25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- A OCAK 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu, maliyet hesaplannm sürdüğünü söyledi Sırada s\\ zaııuıu var• Eski yönetimin 5 yıllık -.borçlannın kendilerine kalmasından yakınan Veysel Eroğlu. suya gelecek zam oranının ayın I5'inden sonra belli olacağını söyledi. • Tayyip Erdoğan tarafından temeli atılan Kartal Ana Besleme Sistemi kapsamındaki 3 adet su haznesi ve 3 adet terfi merkezi, Kartal bölgesinin içme suyu ihtiyacını karşılayacak. Istanbul Haber Servisi - İSKLİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu. suya ne kadar zam yapacaklannın ayın I5'inden son- ra belli olacağım söyledi. Eroğlu. "Maliyet hesaplarını henüz yapmadık. Ayın 15'ine kadar maliyeti çı- karacağız. Durum o zaman belli olacak. Ama elektriğe de zam geldi. Malijetleri- mizarttı"dedi. Nurettin Sözen döneminde suva yapı- lan zamlann geri alınması içın RP tara- fından düzenlenen imza kampanyasın- da toplanan imzaları Tayyip Erdoğan dosyalar içerisinde Nurettin Sözen'e vermişti. İSKİ Yönetim Kurulu Başka- nı da olan Istanbul Büyükşehir Belediye Başka- nı Tayyip Erdoğan. geçen ay ıçensinde İSKİ Genel Kurulu"ndan. geçen yıl ya- pılmayan zamları da bu yıl faturalara ekleme yetkisi almıştı. Kartal-Vakacık-Soğanhk içtnesuyu Ana Besleme lnşaatı'nın temel atma tö- reni ve Kartal Müşteri Hizmetlerı Bina- sfnın açılışı dün yapıldı. Jstanbul Büyükşehir Belediye Başka- nı Recep Tayyip E;-doğan'ın da katıldı- ğı törenlerde konuşan Gaziantep Mil- letvekili Kahraman Emmioğlu, Refah Partıli belediyelerin başa gelmesıyle halkın rahat ettiğini sav unarak "Bugün- kii Türkhe'nin halinin 1994'teteslim al- dığınuz kokuşmuş haldeki İSKİ 'den far- kıyok" dedi. Emmioğlu. mahaili idarelere gerçek yetkıler \enlerek her şeyin yerinde ıda- re edıleceğini de söyledı. Eskı yönetimin 5 yıllık borçlannın kendılenne kalmasından yakınan Veysel Eroğlu ise suya gelecek zam oranının ayın 15'inden sonra belli olacağını söy- ledi. Eroğlu. elektriğe gelen zammın ve es- ki yönetimin borçlarının, kendilerine ek gıder oluşturduğunu belirterek "Mali- yet hesaplanmızı henüzvapmadık. V'ap- tığııruzda durum belli oiacak" dedi. Tayyip Erdoğan tarafından temeli atılan Kartal Ana Besleme Sistemi kap- samındaki 3 adet su haznesi \e 3 adet terfi merkezi. Kartal bölgesinin içme suyu ihtiyacını karşılayacak. İSKİ Kartal MüşterilerMüdürlüğüise Kartal. Maltepe. Pendık. Tuzla ve Danca ilçelerinde bulunan abonelerin su ile ıl- gıli hızmetlerinı görecek. Öztürk'ten Erdoğan'a tepki '•? Sözen ve Dalan'mI yaptığı çalışmalar inkâr edilemez' • Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk. 7 skilometrelik sahil kuşaklama kolektörünün 116 utnetresinin Tayyip Erdoğan zamanında yapıldıgını, - geri kalan kısımlann ise eski başkanlar Bedrettin Dalan ve Nurettin Sözen dönemine ait olduğunu rbehrtti. Öztürk, eski çalışmalan inkâr eden Tayyip -Erdoğan'a tepki gösterdi. İstanbul Haber Servi- si- Kadıköy Belediye Baş- - kanı Selami Öztürk, Bed- rettin Dalan ve Nurettin Sözen döneminde. sahil kuşaklama kolektörü ile il- , gıli yapılan çalışmaları ,. "inkâr" eden RP'lı İstan- bul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan'a tepki gösterdı. 7 kılomet- relik kolektörün eksik ka- lan 116 metrelik bölümü- nün Tayyip Erdoğan döne- minde yapıldıgını, Kadı- köy'e çivi çakan her baş- kana şükran duyduklannı belirten Selami Öztürk, "Yedi yılda 7 kilometresi yapılan koiektörün yedi ay- da sadece 116 metresi yapı- larak sahiplenilemez. Bu- rada Sayın Bedrettin Da- lan'ın ve Savın Nurettin Sö- zen'indeemeği vardır" de- di. ,, Kadıköy Caddebostan- ,!Bostancı kuşaklama ko- .kktörünün. eksik kalan kısmının tamamlanması üzerine 27 aralıkta bir tö- ren düzenlendi. Tayyip Er- doğan, jSKl yetkilileri ve ı Selami Öztürk'ün de katıl- dığı törendeki "Yedi yılda yapılamayanı 7 ayda yap- ük" pankartı tepki çekti. L • Törende yaptığı konuş- mada pankartlardakı yazı- •lann gerçeği yansıtmadı- ğını vurguladığını belirten Selami Öztürk, şunlan söyledi: "Eksik kalan kısmın ça- lışmasına başlanılacağı gü- nüıı bir gün öncesinin ak- şanu, beni törene çağırdı- lar. Bu çağroı ciddivetsiz bulduğumu. böyle bir tö- ren için bir belediye başka- nına en azından 2-3gün ön- ce haber \erilmesi gerekti- ğini belirtmiştim. Bunun üzerine olsa ge- rek ki açılış töreni için İS- Kİ Genel Müdürü Veysel Bey arayarak törene davet etti. Ben de gittim. Kürsü- ye selanılama yapmak üze- rine çağnlmama karşın bir konuşma yapacağımı söy- ledim. Pankârtlarda yazılı olan 'Yedi yılda yapılama- yanı yedi ayda yaptık' sö- zünün doğru olmadığını söyledim. Çünkü 7 kilometrelik kolektörün eksikkalan 116 metrelik kısmı 7 ayda yapıl- mıştı. Burada Sa>m Bed- rettin Dalan'ın emeği var. O dönemdeönemli bir dol- gu çauşması yapıkiı. Nuret- tin Sözen'in emeği var. 7 ki- lometrelik kolektörün 4 ki- lometresi tüneldir. Mo- da'daki binaların altından geçen koskocaman bir tü- nei çalışması yapılmıştır. Bunlar inkâr edilemez. Cün olur si/in de hizmet süreniz biter ve y ıllarca hiz- met verdiğiniz bir projeyi yeni gelen yöneticiler bir günde açar. Biz, siyasette geçmiş yöneticilerin kara- lanmasından. \erilen e- meklerin inkâr edilmesin- den yana değiliz. Sizin 5 y ıl emek verdiğiniz bir işi. ye- ni gelenJer 5 dakikada ta- mamlar, ondan sonra da "Bunu bız yaptık" derler. Bunlar doğru şey ler değil- dir. Gelin, doğrulan söyle- yin, biz de size teşekkür edelim. Olay bu." Bostancı-Moda arasın- daki sahil kuşaklama ko- lektörünün ihalesı Bedret- tin Dalan döneminde ya- pıldı. Ancak para buluna- maması nedeniyle projeye başlanamadı. Projeye Nu- rettin Sözen döneminde başlanabildi. Çapı 4 metre olan boruların döşenme ışi AZK firmasına ihale edil- di. Ancak firma iflas edin- ce iş Sözen yönetimi tara- fından tasfiye edılerek fır- ma mahkemeye verildi. Büyük Kulüp'ten Bostan- cı'ya kadar olan bölüm STFA tarafından tamam- landı. Yeni yönetimin işba- şına gelmesinden, sonra Bostancı Otoparkı'ndan Bostancı Deniz Otobüsle- ri Iskelesi'ne kadar olan 116 metrelik bölüme boru döşendi. Söz konusu yerin, AZK firmasının şantiyesi olduğu ve tasfiye nedeniy- le kapalı bulunduğu için buraya zamanında boru döşeme işinin yapılamadı- &ı belirtildi. Her sabah işe gelerek baretlerini gjyen işçiler ya bir gün geür de baretkrini givmez ve işe başlamazsa... (Fotoğraf: ÜMİT OTAN) MESS Başkanı, 'sıfır sözleşmelere' alkış tutup işçiyi atılmakla korkutuyor Metal işkolunda kıyımÜMİT OTAN İZMİR - Gümrük bırlıği "firtına- sı" tüm yurdu sararken ışçı kıyımları "sessiz sedasız" vapılıyor ve artık ne vazık ki haber de olamıvor. MESS Başkanı Erdoğan Karakoyunlu'nun Kardemir'de "sıfir sözleşme" vapan sendıkayı kutladıgı. işçılerı de"aksi takdirde şu anda iş aramak için >t>lla- ra düşmüş olacakhnız" dıye "u>ardı- ğı" günlerde. DEMAŞ'ın 173 ışçısı kapı önüne kondu. "İşçilere ücretolaraksıfırzam veril- di. Sia kurtuvomm~~ MESS Başkanı Erdoğan Karako- yunlu'nun Işveren Gazetesı'nde yer alan. Özçelık-lş Sendikası'nın ba^kan vevönetıcılennıövgüveboğduğugö- rü^len bu tümcevle başlıyor. sonuçta gelıp ışyerının önemıne davanıyordu: • MESS Başkanı Erdoğan Karakoyunlu, "işçi kardeşlerini" kutlarken de "Siz de doğruyu yaptınız. Aksi takdirde belki şu anda iş aramak için yollara düşmüş olacaktınız" diyordu. "tşveri olraazsa istihdanı olmaz. tş- veri olmazsa üretim olmaz. refah ol- maz. İşyeri olmasaçe> re ve ülke.onun varamğı ekonomik değerden \e tüm aktivitelerden mahrum kalır. İşyeri ol- ma/sa ihracat olnıa/. İşveri olmazsa >ergi doğmaz_." Karakovunlu. "işçi kardeşlerini" kutlarken de "Sizdedoğruvuvaptınız. Aksi takdirde belki şu anda iş aramak için yollara düşmüş olacaktınız" dı- yordu. Ancak Karakovunlu"nun unut- tuğu "küçük bir a>nnd" \ardı: "Ya işçi olmazsa?" "Sıfır zam" da işçiyi kurtarmaya yetmiyordu. Özelleştirme sonrası ak- İa ılk gelen. ışçı kıyımiydı. Bunlardan bın de yeni yıla ıki gün kala Izmır'de kurulu DEMAŞ'ta )aşandı. l'zan aı- lesının aldığı METAŞ'ın yan kurulu- şu olan DEMAŞ'ta 133'ü ışçı, 40 bü- ro çalışanı olmak üzere toplam 173 kışı bırgecede kapı önüne konuluver- dı. Işçılerın örgütlü bulunduğu Türk Metal Sendikası'nın Izmır Şube Baş- kanı Yılmaz Turan'ın anlattıklanyla MESS Başkanı'nın vaklaşımlan ara- sında uzaktan vakından bir benzerlik yoktu: "Emeğigörmezdengelenlerde- T ü r k i y e a c ı s ı n d a n b ü y ü k ö n e m t a ş ı y o r ETUC'un seminetibugün başhyor İstanbul HaberServisi-Türk-lş ve DlSK'ın katkılanyla Avrupa Sendi- kalar Konfederasyonu (ETUC) ta- rafından düzenlenen "Sos>al Hak- lar ve Serbest Dolaşını Semineri" bu- gün Aımada Oteli'nde başlıvor. 3 gün sürecek semınerde Avrupa Parlamentosu üyeleri. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden konfederaşyon yönetıcilen. hükümet yetkılilen, Türk-tş ve DİSK yöneticılen. aka- demisyenler \e konuyla ilgılenen milletvekilleri sorunu değişik açı- lardan değerlendırecekler. Yetkililer. Gümrük Birliği'ne (GB) geçişin ilk günlerinde gerçek- leşen semınerin Türkiye acısından büyük önem taşıdığına dikkat çekı- yorlar. Seminenn birinci günü "L'lusla- rarası Sözleşmelerde Göçmenlerin Sos>al Haklan". "İşyerinde Mu- amele Eşitliği. Yasalar \e Pratik". ikıncı gün "Sos>alGüvenlik.Emek- lilik. Ek Haklar" ve "L > um Sürecin- de Haklar ve Görevler. Kişisel Hak- lar (Aatandaşlık, Serbest Dolaşım), Aile Haklan" son günde ise "Göç V'eren L'lkeler ile Göç Kabul Eden İlkelerdeki Sosval Aktörierin So- rumluluk ve Görev leri" tartışılacak. Seminer. "ToplantıSonuç Değerlen- dirmesi" ile tamamlanacak. Semı- nerin açılışına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mustafa Kul. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Bu- dak. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral. A\ rupa Sendikalar Konfede- rasyonu Genel Sekreter Yardımcısı Jean Lapeyre'nin katılacağı bildiril- dı. Seminer kapsamında düzenlene- cek olan panellere yerli ve yabancı uzmanlar tarafından çeşitli tebliğler sunulacak ve tartışmalar yapılacak. mokrasivi kuramazlar. yıpratıriar. Bizde özelleştirme denildiğinde akla ilk gelen. kaç işçinin kapı önüne konu- lacağı oluvor. l'zan ailesinin aldığı DE- MAŞ. geniş bir arazive sahip. tşçileri attığına göre demek ki bunlara ihtiva- cı vok. Belki ileride ara/iv i parselleyip bina dikerler. Emekolmadan fabrika- lann ne önemi var? \ ığınlarla lıurda- nın nconcmi \ar? Ne vazık ki gümrük birliğinin gün- deme oturmasıvla emek vok sav ılıvor. görmezden gelinmeve çalışılıvor. An- cak işçi, emeğinin gücünü göstermesi- ni büir." Türk-lş 3. BölgeTemsılcısı Musta- fa Kundakçı da "gümrük birliğinin ekonomik vaptınmlanna kafa yoran- lann sosyal yaptınmlar için ne düşün- düklerini" soruyor. Karakoyunlu'nun yakla^ımlarına "ateş püsküriiyor"du: "Emekolmazsa, Karakoyunlu'nun oturduğu ev olmaz. yediği olmaz. Boş fabrikalar. aletler ne işlerine yarar me- rak ediyorum. Biz gümrük birliğine de özelleştirmeycde karşı değiliz. Ama böy le olmaz ki. Hiçbir altyapı çalışma- sı yapmadan işçi kıyımına. emek sö- mürüsüne dayalı bu işi götüremezler. Gümrük birliğinin gö/desektörü olan tekstilde en önemli faktör. emeğin sö- müriisüdür. > ığınlarla örgütsü/insan busektördeçalışıyor. Sendikalı olan iş- yerierinde bile işçi giriş çıkışı yoğunlu- ğundan ücretler asgari ücretten y uka- n çıkamıyor. Eğer işverenler bu nesli gözden çıkardılarsa onu bilmem, ama sonuçta başanlı olanıazlar. Gümrük birliğinin çalışma yaşamına getirecegi olumsuzluklara en kısa zamanda ön- lem alınmalıdır. Bu y ıl işsizJer ordusu çoğalacak. fakirieşme hızlanacaktır. A- ma şunu söy leyey im. iş banşının bozul- ması. iç banşı da etkileyecektir." ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Refah Korkusu Toplumumuzun belirli kesimlerinde garip bir Refah Partisi korkusu var. iç politikada, muhtemel bir Refah Partisi iktidannın zeminini hazııiamak için ne mümkün- se yapanlar, ülke dışına çıktıklan anda "Refah tehli- kesinden" söz etmeye başlıyorlar, Refah'tan ve Re- fahlılardan bir "umacı" gibi korkulması gerektiğini di- le getiriyorlar. Yurtdışında hiç kimse bunlara, "Peki, Refah'ın bu denli güçlenmesi, sizin ve uyguladığınız polıtikaların sonucu değil mi" diye sormuyor. Son yasama döne- minde izin verilen imam-hatıp meslek liselerınin sayı- sı 9O'ı geçmiş. Acaba buralardan mezun olan genç- ler, Refah dışındaki siyasal partilere mi yanaşacaklar? Bu okullara ızin veren koalisyon hükümetinin iki orta- ğı, acaba ne tür beklentiler ıçindeydiler? Dogrusunu isterseniz, Refah Partısi'nın ıçınde yer alacağı koalisyon, en son isteyeceğım şeylerden bi- ridir. Bunun nedenlerini biraz aşağıda anlatacağım. Fakat şımdiden üzerinde durmak ıstedığım bir başka konu var. O konu da muhtemel bir "Refahlı koalısyo- nun" dünyanın sonu olmayacağı. Zira Refah daha ön- ce de değişik koalisyonlara katıldı ve (bence) büyük münasebetsızlıkler etti. Fakat Türkiye batmadı. Işleri karıştırdılar, belirli bakanlıklarda "kurtarılmış bölge- ler" oluşturdular, devletle iş yapan kimı müteahhitle- rin "bağışlanyla" partilerini kalkındırdılar... Ama sonun- da tırıs-tırıs gittiler. Gene ıktidar ortağı olsalar aynı şey olur. Bu kadar korku neden? Gençlerin korkusunu anlıyorum. Ama bizim kuşak- tan insanların korkularını anlayamıyorum. Ve insanla- rın böylesine unutkan olmalanna isyan ediyorum. Bir yıl kadar önceydi. Bir yüksek lisans dersınde bir öğrencim, seminer ödevini sunacaktı. Konu, Türkı- ye'de partileşme süreciyle ilgiliydi. Ödevini sunacak olan öğrencim, yerinde bir biçımde 27 Mayıs devri- mini başlangıç almıştı. Ve tam ödevini okumaya baş- layacaktı kı; arkadaşlarından bırı, "Bırakşu tarıhı ya- hu" diye araya girdi, "günümüzdekı gelişmeleri an- lat." Doğrusu şaşırrp kalmıştım. 27 Mayıs, bu genç ın- sanlar için "tarih" olarak görülüyordu. Birden aklımageldi kı; bu çocuklar 27 Mayıs'tan 12- ,13 sene sonra doğmuşlardı. 27 Mayıs onlar ıçın el- bette, "tarih"idi. Kendimı düşündüm. Ben doğduğum zaman Atatürk ölelı, henüz altı yıl olmuştu. Cumhu- riyetin ilanından sonra da 21 yıl geçmıştı. Ve ben bu olayları bayağı, "tarıh" olarak değerlendirdim. Bugü- nün gençlerı içın de elbette hem 27 Mayıs, hem 12 Mart hem de 12 Eylul, tarih olarak görülüyordu. Bugünün gençleri 12 Eylül 1980'de, yanı bundan on altı yıl önce. okul çağında bıle değıllerdi. 12 Eylul ön- cesinı ve Erbakan'ın ortak olduğu koalısyonları nasıl anımsasınlar? Onların kafasında Refah'ın bir koalıs- yona ortak olması demek; Türkiye'nin Iran olması de- mek, Türkiye'nin Suudi Arabistan olması demek... Oysa ki Türkiye hiçbir zaman ne Iran olur, ne Suudı Arabistan. Refah; değıl bir koalısyonun ortağı olarak tek başına iktidara gelse bile, buna gücü yetmez. Zı- ra Türk devrimi sağlam temeller üzerine oturtulmuş- tur. Bir buzdolabını kemirerek yıkmak isteyen hamam- böceklerinın şansı ne kadarsa, laik cumhurıyetımızı yı- karak bunun yerine Islam şerıatının egemen olacağı bir düzen getirmek ısteyenlerin şansı o kadardır. Fakat bu yazdıklarım yanlış anlaşılmamalı. Bıraz yu- kanda da değindiğim gibi; Refah Partısı'nin de ıçın- de olacağı bir koalisyon. isteyebileceğım en son şey- dir. Korktuğumdan mı? Hayır asla. Böyle bir olasılıktan asla korkmam. Hatta tam ter- sine, böyle bir koalisyon ıçinde yer alacak olan Refah Partisi'nin; kimilerinin kafalarındaoluşan "adil düzen" masalına nokta koyacağına inanırım. Ve bu nedenle, böyle bir hükümeti belki de desteklemem ve özendir- mem gerekir. Fakat bunu gene de istemiyorum. Bunu istemiyorum, zıra böyle bir durumda merkez- sağ partilerin, Refah'ın önünü kesmek umuduyla da- ha da sağa kayabileceklerınin endışesını taşıyorum. 12 Eylül'de bunun çok acı örneklerıni yaşadık. Akılla- nnca "dinci sağ"a set çekmek isteyen cunta yöne- timleri, tam anlamıyla dınci sağın önünü açtılar, işle- rini kolaylaştırdılar. Hangi Refah iktidarı ortaöğretime zorunlu din der- si koyabilirdi? Hangi Refah iktidarı Rabıta'nın parası- nı din görevlılenne dağıtabilırdı? Hangi Refah iktidarı Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'nu kapatabi- lir, hangi Refah iktidarı "Türk-lslam Sentezi"nı Türki- ye Cumhuriyetı'nın resmi ideolojisı haline getırebılir- di? Fakat ben gene de Refah'ın içinde yer alacağı bir koalısyonun çok zararlı olacağını duşünüyorum. Be- ni özellikle endişelendiren şey, Refah'a yakın görünen kimi fanatikgenç grupların muhtemel munasebetsız- likleri ve laik kesimde bu münasebetsızliklere karşı do- ğabilecek sert tepkıler. Bunun izlerini de görüyoruz. Refah'a yakın kimi yayın organlarındaki "haddıni" ve "terbiye sınırlannı" aşan başlıklar, Erbakan Ho- ca'nın yakışıksız ifadeleri, Şevki Yılmaz'ı gene ön plana çıkarma gayretlerı... Burnuma kötü kokular geliyor. Ancak, her şeye rağmen, korkunun da tadını kaçırmamak gerekir. Refah'ın korkulacak bir yanı yoktur. Eğer muhtemel kimı tatsızlıkların ortaya çıkarabileceği tartışmalardan korkuluyorsa; bundan bizim değil, asıl Refahlıların en- dişe duyması gerekir. TEM GIŞELERINDE SAATLER SUREN BEKLEYIŞ Otoyolda yılbaşı terörü OKTA\ EKİNCİ Yılbaşındakı küçük tatilden yararla- narak bu kez Marmara Bölgemızın ya- kın ama "gözden ırak" bir köşesıni. Ar- mutlu Yanmadası'nı ve Gemlik Körfe- D kıyılarını inceleme olanağı bulduk. Yalova'dan ıtibaren Çınarcık. Armutlu. Gemlik kuşagı ile Mudanya ve Tnlye arasındakı "son durumu" yakında Cumhuriyet okurlan da ögrenecekler. Ancak şımdi sıcağı sıcagına, bu ılgınç gezının dönüşünde. TEM Otoyolu'nun îstanbul'a gınş gışelennde karşılaştığı- naız "yılbaşı terörüne" değınmek ısti- «Drum. Evet. Yaşadığımız olay. neresın- qen bakılırsa bakılsın acımasız bırterör pylemıvdı. »S Bınncısı. ınsanlar çaresizdiler. Hak- î^rını. hukuku, uygarlığı savunma ola- i»kları yoktu. Dertlerinı anlatacakları ve yardım ısteyeceklen bir görev lı ya da Şamu yönetıcısi ve hatta polıs de pek brtalarda yoktu. Ikıncisı. "teröristler" de inanılmaz öl- çüde acımasızdılar. Yine bınlerce ve bel- ki de on binlerce kişınin çaresızlik için- de kıvranmalanndan sanki "amaçlanna ulaşmış"gıbıydıler. Aynı on bınlerce kı- şi. yılbaşında tatıle çıkmaktan ve "yeni yılı coşkuyla kutlamaktan" çoktan bın pışman olmuşlardı. Lçüncüsü. bu eylem sonucunda "dev- letin iflası" ışte bir kez daha kanıtlanmış- tı. Türkıyenın Avrupa Gümrük Birli- ği'ne resmen girdıği ilk gün, yanı 1 O- cak 1996 günü. yıne Türkiye'nın kendı- • 1 Ocak 1996 Pazartesi günü akşamı lzmit'ten Istanbul'a 50 dakikada coşkuyla ulaşan otoyol yolculan. bu Avrupa hız yolunun yine Avrupa standartlanndaki çıkış gişelerinde "personel yokluğu" yüzünden en az 1.5 saat beklemek zorunda kaldılar... sını en çok "Avrupalı" gösterdığı ünlü bir otoyolununen büyük gışekapısında. altyapı yetersizlığınden degıl. "insan ve anlayış yetersizliğinden" ötürü. saatler- ce süren olaganüstü bir kargaşa ve tıka- nıklık yaşanıyordu. Yılm bu en yoğun ve en önemli gü- nünde. aslında doğru ve yeterlı bir sayı- da düzenlenen 20'ye yakın çıkış gışesın- den "sadeceyansı" açık tutuluyor. üste- lık bunlar yan yana v e araçlann önceden yönlendınlebıleceğı bir düzen ıçensın- de olmadıgından. yıne Av rupa standart- lannda "tall plaza" yazısıyla tanımla- nan alan. insanların neye ugradıklannı şaşırdıkları bir cehennem meydanına dönüşüyordu... 1 Ocak 1996 Pazartesı günü akşam saatlerinde. onca yoğun "dönüş trafiği- ne" ve yağmura rağmen. Anadolu Oto- yolu'nun yaklaşık 80 km'lık Izmıt-ls- tanbul kesımmı yıne bir saatten az bir zamanda geçerek "yılbaşı coşkusunu sürdüren" tatıl gezgıncılen arasında bız de vardık ve gışelere vardık. Ne var kı uluslararası otoyol ışaretle- rıne uygun olarak "paralı çıkışa 500 m. kaldığını" gösteren lev halan görmemız- lebırlıktebaşlayan terörortamı ıçensin- de. yaklaşık "1.5 saat" süren bir "gişe- ye ulaşabilme" mücadelesınden sonra. gecenın kör karanlığında o cehennem- den ancak dıreksıyon becerılerıy le kur- tulabildık. Bu akıl almaz bekleme v e kargaşanın tek. ama tek nedenı. bütün gışelerin de- ğil, sadece bir kısmının açık tutulma- sıydı. L'stelık onlar da düzeniizdıler ve sürücülerin çogu, açık olduğunu sandık- ları gışe yenne kapalı olanlann önünde uzun kuyruklar oluşturduğundan. son anda yapılan şerıt değiştiıme manevra- lan da bu ılkel bekleme ortamını gıde- rek kördüğüm yapan çözümsüz tıkan- malara yol açmıştı... Karavoüan'nın bu akıl almaz "a>- mazlığı" yüzünden on bınlerce kı^ıyle bırlıkte yaşadığımız genlımı yine deso- nunda atlatmış olmanın sakınlığıyle gı- şe memurlanna yönelttiğımız "Neden diğerieri kapalı" şeklındekı sorumuzun yanıtı ise yıne Avrupalıların "duyma- ması gereken" türdendı. Belli kı bıze kadar belki de yüzlerce kez aynı soruyla karşılaşan "sabıriı" gı- şe memuru. asıl sorumlu kendısı olma- dığı halde sankı sorumluynıuşçasına cıddı bir sesle açıklama yapıyordu: "Bugün tatil (»Idugundan. yeterli per- sonel yok..." Ne dersınız?.. Acaba Karayolları da gışe memurunun bu yanıtıyla mı yetıne- cek. yoksa daha ıkna edıcı bir açıklama- da bulunaeak mı?.. TEMA cenel Müdürü Ümit Yasar cürses SAİD HALİM PAŞA YANGINI TEMA Vakfı'nca Neşilköy Halil Vedat Fıratlı İlkokulu öğrencilerine dia gösterileriyle erozyonun sonuçlan ve önlemleri anlatıldı. 'Erozyona duyarlı olmakşart' İstanbul Haber Servisi-Türkiye Erozyon- la Mücadele. Ağaçlandırma ve Doğal Var- lıklan Koruma Vakfı (TEMA) Genel Mü- dürü İ'mit Yaşar Gürses. "Siyasiler erozyo- na çare bulmadan iktidar olamayacaklannı anlay ıncaya kadar mücadeleedeceğiz"dedi. TEMA Vakfı tarafından Yeşılköy'dekı Halil \edat Fıratlı İlkokulu öğrencilenne erozyon, sonuçlan ve önlemleri anlatıldı. Türkiye'nin erozyona uğramış çeşitli bölge- lerınden örnekler bulunan bir dıa göstensı eşlığınde öğrencilere bılgi verildi. "Devlet, topraklannın verimli olarak işlenmesini sağ- lamak ve erozyondan korumak için gerekli tedbirleri alır" şeklındekı anayasanın 44. maddesimn anınisatıldığı fılmde. Türki- ye'nin yüzde 97'sınin erozyon tehlıkesi ile karşı karşıya olduğu belirtildi. NASA'nın yaptığı biraraştırmaya göre Türkıye'nin 45 yıl sonra çöl olacağı tahmininin yapıldığı kaydedılen filmde, Avrupa "da erozyon ne- deniyle kilometrekarelik alanda 84 ton top- rak kaybedilirken Türkiye'de bu rakamın 810 ton olduğu bıldınldı. Kaybedilen top- rak miktannın yılda 500 rnılyon ton olduğu \ urgulanan filmın gösterilmesinin ardından çocuklann hepsi "çevreci' olduklannı veor- manlan yaşatacaklarını ıfade etmek için parmak kaldırdılar. Gürses, erozyonla mücadele etmenin baş- lıca şartının mev cut bitki örtüsünü korumak olduğunu söyledi. Bakanlık idari soruşturma başlattı MEHMET DEMİRKAYA Saıd Halım Paşa Yalısı yangınının bir sabotaj sonu- cu çıkıp çıkmadığının TBMM tarafından araştınl- ması içın önerge hazırlanı- yor. Yalının yakılacağını bir yıl önce TBMM gündemine getıren ve konuya ılışkın yaptığı açıklamalarla dıkkat- lerı çeken ANAP İstanbul Milletvekilı Halit Duman- kaya. yeni Meclıs'te "Araş- tırma Komisyonu"nun oluş- uırulması ıçın çalışmalar ya- pacagını söyledi. Bayındır- lık ve Iskân Bakanlığı da yangınla ilgılı ıdarı soruştur- ma başlattı. Yangını araştıran komisyon üyesı. eskı İstan- bul ltfaıye Müdürü ve İTL Makına Fakültesı ögretım üyesi Doç. Dr. Abdurahman Kılıç. "Yangının meydana geldiği yer, meydana geliş sa- ati değeıii eserlerin alt kat- lardaolması gibi nedenlersa- botaj olasıhğını önemli ölçu- de zayıflatıyor. ama tama- men ortadan kaldırmnor" dedi. Bayındırlık ve tskân Ba- kanlığı da. Saıd Halım Paşa Yalısı'nda meydana gelen yangınla ilgılı ıdan soruştur- ma başlattı. Mimarlar Oda- sı'nın. restorasyon ışının ruhsatsız olduğu ıddıasıyla y aptığı suç duy urusu üzerine "Bakan adına" ıdan soruş- turma açan Bayındırlık ve Is- kân Bakanlığı S'apı Işlen Ge- nel Müdürü HüseyinCinde- mir. Teknık Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlü- ğü'nden konunun "tetkik" edılerek görüşlennm ıvedı olarak bildınlmesini istedı. Saıd Halım Paşa Yalısfnın yakılacağını yaklaşık bir yıl önce TBMM'de gündeme getıren ve yenıden seçılen ANAP'iı Halıt Dumankaya, TBMM'de araştırma komis- yonu kurulması ıçın tekrar araştırma önergesı hazırlay a- cağını söyledi. Dunwnkaya şunları söyledi: "İşin arka- sını bırakmayacağız. Sarı- yer Savcılığı'na gittim. Bi- İirkişi raporlarını gördüm. Ama adaleti de yanıltıvor- lar. 10 tane gariban işçinin üzerine kalmış olay. De- dektörler çalışmıyormuş. Çalışsa da çalıştırmazlar- dı. Dedektörlerin çalışma- dığını söylenıek bu işin normal açıklaması. Ihmal olsa bu kadar üzülmeyece- ğim. Burada kasıt var"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle