Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 KASIM 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Robert Altman'ın son filmine ilgisiz kalmak mümkün mü?
Siyahlar, beyazlar ve KansasY 111 a r d a n
1934.Dekor.ik-
tisadi bunalım
dönemi Amen-
kasfnın tican
kavşak noktala-
rından biri olu-
şunun. yanı sıra caz müzisyenlerinin de
yollannın kesiştıği. \eu Orİeans'la reka-
bet eden. Count Basie. Lester Young, Co-
leman Hawkons. Charlie Parker. \ b. gibi-
lerm yetıştıği Kansas City. Yörer.in azın-
lık arialisinı oluşturan renkli alt sınıftan
kaynaklanan caz. tüm gece kulüplennde.
dans salonlarında. eğlence yerlerinde yay-
gın ve geçerli. Kentin bağnndan fışkıran
cazın zenci besteci-müzisyenlereliyle sü-
rekli icra edildiği bu kulüplerde. yasadışı
olmasına karşın. gangsterlerce çekip çe\ -
nlen kumar sektörü de etkin ve yaygın.
Mafyayla haşır neşır politikacılann de-
netiminde ve seçim anfesindekı kente zar
atmaya gelen. para babası. ense kulak ye-
rinde, kalantor bir kumarbaz zenciy ı bın-
diği takside sovar. zenci kılığına girmiş,
beceriksiz üçkâgıtçı bır bev az hırsız (Der-
mot Multroney). Çok geçmeden de sürek-
li müşterısı \e konugu soyulan. kentin güç-
lü adamlarından. kulüp sahibi. zenci gans-
ter Seldom Seen'in (Harry Belafonte)
adamlan tarafındanyakalanır. Gangsterle-
rin eline düşen kocasını kurtarmak içın
harekete geçen genç telefon-telgraf me-
muresi Blondie(Jennifer Jason Leihg), ma-
nikürcü ablasının yenne. manikür yapmak
bahanesıvle evine gıttigi. Başkan Frank^
lin Roosevelt'm danışmanının karısını ka-
çınr silah zoruvla. Hatırı sayılır. saygın
danışmana telefon açar sonrasında da.
Amacı. Seldom Seen'in beyaz kölesı ol-
mayaçoktan razı. havatı tehlikedeki koca-
sıyla danışmanın kansını (Miranda Ric-
hardson) takas etmektir. Paça»ı tutuşan
başkan danışmanı (Michael Murphy) da
hemen valiyi arar tabii. Yali Bey de bu ış-
lere bakan adamına havale ederolayı. \'s.
vs...
Farklı kesimlerden bu iki kadının zora-
ki beraberliği. silah zoruvla baskıya daya-
nan. "kaçıran-kaçınlan" ılişkısinden sıcak
bir dostluğa dönüşür giderek. Seçim hile-
leriyle fazla oy toplamanın peşindeki da-
lavereci politikacılann yönettıgi, ırkçılı-
ğın hüküm sürdüğü. cazın günümüzdeki
standartlarına erişmesinde payı olan kent-
lerden Kansas'ta. kaçırma ve bekleme üs-
tüne gelişen öykü. bütünüyle ayrı dünya-
lara ait iki kadının ılişkısinin kesıştiği düş-
manlık. şiddet ve gerilimden gıtgide ya-
kınlaşmaya ve dostluğa kayar. karanlık
kent sokaklarında silahlar patlar, arabalı
gangsterler kıyasıya v uruşurken.
'Bakalım arkadaşhğımdan
memnun kalacak mısın?'
Kocasını çok seven. gözü kara. bitirim
genç kadınla. politikacı kocasınca hep ih-
mal edilerek sinir hastası phnuş. başkan
Kansas City
Yönetmen: Robert Altman / Senaryo:
R.AItman, Frank Barhydt / Kamera:
Oliver Stapleton / Oyuncular: Jennifer
Jason Leihg, Miranda Richardson,
Harry Belafonte, Michael Murphy,
Dermot Multroney, Steve Buscemi,
Brooke Smith, Jane Adams /1996 ABD
(Avşar Film-VVB) Beyoğlu Alkazar,
Altunızade Capitol, İstanbul Princess.
Suadiye Movıeplex. Kadıköy Bahariye
sinemalarında.
danışmanının afyonkeş karısı. Carolyn
Stilton'un, Lindberg çıftının kaçırılıp öl-
dürülen bebeğınden. dönemin ilahesı Je-
an Harlon'la Joan Cravvford'un karşılaş-
tırılmasına kadar uzatılacak. daldan dala
atlayan konulardaki y arenliğiy le süregelen
fılm. aşka gelen zenci cazcıların bırbıny -
le doğaçlama atışmalara girıştikleri. Hev
He> Kulüp'tekı nefis. canlı müzık sahne-
lem le de bezeli. Günümüzün RonCarter,
(basl. Nicholas Payton (trompet). James
Carter,Joshua Redman. Craia Handv < te-
nor saksofon). Syrus Chestnut (pıvano).
vb. gıbi tanınınış cazcılarının "The He>
He> Club'müzısyenlerını oynayıp seslen-
dirdigı "Kansas City". öteden beri Holly-
wt>od sisteminın czetî"^ c ebedi karşttı o l ^
gelmış. Amerikan sınemasmın 7O'ıni de-
v irmiş büyük ustası RobertAltmaıTın, ya-
nştığı 1996CannesFestıvali'ndenödülsüz
dönen son filmı.
1957'den günümiize kadar 40 yılda yap-
tığı. •Amerikan rüyası'm deşen. ülkesınin
çiirümüş yanlarını. yozlaşmış kurumları-
nı. ufalanan deger \e ka\ramlannı işle-
ven. adeta ABD'nın sosyokültürel pano-
ramasını sergıleyen. 30'u aşkın filmivle
toplumunun ııe yaman gözlemcısı oldu-
gunu örnekleyen Altman usta kuşkusuz
bizim de tuttuğumuz. gözde yönetmenle-
rımızden biridir. çevrek >üz>ıl önceki
"M.A.S.H-Cephede Eğlenee"yle "Images-
Ha>al\eGöriintii"denberi. Keskıneleşti-
rel bakışı, ısırgan mızahı. kalıplara ragbet
etmeyen. yenilıkçi sınema dili. uzun plan
sekansları. oyuncuyönetimi \ e hikâye an-
latmadakı ustalıgıyla. çeşıtli türleri har-
manlayan özgiM tarzıyla ^eçkinleşmış hu
vönetmenın. çağdaş Amerikan smeması-
nın en önemli \e kalıci yaratıcılarından bı-
ri olduğu ileri sürülebilır rahatlıkla.
\'ıllar önce Countrv Music endüstrisi-
nın sahne gerisine kamera tuttuğu "Nash-
ville". yedincı sanatın kâbesı Hollywo-
od'un bütün yaldızını kazıdıgı "The Pla-
yer-Chuncu" ya da Raymond Caner'in
öykülerınden >ola çıkıp Los Angeles'tan
ın^an manzaraları >unan 'kısa çekimJer'
yaparak meraklısını 3 saatliğine perdeye
bağladıgı "Short Cuts" gibi, eski \e yeni
başyapitlanyla övgümüzü kazanmış Alt-
man'ın. yine birtakım yan övkücüklerın
gelışip birbirıne baglandığı. çok kahra-
maniı. geniş ölçekli, "kolaj'cı estetığıni ku-
ru\erdigi o kendine özgü biçemiyle fark-
lı kıldıgı. moda dünyasının hışmını çeken
"Pret a Porter-Hazır Givim"den (1994)
sonra yaptığı. ^imdilik son filmi "Kansas
City".'
1925. Kansas City (Missouri) dogum-
lu. 19301u yıllarda zenci kulüplerinden
kulagına çalınan melodılerle cazla tanış-
mıs Altman'ın bu kez çocukluk anılann-
dan harekete geçerek, yaşamı bo> unca ya-
kasını bırakmamış bazı anımsamalar üstü-
ne yazıp yönettiği "Kansas C'ıty", eski mo-
del gıcır gıcır otomobi 1lerden. 1930'ların
zevkini yansıtan giysi ve mekânlara kadar
62 y ıl öncesinin atmosferini yeniden kur-
maya girişen bir 'dönem rdmi'. Hürmette
kusur etmeven yeraltı dünyasıyla sıkı fıkı
caz müzigi eşliğinde anlatılmış filmin caz
sahneleri oldukça fıkır fıkır ve kıpır kıpır.
Iktisadi bunalımın aşılmaya çalışıldığı
1930'luyıllann Amerikasrndaki ırkçılık,
suç, kumar, caz sarmalına dolanmış Kan-
sas City, çıkar ilişkileriyle göbekten bağ-
lanmış yeraltı dünyasıyla politikacılann
fonunu oluşturduğu. aşkın yol açtığı bır
kaçırma hikâyesini anlatan fılm. bütünüy-
le farklı dünyalardan gelen iki kadının ar-
kadaşlığı üstüne odaklanıyor giderek. Ka-
çıran-kaçınlan ilişkisi, yerini 2 çaresiz ka-
dının tuhaf dostluguna bırakıyor.
Frank Capra'nın ^Platinum Blonde"
(1931). Sam VVood'un "Hold \bur Man"
(1933) gıbi, sinema tarihine geçmiş Jean
Harlmv klasiklerine atıfta bulunan "Kan-
sasCit\"nin başrolünde. sinemanm ilk sa-
nşın bombalarından olan Kansaslı Jean
Harlovv'un ateşli hayranı, hırçın. delıfişek
genç kız Blondie"yle (kaçıran) bozuk si-
nirlerini afyonla teskin eden, ihmal edil-
miş. orta yaşlı. bıkktn. mutsuz politikacı
karısı Karolyn (kaçırılan) var.
Adeta Clyde'ını kurtarmak isteyen, gö-
zü kara. taşkın. tutkulu bir Bonnie gibi
da\ ranan Blondie'yi, son dönemde rolden
role girerek Hol!yv\ood"un en başanlı genç
kadın yıldızları arasında sivrilen. aktör VK
Morrow'un kızı. çocuksu ve haşan Jenni-
fer Jason Leigh oynuyor. ağzını büzdügü,
yüzünü gözünü çarpıttıgı, abartılı bir bi-
çımde.
Blondie'nin bitirimliğinin, uçuk-kaçık-
lıgının tam tersi, kaçınlmasıyla tekdüze.
renksız yaşamı heyecan kazanan, finalde
de Jean Harlovv saçlı ve makyajlı arkada-
şmı sevdiğine kavuşturarak koca evine dö-
nen. yumuşak. içe dönük. burjuva kadını
Carolyn rolündeki, 1980'Ierin başlannda-
ki Sınema Günleri'nde"Dance with a
Stranger"!a keşfettigimiz. "Güney tmpa-
ratoriuğu", "Ağlatan Oyun", "Enchanted
April'", "Tom ve Mv" gibi filmleriyle
anımsadıgımız Ingiliz oyuncu Miranda
Richardson da çok çok iyi.
Kulüpçü. beyazcı yeraltı babası. zenci
gansterde. yaşlandıkça degerlenen, eski
şarkıcı. Calypso'cu Harry Belafonte'nin,
Blondie'nin, seçim yolsuzluklan tezgâh-
layan bar sahibi eniştesmde Steve Busce-
mi'nin ve Blondie'nin gerzek. serseri.
genç kocasında Dermot Mulroney'in de
göz doldurduğu "Kansas City", kuşkusuz
içinde bulundugumuz mevsimin parlak ve
ilginc filmlerinden biri.
Robert Altman'ın engin deneyımi,
birikimi ve ustalıgınınbu son ürünü. kesin-
likle seyTe değer. tavsıyeye layık bir film
özetle. Kaçırmamalı.
Isıklar Sönmesin
Yönetmen: Reis Çelik / Senaryo: Cemal Şan,
R. Çelik / Kamera: Aytekin Çakmakçı
/ Müzik: Mazlum Çimen / Oyuncular:
Berhan Şimşek, Tank Tarcan, Sermin Karaali,
Tuncel Kurtiz, Yaman Tarcan, Erdoğan Seren,
Meltem Şimşek /
1996 Türkiye (Arzu
Film) Beyoğlu Lale,
Bakırköy Avşar,
Kadıköy Hakan,
Çemberlitaş Şafak
sinemalarında.
Güneydoğu'daki savaş beyazperdede
Seydûy Zozan, Murat ve diğerleri
Kı>a özgü doğa koşullanmn. göz gözü gör-
meyen bir beyaz cehenneme çevirdıği. köşe
bucagı karlarla kaplanmış. kuş uçmaz kervan
geçmez. ıssız bucaksız Güne\doğu dagların-
da yol kesip otobüs basan. 8-9 kişilık bır PKK
grubu. Durdurulan otobüsten indırılen yolcu-
lar arasındaki aranan korucu, kaçarken vuru-
luyor kadın gerilla Zozan (Sermin Karaali) ta-
rafından. Bir manga askenyle PKK'cı grubu
takip edip yakalama görevinı üstlenmiş. TC
sılahlı kuv vetlerinden Komando Yüzbaşı Mu-
rat (TankTarcan), peşıne düştüğü PKK'cile-
ri kıstırıyor sonunda. bir dağ başında. Çıkan
çatışmanın şamatasından çığ düşüyor ve ko-
valayanlar da bir an önce sınır ötesine kaçmak
isteyenlerdeçıgınaltındakalıyorlar. Karların
içinden sadece yüzbaşı Murat'la gerilla gru-
bunun başı Seydo (Berhan Şimşek) ve Sey-
do'nun kurtardığı. donmak üzere olan Zozan
sağ çıkıyor. Kamçı gıbi tende şaklayan kes-
kin rüzgâr. \oğun tipı \e buzul soğtığunda.
Zozan'ı sınlamış. düşe kalka sının geçmeve
çalışan Se\do'nun ızını süren yüzbaşı. ıkili-
yı bir mağarada \ akala\ ıp tutsak ah> or v e üçü
\ola de\am ediyorlar karlara bata çıka. Acı-
masız doğaya karşı hayatta kalma mücadele-
sı veren. biri ölümcül durumdaki bu üçlünün
yolculuğunda. aralanndaki katı düşmanlık gi-
derek kaçınılmaz bir dayanışmanın sıcaklıgı-
na ve insancıl davranışlara dönüşiirken. yıl-
lardır kangrenleşmış bu kardeş kavgası sava-
şa vol açan gerçeklen. kıtap gibi laf parala-
\an dna'oglarla habire tartışıvor Seydo'vla
yüzbaji. Aslında Türk. Kürt. ikisı de kendi
bildiğını okuyor. bırbırlenni kös dınlıyor. tar-
tışmaktan çok.
Zozan'ın ölümü ve karlara gömülmesın-
den sonra vüzbaşıyla Seydo'nun zorakı bera-
berlığı. ikisının de kendi amaçlan dogrultu-
sunda bitirmek istedigi. zorlu bir yolculuk
olarak sürü\or. Helikopter sesi de onlan ara-
van askerlerı hissettıriyor. Kar \e buzuldan
bembeyaz kesılmış dağda bayırda. birbirleri-
nı kaçıp kovalayan ikıli. tartışmalannı sakin-
lerince terkedilmiş bir mezrada dövüşerek,
bağnş çağnş sürdürürken. e\ini barkını terket-
memiş yaşlı bır köylü, Haydar dede (TıiDcel
Kurtiz) çıkagelivor üstlerine ve yüzbaşıyla
Seydo'yuavınvor.
Babasını bekleyen küçük bir kızın. minik
Dilan'ın dedesı olan ve mağara devri koşul-
larında yaşamak pahasına. yerini vurdunubı-
rakıp gitmemiş. "Bu nasıl kin. bû nasıl düş-
manlıktır?" diyerek ocağmı söndüren savaşa
^ kamıı ve ben'
tşinin yogunluğundan kansıyla
çocuklanna vakit ayıramayan. ner-
deyse tüm zamanını aıle dışında ge-
çiren. her an patlamaya hazır bir \ol-
kan halinde sürekli esip gürleyen. si-
nirlen ıvıcelaçka. işkolikbırinşaat-
çının. aslmda sadık koca ve iyi baba
olmak isteyen ama vakasını fenahal-
de mesleğine kaptırmış Doug Kin-
ney'in (Michael Keaton) öyküsünü
aktaran 'Multiplicity-Dördümüze
Bir Eş\ haftanın güldürüsü nıtele-
mesini hak ediyor.
Birtakım farklı rolleri aynı anda
'oynadığımız. kişıligimizin çeşitli
yönlerinin sürekü birbirleriyle çe-
kiştiği. öne çıkmak için yarıştığı şu
hayatımızda 'bu çatışan kişiliklerin
özgür kaldığında neler olacağı' gibi-
sinden ilginç bir hareket noktasın-
dan yola çıkan \ önetmen Harold Ra-
mis'in. kahramanı Doug Kınney'i
mucızev i bir şekilde 'çoğaltarak' so-
runlanna çözüm getırmeyi denediği
•Dördümüze Bir Eş'i. seyirciye ke-
yifli dakikalar vaat eden, vodvilden
fars'a uzanan. neşelı. esprili bir fan-
tezi sayılabilir. baştan belirtmek ge-
rekırse.
tşınden gücünden fırsat bulama-
yarak sevgili kansını (Andie Mac-
DoweD), çoluğunu çocuğunu ve yu-
vasını ihmal eden. zamansızlıktan
Dördümüze Bir Es
Multiplicity / Yönetmen: Harold
Ramis / Senaryo:Lowell Ganz,
Babaloo Mandel, Chris Miller,
Mary Hale, H.Ramis / Kamera:
Laszlo Kovacs / Müzik: George
Fenton Oyuncular: M. Keaton,
Andie MacDovvell, Harris Yulin,
Richard Masur, Zuck Duhame,
Katie Schlossserg /1996 ABD
(WB) Beyoğlu Emek, Kadıköy
Kadıköy, Altunizade Capitol.
Teşvikiye AFM. istanbul Princess,
Galleria Prestij, Bakırköy 74.
Çemberlitaş Şafak sinemalarında.
muzdarip, şızofren inşaatçının yardı-
mına, 'Mucize gerçekleştirir, zaman
j aratır, (aslından ayırdeditmez kop-
yalaria) çoğalmayı sağlanm" dıven
yan çılgın bir genetık araştınnacısı
(Harris Vulin)\etışivor ve Doug'un
işkolik karakterinin ifadesi diyebı-
leceğimız. iki diye adlandmlan. tıp-
kısının avnısı bir kopyasını üretiyor
laboratuvarında.
tkı. işe gıdıp çalışınca evde aile-
siyle bırlikte takılarak ense yapma-
nın keyfinı süren Doug, program
yapmak, evle ilgilenmek, çocukla-
nn yemeğini hazırlamak gibi görev -
ler üstlenen Lç'ün de\re>e gırme-
sivle ıyice tembelleşıvor. Bu arada.
karısının yeniden emlakçılık \ apma-
sını da kabullenıvor ama bu zaten
varolan aıle sorunlarını datıa da kar-
maşıklaştırıyor. Kopvanın kopyası
olduğu için. laboratuvardan hafif
gerzek ve çocuksu çıkmış Dört ise
Doug'un yaşamını i) ice kanştırıvor.
Bahçelı evin müştemilatma tıkilı
olarak, işlerinde güçlennde. papaz
hayatı süren, Doug'un sanki fotoko-
piyle çogaltılmış benzerlerinin.' bU-
diği kadanyla tek kocasııun aynı za-
manda Jki. İ ç. Dört olduğunu far-
ketmeyen" ev in hammıyla yatağa
girmek konusundakı en büvük vasa-
ğı bozmaları da gecikmiyor tabii...
Sonunda. artık her ışinde vardım-
cı oljn. canlı robot gibi benzerierıv-
le hayatı paylaşmaktan gma getiren
Doug'un öyküsü aracılığıyla. 'haya-
tın baskı ve vaatleriyle başa cıkabil-
mek' üstüne fantastık ve komik bır
çeşitleme gerçekleştiren. 1980'Ierin
Hollvvvood'unda veşemiiş komedı
furyasının dıkkate değer yönet-
men.vazar. yapımcılarından Harold
Ramis'in fantezi üretmekteki bece-
risı zaten malumumuzdu, 3 yıl önce-
ki "GroundhogDav-Bugün Aslında
Dûndii' adlı duvgusul güldürüsün-
den. Tuhaf bir zaman kilitlenmesi-
ne ugrayarak aynı günü defalarca
yaşamak zorunda kalan bir TV su-
nucusunun öyküsünü anlatan, Bill
Murray'la yine Andie MacDo-
vvell'ın ovnadığı 'Croundhog
Day'den sonra Harold Ramis'in bu
kez çoğaltma. çok türlülük üstüne
matrak çeşitlemeler sunan yeni fan-
tezısi. genelde Michael Keaton'dan
hazzetmememe karşın beni bile gü-
lüp eğlendirdi 1.5 saat süresince.
Aslında aynı kişi(Doug) olan 4
karakteri. farklı saç. makyaj ve giy-
silere bürünerek aynı sahnede, yan-
yana oynayan Michael Keaton'un
performansından çok modern tek-
nolojıv i. bilgısayarı ustaca kullanan
özel görsel efekt büvücülennin ma-
rıfetı savacağımız 'bördümüze Bir
Eş'. giildürme katsayısı yüksek. se-
vımlı, akıcı ve esprıîi bir eğlencelik
olarak rahatlıkla tüketiliyor özetle.
Doug'la türevlerinin göründüğü
sahnelerle, giderek mizahi dozu ar-
tan bölümleri\ le. teknolojiyle per-
formansın uyumu niteliğindeki öy-
küsüyle ilgi çeken bu civelek Ha-
rold Ramis komedisi, beylik de-
yişle mcrakhsına hoşça vakit ge-
çirtebilir.
lanetler yağdıran ve günün birinde herkesin
evine döneceğini haykıran yaşlı köylü filmin
"mesajım" iletiyor finalde.
••Örgütnedirloo?'
Askerin mezrayı sarıp hücuma geçtiğmde
"Işıklar sönmesin. bebeler ölnıesin. ocaklar
yine tiitsün" diye bagırarak kapıya çıkan ve
vurulan dedesine doğnı koşan küçük Dilan'ı
kucaklayarak, kurtarmak isteyen Yüzbaşı
Murat'la Seydo'nun kardeşlik görüntüsü do-
nuvor bu finalde...
Öyküsünü özetlediğimiz "yaşanan acılara
bir damla su vermek adına" kuşkusuz iyi ni-
yetle çekilmiş "Işıklar Sönmesin"i biz de git-
tik iyi niyetle seyrettik!
Güneydogu'da 10 yılı deviren ve ülkemizin
altını oyan sa\aş gibi. hayli "hassas ve sıcak"
bir konuyu ele alan, yansız, nesnel ve insan-
cıl olma iddiasmdaki bu "ilkfilm'',bize didak-
tik ve derinliksiz bir iyi niyet çabası izlenimin-
den öteye pek bir şey vermedi doğrusu. Tek-
düze bir çizgide seyreden senaryo, ülke gün-
deminin yıllardır ilk maddesini oluşturan bu
vahim "kimlik sav'aşı" olayını 3 basmakalıp
karaktere indirgiyor kabaca:
Aynlıkçı gerilla Seydo, kusursuz TC aske-
ri Murat ve savaşın kasıp ka-
vurduğu. faruranın kesildiği.
hayatı kaymış. perişan yöre
haİkını temsil eden köylü de-
de. El attığı konunun önemi
biryana. sinema anlatımı ba-
kımından yetersiz sayılacak
"Işıklar Sönmesin" birçok za-
afları olan "Kilim gibi bir
fitaı"; nutuk çeken diyaloglar.
ışıklandırma ve aydınlatma
sorunlannm nüksettiği görün-
tüler, onca meşakkate göğüs
germış. karda-kışta eziyet
çekmiş oyuncularm genelde
müsamere düzeyini pek aşa-
mayan performanslan: (tabii
görünür görünmez seyirciyi
avucuna alıveren. yaşlı köylü
rolündeki usta aktör Tuncel
Kurtiz'i bu yargmın dışında
tutuyoruz). hiç susmak bil-
mez. her dakika görünrüyü
bastıran. yamalı bohça gibi bır
müzik kullanımı ve düzgünce
sayılabilecek. ama ruhsuz ve
ya\anlıktan sıynlamavan bir
sinema dili.
Son Adana Altın Koza Film
Festıvali'nde Bılge Olgaç özel
ödülüyle en iyi görüntü yönet-
meni ödülünü (Ayiekin Çak-
makçı)kazanmış "Işıklar Sön-
mesin"i, Güneydoğu sorunu-
nu beyaz perdeye taşıyan ve
içenğinm siyasal gölgesınden
sıynlamayan bir "ilk fılm"
oluşu dışında. fazlasıyla
önemsetnek pek olanaklı değil
sonuçta. ._. •
KEDI GOZU
VECDİ SA1AR
Başkent Sokaklarından
Coşkular.. ya da Işığın
Turkuculerı
"Başkent sokaklarından coşkular izlediniz" diyor-
du özel kanallarımızdan birinin spikeri. Önceki gece
Beşiktaşhlardoldurmuşalanları. Sonra. Fenerbahçe-
liler...
Galatasaraylılara gelince... Siz bu yazıyı okurken,
maçın sonucunu biliyor olacaksınız. Belki de gece-
yi uykusuz geçirdiniz. Ya sevinçten ya da silah ses-
lerinden...
Oysa ben, şu sırada hiçbir şey bilmiyorum. Belki
başkent sokaklarında yeni "coşkular yaşandı" dün
gece. Belki, gene "En büyük Türkiye" diye doldur-
dukcaddeleri...
Gene de benim kedi aklımın almadığı bir şeyler var.
"En büyük Türkiye" diye bağırmakla en büyük olu-
nuyor mu? Başkent sokaklarından taşan coşku dün-
yayı gerçekten etkiliyor mu? Ya da ayaktopu bir ulu-
sun onurunu kurtarmaya yetıyor mu?
Yaşar Kemal'e ve öteki aydınlara yaptıklarımızı
unutturabiliyor muyuz böylece? Şanar Yurdata-
pan'ın başına gelenleri merakla izleyen dünya kamu-
oyunun dikkatini başka yöne çekebiliyor muyuz?
Hiç sanmıyorum. Ama, kendi kendimizı kandıra-
biliriz elbette. Soruniarımızı unutup zafer sarhoşlu-
ğu içinde alanları doldurabiliriz: "En büyük Türkiye,
başka büyük yok!"
• • •
Kedileri biraz tanıdıysanız. yasaklardan nasıl nef-
ret ettiklerini biliyor olmalısınız. Bizler. yasaklara alı-
şan bir toplumdan daha korkunç bir şey düşüneme-
yiz. Düşünce ve anlatım özgürlüğümüzü kısıtlama-
ya kalkacakların vay haline...
TRT'deki yasakları, kara listeleri duydukça tüyle-
rimiz diken diken olur. Bu yüzden aldığım bir habe-
reçok sevindim. TRT-2'deki "İkiFilm Bırden"yıl so-
nundaki programı ile veda edecekmiş izleyicısine.
Çünkü, programcının artık canına tak demiş yasak-
larla boguşmak. Orhan Pamuk'u konuk etmek is-
temiş, yasak. Erdal Öz, o da yasak. Demir Özlü, o
da olmaz. Daha kimler yok ki listede.
Ülkesinin aydınlarına kapalı bir kanalda hangı dü-
şünceyi özgürce tartışabılirsiniz?
TRT'nin Genel Müdürü değişiyormuş. Esasta de-
ğişen bir şeyler olacağına inanıyor musunuz?
• • •
Aydınlardan söz açınca, aklıma Attilâ llhan geldı.
Geçen hafta dizeleriyle "Kedi Gözü"ne konuk ol-
muştu anımsayacaksınız. Aşkı bu kadar güzel anla-
tan biryazarın politikaya ilişkin düşüncelerıne de ka-
tılabilmek isterdim. Geçen gün, "Soğuk Savaş Ay-
dınlan"başlıkhyazısını okudum sevgili llhan'ın. Uma-
nm, sizler de okumuşsunuzdur. Gene de gözünüz-
den kaçmış olabilir diye, küçük bir alıntı yapmak is-
tiyorum.
Attilâ llhan, Cumhuriyet'in "erken dönem" aydın-
larının yurtseverliğini, fedakârlığmı övdükten sonra,
"Şimdi cumhuhyet aydını, 'soğuk savaş'aydınıdır;
ayrimiığı Hıça dönük, mütehakkim, hatta mütecaviz;
hayatı ve başarıyı 'kişileştirmeyi' marifet bellemiş; ne
yurt bilincine sahip, ne millet; varsa yoksa 'ego'su,
şöhret, servet ve şehvet hırsı..." diyor.
Bu sözleri tam da bazı aydınlar hapiste, bazıları ha-
pis tehdidi altındayken söylüyor Attilâ llhan. Talihsız
bir rastlantı değil mi? Hapislere atılan. devlet televiz-
yonuna çıkartılmayan, neredeyse 'vatan haini ilan
edilen aydınlara 'soğuk savaş aydını' demek haksız-
lık olmuyor mu?
Biliyorum, bazılannız kızacakama, neyapalım. Ba-
nagöreülkenin "öüyü/c"lüğü,aydınlannaverdiğıde-
ğerie ölçülür, futbolculannın başarısıyla değil.
Bir ülkenin onuru, o ülkenin yazan, çizeri. sanatçı-
sıdır. Yaşar Kemal'in deyişiyle "ışığın türkücüleh "d\r
onlar. "Soğuk savaş aydını" değil.
O yüzden, şu sıralarda aydınlara yüklenenler ken-
di kalelerine gol atıyorlar gibime geliyor. Ne dersiniz?
Marcel Carne öldü
•Şiırsel gerçekçilik' akımının temsilcilerinden. dünya
sinemasına "Drole de Drame". 'Les Enfants de Para'dk
"Hotel du Nordl-Kuzey Oteli". 'Quai des Brumes-Sisler
Rıhtımı". Les Visiteurs du Soir- Gece Ziyaretçilerf. vb.
gibi yarım yüzyıl öncesinin başyapıtlarıriı armağan
etmiş ünlü Fransız yönetmeni 90 yaşındakı Marcel
Carne. 29 Ekimde bir Paris hastanesinde öldü.
Şair Jacques Prevert'in senaryolarından çektığı.
1930'lu ve40'lı yıllarda bütün dünyada ses
getiren bu klasik filmlerivle sınema tanhıne geçen
Marcel Carne 1950'li yılfardan itibaren duraklama ve
gittikçe genleme dönemine girdi. 1906 Paris doğumlu
olup uzun süre Fransız sinemasının en önemli
yönermenlennden bın sayılan Carne 1970'lerin
ortasmda emekli olduktan sonra ülkemizi de
birkaç kez ziyaret etmişti.
fiencep'in Aida'sının video kaseti
ROMA (AA) - Dünyaca ünlü Türk soprano Ley la
Gencer'in de başrolde yer aldığı \'erano'da
sergilenen Guiseppe Verdi'nin Aida operasının.
Italyan televizyonu RAI'nın yaptığı biryayından
hazırlanan video kasedi, İtalyVdapiyasayaçıktı.
İtalya'nın en önemli opera g'österilerine sayfalannı
açan "L'Opera" dergisi ünlü soprano Leyla Gencer'in
Verona Arenasf nda oyııadığı Aida operasına ver
verirken Gencer'in \erdi vokalitesinı muhteşem bır
şekilde kullanarak acı çeken ve gururlu Aida
karakterini yarattığını belirtti.
KİTAP FUARTNDA BUGÜN
A SALONU
12.00- 14.00 Panel.İstanburun.NazımPlanı
Konuşmacılar: Sunay Akın. Oktay Ekıncı. Düzenleyen:
Cınar Yayınlan
14.00- 16.00 Panel:SaitFaik-
in90.Vıü
Konuşmacılar: Fethi Naci. Tahsın Yücel. Ferit
Edgü.Düzenleyen: Adarn Övkü Deraisı
16.00- 18.00 Panel: TÜYAP Kitap Fuan 15 Yaşında
Yöneten: Alpay Kabacalı
Konuşmacılar: Şükran Kurdakul (PEN \azarlar Derneği
Başkanı). Ataol Behramoğ!u(T\'S BaşkanO.Mustafa
ŞerifOnaran(Edebiyatçılar Derneâi Başkanı).
Düzenleyen: TÜYAP
18.00- 20.00 Panel: Peride Celal"in -Kurtlar" Romanı
Konuşmacılar: PerideCelal. Alpay Kabacalı. Selim İleri.
Öner Yağcı. Feridun Andaç.Düzenleyen: Edebiyatçılar
Derneği
B SALONU
16.00- 18.00' Winfried Wolf ile Söyleşi, 'Avrupa Birliğj v e
Türkiye". Düzenleyen: Yazın yayıncılık
18.00-20.00 KalkıkHoroz '
Yöneten: Aydın Cıngı
Konuşmacılar: Baskın Oran, Mensur Akgün. Erol
Mütercimter,Faruk Şen. Düzenleyen: SÖDEV ve Bilgi
Yavmevi