Karar kendi>ine tebliğ
edıldikten sonra cezaevine girecek
olan Kulu. ınfaz ya.\ası uvannca ce-
zaMnın üçte iki>ını cezaevınde geçı-
recek. Kulu vaklaşık 20 yıl cezaevın-
Duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş. Sı\as Millervekili Mannıut Işık. Çanakkale Milletvekili Ah-
met Gerçek \e İzmir Millenekili Sabri Ergül'ün yanı sıra Özgürlük \e Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan
Vardımcısı Y ıldırım Kavada izledi. (Fotoğraf: FARUK.T1NAZAY)
Öğrenciler polis dayağının ardından tutuklu yargılandı
YOK protestosuna 7 tahliye
ANKARA (Cumhurhet Bürosu) -
YÖK'ün kuruluş yıldönümünü protesto
etmek amacıvla gerçekleştırdikleri
evlem sırasında dövülerek gözaltına
aİınan ve haklarında dava açılan 48
öğrencıden tutuklu vargılanan
7
"si
tahliye edildi. Bilirkışı raporunda.
öğrencılenn polis tarafından bılınçlı o-
larak çembere alındığına ve dağıl-
malannın önlendığıne dikkat çekildi.
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkeme-
sı'nde görülen davanın dünkü
durıışmasına. tutuklu sanıklar Şükrü
Erhan Bağcı, Gülay Ce\her. Denizer
Şanlı, Gökçen Zorcu. Hüsevin Özgün
Gülseven. Erhan Akso) ve Ömer A>-
doğan'ın vanı sıra tutuksuz olarak
yargılanan bazı öğrenciler de katıldı.
Mahkeme yargıcı. bilirkışı raporunun
geldığıni belinerek sanık a\ ukatlanmn
görüşünü sordu. Av ukat Ali Kalan. ra-
porda. öğrencılenn polisce çembere
alındıkiarı ve dağılmalanna izin \er-
ilmediğinin belırtildığıne dikkat çek-
erek. pohs tutanaklarının çelışkılı
olduâunu ve üerçekleri vansitmadı^ını
savundu. Kalan. sanıkların öğrenci
olduklarını \e sınav dönemının yak-
laştığını belırterek tutuklu öğrencılerin
tahlive edılmelerını ıstedı. Yargıcın.
tahliye ıstemını mahkeme tutanağına
vazdırması sırasında karann açık-
İandığını sanan öğrenciler ve vakınları
alkışlarla sev ınçlerıni dile getirdiler.
'»'argıç. öğrencilerın mağdurıyetle-
nne yol açmamak amacıvla ve tutuklu
kaldıklan süreyı göz önüne alarak tu-
tuklu öğrencılerin tahlıvelerıne karar
\erıldiğım açıkladı
de kalacak.
- Sıvas'ta 2 Temmuz 1993 şünü
Madımak Oteh'nin yakılması ve 37
kışinın ölümüy le sonuçlanan olaylar-
dan sonra Ankara 1 Nolu DGM'de
vargılanan, ancak haklarında verilen
cezalar Vargıtay tarafından bozulan
sanıklar yeniden mahkemeye çıkanl-
dı. Ankara 1 Nolu DGM. ilk yargıla-
ma sonunda. o dönemde 33'ü tutuk-
lu olan 124 sanıktan 26'sma. TC^"nın
"birdenri\ade kişiy i yangın çıkarmak
suretiyle öldürmek" fiilini düzenle-
yen 450 5-6 ve "faili belli olmavan
adam öldürme" hüknuinü
içeren 463. maddelenne göre
20 yıl hapiscezası vermiş. da-
ha sonra olayda y azar ,\ziz Ne-
sin'ın "tanrikini" gerekçe
göstererek cezaları 15 yıla in-
dinlmışti. Mahkeme, 60 sanık
hakkında 2911 sayılı Toplan-
tı ve Gösteri Yürüyüşlerı ^a-
sası'na muhalefet suçundan
3'er yıl hapis cezası verdi ve
37 sanığın beraatini kararlaş-
tırdı.
Polislere sürüncemeli
dava
- Gazetecı Metin Gökte-
pe'yı gözaltında döverek öl-
düren polislerın de aralarında
bulunduğu48 sanıklı davanın
dosyası. geçen hafta Afyon
Cumhuriyet Başsavcılığı'na
gönderıldı. Gazeteci Gökte-
pe'nın dövülerek öldürülme-
sinin ardından 330 gün geçti.
Davj. sanıklar \etanıklan Is-
tanbul'da olmasına karşın gü-
venlık nedeniyle Istanbul'dan
Aydın'a. oradan da Afyon'a
nakledildi. Davanın sanıkları
hakkında 5 yıldan 15 yıla ka-
dar hapıs ısteniyor. Hukukçu-
lar. davanın açıldığı günden
bu yana tutuksuz yargılanan
cınayet zanlısı sanıklara. yıl-
larca sünnesı beklenen dava
sonucunda verilebilecek eeza
konusunda öngörüde buluna-
mıyorlar.
- Düşünceye özgürlük iste-
yen gazeteci. yazar. sendıkacı
ve milletvekillerinden oluşan
150'yi aşkın düşünce suçlu-
suna 140 yıl hapıs ve milyar-
larca lıra para cezası venldi.
1996yıhnın ilköayındasayı-
lan 150'yi aşan gazeteci. ya-
zar. sanatçı. bilımadamı. mil-
lenekıli ve sendikacılardan
oluşan düşünce suçluları hak-
kında toplam877
yıl hapis is-
tendı.
Kadm
kurultayı
.\NK\RA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kadınlann
syasal haklannı
ijzanmasının 62.
;.-ldönümü olan 5 aralıkta
rütün kadınlar. "Kadın
kurultayı"nda bir araya
jjlecek. Kadın ve aileden
\irumlu Devlet Bakanı
!:ilav Saygın başkanlığında
udın dernekleri. siyasi
mrtiler. sendikalar.
iniversiteler. kamu kurum
••î kuruluşlarının
utılımlanyla
srçekleşecek kurultay.
Uatürk Kapalı Spor
idlonu'nda düzenJenecek.
k>nuşmalann ardından.
•apılacak şölende.
tzerbaycan Kültür
>meğı Halk Oyunu Ekibı
••; Cankaya Belediyesi
•loytur Ekibi bırer folklor
«îsterısi sunacaklar. Ses
îtnatçısı Armağan Elçi.
Seref Yarıcı ve
lumhurbaşkanlığı Senfoni
'Ykestrası Anadolu
"örtlüsü'niin konserlerinin
u'dından Modern Dans
"ıpluluğu bir gösteri
iTçekleştırecek.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Şanlıurfa'dan liseli bir genç
kızın mektubunu size aktar-
mak istiyorum: ismi bende
saklı 15 yaşındakı genç kız
şunları anlatıyor:
"Barış İçin Bir Milyon İmza
kampanyasına ben ve birkaç
arkadaşım katılmıştık. Şanlıur-
fa 'daki Radyo Karacadağ, bu
imza kampanyasına destek
oldu. İmza için kâğıtları rad-
yodan aldıktan sonra sokakta-
ki yurttaşlara imzalattık. Kimi
imzaladı, kimi imzalamadı.
• • •
"Biz üç kişiydik ve bir arada
imza toplarsak başaramaya-
cağımızı düşündük ve dağıl-
dık. Tesadüfen bir komisere
imzalatmaya kalkmışım, on-
dan ters tepki aldım. Eve git-
mek için geri dönerken bir si-
vilpolis benidurdurdu, onun-
la beraber karakola gitmem
gerektığıni söyledi. Benden
arkadaşlarımın ismıni verme-
mi istedi. eğer söylemezsem
dövmekle tehdit etti, ben de
isimlerini verdim.
"Onları da karakola getirdi-
ler. Polislerin şefi, bıze iyice
küfrettikten sonra Emniyet
Müdürlüğü'ne götürdü. Ora-
Banş için Dayak, Çetelere Ovgü
da gözlerimizi kapatıp sorgu-
ladılar. Sonra da Radyo Kara-
cadağ 'ı basıp oradakileri de
gözaltına aldılar. Bana bu im-
za kampanyasının yasal olma-
dığını, benim PKK veya Dev-
Sol'a üye olduğumu söyledi-
ler ve dövdüler. Diğer arkada-
şımı da sorguladılar. Hepimızı
ayrı ayrı dövdükten sonra
hücrelere attılar.
"Saat başı birpolis gelip bi-
ze sorular sordu. Sorduğu so-
ruları duyunca eminim güle-
ceksintz. Islamın 5 şartını sor-
dular, ben de 4 tanesini bil-
dim.
O polis bana, sen ateistsin,
sen Kürt sempatizanısın, sen
Türk değilsin dedi. Benim ...
ile yattığımı söylediler. ağza
alınmayacak sözler ettiler. Ben
de inanmıyorsanız beni dok-
tora götürün, dedim.
"Beni bu olayda en çok
üzen şey babama, anneme ve
ablama küfretmeleri, ailemi
telaşlandırmaları. Psikolojik
olarak çok etkilendim. Her
gün rüyamda polislerin döv-
düğünü, işkence yaptıklarını
görüyorum. Ve belki inanma-
yacaksınız ama dışarıda her-
kesin polis olduğunu düşüne-
reksakallı. beyazyüzüklü, şiş-
man kısa boylu olan herkese
bakıyorum. Biz bunları hak
ediyor muyuz diye düşün-
düm..."
• • •
Şanlıurfa'da barış için imza
toplayan 15 yaşındaki liseli bir
genç kızın başına bunlar gel-
miş. Buna benzer binlerce o-
iay Türkiye'de hemen her gün
yaşanıyor.
Gencecik çocuklarımız kar-
şılaştıkları hoyratlık karşısında
şaşırıp kalıyorlar. Polisten kor-
kuyorlar, devletten korkuyor-
lar. Bu korku, bazılannda öfke-
ye ve aşırı tepkilere dönüşü-
yor. Bazıları ise başlannı kal-
dırmadan yaşamayı seçiyor-
lar.
Siniyorlar. susuyorlar. Onlar
temiz bir ülkeyi yaratacak in-
sanlar. Onlar geleceğimiz. Iti-
lip kakılıyorlar. Horlanıyorlar.
Üniversiteli gençlik de sesi-
ni duyurmak ve demokratik bir
eğitim hakkı elde edebilmek
için olmadık eziyetlere katlanı-
yor.
En masum taleplerinde bile
kafalanna polis çopları iniyor.
gözaltına alınıyorlar, okullany-
la ilişkileri kesiliyor. Gençler, 6
kasımdaki büyük polis daya-
ğından sonra istanbul Üniver-
sitesi'nin merkez binasındaki
baskıların arttığını, keyfi gözal-
tına almaların yoğunlaştığını
anlattılar.
işte gençlerin manzarası
böyle. Abdullah Çatlı'ya öv-
güler düzen Başbakan Yar-
dımcısı Tansu Çiller, "Onun
suçlu olduğunu bilemem" diyor.
En masum taleplerle ortaya çı-
kanların kafasına cop indirir-
ken gözünü kırpmayan hükü-
met, iş çetelere gelince çok
hoşgörülü.
Tansu Çiller, Çatlı'nın suçlu
olup olmadığını öğrenmek is-
tese bir saat içinde onunla il-
gili belgeleri bulabilır. 7 TİP'li-
nin acımasızca katledildiği ci-
nayet davasının kararı. Çat-
lı'nın kimliği için yeterince ka-
nıt oluşturuyor. O davada yar-
gılanan 4 ülkü ocaklı militan
idama mahkûm oldu, cezala-
rı kesinleşti.
Tansu Çiller, bilemem diye-
ceğine, dava dosyasındaki
katillerin ifadesini okusun. Ab-
dullah Çatlı'nın suç ortağı olan
Haluk Kırcı, daha sonra da
onunla ticari ortaklık kurdu.
Haluk Kırcı, 7 TİP'linin katille-
rinden birisi. O, ifadesinde Ab-
dullah Çatlı'nın cinayetteki ro-
lünü aynntılarıyla anlatıyor.
• • •
Tansu Çiller merak ediyorsa
bunların hepsini öğrenebilir.
Şanlıurfa'daki kıza dayak atı-
lırken kılı kıpırdamayan Tansu
Çiller, Abdullah Çatlı'ya çete
denmesine çok alınmış, onun
şerefli olduğunu kanıtlamaya
çalışıyor. Çatlı'nın kimliğini,
bütün başka yaptıkları bir ya-
na. yalnızca 7 TİP'linin vahşi
şekilde öldürülmesindeki rolü
çok net şekilde ortaya koyu-
yor. Gerisine gerek bile yok.
Şerefli Tansu Çiller'e, şeref-
li Çatlı'nın dostluğu çok ya-
kışıyor.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHR431OĞLU
Medya ve Ahlak
21 Mayıs 1992 tarıhlı "Lıteration" gazetesin-
den koparıp sakladığım tam sayfa yazının orta-
sında mürekkep ya da mum boyayla yapılmış si-
yah-beyaz bir resim var,
Sırtı öne eğik. yüzü avuçlarının arasında, san-
dalyede oturan genç bir adam. Ön planda, sade-
ce beyaz çizgilerle (tebeşırle çızilmiş gıbi) bir ilko-
kul öğrencısi kız. Çocukluk, masumiyet, sadelik
simgesi. Arka plandaki resmin tam üzerine çizil-
miş.
Bu garip "illüstrasyon" beni şu anda da ilk gör-
düğümdeki kadar etkiliyor. Resim değeri belki de
yüksek değıl.
Fakat sayfadakı haber-yazıyı betimleme gücü
olağanüstü. "Liberation "un adliye muhabirlerin-
den olması gereken Dominique Conil imzalı ya-
zıda, benim de Fransa'da bulunduğum yıllarda bu
ülkeyi sarsan bir olayla, Delphine Boufay adın-
da 10 yaşında bir ilkokul öğrencısi kızın tecavü-
ze uğrayıp öldürülmesiyle ilgili davanın son otu-
rumu. anlatılıyor.
Katılın yaşam boyu hapse mahkûm edildığı bu
son oturumun anlatılışı da tıpkı haberi betimleyen
resim gibi, güçlü. etkileyici... Küçük kurbanın an-
nesı, dokuz erkekten oluşan jüri önünde şunları
söylüyor:
"Adım Mari-Jose Boulay, 42 yaşındayım ve
Delphine 'un annesiyım. Bir çocuk hastalıktan öl-
düğünde, bıhrsiniz ki son dakikalarında yanında
olarak ona güç verırsıniz. Delphine'in son anla-
rındakı dehşeti düşünüyorum. Dosyadaki bir kü-
çük cümle aklımdan çıkmıyor. Diyor ki (katil), (ço-
cuğun) gözlerinde yaşlar vardı. Bu, onun için sa-
dece birsaptama. Delphine V bulduklannda ken-
dimiaşağılanmış, yı/dırılmış, onun adına lekelen-
miş, kirletilmış hissettim. Bu nedenle, böyle bir
dramın tekrar etmemesı için her şey yapılmalı.
Gerçekten çok güç bir şey bu."
Çocuğunu gezmeye çıkarmaktan gurur duy-
duğunu. doğduğunda ona dokunmaya bile kıya-
madığını söyleyen babanın sözleri ise şöyle: "Dur-
maksızın 'baba' sözcüğünü düşünüyorum; kafa-
sında mutlaka telaffuz ettiği ve işitmediğim."
"Liberation "dakı haberın yazarı, jüri üyelerinin
ağladığını. sanık muhafızlarının hıçkırıklarını güç
tuttuğunu bildıriyor.
• • •
Fransız basınının son 20 yıldır kanlı fotoğraf ya-
yımlamadığını birgazetehaberindeokudum. Ger-
çekten de bu ülkede bulunduğum 1980'li yıllar-
da, okuduğum gördüğüm gazetelerde irkiltici bir
fotoğrafa, tiksindirici üslupla yazılmış bir habere
rastlamadım. ("Le Monde" Zaten fotoğraf yayım-
lamıyor; "Figaro",. "Human/te", "Liberation" ve
hatta "France-Soir" gibi kayda değer gazetelerin
tümü de siyah beyaz.)
Aynı saptamayı Ingiltere'nin. Almanya'nın, özet-
le belli başlı bütün Batı ülkelerinin ciddi günlük ga-
zeteleri için yapabıliriz. Bizde ise tam tersi bir du-
rumla karşı karşıyayız. Bırkaçı dışında günlük ga-
zetelerımızin tümü cıvık cıvık renkli. Kanlı fotoğ-
raf yayımlanması habercilık anlayışımızın vazge-
çilmez. hatta asıl unsuru haber yazımında anla-
tım değeri, ıçerik düzeyi beklemek ise, zaten söz
konusu değil...
Fransız basını. 1974 yılında Paris yakınlarında
düşen THY uçağı yolcularının. ağaç dallanndan
sarkan cesetlerınin fotoğraflarını yayımladıktan
sonra halkın gösterdiği büyük tepki üzerine, ya-
kın zamanlara kadar bu türden fotoğraf yayımla-
mamış...
Geçen yaz Paris metrosundaki bombalı katli-
am sonrasında haftalık "Paris Match" ve günlük
"France-Soir"de basılan fotoğraflar üzerine bir
bayan savcı kamu davası açmış. Bayan savcının
gerekçesı şöyle: "Fransız yasalarına göre suç
sahnesini yansıtan fotoğraf ve çizimlerin yayım-
laması yasak.... Fransız halkının, sadece iç çama-
şırlarıyla kanlar ıçınde görünen bir kadını ya da
bacağı kopmuş başka bir kurbanı açık açık gör-
mesi gerekmez."
Suçlanan yayınların sözcüleri böyle bir anlayı-
şın sansüre yol açacağını ileri sürerek şu görüş-
leri öne sürüyorlar: "Eğer haberya da fotoğraf ta-
hammül edilemeyecek sertlıkteyse, bunun suç-
lusu gazeteciler değil, olayı gerçekleştirenlerdir....
2. Dünya Savaşı'ndaki soykırımdan, Bosna'daki
katlıamdan fotoğraflaryayımlamasaydıkkimsenin
bu olaylardan haberi olmayacaktı..."
Bu sözlerdekı zayıf ıçerik yeterince açıktır. in-
sanca duyguları inciten bir olayın haberinin in-
sanca duyguları incıticı bir anlatım ya da görün-
tülerle iletilmesi gerekmiyor.
Yazının girişinde sözünü ettiğim haber örneği
bunun seçkin bir kanıtıdır. Tecavüze uğramış, öl-
dürülmüş bir çocuğun yakın planlardan çekilmiş
fotoğrafları: irkiltici, tiksindirici ayrıntılarla oluştu-
rulmuş bir haber fbizim medyamızda bu gibi du-
rumlarda yapılagelen şey) sanıyorum ki daha et-
kileyici olamayacaktı...
• • •
iletişim kuramcısı. sevgıli arkadaşım Dr. Halûk
Şahİn, bu konuyla ilgili olarak araştırmacı gaze-
tecinin kendıne şu soruyu sorması gerektiğini be-
lirtiyor: "Ben buradakı şıddeti haberin vazgeçil-
mez öğesı olarak mı, yoksa insanların maraz duy-
ğulanna seslenecek raytıng kaygısıyla mı veriyo-
rum."
Toplumda yaşanmakta olan şiddetin medya
elıyle "yeniden k'urgulanarak" (haber programla-
rına silah sesleri. yapay cinayet sahneleri eklene-
rek, ya da irkiltici. olayların anatomik ayrıntılanna
inilerek) yeni bir "şiddet metaı" niteliğiyle toplu-
ma sunulması, "haberin vazgeçilmez öğesi" her-
halde sayılmamalıdır...
Buna karşıt bir anlayışın (bizde görüldüğü gibi)
yaygınlaşması ise, "rayting kaygısı" ya da "ma-
raz duygulara seslenme"n\n de ötesinde, "ma-
raz"m medya marifetiyle çoğaltılıp yaygınlaştırıl-
masından başka anlam taşımıyor...
• • •
Artık gizlenemez olmuş soygun ve cürümleri
örtbas etmek amacıyla çağdışı kafaların basına
yeni yasaklar getirmeye çalıştıkları şu dönemde,
basın (ve tüm medya) özgürlüğü için mücadele
ederken, medya yazar ve patronlarının kendileri-
ne şu soruyu sormaları da gerekiyor:
Acaba insanca değerlenn. ahlak değerlerinin
korunup savunulması. geliştirilmesi için, bir med-
ya kuruluşundan beklenmesi gereken görevleri
hangi ölçüde yerine getıriyoruz?