05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Başbakan'm "'kasaya girdi" dediği 8.2 milyar doların büyük bölümü borç, kalanı da inandırıcı değil Erbakan'ın kaynakları 'ödünç' • RP'nin ekonomi miman Devlet Bakanı Sabri Tekir, Başbakan Necmettin Erbakan'ın gelire dönüştüğünü iddia ettiği ilk kaynak paketini açınca. ortaya bankalardan sağlanan döviz cinsinden borçlar, yurtdışındaki Türkler'in tasarruflan ve KİT'lerin parasal varlıkları çıktı. • Devlet Bakanı Sabri Tekir'in bankaların yurtdışından getirdiğini söylediği 2.7 milyar dolar bankacıhk çevrelerinde şaşkınlık yarattı. RP'nin KİT havuzunu da. sanki oradan hiç harcama yapılmayacakmış gibi sadece gelir yörıiiyle gösterdiği anlaşıldı. HACER GEMİCt Kasadaki gelirle. I Bankaların, vurtdışı ınuha.. bankalarda tuttuklan nıe> duatların. yükümliilükleı' dışmda kalan bülümtintin > 4 getirilnıesiyle 2 milvar 7?<l milvon dolar gcldi. • Dcivi/li tahv il, süper döviz hesabı \e İR-dflsi/ ithalattan beklencn 3.5 nıilvar doların. 1 nıihar 371) nıilyon dolarlık kısmı kasaya girdi. I Kanıu tek hesabında biriknıesi hcsaplanan I katrihnn 350 triİNoıı liranın. 405 trilyon liralık bolümii yoldi. Başbakan Necmettin Erbakan'ın 'kasamızda' dediği 8.2 milyar dolar ödünç çıktı. REFAHYOL'un ekonomi miman olarak gösterilen ve açılan her iki kaynak paketinde deağırlığı hissedilen Devlet Bakanı Sabri Tekir, Başbakan Erbakan'ın "kasamıza 8.2 milyar dolar girdi" sözlenne kalem *.alem açıklık getirirken, "kaynak" denilen paranın farklı biçimlerde alınan borçlar olduğu anlaşıldı. Üstelik. Bakan Tekir'in açıkladığı gelir kalemlerinin bir bölümü kuşkulu. bir bölümü de "kalıcı değil." Devlet Bakanı Sabri Tekir. Erbakan'ın birinci kaynak paketinden geldiğini ileri sürdüğü 8.2 mıl>ar dolann dökümünü Cumhurivete vaptı. 12 Kasım 1996 tarihi itiban ile kaynaklan açıklayan Tekir. ilk kalem olarak bankalann yurtdışı muhabir bankalarda tuttuklan mevduatlann yükümlülüklen dışındaki bölümünün yurda girmesini gösterdi. Tekir. bu kalemden 3 milyar 250 milvon dolar beklediklerinı. ancak şu ana kadar 2 milyar 750 milyon dolar geldiğini ileri sürdü. Ancak bakanın bu açıklamaları bankacıhk çevrelerinde gerçekçi bulunmadı. Devlet Bakanı .Tekir'in bankalann yurtdışı muhabir hesaplannda tuttuğu dövizleri ne karşılığında geldiğine açıklık getirmesi gerektığini ifade eden finans çevreleri. "Bu paralar muhabir bankalarda amaçsız durmuyor. Hangi mekanizma ile bu paraları çektiklerini açıklasınlar. Bu dövizler Merkez Bankası'na geçti ise, bu hafta yurtdışı döviz varlıklarında bir artış görmemiz lazım. Dövizli De\ let Bakanı Sabri Tekir. gelir kalemlerini tek tek açıkladı. tahv ilde olduğu gibi kamu bankalarını bu konuda da zorlamtş olabilirler. Ancak rakam yine de çok büyük. Hükümet yaptığı her açıklamada inandırıcılığını yitiriyor" dediler. Sabri Tekir'in birinci kaynak paketınin gelin olarak gösterdiği bir diğer kalem ise dövizli tahvil, süperdöviz hesaplan ve bedelsiz ithalattan gelmeye başlayan dövizier oldu. Tekir. söz konusu kalemlerden bekledikleri asıl gelirin 3.5 milyar dolar olduğunu hatırlatarak. "Şu anda dövizli fahvilden ve süper dö\iz hesaplarından 1 milvar 370 milvon dolar geldi. Bedelsiz ithalattan ise henüz 25 milvon dolarlık gelir elde edildi. Çünkü bedelsiz tebliği geç çıktı ve biz taleplerin \ıl sonuna doğru toğunlaşmasını bekliyoruz" dedi. Tekir. söz konusu 8.2 trilyon liralık gelir içinde 4 milyar dolar gibi büyük bir kısmın ise "kamu tek" hesabında biriktiğini söyledi. Normalde bu kalemde 1 katrilyon 350 trilyon birikmesini beklediklerini ifade Tekir. halen bu hav uza 405 trilyon geldiğini belirtti. Bakan Sabri Tekir'in havuzda toplanan paralan gelir kalemi içinde göstermesıne karşın kamu kuruluşlan giderlerinin de aynıhavuzdan karşıianacağını göz ardı ederek, paranın tümünden gelir olarak sözetmesı dikkat çekti. Uçüncü ve dördüncü paketler yolda Öte yandan ikınci kaynak paketi ile ilgıli gelirlenn daha çok hukukı prosedürler tamamlanmadığında akmaya başlayacağını ıddia eden Sabri Tekir. bir-bir buçuk ay lık bir süre sonra da üçüneü paketin açılacağını söyledı. Tekir. üçüncü paketin daha çok kamu harcamalarını kısmak şeklinde düzenlemelen kapsayacağını ifade ederek. "Bu paket israfın önlenmesi niteliğini taşıyacak. Çünkü eğer harcamalarda tasarruf sağlamazsak kavnakların kısa zamanda tüketilmesi söz konusu olur. Olavlara kendi bütünlüğü içinde bakmak lazım" dedi. Tekir bundan sonra ise dördüncü paket ıçin hazırlıklara başlayacaklannı söyledi. RP havuz sistemiyle DYP'ye bağlı Hazine'ye by-pass yapıp kamu kuruluşlarının ödeneklerini eline geçirdi Devletinparasını Refah Partisi harcayacak ESRA VENER ANKARA- Başbakan Necmettin Erbakan'ın ısranyla uvgulamava geçinleıı kamu kaynaklannın tek hav uzda toplanması projesının arkasında, DYP'ye bağlı Hazine'nin elinde bulunan ödeneklerin RP'li Maliye Bakanlığı'na devredilmesinin yattığı ortaya çıktı. Havuz sistemındetüm ödemelerın denetimı ve idaresinin Maliye Bakanhğf nda toplandiğına dikkat çeken yetkililer. daha önce Hazine'de bulunan fonlara. belediyelere. KtT'lere ve dığer kamu kuruluşlanna ödeme iznınin Maliye Bakanhğı'na geçırildiğini bildırdiler. Erbakan'ın birinci ve ikınci kaynak paketinde israrla sunduğu tüm kamu kujuİDşlanmn kaynaktannın kamu bankalannda roprariSfak tek elden vönetimi projesi uvgulamaya geçiriliyor. Erbakan'ın talimatıyla, tüm kamu kuruluşlan özel bankalarda tuttuklan fonlannı yavaş yavaş kamu bankalanna. Maliye Bakanlığı tarafından denetlenen hesaplara yatırılıyor. Kamu kuruluşlarınca yapılacak ödemeler ıçin verilecek çekler. kamu bankalannda tutulan hav uzdan bakanın izniyle ödenecek. Kamu harcamalannın finasmanında ıç borçlanmanın en büvük kaynak olduğuna dikkat çeken yetkililer. Hazine'nin de kamu harcamalan için ödeme yaparken. gelirleri göz önünde bulundurarak tasarrufa gittigini vurguladılar. Özellıkle köy hızmetlen. belediveler, bayındırlık yatınmlan. tanm destekleme alımları. esnaf ve sanatkârlara kamu bankalarından açılan krediler için çok denetimli ve tasarruf ilkeleri çerçevesinde ödenek kullandınldığına dikkat çeken Hazıne yetkilileri. "RP, bu alanlara Hazine'nin denetimi nedenivle para aktaramayınca havuz sistemini orta>a çıkardı" değerlendirmesını yaptılar. Erbakan'ın havuz Mstemi konusunda çok ısrarlı olduğunu ve uygulamayı "olmazsa olmaz" koşuluyla ıstedığını belirten yetkililer. "Sonunda havuz sistemi uvgulamaya geçirilivor. Bu sistemde denetim RP'nin elindeki Malive Bakanlığı ile kamu bankalannda «lacak. RP bu uvgulamayla rünı ödenekleri istediği gibi kullanmayı planlıvor" değerlendirmesini yaptılar. RP'nin özellikle seçim yatınmlan ıçin kamu kaynaklannı kullanmavı planladığını belirten yetkililer. "Bu sistemle. kamu kaynaklannın denetimini D\ P'den alıp kendilerine geçirmeve çaüşıyorlar" dediler Yetkililer. Ozelleştırme Yasası'na göre. satış, kapsamıııdakı KlT'lerin paralannın bütçe harcamalarında kullanılamayacağına dikkat çekeıek. PETKİM TÜPRAŞ. Erdemırgibi büvük kâreden bu işletmelerin kaynaklannın havuz sistemine sokulamayaeağını vurguladılar. Ancak. RP'nin yasaya karşın. kâreden bu kuruluşlann yatınm ve üretimleri için avırdıklan kaynaklan bütçe harcamalan için kullanmak istediğine dikkat çekıldı. Hazine yetkilileri. kamunun tüm gelir ve giderlerinin bütçe kalemlennden ızlendigine dikkat çekerek. "A/ olan kaynağı tek verdc toplamanın bir anlamı vok. Bu hav u/ olsa olsa delik bir havuz olur. Gelir gideıieri karşılamıyor. Ancak şimdi. geliri giderini karşılavan kuruluşlan da batıracaklar. Kaynaksız kuruluşlar ise başka kurumlann parasıvla harcama yaparak açığ) daha da bü>ütecekler. I katrihon liranın sistemde toplanmasının anlamı vok. çünkü gideceği >er belli. Açıkda I katrihon liranın üzerinde." Zammın onaylanmadığı ortaya çıktı, zorunlu uygulanacağı açıklanan indirimin nasıl sağlanacağını kimse bilmiyor Ekmekte fîyat kargaşası sürüyorHL'LVA GENÇ Ekmekzammıyılanhikayesinedöndü. Fınncılann kamuov unda uzun tartışrnala- ra vol açan 22 bin liralık talebinin lstan- buî Esnaf ve Sanatkârlan Odalan Birli- ği'ncezatengeriçevrildiği ortava çıktı. Ek- irıeğe zam tartışmalan üzerıne Başbakan Necmettin Erbakan ve Tanm Bakanı Mu- sa Demirci tarafından gündeme getırilen veyarından itibaren zorunlu olarak uygu- lamava sokulacağı açıklanan 15 bin lira- lık "indirimliflyat" ise. uygulamayönün- den tam bir belirsizlik taşıyor. tstanbul Yaliliöi fırıncılarla düzenledi- âi toplantıdafivatın 15 bin lirayaçekilme- si için ekmeğin malıyetini oluşturan gir- dilerin hangi fiyat seviyesine inmesi ge- rektiğini sordu. RP'nin. ekmek fivatına yasai olarak "narh" uygulama olanağı bu- İunmazken. fınncılarhükümetin maliyet- îere müdahaleetmeden ekmek fiyatını be- lirlemesinin olası olmadığını v urguluyor- lar. Toprak Mahsulleri Ofisı de. ekmek fiyatlanna müdaheleve olanak sağlavan birvasa bulunmadığını açıkladı. istanbul FınncılarOdası tarafından bır- liğe iletilen 22 bin liralık ekmek zammı- nın kabul edilir bir vanı olmadığını söy- • MSP'nin 1974 yıhnda CHP ile kurduğu koalisyon hükümetinde. fiyat değişikliklerini sınırlayan "narh" sistemini yerleştirdiği belirtilirken, o günkü karaborsa nedenivle başlatılan uygulamanın Türk Parasf nı Koruma Kanunu geçerliliğini yitirdiği için yasal dayanağı kalmadığı ifade ediliyor. leyen İstanbul Esnaf ve Sanatkârlan Oda- lan Bırliği Gene! Sekreteri Hasan Pehli- \an, "Spekülasvon nedenivle buğday fı- yatlannda meydana gelen artışın ekmeğe yansıtılmasının doğru olmav acağını karar verdik" dıye konuştu. Buğday fiyatında- ki tırmanışın hükümetin müdahalesi ile önleneceğine inandıklannı belirten Pehli- van. fınncılar odasının 31 Ekim'deki ilk zam başv urusunu bu nedenle geri çev ir- diklerini açıkladı. İstanbul FınncılarOda- sı'nın daha sonra ekmek fiyatlarını 20 bin 500 liraya çıkarabilmek için ikincı kez başvuruda bulunduğunu aktaran Pehlivan, ~8 Kasım'da odanın bu talebini de geri çe- \irdik" dedi. Pehlivan. fınncılar gerçeğı vansıtan fiyat lısteleriyle başvuranadek zam isteklerinın gen çev nleceğıni açıkladı. Önceki gün İstanbul Valiliği'nde vapı- lan toplantıya katılan fınncı örgütleri. ek- mek fıyatlannı 15 bin lıraya çekebilmek için un fiyatlannın ne kadar düşürülmesi gerektiği ve bakkala ödenen yüzde 20'lik dağıtım ücretinin kaldınlması konusun- .i görüşlerini behmiler. Başbakan Necmettin Erbakan'ın. 1974 vılında Millı Selamet Partisi lideri iken BülentEcevit'inbaşbakanlığındaCHPile kurduğu koalisyon hükümetinde devlet eliyle fiyat belirlenmesı anlamına gelen "narh sistemini" yerleştirmeye çalıştığı belirtiliyor. 25 Mart 1974'te Türk Parasi- m Koruma hakkında 19 sayılı karara ek- lenen birmaddeyleilgili bakanhklarvebü- rokrasice olu^turulan komitenin onay ı ol- madan belli mallarda fiyat değişimı yapı- lamayacağı hükme bağlandı. Karar kara- borsanın engellenmesi amacına dayandı. Narh sisteminin serbest pıyasa ekono- mısine ters düştüğünü belirten uzmanlar. Türk Parasını Koruma Kanunu'nun da Turgut Özal tarafından kaldınldığım ve yasal dayanağın ortadan kalktığını belir- tivorlar. L'zmanlar. Refah'ın cumagünü- ne kadar böyle bu konuda yetki yasası çı- karmasımn olasi olmadığını savundular. İTO Başkanı Mehmet Yıldırım da hükümetin gırışimını eleştirerek, "Ek- mek fivatını indirmede çare, piyasava müdahale değildir" dedi. ÇIFTÇİ DOSTU / SADULL.4H USUMI Bir varmış bir yokmuş, şeker stokçusu bir gecede zengin olmuş... BURSA - Atalanmız "Birmusibet, bin nasıhatten evladır" demışler. Bu atasözüne uygun hareket edenler her zaman kazanmışlar, uymayan- lar ise hem kendilerine hem de çev- relennezarar vermişler. Nitekim mil- letler de bu arayış içinde. sürekli olarak hep tecrübeli devlet adam- larını işbaşına getirmeye çalışmış- lar. Tecrübelerini iyi değerlendlren devlet adamları da ülkelerini çok çabuk geliştirmişler ve halkını refa- ha kavuşturmuşlar. Dünyanm tüm ülkelerinde bu sonucu görmek mümkündür. Türkiye'de ise 1980 yilmdan sonra devlet yönetimine gelenlere baktığımızda "Birmusibe- tin değil, bin musibetin" bileyetme- diğini üzülerek görüyoruz. Bu neden- le hem siyasal hem de ekonomik alanda çeşitli bunalımlara sürükle- niyoruz... Ulke olarak. millet olarak iki yakamız bir araya gelmiyor. 60 milvon insanımız. üretici olsun tü- ketıci olsun geçim sıkıntısı çekiyor ve yaşamım sürdürmektezorlanıyor... Orneğin hükümetlerimizin izledi- ği yanlış politikalar yüzünden 1994 yılırtda yüz yıl sonra bile unutama- yacağımız kadar önemlı bir "şeker fecas;" yaşadık. Geçen yıllarda dün- yaca şeker ihracatçısı olarak bilinen Tür<iye. yüz binlerce ton şeker it- hal eden bir ülke haline geliverdi. Türk hakını şekersiz bırakmamak için belki de 100 trilyon liraya yakın pa- rayı yabancı ülkelere armağan et- mek zorunda kaldık. Ayrıca 4 mil- yona yakın şeker pancan üretici- miz büyük bir ekonomik bunalıma sürüklendi. Borçlannı ödeyemedi. Perişan oldu. Türkiye'nin ekonomik dengeleri de altüst oldu. Sıkıntılann başladığı tarihten bu yana, halkımız her dönem, şekeri gerçek fiyatının iki kat fazlasına ye- di. Ornegin şu sıralarda tüketicimi- zin 65 bin liraya yiyebileceği toz şe- kerin perakende satış fiyatı 85 bin liraya kadar çıktı. Daha önceki aylarda da şeker normal fiyatının 15 veya 20 bin lira daha fazlasına satıldı. Bu arada it- halatçılar ve stokçular akıl almaz paralar kazandılar. Üretici ve tüke- ticinin cebinden stokçuların kasa- larına akan paranın en azından 40 trilyon liraya yaklaştığı iddia ediliyor... Türkiye 2 yıl boyunca şeker sıkın- tısı çekti. 1996'da 400-500 bin ton şekeraçığımızolacağı hesaplanıyor- du. Temmuz ayında birden bire pi- yasada şeker boiluğuoluverdi. Her- kes şaşkına döndü. Yüz binlerce ton olduğu tahmin edilen fazla şe- kerin ülkemıze nereden ve nasıl gir- diği anlaşılamadı. Ayrıca doğu ille- rimizden Irak'a kaçak şekersatışı ya- pıldığı iddialan da yaygındı. Buna rağmen şeker stoklanmız eksilmi- yor, artıyordu... Şeker serbest pi- yasada o kadar bollaştı ki Şeker Şirketi'nin önünde her gün mal ala- bilmek için gelenlerin oluşturduğu kuyruklarveızdiham sonaerdi. Her gün 6 bin tonu bulan fabrika satış- ları. 2 bin tonun altına düştü. Şeker şirketi satış yapabilmek için vadeli satışlara başladı. Yapılan araştırmalar sonunda hal- kımızın eskisi gibi şeker yemeye devam ettiği, günlük tüketimm de 6 bin tonu bulduğu anlaşıldı. Demek bugüne kadar günlük 6 bin tonu bulan iç tüketimimizin 2 bin tonu Şeker Şirketi'nden, 4 bin tonu da serbest piyasadan karşılanmış. Şeker Şirketi'nin ve dürüst tücca- nn sattjğı şekerin maliyeti ve mik- tan bellidir. Ama piyasaya sürülen 4 bin tonun büyük bir bölümünde birtespit yapmak mümkün değildir. Bunların arasında rthal yoluyla ge- len şekerler olduğu gibi yurda ka- çak sokulan şekerler de olabilir. Yasadışı işlere alışkın olanlar için kaçak şekerdeki kâr oldukça ca- zip. Zira kaçak şekerler en azından yüzde 47 gümrük vergisinden kur- tuluyor. Daha işin başında yarı ya- rıya kâr var... Normal yollardan yur- da giren şekerlerin Türkiye'ye ma- liyeti 700 doları bulurken kaçak gi- ren şekerlerin maliyeti 330 doları geçmiyor. Bu yolla yapılan vurgu- nun 15 trilyon liraya yaklaştığı ilen sürülüyor. Ya...ithalatçıvetoptan- cı tüccarın ısranyla bir ay kadar ön- ce hükümetin şekere yaptığı yüzde 18 zamma ne demeli? Serbest pi- yasada 400 ila 500 bin ton civarın- da şeker olduğu söylenıyor. Stok- çular gece yattılar, sabah daha zen- gin olarak kalktılar. Verılen bilgilere göre yüzde 18 zamdan kaynakla- nan bir gecelik kâr 7-8 trilyon lira... Stokçular son zamla hem büyük paralar kazandılar hem de Şeker Şırketi'ni dışlayarak piyasayı ele ge- çirdiler. Hükümete zam yaptırdılar. Bir kilo şekerin fabrika çıkış fiyatı 57 bin lira iken 70 bin liraya çıktı... Ama kendileri fiyatı tam 70 bin liraya çı- karmadılar. Şu anda tüccar toptan 66 ila 67 bin liradan satış yapıyor ve şeker kapış kapış gidiyor... Şeker Şirketi hükümetin talima- tını uygulamak zorunda olduğu ıçin fiyatı 70 bin liranın altma çekemiyor. Alıcılar2 ila 3 bin lira daha ucuza ala- bilmek için tüccara gidiyor. Bu ne- denle Şeker Şirketi'nin geçmiş yıl- larda günlük 6 bin tonu bulan satı- şı da 500 ila 600 tona kadar düştü. Tansu Çiller hükümetinin izledi- ği yanlış şeker politikasını Erbakan da sürdürdüğü için milyonlarca üre- tici ve tüketici trilyonlarca lira kay- bederken stokçular vurgun ve sö- mürüye devam edecekler!.. • Stokçular son zamla hem büyük paralar kazan- dılar hem de Şeker Şirketi'ni dışlayarak piyasa- yı ele geçirdiler, hükümete de zam yaptırdılar. IŞÇMN EVREMV DEN ŞÜKRAN SONER Ne mi Fark Eder? Yaşadığımız sıcak siyasi olayların içinde ulusla- rarası felsefecimiz ioanna Kuçuradi'nin kimi açık- lamaları hiç aklımdan çıkmıyor. Çağdışı kafaların, ak- lı, aydınlanmayı reddedenlerin felsefe bilimine ne- den düşman olduklarını, okullardan felsefe eğitimi- ni kaldırmayı neden bu kadar önemsediklerini gi- derek daha iyi algılıyorum. Kuçuradi, gazetemizde yayımlanan söyleşimiz- de, dünyamızda yapılmayan ya da çok az yapılan şeyin, ilke ve anlamların değerlendirilmesi olduğu- nu söylemışti. insan haklarının temel haklar ile sı- nırlı olduğunu, sosyal haklar ile ekonomik hakları in- san hakları kapsamında saymanın yanlışlığını açık- lamaya çalışmıştı. Kuçuradi farklı olan. farklı düşü- nen insanlann bu haklarına dokunulamayacağını, ama insan haklarına aykın düşüncenin propagandasının, insan haklarına aykın, geri kültürlerin, hertürayrım- cılığın, farklılığın, ekonomide eşit koşullarda olma- yanlar, gelışrnekte olan ülkeler için serbest pazann özgürlük ve insan hakkı olarak savunulmasının na- sıl yanlış ve tehlikeli tuzaklar olduğunu vurgulamış- tı. • Seçimler öncesi her hükümet bunalımının ar- dından, çözümün. (12 Eylül'ün yasaklı düzeninde yapılabilecek demokratikleşmeler gerçekleştirilme- den, siyasal partilerde, başta sendikalar, demokra- tik örgütlenmelerde yaşanan kirlenme üzerine gidil- meden, bir soluk alınmadan) yapılacak erken seçim- de aranmasına, bıktıracak kadar çok yazı ile karşı çıkmaya çalışmıştım. Kuçuradi'nin vurgulaması ile "ilkeler", demokra- sinin asgari ölçüleri göz ardı edilerek yapılan seçim- ler, çok daha büyük bir siyasal, sosyal, ekonomik krizi getirdi. Belki "Nasılsa aynı partiler ve lıderler- le bu iş olmayacak mı? Ne fark eder? Seçim erken olursa, çözümsüzlüğe halk birçözüm getirebilir" di- ye baktık. Liderlerin hazırladığı aday Hsteleri ile bir öncekinden çok daha fazla ağa-aşıret-tarikat-maf- ya-militarist-ırkçı-şeriatçı-hertüraynmcılığınyadoğ- rudan temsilcisi ya da sempatizanı, hizmetinde, çağdışı kafaların parlamentoda önemli bir ağıriık kazanmalarına şaşınp kaldık. Sonra da aynı siyasi liderler ve partilerle iktidar model ve alternatiflerinin, seçimler öncesinden çok dahaayrımcı, milıtarist, şerıatçı, mafya, kirlı hesap- lann çıkar ittifakları çızgisinde dayatılmasmın, seçe- neksiz kalmanın şokunu yaşadık. • • • • Fethullah Hoca'nın Türki cumhuriyetlerdeki okullannda, o ülkelerin yaşadıkları büyük ekonomik, siyasal krize. bu okulların açılmasına duyduklan ge- reksinime rağmen, türban konusundaki ";//ce//"dav- ranışlannı, Türkiye'den gıden kadın ögretmenlere tür- ban giyme izninin verilmemesi, onların da perukla derse girmeye razı olmalarını önemsemeyebiliriz. Türkiye'de hâlâ insan hakları, demokrasıden ya- na çoğunluk aydın. türbanla yapılan bir büyük ide- olojik yaşam biçimini dayatma kavgasının önemi- nin algılamasında değil. ingiltere'de yargıçların du- ruşmalara perukla girmesi kuralının hâlâ geçerli ol- masının simgesel anlamını yok sayarak eğitim ku- rumları. adliye dahil her kurum için kimi kıyafet ku- rallarını savunmayı yanlış, türbana hoşgörüyü öz- gürlük olarak kabul edebiliriz. insan hakkı. özgürlük kavramlarının "ilkeli" algı- lanamamasından en iyi şekilde yararlanan şeriatçı- lar da bizim ilkelerin anlamı, önemı üzerinde dur- mamamızı bir güzel kullanarak "mazlum, zulüm" kam- panyalan ile ıdeolojik savaşlarına güç katarlar. La- ikliğin tartışıldığı bir toplantıda, bir kadın dinleyici- nin bana yönelttiği bu ilginç soru ve saptamalarına yanıt verebilir misiniz? "Türbanla duruşmaya, derse girmek insan hak- kı ise kadınlann başı açık camide namaz kılmak is- temeleri de insan hakkı olmalı. Ya da şortla, ma- yoyla Meclis 'e, derse girmekayrıı ölçülere gırer. Sal- dırganlıkla, dayatma ile, bırakımz türbanı, çarşaf için bilepek çokyerde ödün aldıklan, eşanlamh hiç- birödünü de vermediklerihalde, hâlâ mazlumu, zul- mü oynayıp demokrası, insan haklan adına da bdl gibi pek çoğumuza yutturuyorlar. Üniversiteye de Meclis 'e de türbanla, çarşafla girsınler, ne zaran var, ne fark eder ki diyebılir miyiz?.." • • • • imam hatip liseleri her dönem siyasi ıktidarla- rın ucuz politikaları ile patlama yaşamış olsa da Tür- kiye için bir olgu. Bu gençlerimizin de ünıversiteler- de okumaları, asken okullara da girmeleri, en do- ğal tartışılamaz bir insan hakkı. O da devletin, o da devletin okulu, ne fark eder ki. diyebilir miyiz? Sadece imam yetiştirmek üzere açılması gere- ken bir meslek okulunun. aydın kafalar yerine, şe- riatçılığa mılitan kazandırmak üzere, bilinçle, hem de bizden toplanan vergilerie çogaltılmasına göz yu- macak. ses çıkarmayacak aymazlık içinde olursak, işte şimdi sonuçlan görüldüğü üzere. ilerde daha faz- la da olmak üzere çok şey fark eder. İş öylesıne çığrından çıkar ki üniversitelere aday hazırlama işlevi ile açılmış normal okullaröğretmen- siz. araçsız, gereçsiz, kötü koşullarda kalır. Diğer- lerinde öğrencılere özel olanaklar yaratılarak, yok- sul ailelerin çocukiannm geleceklerini kurtarmak üzere bu okullara geçişini sağlamak üzere yarışma- lannı bile getirir. Türkiye, kafası aydınlanamamış, ya- şama şeriat penceresinden bakan doktoriar, yargıç- lar, hariciyeciler, mühendisler, milletvekillerinin elle- rine teslim edilir. • PKK ile mücadele, kamyon çarpması ile su yü- züneçıktığı üzere, silahlandırılmış. resmi asker, po- lis görev ve yetkileri ile donandırılmış aşiret, ülkücü mafya tosunlarından oluşan güçlere bırakılırsa ne olur, ne fark eder ki.. diyorsanız, diyebiliyorsanız, di- yebiliyorsak.. herşeyi hakediyor. yaşamımızı, hak- larımızı altüst, yok eden olumsuzluklardan yakınma hakkımızı da yitiriyoruz. Bedelsiz ithalat erken krize yol açar Beklenti otomotiv satışmı düşürüyor \NIC\R\(Cumhuriyet Biirosu)- Hükümetin,be- delsiz otomotiv vemakina ithalatı kararnamesi uygu- lama başlamadan sektörü vurdu. TOFAŞ, kamuoyun- da ucuz otomobil gelece- ği beklentisiy le talebin düş- mesi üzerine 1011 işçiyi işten çıkarma karan alır- ken. Otomotiv Sanay ı Der- neği Başbakın Ali İhsan İlkbahar. olağan koşullar- da eylül-aralık aylarında artan otomobil satışının bu yıl düştüğünü bildirdi. Ziraat Bankası'na karar- name çerçevesinde bugü- ne kadar 42 milvon mark yatınldığı. bu rakama gö- re 840 araba ithal edilebi- leceği bildirildi. Hesaba para y atınmı dü- şük kalmasına ve ithal edi- lecek az sayıda otomobilin haziran ayından sonra yur- da gırecek olmasına karşın. kamuoyunda beklenti oluş- tuğu ve otomobil alımlan- nın çok azaldığı öğrenildi. TOFAŞ'ın işçi çıkarma karan sendikalardan da tep- ki görmeye başladı. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Mustafa Özbek. TOFAŞ'ın bedelsiz ithala- tı gerekçe göstererek işten çıkarmalara başv urması- nın mazurgörülecek ve an- layışla karşılanacak yanı bulunmadığını söyledi. Öz- bek bedelsiz ithalatın an- cak 8 ay sonra sektörü et- kileyeceğini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle