Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 KASIM 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Başbakan'm "'kasaya girdi" dediği 8.2 milyar doların büyük bölümü borç, kalanı da inandırıcı değil
Erbakan'ın kaynakları 'ödünç'
• RP'nin ekonomi miman Devlet Bakanı Sabri
Tekir, Başbakan Necmettin Erbakan'ın gelire
dönüştüğünü iddia ettiği ilk kaynak paketini açınca.
ortaya bankalardan sağlanan döviz cinsinden
borçlar, yurtdışındaki Türkler'in tasarruflan ve
KİT'lerin parasal varlıkları çıktı.
• Devlet Bakanı Sabri Tekir'in bankaların
yurtdışından getirdiğini söylediği 2.7 milyar dolar
bankacıhk çevrelerinde şaşkınlık yarattı.
RP'nin KİT havuzunu da. sanki oradan hiç harcama
yapılmayacakmış gibi sadece gelir yörıiiyle
gösterdiği anlaşıldı.
HACER
GEMİCt
Kasadaki gelirle.
I Bankaların, vurtdışı ınuha..
bankalarda tuttuklan
nıe> duatların. yükümliilükleı'
dışmda kalan bülümtintin > 4
getirilnıesiyle 2 milvar 7?<l
milvon dolar gcldi. • Dcivi/li
tahv il, süper döviz hesabı \e
İR-dflsi/ ithalattan beklencn 3.5
nıilvar doların. 1 nıihar 371)
nıilyon dolarlık kısmı kasaya
girdi. I Kanıu tek hesabında
biriknıesi hcsaplanan I katrihnn
350 triİNoıı liranın. 405 trilyon
liralık bolümii yoldi.
Başbakan
Necmettin
Erbakan'ın
'kasamızda'
dediği 8.2 milyar
dolar ödünç çıktı.
REFAHYOL'un
ekonomi miman
olarak gösterilen ve
açılan her iki kaynak
paketinde deağırlığı
hissedilen Devlet
Bakanı Sabri Tekir,
Başbakan Erbakan'ın
"kasamıza 8.2 milyar
dolar girdi" sözlenne kalem
*.alem açıklık getirirken,
"kaynak" denilen paranın
farklı biçimlerde alınan
borçlar olduğu anlaşıldı.
Üstelik. Bakan Tekir'in
açıkladığı gelir kalemlerinin
bir bölümü kuşkulu. bir
bölümü de "kalıcı değil."
Devlet Bakanı Sabri Tekir.
Erbakan'ın birinci kaynak
paketinden geldiğini ileri
sürdüğü 8.2 mıl>ar dolann
dökümünü Cumhurivete
vaptı. 12 Kasım 1996 tarihi
itiban ile kaynaklan
açıklayan Tekir. ilk kalem
olarak bankalann yurtdışı
muhabir bankalarda tuttuklan
mevduatlann yükümlülüklen
dışındaki bölümünün yurda
girmesini gösterdi. Tekir. bu
kalemden 3 milyar 250
milvon dolar beklediklerinı.
ancak şu ana kadar 2 milyar
750 milyon dolar geldiğini
ileri sürdü.
Ancak bakanın bu
açıklamaları bankacıhk
çevrelerinde gerçekçi
bulunmadı. Devlet Bakanı
.Tekir'in bankalann yurtdışı
muhabir hesaplannda tuttuğu
dövizleri ne karşılığında
geldiğine açıklık getirmesi
gerektığini ifade eden finans
çevreleri. "Bu paralar
muhabir bankalarda
amaçsız durmuyor. Hangi
mekanizma ile bu paraları
çektiklerini açıklasınlar. Bu
dövizler Merkez
Bankası'na geçti ise, bu
hafta yurtdışı döviz
varlıklarında bir artış
görmemiz lazım. Dövizli
De\ let Bakanı Sabri Tekir. gelir
kalemlerini tek tek açıkladı.
tahv ilde olduğu gibi kamu
bankalarını bu konuda da
zorlamtş olabilirler. Ancak
rakam yine de çok büyük.
Hükümet yaptığı her
açıklamada inandırıcılığını
yitiriyor" dediler.
Sabri Tekir'in birinci kaynak
paketınin gelin olarak
gösterdiği bir diğer kalem ise
dövizli tahvil, süperdöviz
hesaplan ve bedelsiz
ithalattan gelmeye başlayan
dövizier oldu. Tekir. söz
konusu kalemlerden
bekledikleri asıl gelirin 3.5
milyar dolar olduğunu
hatırlatarak. "Şu anda
dövizli fahvilden ve süper
dö\iz hesaplarından 1
milvar 370 milvon dolar
geldi. Bedelsiz ithalattan ise
henüz 25 milvon dolarlık
gelir elde edildi. Çünkü
bedelsiz tebliği geç çıktı ve
biz taleplerin \ıl sonuna
doğru toğunlaşmasını
bekliyoruz" dedi.
Tekir. söz konusu 8.2 trilyon
liralık gelir içinde 4 milyar
dolar gibi büyük bir kısmın
ise "kamu tek" hesabında
biriktiğini söyledi. Normalde
bu kalemde 1 katrilyon 350
trilyon birikmesini
beklediklerini ifade Tekir.
halen bu hav uza 405 trilyon
geldiğini belirtti. Bakan Sabri
Tekir'in havuzda toplanan
paralan gelir kalemi içinde
göstermesıne karşın kamu
kuruluşlan giderlerinin de
aynıhavuzdan
karşıianacağını göz ardı
ederek, paranın tümünden
gelir olarak sözetmesı
dikkat çekti.
Uçüncü ve dördüncü
paketler yolda
Öte yandan ikınci kaynak
paketi ile ilgıli gelirlenn daha
çok hukukı prosedürler
tamamlanmadığında akmaya
başlayacağını ıddia eden
Sabri Tekir. bir-bir buçuk
ay lık bir süre sonra da
üçüneü paketin açılacağını
söyledı. Tekir. üçüncü
paketin daha çok kamu
harcamalarını kısmak
şeklinde düzenlemelen
kapsayacağını ifade ederek.
"Bu paket israfın
önlenmesi niteliğini
taşıyacak. Çünkü eğer
harcamalarda tasarruf
sağlamazsak kavnakların
kısa zamanda tüketilmesi
söz konusu olur. Olavlara
kendi bütünlüğü içinde
bakmak lazım" dedi. Tekir
bundan sonra ise dördüncü
paket ıçin hazırlıklara
başlayacaklannı söyledi.
RP havuz sistemiyle DYP'ye bağlı Hazine'ye by-pass yapıp kamu kuruluşlarının ödeneklerini eline geçirdi
Devletinparasını Refah Partisi harcayacak
ESRA VENER
ANKARA- Başbakan Necmettin Erbakan'ın
ısranyla uvgulamava geçinleıı kamu kaynaklannın
tek hav uzda toplanması projesının arkasında,
DYP'ye bağlı Hazine'nin elinde bulunan
ödeneklerin RP'li Maliye Bakanlığı'na
devredilmesinin yattığı ortaya çıktı. Havuz
sistemındetüm ödemelerın denetimı ve idaresinin
Maliye Bakanhğf nda toplandiğına dikkat çeken
yetkililer. daha önce Hazine'de bulunan fonlara.
belediyelere. KtT'lere ve dığer kamu kuruluşlanna
ödeme iznınin Maliye Bakanhğı'na geçırildiğini
bildırdiler. Erbakan'ın birinci ve ikınci kaynak
paketinde israrla sunduğu tüm kamu kujuİDşlanmn
kaynaktannın kamu bankalannda roprariSfak tek
elden vönetimi projesi uvgulamaya geçiriliyor.
Erbakan'ın talimatıyla, tüm kamu kuruluşlan özel
bankalarda tuttuklan fonlannı yavaş yavaş kamu
bankalanna. Maliye Bakanlığı tarafından
denetlenen hesaplara yatırılıyor. Kamu
kuruluşlarınca yapılacak ödemeler ıçin verilecek
çekler. kamu bankalannda tutulan hav uzdan
bakanın izniyle ödenecek. Kamu harcamalannın
finasmanında ıç borçlanmanın en büvük kaynak
olduğuna dikkat çeken yetkililer. Hazine'nin de
kamu harcamalan için ödeme yaparken. gelirleri
göz önünde bulundurarak tasarrufa gittigini
vurguladılar. Özellıkle köy hızmetlen. belediveler,
bayındırlık yatınmlan. tanm destekleme alımları.
esnaf ve sanatkârlara kamu bankalarından açılan
krediler için çok denetimli ve tasarruf ilkeleri
çerçevesinde ödenek kullandınldığına dikkat çeken
Hazıne yetkilileri. "RP, bu alanlara Hazine'nin
denetimi nedenivle para aktaramayınca havuz
sistemini orta>a çıkardı" değerlendirmesını
yaptılar. Erbakan'ın havuz Mstemi konusunda çok
ısrarlı olduğunu ve uygulamayı "olmazsa olmaz"
koşuluyla ıstedığını belirten yetkililer. "Sonunda
havuz sistemi uvgulamaya geçirilivor. Bu sistemde
denetim RP'nin elindeki Malive Bakanlığı ile kamu
bankalannda «lacak. RP bu uvgulamayla rünı
ödenekleri istediği gibi kullanmayı planlıvor"
değerlendirmesini yaptılar. RP'nin özellikle seçim
yatınmlan ıçin kamu kaynaklannı kullanmavı
planladığını belirten yetkililer. "Bu sistemle. kamu
kaynaklannın denetimini D\ P'den alıp kendilerine
geçirmeve çaüşıyorlar" dediler Yetkililer.
Ozelleştırme Yasası'na göre. satış, kapsamıııdakı
KlT'lerin paralannın bütçe harcamalarında
kullanılamayacağına dikkat çekeıek. PETKİM
TÜPRAŞ. Erdemırgibi büvük kâreden bu
işletmelerin kaynaklannın havuz sistemine
sokulamayaeağını vurguladılar. Ancak. RP'nin
yasaya karşın. kâreden bu kuruluşlann yatınm ve
üretimleri için avırdıklan kaynaklan bütçe
harcamalan için kullanmak istediğine dikkat
çekıldı. Hazine yetkilileri. kamunun tüm gelir ve
giderlerinin bütçe kalemlennden ızlendigine dikkat
çekerek. "A/ olan kaynağı tek verdc toplamanın bir
anlamı vok. Bu hav u/ olsa olsa delik bir havuz olur.
Gelir gideıieri karşılamıyor. Ancak şimdi. geliri
giderini karşılavan kuruluşlan da batıracaklar.
Kaynaksız kuruluşlar ise başka kurumlann
parasıvla harcama yaparak açığ) daha da
bü>ütecekler. I katrihon liranın sistemde
toplanmasının anlamı vok. çünkü gideceği >er belli.
Açıkda I katrihon liranın üzerinde."
Zammın onaylanmadığı ortaya çıktı, zorunlu uygulanacağı açıklanan indirimin nasıl sağlanacağını kimse bilmiyor
Ekmekte fîyat kargaşası sürüyorHL'LVA GENÇ
Ekmekzammıyılanhikayesinedöndü.
Fınncılann kamuov unda uzun tartışrnala-
ra vol açan 22 bin liralık talebinin lstan-
buî Esnaf ve Sanatkârlan Odalan Birli-
ği'ncezatengeriçevrildiği ortava çıktı. Ek-
irıeğe zam tartışmalan üzerıne Başbakan
Necmettin Erbakan ve Tanm Bakanı Mu-
sa Demirci tarafından gündeme getırilen
veyarından itibaren zorunlu olarak uygu-
lamava sokulacağı açıklanan 15 bin lira-
lık "indirimliflyat" ise. uygulamayönün-
den tam bir belirsizlik taşıyor.
tstanbul Yaliliöi fırıncılarla düzenledi-
âi toplantıdafivatın 15 bin lirayaçekilme-
si için ekmeğin malıyetini oluşturan gir-
dilerin hangi fiyat seviyesine inmesi ge-
rektiğini sordu. RP'nin. ekmek fivatına
yasai olarak "narh" uygulama olanağı bu-
İunmazken. fınncılarhükümetin maliyet-
îere müdahaleetmeden ekmek fiyatını be-
lirlemesinin olası olmadığını v urguluyor-
lar. Toprak Mahsulleri Ofisı de. ekmek
fiyatlanna müdaheleve olanak sağlavan
birvasa bulunmadığını açıkladı.
istanbul FınncılarOdası tarafından bır-
liğe iletilen 22 bin liralık ekmek zammı-
nın kabul edilir bir vanı olmadığını söy-
• MSP'nin 1974
yıhnda CHP ile
kurduğu koalisyon
hükümetinde. fiyat
değişikliklerini
sınırlayan "narh"
sistemini yerleştirdiği
belirtilirken, o günkü
karaborsa nedenivle
başlatılan
uygulamanın Türk
Parasf nı Koruma
Kanunu geçerliliğini
yitirdiği için yasal
dayanağı kalmadığı
ifade ediliyor.
leyen İstanbul Esnaf ve Sanatkârlan Oda-
lan Bırliği Gene! Sekreteri Hasan Pehli-
\an, "Spekülasvon nedenivle buğday fı-
yatlannda meydana gelen artışın ekmeğe
yansıtılmasının doğru olmav acağını karar
verdik" dıye konuştu. Buğday fiyatında-
ki tırmanışın hükümetin müdahalesi ile
önleneceğine inandıklannı belirten Pehli-
van. fınncılar odasının 31 Ekim'deki ilk
zam başv urusunu bu nedenle geri çev ir-
diklerini açıkladı. İstanbul FınncılarOda-
sı'nın daha sonra ekmek fiyatlarını 20 bin
500 liraya çıkarabilmek için ikincı kez
başvuruda bulunduğunu aktaran Pehlivan,
~8 Kasım'da odanın bu talebini de geri çe-
\irdik" dedi. Pehlivan. fınncılar gerçeğı
vansıtan fiyat lısteleriyle başvuranadek
zam isteklerinın gen çev nleceğıni açıkladı.
Önceki gün İstanbul Valiliği'nde vapı-
lan toplantıya katılan fınncı örgütleri. ek-
mek fıyatlannı 15 bin lıraya çekebilmek
için un fiyatlannın ne kadar düşürülmesi
gerektiği ve bakkala ödenen yüzde 20'lik
dağıtım ücretinin kaldınlması konusun-
.i görüşlerini behmiler.
Başbakan Necmettin Erbakan'ın. 1974
vılında Millı Selamet Partisi lideri iken
BülentEcevit'inbaşbakanlığındaCHPile
kurduğu koalisyon hükümetinde devlet
eliyle fiyat belirlenmesı anlamına gelen
"narh sistemini" yerleştirmeye çalıştığı
belirtiliyor. 25 Mart 1974'te Türk Parasi-
m Koruma hakkında 19 sayılı karara ek-
lenen birmaddeyleilgili bakanhklarvebü-
rokrasice olu^turulan komitenin onay ı ol-
madan belli mallarda fiyat değişimı yapı-
lamayacağı hükme bağlandı. Karar kara-
borsanın engellenmesi amacına dayandı.
Narh sisteminin serbest pıyasa ekono-
mısine ters düştüğünü belirten uzmanlar.
Türk Parasını Koruma Kanunu'nun da
Turgut Özal tarafından kaldınldığım ve
yasal dayanağın ortadan kalktığını belir-
tivorlar. L'zmanlar. Refah'ın cumagünü-
ne kadar böyle bu konuda yetki yasası çı-
karmasımn olasi olmadığını savundular.
İTO Başkanı Mehmet Yıldırım da
hükümetin gırışimını eleştirerek, "Ek-
mek fivatını indirmede çare, piyasava
müdahale değildir" dedi.
ÇIFTÇİ DOSTU / SADULL.4H USUMI
Bir varmış bir yokmuş, şeker stokçusu bir gecede zengin olmuş...
BURSA - Atalanmız "Birmusibet,
bin nasıhatten evladır" demışler. Bu
atasözüne uygun hareket edenler
her zaman kazanmışlar, uymayan-
lar ise hem kendilerine hem de çev-
relennezarar vermişler. Nitekim mil-
letler de bu arayış içinde. sürekli
olarak hep tecrübeli devlet adam-
larını işbaşına getirmeye çalışmış-
lar. Tecrübelerini iyi değerlendlren
devlet adamları da ülkelerini çok
çabuk geliştirmişler ve halkını refa-
ha kavuşturmuşlar. Dünyanm tüm
ülkelerinde bu sonucu görmek
mümkündür. Türkiye'de ise 1980
yilmdan sonra devlet yönetimine
gelenlere baktığımızda "Birmusibe-
tin değil, bin musibetin" bileyetme-
diğini üzülerek görüyoruz. Bu neden-
le hem siyasal hem de ekonomik
alanda çeşitli bunalımlara sürükle-
niyoruz... Ulke olarak. millet olarak
iki yakamız bir araya gelmiyor. 60
milvon insanımız. üretici olsun tü-
ketıci olsun geçim sıkıntısı çekiyor
ve yaşamım sürdürmektezorlanıyor...
Orneğin hükümetlerimizin izledi-
ği yanlış politikalar yüzünden 1994
yılırtda yüz yıl sonra bile unutama-
yacağımız kadar önemlı bir "şeker
fecas;" yaşadık. Geçen yıllarda dün-
yaca şeker ihracatçısı olarak bilinen
Tür<iye. yüz binlerce ton şeker it-
hal eden bir ülke haline geliverdi. Türk
hakını şekersiz bırakmamak için
belki de 100 trilyon liraya yakın pa-
rayı yabancı ülkelere armağan et-
mek zorunda kaldık. Ayrıca 4 mil-
yona yakın şeker pancan üretici-
miz büyük bir ekonomik bunalıma
sürüklendi. Borçlannı ödeyemedi.
Perişan oldu. Türkiye'nin ekonomik
dengeleri de altüst oldu.
Sıkıntılann başladığı tarihten bu
yana, halkımız her dönem, şekeri
gerçek fiyatının iki kat fazlasına ye-
di. Ornegin şu sıralarda tüketicimi-
zin 65 bin liraya yiyebileceği toz şe-
kerin perakende satış fiyatı 85 bin
liraya kadar çıktı.
Daha önceki aylarda da şeker
normal fiyatının 15 veya 20 bin lira
daha fazlasına satıldı. Bu arada it-
halatçılar ve stokçular akıl almaz
paralar kazandılar. Üretici ve tüke-
ticinin cebinden stokçuların kasa-
larına akan paranın en azından 40
trilyon liraya yaklaştığı iddia ediliyor...
Türkiye 2 yıl boyunca şeker sıkın-
tısı çekti. 1996'da 400-500 bin ton
şekeraçığımızolacağı hesaplanıyor-
du. Temmuz ayında birden bire pi-
yasada şeker boiluğuoluverdi. Her-
kes şaşkına döndü. Yüz binlerce
ton olduğu tahmin edilen fazla şe-
kerin ülkemıze nereden ve nasıl gir-
diği anlaşılamadı. Ayrıca doğu ille-
rimizden Irak'a kaçak şekersatışı ya-
pıldığı iddialan da yaygındı. Buna
rağmen şeker stoklanmız eksilmi-
yor, artıyordu... Şeker serbest pi-
yasada o kadar bollaştı ki Şeker
Şirketi'nin önünde her gün mal ala-
bilmek için gelenlerin oluşturduğu
kuyruklarveızdiham sonaerdi. Her
gün 6 bin tonu bulan fabrika satış-
ları. 2 bin tonun altına düştü. Şeker
şirketi satış yapabilmek için vadeli
satışlara başladı.
Yapılan araştırmalar sonunda hal-
kımızın eskisi gibi şeker yemeye
devam ettiği, günlük tüketimm de
6 bin tonu bulduğu anlaşıldı.
Demek bugüne kadar günlük 6
bin tonu bulan iç tüketimimizin 2 bin
tonu Şeker Şirketi'nden, 4 bin tonu
da serbest piyasadan karşılanmış.
Şeker Şirketi'nin ve dürüst tücca-
nn sattjğı şekerin maliyeti ve mik-
tan bellidir. Ama piyasaya sürülen
4 bin tonun büyük bir bölümünde
birtespit yapmak mümkün değildir.
Bunların arasında rthal yoluyla ge-
len şekerler olduğu gibi yurda ka-
çak sokulan şekerler de olabilir.
Yasadışı işlere alışkın olanlar için
kaçak şekerdeki kâr oldukça ca-
zip. Zira kaçak şekerler en azından
yüzde 47 gümrük vergisinden kur-
tuluyor. Daha işin başında yarı ya-
rıya kâr var... Normal yollardan yur-
da giren şekerlerin Türkiye'ye ma-
liyeti 700 doları bulurken kaçak gi-
ren şekerlerin maliyeti 330 doları
geçmiyor. Bu yolla yapılan vurgu-
nun 15 trilyon liraya yaklaştığı ilen
sürülüyor. Ya...ithalatçıvetoptan-
cı tüccarın ısranyla bir ay kadar ön-
ce hükümetin şekere yaptığı yüzde
18 zamma ne demeli? Serbest pi-
yasada 400 ila 500 bin ton civarın-
da şeker olduğu söylenıyor. Stok-
çular gece yattılar, sabah daha zen-
gin olarak kalktılar. Verılen bilgilere
göre yüzde 18 zamdan kaynakla-
nan bir gecelik kâr 7-8 trilyon lira...
Stokçular son zamla hem büyük
paralar kazandılar hem de Şeker
Şırketi'ni dışlayarak piyasayı ele ge-
çirdiler. Hükümete zam yaptırdılar.
Bir kilo şekerin fabrika çıkış fiyatı 57
bin lira iken 70 bin liraya çıktı... Ama
kendileri fiyatı tam 70 bin liraya çı-
karmadılar. Şu anda tüccar toptan
66 ila 67 bin liradan satış yapıyor ve
şeker kapış kapış gidiyor...
Şeker Şirketi hükümetin talima-
tını uygulamak zorunda olduğu ıçin
fiyatı 70 bin liranın altma çekemiyor.
Alıcılar2 ila 3 bin lira daha ucuza ala-
bilmek için tüccara gidiyor. Bu ne-
denle Şeker Şirketi'nin geçmiş yıl-
larda günlük 6 bin tonu bulan satı-
şı da 500 ila 600 tona kadar düştü.
Tansu Çiller hükümetinin izledi-
ği yanlış şeker politikasını Erbakan
da sürdürdüğü için milyonlarca üre-
tici ve tüketici trilyonlarca lira kay-
bederken stokçular vurgun ve sö-
mürüye devam edecekler!.. •
Stokçular son zamla hem büyük paralar kazan-
dılar hem de Şeker Şirketi'ni dışlayarak piyasa-
yı ele geçirdiler, hükümete de zam yaptırdılar.
IŞÇMN EVREMV DEN
ŞÜKRAN SONER
Ne mi Fark Eder?
Yaşadığımız sıcak siyasi olayların içinde ulusla-
rarası felsefecimiz ioanna Kuçuradi'nin kimi açık-
lamaları hiç aklımdan çıkmıyor. Çağdışı kafaların, ak-
lı, aydınlanmayı reddedenlerin felsefe bilimine ne-
den düşman olduklarını, okullardan felsefe eğitimi-
ni kaldırmayı neden bu kadar önemsediklerini gi-
derek daha iyi algılıyorum.
Kuçuradi, gazetemizde yayımlanan söyleşimiz-
de, dünyamızda yapılmayan ya da çok az yapılan
şeyin, ilke ve anlamların değerlendirilmesi olduğu-
nu söylemışti. insan haklarının temel haklar ile sı-
nırlı olduğunu, sosyal haklar ile ekonomik hakları in-
san hakları kapsamında saymanın yanlışlığını açık-
lamaya çalışmıştı. Kuçuradi farklı olan. farklı düşü-
nen insanlann bu haklarına dokunulamayacağını, ama
insan haklarına aykın düşüncenin propagandasının,
insan haklarına aykın, geri kültürlerin, hertürayrım-
cılığın, farklılığın, ekonomide eşit koşullarda olma-
yanlar, gelışrnekte olan ülkeler için serbest pazann
özgürlük ve insan hakkı olarak savunulmasının na-
sıl yanlış ve tehlikeli tuzaklar olduğunu vurgulamış-
tı.
• Seçimler öncesi her hükümet bunalımının ar-
dından, çözümün. (12 Eylül'ün yasaklı düzeninde
yapılabilecek demokratikleşmeler gerçekleştirilme-
den, siyasal partilerde, başta sendikalar, demokra-
tik örgütlenmelerde yaşanan kirlenme üzerine gidil-
meden, bir soluk alınmadan) yapılacak erken seçim-
de aranmasına, bıktıracak kadar çok yazı ile karşı
çıkmaya çalışmıştım.
Kuçuradi'nin vurgulaması ile "ilkeler", demokra-
sinin asgari ölçüleri göz ardı edilerek yapılan seçim-
ler, çok daha büyük bir siyasal, sosyal, ekonomik
krizi getirdi. Belki "Nasılsa aynı partiler ve lıderler-
le bu iş olmayacak mı? Ne fark eder? Seçim erken
olursa, çözümsüzlüğe halk birçözüm getirebilir" di-
ye baktık. Liderlerin hazırladığı aday Hsteleri ile bir
öncekinden çok daha fazla ağa-aşıret-tarikat-maf-
ya-militarist-ırkçı-şeriatçı-hertüraynmcılığınyadoğ-
rudan temsilcisi ya da sempatizanı, hizmetinde,
çağdışı kafaların parlamentoda önemli bir ağıriık
kazanmalarına şaşınp kaldık.
Sonra da aynı siyasi liderler ve partilerle iktidar
model ve alternatiflerinin, seçimler öncesinden çok
dahaayrımcı, milıtarist, şerıatçı, mafya, kirlı hesap-
lann çıkar ittifakları çızgisinde dayatılmasmın, seçe-
neksiz kalmanın şokunu yaşadık.
• • •
• Fethullah Hoca'nın Türki cumhuriyetlerdeki
okullannda, o ülkelerin yaşadıkları büyük ekonomik,
siyasal krize. bu okulların açılmasına duyduklan ge-
reksinime rağmen, türban konusundaki ";//ce//"dav-
ranışlannı, Türkiye'den gıden kadın ögretmenlere tür-
ban giyme izninin verilmemesi, onların da perukla
derse girmeye razı olmalarını önemsemeyebiliriz.
Türkiye'de hâlâ insan hakları, demokrasıden ya-
na çoğunluk aydın. türbanla yapılan bir büyük ide-
olojik yaşam biçimini dayatma kavgasının önemi-
nin algılamasında değil. ingiltere'de yargıçların du-
ruşmalara perukla girmesi kuralının hâlâ geçerli ol-
masının simgesel anlamını yok sayarak eğitim ku-
rumları. adliye dahil her kurum için kimi kıyafet ku-
rallarını savunmayı yanlış, türbana hoşgörüyü öz-
gürlük olarak kabul edebiliriz.
insan hakkı. özgürlük kavramlarının "ilkeli" algı-
lanamamasından en iyi şekilde yararlanan şeriatçı-
lar da bizim ilkelerin anlamı, önemı üzerinde dur-
mamamızı bir güzel kullanarak "mazlum, zulüm" kam-
panyalan ile ıdeolojik savaşlarına güç katarlar. La-
ikliğin tartışıldığı bir toplantıda, bir kadın dinleyici-
nin bana yönelttiği bu ilginç soru ve saptamalarına
yanıt verebilir misiniz?
"Türbanla duruşmaya, derse girmek insan hak-
kı ise kadınlann başı açık camide namaz kılmak is-
temeleri de insan hakkı olmalı. Ya da şortla, ma-
yoyla Meclis 'e, derse girmekayrıı ölçülere gırer. Sal-
dırganlıkla, dayatma ile, bırakımz türbanı, çarşaf
için bilepek çokyerde ödün aldıklan, eşanlamh hiç-
birödünü de vermediklerihalde, hâlâ mazlumu, zul-
mü oynayıp demokrası, insan haklan adına da bdl
gibi pek çoğumuza yutturuyorlar. Üniversiteye de
Meclis 'e de türbanla, çarşafla girsınler, ne zaran var,
ne fark eder ki diyebılir miyiz?.."
• • •
• imam hatip liseleri her dönem siyasi ıktidarla-
rın ucuz politikaları ile patlama yaşamış olsa da Tür-
kiye için bir olgu. Bu gençlerimizin de ünıversiteler-
de okumaları, asken okullara da girmeleri, en do-
ğal tartışılamaz bir insan hakkı. O da devletin, o da
devletin okulu, ne fark eder ki. diyebilir miyiz?
Sadece imam yetiştirmek üzere açılması gere-
ken bir meslek okulunun. aydın kafalar yerine, şe-
riatçılığa mılitan kazandırmak üzere, bilinçle, hem
de bizden toplanan vergilerie çogaltılmasına göz yu-
macak. ses çıkarmayacak aymazlık içinde olursak,
işte şimdi sonuçlan görüldüğü üzere. ilerde daha faz-
la da olmak üzere çok şey fark eder.
İş öylesıne çığrından çıkar ki üniversitelere aday
hazırlama işlevi ile açılmış normal okullaröğretmen-
siz. araçsız, gereçsiz, kötü koşullarda kalır. Diğer-
lerinde öğrencılere özel olanaklar yaratılarak, yok-
sul ailelerin çocukiannm geleceklerini kurtarmak
üzere bu okullara geçişini sağlamak üzere yarışma-
lannı bile getirir. Türkiye, kafası aydınlanamamış, ya-
şama şeriat penceresinden bakan doktoriar, yargıç-
lar, hariciyeciler, mühendisler, milletvekillerinin elle-
rine teslim edilir.
• PKK ile mücadele, kamyon çarpması ile su yü-
züneçıktığı üzere, silahlandırılmış. resmi asker, po-
lis görev ve yetkileri ile donandırılmış aşiret, ülkücü
mafya tosunlarından oluşan güçlere bırakılırsa ne
olur, ne fark eder ki.. diyorsanız, diyebiliyorsanız, di-
yebiliyorsak.. herşeyi hakediyor. yaşamımızı, hak-
larımızı altüst, yok eden olumsuzluklardan yakınma
hakkımızı da yitiriyoruz.
Bedelsiz ithalat erken krize yol açar
Beklenti otomotiv
satışmı düşürüyor
\NIC\R\(Cumhuriyet
Biirosu)- Hükümetin,be-
delsiz otomotiv vemakina
ithalatı kararnamesi uygu-
lama başlamadan sektörü
vurdu. TOFAŞ, kamuoyun-
da ucuz otomobil gelece-
ği beklentisiy le talebin düş-
mesi üzerine 1011 işçiyi
işten çıkarma karan alır-
ken. Otomotiv Sanay ı Der-
neği Başbakın Ali İhsan
İlkbahar. olağan koşullar-
da eylül-aralık aylarında
artan otomobil satışının bu
yıl düştüğünü bildirdi.
Ziraat Bankası'na karar-
name çerçevesinde bugü-
ne kadar 42 milvon mark
yatınldığı. bu rakama gö-
re 840 araba ithal edilebi-
leceği bildirildi.
Hesaba para y atınmı dü-
şük kalmasına ve ithal edi-
lecek az sayıda otomobilin
haziran ayından sonra yur-
da gırecek olmasına karşın.
kamuoyunda beklenti oluş-
tuğu ve otomobil alımlan-
nın çok azaldığı öğrenildi.
TOFAŞ'ın işçi çıkarma
karan sendikalardan da tep-
ki görmeye başladı. Türk
Metal Sendikası Genel
Başkanı Mustafa Özbek.
TOFAŞ'ın bedelsiz ithala-
tı gerekçe göstererek işten
çıkarmalara başv urması-
nın mazurgörülecek ve an-
layışla karşılanacak yanı
bulunmadığını söyledi. Öz-
bek bedelsiz ithalatın an-
cak 8 ay sonra sektörü et-
kileyeceğini kaydetti.